12 Eylül 1980
Yakın bir tarihte Kanal D de bir program.
Katılımcılar Kenan Evren Paşa ve üniversite öğrencileri.
Gençlerin en çok merak ettikleri konuların başında demokrasinin askıya alınması.
Evren Paşa da kendisine tanınan sure içinde cevaplamaya çalışıyor ama gençler de
aldıkları cevaplardan tatmin olamıyorlardı.
Evren Paşa da gençlere : yaşları 40 ve üzeri aile yakınlarınız varsa onlara da sorun size
yaşadıkları o günleri anlatsınlar diye cevap vermişti.
Aranızda o günleri yaşayanlardan biri de benim. O tarihte 30 yaşında idim.
12 eylül e 1 günde karar verilmedi.
O güne gelinceye kadar Ülkemizde neler oldu da Ordumuz müdahale etmeye gerek duydu.
Mareşalimiz Fevzi Çakmak Paşamıza çevirdiği entrikalarından da kişiliğini çok iyi bildiğimiz
krt inönü 1960 darbesinden sonra da başrollerde olduğu için seçimlere gidildiğinde kendini
milli şef zanneden zat iher yapılan seçimlerde Türk Milletinin kendisini hemen iktidar
yapacağını sanıyordu.
Her yapılan seçimde % 30 lar civarında sağlam oy potansiyeli olduğunu görebildiği için
yapması gereken tek şey karşı tarafı bölmekti !
Anlamının nereden geldiğini bile bilemediği sol kelimesini getirip siyasetin gündemine
ortanın solu olarak yerleştirdi.
Sol kelimesinin nereden geldiği açıklamalarında 1789 fransa ihtilalinden sonra kurulan fransız
parlamentosunda fransız partilerin oturuş biçimlerinden geldiği olarak algılansa da
işin aslı şudur:
İngiliz parlamentosunda Fransız ihtilalinden önce de uygulanmakta olan bir sunum konuşması
vardır.
Dönemin maliye bakanı kürsüye gelir bütçe sunumu yapacaktır.
Yeri gelmişken bütçe kelimesinin Türkçemize nereden geldiğini de anlatayım.
İngilizce yi çok iyi bilenler hatırlayacaklardır; budget kelimesinin eski ingilizcedeki karşılıklarından
biri de deri çanta demektir.Bu kelime ingilizlerin eski sözlüklerinde de
bulunmaktadır.
İngiliz Maliye bakanı da taşımakta olduğu deri çantası içinden yeni bir dönemin ekonomik
planlamasını sunuş konuşması için hazırladığı metinleri çıkarır.
İlgili bakanın yanında geleneksel olarak taşıdığı bu çanta içinde devamlı olarak ekonomik
veriler olduğu için Türkçemize ve diğer dillere de Bütçe olarak gelmiştir.
Genel bütçe görüşmelerinde kürsüden bakıldığında konuşmacıya göre sağ tarafta Lordlar
kamarası , sol tarafta oturanlar ise avam kamarası bulunur.
Maliye Bakanı bütçe konuşmasının belirli bölümlerinde gelir dağılımı anlatımı konusu
esnasında avam kamarasına doğru yapacağı takdimde sol elini kullanarak hitap edermiş.
İşte bu sol el ! bizim siyasetimize giren sol kelimesinin başlangıç noktasıdır.
krt.inönü bunu bilmemekle birlikte asli işi entrika olduğu için partisinin oylarını arttıramayacağı
nı ve önündeki dönemlerde iktidara asla gelemeyeceğini sezdiğinden dolayı geriye tek çaresi
kalmıştı o da kendine oy vermeyen Türk Milletini bölmek !
Orta yani merkez de kalıp Türk Milletini kucaklayacağına merkez i bile terkederek Ortanın Solu
tabirini siyasete yerleştirip hangi taraftan olduğunu açıklamış ve de aklı sıra Ey Türk Milleti
Milli Şef iniz !! size doğru bir yön gösteriyor beni takip ediniz beni destekleyiniz diyordu.
Unuttuğu bir kitle vardı : Atatürk ün Milletin efendisidir dediği Köylüler!
Cahillikle suçlanan tertemiz Köylülerimiz.
1940 lı yıllardan itibaren ezdiği , ıstırap çektirdiği Köylüler de zaman içinde okur olmuşlardı.
Zaman içinde tahsil oranları yükseldikçe bile krt inönü safına geçmeyen köylüler !
Yıldızı parlayan bir gazeteci dikkat çekmeye başlamıştı.
Kalemi güçlü idi.Üniversite bitirmemişti ama robert kolej ingilizcesi iyi sayılırdı.
Bir gün parti kademelerinde yükselerek Çalışma bakanlığı yapabilmiş biri.
Ecevit.( tesadüfe bakın o da ailesi Kastamonu Daday a sürgün k.rtlerden)
Bu zat- ı muhterem yapmış olduğu konuşmalarda çok düzgün ifadeler kullanarak özellikle
genç nesilin dikkatini çekmeye başlamıştı.
Halkların özgürlüğü sloganını Türk Milletine hediye eden bu zattır.
Ortanın solunun sınırını halk tayin edecektir diyen de bu zattır.
Yani merkezden itibaren başlayan sol ! a kayma nereye kadar gidebilir?
Önce Demokrasinin başına sosyal kelimesini getirilir
Sosyal demokrasi devamla sosyalizm ve komünizm
Seç al beğen al..
Bir gün Berlin Duvarının çökeceği aklına elbette gelemezdi.
Nihayet bir gün krt inönü gözleri o kadar bozulmuştur ki şişe dibine benzeyen
merceklerle de yazılanları okuyamaz olmuştur.
Mecliste yapacağı konuşmalar kendisine iri ve büyük harflerle yazılmasına
rağmen bocalamaya başlamış olduğunu tüm partililer bilmekte ama
içindeki iktidar hırsı ,koltuk hırsı nedeni ile bir türlü emekli olmayı da aklına
getiremediği için bir chp kurultayında bizzat kendi delegeleri tarafından alaşağı
edilerek ecevit in liderliği ile yeni bir chp dönemi başlamıştı.
Ya ortanın solu karşısında yer alan kesimde neler oluyordu?
krt inönü hedefine ulaşmıştı.
Çok seslilik demokrasinin gereksinmesi idi.
merkez ve sağ! kesim ( İngiltere de Lordlar kamarası bizde köylüler )paramparça olmuştu.
Din siyasete karıştırılmış erbakan ortaya fırlamıştı.
aklı sıra Türkeş te sol karşıtlığını sert üslup ile yapmaya çalışırken demirel ise merkeze yaklaşmaya çalışan bir tablo çiziyordu.
İşte bölünme : sol da tek parti ,sağ da 3 parti.
% 30 lar civarındaki oy potanisyeline karşılık geri kalan % 70 üç e bölünmüş olunca
otomatikman chp nin ecevit inde katkısı ile iktidara gelmesi kaçınılmazdı .Ve de öyle oldu.
Ama tek başına iktidar olamadı. 226 yı tamamlayamamış 211 de kalmıştı.
Demirel adeta düşmanı ,Türkeş elinden gelse ecevit i öldürecek, geriye bir tek mülayim
Erbakan kalmıştı.
( bugün akp iktidarda ! memnun olanınız var mı? işte bu oluşumun iktidara gelmesi ile
din - yobazların elinde siyasete alet olmuş durumdadır.Bu hale geliş sebebi de işte o günlerdir)
İktidar ortağı iki parti ecevit başbakan ,erbakan başbakan yardımcısı.
Kadere bakın Kıbrıs ta rumlar rahat durmamakta idi.
Çok uzun bir konu olduğu için kısaca değinip geçeceğim.
Çıkartma yapıldı.
1 nci harekat -bir kaç gün BM baskısı ile ara-2 nci harekat .
Kişilerin ünvanları bile değişiverdi.
karaoğlan ecevit
mücahit erbakan ( şair ruhlu ecevit barıştan yanaydı savaşa ben karar verdim der durur)
ecevit savaş sonrası MGK toplantılarında Genel Kurmay Başkanına Yugoslavya
modelini önermektedir.Ülkemiz aynen yugoslavya şeklinde eyaletler biçiminde idare edilmeli imiş.
Sistem olarakta halk! ( Millet dediği çok nadirdir) oylamaları ile belirlensin ve de ılımlı bir
sosyalizme geçilsin.
O günlerde sofya kaynaklı Bizim Radyo sosyalizmin propogandası için Türkçe yayın yapmaktadır.
Soru-cevap programı da yaparlar insanları bilgilendirmeye ! çalışırlardı.
Tabii kendilerince hazırlanmış olan tuzak sorulardan biri :
Sosyalizm ile idare edilen ülkelerde neden grev olmaz? İşçiler hayatlarından bu kadar memnunlar mıdır?
Cevap hazır : Yoldaşım ! İşçi kardeşlerimiz kendilerinin sahip olduğu iktidara karşı neden grev
yapsınlar ?
Memnunlardır elbette .
Macaristan ın ,Çekoslovakya nın özgürlük için başkaldırmasının Sovyet tankları ile ezilip
insanların katledilmesi başta ecevit ve yandaşları elbette uğur mumcu gibi marksistlerin
işine elbette gelmez.Hiçbir konuşma ve yazılarında bu konulardan bahsedildiğini duymadık.
Türkiye nin 12 eylül darbesine götürülmesinin başlangıcı bu tarihlere rastlar.
Ecevit bir İsveç seyahatine çıkacaktır.
( apo nun karısı kesire şıllığını ve de k.rtleri koruduğunu bildiğimiz isveç e )
Başbakan yurtdışına giderken kendisini kim temsil edecektir?
Başbakan yardımcısının Erbakan ın temil etmesi gerekirken parti genel sekreteri
Orhan Birgit e Başbakanı temsil etme yetkisi verilir.
Konuya Ortaklık yönünden bakıldığında kim olsa isyan ederek kabul edilmeyecek
bir durumdu.Ve de öyle oldu.
Kıbrıs zaferini dünyaya yeterince anlatamadan bu zaferi siyasi kazanca tahvil etmek için seçime
gidildi.
Afyon ekimi konusunda ecevit efendi BM e bile rest çekti ,istediğimiz kadar ekeriz size ne ?
Ambargonun uygulanmasının asıl sebebi de budur .Ambargo uygulayabilmek için abd ye de koz vermiş oldu.
abd 6.filosunu istanbul da denize dökenlerin o günkü amaçları çok farklı idi.
o grup içinde dursun karataş ve arkadaşları da vardı.THKP-C ! bu örgüte ve o gruba iyi diyene saygı duyamam.
Lobicilik kavram olarak bugün bile karşımızda rumların da abd deki lobiciliği
ve de ecevit in kişisel tercihi olan Moskova ya yaklaşımı ambargo ile bizi başbaşa
bırakmıştı.
Bir Türk Başbakanı Moskova ya ziyarete gidiyor.
Moskova Havaalanında uçaktan inilince görülen manzara şu :
(O dönem Hürriyet gazetesinde de çıkan bir fotoğraf )
Bilinen havaalanı giriş binaları ..bir pankart .Türkçe ! Halklara Özgürlük !!!
Yolcu ise başında Lenin Şapkası ile başbakan ecevit.
Bu slogan thkp-c nin de sloganı idi ,tüm aşırı solcularında!!
Ambargo altında seçimlere gidildi.
Türk Milleti yaşadığı günlerde şaşkınlık içerisinde kalmıştı her kafadan bir ses çıkıyordu.
Bu şaşkınlık oylara da yansıyınca koalisyonlar dönemi başladı.
ecevit e karşı milliyetçi cephe adı altında oluşumlarla hükümet edilemeye çalışıldı.
artık isimler önemli olmaktan çıktı .Sokak çatışmaları başladı.
BM destekli uygulanan abd ekonomik ambargosu yüzünden 70 cente muhtac olmak kelimesi türedi.
Yokluklar ,benzin karne ile,fırsatçılara da gün doğdu,temel besin maddeleri bile stoklanarak
piyasaya sürülmedi.fiyatlar yükseldi,vole tabiri kazanç hanelerinde kullanılmaya başlandı.
Gazeteler de bölündü.
Köşe yazarları her gün birbirine sataşarak yazılar yazmaya başladılar.
Kalemler savaşır da sokaklar boş mu kalırdı.
Üniversitelerdeki hocalar bile derslerinde sol -sağ edebiyatı yapmadan duramıyorlardı.
Böylece her talebe beyni yıkanmış olarak sokağa çıkıyordu.
Öğrenci yurtları tarafların kaleleri idi.Gece-gündüz baskınlara karşı nöbet tutuyorlardı.
Okullara askeri birlikler gibi gelebiliyorlardı.
Sopa yetmiyor artık silah gerekiyordu.
Silah tüccarlarına gün doğmuştu.Her ülkenin silahı piyasada bulunuverir olmuştu.
Konuşarak halledilemeyen sorunlar silah marifeti ile halledilmeye başlamıştı.
Her yeni bir gün gazetelerde kaç solcu öldü ? kaç sağcı öldü? yazılarını okumaya başlamıştık.
Dernekler ,Birlikler bile bölünmüştü.
Hürriyet gazetesinde bir manşet ve Cağaloğlu ndan bir fotoğraf: Resmi Kıyafetli Polisler
yine resmi kıyafetli polisleri tutukluyor.
Hürriyet gazetesinin bu Fotoğraf altındaki manşeti ise : HANGİSİ İYİ POLİS ?
Pol-Bir,Pol-Der..sağcı polis solcu polis.
Töb-Der..Solcu öğretmenler ..sağcı öğretmenler..
İşte krt inönü yaptı yapacağını ortanın solu ...olursa orta da olacaktır ortan nın sağ ı da..
Bir Ülkeye bundan daha büyük bir kötülük yapılabilir mi?
Bunu yapabilmek için kürt olmak gerekirdi.Ve de öyle oldu.
Yıl 1979 a gelinceye kadar bu çalkantı her bir seçim sonucu devamlı olarak
koalisyonlar çıkarmaya mahkum olmuştu.
Partileere dağılan oylar kemikleşmiş gibi idi 100 defa seçim yapılsa aynı sonuç
çıkacağı alenen belli olmuştu.
Demokrasi tıkanması ancak bu şekilde olabilirdi.
Bu durumda son günlerde demirel bile hala demokrasiyi savunurcasına tek çözüm
Vatandaşa gideceksin ,olmadı bir daha gideceksin,oluncaya kadar gideceksin derken
bilerek atladığı o dönemlerde kaç defa millete gidildiğinin sayısı idi.
Olmuyordu .Bu partilerle olamayacaktı.
Cumhurbaşkanı nı bile uzun süre seçemediler.
O makam için bile anlaşamayan partiler.
Seçim olacak yine aynı kişiler karşı karşıya gelecek.Değişen ne olacaktı?
1979 yılında Tuzla da yedek subay adayı Piyade okulndayım.
İzin günlerimizde resmi kıyafetle Kadıköy meydanında okul numaralı kıyafetlerimize rağmen
yaşlı ana-babalar bizleri bile durdurup :
Oğlum ne zaman idareye el koyacaksınız?
Görmüyormusunuz ? her yerde silah sesleri ,kimin kimi vurduğu belli değil,polis bile bölünmüş
görev yapamaz halde,işimize gidip gelirken güven içinde değiliz ,evimiz bile güvende değil,yolda yürürken karşımıza tanımadığımız bir grup çıkıp sağcımısın ? solcumusun diye soruyor?onlara ters görüşte isek canımız tehlikede ,
kaç defa ailelerimize saldırıldı ,ne zaman durduracaksınız bu kötü gidişi ? ne zaman ?
Bu konuları bir de sizler de yaşı 50 li olanlara sorunuz .
Bakalım benden farklı anlatan olacak mı?
Yazım biraz uzunca oldu .
Okuduğunuz için teşekkür ederim.
Saygılar
Not: Mutlaka her konuyu bu satırlara sığdıramazdım.Sorulara cevap vermeye de hazırım.