Gönderen Konu: Ata toprağından selam var (Resimli)  (Okunma sayısı 10405 defa)

0 Üye ve 2 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı AttilaHun

  • Türkçü-Turancı
  • ****
  • İleti: 123
Ata toprağından selam var (Resimli)
« : 18 Temmuz 2006 »
Osmanlı'nın kurulduğu yerde, Söğüt'te idim geçen hafta. Çektiğim resimleri paylaşmak isterim. Atamız Ertuğrul Gazi'den, ailesinden ve silah arkadaşlarından selam var hepinize dostlar...

Ertuğrul Gazi Türbesi'nin dışarıdan görünümü:



Ertuğrul Gazi'nin mezarı:





Yunanlıların Söğüt'ü işgali sırasında Ertuğrul Gazi'nin mezarında açtıkları kurşun delikleri:



Ertuğrul Gazi'nin hanımı, Osman Gazi'nin anası Halime Hatun'un mezarı:



Ertuğrul Gazi'nin oğlu Savcı Bey'in mezarı:



Akça Koca'nın mezarı:



Osman Gazi'nin mezarı, Bursa'nın Fethi'nden evvel buradaydı:



Ertuğrul Gazi'nin Türbesi'nin bahçesindeki diğer Türk büyüklerinin mezarlarından birkaç kare:











Ertuğrul Gazi Türbesi'nin karşısında, Türk hükümdarlarının temsili büstlerinin olduğu anıt:



Anıttan birkaç ayrıntı, atalarımız, büyük Türk cengaverleri:















Osmanlı'nın son dönemlerine ait tarihi eserlerden, Söğüt'ün çarşısındaki Kaymakam Sait Bey Çeşmesi:



Ata toprağına bir ziyaret yaptım. Resimlerin hepsini ekleyemedim. Umarım bunlar hoşunuza gider. Ata toprağından selam var...

Söğüt’ün erenleri
Çevirin gidenleri
Ne güzel baş bağlıyor
Söğüt’ün güzelleri

Naldırdın beni
Gül iken soldurdun beni

Söğüt’ün çarşısına
Gün doğar karşısına
İnsan hile yapar mı
Kapı bir komşusuna

Naldırdın beni
Gül iken soldurdun beni

Elmayı yüke koydum
Ağzını büke Koydum
Aldı yari elimden
Boynumu büke koydum

Naldırdın beni
Gül iken soldurdun beni

Çevrimdışı aslanargun

  • Türkçü-Turancı
  • ****
  • İleti: 153
Ynt: Ata toprağından selam var (Resimli)
« Yanıtla #1 : 18 Temmuz 2006 »
Paylaşımın için teşekkür ederim, kandaşım!

TANRI TÜRKÜ KORUSUN!

Çevrimdışı Turk_aze

  • Yasakli
  • Türkçü-Turancı
  • ****
  • İleti: 233
Ynt: Ata toprağından selam var (Resimli)
« Yanıtla #2 : 18 Temmuz 2006 »
ilk önce paylaşımın için teşekkür ederim.bence böyle önemli şahsiyetlerin mezarları daha iyi bir yerde olmalı,en azından anıt falan yapılmalı.sonuçta bunlar sıradan insanlar değil.

bu arada o resimdeki çeşmenin ayaklarında bulunan 6 uçlu yıldız dikkatimi çekti.anlamını bilen varmı?

Çevrimdışı AttilaHun

  • Türkçü-Turancı
  • ****
  • İleti: 123
Ynt: Ata toprağından selam var (Resimli)
« Yanıtla #3 : 18 Temmuz 2006 »
Çeşme başındaki 6 köşeli yıldız, küçüklükten beri benim de dikkatimi çekmekte. Yahudilerin işaretine benziyor, bilemiyorum. Fazla bir bilgim yok.

Çevrimdışı citiroglu

  • Yasakli
  • Yeni Üye
  • *
  • İleti: 6
Ynt: Ata toprağından selam var (Resimli)
« Yanıtla #4 : 18 Temmuz 2006 »
‘Altı köşeli yıldız, insanlık tarihi boyunca çok farklı uygarlıklar tarafından bolluk, bereket ve refah simgesi olarak kabul ediliyordu.’

Bu yüzden Orta Asya kilimlerinde, Anadolu işlemelerinde de bu motife rastlamak mümkün.

Ayrıca bu isareti masonlarda kullanmakta,bir Türk parası üzerinde de böyle bir işareti varmış.

Osmanlı padişahlarının bastırdığı bazı paralarda bu altı köşeli yıldız bulunuyormuş.

Barbaros Hayreddin Paşa’nın sancağında ve Fatih Sultan Mehmed’in türbesinde de aynı yıldız bulunmakta..

Bir de Afrika ülkesi olan Burindi’nin bayrağında bulunmakta...

Masonlar bu isareti siyonizm, yani bir anlamda şeytana tapma olarak adlandırdıkarı olayda kullanıyolar fakat burdaki anlamı yukarıdaki gibidir,Yani masonların bu işaretinin Siyonizm’le bir ilişkisi yok.. Bu yonden kafanız karışmasın kardeslerim..




TANRI TÜRK'Ü KORUSUN

Çevrimdışı citiroglu

  • Yasakli
  • Yeni Üye
  • *
  • İleti: 6
Ynt: Ata toprağından selam var (Resimli)
« Yanıtla #5 : 18 Temmuz 2006 »
ALTI KÖŞELİ YILDIZ'IN MASONİK ANLAMI



Masonluğun en ünlü sembollerinden olan altı köşeli yıldız
Masonluğun bir diğer ünlü sembolü, iç içe geçmiş iki üçgenden oluşan altı köşeli yıldızdır. Aynı zamanda Yahudilerin geleneksel sembolü olan bu figür, İsrail Devleti'nin bayrağında da yer almaktadır. Mührün ilk kez Hz. Süleyman tarafından kullanıldığı kabul edilir. Dolayısıyla da bir "peygamber mührü" olan altı köşeli yıldız, Rahmani bir semboldür.

Ancak bu konuda masonların farklı bir düşüncesi vardır. Onlar, altı köşeli yıldızı, bir peygamber olan Hz. Süleyman'ın sembolü olarak değil, Eski Mısır'ın putperest kültürünün sembolü olarak benimsemişlerdir. Mimar Sinan dergisindeki "Ritüellerimizdeki Allegori ve Semboller" başlıklı bir makalede bu ilginç gerçek şöyle açıklanır:

Eşkenar üçgen, üç noktayı eşit uzaklığa dikerek bu değerlerin eş değer oluşunu işaret eder. Masonluğun da benimsediği ve Davut'un yıldızı diye bilinen iç içe geçmiş iki eşkenar üçgen yani hegzagram; bugün Yahudiliğin sembolü olarak bilinir ve İsrail'in bayrağında yer alır. Ama aslında bu sembolün başlangıcı eski Mısır'dır… Bu amblemi ilk olarak Tampliye Şövalyeleri yaptırdıkları kiliselerde anlamlı bir duvar süslemesi olarak kullanmaya başladılar. Çünkü Kudüs'te Hıristiyanlıkla ilgili önemli gerçekleri ilk keşfedenler onlardı. Tampliyeler alaşağı edildikten sonraki yıllarda, bu amblem bu sefer sinagoglarda kullanılmaya başlandı. Ama masonlukta biz bu amblemi şüphesiz Eski Mısır'daki ilk evrensel anlamıyla kullanıyoruz. Bu anlamda da iki önemli gücü birbiriyle kaynaştırıp birleştirmiş oluyoruz. Bu iki eşkenar üçgenin alt ve üst tabanlarını silerseniz karşınızda çok iyi tanıdığınız bu nadide sembolü bulursunuz.

Aslında masonların Hz. Süleyman Tapınağı ile ilgili tüm sembollerini bu mantıkta yorumlamak gerekir. Hz. Süleyman, Kuran'da bildirildiği üzere, kendisi aleyhinde iftiralar uydurulmuş, sanki inkara düşmüş gibi gösterilmek istenmiş bir peygamberdir. Allah bir ayette, "Ve onlar, Süleyman'ın mülkü hakkında şeytanların anlattıklarına uydular. Süleyman inkâr etmedi; ancak şeytanlar inkâr etti..." (Bakara Suresi, 102) şeklinde buyurur.

Masonlar ise, Hz. Süleyman hakkındaki söz konusu çarpık bakış açısını benimsemiş, onu Eski Mısır'dan gelen pagan öğretilerin temsilcisi saymış ve bu nedenle Hz. Süleyman'a kendi öğretileri içinde büyük bir yer ayırmışlardır. Amerikalı tarihçi Michael Howard The Occult Conspiracy adlı kitabında, Ortaçağ'dan bu yana, Hz. Süleyman'ın (kendisini tenzih ederiz) sanki bir büyücüymüş gibi algılandığının görüldüğünü, birtakım pagan fikirlerin Yahudilik içindeki temsilcisi olarak kabul edildiğini anlatmaktadır.65 Howard bu bakış açısı nedeniyle masonların Hz. Süleyman mabedini bir "pagan tapınağı" olarak algıladıklarını ve bu yüzden tapınağa önem verdiklerini belirtmektedir.

Gerçekte Allah'a karşı son derece bağlı ve itaatli bir kul ve peygamber olan Hz. Süleyman hakkında üretilmiş olan bu sahte imaj, masonluğun gerçek kökenini göstermesi açısından önemlidir....



ŞİMDİLİK ELİMDEKİ BİLGİLER BUDUR AMA İSTERSENİZ DAHADA YARDIM EDERİM....
TANRI TÜRK'Ü KORUSUN

Bozoklu Bozkurt

  • Ziyaretçi
Ynt: Ata toprağından selam var (Resimli)
« Yanıtla #6 : 18 Temmuz 2006 »
Öncelikle AttilaHun soydaşıma Atalarımızın resimlerini bizimle buluşturduğu içün teşekkür ederim.
Osmanlıyı kuran o muhteşem aziz milletin torunları! kendinizle övünç duyun.Çünkü sizden başka hiçbir milletin ceddi bu kadar şanlı değildi.

Yalnız sizler ile paylaşmak istediğim bir yazı var tabii ki ATSIZ ATA'DAN(Bayraklarla ilgili olarak)


16 DEVLET MASALI VE UYDURMA BAYRAKLAR
 


Son zamanlarda basında görülen haberlerle ve TRT`nin bastırdığı bir takvimle Türklerin şimdiye kadar 16 büyük devlet kurduğunu, bu yüzden Türkiye Cumhurbaşkanlığı forsunda 16 yıldız bulunduğu iddiaları öne sürüldü.
Her şeyimiz gibi tarihimiz de henüz kesin şeklini almış değildir. Türk tarihi nerden başlayıp hangi gidişi takip eder, kimler Türk`tür? Bunlar henüz belli değildir. Daha önce de belirttiğimiz gibi bazı büyük şahsiyetlerin Türk olup olmadığı üzerinde bile tarihçilerimiz arasında birlik yoktur. Durum bu merkezde iken, şimdiye kadar 16 büyük Türk devletinin kurulduğu ve Türkiye`nin bunların vârisi olduğu hakkındaki iddia, şüphesiz, çok su götürür bir iddiadır.

Şimdiye kadar 16 büyük Türk devleti kurulduğu hakkındaki kararı kimin verdiği belli değildir. Tarih bilginlerinin konusu olan bu konu için ciddi bir kurultayın toplanması gerekirdi. Böyle bir kurultay toplanmış değildir. Ayrıca bu kadar büyük ve tesirli bir fikir için yalnız tarih bilginlerinin toplanması da yeterli sayılmaz. Bu tarih mirasından söz edilirken işe milli kültür ve ülkünün taşıyıcıları olan kimselerin karışması da tarihî bir zarurettir .

Cumhurbaşkanlığı forsundaki 16 yıldızın 16 büyük Türk devletini temsil ettiği hakkında şimdiye kadar benim hiçbir bilgim yoktu. Bu gibi konularla ilgilenen birisi olarak ben bu sembolü bilmedikten sonra acaba bunu kimler biliyordu? Yoksa bu da bir millî sırdı da ancak şimdi mi açığa vurulması uygun görüldü?

16 Türk devleti efsanesini, sayın Tekin Ererin Ocak 1969`da kendi sütununda yazdığı "Türklüğün 16 Avizesi" başlıklı makaleden öğrendim. Bu makalede sayılan 16 devlet arasında Samanlılar gibi Türk olmayan devlet bulunduğu gibi Akkoyunlular, Karakoyunlular, Safeviler, Mısır Kölemenleri gibi büyük ve muhteşem Türk devletlerinden bahsedilmeyişi, hele cihan tarihinin en büyük imparatorluğu olan Çengiz devletinin anılmayışı konuyu daha başlangıçta sakat hale getirmektedir .

Bundan başka 16 devlet telâkkisi bizim millî ülkümüze, büyüklük düşüncemize, süreklilik vetîremize aynı zamanda tarihî gerçeklere de şiddetle aykırı düşmektedir.

16 büyük devlet... Tabii, Karamanoğulları ve daha küçükleri gibi ötekilerini de sayınca bu rakam kabaracak, en aşağı 50 devlet olacaktır. 50 devlet kurmayı bir başarı saymak, ilk bakışta mümkün gürünebilir. Fakat madalyonun ters tarafına dönünce iş tamamiyle değişir. Adama sorarlar: Elli devlet kurdun da neden hiçbirini yaşatamadın? Neden kala kala orta çapta bir Türkiye Cumhuriyetine kaldın?". Zoraki tarih bilginleri tabii bu sorunun cevabını veremeyeceklerdir. Çünkü tarihî gerçek hiç de öyle değildir. 16 veya 50 devlet kurulmuş değildir. Gerçekte anayurtta bir, nihayet iki devlet kurulmuş, anayurt dışında da buna üç beş devlet daha eklenmiştir. O kadar. Bizi asıl ilgilendiren anayurdumuzdaki devlet olduğuna göre de konu bir veya iki devletin tarihinden ibaret kalmaktadır. Bu iki devlet Türkistan ve onun uzantıları olan doğu Avrupada kurulan devletle bugün Türkiye dediğimiz devletin kurulduğu Önasya bölgesindeki devletten ibarettir ve ikincisi birkaç defa birincisine tâbi olmak suretiyle tarihteki Tek Türk Devleti prensibini devam ettirmiştir. Tek Devlet düşüncesi sembolik de olsa son zamanlara kadar devam etmiş, meselâ Sultan Aziz zamanında Doğu Türkistan'dan Çinlileri atan Atalık Gazi Yakub Han, Türkiye Devletini kendisine metbû tanımıştır.

Herşeyimiz gibi tarihimiz de henüz kesin şeklini almış değildir dedik. Bu yüzden okullarda çocuklarımıza millî tarih terbiyesi verilememektedir. Tarihlerde hâlâ Sümerler'in veya Hititler'in Türk olduğu hakkındaki hezeyan tekrarlanmakta, bunu inanmadan öğrenen çocukta millî tarih sevgisi diye bir şey kalmamaktadır.

Türk tarihi bir bütündür. Devlet denilen nesneler ayrı hükümdarlar, hanedanlardır. Böyle olunca 16 Türk devleti masalı kendiliğinden yıkılır ve birbirinin devamı olan hanedanlarla Türk tarihindeki birlik karşımızda parıldar.

Türk tarihinin devletler adı altında parçalara bölünmesinin millî psikoloji üzerindeki yıkıcı tesirini kimse düşünmüyor. Mazideki millî devamlılığa inanmayan kimsenin bugünkü millî devamlılıktan da ümitsiz olacağı hesaba katılmıyor. Halbuki biraz mantık ve anlayış sahibi olanlar Türk tarihinin aralıksız bir bütün olduğunu kendiliğinden kavrayabilir.

Türkiye Cumhuriyeti gökten zembille inmemiştir. Osmanlı İmparatorluğu`nun devamıdır. Osmanlı İmparatorluğu, İlhanlı Devleti'nin uç beyliğinden doğmuştur; demek ki onun devamıdır. İlhanlı Devleti Anadoludaki Selçuklu devletinin devamıdır. Anadoludaki Selçuklu devleti ile Batı Türkistan ve İrandaki Harzemşahlar devleti Büyük Selçuklu Devletinin devamıdır. Büyük Selçuklu devleti Karahanlıların, Karahanlılar Uygurlar`ın, Uygurlar Gök Türkler`in, Gök Türkler Aparların, Aparlar Siyenpelerin, Siyenpiler Kunların devamıdır.

Bu devamlar kesintisiz, aralıksız bir tarihin kadrosudur. Yani biz, biri yıkılıp biri kurulan ayrı ayrı devletlerin değil, bir bütün halinde sürüp gelen bir devletin milletiyiz.

Bazen aynı zamanda birkaç hanedanın birden bulunup Türkeli'nin ayrı bölgelerinde hakimiyet kurması ve hatta bunların birbiriyle çarpışması bu kaidenin bozulduğunu göstermez. Bu durum Türk siyasî hakimiyet nazariyesinin, merkeziyetçi olmayan devlet telâkkisinin icabından başka bir şey değildir. Çünkü, hiç olmazsa nazarî halde bile, bu hanedanlardan bir tanesi ötekiler üzerinde hâkimiyete maliktir.

Buna rağmen bazen Türk tarihinde siyasî bütünlüğün parçalandığı olmamış değildir. Bunlar her milletin tarihinde görülen fetret zamanlarıdır. Bizim tarihimizin son zamanlarında Istanbul'da ve Ankara`da iki ayrı hükûmetin bulunması bunun tipik bir örneğidir. Tarihî gerçek budur. İlkokuldan üniversiteye kadar tarihin böyle okutulması, böyle gösterilmesi lâzımdır. Türkler'in kafasında bir tarih birliği, tek devlet şuuru bulunmalıdır. Fakat bu şuurun yerleşmesi için önce Milli Eğitim Bakanlığı'nda, onun Talim ve Terbiye Kurulu'nda bu şuurun bulunması icap eder.

Son haftalarda TRT tarafından yayınlanan bir takvim aynı 16 devlet masalını tekrarlamak, üstelik 16 devlete 16 uydurma bayrak yakıştırmak bakımından dikkati çekmiştir. TRT umumiyetle sol eğilimli bir müessese olarak tanındığı için onun böyle Turancı bir takvim yayınlaması cidden şaşılacak bir davranıştır. Fakat 16 devletin her biri hakkında verilen bilgi ile Türk büyüklerine isnad olunan sözler yanlış veya uydurmadır. Meselâ: Büyük Kun İmparatorluğu'nun kuruluş yılı milâttan önce 204 olarak gösterilmiştir. 220 olacaktır. Kurucusu da Mete değil, Mete'nin babası Tuman Yabgu'dur. Mete'nin sözleriymiş gibi gösterilen Benden eyerimi isteyin vereyim, atımı isteyin vereyim; fakat vatanımdan hiç kimse bir karış toprak istemesin, vermem sözleri böyle değildir. Mete doğu komşuları olan

Tung-huların kıymetli bir at ile zevcelerinden birini istemelerini, devletin o andaki zayıflığı dolayısıyla kabul etmiş, fakat toprak isteklerini reddederek Tung-huları yenmiştir. At ve kadın verildikten sonra çorak bir toprak parçasının ne değeri olur diyen beğlere karşı da at ve kadın şahsıma aitti, verdim. Fakat toprak milletindir cevabını vermişti. Bu iki şekil arasında büyük fark vardır. Keyfî olarak değiştirilemez.

Takvimin yaprakları altında Türk büyüklerine isnad olunan sözlerde de gelişigüzel tasarruflar olmuştur. Son zamanlarda sık sık görülen, Bilge Kağan`a ait Türk milleti titre ve kendine dön sözü de uydurmadır. Bu söz sadece Türk milleti! Düşün şeklindedir ve Bilge Kağan`ın ağzından söylenmiş olmakla beraber Yulığ Tegin tarafından yazılmıştır. Hele Gök Türkler'in en eski kağanlarından İstemi Kağan (yahut İstemi Bağatur Yabgu)'a isnad olunan erkekleri cesur, kadınları iffetli olan ulus egemen olur vecizesi tamamiyle uydurmadır. İstemi Kağan hakkındaki tarihî bilgi o kadar azdır ki bu az bilgi arasında onun bir vecizesine raslamak imkânsızdır.

Bu yanlışlıkları birer birer saymağa ne imkân, ne de lüzum var. Fakat bayraklar hakkından konuşmak yerinde olacaktır .

16 muhayyel Türk devletinin l6 bayrağı da tamamen hayalî, uydurma ve yakıştırmadır. Bir kere , eski Türkler`de bayrak yok, tuğ vardır. Bayrak, tuğun gelişmesiyle daha sonraki yüzyıllarda doğmuştur. Yine bilindiği gibi eski Türklerde bir tek millî bayrak değil, türlü türlü bayraklar vardır. Osmanlı Türkleri`nin bayraklarından çoğu bilinmektedir. Her askerî birliğin, her korsanın, her kumandanın ayrı bayrağı olduğu malûmdur. Tek millî bayrak fikri yavaş yavaş gelişmiş ve bizim bugünkü bayrağımız bu son şeklini Sultan Abdülmecid zamanında almıştır.

Uydurma bayraklar arasındaki Hun bayrağında ejder mi, semender mi, kertenkele veya dinozor mu olduğu belli olmayan acayip yaratık şeklinin yer alması Türk tarihi hakkında hiçbir bilgiye malik olmamak demektir. Ejder, Çinlilerin sembolüdür. Türkler'de ise kurt, doğan ve koyun kullanılmıştır.

Yine bu takvimde Batı Hunlarının (Orta Asya Hunları`nın son çağı demek istiyorlar) sapsarı, Harzemşahların kapkara bayraklarının hangi muhayyileden doğup uydurulduğu da cidden meraka değer.

Bir de Ötüken'in haritada şehir olarak gösterilmesi büyük bir yanlışlıktır. Bilindiği gibi Ötüken şehir değil, ormanlık bölgenin adıdır .

Kaş yaparken göz çıkarmak buna derler. TRT bunca masrafla cidden güzel bir takvim çıkarırken Türk tarihi profesörlerine danışsaydı böyle yanlışlarla dolu bir eser yerine kütüphanelerde saklanacak bir eser meydana getirir ve büyük bir millî hizmet yapmış olurdu. Bunu yapmadığı için bu takvim gülünç bir nevheveslikten ileri gidemeyecek, daha kötüsü birçokları burada verilen bilgileri ve bayrakları doğru sanarak kendi millî tarihleri üzerinde çok yanlış fikirlere sahip olacaklardır.

Ey Millî Eğitim Bakanlığı! Adının başındaki millî kelimesi doğru ise, bunun bizim anlamadığımız başka bir mânâsı yoksa önce sen Titre ve kendine dön de okullara bir millî tarih kitabı hazırlat ve Talim-Terbiye Dairesine Türk tarihinden anlayan bir iki seçkin üye bulup oturt. Türk çocuklarına Yunan, Roma, Bizans tarihleri yerine Türk tarihini öğret ve çamur gibi kâğıtlara basılıp eline alanda okuma zevki bırakmayan bugünkü müsabakalı (!) kitaplar yerine Türk ülküsüne uygun tek tarih kitabını yazdırarak yarınki nesillerin beynine millî tarih şuurunun çakılmasını sağla.

Yoksa nahiyelerde lise, her şehirde yüksek okul açmakla Türkiye kalkınmaz. Kalkınmanın kuvveti önce yürekte doğar. Yürekteki kuvvet millî ülküye bağlılıkla sağlanır. Millî ülküye bağlılık için yurt ve tarih sevgisinin gönüllerde yaşaması lâzımdır. Millî futbol takımlarının listesini ezbere bilip de millî kahramanlardan haberi olmayan nesiller üniversitede, bugün görüldüğü gibi Türk bayrağını indirip yerine kırmızı bez parçasını asan şuursuz serseriler haline gelir.

Türk milletinin kafası ve gönlü dinî (!), millî (!), sosyal (!) safsatalarla doldurulursa o artık Türk milleti olmaktan çıkar ve bu yakınlarda sık sık tekrarlandığı gibi Türkiye milleti veya Anadolu milleti haline gelir ki geçmişle ilgisi kesilmiş, mukaddesatsız, tekniği ileri olsa da kültürü ve ahlâkı olmayan bir Güney Amerika milletinden farkı kalmaz.
Ötüken, 65. sayı, 1969
[Alıntıdır.]

Esenlikler, saygılar.


Çevrimdışı citiroglu

  • Yasakli
  • Yeni Üye
  • *
  • İleti: 6
Ynt: Ata toprağından selam var (Resimli)
« Yanıtla #7 : 18 Temmuz 2006 »

BUDA BİZİM KULLANDİGİMİZ ALTI KOSELİ YILDIZ..

Altı köşeli yıldız bir İbrani sembolü olduğu gibi Türk-İslam süsleme sanatına da girmiş ve kullanılmıştır. Hazreti Süleyman'ın kudretinin simgesi, kutsal mühür olarak bilinen bu biçim, Kanuni Sultan Süleyman'ın mührü ve Barbaros Hayrettin Paşa'nın sancağının bir simgesidir. Altı köşeli yıldız, iki eşkenar üçgenin birbirine geçmesinden oluşur. Tepesi yukarı olan üçgen, insan, akıl ve maddeyi; tepesi aşağı olan üçgen ise Tanrı, basiret ve anlamı gösterir. Uyumlu bir birlik oluşturan iki üçgenin oluşturduğu altı köşeli yıldız, "evrensel sevgi birliği" olarak dengelenen kutsal sentezi simgeler...

TANRI TÜRK'Ü KORUSUN

Çevrimdışı citiroglu

  • Yasakli
  • Yeni Üye
  • *
  • İleti: 6
Ynt: Ata toprağından selam var (Resimli)
« Yanıtla #8 : 18 Temmuz 2006 »


Kardesim paylasimin icin cok sagolasın, ellerin dert gormesin, insallah bunları herkes okur, benim yazim biraz konuyla ilgili olmayan yere denk geldi kusuruma bakma..
TANRI TÜRK'Ü KORUSUN

Çevrimdışı 38asa

  • Türkçü-Turancı
  • **
  • İleti: 44
    • http://www.sinanoglu.net
Ynt: Ata toprağından selam var (Resimli)
« Yanıtla #9 : 21 Temmuz 2006 »
Ellerin dert görmesin...

İki cihanında aydınlık olsun.
Kahramanlar can verir
Yurdu yaşatmak için...