Dede Korkut Kitabı’nda Renk Sembolizmi“Gene ziyafet tertip edip attan aygır, deveden erkek deve, koyundan koç kestirmişti. Bir yere ak otağ, bir yer kızıl otağ, bir yere kara otağ kurdurmuştur. Kimin ki oğlu kızı yok, kara otağa kondurun, kara keçe altına döşeyin, kara koyun yahnisinden önüne getirin, yerse yesin, yemezse kalksın gitsin demişti. Oğlu olanı ak otağa, kızı olanı kızıl otağa kondurun, oğlu kızı olamayana Allah Taala beddua etmiştir, biz de beddua ederiz belli bilsin demiş idi.
Bayındır Han’ın ak meydanında bu oğlan cenk etmiştir…
Kara başı sarsıldı, bütün yüreği oynadı, kara süzme gözleri kan yaş doldu.
Kara yerde ak otağlar dikeyim diyordum…
…Kazan’ın aklı başından gitti, kara bağrı sarsıldı.
Al kanatlı Azrail.
Sarı elbiseli Selcen Hatun.
Karşına alaca kaz geldi…
Yerli kara dağların yıkılmasın.
Ela gözlü yiğitlerini yanına aldın.
Ak sakallı babası karşı geldi.
Anam benim için mavi giyip kara sarınsın.
Alca kanını yer yüzüne dökün.”
Türklerde renk sembolizmin temelinde kozmolojik düşünce durmaktadır. Bu sistemde dünya dört ana yöne bölünerek, her yönün kendi rengi, hayvanı, yıldızı, unsuru (su, ateş, ağaç, maden) vardır. Türk yön tasavvurunda kuzey siyah, güney kızıl, batı ak, doğu ise mavi renkle simgelenmektedir. Bir de merkez belirlenmiştir ki, onun da rengi sarı, unsuru ise topraktır.
Bu dünya şeması Türklerde hep varlığını korumuş ve renklerin anlamları bu şemayla bağlantılı olarak ayarlanmıştır. Çok çarpıcı bir örnek Türkiye’ni çevreleyen denizler ve göllerin adlarında saklanmaktadır. Anadolu’nun kuzeyinde Kara Deniz, batısında Ak Deniz, güneyinde Kızıl Deniz, doğusunda ise Gökçe (Sevan) gölünü görebiliriz.
Aynı isimlendirme Hun’larda da geçmektedir. Onlar, kuzeye “‘kara atlıları”, güneye “‘kızıl atlıları”, batıya “‘beyaz atlıları”( burada batıya doğru giderek Ak Hun devletini kuran Hunları hatırlamamız yerinde olur), doğuya ise “‘boz atlıları’” göndermişler.(Çoruhlu,2002,s.192)
Renkleri tek tek ele alarak anlamlarını genel çizgilerle açıklamaya çalışalım.
Siyah Renk
Karanlık, kuzey, boşluk, tahribat, büyü, kötülük, karmaşa, yeraltı dünya, ölüm, yas gibi anlamları içermektedir. Kuzey dışındaki tüm anlamları olumsuz olan kara renk, şeytan ve benzeri yaratıklarla da ilintilidir.Tarihte Karahanlı olarak bilinen ilk Müslüman Türk devleti bu adı İslam sınırlarının kuzeydeki bekçisi sıfatında almıştır(Gabain,Tezcan,1999,s.109-110) Horasana göre kuzeyde kalan Karakum Çölü de bu mantıkla adlandırılmış olmalı.Yukarıdaki manaların dışında, kara rengin bir de’” kuvvetli, korkmaz, hiçbir şeyi kale almayan’” anlamları da bilinmektedir. Örneğin kara kış, gözü kara deyimlerinde olduğu gibi
Kırmızı (Kızıl)
Ateşin, güneşin, kudretin, kuvvetin, hükümdarlığın rengidir, hâkimiyet gücünün ifadesidir. Aynı zamanda Türklerde geleneksel olarak gelin, evlilik, düğün ile bağlantı arz etmektedir. Kozmolojideki yönü güneydir.
Bu renk kendi içinde olumlu ve olumsuz manaları barındırarak, aşırıya kaçtığı zaman zoru, baskıyı, şiddeti, savaşı ifade eder.
Kırmızı rengin, onu üzerinde bulundurduğu kişiye, güç, enerji, kendine güven, insanlara hüküm edebilmek, onları yöneltmek ve yönlendirmek gibi özellikleri kazandırmasına inanılmaktaydı. Padişah ve sultanlar hep kırmızı taşlı yüzük takar, kırmızı taht veya koltukta oturmayı tercih ederlerdi.
Türk halılarında kırmızı rengin ana renk olması, bu rengin ısıtma, koruma, kollama gibi görevleri üstlenmesinden ireli gelmektedir.
Mavi
Türklerde Göğü, Gök Tanrını ifade eden kelime olarak kullanılmıştı. Aynı zamanda doğu yönün simgesidir. Türklerde gök renk Göklerle bağlantılı olarak manevi yükselişin, dâhili temizliğin, idrakin, Tanrıya doğru yücelen ruhların rengidir. Dede Korkut’ta gök sakallı ifadesi ermişliğe, ululuğa işaret etmektedir. Destanda geçen “” Anam benim için mavi giyip kara sarınsın”cümlesindeki ana fikir, maddi dünyadan el yüzmek, yüzünü Göklere çevirmek, dünya zevklerini unutmak, olmalı. Burada aynı zamanda soyluluğa bir işaret geçmektedir.
Gök renginin su ile bağlantısından ireli gelen olumsuz yönleri de vardır. Yukarıda verdiğimiz örnekte görüldüğü gibi bu renk yas, matem, cenaze, ölüm manalarını da içermektedir.
Beyaz
Türk mitolojisinde en sık karşılaştığımız renktir. Kozmolojideki yönü batıdır. Bazen Gök Tanrı’nın rengi olan mavinin yerine geçerer, onun manasını benimser. Bu renk temizlik, arılık, ululuk, saflık anlamları ifade eder.”Ak alın”, “‘ak elbise”, “‘ak meydan’” değişlerinde ak renk temizliği, arınmışlığı, dürüstlüğü simgeler. Aynı zamanda devletin adalet ve gücünü, devlet görevlilerinin rütbesinin de simgesi olmuştur. Hun ordusunda üst düzey subaylar beyaz giyerlerdi. Beyazın soyluluk ile bağlantısını Türk dilinde var olan “‘ak soylu’” ifadesinde karşımıza çıkar. Kutadgu Bilig’de sıradan kişiler siyah, beyler ise beyazla nitelendirilmektedirler. Siyah kul rengidir, beyin rengi ise beyazdır.(Gökyay,2004)
İyi ve Kötü. Elçin Mamedov Grafik çalışma.
Azerbaycan, 1985
Yeşil
Yeşil doğanın rengidir, ot, ağaç ve orman rengi. Doğada mavi ve yeşil renkler hep birlikteler, gök ve yer gibi. İslam öncesi dönemlerde Türklerde bu iki renk arasındaki fark çok belirgin değil, sık sık yer değişmeler olmuştur. Örneğin Uygur metinlerinde doğanın rengi bazen mavi, bazen ise yeşil geçmektedir.(Çoruhlu,2002,s.192)
Yeşil, aynı zamanda Dünya Ağacı ve Hayat Ağacı ile bağlantılı olarak zikir edilmektedir. Onun daha çok yer unsuru ile yakınlığı, mavi ile arasındaki esas farkı oluşturmaktadır.
İslamiyet sonraki dönemlerde bu renk Müslümanlığın simgesine dönüştü. Erenler, din adamları bu renkte sarıklar kullandılar, yeşil İslam’ın bayrağı mertebesine yücelmiştir.
Sarı
Türklerde dünya şemasında sarı renk merkezin veya yerin rengidir. Sarı renk bazen altın sarısı olarak ya da sadece altın olarak geçmektedir. Bu renk güneşin simgesi olarak akıl, zihin, idrak, sezgi, iman gibi kavramları içerir.
Çin mitolojisinde bu renk önemli yer tutmaktadır. Hükümdarlık ve hakimiyet simgesi olduğundan, sıradan kişilerin bu renkte elbise giymesi yasaklanmış, bu yasak sadece din adamları için istisna teşkil etmekteydi.
Türk sözlü ve yazılı gelenekte sarı renk sık olarak karşımıza çıkar, örneğin destanlarda Sarı elbiseli Selçan hatun, Sarı Saltuk veya Türküde Sarı gelin gibi. Fikrimce buradaki manayı, kelimenin yalın anlamı olan sarı, yani açık tenli, sarı saçlı olarak yorumlamak o kadar da yersiz olmazdı. Aynı zamanda sarının altın ile yakınlığını göz önünde bulundurursak, buradaki sarı zenginliği, kibarlığı ve soyluluğu ifade edebilir.