Osmanlı döneminde I.Murat(Hüdavendigar) zamanında geliştirilmiş olan bu sistemin mimarları;Çandarlı Kara Halil ve Lala Şahin Paşa'dır.
Bu sisteme göre;Rumeli'de ele geçirilen topraklarda yaşayan Hristiyan halkın çocukları alınıp Türk-İslam kültürü üzerinde yetiştiriliyor, güçlü kuvvetli olanlar;Kapıkulu(yeniçeri, Padişah Muhafızı v.s) bölümüne verilip çeri olarak devlete hizmet etmeleri sağlanıyordu.Diğerleri yani akli ve fikri yönden gelişmiş olanlar ise ilk dönemler için (İznik Bursa v.s) medreselerde ve daha sonra Enderun'da eğitim alarak Saray'da Nişancı, Kaza-asker, Vezir hatta Şeyhülislam olarak istihdam ediliyordu.
Buraya kadar olan bölüm hepimizin bildiği bölümdür.Burada Osmanlı Devlet yapısını eleştiren arkadaşlarımızın doğal olarak haklılık payları vardır.Çok açık bir şekilde eleştirilmiştir bu sistem, haklık payları da vardır.
Bilirsiniz Atalarımızdan bizlere miras kalan özlü sözler vardır ve bu sözlerin birisi şöyledir;''Katranı kaynatsan olmaz ki şeker;aslına tükürdüğüm aslına çeker.''
Bu sözden yola çıkarak Genetik bilimini de deşerek bir iki örnek verelim;
Cağaloğlu Sinan Paşa...Bugün ismi İstanbul'da bir semte verilen bu Paşa aslen İtalyan devşirmesidir.İsmi Kont Sforza'dır.1560 yılında Piyale Paşa ile yapılan bir savaşta esir düşmüştür.Ve İslam'ı kabul ederek Osmanlı tabiiyetine geçen bu kişi Sadrazamlık , Vezirlik gibi vesair görevlerde bulunur. Bu Osmanlı Paşasının sık sık İtalya'ya gidip ailesini ziyaret ettiği bilinmektedir.
Ayrıca İran ile yapılan savaşlarda yaptığı kritik hatalar dolayısı ile görevden azledilir.Koskoca bir tarihi aldatan bu Paşa, yine eski dininde ve kanında kalarak Devlet-i Aliye Osmanlıya ihanet etmiştir.
Bu sadece bir örnek...Hem de göze çarpmayan bir örnektir.
Bir örnek daha verelim;Sokullu Mehmet Paşa...Tarihler onu 3 Osmanlı Padişahını yöneten veyahut yönlendiren kudretli, çalışkan, zeki bir Sadrazam olarak iletirler.Halbuki Sokullu hepimizin bildiği üzere bir Sırp dönmesidir.Bugünkü Yugoslavya'nın Sokuloviç kasabasındandır.Ve bu Paşa'da İnebahtı Deniz Savaşı sırasında Kaptan-ı Derya olan Müezzinzade Ali Paşa'nın denizcilik bilgisinin olmadığını bildiği halde;maalesef bunu Padişah'a duyurmamasından dolayı İnebahtı gibi bir facianın dolaylı mes'ulü olarak karşımıza çıkmaktadır.
Bu örnekler çoğaltılabilir...Ama devşirme sistemi maalesef Osmanlı'nın yapısını daima bir kene gibi kemirmiş koskoca bir çınarı nice felaketlere sürüklemiştir.
Esenlikler, saygılar...
Tanrı Türkü Korusun.