Gönderen Konu: İLK UÇAK GEMİSİ BATIRAN TÜRK  (Okunma sayısı 9464 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı EFE

  • Türkçü-Turancı
  • ****
  • İleti: 206
İLK UÇAK GEMİSİ BATIRAN TÜRK
« : 06 Eylül 2006 »
Dünya denizcilik ve savaş tarihinde, ilk uçak gemisini batıranın bir “Türk” olduğunu biliyor muydunuz? Peki ya bu işi, bir “sahra topu” ile yaptığını söylesek? Bu inanılmaz işi, Topçu Mülazım Mustafa Ertuğrul’un bataryası başarmıştı…

Sarı, sapsarı… Soğuktan ölmeden önce insan sapsarı bir rüya görürmüş… “Sarı Ölüm” der Halil Paşa… “Sarıkamış Fatihi” olmak için yeğeni Enver Paşa ile yarışan Halil Paşa, anılarında, soğuktan donarak ölen 30 bin askerin, o gece aynı rüyayı gördüğünü anlatır…

Birinci Dünya Savaşı boyunca Türk askeri, tanrının soğuk cehennemi “zemheri”, sıtma, tifüs, sarı humma ve pellegra ile sık sık karşı karşıya geliyordu. Sadece Sarıkamış’ta değil, Galiçya’da, Yemen’de, Çanakkale’de… Türk askeri düşmandan çok iklime, hastalıklara ve yokluklara karşı bir savaş vermekteydi. Yokluklar, Türk askerinin kendisinden kat be kat üstün “yedi düvel”e karşı savaşında, bambaşka bir silah ile, “hayal gücü” ile savaşmasını sağladı.

Nasıl sağlamasın ki? Tifüs, sıtma ve humma askerleri kemirirken ve koskoca imparatorluk içinde ordunun elinde sadece birkaç bozuk Alman yardımı uçak varken, düşman karşına bir “uçak gemisi” ile çıksın!

1915’te üzerinde bir dizi uçağın durduğu bir uçak gemisini ilk gördüklerinde, Türk askerinin hissettiği, Kızılderililerin tüfek ile tanıştıklarında yaşadıklarına benzer bir duygu olsa gerek… Peki ama bununla nasıl savaşılır? Üstünde ölüm kusan uçakları, taretleri ve yanındaki iki kruvazörüyle, 120 metrelik bir çelik yığını nasıl yenilir?

Şimdi okuyacağınız öykü, dört sahra topu ile dünyada bir uçak gemisini batıran ilk askerin, Topçu Mülazım (Teğmen) Mustafa Ertuğrul’un öyküsüdür…

27 Aralık 1916. Saat: 13.00
“Türk askeri cenge hazırlanıyordu. Biraz sonra kopacak kıyametin heyecanı ile benim de yüreğim çarparken; gözüm batarya dürbününün adesesinde, düşmanı seyrediyordum. Meis, güzel bir pazar gününün neşeli havası içinde tatilin zevkini sürüyordu… Bizim taraftaki harekât ve gürültü gittikçe sükûn buldu. Herkesin kulağı, bir ağızdan çıkacak keskin bir kumandayı bekliyor. Ateeeş… Nihayet saat 13.25’te aylardan beri karşısındaki yabancı çığlıklara dişini sıkıp susan dört ağız birden alev kusmaya başladı…”

Dünya savaş tarihinde bir ilk olan, 7.7 inçlik dağ bataryasının bir uçak gemisini 36 dakikada sulara gömen komutu verişini böyle anlatıyor Topçu Mülazım Mustafa Ertuğrul. Batırdığı uçak gemisi ise, 120 metre boyunda, saatte 24,5 mil hız yapan ve altı uçak taşıyan İngiliz bandıralı Ben My Chree’dir!

Birinci Dünya Savaşı’nı anlatan tarih kitaplarında, Ben My Chree, tek cümle ile yer alır: “Batırılan ilk uçak gemisi”



Bu resim Türkiye’de ilk defa burada yayınlanıyor.
Ben My Chree, Meis Limanı’nda isabet almış, yanıyor!

Mustafa Ertuğrul ve komutasındaki topçu bataryası, o gün Meis Limanı’na demirli uçak gemisi Ben My Chree’nin dışında, 200’e yakın yelkenli gemi ve sandalı batırır.

İngilizlerin hayaline bile gelmeyecek bir iş yapar Mustafa Ertuğrul. Meis Adası limanının tam karşısındaki buruna dört sahra topundan oluşan bataryasını, tam iki ay boyunca dağları aşırarak, gülleleri sırtlarında taşıyarak getirirler! Burunda, Ben My Chree’nin limana girmesini sessizce bekleyen 30 kadar Türk askeri, dünya savaş tarihine bir savaş gemisini batıran ilk birlik olarak geçerler. Hem de 7,7 inçlik, dört cılız “sahra topu”yla!

İngiliz ve Fransız donanması raporları, Türk kıyılarındaki “çılgın bir Türk bataryası”ndan bahsetmektedir artık…

13 Aralık 1917. Ağva Koyu
Müttefik deniz kuvvetleri, Akdeniz’deki en önemli silahlarından birinden olduğu için öfkelidir. Türk kıyıları sürekli denetim altında tutulur; motorlar, kayıklar batırılır, yerleşim birimleri zaman zaman bombardıman edilir. Sabrı taşan Topçu Mülazım Mustafa Ertuğrul, yaptığı yeni bir planı 135. Alay komutanı Alman yarbayına kabul ettirmeye çalışır;

“Müsaade ederseniz, bataryamla, bir gece ansızın Antalya’yı terk ederek meçhul bir istikamete gidiyormuş gibi yapıp, Ağva Koyu’na gideyim. Limana hâkim buruna bataryamı yerleştireyim. Emrime verilecek bir yelkenli ile bu gemiyi limana sokup avlamaya çalışayım.”

Plan basittir. Bölgenin zorlu coğrafyası ve yol yokluğundan ötürü, Türklerin askerlere kumanyalarını yelkenli teknelerle dağıtmak zorunda olduğunu Fransızlar bilmektedirler. Fransız savaş gemileri, bu yelkenlileri sık sık yakalamakta ve kumanyaya el koyup Türk askerlerinin aç kalmalarına neden olmaktadır.

Fransızlara kovalamaktan zevk duyacakları bir yelkenli gönderir Mustafa Ertuğrul. Faaliyet raporuna yeni bir “başarı” olarak geçecek bu basit avı, Fransız kruvazörü Paris II, Ağva Koyu’nun içine dek izler. Girmesiyle de, bir hafta önce koya egemen bir noktaya yerleşmiş olan Mustafa Ertuğrul’un bataryası “ateş” komutuyla saldırıya geçer!

Paris II, sadece 18 dakikada denize gömülür. Düşman donanması içinde artık efsaneleşmeye başlayan Mustafa Ertuğrul bataryası, 145 atımdan 110’unu gemiye isabet ettirecek kadar ustadır.

Kamikaze botu ile batırılan Alexandra!
Paris II’yi kaybeden Fransızlar, Türk kıyılarında intikam fırtınası estirirler. Kıyıdaki yerleşim birimleri durmadan bombardıman edilir.

Uçak gemisi Ben My Chree’nin ardından koskoca Paris II kruvazörünün de bir “dağ bataryası” ile batırılması, Müttefiklerin artık açıktan seyretmeye başlamasına neden olmuştur. Gemilerin topçu menzilinin dışından dolaşması Mustafa Ertuğrul’u durduracak değil ya! Dağ bataryası ile uçak gemisi batırılırsa, küçük bir balıkçı teknesiyle bir savaş gemisi haydi haydi batırılır!

Topçu Mülazım Mustafa Ertuğrul, Paris II’yi batırdığı bombardıman sırasında elinden kaçırdığı Alexandra adlı savaş gemisi için dahiyane bir tuzak kurar:

“Herhangi bir yelkenlinin kaburgasını kaplayan iç tahtaları sökülerek, mümkün mertebe fazla miktarda dinamit kaburga aralarına döşenecek, tam merkezine de bir top fünyesi yerleştirilecek. Fünye halkası bir telle portakal sandıklarından birisinin altına bağlanıp, kaburgalar tekrar çakılarak düzen hazırlanacaktı. Birbirine bağlı sandıklar mutlaka bir vinç yardımıyla kaldırılacaktı ki, fünye dinamiti ateşleyip geminin batırılmasını sağlayacaktık.”

Bir “kamikaze botu” haline getirilen yelkenli, kıyıdan açılır. Açık denizde Fransız savaş gemisini gören “önceden tembihli” askerler, suya atlayıp kıyıya doğru yüzmeye başlarlar. Fransızlar portakal sandıkları ile dolu bir tekneyi ele geçirdikleri için mutludurlar, ama ya bu da o “Çılgın Türk”ün bir tuzağıysa?

Sandalın üzerine önce bir Fransız bahriye eri çıkartılır. Görünürde bir tuzak yoktur. Ama ya Türkler portakalları zehirlemişse? Sandalın uzağında duran savaş gemisi Alexandra’nın güvertesindeki gemi doktoruna birkaç portakal götürülür. Portakallar zehirsizdir! Derin bir oh çekilir… Sandal savaş gemisine yanaştırılır ve birbirine bağlı portakal sandıklarını gemi güvertesine çıkartmak için vinç çalıştırılır. Buuumm!..

Kurulan tuzağa düşen Alexandra, gövdesinde açılan birkaç metrelik delik yüzünden göz açıp kapayıncaya kadar denizin dibini boylar. Savaş tarihine, belki de “Akdeniz’de Türklerle Müttefikler arasındaki deniz savaşları” adıyla geçmesi gereken, ama aslında sadece 23 yaşındaki bir Türk subayının akıl almaz başarısının özeti böyle…

Kamaları sökülmeyen tek batarya
Dünya Savaşı bittiğinde, Mondros Mütarekesi gereğince, işgal edilen Anadolu topraklarında, tüm silah ve cephaneye el konuldu. Topların kamaları söküldü. O tarihlerde Aydın bölgesindeki birlikleri denetlemekle görevlendirilen Ben My Chree’nin eski komutanı Charles R. Samson; “Gösterdiği kahramanlıktan dolayı bu batarya toplarının kamalarını sökmek askeri şerefe aykırıdır” diyerek, Mustafa Ertuğrul’un bataryasına dokunmaz!

Birinci Dünya Savaşı sonrasında kamaları sökülmeyen bu dört sahra topundan oluşan batarya, Kurtuluş Savaşı’na katılan ilk topçu birliğidir…



“TÜRK'ler  Hiçbir milleti taklit etmeyecektir. TÜRK'ler ne Amerikanlaşacak ne batılılaşacak nede araplaşacaktır. O sadece özleşecektir.

Çevrimdışı TeknikTürk

  • Yasakli
  • Türkçü-Turancı
  • ****
  • İleti: 215
Ynt: İLK UÇAK GEMİSİ BATIRAN TÜRK
« Yanıtla #1 : 06 Eylül 2006 »
Tüm tüylerim diken diken oldu.Gurur duydum.

Çevrimdışı nil

  • Türkçü-Turancı
  • ****
  • İleti: 149
Ynt: İLK UÇAK GEMİSİ BATIRAN TÜRK
« Yanıtla #2 : 06 Eylül 2006 »
Bu kahramanlık öyküsünü daha önce de okumuştum.Tüylerim diken diken olarak yeniden okudum.Ellerinize sağlık, ne iyi etmişsiniz de buraya da aktarmışsınız.

Çevrimdışı Erendiz

  • Türkçü-Turancı
  • **
  • İleti: 26
Ynt: İLK UÇAK GEMİSİ BATIRAN TÜRK
« Yanıtla #3 : 08 Eylül 2006 »
Olağanüstü güzel bir yazı. Arkadaşımızı kutluyorum.

Çevrimdışı alitanrıkut

  • Yasakli
  • Türkçü-Turancı
  • **
  • İleti: 10
Ynt: İLK UÇAK GEMİSİ BATIRAN TÜRK
« Yanıtla #4 : 28 Ocak 2007 »
  EVET ARKADAŞLAR BİZE BU HİKAYEYİ AKTARMAK İÇİN 7 YIL UGRAŞAN MUSTAFA DA TEŞEKKÜR EDELİM GERÇEKTENDE TAM YEDİ YIL GECELİ GÜNDÜZLÜ BU KONUYU ARAŞTIRMIŞTIR BİRDE HEMEN YERİ GELMİŞKEN HATIRLATALIM TOPÇU YÜZBAŞI OLARAK MUSTAFA ERTUGRUL ÇANAKKALEDEDE 7.6 MM LİK TOPUYLA UÇAKDA DÜŞÜRMÜŞTÜR VE KİTABINDA (BEN BİR TÜRK ZABİTİYİM) KİTABIN HİKAYESİNE GEÇMEDEN EVVEL ŞUNLARI YAZIYOR KİTABI YAZMA SEBEBİ OLARAK M.KEMAL PAŞANIN KENDİSİNİ ZİYARET ETTİGİNİ VE BUNLARI GELECEK NESİLE ANLATILMASI İÇİN YAZIYA DÖKMESİ GEREKTİGİNİ ANLATIR SONRADA MUSTAFA ERTUGRUL BEY YAZMAYA KARAR VERİR AMA SUNU EKLER----- BİZ TÜRK MİLLETİ EDEBİYATI BİLMEDİGİMİZDEN DEGİL YAPTIKLARIMI ANLATMAKTAN SUÇ İŞLEMİŞ BİR ÇOCUGUN SUÇUNDAN UTANDIGI GİBİ YAPTIKLARIMIZI ANLATMAKTAN UTANDIGIMIZ İÇİN BUNU YAZIYA DÖKMEYİ İSTEMEDİK ANCAMK GELECEK NESİLE VE TARİHE YANLIŞ YÖN VERİLMEMESİ VE PAŞANIN İSTEGİ ÜZERİNE YAZMAYA KARAR VERDİK------- DER RUHUN ŞAD OLSUN TANRI DAGLARINDA OGUZ ATA KÜRŞAT BİLGE KAGAN VE DİGERLERİYLE BİRLİKTE AT KOŞTURUP KOPUZ DİNLEYESİN
GÖNLÜM TANRI DAGLARINDA

Çevrimdışı irfan

  • Türkçü-Turancı
  • ****
  • İleti: 266
Ynt: İLK UÇAK GEMİSİ BATIRAN TÜRK
« Yanıtla #5 : 28 Ocak 2007 »
MİLLİ AYDIN ALAYINA İLK İNTİKAL EDEN. VE ÇOK BÜYÜK HİZMETLER VEREN. BU TOPLARI DAĞLARDAN AŞIRARAK, GECE GÜNDÜZ YOLLAR AÇARAK BU VATANI BİZLERİ BIRAKAN ŞANLI ATALARIMIZI SAYGIYLA YAD EDER...
    Geçmişimizi unutmayarak..geleceğimize ışık tutmaya devam edecek bu şerefle dolu olayları akdaran büyüklerimizide KIVANÇ İLE ANMAYA DEVAM EDERİM.....
 
  Paylaşım için teşekkürler kardeşim........
EFEDİR ADIMIZ
TÜRK OĞLU TÜRK OLMAKTANDIR ŞANIMIZ
YEDİ DEĞİL YETİMİŞ BİN OLSA DA DÜVEL
YİNE DE ÜSTÜNDÜR TÜRK OLDUĞUNU BİLEN
KANSIZ EFE

Çevrimdışı EFE

  • Türkçü-Turancı
  • ****
  • İleti: 206
Ynt: İLK UÇAK GEMİSİ BATIRAN TÜRK
« Yanıtla #6 : 28 Ocak 2007 »




İngiltere vickers tersanesinde ticari gemi olarak inşa edildi. 1908 yılında denize indirildi.1915 yılında cammel Laid tarafından savaş gemisine dönüştürüldü.23 Mart 1915 te İngiliz Kraliyet Donanmasında uçak gemisi olarak göreve başladı.1917 yılında batırıldıktan sonra 1920-21 yıllarında italyan firması tarafından çıkarıldı ve hurdalara ayrıldı.114 metre boyu, 14 metre eni 4,8 metre su çekimi olan gemi 3,888 ton ağırlığına sahipti.

Ben My Chree’nin batış anı



Ben My Chree'nin batış raporu



MUSTAFA ERTUĞRUL'UN MADALYALARI



BEN BİR TÜRK ZABİTİYİM



Yazar : O, dört küçük topu ve kocaman yüreği ile, İngilizler’in dev uçak gemisi Ben My Chree’yi Meis’te sulara gömdü. Bir diğerini savaş dışı bıraktı. İki yüze yakın irili ufaklı tekneyi ve Fransız topçu tabyalarını top ateşi ile yaktı. Akdeniz’de sahillerimize ölüm kusan Fransız savaş gemileri, Paris II ve Alexandra’yı Kemer’de batırdı.
Çanakkale’den Kurtuluş Savaşı’na kadar her cephede savaştı.
I. Dünya Savaşı’nda yenilip silahlarımız ellerimizden alınırken İngiliz komutanlar bir tek bu şanlı bataryanın toplarını almayı askeri şerefe aykırı saydı. Bu dört top daha sonra onun ellerinde Kurtuluş Savaşımız’da Ege’de düşmanı hallaç pamuğu gibi attı.
O, denize döktüğü yaralı düşman askerleri ölümü beklerken, onların yaralarını sardı. O, sadece kahraman değil, zafer gecesini anılarına ‘Zaferden mütevellit neş’emizi yaralı düşman askerlerinin acısına hürmeten izhar etmedik’ diye yazabilecek kadar da insandı. Pierre Loti, O’nun Fransızlara verdiği insanlık dersi ile bütün Fransa’yı ayağa kaldırdı.
Savaştan sonra Atatürk’ün teşvikiyle anılarını yazdı. Ama yayımlamadı. İçe dönük, sade ve mütevazı yaşadı.
Ta ki Mustafa Aydemir 1995 yılında Paris II batığına dalıp, yılar süren bir araştırmanın ardından ona ulaşana kadar da kendini bizlerden sakladı… Ve onun inanılmaz anıları Fransız-İngiliz askeri arşivlerinden tek tek doğrulandı.
Bu kitap, bu batıktan çıkan, bu meçhul kahramanın kitabıdır. Bu kitap, onun barut kokulu, insanlık dolu inanılmaz destanıdır…

FİLİ SAPANLA DEVİRMEK!

Gizli kalmış kahramanlardan biriydi Mustafa Ertuğrul. “Yerimizde kim olsa aynı şeyi yapardı”diyen, alçakgönüllüğünün hasıraltı ettiği insaüstü başarılara imza atan kahramanlardan biri. Diğer bir çokları gibi vatanı için yapabileceğinin azamisini yaptıktan sonra köşesine çekilmiş, hatıralarını hatırlarını kıramayacağı kişilerin ricası üzerine kaleme almış ama hiç bir zaman bastırmayı düşünmemiş olanlardan. Onun hikayesi yıllarca karanlıkta kaldı. Ta ki Mustafa Aydemir onu Paris 2 batığında bulup, tarihi inatla eşeleyerek çıkartıncaya kadar. Mustafa Ertuğrul’un anılarından bir kaç satırı okurlarımızla paylaşmak isteriz;

“Bu,Türk’ün öğünmeyi bilmediğinden değil, övünmeyi sevmediğindendir. O, yarattığı harikaları yanlız bir vazife olarak yapar ve onu mahviyetin inziva ve mahremiyeti içinde saklamaktan zevk alır.

Bir harpte en büyük yararlılık gösteren bir kahramanın destanını kendi ağzından dinlemek değil, ona kendi kahramanlığı hikaye edildiği zaman bile kabahatı meydana çıkmış bir çocuk mahcubiyetiyle kızardığı görülür.

Ben bir Türk zabitiyim ve belki de bu şerefli adı taşyan arkadaşlarımın en az değerlisiyim. Fakat benim de Çanakkale’nin ateş ve ölüm dalgası içinde başlayarak Kurtuluş Savaşı’nın sonuna dek süren bir askerlik hayatım var. Hayatımın sahifeleri içinde Türk tarihi için alelade telakki olunabilen fakat yabancı bir gözün gıpta ve hasetle bakabileceği bir kaç hadise vardır ki bunlar, benim şahsi meziyetimden ziyade yoksulluk içindeki Türkün neler yapabileceğini göstermesi itibariyle kayda şayan görülebilirdi.”

Araştırmacı Mustafa Aydemir "Ben Bir Türk Zabitiyim" adıyla Denizler Kitabevi'- nden yayınlanan bu araştırma için "ben bir makale yazmak istedim ama ortaya bir belgesel çıktı" diyor.

Aydemir Yüzbaşının çok mütevazı bir asker olduğunu söylüyor: "Bu kadar başarısına rağmen çok mütevazı bir insan. Anlatmak, övünmek gibi bir şeyi yok. Çanakkalede uçak düşürmüş. Aydında eşkıya güçlerinin milli güçlere kazandırılmasını örgütlemiş. Demirci Efe ile çok yakın arkadaş. Dostlukları sonra da devam ediyor. Yaşlılıklarında buluşuyorlar. Anılarını sadece batırtığı gemiler üzerine yazmış. Diğerlerini anlatmıyor." Mustafa Ertuğrul'- un anılarını yazmasının da bir öyküsü var. Mustafa Aydemir bu öyküyü şöyle anlatıyor: "Bir gün Mustafa Kemal, Antalya'da onu ziyaret etmiş. 'Bunları yaz, bunlar unutulur gider' demiş. Bunu emir telaki edip oturup yazmış. Ama 'Bu benim odamdan asla dışarı çıkmayacak' demiş. Resimlemiş de 1934 yılında yazmış.



“TÜRK'ler  Hiçbir milleti taklit etmeyecektir. TÜRK'ler ne Amerikanlaşacak ne batılılaşacak nede araplaşacaktır. O sadece özleşecektir.

Çevrimdışı toygar mete

  • Türkçü-Turancı
  • **
  • İleti: 29
Ynt: İLK UÇAK GEMİSİ BATIRAN TÜRK
« Yanıtla #7 : 08 Mayıs 2007 »
Gerçekten insanı çok duygulandıran bir çalışma!Sizi tekrar kutlarım!

Çevrimdışı Teoman Yabgu

  • Türkçü-Turancı
  • ***
  • İleti: 93
Ynt: İLK UÇAK GEMİSİ BATIRAN TÜRK
« Yanıtla #8 : 18 Haziran 2007 »
atalarımızla bir kez daha gurur duydum
Evet,övünerek söylüyor ve tekrar ediyorum:
Irkçı,Türkçü,Turancıyım...
Ruh ve yürek sağırları anlamazlar ebni..

Çevrimdışı kültigin

  • Türkçü-Turancı
  • **
  • İleti: 65
Ynt: İLK UÇAK GEMİSİ BATIRAN TÜRK
« Yanıtla #9 : 19 Haziran 2007 »
GERÇEKTENDE İNSANIN TÜYLERİ OKURKEN DİKEN DİKEN YAPAN BİR KAHRAMANLIK ÖYKÜSÜ
ELİNİZE SAĞLIK...
UZE TENRİ BASMASAR ASRA YİR TELİN MESER TÜRK BUDUN İLİNİN,TORUNUN KIM ARTATİ!

HEJ Turán. HEJ Bájtarsak. HEJ Turániakat!!!

İLTERİŞ İSTANBUL