Gönderen Konu: EBULFEZ ELÇİBEY  (Okunma sayısı 22185 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Kök-Börü

  • Ziyaretçi
EBULFEZ ELÇİBEY
« : 07 Ağustos 2007 »
EBULFEZ ELÇİBEY (1938 - 2000)




KENDİ AĞZINDAN HAYATI;

Azerbaycan'ın Ordubat bölgesinin Keleki Köyünün Halil Yurdu Yaylasında 1938 yılı Haziran ayında doğdum. Babam, Aliyev Kadirkulu Merdanoğlu Rus-Alman savaşında hayatını kaybetmiş.

Eğitim-öğrenimime Unus ilkokulunda başladım. Yedi yıl süreli ilk eğitimimin ardından Ordubat şehrinde M.T. Kutsi I nolu orta okulunda okudum. Yedi yıllık ilköğrenimimi tamamlayıncaya kadar en büyük arzum doktor olmaktı. Ona öğrenimime başladığımda Tarih ilmine ilgi duydum. Toplumu anlamak benim için çok ilgi çekici idi, Marks'ın Kapital'ini okumaya başladım. Bize yaptıkları propaganda da Kapital'i dünyanın şaheseri olarak tanıtmıştılar. O dönemler okuduğumda Kapital'i tam anlamıyla kavrayamamıştım. Öğretmenlerim ve öğrenci arkadaşlarım beni haklı olarak alaya alıyordular.

9-10. sınıflarda iken Mir Cafer Bağırov'u savunduğum için birkaç defa öğretmenler odasına çağrılıp bu düşüncelerimden vazgeçmem istendi.

10. sınıf öğrencisi iken, Azerbaycan Devlet Üniversitesi'nde Şarkşünaslık (Doğu ilimleri) Fakültesi açılacağını öğrendim. Nizami, Hakanı, Fuzuli ve diğer şairlerimizi daha doğru anlamak amacı ile söz konusu fakülte sınavlarına hazırlandım. 1957 yılında Azerbaycan Devlet Üniversitesi'nin Şarkşünaslık Bölümüne (o yıllarda Filoloji Fakültesi'nin bünyesinde idi) Arap Filolojisi uzmanlığına girdim.

Üniversitenin II. ve III.. sınıflarında okurken tarihi-siyasi konulara daha çok ilgi duymaya başladım. Birkaç öğrenci yoldaşım ile birlikte milli siyasi konularda ateşli tanışmalara başladık. Bizde böyle bir fikir oluştu ki, halkımız köle, vatanımız ise sömürgedir.

Bu sohbetler Alim Hasayev, Malik Mahmudov, Rüstem Eminov, Mehdi Ağalarov, Rafık Ismailov, Abbas Musayev ve Zakir Memedov ile aramızda geçiyordu. Azatlık uğrunda mücadele etmeye söz verdik - elbette amatör ruhla başlayan mücahitler olarak. Ancak profesyonel mücadele yollarını da arıyorduk.

Üniversitenin V. sınıfında iken aramızda Arap dilini iyi derecede bilen Malik Mahmudov ile Malik Karayev bir yıl süre ile Irak'a pratik için gönderildiler. Onlar bir yıl sonra döndüklerinde Malik Mahmudov ile siyasi mücadelemizi devam ettirmemiz konusunda ciddi karara vardık ve bir meramname (program) hazırladık. Meramname hakkında yalnız beş kişi bilgi sahibi idi. Ben takip eden süreçte yaklaşık iki yıl (1963-64) Mısır'da tercüman olarak çalıştım. Mısır'da bulunduğum ortam, siyasiler ile ilişkilerim bana çok önemli kazanımlar sağladı. Hatta orda bîr iki kez Türkiye ve ABD Büyükelçiliklerine giderek birileri ile tanışmak istedim. Ancak çekindim. Kendimce bu karara vardım ki, ben onlarla ilişki kurar isem sorun doğar, halkıma güven sarsılır, onları yurt dışına bırakmazlar. Mısır'da bulunduğum süre içerisinde yabancı siyaset adamları (belki de istihbaratçılarla) hiçbir temasımın olmamasına çalıştım.

Mısır'da bu ülkenin devlet adamları ile ilişkilerim oldukça seviyeli idi. Gerek Sovyetler gerek Mısır'ın siyaset adamları beni doğrulurı konuşan bir insan olarak görüyordular. Onlar birbirlerini aldattıklarında yanlışlıklarını anlatıyordum, bana bakıp gülüşüyordular. Ben söz konusu olduğunda Nasır' ı da Kruşçev'i de eleştiriyordum. Siyaset dünyasında böylesine hareket istihza yaratıyordu.

Bir gün Luksor şehrinde Sovyet uzmanlarından bir grup ile Devlet Başkanları Kruşçev'i. Nasır'ı, Irak Devlet Başkanı Arifi, Azerbaycan Bakanlar Kurulu'nun başkanı Alîhanov'u, Cezayir Devlet Başkanı Ahmet Bin Bella'yı ve diğerlerini karşılıyorduk. Herkes konuklarla tokalaşıyordu, ben yalnız iki kişi ile, Ahmet Bin Bella ve büyük sanatkarımız Reşit Behbudov ile görüştüm, diğerleri geldiğinde elimi cebime koydum. (Şimdi bu hareketim kendime de garip geliyor) Bu davranışımdan dolayı bir soruşturmada geçirdim.

Benim kendi dünyam vardı.Herhalde iş arkadaşlarım beni delikanlı tercüman olarak görüyordular. Soruşturma döneminde Özellikle de Kruşçev'in Kıbrıs sorunu ile ilgili görüşlerinden dolayı bir İki aşağılayıcı söz de sarf etmiştim. Baku 'ye döndüğümde DTK (Devlet Güvenlik Komitesi KGB) Kruşçev ile ilgili sözlerimden ötürü beni cezalandırdı.

Mısır'dan döndükten sonra Ben, Malik Mahmudov. Alim Hasayev ve Rafik Ismailov birkaç kez görüşüp dörtlü bir grup oluşturduk. Her birimiz 3 kişi seçmeli, bu üçlü gruplardan her bîri 5 kişiyi gruba celb etmeliydi. Bir süre geçtiyse de teşkilatı istediğimiz ölçüde kuramıyorduk (Tecrübesizliğimizin yanısıra DTK bizi sürekli izliyordu)
İstediğimiz teşkilatı oluşturamayınca, her birimiz ferdi çalışmaya, daha çok propaganda faaliyetine başladık.
Ben bütün gücüm ile üniversite ve doktora öğrencileri arasında milli şuurun canlanması yönünde propaganda yapıyordum. Hiç kimseye hesap vermediğim gibi bazı konuları yakın dostlarımdan da gizliyordum. Üçlü, beşli, yedili ve dokuzlu olmak üzere gruplar oluşturuyordum. Her grup ile de yalnızca kendim meşgul oluyordum, Bu süreç uzun bir süre ve güç İstiyordu.
1969 yılında Tolunoğulları Devleti (IX. yüzyıl) adlı doktora tezimi yazdım.

1971-74 yıllarında üniversitede artık öğrenci hareketleri görülmeye başlandı. Amacım geleceğe hazırlamaktı. DTK , bir teşkilatın faaliyet gösterdiğini biliyor, ancak bütün çabalarına rağmen ortaya çıkaramıyordu. (Artık sır değil: l keresinde üniversitede hocam Aliövset Abdullayev bana DTK'da benim gizli örgüt ve programım olduğu konusunda düşünceler olduğunu bildirdi. Ben, O'nu bunun doğru olmadığına inandırdım, ancak kendim yalan konuşmuştum. (Şimdi hocamdan özür diliyorum)

Ancak DTK bütün dikkati ile beni izliyordu. Ocak I975'de beni tutukladılar. DTK benim yanıma birkaç hoca ve öğrenci yerleştirebilmişti. Ben onları duymuştum. Ancak onları aldatıyordum. (Kim kimi?)
Benim hiçbir hoca veya öğrenciye (hatta DTK ajanlarına) nefretim doğmuyordu. Bazen hatta DTK çalışanlarını bile günahkar görmüyordum. Bir tek düşmanım vardı. Sovyet İmparatorluğu. Diğerleri onun zavallı hizmetlileri idi. Bu zavallı generallere ve polislere de acıyordum.

Benim işim zalim imparatorluğa karşı mücadele idi. Hainlere, satılmışlara tarih kendisi ceza verecekti, verdide.
Ocak 1975 Temmuz 1976 arasında hapis yattım. Aralık 1976'dan itibaren Azerbaycan ilimler Akademisi Salman Mümtaz Elyazmalar Enstitüsün 'de çalıştım.

Ebülfez ELÇlBEY mahkumiyetinden sonra göreve başladığı El Yazmaları Enstitüsü'nde de halkını azadlık uğruna örgütleme çalışmalarını aralıksız devam ettirdi. 1988 yılında başlayan ermeni saldırı ve provokasyonlarına karşı ilk direniş hareketini; Kasım 1988'de "Meydan Mitingleri'ni düzenledi.

16 Haziran 1989'da Azerbaycan Halk Cephesi'ni resmen kurarak başkanı seçildi. Kızılordu'nun 20 Ocak 1990'da Bakü'de hayata geçirdiği katliama kadar çalışmalarını sürdürdü. Katliamın ardından dağılma sürecine giren Sovyetler Birliği ve Azerbaycan'da siyasi istikrar tamamen sarsıldı.

ELÇlBEY önderliğindeki Azerbaycan Halk Cephesi, Azerbaycan Türklerinin bağımsızlık taleplerini açıkça dile getirdiler. Üç renkli ay-yıldızlı bayrak Parlamento binasına asıldı. Aralıksız sürdürülen çalışmalar sonucu Azerbaycan Cumhuriyeti 18 Ekim 1991'de bağımsızlığını ilan etti.

ELÇİBEY, Parlamentonun aldığı karar gereği 7 Haziran 1992'de yapılan ilk demokratik seçimler sonucu Azerbaycan Cumhuriyeti'nin Devlet Başkanı seçildi.

Göreve başladığı ilk günden itibaren ülkede insan hakları ve hukukun üstünlüğüne saygılı demokratik devlet yapısını oluşturmaya çalıştı.

Rus ordularını Azerbaycan Cumhuriyeti'nden çıkardı. Devletin resmi dilinin Türkçe olduğunu ilan etti. Latin alfabesini uygulamaya koydu.

Ermeni saldırı ve işgallerine Azerbaycan Halk Cephesi taraftarlarından oluşan gönüllü birliklerle karşı koydu. Ancak 4 Haziran 1993'de maruz kaldığı darbe sonucu Bakü'den ayrılarak Nahçıvan'ın Keleki köyüne gitti.

4 yıl süreyle kaldığı Keleki'den 31 Ekim 1997'de Bakü'ye dönerek 1995 yılında partiye dönüştürülen Azerbaycan Halk Cephesi Partisi'nin Genel Başkanı olarak siyasi çalışmalarını devam ettirdi. Bu süreçte kurduğu ve başkanı olduğu Bütöv Azerbaycan Birliği adlı teşkilatla da büyük ideallerini hayata geçirme çalışmalarını yürüttü.

Ebülfez ELÇlBEY uzun süre devam eden rahatsızlığının şiddetlenmesi üzerine tedavi görmek amacıyla 7 Temmuz 2000'de geldiği Türkiye'de 22 Ağustos 2000 Salı günü vefat etti

"Ömrümün en hoş günlerinden biri 16 Haziran 1989'da Azerbaycan Halk Cephesi'nin kurulması ve Cephe başkanı seçilmemdir.

 En ağır sarsıntılarım 20-23 Ocak 1990 katliamı, Taşaltı olayları, Hocalı katliamı, Susa ve Laçın'da yaşadığımız ihanetlerdir.

En çok etkilendiğim, dostlarımı kaybetmektir. (Bütün anlamlarda)

Sevgim - Millete!
Vurgunluğum - Azadlığa ve adalete!
itaatim - Hocalarıma!
Borcum - Dostlarıma ve meslektaşlarıma!
Nefretim - Yalancılara ve iki yüzlülere!"

KAYNAK:DERLEMEDİR..









Çevrimdışı Akıncı Beyi

  • Yasakli
  • Türkçü-Turancı
  • **
  • İleti: 44
Ynt: EBULFEYZ ELÇİBEY
« Yanıtla #1 : 07 Ağustos 2007 »

Ebulfeyz Elçibey hakkında Otağımızda biografi yoktu..Sayenizde bu da tamamlandı...

Değerli paylaşımınız için teşekkür ederim..

Çevrimdışı Kaskay_Babek

  • Türkçü-Turancı
  • **
  • İleti: 40
Ynt: EBULFEYZ ELÇİBEY
« Yanıtla #2 : 08 Ağustos 2007 »
paylaşımınız için sonsuz teşekkür ederim, eline yüreğine sağlık..

TTK
Bir ayağı okyanusta, Öbür ayağı Hazar'da olan dev,
Mete Han'ın ta kendisiydi. Çin duvarında yankılanan ses
Onun askerinin sesiydi:
Üze tengri temür çıda, oklar birle bir bulut,
Başbuğumuz Tanrıkut'tur Tanrıkut'tur Tanrıkut !

Çevrimdışı Teoman Yabgu

  • Türkçü-Turancı
  • ***
  • İleti: 93
Ynt: EBULFEYZ ELÇİBEY
« Yanıtla #3 : 10 Ağustos 2007 »
Birçok gencimiz Che,Deniz Gezmiş,Mahir Kaynak hayranı.Onların yanında Che'ye birşey demeye kalksanız hemen saldırırlar size.Özgürlükten adaletten bahsederler.Bir efsane derler.Hiçbirisi bilmez Elçibeyi,Osman Batur'u.Bilmezlerki bu saygıdeğer insanlar neler yapmışlar özgürlük için.


Bende burda,sizin sayenizde birşeyler öğreniyorum ellerinize sağlık.
Evet,övünerek söylüyor ve tekrar ediyorum:
Irkçı,Türkçü,Turancıyım...
Ruh ve yürek sağırları anlamazlar ebni..

Çevrimdışı ALp TeKiN

  • Türkçü-Turancı
  • **
  • İleti: 52
Ynt: EBULFEYZ ELÇİBEY
« Yanıtla #4 : 10 Ağustos 2007 »
Birçok gencimiz Che,Deniz Gezmiş,Mahir Kaynak hayranı.Onların yanında Che'ye birşey demeye kalksanız hemen saldırırlar size.Özgürlükten adaletten bahsederler.Bir efsane derler.Hiçbirisi bilmez Elçibeyi,Osman Batur'u.Bilmezlerki bu saygıdeğer insanlar neler yapmışlar özgürlük için.


Bende burda,sizin sayenizde birşeyler öğreniyorum ellerinize sağlık.

Gercekten ayyıldız kandaşıma katılıyorum bu sıralar gittikçe çoğalan che baskılı kıyafetler ortaya çıkan rockı gençler akımları özntilik o müzikleri veya örnek aldığınız adamlar yerine kendi özünüze dönüp bakmak gerçek Kahramanları İnandığı Şey için birşeylerden Vaz geçenleri görmeniz daha güzel olmazmı ama nerde avrupa tarafından gençelere yutturulan kişiler müzikler...... Ben Sadece onlara tek Diyebileceğimiz Şeyin Ey Türk Titre Ve Özüne Dön Olabileceğine İnanıyorum
Gönülleri birleşenler ölse de bir gün
Gök kubbede kalacaktır seslerinden ün.

Gönülleri birleşenler! Selam sizlere!
Uzaklarda dertleşenler! Selam sizlere!

Çevrimdışı kızıltamu

  • Türkçü-Turancı
  • ****
  • İleti: 210
Ynt: EBULFEYZ ELÇİBEY
« Yanıtla #5 : 10 Ağustos 2007 »
Yüce Türk büyğüklerinden elçibey uçmağa vardı Tanrı ona Dağından yurt versin
Bana Doğu Türkistandan vazgeçmem için karabağı ileri sürmeyin Karabağda 1 milyon Türkistanda 30 milyon Türk var ölürümde o davadan vaz geçmem .
                                                                Ebulfeyz Elçibey
Ya Susturacağız Ya kan kusturacağız

Çevrimdışı TÜRK-KAN

  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 2181
  • UÇMAĞA VARDI, TANRI DAĞLARINDA!
Ynt: EBULFEYZ ELÇİBEY
« Yanıtla #6 : 10 Ağustos 2007 »
 Azerbaycan Türklüğü'nün kahraman evladı, Büyük Türkçü Ebulfeyz Elçibey'i rahmetle ve minnetle anıyoruz.

 Mekanı Tanrıdağı olsun.

 TTK
23 EKİM 2023'DE, ELİM BİR TRAFİK KAZASI SONUCU, UÇMAĞA VARDI.
ŞİMDİ; TANRI DAĞINDA, ATALAR YURDUNDA, ATSIZ ATA MAKAMINDA, BAŞBUĞLAR OTAĞINDA, ERİNÇ İÇERİSİNDE!

Çevrimdışı inci

  • Türkçü-Turancı
  • **
  • İleti: 14
Ynt: EBULFEYZ ELÇİBEY
« Yanıtla #7 : 10 Ağustos 2007 »
"Bir daha tEkrar edirem:Azerbaycanın güneyi İrandan ayrılıb müsteqil olmalı ve iki müsteqil Azerbaycan dövleti birleşib bütöv Azerbaycana çevrilmelidir"  (Ebulfez Elcibeyov)
Azerbaycanın  kalbi vatan aşkıyla çarpan,Turanı,saf TÜRK oğlu hakkındakı bu bilgileri bizimle  paylaştığınız için teşekkür ederim~!

Çevrimdışı kültigin

  • Türkçü-Turancı
  • **
  • İleti: 65
Ynt: EBULFEYZ ELÇİBEY
« Yanıtla #8 : 11 Ağustos 2007 »
Büyük Türkçü Ebulfeyz Elçibey'i rahmetle ve minnetle anıyoruz.
Değerli paylaşımınız için teşekkür ederim..
UZE TENRİ BASMASAR ASRA YİR TELİN MESER TÜRK BUDUN İLİNİN,TORUNUN KIM ARTATİ!

HEJ Turán. HEJ Bájtarsak. HEJ Turániakat!!!

İLTERİŞ İSTANBUL

Kök-Börü

  • Ziyaretçi
Ynt: EBULFEYZ ELÇİBEY
« Yanıtla #9 : 11 Ağustos 2007 »
"Bir daha tEkrar edirem:Azerbaycanın güneyi İrandan ayrılıb müsteqil olmalı ve iki müsteqil Azerbaycan dövleti birleşib bütöv Azerbaycana çevrilmelidir"  (Ebulfez Elcibeyov)
Azerbaycanın  kalbi vatan aşkıyla çarpan,Turanı,saf TÜRK oğlu hakkındakı bu bilgileri bizimle  paylaştığınız için teşekkür ederim~!

Sayın inci,

İltifatınız için teşekkür ederim.Azarbaycan ile ilgili bol bol iletilerinizi bekliyorum..

Esen Kalın..