Türkçü Turancı Otağ

TÜRKLÜK ve TÜRK DÜNYASI OTAĞI => TÜRKÇÜLÜK => Konuyu başlatan: Dr.Bilge - 06 Haziran 2007

Başlık: GENETİK ve TÜRK GENETİĞİ
Gönderen: Dr.Bilge - 06 Haziran 2007
Konuya başlamadan önce, GENETİK (kalıtım) bilimi ile ilgili temelin kavranabilmesi adına...:




GENETİK YAPI VE GÜNÜMÜZ TÜRK TOPLUMUNUN GEN PORTRESİ:

Kalıtım (Genetik) nedir?     :
Canlıların nesilden nesile aktarılan özelliklerini (kalıtımsal özellikler=genetik özellikler) inceleyen bilimdalıdır.

Kalıtımsal Özellik nedir?     :
Canlı türünün normal şartlar altında bir sonraki nesile aktardığı soyut ve somut yaşamsal karakterlerdir.
Bir canlının anatomik,fizyolojik ve psişik yapısı içerisindeki özelliklerden sadece bir kısmı genetik (nesilden nesile aktarılabilir) özelliktir.
Canlının çevre etkisi ile değişikliğe uğrayan özellikleri “genetik şifresine kodlanmadığı sürece” kalıtsal değildir.

Örneğin-I: Az güneş gören kuzey ülkelerinden gelerek Arabistan bölgesine yerleşen bir çift düşünelim (karı-koca) Bir süre sonra beyaz olan cilt renkleri,güneş gören kısımlarda esmerleşecektir. Ama doğan çocukları, ebeveynler ne kadar esmerleşirse esmerleşsin beyaz tenli olacaktır.
Örnek-II: Bir gurup kertenkelenin kuyruklarını keselim. Ve her doğan yeni nesilin de kuyruklarını keselim. Bu işlemi nesiller boyu devam ettirdiğimiz halde yeni doğan nesiller hep kuyruklu olacaktır.
Örnek-III : Parlak ışığa maruz kalma halinde insan gözlerini kısarak bakar. Dünya coğrafyasında parlak ışığın etkisinde olan iki bölge vardır. Arktic alan ve Ekvator kuşağı. Her iki bölge de de insanlar gündüz gözlerini kısarak etrafa bakmak zorundadır. Ama her iki bölgede göz şekli birbirinden farklı pek çok ırk yaşar. Demek ki çevre şartları ile değişen dış görünüm “genetik şifrede değişiklik” yapmadıkları sürece kalıtımsal özellik haline gelmez.

Genetik Şifre de değişiklik nasıl olur?
Genetik şifrede değişiklik yaptığı tespit edilen etmenler:

1-Radyoaktivite,
2-Ultraviole
2-Kimyasal maddeler,
3-Çok yüksek ısı veya düşük ısılar. (ani ısı değişiklikleri daha ön planda)
4-İnsan eli ile (idiopatik),
5-Virüs enfeksiyonları.

Genetik şifrede değişiklik yapan etmenlerin meydana getirdiği farklılaşmaya “mutasyon” denir.
Mutasyon sonucu çoğunlukla doğa ve yaşam ile bağdaşmayan karakterler ortaya çıkar.Nadiren meydana gelen , doğa ile uyumlu mutasyonlar ise olumsuz mutasyonların aksine, ölümle değil, doğal üstünlük ile sonuçlanır. Ve tamamı genetik şifre ile nesilden nesile aktarılabilir karakterlerdir.. Ancak ne var ki, ileride değineceğimiz gibi resesif (çekinik) özelliktedirler.

Genetik şifrede bulunmayan bilgi, kalıtsal (nesilden nesil’e aktarılabilir.) değildir.
Nesiller boyu saçlarınızı sarıya boyatarak sarı saç için gereken “gen”e sahip olamazsınız,
Nesiller boyu cildinize ağda yaparak vucut tüyü az bir “gen” e sahip olamazsınız,
Nesiller boyu güneşte yanarak, esmer ten için gereken “gen” oluşmaz,
Nesiller boyu gözlerinizi kısarak bakmanız, çekik göz şekli “gen”i taşımanıza katkı sağlamaz.


Genetik olarak aktarılabilen karakterler nelerdir?:

Tüm fiziki görünüm: Boy,yağ oranı,vücut tipi,kemik yapısı,vücut parçalarının birbirine oranı, kıl,deri,göz, mukoza (ince deri) rengi, burun,dudak,göz şekli, vücut kılı tipi,oranı, ter kokusu, tırnak yapısı vs,vs…
İç Organlar: İç organların büyüklüğü, tipi,çalışma şekilleri,kemik dokusu,kıkırdak yapısı tipi ve oranları,kan gurupları,doku gurupları,gen kodları, beş duyu hassasiyeti vs vs ….
Psişik yapı: Alışkanlıklar,akıl hastalıkları,sosyal davranışlar, şuç’a yatkınlık, hoşlanılan aktiviteler, korkular, öngörü yeteneği,telepati,telekinezi vs vs…
Sosyal aktivite, dünya görüşü, planlama yeteneği vs vs…

Yukarıda saydığım aktarılabilen karakterler, çevre şartları ile birey bazında değişime uğrayabilir. Ama nesiller bazında sabit kalır. (Güneşte esmerleşen beyaz tenli bir insanın, bu özelliği, bir sonraki nesile aktaramayacağı gibi…, Bütün ömrü kilise de geçmiş, genetik bir katilin, bu karakterinin oğlunda gün ışığına çıkması gibi…,)

GEN,GENOTİP,FENOTİP,DNA, NEDİR?
..............
DAHA ANLAŞILABİLİR OLMASI ADINA; GENETİK ÇALIŞMA DİSİPLİNİNİ, BASİT BİR ÖRNEKLEME (BENZETME) İLE ANLATMAYA ÇALIŞACAĞIM:

Bu örneklemede:
İnsan bedenini bir bina “yapı” ‘ya benzeteceğim,
Anne rahmi’ni (uterus) inşaatın şantiye alanı olarak tasvir edeceğim,
Yaratıcı güç’ü (İnşaat Firması Sahibi-Patron)
İnsanın sperm ve yumurtanın birleşmesinden sonraki gelişimini sağlayan dinamiklerin tümünü (Müteahhit Firma ve Ekibi) olarak ele alacağım.

Bu hali ile İnsan’ın oluşumu ile bir yapı-bina’nın oluşumu arasında paralellik kurarak GENETİK biliminin işleyişini anlatmaya çalışacağım:

Anne ve baba, İnşaat Firmasının (Yaratıcı) daha önce tamamladığı binalardır.
Bu eski binaların her birinin arşiv bölümünde birbirinden ayrı, her biri 23 klasör (kromozom) dolusu inşaat emirlerinden (Gen) oluşan iki proje bulunur.
Yeni binanın (çocuğun) inşası için, iki ayrı eski binanın (anne ve baba) projelerinden birer tanesine ihtiyaç vardır.
Öncelikle, Anne binanın sahip olduğu iki projeden bir tanesi ve Baba binanın sahip olduğu iki projeden bir tanesi alınarak kopyaları çıkartılır.
Yani, yeni binanın inşaatı başlamadan önce, İnşaat Firması (Yaratıcı Güç) bir tanesi anne binadan, diğeri baba binadan gelmek üzere, iki ayrı proje elde eder ve bu projeleri “Müteahhit Firma”ya iletir.
Artık iş , yani binanın inşası ve tamamlanması müteahhit firma ve ekibine kalmıştır.
Müteahhit Firma ve Ekibi (Mühendisler,Usta başları,kalfalar,ameleler vs) İnşaat makineleri ve inşaat malzemelerini projeye uygun olarak kullanmak kaydı ile binayı tamamlamak üzere işe koyulurlar.

Müteahhit firma ve Ekibi’nin elinde bildiğiniz gibi iki ayrı proje vardır.
Bunlardan birisi anne binadan kopyalanmış,diğeri baba firmadan kopyalanmıştır.
İşte bu iki projede A’dan,Z’ye binanın tüm teknik,fizik,karakteristik vs, özellikleri, şifreli emirler (direktif,talimat,order) halinde belirtilmiştir.

Biz bu şifreli emirlerin her birisine GEN diyoruz.
Örneğin: Bina yerden ısıtmalı olacak talimatı bir GEN dir.
Binanın dış cephe boyası pembe olacak talimatı ayrı bir GEN dir.
Bazı GEN ler birden çok talimat içerebilir. Mesela: “Çocuk odalarının tabanı ceviz ağacından, koyu vernikli ve kare desenli olacak”. Şeklinde,
Veya tek bir özellik için birden çok talimat (GEN) gerekebilir.

Bu talimatlar (GENLER) 5 harfin çeşitli kombinasyonlarından oluşan kelimeler ile yazılır. Ama her bir kelimede en fazla 4 harf kullanılır.
Bu harfler A, G, S, T, ve U ‘dur.( U ‘nun özel durumu ve ayrıntılı şifreleme ve kodlamaya girmeyeceğim)

Bir talimat (GEN) yazarak örnekleyelim: AAGA-SAAT-SGGG-TTAA-ATAT,
Bu talimatın ne demek istediğini anlayabildiniz mi?
Biz anlamadık.(İnsan genom projesi bitti ve artık anlayabiliyorlar) Ama Müteahhit Firma ve Ekibi bu şifreyi bildiği için anladı. Belki de bu talimat (GEN) “bina altı katlı olacak” bilgisini içeriyordu…Kim bilir?

Teknik bir ayrıntı olarak belirteyim. Bu talimatların (GENLER) ‘in yazılı olduğu evraklar (DNA ZİNCİRİ) önce dosyalanır ve bu dosyalar 23 ayrı Klasör (Kromozom) içinde tasnif edilir.

Müteahhit Firma Klasörleri tek,tek açar, içindeki dosyaları çıkarır, her bir dosyanın içindeki evraklarda yazılı olan talimatları deşifre eder ve Ekibine hiyerarşik bir düzen içerisinde, emir-komuta zinciri ile iletir. (Mühendis=>Usta başı=>Amele gibi…), Bu işi yaparken bir yandanda her bir evrakdan birer kopya daha çıkarır. Yeni kopyalar tekrar dosyalanır, klasörlenir ve yeni binanın arşiv departmanında dosyalanmak üzere saklanır.

Müteahhit Firma Klasörleri tek,tek açar, içindeki dosyaları çıkarır, her bir dosyanın içindeki evraklarda yazılı olan talimatları deşifre eder ve Ekibine hiyerarşik bir düzen içerisinde, emir-komuta zinciri ile iletir. (Mühendis=>Usta başı=>Amele gibi…), Bu işi yaparken bir yandanda her bir evrakdan birer kopya daha çıkarır. Yeni kopyalar tekrar dosyalanır, klasörlenir ve yeni binanın arşiv departmanında dosyalanmak üzere saklanır.



Bu kopyaları çıkartılmış ve arşivlenmiş projelerin ikisine birden ÖZGÜN ARŞİV (GENOTİP) denir.
Binayı hiç görmemiş olsa bile, bir mühendis bu, Özgün Arşiv (GENOTİP)’e bakarak binanın nasıl görünmesi gerektiğini,neye benzemesi gerektiğini,ana ve baba binalardan ne gibi özellikler aldığını ve bir sonraki binanın yapımı için ne gibi bir projeye sahip olduğunu kesinlikle bilir.


Yeni Tanımlamaları Derlemekte yarar var:

GEN: İnşaatın tüm özellikleri hakkında yazılmış şifreli talimatlar.
DNA ZİNCİRİ (veya sarmal’ı): Genlerin üzerine yazılı olduğu evrak (dosya kağıdı)
KROMOZOM: Evrakların tasniflendiği büyük klasörler.
GENOTİP: Binanın tüm özelliklerinin ,ana ve baba binadan gelen projelerin bulunduğu özgün arşiv.

Tüm yukarıda anlatılanlar anlaşıldı ise ve üç boyutlu olarak gözümüzün önünde canlandırmaya başlayabildik ise, şimdi inşaatın nasıl yapıldığını ve inşaatın sırlarını anlatmaya çalışalım:

İNŞAAT ve SIRLARI:

Müteahhit firmanın elinde iki farklı kaynaktan gelen (anne bina ve baba bina) iki proje olduğunu daha önce söylemiştik.
Bu iki ayrı proje de, aynı iş (karakter) için, birer adet talimat (GEN) vardır.
Örneğin: Bina statik hesaplama talimatı iki tanedir (biri anneden, biri babadan), Dış cephe rengi talimatı (biri anneden, biri babadan) iki tanedir.
Müteahhit Firma binanın herhangibir özelliği için, o özellik ile ilgili iki talimatı inceler ve değerlendirir.
Müteahhit Firma Değerlendirme sonucunda bu iki talimattan sadece bir tanesini uygular. Diğerini yok sayar. Yok sayılan talimatın gereği, binanın görünür ve ölçülebilir özelliklerine yansımaz. O talimat sadece binanın arşivinde varlığını devam ettirir.

Eğer, binanın herhangi bir özelliği için gelen her iki talimat, aynı şeyi emrediyorsa (yani birbirinin aynısı ise), sorun yoktur. Bu durumda talimatlarda ne emrediliyorsa, özellik o şekilde inşa edilir.

Ama, iki farklı emir varsa!.Örneğin talimatlardan biri “dış cephe siyah olacak” , diğeri “dış cephe beyaz olacak” diyor ise; Bu durumda müteahhit, bu talimatları değerlendirerek sadece bir tanesini tercih edecek ve o talimatın gereğini yerine getirecektir.
İşte Müteahhit’in tercih ettiği bu talimatlara BASKIN GEN diyoruz., göz ardı edilen ve uygulanmayan, ama arşivde varlığına devam eden talimatlara ise ÇEKİNİK GEN adı veriyoruz.

Binanın özellikleri belirlenirken çekinik bir talimatın uygulanabilmesinin tek şartı: O özellik ile ilgili iki talimatın da çekinik olması gereğidir. Yani, hem ana binadan, hem baba binadan o özellik için gelen talimatların ikisinin birden çekinik olması şartı vardır.

Neden bazı talimatlar baskındır?
Neden bazı talimatların uygulanması için tartışmasız her iki emrinde aynı doğrultuda olması,yani bir kesinlik,yani tercihe bırakmayacak şekilde netlik olması gerekir.Ve hatta talimatın ikilenmesi gerekir?
Müteahhit seçimini neye göre yapar?
Talimatları baskın ve çekinik olarak değerlendirirken Tercih kriterleri nelerdir?

İşte yukarıdaki soruların cevabı İNŞAATIN SIRRI’dır. Ve bu sır artık günümüzde çözülmüştür.

devam edecek...
Başlık: Ynt: GENETİK ve TÜRK GENETİĞİ
Gönderen: Kök-Börü - 06 Haziran 2007
HunTürk Türk Otağına hoşgeldiniz.

Şayet tıp doktoru iseniz ihtisasınız ne üzerinedir?


Esenlikler
Başlık: Ynt: GENETİK ve TÜRK GENETİĞİ
Gönderen: Dr.Bilge - 06 Haziran 2007
Hoşbulduk Sn Kök-Börü

Beyin Omurilik ve Sinir cerrahisi.
Başlık: Ynt: GENETİK ve TÜRK GENETİĞİ
Gönderen: Kök-Börü - 06 Haziran 2007
Çok teşekkür ederim ...Otağımıza tekrar hoşgeldiniz..Sizi gerçek hayatta da aramızda görmek isteriz
Başlık: Ynt: GENETİK ve TÜRK GENETİĞİ
Gönderen: İgdirhan - 06 Haziran 2007
Sayın Dr.Bilge ;
Otağımıza hoş geldiniz.
Esenlikler dilerim...
TTK.
Başlık: Ynt: GENETİK ve TÜRK GENETİĞİ
Gönderen: ÖZLEM - 06 Haziran 2007
     

        Dr.Bilge ; anlatımınız mükemmeldi.Emeğinize sağlık..Ama ben yine de  en azından ailenizde bir inşaatçı olduğunu düşünüyorum.Ne dersiniz?..Esenlikler..
Başlık: Ynt: GENETİK ve TÜRK GENETİĞİ
Gönderen: balabanoğlu - 06 Haziran 2007
Dr.Bilge kandaşım, hoşgeldiniz. Esen kalın...
Başlık: Ynt: GENETİK ve TÜRK GENETİĞİ
Gönderen: Dr.Bilge - 07 Haziran 2007
İşte yukarıdaki soruların cevabı İNŞAATIN SIRRI’dır. Ve bu sır artık günümüzde çözülmüştür.



İnşaat Firmasının (Yaratıcı güç) birisi ana binanın arşivinden, diğeri baba binanın arşivinden gelen iki projenin önüne konduğu Müteahhit’in bu iki proje içerisindeki inşaat talimatlarını (GENLERİ) değerlendirerek işe koyulduğunu ayrıntıları ile belirtmiştik.

Müteaahit firmanın inşaatın herhangi bir özelliği için iki talimat aldığını ve bu iki talimatın birbiri ile farklı direktifler içermesi halinde içlerinden sadece birisini seçerek, seçilen talimatı uyguladığını da…,

İşte Müteahhit Firmanın bu değerlendirmesi sonucunda ortaya çıkan yeni binanın bütün fiziksel özelliklerine (görünüm,renk,şekil,boyut,desen vs), tüm ölçülebilir ve tanımlanabilir teknik özelliklerine (ısıtma sistemi,yalıtım,elektrik düzeni vs,) , ayrıca yeni binanın görünür stili,hangi amaca hizmet ettiği, yetenekleri gibi diğer tüm özelliklerine FENOTİP denir.

FENOTİP, GENOTİP’in inşaatta uygulanan kısmıdır. Uygulanan tarafıdır.Bu özelliği ile “buzdağının görünen kısmı”, “dev bir alt yapının yer üstündeki parçası”, “bir ressamın tüm yetenek,duygu ve deneyimlerinin tamamını tanımlamakta yetersiz tek bir eseri”, “ayrıntılı bir tasarımın seçilmiş parçalarından oluşmuş bir yapıt” olarak da tanımlanabilir.

FENOTİP bu binanın (insan)  fiziksel ve sosyal dış görünümüdür. Bu dış görünümün oluşması için değerlendirilen iki proje toplamının (GENOTİP) sadece bir kısmının şekillendirilmiş,inşa edilmiş kısmıdır.



Daha önce sorduğumuz soruları yenileyelim:

Neden bazı talimatlar  baskındır? (BASKIN GENLER=DOMİNANT GENLER)
Neden bazı talimatların uygulanması için tartışmasız her iki emrinde aynı doğrultuda olması, yani bir kesinlik, yani tercihe bırakmayacak şekilde netlik olması gerekir.Ve hatta talimatın ikilenmesi gerekir? (ÇEKİNİK GENLER=RESESİF GENLER)
Müteahhit seçimini neye göre yapar?(
Talimatları baskın ve çekinik olarak değerlendirirken müteahhitin tercih kriterleri nelerdir?

Soruların cevapları aslında oldukça basit ve düz mantık ile çözülebilecek niteliktedir.

Siz kendinizi herhangi bir inşaat için direktif almış (proje ve talimatları) Müteahhit firma’nın yerine koyun,

Önünüze gelen iki proje var,
Ve size “inşaatın her bir özelliği için, her iki projedeki talimatları değerlendir ve hangisi işine geliyor ise o şekilde yap” doğrultusunda yetki verilmiş olsun.

Ne yaparsınız?

Anlaşılması kolay, uygulanması kolay, en az ve en ucuz malzeme gerektiren direktifi mi uygularsınız?
Yoksa, anlaşılması zor ve teferruatlı, uygulaması zor ve ihtisas isteyen, oldukça zengin ve pahalı malzeme gerektiren direktifi mi uygularsınız?

Tercih elbette ilk satırda tarif edilen direktif lehine olacaktır. İşte biz buna BASKINLIK (Dominansi) diyoruz….

Anlaşıldığının aksine baskınlık nitelikte değil, niceliktedir. Daha ucuz,daha kolay,daha sıradan,daha bol bulunur malzeme ile vs…,

Örnek:
Müteahhit Firmanın önünde “dış cephe boyası” özelliği ile ilgili iki talimat (Gen) var,
Talimatlardan birisi “Dış cepheyi siyah kireç badana ile boya” diyor. Diğer talimat ise “Dış cephe silikon bazlı, ışığın şiddetine göre açıklaşıp,koyulaşabilen nano teknolojili,silikon bazlı pembe renkte olacak” diyor.
Hangisini tercih edecektir?
Aklı başında bir Müteaahit ilk direktifi uygular. İşte buna BASKINLIK, uygulanan talimata da BASKIN GEN adı verilir. Doğada müteahhitler ortalamayı hesaplar, muhafazakar ve tutumludur.

ÇEKİNİK GENLER, yani teferruatlı, karmaşık,uygulanması zor talimatlar, aslında inşaat sektöründe DEVRİM niteliğinde fikirlerden doğmuştur. Ya tesadüfen, ya da deneme-yanılma yöntemi ile bulunmuş keşif ve icatlar gibidirler.

ÇEKİNİK GENLER’in oluşumunun temeli aslında bir hatadır. “normalden sapma =MUTASYON” dur.

Nasıl mı?
Konumuzun başlangıcında ana bina ve baba bina dan gelen projelerin birer kopyasının oluşturulduğundan bahsetmiştik.  Hatırladınız mı?
İşte bu kopyalama sırasında bazen hatalar (MUTASYONLAR) oluşur. (Evrakların üzerine çay dökülür, kopyalayan eleman yanlış okur, esas evrağın bir kısmı kaybolur, bazı aklı evvel kopyalayıcı kendi kafasına göre yorum yapar vs…)
Neticede, yeni oluşan kopyalar “aslından farklılaşmış talimatlar”(MUTANT GENLER) içerir. İşte bu farklılaşmış talimatlar doğrultusunda yapılan binaların neredeyse tamamı çöker…(diğer talimatlar ve çevre ile uyumsuzluk nedeni ile). Veya, ortaya o kadar çirkin ve kullanışsız bir bina çıkar ki! İnşaat Firması bu yeni binanın projelerini kullanmaktan artık, imtina eder.(sakınır). Her iki halde de, farklılaşmış talimatlardan oluşmuş binalardan örnek proje çıkarılamaz ve bu binalar projeleri ile birlikte yok olurlar…
Ancak, çok nadiren farklılaşmış talimat işe yarar bir değişikliğe sebep olur. Ve bu yeni - farklı değişiklik,  binaya bir üstünlük sağlar (Bu işin ortası yoktur. Farklı talimat ya binanın çökmesine veya normalden daha mükemmel olmasına, üstün olmasına sebep olur.) Farklılaşmış talimat ile ayakta kalmayı başaran binalar, diğer normallerinden daha dayanıklı, veya daha estetik, veya daha fonksiyonel, veya hepsi şeklinde olurlar. Ve bünyelerinde (arşivlerinde) bu yeni ve üstün talimatları bir sonraki binada uygulanmak üzere muhafaza ederler.

Örnek:
-Talimat konusu:  Binanın pencereleri.
-Talimat: “Binanın tüm cephelerinde ikişer pencere ve pencereler camlı olsun”
-Talimatın olumsuz yönde yanlış kopyalanması: Binanın tüm cephelerinde ikişer pencere ve pencereler camSIZ olsun” Camsız penceresi olan bir bina sağlıklı olabilir mi? Bu hatalı kopyalama bu binayı kullanışsız yapar. Ve bu binanın arşivi bir daha İnşaat Firması tarafından kullanılmaz.
-Talimatın olumlu yönde yanlış kopyalanması: “Binanın tüm cephelerinde ikişer pencere ve pencereler İKİŞER camlı olsun” Neticede pencereler çift camlı olacağı için ısı yalıtımı daha mükemmel ve üstün bir bina meydana gelir. 
Özellikle rutubetli ve soğuk iklimli coğrafyalarda, İnşaat Firması, bu binanın “farklılaşmış projesi” ni destekleyecek ve kullanmak isteyecektir. Bu binalar, diğerlerine göre daha uzun süre ayakta kalabildikleri için de, yeni bina projelerine daha yüksek oranda katkı sağlayacaklardır. Bu, çevre şartlarının “farklılaşmış bir talimat” a sağladıkları avantajdır. (ÇEVRENİN SEÇİMİ, DOĞAL SELEKSİYON)

Ama dikkat ettiyseniz, yeni ve üstün  talimat (GEN) olan “her pencereye iki cam” direktifi, pahalı ve tek cama göre uygulanması daha teferruatlı bir iştir, yani ÇEKİNİK GEN dir.

Günümüzde, Genetik bilimi adına yapılan araştırmalar Çekinik Genlerin (Resesif Gen) çoğunlukla evrimleşmiş ve üstün olduklarını ortaya koymuştur. 
Çekinik Genleri üstün yapan özellik; bulundukları organizmayı türdeşlerine göre, değişen çevre şartlarına daha çok uyum sağlayabilir (adaptasyon kabiliyeti)  ve aynı oranda doğa ile daha fazla ve daha verimli ilişki içerisine girebilir kılmalarıdır.

Özetle:
Baskın genler, “nitelik” olarak avantajlı özellikleri nedeni ile önceliğe sahiptir,
Çekinik genler ise, baskın genler ile kıyasla “nicelik” olarak üstündür ve ancak, hem anne, hem babadan gelmeleri halinde uygulanabilir ve görünebilir olabilmektedirler.
Çekinik genler gerek uyum yetenekleri ve gerekse doğa ile verimli ilişkileri nedeni ile üstün kabul edilirler.
YAZARIN ARA NOT’U: Bir genin üstünlüğüne doğa karar verir, üstün genler doğa tarafından kollanır, sayı ve oranları her geçen zaman içerisinde artar, bir süre sonra onlardan daha üstünü ve bir süre sonra daha da üstün olanlarının ortaya çıkması kaçınılmazdır.

Ama unutmamak gerekir ki bir “ tür” içerisinde meydana gelen bu yarış ve değişim, tek başına, türlerin bir diğerine değişimi (evrimleşmesi) için imkansızdır. Yani, DARWİNİZM olarak bilinen teori bu açıdan eksiktir (Hoş! tamam olsa, teori olmaz, kanun olurdu, değil mi?)

Darwin, teorisini oluşturan “doğal seleksiyon” fikrinde kısmen haklıydı. Ancak sebep ve sonuçlarını gereğinden çok abartarak bilimsellikten uzaklaştı. Bu gün Darwinizm’e sıkı sıkıya sarılan ve onu tabu haline getiren çevrelerin düştüğü çıkmazın sebebi de bu abartıdır.
(Bu görüşüm başka bir tartışma konusu olduğu için kısa kesiyorum. Genetik konusunda bilgi veren herkesin “Darwinci” olduğu önyargısını kırmak amacı ile bu notu koyma ihtiyacı hissettim. Yoksa, atalarımın “yaradılış ve türeyiş” ile ilgili gerekli bilimsel bilgiyi bana aktarmış olduklarını kabul ederim hep.)


AYNI SOYDAN GELDİĞİMİZ HALDE NEDEN FARKLI FARKLIYIZ?
GENOTİP VE FENOTİP ÖRNEKLERİ…,
TÜRKLERİN GENOTİPİ NASILDIR?

Devam edeceğim….,
Başlık: Ynt: GENETİK ve TÜRK GENETİĞİ
Gönderen: Kök-Börü - 07 Haziran 2007
Dr.Bilge Kandaş,

İletilerinizi zevk ile izliyoruz..Ve devamını bekliyoruz


Saygılar..

Esen Kalın.
Başlık: Ynt: GENETİK ve TÜRK GENETİĞİ
Gönderen: BOZKURT TAYFUN - 07 Haziran 2007
Öncelikle aramıza hoşgeldiniz.

Yazılarınızı bir solukta okudum.Çok güzel örnekler vererek güzel bir anlatım yapmışsınız.En kısa sürede de devamını okumayı diliyorum

Esen kalın....
Başlık: Ynt: GENETİK ve TÜRK GENETİĞİ
Gönderen: Dr.Bilge - 07 Haziran 2007
Devam edeceğim….,



Aynı projeye dayanarak inşa edilen binalar birbirinden farklı olabilir mi?

Elbette olabilir. Hatta, aynı projeye dayanılarak inşa edilen binaların, tıpa tıp birbirinin benzeri olması çok daha nadir ve zor rastlanılan bir durumdur.

Neden?

Proje aynıdır. Ama inşaatın yapıldığı şantiye alanının fizik şartları değişmiştir.( Anne rahmindeki değişiklikler: Annenin yaşı, sağlığı, rahmin kaçıncı kere kullanıldığı gibi değişkenler her bir gebelikte farklılık gösterebilir.)
Proje aynıdır. Ama Müteahhit Firma değişmiştir. (Sperm ile yumurtanın birleşimi sonrası devreye giren dinamikler farklılık gösterebilir.)
Proje aynıdır. Ama inşaat süresince çevre şartları değişmiştir.(Hamilelik döneminde anne rahminde gelişen cenin, çevre şartlarından etkilenir, aşırı sıcak,aşırı soğuk,atmosfer basıncı,annenin kan basıncı,kimyasal maddeye maruz kalma,annenin kaza geçirmesi,radyoaktiviteye maruz kalma,mikrobik hastalıklar vs)
Proje aynıdır. Ama inşaatta kullanılan temel malzemelerin miktar ve kalitesi veya sevkiyatı farklıdır.(Annenin beslenme rejimi, bebek ile anne arasında bağlantı sağlayan damarlarda sertlik,darlık vs)
Proje aynıdır. Ama inşaat bittikten sonra her binanın maruz kaldığı ikincil koşullar farklıdır. (Doğumu takiben maruz kalınan dış dünya )………şimdiye kadar edindiğimiz bilgiler ile bir inşaatı tüm yönleri ile düşünerek bu örnekleri daha da çeşitlendirebiliriz.

Aynı proje ile birbirine tıpa tıp benzeyen iki binanın oluşabilmesi için: Her iki inşaatın da, yukarıda sayılan değişkenlere aynı oranda ortak olması gerekir. Bu ise sadece TEK YUMURTA İKİZLERİ için geçerlidir.(Ki! Anne karnında, aynı zamanda, aynı rahmi paylaşan, aynı iç ve dış şartlara maruz kalan, aynı gelişim ve yaşam dinamikleri tarafından oluşturulan tek yumurta ikizlerinde bile, doğumu takip eden dönemde, farklı çevrelerde devam ettirilen yaşantının fiziksel, fizyolojik ve ruhsal farklılıklar ortaya çıkardığı bir gerçektir.)

Aynı proje üzerinde çalışılarak inşa edilen, ancak, farklı Müteahhit Firma ve Ekiplerin, farklı zamanlarda çalıştıkları binaların yapımları sırasında oluşabilecek değişikliklere örnek verelim:. İnşaatın birisinde soğuk ve don atılan betonu bozabilir, aynı şey aşırı sıcak altında çalışan amele ve ustabaşlarının işi eksik veya yanlış yapmalarına sebep olabilir, inşaat sırasında deprem, toprak kayması, su baskını gibi olaylar inşaatın özelliklerini bozabilir. Birisinde kireç az, diğerinde çakıl çok olabilir,birisinde boya yeter diğerinde eksik kalabilir. Bir ekibin usta başını sağır olması bile talimatın uygulamasında fark yaratabilir.. vs vs...

Ama binalar arasında asıl farklılıklar, Müteahhit Firmanın iki farklı proje ile karşılaşması halinde ortaya çıkar. (Biri ana bina arşivinden, diğeri baba arşivinden gelen projelerde, inşaatın her bir özelliği için farklı direktif olabileceğini daha önce söylemiştik)
İki farklı projeyi birbiri ile karşılaştırarak ve kendince değerlendirerek, inşaata şekil veren Müteahhit ve Ekibi, her seferinde diğerinden az veya çok farklı, binalar inşa edecektir. Bu farklılaşmanın sebebi, her yeni bina yapımına başlarken, Müteahhit ve Ekibinin önüne gelen projelerde bir öncekilere göre az veya çok değişikliklerin olmasıdır.(anne ve baba arşivinde derleme toparlama sırasında ufak tefek dosya transferleri vs olur)

Ama belli bir süre sonra aynı kaynaktan gelen projeler arasında yavaş, yavaş ortak özellikler belirmeye başlar. En nihayetinde proje emir ve talimatlarının çeşitliliği belli bir sayıdadır. Ve daha önemlisi her proje bulunduğu dış çevre şartlarına göre uyumlu veya uyumsuz bir bina ile biter.

Bir süre sonra, dış çevre şartları ile uyumsuz binalar, çabuk yıkılmaları sebebi ile, tercih edilmemeleri sebebi ile, azalmaya başlarlar. Sayıca azaldıkları gibi, arşivlerindeki projelerin o bölgenin bina stoğuna katkısı da giderek azalır. Bir süre sonra ise tamamen yok olurlar. (arşivleri ile beraber). Geride kalan binalar çevrelerine uyum sağlayan özellikleri ile birbirlerine benzemeye başlayacaklardır. Çevre sabit kaldığı sürece, binalar çevreye uyum zorunluluğu nedeni ile birbirlerine benzeyeceklerdir. Ve artık, her yeni bina için neredeyse birbirinin aynısı projeler müteahhit firmaların önüne gelecektir.

Örnek: Dünya üzerinde her iklim kuşağının ve her bölgenin kendine has mimari özellikte binaları olduğunu görürüz. Soğuk iklimlerde pencereler küçülür, duvarlar kalınlaşır, yoğun kar yağan bölgelerde çatılar dikleşir,kurak bölgelerde çatılar düzleşir, buzdan evler, saz evler, ahşap evler,yüzen evler vs vs…

Şimdi hayal edelim. Ankara şehri tamamen yıkılsın ve dünyada ne kadar çeşitli bina projesi var ise hepsinden birer tane numune bina yapılsın. Ve her binanın arşivine de o binanın bir proje örneğini koyalım. Ve Müteahhit Firmalara diyelim ki: “Bundan sonra yapacağınız her yeni bina için rastgele iki binanın projesini alacak ve elinizdeki olanaklar doğrultusunda proje direktifleri arasında tek tek karşılaştırmalı değerlendirme ve seçim yaparak bina inşa edeceksiniz”
Ankara’nın kendine özel çevre şartları gereği, kısa bir süre sonra önce İglolar (buz evler) ardından, saz evler ortadan kalkacaktır. Malzeme temin zorluğu nedeni ile bir süre sonra ahşap evlerin azalarak yok olduğunu göreceğiz. Geniş verandalı, büyük camlı evler yavaş, yavaş tercih edilmemeye başlanacaktır. Bir süre sonra sobalı, daha sonra kömür kaloriferli evlerin sayısı, hava kirliliği ve çanak coğrafya nedeni ile terk edilecektir. Başlangıçta yüzbinlerce tip evden, geriye sadece birkaç yüz ev tipi kalacaktır ki; bu evlerinde pek çok özellikleri artık birbirine benzer haldedir. Zaman içinde oluşan depremler, yangın ve sel felaketleri bina çeşitliliğini daha da azaltır. (DOĞAL ELENME-DOĞAL SELEKSİYON)
İşte Irklar da bu temel dinamikler üzerine birbirinden farklılaşır.

Tüm iklim ve doğa şartlarına uyumlu, konforu ile doğru orantılı olarak düşük maliyetli, estetik, dayanıklı binalar bu özellikleri oranında diğerlerinden üstündür.Bu Türlerin kendi aralarındaki üstünlüğün belirleyici kriteridir.
Ve tüm iklim ve doğa şartlarına uyumlu, dayanıklı ve estetik ırklar, bu yüzden diğerlerine göre üstündür. İnsanoğlu zekası ile diğer türlerden ayrılır. İnsan organizması için sadece değişik çevre şartlarına uyum yeteneği tek başına üstünlük kriteri değildir. Üstünlük uyum sağladığı çevreye hakimiyet ve yönetebilirlik ile doğru orantılıdır.

Türkler Kutup ekseninden, Ekvatora kadar, deniz seviyesinden, 6000 metreye kadar, her iklim kuşağında, her tür ve tip coğrafyada yaşayabilen, ama, insanoğlu için tek gelişmişlik kriteri olmayan yaşayabilirlik dışında, asıl uyum yeteneği olarak kabul edilen egemenlik kuran, hakimiyet kuran,devlet ve medeniyet kuran bir ırktır. Dünya nüfusunu kırıp geçiren salgınlar bu ırkın yaşam sınırlarına ulaştıkları anda yok olmuşlardır. Dayanıklılık, güç ve estetik olarak, dünya dillerinde aynı kavramlara ismini veren bu ırktır. Geçmişte olduğu gibi, günümüzde de bilimin her dalında gelişime imza atan insanların büyük çoğunluğunun arşivlerinde, bu ırka ait projelere rastlanır. Bu yüzden bu ırk üstündür.
Yukarıda saydığım özelliklerin bırakın hepsini, sadece bir kısmına sahip kaç tane ırk tanıyorsunuz?

TÜRK GEN HAVUZU ve BUNUN FENOTİP’E YANSIMASI:

Devam edecek……..
Başlık: Ynt: GENETİK ve TÜRK GENETİĞİ
Gönderen: ÇEPNİ_TÜRKÜ - 08 Haziran 2007
Önecelikle katılımın için kutlarım. Bu anlattıkların içinse sana çok teşekkür ediyorum. Gerçekten nerdeyse gözümü kırpmadan okudum :)  Çok beğendim ve sabırsızlıkla devamını bekliyorum. Kolay gelsin iyi çalışmalar...
Başlık: Ynt: GENETİK ve TÜRK GENETİĞİ
Gönderen: Hunne - 17 Haziran 2007
yazini neden bölüm bölüm yaziyorsun?

gerisini merak eden buradan okusun  birde senin eserinmi yoksa bir yerden mi kopyaladin ?
devami
http://www.turkcuturancilar.com/forum/forum_posts.asp?TID=4481
Başlık: Ynt: GENETİK ve TÜRK GENETİĞİ
Gönderen: berke tigin - 19 Haziran 2007
            Değerli Dr bilge anda yazdıklarınız gerçekten ilgi çekici...Ancak benim anladığım sonuç şu:
       Doğal seleksiyonla ırklar kalıtsal özellikler kazanıyor  mantığı.Eğer  Doğru anladıysam  ileti ekleyerek bildirmenizi rica ediyorum.Cevabınız doğrultusunda merak ettiğim bir iki soruyu sormak bilgilenmek isterim .Saygılar
                          TTK!
Başlık: Ynt: GENETİK ve TÜRK GENETİĞİ
Gönderen: berke tigin - 19 Haziran 2007
             Ayrıca verdiğiniz örneklerde müteahhit kendisine verilen dosyalara müdahale etme gücüne sahip.Doğal olarak ben bu gücü tabiatın etkileyici unsurları olarak algıladım.Yanlış anladıysam düzeltiniz esenkalın  TTK!
Başlık: Ynt: GENETİK ve TÜRK GENETİĞİ
Gönderen: [Hun Türk] - 19 Haziran 2007
Hunne,

Konuya dön istersen. Dr.Bilge her iki Otağımızda da yazıyor.
Başlık: Ynt: GENETİK ve TÜRK GENETİĞİ
Gönderen: Kök-Börü - 19 Haziran 2007
Dr.Bilge özTürklerdede yazıyor..İlave edeyim dedim...

Kendisi zaten uzman tıp doktorudur,genetik üzerine bilgilerini bizimle paylaşıyor Otağımızdada ..Toplantılarda da zevkle dinliyorum kendisini...Çok değerli şahsiyet..Bilgi paylaşımı için kendisine tekrar teşekkürü bir borç bilirim ...
Başlık: Ynt: GENETİK ve TÜRK GENETİĞİ
Gönderen: kültigin - 19 Haziran 2007
SN. DR.BİLGE
İLK ÖNCE ARAMIZA HOŞ GELDİNİZ VE İLETİLERİNİZ ÇOK HOŞ BİZLERİ AYDINLATTIĞINIZ İÇİN SİZE TEŞEKKÜR EDER
İLETİLERİNİZİN DEVAMINI DİLERİM
                ESENLİKLER.
Başlık: Ynt: GENETİK ve TÜRK GENETİĞİ
Gönderen: Dr.Bilge - 19 Haziran 2007
Türk Gen Havuzu, Türk Fenotip'i :





Dünya üzerinde yaşayan ırkların temel fizik karakteristik özellikleri orijin aldıkları coğrafya ile sıkı sıkıya ilişkilidir.

Herhangi bir milletin genetik özellikleri konusunda en temel göstergeler, yine köken aldıkları coğrafyanın fizik şartlarında şekillenir.

Bu fizik şartların şekillendirici, seçici ve eleyici özelliklerinden daha önce bahsetmiştik. (Ankara evleri konusu)

Irkların, olabildiğince birbirine karıştığı ve kitlesel olarak yer değiştirmiş olduğu günümüz dünyasına baktığımızda bile, ırklar ve orijin aldıkları coğrafyalar ile ilişkinin henüz kopmamış olduğuna şahit oluruz. Ama bu konuda günümüz siyasi coğrafyası ve ırk dağılımını şablon olarak kullanmak yeterince doğru değildir.

Irklar konusunda da olduğu gibi; İnsanlık ile ilgili hangi konuyu araştırırsak araştıralım, günümüzden uzaklaştıkça karanlığın arttığına şahit oluruz. Ve nihayet günümüzden 12-15 bin yıl öncesinde adeta bir duvara toslarız. Araştırma derinleştikçe azalan bilgiler bu tarihten sonra birdenbire kesilir ve yerini derin bir belirsizlik ve bilgisizliğe bırakır.

Bizim araştırmamız duvarın ötesini merak etmiyor.
Irklar ile ilgili hiçbir çalışmada bu tarihten öncesi ile ilgili sağlıklı bilgi içermez. Daha açık bir ifade ile “Irkların Olmadığı Dönem” olarak adlandırdığım duvarın ötesi ile ilgili fikir ve düşüncelerin başka bir konunun içeriği olması gerektiğine inanırım. (Yaratılış)

Yaratılış konusu biraz muammadır. Ne tümden gelim ne de tümden varım yapabileceğiniz bir başlangıç çapası bulamazsınız.Irklar konusunda en azından elimizde elle tutulup, gözle görülebilen kanıtların olması ve bu kanıtların her geçen gün çoğalması beni hep rahat ettirir. Muhalifiniz azdır. Donanımsız ve bilgisizdir. Amacı inkar değildir.
Bu yüzden, bu konuda, kafa bulandırmaya yönelik bütün çabalar ve bu çabaların sahipleri konuya “Irklar vardır..ama…” ile başlar.
Var mıdır?
Vardır!,
Bizi ilgilendiren de bu. Bilgilerimiz ve fikirlerimiz “ama” sız kısmı ile ilgilidir.

İster, Adam ve Nisa’dan dalga dalga yayılmış olsun, ister Etiopyanın derinliklerinden evrile, devrile gelmiş olsun, ister, Atlantisden, ister Mu kıtasından kıyıya vurmuş olsun.Irklar vardır.
Dediğim gibi diğeri (yaratılış) başka bir konu.
Biz mevcut duruma açıklık getirelim. Ve konumuza dönelim.
**
Irklar bildiğiniz gibi üç temel sınıfa ayrılıyor. Beyaz, Siyah ve Sarı.
Bu ayrımın coğrafi bir alt yapısı var mı?
Var!
Hiç kimse kalkıp yok arkadaş siyah ırkın orjini Grönland’dır. Çinliler dünyaya Kongo havzasından yayılmıştır. Beyaz ırkın anayurdu Amozon nehridir diyebilir mi?

(Ama günümüzde, bu kadar komik olmasa da, buna benzer iddia sahipleri var ve bunların bazıları akademik unvan sahibi.)
Temel kabul edilen bu üç ırkın coğrafi bağlantıları konusunu örnek olarak verdim..
Benzer bir bağlantının, ara ırklar için de geçerli olduğunu örneklemek açısından yardımcı olması amacı ile.
Temel ırklarda olduğu gibi ara ırkların da orijin aldığı ve aslını inkar etmeyecek coğrafi şartlara haiz bölgeler vardır.

Türk ırkının genetik özelliklerini ve bunun fenotip’e nasıl yansıdığı konusuna geçmeden önce. Bu ırkın orijini ile ilgili olarak elimizde olan bilgilere bir göz atalım.

Bu ırk ilk olarak nerede görülmüş?

Türk ırkının Türk adı ile tarih sahnesine ilk çıktığı tartışmasız tarih MS 7.yy
Yer : 50. paralel ve kuzeyi, 90-100 meridyenler

Hun adı ile Tarihe ilk çıkış M.Ö 220
Yer: 50.paralel ve kuzeyi , 90-120 meridyenler arası.

Bundan ötesi karanlık. (En aydınlık yerinde Sümerler var ve ama onlarda kuzeyden gelen bir halk. “bu da bir başka konu”)

Yukarıdaki tarihler arasında, yani: M.Ö 3.yy –M.S 7.yy tarihleri arasında Türkleri fiziksel olarak tanımlayan tüm görgü tanıkları, tüm tarihçiler farklı ırklardan. Bu da gayet doğal. Siz size benzeyen bir insanla karşılaştığınızda onun fiziksel özelliklerine dikkat çekerek kayıt düşer misiniz? Veya herhangibir millet kendisi ile ilgili veya kendisine benzeyen bir millet ile ilgili“biz şu şekil ve biçimde, şu renkte, bu ebatlar ve şu,şu fiziksel özelliklerde bir milletiz” diye kayıt düşme gereği duymuş mudur?

Ama gerek Arap, gerek Çinli, gerek Grek ve Bizanslı vakavunisler, tüccarlar ve askerler Türkler ile aralarındaki fiziksel farklılıklara şu veya bu biçimde mutlaka yer vermiştir. Farklı oldukları için.

Farklı olmaları da gayet doğaldı. Çünkü söz konusu kayıtçılar için, oldukça kuzeyden gelen ve oradan köken alan bir ırktı.

Onlarla ilk karşılaşan Araplara hak vermek lazım “Yüzleri dövülmüş Tunç kalkanlara benzer, at boncuğu gözlü kırmızı derili “ bir ırktı.
Yine şaşkın bir arabın dediği gibi “Çocuklarına karınca yumurtası yedirdikleri için kılsız, kurt sütü içirdikleri için kurt ağızlı vahşi bir ırktı”
Farslılar “Kurt’a benzerler” der. Yaşadıkları yurtlara da “Fergana=kurtlar ülkesi” adı verirler.
Çinliler “İri el ve ayaklı Kurt görünümlü bir millet” olarak tarif ederler.
Bir İngiliz yazar bile modern çağın tariflerini bir kenara bırakıp son Başbuğlarının fiziki görünümü için aynı şeyi söylememiş midir? “Graywolf”

Kuzeyden gelen bir ırktı!
50.paralelin kuzeyinden de karakaşlı, karagözlü, esmer bir ırk peydahlanacak değildi ya!.
Bırakalım 50.paraleli hiçbir esmer,siyah,sarı ırka mensup milletin kökeni 40. paralelin kuzeyi değildi…

Türkler siyah,esmer veya buğday tenli değildi.
Gür saçlı,kıllı bir ırk hiç değildi.
Uzun boylu,narin bir ırk da değildi.

Peki nasıl bir ırktı?
Ne gibi dikkat çekici özellikleri vardı?

Hem günümüz Türk nufusunun tüm dünya üzerindeki gen havuzunu, hem de tarihi tanımlamaları bir araya getirelim.

Türklerin;
-Ciltleri olabildiğince beyazdır. Bir İskandinav, bir germen ile yan yana konulduğunda dahi .daha beyazdırlar.
Güneş ışınlarına maruz kaldığında bu beyaz cilt pembeleşir ve kızarır. Çok zor bronzlaşır. Bu cilt yapısına en yakın ırk  olan İskandinavlar ise hemen hemen hiç kızarmadan bronz hale gelirler.

Göz renkleri açıktır. Göz renginin açık-koyu olmasını tek bir gen belirler, ama renk ve tonlarının belirlenmesinde pek çok gen söz sahibidir. Türk ırkı açık göz rengi genine sahiptir. (En fazla açık kahverengi ama asla siyah değil).Bu ırk koyu göz rengi geni ile birebir karşılaştığında ilk neslinin tamamı koyu göz renkli olur. Koyu göz rengi geni baskındır. (dominant) (Çin,Arap ve Fars’ larla melezleşme de olduğu gibi)
Türkler kendileri gibi açık göz rengi genine sahip ırklarla karşılaştığında ilk ve sonraki nesillerin tamamı açık göz renkli olur. (Doğu Slavları ve İskandinav ırkı ile melezleşme örneğinde olduğu gibi)
Düz ve açık renk saçlıdırlar (Saç rengi de göz rengi gibi iki gen ile oluşur. Siyah renk ve Açık renk geni. Saç tonlarını yine birden fazla gen idare eder. )
Türklerin şaçları düz, seyrek ve açık tonludur. Kızıl saç renginin en yaygın olduğu ırktır. (Türkler kendileri gibi saç ve saç rengi özelliği olan ırklarla melezleştiklerinde sarışın,açık kumral ve kızıl, düz saçlı nesiller oluşur.)
Zenci, Arap, Fars melezlerin saçları siyah ve kıvırcıktır. Çin melezlerinin saçları siyah ve düzdür.
Türk ırkının gözleri badem şeklinde ve göz küreleri birbirinden uzaktır. (Kültürlerinde de çok yaygın bir benzetme ile hayalimizde canlandırmak için kurt ve ceylan’ın gözlerini örnekleyebiliriz.) Arap,Fars ve Zenci, Aryan ,Slav ve İskandinav melezliklerinde bu özelliklerini korurlar. Çin melezliğinde bu özelliklerini çekiklik lehine kaybederler. Yani bu gen sadece çekik göz’e nazaran çekinik (ressesive), diğer göz şekillerine baskındır (dominant).Gözlerin birbirinden uzak olması için ise yukarıdaki eşitliğin tam tersi söz konusudur.
Türk ırkı kısa boyludur. Uzun boylu ırklarla uzun, kısa boylu ırklarla kısa nesiller meydana gelir.Uzun boy geni baskındır (dominant).
Türk ırkının el ve ayakları vucuda oranla büyük. Bilekleri incedir. El ve ayakları küçük ve kalın bilekli ırklarla melezleşmede ilk nesil bu özelliğini kaybeder.
Türk ırkının vucut kılları oldukça seyrek ve zayıftır. Köselik yaygın bir özelliktir. Sarı ırk dışında diğer ırklar karşısında bu özelliklerini kaybederler.
Türk ırkının alın çizgisi yüksektir. Dar alınlı tüm ırklar ile karşılaştıklarında bu özelliklerini kaybederler.
El parmakları uzun ve güçlü, ayak parmakları kısadır. İkinci ayak parmağı birinciye kıyasla eşit veya kısadır. Özellikle Aryan ırklarda bu özelliklerini yitirirler. Doğu Slavları ile aynı özelliği paylaşırlar.
Türklerde cilt benlerine sık rastlanır. Bunlar cilt ile aynı hizada koyu renkli benlerdir.
Türklerde renksiz et benlerine sık rastlanır.
Türklerde vucutta kırmızı veya koyu cilt lekelerine sık rastlanır.
Türkler brakisefaldir.
Türk vucut yapısında gövdenin üst kısmı alt kısmı ile orantısız olarak iri ve güçlüdür.
Atletik yapılıdır.
Türkler küçük ağızlı bir ırktır. Alt çeneleri narindir.
Türkler seyrek ama sert kıllı bir kaş yapısına sahiptir. Yaşlandıkça kaş dış kenarları belirgin olarak dökülür.
Türklerin burun yapısı küçük, düz veya hafif kemerlidir.
Türklerin ciltleri ince , ciltaltı yağ dokusu kalındır.
Türklerde diş yapısal anormallikleri yaygındır. (inci dişli bir ırk değildir)
Türkler uzun boyunludur. “ 8.servikal omur bu ırk içerisinde yaygındır”
Türklerin kafatası arka – orta kısmında bir çıkıntı olması (turan çıkıntısı) sık rastlanan bir anatomik özelliktir. (Not: Bu çıkıntıyı “sella tursica” –Türk eğeri- adı verilen anatomik yapı ile karıştıran çok. Sella Tursica değerli bir Türk Anatomisyeninin şekil benzerliği nedeni ile isim babalığı yaptığı ayrı bir anatomik yapıdır.)
Daha fazla ayrıntıya ancak resimler eşliğinde girilebilir.

Son not ve Bu konuda son söyleyeceklerim.

Sadece bu saydığım özellikleri bir arada yorumlamak bile sizi bu konuda deneyimli bir ırk teşhisçisi haline getirir.

Yukarıda kabaca saydığım fiziksel özelliklerin hepsinin aynı anda, aynı bireyde dışa vurması aslında imkansız değildir.  Yaşamım boyunca bir mozaik olduğu iddia edilen bu ülkede çok farklı coğrafyalarda onbinlerce insan muayene etme olanağı buldum.
Yukarıdaki tüm özelliklere sahip insanlarla yoğun olarak karşılaştım ve karşılaşmaya devam ediyorum.
Doğru değerlendirme yapabilmem için Grek,Slav,Arap ve Fars genotipleri ile ilgili de bilgi sahibi oldum.
Konu ile ilgili arkadaşlarıma da aynı şeyi tavsiye ederim. Bir şeyin ayırdına varabilmek için diğerlerinin de özelliğini bilmek gerekir.

Neden Türk genotip’i ve fenotip’i?
Bu konu ile ilgili olarak yazılanların çoğunun safsata ve dezenformasyon olduğunu gördüm.
Şimdiye kadar yazılanlarda iki kaygı dikkat çekiciydi:
1-Türkiyede dış görünüş olarak Türk genotipine uygun insan sayısı az. Gerçekleri yazarsam halkın çoğunluğu Türk olmadığını anlayacak. O zaman ben de ortalama Anadolu insanını tarif ederek yeni bir Türk tanımlamasına girmeliyim. Ne şiş yansın, ne kebap.
2-Ben Türk değilim. Ama Türkçülük iddiasındayım. Bir şekilde Türkçülüğü deforme etmem gerek.  O zaman öyle bir Türk tarifi yapayım ki bana benzesin. Beni lider bilsinler. Doğruyu söyleyerek sırtımızdaki kurt postunu sıyırıp atmayalım. Sonra bizim çakal olduğumuz anlaşılır. Bu da işimizi bozar.

Bu iki kaygıdan ilki yersizdir.
Doğrudur. Türkiyede yaşayan Türklerin bir kısmı baskın genlerin etkisi ile %100 Türk dış görünümüne sahip değildir. Ama bu onların genetik yapılarında hakim Türk geni taşımadıkları anlamına gelmez.
Basit bir örnek ile sadece cilt rengini belirleyen gen yönünden zenci genotipine sahip ve diğer tüm genleri katıksız Türk olan bir birey dış görünüş olarak simsiyah bir cilde sahip olacaktır. Oysa bu bireyin genetik yapısının %99.99’undan fazlası Türk genotipine uygundur.
Birinci kaygı nedeni ile toplumu yanlış bilgilendirenlerin düştükleri hata budur. Hiç birisi ya genetik bilmez. Ya da yazdıkları tarihte genetik diye bir bilim dalı yoktur.
Türklük ile ilgili her konuda yaptıkları gibi ya aşırı abartma yolu ile ya da endişeleri kaynaklı yanlış bilgi verme ile günümüz Türklerinin iyi niyetli düşmanlarıdır.

İkinci kaygı çok daha tehlikelidir.
Programlı ve planlıdır.
Minarenin kılıfı her zaman özenli bir şekilde hazırlanmıştır.
Yazdıkları mutlaka dış kaynaklarca desteklenir. Cımbızla çeker gibi Türklük aleyhine olan ama Türklük için yazılmış cümleleri toplar. Derler ve yayınlarlar. Bu insanların verdikleri tek açık mensup oldukları milletin fizik ve karakter özelliklerini yansıtmalarıdır. Ve mutlaka açık verirler.

Yukarıda yazdığım dışa vurum özelliklerini inceleyiniz.
Hepsine sahip olmanız şaşırtıcı olmaz.
Ama hiçbir özelliği üzerinizde taşımıyorsanız zor bir durumdasınız.
Yoksa ben Türk değil miyim? Endişesine kapılmanız gayet doğaldır.
Bu durumda atalarınız içerisinde baskın genlere sahip bir ırktan gelen birisinin olması ilk olasılıktır. Türk gen yapısına hakim olan,  baskın gen havuzuna sahip  üç ırk vardır. (Çinliler,Araplar ve Farslar.) Bunu araştırın. Eğer bu karışım sadece sizde ve diğer aile üyelerinde yoksa endişelenmeyin. Seçeceğiniz eş’in Türk genotip’ine ait olması halinde gelecek nesillerinizin Türk genotip ve fenotipli olma olasılığını arttırabilirsiniz.
Karar vermenide yardımcı olabilecek diğer bir yöntem bebekliğinizdir.
Bir insanın atalarına en çok benzediği an doğumunu takip eden ilk aylardır. Yaklaşık bir yaşından sonra baskın genlerin şekillendirmesi devreye girer.
Sizin ve varsa diğer aile bireylerinin bebeklik fotoğraflarına bakın.
Türklerin bebekleri atalarına benzer.
Eğer bu konuda da yakınlaşma yoksa üzgünüz.
Yanlış bir ideolojinin üyesisiniz demektir.
Türkçülük bir siyasi parti olsa  sizin için de, bizim için de önemli değil olacaktı.
Adını değiştirerek sizi de üye yapabilirdik. (Ülkücülük mesela)
Ama değil. Irk temelli ve ırkını sevme esaslı bir ideoloji. Söz konusu ırk ise adından da belli olduğu gibi Türk ırkı.
Sakın diğerleri gibi yanlış söylemler ve düşünceler içerisinde bulunmayın!
“Ben falanca kitapta okudum Türkler esmermiş” demeyin!.
“Feşmekan bilimsel çalışma da Türkler selvi boylu ,kara kaşlı, kara gözlü,kıllı, kuyruklu yazıyor” demeyin. Bu tarif ettiğiniz muhtemelen siz ve size kardeşiniz kadar benzeyen söz konusu yazarın fikirleridir.
Sonra, Türk olmasanız da.Bizi sevmenizde de bir beis yok.
Biz gerçekten özel bir ırkız. Kendi ırkını çok seven, ama kendisine zarar vermeyen ırkları da seven ve hatta kollayan bir ırkız.
Biz sadece yoldan çıkan milletleri hizaya getirmek için yaratılmış bir ırkız. Atillanın dediği gibi “Tanrının Kırbacıyız”

Dip not: 1- Türk fenotipi’i ile ilgili yazdığım tüm özelliklere sahip olduğumu ve kendimi tarif ettiğimi zannetmeyin 
2-Yazım ve imla hatalarını affedin hala iyi bir editör bulamadım. :)

Konuyu başından itibaren inceleyen arkadaşlarım Türk fenotipi ile ilgili karakter özelliklerinin neden öyle olduğunu anlayabileceklerdir. Bu özelliklerin büyük bir kısmı, bize, ata topraklarımızın coğrafi yapısının kazandırdığı miraslardır.









Başlık: Ynt: GENETİK ve TÜRK GENETİĞİ
Gönderen: gokturkhan - 24 Haziran 2007
SN DR BİLGE  aramıza hoşgeldin.
Başlık: Ynt: GENETİK ve TÜRK GENETİĞİ
Gönderen: KERTENKELE - 27 Haziran 2007
  BİZ TÜRKLERİN ANATOMİK YAPISI ve DIŞ GÖRÜNÜŞSEL ÖZELLİKLERİ İLE İLGİLİ SİZİNKİLERLE  ÖRTÜŞENLERLE BİRLİKTE  ,DAHA DEĞİŞİK OLAN TARİHİ BAŞKA KAYNAKLARDA  VAR......  DÜŞÜNCELERİNİZİ / YAZDIKLARINIZI KABUL ETTİRMEYE YÖNELİK BİR AMACINIZ VARSA... BİZLERİNDE BİR TAKIM FİKİRLERE SAHİP OLDUĞUMUZU BİLMENİZİ İSTERİM.

  BİZLERDE BU KONULARDA ARAŞTIRMA YAPMAYA, TARİHİ DOĞRULUKLARI BİLİMSEL ÇEVRELERDE ONAY(*) GÖRDÜĞÜ SÖYLENEN !!!  KİTAPLARI OKUMAYA ÇALIŞMAKTA ve TÜM BU SÖYLENENLERİN-YAZILANLARIN- VARSAYIMLARIN TAMAMIMI BİLMEDEN /OKUMADAN DEĞERLENDİRME YAPMANIN EKSİK OLACAĞI KANISINDAYIZ...

    SİZİN YAZDIKLARINIZIN ÇOĞUNLUĞUNU FİKREN KABUL ETMEME RAĞMEN SÖZ KONUSU BU OLAYA KENDİ AÇINIZDAN ONAY GÖREN ŞEKLİ İLE  YAYMAYA-PAYLAŞMAYA ÇALIŞMANIZ... BENCE  BİRAZ DOĞRULUKTAN UZAKLAŞMAK GİBİ BİR DURUM.

   SİZİ DAHA ÖNCE BİR TOPLANTIDA KATILIMCI OLARAK DİNLEDİM ŞU ÇAPAK KONUSU İLE İLGİLİ KONUŞMANIZ GENEL OLARAK DOĞRU ve GÜZEL BİR ÇIKIŞ OLSADA  ÇAPAK OLARAK; ŞU '' KÖK '' KELİMESİ İLE İLGİLİ DÜŞÜNCELERİNİZ BANA YANLIŞ GİBİ GELDİ HEPİMİZ AKAN BİR TARİHİN İÇİNDE YAŞIYORUZ. TARİHİMİZLE İLGİLİ ÇOK SIK OLMASA YENİ KEŞİFLER BULUNTULAR ORTAYA ÇIKMAKTA - ÇIKABİLMEKTE ve ELDE OLAN BİLGİLERLE KARŞILAŞTIRILABİLMEKTE  OLDUĞUNU UNUTMAYALIM.... ZAMAN İÇERİSİNDE '' KÖK '' KELİMESİNİN ANLAMI İLE İLGİLİ YANILGIYA DÜŞTÜĞÜNÜZÜ GÖRECEĞİMİZDEN EMİNİM.....

    BU YAZILARIMI OKUYAN ANDALAR... SİZE yada FİKİRLERİNİZE KARŞI OLDUĞUMU DÜŞÜNMESİN  ÇOK DEĞERLİ YAZILARINIZI HER ZAMAN GÖRÜYORUZ.. FAKAT DİĞER VARSAYIMLARIDA GÖZARDI ETMEMEK DAHA ÖNEMLİSİ HEPSİNİ BİLMEK GEREKİR....


                                                                                                                                                        ÇALIŞMALARINIZDA  BAŞARILAR  DİLERİM.....
Başlık: Ynt: GENETİK ve TÜRK GENETİĞİ
Gönderen: Dr.Bilge - 28 Haziran 2007
Sn KERTENKELE,
"KÖK" kelimesi ile ilgili çalışmamın özeti "Türk Etimolojisi" başlığı altında. Görüşlerinizi o konu altında bilmek isterim.

Türk Genetiği ile ilgili çalışmalarımın sonuçlarını, özet içerisinde ve sıkılmadan okunabilir, olarak sunduğum yukarıdaki yazılarım ile ilgili katkı ve görüşlerinizi bekliyorum.
Başlık: Ynt: GENETİK ve TÜRK GENETİĞİ
Gönderen: Kök-Börü - 28 Haziran 2007
Sn KERTENKELE rumuzlu üyemiz,

Sayın Dr. Bilge,şahsen tanıdığımız;fikirlerini Huntürkte herkes gibi üyelerle paylaşan bir akademisyendir.

Şahsen bize aktardıklarının yayma değilde paylaşma amaçlı olduğunu düşünüyorum.Hal böyleyken aktarımlarını isteyen kabul eder istemeyen ise etmez.Çalışıp üretmeye saygılıyız.

Esen Kalın 
Başlık: Ynt: GENETİK ve TÜRK GENETİĞİ
Gönderen: Savaşankurt - 28 Haziran 2007
Saygıdeğer Dr. Bilge andam, öncelikle esenlikler dilerim. Türk genetiğiyle ilgili rastladığım makaleleri dikkatle okuyan biri olarak, öncelikle  bizlerle paylaştığınız bilgiler için teşekkür ederim. Türk milleti, baskın genler taşıyan çin, arap ve fars ırkları arasındaki bir coğrafyada, sürekli göçlerin ve savaşların yaşandığı yüzyıllarda her şeye karşın ırki özelliklerini büyük oranda korumayı başarmıştır. Sizinde bahsettiğiniz üzere, Türk ırkının genetik özelliklerini çeşitli nedenlerle göz ardı edip, bunun yerine bir sinema jönü kadar kusursuz bir fiziki fotoğraf koymaya çalışmış sözde tarihçi, genetikçi ve bilimadamları olmuştur. Bunun sebeplerine, insanlara özellikle medya yoluyla kanıksattırılan "yakışıklı ve kusursuz bir fizik" takıntısına uzun uzun girmeye gerek yok. Tespitleriniz doğru ve hemen hemen eksiksiz. Batıya doğru yürüdükçe özellikle araplar, farslar ve kısmen de rumlarla melezleşen bir fotoğraf sunan genlerin büyük nüfus oranlarına ulaşmasına karşın, Türk ırkı has genetiğini korumayı başarmıştır.

Gençlik çağlarımda aklıma düşmesiyle birlikte ve birazda fiziki özelliklerimin neye delalet olduğunu merak ettiğim için araştırmaya başladığımda, zaman zaman küçük farklılıklar, nüanslar eklense de, genel hatlarıyla gerçek Türk ırkının temel fizik özelliklerinin sizinde kelimesi kelimesine bahsettiğiniz gibi olduğunu gördüm. Bir akademisyen andamız olarak sizin bu yazınıza rastlama, benim için yine ayrı bir mutluluk oldu. Çünkü yukarıda sıraladığınız maddelerin hepsinin (sadece "Türk vucut yapısında gövdenin üst kısmı alt kısmı ile orantısız olarak iri ve güçlüdür" kısmında %50 oranında bir benzeşmeme var) fiziki özelliklerimde noktası noktasına bulunması, beni yine mutlu kıldı ve daha önce ulaştığım bilgilerin doğruluğunu teyit etti.

Çalışmalarınızda size başarılar diliyor ve tanışma temennilerimi iletiyorum.

Tüm Türkçülere saygılarımla...
Başlık: Ynt: GENETİK ve TÜRK GENETİĞİ
Gönderen: Dr.Bilge - 29 Haziran 2007
Sn HunTürk ailesi,

Özet olarak ve makale niteliğinde iletmeye çalıştığım araştırma sonuçlarıma gösterdiğiniz ilgiye tek, tek teşekkür etme fırsatım olmadı. Bu eksiğimi mazur görün.

Özellikle Genetik ve Türk genetiği ile ilgili makalelerimi, bu güne kadar kamuya açık hiçbir alanda (Türkçü Siteler Hariç) yayınlamadığımı bilmenizi isterim.

Çalışmalarım binlerce sayfa dolusu . Çizimler ve fotoğraf albümüm de öyle. Ve muhafaza edebilirsem en geniş bilgi birikimim hafızamda. Ve sizlerle paylaşmaktan gurur duyuyorum.

Genetik ve Türk genetiği ile ilgili bilgilerimi sizlerle paylaşmak istememdeki amacım, giderek büyüyen Türkçülük ideolojimizde bize mihmandar olabilmesidir.

Türkiye, Türklük tarihinde 80 yıllık yaşamı ile henüz Türk Devletleri içerisinde emekleme döneminde sayılır. Bu kadar genç olmasına rağmen, Türk dünyasının hali hazırda en kuvvetli ve kalabalık devletidir. Bu özelliği nedeni ile Türk düşmanlarının adeta üzerine çullandığı bir ülkedir. Onlar bizimle uğraşırken, diğer Türk devletleri içerisinden çıkacak bir lider , gelecekteki hayallerimizi süsleyen büyük Türk Devletinin kurucusu ve hatta TURAN idealimizin “axis mundi” si olabilir.

Bu süreç içerisinde, bize düşen görev, mücadele azmimizi kaybetmeden savaşmak ve bir o kadar da ırkımızı tanımlayabilmektir.

Size benzeyenlerden korkmayınız.
Onlar sizden ve sizin kanınızdandır.
Siyasal görüşleri ne olursa olsun, sizinle aynı ortak noktada göz yaşı döker ve aynı ortak nokta da sevinirler. Yeter ki siz onların ayırdına varabilin. Türbanlı olabilirler, saçları uzun, küpeli olabilirler, kızıl komunist fikirlere sahip olabilirler, ülkücü olabilirler, cahil olabilirler…Ama onları diğerlerinden ayıran ve bize yaklaştıran ortak değerlerimiz vardır.Bayrağa sarılı her şehidimiz için gözyaşı dökerler.
Onları öncelikle fiziki görünümleri ile diğerlerinden ayırın.Sosyal ve siyasal yelpazedeki yerleri sizin için belirleyici olmasın.
Deneyimsiz bir Türkçü için İlhan Mansız’ı, Azra Akın’ı,Kubilay Türkyılmaz’ı teşhis etmek çok kolay.Ahmet Türk, Leyla Zana, Yılmaz Erdoğan, İbrahim Tatlıses’i de kolayca ayırt edebilirsiniz. Onlar günümüz  Türk ve kürt fenotipi’nin standart örnekleridir. Ama zor olan Devlet Bahçeli, Deniz Baykal, Mehmet Ağar, Necdet Sezer’in ayırdına varabilmektir.
Yapacağımız en büyük hata “Türk ama Kötü” yargısıdır. Türk asla kötü olamaz. Hata içerisinde olabilir. Bilgisiz ve bilinçsiz olabilir, ama mutlaka aslına döner. Bizim çabamız onlar içindir. Kim üzerinde emek sarfetmeğe değer? Kim özde art niyetlidir? Bunu fark etmemiz lazım.
Bakın size bir örnek vereyim.
Komunist Rusyanın iki lideri : Lenin ve Stalin.
Resimlerini yan yana koyun ve uzun uzun inceleyin.
İkisinden birisi Türk, diğeri değildir.
Ve her ikisinin Türklük açışından biyografilerini inceleyin.
Ne demek istediğimi bu uç örnekte bile bulacaksınız.
Günümüzde Türkçü sitelerde sıkça karşımıza çıkan sayfalar var.
“Bilmemkimler Türk değil mi?”
Veya “bilmemkimler Türktür!” şeklinde.
Türkçü için bir insanın Türk olup olmadığının ayırdı ismi değildir. (Adı Abrahamdır ama Türk’tür, Adı Tolga’dır ama ibranidir.) Dini ve mezhebi değildir. (Alevilik öz be öz Türklüktür. Türklerin İslam’a başkaldırısıdır, ama aleviler içinde az da olsa kürt,zaza ve fars vardır.) Vatandaşlığı değildir. (Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıdır ama değildir., Macardır ama en az senin kadar Türktür) Soyu,sopu aşireti değildir. (Avşarlar Türk boyudur ama en yoğun Kürtle karışmış boylardandır. Çerkezler Türk değildir, ama en fazla Türkleşmiş azınlıktır)
Özetle; Türkçü için Türk tanımı bireysel olmalıdır. Türkçü bunun ayırdına varabilecek bilgi ve donanıma sahip olmalıdır.
Türk’ü ayırt edebildikten sonra Türkçü’nün temel eğitimi bitmiştir.
Çünkü; Bir Türkçü için ancak bir Türk, ideolojisinin hemen yeşereceği verimli bir topraktır.

Türk olmayanlarla uğraşmayın, tartışmayın, vakit harcamayın. Türk olmayanlara sizin gibi düşünmedikleri için şaşırmayın. Ve mutlaka düşmanlık bekleyin.
Saygılarımla.


Başlık: Ynt: GENETİK ve TÜRK GENETİĞİ
Gönderen: Ziya Gökalp - 29 Haziran 2007
Sayın Dr. Bilge ; çalışmalarınızı ve fikirlerinizi bizlerle paylaştığınız için öncelikle sağ olun.

Ancak son iletinizde ; Avşarlar Türk boyudur ama en yoğun Kürtle karışmış boylardandır.İfadesini kullanmışsınız.Burada bir bilgi yanlışı vardır.Afşar Boyu tarih boyunca ırki ve kültürel manada TÜRKLÜĞÜNÜ en çok korumuş boylardan bir tanesidir.
Başlık: Ynt: GENETİK ve TÜRK GENETİĞİ
Gönderen: Ziya Gökalp - 29 Haziran 2007
Avşarlar (Afşarlar)
On birinci yüzyıldan itibaren, mühim roller oynamak suretiyle, adlarını zamanımıza kadar yaşatmış Oğuz boyu. Bozokların Yıldızhanoğulları kolundandırlar.

Büyük Selçuklu Devleti'nin kuruluşundan önce, diğer Oğuz boyları ile beraber, Kıpçak çölünde yaşarlardı. 1135-1136 yıllarında, reisleri Arslanoğlu Yakub Bey kumandasında gelerek Huzistan'a yerleştiler. Yakub'dan sonra Afşarların başına Aydoğdu bin Küşdoğan geçti. Şumla lakabıyla anılan bu bey, Büyük Selçuklu Devleti'nin zayıflamasından faydalanarak, Huzistan'da Selçuklu hakimiyetine son verdi ise de, 1159'da Irak Selçukluları sultanı Melikşah gelerek tekrar Huzistan'a hakim oldu. Bu devrede, Şumla da Melikşah'ın hizmetine girdi. 1194 yılında, Abbasî halifesi En-Nasır li-Dinillah, veziri İbn-ül-Kassab kumandasında Huzistan bölgesine bir ordu gönderdi. İbn-ül-Kassab, Huzistan'ın başşehri Tuster'i ve birçok kaleleri zaptettikten sonra, Şumla'nın ailesini ve çocuklarını toplayıp Bağdat'a götürdü. Böylece Huzistan'daki, Avşar Şumla ve oğullarının hakimiyeti sona erip, ülke, halifenin topraklarına katıldı.

Diğer taraftan Malazgirt Savaşı'ndan sonra, Anadolu�ya Türkmenlerle beraber göç eden Afşarlar, Selçuklu Devletinin uç bölgelerine yerleştirilmişlerdi.

Nitekim, Anadoluda yerleşim yerleri arasında Avşar adı, Kayılardan sonra ikinci sırada gelmektedir. Bu yer adları, Avşarların, Türkiyenin fetih ve iskanında Kayı ve Kınıklar gibi birinci derecede rol oynadıklarını göstermektedir. Yine kaynaklara göre, Karamanoğulları Beyliğini kuran ailenin, Avşar boyuna mensup olduğu belirtilmektedir. Osmanlı ve İran tarihinde önemli rol oynayan Avşarlar, Anadolu'ya on üçüncü yüzyılda göç edenlerdir. Bu ikinci göç hareketi sırasında Anadoluya gelen Avşarların bir bölümü, Akkoyunlular'ın İran'ı ele geçirmesi üzerine, Mansur Bey önderliğinde İran'a giderek Huzistana yerleşti. Anadoluda kalanlar ise; daha çok Malatya ve Doğu Anadoluda bulunuyorlardı. Bunlardan büyük bir bölümü, on altıncı yüzyıl başlarında İran'a göçerek Urmiye'den Herata kadar olan geniş bir bölgede yerleştiler ve Nadir Şah, 1736da, bunlardan Afşarlar hanedanını kurdu.

İran Afşarları; Mansur Bey Afşarları, İmanlu Afşarları, Alplu Afşarları, Usalu Afşarları, Eberlu Afşarları olmak üzere, başlıca beş büyük oba idi.

Safevî hükümdarı Birinci Şah İsmail, Afşarları sınır koruyucusu olarak Horasan�a yerleştirdi. Safevîler'in zayıfladığı bir dönemde, Afşarların lideri Nadir; Afşar, Celayir ve diğer Türkmenleri etrafında topladı ve İkinci Tahmaspın hizmetine girdi. İran topraklarından Afganları çıkarınca, nüfuzu arttı. Sonra İkinci Tahmasb�ı tahttan indirerek yerine Üçüncü Abbası şah yaptı. Kendisini de saltanat vekilliğine getirdi. 1736da da kendi şahlığını ilan etti. 1737de Hindistan seferine çıkarak Delhiye kadar ilerledi. Bir suikasttan sonra, idareyi sertleştiren Nadir Şah, Afşar ve Kaçar Beyleri tarafından öldürüldü. Horasanı yöneten torunu Şahruhun ölümünden sonra, İran Afşar yönetimi de sona erdi.

İran Afşarları, günümüzde, Urmiye gölünün kuzey batısında Hemedan, Kirmanşah, Nişabur, Kermanın güneyinde dağınık halde yaşamaktadırlar.

Afşarlar, halis Türk olup, İrandakiler hariç hepsi Sünnî ve Hanefîdirler.

Afşarlar, güler yüzlü, iyimser, hayat dolu, sakin ve terbiyeli insanlardır. Kadınları çok çalışkandır. Ünlü Afşar kilimleri, bu çalışkan kadınların el emeğidir.

Günümüzde yerleşik olmalarına rağmen, bir kısmı, âdetlerini devam ettirmektedirler. Bugün Kayserinin Pınarbaşı kazasının merkez nahiyesine bağlı bir kısım köyler ile, aynı kazanın Pazarören nahiyesi köylerinden pek çoğu, Sarız kazası ve Tomarzanın Toklar nahiyesi köylerinin yarısından fazlası, Avşarlara aittir. Ayrıca Adanaya bağlı mağara kazası köylerinden Ayvad ve Ağdaş alanı köyleri de, Avşarlar tarafından iskân edildiği gibi, Çukurovada mevcut bazı Avşar köylerinden başka Kastamonu, Bolu, Muğla, Isparta ve Antalya yörelerinde pek çok Avşar köy adına rastlanır.
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Hülasa ; Afşar Boyuna mensup Türklerin çokça sayıda kürtleştiği doğru değildir. Afşar Türkleri en arı Türk boylarından biridir.    (YAZI ALINTIDIR)
Başlık: Ynt: GENETİK ve TÜRK GENETİĞİ
Gönderen: Gökçe Ana - 29 Haziran 2007
Sayın Dr.Bilge ;
İletilerinizi dikkatle okuyorum.
Katkılarınızdan dolayı ,teşekkür ederim.
Yazılarınızın bazı bölümlerinde ,anlam olarak ,farklı yorumlamalara gidecek ifadelerin olduğunu da belirtmek istedim.
Bu noktaları ;başka bir iletimde ayrıca sıralayacağım...
Esenlikler...
Tanrı Türk'ü Korusun
Başlık: Ynt: GENETİK ve TÜRK GENETİĞİ
Gönderen: Dr.Bilge - 29 Haziran 2007
Sn Ziya Gökalp
Hassasiyetinizi saygı ile karşılıyorum.
Avşar boyunun Anadoluya yerleşik diğer Türk boyları içerisinde kendine has bir özelliği vardır.
Sizin bilgi aktarımınızda da dikkat çektiği gibi uzun yüzyıllar boyu fars genetik havuzunun içerisinde yaşamak zorunda kalan bir boydur.
Türk genleri karşısında baskınlığı tartışılmaz fars genetik havuzunun tabiri caiz ise "bir damlası" bile berrak suyun bulanması için yeterlidir.
Doğu ve Batı yerleşkeli pek çok Avşar köyünü ziyaret etme olanağım oldu. Yukarıdaki genetik kirlenmeye üzülerek şahit oldum. Son yüzyıl içerisinde batı anadoluda yerleşmiş Avşarlarda çekinik gen populasyon oranı oldukça yüksek. Ancak aynı şeyi halihazırda arap,ibrani ve fars etnik gen havuzu içerisinde yaşamak zorunda olanlar için söyleyemeyeceğim.
Dış görünüş olarak benzerlik nedeniyle Türkçülük fikriyatının içerisine sızan kürtlerin ve arapların tamamı Avşar boyundan geldiği iddiası güder. Bu, sizin de bahsettiğiniz gibi asil ve kalabalık bir Türk boyu olan Avşarlar için ne amansız bir ironidir.
Türk olmadığını ilk bakışta teşhis ettiğim ve beni Avşar olduğu yönünde kandıran yüzlerce sima gözümün önünden geçiyor. Bu insanların geçen zaman içerisinde davamıza verdikleri zararlar ve nihayetinde kürt veya arap olduklarını itirafları nedeni ile aymazlığımı kınarım hep.
Son yazımda da belirttiğim gibi etnik tanımlama kişi esas alınarak yapılmalıdır.
Ben Türk ırkının iç güdüsüne taparım. Hangi fikir kirliliği ve fikir tecavüzüne uğramış olursa olsun Türksoyluların umulmadık bir anda ırkperver davranışları ile hafızam doludur.
Bunun tam aksi olarak bizi Avşar oldukları gerekçesi ile kandıran, içimize obamıza giren, aramızda çatışma çıkaran, bizi birbirimize düşüren gayri Türk leride hiç unutmam.
Daha önce dediğim gibi benzemeyen ispat ile yükümlüdür.(bireysel olarak)
Yakın çevrem çok iyi bilir ki, içimizdeki pek çok isim henüz kendisi itiraf etmeden yıllar önce benim tarafımdan teşhis edilmiştir.
Bu bir meziyet değildir. Her Türkçü'nün mutlaka ama mutlaka sahip olması gereken ve öğrenilmesi çok kolay kriterlere sahip bir metod 'dur.
Bazı fikir ve düşüncelerim başlangıçta yadırganabilir. Bunu anlayışla karşılıyorum.
Bu sitede sizlerle birlikte olmamın tek sebebi ismi ve içeriği değil. Siteye üye arkadaşlarınızı görme ve değerlendirme fırsatına sahip olmamdır.
Belki beni aşırı paranoya ile itham edebilirsiniz. Ama tedbir ve şüphe bu davanın çekiç ve örsüdür.
Saygılarımla
Başlık: Ynt: GENETİK ve TÜRK GENETİĞİ
Gönderen: gokturkhan - 29 Haziran 2007
SN  BİLGE,bize tepeden  tırnağa  kadar TÜRK prorilini  çizermisiniz.
Başlık: Ynt: GENETİK ve TÜRK GENETİĞİ
Gönderen: Savaşankurt - 29 Haziran 2007
Saygıdeğer Gokturkhan, eğer bu başlığın altındaki eski mesajlara göz atarsanız, değerli Dr. Bilge andamızın Türksoyunun genetiğini, fiziki özelliklerini ve ve diğer baskın genlerle karışması sonucunda ortaya çıkan popülasyonları tek tek ifadelendirdiğini görecek, bu notlardan faydalanacaksınız.

Esenlikler dilerim.
Başlık: Ynt: GENETİK ve TÜRK GENETİĞİ
Gönderen: Ziya Gökalp - 29 Haziran 2007
Bakınız sayın Doktor Bilge;

Fikir paylaşımınız ve ırki özelliklere yaklaşım metodunuz bilimsel gerçeklerle paralel olabilir.

Ancak ifadenizde Afşar Türklerinin hepsini zan altında bırakabilmesi muhtemel söylemleriniz var.Afşar Boyu Fars bölgesinde belli bir tarihte yaşamış olabilir.Ancak Afşarların bilinen önemli özelliklerinden birisi en arı Türk boylarından olmasıdır.Arap veya Fars olduğunu düşündüğünüz ama kendisini Afşar olarak nitelendiren kişiler ya sahtekardır,ya da kendilerini en arı Türk boyu olan Afşarlar'a yamamak güdüsündedirler.Bunların soyunu birazcık da olsa araştırmak kafidir.

Ben de Afşar nüfusunun çok yoğun olduğu Güney Ege ve Akdeniz Bölgelerini çok gezdim.Kendim de Isparta Gelendost'luyum.Ancak bu bölgelerde bahsettiğiniz ırki bozulmalar veyahut gen değişimleri katiyen mevzubahis değildir.Bayat Boyuna mensup bir takım aşiretlerin de Anadolu'ya gelmeden önce Suriye bölgesinden göç ettikleri bilinir.Ancak bu bölgede onların yaşamaları,ırki özelliklerini biraz dahi olsun kaybettikleri manasına gelmez.Afşar Türklerinin geneline yüklediğiniz itham düz mantıkla bakarsak diğer Türk boyları için de geçerlidir.Zaten yapılan araştırmalarda kürtleşmiş Türk soylu nüfusun 1 milyon civarında olduğu söyleniyor.Aynı şekilde sizin de bahsettiğiniz üzere kendini Türk olarak tanımlayan ama soy manasında Arap veya Fars olan insanlar çıkabilmektedir.Ancak dedelerini,soyunu sopunu bilen bir kişioğlu zaten ırkından emindir.O sizin bahsettiğiniz,kendini Afşar olarak niteleyenler Afşarların en arı Türk boyu olduğundan ötürü kendilerini yamamak istiyor olabilirler.

Esen kalın.
Başlık: Ynt: GENETİK ve TÜRK GENETİĞİ
Gönderen: Dr.Bilge - 29 Haziran 2007
Sn Gökalp,
Avşar boyunun hepsini zan altında bırakmıyorum.
Böyle bir niyete neden sahip olayım?
Batıda yerleşik Avşarların hızla özgün fenotiplerine kavuştukları ile ilgili gözlemlerimi de iletmişken. Ve sizde buna şahitlik ettiğinizi söylemişken. Avşar boyu ile ne gibi bir alıp veremediğim olabilir uyarıdan gayrı?
Bir milyon Türk'ün kürtleştiği ile ilgili bir haber veriyorsunuz. Yani sadece genetik olarak değil. Dil,örf ve adet olarak kütr olmuşlar diyorsunuz.
Ben de, Avşar boyu Türk boyları içerisinde en fazla oranda ,baskın gen havuzları ile iç içeliği nedeni ile, genotip olarak değil ,fenotip benzeşmiştir diyorum.
Ve bu benzeşme nedeni ile Türkçü ideoloji içerisine sızan pek çok kürt "Avşar" olduğu iddiasındadır diyorum ve uyarıyorum.
Bu çaşıtlar "ben tatarım, kazağım, kayı'yım,alayunt'umTürkmen'im" demezler. Diyemezler. Kar üstünde kömür gibi sırıtırlar.
Konu Türk'ü teşhis etme bilgisi üzerinedir.
Büyükdedem Avşar'dır. En çok incelediğim Türk boylarından birisi Avşarlardır.
Zülfü yare dokunacağını bildiğim halde bu kadar hassas bir konuda yazıyorsam bunun nedenini düşünmenizi öneririm.
Benim vazifem sadece dikkat çekmektir.
Yoksa ırkımın herhangibir boyuna toz kondurmam merak etmeyin.
Yanlış anlayan da öyle anlamak istediğinden yanlış anlar.
İşine gelmediğinden öyle anlar.
Siz onları boş verin Sn Gökalp.
Ne demek istediğimi altımda buzağı aramadan anlayan anlar.
Saygılar...
Başlık: Ynt: GENETİK ve TÜRK GENETİĞİ
Gönderen: Ziya Gökalp - 30 Haziran 2007
Sayın Dr. Bilge ; ben Afşarım diyen,Türkçü ideoloji içine sızan pek çok kürtlerden bir örnek rica ediyorum?

Bizde bilelim..

Başlık: Ynt: GENETİK ve TÜRK GENETİĞİ
Gönderen: gokturkhan - 30 Haziran 2007
Sayın Bilge,yorumlarınız sonucunda ülkemizde TÜRK genetiğini  tam olarak koruyan yöreleri bizimle paylaşırmısınız.
Başlık: Ynt: GENETİK ve TÜRK GENETİĞİ
Gönderen: balabanoğlu - 30 Haziran 2007
Sn. Dr. Bilge, Doğuanadoluda ve kısmen Güneydoğuda bölgeyi köy bazında inceleme imkanım oldu. Bu yerlerde kürt nüfusun içinde kendisini kürt olarak tanımlayan fakat Türk ırkının bütün fiziksel ve sosyal özelliklerini eksiksiz olarak taşıyan kardeşlerime rastladım. Türk'ün üstün karakter vasıflarını taşıyan bu insanları gördükçe sevineyim mi üzüleyim mi şaşırdım. Az da olsa öz ırkının farkında olan ırkdaşlarımla (örn. Ağrı-Tutak, Muş Bulanık) gurur duydum. Acaba diyorum Avşar boyu konusunda böyle bir etkileşim,karışım,yanlış tanımlama sözkonusu olabilir mi? Bilgi rica ediyorum. Esenlikler dilerim...
Başlık: Ynt: GENETİK ve TÜRK GENETİĞİ
Gönderen: Dr.Bilge - 30 Haziran 2007
Sn Gökalp,
Aynı ortak çevreyi paylaşmadığımızı tahmin ediyorum. Bu nedenle benim çevremde Avşar olduğunu söyleyerek aramıza katılan ve ilerleyen on yıllar içerisinde Türkçülük ideolojisine ihanetlerini gördüğümüz  ve bir çoğu da kürt veya arap olduğunu itiraf eden (bir tanesi sabetaist çıkmıştı) insanların isimlerinin sizin işinize yarayıp yaramayacağını bilemiyorum.
Ama gerçekten ve dürüstçe yardım istiyorsanız: Sizin çevrenizden Avşar olduğunu söyleyen ve şüphelendiğiniz arkadaşlarınız var ise bir fotoğrafını bana göndermeniz yeterlidir. Fenotip olarak tahlilini yapabileceğim zannediyorum. En azından Türk fenotipine sahiptir veya değildir diyebilirim. Eğer baş dışında el ve ayaklarını rahtça ayırt edebileceğim bir fotoğraf olursa daha isabetli karar verebilirim.
Bildiğiniz gibi ben hekimim. 1983 yılından itibaren bu mesleğin içerisindeyim.
İnsan fizyonomisi benim özel bir ilgi alanım.
Irkçıyım. Ama Diğer ırkları yok etme ve onları aşağılama üzerine kurulu olmayanTürk ırkçısıyım.
Hastalarıma hangi ırktan olursa olsun eşit ve insanın hak ettiği tıbbi hizmeti sunarım.
Türk olmam da bunu gerektirir.
Bu güne kadar mesleğimin verdiği bilgi birikimi avantajını ideolojim ile beraber kullandım.
İhtisasa saygı ve güven duyarım.
Ve sizi zorlayan ve merak ettiğiniz genetik ile ilgili her konuda emrinize amadeyim.
Bana bir fotoğraf göndermeniz yeterlidir.
İlginize teşekkür ederim.

Sn Göktürkhan,
Türkiye'de henüz bütün bölgeleri inceleme fırsatım olmadı. Mesleğim gereği 2 yıl Güneydoğuanadolu,13 yıl kıyı ve iç ege, 1yıl güney ve batı marmara,8 yıl batı akdeniz bölgesinde onbinlerce insanı inceleme fırsatım oldu. Bunun dışında artvin hariç tüm karadeniz vilayetlerini gezdim. İç anadolunun doğusu ile Doğu anadolu'nun büyük kısmını görmedim.
Ama görmediğim yörelerimizden binlerce insanı değerlendirme olanağım oldu.
Genetik teşhisin fert bazında olması gerektiği konusundaki ısrarımı sürdürüyorum. Teşhis etmek istediğiniz insanın doğum yeri, seceresi ikincildir.
Ama buna mukabil sorunuza kendi tecrübelerim çerçevesinde yanıt vermemi bekliyorsanız.
Beni en çok şaşırtan Giresun, Eskişehir ve Muğla vilayetleridir diyebilirim.
Burada karşıma çıkan pek çok köyü ve insanlarını ata topraklarımıza nakletmek mümkün olsa idi inanın çevrenin hiç dikkatini çekmeden yaayabilrlerdi.
Genetik yapılarını nasıl muhafaza edebildiler? Nasıl bu denli saf ve temiz kalabildiler? Bilmiyorum.
Bu mutluluğun yanında beni ziyadesi ile üzen yerleşim yerlerine de rastladım.
Bu yerleşim yerlerinde rum (grek), arap, kürt ve fars genetik etkilerini gördüğüm gibi, yoğun batı slav ve hatta habeş genetik havuzları ile de karşılaştım.
Günün birinde görsel ve işitsel sunumlar ile Türkçülere "Teşhis" dersleri verilecektir. Sadece yazı ile tarif ve eğitim mümkün değil.
Bildiğiniz gibi bir üst yazımda iki çarpıcı örnek verdim. Ve Zülfü yare dokunmamak için ülke dışından örnek vermeye özen gösterdim.
Lenin ve Stalin'in fenotipini inceleyin.
İnternette bu iki şahsın çocukluk ve aile fotoğrafları bile var.
İkiside rus-sovyet menşelidir.Ama gerek uygulama da gerekse fikirde ikisi arasındaki uçurum genetik yapılarında gizlidir.
Bu iki örnek konusundaki fikirlerinizi açıkça yazabilirsiniz. En nihayetinde ikiside yabancıdır.Hiç kimse üzerine alınmaz.

Sn Balabanoğlu,
Genetik teşhis bireyseldi.
Siz hiç, organ nakline ihtiyaç duyan bir hasta için aranan organda, "........." boyu böbreği aranıyor diye bir talep duydunuz mu?
Hayatım boyunca Mustafa Kemal'in kopyası olan ama "ben kürdüm" diyen, Cengiz Han veya Timur Han'ın ikizi olan ama "ben kürt'üm, ben çerkez'im" diyen onlarca insanla karşılaştım.
Pek çoğu ile tartıştım. Ve tartışmanın sonucunda pek çoğu gerçeği kabul etti.
Bu gerçeğin kürtler de farkında. Kürt olmayan insanların kürtleşmiş olduklarını onlar da biliyor. PKK kamplarına ait fotoğraflarda bazen "bu kızın bunlar arasında ne işi var? Bu Türk kızı!..dediğim simalar var"
Son yılların modası ile kürtler gerçek kürt'ün sarışın mavi gözlü olduğunu iddia etmeye başladılar. Yakın bir gelecekte aslında biz brakisefal ve badem gözlü, beyaz tenli ve kılsız bir ırkız diyecekler. Ne halt yerlerse yesinler bu bizi Türkleri ilgilendirmez.
Şunu unutmayınız aziz arkadaşlarım .Türk gibi görünen Türk'tür.
Türk'e benzemeyen (çekinik gen fenotipleri hariç) Türk olabilir.Aksini ilk etapta ispat edemeyebilirsiniz. Bu insanları araştırın. Eğer vakit yoksa siz Türk'e benzeyenlerle ilgilenin. Diğeri Türk olduğunu kendisi ispatlasın.
Dışarıda öz be öz Türk fenotipi taşıyan milyonlarca insan varken, Türk'e benzemeyenlerle vakit kaybetmeyin.
"Yerdeki kuşlar bitti de, havadakilerle mi uğraşacaksınız" öz deyişini hatırlatırım.
Not: Ben bir Tatar gördüm zenci idi. Öyle ise bütün Tatarlar zencidir. Yaklaşım şablonunu lütfen yukarıda yazılan her cümle için kullanın
Bütün HunTürk Ailesine saygılarımla...
Başlık: Ynt: GENETİK ve TÜRK GENETİĞİ
Gönderen: gokturkhan - 30 Haziran 2007
SN  BİLGE,çok teşekkürler .
Başlık: Ynt: GENETİK ve TÜRK GENETİĞİ
Gönderen: tungatonyukuk - 01 Temmuz 2007
Dr Bilge aramiza hos geldinz Bilgileriniz icin tesskur ederim
Başlık: Ynt: GENETİK ve TÜRK GENETİĞİ
Gönderen: Ziya Gökalp - 01 Temmuz 2007
Sayın Doktor Bilge ;

Uzmanlığınıza saygı duyuyorum.Bu bilimle uğraşan entellektüel bir kandaşımın olması beni gururlandırır.

Ancak tepkimi ve meramımı anladınız.Gereken cevabı da verdiniz zaten.Bir yanlış anlaşılma olmuş.Çalışmalarınızda başarılar.Esen kalın.
Başlık: Ynt: GENETİK ve TÜRK GENETİĞİ
Gönderen: Dr.Bilge - 03 Temmuz 2007
Sn ATAKAN
Fars gen havuzunun baskın, Türk gen havuzunun çekniktir.
Ama buna rağmen anadoluda Türk fenotip'i hala hakimdir.
Siz vitrine konulanlara bakmayınız. Popüler medya gayriTürklerin adeta mağaza vitrinidir. Bundan 5 yıl önce durum daha içler acısıydı.
Toplumun iç güdüsü nedeniyle gayriTürk reklamı özellikle son bir yıl içerisinde eski hızını kaybetti.
Bir dönem Türk değilim demek modaydı.
Bu çevrelerde.
Şimdi yavaşda olsa denge sağlanmaya başladı.
Benim gibi adamlar her gününü Türk için yaşar. Bu gün iki ameliyatım oldu
Hastalarımdan birisi Türk değildi.
Ameliyattan önce ekibime söyledim.
Bu hastamız Türk değil ve bu yüzden ameliyatı kolay olacak. (Omurga ameliyatı ve tecrübelerimle sabittir ki Türk'lerin omurga cerrahisi diğerlerine göre çok daha sorunlu (komplike) olur. (Ayrıntının önemi yok)
Akşam evime geldim ve "Dondurmam gaymak" adlı filmi ilk defa seyrettim.
Meraklısı için söyleyeyim. Uzun yıllar çalıştığım Muğla yöresinde yerel halk ile çekilen bu filmde Türk fenotipinin çok güzel örnekleri ziyadesi ile mevcut.
Arkasından eşimin açtığı bir kanalda magazin programına göz attım. Ciddi bir kaza geçiren genç bir sanatçı vardı. "Barış" , Ve bir de "Bengü veya Beğüm" adlı bir şarkıcı. Sadece bu ikisi benim dikkatimi çekti. İşte bu iki insan Türk fenotipliydi.
Dediğim gibi her gün karşılaştığım onlarca insan üzerinde bilinç altıma yerleşmiş bir "tanıma sistemi" ile yaşıyorum.
Türk olmayanları da seviyorum ve bir hekim olarak, onların kaygıları benim kaygımdır. Ama insanın ne de olsa kendi kanına olan sevgisi bir başka. (Hiç kendi çocuğun ile diğeri bir olabilir mi?)
Merak etmeyin.
Anadolu henüz bitmesi imkansız gibi görünen Türk gen havuzuna sahip. İnsanlar kendilerini "kürt,çerkez,boşnak,pomak,arap,yunan" olarak tanımlayabilirler. Ama genler yalan söylemez.
Sorduğunuzda Alişan'da, Hülya Avşar'da "ben kürt'üm veya arabım diyecektir"
Ama değiller.
Atalarından o genleri yeterince alamamışlar.
Onlar adına üzgünüm.
Zannettikleri değiller.
Kendilerini ördek zannediyorlar ama Kuğu geni daha baskın çıkmış. İşte bu da tabiatın bir oyunu. :)
Doğurganlık oranları konusunda haklısın.
Ama bu bir şeyi değiştirmez.
1 tane Türk de olsa yeter.
Doğum kontrolü politikası ile ilgili daha güvenli ve daha kapsamlı araştırma yapan arkadaşlarımız var.
Bu konuda benim bilgilerim yetersiz.
Seni yanlış yönlendirebilirim.
Ama konu ile ilgin için diğer Türkçü sitelerde makaleler olduğunu hatırlıyorum.
Onlara bir gözgezdir istersen.
İlgine teşekkür ederim.
Başlık: Ynt: GENETİK ve TÜRK GENETİĞİ
Gönderen: balabanoğlu - 06 Temmuz 2007
Sn. Dr. Bilge, iletinize birkaçgün geç ulaşabildim. Gerçekten içimi rahatlatan tesbitlerinizi yazmışşınız. Türk geni taşıdığı kesin olan, ancak kendisini Türk olarak tanımlamayan insandan acaba ne kadar emin olmalıyız? İşte benim aklımı bu soru kurcalıyor. İlgi ve zahmetinize teşekkür ederim. Esen kalınız...
Başlık: Ynt: GENETİK ve TÜRK GENETİĞİ
Gönderen: BOZYABGU - 08 Temmuz 2007
Öncelikle tüm ırkdaşlarıma saygılarımı bildiriyorym, bu benim bu forumdaki ilk iletim. Ve üye olmamı sağlayan Sayın Dr. Bilge beyin yazısıdır.

Sayın Dr Bilge yazınızdan ve araştırmalarınızdan dolayı tebrik ediyor devamını diliyorum. Ama ben de bu yazılarla ilgili bir takım kaygılarımı belirtmek isterim.

Bu genetik araştırmaların Türkiye'de yapılmamasının ve yapılanlarında safsata şeklinde olmasının  iki kaygıya bağlıyorsunuz ve bunlardan biri şu:

"1-Türkiyede dış görünüş olarak Türk genotipine uygun insan sayısı az. Gerçekleri yazarsam halkın çoğunluğu Türk olmadığını anlayacak. O zaman ben de ortalama Anadolu insanını tarif ederek yeni bir Türk tanımlamasına girmeliyim. Ne şiş yansın, ne kebap"

Tam olarak böyle düşünmesem de şunu söylemek mümkün ki sizin bir robot resim gibi çizdiğiniz Türk tipi Anadolu'da, Irak Türkmenlerinde, ve Azerbaycanda en azından çoğunlukta değil demek mümkün. Hatta Atayurdumuzda da bu dediğiniz özellikleri taşımayan çok kişi var. Bence bunun doğurması muhtemel sakıncaları vardır. Bunların birincisi basın- yayın ve sözde bilimsel kuruluşlar tarafından belirli aralıklarla dile getirilen Türk ırkı diye bir şey olmadığnıı sadece bir dil ailesi olduğunu, hatta bazılarına göre tam olarak bir dil bile olmadığını ispatlamaya çalışan sözde bilimsel yazılar yoluyla ırkımıza yapılan psikolojik operasyonlar. Sizin yazdığınız bu yazının böyle bir niyetle uzaktan yakından alakası olmadığını bilsekte, oluşabilecek kafa karışıklığı ile Türk'leri bu operasyonlara açık hale getirebilme riski vardır. Yani söz gelimi uzun boylu bir Türk, yada buğday tenli bir Türk kendini melez yada soyu karışık bilecek, ve belki de Türkçülük yolundaki azmi kırılacaktır. Şimdi bir Türk ırkçısına sende fars kırıklığı var demek küfürden farksız değil de nedir? Bu insanlar eğer buna rağmen Türkçülük yapabilecekse, o zaman bu ilerde yarı Türk, yarı kürt, ama Türk fenotipi baskın olanlara da Türkçülük yolunu açmaz mı? Lütfen yazdıklarımı yanlış anlamayın ben oluşabilecek sakıncaları dile getirmek istiyorum.

Şimdi bu psikolojik savaşın basınımızda örneklerinden bir-kaç dakika içinde bulduğumuz bir kaçına bakalım:

İsmet Berkan: http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=214184

Burda da sözde bilimsel çalışmalar : http://istanbul.indymedia.org/news/2006/03/110610.php

http://komployok-bilgivar.blogspot.com/2004_04_01_archive.html

Şimdi bizde aslında sizin verdiğiniz bilgiler dışında kalanlarda az ve ya çok melez diye itham edersek bunlara yardımcı olmaz mıyız.

Benim inandığım bilimsel araştırma 2000 yıl önce Moğolistan'da bulunan mezardaki dna yapısıyla TÜrkiye'deki Türklerin benzemesidir.( Kaynak : http://www.genomenewsnetwork.org/articles/07_03/ancient.shtml (https://www.hunturk.net/forum/sistem.php?islem=yonlendir&url=aHR0cDovL3d3dy5nZW5vbWVuZXdzbmV0d29yay5vcmcvYXJ0aWNsZXMvMDdfMDMvYW5jaWVudC5zaHRtbA==)

http://www.ncbi.nlm.nih.gov/sites/entrez?cmd=Retrieve&db=PubMed&list_uids=12858290&dopt=Abstract  (https://www.hunturk.net/forum/sistem.php?islem=yonlendir&url=aHR0cDovL3d3dy5uY2JpLm5sbS5uaWguZ292L3NpdGVzL2VudHJlej9jbWQ9UmV0cmlldmUmYW1wO2RiPVB1Yk1lZCZhbXA7bGlzdF91aWRzPTEyODU4MjkwJmFtcDtkb3B0PUFic3RyYWN0) )

Bence Türk ırkı konusundaki tanımlamaları yaparken biraz daha dikkatli olmalıyız demek istediğim bilimsellikten uzaklaşıp sadece söylencelerle hareket etmemiz gerektiği değil, ırkımızı biraz daha sosyolojik zeminde incelemeliyiz, yani kendisine Türk diyebilenler arasında Türkiye'de yapılacak bir araştırmanın ortalamaları mesela bize Anadolu Türkünün ırk özelliklerini verebilir. Kendisine Türk diyebilenlerden kastım anasının babasının Türk olduğunu bilen insanlardır. Türk Milleti belli etmese de ırkçı bir halktır, yerleşim yerlerinde halk melezleri her zaman tanır, bizim memlekette dedesinin babası kürt olanlar bile halk tarafından bilinmektedir, ve bu insanlara kız verirken 2 kere düşünürler. Ermeniler, rumlarda böyledir, taşrada bunlarla evlenme sık değildir. Bu yüzden bu insanlar soyutlanmış ve ayrı yerleşim yerlerine yerleşmişlerdir, falan kürt köyü, ermeni mahallesi gibi. İyi bir saha araştırmasıyla bunlar ortaya çıkarılabilir. Ki bu tarz sosyolojik araştırmalarda mevcuttur.

Diyorsunuz ki ". Ama tedbir ve şüphe bu davanın çekiç ve örsüdür." sürekli tedbir ve şüphe içinde olursa bu ruh sağlığımızı da olumsuz etkilemez mi?

Ve son olarak size sorma istediğim soru şu sizin ırk tanımınız bu fenotipten ve bu fenotipin eksikliklerini taşıyorsa en azından genotipini çekinik olarak taşıma ümidi içerisinde olan insanlar bütünümüdür, değilse nedir?

Ben kendimi yüzde yüz Türk kabul ediyorum, ama saçım kahve rengi çoğu Türk gibi, şimdi kendimi bütün Türk dünyasında çoğunluğu oluşturan bu saç rengine sahip olduğum için bir kızıl saçlıdan daha mı az Türk hissetmeliyim.

Sayın hocam cevabınız için şimdiden teşekkür ediyorum.

Saygılar..
Başlık: Ynt: GENETİK ve TÜRK GENETİĞİ
Gönderen: HanTUG - 07 Ekim 2007
(http://666kb.com/i/asffmb22b9l6bs5s5.jpg)

 Biraz Ders calisalim diye Stalin ve Leninin genclik/yaslilik resimlerini birlestirip buraya ekliyorum altina da bizlerle deneyimlerini paylasan sayin Dr. Bilgenin bilgilerini ekliyorum. Sayin Dr. Bilge Stalin ile Lenin üzerine "biri Türk digeri degil" demisti, bu bilgilere göre siz belirlemeye calisin.

Alıntı
Türklerin;
Ciltleri olabildiğince beyazdır. Bir İskandinav, bir germen ile yan yana konulduğunda dahi .daha beyazdırlar.
Güneş ışınlarına maruz kaldığında bu beyaz cilt pembeleşir ve kızarır. Çok zor bronzlaşır. Bu cilt yapısına en yakın ırk  olan İskandinavlar ise hemen hemen hiç kızarmadan bronz hale gelirler.
Göz renkleri açıktır. Göz renginin açık-koyu olmasını tek bir gen   belirler, ama renk ve tonlarının belirlenmesinde pek çok gen söz sahibidir. Türk ırkı açık göz rengi genine sahiptir. (En fazla açık kahverengi ama asla siyah değil).Bu ırk koyu göz rengi geni ile birebir karşılaştığında ilk neslinin tamamı koyu göz renkli olur. Koyu göz rengi geni baskındır. (dominant) (Çin,Arap ve Fars’ larla melezleşme de olduğu gibi)
Türkler kendileri gibi açık göz rengi genine sahip ırklarla karşılaştığında ilk ve sonraki nesillerin tamamı açık göz renkli olur. (Doğu Slavları ve İskandinav ırkı ile melezleşme örneğinde olduğu gibi)
Düz ve açık renk saçlıdırlar (Saç rengi de göz rengi gibi iki gen ile oluşur. Siyah renk ve Açık renk geni. Saç tonlarını yine birden fazla gen idare eder. )
Türklerin şaçları düz, seyrek ve açık tonludur. Kızıl saç renginin en yaygın olduğu ırktır. (Türkler kendileri gibi saç ve saç rengi özelliği olan ırklarla melezleştiklerinde sarışın,açık kumral ve kızıl, düz saçlı nesiller oluşur.)
Zenci, Arap, Fars melezlerin saçları siyah ve kıvırcıktır. Çin melezlerinin saçları siyah ve düzdür.
Türk ırkının gözleri badem şeklinde ve göz küreleri birbirinden uzaktır. (Kültürlerinde de çok yaygın bir benzetme ile hayalimizde canlandırmak için kurt ve ceylan’ın gözlerini örnekleyebiliriz.) Arap,Fars ve Zenci, Aryan ,Slav ve İskandinav melezliklerinde bu özelliklerini korurlar. Çin melezliğinde bu özelliklerini çekiklik lehine kaybederler. Yani bu gen sadece çekik göz’e nazaran çekinik (ressesive), diğer göz şekillerine baskındır (dominant).Gözlerin birbirinden uzak olması için ise yukarıdaki eşitliğin tam tersi söz konusudur.
Türk ırkı kısa boyludur. Uzun boylu ırklarla uzun, kısa boylu ırklarla kısa nesiller meydana gelir.Uzun boy geni baskındır (dominant).
Türk ırkının el ve ayakları vucuda oranla büyük. Bilekleri incedir. El ve ayakları küçük ve kalın bilekli ırklarla melezleşmede ilk nesil bu özelliğini kaybeder.
Türk ırkının vucut kılları oldukça seyrek ve zayıftır. Köselik yaygın bir özelliktir. Sarı ırk dışında diğer ırklar karşısında bu özelliklerini kaybederler.
Türk ırkının alın çizgisi yüksektir. Dar alınlı tüm ırklar ile karşılaştıklarında bu özelliklerini kaybederler.
El parmakları uzun ve güçlü, ayak parmakları kısadır. İkinci ayak parmağı birinciye kıyasla eşit veya kısadır. Özellikle Aryan ırklarda bu özelliklerini yitirirler. Doğu Slavları ile aynı özelliği paylaşırlar.
Türklerde cilt benlerine sık rastlanır. Bunlar cilt ile aynı hizada koyu renkli benlerdir.
Türklerde renksiz et benlerine sık rastlanır.
Türklerde vucutta kırmızı veya koyu cilt lekelerine sık rastlanır.
Türkler brakisefaldir.
Türk vucut yapısında gövdenin üst kısmı alt kısmı ile orantısız olarak iri ve güçlüdür.
Atletik yapılıdır.
Türkler küçük ağızlı bir ırktır. Alt çeneleri narindir.
Türkler seyrek ama sert kıllı bir kaş yapısına sahiptir. Yaşlandıkça kaş dış kenarları belirgin olarak dökülür.
Türklerin burun yapısı küçük, düz veya hafif kemerlidir.
Türklerin ciltleri ince , ciltaltı yağ dokusu kalındır.
Türklerde diş yapısal anormallikleri yaygındır. (inci dişli bir ırk değildir)
Türkler uzun boyunludur. “ 8.servikal omur bu ırk içerisinde yaygındır”
Türklerin kafatası arka – orta kısmında bir çıkıntı olması (turan çıkıntısı) sık rastlanan bir anatomik özelliktir. (Not: Bu çıkıntıyı “sella tursica” –Türk eğeri- adı verilen anatomik yapı ile karıştıran çok. Sella Tursica değerli bir Türk Anatomisyeninin şekil benzerliği nedeni ile isim babalığı yaptığı ayrı bir anatomik yapıdır.)
Daha fazla ayrıntıya ancak resimler eşliğinde girilebilir.
Başlık: Ynt: GENETİK ve TÜRK GENETİĞİ
Gönderen: TÜRK-KAN - 07 Ekim 2007
Stalin'de Lenin'de ırken Türk değillerdir.

 Stalin Gürcüdür.  http://www.spartacus.schoolnet.co.uk/RUSstalin.htm

 Lenin ise kırmadır. Ailesinde her milletten insan bulunmaktadır. "The family was of mixed ethnicity, his ancestry being "Russian, Kalmyk, Jewish,[1] German and Swedish, and possibly others" according to biographer Dmitri Volkogonov.[2] Lenin was baptized into the Russian Orthodox Church." http://en.wikipedia.org/wiki/Lenin#Early_life
 
 Gözlerinin çekik olmasının sebebi ise kendisinde azda olsa Kalmuk(Moğolların bir kolu) kanı olmasından kaynaklanmaktadır.



Başlık: Ynt: GENETİK ve TÜRK GENETİĞİ
Gönderen: HanTUG - 07 Ekim 2007
arkadaslar ben burada sayin Dr. Bilgenin siraladigi bazi tanimlamalari yurt disindan aldigim egitimle, doktorluk okumasamda, tamamen zit oldugunu görüyorum.
Bir canlinin dis görünümü yasadigi ortamda zamanla degisir! Buna su sekil bir örnek verelim
Yemen cok sicak bir ülke yemen savasinda yemende esir düsüp geri dönemeyen Türk askerleri bugün sizce sac sekli nasil?  cilt rengi nasildir? Orta Asyadan ayni zamanda iki Türk boyu göcse biri afrikaya biri finlandiyaya, dört yüz yil sonra  karsiniza ciksa, hala sac sekli teni rengi söyledir böyledir diyebilirmisiniz?
Arktis Asya Afrikada ayilar var, bu ayilar ayni irktan ama yapi olarak renk olarak degisime ugramislar cevreye dis görünüs olarak ayak uydurmuslar.
Sayin Dr. Bilge Türkler kücük boyludur diyor, Tarihte en cok savas yapan iki irk vardir
Biri Türk digeri Japon  bir neslin boyunun kücük olmasinin sebebi aldigi besine baglidir. Asyada Türkler sert kosullar yüzünden göcebe hayatlari yasadiklari icin devamli savas yaptiklari icin, yerlesik sehir halklari gibi düzenli beslenememis uzayamamis. Ama yerlesmeye basladiginda sehir hayatina döndügünde gerekli besini aldiginda boyu uzamaya baslamistir.
Almanyada her zaman halkin statistiki ölcülür 1. ve 2. dünya savaslarinda almanlarin boy uzamasi durmustur. Sebep gerekli besini alamamisidir. Ama yasam standarti düzelince boy devam uzamaya baslamistir. Bu su an japonlardada aynidir. Japon milleti uzuyor artik cünki samuraylar zamaninda oldugu gibi ic savas yok. Düzenli Sehir hayatina geceli uzamakta

Simdi cikip "Türkler kisadir" demek yanlis olur eger sayin Dr. Bilge dese "Orta asyada su an yasayan yörükler ortalama kisadir"  buna bisey demezdim cünki irktaslarimiz orada ac susuz yasiyorlar
Türklerin gözleri renklidir demek ne kadar yanlissa, Türklerin gözleri asla kara olmaz demekte o kadar yanlistir.
Biz mesela Karadeniz kirsallarinda yasayan bir Yörük Aleviyiz. Büyük dedelerimiz bir dagin basina yerlermisler ve orada göletlere yollara yerlere verdikleri isimler "Aksu, Kurtkapani, Kurtyolu, Karasu, Akkus, Akbas, Saz, Temur..." öz Türk isimleridir ve bu isimler bugün ayni Kazakistanda Türkmenistandada vardir. Bir bölümde sayin Dr. Bilge yazmis giresunun bir yerinde hic degismeden saf Türk irklarini, bunun sebebi kiz alip vermenin tek bu Yörük icinde yapildigindan ve yabancilarin icimize girilmesine izin verilmeyisinden.
Köyümüzde saf irk oldugumuz halde 190 boylularda var  165 boylularda var simdi burada "Türk kisa boylu olur" denmesi cok yanlis
Asyadan cok gec gelenler mesela Azra Akin Serdar Ortac  tipik göz sekillerini korurlar ama eskiden göc edenler göz sekilleri ve baska görüntü degisimleri ile anadolu tasina topragina ayak uydurmuslardir.
Belki duymussunuzdur "Mongol lekesi" diye  yeni dogan cocuklarda hala leke olur
En dogru ve kesin cevap Genetik testle ortaya cikar
Başlık: Ynt: GENETİK ve TÜRK GENETİĞİ
Gönderen: TiginNoyan - 07 Ekim 2007
Lenin'de az da olsa Çuvaşlık vardır.
Başlık: Ynt: GENETİK ve TÜRK GENETİĞİ
Gönderen: turagay - 07 Ekim 2007
Stalin'in Gürcü olduğunu biliyorum. Lenin ise Çuvaştır. Zeki Velidi Togan hatıratında bu konudan bahseder. Lenin'e "siz Türk müsünüz?" diye sormuştur.

Lelin'in cevabı ise, "soyumu pek bilmiyorum bu konuda hiç araştırma yapmadım" gibi kaçamak bir cevap olmuştur.

Başlık: Ynt: GENETİK ve TÜRK GENETİĞİ
Gönderen: TÜRK-KAN - 07 Ekim 2007
Lenin ise kırmadır. Ailesinde her milletten insan bulunmaktadır. "The family was of mixed ethnicity, his ancestry being "Russian, Kalmyk, Jewish,[1] German and Swedish, and possibly others" according to biographer Dmitri Volkogonov.[2] Lenin was baptized into the Russian Orthodox Church." http://en.wikipedia.org/wiki/Lenin#Early_life
 
 Gözlerinin çekik olmasının sebebi ise kendisinde azda olsa Kalmuk(Moğolların bir kolu) kanı olmasından kaynaklanmaktadır.

 Lenin'de Çuvaşlık olduğu ise henüz sadece bir iddiadır. Bu hususta herhangi güçlü bir delil ve belge yoktur. Zaten kanında bir miktar Çuvaşlık olmasıda onu Türk yapmaz.

 Ailesi adeta Birleşmiş Milletleri andırmaktadır.

 
Başlık: Ynt: GENETİK ve TÜRK GENETİĞİ
Gönderen: HanTUG - 07 Ekim 2007
arkadaslar sayin Dr. Bilge'nin yazilari dün gece baya kafami kurcaladi ve bir cok bölümüne karsi düsüncede oldugum icin biraz arastirma yaptim. Insanin dis görünümü zamanla yasadigi doga iklimine göre uymaya baslar bu yüzden bir cok saydigi basliklar yanlistir.  Kesin cevapi sadece DNA testi verir.
Örnek vermek icin size Almanya yayinlanan  PM Magazinden bir arastirmayi cevirmeye calistim. PM Magazin ismine bakip Türkiyede televole magazin dergileri gibi sanmayin, bu PM Magazin aynen  New Scientist gibi tek bilimsel arastirmalara yer veren bir dergidir. Almanca bilen kendisi okuyabilir
Cevirirken bazi kelimelerin türkcesini bilmiyordum bende aynen kelimeyi yazdim, hepsini cevirmedim, bizim konumuz icin önemli olabilecek bölümleri cevirdim.
Arastirma Yahudiler üzerine yapilmis ve bilindigi gibi yahudilerde yahudi olunmaz dogulur ve yahudi birinin yahudi olmayan biri ile evlenmesi yasaktir. Bu yüzden yahudi geni asirlardir günümüze fazla degisime ugramadan ulasmistir.

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Israilliler dünyanin her yerinde yasiyorlar ama bu israillilerin kutsal kitapta adin gecen israillilermi?  diyerek yahudi Genleri üzerine arastirma yapmak icin konuya giriyor. Burada Yahudiler üzerinde yapilan DNA arastirmalari hakkinda bilgi veriliyor. DNA ile Ägyptende 3000 yil önce yasamis günümüze mumyalanmis sekilde bulunmus bir Mumyanin Pharao kral ailesine ait olup olmadigini bulunabiliyor.
Bu zamanda yasayan 12 milyon yahudi ile ve eski israilden göce zorlanan yahudiler aynimi?
3 Yahudi grubu vardir
Aschkenasim ca 82% (dogu ve bati avrupada yasarlar)
Sephardim ca 11% (kuzey afrika kücük asyda yasarlar)
ve Orientalik Yahudi (yemen Persien Kurdistan Gürcistan Irak)
Avrupali yahudilerin gözleri mavi ve sari sacli olabiliyor oriantalic yahudiler ise cogunlukta simsiyah sacli ve zeytin gözlü oluyorlar

100 yil öncesine kadar arastirmacilar ayni dis görünüme kültüre ortak dile, dis görünüs özelliklerine göre ayirt edebliyorlardi bu yüzden yahudiler karisik ulus olarak görülüyordu cünki Türkiyedeki yahudiler eski ispanyolca dogu avrupada ortak dilleri jiddish? persli yahudiler persce arab yahudiler arabca konusuyorlardi
Yahudilerde bir Erbkrankheit (anne babadan cocuga devam gecen Hastalik?) öldürücüdür ve 1:6000 rastlanir adi "Tay Sachs (amaurotische Idiotie) denir yahudi olmayanlarda bu hastalik  500 000  de bir rastlanir.

Bazi theorilere göre dogulu Aschkenasim yahudileri gercekte yahudi olmadigi aslinda Khasar türklerinin 8. yüzyilda yahudilige gectigi söylenir. 11. ve 12. yüzyilda yikilan güclü khasar Türk devleti yikildiginda bazi yahudiligi secen kasar türkleri ukraynaya sonrada polonyada dogru göcer.Bu sadece theoridir, gercekler DNA Analyse olmadan bulunamaz taki 1996 senesine kadar ilk önemli genetik arastirma yahudiler üzerine yapilir.
Amerikali genetik arastirmaci Michael Hammer ve timi yeni bir calisma yapar ve yahudilerin Priester (papaz?) dan baslar Yahudlerde 3 cesit vardir
Priester, Leviten, Israeliten
Priester (hebr: Kohen (eski israil dili) kendilerini kutsal kitapta yazan Kohen torunlari olarak görürler Bazilari soy adlarini Cohen Kagan Kahn Kohanim der yani yani Mosesin (Musa Aleyhisselam?) kardesi Aaron soyundan

Genetik Arastirmaci Michael Hammer 188 yahudiyi, 68 tanesi kendilerini Kohanim olarark gören, USA ingiltirede ve israilde arastirir.Arastirma Babadan ogula gecen Y-Chromosom üzerine yapilir . Ortaya cikan bu kendisine Kohanim diyen 68 erkekten  gercektende 98,5% ayni bag oldugu ortaya cikar

Sonra ikinci arastirma yapilir Genetik Arastirmaci Karl Skorecki buldugu "Cohen Modal Haplotype" ile 90% Kohanimde baglarinin 3300 öncesine dayandigini hesaplar buda Mosesin Kardesi AArona baglanir.
Gen analyseye göre bir ilginc bulus daha ortaya cikar. Güney Afrikada ve Simbabwede Bantu dilini konusa 50 000 Lemba bulunur. Bu Lemba dis görünüste oradaya yasayan diger Bantu ulusundan bir farki yoktur. Ama yinede yahudi oldugunu söylerler. Domuz yemezler hic Et ile süt karistirmazlar ve hayvanlari aynen yahudiler gibi keserler ve sünnet olurlar. Ölülerini kafasi kuzeye gömerler.
Bunlar üzerine yapilan genetik arastirmada en az 10% Kohanimle ayni özelliklere sahiptiler ama dis görünüste yerlilerden farki yoktu.

Tüm Genetik arastirmalada yahudiler en fazla Palestina, suriye ve libanonlularla ayni oldugu ortaya cikar, bu yüzden bazilarinin "akraba kavgasi" demelerini dogru cikartiyor.

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

PM Magazinden bazi bölümlerini cevirdim
http://www.pm-magazin.de/de/heftartikel/druck_artikel.asp?artikelid=830 (https://www.hunturk.net/forum/sistem.php?islem=yonlendir&url=aHR0cDovL3d3dy5wbS1tYWdhemluLmRlL2RlL2hlZnRhcnRpa2VsL2RydWNrX2FydGlrZWwuYXNwP2FydGlrZWxpZD04MzA=)

Başlık: Ynt: Türklerin Genleri
Gönderen: dede korkut - 11 Ekim 2007
Türklerin sanıldığı gibi bir gen haritası yoktur. Çünkü ırk olarak, Yakudistan buzullarından Basra körfezine kadar değişik iklimlerde yaşayan Türkler, ayrıca ırk olarak RESESİF olduklarından baskın bir gen haritası veremezler (Mesela Moğol verir: Gözleri çekik, rengi çok sarı, elmacık kemikleri çıkık, saçı dik ve kalın-kısa-siyah... Gözleri kesinlikle siyah ve sakalsızdır). Ama Türk'ün gen haritasını çıkaramazsın. Çekiniktir ve dominantlara kolay yenilir.

Bunun nedeni üç kıtaya yayılacak bir devletin zenciler gibi TEK TİP, tek RENK olmaması içindir. Gidersin sancak iline, Deliormana, Dobruca'ya... Sarışın açık renk gözlü FİN'li tipinde Türkler var... Gelirsin Akdeniz'e bir İtalyan ve Arap'tan ayırdedilemez Türk var. Azerbaycan ve Orta Aanadolu aynıdır. Türkmenistan'ın yarısından çoğu ise çekik gözlüdür (Moğol dominantına yenilmişlerdir). Kazaklar doğrudan Cengiz Han'ın soyu ile Kırgızların karışımıdır. Tatarlar ise bambaşka...

Yani bizden bir gen haritası çıksa bile, İspanyol-Libya-Güney Fransa'lı dan hiç bir farkı yoktur ve çıkmayacaktır. Bizden ÜÇ KITAYA yayılmak için "RESESİF=Tebasına benzeyeCEK bir ilahi seçim var. Yani biz biraz Hitit, biraz Frigyalı, Lidyalıyız. Zaten Selçuklu beylikleri ise ÇAKIR (Kumral, kızıl) Türk boylarının temsilcileriydiler. Kuman'ların ve Saka boylarının sapsarı Türkler olduğu, hele Sibirya’ya adını veren Sapar (Sabır, Siber) Türklerinin saç renklerinin altın renkli olduğu söylenmiş ve yazılmıştır. Kumanlar’da en yaygın göz rengi mavi ve yeşil (siyah göz çok makbulmüş). Zaten Kumanlar bugün Güney Bulgarları (Bulgarlar), Kuzey Bulgarları (Çuvaşlar) ve Macarlar (Macarların 7 kabilesinden ikisi Magyarorszag diğer 5 kabile Kuman). Bunların sarışınlıklarını da açıklıyor böylece...

Bence Kumanlardan birer ırk-gen haritası çıkarılmalı. Göz ve tüy renginin oluşumunda Pigment denen boya maddesinin dezoksidasyonu gerekmektedir. Dis-oxidation ne kadar saflüşorse, o kadar renk açılır (Ten de sedeften artık pembeye ve saç rengi ise platine doğru ) açılır. Tam bir dezoksidasyon ise Albino denen bir tür yaratır. Bunun tersine oksitlendikçe, saç, ten ve göz rengi siyahlaşır (Oksitlenen pigmentlerdir).

Başlık: Ynt: GENETİK ve TÜRK GENETİĞİ
Gönderen: Aydoğan - 11 Ekim 2007
Yaptığım araştırmalar orta asya Türk boylarının haricinde Japonların, Kore ve Moğol halklarının Dil kökeninin Altay dili Olduğunu ortaya çıkartıyor. Benim kanımca Kafatası yapısından İnsanın Türk olup olmadığını belirlemeye çalışmak çok yanlış olur.

Ben Giresun'luyum, aslım Çepni Türk'ü.
Sizin anlatığınız Türk GENETİK yapısı bende pek yok sanırım. yani o zaman ben Tük olmamam lazım!
Deli etmeyin adamı.

Türkler Ulu bir Kök'tür, Bir sürü dalları vardır. Gök Tengri Onu özel donanımlarla donatıp Dünya'nın dört bir yanına salmıştır.

Türk'ü dar çerçeve içinde tarif etmek benim fikrimce çok yanlış.

Sonsuz ve Zamansız olan GÖK TENGRİ TÜRK'ü korusun.
Aydoğan
Başlık: Ynt: GENETİK ve TÜRK GENETİĞİ
Gönderen: TÜRK-KAN - 11 Ekim 2007
Yani bizden bir gen haritası çıksa bile, İspanyol-Libya-Güney Fransa'lı dan hiç bir farkı yoktur ve çıkmayacaktır. Bizden ÜÇ KITAYA yayılmak için "RESESİF=Tebasına benzeyeCEK bir ilahi seçim var. Yani biz biraz Hitit, biraz Frigyalı, Lidyalıyız.

 Anadolu Türkleri bu bahsettiklerinden değiller, Ağırlıklı olarak Oğuz(Türkmen) kaynaklı (Kıpçaklarda mevcut) Alp-Turanoid ırkın temsilcileridirler.
 
 Bahsettiğiniz Hititler, Frigyalılar ve diğer kadim Anadolu halklarının ise bir kere Antrolopolojik olarak bugünkü Türkiye Türkleriyle hiçbir alakaları yoktur. Çoğunluğu mezosefal ve dolikesefal kafatası yapılarına sahiptirler. Türkiye Türkleri ise ağırlıklı olarak brakisefaldir.

 Anlaşılan Avrupalıların propaganda maksatlı çıkardığı gen haritaları sizi çok etkilemiş. Onların söylediği zırvaları tekrarlıyorsunuz.


Başlık: Ynt: GENETİK ve TÜRK GENETİĞİ
Gönderen: Temir Yalıg - 11 Ekim 2007
Türklerin sanıldığı gibi bir gen haritası yoktur. Çünkü ırk olarak, Yakudistan buzullarından Basra körfezine kadar değişik iklimlerde yaşayan Türkler, ayrıca ırk olarak RESESİF olduklarından baskın bir gen haritası veremezler (Mesela Moğol verir: Gözleri çekik, rengi çok sarı, elmacık kemikleri çıkık, saçı dik ve kalın-kısa-siyah... Gözleri kesinlikle siyah ve sakalsızdır). Ama Türk'ün gen haritasını çıkaramazsın. Çekiniktir ve dominantlara kolay yenilir.

Bunun nedeni üç kıtaya yayılacak bir devletin zenciler gibi TEK TİP, tek RENK olmaması içindir. Gidersin sancak iline, Deliormana, Dobruca'ya... Sarışın açık renk gözlü FİN'li tipinde Türkler var... Gelirsin Akdeniz'e bir İtalyan ve Arap'tan ayırdedilemez Türk var. Azerbaycan ve Orta Aanadolu aynıdır. Türkmenistan'ın yarısından çoğu ise çekik gözlüdür (Moğol dominantına yenilmişlerdir). Kazaklar doğrudan Cengiz Han'ın soyu ile Kırgızların karışımıdır. Tatarlar ise bambaşka...

Yani bizden bir gen haritası çıksa bile, İspanyol-Libya-Güney Fransa'lı dan hiç bir farkı yoktur ve çıkmayacaktır. Bizden ÜÇ KITAYA yayılmak için "RESESİF=Tebasına benzeyeCEK bir ilahi seçim var. Yani biz biraz Hitit, biraz Frigyalı, Lidyalıyız. Zaten Selçuklu beylikleri ise ÇAKIR (Kumral, kızıl) Türk boylarının temsilcileriydiler. Kuman'ların ve Saka boylarının sapsarı Türkler olduğu, hele Sibirya’ya adını veren Sapar (Sabır, Siber) Türklerinin saç renklerinin altın renkli olduğu söylenmiş ve yazılmıştır. Kumanlar’da en yaygın göz rengi mavi ve yeşil (siyah göz çok makbulmüş). Zaten Kumanlar bugün Güney Bulgarları (Bulgarlar), Kuzey Bulgarları (Çuvaşlar) ve Macarlar (Macarların 7 kabilesinden ikisi Magyarorszag diğer 5 kabile Kuman). Bunların sarışınlıklarını da açıklıyor böylece...

Bence Kumanlardan birer ırk-gen haritası çıkarılmalı. Göz ve tüy renginin oluşumunda Pigment denen boya maddesinin dezoksidasyonu gerekmektedir. Dis-oxidation ne kadar saflüşorse, o kadar renk açılır (Ten de sedeften artık pembeye ve saç rengi ise platine doğru ) açılır. Tam bir dezoksidasyon ise Albino denen bir tür yaratır. Bunun tersine oksitlendikçe, saç, ten ve göz rengi siyahlaşır (Oksitlenen pigmentlerdir).



Meczup,bilgisiz ve akılsız bir kişi olduğunu belli ettin.'Yani biz biraz Hitit, biraz Frigyalı, Lidyalıyız.' demişsin.Senin tohumunda bunlar olabilir.Sen etnik özürlü olabilirsin.Ancak Türk Irkı hakkında böyle temelsiz iddialarda bulunamazsın.Hele hele bu saçmalıkları bizim Otağımıza yazarsan böyle it muamelesi görürsün.

Meczupça iddialarının tümüne cevap vermeye gerek bile duymuyorum.

TÜRK-KAN andamız gerekeni yapmış zaten.Şimdi ait olduğun yere git.
Başlık: Ynt: GENETİK ve TÜRK GENETİĞİ
Gönderen: ÇEPNİ FİRUZ - 12 Ekim 2007
Safkan'ım Türk Oğlu Türk'üm. Irkımı ve Türk'lüğümü Hitit, Frigya ve Lidyalılarla özdeşleştirilmesini Şahsıma ve Irkıma  hakaret sayarım. TTK.      çepni
Başlık: Ynt: GENETİK ve TÜRK GENETİĞİ
Gönderen: kızıltamu - 12 Ekim 2007
Bu sefile yanıt vermeye gerek yok o zaten firigyalı lidyalı hitit karmasıyım diyerek ne olduğunu söylemiş cins olmayana ne denir pekala kendini tarif etmiş.
Başlık: Ynt: GENETİK ve TÜRK GENETİĞİ
Gönderen: alpagu32 - 12 Ekim 2007
Ya arkadaşlar hergün şehit haberi geliyor hergün ülkemize bir saldırı geliyor  hergün ülkemiz ve bizim için biryerlerde aleyhimize karar alıyorlar  biz hala neyi tartışıyoruz tmm tartışmak güzel de şu dönemde daha farklı şeyler düşünsek  çözüm ne olur nasıl yaparıs bunları nasıl engelerız
nassıl çözeriz diye kendi aramızda  bile bu şekilde ayrım yapıyoruz  tartışıyoruz bır karar alamıyoruz.birbirimize laf yapıyoruz bu siteye son girişim ve üyeliğimide iptal ettirmek istiyorum bizim sorunumuz kim Türk kim değil değil kimin genetiği bozuk kimin değil araştırması değil turan sevdası ülke sevdasıdır esenle kalın bu siteye kuran kardeşimden eger benden büyükse abimizden ricam benim üyeliğimiiptaletsin esenle kalın fikirde birlik ülküde birlik allah ısmarladık
 
Başlık: Ynt: GENETİK ve TÜRK GENETİĞİ
Gönderen: Temir Yalıg - 12 Ekim 2007
alpagu32

Biz şehitlerimizi de andık ve o konuyla ilgili başlığımız mevcuttur.Burada şov yapmanıza gerek yok.Üyeliğiniz iptal edilmiştir.
Başlık: Ynt: GENETİK ve TÜRK GENETİĞİ
Gönderen: Dr.Bilge - 19 Ekim 2007
Sn HanTug arkadaşım,
Organik yaşamda dış çevre koşullarındaki değimiler, canlının dış görünüşünü ve genetik yapısını değiştirebilir.
Dış görünüm hızla değişebilir, ama genetik kod'un değişimi o kadar basit değildir. Radyoaktivite, kimyasal genetik etkilenme mümkündür. Biz zaten bu değişime " mutasyon" adını veriyoruz. Ama mutasyon halinin hayatla bağdaşması (yani mutasyona uğramış cenin'in yaşaması ve üreyebilir performansa gelmesi" oldukça düşük bir ihtimaldir.
Daha fazla kafakarışıklığı yaratmamak için yapılmış bir deney anlatacağım. Çok hızlı üreyen ve haftalar içerisinde yeni nesil geliştiren canlılardan olan sirke sineklerinin 500 nesil boyunca kanatları kesilmiş ve 501 inci nesil yine kanatlı doğmuştur. Dış etkenlerin (güneş,iklim,beslenme,stress vs) insan ve canlı genetiğini değiştirme şansı yoktur. İskandinav insanları son yarım yüzyıldır akdeniz ülkelerinde uzun tatiller yaparak bronzlaşıyorlar ama hiç birisi henüz zenci olmadı. Çocukları da öyle... Onlara kar kalan sadece ciddi oranlarda yükselen "cilt kanseri" vak'a larıdır.
İster Alman émagazin" ister Amerikan " magazin" olsun bu tür neşriyata paye verme. Al bir "genetik "kitabı onu oku.Bundan daha sağlıklı bilgi edinirsin.

Ayrıca Lenin ve Stalin örneği sadece bir derstir. İnsan nereli olduğunu söylerse söylesin asıl kimliği genlerinde saklıdır. Resesif karakterlerle inşa edilmiş Türk genetiği bu açıdan şanslıdır. Eğer Türk'e benziyorsa %100 Türktür, benzemiyorsa %100 Türk değildir diyemeyiz. Lenin Çuvaş veya internasyonal bir aileye sahip olabilir. Bu önemli değil. Fenotip olarak Türk fenotipindedir. Kazan bölgesinden olması ise bir raslantı değil aslının teyididir. Lenin "ben Tanzanyalıyım " deseydi inanacakmıydınız?
Sizlere asıl anlatmak istediğim budur!.
Teşhis ifade ile olmaz, inceleme ve tetkik ile olur.
Gelecekte bu davada karşınıza çıkan insanları inceleyin.
Sizden daha fazla Türkçü, daha fazla Turancı olabilecek Kenya'lı var mı?
İnsanların adları, soyadları, doğdukları şehir ve ülke konuştukları dil etnik kimliği için tek başına yeterli değildir.
Bu arada Yahudi genetiğinde ciddi oranlarda Turan geni vardır. Hazar Hanlığı din olarak Yahudiliği kabul ettiğinde dünya üzerindeki İbrahimoğulları toplam nufusunun 7 misli nufusa sahipti. Ve Hazarların büyük çoğunluğu Türk ve Turanid idi.
Biraz Tarih ve biraz genetik bilim bilgisi için çaba sarfetmeliyiz...
Saygılar.
Dr.Bilge
Başlık: Ynt: GENETİK ve TÜRK GENETİĞİ
Gönderen: TÜRK-KAN - 19 Ekim 2007
Kazan bölgesinden olması ise bir raslantı değil aslının teyididir.

 Bu arada Yahudi genetiğinde ciddi oranlarda Turan geni vardır. Hazar Hanlığı din olarak Yahudiliği kabul ettiğinde dünya üzerindeki İbrahimoğulları toplam nufusunun 7 misli nufusa sahipti. Ve Hazarların büyük çoğunluğu Türk ve Turanid idi.
 

 Sayın Dr. Bilge,

 Lenin, Tataristan Özerk Cumhuriyeti sınırları içerisindeki Kazan şehri ya da bölgesinden değildir. Doğrudan Moskova'ya bağlı Ulyanovsk Oblastındandır(Vilayetindendir). Burası Tataristan Özerk Cumhuriyeti ile komşu değildir.

 Hazar Türklerinin, Doğu Avrupalı Aşkenaz Yahudileriyle ırksal manada bir ilişkilerinin olduğuna dair ikna edici bir kanıt yoktur. Zaten Yahudilik ırkı temsil eder, Musevilik ise bir inancı...

 Hazar  Türkleri dönemin siyasi koşulları gereği,  Musevilik  Kağan Ailesi ve yakınları olan aristokratlara mensup dar bir çevre tarafından kabul edilmiştir. Bugün bunların torunları Karay Türkleri olarak bilinmektedir. Yani Hazar Türklerinin tamamı Museviliği benimsemiş değiller. Halkın göçebe ve asker olan çoğunluğu Gök Tanrı inancında iken, Tüccarlar ve bir kısım yerleşik halk Hristiyanlık ve İslam inançlarına sahipti.

 Yani günümüzde Türkiye'de etkinliğini arttıran bir propaganda olan Doğu Avupalı Aşkenaz Yahudilerinin, Hazar Türklerinden olduğu  bir yalandır, komplo teorisidir.

 Esenlikler dilerim.

 TTK

Başlık: Re: GENETİK ve TÜRK GENETİĞİ
Gönderen: HanTUG - 20 Ekim 2007
Sn HanTug arkadaşım,
Organik yaşamda dış çevre koşullarındaki değimiler, canlının dış görünüşünü ve genetik yapısını değiştirebilir.
Dış görünüm hızla değişebilir, ama genetik kod'un değişimi o kadar basit değildir...
Saygılar.
Dr.Bilge

galiba yazilarimda yanlis anlasilma oldu, zaten benimde demek istedigim verdigim örneklerle dis görünüsün zamanla cevreye dogaya uydugudur, ben genetik yapi degisir demedim. Verdigim örneklerde mesela asirlardir afrikada yasayan bir bölüm yahudi irki dis görünüs bakimindan afrikanin yerlilerinden bir farki olmadi ama genetik bakimindan yahudi oldugu kanitlandigini yazdim o verdigim pm magazinden alintida.
simdi yukarida yazinizda sizde kabul ediyorsunuz dis görünüsün degisebilecegini ama o zaman  asagida yazdiginiz yazi gecerliligini yitiriyor

Alıntı
Göz renkleri açıktır. Göz renginin açık-koyu olmasını tek bir gen   belirler, ama renk ve tonlarının belirlenmesinde pek çok gen söz sahibidir. Türk ırkı açık göz rengi genine sahiptir. (En fazla açık kahverengi ama asla siyah değil).Bu ırk koyu göz rengi geni ile birebir karşılaştığında ilk neslinin tamamı koyu göz renkli olur. Koyu göz rengi geni baskındır. (dominant) (Çin,Arap ve Fars’ larla melezleşme de olduğu gibi)
Türkler kendileri gibi açık göz rengi genine sahip ırklarla karşılaştığında ilk ve sonraki nesillerin tamamı açık göz renkli olur. (Doğu Slavları ve İskandinav ırkı ile melezleşme örneğinde olduğu gibi)
Düz ve açık renk saçlıdırlar (Saç rengi de göz rengi gibi iki gen ile oluşur. Siyah renk ve Açık renk geni. Saç tonlarını yine birden fazla gen idare eder. )
Türklerin şaçları düz, seyrek ve açık tonludur. Kızıl saç renginin en yaygın olduğu ırktır. (Türkler kendileri gibi saç ve saç rengi özelliği olan ırklarla melezleştiklerinde sarışın,açık kumral ve kızıl, düz saçlı nesiller oluşur.)
Zenci, Arap, Fars melezlerin saçları siyah ve kıvırcıktır. Çin melezlerinin saçları siyah ve düzdür.
Türk ırkının gözleri badem şeklinde ve göz küreleri birbirinden uzaktır. (Kültürlerinde de çok yaygın bir benzetme ile hayalimizde canlandırmak için kurt ve ceylan’ın gözlerini örnekleyebiliriz.) Arap,Fars ve Zenci, Aryan ,Slav ve İskandinav melezliklerinde bu özelliklerini korurlar. Çin melezliğinde bu özelliklerini çekiklik lehine kaybederler. Yani bu gen sadece çekik göz’e nazaran çekinik (ressesive), diğer göz şekillerine baskındır (dominant).Gözlerin birbirinden uzak olması için ise yukarıdaki eşitliğin tam tersi söz konusudur.
Türk ırkı kısa boyludur. Uzun boylu ırklarla uzun, kısa boylu ırklarla kısa nesiller meydana gelir.Uzun boy geni baskındır (dominant).
Türk ırkının el ve ayakları vucuda oranla büyük. Bilekleri incedir. El ve ayakları küçük ve kalın bilekli ırklarla melezleşmede ilk nesil bu özelliğini kaybeder.
Türk ırkının vucut kılları oldukça seyrek ve zayıftır. Köselik yaygın bir özelliktir. Sarı ırk dışında diğer ırklar karşısında bu özelliklerini kaybederler.
Türk ırkının alın çizgisi yüksektir. Dar alınlı tüm ırklar ile karşılaştıklarında bu özelliklerini kaybederler.
El parmakları uzun ve güçlü, ayak parmakları kısadır. İkinci ayak parmağı birinciye kıyasla eşit veya kısadır. Özellikle Aryan ırklarda bu özelliklerini yitirirler. Doğu Slavları ile aynı özelliği paylaşırlar.
Türklerde cilt benlerine sık rastlanır. Bunlar cilt ile aynı hizada koyu renkli benlerdir.
Türklerde renksiz et benlerine sık rastlanır.
Türklerde vucutta kırmızı veya koyu cilt lekelerine sık rastlanır.
Türkler brakisefaldir.
Türk vucut yapısında gövdenin üst kısmı alt kısmı ile orantısız olarak iri ve güçlüdür.
Atletik yapılıdır.
Türkler küçük ağızlı bir ırktır. Alt çeneleri narindir.
Türkler seyrek ama sert kıllı bir kaş yapısına sahiptir. Yaşlandıkça kaş dış kenarları belirgin olarak dökülür.
Türklerin burun yapısı küçük, düz veya hafif kemerlidir.
Türklerin ciltleri ince , ciltaltı yağ dokusu kalındır.
Türklerde diş yapısal anormallikleri yaygındır. (inci dişli bir ırk değildir)
Türkler uzun boyunludur. “ 8.servikal omur bu ırk içerisinde yaygındır”
Türklerin kafatası arka – orta kısmında bir çıkıntı olması (turan çıkıntısı) sık rastlanan bir anatomik özelliktir. (Not: Bu çıkıntıyı “sella tursica” –Türk eğeri- adı verilen anatomik yapı ile karıştıran çok. Sella Tursica değerli bir Türk Anatomisyeninin şekil benzerliği nedeni ile isim babalığı yaptığı ayrı bir anatomik yapıdır.)


belki bu saydiklariniz asyadan yeni göc etmis bir Türk boyu icin gecerli olabilir ama asyanin farkli bölgelerinde yasayan tüm boylarini kapsadigi anlamina gelmez.
Başlık: Ynt: GENETİK ve TÜRK GENETİĞİ
Gönderen: Dr.Bilge - 20 Ekim 2007
Sn Han Tuğ,
Biraz karışık yazdığım için anlaşılamadı belki ama,
Yeni bir örnekle devam etmek isterim:
Kuzey kutbuna yerleşmiş zenci bir kabile düşünün, bu kabile binlerce yıl orda yaşasa dahi birbirlerinden kız alıp verdikleri sürece ne genetik yapıları ne de görünüşleri değişmeyecektir. (Genetik kanunların esası budur)
Afrikaya yerleşen iskandinav bir kabile düşünün, birbirlerinden kız alıp verdikleri sürece dış görünüşleri ve genetik yapıları değişmeyecektir. Belli bir süre güneşe maruz kalmaları halinde ciltleri esmerleşir.Ama en fazla esmerleşmiş bir çiftin dahi doğan çocukları beyaz tenli olur.
Afrika yerlileri ile çiftleşmiş ve melez nesiller doğurmuş İbranilerin elbette gelecek nesillerinin genetik yapısında ibrani genlerine rastlanacaktır.
Afrika yerlilerinin genetik karakterleri baskındır. yani dış görünüşü zenci %95 İbrani geni taşıyan fertler olabilir.
Türk genetik karakterlerinin büyük çoğunluğu çekiniktir. Saf Türk saf bir zenci ile çiftleştiğinde doğan çocukların tamamı zenci dış görünümünde olur. Bu genetik bilimin bir cilvesi.
Eğer olanak olsa ve tüm beyazlar saf bir zenci ile evlense inan bir sonraki dünya neslinin tamamı zenci olurdu :)
Konu ile ilgili olarak sayısız "Genetik" kitabı var ..Bu yayınlar tıbbi bir dilde yazılmalarına rağmen siz kolay bir şekilde bilgi edinebilirsiniz. Bir insanın genetik yapısında farklı bir ırka ait gen bulunması ayrı bir şeydir, bu genin onun dış görüntüsünde değişiklik yaratması ayrı bir şeydir, bir ırkın asal gen ve dış görünüş özelliği ayrı bir şeydir.
Umarım yardımım olmuştur.
Saygılar
Başlık: Ynt: GENETİK ve TÜRK GENETİĞİ
Gönderen: gurturk - 20 Ekim 2007
Biri çıkacak ben zenciyim ama TÜRK genleri taşıyorum diyecek ,ben bunu kabul  edemem.En iyisi genetik biliminin cilvesine bulaşmadan ,her yönüyleTÜRK bireyler seçmek,kanın saflığını bozmamak,bizede yakışan budur.
Başlık: Ynt: GENETİK ve TÜRK GENETİĞİ
Gönderen: BOZYABGU - 22 Ekim 2007
Öncelikle tüm ırkdaşlarıma saygılarımı bildiriyorym, bu benim bu forumdaki ilk iletim. Ve üye olmamı sağlayan Sayın Dr. Bilge beyin yazısıdır.

Sayın Dr Bilge yazınızdan ve araştırmalarınızdan dolayı tebrik ediyor devamını diliyorum. Ama ben de bu yazılarla ilgili bir takım kaygılarımı belirtmek isterim.

Bu genetik araştırmaların Türkiye'de yapılmamasının ve yapılanlarında safsata şeklinde olmasının  iki kaygıya bağlıyorsunuz ve bunlardan biri şu:

"1-Türkiyede dış görünüş olarak Türk genotipine uygun insan sayısı az. Gerçekleri yazarsam halkın çoğunluğu Türk olmadığını anlayacak. O zaman ben de ortalama Anadolu insanını tarif ederek yeni bir Türk tanımlamasına girmeliyim. Ne şiş yansın, ne kebap"

Tam olarak böyle düşünmesem de şunu söylemek mümkün ki sizin bir robot resim gibi çizdiğiniz Türk tipi Anadolu'da, Irak Türkmenlerinde, ve Azerbaycanda en azından çoğunlukta değil demek mümkün. Hatta Atayurdumuzda da bu dediğiniz özellikleri taşımayan çok kişi var. Bence bunun doğurması muhtemel sakıncaları vardır. Bunların birincisi basın- yayın ve sözde bilimsel kuruluşlar tarafından belirli aralıklarla dile getirilen Türk ırkı diye bir şey olmadığnıı sadece bir dil ailesi olduğunu, hatta bazılarına göre tam olarak bir dil bile olmadığını ispatlamaya çalışan sözde bilimsel yazılar yoluyla ırkımıza yapılan psikolojik operasyonlar. Sizin yazdığınız bu yazının böyle bir niyetle uzaktan yakından alakası olmadığını bilsekte, oluşabilecek kafa karışıklığı ile Türk'leri bu operasyonlara açık hale getirebilme riski vardır. Yani söz gelimi uzun boylu bir Türk, yada buğday tenli bir Türk kendini melez yada soyu karışık bilecek, ve belki de Türkçülük yolundaki azmi kırılacaktır. Şimdi bir Türk ırkçısına sende fars kırıklığı var demek küfürden farksız değil de nedir? Bu insanlar eğer buna rağmen Türkçülük yapabilecekse, o zaman bu ilerde yarı Türk, yarı kürt, ama Türk fenotipi baskın olanlara da Türkçülük yolunu açmaz mı? Lütfen yazdıklarımı yanlış anlamayın ben oluşabilecek sakıncaları dile getirmek istiyorum.

Şimdi bu psikolojik savaşın basınımızda örneklerinden bir-kaç dakika içinde bulduğumuz bir kaçına bakalım:

İsmet Berkan: http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=214184

Burda da sözde bilimsel çalışmalar : http://istanbul.indymedia.org/news/2006/03/110610.php

http://komployok-bilgivar.blogspot.com/2004_04_01_archive.html

Şimdi bizde aslında sizin verdiğiniz bilgiler dışında kalanlarda az ve ya çok melez diye itham edersek bunlara yardımcı olmaz mıyız.

Benim inandığım bilimsel araştırma 2000 yıl önce Moğolistan'da bulunan mezardaki dna yapısıyla TÜrkiye'deki Türklerin benzemesidir.( Kaynak : http://www.genomenewsnetwork.org/articles/07_03/ancient.shtml (https://www.hunturk.net/forum/sistem.php?islem=yonlendir&url=aHR0cDovL3d3dy5nZW5vbWVuZXdzbmV0d29yay5vcmcvYXJ0aWNsZXMvMDdfMDMvYW5jaWVudC5zaHRtbA==)

http://www.ncbi.nlm.nih.gov/sites/entrez?cmd=Retrieve&db=PubMed&list_uids=12858290&dopt=Abstract  (https://www.hunturk.net/forum/sistem.php?islem=yonlendir&url=aHR0cDovL3d3dy5uY2JpLm5sbS5uaWguZ292L3NpdGVzL2VudHJlej9jbWQ9UmV0cmlldmUmYW1wO2RiPVB1Yk1lZCZhbXA7bGlzdF91aWRzPTEyODU4MjkwJmFtcDtkb3B0PUFic3RyYWN0) )

Bence Türk ırkı konusundaki tanımlamaları yaparken biraz daha dikkatli olmalıyız demek istediğim bilimsellikten uzaklaşıp sadece söylencelerle hareket etmemiz gerektiği değil, ırkımızı biraz daha sosyolojik zeminde incelemeliyiz, yani kendisine Türk diyebilenler arasında Türkiye'de yapılacak bir araştırmanın ortalamaları mesela bize Anadolu Türkünün ırk özelliklerini verebilir. Kendisine Türk diyebilenlerden kastım anasının babasının Türk olduğunu bilen insanlardır. Türk Milleti belli etmese de ırkçı bir halktır, yerleşim yerlerinde halk melezleri her zaman tanır, bizim memlekette dedesinin babası kürt olanlar bile halk tarafından bilinmektedir, ve bu insanlara kız verirken 2 kere düşünürler. Ermeniler, rumlarda böyledir, taşrada bunlarla evlenme sık değildir. Bu yüzden bu insanlar soyutlanmış ve ayrı yerleşim yerlerine yerleşmişlerdir, falan kürt köyü, ermeni mahallesi gibi. İyi bir saha araştırmasıyla bunlar ortaya çıkarılabilir. Ki bu tarz sosyolojik araştırmalarda mevcuttur.

Diyorsunuz ki ". Ama tedbir ve şüphe bu davanın çekiç ve örsüdür." sürekli tedbir ve şüphe içinde olursa bu ruh sağlığımızı da olumsuz etkilemez mi?

Ve son olarak size sorma istediğim soru şu sizin ırk tanımınız bu fenotipten ve bu fenotipin eksikliklerini taşıyorsa en azından genotipini çekinik olarak taşıma ümidi içerisinde olan insanlar bütünümüdür, değilse nedir?

Ben kendimi yüzde yüz Türk kabul ediyorum, ama saçım kahve rengi çoğu Türk gibi, şimdi kendimi bütün Türk dünyasında çoğunluğu oluşturan bu saç rengine sahip olduğum için bir kızıl saçlıdan daha mı az Türk hissetmeliyim.

Sayın hocam cevabınız için şimdiden teşekkür ediyorum.

Saygılar..


Dr.Bilge hocam cevap verirseniz sevinirim. (Aslı 3. sayfada)

Saygılar...
Başlık: Ynt: GENETİK ve TÜRK GENETİĞİ
Gönderen: asena_eda - 31 Ekim 2007
Galiba aramızda Dr. Var bende bir soru sormak istiyorum yanılmıyorsam bir forumda okumuştum yada arkadaşım söylemişti.

Dudaklarda belirgin bir şekilde görülen morluk morluğa yakın bir renk

Genetial bölgelerde aşırı esmerlik ve morluğa yakın bir renk

Göğüs uçlarında  aşırı esmerlik ve morluğa yakın bir renk

Göz altlarında morluk veya morluğa yakın renk

Bu özellikler de bir kişi Türklükten oldukça uzakmış aslı nedir veya ne kadar doğrudur.


Not:O yazıyı bulursam ekliyeceğim esen kalın!
Başlık: Ynt: GENETİK ve TÜRK GENETİĞİ
Gönderen: mehmetserdar - 05 Kasım 2007
çok kaliteli bir anlatım,teşekkür ederiz
Başlık: Ynt: GENETİK ve TÜRK GENETİĞİ
Gönderen: ildeniz ilbey - 30 Kasım 2007
Dr. Bilge'den bilgi birikimlerini bir kitap halinde yayınlamasını bekliyorum.Zamanın yetersizliği engelliyor olabilir o yüzden gönüllü olarak hizmette bulunabilirim.
Bizleri aydınlattığı için de teşekkür ediyorum.
Saygılarla...
Başlık: Ynt: GENETİK ve TÜRK GENETİĞİ
Gönderen: Fatih - 30 Kasım 2007
Ben şahsen Dr.Bilge andanın "Türk genlerinin bütünüyle çekinikliği" ifadelerine katılmıyorum!
Nedenine gelince; Elbetteki bazı genler baskındır, ancak bu baskınlık baskın genin sahibinin diğer bütün genlerininde baskın olduğunu ortaya koymaz.
Farklı ırktan iki kişinin evlilikleri sonunda meydana gelen ortak (melez) çocuğun taşıyıcı genleri tamamıyla anne ya da babanın, baskın olan gen hangisindeyse, sadece onun genetik özelliklerini taşıyacak demek değildir.
Belki bir tarafın diğerine karşı baskınlık yüzdesi daha fazladır, o kadar.
Şayet Türk genetiği tamamıyle çekinik olmuş olsaydı, şaşkaza yapılan bir evlilikten sonra gelen kuşakların, genlerinin temizlenerek, Türk genetiğine kavuşturulması imkan dışı olurdu.
Genetik bilim adamları, çekinik genin etkileriyle doğan (melez) birsinin genlerinin temizlenmesi için üç kuşak temiz genle yapılacak evliliklerin yeterli olduğunu söylemektedirler. Bu anlayış, başta Atsız Bey olmak üzere diğer, Türkçü uluların savlarına da uygundur ve doğru olanı da budur.
Sayın Dr.Bilge Bey'e bilgilerini tez elden, şöyle enine boyuna, gözden geçirmesini ve yanlış anlaşmalara sebebiyet veren ifadelerini düzeltmesini salık veririm.
Başlık: Ynt: GENETİK ve TÜRK GENETİĞİ
Gönderen: ataman1 - 12 Ocak 2008
Leninin soy adı Uluyanov idi yani ulu
Başlık: Ynt: GENETİK ve TÜRK GENETİĞİ
Gönderen: ataman1 - 16 Ocak 2008
Sayın  Dr .Bilge ben  de  doktorum  ve sizin yazdıklarınızı okudum.Çokunlukla sizinle razıyım.Bazı öz fikirlerimi sizinle paylaşmak isterdim .Siz diyorsuz ki. yabançılar ister şimdiki dönemde ister se keçmişlerde Türkleri anlatırken onları kurta benzetirler.neden onların kurtun Türk üçün totem olduğu üçün mü ....asla yok yalnızca her bir ulusun bir hayvana benzerlikleri var   ve bizler ilk gören yabançı bizleri hep kurta benzetmiş.Benim düşünümce neden bizleri biz kılan yüzümüz   daha deqiq desek  almacık kemikleri.Almacık kemikleri Türklerde daha iri ve buna göre bizim gözlerimizin de forması bir az çekikleşir.Bunun sayesinde bakışlarımız iti gözükütor.Gülümserken gözden gülümserik.Kaşlarımızla gözlerimiz arasındakı mesafe bir az çok.Buna göredir ki nerede olursa olsun bir Türkü tanımak çetin deyil.Bizler karakabak deyil hep güleryüzlü görünüyoruz.
Başka bir konu Türk irkının üstün yeteneklere var olmasının nedenleri.
Bunlar üç nededelerdir.
1.Yaşam alanlarının geniş olmasıa
2.Daimi göç oluşdurmaları
3.Daimi savaşlar.
Yaşam alnlarının geniş olması geniş imkanlar yaratmış bu da öz növbesinde orada yaşayanların daha güclü  daha böyük daha çokoluşmasına neden olmuş.Bir doğa örneyi  adada yaşamış dinozorlar ve materikde yaşamış dinozorlara bakdıkda  eyni türden olan iki dinozorun bir-birinden ne kadar farklı olduğu yani birinin daha böyük o birinin daha küçük olması ortaya çıkır.
Daimi göç oluşdurmaları genlerin de göçüne neden olmuş bununla da ressesiv genlerin ortaya çıkması imkanı neredese 0-a eşit olmuş.Biz biliyoruz ki kapalı alanda yaşayan ferdlerde vaxt keçdikce aynı genlerin bir-biri ile karşılaşma ehtimalı artır ve zaif ferdler hasta ferdler meydana geliyorlar.Bazı küçük xalklar kibi.
Daimi savaşlar doğad olduğu kibi zaif ferdlerin üremesin engellemiş güclülerin ise çokalmasına neden olmuşdur.yani Türklerin içerisinde bir zaif ferd olmuşsa da o savaş alanında ölmüş ve ürememiş.Yani tabii seçme kibi bir şey.
Yer yüzünde kendi ulusal kimliyini korumak üçün uluslar müxtelif yeteneklere sahib olmuşlar.Böuük uluslar yukarida gısterdiyim kibikendilerini koruma amacı güdmemişler.Onlarım böyüklüyü onlara yetmiş.küşük uluslar ise hep başka ulusları sevmemiş onlara kin oluşdurmuş ve bunula kendilerini korumağı başarmışlar.ermeniler kibi.onlar da başka böyük ulusları sevse idiler onlar o böyük ulusun içinde eriyib gider yok olurdular.bu da fir seçim.örneyin bir bardak suya bir damla yağ atak onlar karışmazlar çünki birbirilrini sevmezler yani yağ hidrofob maddedir.amma bir damcı çay atsak ne olur.yinede su olur amma bir az bulanık.Türklerin başka uluslar karşı oluşdurduğu xoşgörü politikası neticesinde hemen uluslar bizlere karışmış ve şomdi fenotipik farklı

Başlık: Ynt: GENETİK ve TÜRK GENETİĞİ
Gönderen: Bozkurt Umut - 16 Ocak 2008
Bencede İnsanın yasadığı yer zamanla dış görünüşüne etki edebilir...Benim Atalarım osmanlı zamanında balkanların fethiyle iskan politikasıyla Konya'dan Yugoslavya ya gönderilmis.yasadıkları köy yıllardır Konya'dan göç eden Türklerden olusmus ve köyleri Türk köyüdür.zaten orda Türkler dışında baska müslüman halk olmadığından baskasına kız verilmemistir.Ama baktığımızda Balkan Türkleri sarısın,acık kumral renkli gözlü olurlar genelde ve bende öyleyim.bilemiyorum ilk oraya yerlesenler hangi fiziksel görünüse sahip ama torunlarında değişme olabilir neden olmasın?
Başlık: Ynt: GENETİK ve TÜRK GENETİĞİ
Gönderen: ataman1 - 17 Ocak 2008
 :turan: :turan: :turan:sayın Bilge bey Türklerin kurşakdan yukarı iri olmalarının nedeni daima at belinde var olmaklarıdır
Başlık: Ynt: GENETİK ve TÜRK GENETİĞİ
Gönderen: ARDA FAZIL - 29 Ocak 2008
Sayin Doktora benimde bir sorum olacak eger zamanindan ayirip ilgilenebilirse ;

benim kafatasimda ki cikinti tipki turan cikigini tabir ettigininiz gibi findik seklindedir . Ben cok merak ediyorum ve bir turk irkcisi olarak bunun bir isaret olduguna inaniyorum kendi dusuncelerime dayanarak eger bunun hakkinda biraz daha detayli bilgi verebilirseniz cok sevinirim diger arkdaslariminda bilgisi veyahutta benim gibi dusunceleri varsa paylasmalarini cok isterim

herkese hayirli gunler dilerim
Başlık: Ynt: GENETİK ve TÜRK GENETİĞİ
Gönderen: tolgafuk - 24 Haziran 2011
sn.Dr.Bilge şans eseri türklerin genetik yapısı ile ilgili araştırma yaparken sizin yazınıza rastladım ztn yazınızı okur okumazda siteye üye oldum :) bu konu ile çok ilgiliydim fiziksel özellik olarak söyledikleriniz özelliklerin çoğu bende de var. okuduktan sonra fazlasıyla gururlandım :) şunu söylemek istiyorum bu tarif ettiğiniz fiziksel özellikleri batı karadenizde fazlasıyla rastlamanız mümkün. bnde batı karadenizli biri olarak söylüyorum kastamonu luyum. bnm düşüncem bu yönde birde size sorayım dedim batı karadenizde genetik olarak karışıklık varmı bunu merak ediyorum?? annem ve babam aynı köydenler ve köyün 2 yerli ailesindenlermiş. biraz geç bi yazı oldu konunun ele alınan tarihine bakarak ama dikkate alıp cevaplandırırsanız sevinirim :) herkese iyi günler !!
Başlık: Ynt: GENETİK ve TÜRK GENETİĞİ
Gönderen: Onur Khan - 05 Temmuz 2013
Doktorumuzun dediği çoğu şey bende var. 2 yaşından 7 - 8 yaşlarına kadar hafif çekik gözlü ama çok değil, beyaz tenli iri yarı bir çocuktum. Türklerin çocukları atalarına benzer derken doğru söylüyor  yani. 7- 8 yaşından sonra noldu derseniz, okula başladım, güneşin altında esmerleştim. Hergün mahalle de top oynamaya çıkar, sır top oynayabilmek için yemek yemezdim. zayıfladım. boyum uzadı,  1.80 boyum var. bence yeterli  ^-^ Ellerim büyük ama bileklerim ince ayaklarım ince uzun 42 numara, iki ayak parmağın  hocanın dediği gibi eşit.  it dişlerim yanındaki dişlere göre daha büyük. Aynı hocanın dediği gibi uzun boyunluyum. Turan çıkıntısına sahibim. GAZİANTEP ten selamlar. . .   :asker: :prbay
Başlık: Ynt: GENETİK ve TÜRK GENETİĞİ
Gönderen: YALNIZKURTKARAGÜLLE - 05 Temmuz 2013
Ellerim büyük ama bileklerim ince ayaklarım ince uzun 42 numara, iki ayak parmağın  hocanın dediği gibi eşit.  it dişlerim yanındaki dişlere göre daha büyük. Aynı hocanın dediği gibi uzun boyunluyum.

Böyle birşey mi?
(https://www.hunturk.net/forum/rsm/4769-922888463596770388101112547251n-1373041969.jpg)
 :kahkaha01: :kahkaha01: :kahkaha01:

Türk'ün şu an onca sorunu varken; genç kardeşlerimizin bu tür düşünceler hususunda fikir beyan etmeleri yüreğimi dağlıyor...!

TTK.
Başlık: Ynt: GENETİK ve TÜRK GENETİĞİ
Gönderen: Onur Khan - 06 Temmuz 2013
Amacınızın ne olduğunu anlamadım. Eğer amacınız komik olmaksa başardınız! tebrikler  ;D Ayrıca ben konuyla ilgili konuşuyordum zaten bilginiz olsun. Dr.Bilge, nin söylediklerini onaylıyordum. Ama madem zorunuza gitti, yüreğiniz dağladım. . .Yapacak bir şey yok. Bu koyduğunuz resimde konuyla çok ilgili olmuş. Daha mantıklı olmanızı öneririm
Başlık: Ynt: GENETİK ve TÜRK GENETİĞİ
Gönderen: Onur Khan - 06 Temmuz 2013
Ayrıca benimle dalga geçmek sizi mi yücellti??!!!! Eğer kendiniz yücelmiş hissediyorsanız, Diyecek bir sözüm yok. 15 yaşındayım, eğer yanlış bir şey söylediysem beni daha düzgün bir şekilde uyarmanızı beklerdim. Ayrıca merak etmeyin ben Türkün her türlü sorununu yeterince iyi biliyorum.
Başlık: Ynt: GENETİK ve TÜRK GENETİĞİ
Gönderen: YALNIZKURTKARAGÜLLE - 06 Temmuz 2013
Sevgili genç kardeşim, 15 yaşın sorunu yeterince biliyorum demen ile bilinir olduğu anlamına gelmez.

1. Otağa selamınla girip, kendini tanıtıp, beklentilerini dile getirebilirdin.
2. Resim ile anlatılmak istenen şahsınla ilgili bir konu olmayıp, kendini Türkçü olarak tanımlayan gençlerin antropolojik saplantılara bulaşıp işi nazi olmaya getiren, evrim safsatası ile kızıllaşan bir güruhun davamıza vermiş olduğu zararların olduğunun tecrube ile isbat olduğu gerçeğidir.

Sana tavsiyem; Türk kimliği, Türk tarihi, Türk mitolojisi, Türk dili, sosyal ve siyasi yaşam geçmişimiz ile ilgili sonsuz bilgi kaynağından kana kana bilgi yüklemesi yapmandır. Bunu şuan yaşının en uygun olduğu zamanı çok iyi değerlendirmen ve gelecek için sağlam Türkçü düşünceye sahip olmandır.


TTK.

 
Başlık: Ynt: GENETİK ve TÜRK GENETİĞİ
Gönderen: Onur Khan - 07 Temmuz 2013
Tavsiyeleriniz için sağolun  :idea:
Başlık: Ynt: GENETİK ve TÜRK GENETİĞİ
Gönderen: türkkaan - 08 Temmuz 2013
Birileri inatla Türkçülüğü nazizme çekiyor. Bilim yoksunu açıklamalarla Türk' ü kalıba sokup, Türkçülüğün değerini düşürüyor.
Atatürk'ün  "Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran Türkiye halkına Türk Milleti denir" sözünü çiğnemek bir kenara dursun Nazizm' e özenip Türk ün fenotipini belirlemek/kalıplaştırmak en çok Turan davasına zarar verir. Ha ben Türk 'üm yanlış anlaşılmasın. Biz Türkler nerden kaybediyoruz biliyormusunuz? Bilimsizlikten...Bir ulusu üstün yapan tarihi ve bilime katsıdır. Tanrının bile yazamayacağı tarihi biz yazdık acuna. Ama ne yazak ki günümüzde bilime önem vermeyen topluluklar köle durumunda. Bu yüzden Turan çoğrafyası güçlenemiyor, silahlanamıyoruz. Çünkü biz rus' un çin'in abd' nin kölesi olduk. Talkan da curcan da bizi öldüren arabın inancına sahip çıktık. Sitemim yalnız bu konuya değil, içinde bulunduğumuz duruma da bir öfke. Beni bağışlayın.
ARTIK TANRI TÜRK ' Ü KORUSUN DEMEYECEĞİM ÇÜNKÜ TANRI TÜRK Ü 1200 YIL ÖNCE UNUTTU. UYANIN TÜRK' Ü TÜRK' TEN BAŞKA KİMSE KORUYAMAZ!!!
LÜTFEN ÜYELİĞİMİ SİLİN. GERİ KALAN HAYATIMA ATATÜRKÇÜ/TÜRKÇÜ OLARAK DEVAM EDECEĞİM. 
BİLİM TÜRK'Ü YÜCELTSİN VE SİLAHLANDIRSIN !!!
Başlık: Ynt: GENETİK ve TÜRK GENETİĞİ
Gönderen: türkkaan - 09 Temmuz 2013
Birileri inatla Türkçülüğü nazizme çekiyor. Bilim yoksunu açıklamalarla Türk' ü kalıba sokup, Türkçülüğün değerini düşürüyor.
Atatürk'ün  "Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran Türkiye halkına Türk Milleti denir" sözünü çiğnemek bir kenara dursun Nazizm' e özenip Türk ün fenotipini belirlemek/kalıplaştırmak en çok Turan davasına zarar verir. Ha ben Türk 'üm yanlış anlaşılmasın. Biz Türkler nerden kaybediyoruz biliyormusunuz? Bilimsizlikten...Bir ulusu üstün yapan tarihi ve bilime katsıdır. Tanrının bile yazamayacağı tarihi biz yazdık acuna. Ama ne yazak ki günümüzde bilime önem vermeyen topluluklar köle durumunda. Bu yüzden Turan çoğrafyası güçlenemiyor, silahlanamıyoruz. Çünkü biz rus' un çin'in abd' nin kölesi olduk. Talkan da curcan da bizi öldüren arabın inancına sahip çıktık. Sitemim yalnız bu konuya değil, içinde bulunduğumuz duruma da bir öfke. Beni bağışlayın.
ARTIK TANRI TÜRK ' Ü KORUSUN DEMEYECEĞİM ÇÜNKÜ TANRI TÜRK Ü 1200 YIL ÖNCE UNUTTU. UYANIN TÜRK' Ü TÜRK' TEN BAŞKA KİMSE KORUYAMAZ!!!
LÜTFEN ÜYELİĞİMİ SİLİN. GERİ KALAN HAYATIMA ATATÜRKÇÜ/TÜRKÇÜ OLARAK DEVAM EDECEĞİM. 
BİLİM TÜRK'Ü YÜCELTSİN VE SİLAHLANDIRSIN !!!

Aynı yazıyı tekrar paylaşıyorum. Üyeliğimi silin !!!
Başlık: Ynt: GENETİK ve TÜRK GENETİĞİ
Gönderen: [Hun Türk] - 09 Temmuz 2013
Atatürkçülük ne Türkçülük ne? Atatürkçülük diye bir ideoloji mi var!

Çek git, burda ateist propagandası yapıyorsun. Kan milliyetçiliği yaptığımızı anlamamak için embesil olmak gerek. Nazizm mi var ortada! Madem üyeliğini iptal edeceksin yöneticiye ulaşacaksın.

Hadi git biraz Gezi Parkında oyna...
Başlık: Ynt: GENETİK ve TÜRK GENETİĞİ
Gönderen: sami_aru - 03 Ağustos 2013
İyi günler.Otağa çok uğramamakla birlikte bu konuyu okuyunca yazma gereği hissettim.
Öncelikle belki de gençliğin verdiği bu genetik merakıyla kendi özelliklerimi yazmak isterim.Boyum 177 cm,73 kiloyum yağdan ziyade kaslı bir yapım var ve bunun için özellikle uğraşmadım.El parmaklarım ince ve uzun özellikle baş parmağım neredeyse işaret parmağım kadar uzun ve ayak baş parmağı kadar olmasa da uzun yapılı.Ayak parmaklarım ince ancak kısalar,baş parmağım orta parmaktan uzun ve baş parmağımla diğer parmaklar arasında belirgin bir boşluk var.Ayaklarım 45 numara.Üst bedenim bacaklarıma göre uzun.Orta kıllı biriyim.Koyu kumralım,neredeyse esmer bir tenim olmasına karşın kıllarım siyah değil,kahverengi aynı zamanda saçımda siyah değil koyu kumral,sakallarım saçlarımdan daha çık renkte ve arada bir saç ve sakallarımda(özellikle çenemde) kızıl ve sarı tellere rastlıyorum.Burnum kemerli ancak büyük değil normal boyutta.Dişilerim övünmek gibi olmasın :) inci gibidir ancak köpek dişlerim belirgin bir şekilde diğerlerine göre büyük.Çenem normal büyüklükte çıkık değil ancak ne de bir çinli gibi geride ve yuvarlak değil.Gözlerim ne çekik ne de normal yuvarlak tam arada(sanırım babam tatar yani neredeyse çekik annem kayı yani badem gözlü olduğundan tam arada gibi) ve aralarında en az 1 gözlük boşluk var.Boynum uzun yapıda.Ancak dendiği gibi açık renklerde gözlerim yok göz bebeklerim kapkara.Bununla birlikte babam tatar ve annem kayı yani karakeçilidir dışardan yabancı bir kanın girdiğini düşünmüyorum annem açık tenli,çilli,açık renkli saçlar açık renkli kahverengi badem gözlüdür çıkık elmacık kemikleri var.Yani arap ya da fars kanı taşıması olası değil öncelerden varsa bile belliki temizlenmiş.Babam ise esmer ve benim gibi kopkoyu gözleri olmasına rağmen kuzeylidir.
Bütün bunları anlatmamın yanın da genetikle ilgili yine bayağı bilgiliyim ve küçük farklarla insanları Türklükten çıkarmanın doğru olmadığını söylemek isterim.Ayrıca her şey genetik değil.Dış koşullar çok önemlidir.Yani açık tenli bir insan topluluğu binlerce yıl çölde yaşasa da sonuna kadar açık tenli olacaktır diye bir savunma olamaz olsaydı insanlar bunca sayısız çeşitliliğe maruz kalmazdı.Ve biliyoruzki Türk ırkı binlerce yıldır çok geniş coğrafyalara yayılmıştır Sibirya ormanlarından Arap çöllerine kadar.Bu ırkın içinde bunca çeşit olmasının en büyük nedeni budur, 2. sırada melezleşmeler gelir.Coğrafyalara bağlı olarak Türk ün açık tenlisi de olur koyu tenlisi de,kurak Orta Asya da yetişen kısa boylu soydaşlarımız da vardır,Anadolu gibi verimli topraklarda uzun boylu soydaşlarımızda.Koyu ve dalgalı saçlarda vardır,düz ve açık renkli saçlarda.sakallısı da vardır kösedi de(Türklerin çoğunun köse ya da çok seyrek sakallı olduğunu söylemek yanlıştır vardır ancak çoğu değil yine coğrafya ve melezleşmelerle alakalıdır neredeyse çoğumuzda sakal çıkmasa ya da az çıksa Aksakal kavramı olmazdı).Sonrasında melezleşme sonucu Çinli gibi çekik gözlü ya da bir Pers gibi kıvırcık saçlı olsa da bir kaç nesilde temizlenmiş ancak yine de bu baskın genleri taşıyan soydaşlarımızda vardır.Bu genetik olayı gerekli olsa da çok tehlikelidir ve yanlış kişilerin ağzında insanları gerçek anlamda çok yanlış yönlendirebilir.
Küçüklükten itibaren ben şunu gördüm.İnsanlar ilk önce diğer insanların önüne kendi ailelerini akrabalarını koyarlar,onları daha çok sever ve korurlar.Sonra küçükken dedim ki o zaman akraba diğer insanların karşısında ne kadar önemliyse kat kat fazlasıyla diğer milletlerden çok benimki önemli.Kat kat fazla olmasının nedeniyse aile bir kaç kişidir ancak millet,ırk,budun dendi mi gözünüzde milyonlar belirir.Yine o zaman dedim milleti için çalışıp canını vermeyecek insanlar,din dendi mi en yakınlarını satıp fitne fesata karışanlar birer haindir.Medya gibi bir kötülük olmasına karşın o karakutudan bile düşmanlarımızı küçükken çok rahat bir şekilde tanıdım,öğrendim.Okulla birlikte araştırarak kendi tarihimi öğrendiğimde düşmanlarıma tanımakla beraber kinimi de biriktirdim ve her şeyiyle beraber milli şuura erdim ve sürekli olarak ereceğim,bunu kısmetse çocuklarıma ve torunlarıma da öğreteceğim.Milleti için ölmeyecek Türk yani Türkçü olmayan Türk o gün bu gündür benim gözümde Türk değildir arkadaş.Atatürk ten sonra şu yurdun halini görüpte yüreğine dağ devrilmeyen adam Türk değildir arkadaş.Aynı kandan insanların birbirinden kopmuş bir şekilde uğradığı zulmü görüpte bunun karşısında yüzünü ekşitmeyen insan Türk değildir arkadaş.
Son zamanlarda din konusu da kafamı çok karıştırmaya başladı.En başından bilirim ki din seçim ırk kaderdir.İnsan kendi kaderini-kadere inanmıyorsanız Tanrı nın sana uygun gördüğü yolu seçmeyip kendi seçimini savunup kaderini saymıyorsan bencil hainin tekisindir.1000 küsür yıldan beri İslam doğru gibi gözükmesine hatta Muhammed Türk olmasa bile saygı duyulacak bir kişi olmasına karşın derinden düşündüğümde bana doğru gelmedi(derine inmiyorum müslüman Türk soydaşlarım için).Şunu biliyorum ki tek olarak Tanrı kesindir bence bu inkar edilemez ve binlerce yıldır atalarım bir dine yani Gök Tanrı ya boşu boşuna inanmıyorlardı gibi geldi.Gök Tanrı ya inanan son büyük kişi Timuçin in yaptıkları bana şansmış gibi gelmedi.Özetle artık Gök Tanrı tam doğrusuyla Ökük Tengri ye inanıyorum.
Bizim inancımız ırk birliğinin birleştiric gücü.Ancak bir din birliğinin de az da olsa birleştirici gücü olduğunu üzülsek de inkar edemeyiz.Her Türkün doğru yolu bulması dileğiyle..
Esen Kalın...
Başlık: Ynt: GENETİK ve TÜRK GENETİĞİ
Gönderen: YALNIZKURTKARAGÜLLE - 03 Ağustos 2013
(https://www.hunturk.net/forum/rsm/4769-1048410151733747223704243808584n-1375550463.jpg)

(https://www.hunturk.net/forum/rsm/4769-9352403993756868381851168173065n-1375550647.jpg)

(https://www.hunturk.net/forum/rsm/4769-10108214776375389970302058059940n-1375550550.jpg)

(https://www.hunturk.net/forum/rsm/4769-4808424697851131156061333855079n-1375550759.jpg)

TTK.
Başlık: Ynt: GENETİK ve TÜRK GENETİĞİ
Gönderen: KoncaTürk - 14 Temmuz 2016
İyi akşamlar kandaşlar.

Dr. Bilge nin yazdıklarını baştan aşağıya okudum.Katılmadığım bazı noktalar var.

Dr. Bilge;Türkler kuzeyden gelen bir ırktır ve açık renk saçlı,açık renk gözlü,bembeyaz tenli insanlardır demiş ama burada bir yanlışlık var.Türklerin meydana gelmesini Ord.Prof.Dr. Reha Oğuz Türkkan çok güzel bir şekilde açıklıyor.Diyor ki ;

Türkler,beyaz ırka mesup olan alpinler ile,esmer olan kızılderililerin kaynaşmasıyla oluşmuştur ve buğday tenli Türkler var olmuşlardır.Dr. Bilge buğday tenli Türk olmaz diyor ama kızılderililerle olan akrabağlığımızı es geçiyor.

Demem o ki beyaz tenlide,buğday tenlide,esmer tenlide Türk olur ama bizdeki esmerlik,buğday tenliliğe yakın olan esmerliktir kap kara değil.Oluşumumuzda kızılderililerden kaynaklanan esmerlik var bizim ama bu esmerliği Dr. Bilge farslarla karışmaya bağlıyor yanlış.

Kuzeyde çulım tatarları var mesela hepsi esmer tenli,peki bunlarda mı farslarla karıştı ? imkansız !!
Ayrıca Uygur Türklerindede esmer tenlilik var.

Bir akrabağım esmer tenli mesala ama öyle kap kara değil buğday rengine yakın esmerlilik.Kardeşlerinde,anne tarafında,baba tarafında esmerlik yok vede Manavdır(Marmara bölgesinde 12.yy dan bu tarihe kadar yaşayan Türkmenler) kendisi.Onu geçtim şuan makedonyada saf kalan Yörük köylerinde yaşayanlardada hafif esmerlik var.Demek istediğim %100 Türk geni taşıyan ama esmer olan birisi,Dr. Bilgenin bu yazılarını okuduktan sonra kendini fars sanacak.Bu çok tehlikeli !

Dr. Bilge; yunan,pomak,boşnak,gürcü,çerkez gibi Türk diliyle,Türk kültürüyle yakınlığı olmayan ırkların içinde Türke benzeyen Türktür diyor buda yanlış.

Sonuç olarak Dr. Bilge Türk fenotipini kendi düşüncelerine göre bir kalıba sokmuş ve bize o şekilde anlatıyor.Dayanak olarak veya kanıt olarak söylediği tek şey Türklerin kökeninin kuzey olması;ama orta asyanın doğusundan gelen kızılderililerle olan akrabağlığımızdan söz etmiyor.








Başlık: Ynt: GENETİK ve TÜRK GENETİĞİ
Gönderen: Fatih - 15 Temmuz 2016
İyi akşamlar kandaşlar.

Dr. Bilge nin yazdıklarını baştan aşağıya okudum.Katılmadığım bazı noktalar var.

Dr. Bilge;Türkler kuzeyden gelen bir ırktır ve açık renk saçlı,açık renk gözlü,bembeyaz tenli insanlardır demiş ama burada bir yanlışlık var.Türklerin meydana gelmesini Ord.Prof.Dr. Reha Oğuz Türkkan çok güzel bir şekilde açıklıyor.Diyor ki ;

Türkler,beyaz ırka mesup olan alpinler ile,esmer olan kızılderililerin kaynaşmasıyla oluşmuştur ve buğday tenli Türkler var olmuşlardır.Dr. Bilge buğday tenli Türk olmaz diyor ama kızılderililerle olan akrabağlığımızı es geçiyor.

Demem o ki beyaz tenlide,buğday tenlide,esmer tenlide Türk olur ama bizdeki esmerlik,buğday tenliliğe yakın olan esmerliktir kap kara değil.Oluşumumuzda kızılderililerden kaynaklanan esmerlik var bizim ama bu esmerliği Dr. Bilge farslarla karışmaya bağlıyor yanlış.

Kuzeyde çulım tatarları var mesela hepsi esmer tenli,peki bunlarda mı farslarla karıştı ? imkansız !!
Ayrıca Uygur Türklerindede esmer tenlilik var.

Bir akrabağım esmer tenli mesala ama öyle kap kara değil buğday rengine yakın esmerlilik.Kardeşlerinde,anne tarafında,baba tarafında esmerlik yok vede Manavdır(Marmara bölgesinde 12.yy dan bu tarihe kadar yaşayan Türkmenler) kendisi.Onu geçtim şuan makedonyada saf kalan Yörük köylerinde yaşayanlardada hafif esmerlik var.Demek istediğim %100 Türk geni taşıyan ama esmer olan birisi,Dr. Bilgenin bu yazılarını okuduktan sonra kendini fars sanacak.Bu çok tehlikeli !

Dr. Bilge; yunan,pomak,boşnak,gürcü,çerkez gibi Türk diliyle,Türk kültürüyle yakınlığı olmayan ırkların içinde Türke benzeyen Türktür diyor buda yanlış.

Sonuç olarak Dr. Bilge Türk fenotipini kendi düşüncelerine göre bir kalıba sokmuş ve bize o şekilde anlatıyor.Dayanak olarak veya kanıt olarak söylediği tek şey Türklerin kökeninin kuzey olması;ama orta asyanın doğusundan gelen kızılderililerle olan akrabağlığımızdan söz etmiyor.


Sayın KoncaTürk Kandaşım;
Otağda yazılan fikir, görüş ve düşünceler yazarın kişisel yansımasıdır. Yazarların fikir, düşünce ve görüşleri Otağımızın resmi görüş ve düşüncesi olarak değerlendirilmemelidir.
Doğru veya yanlışlığı tartışılır ve yapıcı çerçevede eleştiriye de tabii tutulabilir. Zaten forumların genel amacı ve formatı da böyledir.
Eski üyelerimizden Dr. Bilge Bey kendi görüş ve düşüncelerini aktarmış. Sizde O'na karşılık görüş ve düşünce beyan ederek konuya zenginlik katmışsınız.
Sizin de görüş ve düşüncelerinizin doğru veya yanlışlığı bir yana katılım ve katkılarınız bizim ve otağ için oldukça kıymetlidir.

Kök Tenğri'nin esenliği bütün Türklerin üzerinedir.