Gönderen Konu: ÜÇOKLU BÖRÜ KAM YAZILARI  (Okunma sayısı 16418 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimiçi Üçoklu Börü Kam

  • Otağ Yöneticisi
  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 2234
ÜÇOKLU BÖRÜ KAM YAZILARI
« : 31 Ağustos 2015 »
Değerli dava arkadaşlarım ve bizleri izleyen konuklar!
Bu başlık altında otağa ve diğer sanal ağellerine çeşitli konularda yazmış olduğum yorum, inceleme, araştırma ve makale gibi fikir ve düşünce ürünü yazılarımı ekleyerek sizlerle paylaşacağım.
Diler ve umut ederim ki Türklük davasına bir damlacık da olsa katkı yapmış oluruz.
Sağlık ve esenlik dileklerimle..

TTK.
Türk Soyunun Gizli Gücüne İNAN ve GÜVEN!

Çevrimdışı o.öcal

  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 556
  • TANRI DAĞINDA, UÇMAĞA VARDI...
Ynt: ÜÇOKLU BÖRÜ KAM YAZILARI
« Yanıtla #1 : 02 Eylül 2015 »
Yağmur damlalarını avucumuzda toplamak gibi olacak. Kolaylıklar diliyorum Sayın Üçoklu Börü Kam kandaşım.

UÇMAĞA VARDI..!
TANRI DAĞINDA...
ATSIZ ATA OTAĞINDA, ULU ATALAR HUZURUNDA DİZ VURMAKTA!

Çevrimiçi Üçoklu Börü Kam

  • Otağ Yöneticisi
  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 2234
Ynt: ÜÇOKLU BÖRÜ KAM YAZILARI
« Yanıtla #2 : 02 Eylül 2015 »
Türk Birliğini oluşturacak temel esasların başında dil birliği gelmektedir.
Türk topluluklarının lehçe, şive ve ağız farklılıklarıyla oluşan anlama güçlüğünü ortadan kaldırmak üzere, Türk Lehçeleri arasında karşılaştırılmalı sözlük çalışmaları başlatmak çok önemlidir.
On binlerce Türkçe kelime sırf şive, ağız ve lehçe farkları nedeniyle anlaşılmamakta, Türk'ün Türk’le anlaşması için başka bir yabancı dil kullanmak gereksinimi duyulmaktadır.
Dünyanın en zengin; duygu  ve düşünceyi anlatmanın en kolay olduğu dil şüphesiz ki Türk’çedir.
Türk aydınları Türkçe’nin diğer lehçelerini de öğrenip, o lehçelerdeki öz Türkçe kelimeleri alıp, kendi lehçesindeki yabancı kelimelerin yerine kullanmalıdır. Bu davranış hem Türkçe’nin yabancı kelimelerden arındırılmasına ve hem de ortak yazı ve konuşma dilinin oluşmasına ciddi katkılar yapacaktır.

Kaynak: DOKUNUN
Türk Soyunun Gizli Gücüne İNAN ve GÜVEN!

Çevrimiçi Üçoklu Börü Kam

  • Otağ Yöneticisi
  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 2234
Ynt: ÜÇOKLU BÖRÜ KAM YAZILARI
« Yanıtla #3 : 02 Eylül 2015 »
KINIYORUM!!!!!! TARİH SİZİ YARGILAYACAKTIR!!!!

Kendisini milleti uğruna feda eden kahramanlarına sahip çıkmayan milletler, yeni kahramanlar çıkartamayacaktır. Yeni kahramanlar çıkartamayan milletler ise, yok olmaya mahkumdur.

Özellikle akp iktidarıyla su yüzüne çıkan Türk düşmanlığı, iktidarın gücüyle daha bir cesaretli ve atak durum almış, memleketin öz evlatları kendi vatanlarında horlanıp suçlanır olmuşlardır.

Kendisini sevmesem de, Necip Fazıl'ın
"öz yurdunda garipsin,
öz vatanında parya
"
dizeleri birden bire dökülüverdi, dilimden.

Evet acı ama gerçek! Türk Milleti öz yurdunda garip ve parya durumundadır.
Bu hazin sonucun yegane sorumlusu yine Türk Milletidir.
Hiç boşu boşuna etnik azınlıkları suçlayıp işi  onların ihanetine bağlamaya hakkımız yoktur. Bu, işin kolayına kaçmak ve kendimizi kandırmaktan başka bir şey değildir.
Doğanın kanunudur; "her şey aslına rucû eder."
Etnik döküntüler doğal olarak, soysuz kanlarına uygun şekilde davranıyor.
Peki o yüce ve asil Türk Milleti ne yapıyor?
Cevap:
-- Uyuyor.!!!
Hem de derin ve ölümcül bir gaflet içinde, uyuyor!..

Başbuğ Atatürk'ün; "muhterem milletime şunu tavsiye ederim ki, başına geçireceği insanların kanlarındaki ve vicdanlarındaki cevheri asliyi tayin etmekten bir an uzak olmasın." sözleri ne kadar dikkate alındı.
Cevap:
--Hiç dikkate alınmadı.
Sanki Yüce Başbuğ bunu, laf olsun diye söyledi?!

Yalandan softaların, din bezirganlarının, ne idigü belirsiz sahtekarların din, iman, ümmet, din kardeşliği vb. gibi allı pullu laflarla gizledikleri gerçek çehrelerini tanımayı akıl bile etmeden ve hatta bu noktada milleti aydınlatmaya çalışan bir avuç aydın Türk Milliyetçisini; yine bu etnik azınlık menşeli sahtekarların jurnalleri istikametinde dışlayıp, itibar etmemekle, Türklüğün sinsi düşmanlarının, dümen suyuna girmiştir.
akp gibi bir anti laik, Türklük, Cumhuriyet ve Atatürk düşmanı etnik döküntü koalisyonuna, her iki kişiden birisinin oy vermesi, bunun en canlı ispatı ve delilidir.
Evet manzaranın tarifi bundan ibarettir.

Elbetteki bunları Türk Milletini suçlamak, hor ve hakir görmek için söylememekteyiz.
Kavgadaki delişmenlik ve cesaret kadar, sulh ve sükun döneminde de uyanık ve bilinçli olmak gereklidir.
Kanımızı akıtarak; milyonlarca Türk evladını vatana ve Türklüğe kurban ederek elde ettiklerimizi, sıradan sürüngenlerin sahte tavırlarıyla tezgahladığı sinsi oyunlarla, kaybediyoruz.

Biz bu ihanete, tarih boyunca, kaç defa uğradık?
Bilmem ki neden, tarihin acı gerçeklerini çabucak unutup, sahte cennetlerin büyüsüne kapılarak aldanmakta, kandırılmakta ve yeni baştan yüz binleri kurban ederek, dirilmek zorunda kalmaktayız?
Oynanan oyun çok basit ve sıradan zeka sahibi birisinin bile, çıplak gözle göreceği kadar, alenileşmiştir.

İnsanın en çok kanına dokunan şey ise, başımıza çorap ören bu soysuzlar güruhunun kahpelik ve hainlikten başka bir vasıflarının olmayışıdır. Evet, Büyük Türk Irkının mayasında kahpelik ve ihanet yoktur ama, kahpelik ve ihanetin ne olduğunu bilmesi gerekir. En azından defalarca maruz kalmamız sebebiyle, nerden ve kimden gelebileceğini, öğrenmiş olmamız icap ederdi.
 
Hani karşındaki düşman yiğittir, güçlüdür, akıllı ve zekidir, o zaman zorlanırısın.
İçimizdeki üç buçuk soysuzun hangisinde, buna benzer vasıfların kırıntısı var ki?
Denilebilir ki bu tezgahlar dışardan organize ediliyor. Evet doğrudur ama buna işbirlikçi olanlar, Türkün kapısına köpek olarak bile bağlamayacağı, bir avuç ve sıradan azınlıktır.
Zaten insanı kahreden de bu değil mi?
Yazık!. Hem de çok yazık...

İş yine Türk milliyetçilerinin omzundadır.
Her ne kadar meyve çürüse de çekirdek ve öz sağlamdır, çok şükür.
Gecemizi gündüzümüze katacak, benlikten öteye hiç bir kalıba gelmeyen eften-püften çekişme ve didişmelerden sıyrılıp, gerekirse kendi benliğimizden fedakarlık ederek, Türklük ruh ve manasını yeniden dirilteceğiz.
Bu görev Türk milliyetçilerinin üstünde vacip ve hatta farzdır.
Bu kutlu görevi layıkıyla yerine getirdiğimiz takdirde, içimize sızmış sahte ve şişirme kişiler(!)  bir safra gibi kendiliğinden dışarıya atılacaktır.
Sosyolojik bir kanundur: "Bir şeyin aslı ve orijinali yerinde değilse, onun yerini sahte modelleri doldurur"

Bir milletin milliyetçileri o milletin vicdanı, özü, çekirdeği ve ruhudur. Bu ruh yitirilmiş değildir. Sadece birlik ve beraberlikten yoksundur. Bu mahrumiyet; seslerin gür çıkmaması, yapılanların yerini bulmaması, Türkün gerçek gücünün alem-i cihana gösterilememesi demektir.
Türk Milliyetçileri, Hünkar Hacı Bektaşi Veli'nin dediği gibi  "bir olmalı, diri olmalı, iri olmalıdır" Bu birlik ve dirlik sağlandığı takdirde Türk Milleti başkalarına değil kendi öz evlatlarına inanacak ve itibar edecek; üç buçuk soysuz ve etnik döküntü de "Bozkurtsuz dağlarda, çakallık yapamayacaktır."

Bunu en son Şanlı Başbuğumuz Atatürk gerçekleştirdi ve Türk Milletini arkasına alarak, bütün dünyayı dize getirdi.
Türkçüler için bundan daha canlı, diri ve somut model yoktur.

Her şeye rağmen Türklük için, bir nebzecik bile olsa, emek ve gayret sarf edip, fedakarlık yapanlar; Büyük Türk Milletinin temiz ve pak sinesinde içli bir aşk gibi sakladığı evlatları içerisine katarak gönül tahtındaki yerine oturtacaktır.
Önemli olan;

Hakanların dikilmeli Altay’da tuğları,
Varsın cihanda olmaya görsün mezârımız.


diyebilen; ömrünü Türklük ülküsüne adamış, kara budundan adsız, sansız birer çeri gibi, uğraşa koyulmaktır…
Şu an Türk Milliyetçilerinin, Türkçülerin, Türk soycularının gütmesi gereken yegane anlayış, bu olmalıdır…

TTK
Türk Soyunun Gizli Gücüne İNAN ve GÜVEN!

Çevrimiçi Üçoklu Börü Kam

  • Otağ Yöneticisi
  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 2234
Ynt: ÜÇOKLU BÖRÜ KAM YAZILARI
« Yanıtla #4 : 02 Eylül 2015 »
"MHP’nin başına ‘çoluk çocuk sahibi’ bir genel başkan geçmeli"

MHP nin takip ettiği yol öyle bir çıkmaza girmiştir ki, MHP yi kurtarmak için başına kimi getirirlerse getirsinler, iflah olma şansı yoktur.

MHP 1969 dan itibaren sistematik olarak Türklükten ve Türkçülükten uzaklaşıp, sentezciliği resmi politikası yapmıştır. Yani MHP fikri seçimi ve ortaya koyduğu davranış biçimiyle tam bir Osmanlıcı partidir.

Osmanlıcı demek Atatürk önderliğinde gerçekleştirilen Türk aydınlanmasına ve bu büyük aydınlanmanın meyvesi olan Cumhuriyete karşı duruş demektir. Bakmayın öyle millet, milliyetçi, vatan vb. laflarına.. Bu laflar sadece aldatmanın kılıfıdır.

Türk Milletinin tarihi Ülküsü Türk Birliğidir. Türk birliği demek dünya üzerinde var olan bütün Türkleri din, mezhep, coğrafya ayrımı yapmaksızın bir tutup, tek bayrak ve tek devlet altında birleştirmektir.
MHP nin resmi ideoloji olarak ifade ettiği Türk-İslam Birliği söylemi bile Türk birliği ülküsünü terk ettiğinin en belirgin ispatıdır. Mozaik, sentez, çiçek bahçesi vs. söylemleri de işin cabasıdır.

Çok uzağa gitmeye gerek yok, Anadolu’da, öyle siyasi bir beklentisi ve hesabı olmayan sıradan bir MHP liye “Türk Birliği nedir?” diye sorun, alacağınız cevap “Müslüman (Sünni) Türklerin birliği ve bu birliğin diğer Müslüman milletlerle kuracağı birlik” benzeri cevap verecektir.

MHP eliyle 35 yılı aşkın bir zaman zarfında milyonlarca Türk; kan olarak değilse bile, ruh ve mana olarak Türklük kadrosu dışına çıkartılmıştır. İşin en kötüsü de bunların tedavi edilebilirliğinin imkansız olmasıdır. MHP eliyle ruh ve manasını kaybetmiş kişileri yok sayıp, bundan böyle yeni kuşak Türk gençliğinin MHP nin çarkları arasında yok olup gitmelerinin önüne geçmek için lazım gelenleri yapmak şarttır.

Yani sözün kısası MHP den Türklük, Türkçülük adına bir beklentisi olanlar artık bu beklentisinden vazgeçsin.
MHP Türk Milliyetçiliğinin önündeki en büyük engeldir.
Genel başkan kim olursa olsun, bu çürümüş ve tedavisi kabil olmayan yapıyı düzeltmesi, temel anlayışları değiştirmesi, olanaksızdır.
MHP böyle gelmiş, böyle gidecektir.
MHP nin sorunu genel başkanı değil top yekun zihniyeti ve yapısıdır.
Ha Koray Aydın olmuş, ha çiçek bahçecisi devam etmiş, ha daha başka birisi gelmiş olsa bile, değişecek bir şey olmayacaktır.

Biz MHP yi şunu, bunu bırakıp, asıl görevimiz olan Türk Milliyetçiliğini nasıl ayağa kaldırıp iktidara taşıyacağımıza ve tam bağımsız Türkiye’yi inşa etmenin çarelerine bakmalıyız.

TTK.
Türk Soyunun Gizli Gücüne İNAN ve GÜVEN!

Çevrimiçi Üçoklu Börü Kam

  • Otağ Yöneticisi
  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 2234
Ynt: ÜÇOKLU BÖRÜ KAM YAZILARI
« Yanıtla #5 : 02 Eylül 2015 »
BÜYÜK TÜRK DEVLETİ NE ZAMAN KURULACAK

Büyük Türk Devletinin ya da Türkçülerin ifadesiyle Türk Birliğinin ve ardın da Turan’ın gerçekleşmesi muhakkak ki, oldukça uzun ve meşakkatli bir süreçtir.

Başbuğ Atatürk önderliğinde başlatılan ve büyük ölçüde gerçekleştirilen Türk aydınlanması, aynı zamanda, Büyük Türk Birliğinin temelleri durumundadır.

Ancak ne var ki; Başbuğun uçmağa varmasını takip eden süreç, bu aydınlanmayı karartma ve yok etme faaliyetlerinin oldukça sistematik ve en üst düzeyde yürütüldüğü, bir dönemdir.
Bu süreç çeşitli değişiklikler arz etmiş olsa bile sonuç olarak işleyişin bütünü, Türk aydınlanmasının ortadan kaldırılması çalışmaları, kesintisiz olarak, günümüze dek getirmiş olup, günümüzdeki durum, hepimizin malumudur.

Bunca olumsuzluklara rağmen elbetteki yapacak şeyler, tamamen bitmiş  değildir.

İşe; Türk Milletine yeniden Türklük ruhu üfleyerek, başlamak gerekmektedir. Yeni baştan Türklük ruhu üflemenin önünde yetmiş yılın birikimi olan karşı direnç bloklarının oluşturulmuş olması işi güçleştirse de; içinde bulunduğumuz şartların 1919 şartlarından daha vahim olmadığı göz önüne alındığında, en azından işe koyulmak için gereken  psikolojik güç bulunmuş olmaktadır.

Türk aydınlanmasının diri ve hayata uygulanabilir şekli, Başbuğ Atatürk tarafından fikir ve eylem olarak net bir yapıya kavuşturulduğundan, bundan böyle başlatılacak yeni yapılanmanın referansları bu yapıdan  olduğu gibi alınabilecek durumdadır.

Başbuğ Atatürk’ün verdiği mücadele salt bir askeri başarıdan ibaret  olmayıp, aynı zamanda binlerce yıllık Türk kültür, medeniyet, tarih ve tecrübe birikimini yeni baştan harmanlayıp, çağın gerekleriyle örtüşen bir yapıya kavuşturmuş olması, Atatürk’ün asıl başarısı ve dikkate alınması gereken yönüdür.
İşte biz Türkçüler için, yegane model budur.

Hiç şüphesiz ki Büyük Türk İli, Anadolu Türklüğünün öncülüğünde, gerçekleşecektir.
Zira Anadolu Türklüğü; Türk Birliği için, hem devlet geleneği ve tecrübesi, hem demografik güç, hem Başbuğ Atatürk modelinin uygulama sahası ve hem de tarihi birikimiyle öncülük ve kuruculuk yapma görevini üslenebilecek, yegane potansiyeldir.
Bu tespit mensubiyete bağlı bir temenni değil, tarihi ve sosyolojik gerçekliktir.

Hal bu iken, öncelikli iş ; Türkiye Türklüğünün emperyalist ve işbirlikçi etnik azınlıkların tasallutundan, kurtarılmasıdır.
 Bu noktada görüntü, her ne kadar olumsuz bir tablo çizmiş olsa da; Türk aydınlanmasının yegane koruyucu ve kollayıcı gücü olarak diri ve dimdik ayakta olan Türk Silahlı Kuvvetlerinin varlığı, büyük bir avantajdır.

Demokrasi, insan hakları, ifade özgürlüğü, anayasal vatandaşlık gibi kavramlar Türklüğün aleyhine işletilmekte olan önemli istismar kaynaklarıdır.
Bu istismar kaynakları ne yapılıp edilip, yok edilmelidir.
Bu istismar kaynakları, ab güdümlü politikaların uygulanmasıyla, bölücü-dinci unsurları daha da güçlendirerek, büyük kitlesel blokları doğurmuştur.
Artık herkes biliyor ki etnik bölücü ve ayrılıkçı hareketler, dinci ve irticacı anlayışla dirsek teması halinde ve hatta ittifak etmiş durumdadır.

Bu olumsuzlukları ortadan kaldırmak için, halen geçerli olan anayasal ve hukuki düzen işletilmelidir. Bu işleyişi temin edecek ve Türklük lehine çalıştıracak yegane güç Türk Silahlı Kuvvetlerinin fikri ve maddi desteğini alabilecek, Türkçü kadrolardır.

Günümüz itibariyle Türkçüler dağınık ve siyasi olarak da,  organize değildir. Bu Türkçülük açısından çok büyük bir eksikliktir.
Türkçü yapılanmanın fikri problemlerinin olmamasına karşın, ciddi ayrışmalara sebebiyet veren, yorumlama problemleri vardır.

Daha Türk Milletiyle kucaklaşmayı ve Türkçülüğün ne demek olduğunu, millete anlatabilmeyi başaramamış olan Türkçüler öncelikli olarak, Türkçülüğü hayata ve devlet yönetimine uygulanabilir bir yapıyla sistemleştirmek ve güncelleştirmekle işe koyulmalıdır. Bunun için büyük çaplı çalışmalara gerek yoktur. Zira bunun referansı mevcuttur. Bu referans, Başbuğ Atatürk’ün  gerçekleştirdiği, Türk Aydınlanmasıdır.

Türk aydınlanmasının karartılma ve yok edilme çalışmalarının hatırı sayılır mesafeler kat ettiği gerçeği göz önüne alınırsa, en azından ne yapılacağı daha kolay ve çabuk belirlenecektir.

Ana hatlarıyla işe şu esaslardan başlayabiliriz.:

Türk Gençliğine Türk Milliyetçiliği  ve soy bilinci aşılanmalıdır.
Türk milliyetçiliğini istismar edip ümmet, sentez, mozaik, Avrupa birliği vb. gibi yollara saptıranların elinden bu temsil alınmalı, bunların gerçek yüzü Türk Milletine tanıtılmalıdır.

Etnik azınlıkların devlet yönetimindeki kadrolaşmalarıyla elde ettikleri güç ellerinden alınıp, etnik azınlıkların din kisvesiyle yaptıkları yıkıcı ve işbirlikçi eylemleri Türk Milletine deşifre edilmelidir.

Seri bir şekilde, bütün vatan sathında Türkçü teşkilatlanmaya gidilip, bu teşkilatlar eliyle hem Türklük üzerine oynanan oyunlar anlatılmalı ve daha önemlisi, orijinal Türk Milliyetçiliği bilinci diri tutularak, kitleselleştirilmelidir.

Hayatın bütün boyutlarıyla ilgilenecek şekilde sivil toplum kuruluşları, kanaat birlikleri ve psikolojik direnç organizasyonlarına gidilmelidir.

Özellikle öğretmen yetiştiren ve stratejik öneme haiz devlet kadrolarında istihdam edilecek yüksek öğretim programlarına Türk Milliyetçilerinin, organize bir biçimde yerleştirilmesi, bu öğrencilerin öğrenim ve barınma giderlerini karşılayacak maddi olanakların temin edilmesi yoluna gidilmelidir.

Basın, yayın ve enformasyon alanındaki eksiklikler giderilerek kitle iletişimine hakim olunmalıdır.

Türkiye dışındaki Türklere ilmi ve akademik olarak belirlenmiş stratejilerle ulaşılarak top yekun Türkçü dirilişinin ve Türk birliğinin temellerini atmak amaçlı ön hazırlıklar başlatılmalıdır.

Ülke genelinde yaygın olarak kuruluşu tamamlanmış teşkilatlar ve diğer sivil toplum örgütleri vasıtasıyla oluşturulan potansiyel güç ,sivil baskıya dönüştürülerek karşı güçlerin psikolojik ve moral çöküşleri sağlanmalıdır.

Çok ivedi olarak siyasi organizasyona gidilmelidir.
Zaten yukarıda sıralanan hususlar gerçekleştirildiği takdirde bu siyasi yapı meclise çoğunluk olarak girebilecek güç demektir ki, meclis çoğunluğunu sağlamış olan Türk Milliyetçiliği, geriye dönük karartma ve yıkımları tamir ederek Türk Aydınlanmasını tekrardan Başbuğ Atatürk’ün bıraktığı konuma kavuşturacak ve kaldığı yerden daha  ilerilere taşıyarak, tam bağımsız Milliyetçi Türkiye’yi  yeniden inşa edecektir.

Tam bağımsız Milliyetçi Türkiye; sahip olduğu siyasi, askeri ve ekonomik gücüyle Türk Birliğini kurmayı başarabilecek yegane güç demektir.

Yukarıda anlatılanlarla ortaya konulduğu gibi, büyük Türk İlinin anahtarı Türkiye’dir ve ne yapıp edip, Türkiye’nin ayağa kaldırılması şarttır.

Türkiye ayağa kaldırılmadığı sürece Türk birliği de, Turan da hoş ama, boş bir hayaldir.

Tek çare ve yegane yol, Türkiye’yi ayağa kaldırarak, tam bağımsız ve Milliyetçi Büyük Türkiye’yi kurmak ve yönetimini Türk çocuklarının eline vermektir.

İşte o gün, ne Türk Birliği hayaldir, ne de Turan…

TTK.

Türk Soyunun Gizli Gücüne İNAN ve GÜVEN!

Çevrimiçi Üçoklu Börü Kam

  • Otağ Yöneticisi
  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 2234
Ynt: ÜÇOKLU BÖRÜ KAM YAZILARI
« Yanıtla #6 : 02 Eylül 2015 »
12 Eylül Mahkemeleri Tarafından Asılan Türk Milliyetçileri

12 Eylül sehpalarında uçmağa varan azizi şehitlerimizi, rahmet ve şükranla yad ederiz.
Mekanları uçmak olsun.
Türk ırkı sağolsun!!!

Kenan Evren'in denge ve eşitlik(!) namına: " bir sağdan, bir soldan astırıyorum, asmayıp da besleyelim mi? " sözleri hala kulaklarımda çınlıyor.

12 Eylül'ün her türlü kıyım ve işkencelerinden nasibini almış birisi olarak, söyleyeceğim şey şudur:
İhtilal yönetimi Türk Milliyetçilerini esir kaplarından geri kalmayan yerlerde tuttu, dövdü, çarmıhlara gerip insan vicdanın kaldıramayacağı işkenceler yaptı, yarı aç yaşattı, hürriyetini gasbetti, kötü yaşam koşulları nedeniyle, onlarca Türk evladının yaşamlarını yitirmesine neden oldu, denge ve eşitlik(!) namına: " bir sağdan, bir soldan astırıyorum, asmayıp da besleyelim mi? " diyerek civanlara kıydı...

Olsun, bu bizim memleketimizdi.
Memleketin zindanları bile kutsaldı...

Güneşler, dar ağaçlarının üzerine doğmuştu...
Varsın doğsun ,zaten vatana kurban değimliydik?

Dövüyorlar, hakaret ediyorlar, esir muamelesi yapıyorlardı...
Varsın olsun; devletimizdi, babamızdı; belli ki babamız bizi, terbiye etmek istiyordu.
…………
…………..........
Hepsine eyvallahtı...

Lakin; iş bundan ibaret  ve bizim bildiğimiz gibi, değildi.
Ellerimize kalın iddianameler tutuşturulup "anayasal düzeni değiştirip, devleti yıkmaya,......" suçlarına muhatap bırakmışlardı.
İşte bu olmamıştı. Böyle bir şey olamazdı, olmamalıydı!!!
Evet olmamalıydı!..
Ama, olmuştu…

Bir Türk evladı Uğruna öldüğü devleti yıkmakla, nasıl suçlanabilirdi?
İşte bu acı gerçek Türk Milliyetçilerini yakmış ve o zaman ölmüşlerdi....

Her şeye rağmen Türklük ve Türk vatanı var olsun...
Bu memleketin zindanları, idam sehpaları, mezarları bile kutsaldır…
Türk ırkı sağolsun!!!

TTK.
Türk Soyunun Gizli Gücüne İNAN ve GÜVEN!

Çevrimiçi Üçoklu Börü Kam

  • Otağ Yöneticisi
  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 2234
Ynt: ÜÇOKLU BÖRÜ KAM YAZILARI
« Yanıtla #7 : 02 Eylül 2015 »
TÜRK DİL BAYRAMININ 75. YILI KUTLU OLSUN

Güzel dil Türkçe bize,
Başka dil gece bize.


Dil bir kimliktir. Milletimizin her bireyi dil  bilincİne sahip olmalı ve bütün kültürel değerlerimiz için olması gerektiği gibi, dil konusunda da hassas davranmalıdır.

Uluğ Bilge Ziya GÖKALP Ata'mızın:

Türklüğün vicdanı bir
Dini bir,vatanı bir
Fakat hepsi ayrılır
Olmasa lisanı bir...


dizelerinde dile getirdiği gibii; Dilini yitiren milletler, kimliğini de yitirmiş demektir.

Ağzımızda annemizin sütü kadar temiz ve helal olan güzel Türkçemizi korumak ve geliştirmek her Türkçünün başta gelen görevlerindendir.

Büyük Türk Milletinin Dil Bayramı, kutlu olsun!..

TTK.

Türk Soyunun Gizli Gücüne İNAN ve GÜVEN!

Çevrimiçi Üçoklu Börü Kam

  • Otağ Yöneticisi
  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 2234
Ynt: ÜÇOKLU BÖRÜ KAM YAZILARI
« Yanıtla #8 : 02 Eylül 2015 »
TORUN TANIMAYA DEVAM EDELİM-3 TÜRKAN SAYLAN KİMDİR?

Bu ve benzeri kanı bozuk ve ırzı kırık etnik döküntüler; yıllardır tek bir amaç uğrunda yoğunlaşmaktadırlar. O amaç:
"Büyük Türk Milletini temel değerlerinden uzaklaştırmaktır."
Bunu nasıl yaptıklarını yer aldıkları kuruluşlardan bile anlamak mümkün.
ADD (Atatürkçü Düşünce Derneği) nin aktif kadrosu içerisinde yer alarak, adeta bir truva atı gibi, Başbuğ Atatürk'e, Türk aydınlanmasına ve Cumhuriyete ihanet halindedirler.

Bu gün; bu soyu kırık, döküntülerin sinsi taktikleri, devleti kuran ana unsur olan Türk Soyunu, yönetimden uzaklaştırmayı başarabilmiştir.
Aldıkları Atatürkçü kimlikle sergiledikleri tavırlar, gerçeği bilmeyen topluluklar tarafından, bunların şahsında menfi bir kanaatin oluşmasına, Şanlı Başbuğ Atatürk’ün din düşmanı gibi görünmesine, laikliğin din karşıtlığı gibi algılanmasına neden olmuştur.
Bunlar tam anlamıyla heteredoks batini anlayışlarla hareket edip, gerçek kimliklerini ve maksatlarını ustaca gizleyerek  kelimenin tam anlamıyla truva atı vazifesi görmektedir.

Biz Türklüğün çekirdeği ve ana mayası olan Türk çocuklarına düşen önemli görevlerden biriside; bu alçak ve kahpe mahfilleri birer birer deşifre ederek, etkisiz kılmaktır.

Bu turva atlarının çeşitli zaman ve zeminlerde, sudan sebep bahanelerle Türk Milliyetçisi ve Türkçü kadrolara, aşağılama ve horlama amaçlı olarak; kafatasçı yaftalarını yapıştırmalarının yegane gayesi, "göz hasmını da bilir, dostunu da" gerçeği dahilinde, Türkçü kadroları suçlayıp, milletin gözünden düşürerek, bertaraf etmek ve böylelikle, peşin tedbirler almak, içindir.
Türklüğün gizili gücü olan Bozkurt  ruhu yaşamakta ve biz; temiz, mağdur ve muzdarip Türk çocuklarının mayalarında, Türklüğün yarınlarının teminatı olarak inkişaf edeceği müsait zaman ve zemini kollamaktadır.

Her Türkçü bir bayraktır, Bozkurt ruhudur; Türk Milletini diriltip yarınlara taşıyacak, hayat tohumudur.
Bütün Türkçüler, kendilerinde var olan bu kutlu değerlerin bilincinde olarak hareket etmeli ve organize faaliyetlere başlamalıdır.
Türklük ruhu var oldukça, Büyük Türk Milleti var olmaya devam edecektir.
Türklük ruhunu yaşatmak; asil kanımıza karşı, üzerimizdeki en büyük sorumluluktur.

TTK
Türk Soyunun Gizli Gücüne İNAN ve GÜVEN!

Çevrimiçi Üçoklu Börü Kam

  • Otağ Yöneticisi
  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 2234
Ynt: ÜÇOKLU BÖRÜ KAM YAZILARI
« Yanıtla #9 : 02 Eylül 2015 »
https://www.hunturk.net/forum/index.php?topic=2561.msg16477#msg16477

Dilin ne denli önemli bir unsur olduğunu en iyi bilenlerin başında, şüphesiz ki, Başbuğ Atatürk geliyordu.

Başbuğ Atatürk'ün hemen hemen en çok vakit ayırıp, destekleyerek, üzerinde durduğu kurumların birisi; Türk Tarih Kurumu, diğeri ise Türk Dil Kurumudur.

Türklüğün Başbuğlar kadrosu içerisinde; Türklük bilinci en yüksek kişilerin başında gelen son Başbuğ Atatürk:

"Dilimiz çok zengindir, güzeldir. Bunu ortaya çıkaracaklar, sizin gibi duygusu derin, yorulmaz Türk gençleridir. Türkçemizi günün en ileri bilgi dili yapmak, değerli araştırmanızdan beklenir. Sizlere uğurlar dilerim.”

sözleriyle; Türk istiklal, istikbal ve cumhuriyetini emanet ettiği Türk Gençliğine, aynı görev bilinci ve büyüklüğüyle, Türk Dilini geliştirme ve yüceltme görevini de vermiştir.

Türk Dilini geliştirip, yüceltmek; Türk Dili demek, Türklük demektir bilinciyle; Türk Milliyetçilerinin, Türkçülerin ve Türk Soycularının asli görevlerindendir.

TTK.
Türk Soyunun Gizli Gücüne İNAN ve GÜVEN!