TÜRKLÜK ve TÜRK DÜNYASI OTAĞI > TÜRK - TURAN DÜNYASI

İngiliz Atları Aslında Türk Atı mı?

(1/2) > >>

YALNIZKURTKARAGÜLLE:
İngiltere Cambridge Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Donna Landry, Osmanlı'dan günümüze Türk atlarıyla ilgili yaptığı araştırmaları bir kitapta topladı.
Bir etkinliğe katılmak üzere Bursa'ya gelen Donna Landry, AA muhabirine yaptığı açıklamada, İngiltere ve zaman zaman ziyaret ettiği Türkiye'de atlarlailgili yıllar süren birçok araştırma yaptığını söyledi.Özellikle İngiliz atlarının yapısını, nereden geldiğini, dayanıklılığını, çok tercih edilmelerindeki nedenleri görmek amacıyla çalışma yürüttüğünü ifade eden Landry, araştırmaları sırasında bazı Avrupa ülkeleri kadar Türkiye'ye de çok fazla önem verdiğini bildirdi.

Landry, çalışmalarında sadece İngiliz atları değil, Osmanlı, Türk ve Arap atlarını da ele aldığını dile getirerek, şöyle konuştu:"Bu araştırmalar bir kitapta toplandı. Burada genellikle İngiliz atlarının kökeninin nereden geldiğini anlattım. Asıl önemlisi İngiliz atlarının kökeninde Türk atları olduğunu belirledik ve buna geniş yer verdik. Türkiye'deki Arap ve İngiliz atları dışındaki atlara da baktık. Araştırmalar çok ilgi gördü.

Elimdeki bilgileri Avrupa'daki bazı üniversitelerin öğretim üyeleriyle paylaştık."İngiltere'ye giden ilk atProf. Dr. Donna Landry, araştırmalarda elde ettiği sonuçlara göre İngiltere'ye ilk atın Osmanlı döneminde, 1650-1750 yıllarında gittiğini belirterek, şunları kaydetti:"O dönemlerde İngiliz atları ya küçük boydalar ya da oldukça büyükler. Büyükler at arabalarında kullanılıyor. At arabası dışında ulaşım ve savaşta kullanılacak dayanıklı atları yok. İngiltere, Türkiye'den aldığı atları ıslah ediyor, yetiştiriyor ve bugünkü konumuna getiriyor. Dünyanın ilgi duyduğu İngiliz atları aslında, 1650'den sonra bu topraklardan gitmiş Türk atlarıdır.

Sadece İngiltere değil Avrupa'nın büyük bölümünde yaşayan atların kökeni Türk atlarına dayanıyor."Landry, Türk atlarının çok dayanıklı oldukları için dünyada en fazla tercih edilen atların başında geldiğini ifade ederek, "Uzun yol gidebiliyorlar. Yorulmadan, üzerindeki yükü uzun mesafeler taşıyabiliyorlar. Kökenleri, oldukça sağlam. Dünyanın birçok yerine yayılmış durumdalar" dedi.
http://www.gazeteci.tv/ingiliz-atlari-aslinda-turk-ati-mi-93916h.htm
 :turan:
http://www.youtube.com/watch?v=Kq82GzFn7DU&feature=related (Araz Elses - Gökbörü)

Çağrıbey:
Türkler için at, en yakın can yoldaşıdır.
Atı ilk defa insanlığa tanıtan da Türklerdir.
Türkler Bozkurtlara bakınmaktan, kır atlara dokunmaktan bahtiyarlık duyan bir budundur.
Atların ana vatanı ve ilk yurdu bugün Türkmenistan Türk coğrafyasında bulunan Ahkal Teke' dir.
Hatta Türkmenistan devlet armasında Akhal Teke atının resmi bulunmaktadır.




Ne Mutlu Türk doğup, Türk gibi yaşayana...

Saygılarımla.

Çağrıbey.

tungatonyukuk:
Çağrıbey andamın da dediği gibi Atları dünyaya tanıtan Tanrıkut Türklerdir.Türkler atların gerek hem etinden,hem sütünden hemde binek ve savaşlarda silah yerine kullanmışlardır vede öbür topluluklara örnek olmuşlardır.

Atlar çoğu Türk gencinin hayallerini süsleyen Bozkurt kadar kutsal bir değerimizdir.

TTK.

TÜRK-KAN:
http://www.byerleyturk.org/arastirmalar/64-byerley.html

Byerley Türk Efsanesi (1678- 1703)
 Pazar, 02 Mayıs 2010 01:00 | Erhan Gökbayrak tarafından yazıldı. |

Erken yaşta Osmanlı ordusu ile gittiği savaş meydanlarından, İngiltere'de başarıdan başarıya koştuğu yarış sahalarına, Thoroughbred ırkının temel üç aygırından birincisi oluşundan, atlarda cesaret ve hızın sembolü olarak haklı bir şöhrete uzanan bir hayat. Ve Thoroughbred ırkı içinde sayısı gün geçtikçe azalıyor olsa da günümüze kadar uzanan bir soyun kurucusu. İşte Byerley Türk Hayatın ilk sekiz yılı (bazı kaynaklara göre 10 yılı) savaş meydanlarında geçen bu at, bir Osmanlı zabiti olan sahibi ile 1683 yılında II. Viyana kuşatmasına katılmış. Daha sonra Buda Kuşatmasında Avusturya ve müttefiklerinin Buda'yı geri alması sonucunda esir düşen seyisi ile birlikte, Yüzbaşı Robert Byerley tarafından alınıp, İngiltere'ye götürülmüş. Yaşamının yaklaşık ilk on yılını savaştan savaşa tehlike içinde geçiren bu at, doğumundan itibaren onun bakımını yapan ve onu sevgiyle özen gösteren seyisi hep yanında olmuştur. Robert Byerley'in bu atı seyisi ile birlikte alıp götürmesinin sebebi ise Türk atlarının dayanıklılığı, hızı, akıllı oluşunun yanında inatçılığı ve seyisi ya da binicisi dışında kimseyi yanına yaklaştırmadığını biliyor olmasındandır. Seyisi bir yıl kadar Byerley Türk ile birlikte İngiltere'de kalmış sonra ortadan kaybolmuştur. Bu kısa süre zarfı içinde İngilizler ondan atın sevgiyle nasıl terbiye edildiğini öğrenmişler ve ata saygı gösterilmesi gerektiğini anlamışlardır. Adının ne olduğunu bilinmeyen bu seyis o bölgede diktiği ceviz ağaçları ile günümüzde hâlâ anılmaktadır. Byerley Türk seyisinin ortadan kayboluşundan sonra haftalarca dünyaya küsüp, bir matem içine girmiş olması Yüzbaşı Byerley'i endişeye sevk etmiş olsa da zaman içinde Byerley Türk'ün güvenini kazanmayı başarmıştır.

Byerley Türk yeni sahibi ile Kral III. William'ın İrlanda seferine ve Boyne Meydan Savaşına da katılmış. Bu savaşlarda da cesareti ve dayanıklılığı ile sahibinin başarılı olmasında nemli rol oynamış. Byerley Türk, yeni sahibi ile de iki yıl kadar savaş meydanlarında boy göstermiştir.

Byerley Türk'ün Türkçe bir ismi de var. Azarax. Anne ve babasının isimlerinden oluşturulan bu isim, babasının Ateş olan isminin ilk harfi A ile annesinin Zarif olan isminin Zar kısmının birleştirilmesi sonucunda ateş çocuğu anlamına gelen Azarax ismi üretilmiştir. Dönemin ressamlarından John Wootton tarafından resmedilen Byerley Türk hiç değişik renkte lekesi olmayan siyah bir at olarak resmedilmiş ve kayıtlarda çoğu yavrusunun da kendiyle aynı renkte olduğu yazıyor. Byerley Türk'ün rengini kendi gibi siyah olan annesi Zarif'ten aldığı söyleniyor. Zira Byerley Turk gibi savaş meydanlarında zorlu mücadeleler geçirmiş babası olan Ateş demirkır bir safkan.

İngiltere'deki en eski yarış kayıtlarında Byerley Türk'ün ilk olarak 1690 yılında yarış koşmaya başladığını görüyoruz. Bu tarih bize Byerley Türk'ün 10 ya da 12 yaşlarında yarış sahalarına geldiğini gösteriyor. Kuzey İrlanda'da düzenlenen Kraliyet koşusunu kazandıktan sonra bütün yarışçılar ve yetiştiricilerin dikkati Byerley Türk üzerine yoğunlaşıyor ve aygır olarak birçok talep almaya başlıyor. Byerley Türk'ün ilk tayı 1701 yılında doğan Basto'dur. Basto yarış sahalarında 1708-1710 yılları arasında başarılı yarışlar yapmış bir isim ama Byerley Türk hattının devamını sağlayan asıl isim ise bir başka oğlu Jigg. Kayıtlarda Basto ile aynı yıl doğduğu görünen Jigg'in 1718 doğumlu oğlu Partner (Crofts Partner) hem güçlü bir yarış atı hem de başarılı bir aygır olarak soyun devamını sağlayan isim olarak tarihteki yerini alıyor. Crofts Partner'ın 1743 doğumlu oğlu tartar 5 yaşında kazandığı önemli yarışlardan sonra sahip değiştirip bu ismi almış. Sahip değiştirdikten sonra da başarılı yarışlarına devam eden Tartar hara yaşamında ise Blaze'in kızı Cypron'dan Herod'u (King Herod) vererek bu soyun devamında önemli kilometre taşlarından bir olmuş.

İngiliz atı (Thoroughbred) ırkı Byerley Türk, Darley Arabian ve Gololphin Barb isimli üç temel aygırın İngilizlerin çeşitli coğrafyalardan getirdikleri kısraklarla (bunlar içinde Akhal Teke kanı taşıyan Maneki atı kısrakları da var) eşleştirilmesinden meydana gelen bir ırktır. Irkın kurucu isimleri bu aygırlar olsa da ırkın oluşmasında kullanılan başka aygırlar da vardır. Brownlow Türk, Hautboy, Spanker, Lister Türk, Harpurs Barb,  Leedes Arabian, Darcy Yellow Türk, Muslo Türk bu isimlerden bazılarıdır. İngiltere'de daha sonra bir atın safkan Thoroughbred sayılabilmesi için Byerley Türk'ün torununun torunu olan Herod (1758) , Godolphin Arabian'ın torunu olan Matchem (1748) ve Darley Arabian'ın torunu olan Eclipse (1764) kanlarından soyundan gelme şartı konulmuştur.

TÜRK-KAN:
Türkmenistan'da Ahal Teke atları...











Navigasyon

[0] Mesajlar

[#] Sonraki Sayfa

Tam sürüme git