GENEL KONULAR OTAĞI > GÜNCEL

Siyasal İslamcılığın Beslendiği Kaynaklar!

<< < (10/16) > >>

Üçoklu Börü Kam:

--- Alıntı yapılan: Turan Savaş - 20 Mart 2011 ---Muhammet Esed, ya da gerçek adıyla Leopolde Weiss adlı Avusturya Yahudisi mühtedinin fikirleriyle en çok etkilediği kişilerin başında yer alan başbakan Erdoğan’ın söylem ve eylemleri hocası ve akıl danesininkiyle birebir örtüşmüyor mu?
Ne diyordu başbakan?
“Ulemaya danışılacak. Ulema ne diyorsa o olur!”
“Buna mecelle (şeriat hukuku) karar verecek!”


Börü Kam


--- Alıntı sonu ---

Yıllar önce yazılanlar, gelinen nokta itibariyle, birer birer hayata geçmemiş mi?
Türkiye sesizce rejim değiştirdi de kimselerin haberi bile olmadı. Bir şeyler yapmasını beklediğimiz birileri için de özlenen sonuç AKP si yani tayyip eliyle işletilen yoldu belki de.
Sanırım biz boş beklentiler içerisinde olduk. Yani Türk Milletinin güvendiği dağlara karlar yağdı.

TTK.

Üçoklu Börü Kam:

--- Alıntı yapılan: Turan Savaş - 20 Mart 2011 ---Muhammet Esed, ya da gerçek adıyla Leopolde Weiss adlı Avusturya Yahudisi mühtedinin:

    “Allah ve Resulü adına insanları yöneten ve şeriatın emirlerini yerine getiren hükümet, halkın ve devletin selameti böyle bir uygulamayı gerektirecek olursa, kişilerin hayatları ve malları dâhil olmak üzere, halkın sahip olduğu her şeye el koyabilir”

fetvası anında Türkiye’de ki siyasal İslamcılarda yankı bulmakta, bu fetva temeline dayalı olarak kendilerinden olmayan ya da yanlarında bulunmayan herkesin malları üzerinde kendilerini hak sahibi olarak görebilmektedirler.

Börü Kam


--- Alıntı sonu ---

Gelinen nokta itibariyle, yukarıda sıralan şeyler sessiz sedasız ve hiç bir dirençle karşılakmaksızın birer birer hayata geçmiyor mu?
Dahasının da olduğunu söyleyelim ki birilerinin nereye doğru tepe taklak gittiğini çok daha geç kalmadan anlamasına, belki, yararı olur.

TTK.

Üçoklu Börü Kam:

--- Alıntı yapılan: Turan Savaş - 20 Mart 2011 ---Muhammet Esed, ya da gerçek adıyla Leopolde Weiss adlı Avusturya Yahudisi mühtedi verdiği fetvalar zincirlerin bir tanesinde de:
“başkanlık sisteminin İslami bir uygulama”
olduğuna hükmedecek ve bu fetva başbakanda anında yankı bulacaktı.

TTK.

Börü Kam


--- Alıntı sonu ---

Ta başından beri tayyip eksenli akp sinin bir haçlı batı projesi olduğunu söylemekten dilimizde tüyler bitti.
Yüzlerce canın, asgari ücret karşılığında, bir lokma ekmek uğrunda diri diri maden çukurlarına gömüldüğü bir memlekette milyarlarca dolar paralar dökülerek firavun sarayları yaptırmak gayretini tetikleyen tek şey: Cumhuriyetin feshedilerek ne olduğunu sadece tayyibin patronlarının bildiği ve adına başkanlık sistemi denilen, asla Türk'e göre olmayacak, bir yönetim ve rejim oluşturulmasıdır.

TTK.

Üçoklu Börü Kam:
Milletimiz çok büyüktür.
Hiç korkmayalım.
O esaret ve aşağılığı kabul etmez.
Fakat onu bir araya toplamak ve kendisine:
"Ey millet! sen esaret ve aşağılığı kabul eder misin?"
Diye sormak lazımdır.
Ben, milletin vereceği cevabı biliyorum.
Ben, milletin büyüklüğünü biliyor ve bu sual karşısında, onun, o suali soran çocuklarını canı gibi seveceğini ve alınlarından öpeceğini biliyorum.
Ben biliyorum ki bu millet, kendisine bu suali soran çocuklarının, hep o esasa dayanan çare ve hazırlıklarını canla, başla kabul edecektir.
Onun için işte ben şimdi bu yoldayım, onun çok sağlam bir yol olduğuna kani olarak...!
Gazi Başbuğ M. Kemal ATATÜRK - Ankara - 1920

----------------------------------------------------------------------------

Türk Milleti bağrından çıkarttığı oğullarından, tıpkı Ulu Bağbuğ Atatürk Ataları gibi:
"Ey millet! sen esaret ve aşağılığı kabul eder misin?"
Diye sorarak, önüne geçip, yol göstermesini beklemektedir.

Türk oğullarının mayasında bu vardır, biliyor ve inanıyorum.
Artık davranmak vaktidir.
Haydi Türkoğlu davran!
Tarihi görevin seni bekliyor!

TTK.

Üçoklu Börü Kam:



Emperyalizmin Silahsız Kuvveti Siyasal İslamcılıktır.

Büyük dinlerin değişmez ilkelerinin sayısı, sonradan eklenip bitiştirilen yığınlarca dinsel literatürle kabartıldıkça, din ile siyaset arasındaki kalın çizgi gittikçe incelmiş, ufalmış ve son yüzyılda iyice yok olmaya yüz tutmuştur.
Bu durum özellikle İslam dünyası için geçerlidir.
Siyasal İslamcılık, en kestirme deyimle Tanrı’ya bir ahlak otoritesi payesini az görüp siyasal bir otorite bağışlamak kaygısını taşır.
Bu kaygının başını çekenler, siyasal örgütlenmeye varan sözde “sivil toplum kuruluşları” aracılığıyla cemaatten tarikata, oradan da siyasete terfi ettirilen siyasallaşmış bir din yaratırlar.
İşte bu son yüzyılda İslam dünyasında yaratılan bu dinin adı, siyasal İslamcılıktır. 
Bu aşamadan sonra hem din, hem de onun bağlıları için yatay ve dikey sömürü evresi başlamıştır.
Yatay, kendi içinde sömürü çarkıdır.
Dikey de,  emperyalizmin siyasal İslamcılık sayesinde kurduğu sömürü düzenidir.
Siyasal İslamcılığın sivil karakolları olan cemaatler artık ister istemez emperyalizmin silahsız kuvvetlerine dönüşmüştür.

Prof. Dr. Şahin FİLİZ

Bu çok önemli akademik yazının tamamı İçin: gazete2023 sayfasını ziyaret ediniz.

TTK.

Navigasyon

[0] Mesajlar

[#] Sonraki Sayfa

[*] Önceki Sayfa

Tam sürüme git