Türkçü Turancı Otağ

TÜRKLÜK ve TÜRK DÜNYASI OTAĞI => TÜRK KÜLTÜR ve MEDENİYETİ => Konuyu başlatan: Antepli Bozkurt - 15 Şubat 2012

Başlık: İLLERİMİZİN TATLI AĞIZLARI
Gönderen: Antepli Bozkurt - 15 Şubat 2012
                                                   BAŞLANGIÇ

Bir dilin tarihi, bölgesel, siyasi sebeplerden dolayı ses, yapı ve söz dizimi özellikleriyle ayrılan kolu. Yada bir dilin, tarihî gelişim sürecinde, bilinen dönemlerden önce o dilden ayrılmış ve farklı biçimde gelişmiş kolları.

Lehçe kendi kelime dağarcığı ve grameri olan sözel (sözlü veya işaretli olan ama mutlaka yazılı olmayabilen) bir iletisim sistemidir; ağız da denmektedir. Genellikle lehçe, şive, ağız terimleri birbirine karıştırılmaktadır. Lehçelerdeki değişik özellikler, ayrılış dönemleri bilinemediği için açıklanamamaktadır. Örneğin, Türk dilinden bilinmeyen bir dönemde ayrılan Yakutça ve Çuvaşça iki ayrı lehçedir. Üçüncü lehçeyse Çağatayca, Kıpçakça, Azerice, Türkiye Türkçesi gibi bilinen şiveleri kapsamaktadır. Ayrıca Kırgız Lehçesi ve Kazak Lehçesi de örnek verilebilir.


Örnek: Türkçe'de : "Gelmek" kelimesi;
Azeri Türkçesinde : Galmak,
Kazak Türçesinde : Kelüv,
Özbek Türkçesinde : Kelmak
Uygur Türkçesinde kalmak


Ağız

Ağız, bir şive içinde oluşan, ses ve söyleyiş değişikliklerine dayanan küçük kollara, bir ülkenin çeşitli bölge, il veya ilçelerinin sözcükleri söyleyiş bakımından birbirinden ayrı olan konuşmalarına verilen ad. Aksan. Örneğin; Ege Ağzı'nda genellikle "biliyorum" sözcüğü yerine "biliyom" kullanılır.

Günlük kullanımda şive ile ağız birbirine karıştırılmaktadır. Oysa ağız, tanımda da görüldüğü gibi, şive içinde ele alınmaktadır. Somut bir örnek vermek gerekirse, Türkiye Türkçesi bir şivenin, Konya ağzı ise, bu Türkçe içinde, bir bölgede görülen söyleyiş farklarının adıdır. Söyleyiş farkları da salt bölgeler ya da kentler arasında görülmez. Köyler arasında bile bu tür ayrılıklara rastlanabilir. Söz konusu olan, biçimsel bir başkalık değil, bir ses değişimidir. Söz gelimi, Karadeniz ağzında "g" sesinin "c" gibi çıkarıldığı görülür: "Celdum", "cittum". Aynı ağızda, ekteki düz seslinin "ı", yuvarlak sesli "u" olması da bir ağız özelliğidir. Ağız dediğimiz bu söyleyiş farklarının oluşumunda, kişilerin konuşma ve işitme organlarından coğrafî özelliklere, toplumsal yaşayışa dek çeşitli etkenler söz konusudur. Belli ve ortak bir eğitimden geçen kişilerin, konuşmalarındaki bölgesel söyleyiş ayrımlarını düzeltmeseler bile, aynı yazı dilini kullandıkları görülür.

Türk edebiyatında da, genellikle tiyatro, roman ve öyküde, kişileri konuştururken ağıza başvurulmaktadır. Bu, konularını toplumsal olaylardan alan ve belli bir bölgede geçen yapıtlarda yaygın bir biçimsel özelliktir.


Şive

Bir dil veya lehçenin daha az konuşma farkları gösteren ve bölgeden bölgeye veya şehirden şehire değişebilen küçük kollarına denir. Bir dilin kültür düzeylerine göre gösterdiği değişiklik. Şive aksan olarak da adlandırılabilir. Kısaca bir dilin bölgesel söyleniş tarzıdır.

"Gitmek" eyleminin gelecek zaman çekimli örneğinde;

Karadeniz; cideceğum, İç Anadolu; gidecem, Trakya; gitçem.

Şivelerde dilbilgisi kuralları yoktur. Bölge kültürünü, yöre özelliklerini taşır. Dilde, özellikle konuşma dilinde tekdüzeliği kaldıran, empati uyandıran bir yanı vardır.


Türkiye Türkçesi   Çocuklar okulda dilimizi latin alfabesi ile yazıyor.
Gagavuzca   Uşaklar şkolada / okulda dilimizi latin alfavitindä yazêr.
Azerice   Uşaqlar mektebde dilimizi latin elifbası ile yazır.
Türkmence   Çagalar mekdepde dilimizi latyn elipbiyi bile(n) yazyar.
Özbekçe   Bolalar maktabda tilimizni latin alifbosi bilan / ila yozadi.
Uygurca   Balilar mektepte tilimizni latin elipbesi bilen yazidu.
Kazakça   Balalar mektepte tilimizdi latin alfavitimen jazadı.
Kırgızca   
Baldar mektepte tilibizdi latın alfaviti menen jazat.
Tatarca   Balalar mäktäpdä telebezne latin älifbası bilän / ilä yaza.


Türkiye Türkçesi   Yeni Yılınız Kutlu Olsun.
Gagavuzca   Yeni yılınızı kutlerim.
Karaimce   Sizni yanhı yıl bıla kutleymın.
Azerice (Azerbaycan)   Yeni iliniz mübarek olsun.
Azerice (İran)   Teze iliniz mübarek.
Irak Türkçesi (Irak)   Y'engi iliwiz mübarak olsun.
Türkmence   Taze yylynyz gutly bolsun.
Özbekçe   Yangi yilingiz kutli bo'lsin.
Uygurca   Yengi yılıngızğa mübarek bolsun.
Kazakça   Janga jılıngız kuttı bolsın
Karaçayca   Cangngı cılığıznı alğışlayma.
Balkarca   Cangngı cılığıznı alğışlayma.
Nogayca   Yana yılınız men.
Karakalpakça   Canga cılıngız kuttı bolsın.
Kırgızca   Cangı cılıngız kuttu bolsun.
Tatarca   Sezne yanga yıl belen tebrik item.
Kırım Tatarcası   Yanı ılınız kaırlı (mubarek) olsun.
Moldova-Romanya Tatarcası   Ceni cılınız kutlu bolsun.
Başkırtça   Hezze yangı yıl menen kotlayım.
Kumukça   Yangı yılıgız kutlu bolsun.
Hakasça   Naa çılnang alğıstapçam (-alkış) şirerni.
Tuvaca   Caa çıl-bile bayır çedirip or men.
Hakasça   Naa çılnang alğıstapçam şirerni.
Altayca   Slerdi cangı cılla utkup turum.
Şorca   Naa çıl çakşı polzun.
Yakutça   Ehigini şanga cılınan eğerdeliibin.
Çuvaşça   Sene sul yaçepe salamlatap.
Başlık: Ynt: İLLERİMİZİN TATLI AĞIZLARI
Gönderen: Antepli Bozkurt - 16 Şubat 2012
 1 - AFYON AĞZI
 
Çarşıdeeken,yangın yanıyoo dediler,bi evin daban tattaları dutuşmuş,yangın çıkmış,Etfaiye,pulis,candırma hepiciği gelmişlee,ev sahabınınğ her bişeyleri yanmış yazık,donunu dumanınğı bile zorunan topleyip kendini dışa atmış,garısı sobeyi gurculaaken yere ataş düşürmüş,o da yangın çıkarmış..Herif garısına örkelenmiş,len gadın ben sanğa demeyon mu sobeyi gurculama deye al işte neççesenğ et gali,sokakta galdık,şindi istediğin gada gurculasıınğ deye bağırıyoodu...

Yangın haberini de belediye eperlosu ve iradiyodan da duyduk,pek üzüldük...Kamil Koç firmasında muavin olarak işe başlayan bir hemşerimiz,İstanbul otobüsünde herkese su götürmekten bıkmış ve en sonunda şöyne bağırmış:"Sayınğ yolculaa duz mu yaladınğız?İstambola gadaa heş birinğize su yok galii onğa göre"
Nine dambeşine salçı yapen deye çıkmış,gonğşuları nine nişleyonğ dambeşinnde düşesinğ en aşşaa demişlee.O da ırahmet yağcek ginez iliyenleri,ilistirleri alen de enen demiş,Güççük torun da sancakda ırlanırken abasınınğ duluğunu cimciklemiş,nine de inaneyer bubenğe deevecen,emmevallayi demessem demiş.Toruna iki dakke otu bi len galgıyıp duruyonğ,gıyneşip durma başım döndü demiş.Namazlağıyı geti de namaz gılen,bak püsküütünen cuklata veecen eenkini (elindekini) yere goda git demiş.

Afiyon'un cimcik hamıraşısı da (Mantı) peh çikin gözel olur.Heç yedinğiz mi bilmen?Irametlik Dudu Deze bazara giden de öte bete alen,torunlaa yesinğ deyoo,kösülünce yere çömmüş sorudurken ali dayı ne edip batınğ nine demiş?O da kösüldüm de dinğleniyon,Aaşam yediğim cimcik hamıraşı dokandı ginez,emme şindi aççık epeyiyin demiş.Eee nine ayağınğı gıçınğı geymeyon hasta oluyonğ,şöyne kölgeye gehNineninğ öte bete aldığı bazarcı da çakır köyünlüymüş,lee guzum şunğu daşııve demiş,Allah ırazı ossun eve gada getimiş...
Afyonspor-Bandırmaspor maçında seyirciler şöyne bağırıyormuş:Bandırmaspor taraftarları:Bandırma!Bandırma!Bandırma!Bandırma!Bandırma!Bandı rma!Afyonspor Taraftarları:Bandırcen!Bandırcen!Bandırcen!Bandırcen!Bandırcen! Bandırcen!
 
2- DENİZLİ AĞZI
 
Mersindeyiz,Denizlili bir hemşehrimiz ögretmen..Sınıfta gürültü yapan bir öğrenciye bağırır,-Kızdırmeyin bene,şindi sene tahtaya kaldırır,sıfıra bascen.
Seneler evvel,memleketinde elektrik olmayan Denizli'li İstanbul'a gidip caddelerdeki yanan lambaları görünce şaşkınlıktan şöyle demiş: Yanıpba..yanıpba..Ne gaz yetçek ne fıtıl..
İstanbul'da hamamda başı sabunlu gözleri kapalıyken sabun kalıbını yürütmüşler bizimkinin.Olayı arkadasına anlatmış,-Gahpaçocukları..hamamda bana sabunsuz kodular…(hamamda beni sabunsuz bıraktılar)

rivayet olunduğuna göre pazar yerinde uzun süren bir alışveriş sırasında güzelim ürünleri alıp almamakta kararsız kalan müşteriye karşı satıcı kadın cevap verir: 'götüceksen götü götümiceksen götüme.. go'. dilimizin yöresel elastikliği konusunda denizli lehçesi en dikkati çeken tarzdır denebilir
 
                                   ÖZAY GÖNLÜM
 
http://www.youtube.com/watch?v=fmDqqwdt02M
 
http://www.youtube.com/watch?v=jb-sn-Zc6QI
 
 
Başlık: Ynt: İLLERİMİZİN TATLI AĞIZLARI
Gönderen: Antepli Bozkurt - 16 Şubat 2012
3-ADANA AĞZI
 
Horanta: Aile
Heyle: Nasıl
Çimmek: Yıkanmak
Küncü: Susam
Mintan: Gömlek
Cülük: Civciv
Helke: Kova
Cıncık: Cam
Dinelmek: Ayakta durmak
Dane: Bak
Yörep: Eğrilik
Deştiye: Susuz tarla
Hakına: 4'te 1 oranında başkasına verilen keçi veya hayvanlar
Bıldır: Geçen yıl
Evermek: Evlendirmek
Guzlacı: Hamile
Bagzerce: İdare eder
Ceflin: Tavuğun küçük hali
Köynek: Don
Berg: Sert
Yeyni: Hafif
Yel: Rüzgar
Çitil: Yoğurt kabı
Mavra: Yalan yanlış söz
Evreaç: Yufka ekmeği pişirme aleti
Gurg: Kuluçkaya yatan tavuk
Tosba: Kaplumbağa
Hıta: Acur
Gallep: Güvercin
Ağlenmek: Oyalanmak
Gırana: Yanına
Dulda: Kuytu yer
Teşt: Çamaşır leheni
Mılkıç: Fazla olgunlaşmış meyve
Ötanner: Geçen günler
HELKE:SU kabı
ÇİTİL:yoğurt kabı
TAMAN:seninde bildigin gibi
MAVRA:yalan yanlış söz
EVREAÇ: ekmek pişirme aleti
             
ÖRNEK:

Şurdan itimata binek ganaldan geçek az da çeerdek alırık aşörtmenin cebine koyarık. damda guş uçururken bocitle buzlu su da alak akşama da geri dönek

ganala gidek çimek mi lan?

lan gardaş yandık galan şu gapıyı kındır azcık

 
http://www.youtube.com/watch?v=7jEthIlWueI
 
                     AKDENİZİN İNCİSİ ADANA
http://www.youtube.com/watch?v=0DZgWfUrltw
Başlık: Ynt: İLLERİMİZİN TATLI AĞIZLARI
Gönderen: Fatih - 17 Şubat 2012
Ahanda bu da bizim melmeketin (memleket) sözlüğü:

aba: anne, abla
afur: ahır
ağa: baba
ağleş: dur, bekle
ağleşmek: alay etmek
ağartı: sütten yapılan ürünlerin tümüne verilen genel isim
aha: işte
alaf: ateş, alev
alayı: hepsi
alışmak: alev almak
alma: elma
aluç: sarı renkli bir çeşit dağ meyvesi
amedenden: aniden, birdenbire
ana: yaşlı kadın, babaanne, nine
angut: anlayışı kıt
anadut: harman yerinde kullanılan üç çatallı bir alet
annaç: karşı
annaşmak: anlaşmak
araz: dilsiz
arşunalık: gölgelik, çardak
arsınmak: utanmak
arsuz: utanmaz
aşurma: kulplu kazan
aşhane (aşane): mutfak
avara: işsiz, güçsüz, boş gezen
avut: ağlama
avut dökmek: ağlamak
aya: avuç içi
ayrık: yabani ot
ayahcah: merdiven
aze: vücut
azıtmak: istenmeyen kedi köpek gibi hayvanları evden uzak bir yere götürüp bırakmak
azık: yiyecek
avuz: inek, manda gibi hayvanların ilk savımından elde edilen oldukça koyu kıvamlı süt


badal: merdiven basamağı
badı: ördek
badem parmak: işaret parmağı
baldırgan (baldırcan): patlıcan
bannakh: parmak
bayahdan: biraz önce
bat: yeşil mercimek, salça ve düğü ile yapılıp,
pişirilmeden yenen bir çeşit yemek
bazlama: sac ekmeği
beleş: bedava
beslek (besleme): ileride evlendirilmek üzere küçük yaşta alıp büyütülen kimsesiz ya da yoksul çocuk
becit: acele
bek: sert, sağlam; pek
belemek: çocuğu kundağına sağıp yatırmak
bıdık: böbrek
bıldır: geçen sene
bıyıl: bu yıl
biçala: kısa bir an
biyo: bir kere
bisokum: bir lokma
boğön: bu gün
bostan: karpuz
boz: bakımsız üzüm bağı, sürülmemiş tarla
böcük: haşere
börk: bere
böyük: büyük
buymuş: donmuş
bürük: çarşaf, örtü


cağ: banyo ihtiyacını gidermek için yapılmış yer
camış: manda
cebelleşmek: tartışmak
cerek: uzun sırık
ceylan: elektrik
cıbır: yoksul
cılga: keçi yolu, patika
cınnak: tırnak
cırcır: fermuar
cırıt: hızlı yürümek
cıv: kamış
cibbik: alkış
cimcik: çok az
culuk: hindi
cula: karga
culfalık: kilim dokuma tezgahı
cücük: civciv


çalkalama: ayran
çalgı: süpürge
çamdı: ters tavan
çaylık: uzun kadın donu
çaluntu: felçli
çapak: göz iltihabı
çedik: çocuk ayakkabısı
çekü: yazma
çemüt: dut kurusu
çemüş: kuru üzüm
çemçük: çirkin
çerez: leblebi
çeten: saman taşıma arabası
çene: köşe başı
çenileme: köpeğin havlaması
çıkı: bohça
cılbır: yöresel bir yiyecek
çıt: tel anahtar
çir: zerdali kurusu
çiğ: kırağı
çiğit: meyve çekirdeği
çipil: çalı çırpı
çise: ince yağmur
çitil: çalı çırpı
çitilemek: dikmek
çimmek: banyo yapmak, yıkanmak
çoh: çok
çorlu: hastalıklı
çoştar: laf götürüp getiren, ortalığı karıştıran
çöğdürmek: ayakta işemek
çökek: çamurlu su birikmiş yer
çöçelenmek: boşa vakit geçirmek
çul: kilim
çüş: eşeklerin durması için söylenen söz




dakanak: takıntı
daklaşma: sataşma
dalak: bal peteği
dalamak: yün giyisilerin vücutta kaşıntı yapması
dallama: yelek
dam: çatı, evin üst kısmı, teras
dangadak: aniden
dastar: ekmek bohçası
daşdar: sofra bezi
davar: koyun
debellenmek: yuvarlanmak
değirmi: yuvarlak
demin: az önce
demra: egzama
dene: buğday tanesi
depmük (dekmük): tekme
depmez deşürmez olmak: çok zengin olmak
deyyus: kötü adam
dıngıldamak: gevezelik etmek, çok konuşmak
dıga: çocuk
dıhmak (dıhınmak): yemek
dilliksiz: yaramaz
dinelmek: ayakta durmak
dikelmek: karşı koymak
dirgen: harman yerinde kullanılan ağaçtan yapılmış iki çatallı alet
dombalak: takla
dolukmak: üzüntüden ağlayacak hale gelmek
döngel: muşmula
döşürmek: dilenmek
döş: göğüs
döşek: yatak
dulda: gölgelik yer
düğülcek: dolu
dürüm: yufka arasına peynir, çökelik konulması
düve: dana


ebe: babaanne, nine
ebe kulağı: salyangoz
ecücük: azıcık
eccük: biraz
eke: tecrübeli
ellik: eldiven
elleşmek: dolu çuvalı iki kişi birlikte kaldırmak
ella, ellam, elleham: herhalde
el gapısı: kızın evlendikten sonra gideceği yer, koca evi
eme: hala, teyze
emmi: amca
enteri: kadın elbisesi
enük: kedi ya da köpek yavrusu
enek: bilye
engür: üzüm tanesi
ersün: hamur keseceği
erişte: ev makarnası
esbap: çamaşır
essah: sahi
essahtan: gerçekten
eşgi (salça): salça
eşelek: elma gibi meyvelerin yedikten sonra kalan kısmı
eşik: kapı girişi
evcüman: evine bağlı erkek
eyüğü: kaburga kemiği


fak: fare kapanı
fenikmek: başı dönmek
fermanı kesilmek: güçsüz düşmek
fırdolayı: çepçevre
fışkı (fışgı): hayvan gübresi


gabalak: iri
gahırdak: koyun kuyruğunun kavrulmuşu
gaddem: parça kadar
galuk (galuh): evde kalmış kız-erkek
ganara: işe yaramayan, çok yemek yiyen
gatık: yağsız ekşi ayran
gamga: yontulmuş ağaç parçası
garanluh: karanlık
gatmer: bir çeşit ekmek
gavah: kavak
gaypak: sözünde durmayan
gebre: at tımarında kullanılan alet
geçi: keçi
gennaba (genaba): gelin abla
gıymık (gıymıh): ağaçtan yontulmuş iğne küçüklüğünde parça
gıbal: dış görünüş
gıdık: keçi yavrusu
gırmaşmak: kımıldamak
gız: kız
gidik: koyun yavrusu
gilavadar: üzüm asması
gilik: parça
gişi: evli erkek
gorhu: korku
goynek: gömlek
goyvermek: serbest bırakmak
gölük: merkep, eşek
gödek: kısa boylu
göğ: mavi
gurk: kuluçkaya yatan tavuk
gubarmak: gururlanmak
guşluk vakti: sabahla öğle arası
gümele: çalı çırpıdan yapılmış bağ ya da tarla evi
gümbüden: birdenbire
gübür: süprüntü


haabe: heybe
habire: sürekli
haçar: anahtar
haçen: ne zaman
harar: çok büyük çuval
hark: küçük su kanalı
haşat: bozulmuş, darmadağın olmuş
hayat: avlu
hazitmek: özlemek
he: evet
hela: tuvalet
helki: kova
helle: un çorbası
hedik: pişirilmiş buğday
hemi: öyle mi
heri: sen de
heğ: küfe
heyiklemek: gözetlemek
heyye: tabi, öyle
hıngel: yöresel bir yemek
hoğlamak: sürmek
hökelek: iriyarı


ırakh: uzak
ırgat: amele
ilağançe (ilağan): leğen
içerlemek: alınıp üzülmek
ikinnedi: ilkindi vakti
ilenger: büyük bakır sahan
ilisdir: kevgir
ilik: düğme
isgembi: sandalye
işgefe (işkefe): yöresel yufka ekmeği
işgillenmek: şüphelenmek
işlik: gömlek
işmar: göz kırpma
işgilli: alıngan


kayış: kemer
kelem: lahana
keşik: sıra
kelik: eski ayakkabı
kekeç: kekeme
kepenek: kelebek
kesan (kesağan): büyük fare
kesmük: harmanda iyi dövülmediğinden iri kalan sap
kezek: tezek
kıtlamak: ısırmak
kirtik: sert, dolgun
kip: sağlam
kocabaş: şeker pancarı
koğucu: dedikoducu
koz: yeşil kabuklu ceviz
kömüş: manda
köme: cevizli sucuk
kurnamak: kedi köpek gibi hayvanların doğum yapması
küt: felçli
küççük: küçük


lalin: takunya
loğ: damlarda kullanılan silindir taşı


madımak: yöresel bir yemek
makat (mahat): tahtadan yapılmış oturak
mahdum: erkek evlat
malamat: berbat, sefil, zavallı
malamat etmek: rezil etmek
mangas: cımbız
mayıs: sığır pisliği
mıhlama (mıhla): yumurta ile yapılan bir çeşit yemek
mısmıl: işe yarar
mıh: çivi
mitil: yüzsüz yorgan
modul: ucu çivili uzun değnek
mozi: bakımsız dana
musandere: bir çeşit raf
muhanet: faydasız kişi
mullamak: kapmak
muzu: zararlı


nacak: bir çeşit kesici alet
nelbeki: büyük bakır sahan


ocaklık: mutfak
oncacık: çok az


öğlennedi: öğle vakti
öğür: yavrulayacak inek
öle: öyle
öllük: bebeklerin kundaklarına ısıtılarak konulan çok ince killi toprak
övendere: ucu çivili uzun değnek
özeleme: yoğurt çalkalama
öz: dere


parsı: baca başı
pelver: salça
peşisire: arkasından
petni: hayvan yemliği
pırtı: kumaş
pırtıcı: manifaturacı
pin: kümes
pinnik: kümes
pisik: kedi
poşuş: kiriş
pöşgür: peçete
pürpürüm: semizotu
pürçekli: havuç
razu: razı


saku (sahu): ceket
savucu: süt sağan
seyip: başıboş
seğirtmek: hızlı koşmak
sıyırgı: tahta kürek
sıvışmak: sessizce kaybolmak
sini: tepsi
sitil: küçük bakır kova
sindik: civa sülfür
sohranmak: bir işi sohranarak yapmak
sorutmak: ayakta durmak
soku: bulgur döğülen içi oyuk taş
sofa: salon
sonak: mısır koçanı
sokum (sohum): lokma
suluh: hamam havlusu
sümsük: pisboğaz
sumsuk (sumsu): yumruk


şaplak: tokat
şargada (şarkada): yaramaz çocuk
şeer: şehir
şibermek: şımarmak
şikirsiz: yakışıksız
şip: çabuk
şipelek: tez canlı
şinavat: üzüm cenderesi
şişmek: fazla gururlanmak
şöfük: salya
şöfüklü: salyalı


tanış: tanıdık
tavar: kiremitten yapılmış, geniş ağızlı su kabı
tavatir: çok iyi
tazu: tazı
tebelleş: bir kimsenin diğerini kızdıracak şekilde ilgilenmesi
telek: kümes hayvanlarının kanat tüyleri
temek: ahır penceresi
temelli: devamlı
tentene: dantel
terek: raf
terpoşlu: kapaklı bakır kap
teyin: sincap
tığ: harman yerindeki saman yığını
tirki: ağaçtan oyulmuş tas
tille: ince ağaçtan sopa
toh: köpek tasması
toha: kemer
tok: çivili köpek tasması
tokuç: çamaşır yıkarken kullanılan tahta
tola: kuyu kovası
tosbağa: kaplumbağa
tostan: hayvan pisliğiyle beslenen bir tür böcek
tosun: erkek inek
toyga: yoğurtlu çorba
töremek: üremek
tumman: don
tummak: suya dalmak


uşak: çocuk
üleş: hayvan leşi
ütme: ateşte pişirilmiş kurumamış buğday başağı
ütmek: oyunda veya idaada kazanmak


yal: köpek maması
yalak: yal verilen kap
yampiri: eğri
yanıgara: şarbon hastalığı
yanyanuç: yengeç
yassu: yatsı vakti
yazu: arazi
yel: rüzgar
yeşillik: bahçe(bağ)
yığın: ot yığını
yoh: hayır, yok
yuğmak: yıkamak
yüğürtmek: koşmak


zavzu: salatalık
zağar: sağır
zemheri: kara kış
zerzebil: perişan
zıkkım: haram
zırana: düşüncesiz
zopa: dayak
zorunan: zorla
Başlık: Ynt: İLLERİMİZİN TATLI AĞIZLARI
Gönderen: Fatih - 17 Şubat 2012
Bizim melmeket mutfağından bir manzara : - )
Kaynana, yemek hazırlığı yapmak için gelinine seslenir:

"Gız gelin, badalın altundaki ilistirde bıldırdan galan çiğit var. O çiğidi bi de terekdeki erüşdeyi al da gel. Haydi çöçelenme, eccük şip ol…"

Ne denildiğini anlamak için yukarıdaki sözlüğe başvurmak lazımdır : - )
Başlık: Ynt: İLLERİMİZİN TATLI AĞIZLARI
Gönderen: Fatih - 17 Şubat 2012
Bizim melmeketin mahalle arasında geçen konuşmalarından birkaç örnek:

"Amedenden hoğmaden, culuh hopladı culfalığa gumbüden."

"Alan razu satan razu, arada gezen çullu tazu. "

"Bıldırın Garadini kirazunu haabeye godundu da bana vermediydin. De baham, godun mu gomadun mı?"

"Hatçee, bura Boduçoğun gavağın dibi mi gız? "

"Ahan da bağele, sen sıh dişini hele..."

"Bıldırın ölmüş bi eşek, gelin bu yıl ağlaşak! "

"Gorhunun ecele faydasu yoh! "

"Hıı, gendünü gurtaramayan evliyayu, sel götürsün."

"Destursuz bağa giren, hesapsız zopa yer."


Ne denildiğini anlamak için yukarıdaki sözlüğe başvurmak lazımdır : - )
Başlık: Ynt: İLLERİMİZİN TATLI AĞIZLARI
Gönderen: Antepli Bozkurt - 17 Şubat 2012
Fatih eleze salık da hangi memleked'in azı bu heeç sölememişsin gardaş bizi marakda bıraktın bi zahmed sölede bilek hele yorum.
Başlık: Ynt: İLLERİMİZİN TATLI AĞIZLARI
Gönderen: Antepli Bozkurt - 17 Şubat 2012
İsteyen gandaşlar gendi şehrinin azıynan bişeyler yazar gatgıda bulunursa daha eyi hoş bir ortam paylaşım olur ganatindeyim eyle delmi aaaamm yorum  gandaşlar.
Başlık: Ynt: İLLERİMİZİN TATLI AĞIZLARI
Gönderen: Antepli Bozkurt - 17 Şubat 2012
                                       4-ERZURUM AĞZI
 
Erzurum lisesinde Erzurum’lu Öğretmen ,Erzurum’lu öğrenciyi sözlü sınavı yapıyor : -Arhadaçi -Buyur hocam neci? -Adın neçi? -Mehmet Zeçi -Numaran neçi? -içiyüz içi -Memleçetin nereçi? -Erzürümün içi -Soriyi bilirmisen peçi? -Hocam sori neçi ? -Erzürümün nüfüsi neçi? -Hocam bilmemçi -Eleyse otur içi -hocam neyettimçi
----------
Erzurum'lu bir hanım telaşla koşarak belediye otobüsünü durdurmaya uğraşıyor. Halk ıslıklıyor. Şoför acı bir frenle duruyor. Kadın: -Gardaş bu otubus İlice'ye gidir mi? Şoförün canı burnunda, araba dolu, zor durmuş, kızgınlıkla -Heyir baci, getmez! Kadın: -Vış! eleyse niye durdun!

--------------------
Saf bir Erzurum'lu şehirlerarası otobüs yolculuğu yaparken mola yerinde otobüsünü şaşırmıştı. Anonsu duyunca kalkmakta olan otobüsten içeri dalıp seslendi: -Dadaşlar hele bir bahın ben bu otobusun yolçusu miyam?

Tebriz kapısında aşağı inende, bir kamyon gelip yolun ortasında durmuş, şoför atlayıp taşı ön tekerleğinin önüne yerleştirmiş, trafik polisi yetişmiş:
"Burada durulur mu?"
"Aman ağabey, gurban olim, sahın teprenme, zor durmuşam, frenler dutmir!"
"Frensiz araba olur mu, üstelik farlardan biri de kırık!"
"Ağabeg, daş sıcradı, gırdı!"
"Ver bakalım ruhsatla sehliyetini..."
"Ne ruhsatı? Ağamın ehliyetini beraber gullanırih, ben de değil!"
"Tu Allah belanı vermeye, ver 500 lira ceza defol!"
"Dadaş" boynunu bükmüş:
"Ayahlaran gurban olim ağabeg, aham 500 lira vermesine verem de, sucumuz ne oni anniyah!"
Duvarcı ustası, tuğlayı, taşı yerine koydu mu iki adım geriye atıp marifetine ıslık çalarmış...
İnşaat sahibi bakmış iş yürümüyor, ustaya seslenmiş:
"Gardaş sen duvarı ör, ıslığı ben çalaram!"

kor : bakıpta görmeyen
maraba : tarım işçisi
matıf : suratsız adam
mazanni : şüpheli adam
omo : dalkavuk
poşa : çingene kadın
paşvani : bekçi
sınıhçi : kırıkçı
sogumsuz : sabırsız
şağıldahli : pis adam
şergada : akla gelmeyen işler yapan
tanko : sosyetik
termaş : şanslı
uşah : çocuk
vola : ulan
yelloz : müflis
yegin : aceleci
zenne :kadın
ağıl : yazın hayvanların koyulduğu yer
ahbun : hayvan gübresi
aşgar : kir
avlu : evin giriş salonu
ayvan odası: boş oda
baca : dam
bardan : büyük çuval
berf : kar
bedire : kova
cağ : şiş
cakkıl : zincirli iki ucuna kova takılan uzun çubuk
ceferlik : odunluk
cılfa : pulluk
cıstik : erkek ayakkabısı
çangıl : zil
çenebit : camdan ekmek kabı
damçi : damla
dastar : hamurun üstüne örtülen örtü
dıldılık : ince elbise
dibek : öğütme aracı
düllük : düdük
eğiş : tandırdan eşya veya ekmek çıkarmak için kullanılna araç
enek : sapanın toprağı yaran kısmı
fırfırik : topaç
galah : tezek yığını
geven : deve dikeni
Başlık: Ynt: İLLERİMİZİN TATLI AĞIZLARI
Gönderen: Fatih - 17 Şubat 2012
Düzgün mısmıldır, baş örtüsü bürük
Lahana kelem, dağ armudu çördük
İştaha mada, azıcığa eccük
Alkışa da çepik diyorlar bizde

Merdiven badaldır, sebze de zavzu
İğneye bir derler, dibeğe sohu
Sitil kovadır, ceket ise saku
Sedire mahat diyorlar bizde

Behniyem yerdir, arazi yazu
Eme haladır, abla ise abu
Balçığa lığ, ev duvarına çamdu
Civcive de cücük diyorlar bizde

Banyo yapmak yunmak, bol ise follan
Hindi culuhdur, sac ekmeği cızlah
Patatese kastil, sahiye essah
Kızılcığa zoal diyolar bizde

Sip, çabuk demek, kötü de irezir
Foroz horozdur, kevgir de iliştir
Kaynağa göze peçeteye peşkir
Geçen yıla bıldır diyorlar bizde

Takunya nalındır, çok bilmiş çepil
Içi boş kütüktür, çabuk kızan çitil
Şubata gücük, yatağa da mitil
Belkiye ellaham diyorlar bizde

Koşmak seğirtmektir, boğaz ise ümük
Keh uçurumdur, kısa boylu güdük
Aşhana mutfak pisboğaza sümsük
Çınara kavlağan diyorlar bizde

Ağleş dur demek çirkin ise gaşmer
Ahacuk işte, gözetmek işmar
Yufkaya işkeve, salçaya pelver
Mandaya da kömüş diyorlar bizde

Azıcık bıdıhım, tatsıza sasuh
Boduç su kabıdır, ayran da gatıh
İşkembeye garın, çiviye de mıh
Bileziğe gol bağı diyorlar bizde

Köşeye pöçük döveye mozik
Ufak taşa helik Çarığa kelik
Kuşbaşına şişlik Gömleğe işlik
Bizim elde kompostaya da Hoşaf derler

Yoğurt çorbası bizde borani
Torbaya çuval, makada seki
Okula mekteb güzele yahşi
Bizim elde yemeğe de aş derler

Pantolona şalvar Palana semer
Kardeşe karındaş Çeşmeye pınar
Bacaya buharı süzgece kevgir
Bizim elde çiviye de Mıh derler

Hırkaya yelek,entariye fistan
Yola yolak Bahçeye bostan
Geleceğe yarın Musura Kürün
Bizim elde satırda dehre derler

Çuvaldız'a kıyık, Göceğe zırza
Sitile bakraç, Kazana aşırma
Leğene teşt, Uçağada tayyara
Bizim elde Menteşeyede kullap derler

Rüzgara yel, dar geçide bel
Fidana çitil Perçeme kekil
Büyük taşa kaya Kumada çakıl
Bizim elde kanalada Hark denir

Kemere kayış Havluya peşkir,
Yatağa Döşek,seneye bıldır
Ayrana Çalkama,Böreğe Kömbe
Bizim elde heybeye de hurç derler


Başlık: Ynt: İLLERİMİZİN TATLI AĞIZLARI
Gönderen: Çağrıbey - 17 Şubat 2012

"Gız gelin, badalın altundaki ilistirde bıldırdan galan çiğit var. O çiğidi bi de terekdeki erüşdeyi al da gel. Haydi çöçelenme, eccük şip ol…"


Kız gelin!
Merdivenin altındaki kevgirde geçen seneden kalan meyve çekirdeği var. O meyve çekirdeğiyle bir de raftaki erişteyi alıp yanıma gel. Haydi oyalanıp durma. Biraz çabuk ol!


Şeklinde anladım. Bilmem doğru mu anlamışım? Ne dersin, Fatih soydaşım?

Ne mutlu Türk doğup, Türk gibi yaşayana!
Saygılarımla..
Çağrıbey
Başlık: Ynt: İLLERİMİZİN TATLI AĞIZLARI
Gönderen: Antepli Bozkurt - 18 Şubat 2012
                                                KONYA AĞZI
 
  FIKRALAR

Konyalı bir teyze otobüse binmiş yanında torunu. Önlerinde uzun saçlı bir genç birşeyler yiyor. Çocuk tutturmuş bende isterim, bana da al diye.Teyze öndekini dürtmüş.‘Age gızım şo piskividen bizim torunada vir.’
Oğlan gülerek.’Teyze ben kız değilim.’ diyince.Teyze
‘Ana gızım ben senin yini gelin olduğunu nerden bileceğdim”.


Cumhuriyet döneminden önce iki Konyalı sohbet ediyorlar:
- Ülen padişah ne yir?
- Ne yiyecek soğanın cücüğünü yir.


Adam uzun yıllar sonra gurbetten evine döner, karısı karşılar ama çocuklar babaya yabancıdır, aldırmazlar, baba çocuklara sarılmak ister ama bakar ki ortada 3 çocuk var, halbuki giderken bu sayı ikiydi. Karısına sorar.
-Gadın bu hazar Ayşe, bu da hazar Ahmet ağnadık, ya şorda yirde yoğurt yiyen güççük çocuk niyin nesi?
-Hinci yoğurt yiyeni garıştırma.


İki Konyalı arkadaş Antalya’ya tatile giderken yolda bir anlaşma yaparlar. Düzgün konuşalım, ne yaparsak yapalım Konyalı olduğumuzu çaktırmıyalım diye. Neyse yol biter Antalya’ya gelirler. Ama hava o kadar sıcak ki ağızları kurur. Bir yerlerde oturup birer gazoz içmeye karar verirler. Neyse şöyle canlı bir mekan bulup otururlar. Biri diğerine der ki ‘Aman ortaaam siparişi virirken çok tikkat it ‘K’ lere filan ‘G’ dime.’ Öteki hazırlanır ve garsona döner ‘Karson bey bize iki Kazoz’ .


Konyalı küçük Ahmete öğretmeni sıfır vermiş sözlü notu olarak coğrafyadan.
Çocuk ne yapsın kurtarması lazım. ‘Öğretmenim bana bir daha soru sorun’ demiş. Öğretmen ‘G harfi ile başlayan bütün illerimizi say bakalım’ demiş. Çocuk başlamış ‘Giresun, Gaziantep, Gümüşhane, Gars, Gastamonu, Gayseri, Gırklareli, Gırşehir,  Gocaeli, Gütahya, Gilis, Gonya, Garaman”



Boşanma davasına Konyalının karısı gelmez.

Hakim: Karın nerde kardeşim senin? Kimle evlisin sen?
Konyalı = Bisim avradla hakim bey..
Hakim = Avrat değil karım diyeceksin.. Tabiki karınla evlisin! Erkekle evli olan gördün mü!
Konyalı = Gördüm tabi..
Hakim = Kimmiş?
Konyalı = Bizim avrad....   

http://www.youtube.com/watch?v=ShBTc78GGBk

http://www.youtube.com/watch?v=ws2B525PXfE

http://www.youtube.com/watch?v=BdfDgLNOHQQ

Konya'mıza has yöresel kelimelere örnekler

Alettirik: Elektrik
Kiyat: Kağıt
Garannık: Karanlık
Aba :Abla
Accık :Azıcık.
Böcü :Böcek
Bülüç :Piliç.
Güccük :Küçük
Gicişmek: Kaşınmak
Hökele :Ukala
Zimbit :Zifiri karanlık.
Temel: Bahçe Duvarı
Haranı: kazan
Hazaar: galiba
Gumpir: Patates
Duz: Tuz
Pantul: Pantolon
Mezer: Mezar
Ezen: Ezan
Döşşek: Yatak
Terezi: Terazi
Zıttına gitmek: hoşlanmamak
Şebit: Yufka ekmek
Balcan, badılcan: Patlıcan
Tefder: Defter
Mıh: Çivi
Sandelle: Sandalye
Bışgı: Testere
Motur: Traktör
Gupa: Bardak
Acep: Acaba
Depik: Tekme
Zağar: Yaramaz   Yuka: İnce
Zibil: Çok fazla
Zoba: Soba
Zerhoş: Sarhoş
Bıdırdamak: Konuşup durmak
Cırmalamak: Tırmalamak
Cırcır: Fermuar
Cazı: Cadı
Cıbartmak: morartmak
Dinelmek: Ayakta durmak
Gakılı: Bir sürü, çok
Hayat: Avlu
Iscak: Sıcak
İkrah etmek: Tiksinmek
Kösülmek: Yenilmek
Laylon: Naylon
Okumak: Davet etmek
Peşkir: Havlu
Piskevit, püsküğüt: Bisküvi
Seğirtmek: Koşmak
Tehne: Tenha
Tığteber: Bomboş
Velesbit,belesbit: Bisiklet
Tosbağa: Kaplumbağa
Zınarmak: Karşı gelmek
Zınılamak: Patlamak
Dal: Sırt
Elcek: Eldiven
Gonşu: Komşu
Hacemmi: Hacı Amca
Gaysi: Kayısı
Aporle: Hoparlör
Yiter: Yeter
Başlık: Ynt: İLLERİMİZİN TATLI AĞIZLARI
Gönderen: Antepli Bozkurt - 18 Şubat 2012
Çağrıbey anda: bi de bizeni çevir hele yapabilecenmi? kolay bence :)
 
-Baa bi eli başında habire veer. Yüremii tüketiyğ bu olan. Gafam don gazanı kimin oldu sahılam. Çek şunun pontirini, burnunun sümönü de sil şeyle getsin Irbaamla oynasın.

-La olum Hösün şu süllümü çık anakdardan kapıyı aç içerdeki nacarlı odanın mahmilinde guşgana gazanının içinde aş var yide düvene çebik gel
Başlık: Ynt: İLLERİMİZİN TATLI AĞIZLARI
Gönderen: Çağrıbey - 18 Şubat 2012
Çağrıbey anda: bi de bizeni çevir hele yapabilecenmi? kolay bence :)
Çok zor ama bir denemekte fayda var. Artık yanlışını düzeltip, eksiğini tamamlarsın Antepli Bozkurt kandaşım.

Alıntı
Baa bi eli başında habire veer. Yüremii tüketiyğ bu olan. Gafam don gazanı kimin oldu sahılam. Çek şunun pontirini, burnunun sümönü de sil şeyle getsin Irbaamla oynasın.
Baksana bir eli başında durmadan ver. Yüreğimi tüketiyor bu oğlan(çocuk).
Kafam su kazanı gibi şişti. Şunun pantolonunu çek, burnunun sümüğünü de sil söyle gidip İbrahim'le oynasın!


Alıntı
-La olum Hösün şu süllümü çık anakdardan kapıyı aç içerdeki nacarlı odanın mahmilinde guşgana gazanının içinde aş var yide düvene çebik gel
Lan oğlum Hüseyin!
Şu yokuşu çık, anahtarla kapıyı aç. İçeride saatli odadaki dolabın içindeki yemek kazanında yemek var, yemeğini ye de düven sürmeye çabuk gel.


Buradaki nacarlı kelimesini  bir saat markası olduğundan yakıştırma yöntemiyle çevirdim. Bakalım isabetli olmuş mu?

Ne mutlu Türk doğup, Türk gibi yaşayana!
Saygılarımla..
Çağrıbey

Başlık: Ynt: İLLERİMİZİN TATLI AĞIZLARI
Gönderen: Antepli Bozkurt - 18 Şubat 2012
 Baa bi eli başında habire veer. Yüremii tüketiyğ bu olan. Gafam don gazanı kimin oldu sahılam. Çek şunun pontirini, burnunun sümönü de sil şeyle getsin Irbaamla oynasın   

Baksana bir eli başında durmadan ver. Yüreğimi tüketiyor bu oğlan(çocuk).
Kafam su kazanı gibi şişti. Şunun pantolonunu çek, burnunun sümüğünü de sil söyle gidip İbrahim'le oynasın

-Çağrıbey kandaşım yukardaki birebir aynı bilmişsin yüregine sağlık
 
  La olum Hösün şu süllümü çık anakdardan kapıyı aç içerdeki nacarlı odanın mahmilinde guşgana gazanının içinde aş var yide düvene çebik gel

Lan oğlum Hüseyin!
Şu yokuşu çık, anahtarla kapıyı aç. İçeride saatli odadaki dolabın içindeki yemek kazanında yemek var, yemeğini ye de düven sürmeye çabuk gel.

-Burada 3 ufak yanılma var şöyleki: nacar saatten dolayı tahmin ettigini hissettim zaten altada yazmışsınız
 
Nacarlı: mobilyalı oda
Düven: Bakkal veya dükkan
Süllüm: Merdiven

dilinize sağlık andam
Başlık: Ynt: İLLERİMİZİN TATLI AĞIZLARI
Gönderen: Böri - 18 Şubat 2012
Nacarlı  :)

_______________________________________

Alıntı
Velesbit,belesbit: Bisiklet


"Velosipet" sözcüğünden geliyor olmalı...
Başlık: Ynt: İLLERİMİZİN TATLI AĞIZLARI
Gönderen: Antepli Bozkurt - 18 Şubat 2012
Velosipet bu sözcük nedir? böri anda

ne alaka bu sözcükle onun bağlantısı?
Başlık: Ynt: İLLERİMİZİN TATLI AĞIZLARI
Gönderen: Çağrıbey - 18 Şubat 2012
-Burada 2 ufak yanılma var şöyleki: nacar saatten dolayı tahmin ettigini hissettim zaten altada yazmışsınız
 
Nacarlı: mobilyalı oda
Düven: Bakkal veya dükkan
 
dilinize sağlık andam
Gardaşcağazım dediğim gibi nacar hakkında hiç bir bilgim yoktu. TDK'nın Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü'nde bile bulamadım valla, hiç bir günahım yok! - )

Ayrıca bizim meleketin :
Alıntı
Harmanda buğdayın sapı ve tanesini ayırmaya yarayan, altında keskin taşları bulunan ve hayvanlar tarafından çekilen ağaç aleti
demek olan düven'in Antep'te bakkal demeye gelebileceğini de düşünmeden bizim memleketteki manasıyla yazdım. Yanılmışım.
Ne yapacaksın? Deneye, yanıla öğreneceğiz işte!

Sizi, Türk kültür zenginliğinin göstergesi olan bu güzel çalışmanızdan ve yaptığınız birbirinden değerli katkılardan ötürü kutlarım.

Ne mutlu Türk doğup, Türk gibi yaşayana!
Saygılarımla..
Çağrıbey
Başlık: Ynt: İLLERİMİZİN TATLI AĞIZLARI
Gönderen: Böri - 18 Şubat 2012
Velosipet bu sözcük nedir? böri anda

ne alaka bu sözcükle onun bağlantısı?

________________________________________

Velosipet, bisikletin bulunduğu tarihlerde ortaya çıkmış benzer garip bir araç (1817 yılında icat edilmiş...)

(http://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/thumb/6/6e/Velocipedes.png/250px-Velocipedes.png)
Başlık: Ynt: İLLERİMİZİN TATLI AĞIZLARI
Gönderen: Çağrıbey - 18 Şubat 2012
Velosipet bu sözcük nedir? böri anda

ne alaka bu sözcükle onun bağlantısı?
Bisiklet ilk icat edildiğinde bu günkü formunda değildi, doğal olarak.
Bisikletin prototipi de diyebileceğim ilkel haline velosipet adı verilmekteydi. Bir takım ses ve harf değişikliklerine uğrayarak Türkçeye "bisiklet" olarak geçmiştir.
Bizim oralarda eskiler, bisiklete "cin atı" bazen de "şeytan şembildeği*" derlerdi - : )

*Bu kelimenin manasını ne söyleyen bilirdi, ne biz anlardık, hatta TDK bile haberdar değil böyle bir kelimeden. Sanırım şeytan kelimesinin akışına ve kafiyesine uygun bir yakıştırma yapmış büyüklerimiz - : )
 
Ne mutlu Türk doğup, Türk gibi yaşayana!
Saygılarımla..
Çağrıbey
Başlık: Ynt: İLLERİMİZİN TATLI AĞIZLARI
Gönderen: Antepli Bozkurt - 18 Şubat 2012
Tamamda "Nacar"la bağlantısını anlayamadım?
 velosiped'in
 
Nacar: Marangozluk mobilya işi  yapan kişilere derlerdi eskiden bizim burda şimdi yerel ağzı bütünüyle pek konuşanda kalmadı gerçi
Başlık: Ynt: İLLERİMİZİN TATLI AĞIZLARI
Gönderen: Böri - 18 Şubat 2012
Velosipet > Velesbit, belesbit

("belesbit" şekli herhalde bisiklet sözcüğünün b'sinden etkilenmiş!)

___________________________________

bisiklet = "iki tekerli"

bi (Latince) = 2

kyklos (Yun.) > cycle (İng.) = "çember"

bicyclette (Fr.) = bisiklet

motosiklet = "motorlu bisiklet"



______________________________________

Nacarlı ile velosipetin bir ilgisi yok elbette! Nacarlı komik geldi de!   :-)
Başlık: Ynt: İLLERİMİZİN TATLI AĞIZLARI
Gönderen: Böri - 18 Şubat 2012
nacar < neccar (Arapça) = "marangoz"
Başlık: Ynt: İLLERİMİZİN TATLI AĞIZLARI
Gönderen: Çağrıbey - 18 Şubat 2012
Bizim memleketin insanının yaratıcılığı olaganüstüdür.
Eski büyüklerden birisi, ki uçmağa varalı neredeyse yirmi sene olmuştur, askerden gelirken kendisine bir kol saati almış. Saatin markası nacar olduğundan o tarihten sonra rahmetliğin lakabı Nacar Ali, tabii saatin adı da nacar olmuş. Millet saat kaç yerine "nacara bir bak hele kaç olmuş?" derdi.

Hey gidi günler hey. Ne güzel insanımız var bizim böyle...

Ne mutlu Türk doğup, Türk gibi yaşayana!
Saygılarımla..
Çağrıbey
Başlık: Ynt: İLLERİMİZİN TATLI AĞIZLARI
Gönderen: Antepli Bozkurt - 18 Şubat 2012
Osmanlı 400 sene yönetti arabları, arabça harfleri bırakalımız ne kadar olduki kelimelerden etkilenme olmuştur arabca manası oldugunu bilseydim yazmazdım.           
Başlık: Ynt: İLLERİMİZİN TATLI AĞIZLARI
Gönderen: Tien San - 18 Şubat 2012
Osmanlı 400 sene yönetti arabları, arabça harfleri bırakalımız ne kadar olduki kelimelerden etkilenme olmuştur arabca manası oldugunu bilseydim yazmazdım.         

                             Arapca kelimeleri hangimiz kullanmiyoruzki degerli kardesim ? Asirlarca Araplari yönettigimiz halde Türkceyi benimsetmemiz gerekirken , Arabin lisanini basimiza tac yaptik . Osmanlica diye Arapca Farsca Türkce kelimelerden uydurma bir dil ürettik . Simdi bunun sancilarini cekiyoruz . Arap özentisi yönetimlerden kurtulamazsak, dahada cekecegiz  .  Birde Fransizlarin isgal ettigi Cezayire bakin . Belliki Fransizlara Arapcanin cennet lisani oldugunu kabul ettirememisler , tam tersi Fransizcayi bülbül gibi konusmayan arap birakmamislar . T.T.K.
Başlık: Ynt: İLLERİMİZİN TATLI AĞIZLARI
Gönderen: Antepli Bozkurt - 18 Şubat 2012
Doğru dersin ağabey cezayirde fransızca dil olarak ülkenin her kademesinde kullanılmaktadır Biz yüzyıllar boyu adaletli bir şekilde yönettik koruduk gözettik sonunda sırtımızdan vurdular. O zamanlar suriye ırak filistin cezayir Osmanlının hakimiyeti altındaydı burunları bile kanamadı, bir çok namkör sömürdügümüzü idda ediyor. Sömürme işte fransızın,ingilizin ABDnin yaptıgıdır aynaya baksınlar sömürge görsünler ne geliyorsa başımıza Türk'ün merhametinden geliyor.
Başlık: Ynt: İLLERİMİZİN TATLI AĞIZLARI
Gönderen: Egenin Efesi - 18 Şubat 2012
Yöresel konuşma deyince Denizli'yi tek geçerim.

-Needip goyyonuz?
____________________

- Hööle bi yürüyüp gelive biyo , irahmat yaaiyosa semsiyeni de alive.
_____________________

Önkü tası horaya go!
-Hangırıya goycem teeze ?
Hönkürüye gıı..
-Gülü gülü deezem
_____________________

-Nerem deding bizim gıız?
-Sooma gareee, öskürü öskürü bitmediii. Soonuda  hurama hööle bi aarı giidi. kıpırdeyemeyyon. Tokturu gitçen hindi…
______________________

Enkini enkirden al, enkireye goyve.
______________________

- Domat dativeecenmi iki gilo.
- Dattim dattim. Aha suracikta. Aliveecen mi?
- Alcem de tobayi aciveecen mi?
- Accem de parami cikariveemedim bi dakka bekleyiveecen mi?
- Bekleyiveririm nolcekki...


Ben orjinallerini yazdım, açıklamalarını biri yapıversin gari : - )
Başlık: Ynt: İLLERİMİZİN TATLI AĞIZLARI
Gönderen: Andarkan - 19 Şubat 2012
Isparta Güneykent:
Vallaha evinsiz bu gız.
Evinsiz evinsiz işler yapma.
Testebesiz düz yolda yürüyemiyor.
Eneem,yerinde duramıyor bu panzat gibi yimin olsun.(Ananem 3 yaşındaki yaramaz kuzene söyler)
Gızım gımıcık su geti baken. Bek soğuk bu su,azıcık ılıdıvee ıscak suyla .
Aahşamılan gidelim tarlaya gündüz vakdi güneşten irezil oluruz.
Oku oğlum oku,ileşber olma sonra.
Sığırın samanı dağıtması üzerine dedem hayvana çakar bir tane ve:"Gahpecik doğru düzgün yiyen demiyo".
Oğlum bi sidive nenen ünlüyo,ne diyo bak baken.
Tarlaya donuz girmiş.
Gece gece gölete gitme bir yol donuz çıkıveri garşına.
Akinek de guzlacı olcek ellem.
Antelle'li (babam Antalya'lı) gee bura.
Bu Isparta'nın yerlisi bi çeşit,ermeni mi ki bunlar anlamıyon.
Bir de ananemden sık duyduğum pokislemek (yumruk atma) ve toma dikilmek (takla atan çocuklar için kullanıyor)
Bir de Antalya Korkuteli'li babaannem var.O konuştumu babam tercüme eder öyle anlarım.Ama mesela babam bazen doymak yerine doyunmak der,ayrıca  "gidiyorum,yapıyorum" yerine "gidiyoru,ediyoru" kullanıyo bazı Korkutelil'iler.



















Başlık: Ynt: İLLERİMİZİN TATLI AĞIZLARI
Gönderen: Antepli Bozkurt - 19 Şubat 2012
                          KAHRAMANMARAŞ AĞZI
 
Bıldır bizim damın süüğünda püsa hababınan larhada godidim süllümden aşa tuvallandı.püsük cardınları yahaliyecene çıhmış damda gallep kovalii ocaa batasıca maraşta diyalık amma maraşlıyik ede....

Bu sitede herkiş yanbaa gelip yatii.heç şor söylemiler.sokranman,yumuşda buyurman.künde giriim bu sitiye ellaham mırhız oluksuuz.yada çarhııdız çıhık heç gonuşmiisiz.

Zumzuuunan goyuvericing aaazınıng üstüne... Bi gözel depeliicing, vıççırıını çıkarıcıng, bak bakiim fukara sümuuu gibi duvara gazınık mı:)

kele bacım ben heç görmedim onu

işte guzelim memleketimin guzel insanları boyle anlaşıyoooor
-şu hapaplaa(takonya) sana bi vurursamm nefesiii keseriimm haaaaa
--şu püsüğü fıncıt şurdan da yemeğimiz yiyek
--şiiit edee notingg bahımm işler nasıl hoooo
--geliik gidiik sizi evde bulamiik heeeri

Arhadaşlar eyi yazın ney yazicisaaaaz tam maraş şivesi yazmisiiiiz adamı herslendirmen !

ede bahele mağraliye gedidik arhadaşnan geç.... si..... eniğinin biri öömüzü kesti haaa bakdidim bize kahyelik yapiii haaa dutdum depinen koyanaşı bok tuluumu yere serildi aradaşnan kaktık gettik ordan sipembeç e binmiye ordanda top sahasına gettik maç izledik haaa ondan sonra eve gittik

dün bir soykayınan tanıştım sorma getsin.. kız bir mıkrız bir godduş hele birde fistan geymişş bir insan o gadar mı goska olur 'hırkıza kendir yahışır gibi yahışmış' valla..gıza birdemlik aşık oldum yavvv nedicisem...

Aaşamdan sonaa evedemisiiz gıı? evdeysazzz bizim herifinen size oturmaya gelicik.iki şor ederikk tamaaann


ula bizim mahallede bir avrad var karıları duldada toplıyap toplıyap onlara yok mıkrız olman yok goddüş olman diyo ula karı bir şorcuki sorma getsin zaten bizm mahallenin avratları şorcuydu şimdi birdemlik oldular
 
KAHRAMANMARAŞIN ÜNLÜ MEYRİK TÜRKÜSÜ
 
http://www.youtube.com/watch?v=pm329ntcVTA
Başlık: Ynt: İLLERİMİZİN TATLI AĞIZLARI
Gönderen: aysudem - 20 Şubat 2012
KMaraşlıların günlük konuşmaları
notin?(ne yapıyorsun)
notum ot atim.(ne yapayım Maraş otu atıyorum)
Başlık: Ynt: İLLERİMİZİN TATLI AĞIZLARI
Gönderen: Üçoklu Börü Kam - 20 Şubat 2012
Yöresel konuşma deyince Denizli'yi tek geçerim.
Ben de aynı görüşteyim.
Denizli'lilerin bazı konuşmalarını dünyada var olan hiç bir abaçayla yazıya dökmem mümkün değildir.
Denizli şivesi yazılamaz, ancak Denizli'lilerce, konuşulabilir!
Bir iki çeviri denemesi yapalım. Bakalım becerebilecekmiyim.

TTK.

-Nerem deding bizim gıız?
-Sooma gareee, öskürü öskürü bitmediii. Soonuda  hurama hööle bi aarı giidi. kıpırdeyemeyyon. Tokturu gitçen hindi…
Neren ağrıyor bizim kız?(Bir alt cümleden ağrısının olduğu yeri sorduğunu tahmin ediyorum)
- Sorma gayri. Öksüre öksüre bitmedi. Sonra da şurama şöyle bir ağrı girdi. Kıpırdayamıyorum. Şimdi doktora gideceğim.


- Domat dativeecenmi iki gilo.
- Dattim dattim. Aha suracikta. Aliveecen mi?
- Alcem de tobayi aciveecen mi?
- Accem de parami cikariveemedim bi dakka bekleyiveecen mi?
- Bekleyiveririm nolcekki...
İki kilo domates tartar mısın?
Tarttım, tarttım. Aha şurada. Alacak mısın?
Alacağım da, torbayı açacak mısın?
Açayım da paramı çıkaramadım, bir dakika bekler misin?
Beklerim ne olur ki!
Başlık: Ynt: İLLERİMİZİN TATLI AĞIZLARI
Gönderen: TÜRK-KAN - 20 Şubat 2012
Şebinkarahisar Ağzı

Şebinkarahisar Lehçesi ile yazılmış bir mektup aşağıdadır:

Gardaşım İseyin,

Evvelâ mahsus selâm eder her iki ellerinden hasretle sıkarım. Bizi suâl edecek olursan, hamdolsun eyiyük. Böyüklerin ellerinden, güçcüklerin gözlerinden öperük. Sağa yazduğum son mektubum herhalım eliğe değmedi. Epeyi bekledim, ne mektup çıktı ne haber.

Ula oğlum!... bağa bah, sen ne hıyanet adamsın. Bu gardaşın, aha bu yad ellerinde, tertelef, tek bir başına hasretlik çekeriken sen onun halini sormak içün bir mektup bile yazmiysın. Ula! Ekdüğüm biçdiğüm nohut yoğsa leblebi odlunda benimi beğenmiysin.

Ula sıçanın sidüğü, eğer aha bu mektubuma da cevap yazma, bah ben seni neydiyim. Bir gargış verürüm, bir gargış verürüm ki anandan doğduğuna pişman olursun. Tööbe, tööbe… Estağfurullah.

Allah razı olsun, demekki <Yeni şebin postası> da gelmese heç biriğizden heç bir haber alamıyacuk!

Şimdi İseyin beni eyi dinle;

Gardaşım nasıl? Heç, herifci oğlunun şeyinde bile değil, namussuz bir haber bile yollamıy. Ona uğra, benim için bir parhaç gatıh iç. Ve de deki; Gardaşın seni merah ediymiş de, mektubuna cevap yazmamışsın de. Erükler savdımı? Cöğüzler folağ odlumu? Besdil durumu nasıl? Yiğenim gine altına işiyse ecük pisikbalı yedürsünler, heç bir şeyi galmaz o çerliyesicenin deyiyde. Ve de deki, işte canım aklığa ne gelürse de Ehlaksızlık etmesin, beni habersiz gomasınlar deyiy de.

Onları öyle çok göresiydimki, şu işleri bir yoluna goyayım, hemen gelecem. Gardaşım, biliysin kelin daşı körün guşu gırh yılda bir, iş bulduk – o da elesefiye onuda gaçurmuyah.

Gareysarı, Tamzarayı, galeyi, gülloğu, Köroğlu gözesini, Aspasayı, sokakları, galdırımları, damları, hetta ve hetta galedeki çamşurları, ahurdaki inekleri, her şeyi, herkesi çok göresidim.

Hele bir gelim, bağa gancıklık eden o yollozun da çapolasını da ağzına dıhmassam bağada Mehmet demesinler. Ağzına çerledüğümün zalladı, galleşlik neyimiş ben ona görsedürüm. Hele bir işlerim bitsin, İseyin, hele bir bitsin!... Nerende geldi aklıma? Gelmez olasıca

Neyse senin de canığ fazla sıkmayım. Gelsem de seniğnen bitike dertleşsek, fırıngurularımızı, çükeliğimizi çıkın edip Coyna bahçesinde, Ehmet gözesinde bir otursak!... Ooof aman ooof buz ğibi suda bir ıslasak fırıngurularımızı…

… Geçende yağan düğürcük bahçelere bişey etimi? İşşallah bişey etmemişdür. Gerze tavuğun gulk olduğunu yazıydın, cücükler herhalım çıkmışdur. Sen neydiysin, gardışım, sen nasılsın? Anangil erüşde yapdılarsa gelince payımı isterim, unutma haaa!

O keliği başına çalınasıca emmi oğlu ne halt ediy? İşlerini yoluna goydumu? Duyduğuma göre mektup yazmıyrım diye bağa ekis ediymiş. Çok çok selamlarımı söyle, ilk fırsatta onada yazacam. İşleri innem sıkışığımuş da ondan yazamıymış de hemi!

Ya o kemçük ağızlı kel Şaban ne âlemde? Heç sesi soluğu çıkmıy.

Memleket yerinde durıy mı?

Bu yıl ne zinzoğ gördük ne çamşur, ne de anuk, kokusu sardı boğazımızı. Buda yaşamamı sanki.

Mereğin altında daru püskülü sarıp, cigara diye içdüğümüz, cebimizde düremeçler, kavaklar’a davum, öküzgötü yolmağa gettüğümüz, Ehmet Dede’de çimdüğümüz günler, ham-hozik dut yeyip hötürük olduğumuz, ayağımızda hıltak çedikler galeye dırmanduğumuz günler, sizin inek doğurduğunda yediğimiz ağuz ve mereklerin ardında, sıcak ahbun yığınları üstünde, ellerimiz, ayaklarımız buymuş oynadığımız soğuk kış günleri… Hep dünkü şeyler sanki…
Başlık: Ynt: İLLERİMİZİN TATLI AĞIZLARI
Gönderen: TÜRK-KAN - 20 Şubat 2012
Şebinkarahisar Ağzı

Yöreden Sözcükler

Abunmak : Dayanmak
Afkun : Gübre, fışkı {Ahpun,Akpun,Ahbun}
Ağlaz : Mızıkçı, oyunbozan
Andır kalmak : Ölüden arta kalmak
Annaklamak : Etrafı dikkatle gözetlemek
Arustah (Arustak) : Tavan
Avıl : Ağıl

Barhana : Alie fertleri, grup, kafile
Bayah : Demin, az önce
Bayaktan : Demin, az önce
Bıldır : Geçen yıl
Bişi : Sac ekmeği; kızartılmış hamur
Bohori : Baca
Borana : Sarmısaklı yoğurt
Burulgan : Girdap
Bürük : Baş örtüsü, çarşaf, car
Büşürmek : Pişirmek

Carıs : Arsız, terbiyesiz
Cavramak : Uğraşmak, didinmek
Cengebe : Ormanda çukur yer
Cerge : Derme çatma dükkan
Cerlemek : Ters cevap verme
Cıcık : Güzel
Cırnaz : Oyunbozan
Cızmaklamak : Tırmalamak
Cibin : Çamurlu toprak
Ciciği şişmek : Canı çekmek, imrenmek
Civcik : Civciv
Coruk : Gelişmemiş
Coşarmak : Abartılı anlatı
Cörgül (Çörgül) : İnce, zarif

Çağala : Olmamış meyve
Çağgıl : Çengel
Çağmak : Güneş doğmak
Çalmak : Mayalamak
Çayan : Kırkayak,çiyan
Çaygara (çaykara) : Göze, kaynak, pınar
Çebiç : 1 yaşındaki ekek keçi
Çece : Ağabey; baba
Çeç : Tahıl yığını
Çedene : Keten, kendir, kenevir tohumu
Çedik : Terlik
Çekelik : Bir tür peynir, çökelek
Çekü : Başörtüsü, yemeni
Çendelemek : Yontmak
Çepellik : Yağmurlu bozuk hava
Çığırmak : Süslenmek, şarkı söylemek
Çıtak : Yakışıklı delikanlı
Çiğin : Omuz
Çiğit : Çekirdek
Çimmek :Yıkanmak
Çipil : İnce ağaç dalı; ırmak kenarı ağaçlardaki filizler
Çir : Meyv kurusu
Çise : İnce yağmur
Çiskin : Yağmurlu hava

Dastar : Sofra bezi
Deyha : Şurası
Dırlanmak : Gereksiz söylenmek
Dölek : Uslu, ağır başlı kimse
Dövmeç : Ceviz, çemiç, pestil vs. dövülerek yapılmış yiyecek
Düyürcük : Elendikten sonra geriye kalan ince bulgur, düğü

Eğrek : Hayvanların toplandığı yer
Ekercek : Yün eğirme aleti, kirmen
Ekis : Sitem, laf dokundurma
Eğleşmek : Oturmak, durmak
Eldeç : Tahıl dövmede kullanılan dibek tokmağı
Ellik : Eldiven
Em : İlaç
Eme : Hala
Emice : Dost, arkadaş
Esürünmü Geldi : Delirdinmi, keçilerinmi geldi

Fahı : Hoca, imam
Fene : Fena
Fetir : Mayasız yufka ekmeği
Fıtı : Bulgur kırığı




Başlık: Ynt: İLLERİMİZİN TATLI AĞIZLARI
Gönderen: TÜRK-KAN - 20 Şubat 2012
 Gatmer                 : Katmer
Gedek         : Manda yavrusu
 Gelüç         : Yok anlamında kullanılır
 Gendüme         : Dövülmüş buğday veya arpa
 Geren         : Hafif bulutlu, sisli hava
 Gerilmek      : Gerinmek
 Germicek      : Değirmende üst taşın dönmesini sağlayan aygıt
Geysi         : Giysi
 Gıcık         : Koyun, kuzu
Gorhuluh      : Korkuluk
 Gozalak         : Çam kozası
 Göcecük         : Gocacık
 Göğnü         : Çürük rengi
 Göbül         : Köpek yavrusu
 Göğ keçemen      : Zehirli yeşil bir kertenkele{Göy keçemen}
 Gökçek         : Güzel
 Gölük         : Yük taşıyan, binilen hayvan
 Gör         : Mezar, mezarlık
 Görgü         : Ayna
 Göv         : Olgunlaşmamış, ham
 Gövenç         : Güvenilen şey
 Gövermek      : Bitkinin yeşillenmesi
 Göymek         : Katlanmak, beklemek
 Göz         : Suyun çıktığı yer, kaynak
 Gözcek         : Gözlük
 Gözleşmek      : Birbiriyle zıt gitmek, kızgın olmak
 Guşkana         : Kulpsuz bakraç, küçük tencere
 Gücük         : Şubat


 Harın           : Obur
 Haşıl           : Bir çeşit yemek, bulgur pilavı
 Hayf           : Hınç
 Hedik           : Haşlanmış buğday, nohut vs.
 Helik           : Duvar örerken boşluklara konan ufak taşlar
 Helke (Helge)        : Bir çeşit bakır kova, ağaçtan oyulmuş su kabı
 He mi                   : Öylemi, değimli, tamam mı
 Hıltak           : Bol, geniş, gevşek
 Hıngızıngında        : Olsa olsa, en son derecede
 Hırtık           : Kavgacı, saldırgan
Hiçlemek        : Ziyan etmek
 Hidiklenme        : Gıdıklanma
Hor           : İyilik
 Hora geçmek          : İşe yaramak, hoşa gitmek
 Hozik          : Ham dut; dutun dibe döküleni
 Hötürük           : İshal
 Hüdük           : Çok gıdıklanan kimse
 Hüpül          : Şişman

Iğınmak           : Soluğunu tutarak kendini zorlamak
 Iğrık                    : Akşam üzeri alaca karanlık
 Ildır          : Alaca karanlık
 Imırsık                    : Arsız,uyuşuk,miskin
 Irık           : Zayıf
 Irılmak           : Ayrılmak, uzaklaşmak

İçi             : Baba
 İğ             : Çıktıkta iplik sarılan demir tel
 İlenmek             : Beddua etmek
 İlgi             : Paçaya dikilen bağ
 İmil imil          : Yavaş yavaş
İşgil : Bir şeye karşı düşkünlük
İyelik : İyileştirme, tedavi
İze : Ağabey
Başlık: Ynt: İLLERİMİZİN TATLI AĞIZLARI
Gönderen: TÜRK-KAN - 20 Şubat 2012
Kargış               : Beddua (karnıkada, karnıkara)
 Karık  (I)            : Sulama için açılan ince su yolu ark
 Karık (II)            : Kışın hayvanların yem yedikleri yer
Katuvaz               : İnatçı, kaba adam
 Kavalkan            : Kendini öven
 Kavaltak            : Kaba, beceriksiz
 Kavlak               : Yaşlı, zayıf öküz
 Kayhı               : Kızak
Kelik               : Çok gezen
 Kemçük               : Alt çene çıkık, üst çene çökük ağız tipi
Kete         : Bir çörek
 Kıdım         : Biraz, ufak parça
Kıyıklama      : Aralama
Kişkirtmek      : Kavgada kışkırtmak
Kuşne         : Burçak

Lığda         : Selin getirdiği toprak
 Livik         : Bir çeşit erik
 Loğ         : Taş silindir
 Loğlamak      : Toprak damı veya harman yerini loğla düzeltmek

Madımak         : Yenen bir ot (Madamak, Madimak)
 Malak         : Buzağı
Menderiç      : Ev önü set şeklinde bahçe (Menferiç)
 Mengür         : Hayvan bağlamak için ağaç (U) biçimli halka
 Merek         : Samanlık

Nahır         : Sığır sürüsü
 Neydiyn         : Ne yapıyorsun
 Nezük         : Nazik

Ocaklık         : Mutfak
 Oluk         : Uyluk kemiği
 Ongunsuz      : Geleceği parlak olmayan kimse
 Orakayı         : Ağustos
 Oskun         : Bitkin, yorgun
 Osmak         : Sanmak;önem vermek, saymak
 Oyulgama      : Gelişi güzel dikiş

Öğendere      : Üvendire
 Öğün         : Yemek zamanı
 Öğür         : Dişi sığırın çiftleşme zamanı
 Öğüre gelmek      : Dişi hayvanın çiftleşmek istemesi
 Öğürsek         : Çiftleşmek, dişi sığır, kısrak vb.
 Öksü         : Ucu yanmış odun parçası
 Ömeç         : Bir çorba
Örcünlemek      : Direnmek
 Örk         : Hayvan bağlamaya yarar ip veya zincir
 Öske         : Başka, özge
 Ötlek         : Korkak, ödlek

Palak         : Ayı yavrusu
Palas         : Kaba örgülü çuval
 Par         : Alev
 Parduç         : Fırın temizlik sopası ucundaki bez parçası
 Parhaç         : Bakraç
Peğ         : Arsa, tarla çıkıntısı
 Pekmezini akıtmak   : Kafasını yarmak, kanatmak
 Pelik         : Örülmüş saç
Peskütan      : Tuzlu ayranın süzdürülmesiyle yapılan çökelek
 Peşgün         : Sahan
Pezik (Pezük)      : Pancar
Pisik         : Kedi
Pozlu         : Çalımlı
 Pöçük  (I)      : Kuyruk sokumu;küçük kısa kuyruk
 Pöçük (II)      : Uç, en son nokta
Pürpürüm      : Yıpranmış, dökülmüş
 Pütürük         : Kasırga, bora
Başlık: Ynt: İLLERİMİZİN TATLI AĞIZLARI
Gönderen: TÜRK-KAN - 20 Şubat 2012
Saçı         : Düğün armağanı
 Sadır         : Sidik
 Sadırlı         : Sık sık altına kaçıran
 Sağılmak      : İyileşmek
 Sağrak         : Ağaçtan yağ kabı
 Sahariç         : Yağ tavası
 Saksak         : Sırılsıklam, ıslak
Seet         : Saat
Seko         : Ceket
 Seklem         : Denk, taşınabilecek yük
 Sekül         : At, eşek, sığır ayağında ak leke
Siğnebit      : Saklambaç
 Siğnenmek      : Gizlenmek, saklanmak
 Siron         : Bir yufkalı yemek
 Soharıc (Sokarıç)   : Soğanı biberi yağda kavurarak yapılan yemek harcı (Soharıç)
 Sokarıç etmek      : Yağda soğan kızartmak
Soyha         : Kötü, hayırsız, belalı
Sümsük         : Yumruk
 Sümsüklemek      : Yumruklamak
 Süngüt         : Buharlaştıktan sonra suda kalan tortu, kireç
 Sündürme      : Yağda peyniri pişirmek
 Sürgüç         : Bulaşık bezi, paçavra
 Süsün         : Ense

Şergil         : Askıntı, baş belası
 Şerkade         : Yaramaz kavgacı
 Şıkırdım      : Bol, kalabalık, sık
 Şılgı         : İnce, uzun çubuk
 Şıltak         : Haksızlığa uğramış gibi ortalığı gürültüye vermek
 Şıltakçı      : Yaygaracı
 Şişek         : Bir iki yaşında kuzu

Taar         : Küçük tandır
 Tabak         : Şap hastalığı
 Tahşut         : Ürün
Temin olsun           : Allaha şükürler olsun
 Tepur (Tepür)             : Ağaçtan büyük elek
 Tepüç              : Küçük yumurta sepeti
Teyin         : Sincap
Toklu              : Bir yaşın altı kuzu
 Tuluk (Tulup)      : Peynir, pekmez vs. koymaya yarar deri, tulum
Tump         : Toprak yığını, toprak set
 Tura         : Çatı, çatı arası

Uarmak         : Onarmak
 Uartmak         : Onartmak
Umuk         : Ilık, sıcak
 Unca         : Onca, o denli

Üğrümek       : Yavaşça, sallamak
 Üğürlenme      : Sallanma
 Ünelmek         : Gelişmek, güçlenmek
 Ünlemek         : Seslenmek
 Üre         : 2.5-3 yaşında doğurmamış tay
 Ürkeğen otu      : Bir kır bitkisi
 Ürmek         : Havlamak
 Üsbekes         : Kesinlikle
 Üsküre      (I)      : Toprak çorba tası, çukur çanak
 Üsküre     (II)      : Bakır taş
 Üsürgü         : Kadınların başına örttüğü yarım çarşaf, başörtüsü
 Üveç         : 3-4 aylık kuzu

Vidlemek      : Birine karşı kışkırtmak
 Vire vire      : Sürekli
 Vula         : Hişt, hey

Yaban         : Gurbet, uzak yer
 Yağarnı         : Sırt
 Yaşlaş         : Bir yemek
 Yağlıh         : Mendil
Yamçı         : Kıldan keçeden üst giysisi
 Yamık         : Eğik, çarpık
Yarma         : Buğday, arpa vs. iri çekilmişi
 Yarpuz         : Yaban nanesi
 Yazu         : Düzlük, ova
Yekinmek      : Eyleme kalkışmak
 Yetük (yetuk)      : Ergenleşmiş, büyümüş, yetişmiş
Yitinmek      : Ayak diremek
Yoz         : Kısır; niteliksiz, cinsi bozuk
Yumah         : Yıkamak
 Yumulgan (yumulkan)   : Sıkılgan
 Yuyuntu         : Bulaşık suyu
 Yürük (Yüğrük)      : Güçlü, çalışkan, çevik
 Yüsküf         : Yüksük

Zallak         : Biçimsiz
 Zartalak      : Kaba, yakışıksız konuşan
 Zavzu         : Sebzelik
 Zeftir         : Boyundurukta zelveleri bağlamada kullanılan bağ
 Zegur         : Çileğe benzer bir meyve
 Zeklenmek      : Alay etmek
 Zerzemi         : Kayşa
 Zevle         : Boyunduruğa geçirilmiş eğri değnek
 Zıbga         : Bir çeşit şalvar
 Zılgıt         : Paylama
 Zınzov (Zinzoğ)      : Dağ menekşesi
 Zırlak         : Aptal
 Zırza         : Kapı zinciri
 Zoğal (Zuğal)      : Kızılcık
 Zoğlamak      : Dilmek, uzunlamasına kesmek
 Zorunan         : Zorla
 Zunnuk         : Kirli su deliği

Başlık: Ynt: İLLERİMİZİN TATLI AĞIZLARI
Gönderen: Antepli Bozkurt - 21 Şubat 2012
                                       
                                  KAYSERİ AĞZI
 
 
Kayseri fıkraları

2 KERE 2

Kayseriliye sormuslar 'İki kere iki kac eder?' 'Alcez mi Satcez mi?' demis

TAKSİMETRE

Taksinin yokusta frenleri patlamis, muthis bir hizla asagi iniyor. Kayseri'li musteri bagirmis..
'Durdur su arabayi..'
Sofor panik icinde haykirmis..
'Durduramiyorum!..'
'O zaman taksimetreyi durdur hic degilse' demis, Kayserili.


Kayseri`li Ali`ye babası hayat dersi veriyormuş oğlum senden ne kadar isterlerse istesinler yarısından fazla verme.
Ali birgün terziye takım elbise diktirmiş.
Kayseri`li sormuş borcum nedir?
Terzi cevap vermiş 6 milyon
Kayseri`li mümkün değil 3 milyon demiş.
Terzi kurtarmaz 4 milyon demiş.
Kayseri`li mümkün değil 2 milyondan fazla vermem demiş.
Terzi lanet olsun tamam demiş.
Bu sefer Kayseri`li 1 milyondan fazla vermem demiş.
Terzi sinirlenmiş para falan istemiyorum al elbiseni defol demiş.
Kayseri`li bir takım elbise daha dikmezsen şurdan şuraya gitmem demiş.
 
KAYSERİYE AİT KELİMELER
 
ABOO  Şaşma, hayret ''Aboo ne kadar böyük?''

ACER   Yeni, "Benim acer yeleğim nerede?''

ACIŞMAK  Acımak, ''Yaram acıştı.''

AĞNAMAK Yuvarlanmak, ''Kalk Ian, ne eşek gibi ağnıyorsun?''



CECİM  İnce dokunmuş kilim. ''Cecimi getir de yere ser.''

ÇEDENE Kenevir Tohumu. ''Çedeneli kavurgayı çok severim''
ÇELPEŞİK  Karışık. ''Sen işleri çelpeşik hale getirmeyi seversin'' 
ÇEMKİRMEK Karşı gelmek. ''Adamın yüzüne çemkirip durma.''

ÇENESEK Geveze ''Ne kadar çeneşek adamsın sen'' 
ÇENTE Çanta''Çente nerede?'' 
ÇEPİK  Alkış. ''Hoşuma gitti çepikledim.'' 
CEREME  Ceza. ''0 etti ben ceremesini çekiyorum.''
ÇIBIK   Çubuk ''Çıbıklara su ver kurumasın, sonra üzüm olmaz.''
ÇIKI   Bohça. ''Kız kocasına küsünce çıkısını alıp gitmiş''

CILBAH  Çıplak. ''bu bebeyi sokağa cılbah bırakmayın.''

CINGAR  Döğüş. ''Sen buraya cıngar çıkarımya mı geldin?''

CINGI  Kıvılcım. ''Aman dikkat et, yee cıngı sıçramasm, evi yakarsın.''

CINGIL  Üzümün küçük salkımı, ''Bir cıngıl üzüm versene.'' 
CINNAH  Tırnak. ''Cınnağı etime geçti.''
ÇIRA  Gaz lambası ''Eskiden evlerde çıra yakardık.'' 
ÇITMA  Tekme ''0 attan uzak dur, çıtma atar "
CIVINMAK  Cilve yapmak. ''sen kime
DAAH  Deeh, ,, Ata deeh demekle yürümüyor ki.'' 
DADAK  Umut verme. ''Ağzıma bir dadak sürdü, altı boş çıktı.''


DİLLİKSİZ  Geçimsiz. ''Sen ne dilliksiz adamsın.''

DİNGİLDEK DİLLİK Hafif, ''Kızım öyle dingildek olma, sonra evde kalırsın.''
 
DİYA Orada, ''Görmüyon mu, diya işte duruyor.''

DÖLECİK  İyice. ''Bu çocuklar usludur. Koyduğun yerde dölecik oynar.''

DÖŞENGİ  Mobilya. '' Evin döşengesi iyi olmuş.''

ELLİK Sahur, ''Bu gece elliğe kalkacağız.''

EMCEK Yalancı meme. ''Bebenin ağzına emceği var.''

ENGİ Hastalık. ''üzüntüden birden engi indi.''

ERGAPAkrep. ''Aman dikkat et bağda ergap var.''

ERİNCEK Tembel, ''Sen de amma erincek adamsın.''

ESBAPElbise, ''Bu bayrama esbap alamadık.''

ESSAHTAN Gerçekten. ''Essahtan o sana öyle mi dedi.''

EŞKAREAçıkça. ''0 kadar milletin içinde eşkarı konuştu.''

FABIRGA Fabrika. ''Senin eşin hangi fabırgada çalışıyor?''

FAKA KOYMAK Aldanma, ''Ben öyle kolay kolay faka basmam.''

FARFARI Aceleci. ''O çok farfara birisidir.''
 
FELFECİR Açıkgözlü. Gözüaçık ''Adamın gözleri felfecir okuyordu."

FILLANMAK dolanmak. ''Köşeyi birden fıllandı.''

FIŞDIRIK Oynak. ''Aman ondan uzak dur, fışdırık birine benziyor.''
FOSBoş, " içi fos çıktı.''

FİTLEMEKÖğütlemek. ''Benim aleyhime seni o fitledi.''

GADA Kurbanın Olayım. ''Amanın gız gadanı alıyım sen ne zaman geldin?''

GAMALAK Boş,Tembel. ''Sen ne gamalak adamsın.''

GARSAMBA  Döküntü eşya. ''Bu gadar garsambayı ne yapacaksın.''

GENNEŞMEK Esnemek. ''Ne genneşip duruyon. Uyuyamadın mı?''

GI  Kız anlamında. "dur gı yapma."

GIBAL   Görünüm. ''Bu adamın gıbalı bozuk geldi bana.''


Başlık: Ynt: İLLERİMİZİN TATLI AĞIZLARI
Gönderen: Antepli Bozkurt - 23 Şubat 2012
                                            KARADENİZ AĞZI

 

 FIKRALAR

Temel banka soymak suçundan yargılanıyormuş , son celsede hakim delil yetersizliğinden temelin tahliyesine karar vermiş . temel bunu duyunca çok sevinmiş ve bağırarak hakime ;
- uy cözünü sevdigumun hacim beyi , yani şimdi bu paralar penim oldu değil mu  >:D


Azrail temelin yanına gelir ve kardeş vaktin tamam hadi gidelim der.

Temel de uyanık ya yalvarır bana 5 yıl süre ver ondan sonra gel al canımı azrail tamam der temel de kendi kendine pilot olursam beni havada yakalayamaz derken 5yıl sonunda azrail pilot temelin yanına gelir ve vakit doldu gidelim der

temelde şimdi canımı alsan arkada 300 yolcu var onlar ne olacak der

azrail : oglum hepinizi bir araya getirene kadar anam ağladı zaten

Temel otobüste cep telefonuyla konusuyormus,yolcular uyarmis:

-Otobüste cep telefonuyla konusmak yasaktir!Temel telefonun öbür ucundaki arkadasini uyarir:

-Ula Cemal,otobüsün içinde konusmam yasakmis,sen konus ben tinleyeyum >:D >:D !


Temel asansöre binmiş başlamış beklemeye bir müddet sonra Dursun girmiş asansöre bakmış Temel bekliyor oda beklemiş.

Bu arada biri daha binmiş ve neden beklediklerini sormuş
Temel hemen cevap vermiş :
- "uşagum görmeymisun ha burda 4 kişiliktir yazayı >:D >:D "


Yer sahibi : Beyfendi burasi benim yerim kalkin
Temel: Hayir
Yer sahibi gider hostese basvurur.
Hostes: Beyefendi burasi sizin yeriniz degil kalkarmisiniz lütfen
Temel: Kalkmam
Hostes çare bulamayinca kaptana basvurur. Kaptan, Temel'in kulagina bisey fisildar ve Temel gecer arka tarafa oturur. Herkes hayret etmis biz bu kadar ugrastik kalkmadi acaba Kaptan nasil kaldirdi bunu. Dayanamayıp sormuslar kaptana:

Kaptan:
-Dedim ki Burasi Trabzon'a Gitmez >:D >:D .

Temel ava çıkmış, eli boş dönmemek için kasaptan bir tavşan almış. Fadime,

- Ha pu netur, soyulmuş tavşanı nasıl avlaysun?
- Sevişirken yakaladum, çiyinmeye firsatu olmadu vurdimm onuuu
 >:D >:D http://www.youtube.com/watch?v=Y-T3zyw_PBA
 
http://www.youtube.com/watch?v=VpJ4_vfy_WM
http://www.youtube.com/watch?v=ZyvN0UZSquA

Yöresel kelimeler

Baca :Evin tavanı
Bardabaş :Boş gezen
Bıldır :Geçmiş yıl
Bibi :Hala
Bitike :Bir parça
Bicimcik :Bir parça
Bi pırtik :Bir parça
Boynuk :Boynu eğri
Buymak :Üşümek
Besleme :Evlatlık
Cağ :Örgü yapılan demir çubuk
Ceğet :Eylül ayı
Camuş : Manda
Cıcığ :Yeni
Cecim :Bir çeşit kilim
Cıbıl :Yoksul
Cıbız : Kel
Culluk :Hindi
Cılbırı :Bir çeşit çorba
Cılı :Zayıf
Cırıt atmak :Koşarak uzaklaşmak
Cimcikleme :Çimdik atma
Cıt :Uç,kenar
Cücük :Civciv
Cıngıl :Çan
Çalhama :Ayran
Çaput :Bez parçası
Çar :Çarşaf
Cırnak :Tırnak
Çedene :Küçük kurut
Çiğit :Çekirdek
Çimmek :Yıkanmak
Çit :Yazma
Dadah :Çocuk yemeği
Davar :Koyun sürüsü
Dehre :Küçük balta
Dak :Şeker pancarı
Densiz :Usulüne göre davranmayan
Deyha :İşte orada
Deynek :Odun çubuk
Didmek :Karıştırmak,yünü gevşetip açmak
Doluhmak :Ağlayacak duruma gelmek
Düğlemek :İliklemek
Eğiş :Hamur kesme aleti
Ecük cücük :Çoluk çocuk
Elbezi :Peçete olarak kullanılan bez
Emice : Dost,arkadaş
Düğe : Doğurmamış inek
Emice :Arkadaş,dost,amca
Emelli :Güçlü,kuvvetli
Eke :Çok bilen,çok konuşan
Evermek :Evlendirmek
Farşa :Edepsiz kadı
Eşgere :Aşık,âşikar
Ferik :Küçük tavuk
Gada :Büyük ağabey
Fınfırik :Çocuk oyuncağı,topaç
Fışkı :Hayvan gübresi
Foturaf :Fotoğraf
Fetir :Yufka
Garsuk :Karın etleri
Gollik :Kısa
Gavut :Unun kavrulmuş hali
Gendüme : Dibekte dövülmüş buğday
Gıdik :Oğlak
Gıcıt :Küçük öküz arabası
Gılla :Gelincik çiçeği
Gıdılıç :Serçe parmağı
Gavar :Su arkından tarlaya açılan ağız
Gıgırt :Kancalı odun,omuzluk
Gılevlemek :Bileylemek
Gındırlamak :Yuvarlamak
Gırnap :Küçük ip
Gobal : Değnek
Gobça : Düğme
Gocik :Mont
Ğoç :Ekim ayı
God :Ölçü birimi
Golot :Yağlı kete
Gön : Deri
Göresmek :Özleme
Gudik :Köpek
Gugul :Başlık,bere
Gumbuz :Yumruk
Gurut :Piramit şeklinde kurutulmuş yoğurt
Gucik :Şubat ayı
Güğüm :Bakır su kabı
Halbuysam :Halbuki
Haşa : Büyük çuval
Herk :Sürülmüş,ekilmemiş tarla
Haşıl :Yerel bir yemek
Hayat :Hol
Helke :Kova
Harer :Çuval
Hevlek :Tarlanın küçük kısımlara ayrılması
Hırtlik : Bol,çok(boğaz)
Hıdırgen :Yerinde duramayan
Herihlik :Baca
Hozan :Biçilmiş tarla
Hörelenmek :Sinirlenip karşı gelmek
İg : Yün eğirme aleti
İki cannı :Gebe
İşmar :İşaret
İt dirseği :Arpacık
Kahmut :Tarla yemişi
Katık :Ayran
Kal :Olgunlaşmamış
Kalik :Ayakkabı
Karakış :Aralık ayı
Kartol :Patates
Kavurga :Kavrulmuş buğday
Kelem :Lahana
Kersen :Kurut ezilen tahta leğen
Keyveni :Becerikli (daha çok kadın)
Kesilim :Güzelim
Kopçik :Sap kısım
Kızırik :Çok yanmış
Kiraz :Haziran
Kip :Sağlam
Kurun :Hayvanların su içtiği ve aynı zamanda tahıl yıkanan çeşme
Koz :Kuzu barınağı
Kösüre :Bıçak,nacak gibi aletleri bileme taşı
Kurik :Tay
Külek :İçine yağ konulan tahta kap

Lepüstek :Yassı,düz
Lülük :İbriklerin su akıtılan kısmı
Loğ :Bacalardaki toprağı sıkıştıran silindir taş
Mabeyn :Salon
Mal :Büyükbaş hayvanlar için kullanılır
Mangur :Hayvanların boynuna takılan ağaçtan yular
May :Sığıra sesleniş
Masta :Büyük değnek
Megel :Çapa yapılan alet
Merek :Samanlık
Meşebe :Su kabı
Mertek :Kalın ve uzun ağaç
Mıh :Çivi
Miltan :Gömlek
Mökkem :Kip,sağlam
Motor :Traktör
Nahır :Sürü
Pağla :Fasulye
Pahar :Çeşme
Parlım :Bari
Partal :Abartı
Part :Buğday yığını
Parduç :Fırın sileceği
Peke :Oturulan alçak kaldırım
Peşkir :El havlusu
Van :Hitap şekli
Pir :Odun dalı
Pin :Kümes
Pisik :Kedi
Pürçüklü:Havuç
Sahoyluk:Ahır süpürgesi
Sitil :Küçük yoğurt kabı
Siron :Yufkadan yapılmış bir çeşit yemek
Siyam :Karış
Soyha :Kötü,işe yaramaz
Söve :Kapı penceresi
Suluğ :Eski evlerde yıkanılan yer
Süpürtmek :Kovalamak
Sürgüç :Yerleri silmeye yarayan bez
Sütlü :Sütlaç
Şoğurt :Salya Öllemek
Şoşartmak :Abartmak
Tar :Tavuk tüneği
Tekmük :Tekme
Tekne:Hamur yağrulan tahta kap
Terek :Raf
Teşt :Leğen
Tentene: Dantel
Tevür :Türlü
Tike :Bir parça,azıcık
Tize :Teyze
Tuluk :Yayık
Tump :Tarlaları ayıran tümsek
Üstencelik :Üstelik
Yöreme : Değirmende biriken un kalıntısı
Zemheri :Ocak ayı
Zehlenmek :Alay etmek
Zırza :Kilit
Zibil :Çöp

Abdesluk : Ev içinde üzerinde abdest alınan leğen.
Aca : Acaba.
Afgurmak : Havlamak.
Aha : İşte.
Amofti (homarta) : Yabani yer çileği
Analis : Yumuşama.
Ander : Değersiz,işe yaramaz.
Angona : Zehirsiz kısa boyda bir yılan türü.
Anis : Yüksek kesimlerde yetişen bodur bir ağaç türü.
Aruk : Zayıf,çelimsiz,sıska.
Aşana : Köy evlerindeki geniş yeme-içme yeri.
Avat : Geniş yapraklı bir tür diken.
Ayam : Hava durumu.


Badama : Köy evlerinin önündeki sofa.
Bakla : Fasulye
Bakraç : Kova.
Bansi : Hayvan yemliği
Behrenk : Üstü örtülü su kanalı.
Berinnemek : Genellikle soğuk su veya hava ile ilk temasta yaşanan ürperti-irkilme
Bezleme : Saçta pişirilen ince yassı ekmek.
Biçki (bıçkı): Odun kesmeye yarayan testere.
Bitige : Çok küçük , az.
Bolaki : İsterim ki ,dilerim ki.
Bostan : Salatalık
Buldur : Geçen yıl.
Burşunda : Kavrulmuş arpanın öğütülmesiyle elde edilen un ve sıcak sudan oluşan karışıma pekmez yada yağ karıştırılarak yapılan yemek.


Campil : Elfeneri ampulü.
Ceyran : Elektrik
Çakaloz : Sincap.
Çalbara : Küçük bakır tencere.
Çangal : Bitkilerin kurutulduğu, yere dikilmiş dallı ağaç gövdesi.
Çaplama : Çit.
Çapula : Ayakkabı.
Çaştak : Salatalık,kabak gibi sebzelerin yetiştirildiği,dallarla örülü yer.
Çayan (zağana) : Yengeç
Çencik : Kapı ve pencerelerin kilitlenmesine yarayan küçük çengel.
Çeten (çöten) : Mısır koymak için yapılmış derme çatma ambar.
Çıngıl : Ağaç üzerine çakılıp çekilmesini sağlayan demir aygıt.
Çıtıman : Biçilmiş mısır bitkisinden yapılmış bağ (demet).
Çivit : Meyve çekirdeği.
Çolbaz : Beceriksiz.
Çortluk : Dikenlerle kaplı, girilmesi zor yer.
Çömen : Mısır bitkisi demetlerinin birbirine dayandırılmasıyla oluşturulan küme.

Başlık: Ynt: İLLERİMİZİN TATLI AĞIZLARI
Gönderen: Çağrıbey - 23 Şubat 2012
Severek izlediğim konulardan bir tanesi İLLERİMİZİN TATLI AĞIZLARI.
Başta Antepli Bozkurt olmak üzere katkı yapan bütün andalarıma minnettarım.

Dikkatimi çekti, şöyle ki: Yörelerimize ait sözcükler neredeyse başlı başına birer sözlük çapında.
Bu bile Türk dil ve kültürünün ne denli zengin olduğunun göstergesidir.
Diğer Türk topluluklarına ait lehçeler, ağızlar ve şiveler de hesaba dahil edildiğinde karşımıza bir kaç milyonu aşkın bir kelime ve kavram hazinesi çıkıyor.
Dediğimiz gibi, Türkçe'yle ifade edilemeyen bir şey başka hiç bir dille ifade edilemez!

Ne mutlu Türk doğup, Türk gibi yaşayana!
Saygılarımla..
Çağrıbey
Başlık: Ynt: İLLERİMİZİN TATLI AĞIZLARI
Gönderen: Antepli Bozkurt - 23 Şubat 2012
Teşekkür ederim Çağrıbey kandaşım yerel kelimelerde bir çok uzak illerin benzer ağzı kullanmasına çok sevindim mesela karadeniz ağzıyla Antep ağzında bazı kelimeler birebir aynı çok sevindiri bişey, çok zengin bir kelime kültürümüz var nerdeyse hiç bir dilde yok böyle zenginlik.
Başlık: Ynt: İLLERİMİZİN TATLI AĞIZLARI
Gönderen: Fatih - 24 Şubat 2012
notin?(ne yapıyorsun)
notum ot atim.(ne yapayım Maraş otu atıyorum)
Maraşlılarımızın bir de meşhur otları var tabii.
Yahu bu Maraş otu resmen keyif verici ve kafa yapıcı bir madde.
Maraşlı bir tanıdığım vardı, yanından otu hiç eksik etmezdi.
Küçük bir kağıda otu sarıp dişiyle üst dudağının arasına yerleştirince keyfe geldiği belli olurdu. Sigaraya sardığı da olurdu.
Benim kanımca Maraş otunun narkotik özelliği var. Esrar gibi filan.
   Kök Tenğri'nin esenliği bütün Türklerin üzerinedir.
Başlık: Ynt: İLLERİMİZİN TATLI AĞIZLARI
Gönderen: Antepli Bozkurt - 24 Şubat 2012
Maraşlılarımızın bir de meşhur otları var tabii.
Yahu bu Maraş otu resmen keyif verici ve kafa yapıcı bir madde.
Maraşlı bir tanıdığım vardı, yanından otu hiç eksik etmezdi.
Küçük bir kağıda otu sarıp dişiyle üst dudağının arasına yerleştirince keyfe geldiği belli olurdu. Sigaraya sardığı da olurdu.
Benim kanımca Maraş otunun narkotik özelliği var. Esrar gibi filan.
   Kök Tenğri'nin esenliği bütün Türklerin üzerinedir.

Yok öyle "narkotik" özelligi anda :)  Burdada çok kullanan var sigaranın amcasının oğlu gibidir bu ot, tek farkı diğer insanları rahatsız etmez sigara içirtmiyor alternatif yani, zararı mutlaka vardır sigaradan çokmu azmı bilemeyiz tabi :)
Başlık: Ynt: İLLERİMİZİN TATLI AĞIZLARI
Gönderen: Almıla - 27 Şubat 2012
Marmaris'in köyünden Marmaris'e göç eden iki arkadaş aralarında:
"Bundan gali Mamalisli oduk, bundan gali gali demeyek gali"
diye konuşuyorlarmış.
Bundan gali; gali demeyeceklermiş gali! TTKvY.
Başlık: Ynt: İLLERİMİZİN TATLI AĞIZLARI
Gönderen: Antepli Bozkurt - 03 Mart 2012
                                                         TRAKYA AĞZI

H harfi ile başlayan kelimelerin başındaki "aş"ın kaldırılması ile karakterize şivedir.

bazen de sesli harfle başlayan kelimelerin başına "haş" gelir.
vurgulanmak istenen cümlelerin başına -abe; sonuna -be gelir.

genelde kelimeler yuvarlanır tek sebebi üşengeçliktir.

en çok bilinen fark "h" harfinin yutulması ve gereksiz yere kullanılması..

- ayraboluna gittim hayran içtim ayran kaldım.. gibi

Hayraboluna gittim ayran içtim hayran kaldım

"adaş" kelimesi çok kullanılır..
- adaş naabüün bea?
"hepten aykırı gidersin"
- epten aykırı gidersin beya..
"üç-beş"
- onlar gene üj-bej delikanlıymış beya.."kızan"
- kızancıklara bakasın..
"eyvah"
- iyva iyva olcaklara bak sen..gibi

. adii urdann beyaa kapçıkağzıı


      YÖRESEL KELİMELER

purnik : meyane ayrıca sigara izmariti
mari; mara : bayanlara bi hitab sekli
gündöndü : ayçiçek
ampir : salak, sersem
Tiz: popo
pale: küçük çocuk, velet.
şopar üç kağıtçı, dalavereci Roman anlamında
Kızan Çocuk, genç manasında...
Talika Tamamen ahşaptan yapılma at arabası...
Pırkalamak Kurcalamak, dürtmek...
BİKERETTE: bir işi tekseferde yapmak,
PILİK: bir yarışmayı aynı anda bitirmek. veya aynı miktarda iş yapmak.

piyizlenmek trakyada ençok yapılan eylem olan içki içmek....
Maacır: Muhacir
Aydamak: sürmek (araba-bisiklet)
AYKIRLAMAK bir istikamete yünelmek yüneltmek
tevekel:saf,salak(sakil)
pate misket
şam şeytanı cin fikirli

eyyyy : bir seslenme biçimi (tehditi ifade eder)
kadam : kardes
aga : abi


http://www.youtube.com/watch?v=meIURbXk7fk

http://www.youtube.com/watch?v=50ZWjgIZzLg
Başlık: Ynt: İLLERİMİZİN TATLI AĞIZLARI
Gönderen: Antepli Bozkurt - 07 Mart 2012
                                     GAZİANTEP AĞZI

İki komşu kadın sokakta karşılaşır
- Bee tanımadım  kele Hadduç bacı, nerden geliyn?
- Heç, acı şeyle bi soluk, Faddımgilden has'de bellemeden geliym. Nassın bacım?
-Aman Hadduç Bacı hec sorma, benim çekdiimi develer çekmez. Bizim herif gene gudurdu. Akşam de-mey, sabah de-mey arahının başından kakmıy. Ne bilim anam, bi de dos seviy diyler. Herifcez gırhından sona gudurdu.
-Bu neşel iş kelee! Ocak başından yırak ola! Memik Aaam da enigonu gudurmuş. Sahılam yirmi yaşında cahal. Bu yaşdan sona... Gadan gide Essum, zere ben de bu Essum nen beyle hırlay deydim. Allah o şarmı-tanın başına him daşı dikile!
-Anam herifi yerenneri baştan çıkarıy. Yiğidiken yı-hılasıca üç zaballa gimi adam akşam oldumu beyle gapıya dikiliyler, herifi ayarlıyp götürüyler her hal o şırfıntıya gidiyler.
-Allah us ahıl vere şeytanına zabınlık vere.


http://www.youtube.com/watch?v=NyZMWGGOOug



http://www.youtube.com/watch?v=_-SxhwdjyIw


HA HA HAA  >:D ;D >:D
http://www.youtube.com/watch?v=g1hJwq5_wa8

GAZİANTEP YÖRESİNE AİT BAZI KELİMELER


AMMİ :Amca

ARAKI :Rakı

ARASA :Tahıl satılan yer (Pazar

ARIK : oğal su kanalı

ASBAB :Elbise

AVRAT :Kadın

AZAP :Bir yıllık çiftçi

BAHDENİZ :Maydonoz

BALCAN :Patlıcan

BEKMEZ :Pekmez

BASAMAK : Sabit Merdiven

BELİK :Kadının örülmüş saçı

BIÇKI :Testere

BILDIR :Geçen Sene

CARTLAK KEBABI:Ciğer Kebabı

CEVCER :Tahılları sapından ayıran kesici aletli tahtadan yapılmış alet

CINCIK :Kırık cam pançası

CÜCÜK : civciv

COR :Birkaç kişinin karşılıklı sohbeti

ÇATMA :Üç ince direğin bir ucundan bağlanarak yapılarak üç ayaklı askılık

ÇIKIN :Ekmek vs.sarılan bez

ÇIKLA : Sadece

ÇULLUK :Hindi

ÇÖRTEN :Çatıdan akan suyu yönlendiren oluk

ÇOMÇA :Yemek servisinde kullanılan büyük kaşık

COTURA : plastik su bidonu

DAHRA :Ağaç kesim işlerinde kullanılan alet

DARI :Mısır

DEGLIZ : dar sokak

DEPELEMEK:Çiğnemek (ayak altında)

DEPİK :Tekme ile vurma

DEGLiP :Tahıl ve fıstık gibi bitkilerin kabuklarını ayırmak için taştan yapılmış silindir.

DIMIŞKI ÜZÜM:Yöreye has bir üzüm türü

DİLME :Üzüm suyu ve nişastadan yapılmış tatlı türü

DON KAZANI:Çamaşır kaynatmak için yapılmış kazan

DÖĞME :Buğdaydan yapılmış keşkek

DÖGMEC Yogurtli patlican yemegi

DULDA :Gölge

ELETMEK :Götürmek

ERGEN:Genç kız, delikanlı erkek

EYFEN :Kötü

FİREZ:Ekimi yeni biçilmiş tarla

MAHANA: Bahane
GEÇİ:Keçi

GELİYSİN:Geliyorsun

GİDİŞMEK:Kaşınmak

GULUNÇ : Sırt

HAMPARA:BÜYÜK TAŞ

HANEK:Laf konuşmak

HAPHAP:Takunya

HARADAN:Nerede

HARAL:büyük çuval

HAS:Marul

HASITLAMAK:Kıskanmak

HAYİR:İncir

HAYRAT:Kırsal yörelerde içinde su depolanan üstü kapalı yer.

HAYLE:Nasıl

HEDİK:Kaynatılmış buğday

HERİF:Bey (Adam)

HİM:Tarla duvari

HORANTA:Aile Topluluğu

HÖKKEŞ:Ökkeş

HÖSÜN:Hüseyin

İTAĞİ:Ekmek yaparken üzerine un konulan bez.

İZAR:Kara çarşaf

KABIRLIK:Mazarlık

KAHGE : Simit

KAHGECİ: Simitçi

KANNE:Cam şişe

KESEFET BASMAK:Uyuklamak, esnemek

KELLE:Kez, defa, kere

KÖYNEK :Gömlek

KÜNCÜ :Susam

LOĞ :Toprak damların akmaması için üzerine gezdirilen taştan yapılmış silindir.

MAHRA :Sebze ve sandığı

MESES :Sabahları çift süren kişinin kullandığı ucu demirli sopa

MİŞMİŞ :Kayısı

MUMBAR :Dolma yapımında kullanılan ince bağırsak

MIRRIK :Cıvık çamur

NAHIR :Büyük baş hayvan sürüsü

NİŞ :Hafif ıslak yer

NISLIM: ne yapayim

NOHUT DÜRÜMÜ:Haşlanmış nohuttan yapılmış dürüm

ÖKSEMEK :Özlemek

ÖKüNMEK :Birisinin konuşmasını taklit etmem

ÖRTME :Ev önü bir yer balkon

PERÇEM : Saçın Ön kısmı

Pisik : Kedi

PÖÇ : Kalça

SALLAMA : Kalınca yaplmış ekmek

SARNIC : beton su deposu
SAMSAK: Sarımsak

SAVAN : Sofra bezi

SERPENE : Bağda üzümleri yukarıya kaldınan ucu çatal sopa

SEKİ : Ev Önünde oturulacak yüksekçe yer

SIYIPMAK : Kaymak

SİFTAH : İlk

SİLLE : Tokat

SOKU : Bulgur, biber vs ezmek için taştan yapımış çukur.

SUMSUK : Yumruk
SUVAN:    Soğan
SÜLLÜM : Tahta Merdiven

SöYÜK : Damın kenarı

ŞiTİL : Fide

TAĞA : Pencere

TAPiLAMA : Bir çeşit ekmek

TEBELLEŞ : Sataşmak

TEMETOS : Domates

TAŞKALA : Telaş

TEŞT : Çamaşır yıkanan geniş kap.

TEZE : Taze

TİYEK : fidan

TUMAN : Don

TUT : Dut

TESBAH : Tesbih

UŞAK : Çocuk

ÜDÜRGÜ : Matkap

YEKİNMEK : Kalkıp fırlamak

YOORUM : Yahu

YALBIRDAK : Yarı çıplak

YANNIK : Deriden yapılmış yoğurdun yağını çıkartmakta kullanılan araç

YENİCE : Yeni ekilmiş bağ

ZEMBİL : Lastikten Yapılmış kulplu sepet.

ZİBİL : Hayvan gübresi ve çöp
Başlık: Ynt: İLLERİMİZİN TATLI AĞIZLARI
Gönderen: Gökçe Ana - 10 Mart 2012
Bu bölüm otağda en beğenerek ve gülümseyerek izlediğim bölüm oldu. Yörelerimizin her birinin kendine has tatlı şiveleri, ağızları var ve her birisi ayrı ayrı Türk dilinin ve kültürünün zenginliğinin göstergesidir.
Tanrı Türk'ü Korusun ve Yüceltsin.  Amin.
Başlık: Ynt: İLLERİMİZİN TATLI AĞIZLARI
Gönderen: Antepli Bozkurt - 11 Mart 2012
                                       ANKARA AĞZI


Nerelisin sorusuna vurgulu ve gururlu olarak Angaralıyıh cevabını alabilirsiniz
İsimlerin sonuna gil eki eklenir ayşegil naimegil ziyagil gibi, birde sinirlendiklerinde Bana bak lan bebe ile başlayan cümleler kullanırlar

Gadasını aldıgım nörüyon *aşanı yediğim

Angaralıyıh ne lan adanaynan  garıştırdıng elleam

Bidenem datlım gozelim

Neğdiyognuz siz la

Biz domatisi yişil yiriz

http://www.youtube.com/watch?v=mPbCDmmNucU


KIZILAYIN RENKLİ SİMASI TAKSİCİ AMCA(Reklam yapalım biraz) ;D >:D >:D ;D >:D


http://www.youtube.com/watch?v=pN7d87NHSwY

http://www.youtube.com/watch?v=sPQTBwddhBw

ANKARA İLİMİZE AİT BAZI KELİMELER


DÖNEK:DÖNELİM
GİDEK:GİDELİM
ESPAP : GİYSİ
AVAZ : SES SEDA
AVURT : YANAK  BAĞRIM TUTMUŞ : BİRAZ UYUMUŞUM
BALDIRCAN : PATLICAN
BAYAH : DEMİN
BILDIR : GEÇEN SENE
BİBİ : HALA
BÖLE : TEYZE OĞLU
BUYMAK : ÜŞÜMEK
BÜKÜŞ : KÖŞE
CINCIK : CAM PARÇASI
CULUK : HİNDİ
CÜCÜK : CİVCİV
ÇALKAMA : AYRAN
ÇAPUT : BEZ PARÇASI
ÇENCERE : TENCERE
ÇEPER : DUVAR
ÇIHLA : SADECE
ÇİMMEK : YIKANMAK
ÇİNEER : BÜYÜK ELEK
ÇİTLEK : AYÇİÇEĞİ
ÇÖMÇE : KEPÇE
ÇÖRTEN : YAĞMUR OLUĞU
DENE : TANE
DÖŞÜRMEK : DİLENMEK
DEVRAMEL : AYÇİÇEĞİ
DIŞDAM : SALON
DİNELMEK : AYAKTA DURMAK
DÖLEK : DÜZGÜN
EBARİMİNE : İYİKİ
ELLAHAM : GALİBA
EMEYARAR : ÇOK YARARLI OLMAYAN
ERİNMEK : ÜŞENMEK
FİSTAN : ENTARİ
FREK : DOMATES
GADA : DERT
GAPGACAH : MUTFAK EŞYASI
GARNAZ : KİNCİ
GAVLATMAK : KALDIRMAK
GAYİŞ : KEMER
GELENGİ : TARLA FARESİ
GİCİŞMEK : KAŞINMAK
GÖBELEK : ŞAPKALI MANTAR
GÖGÜNMEK : İÇİN İÇİN YANMAK
GÖĞ : AÇIK MAVİ VE OLMAMIŞ HAM
GÖMÜK : PİS ÇAMUR
GÖYNEK : FANİLA
 GÜVERMEK : YEŞERMEK
HORANTA : KALABALIK EV HALKI
ISMARIÇ : SİPARİŞ
IŞGIN : TAZE ÜZÜM DALI
LENME : SÖYLENME
KAĞIŞAH : KERME KIRINTISI
KELE : İLAHİ SENDE TÜRÜNDE SESLENİŞ
KERCİNE : İNADINA
MALAMAT OLMAK : REZİL OLMAK
 MARİMSE : MEĞERSE
 MARPUÇ : HORTUM
 MAZARAT : YARAMAZ
 MELEFE : YATAK,YORGAN İÇ YÜZÜ
 MERES : MİRAS
 MERET : SIKINTI VEREN
 MIH : ÇİVİ
 OBA ELALEM : BAŞKALARI
 OKUNTU : DAVETİYE ÖRK : KAZIK
 ÖTEBERİ : ZERZAVAT 
 PÜRÇÜKLÜ : HAVUÇ
 SANIRTMAK : BOŞ BOŞ BEKLEMEK
 SASIMAK : KOKMAK
 SAYRI : HASTA
 SEĞİRTME : HIZLANMA
 SEKMEN : EŞİK, BASAMAK
 SINDI : MAKAS
 SIRACALI : HASTALIKLI
 SOĞRANMAK : SÖYLENMEK
 SOKUM : LOKMA
 SOYHA : ÖLMÜŞ BİRİNE AİT OLAN EŞYA
 TAVATIR : ÇOK İYİ GÜZEL
 TUMMAK : DALMAK
 TURHUN : YAYIK
 UĞRUN : GİZLİ SAKLI
 UMSULUK OLMAK : ÇOK İSTEYİP ELDE EDEMEMEK
 UTLANMAK : UTANMAK
 YAĞIRNIM : SIRTIM
 YAĞLIK : MENDİL, EŞARP
 YEĞRİF : AMAN SENDE
 YIRAH : UZAK
 YİĞMENLEMEK : ŞIMARMAK
 YUMAK : YIKAMAK
 YUMUŞ : İSTEK
Başlık: Ynt: İLLERİMİZİN TATLI AĞIZLARI
Gönderen: o.öcal - 12 Mart 2012
GIRIGGALE'DEN ESENLİKLER.


Kelimeler ve Ses Yapısı: Karaağaç'ta, (Kırıkkale-Çelebi- Karaağaç) Türkmen gelenekleri ve ses özellikleri mevcuttur. Otantik dil karakterini incelediğimizde, fazla gırtlak kabalığı yoktur. Kelimedeki sesleri tabiri yerinde ise, işine geldiği gibi kullanan, hatta ortak özellik sınırını bile aşan bir dil yapısı vardır. Pek çok kelime inceledim, kelimelerin ağız özellikleri, otantik değerleri, ses hareketliliği gibi hususları göz önüne alarak ses yapısı ile ilgili tespitlerde bulunmaya çalıştım.

            Ortak ses özelliklerini sıralayacak olursak:

1.       Kelime ortasına gelen b ğ olur. Böbrek yerine böğrek denir.

2.       Bir kelimede iki veya üç a e olunca kendi aralarında değişimler olur. Acer ecer acenta acente gibi.

3.       r sesi kelime sonlarında fazla kullanılmaz. Geliyor, gidiyor yerine geliyo, gidiyo kelimeleri kullanılır.

4.       Kelime başı ve sonunda r ler zayıf olduğu gibi başta olunca önüne ı,i,u,ü gibi sesler alır. Ramazan, Raf, Rakka yerine,Iramazan, Iraf, ırakka denilir.

5.       l lerde r ler gibi önüne i,ü,u,ı harfleri alır. Leş üleş, lazım ilazım limon ilimon gibi.

6.       Baştaki ve kelime aralarındaki t ler d olur .  Tutmak dutmak tatlı datlı gibi.

7.        k sesi kelime başında g kelime ortasında h ile karışık bir ses olur. Kaçak, gaçak, kolsuz golsuz, yakmak yahmak yoh gibi.

8.       Kelime başlarına gelen i ı-ü u- ö o ye dönüşür. Öksüz oğsüz  ibrik ıbrık üveyik uveyik gibi.

9.       Sesli harflerden ikisi bir arada olunca bir sessiz harfi araya sokuştururlar. İsmail İsmayil Efraim efrayim gibi.

10.   Sesli harfler yer değiştirebilir. Tamam temam, Talat Telat, Hikmet, Hekmet horoz horuz gibi.

11.   h sesi kelime ortasında zayıflar veya atılır. Ahmet Aamet, Mehmet Memet gibi.

12.   Bazen h lerin y olduğunuda görüyoruz. Kahve kayfe veya gayfe gibi.

13.   n sesini n g karışımı geniz sesiyle alırız. Gönül, gon(g)ül gördün mü gordün(g) mü gibi.

14.   l ler n de olur. Lastik nastik n ler l olur. Naylon laylon gibi. p ler b olur. Pastırma bastırma parmak barmak gibi.

15.   Kelime içlerinde ses değişimleri olur. İbrahim İrbehem, İrbaham kibrit kirpit kirpi kirpi gibi.

Yukarıda da görüldüğü gibi, ses değişimi, gramer dışı sesler, dil özelliklerine göre biçimlenmektedir. Bölgede sık söylenen bir söz özetlemeye yeter sanırım. Zurnada peşrev olmaz, ne çıkarsa bahtına. ....Hasan Ulusoy'dan alıntı.
Başlık: Ynt: İLLERİMİZİN TATLI AĞIZLARI
Gönderen: Antepli Bozkurt - 13 Mart 2012
 Çok değerli Osman Hocam kırıkkale ve Çankırı Güzide illerimizden olup Türklügün özü olarak kendini koruyan yerlerimizdendir.

İzninizle bir,iki görsel paylaşmak isityorum



http://www.youtube.com/watch?v=2zJPVSkpuxs

Başlık: Ynt: İLLERİMİZİN TATLI AĞIZLARI
Gönderen: o.öcal - 14 Mart 2012
Evet öyledir Sayın Antepli Bozkurt kandaş. Bu ikinci videodaki topal oyununu oynuyor. Teşekkürler.
Başlık: Ynt: İLLERİMİZİN TATLI AĞIZLARI
Gönderen: Antepli Bozkurt - 17 Mart 2012
                                           ELAZIĞ AĞZI



Anikom: Anne
Ayancah:Merdiven
Baboş:    Yiğit delikanlı sevgi ifadesi belirtir
Bastuh:   Pestil
Bıldır:     Geçen yıl
Bibi:       Hala
Çağa : Çocuk
Densüz : Akılsız izansız
Devresü: Ertesi
Diyesin : Ertesi
Diyeze:   Teyze
Dönbek : Darbuka
Erçel :     Yaramaz çocuk
Gakko:     Ağabey Büyük kardeş
Gakkoş  : Kardeş anlamında
Gişi  :    Koca eş
Güvegi : Damat
Gövüllenmek : Sevdalanmak
Hımik   : Burnundan genizden konuşan
Kortik : çukur
Loğ : Dam topragını sıkıştıran taş silindir
Mahna : Bahane
Örken :Kalın ip halat
Ösgemek : Özlemek
Pırçikli : Havuç
Sitil : Bakraç kova
Tavlu : şişman
Yalavuz : Yalnız
Zokah-zuvah : Sokak

      ELAZIĞ İLİMİZE AİT FIKRALAR


Bursa'ya taşınan Elazığlı bir aile komşularına misafirliğe giderler. Bursalı olan komşularıyla aralarında sohbete başlarlar.Komşusu sorar :
" Sizin Elazığ'da çok başlık parası istiyorlar mı?"
" Biz de başlık parası istemiler ki"
"Ya ne istiyorlar?"
"Pazarlıh için hır heşşek şeler."
"Kırk eşşeği ne yapıyorlar ?"
"Kırk eşşek del hır heşşek, yani ufak tefek şeler işte."
"Ufak tüfekte mi istiyorlar ? E.. tabi sizin orası terör bölgesi. Onun için istiyorlardır."
"Yoh anam yoh. Ne kırk eşşeği, ne ufak tüfeği."
Bursalı olan hanım Elazığlı hemşehrimizin söylediklerini anlamakta zorlanınca, Elazığlı hanım sinirlenir:
"Gah anam gah. Bunlar Türkçe'de bilmiler."

 Sizinki Gavuşi de Benimki Niye Gavuşmi


- Palu'lunun alacağı olan adam, borcunu ödeyemeden ölür. Bizim Palulu alacağını alamadığı için son derece kızgındır. Kızgınlığını belirtmek için her nereye getse ölen adama küfür etmektedir. Duyan arkadaşları Paluluya:
- "Ula gardaşım ayıpdır. Niye küfür edisin? Nasıl olsa gavuşmi." Palulu biraz düşünür ve:
- "Ula siz ölenin arhasından Fatiha ohuyup, elizi yüzüze sürisiz, o gavuşi de, benim ettiğim küfürler niye gavuşmi? demiş...



ZIRTTO
Olay özetle şöyle gelişmiş. Çarşida nükteleriyle, yerel deyimleri kullanmasiyla ünlü temayüz etmiş, herkesin sevdigi Harputlu Ismail Emmi bir suç işlemiş. Onun davasi görülecek. 60’in üstünde şirin bir esnaf dükkanına gelen bir memur efendi ile aralarında geçen konuşma:
İsmail emmi
“O leblebi için 10 kuruş çok az olur beyim, sana kirik leblebi vereyim”der
Vay senmisin bu lafı söyleyen. Genç memur kızar, köpürür.
-Bana hakaret edemezsin.Ben sağlam leblebi istiyorum. Sana haddini bildireceğim..
Diyerek el kol hareketi yapar. İsmail Emmi’nin tepesi atmıştır.
-Hadi oradan zırtto , diyerek içeri girer.
Ve kendi, kendine
-“Sen ne anlarsın leblebiden, senin ağzın leblebi yemez”diye konuşur ve müşteriyi kovar.
Dava konusu işte bu ..Önemsiz bir olay diye gülümsüyorsunuz belkide... Ama duruşmada bulunsaydiniz hiçte bu şekilde düşünmezdiniz.
Dilekçe ile konu hakimin önüne gelir. Dava konusu”Küfür ve Hakaret”gün verilir. Hepimiz salondayız. Celse açılır.
İsmail Emmi elinde kasketi önünü ilikleyerek pos bıyıkları ve haşmetli haliyle “Sanık” bölümünde esas duruşta beklemeye başlar. Usulen sorulan kimlik tespitine ilişkin suallere cevap verir. Davacıyada aynı sorular sorulur.
Hakim
-İsmail Efendi, sen bu adama hakaret etmişsin. Küfür etmişsin. Sen esnafsın. İnsan velinimeti müşterisine küfür edermi?
İsmail Emmi
-Ben ona küfür müfür etmedim. Ne demişim hakim bey, ben bilmim.
-Etmişsin, etmişsin
-Peki ne demişim
-Sen söyle memur bey, ne dedi sana, leblebici,
Memur hiddetle;
-Bana küfür etti. Zırtto dedi.
Hakim
-Bak işte, müşterine “Zirtto”demişsin...
-Eyide beg Zırtto küfür değil ki, Bizde zırtto densizlere , boş adamlara, işe yaramayanlara, eme geçmeyenlere denir hakim beg.Bunun neresi küfür dediysede,
Karşi taraf:
-Küfürdür hakim bey, düpedüz küfür. Bir bilene sorun diye diretir.
Hakim dinleyicilere döner...
-Zırttonun ne demeye geldiğini, bilen varmı?
Duruşmada hazir bulunan Helvaci Ekrem Efendi,
-Ben bilirim hakim bey
Der ve bilir kişi olarak huzura alinir. Konu bilirkişiye ayrintili olarak anlatilir ve hakim sorar.
-Söyle bakalım Ekrem Efendi, bu adam bu adama Zırtto demiş ... Bu küfürmüdür, hakaret sayılırmı, ”Zırtto” ne demek.
Ekrem Efendi, biraz şaşkin , biraz heyacanli olarak
-Bu kadar adam, bu mahkeme, senin gibi değerli bir hakim, oturmuşn ”Zırtto” davasınamı bakıyorsunuz.Vallaha söyleseler inanmazdım.
Hakim
-Sen onun o tarafına karışma. Sana ne soruluyorsa ona cevap ver. ”Zırtto” nedir söyle.
Ekrem Efendi
-Densiz, işe yaramamiş, gendini begenmiş,hafif alayimsi bir tabirdir hakim bey.
Hakim
-Mesela ne gibi, muşahas bir örnek göster.
Ekrem Efendi “Müşahhasi”, ”Somutu” ne bilsin. Ama örnek göstermeside zor degildi, hemen eliyle davaciyi göstererek
-“Zırtto” işte bunun gibi adamlara denir.
Hakim, mahkemede bulunanlar gülmeye başladilar. Biz bastik kahkahayi.
Dava düşmüş kalem efendisi mahkemeyi fuzulen işgalden 2,5 lira para cezasina çarptirilmişti. Elinde kasketi, her soruya elini kulagina götürüp ”Ne dedin hakim beg” diye soran Ismail Emmi adliyeyi terkederken, işin farkinda bile olmamişti.
Kendi kendine
-Helvacı Ekremde o kadar kişi arasından “Zırttoyu” eyi buldu. “Helal olsun” diye söylenerek leblebiciler sokağının yolunu tutar.




ELAZIĞDA TERÖR PROTESTOSU İÇİN REKOR KATILIM 100. BİN KİŞİ


http://www.youtube.com/watch?v=Xvqr8aBxmNA

http://www.youtube.com/watch?v=BgDmxbitBvY


Başlık: Ynt: İLLERİMİZİN TATLI AĞIZLARI
Gönderen: Antepli Bozkurt - 17 Mart 2012
                                                        TOKAT AĞZI



BİZDE ÖYLE DERLER
Gömleğe işlik, düğmeye ilik
Civcive cücük, alkışa çiplik
Yatağa yüklü, atkıya bürük
Çürüğe kütük derlerdi bizim ellerde.
 
            Cekete seku, araziye yazu
            Anneye abu, bulgur döğme soku
            Bohçaya çıhı, elbiseye pırtı
            Bilgine dahi derlerdi bizim ellerde.
 
Ayrana gatık, hindiye culuk
Çocuğa uşah, uzağa ırah
Tavana asturah, eve gonah
Çiviye mıh derlerdi bizim ellerde.
 
            Tokat'a Tohat, bibere issot
            Yazmaya çit, çekirdeğe çiğit
            Paraya pangonot, işçiye ırgat
            Koşmaya seğirt derlerdi bizim ellerde
 
Askere esger,tepsiye ilenger
Aceleye şipir şipir, havluya peşgir
İşarete işmar, konuşmaya dır dır
Köşke sedir derlerdi bizim ellerde.
 
            Patlıcana baldırcan, ipe urgan
            Tabaha sahan, elektriğe ceylan
            Çatıya dam, arkadaşa gadam
            Pijamaya don derlerdi bizim ellerde.
 
Okula mektep, öğretmene muallim
Ekine sap, çamaşıra esbap
Makarnaya erişte, halaya eme
Mandaya kömüş derlerdi bizim ellerde.
 
Dünden Bugüne Reşadiye” adlı kitaptan alınmıştır

TOKAT İLİMİZE AİT BAZI KELİMELER

 
 angut: anlayışı kıt
 anadut: harman yerinde kullanılan üç çatallı bir alet
 annaç: karşı     çekü: yazma
 çemüt: dut kurusu
 çemüş: kuru üzüm
 çemçük: çirkin
 çerez: leblebi
  çeten: saman taşıma arabası
 çene: köşe başı
 çenileme: köpeğin havlaması
 çıkı: bohça
 cılbır: yöresel bir yiyecek
 çıt: tel anahtar
 çoh (çoğ): çok
 çorlu: hastalıklı
 çoştar: laf götürüp getiren, ortalığı karıştıran
 çöğdürmek: ayakta işemek
 çökek: çamurlu su birikmiş yer
  çöçelenmek: boşa vakit geçirmek
 çul: kilim
  çüş: eşeklerin durması için söylenen söz
  dakanak: takıntı
  daklaşma: sataşma
  dalak: bal peteği
 dalamak: yün giyisilerin vücutta kaşıntı yapması
 dallama: yelek
 dam: çatı, evin üst kısmı, teras
 dangadak: aniden
 dastar: ekmek bohçası
 daşdar: sofra bezi
 davar: koyun
 debellenmek: yuvarlanmak
  değirmi: yuvarlak
  demin: az önce
 demra: egzama
  dene: buğday tanesi
  dirgen: harman yerinde kullanılan ağaçtan yapılmış iki çatallı alet
  dombalak: takla
  dolukmak: üzüntüden ağlayacak hale gelmek
 döngel: muşmula
 döşürmek: dilenmek
 döş: göğüs
 döşek: yatak
  dulda: gölgelik yer
  düğülcek: dolu
  dürüm: yufka arasına peynir, çökelik konulması
  düve: dana
 ebe: babaanne, nine
  ebe kulağı: salyangoz
  ecücük: azıcık
 eccük: biraz
 eke: tecrübeli
  ellik: eldiven
 elleşmek: dolu çuvalı iki kişi birlikte kaldırmak
 ella, ellam, ellaham: herhalde
 el gapısı: kızın evlendikten sonra gideceği yer, koca evi
 eme: hala, teyze


http://www.youtube.com/watch?v=kBgSnPflpuI

http://www.youtube.com/watch?v=L4vBhtMWv3M

http://www.youtube.com/watch?v=ND3Jg2_hVVM
Başlık: Ynt: İLLERİMİZİN TATLI AĞIZLARI
Gönderen: Antepli Bozkurt - 21 Mart 2012
                                  
                          IĞDIR AĞZI



göçek : güzel
donguz : domuz
kergi : keser
qaşeng : güzel
yaxçı : yakşı , iyi
hara : nere
gij : salak
gede : genç erkek
kişi : olgun erkek , insan
er : koca
işek : sidik
tuman : pantolon
uşaq : çocuk
hamı : kamu (bütünlük anglamında kullanılır. Hammısı : tümü, bütünü)
ürək : yürek
ürəkten : candan, yürekten
ülgüç : jilet , ustura
üz : yüz
haçar : açar, anahtar
beşöyür : ahmak
qalax : tezek yığını
tendir : toprağa gömülü ocak
torpax : toprak
toyux : tavuk
körpü : köprü
daşqa : at arabası
arx : ark, kanal
eyin : eğin, vücut, beden
dal : dal (ağaç parçası), arka, sırt
qabax : kabak, ön
heçkes : hiç kimse
danışmax : konuşmak
yerimek : yürümek
yu : yıka (yıkamak, yumak)
apar : götür
küçe : sokak
tumançax : donu olmayan, tumanı düşük
duz : tuz
duzca : tuzluca (ilçe adı)
İydir : Iğdır
daş : taş
yuxu : uyku
hansı : hangisi
tike : tane
qutarmax : bitirmek
ele : öyle
bele : böyle
bibi : hala
heye : evet
kiri : sus
besti : yeter
yallatmax : yalan söyleyip aldatmak
qartol : patates
pişiq : kedi
qonax : konuk
hayat : bahçe, avlu
kerpiç : toprak tugla
eziz : aziz
döş : göğüs
otaq : oda
od : ateş
heç : hiç
xırda : küçük
xırdaca : küçükçe
yeke : büyük
yesyeke : büsbüyük
bala : çocuk
ey : iyi
men : ben
be : ya
qoy : bırak
harma : ağaçtan yapılı damlara destek olan aygıt
dam : ev, çatı
qalamax : tutuşturmak
fıtılaq : sümük
çatmaq : yetişmek
sümüq : kemik
qulax : kulak
kerpetin : kıskaç biçimli araç
daq : kızgın
cırıx : yırtık
danga : büsbüyük, aşırı büyük

IĞDIR BEDDUA ÖRNEKLERİ

•  Dörd duvar arasında qalasan.
•  Dodağınnan yara çıhsın.
•  Dul qalasan.
•  Evinnen ölü çıhsın.
•  Evin başına yıhılsın.
•  Evin bağlı qalsın.
•  Elin qurusun.
•  Elin elden üzülsün.
•  Eleyin un görmesin.
•  Elin guru yerde qalsın.
•  Elin gelem tutmasın.

•  Atan anan ölsün yetim qalasan.
•  Atan anan behrini yemesin.
•  Atan anan kefensiz getsin.
•  Atanın goru çatdasın.
•  Akşamın qara gelsin.
•  Başın duran yerde ayağına daş tüşmesin.
•  Hersin başını yesin.
•  Gülleye gelesen.
•  Ac ölesen.


HELAL AZERBAYCAN ASILLI IĞDIRLI TÜRKÜME!!! ÇOK GURUR VERİCİ TÜYLERİM DİKEN DİKEN OLDU

http://www.youtube.com/watch?v=pBNnHMZ7jbc


IĞDIRDA TÜRK'Ü ŞAHLANDIRAN  BİR YİĞİT ADAM

(http://d1203.hizliresim.com/v/p/3q61z.jpg)

(http://d1203.hizliresim.com/v/p/3q6mb.jpg)



http://www.youtube.com/watch?v=k62ln46882E
Başlık: Ynt: İLLERİMİZİN TATLI AĞIZLARI
Gönderen: Antepli Bozkurt - 29 Mart 2012
                          AMASYA  AĞZI


Ahana : burada
Ağrıklı : hastalıklı
Ağrınmak : incinmek
Aha anağan babağan : hayret ,şaşma
Böcük : böcek
Badal : merdiven
Bağraç : bakraç su kovası
Bannak : parmak
Bucaklık : raf ,terek
Böğür : gövdenin yan tarafı
Bizağal : biraz önce
Bisokum : çok küçük
Bidıkım : küçük lokma
Bicimcik : çok az
Bişibaba : yağda kızarmış hamur
Belemek : sarmak
Bi gayde ki :bir tutum ki , davranış ki
Gaydeli : tutum ve davranışı farklı olan
Bıldır : geçen sene
Barimiye : hiç olmazsa
Bırak heri : yapma bırak sende
Bidane : bir tane
Bun : sıkıntı
Cücük : civciv
Cırcır : fermuar
Cimcik : eti sertçe sıkma ( eylemine verilen isim )
Cof coflu : her hali ile fevkalade
Çatal çorba : hamur ve mercimekli çorba
Çıkı : bohça
Çaynik : çaydanlık
Çimmek : yıkanmak
Çalkama : ayran
Çaput : bez
Cin arabası : bisiklet
Çene : köşe başı(SOKAK BAŞI)
Çerez : leblebi
Çıt : anahtar ( Çıtlı kapılar için)
Çıt çıt : patlamış mısır
Çiğit : meyva çekirdeği
Çömelmek : eğilmek
Döşşek : yer yatağı
Dayak : destek ,payanda
Değer mi ? : eder mi ?
Dıkım : lokma
Dürme : katlama
Dönderme : mayasız hamur kızarması
Demin : az önce
Deydaha : işte , orda
Dibek : taştan havan
Düş : rüya
Dinelme : ayakta durma
Dikelme : ayakta durma
Dene : tane ( Bidene : bir tane )
Dutak : tutaç
Dekmük : tekme
Denmiki : der misin
Dombalak : takla atmak
Dingil Dombalak: ters takla
Dümbelek : darbuka
Esbap : çamaşır
Eccük : az , biraz
Ellağam : zannederim , öyledir , zahir
Enek : bilye , misket, bölünmüş kısım
Ezme : marmelat
Essah : gerçek
Emme : ama
Emmi : amca
Ellehem, ellağam : galiba
Ezücük - Etcük : az
Ele : değilmi
Eserük : gelgit akıllı
Esük : eksik
Esük etek : kimsesiz yetim kız
Emi ? : tamam mı?
Eşelek : meyvelerin yendikten sonraki işe yaramaz kısmı
Evmek : acele etmek
Eyi : iyi
Eze : gövde , vücut
Essah : doğru
Ferağımak : iyileşmek
Gubat : kaba
Gaydeli : süslü nazlı
Gavi : sağlam
Göresi gelmek : özlemek
Göresimek : görmeyi arzu etmek
Gıdık : çene
Gulaklı : iki saplı bakır kap
Güğüm : su kabı
Gasnak : elek
Gavım : akraba , hısım
Gı : bayanlara kullanılan bir hitap
Gınnap : kendir ipi
Gıyak : güzel , torpil geçme
Gidişmek : kaşınma
Helke : kova
Hazitmek : sevmek
Hüşkü : çöp
Hüşkülük : çöplük
Hedik : kaynatılmış buğday
Heri : aman canım sende
Hemi : öyle değil mi
Hapaz : avuç dolusu
Hele : yaptığına bak
Helle çorbası : un çorbası
Hüdüklenmek : huylanma , tedirgin olma
Irgalamak : sallamak , silkelemek
İlağen : leğen
Irılık : aralık , boşluk
İbik : bir şeyin kenarı
İşleme : oya , örgü örme
İşlik : pamuklu gömlek
Kelem : lahana
Keşkek : mahalli bir yemek
Kocabaş : şeker pancarı
Keşik : sıra
Katık : yağsız yoğurt
Kos kos : kızarak uzaklaşmak
Odura : Lades
Zeklenmek: birinin taklidini yapmak, yaptığını tekrarlamak
Ağu: Zehir
Dangıdan: Aniden
Galuk: Evde kalmış ve yaşı geçmiş kız
Garamak: Kötülemek, karalamak
Gulaklı: İki saplı bakır yemek kabı
Kemre: Hayvan gübresi
Makat: Sedir
Pahla: Fasulye
Peşkür: Havlu
Seğirtmek: Koşmak
Sokranmak: Söylenmek
Somak: Mısır koçanı
Şallak: Çıplak
Tumman: Pantolon, uzun paçalı külot
Zımzık: Yumruk
Biyol : Bir kere, Bir defa, Birkez
yüğürt : Hızlı yürü, koş

 DEYİŞLER

Altını bozdurayım
Sıraya dizdireyim
Elma armut değülsün
Cebimde gezdireyim

Yaylanın çimenini
Hep toplamış geyikler
Sevdalunun işine
Ne garuşur böyükler

Gayalardan ot biter
Guzular yayulsun diye
Gızlar kekürt* sallar
Oğlanlar bayulsun diye


Dozer geliyor dozer
Çekilin sizi ezer
Benim sevduğum oğlan
Sinan Özer’e benzer


Yayladan mı geliyon
Sırtındaki yayuk mu
Ben sağa ayakkabı verdüm
Ayağundaki çaruk mu

Ambar altunda cecük
Bacakları küçücük
Benüm sevduğum oğlan
Dünyalarda biricük

http://www.youtube.com/watch?v=nTcLznuEujw

http://www.youtube.com/watch?v=foFQO4Eh4bo

Başlık: Ynt: İLLERİMİZİN TATLI AĞIZLARI
Gönderen: Antepli Bozkurt - 02 Nisan 2012
                      KASTAMONU AĞZI

Turhan Yılmaz!dan bir anı:

"Bir gün Ankara'da lokantaya girdim. Garson ne istediğimi nazik bir şekilde ne yemek yemeği istediğimi sordu. Ben de nazik bir şekilde "Bİ TOĞUK GÖTÜ" dedim. Gorson gitti. Birkaç dakika sonra başka bir garson geldi ve "Beyefendi ne istediğinizi arkadaş tam olarak anlayamamış. Lütfen ne yemeğini tercih ettiğinizi bana tekrar söyleyebilirmisiniz" dedi. Ben de ona tekrar nazikane bir şekilde "Bİ TOĞUK GÖTÜ" dedim. O da gitti. ..
Birkaç dakika sonra şef garson geldi. O da dedi ki "Efendim çok özür dilerim arkadaşlar sizin ne yemeği siparişi verdiğinizi tam olarak anlayamamışlar. Lütfen bana söylermisiniz" dedi ben de tekrar "Bİ TOĞUK GÖTÜ" dedim.
10 dk sonra şef garson bütün bir kızarmış tavuğu masama hışımla koyarak "Beyefendi al sana bir tavuk. İster *ö*ü*ü ye ister başını ye" demez mi? >:D ;D >:D
 
Efendim Kastamonu'da biz GETİRMEye de GÖTÜ, GÖTÜRMEye de GÖTÜ deriz. >:D

KASTAMONU İLİMİZE AİT KELİMELER

Buba: Baba
Cıtgadacuk: Azıcık
Ciğara: Sigara
Çapmak: Koşmak
Çar: Bayanların kullandığı büyük baş örtüsü
Darakdalı: Dereotu
Dürü: Düğünden önce kız ve oğlan evlerine gelen hediye
Fişir fişir: Çok hareketli
Fiy gada: Azıcık
Galaycı: Bakır kapları kalaylayan kişi
Gapmak: Isırmak
Gapaşmak: Kavga etmek
Gayınbuba: Kayınpeder
Gidişmek: Kaşınmak
Gofur: Kendini beyenmi
Götün Götün: Geri geri
Gunnamak: Doğurmak
Güççük: Küçük
Götü: Getir
Götüme: Getirme
Hapaz: Avuç içi
Hergele: Büyükbaş hayvan sürüsü
Hıra: Yaşça küçük olan
İbi: Hindi
Laflamak: Sohbet etmek
Magule: Argo işe yaramaz
Mıkdar: Muhtar
Muruş: Hayvaların kavga etmesi, dövüşmesi
Neççen: Ne yapacaksın
Örk: Hayvanın uzun bir ip ile çayıra bağlanması
Panga: Banka
Seyit: Koşup yetişmek
Şahadetname: Diploma
Tabaka: Tütün ve sigara kabı
Tegavüt: Emekli
Tevatür: Harika, süper
Tıkır: Ağaç su kabı
Toğuk: Tavuk
Üğleşme: Başbaşa gelmek, toplanmak
Yağnışleyi: Yanlışlıkla
Yapo: Yün
Yaruk davul: Dedikoducu
Yılışuk: Şımarık
Yivrük: Sözü geçen, girişkenlik
Zabolu: -dan beri
Zahan: Bakırdan yapılan tabak
Zıpcuk: Kısa ve dar giyim

http://www.youtube.com/watch?v=6GYaTtIyG7U

http://www.youtube.com/watch?v=cRWsmcIt580

Başlık: Ynt: İLLERİMİZİN TATLI AĞIZLARI
Gönderen: YALNIZKURTKARAGÜLLE - 12 Nisan 2012
Bu zat-ı dümbük şahaneleri buraya pek uygun değil ama bir nebze tebessüm adına.... >:D >:D >:D

(https://fbcdn-sphotos-a.akamaihd.net/hphotos-ak-prn1/s320x320/548007_339217829469589_167670879957619_985841_906790162_n.jpg)
Kofi Annan Antepde!!

suriye ile yaşanan davalar sovnasında araşdırmalar yabmag için antebe gelmişdir.

-güssüm şoo kim kele?

+haası minire dezze?

-şoo gara oğlanı deym.. antepliye benzemey meram. ejnebimi ola?

+heee, gofi annanmı neymiş o. billeşmiş milletler şeysimiş.

-beyygg. burda ne geziymiş kele. bekarmı ola?

+allah derd dudmuya minire seni.. onadamı göz godung



+niyen?

-erkeen esmeri dadlı olur anam.. oy gurban oluym ben saa goficeem.. şoo köfdeden iki sıhım tabaa goda gendine eletiym baari..

+???

-acıda yarpag eşgilisi go içesine yesing.. ayib adama mahcib olmuyag..

+???


(https://fbcdn-sphotos-a.akamaihd.net/hphotos-ak-snc7/p480x480/307106_249995931725113_167670879957619_750841_564629062_n.jpg)
(GAZİANTEPLİ OLMAKTAN GURUR DUYANLAR SAYFASINDAN ALINTIDIR.)


TTK.
Başlık: Ynt: İLLERİMİZİN TATLI AĞIZLARI
Gönderen: Antepli Bozkurt - 05 Mayıs 2012
                                                       KİLİS AĞZI

Bizim dilimiz İstanbul dilini okşor Antebin dili b.klorr  >:D ;D >:D

Kilis ağzında birkaç bariz özellik hemen göze çarpar. Bu özelliklerden en önemlisi, şimdiki zaman eki olan "yor" un söylenişidir. Bu ekin "y" ünsüzü düşer: "Geliyorum" değil; "gelorum" olur. Bu zamanın çekimi şöyle devam eder: Gelon, gelor, geloruk, gelorsunuz (gelonuz), gelorlar şeklinde olup bu çekimde de değişiklik görülebilir.

Kilisli kibarlaşmaya karar vermiş: "Gidiyoruz, geliyoruz sizi evde bulamoruk" demiş. Bu fiil çekimi, adeta Kilis ağzının simgesi olmuştur.

İkinci bir özellik, Arapça'dan geçen ve içinde "h" harfi bulunan kelimelerin aslına uygun olarak telaffuz edilmesi gelir. Kilisli Hasan değil, Hesan derken "h" harfi gırtlaktan boğumlanarak çıkartılır. Hıyar derken de "hı" harfi kullanılır: Hesan şu kedüsü al tazara ölbenin yerine koy.

Kilis ağzında "ayın" harfinin çok büyük bir yeri vardır: Ehet, ellek, erbee, bellee kelimelerini ayınla yazmak olası değildir, ama Kilisli onu, o harfle çok rahat telaffuz edebilmektedir. İstanbul ağzına alışmış biri, Kilis ağzındaki "sağırkef" dediğimiz harfi taşıyan kelimeleri söylemekte zorlanır: Bene, sene, densiz, senin, bilon mu kelimeleri sadece birkaç örnektir.

Bilon mu, Maho gene avradı kırana dıkmış, sebep de kölük aşı birez duzlu olmuş.
(Biliyormusun mehmet yine eşini iyice dövmüş sebebi kölük pilavı biraz tuzlu olmuş)
Özel isimler "o" ünlüsüyle kısaltılarak söylenir Hasan-Hasso, Memet-Memo, Mahmut Maho, Sıdıka-Sido, Fevziye-Fezo, Nazlı-Nazo, Hatice-Haco, Emine-Emo gibi

Erkekler ve kadınlar için hitap sözcükleri: Kele, yorum, lan'dır: Yorum, bu gece gelicidik amma Maho'nun oğlu Sülo, süllümden düşmüş, pöçü batmış. Uşağı Görmeye gettik size onun için gelemedik.

Be' kele bacım, Sittinin kızı Fezo, züngül kavururken zeyt alaflanmış kızın eli yanmış. Allah yırağede!

"Oğlan" sözünün kısaltılmışı olan "lan" erkekler arasında çok kullanılan bir hitap sözcüğüdür.

Lan ağe bize de bir kilo hıtta acir versene.

Lan yorum sıranı bekle, bak avrat uşak beklor. Zebo Deyza'nın çükündürüğünü dartıp sonna sene bakıcım.

Bene bak ne don lan sen?...

Kilis ağzını kısa bir yazıyla anlatmak çok güç bir iştir. Çünkü apayrı bir çalışma alanıdır. Ağızlar, bir dilin folklor zenginliğidir. Onu yaşatmak da o bölge insanının görevidir.


KİLİS'İ DÜŞÜNORUM

Gözlerimi yummuş Kilis'i yaşorum...
Küle küle kar yağor,
Evimizin damı Şıp Şıp akor
Babam, süllümden çıkıp loğ loğlor,
Ben, elimde tokaç süyüğü tokaçlorum.

Güneş açor...
Karlar, bulğur bulğur olor.
Leğen dolusu karsambaç yapor,
Tandırın başında yiyoruk,

Nenem, kaşık kaşık atıştıror:
"Dişlerim uyuştu" dor.
Dişlerinin dakma olduğunu unutor,
Biz "Leh leh" güloruk.


 
   
"İlk defa ayak bastığım bu Türk şehrindeki "uyanıklığa" cidden hayran kaldım. Ve bir daha iman ettim ki bu millet asla ölmeyecektir. Var olun Aziz Kilisliler!"
                                                                                                                                         

Mustafa Kemal ATATÜRK
GEZİLECEK YERLER

Ravanda Kalesi: Kale Kilis'in 24 km. kuzeyinde bulunan Polateli ilçesine bağlı Ravanda Köyünün yanındadır. Etrafı açık, ufuklara hakim bir dağın sivri tepesine kurulmuştur.Dağın tepesi oyulmak suretiyle yapılan kalenin bugün ayakta kalan kısmı, iç kaledir.

Oylum Höyük: Anadolu, Suriye, Mezopotamya arasında yer alan oldukça büyük bir höyüktür. Stratejik bir konumda bulunan höyük, hemen her dönemde iskan görmüştür. Bakırtaş (Kalkolitik) Çağı'ndan Helenistik Döneme kadar kesin iskan gösteren Oylum Höyükte yapılan kazılar sonunda bölgenin tarihinin yanı sıra Ön Asya'nın da tarihi aydınlanmaktadır. İlde bunun dışında bir çok höyük bulunmaktadır.

Akpınar: Kalkerli bir toprak parçasının ortasından pırıl pırıl suların aktığı mesire yeridir Akpınar. Dört yanı zeytinlikler bağ ve meyve bahçeleriyle çevrilmiş, çimenden halılarla kaplı bu eşsiz tabiat güzelliği bahar ve yaz aylarında Kilislilerin akınına uğrar.

Söğütlüdere: İlkbahar ve yaz aylarında eğlence ve piknik yeri olarak kullanılan Söğütlüdere' nin Kilis yaşamında ayrıcalıklı bir yeri vardır. Kuzey yamaçlarından Zoppun Deresi ve Akpınar kaynaklarından akıp gelen suların, yeşilliğe bürüdüğü Söğütlüdere, özellikle hafta sonlarında Kiliselilerin mutfak kültürüne özgü kebap ve yemek çeşitleriyle mükemmel bir ziyafet sofrası için önemli bir mekandır.

http://www.youtube.com/watch?v=48K3p6iCEDg 

 
 
http://www.youtube.com/watch?v=ybS_zH-xJIA  >:D >:D ;D >:D 
 
Bu video'dan dolayı kusurumuzu bağışlayın ama paylaşmak geldi içimden
 
Başlık: Ynt: İLLERİMİZİN TATLI AĞIZLARI
Gönderen: Antepli Bozkurt - 12 Mayıs 2012
                                                     ADIYAMAN’ AĞZI

Adıyaman’ da Türkçe Kendine özel bir ağızla konuşulur. Ülkemizde bu ağıza en yakın sadece Kilis yöresinde rastlanır.

Kullanılan bu kelime ve deyimlerin etimolojik analizi yapıldığında; Azerbeycan, Gagavuz ve Türkmen Türkçeleri ile benzer özellikler taşıdığı görülmektedir. Ağırlık olarak Türkmen Türkçesinin özelliklerini taşıyan Adıyaman ağzının bu özelliğine M.Ö. yedinci yüzyılda bir süre Saka İskil Türklerinin egemenliği ve 1085 yılında da Selçuklu Türklerinin egemenliğinin etki ettiği söylenebilir. TUT,BESNİ,GÖLBAŞI Türk ağırlıklı ilçelerdir

A
A’llaf : Hutubat alıp-satan kişi.
Ahdaracah : Evde tandır üzerinde yapılan yufkaekmeği tandırın (sacın) üzerinde pişmesi için
çevirmeye yarayan tahta dan yapılmış kılıcı andıran alet.
Alamyon : Alimiyum.
Alıta : Sakat, arızalı, özürlü
 
B
Balah : Paça
Balıma : Bari
Baran : Çizgi, şerit halindeki çizgi, keder çizgisi,üzüm bağlarındaki asma (Tiyek) sıralı hali
Barmel : Fıçı
Baz : Bir kuş türü ( Kaz Kazına,baz bazınan herkes enteşınan ) ( Atasözü )
Berk : Sağlam
Bılata : Meyvelerin olgunlaşma zamanı
 
Delbike : Darbuka
Deleme : Topaç
Dink : Buğdayı kepeğin ayırma işlemi yapılan yer
Dürmik : Dürüm
Darı : Mısır
Hamkef : Uykusu, henüz açılmamış, keyfi pek yerinde olmayan
Hampara : Orta boy taş, Toprak parçası, biçimsiz taş
Haphap : Takunya
Haraba : Boş arsa
Harar : Büyük çuval
Haraza : Kuyunun ağzına konulan 30-40 cm. yüksekliğinde taştan daire şeklinde tek parça
Çıkıntı.
Harıh : Ark, ince su yolu.
Hayma : Ahşaptan (ağaç ve dallardan) yapılmış bağ ve bahçelerde inşa edilen bekçi kulübesi.
Hazna : Su biriktirilen yer
Hecer : Yeni, teze
Hafdar : Çok yiyen canavar
Hellaç : Keçe işleri uğraşan, keçeci.
Hemam Leyenı : Büyükçe fazla derin olmayan yayvan su kab
Hevre : Kepekli undan yapılan hamur işi
 
K
Kalın : Başlık parası
Kakma : Ağaç ve tahta kıymığı
Kantarma : Kemerli yapı
Kara kafir : Kertenkelenin büyükçesi.
Karulye : Karyola
Kaynana : Kaim ana, Kaim Valide(ana yerine geçen) anlamına
Kekre : Acımısı, dil büker şeklinde
Kuküç : Çekiç
Kelenguç : Kırlangıç.
Kelle : Tahta masanın çekmecesi, çekmece, para konulan çekmece.
Kendır : Kıldan yapılmış ( örülmüş ) kalın ip
Kenıf : Tuvalet –WC (Ayrıca tuvalet için, yüznumara, cartcurt damı, ay ahyolı, abdeshana
Hela isimlen de kullanılır. )
Keppır : Bozuk ve yokuşlu yol.
Keremet : İftira.
Kerrik : Olmamış, ham meyve.
Keşkeş : Farba, fırfır
Keveşe : Toprak damlarda, ağaçla toprak arasına giren tahta kamış v.s. malzeme.
Keyyim : Sağlam
Kıdik : Oğlak.
Lallik : Dilsiz, ahraz
Lebbe : Boyuna takılan zincir gerdanlık
Lekkom : “ Koyayım “ anlamında sövme ve hakaret ifadesi
Lembır : Fincan kırığı
Lenger : Geniş, yayvan içine hamur ve köfte yoğrulan geniş kap
Loğ : Toprak damın yağmura karşı direncini antırmak üzere kullanılan taştan yapılmış silindir
 
Nacar : Marangoz
Nanır : Bir yerde bulunan herkese ait hayvanların toplanıp gün boyu o yerin dağ ve meralarında otlatılıp akşam olunca getirilme işi. ( hayvan kendi evine kendi gelir )
Nehit : Beyaz yapı taşı
Nukkıl : Gaga
 
P
Pağa : Zornaklı kapının kilit yeri.
Pangılot : Lira
Papah : Sünnet çocuklarının başlarına taktıkları silindir şeklinde başlık
Partal : Mitil, ekski giysi
Patlah : Olmamış incirin yeşil hali
Peççel : Beceriksiz
Perçem : Saçın alına sarkan kısmı.
Perensek : Fır dönme
Perize : Biçilen ekinin tarlada kalan kısmı.
Peşkir : Havlu
Pızzik : Lahananın nazik kısmı
Pırtik : Küçük bez parçası
Pıssik : Kedi.
Pızzik(Pezzik): Ciltte çıkan sivilce ve benzer şeyler,
Pörçikli : Havuç
Post : Deri.
Sadana : Saf, salak, ağzı sağır
Salaca : Tabutun üzerine konulduğu dört kolu olan tahta
Sefertası : Birkaç çeşit yemek taşımak için yapılmış üst üste konulan kap.
Sehen : Sahan
Seklem : Sırtta taşıyabilecek kadar yük
Sele : Sepet
Sete : Kalas
Seki : Evin avlusunda topraktan yapılmış divan şeklinde yer
Sırğı : Toprak damlarda, yağan karı sıyırmak için tahtadan yapılmış kar küreği
Sırım : İp
Sikke : Demir kazık ( yere çakılan ) .
Sitam : Üşütme hastalığı, Sıtma
Sitil : Kova
Siyeç : Büyük çalı

Sokı : İçinde bulgur dövülen oyuk taş, dibek
Soyha : Ölünün sırtından çıkarılan giyecek.
 
FIKRA:
 
Yazacağım fıkra adıyaman da yaşanmış bi hikayedir.
belki bilirsiniz yada duymuşsunuzdur adıyamanda, adıyaman merkezde abuzer adı baya çoktur... gelelim fıkramıza


jandarmalar abuzer adında bi asker kaçağını ararlar
yoldan geçen arabaları durdurup arama yaparlar
komutan gelen bi otobüsü durdurup yukarı çıkar:
- Adı abuzer olanlar otobüsten aşşağı insin. der
otobüste 30-40 kişi vardır.
hepsi iner sadece bir kişi arabada kalır
komutan şaşırır ve sorar:
- sen neden inmedin senin adın ne?
adam sırıtarak:
- benm adım hacı abuzer. Der
 
ADIYAMANLI TÜRK ANASINI İZLEYİN  AŞATMA(AYŞE-FATMA)
http://www.youtube.com/watch?v=EPPu27IIbDg
 

 
 http://www.youtube.com/watch?v=l5n1jUPGFbU
 

 
 http://www.youtube.com/watch?v=puwZj04-f-Y
Başlık: Ynt: İLLERİMİZİN TATLI AĞIZLARI
Gönderen: Antepli Bozkurt - 21 Temmuz 2012
                                                ŞANLIURFA AĞZI

Şanlı Türk şehri Şanlıurfayı kürtçülere inat Türk şehri oldugunu haykırmaya devam edecegiz.

•   Evini icara veren,elini yere verir.
•   Kaynayan kazan kapah tutmaz
•   Ulısının sözını tutmıyan ulıya ulıya ölür.
•   Acı işletme,tohı tepretme
•   Terezinin rahtı var,herşeyin bi vahtı var
•   Ac ayı oynamaz,tilki tilkiliğini aynadana kadar çiğ postı bazara çıhar.
•   her şeyde bahtımız karadır,karpızda bayaz çıhar.
•   Anasına bah kızını al,kenarına bah bezini al.
•   Aşiy tanı,işiy tanı,gişiy tanı.
•   Ergene avrat dögmah,yohsıla sırfa açmah kolaydır.
•   Karaçı kızı hatın olmaz,dilenmese karnı doymaz.
•   Konşı adamı var ister,adam avradı sağ ister.
•   Kıziy çirkin Hak vergisi,geliniy çirkin kör mıdi.
•   Oyuna kahanın boyını görüler
•   Sabırnan korıh hevla olur

                      BİLMECELER
•   

        Altı derya,üstü nar,bir incecik yolu var     (nargile)
•   Al atla,yeşil atlas,suya atarım batmaz       (elma)
        Ayakları su içer,üstünden gelen geçer       (köprü

                 ŞİİR


     Sen bunı bılmisen

Ben ağliyem gözyaşı dökiyem uğrida

Sen bunı görmisen

Köy kızları gibi papatyalar takardi saçlariya

Öyle bi yakışırdı ki başiya

Her gece evın damındaki yataklardan

Gökyüzüne baktıgımda

Karanlıgı saçlariya

Yıldızları saçlaridaki papatyalara benzetiyem

Ayda seni yüzi göriyem senle konısiyem

Siye söyelyemedıgım o iki kelimeyi

Yine siye

Ayda gülümsiyen yüziye söyliyem

“senı seviyem”

  VİDEOLARI ÖZELLİKLE İZLEYİN

http://www.youtube.com/watch?v=JNBjdff2SRI

MAMET AMMİ HARİKA KOMİK

http://www.youtube.com/watch?v=rVIBhfkEeQE
Başlık: Ynt: İLLERİMİZİN TATLI AĞIZLARI
Gönderen: Antepli Bozkurt - 27 Kasım 2012
                                                          KARS AĞZI

 Kars’a çeşitli zamanlarda birçok Türk oymağı yerleşmiştir. Bu nedenle zengin bir folklora ve değişik ağız özelliklerine sahiptir. İlin zengin ova ve yaylaları, öteden beri sınırdaş Türk oymaklarını çekmiştir. Yöre hayvancılıkla geçinen göçerlerin uğrağı, doğu kökenli birçok Türk oymağının, pek çok da Azerbaycanlının yerleşim yeri olmuştur.

Karapapak ya da Terekeme, Dünbüllü ya da çarıkçı, Kaçar, Türkmen, Ayrım, Avşar, Bayat, Muğan oymakları değişik zamanlarda yörenin değişik köy ve kasabalarına yerleşmiştir. Bunlarda kendi aralarında kimi kollara ayrılır. Bu oymakların ağız özellikleri de birbirini etkilemiştir. Yerli Kars ağzı da kendi arasında Kars köylü ağzı, Zarşad (Arpaçay) ağzı, Bardız, Şüregel ağızları gibi kimi ayrımlar gösterir. Aralarındaki küçük ayrımlara karşın bu ağızlar özde benzeşirler.

Ağız özellikleri yörelere göre değişken bir yapı gösterirse de egemen dil özellikleri Azerbaycan lehçesini anımsatır. Yerel ağzın başlıca özellikleri şunlardır:

a/e : Dene (tane). Teref (Taraf). Zerer (Zarar), hefte (Hafta)
a/é   : Héyvan (Hayvan, Eşk (Aşk)
a/ı   : Davı (dava), hıyal (hayal)
a/u   : Oruyu (oraya), hovuz (havuz)
e/a   : Alma (elma), havla (helva), sahta (sahte)
e/i   : Kise (kese), geciyi (geceyi)
e/ö   : Öv (ev), Övlat (evlat), zövk (zevk), dövlet (devlet)
ı/i   : İldiz (yıldız), il (yıl), İydir (Iğdır)
i/a   : Sahap (sahip), sahal (sahil)
i/e   : Şeher (şehir), cevan (civan), nene (nine)
i/é   : Çok görülen bir ses değişmesidir. İlk hecedeki i sesi, genellikle é ye dönüşür,
éşit (işit), néçe (nice), héç (hiç)
i/ı   : Gazı (gazi), zalım (zalim), fanı (fani)
i/u   : Yahidu (Yahudi), fulan (filan)
i/ü   : Şüşe (şişe), cüt (çift), müsafir (misafir)
i/y   : Ayle (aile), kayde (kaide)
o/ö   : Söhbet (sohbet), öyne (oyna)
o/u   : Dohtur (doktor), urman (orman)
u/e   : Mehebbet (muhabbet), mehemmet (Muhammet)
u/ı   : yımırta (yumurta), vır (vur), bı (bu), hamı (kamu)
u/i   : Bizov (buzağı), dudi (dudu)
u/o   : Dodah (dudak), oyan (uyan)
u/ü   : Böyün (bugün), töyfe (tuhfe), möhteber (muteber)
u/u   : Yugeri (yukarı), hüdüt (hudut)
u/i   : Kiçik (küçük), icret (ücret)
ü/ö   : Röya (rüya), böyük (büyük), Göyerçin (güvercin), möhlet (mühlet)


Yerel dildeki ünsüz değişmelerinin başlıcaları şöyledir:
B/p   : Pit (bit), pozul (bozul), pütün (bütün)
B/m   : Mana (bana), min (bin)
D/t   : Taha (daha), tökül (dökül), tükan (dükkan)
G/k   : Könül (gönül), keş (geç)
K/g   : Gul (kul), gulah (kulak), gıbla (kıble), gesebe (kasaba)

Kimi zaman ses değişmeleri; sözcük ortasında da olur:
Mejbur (mecbur), göştü (göçtü), patişah (padişah), tehnif (teklif), esgi (eski), fegir (fakir), sahla (sakla), indi (şimdi)
Kimi zaman da ses değişmeleri sözcük sonundadır. Gılıc (kılıç), heç (hiç), Eşih (eşik), helg (halk), zerel (zarar)

Kimi zaman da ünlü türemeleri de olur: İraf (raf), irazi (razı), irazt (rast) gibi.

Kars yerel ağzında ünsüzlerin yer değiştirmelerine sıkça rastlanır. İrbaham (İbrahim), gılba (kıble), surfa (sofra), örgen (öğren) gibi.

Birde sözcük içinde yan yana bulunan iki ünsüzden ikincisinin aykırılaştığı görülür. Muhakgah (muhakkak), sekgiz (sekiz), bitdi (bitti) gibi

Yerel ağızda sık görülen ünsüz ikileşmelerine birkaç örnek: yazzıh (yazık), aşşıh (aşık), gezzep (kasap), yeddi (yedi).

Kimi hallerde de ünsüz düşmeleri görülür; ildiz (yıldız), penir (peynir).

Atasözleri: Yöre insanı, güç koşulların biçimlendirdiği yaşamında doğayla iç içedir. Ortak ürünlerin çoğunda olduğu gibi atasözlerinde de doğayla ilgili deneyimlere, izlenimlere, benzetmelere yer verilir. Yalnız bir cümleyle dünya görüşü özetlenir.

Kars’tan derlenmiş atasözlerine birkaç örnek:

Toyuk (tavuk) gaznan (kaz ile) yerise (yürürse). (Ayağını yorganına göre uzat anlamında kullanılır)

Yumurtana göre gığılla (bağır). (aynı anlamdadır)

Boyunduruk ne biler, zor camuşdadır. (Kişinin çektiğini, zorlukları tam olarak başkalarının bilemeyeceğini dile getirir.)

İt başı honçada durmaz. (Honça, Kars’ta güveyin kız evine kuruyemişle doldurup üstüne renkli örtü örterek gönderdiği tepsidir. Bu atasözü, değerli şeylerin yanında değersiz şeylerin yakışıksız kalacağını anlatır.)

İti gaya gölgesine bağlayıplar, öz kölgemdi deyip. (İti kaya gölgesine bağlamışlar bu benim gölgemdir, demiş.)(Toplumdaki yerini bilmek, başkasının gölgesinde büyüklenmemek gerektiğini vurgular.)

Kurbağa deryaya işiyip en büyük balığa haber gönderipki, men bu deryaya ortağam. (Yukarıdaki atasözüyle aynı anlamdadır ve gereksiz büyüklenmenin gülünç kaçacağını açıklar.)

Korun talaşına mı mum bahalıdır. (Mumum pahalı olması körün umuranda mı.) (görmeyen veya bakıpta değerlendiremeyenler için çevresinde olanlar bir anlam taşımaz manasındadır.)

Sürüşen (sürçen) atın başı kesilmez. (Birkez yanılanı hemen gözden çıkarmamak gereğini anlatır.)

Rahmetli Murat Çobanoğlu Aşıklar Atışması Mükembel

http://www.youtube.com/watch?v=6c-ac5Fx9fQ

http://www.youtube.com/watch?v=SUb5I1cqcxQ
Başlık: Ynt: İLLERİMİZİN TATLI AĞIZLARI
Gönderen: Antepli Bozkurt - 28 Kasım 2012
                           KARS'DAN ESİNTİLER

http://www.youtube.com/watch?v=Sh6kngcEQ3M

http://www.youtube.com/watch?v=zl8zjPzOvQA

http://www.youtube.com/watch?v=5HTnrcQK3zo
Başlık: Ynt: İLLERİMİZİN TATLI AĞIZLARI
Gönderen: Antepli Bozkurt - 13 Mart 2013
                            ÇANKIRI AĞZI

Ağu: Zehir
.
Afat:Afetler  belalar  kıranlar. Şiddetli sel.

Ağzı pek:Sır vermeyen

Afirmek: Çalmak  alıp gitmek

Afur : Hayvanların  saman  ot  yem ve benzeri yiyeceklerini yemeleri için  beton veya ağaçtan yapılmış oluk şeklinde kap.

Ahraz/Araz: Dilsiz  konuşamayan  lal anlamında kullanılır.

Ahlat:Yaban(evcilleşmemiş)armut ağacı.

Ahret Suali : İnci ince sorgulamak.

Akçıl: Beyazımtrak  beyaza çalan.

Akıldane:Yol gösteren  kılavuzluk yapan (Akıl hocası)

Alaçakır: Yarı olmuş meyve  yeni olgunlaşmaya başlamış armut veya ahlat.

Alakar: Kış mevsimimin ilk günlerinde yağan ve yeryüzünü tamamen kapatmayan ve yer yer toprak görülen hafif kar.

Alasemet: Alelacele  gelişigüzel. (Örn. Adam alasemet bir çorba içti  sonra da tarlanın yolunu tuttu)

Alav (Alev) : Yanan maddeler ya da gazlardan türlü biçimlerde uzanan ışıklı ateş.

Albermek: Alıp gelmek.

Algasamak: Bayılmaya yüz tutmak bayılacak derecede bilinç kaybına uğramak (Güneş çok sıcık adamı algasatıyor)

Alim:Söylenen bir sözün doğruluğuna inandırmak için "Allah bilir" anlamında kullanılan bir söz.

Alitirik:Elektrik kelimesinden bozma olduğunu sandığım bu kelime genelde pille çalışan Elfeneri anlamında kullanılmaktadır. (Örn. Alitiriği al da kömürlükten bir kova kömür getir)

Allasen: Allahını seversen

Alnının Şakı : Alnının ortası

Aluç (Alıç) : Gülgillerden  kırlarda yetişen yabani bir ağaç.

Amanin:Aman Allah'ım karşılığı kullanılan şaşkınlık nidası.

Angır:Bacak

Angırak: Bacağın diz kapağı bölgesi

Aparlo: Hoparlör

Aralık:Sokak veya evin giriş kısmındaki hol.


Arappazarı:Toptan kabala

Ardala/Ardı:Hantal  iri yarı  anormal cüsseli.

Arın:Karşı  yamaç  görünen yüz (Ör. Güneşin arnında oturma  sıcak geçer)

Arzuman:Heves

Asu: Âsi  isyankar (ne o  sana yardım ettiysem Allah'a asu mu oldum)

Aş Leğeni: Eski Çankırı'da yemek ve mutfak takımlarından biri olan ; çorba koymaya ve az miktarda hamur yoğurmaya mahsus bakır kap.

Aşketmek/aşırmak: Tokat vurmak  şamar indirmek  olanca gücüyle vurmak.(Örn. Adam çocuğuna öyle kızmıştı ki  Allah yaratmış demeden bir tokat aşketti

Aşlak: Aşılanmış aşı yapılmış  ahlat ağacının aşılanması suretiyle elde edilen meyve ağacı. (Örn. Aşlaklar henüz taze. Sakın dalından asılmayın. Yoksa kırılır)

Aşırt: Sütre gerisi  tümsek ya da tepe arkası  bakıldığında görülemeyen ufuk gerisi.

Avla - Avlu:Bir yapının veya yapı grubunun ortasında kalan üstü açık  duvarla çevrili alan.

Avsunlamak:Zehirli hayvan sokmalarına karşı okuyup  üfleyerek bağışıklık kazandırmak  şerbetlemek.

Avuz/Ağız:Yeni doğumyapmış ineğin ilk birkaç günde vermiş olduğu kıvamlıca süt. (Pişirilip içine şeker eklenerek çok lezzetli bir yiyecek elde edilir.)

Ayağı ağırlı: Hamile gebe kadın.

Ayak bağı kesme:Yürüme çağı geldiği halde yürüyemeyen çocukların ayaklarına ip bağlayarak  cami önüne götürülür. Camiden ilk çıkan kişi bu ipi keser. Buna denir.

Ayaklı:Merdiven

Ayer: Uyanık davranan  gözü açık

Aynacebi: Gömleklerin sol göğüs kısmında bulunan cepler.

Azap: Hizmetçi hizmetkar.

Akasga:Akasya ağacı

Akıtma:Krepin köy versiyonuJ

Akpak:Ter Temiz

Alamuk:Bulutlu durgun ve çok sıcak hava.


Analık:Üvey anne.

Amarat:Çalışkan işbilir hamarat.

Amarkan:Amerika.

Apteslik:El yüz yıkama yeri

Aralamak:Çalmak

Âraz:Sağır ve Dilsiz.

Arı tatlısı:Bal

Avrat:Eş zevce karı

Âksırık:Hapşırma.

Alatirik: Elektrik.

Alma: Elma

Asortik: Sosyeti

Âşa:Ayşe

Avanah:Kolaylıkla kandırabilen kimse.

Avrat:Kadın kız

Avlağauvar

Avlu:Evin önündeki duvarla kapalı üstü açık bahçe.

Avuz: İneğin doğum sonrasında  koyu kıvamdaki ilk sütü (içine şeker katılarak insanlar tarafındanda yenir.

Ayak yolu:Tuvalet

Ayru:Ayrı

Ayşam:Akşam

Azımsımak:Az görmek

Azumsumak:Azbulmak yetersiz

Azzık:Yemek

FIKRALARA ÖRNEK:

Bayuk İngiltere’de

Ünlü seyyah Çerkeşli Bayuk bir gün İngiltere’ye köylülerini görmeye gitmek istemiş.
Tabii İngilizce bilmediğinden İTÜ’lü mühendis halaoğluna sormuş :
-Ya Can halamın oğlu ben İngiltere’ye gidince onlarla nasıl anlaşacağım?, demiş.
Yüzde 30 ingilizce eğitim alan  hala oğlu
-Bak konuştuğun her cümlenin sonuna ‘ing’ koy.
Onlar senin ne demek istediğini anlarlar, demiş.
Ve Bayuk İngiltere’ye gitmiş ve solugu bir cafede almış.
Halaoğlunun taktiğini uygulamaya başlamış ve garsonu çağırmış :
-Sen bana bir çay getirebiling? Demiş ve garson şaşkın şaşkın
çay getirmeye gitmiş. Garson çayı hemen getirmiş. Bayuk demişki :
-Bak, ben ne güzel ingilizce konuşuyoring değiling? Demiş.
Garson lafı yapıştırmış :
-Ben Türk olmaying , zor  içerdin o çaying!


Ekmaanan ye!

Çankırı’lı  çocuk annesiyle tarlaya gelmiş. Öğleye doğru acıkmış. Annesi bir tasa ekmek doğrayıp üstüne süt döküp vermiş. Bir ağaç gölgesinde ekmekli sütü kaşıklarken bir yılan gelmiş. Çocuk yılanı görmüş ama ses etmemiş. Yılan yavaşça süzülüp sütten içmeye başlamış. Yılan içmeye devam ederken çocuk yılanın kafasına kaşığın sırtıyla pat diye vurmuş;
- Ekmaaanan ye! Ekmaanan ye!

http://www.youtube.com/watch?v=k0_YgDCGHG0

http://www.youtube.com/watch?v=dYNN_00oTLk

http://www.youtube.com/watch?v=eAHRMbxXfwk
Başlık: Ynt: İLLERİMİZİN TATLI AĞIZLARI
Gönderen: Fatih - 13 Mart 2013
Bizim melmeket mutfağından bir manzara : - )
Kaynana, yemek hazırlığı yapmak için gelinine seslenir:

"Gız gelin, badalın altundaki ilistirde bıldırdan galan çiğit var. O çiğidi bi de terekdeki erüşdeyi al da gel. Haydi çöçelenme, eccük şip ol…"

Ne denildiğini anlamak için yukarıdaki sözlüğe başvurmak lazımdır : - )

Fatih kandasim, eklemis oldugun kelimeleri söyle taradim bizim ordan baska telaffuz edildigini duymadigim bazi kelimelerin sizde de ayni sekilde söylendigini fark ettim. Merak ettim, bu kelimeler hangi yöreye ait ?
Tokat'a ait kandaşım. Hep aynı kökten geldiğimiz için ufak tefek ağız farklılıkları dışında yöreler arasında çok büyük farklılıklar yok. Özellikle İçanadolu bölgesindeki şehirlerin gündelik konuşmaları birbirlerine çok benzemektedir.
Kök Tenğri'nin esenliği bütün Türklerin üzerinedir.

Başlık: Ynt: İLLERİMİZİN TATLI AĞIZLARI
Gönderen: Türkmenoğlu - 13 Mart 2013
Bende Sinop Boyabatlıyım.Çankırı ağzı nerdeyse bizim ağızımızla aynı.Bende en kısa sürede bir derleme yapıp burada paylaşacağım.
Başlık: Ynt: İLLERİMİZİN TATLI AĞIZLARI
Gönderen: o.öcal - 14 Mart 2013
Ebesi Ferdi'ye derdi ki: Oğlum şirnime! Ferdi beş yaşlarında falandı o zaman. Şimdi koskoca adam. Görevi polis memuru. Sanırım şirnimiyordur artık.
Başlık: Ynt: İLLERİMİZİN TATLI AĞIZLARI
Gönderen: Fatih - 14 Mart 2013
Ebesi Ferdi'ye derdi ki: Oğlum şirnime! Ferdi beş yaşlarında falandı o zaman. Şimdi koskoca adam. Görevi polis memuru. Sanırım şirnimiyordur artık.
Saygılar ve esenlikler sayın üstadım ve meslektaşım Osman Hocam,
Bu kelimeyi daha önceden hiç duymamış olmama rağmen Ferdi'ye Ebesinin "şımarma", "yaramazlık yapma" anlamında kullandığını rahatlıkla anlayabildim ve doğru mu anlamışım diye Türk Dil Kurumunun Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü'nde bu kelimeyi aradım ve  şirnimek (https://www.hunturk.net/forum/sistem.php?islem=yonlendir&url=aHR0cDovL3Rka3RlcmltLmdvdi50ci90dGFzLz9rYXRlZ29yaT1kZXJsYXkmYW1wO2tlbGltZT3+aXJuaW1law==) maddesini buldum ve baktım ki bu kelime bir çok bölgede:
Bkz.şirnimek (https://www.hunturk.net/forum/sistem.php?islem=yonlendir&url=aHR0cDovL3Rka3RlcmltLmdvdi50ci90dGFzL2FjaWtsYS5waHA/a29kPTE4Mzk3Ng==)
(Bayat *Emirdağ -Afyon
*Uluborlu -Isparta
-Burdur
Yazırh *Nazilli -Aydın
Narlıdere -Denizli
Tokat -Eskişehir
*Taşköprü, Peşman *Daday -Kastamonu
-Çankırı
*Vezirköprü -Samsun
Maksutlu *Şarkışla, *Koyulhisar -Sivas
*Ermenek -Konya)

Benim anladığım anlamlarda kullanılıyormuş.
Sözkonusu Türkçe bir kelime olduğunda daha önce hiç duyulmamış olsa bile cümlenin akışı içerisinde ne demeye geldiği kolaylıkla anlaşılabiliyor.
İşte Türkçenin kendi içindeki zekası ve mantığı budur.
Bizim orada (Tokat) "şımarmak" sözcüğü yerel ağızla "şibermek" ve aynı kökten "şımarık" da "şiberik" olarak kullanılmaktadır.
Kök Tenğri'nin esenliği bütün Türklerin üzerinedir.
Başlık: Ynt: İLLERİMİZİN TATLI AĞIZLARI
Gönderen: Antepli Bozkurt - 14 Mart 2013
Çangırı diyince aklıma Türkcü Gasırga gelir Türk düşmanlarını silip süpürmede uzmandır, gel artık ülkeyede Milletimize faydan olsun nidin orda! Alman'ın felanın filanın gahrini çekiyn gandaşım,  daaa gendisi ile Angarada Dernekde buluşacak sonrada köye gidip guzu çevirecek, gelebirse Gökgörü Avrupa sorumlumuz Hunkurt Tien san Andamızda gelcek "sonra tek biz olmaz, Gasırga bey! Başda Genel başganımız, İsmail-Gadir-Eğe VE diğer Gökbörü Gahramanları, ayrıca Ayhan,Osman Ağabeylerimiz'de olsun, beyle gonuşakki cevab hakkı doğsun Gasırga beye! gendisi yoksa Garatekin'de cevab verebilir oda Çankırılıymış nasıl olsa. :)


Başlık: Ynt: İLLERİMİZİN TATLI AĞIZLARI
Gönderen: o.öcal - 14 Mart 2013
Merhaba Fatih hocam. Evet sözcük şımarmak anlamında kullanılıyor. Kara Tekin kandaşım Fatih hocamızın tespitlerine göre de sizin dediğiniz anlamda kullanılır olduğunu sanmıyorum. Ferdi komşumuzun oğlu idi bazen ebesiyle bize gelirdi. Şımardığı zaman ebesi öyle söylerdi. Merkez Çatalelma köyü ( eski ismi Şahlı) ÇANKIRI.

Çankırı İn dağında kuyu kebabı da yaparlar. Çevirme olmazsa kuyu kebabına da razıyız biz Antepli Bozkurt kandaşım. Ya da Kızılırmak kenarında söğüt ağaçlarının gölgesinde KÜLLEME de olabilir.
Başlık: Ynt: İLLERİMİZİN TATLI AĞIZLARI
Gönderen: Antepli Bozkurt - 14 Mart 2013
Osman  ağam:  guzu çevirmemi yapıy, Küllememi yapıy, Çangırıyamı,Gırıkgaleyemi davet  ediy, orasına gendisi garar versin artık! hemen cevab bekliyk, Gasırga adına Garatekinden.

Başlık: Ynt: İLLERİMİZİN TATLI AĞIZLARI
Gönderen: o.öcal - 14 Mart 2013
Çangırının Gızılırmanı didiydim ben. Çankırı'nın Kızılırmak ilçesi ve merkeze bağlı bazı köyleri Kızılırmak kenarındadır. Oralar olmazsa Gırıggalenin Gızılırma da olur.
Başlık: Ynt: İLLERİMİZİN TATLI AĞIZLARI
Gönderen: YALNIZKURTKARAGÜLLE - 14 Mart 2013
Yönü kuzeye sabitlerseniz buyrun sırık kebabına.... :twisted:

http://www.youtube.com/watch?v=r7FoKiAsWl0

TTK.
Başlık: Ynt: İLLERİMİZİN TATLI AĞIZLARI
Gönderen: Antepli Bozkurt - 14 Mart 2013
 Ayhan Başkanım önce Çankırıya, sonra Sinop'mu? Antep'mi Karar veririz artık, ha! sizin bir sabastiyan vardı onuda getirmeyi unutmayın! ihtiyacımız olacak  :twisted:
Başlık: Ynt: İLLERİMİZİN TATLI AĞIZLARI
Gönderen: Karakalpak - 14 Mart 2013
Bizim güzelim Sivas şivesini en iyi bu şarkıdan anlayabiliriz herhalde:)

http://www.youtube.com/watch?v=fOlZ5f5u8k4
Başlık: Ynt: İLLERİMİZİN TATLI AĞIZLARI
Gönderen: o.öcal - 15 Mart 2013
Ayhan başkanım BOYABAT  kebabının sopasını mı yoksa sopada takılı olanını mı kastettiniz?
Başlık: Ynt: İLLERİMİZİN TATLI AĞIZLARI
Gönderen: YALNIZKURTKARAGÜLLE - 15 Mart 2013
Ayhan başkanım BOYABAT  kebabının sopasını mı yoksa sopada takılı olanını mı kastettiniz?

Elbette ki sırığa takılı olan Ağabey,
(https://www.hunturk.net/forum/rsm/4769-5357005580214242164741266250697n-1363329749.jpg)
gelen misafiri böyle yerde mi ağırlayalım yoksa?  :kahkaha01: :kahkaha01: :kahkaha01:

TTK.
Başlık: Ynt: İLLERİMİZİN TATLI AĞIZLARI
Gönderen: YALNIZKURTKARAGÜLLE - 15 Mart 2013
GİTTİ PALAN GELDİ PALAN

Niğde Ağzı örnek.

Alıntı
palan anlamı :
is. Genellikle eşeklere, bazen de atlara vurulan, kaşsız, enli, yayvan ve yumuşak bir çeşit eyer.

Alıntı yapılan: Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü

palan anlamı :
Paçavra, bez parçası.
-Trabzon

palan anlamı :
Eşya.
*Tirebolu -Giresun
palan anlamı
Süpürgeotu.
*Antakya -Hatay

palan anlamı :
< Far. pâlân: Eşeğe veya ata vurulan yayvan semer (Erzincan Merkez)

palan anlamı :
Eski bez
Ordu

Alıntı yapılan: Niğde Kültür Turizm
PALANCILIK (SEMERCİLİK) (https://www.hunturk.net/forum/sistem.php?islem=yonlendir&url=aHR0cDovL3d3dy5uaWdkZWt1bHR1cnR1cml6bS5nb3YudHIvYmVsZ2UvMS0xMDA4OTAvcGFsYW5jaWxpay1zZW1lcmNpbGlrLmh0bWw=)
(http://www.nigdekulturturizm.gov.tr/resim/1-664868/palanci.jpg)

At, eşek, deve, katır gibi binek ve yük hayvanlarının sırtına göre hazırlanan ve binicisinin rahatı düşünülerek yapılan oturaklara Niğde’de “Palan”, bu zanaatla uğraşanlara da “Palancı” denilmektedir.
 
Palan, hayvanın yüklenmesini ve yüklenen yükün taşınmasını kolaylaştırmaktadır. Palanda iskelet ağaç kullanılmamakta, “topak berdi” adı verilen ot kullanılmakta bu özelliğiyle de semerden ayrılmaktadır.

Osmanlı saraylarında görevleri yük hayvanlarına vurulan palanların yapımı ve bakımı olan görevlilere Palanduzan-ı Hassadenilmekteydi. Ancak daha öncesinde palanın ilk defa kimler tarafından ya da ne zaman yapıldığına ilişkin yazılı herhangi bir kaynağa rastlanılmamaktadır.


Palan yapımında bağ bıçkısı, burgu, boynuz yağı, dik çuvaldızı, dikiş makinesi, palan demiri, kası çuvaldızı, kör makas, palan makası, tokaç, yaka oyuntu bıçkısı, yüksük aletleri kullanılmaktadır.
Palan yapımında iki tür malzeme kullanılmaktadır. Bunlar; kıl çuval, halı, kilim, şeker torbası gibi palanın yüzeyini kaplayan dokumalar ile halkın, Allah tarafından palan için yaratıldığı inancına sahip olduğu, iki metre boyunda, kalem şeklinde, başı kalın, ucu ince, sünger gibi olan, palanın içine doldurulan ve sazlıklarda biten bir ot olan “topak berdi” denilen ottur.
Belirli ölçülerde kesilip dikilen dokuma yere serilerek topak berdinin doldurulmasıyla palan yapılmaya başlanır. Doldurulan çulun ağız kısmı dikilir. Dikilerek dokumayla birleştirilen topak berdiye kası vurma(köprü açma) işlemine geçilir. Bu işlem palanın ortasından başlanıp sonuna kadar kasının vurulması ve tekrar baştan sona vurulmasıyla yapılır. Bir sonraki aşamada palan bükülür ve bu işlemde kör makas, palan demiri, çuvaldız, kalem ve tokaç kullanılır. Palan büküldükten sonra ortaya gelen kısmı “palan kaşı”dır. Palan kaşı genellikle halıdan yapılır. Kaşın yan alt tarafında çuldan yapılan bölümleri ise “palan eteği” veya “çul”dur.
Palanın bükülmesinden sonra palan yakasının oyulmasına geçilir. Bu aşamada kör makas, çuvaldız ve yaka oyuntu bıçkısı kullanılır. Palanın bu oyuntusu öyle orantılı olmalıdır ki hayvanın üzerine tam olarak otursun. Palan ustasının hası da işte bu palan yakasından belli olur.

Palanın hayvanın sırtında dengeli tutmak için “kuskun” adı verilen ve hayvanın bacaklarının arkasına sıkıştırılan bir parça konulur. Böylece palan yapımı tamamlanmış olur.
Hayvanların kullanıldığı taşımacılık biçimi, zaman içerisinde kültürel yapıda da yerini almıştır.
“Eşeğin palanına, kuskununa bakmaz da Hasan Dağı’na çıraya çıkmak ister.”
“Kendimiz palancıyız, gökten palan yağsa kuskunu boğazımıza geçmez.”
“Palanından alamayan kuskunundan alır.”
Geleneksel yöntemlerle usta-çırak ilişkisi içerisinde öğrenilen palancılık mesleğinin yapım amacında ve yapım anlayışında birtakım değişimlerin olduğu görülmektedir. Son kuşak ustalarca sürdürülen palancılığın günümüzde hala devam etmesinin nedeni, Niğde’ye bağlı köylerin coğrafi yapısının hayvanın yük taşımacılığında kullanılmasını zorunlu kılmasıdır.
Artık yalnız ilimiz Bor ilçesinde birkaç ustasının var olduğu bu zanaat kolu turistik amaçlı olarak değişime uğrayarak oturak, tabure gibi fonksiyonlarla üretilmekte ve satılmakta ise de palan ustaları tarafından devam ettirilmeye çalışılmaktadır.

PALANCI İSİMLİ TİYATRO ESERİ NİĞDE FOLKLOR VE KÜLTÜR DERNEĞİ TARAFINDAN SAHNEYE KONULMUŞTUR.
GİTTİ PALAN GELDİ PALAN
2 PERDELİK OYUN

Halk hikayesi’nden derleyen: Sabri ÖZDAĞ
Mahalli şive, DEYİŞ ve tiyatro tekniğine uyarlayan ve reji: Osman ÜÇER
Palancı ustası Fehmi : 45-50 yaşlarında, Boylu poslu, Topal. Saz çalar.
Palancı çırağı Ali: 17 yaşlarında, ilköğrenim tahsilli, saz bilgisi var.
1.1.Müşteri : 35 yaşlarında, Orta boylu.
Nuri Efendi – Zengin ve cimri
Topal Müşteri : 40 yaşlarında o da topal, Sırtında heybe köy kıyafetli
Naciye : Topal müşterinin kızı, 16-17 yaşlarında köy kızı
******************************************
Oynayanlar……….: Palancı ustası Sabri ÖZDAĞ
Palancı çırağı,,,,,,,,,,;
1. müşteri…………:
Topal müşteri……..:
Naciye…………….:
********************************************
1. perde
1.1.SAHNE
Palancı Ustası- Palancı Çırağı sahnede
Palancı dükkanı. Soba kurulu olmadığına ve kıyafetlere bakarsak, mevsim ilkbahar yaz ayları. Duvarda asılı birkaç palan, kolan, yular, eğer, ustanın eski elbiseleri, havlu, iki de saz, post.
Yerde işlenecek palan malzemeleri, tokmak ipi, ibrik lengeri, takonya, eski ayakkabı, dinlenmek için küçük bir sedir.
Dükkan sabah saatlerinde çırak tarafından açılır. Dükkanı temizler. Çalışır hale getirir. Ustasını bekler. Usta gelir çırak ustasını karşılar. Ceketinin önünü kapatarak boyun büker.
USTA - Bismillahirrahmanirrahim,selamınaleyküm. Bu zamanın hayırlı ossun. (Dükkana girer.)
ÇIRAK – (Yavaşça) Karnına saman dolsun. (Seslice) Aleyküm selam usta, hoş geldin.
USTA - Arayan soran oldu mu?.
ÇIRAK – (Yavaşça) Ne demezsin, Çarşıhamamı gibi doldu taştı. (Seslice) Olmadı usta. Yolda gelirken Kalaycı HakkıEmmi’yi gördüm selamı var.
USTA - Aleykümselam baban n’örüyor?
ÇIRAK – (Yavaşça) İyikianamı sormadın! (Seslice) N’örsün usta bilmen mi yatalağın halini?. Çalışmıyor. Ayrıca Niğde’mizde kim ne yapıyor diye ne diyelim? Yazın yanar, kışın donar. Bilmeyiz ki bu il ne zaman onar? Allah’tan hayırlısı. Usta işimiz hazır. Emeğimiz bereketli olsun.
USTA – Oğlum demek ki Allah öyle takdir etmiş. Kimisi de zottur zotturgezer bir işin sapından tutmaz. Zobu gibi adamlar alışmışlar bedavacılığa, bir vallık göstermezler. Sülük gibi yapışır emerler. “Çalışın ulan!” diye baskı yapsan hemen zıllamaya başlarlar.
Amin hadi bisoyunalım da işe goyulalım. Allah çalışanısever.
****************
(Üstünü soyunmaya başlar. Çırak yardımcıolur. Usta ceketi pantolonu gömleği çıkarır. Altından uzun kaput beyaz don, uzun kolla kaputtan çamaşır giyinmeye başlar.)
(Çırak, uzunca kumaşı alır, ustasına göstermeden komiklikler yapar. ustasının yardımıyla ustasının beline dolamak için etrafında döner. Bu arada giyinme işlemi biter.)
ÇIRAK - Hangi işten başlayayım usta?. (Eliyle bu kadar iş başarılır mı gibi hareketler yapar.)
USTA – Oğlum yeğin at kendine çipki vurdurmaz. Yol yürümekle biter. Münasip işi bilmek ve ona gore hareket etmek gerekir. Yaptığın iş bişiye benzemeli. Aşama gadarçalışır görünüp de bir şey üretmezsen kime faydan olacak? “Yeldirerek yeldir saç, elim hamur garnım aç!” olmamalı. Mutlaka işin fendini bilmeli. Tamir olacak palan vardı ya. Çöp Osman’ın gönderdiği palan önce onu tamir edelim. Görüyüm seni. Arı gibi.
ÇIRAK - Tamam usta! (ustaya göstermeden komiklikler, işin çokluğunu anlatan)
USTA- (Usta konuşurken, çırak ona göstermeden her cümleye göre mimikler ve jestler yapar.) Bu işi gendi işin gibi bileceğin. Yeğin at gendine çıpkıvurdurmaz. Varışına gelişim, tarhanana bulgur aşım. Gel sen bana bir adım ben geleyim sana iki adım. Her şi garşılıklı.Eğerkime ben senin iyi çalıştığını gorürsem, ben de saa arha çıharım. Yoğusamben de saa niye arka çıkayım? İşine iyi diggat et.
ÇIRAK- Tabii usta. (Göstermeden alın ortasına selam oturtur, baş üstüne demek istiyor.)
USTA – (Usta konuşurken çırağın mimik ve jesti devam ediyor çaktırmadan.) Ha açtırma kutuyu, söyletme kotüyü. Her işe iyi diggat edeceğin. Urupsuya niye çocuğun olmuyor demişler cevabı şöyle olmuş: Biri yapar biri bozar. Sen öyle iş yapmalısın ki kimse onu olmamış diye bozamasın. Her gelen müşderiye datlı dilli ol. Datlı dil yılanı deliğinden çıharır. Ha ahlımdayken söliyeyim. Ben yerli yersiz galbini gırmış olabilirim. İnsan hali bu. Sakın olaki hemen bana garşıgalbin kararmasın.
Bu sırada usta çırağın yaptığını görür gibi olur.
Usta – Ne o lan, Ayran geven! Ağzın aya, gözün çaya bahıyon? Usdanımı dinliyon, yoğusamkeçileri mi gaçırıyon? Elin adamı gitgide ADAM OLURKEN, SEN DE GİT GİDE CUDAM MI OLUYON NE?
ÇIRAK – Ne dimekusda? Şiii. Sinek sinek. Sen gormeden yahalayım didim di ha.. Namuzsuz ağzımdan girip burnumdan çıkıyor sanki. Ağzımı da pek açmam halbuki.
USTA- Daha yaz gelmedi. Ne zaman sinekler kabladı edirafı? Tabii ya.? Helaların çıhdılarını bucakçayıragötürmek için sohahlara çıharıyorlar. Üstünü saman, toprak ile örtmedikleri için edirafıkoku kaplıyor, ayrıca sineklere bayram yeri oluyor. Hani Müslümanlık temizlikti? Gaçımız temizikki? Helaların çatalından içeri kül dokmeye bile üşenir olduh yahu? Gine de sen ağzının fermuarını iyi çekte, ağzına sinekler yuva yapmasın. Haa..(Kahkaha atar) Gerçi yeteri kadar sinek yirsen, öğleyin pastırma, sucuh diye zıllayıpdurman.
Çırak – (Somurtur)
USTA – Olur ya? Ağır bilaf didik. Hemen pörüşme. Sohranma. Bu benim usdam, beni hayata hazıllıyor, benim iyiliğimi isder. Sıracalı hayatın hangi yanıonu gızdırdıysa hırsını benden almak isdemiş olabilir. Aslı iyi adam olduğuna göre, yeri gelir bir de gönlümü alabilir de. Sen gençsin. Sakın ola ki, bu sözlerimi unutma. Biri seni gızdırmışsa, dükkandaki hayatını unutup, sen de bana ters davranma. Sırtı gaşınan goyun çobanın deyneğine sürünür. Sen sakın olaki yanazdavranma. Çünküm imtihan olan sensin. Ama şu var ki, ben de sana vereceğin eğitimden dolayı iki dünyada yüzüm ak olmalı.
ÇIRAK – Sağ ol ustam sağol.
USTA – Hadi göreyim seni, İşin güçcüğü böyüğü olmaz. Sakın olaki hiçbir müşderiyi kustürme. Herkese ölçülü ol. Saygılı ol. Senden güccuk bile olsa geleni ayakta garşıla. Canın sıkkın bile olsa rızkımız için daima neşeli gorün. Burnun gaf dağında olmasın.
der tamir olacak palanı getirir, işe başlarlar. (Usta düşünüyor, çırak, setreklik yapıyor, için için kaynıyor)
USTA- Zemedingibi gaynıyon oğlum ama, Allah sonunu hayırlı etsin. Bahırkoye yol görünürsen didiydinusta deme ha! Ulan gendini işe bir vir be! Gafanda bir gız mız mı var yoğusam?
ÇIRAK- Niredeöyle şiler usta. ? Biz daha gendi garnımızıdoyuramıyoh! Der bir komiklik daha yapar.)
2. Sahne
Palancıustası- Palancı çırağı- 1. Müşteri
1. MÜŞTERİ - SelamınaleykümFehim usta! Hayırlı işler.
USTA : Vay aleykümselam. Öte mahalleli. Buyur gel. Eğer selam virmeden lafa başlasan sabağnan lafı duyardın benden. Selam kelamdan önce olmalıher zaman.
1. MÜŞTERİ - Eşşeğingolanı gopdu da bi kolan alayım dedim.
(USTA, Çırağına asılı olan kolanıgösterir.)
Usta - Oğlum şu golanıalıvir de emmime ver.
(Çırak kolanı alır müşteriye uzatır. O almakta gecikince, gendi beline sarmaya başlar. Komiklikler yaratır.)
MÜŞTERİ - Nörüyonoğlum, senden bel kuşağı isdemedim. Golan dedim golan.
ÇIRAK – Şeey. Hani sen almayınca bir ölçeyim dedim.
MÜŞTERİ - Borcum ne Fehim usta?. Bu golan nasıl iyi mi?
Usta - Bu kolan tam sana göre. Sen yabancıdeğilsin teberik sayılırsın. 150 kuruş ver yeter.
MÜŞTERİ – Siz ahlınızıkuşak ile bozmuşunuz. Niye bana gore ossun ya? Belime takacak , saracak değilim ya!
USTA – Demem o ki, parası bahımından sana gore.
(1. MÜŞTERİ, Çıkınını çıkarır. İçinden parayı verir. Tekrar çıkını kuşağının altına yerleştirir.)
USTA - Bereket versin ötemahalleli. Siftah senden bereketi Allah’tan. (Adettendir) diyerek parayı yere atar.
1.1.MÜŞTERİ - Bereketini bul. Hadi bana eyvallah.
(Dükkandan çıkar.)
3.3.SAHNE
Palancıustası- çırağı-
USTA - Ver oğlum şu siftah parasını.
ÇIRAK – Paraları yerden alır. (Cebine atar gibi eder ustasına uzatır.) - Buyur usta.
(Çıraktan aldığı parayı masaya çekmeceye kor.Usta parası çekmeceye koyarken çırak, uzaklara bakar gibi elini gözlerinin üzerine perde ederek, komik hal takınır.)(Paranın nereye konulduğunu öğrenmekten sevinmiş gibidir.)
USTA - Bak oğlum babanın hali belli. Okumadığına da göre yaptığın işi iyi belle. Zavallı baban felç geçirdi iki büklüm yatar kalenderim.
ÇIRAK - Doğru söylen usta ama kim okuyor da adam oluyor onlar okuyup da adam olana kadar biz köşeyi dönerik valla. Kolay para kazanma varken kim netsin okulu, kim netsin okumayı?.
USTA - Oğlum okumak kadar iyi bir şey var mı?. Hem Yüce Allah ne demiş kullarına?. Oku demiş hiç okuyanla okumayan, bilenle bilmeyen bir olur mu? Demiş! Keşke ohusaydımda atın eşşeğin gıçınıkoklamasaydım. Keşke okusaydım da gine palancıolsaydım.
Bu sırada çırak gülümser. Usta bunu görür:
USTA – Silecek, silecek senin ne halin var ele gülecek?
(Çırak bu defa yine gülümser)
ÇIRAK – Aman ciğerim usdam,bi gün baharsın ben de möhümadam oluviririm.
USTA – İnşallah, inşallah! Goreyim seni. Yol tozu gibi gozümegir ki, bende senin möhüm adam olacağına inanayım.
ÇIRAK - Az kalsın unutuyordum usta. Hani geçenlerde eşşeğine yular alıp ta parasını sonra veririm diyen güdük Osman vardı ya o artan parayı verdi buyur.
(USTA, Parayı alır çekmeceye kor. Çırak yine paranın nereye konduğun keşfeder gibi bakar. Bu arada tekrar çalışmaya başlarlar. Bir iki iş yapılır.)
ÇIRAK – Hani usdabeni ilgilendirmez de, sen parayı çekmeceye koyuyon, sen gidince ben bir iş için çekmeceyi çekince çekmeceyi boş görüyon. Bunun sırrını anlayamadım. Panzehir olsa elimi değmem de bu iş nasıl oluyor?
USTA – Düggandasen varıkan biri alıp gidecek değelya? Sen gine gendi işine bak. O işlerle ilgilenme.
ÇIRAK – (Hani bana ne der gibi mimiklerle)Usdanın hikmetinden sual olmaz. Hani bana ne diyesim geliyor.
USTA - Oğlum şu ibriği caminin avlusundan dolduruver gel de bi abdest tazeleyim.
ÇIRAK - Peki usta! (Yine baş üstüne işaretini ustaya göstermeden çakar.)
( Çırak yandaki ibriği alır suya gider.)
4.4.sahne
5.5.
Palancıustası Fehmi-
(USTA, Alelacele çekmecedeki paraları alır yarı işlenmiş olan kınalı palanın içerisine saklar.)
USTA – Oğlum eşeğini sağlam kazığa bağla, sonra Allah’ına öyle yalvar. Sakla sana paranı! diye sokurdanır.
(para sakladığı palanı yine kontrol eder. Yerine yerleştirir.)
6.6.sahne
Usta Fehmi - çırak
(Çırak elindeki ibrikle içeri girer. Ustası’nın abdest alması için ibriği havluyu takonyayıhazırlar. Usta da abdest için ellerini sıvar ayaklarını çıkarır. Çırak ustasına su döker.)
USTA- Oğlum eğilip bükülmesin diye, anan sana oklava mı yutturdu? Diye seslenir.
(Çocuğun kulağından tutar eğdirir. Sırtına bir şaplak indirir.)
USTA - Bak oğlum, yeri geldiğinde dik durmayı bileceksin. Yeri geldiğinde eğileceksin!.
ÇIRAK – (Mimikle alay ettikten sonra) Peki benim canım usdam!
(USTA, Biraz sesli abdest alır.)
6. sahne
Usta- çırak- Topal Mehmet- Topal Mehmet’in kızı Naciye
O sırada dükkana sırtında heybe elinde baston, Topal Mehmet Kızı Naciye ile girer. Topal Memet’leUsta konuşurken çırak ile Naciye fingirdeşme hevesiyle bakışmaya başlarlar.
TOPAL MEHMET- Selamın aleyküm Fehmi Usta.
USTA- Vay aleykümselam Mehmet. Hoş geldin sefalar getirdin!
TOPAL MEHMET- Hoş bulduk! Abdestiyin hayrını gör.
USTA - Allah razı olsun sende hayırlar gör. Şuraya oturak bi dinlen topal gıçının üstünde durma. Ne var ne yok köyünüzde.
TOPAL MEHMET - N’olsunbildiğin gibi. Sığırı, sıpası, tanası, öküzü, eşşeği, atı… Bir de şu sümüklü kızın anasıydı uğraşıp gidiyok köy yerinde. Bir ayağımız dağda bir ayağımız yazıda, yarı aç yarı tok geçinip gidiyok. Allah’aşükür.
(Çırak sümüklü lafını duyunca kıza işaret ederek burnundan çok mu akıyor? Anlamına işaretler yapar. Kız da ona ya ya ne demezsin anlamına mimikler yapar.
USTA - Oh ohne iyi kazanın! Kazanın!. Ama fazla da kazanmayın gözünüz birden açılıverir deşaşırırsınız sonra.
TOPAL MEHMET - Köy yerinin kazancından n’olcak be usta?. Altı ayda kazandığın parayı şehir yerinde bir günde bitiriveriyon .
USTA – Bizim de şehir yerinde kazandığımızla ( Bir yılda İstanbul’da adamı üç günde gezdirmiyorlar. Geçenlerde İstanbul’a gittim. Adamlar bir Türkü tutturmuşlar. Al para ver para. Al para ver para.“Hele bi ufak su dökeyim!” dedim. Dünyanın parasınıaldılar. Bir günde beş sefer ufak su döksen bir yevmiye gidiyor vallaha sidiği tut tutabilirsen.
TOPAL MEHMET - Anaaaaaa! Çöğdürmeye de mi mi para alıyorlar? Bizim çoğdüreğimiz nerde gelse oraya bir duvar dibine ıhınıveririk.. Bu işin parası mı olurmuş.?
USTA – İşine gelirse. Maalesef burada böyle.
Topal Mehmet - Amanıııın.Ahlımı oynadacağım!
……………………..
USTA - Hayırdır gıçoğlan?. Ne alıp ne satacan?
TOPAL MEHMET - Çoktandır şehre gelmedik. Önümüz kış hele bi inek teufak tefek alışıkları yapak dedik. Eşeği Çöp Osman’ın hanına goyduh!
USTA – Kızımız da pek gozelmiş.Senin kız heralde Allah bağışlasın, oğlanları niye getirmedin?
(Bu lafın üstüne, Çırak parmaklarınıbirleştirerek, ne demezsin, bir tane anlamına gelen işaret yapar.)
TOPAL MEHMET - Bildiğin gibi ben topal gıçımla zor yürüyorum. Bu sümüklü kız yanıma destek oluyor. Hem oğlanlara kıyılır mı, nasıl olsa bu sümüklü gün gelir el kapısına gitmiyecek mi, hem şehir yüzü görsün. Belki kısmeti şehirde açılıverir.
USTA – Gızıma gıyma, iftira etme. Maşallah pek de gozel. Ben seni bilmez miyim ulan gıçı eğri? Alemi şaşırdacak işler çevirin. Benim yapacağım bişey var mı?
TOPAL MEHMET - Zaten gıçıneğri. Palansız eşeğe de binilmiyor, azıcık biniversek eğri gıçımyara oluyor. Eşşeğe göre bir palan alayım dedim.
USTA - Tamam şu palan tam sana göre. Oğlum indir hele şu palanı. ( Palana bakılır beğenilir)
TOPAL MEHMET - Kaç para benim borcum Fehmi usta?
USTA - Valla gıçıeğri seni ben kendimden bilirim. Bu palan sana beşyüzguruş olur. Ama bidaha da gelişine birkaç yumurta ile bir de horoz getirirsen ödeşirik..
TOPAL MEHMET - Zaten bize senin palanların iyi gelir. Sen varken bi de başgasınamı gidelim?. Üç beş liramız gidecekse sana gitsin. Senin çok iyiliğini gördük zamanında. Diğer geleceklere gelince, canın savulsun, palan almasak da onlardın zaten sana hediye gelmesi lazım!
USTA - Sağol gıçı eğri, çırağa dönerek hadi oğlum iki bardak çay kapıver de gel Memduh’un kahvesinden. Ha bir bardakta fazla al. Gelirken demirci Cemal Emmine veriver.
TOPAL MEHMET: Yahu niye zahmet ettiriyon çocuğa?. N’olucakiçmeyiversek.
USTA: Olur mu? Ayda yılda bi geliyom!.
(Kıza döner)
Bu kızcağzım kaç numara? Kocamanda olmuş maşallah!. Topal babana da hayli başlık getirirsin.
( Kız güler, çırak oğlana bir oyun-işmar yapar çıraktan da tepki gelir. Burada çırak başlık vermem işaretini kıza gizlice gönderir.)
(Sahnenin görünmez yerinden, arkasından Demirci Cemal’in sesi gelmektedir.)
DEMİRCİ CEMAL: Ulan palancı Fehmi gine işin iş heralde?. Çay gönderdiğine göre.
(Demirci Cemal, develi Türküsünü söylemeye başlar bitirir. Sahnedekiler bir iki mimik hareketi yaparlar. )
TOPAL MEHMET: Şu sümüklüyle biraz dolanak. Gideceğimiz zaman palanı alırıh. Al şu parayı hadi. Bize eyvallah.
USTA: Kıza sümüklü dersen diğer bacağınıda ben gırarım ha! Bereket versin! hadi güle güle
(Çırak kıza, yalan yalandercesine işaretler çakar. Çırağın yanında usta aldığı parayı çekmeceye koyar)
USTA - Al şu çıkını da iki şehir ekmeği al. Noğmananın fırınından koparak al gel de, evimize veriver de gel. Bir de yengene sor isteği var mı benden?
( cebinden çıkardığı büyük mendili çırağına verir çırak çıkar gider.)
Sahne: 7
Usta- Nuri efendi
(Usta hemen çekmecedeki paraları yarım olan kınalı palanın döşüne yerleştirir.)
O sırada açık kapıdan Nuri efendi girmiştir.PHalyancının palana bir takım paraları sokuşturduğunu görmüştür. Bıyık altından gülümser.)
Nuri - Selamün aleyküm, bu zamanın hayrolsun Feğmiağa!
Fehmi – Aleykümselam. (Selamı alırken heyecanlanmıştır. Aceba palana para sokuşturduğunu görüp görmediğini bilememektedir.)
Nuri- Ha Nuri efendi, gizli iş çevirnir gibi norüyon ya?
Fehmi – Norüyüm gardaş. Meşgul oluyok işde.
Nuri -
Kafasını eyer. Biraz düşündükten sonra hızla yerinden kalkar ve duvardan sazı alır. Bir iki Niğde Türküsü (Palancıustası hangi Türküleri çalmayı iyi biliyorsa onları çalmaya başlar.)
Sahne: 8
Usta- çırak
Bir müddet sonra çırak girer
ÇIRAK - Yengemin selamı var. Usta akşam eve erken gidecekmişsin de sırtını değiştirecekmişsin.
USTA: Zaten sırtımda kaşınıp duruyordu.
Çırak - (Bıyık altından güler)
(O sırada ezan okunur.)
USTA - Oğlum ben namaza gidiyorum. Sen dükkanımıza göz kulak ol.
ÇIRAK: Güle güleusta. Allah kabul etsin. ( Usta çıkar)
Sahne: 8
Çırak-
Çırak - Hıhhhusta sanki kendi gıçı eğri değil de Mehmet Emmi’ningıçı eğri gibi konuşuyor. Kendi gıçınıneğri olduğunu görmüyor sanki
(Çırak içeriyi düzenlerken Türkü mırıldanır. Kendi Türküsü kendinin hoşuna gidince duvardan sazı alır ve bir Niğde Türküsü söylemeye başlar.)
Cındallıçarşısında alimammanaman, gülüm amman amman
Gızoynar garşısında..
Adam kemlik mi umar, Alim amman ammman
Gülüm amman amman
Gapıbir gomşusundan
Gapıbir gomşusundan
Al gayadan at beni alimim Amman amamman
Gülüm Amman AmmanAmman,
İn aşağı dut beni alim Amman Amman amman
Gollarınınüstünde dut beni.
Oy cındallı Cındallı
Türkü bitince sazın üstüne başını koyar ve düşünmeye başlar. Tekrar başını kaldırır ve şöyle söylenir:
- Ulan sümüklü filan diyorlar amma kız içimi gıdıklıyor be! Nöörsek de mercimeği fırına virsek. İçimi pek yahıyor kızın uğrun uğrun bakışı ve gülümsemesi. Amaaan ne biçim dünya be? Der ve
yine bir oynak Niğde Türküsü söylemeye başlar:
Sazalca’dançıktım ben de gelirim aman
Devamı...
Bu Türkü devam ederken Topal Mehmed’in kızı gülümseyerek içeri girer.
Sahne : 9
Çırak- Naciye
(Çırak, sanki sazı inceliyormuş, çalmayıbilmezmiş gibi bir tavır alır. Bunun üzerine kız seslenir:
Naciye – Bırakma, bırakma hele. Gayet güzel çalıyon!
Çırak – Yohcanım ne çalması.? Saz kim biz kimik?
Naciye – Bırahşimdi gendini güccuk gormeyi! Bal kimin saz çalabiliyonişde. Hele şu Halime’yi bi daha bi çal Allasen!
(Çırak, biraz nazlanır gibi eder ve sazıeline alır. Söylemeye başlar:
Sazalca’dançıhdım ben de gelirim Amman…
..............................
Bir satırı yanlış okur. İşte o an Naciye söze girer:
Naciye – Bu dize şöyle olmalıydı der:
Halime gız çay aşağı gidiyo!
Çırak – Şey! Sen niredenbiliyon gı?
Naciye – Sen nereden biliyor ne demek? Niğde’nin hiçbir Türküsü yok ki Niğdeli kızlar bu Türkülerin hepsini satır satır bilmesin!
Çırak – Yoh ya?
Naciye – Ne sandın ya? Adına Türkü diyorsun, sonrada siz bunnarı nereden oğrendiniz diyorsun. Türk Kızı olur da Türkü bilmez olur mu? Elma yanaklı Niğdeli genç kız olur da muhitin bütün Türkülerini satır satır bilmez olur mu? Bir Türkünün bir satırını bile bilmeyen gız arhadaşlarıarasında çok ayıplanır. Türk kızı öncelikle Türkü bilir.
(Bu sırada çırak gozlerinibelerdip, afal afalbakmaktadır. Şöyle konusur:
Çırak – Aşk olsun, artık sizin gibi gızlarımızı depemizde daşımayan, onnarı aşağı gören, cahal görenin gozü çıhsın. Allah sizden ırazı ossun! Diye yüksek sesle konuşmalar yapar.
Naciye – Ben neye geldim biliyon mu?
Çırak- Yooo!
Naciye – Palanı alıp gideceem! Yalınız o palanı değil de, şu palanı isterim diye ustanın para sakladığı palanıgösterir. Hemen kalkıp eline alır.
Çırak – Norüyüm? Madem ki onu isdemişsin canın savulsun. İnşallah ustabişi dimez.
Naciye – Sağollan, eline sağlık! Hoşuma giden palanı almah tabii ki daha iyi. Ben gideyim.
Çırak – Otur biraz gııız. otur hele.diye ısrar eder.
Naciye – Yok şimdi merak ider. Gideyim ben der ısrarlı konuşur ve çıkar gider.
NACİYE: Babam topal gıçınangitmeyim dedi palanı ben alıp gidecem.
ÇIRAK: Ama, bu palan tam işlenmedi birazcık işi var.
NACİYE: Olsun ben beklerim. Sende işleyiverirsin
Hem senin adın ne?
ÇIRAK - Çalgıcının Hacimin’inoğlu Ali. Ya senin ki ne?
NACİYE: Üstü açık köylü, gıçı açık Mehmet’in evde kalan kızı Naciye
ÇIRAK - Yaşın kaça geldi de evde kalasın?
NACİYE - Bizim köylü kızları onbeşine varmadan kocaya verirler. Benim yaşım on altıbilemedin on yedi. İlkokul’a geç gittim de geç kaldım.
ÇIRAK: Adın nasıl güzel?. Hem ben bir Naciyem Türküsü bilirim.
NACİYE: Essah mı la? Amanın şu çaldığın saz senin mi?
ÇIRAK: Benim değil ustamın ama ben de öğrendim. Hem benim babam da eskiden çalgıcıymış şimdi yatalak evde yatıyor.
NACİYE: Hele biçal Naciye Türküsünü ...
ÇIRAK - Hele şu palanı dikiveriyimde
(Palanın yarım yerini alelacele tamamlar. Duvardaki asılı sazı alır eline. Başlar Naciyemtürküsünü söylemeye)
Dere boyu gidelim Naciyem
Koyun kuzu güdelim Naciyem
İkimizi görmüşler Naciyem
Nasıl inkar edelim Naciyem?
Öylolurda gavur kızı öylolur
Eller sarar içerime dert olur
Dereye inişelim Naciyem
Atlara binişelim Naciyem
İki yüzük bir ayna Naciyem
Bahcada, düggandabuluşalım Naciyem
NACİYE: Pek de güzel çalıp söyledin, hani neydi o iki yüzük gibi bişey dedin.
ÇIRAK: Dereye inişelim
Atlara binişelim
İki yüzük bir ayna
Düggandabuluşalım
NACİYE: (Güler sırtarır) Amma da oturup eğlendik kaldık. Eh artık ben gideyim laaan?
(ÇIRAK, Kınalı palanı yerden Naciye’nin sırtına yükler.)
NACİYE: Hadi Allah’aısmarladık. Şeher yeri de pek gozelmiş, insana hoş vakit geçiriyor! Amma ayrılma zamanıgeldi.
ÇIRAK: Getmesenpek iyi olacak. N’apalım ki gaderböyle istiyor. Hadi güle güle. Dağ dağa gavuşmaz ama insan insana gavuşurinşallah. ( Naciye sırtında palanla çıkar)
Sahne : 10
Çırak-Usta
(USTA, Namazdan dönmüştür.)
Usta - Arayan soran oldu mu?
ÇIRAK: Gıçı eğri Topal Mehmet Amcanın kızı geldi. Palanı gotüreceğimdedi. Ama, o palanı almadı.Yerdeki kınalı palan vardı ya hani tam işlenmemiş,ille de onu isterik dedi. Ben de hafif tamir edip virivirdim.
USTA: (Yüksek sesle) Neeeeee?!
ÇIRAK: İşte o palanı yarım yamalak işleyivirdim Kızın sırtına yükledim gönderivirdim.
USTA: İyi halt etmişsin eşş…..
ÇIRAK - Ne dedin usta bişeymi dedin? Kötü bi şiy mi oldu yoğusam?
USTA: Yok canım GİTTİ PALAN GİTTİ PALAN!
(Dükkanda dört dolanır.) ( Çırak ustanın bu haline şaşırmaktadır)
USTA - Oğlum ben bigaç günlüğüne İstanbul’a gidecemal şu haftalığını da sen de bikaç gün dinlen (Perde kapanır)
İKİNCİ PERDE
1. Sahne
Usta- çırak
Birkaç gün geçer aradan usta İstanbul’dan döner. Sabah usta dükkanı açmış olur. Çırak ustadan sonra gelir.
ÇIRAK: Selamın aleykümUsta! Hoşgelmişsin İstanbul’dan. Düggana da benden önce gelmişsin. (Elini öpmek için ustasını yanına gider)
Nasıl geçti yolculuğun? Epiy alışveriş ettin mi?
USTA: İyi geçti ama para pul dayanmıyor oralara. İn para bin para. Ye para s.ç para. Gözünü seveyim yine bizim memleketin. Sanki acaip yeller oraları. Bizim melmeket bi başgacanım.
ÇIRAK: Usta hazırlayım mı elbiselerini? Arkanı değiştirecen mi?
USTA: Yok oğlum hele yol yorgunluğunu bir atak üstümüzden.
ÇIRAK: Usta aşamyatmadın mı? Evde atmadın mı yorgunluğunu?Yatmadın mı fosur fosuryün yatakta?
Usta – Kes lan deli oğlan!
(Çırak güler)
Sahne:2
Usta- çırak- Naciye
USTA: Vasüpanallah. ( O sırada Topal Mehmet’in kızı Naciye önce aldıkları kınalı palanı sırtına yüklemiş dükkana girer)
(Usta’nın gözleri faltaşı gibi açılmıştır.)
USTA: Hayrola kızım- Naciye sabah sabah ne işin var buralarda?
(Böyle konuşmakta ama gözleri palandadır.)
NACİYE: Hiç bişeyyok Fehmi Emmi bu palan bizim eşşeğin sırtını yara etti de. Babam o dükkana götürüver de bi çaresine baksınlar dedi. Babamın da selamı var.
USTA: Koy kızım koy. Lan ne bakıyon aval aval kızın sırtındaki palanı alıversene.
( çırak kızın sırtındaki palanı alır. Tezgahın önüne koyar. Usta hemen para koyduğu yeri alelacele açar paralar yerinde duruyor. Paraları çıkarır savurmaya başlar. Naciye ile çırak şaşakalır
USTA - GİTTİ PALAN GELDİ PALAN GİTTİPALAN GELDİ PALAN
Usta gülerek ve hareketlenerek paraya kavuşmanın tavırlarını belli eder.)
(Usta duvarda asılı sazı alır o anda aklına gelen dörtlüklerden oluşan aşağıdaki Türküyü
(Usta iyi bildiği bir Türkünün makamında söyleyecek)
Allı palan eşeğe de dar gelmiş
Gıçıeğri paraları görmemiş
Yara oldu eşşeksırtı diyerek
Burnu gozelcecikkızıyla da göndermiş
(bu bölüm nakarat Türkünün devamı var )
ÇIRAK: (Şaşkınlığı atar.) Anaaaaa valla bişeyleranlamıştım! Palanı sattım dediğim de. Nerdeyse GİTTİ PALAN GİTTİ PALAN diye kafayı oynadacağdın usta!.
USTA – Ulan, çırak senin bu gız da bu gızın da sende gözü var! hem biraz okumuş şehir yerine de yakışır. Allah’ın emriyle bu kızı sana isteyecem. Bundan sonra benim bir oğlum bir kızımda siz olun. Bu paraları da size harcaycağım.
ÇIRAK: Amma da iyi yapan be usta: zaten babamın hali vakti yok. Beni evermeye.
USTA: Hadi oğlum çalgıcılar kahvesinden çalgıcı emmilerini alıver de gel. Çarşı bi şenlik görsün.
Sahne : 3
Usta- Naciye Saz gurubu- çırak
Usta ile Naciye içerde iken klasik saz grubu ve diğer oyuncular sazlar eşliğinde sahneye girerler. Böylece müzik ve sohbet şiir bölümü başlar.
Oynayanların isteğine göre saz gurubuyla tiyatro biter la da uzar şiirler okunur, müzik devam eder.


TTK.
Başlık: Ynt: İLLERİMİZİN TATLI AĞIZLARI
Gönderen: Türkmenoğlu - 15 Mart 2013
Bizim yörede konuşulan ağız (SİNOP-BOYABAT)
Ağanin:abisinin.
Ağda :Tatlıların şerbeti.
Alaf :Hayvanlara verilen yiyeceklerin tamamı.(özellikle ineklere)
Algitmek:Götürmek.
Amel :İshal.
Aniyehter :Anahtar.
Anzulamattan :Aniden.
Avkuru :Ters.
Avloğ :Çalı çırpıdan yapılan çit.
Avuz :Yeni Doğum yapan ineğin ilk sağılan sütü.
Aydaş :İnce bacaklı ,zayıf ,çelimsiz
Badı :Ördek.
Baldırcan:patlıcan.
Basak :Merdiven.
Başlu :Tamamen.
Bayağ gün :İş olmayan gün.
Bayguş :Uğursuz,lanetlenmiş yer ya da kişi.
Bencileyin :Benim gibi.
Beyfide :Boşuna.
Bezbecid :atik çevik kimse
Bıldır :Geçen
Bıldır sene :geçen sene.
Bıtırak :Diken.
Bidumuk :Azıcık.
Biki :Birkaç.
Bişi :yufka ekmeğinin kat kat döşenip üzerinin sütle bulandırılmasıyla yapılan bir tür ekmek.
Biyol :İlk önce,evvela.
Biyürsügün :Yarından sonraki gün.
Bizeğem :Biraz.
Boğün :Bugün.
Boybat bazar gün :Pazartesi günü.
Bük :Böğürtlen.
Büşleğeç :Ekmek çevrilen tahta
Calıcappar :Atik çevik.
Cazu :Havai kız.
Cemek :Çapa.
Cırcır :Fermuar.
Cırmuk :Tırnak izi.
Cinmisiri :Patlatılabilir mısır.
Ciynak :Tırnak,pençe.
coynak :Zayıf, çelimsiz.
Cöğüz :Ceviz.
Çekelez :Sincap.
Çember :yöresel başörtüsü.
Çeten :İneklerin yiyeceklerinin götürüldüğü sepet.
Cıdoğlu:Pis.
Çıkartma :Cumba ,eski evlerin balkon benzeri kapalı bölümü.
Çıtık :Bir tür meyve.
Çokmak :Havlamak.
Çon :Kalça kemiği.
Çöküç :Çekiç.
Çördük :Küçük bir armut türü.
Çükündür :şeker pancarı.
Dağnamak:yadırgamak
Daraba :çit
Datlu :Bal.
Davun Çıksın :Yere batsın , kahrolsun.
Dayak :Sopa.
Dek Durmak :Uslu durmak.
Dengilmek :Devrilmek.
Dengirsek:Dengesi olmayan,Sallanan.
Deri :Pazar günü.
Dırga :Geçimsiz, alıngan kişi.
Dırnakçı :İddiacı , kıskanç.
Dibek:tahıl dövülen yer.
Dikkolu :Bir çeşit çeltik otu.
Dirgen :demirden 5 tane sivri ucu olan tarım aleti.
Diş Gırmak :Haset etmek.
Divildemek :Kıpır kıpır olmak.
Diyeze:Teyze.
Doğuz :Domuz.
Dombu :Bidon.
Dünyada :asla ya da büyük ihtimalle anlamlarında kullanılır.
Dürü :Yeni evli çiftlerin yakın akrabalarına götürdükleri hediye.(giyisi ,havlu v.s.)
Eci :Abla.
Eğin :Üst Baş ,kıyafet.
Eğşi :Kiren ,elma,erik gibi meyvelerden yapılan tadı ekşi olan bir yiyecek.
Elekci :işsiz güçsüz , avare insan.
Ellleğem :Herhalde.
Emme :ama.
Emüşük :süt kardeşi.
Endüğü gün:dün değil önceki gün.
Enteri :Giyisi.
Enük :Köpek yavrusu.
Fışgı :Pis,çöp.
Filke :musluk.
Forslu :gösterişli
Gadak :1)Her işe burnunu sokan (işgüzar),2)küçük kardeş.
Gağırtmak :Eğmek ,zorlamak.
Gağşak(gağşamak): bitmiş,tükenmiş,viran olmuş
Ganet :Kilim,yolluk.
Gapcuk :Mısır Sapı.
Garacaörük :Siyah erik
Gari :Çocukların annelerine hitap şekli.
Garmagatma :Yaprak aşı.
Gatık :Katı yoğurt.
Gavi :Sağlam.
Gavsa :Moral.
Gavuç :Kasıklarda oluşan ödem.
Gayış :1)Kemer ;2)Kararmış,uzamayan madde.
Gazoğu :bir tür pulluk.
Geğel :Yaş cevizi yeşil kabuğundan ayırma işlemi.
Geğrek :Bebeklerin bir eli ile bir ayağının uçlarını sırtında çaprazlama birleştirmek.”Geğreği gelmiş mi?” diyerek yapılır.
Gelivi:Geliver.
Gıcık :Kozalak.
Gıdırım olmak: Sinirlenmek.
Gılileyli :Düzenbazlık
Gırbaç :Aksi çocuk.
Gırboğ :Kurbağa.
Gırçıllu :Saçaklı,kılçıklı.
Gırışma :Sırıtmak.
Gıroğu :Kırağı.
Gıyıgaşuk :Aralık.
Gocuk :Parke, palto.
Godaksuz:kısır,çocuğu olmayan.
Godaş :Laf getirip götüren kimse.
Godu :Erkek Hindi.
Goğuz:Aralık bırakmak.
gol:tuvalet.
Golan :halat.
Gomat :Tut,yetiş, engelle anlamında bir ünlem.
Gompile :Komple ,tamamen.
Govanaz :Kavonoz.
Göğüslük :Okul önlüğü.
Gölbez :köpek yavrusu.
Gölük :Eşek.
Gön :Deri.
Görpene :Bir tür çeltik otu.
Görebiye:Orağa benzer kesici alet.
Götü :Getirmek ve götürmek anlamında kullanılır.
Gubartlak :Balon.
Gubartma :Şişirme.
Guğlek: kuyudan su çekilen kova.
Gumpiri :Patates.
Guynuş Guynuş :Topluca ,hep beraber.
Guyoğ :Damat.
Güğüldemek :Yeni doğan çocuğun agu demeye başlaması.
Günülemek :Kıskanmak.
Hakitmek :Becermek.
Hamoğ :Cahil ,görgüsüz ,kaba kimse.
Hapaz :Bir avuç dolusu.
Haya :Değil mi?
Helkek :Büyük kova.
Hev :İçine saman konulan sepet.
Hevla :helva.
Hezelpere :Küçücük Bütün soğanlarla yapılan sulu bir yemek.
Hil:Atmaca,doğan.
Hokelekli :Söz geçen kimse
Homhom :söylediğinden pek bir şey anlaşılmayan kalın sesli kimse.
Hondu :İriyarı kimse.
Hortlu :Anası babası olmayan kimse.
Höbelen :Bir tür mantar.
Höşeltek :Haşat.
Hüşgü :Çöp.
Ikıl Ikıl :Zorlanma.
Irbuk :İbrik.
Isıcacuk :Sıcacık.
İbi :Dişi Hindi.
İğdiş :Sağlam.
İlaç :Temizlikte kullanılan maddeler.
İneze :Yavaş.
İslah :İyi ,güzel.
İyoğ :Kaburga.
Kadimi :Devamlı
Kelem :lahana.
Kelik : Tarla ve bahçeye yapılan çardak.
Kemre :Hayvan Gübresi.
Kendürük:sofra bezi.
Kenef :Tuvalet,hakaret ünlemi.
Kepüç :Zayıf ,çelimsiz.
Kesküç :Ekmek çevrilen tahta.
Keşen :Çeltik ekimi öncesi su ile yapılan işlem.
Keşik :sıra.
Kete :Yeni evli çiftlere götürülen hediyeler.
Kevük :Ağaç Çengel.
Kez :köşe.
Kıçkayak :Tahtaravelli.
Kırık :Eşşek yavrusu ,sıpa.
Kıtıpıyoz :Kıt kanaat.
Kiren :Kızılcık.
Kirpitçi :Cimri.
Kişişlemek :Kışkırtmak.
Kömüş :manda.
Kösüre :Bileme taşı.
Küntüre :Küçük bent.
Kürsü :Sandalye.
Lovay :Laf anlamayan.
Löngür :İriyarı Kimse
Macisküllü :Gösterişli,ayrıntısı fazla olan.
Mada :İştah.
Madasuz :İştahsız , gönülsüz.
Mağfaza :Bariyer.
Mahsımak :önem vermek.
Malak :manda yavrusu.
Mancar :Ispanak ,pancar gibi yeşil sebzeler.
Mecek :Çapa.
Meğsimek :önem vermek.
Mındak :Kedi yavrusu.
Mırık :Küçük domates.
Nacak :Küçük balta.
Nasibetsüz :Münasebetsiz.
Oklağaç :Oklava.
Okumak :Davet etmek,çağırmak.
Orum Orum :Bilinçli yapılan konuşma.
Öğendere :Öküzlerin boynuna bağlanan değnek.
Öllüğün Körü :Ellinin Körü.
Örsün :Hamur kesme aleti.
Örük :erik.
Örüsgar :Rüzgar.
Ötürge :Sinirlenme.
ötürük:ishal
Paçur :Bakımsız ,üstü başı dağınık kimse.
Pakla:fasulye
Parpu :Dayak, kötek.
Payınsımamak :Kaale almamak.
Perseng :Lafın gelişi.
Peş :Çapraz.
Pısuk :Çekingen.
Pıta :Hanımların başlarına örttükleri sırta doğru uzanan bir tül şal.
Pinlik :Kümes.
Poğ :Bohça.
Postal:ayakkabı
Potak :Domuz Yavrusu.
Pöçük :Kuyruk Sokumu
Pölize :Nişastadan yapılan jöle kıvamında bir tatlı.
Ramuk :Traktörlerin arkasına bağlanan römork.
Sacıyak :3 ayaklı,sacın altına konan demirden alet.
Sade:Sadece.
Sağıdak :Saf olan kimse.
Samaruk :Uyku sersemliği.
Samramak :Uykuda sayıklamak.
Sepgen :Dolu.
Sergen :Raf.
Set :Divan ,sedir.
Seyiz :Erkek keçi,teke.
Sıypak :İçi boş hamur.
Silgü :Elbezi ,silgi bezi.
Sorutmak :Düşünmek,dalmak.
Soygun :lanet(leme).
Soygun :Ölülerin üzerinden çıkarılan giysi.
Şallak :Çıplak.
Tabahne :Tabakhane.
Tahne :Tenha.
Tellek :Yılışık
Temek:Pencere.
Temüztirengez :Çok temiz.
Tepsermek :Bir maddenin kıvama gelmesi.
Terece :dolap.
Tesmük :Tesbih.
Tıngabak :Titiz.
Tiğrek :Yöremizde kullanılan “Tiryak” adlı ilaç.
Tingiriş::her söze alınan,kızan kimse.
Tikov :Orta dikili olan bir maddenin taş atılarak yıkılması esasına dayanan bir oyun.
Toklu :Erkek kuzu.
Tokumak :Dövmek.
Tongur :Tok sesli kimse.
Tosboğu :Kaplumbağa.
Tot :Kozalak.
Tukmak :Uyumak.
Varivi :bir an önce git.
Viri :Aman Allah’ım anlamında ünlem.
Yabuç :Kendisinden hoşlanılmayan kimse.
Yalak :1)oluk ; 2)laubali kimse.
Yanşamak :Saçma sapan konuşmak.
Yarışıvi :hızlı git.
Yarsımak :Beğenmek,Hoşuna gitmek
Yaşatlama :Yaşından büyük bilgili çocuk.
Yavşu :Bitin yavrusu.
Yazma Ekmeği :Yufka ekmek.
Yengil : Hafif.
Yılacan :Derin olmayan.
Yimiş :Kuru İncir.
Yoka :İnce.
Zeklenmek :Alay etmek.
Zellet :lezzet.
Zobu :kendisine kızılan kimse için söylenir.
zükkem = ortalık hastalığı = grip
Başlık: Ynt: İLLERİMİZİN TATLI AĞIZLARI
Gönderen: YALNIZKURTKARAGÜLLE - 15 Mart 2013

Alıntı yapılan:  Kandaşım Türkmenoğlu gönderisine ilave bilgi
Türkçenin Sinop Boyabat ilçesinde kullanılan şivesinin Batı Anadolu ağızları içindeki konumu Prof. Dr. Leyla Karahan'ın Anadolu Ağızlarının Sınıflandırılması (Türk Dil Kurumu yayınları: 630, Ankara 1996) adlı çalışmasına göre, Sinop'un diğer ilçelerinden ayrı bir gruptadır:

Çeşitli konuşmalar. :twisted: :twisted: :twisted:

Sinop Durağan Yağbasan Köyünden Tarak satan bir vatandaşın filozofça dizeleri
http://www.youtube.com/watch?v=Xuwt0-2Kw8U

Sİnoplu Teyze ve Hortum Felaketi
http://www.youtube.com/watch?v=R2i-9U3_yS4

HALİME NİNE AYANCIK ŞİİRİ
http://www.youtube.com/watch?v=qsmhq11NI08


TTK.
Başlık: Ynt: İLLERİMİZİN TATLI AĞIZLARI
Gönderen: Güneydoğulu - 15 Mart 2013
Sinop'dan bahsedilirde Komutan unutulurmu? unutulmaz!! alem yiğit görsün.


(http://c1303.hizliresim.com/17/h/l2kzz.jpg)
Başlık: Ynt: İLLERİMİZİN TATLI AĞIZLARI
Gönderen: YALNIZKURTKARAGÜLLE - 15 Mart 2013
Sağolasın Ağabey.

Planlayacağımız küçük Sinop kurultayında sizleri ağırlamaktan onur duyacağım.

TTK.
Başlık: Ynt: İLLERİMİZİN TATLI AĞIZLARI
Gönderen: Güneydoğulu - 15 Mart 2013
Sizde sağolun Ayhan Başkanım

Bizde Davetinize icabet etmekle, onur duyacağız.


Sinop havası Muallim

http://www.youtube.com/watch?v=-_WcHCSziCA
Başlık: Ynt: İLLERİMİZİN TATLI AĞIZLARI
Gönderen: Fatih - 04 Mayıs 2015
TOKAT - ZİLE'DE EN ÇOK KULLANILAN ATASÖZLERİ VE DEYİMLER -1

            1 - Cahili güdeceğin, avuyu yutacağın.
            2 - Dibi görülmeyen senahtan su içilmez.
            3 - Hoşaf gibi yığılmak.
            4 - Kil gibi yığılmak.
            5 - Anadan ağzı eğri olana, ÇELTEK BABA n'apsın?
            6 - Destursuz bağa giren, hesapsız zopa yer.
            7 - Cebim akçem, odun pazarı bahçem.
            8 - Perdenin o tarafında evliyâ, bu tarafında eşkıya.
            9 - Elimizle düştük harga, hem tilki hem karga.
          10 - Gurpidek oturmak.
          11 - Mal manasız yenmez.
          12 - Hak edene başak helâldir.
          13 - Evde direk yenmez bağda herek yenmez.
          14 - Şapırdağın bağı var, üzümü yok yaprağı var.
          15 - Kızım sana nişan gerek, üzerine düşen gerek.
          16 - Evinde yoh acı gatıh, çalımın ocağı batıh.
          17 - Elin attığı daş uzak gider.
          18 - Allah satı pazarı versin.
          19 - Başın pınar, ayakların göl olsun.
          20 - Evimden yerim, Dereboğazı'ndan içerim.
          21 - Danaynan gatıyoh, sığırınan gefiyo.
          22 - Verirsin kırkı, çıkar korku.
          23 - Halma, huluna; âşıklık ne kârına?
          24 - Gürgenden kaşık, zenginden âşık olmaz.
          25 - Gomşu boncuğu gece takılmaz.

Kaynak : HER YÖNÜYLE ZİLE / Semra - Yusuf MERAL (https://www.hunturk.net/forum/sistem.php?islem=yonlendir&url=aHR0cDovL3VueWV6aWxlLmNvbS9kdWEuaHRt)
Başlık: Ynt: İLLERİMİZİN TATLI AĞIZLARI
Gönderen: Fatih - 04 Mayıs 2015
TOKAT - ZİLE'DE EN ÇOK KULLANILAN ATASÖZLERİ VE DEYİMLER -2

          26 - İti an; daşı eline al.
          27 - Ağzı ballı dost olmak.
          28 - Düğün pilâvı ile dost gönüllemek (Hamam suyu ile dost gönüllemek.
          29 - Yemediği halt, uğramadığı derede kaldı.
          30 - Ar eden kâr etmez.
          31 - Kız kapısı, el kapısı.
          32 - Adı ulu, götü kuru.
          33 - Bannağında yüzüğü galaylı mı sandın, ere varmayı kolay mı sandın?
          34 - Çevir imam, gaz yanmasın.
          35 - Davulcuyu bul, çomağını başına vur.
          36 - Hamı tatlı yavrum.
          37 - Elin vergisi, canın sevgisidir.
          38 - Dizlerin bağı çözülmek.
          39 - Ocağına suyu bağlamak.
          40 - Ciğeri yanmak.
          41 - Kesem elimi, soksam soksam yesem.
          42 - Donup, buymak.
          43 - Can atmak.
          44 - Lâf ebesi olmak.
          45 - Dirgene dayanmayan porsuk, harman gıyısına yanaşmaz.
          46 - El öpmekle dudak kirlenmez.
          47 - Tek daş duvar olmaz.
          48 - Ödü kopmak.
          49 - Har vurup, harman savurmak.
          50 - Yüreği çarpmak.

Kaynak : HER YÖNÜYLE ZİLE / Semra - Yusuf MERAL (https://www.hunturk.net/forum/sistem.php?islem=yonlendir&url=aHR0cDovL3VueWV6aWxlLmNvbS9kdWEuaHRt)
Başlık: Ynt: İLLERİMİZİN TATLI AĞIZLARI
Gönderen: Fatih - 04 Mayıs 2015
TOKAT - ZİLE'DE EN ÇOK KULLANILAN ATASÖZLERİ VE DEYİMLER -3

          51 - Önümüze koyuyorsun loru, arkamızdan veriyorsun zoru.
          52 - Zenginle aşık atılmaz.
          53 - Çok salladım bileği, doldurmadım küleği.
          54 - İt kalmadı, tahtabeçe çıktı.
          55 - Dabaksan, it bohuna muhtaçsın.
          56 - Turpu nerede yediysen, karanavayı orda çek.
          57 - Sen hot, ben hot; ata kim verecek ot?
          58 - Gözleri çıkmak.
          59 - İki köyü bi eşeğe bağlamak.
          60 - Suyun duru akanından, insanın yere bakanından kork.
          61 - Görünen dağın uzağı olmaz.
          62 - Sona kalan, dona kalır.
          63 - Söyle söyle aynı söz, doku doku aynı bez.
          64 - Derede yatma, tepede yat.
          65 - Aç koyma hırsız edersin, çok söyleme yüzsüz edersin.
          66 - Ağanın malı gider, azabın canı gider.
          67 - Ağzını bıçak açmamak.
          68 - Alan razı satan razı, arada gezen çullu tazı.
          69 - Allah seni davul etsin, beni de çomah.
          70 - Çok gezen, boh getirir.
          71 - Çay değil, çapanoğlunun abdest suyu.
          72 - Aşağı mahalle sen misin, yukarı mahalle sen misin?
          73 - Dilin kemiği yoh, her tarafa döner.
          74 - El deliye biz akıllıya hasretiz.
          75 - EIi işte, gözü oynaşta olmak.

Kaynak : HER YÖNÜYLE ZİLE / Semra - Yusuf MERAL (https://www.hunturk.net/forum/sistem.php?islem=yonlendir&url=aHR0cDovL3VueWV6aWxlLmNvbS9kdWEuaHRt)
Başlık: Ynt: İLLERİMİZİN TATLI AĞIZLARI
Gönderen: Fatih - 04 Mayıs 2015
TOKAT - ZİLE'DE EN ÇOK KULLANILAN ATASÖZLERİ VE DEYİMLER -4

          76 - Elin ağzı çuval değil ki, tutsam.
          77 - Eski tas, eski tarak.
          78 - Keliği dama atılmak.
          79 - Sen ağa, ben ağa; bizim inekleri kim sağa?
          80 - Çürük tahtaya basmamak.
          81 - Fakirin cebi delik olur.
          82 - Allah gardaşı gardaş yaratmış, rızgını ayrı yaratmış.
          83 - Hazıra hazna dayanmaz.
          84 - Gorhunun ecele faydası yoktur.
          85 - Başını alıp gitmek.
          86 - Beyninden vurulmuşa dönmek.
          87 - Canı çıkmak.
          88 - Canına yetmek.
          89 - Durursa, el beğensin; durmazsa yer beğensin.
          90 - Yarası olan gocunur.
          91 - Silip süpürmek.
          92 - Yakayı ele vermek.
          93 - Yüreği hoplamak.
          94 - Dil dökmek.
          95 - Suratından düşen bin parça olmak.
          96 - Ağız aramak.
          97 - Dona kalmak.
          98 - El beni ansın da çürük goza ile ansın.
          99 - Bir ağızdan çıkan, bin ağıza yayılır.
        100 - Ağız ağız değil ki!

Kaynak : HER YÖNÜYLE ZİLE / Semra - Yusuf MERAL (https://www.hunturk.net/forum/sistem.php?islem=yonlendir&url=aHR0cDovL3VueWV6aWxlLmNvbS9kdWEuaHRt)
Başlık: Ynt: İLLERİMİZİN TATLI AĞIZLARI
Gönderen: Fatih - 04 Mayıs 2015
TOKAT - ZİLE'DE EN ÇOK KULLANILAN ATASÖZLERİ VE DEYİMLER -5

        101 -  Sazı sözü yerinde olmak.
        102 - Gün var ayı besler, ay var günü besler.
        103 - Siftah senden, bereket Allah'tan.
        104 - Var olsun, sağ olsun da; ateş vermez gonşum olsun.
        105 - Ağzı açık ayran delisi olmak.
        106 - Gapıyı örttümüydü, el dışarda galır.
        107 - Çalışmanın ayıbı olmaz.
        108 - Her akıl bir olsa, bağ duvarı neylesin.
        109 - Bir işte olmazsa ustalık, emekte gider üstelik.
        110 - Yağlayıp, yüzlemek.
        111 - Ödü kopmak.
        112 - Ot yoldurmak.
        113 - Bi çöp bile yememek.
        114 - Dek dur.
        115 - Dişi tırnağı kenetlenmek.
        116 - Cücük çıkarmak.
        117 - Uyku semesi.
        118 - Dabak sevdiği deriyi döğer.
        119 - Çöplüğünde ötmek.
        120 - Yaş tahtaya basmak.
        121 - El, elin aynasıdır.
        122 - Kulak vermek.
        123 - Akıl değneği olmak.
        124 - Alınan götürmek.
        125 - Üstü çamur olsun, içi değil.

Kaynak : HER YÖNÜYLE ZİLE / Semra - Yusuf MERAL (https://www.hunturk.net/forum/sistem.php?islem=yonlendir&url=aHR0cDovL3VueWV6aWxlLmNvbS9kdWEuaHRt)
Başlık: Ynt: İLLERİMİZİN TATLI AĞIZLARI
Gönderen: Fatih - 04 Mayıs 2015
TOKAT - ZİLE'DE EN ÇOK KULLANILAN ATASÖZLERİ VE DEYİMLER -6

        126 - El elin ölüsüne 'dırdır' diye ağlar.
        127 - Ölüsü olan bir gün ağlar, delisi olan her gün ağlar.
        128 - Acı sirke küpüne zarar verir.
        129 - Acındırırsın arsız olur, acıktırırsın hırsız olur.
        130 - Adam adama yük değil, can gövdeye mülk değil.
        131 - Ağır gamgayı yel kaldırmaz.
        132 - Cenabetten keramet olmaz.
        133 - El sözü, harman tozudur.
        134 - Her kapının bir anahtarı vardır.
        135 - Anamın ekmeğine kuru, ayranına duru demem.
        136 - Hamama gidenin bohçası olur.
        137 - İşten artmaz, dişten artar.
        138 - Nalını sökmek için, ölmüş eşek aramak.
        139 - Küçükken taş taşı, kocalıkta ye aşı.
        140 - Dost dertle, düşman hiddetle belli olur.
        141 - El atına binen çabuk iner.
        142 - Dek durana dekmük yoktur.
        143 - Her şey incelikten, insanoğlu kalınlıktan kırılır.
        144 - Gönül umduğuna küser.
        145 - El malını bağlayanın, elinde yuları kalır.
        146 - Değirmenden geldikten sonra eşek veren çok olur.
        147 - Umulmadık daş, baş yarar.
        148 - Yazın başı pişenin, kışın aşı bişer.
        149 - Yatan aslandan, gezen tilki iyidir.
        150 - Evdeki serçe, damdaki tavuktan iyidir.

Kaynak : HER YÖNÜYLE ZİLE / Semra - Yusuf MERAL (https://www.hunturk.net/forum/sistem.php?islem=yonlendir&url=aHR0cDovL3VueWV6aWxlLmNvbS9kdWEuaHRt)
Başlık: Ynt: İLLERİMİZİN TATLI AĞIZLARI
Gönderen: Fatih - 04 Mayıs 2015
TOKAT - ZİLE'DE EN ÇOK KULLANILAN ATASÖZLERİ VE DEYİMLER -7

        151 - Yemedim kaz etini, bileyim lezzetini.
        152 - Miras, bi tabak kirazdır.
        153 - Cinleri tepesine çıkmak.
        154 - İti yurum, başından dökerim.
        155 - Durursa gezer, durmazsa mezer.
        156 - Güttüğün bi davar, ıslığın dünyayı dutar.
        157 - Adın ne Reşit, sen söyle sen eşit.
        158 - Gıdak gıdak bi yumurta, o da cılh çıktı.
        159 - Horozu çok olanın sabahı geç olur.
        160 - Dağ deyin damlama, dağın kulağı var.
        161 - Sen sıh dişini, ben bilirim işini.
        162 - İt itin ayağını ısırmaz.
        163 - Garibin boynu eğri, dili kısa olur.
        164 - Eşek eşeği ödünç kaşır.
        165 - Yağmuru yel, adamı el azdırır.
        166 - Güzele göz ağrısı da yakışır.
        167 - Ele verir talkımı, kendi yutar salkımı.
        168 - Beni diyenin bendesiyim, bent demiyenin ben nesiyim.
        169 - El adama yut diye vermiyo, dut diye veriyo.
        170 - Akça sayış, don yürüyüş öğretir.
        171 - Kendini kurtaramayan evliyâyı, sel götürsün.
        172 - Bura Boduçoğun gavağın dibi mi?
        173 - Davula daş bırakılmaz.
        174 - Her işin başı ALLAH'dır.
        175 - Hayırlısı kız evlâdıdır.

Kaynak : HER YÖNÜYLE ZİLE / Semra - Yusuf MERAL (https://www.hunturk.net/forum/sistem.php?islem=yonlendir&url=aHR0cDovL3VueWV6aWxlLmNvbS9kdWEuaHRt)
Başlık: Ynt: İLLERİMİZİN TATLI AĞIZLARI
Gönderen: Fatih - 04 Mayıs 2015
TOKAT - ZİLE'DE EN ÇOK KULLANILAN ATASÖZLERİ VE DEYİMLER -8

        176 - Yılanın büyüğü küçüğü olmaz.
        177 - Besle gargayı, oysun gözünü.
        178 - İt yatağında kemik bulunmaz.
        179 - Karpuz kesmekle, yürek sovumaz.
        180 - Yüzünü gören inek, buzasını atıyo.
        181 - El temaşaya doymaz.
        182 - Mindersiz kadı olmak.
        183 - Bi dana sığırı bohlar.
        184 - Öllüğün körü.
        185 - Ena yana olmak.
        186 - Kanı iliği kurumak.
        187 - Keseden gitmek (kısa yoldan).
        188 - Tıs tıs oturmak.
        189 - Dalak gurutmak.
        190 - Dırıh (dırık) dutmamak.
        191 - Hışır haşat olmak.
        192 - Ağzı açık çuvalın dibini kesmek.
        193 - El eli yur, elde döner yüzü yur.
        194 - Gorkan bezirgân davuluna vuramaz.

Kaynak : HER YÖNÜYLE ZİLE / Semra - Yusuf MERAL (https://www.hunturk.net/forum/sistem.php?islem=yonlendir&url=aHR0cDovL3VueWV6aWxlLmNvbS9kdWEuaHRt)
Başlık: Ynt: İLLERİMİZİN TATLI AĞIZLARI
Gönderen: Fatih - 04 Mayıs 2015
TOKAT - ZİLE'DE EN ÇOK KULLANILAN BEDDUALAR - 1

            1 - Gözüğün ışığı söğünmesin ilâha.
            2 - Ocağın batsın.
            3 - Allah dilin çekilsin e mi?
            6 - Ocağın bata.
            7 - Kara yere gelesin.
            8 - Allah adın gara yerden gelsin.
            9 - Südüklüğüne daş dursun.
          10 - Allah kulağın dibine fındık gadani.
          11 - Yağlı kurşunlara döşenesin.
          12 - Ocağına baykuş dünesin.
          13 - Çığırı çığırı öl.
          14 - Kapın kilitlensin.
          15 - Allah iki yaprak etmesin.
          16 - Allah şeytanından bulasın.
          17 - Ciğerine ateş düşe.
          18 - Zıkkımın kökünü ye.
          19 - Karavebanın dibini ye.
          20 - Ciğerine yağlı kurşunlar aksın.
          21 - Gittiğin yerden leşin gelsin.
          22 - Ciğerinden çekilesin.
          23 - Kanın içine ılgıt ılgıt aksın.
          24 - Sürüm sürüm sürünesin.
          25 - Gözün arkada kalsın.

Kaynak : HER YÖNÜYLE ZİLE / Semra - Yusuf MERAL (https://www.hunturk.net/forum/sistem.php?islem=yonlendir&url=aHR0cDovL3VueWV6aWxlLmNvbS9kdWEuaHRt)
Başlık: Ynt: İLLERİMİZİN TATLI AĞIZLARI
Gönderen: Fatih - 04 Mayıs 2015
TOKAT - ZİLE'DE EN ÇOK KULLANILAN BEDDUALAR - 2

          26 - Ciğerine fitil işlesin.
          27 - Töremiyesin.
          28 - Ölün çıksın.
          29 - Yaşın donun gara yere gelsin.
          30 - Kefenin biçilsin.
          31 - Allah muradına erme.
          32 - Allah seni kaybetsin.
          33 - Allah belânı versin.
          34 - Gözün önüne aksın.
          35 - Gidişin olsun da gelişin olmasın.
          36 - Sabaha çıkmayasın.
          37 - Boyun biçimin yere gelsin.
          38 - Adın batsın.
          39 - Töreme ilâha.
          40 - Gözlerin patlasın.
          41 - Ağzından burnundan gelsin.
          42 -  Allah kahretsin.
          43 - Allah odun ocağın yanmasın.
          44 - Teneşürlere döşenesin.
          45 - Dilin, dişin çekilsin.
          46 - Çenen çekilsin.
          47 - Allah seni Gat derdine uğratsın.
          48 - Yaşın donun gara yere gelsin.
          49 - Cehennem'in dibine gir.
          50 - Anandan emdiğin süt, ağzından burnundan gelsin.

Kaynak : HER YÖNÜYLE ZİLE / Semra - Yusuf MERAL (https://www.hunturk.net/forum/sistem.php?islem=yonlendir&url=aHR0cDovL3VueWV6aWxlLmNvbS9kdWEuaHRt)
Başlık: Ynt: İLLERİMİZİN TATLI AĞIZLARI
Gönderen: Fatih - 04 Mayıs 2015
TOKAT - ZİLE'DE EN ÇOK KULLANILAN BEDDUALAR - 3

          51 - Südüklüğüne kara daş çakılsın.
          52 - Yanını kara yılan çalsın.
          53 - Kara haberin gelsin.
          54 - Ettiğini çek.
          55 - Kara sancılara tutulasın.
          56 - Ciğerinden gafilen avlan.
          57 - Bi günlüğüne tutulasın.
          58 - Ciğerinden kan kusasın.
          59 - Gözüğün ışığı soyunsun.
          60 - Geberip de kara toprağa giresin.
          61 - Kulağına kurşun aksın.
          62 - Allah kara yere büyüyesin.
          63 - Gılavanların bağlansın.
          64 - Muradın başlı kalsın.
          65 - Allah dilin dibinden kopsun.
          66 - Gözün aksın.
          67 - Allah onmadık dertler versin.
          68 - Südüğün kulağından gelsin.
          69 - Ellerin kırılsın.
          70 - Kapın kitlensin.
          71 - Gözüne çor düşsün.
          72 - Südüklüğüne gara daş çakılsın ilâğa.
          73 - Ciğerine ateş düşsün.
          74 - Gittiğin yerde Allah yüzünü kara etsin.
          75 - Allah inil inil inleyesin.

Kaynak : HER YÖNÜYLE ZİLE / Semra - Yusuf MERAL (https://www.hunturk.net/forum/sistem.php?islem=yonlendir&url=aHR0cDovL3VueWV6aWxlLmNvbS9kdWEuaHRt)
Başlık: Ynt: İLLERİMİZİN TATLI AĞIZLARI
Gönderen: Fatih - 04 Mayıs 2015
TOKAT - ZİLE'DE EN ÇOK KULLANILAN BEDDUALAR - 4

          76 - Kanın, iliğin kurusun.
          77 - Allah sana dünyada evlât yüzü göstermesin.
          78 - İliğine sızı olsun.
          79 - Yere bakan, yürek yakan.
          80 - Yağlı kurşunlar önünde tilfe tilfe gidesin.
          81 - Birinden emdiğin kan, birinden emdiğin irin olsun.
          82 - Emeklerim aşağıda dizine, yukarıda gözüne dursun.
          83 - Yata yata dört yanın çürüsün inşallah.
          84 - Allah ciğerin arkandan görünsün.
          85 - Çam gibi devrilesin.
          86 - Soyhası çıhasıca.
          87 - Karavabaye (Karavebaya).
          88 - Allah yere büyüyesin.
          89 - Allah yanında fai gara haberin gelse de kurtulsam.
          90 - Yaptığın iş başını yesin ilâha.
          91 - Öllüğün körünü ye.
          92 - Seni Allah'a saldım.
          93 - Ağzın, gözün eğriIe.
          94 - Soyun sopun bata.
          95 - Rezil rüsvay olasın.
          96 - Sabaha çıkmayasıca.
          97 - Ciğerin başına çakılsın.
          98 - Bıçaklara yatasın.
          99 - Allah ikinize bi teneşür.
        100 - Yerin dibine giresice.
        101 - Parça parça olasın.
        102 - İmansız geberesin.

Kaynak : HER YÖNÜYLE ZİLE / Semra - Yusuf MERAL (https://www.hunturk.net/forum/sistem.php?islem=yonlendir&url=aHR0cDovL3VueWV6aWxlLmNvbS9kdWEuaHRt)
Başlık: Ynt: İLLERİMİZİN TATLI AĞIZLARI
Gönderen: Fatih - 04 Mayıs 2015
TOKAT - ZİLE'DE EN ÇOK KULLANILAN DUALAR

            1 - Allah el kapısına kimseyi goymasın.
            2 - Allah gazadan, belâdan gorusun.
            3 - Su gibi ömrün uzun olsun.
            4 - Allah şifa versin.
            5 - Ömrün uzun, düğünün güzün, nişanlın güzel olsun.
            6 - Güle güle harca.
            7 - Allah ne muradın varsa versin.
            8 - Yattığı yer nur olsun.
            9 - Allah baş, vücut sağlığı versin.
          10 - Duttuğun daş, altın olsun.
          11 - Geçmişleriğin canına değsin.
          12 - Allah satı pazarı versin.
          13 - Allah gara gaşlı, gara gözlü kız versin.
          14 - Bastığın yer Cennet olsun.
          15 - Kül diye avuşladığın altın olsun.
          16 - Allah'a emanet ol.
          17 - Allah başa kadar versin.
          18 - Allah helâldan mal versin.
          19 - Yattığın yerde böcükler ısırmasın.
          20 - Eline koluna sağlık.
          21 - Ellerin dert görmesin.
          22 - Allah selâmet versin.
          23 - Başın pınar ayakların göl olsun.
          24 - Allah bir yastıkta kocaltsın.
          25 - Allah birini bin etsin.
          26 - Ah vah görmiyesin.
          27 - İki cihanda yüzün ağ olsun.
          28 - Allah bu dünyada saadete, öbür dünyada selâmete kavuştursun.

Kaynak : HER YÖNÜYLE ZİLE / Semra - Yusuf MERAL (https://www.hunturk.net/forum/sistem.php?islem=yonlendir&url=aHR0cDovL3VueWV6aWxlLmNvbS9kdWEuaHRt)
Başlık: Ynt: İLLERİMİZİN TATLI AĞIZLARI
Gönderen: Yüzbaşı Sançar - 04 Mayıs 2015
TOKAT - ZİLE'DE EN ÇOK KULLANILAN BEDDUALAR - 1

            1 - Gözüğün ışığı söğünmesin ilâha.
            2 - Ocağın batsın.
            3 - Allah dilin çekilsin e mi?
            6 - Ocağın bata.
            7 - Kara yere gelesin.
            8 - Allah adın gara yerden gelsin.
            9 - Südüklüğüne daş dursun.
          10 - Allah kulağın dibine fındık gadani.
          11 - Yağlı kurşunlara döşenesin.
          12 - Ocağına baykuş dünesin.
          13 - Çığırı çığırı öl.
          14 - Kapın kilitlensin.
          15 - Allah iki yaprak etmesin.
          16 - Allah şeytanından bulasın.
          17 - Ciğerine ateş düşe.
          18 - Zıkkımın kökünü ye.
          19 - Karavebanın dibini ye.
          20 - Ciğerine yağlı kurşunlar aksın.
          21 - Gittiğin yerden leşin gelsin.
          22 - Ciğerinden çekilesin.
          23 - Kanın içine ılgıt ılgıt aksın.
          24 - Sürüm sürüm sürünesin.
          25 - Gözün arkada kalsın.

Kaynak : HER YÖNÜYLE ZİLE / Semra - Yusuf MERAL (https://www.hunturk.net/forum/sistem.php?islem=yonlendir&url=aHR0cDovL3VueWV6aWxlLmNvbS9kdWEuaHRt)

Aman Yarabbi bu nasıl beddualar böyle? Gün yüzü görmemiş beddualar varmış memlekette.
Hem gülmekten katıldım ve hem de baya tırstım. Olur da birinden birisi tutarda "Südüklüğümüze daş durursa" ne yaparız?
Paylaşım için Fatih andamız sağolsun!
Tanrı Türkü ve Türk yurtlarını korusun.