Gönderen Konu: Atsız'ın bir makalesi  (Okunma sayısı 17165 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı motun yabgu

  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 1566
Ynt: Atsız'ın bir makalesi
« Yanıtla #10 : 26 Ocak 2013 »
Karma Eğitim
   Atatürk kadınların sosyal ve ekonomik hayatta aktif rol alması gerektiğini düşünerek "bir milletin erkeği ve kadını ile bir bütün oluşturduğunu, kadınların da yüceltilmesiyle bir milletin yücelebileceğini" savunmuştur.
Atatürkçülükte; Türk Milleti'nin kalkınabilmesi için kadın ve erkeğin eşit şartlar altında çalışması şarttır. Bunu gerçekleştirmek için eğitimin bütün kademelerinde kız ve erkek çocukların eşit olarak karma bir eğitim görmeleri sağlanmıştır.

                  Basbug Atatürkten daha ileri görüslü arkadaslarimizin olmasi sevindirici ! Ben yinede Atatürkün görüslerine katilmayi tercih ediyorum .
ÜZE TENGRI TEMÜR CIDA OKLAR BIRLE BIR BULUT

  BASBUGUMUZ TANRIKUTTUR TANRIKUTTUR

                       TANRIKUT.

Çevrimdışı KÜR ŞAD 2023

  • Türkçü-Turancı
  • ***
  • İleti: 104
Ynt: Atsız'ın bir makalesi
« Yanıtla #11 : 26 Ocak 2013 »
Karma eğitime taraftar olmayanlar, kızları eğitimden tamamen dışlayalım demiyor ki. Müfredat aynı olduktan sonra, aynı okulda da olsalar, başka okullarda da bulunsalar eş değer bilgi birikimiyle yetişecektir çocuklar. Kadın evdeşlik ve analık görevlerini de üstleneceği için; erkeklerden daha kültürlü yetiştirilmelidir. Buna bir itirazı olan yoktur bence. İtiraz edilen nokta şu. Ergenlik dönemindeki kız ve erkek çocuklarını aynı çatı altında tutmak, hem disiplin, hem de ahlak açısından sakıncalıdır. Örneklerini görmek isteyenler kendilerine en yakın liseyi ziyaret edebilirler.
Kadının asli görevi ve Türkçülüğün kadına bakışı hakkında bilgi edinmek için, Atsız atanın "Türkçülüğün meseleleri" isimli makalesi okunmalıdır.
TÜRK'E KEFEN BİÇENİN ÖLÜMÜ KORKUNÇ OLUR!

Çevrimdışı o.öcal

  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 556
  • TANRI DAĞINDA, UÇMAĞA VARDI...
Ynt: Atsız'ın bir makalesi
« Yanıtla #12 : 27 Ocak 2013 »
Dede Korkut hikayelerini hatırlarsak hikayeye konu olan yiğidin veya beyin kırk savaşçı arkadaşı vardır, yine hikayeye konu olan Türk kızının (Bey kızı) kırk yiğit kız savaşçı arkadaşı vardır. Bunlar ayrı ayrı kuvvetlerdir. Ama gerektiğinde birleşerek bir birlerine yardımcı olurlar.

Günümüz şartlarında ister karma ister ayrı ayrı sınıflarda eğitim gördürelim pek farklı bir şey ortaya çıkmaz. çocuklarımızın ahlakı o kadar bozulmuş ki kız kıza erkek erkeğe istediğin gibi yanlış yapabilmektedir. Karma bir sınıfta karşı cinsten az da olsa çekinme olayı olacağından bu ahlaksız tutum ve davranışlarda aza indirgeme mümkündür.

Önemli olan Türk kültürünün özünde bulunan büyüğe saygı olayının gerçek hayatta uygulanabilir olması, saygının korkudan ve inançtan değil töreden kaynaklandığının bilincine varılması, uygulanacak disiplinin hırçınlaştırıcı değil caydırıcı olmasıdır.

Günümüz şartlarında bayan öğretmenin sınıfa girmesi disiplin açısından yeterli olmamaktadır. Bu girmemesi gerekir anlamına gelmez. Zaten disiplini bozan da töresizliktir.

Yapılması gereken Türk milli eğitiminin Türk kültürüne hizmet eder hale getirilmesi yanında tüm eğitimcilerin de Türk kültürü ile donatılması lazımdır. Velilerimiz Türk kültürünü özümsemezi gerekir. Velilerimizden az da olsa bazıları tüm aklaksızlıkları artık hoş görür duruma gelmiş, disiplinsizliği özgürlük olarak algılamaktadır.

Atsız Ata'nın yaşadığı dönem ile şimdiki dönem arasında dağlar kadar fark vardır ve gittikçe aleyhimizde değişmektedir. O zaman Atsız Ata'nın önerdiği tedbirlerden daha fazla tedbir alınması gereği ortaya çıkmıştır.

UÇMAĞA VARDI..!
TANRI DAĞINDA...
ATSIZ ATA OTAĞINDA, ULU ATALAR HUZURUNDA DİZ VURMAKTA!

Çevrimiçi Üçoklu Börü Kam

  • Otağ Yöneticisi
  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 2234
Ynt: Atsız'ın bir makalesi
« Yanıtla #13 : 27 Ocak 2013 »
Bu başlık altına ileti ekleyen bazı arkadaşlarımızın, içinde art niyet taşımadan, bizim Türk Aydınlanması dediğimiz Gazi Başbuğumuzun Türk Devletine kuruluş felsefesi yaptığı temel ilkelere muhalefet etmekte olduklarını gözlemlemekteyim.
Böyle bir otağda, Türkçülük davasındaki kişilerin böylesine bir yanılgıya ve çelişkiye düşmüş olmalarını yadırgadım ve yoksa AKP denilen dönüştürme mekanizması Türkçüleri de mi, fark ettirmeden, dönüştürmekte diye düşünmekten kendimi alamadım.
Eğer, farkında olmadan art niyetsizce, Gazi Başbuğumuzun uygulamalarına aykırı düşünceler ileri süren arkadaşlar Gazi Başbuğumuzun Türklük ve Türkçülük bilincini ve bu bilincin farkındalığıyla hayata geçirilmiş olan Türk Aydınlanmasını iyi bilse ve özümsemiş olsalardı basit bir mantık yürütmeyle bile ortadan kalkabilecek bir hatanın hatalısı olmayacaklardı.
Gazi Başbuğ Atatürk'ün yaptığı her şey Türklüğü; özüne, aslına ve esasına döndürme ve kavuşturmak içindir.

TTK.
Türk Soyunun Gizli Gücüne İNAN ve GÜVEN!

Çevrimdışı KÜR ŞAD 2023

  • Türkçü-Turancı
  • ***
  • İleti: 104
Ynt: Atsız'ın bir makalesi
« Yanıtla #14 : 28 Ocak 2013 »
Börü Kam ülküdaşımın tespitleri de yine Türkçülüğün iyi niyetidir. Lakin onun görüşlerinin ciddi bir kısmına katılamayacağım. Bir sefer Atatürk'ü ulusalcılar gibi heykelleştirmek biz Türkçülere yakışmaz. Atatürk Türk ülküsüne hizmet etmiş kahramanlardan biridir, baki olan ise Türklük ve Türk ülküsüdür. Hiçbir Türkçü Atatürk'ün şapka inkılabına, yahut tarih ya da dil görüşüne tamamen biat etmek zorunda değildir. Her insanın hata yapması gibi Atatürk de hatalar yapmış, hatalarıyla birlikte büyük olma niteliğini kazanmıştır. Her konuyu Atatürk böyle buyurdu diyerek tartışmak doğru bir tutum değildir.
Karma eğitime karşı olmamız, bayan hocalarla ilgili tutumumuz şüphesiz aykırıdır. Ancak biz AKP ile aynı amaç için çalışacak yahut ondan etkilenecek kadar kişiliği oturmamış bir görüşün mümessilleri değiliz. AKP ve türevleriyle görüşlerimiz örtüşüyorsa bu onların  omurgasızlığından ileri gelmektedir. Biz yerimizde duruyor, Tanrıkut Mete'den beri aynı şeyleri söylüyor ve düşünüyoruz.
TTK
TÜRK'E KEFEN BİÇENİN ÖLÜMÜ KORKUNÇ OLUR!

Çevrimiçi Üçoklu Börü Kam

  • Otağ Yöneticisi
  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 2234
Ynt: Atsız'ın bir makalesi
« Yanıtla #15 : 28 Ocak 2013 »
Bir sefer Atatürk'ü ulusalcılar gibi heykelleştirmek biz Türkçülere yakışmaz. Atatürk Türk ülküsüne hizmet etmiş kahramanlardan biridir, baki olan ise Türklük ve Türk ülküsüdür. Hiçbir Türkçü Atatürk'ün şapka inkılabına, yahut tarih ya da dil görüşüne tamamen biat etmek zorunda değildir. Her insanın hata yapması gibi Atatürk de hatalar yapmış, hatalarıyla birlikte büyük olma niteliğini kazanmıştır. Her konuyu Atatürk böyle buyurdu diyerek tartışmak doğru bir tutum değildir.


Umar ve dilerim ki bu yazdıklarına mantıklı açıklamalar getirebilirsiniz.
Şimdi söyler misin bu otağın hangi yerinde Atatürk heykelleştirilmiştir Sayın KÜR ŞAD?
Atatürk elbette ki Türk Milletine ettiği hizmetlerle büyüklüğü belirginleşmiştir. Ama yaradılışı bu büyüklüğe uygun olmasaydı kendisini büyük kılan işlerin üstesinden gelebilecek miydi? 
Gazi Başbuğun büyüklüğünün mensubu olduğu Türk Milletinin büyüklüğünden geldiğini elbette ki bilmekte ve kabul etmekteyiz.
Kemalizm adı verilen fikir yapısının Atatürk'ü yok etmeye matuf bir dezenformasyon hareketi olduğunu ve Kemalizm denen bu yapının gerçekte İnönücülük olduğunu da bilmekte ve kabul etmekteyiz.
Bu farkı fark ederek işe koyulursak birbirimizi anlamamız ve Atatürk'ün Türkçü fikir sistemi içerisindeki tartışmasız yerini belirlememiz daha kolay olacaktır.
Bunu yapabilmek için öncelikli olarak Atatürk'ü herhangi biri gibi görme tutumunu terk etmeniz gerekmektedir. Aksi halde daha işin başında tıkanır kalırız.
Atatürk'ün hatalarından bahsetmişsiniz.
Elbette ki Atatürk'de bir kişioğludur ve her kişioğlunun doğası gereği hata ve yanlışları olacağı gerçeği Gazi Başbuğ Ata'mız için de geçerlidir.
Hata, ama neye ve kime göre hata!?
Sizin artniyet taşımaksızın ilimi objektiflik perspektifinde sergilediğiniz tutumun benzerlerini birileri tamamen arkadan dolaşma kurnazlığıyla çok yaygın olarak yapmıyor mu?
Biz daha laf ağızdan çıkarken kelimelerin diziliş ve akışından sözün sahibinin niyetini anlayabilecek kadar deneyime kavuştuk. Daha doğrusu bu şark kurnazlarıyla kırk yıldır  uğraştığımız için bunların ciğerini bilmekteyiz.
Büyük Türk Milletinin büyüklüğü bizzat Atatürk'ün şahsında tecessüm etmiştir.
Gazi Başbuğ Atamızı; Tanrı Kut Mete'den, Oğuz Kağan'dan, Atilla'dan daha az büyük mü sanırsınız?
Eğer böyle bir düşüncenin kırıntıları bile bir kişinin fikir donanımının bir yerlerinde barınıyorsa bilin ki o kişi önce Türk Tarihini ve töresini ve sonra da Milli Kurtuluş Mücadelemizi ve hemen akabinde başlatılan Türk Aydınlanmasını iyi bilmemektedir.
Biz bizzat Başöğretmenimizden; aklın, ilmin ve fennin yegane yol gösterici olduğunu, doğmaların insan düşünce ve fikrini körelttiğini öğrenmekteyiz.
Başbuğumuz hayatının bütün dönemlerinde ilmi ve aklı rehber etmiş olup Türk Aydınlanmasını akıl ve ilmin aydınlığında Türklüğün tarihi mirası, yaşam biçimi ve inançları doğrultusunda laik bir vicdanla hayata geçirmiştir.
Elbette ki Türk oğulları buyruğunu son Başbuğ, Türklüğün ruh üfleyicisi ve aydınlatıcısı Gazi Mustafa Kemal Atatürk'den alacaklardır!!!

TTK.
Türk Soyunun Gizli Gücüne İNAN ve GÜVEN!

Çevrimdışı KÜR ŞAD 2023

  • Türkçü-Turancı
  • ***
  • İleti: 104
Ynt: Atsız'ın bir makalesi
« Yanıtla #16 : 28 Ocak 2013 »
Söylediklerimizin yüzde 95lik kısmında zaten mutabığız. Elbette Atatürk büyüktür ve Ona saygısızlık eden dil kesilmelidir! Çok net söylüyorum, Atatürk'e saygısızlık etmek demokratik hak falan değil, vatan hainliğidir!
Benim söylemeye çalıştığım nokta şu:
Bir konu tartışılırken, Başbuğ Atatürk şöyle demiştir diyerek konuyu bağlamak bence doğru bir tespit değil. Atatürk'ün karma eğitimle ilgili düşüncelerini yalnız uygulamadan biliyoruz. Bir açıklaması yok. Atsız bu konuda haklı ve yapılan uygulama yanlıştır. Bu uygulamanın sahibi ben olsam bile, kendimin yanlış bir iş içinde olduğumu söylerdim. Anlaştık sanırım.
TTK
TÜRK'E KEFEN BİÇENİN ÖLÜMÜ KORKUNÇ OLUR!

Çevrimdışı o.öcal

  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 556
  • TANRI DAĞINDA, UÇMAĞA VARDI...
Ynt: Atsız'ın bir makalesi
« Yanıtla #17 : 28 Ocak 2013 »
Türk kadını savaş ve felaketlerde bir arada bulunabiliyor ve başarıya beraberce ulaşabiliyor ise barış halindeki eğitimde bir arada bulunmaması doğal değildir. Sunulan çekinceler Türklük şuurunun verilmesiyle giderilebilecek kusurlardır. Eğitimdeki kötü davranışlar ilkokul düzeyine inmiş durumdadır. ilkokul öğrencisinden başlayarak ayıralım. sonra ortaokulu ayırmamız lazım sonra lise ve üniversiteyi. Lise ve üniversite çağı gençliğini okul dışında da ayırman gerekir, çünkü bu yaşlarda başka etkinliklerde de bulunuluyor. Şöyle ki:Eğlenceler, gösteriler, toplantılar, sinemalar, dernekler, düğünler aklımıza ne gelirse sayalım. Daha sonra kadını ve erkeğinde aynı ortamda bulunması sakınca yaratır.

Dedik ki, cezalar caydırıcı olmalı. ( Yeri değilse de yazmak zorundayım, örnek teşkil etsin diye.) Alevi kültüründe şöyle bir şey vardır. Bir kişi alevilik kültürüne ters düşen bir davranışta bulunduğu zaman o kişi düşkün ilan edilme yolu ile cezalandırılır. Görüldüğü gibi canına malına herhangi bir zarar yok, dayak yok. Sadece ilan edilme var. Toplumdan dışlanmak gibi bir ceza caydırıcı bir cezadır. Ben bu cezayı sınıfımda uyguladım ve yararını gördüm. Uyguladığım öğrenci en iyi öğrencilerim arasına girdi.

Geçmişe dayalı bir örnek: Çocukluk ve gençliğe adım attığımız ilk yıllara köy düğünlerimizde kadınları eğlenmesi için çevresi yüksek avlular seçilip kadınlar burada eğlenirlerdi. Kapısına da bir erkek bekçi konur erkekleri içeriye almazdı. Bazı delikanlılar bayan elbisesi giyinip içeriye girebilirlerdi. Şayet bekçi yakalarsa dayağı yeri. Bu eğlencenin ardından köy meydanında sinsin oyunu oynanırdı ve kadın erkek izlerdi. Burada hiç kimse elbise değiştirip farklı düşünme gereği duymazdı. Anlatmaya çalıştığım şudur: Ayırmak ihtirası körükler.

Ayrı ayrı eğitim veren erkek ve kız imamhatip okulları mezunları onca dini eğitime rağmen suç işlemiyorlarsa ayrı eğitime evet diyelim. Yaşanan olaylar bize yol gösterir.

Bayan öğretmenlerin durumu sorundur.Ama bayan öğretmen üniversite de olmasın demektir. Bu da bayan bilim adamı yetişmesin anlamına gelir. Bayanı doktor yapıp eline erkek hastayı vereceksin her yerini kurcala diyeceksin ama öğretmen yapmayacaksın. Bayanı eve kapamak bize göre değil. Başka çözüm yolları bulunmalıdır. Buda eğitimden geçer. Çevrenizde görmüşsünüzdür, kadın eğitim evleri açılmış her mahallede. En azında Ankara böyle. Bu evlerin amacı kadınlara sadece spor yaptırmak ve beceri kazandırmak mı acaba. Yoksa kafalara örümcek doldurma görevi mi yapıyor.

Önce aile eğitilmeli, gerisi gelir.

Atatürk şayet kadını ve erkeği eğitim aşamasında ayırsa idi kurtuluş savaşında hiç bir kadını cephede ve cephe gerisinde görmek mümkün olmazdı. Unutmayalım ki Kurtuluş savaşının kazanılmasında Kara Fatmaların büyük rolü olmuştur. Osmanlıda Selçukluda bunu göremiyorsun.

UÇMAĞA VARDI..!
TANRI DAĞINDA...
ATSIZ ATA OTAĞINDA, ULU ATALAR HUZURUNDA DİZ VURMAKTA!

Çevrimiçi Üçoklu Börü Kam

  • Otağ Yöneticisi
  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 2234
Ynt: Atsız'ın bir makalesi
« Yanıtla #18 : 30 Ocak 2013 »
Türk tarihinin hiç bir döneminde kadın erkek ayrımı diye bir şeye rastlanılmaz.
Ta ki olmazolası aşağılık Ortadoğu milletlerine ait örf, adet ve yaşayış biçimlerini din sanarak bünyemize zekredene kadar.
O aşağılık ortadoğu milletleridir ki kız çocuklarını utanılası bir suçlu ve bir an önce kurtulunması gereken birer vebalı gibi görmekte ve bu uğurda ağzı günah tutmamış kız çocuklarını diri diri toprağa gömerek şereflerini(!) kurtarma yollarını toplumsal bir kabulle yaygın olarak yapmaktaydılar. İnsanlık tarihi böylesine vahşi ve vicdan kanatıcı bir uygulamayı toplumsal kabul olarak yaşatan başkaca bir topluluğu kaydetmedi.
Bu aşağılık ortadoğu milletleri için kadın; erkek azgınlığını giderici boşaltım cihazı, mutfak işçisi ve her türlü melaneti taşıyan doğal suçludur.
Bu zihniyetin günümüzdeki uzantıları olan siyasal dinci sapkınlar kadınlarını bohça gibi sarıp yedi yıldıızlı otellerde fink atarken yanlarına taktıkları metreslerini kabak çiçeği gibi açmakta, geliştirdikleri mut'a nikahı kurumu sayesinde her türlü zinakarlığı dinle kılıflayarak icra etmek haysiyetsizliğini hiç bir tereddüte düşmeden yapabilmetedirler.
İşte Gazi başbuğumuza duyulan öfkenin, bitmez tükenmez düşmanlığın ve ardı arkası kesilmez iftiranın yegane nedeni; Gazi Başbuğumuzun aşağılık ortadoğu felsefesini ve uzantılarını yerle bir ederek kadınına Türk tarihinin ta başından beri var olan Türk insanı olma haysiyetini tekrardan iade etmesindendir.
Yani anlaşılacağı gibi Gazi Başbuğ dini kılıflarla Türklüğün bünyesine sokuşturulmuş olan aşağılık ortadoğu adetlerini bu kutlu bedenden atıp yerine yaradılışına ve onbinlerce yıllık yaşamına uygun Türk adet, örf ve töresini getirmiş ve bu nedenle de ortadoğu milletlerinin kıçını yalamayı ibadet sanan onursuz, ruhsuz, aşağılığın aşağılığı gürühun dünya durdukça düşmanlığını üzerine çekmiştir.

TTK.
Türk Soyunun Gizli Gücüne İNAN ve GÜVEN!