GENEL KONULAR OTAĞI > GÜNCEL

Tarikat ve Cemaat Gerçeği - Siyasal İslâmcılıkla Yüzleşme.

<< < (16/22) > >>

Üçoklu Börü Kam:

--- Alıntı yapılan: Adil ÖZTÜRK - 13 Ocak 2022 ---
SİYASAL İSLAMIN ZOMBİLERİ
Bağnaz ve Yobaz Zihniyetler

Siyasilerin demeçleri ise Siyasal İslam’ın içine düştüğü Çıkmazı Göstermekte:

Büyük Birlik Partisi (BBP) MKYK Üyesi Ahmet Namık Akdoğan, cemaat yurdunda yaşamına son veren Enes Kara'nın vefatıyla ilgili olarak "Bir velet öldü diye cemaatleri mi kapatacağız" ifadelerini kullandı.


--- Alıntı sonu ---

Bir velet öldü diye ha!
Ruhen de, cismen de, fikren de bir zombi ancak bu kadar duyarsız ve gayr-i insani olabilir!
Bunlara denecek tek söz: Allah sizlere de aynı acıyı yaşatsın!

Kök Teñğri Türk'e Kut ve Utku Versin!

Üçoklu Börü Kam:



--- Alıntı yapılan: Basından ---
Diyanet-Sen başkanı ve yargıtay imamı Mehmet Ali Güldemir, alkollü araç kullanırken, yakalanmış...


--- Alıntı sonu ---

Adamın sevabı, yani avansı çok, belli ki.
Avansının bir kısmını kullanmak istemiş.
Hepsi bu!
Zaten kendileri de diyor.
Günah işleme özgürlüğü var!
Diye.

Ne demekse?

Ben bunlara hiç şaşırmıyorum.
Zira, siyasal İslâmcılığın, melanet, zihniyetini biliyorum.

Bunların kılık ve kıyafetine, işgal ettikleri makam ve mevkinin cancan ve şatafatına aldanmamak lazım.

Bunlar, Kur'an-ı Kerim'in tarif ettiği, mümin insan tipine uymuyor.

Bunlar, çağdaş firavun,
Bunlar, çağdaş yezit...

Bunlar; İslâmlığın da, insanlığın da, yüz karası...

Kök Teñğri Türk'e Kut ve Utku Versin!

Çağrıbey:
Her biri kendini müçtehit sayanlar, İslamda o olmaz, bu olmaz diyerek kafalarına göre hüküm ve nas koyarlar.
Dünyada kaç milyar müslüman varsa her birine aynı nasla ilgili soruyu sorsan bin çeşit farklı yorum ve cevap alırsınız.
O nedenle aynı din içinde, onbinlerce, mezhep, tarikat ve içtihat mevcut.
Din sadece inanç sistemidir. Yaradan ile kul arasında.
Dini toplum hayatına sokarsanız, dini ve iktidarı elinde tutan egemen güç kendince yorumlar yapıp kurallar koyar.
O kurallara uymayanı da kafir ilan eder, kellen gider, olur biter.
Siz istediğiniz kadar yırtının ki, din öyle demez, böyle der diye!
Bunun kaç tane örneği var, İslâm ülkelerinde.
Bütün bunlardan ibret ve ders almak bir yana hâlâ laikliği anlamayıp, dini rol model alarak topluma dayatma peşinde olanlar var!
Bunlar, akıllarını kullanıp, kırk ve hatta bin nasihatin öğreticiliğinden gerekli dersleri almak yerine, bir musibetle her şeyi öğrenirler ama, çoktan, iş işten, geçmiş olur.

Ne Mutlu Türk doğup Türk gibi yaşayana...
Saygılarımla.
Çağrıbey.

Üçoklu Börü Kam:
Bu ülkede ne zaman tarikat ve cemaat yapılaşmaları yüksek sesle tartışılmaya başlansa, ne hikmetse, kurtarıcı bir manipülasyon, anında, devreye giriyor.

Hatıralarınız 15 Temmuzdan sonra biz öyle değiliz yarışına girmişti, fetönün yumurta ikizleri.

IŞİD ve Taliban'ı görüp ayıkan ve tedirgin olup mesafeli yaklaşan halkımıza; onlar Selefi, biz Ehl-i Sünnetiz mesajı vermekte yarışa girdiklerini de unutmuş değiliz.

Bu ülke ve ümmetin başına musallat edilmiş en büyük belâ, siyasal İslâmcılığın yapı taşları olan, tarikat ve cemaatlerdir.

Daha önce 12 yaşında bir kız çocuğunu cinsel taciz eden kıllı kart sapıkla ayyuka çıkan cemaat ve tarikat sapkınlıkları Erol Mütercimler'in akla zarar açıklamasıyla can simidi yapılmış, Mütercimler'in İHL'leri suçlayan çıkışıyla, atlatılmıştı.

Enes Kara'nın intihar etmesiyle oluşan infialle yeniden tartışılan cemaat ve tarikat yapılanmaları, sanki dün yazılmış gibi 2017 yılında yazılmış Sezen Aksu şarkısıyla, can suyu bulmuşçasına bir tavır ve pişkinlikle, yine sesiz sedasız, işin içinden sıyrılacaklar.

Kur'an-ı Kerim'de;

Allah'ım ben âsi oldum, ben zâlim oldum, beni affet!

Diye nedâmet gösteren bir Adem profili karşımızda dururken, biz kendi muhayyelimizde oluşturduğumuz İlâh'ın jandarmalığına soyunup, Sezen Aksu'ya lânet okuyarak, dinimizi savunduk.

Eeee bu kadar ibadet ve cihattan sonra, artık, cennete girmeyi hak ettik.
Ne dersiniz cennete gideriz değil mi?
Bunca gayretten sonra gireriz, gireriz...

Kök Teñğri Türk'e Kut ve Utku Versin!

Üçoklu Börü Kam:
Eski Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Bardakoğlu günümüzde Müslümanların ve İslâm Âleminin içinde bulunduğu durumun şöyle bir özetini yapmış

1. İslam dini dünyada yaşansın diye gönderildi, ahirette değil. Yani dünyayı terk et, hiçbir şey yapma, ahirette kazanırsın mesajını vermiyor. Müslümanlar dünya-ahiret dengesini yitirdiler.

2. Biz Müslümanlığı sadece inanma ve namaz, oruç, hac gibi belli ritüelleri yerine getirme olarak algıladığımız sürece bu mahçup edici durum devam edecektir.

3. Ortadoğu toplumları barut fıçısı gibi. Birbirlerine duydukları öfkeyi mezhep, din duyarlılığı veya öteki üzerinden dile getiriyor, onlar üzerinden kimlikler şekilleniyor. Toplum olarak ayrıştığımız, artık birbirimize öfke duyduğumuz doğrudur. Bunlar sosyal birlik beraberliğimiz açısından alarm noktalarıdır.

4. Serbest pazar mantığıyla fetva arayan, müşteri memnuniyetine göre fetva verenler kapladı ortalığı. İslam âlimlerinin içinde yaşadığı hayatla ve gerçekliklerle bağı koptu. Üçüncü, beşinci asırda yazılan kitaplardaki bilgileri tekrar ederek insanlara dini anlattığımızı düşünemeyiz. 50 küsur İslam ülkesi var, paramparçayız.

5. İslam barış dinidir diyoruz ama kimseyi inandıramıyoruz, çünkü birçok yerde Müslümanlar birbirinin boğazını sıkıyor. Birbirinin Müslümanlığını beğenmez oldular, birbirini itham ve tekfir ederek sürekli camdan aşağı atmakla meşguller.

6. Her şeyin altüst olduğu, fırsat eşitliğinin olmadığı, işgaller altında umutların tükendiği, siyasal katılımın olmadığı toplumda sadece din anlatarak insanları mutlu edemeyiz. İslam dünyası acilen bilgi, çalışma, üretme, temizlik, sosyal barış, sosyal adalet, insan hakları, kadın hakları, çevre, özgürlükler, ötekinin hakkı gibi temel konularda zihnini durultmak ve bu konularda mesafe almak zorunda. İslamiyette ibadet sadece kıldığımız namaz değildir. İnsanlığa, dünyanın imarına, sulha, barışa hizmet eden her davranış ibadettir.

7. Gönlüm isterdi ki, evrensel ilâhî din olan İslam’ın günümüz uleması dünyada kanıksadığımız bunca eşitsizlik, sömürü, adaletsizlik, güçlü ve egemenin oldu bittileri karşısında hakkın sesi olsun, her türlü ayırımcılığa karşı çıksın, bizlere hepimizin Âdem’in çocukları kardeşler olduğumuzu, insan olarak eşit ve değerli olduğumuzu, insanca bir hayatın hepimizin temel hakkı olduğunu hatırlatsın. Ama öyle olmadı ve olmuyor. Olup bitene eleştirel baktığımızda bunu açıkça görüyoruz.

8. Bugün birçok dini cemaat birer ekonomik sektöre dönüştü. Unutmamalı, Türkiye’de dini gruplar kamusal alana sirayet etmeye başladığı, kapalı ve kayıt dışı olup kendilerine göre dini eğitim vermeye başlarsa sorun büyür, FETÖ’deki gibi. Ülke benzeri oluşumlara gebe demektir.

9. Dini cemaat ve tarikatlar siyaset, kamusal alan, yaygın din eğitimi ve ticaretten elini çekip kendi asli ve sivil hizmet alanlarına çekilmezse, kayıt dışılıktan çıkıp şeffaf ve denetlenebilir olmazsa yeni maceralar yaşamamız kaçınılmaz görünüyor.

10. Din artık melankoli ve gözyaşı olarak sunuluyor ve algılanıyor. Böyle bir din anlayışı sizi dünya sahnesinde yukarı çeker mi? Hazreti Muhammed’in hayatını öyle bir anlatıyorlar ki, öyle bir hayatın örnek alınması ve yaşanması mümkün değil. Bugün İslam dinini gizemli, esrarengiz bir din olarak sunanlar, asılsız kutsallıklar üretenler aslında kendi din ticaretleri için müşteri artırımı peşindeler.

11. “Din, acı, gözyaşı, melankoli ve menkıbedir” dedik. Ya geçmişe özlemle ya da bir kurtarıcı bekleyerek vakit geçiriyoruz. Bireyi ve birey bilincini, birey sorumluluğunu yok ettik. Başımıza geleni de hep “ya Allah’ın gazabı ya da ötekinin kötülüğü” diye anlattık. “Sen sadece dua et, hatta en etkili ve gizemli duayı ve zamanı bul yeter, bunlardan kurtulursun” diyerek piyangocu bir anlayışı besledik. Halkı böyle besleyince onlar da buna uygun hoca tipi istemeye başladı.

12. Böyle bir dini anlayışın, çocuklarımız, torunlarımız tarafından nasıl karşılanacağından emin değilim. Artık yavaş yavaş yol ayrımına geliyoruz. Çocuklarımız, torunlarımız sorguluyor, görüyor, biliyor. Bireyin olmadığı, kadın hakkı, insan hakkı, çevre bilinci, bilgi üretimi, sosyal adalet, hukuk, özgürlük, düşünce gibi temel değerlerin yeterince gelişmediği, sadece melankoli, sadece menkıbe, gözyaşı, ötekileştirme ve öfkenin yer aldığı bir din anlatımı İslamofobi’yi mahallemize indirecektir. Bizim çocuklarımız, torunlarımız da büyük sorular soracaktır.

13. Bizim din anlayışımız sığlaştı. Dindarlığı dar bir alana hapsettik. Müslümanlar şeklen dindarlaştıkça, dünyevileşmesi de artıyor. İslam, seccadeni ser ibadetle ömrünü geçir demiyor. Düşünce, bilgi, yararlı iş, temizlik, haklının ve mağdurun yanında olma, iyiliği destekleyip kötülüğü önleme, insanı insan olduğu için sevme hepsi ibadettir. Sadaka ve iane kültürüyle ya da retorikle bunları sağlayamayız.

14. Kuran’ı Kerim ile aramız açıldı. Kuran’ı Kerim’in bize verdiği öğütlere kulak tıkadık ve kendi yanlışlarımıza kendimiz fetva vermeye başladık.

Prof. Dr. Ali Bardakoğlu - Eski Diyanet İşleri Başkanı

Navigasyon

[0] Mesajlar

[#] Sonraki Sayfa

[*] Önceki Sayfa

Tam sürüme git