Gönderen Konu: Eski Zamanlarda Mahalle Maçı Kuralları  (Okunma sayısı 3862 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Atsız Gök-Börü

  • Türkçü-Turancı
  • ****
  • İleti: 236
  • Tek Dağ Başı Mezar Oluncaya Kadar !
Eski Zamanlarda Mahalle Maçı Kuralları

►Üç korner Bir penaltıydı

►En iyi oynayan iki kişi aynı takımda yer alamazdı

►Maçlar minyatür kalede oynanıyorsa, penaltı boş kaleye ters şekilde topukla vurulurdu.

►Abanma ve burun vurmak yoktu, vurulursa eleştirilip küfür edilirdi.

► Maçların hayali kale direkleri arası adım ile sayılır, olmaları gereken yerler iki taş ile işaretlenirdi.

►Anne-baba çağırınca maç biterdi.

►Topu patlatan parasını öderdi

►Takımlar kurulurken ilk oyuncuyu seçme hakkı, adım almayı iyi bilenindi.

►Kaleci topu 3 kere sektirirse rakibe Açılsana 3 kere sektirdim derdi rakip açılırdı.

►Top insanın pek münasip olmayan bir tarafına gelirse işetilirdi

►Penaltılarda kaleci değiştirilirse 2 penaltı atılırdı. Eğer ilk penaltı gol olursa ikincisi atılmazdı.

►Frikiklerde baraj mesafesi, frikiği kullanacak olan kişinin kocaman 3 adım atmasıyla belirlenirdi.

►Top, oyun alanı içerisindeki herhangi bir arabanın altına kaçarsa büyük bir şevkle arabanın altına yatılıp top alınırdı. Topu ilk kim kaparsa o takımda başlardı.

►Gol olduktan sonra eğer tartışmalar olursa ve golü yiyen takımın bir oyucusu golü kabullenirse gol yiyen takım 360 derece dönerek durumu kabullenirdi.

►Eğer bir oyuncu faule maruz kalmışsa ama devam etmek istiyorsa, rakip futbolculardan birinin yürümesini dahi bahane ederek: “Adamın devam ediyor.” derdi.

►Atan alır mevzusu vardı. Eğer top kime çarpıp abuk zubuk biyere kaçmışsa topun gittiği yer neresi olursa olsun koşa koşa gidip alırdı.

►Eğer kaleci dahil herkes çalımlanmışsa kale çizgisinde yere yatılarak topa kafa vurulurdu

    İnternette buldum çok hoşuma gitti. Kuralların eksiği var fazlası yok :D Hey gidi günler hey.. Bir de bizde o zaman orta- kafa-golle , aylık vardı. Onların kuralları ap ayrı :)  He bir de her mahalle de mutalaka , top kesen ihtiyar teyze ya da amcalar olurdu :)
GAYRI RAHATTA BULDUM CANIMA "İLK HARAMI "!

Çevrimdışı AĞASAR

  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 354
  • TANRI DAĞINDA, UÇMAĞA VARDI...
Ynt: Eski Zamanlarda Mahalle Maçı Kuralları
« Yanıtla #1 : 19 Mart 2011 »
Meşhur Çamlıca Gazozu içmek için sarfettiğimiz enerji ile üç gazoz fabrikası kurardık herhalde... Gazozun kapakları o zamanlar çeyrek altın kadar değerliydi ayrıca...

Maç için adamlar ayarlanmış, sahaya inilmiş ve eğer top yoksa;

--Top'un sahibi top ile maç alanına geldiğinde kral faysal gibi karşılanırdı...  :-)

--Top'un sahibi ne kadar kazma olursa olsun, top'u alıp ''ben gidiyorum'' demesin ve maç yarıda kalmasın diye maç içinde yaptığı bütün negatif hareketler tolere edilirdi...  :-)



Dolunay buğusunda zifiri göklere yazılmış Ad'ın...
İnkâra düşen geceler gibi yok saysın varlığını bütün kâinat
Varsın mavi gün her doğanda silinsin ne çıkar ?
Ay dolanır , yüz bulanır, vakit döner, tılsımlı bir âyinde söylenir Ad'ın ;

Senin Ad'ın TÜRK !...


UÇMAĞA VARDI..!
TANRI DAĞINDA...
ATSIZ ATA OTAĞINDA, ULU ATALAR HUZURUNDA DİZ VURMAKTA!

Çevrimdışı Cebe Noyan

  • Her Şey Türk İçin, Türk'e Göre!
  • Türkçü-Turancı
  • ****
  • İleti: 319
  • Türk Irkı Sağ Olsun!
Ynt: Eski Zamanlarda Mahalle Maçı Kuralları
« Yanıtla #2 : 19 Mart 2011 »
Ne güzel günlerdi...

Maç saati hiç şaşmaz ve hep aynı saate olurdu; çünkü önceden ayarlamıştık. Kimilerimizin ailesi ezan okunduğunda evde olacaksın der, kimilerinin ise yemek saatinde evde olma şartı vardı.

Kaliteli toplar pahallı olduğu için, ortaklaşa para koyup mahallenin bakkalından aldığımız plastik toplarla oynardık.
Bir de aramızda maddi durumu iyi olan birinin kaliteli bir topu olurdu, o topla oynadığımız futbolun keyfi bir başka olurdu.

:)

Ümmetinizin bittiği yerde, Türk'ün Kudreti başlar.


"Niye kaçıyoruz? Çok diye niye korkuyoruz? Azız diye niye kendimizi hor görelim? 'Hücum edelim' dedim. Hücum ettik...Savaştık. Bizdeni iki ucu,
yarısı kadar fazla idi. Tanrı lûtfettiği için, çok diye korkmadık, savaştık. Tarduş şadına kadar kovalayıp dağıttık."
(Bilge Tonyukuk - 2. Taş, Batı Yüzü - 3-4-5-6)