Gönderen Konu: Pankart Kriziyle Kıbrıs Üzerine Oynanan Oyun  (Okunma sayısı 3842 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Atsız Gök-Börü

  • Türkçü-Turancı
  • ****
  • İleti: 236
  • Tek Dağ Başı Mezar Oluncaya Kadar !
             Pankart Kriziyle Kıbrıs Üzerine Oynanan Oyun

    Geçtiğimiz günlerde Kıbrısta yapılan bir mitingte bir pankart açıldı.. “Kurtarıldık mı ? Has…tir.”  ? Ki bu sadece dikkat çekeni , başka hakaretli pankartlarda var.

     Bu pankartla beraberde bir tartışma aldı başını yürüdü ve bu pankartın başlattığı kavga en son şu noktayı almış görünüyor. Kıbrıs- Türkiye kavgası. Ve Kıbrıs devletimin Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu açıklama yapıyor ;

    “Hükümet aldığı önlemlerin zaten bir kısmı mahkeme tarafından reddedildi , bir kısmı da hükümet tarafından geri çekildi. Tabi ki burada sesini hükümet ve Ankara’ya duruyurup ekonomik tedbirlerin devam etmemesi mesajını vermek isteyen bir kitle vardı. Bir de bunu istismar eden bir azınlık vardı. Benim diyalog kurmam gereken çoğunluktu”.

    Pankart açıp hakaret edenler bazen seçime bile girmediler , cesaret edemediler. Oyları yüzde 1′i geçmedi hiçbir zaman. 1976′dan beri aktif politikanın içindeyim , Türkiye karşıtlarıyla mücadelem yıllardır sürüyüyor”..

    Ve ekliyordu ;
 

   ” Beni Sayın Başbakan Erdoğan iyi tanıyor. Sayın Cemil Çiçek’le yıllardır devam eden bir dostluğumuz var , belki Erdoğan’dan bile iyi tanıyor beni. Benim anavatana nasıl bağlı olduğumu herkesten çok iyi bilir. Bu konuda duyarsız değilim Halkımın da tepkisini artıracak değil halkımı kucaklayacak ve Türkiye’ye karşı yapılanrın da haksız olduğunu ortaya koyacak bir açıklama yaptım.Türkiye benim anavatanım, halkımında anavatanı. Kıbrıs’a en son gelenlerden biri de benim ailemdir. Türkiye olmaan KKTC’nin olamayacağını biliyoruz. Aynı dinden, aynı milliyetten , aynı kültürden gelen insanlarız. Bana sorduklarında ” Ben Türk’üm diyorum. Bugüne kadar ilişkilerin hep kardeşlik içerisinde götürülmesi tabi ki KKTC halkının Türkiye’yi anavatan görmesini sağlamıştır. Biz Türkiye’yi kalbimizden severiz” diyor.

     Kendi yaşadığım devletimin Başbakanı ise şöyle diyordu ;

   “Türkiye’ye karşı böyle bir eyleme hakları yok. En düşük memurları 10 bin liraya yakın para alıyor. Benim Başbakanlık müsteşarımın aldığı 5 milyar küsür. Beyefendi 10 bin lira alıyor bir de bu eylemi yapıyor utanmadan. Üstelik yılda 13 maaş alıyorlar. Türkiye buradan çek git diyor. Sen kimsin be adam. Şehidim var gazim var , stratejik olarak ililiyim. Kıbrıs’ta Yunanistanın ne işi varsa Türkiye’nin Kıbrıs’ta stratejik olarak o işi var ” diyor

    Ve ayrıca Kıbrıs’a gönderilen yıllık 500 milyon konusu açıldı..

     Ne kadar güzel bir oyun değil mi ?

   Bana kimse bunların bir oyun olmadığından bahsetmesin. Pankart açanların demokratik haklarını kullandığı palavrasınıda dinlemek istemiyorum. Bu pankart olayı , bundan önce olanlar ve bundan sonra olabilmesi muhtemel şeyler , Kıbrıs Türklüğüyle ,Anadolu Türklüğünü birbirinin gözünde düşürmek.. Anadolu Türklüğü , ” Kıbrıs Türk’tür , Türk kalacak ” şeklindeki pankartlarla , Kıbrıs’ı sahiplenirken , Kıbrıs’ta ki birleşme seçiminde ki rezilliği hep beraber yaşadık. Yıllarca Kıbrısta dış devletler tarafından aşılanan , ve Rum dönmelerinin  yeni gelin misali sarıldığı Türkiye aleyhtarlığının bir sonucuydu. Bu olan ve yaşananların hepsinin sonucu , Kıbrıs’ın elimizden çıkmasının toplum zeminini hazırlıyor. Bu olaylar olmadan önce Kıbrıs elden çıksa ne olurdu biliyor musunuz ? Türkiye’de çok kelle yağlu urganla tanışırdı. Fakat yıllardır yapılan propagandalar önce Kıbrıs Türklüğüyle aramızı açmış , şimdide Anadolu Türklüğünün gözünde Kıbrıs Türklerini düşürmek amaçlanıyor.

     Kıbrıs devletimin Cumhurbaşkanına sesleniyorum. O pankartı açanların yurt dışı desteklerini ifşa edin. Yoksa bu durum bir alın lekesi olarak tarihe geçecektir. Bu pisliği temizlemek boyun borcu hatta Milli bir vazifedir. Kıbrıs’ta yürütülen Türklük düşmanı hareketlerin yurt dışı patentli olduğunu , İngiltere ve MI6 bağlantılarını , Rum istihbaratıyla içli dışlı olduklarını açıklayınız. Bu sizin milli bir görevinizdir. Yoksa şuan Anadolu Türklüğüne yönelik oynanan bu pankart krizi , ileride Kıbrıs konusunda Anadolu’da ki tepkiyi azaltmaktır.

    Bu pankart olayı tamamen Anadolu Türklüğüne yöneliktir. Bu pankartlarla Anadolunun , Kıbrıs sevdasına bıçak vurulmuştur. Bunu temizleyiniz. Kıbrıs Türklüğünü , Anadolu Türklüğünün gözünde düşürerek , Anadolu Türklüğünün tepkisi azaltılmaya amaçlanıyor.Açın gözünüzü. Madem Türk’üm diyorsunuz , bu sizin milli vazifenizdir. Ölmenize , mevkinizi kaybetmenize neden olsa bile bu sizin milli vazifenizdir.

    Tayyip Erdoğan’ın bu konuda Rumlardan yana destek olduğunu , Kıbrıs’a hiçbir manevi değer vermediğini ve Türkiye ile Kıbrıs kavgasını körükleyecek sözler söyleyeceğini biliyoruz. Geçmiş zaman gösteriyor bunu bize.

   Kıbrıs Türklerinden ” Maalesef bunlar tek taraflı çözümle , ellerindekinden de olacaklar, farkında değiller ” diyerek , Kıbrıs Türklüğünü ” bunlar” olarak nitelendiriyordu. Bunlar onlar yok Tayyip Erdoğan , biz varız !

   Rauf Denktaş’ı devre dışı bırakıp , o Kıbrıs Türklüğünü tek başına savunan Türk’ün alın akı , Milli kahramana karşı cephe aldığını , o vatan haini rum devşirmesi , uzay papatyasına benzeyen gözlüklü tiplemeyle , Denktaş’ı devre dışı bıraktığını da unutmadık ! Anadolu Türklüğü bu oyuna gelmeyecek , Anadolu Türklüğü Kıbrıs davasından vazgeçmeyecek. Varsın olsun bütün Kıbrıslılar bize lanet okusun , varsın Kıbrıs Türklüğü , Türk’üm demesin. Varsın Kıbrıslılar Rumlarla birleşmek istesin.

      Kıbrıs önemli bir yer olmasa ne olur , çorak bir arazi bile olmuş olsa , şehit vermemiş, gazi vermemiş olsaydık bile , orası bizim dedik bir kere , orasına Türk bayrağını astık bir kere , Kırıs bizimdir , O KADAR !

       YÜCE TÜRK IRKI BÖYLE İSTİYOR , BÖYLE OLACAK !

                                                                                                                   Ahmet Yavuz Yetim
GAYRI RAHATTA BULDUM CANIMA "İLK HARAMI "!

Çevrimdışı TÜRK-KAN

  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 2182
  • UÇMAĞA VARDI, TANRI DAĞLARINDA!
Ynt: Pankart Kriziyle Kıbrıs Üzerine Oynanan Oyun
« Yanıtla #1 : 27 Mart 2011 »
 Aşağıda ekleyeceğim makale farklı bir açıdan Kıbrıs'taki Türk düşmanı yapılanmaları ve zihniyeti gözler önüne sermektedir. Bu yazı, Gazeteci Banu Avar'a Kıbrıs'tan gelen bir okur mektubudur.

KKTC’DE DOĞRULAR, YANLIŞLAR…

10 yıldır KKTC’de yaşıyorum. Burada yayın yapan tüm gazeteleri, web sitelerini, TV istasyonlarını, yayınlanan kitapları, radyoları ciddi olarak takip ediyorum.

KKTC’de ve TC’de görev yapan gazetecilerin ve yazarların bir çoğu “baskılar” nedeniyle gerçekleri yazmıyor/yazamıyor.

Bilim insanı gözüyle KKTC’deki doğru ve yanlış işleri sıralamak istiyorum.

KKTC’DE SÜREKLİ TC ALEYHİNDE HABER/YORUM YAZAN MEDYA ORGANLARI

Yeni Düzen gazetesi
Birleşme yanlısı, ana muhalefet partisi Cumhuriyetçi Türk Partisi’nin (CTP) yayın organıdır. Günlük çıkar. Tirajı 2-3 bin dolayındadır. Bu gazetenin tüm yazarları sürekli TC’ye hakaret ederler.

Havadis gazetesi
CTP’nin diğer yayın organıdır. Tirajı 4 bin kadardır. Sürekli TC’li göçmenleri, burada çalışan işçileri, memurları karalayan haberleri yapar. Din düşmanlığında önde gider.

Yurtsever Kıbrıslı gazetesi
Azılı TC düşmanıdır. Tirajı 1200 dolayındadır. Gazete mafyavari çalışan iş adamlarının tetikçiliğini de iyi yapar.

Ortam gazetesi
Rum yanlısı Toplumcu Demokrasi Partisi’nin (TDP) yayın organıdır. Tirajı 600’dür. Her suçu TC’ye atar.

Afrika gazetesi
Türklere düşmandır. Tirajı 1000’dir. Tüm yazarları Türkiye ve Türklere söver. Has… tir afişini sürekli açan bu kitlenin mensuplarıdır. Yazarları Rumlarla sık görüşür.

Kıbrıs gazetesi
Asil Nadir’e aittir. Tirajı 12 bin kadardır. Sürekli parti değiştirir. CTP iktidarda iken onu destekledi. Şimdi UBP’yi kollayan haberler yapar. Etkili yazarı yoktur. Ortadan gider. Kemer sıkmaya karşıdır.

Yeni Volkan gazetesi
Aşırı milliyetçilerin yayın organıdır. Hamasi yazılar basar. Tirajı 500 kadardır. Rumlarla iyi geçinen KKTC’lileri sürekli deşifre eder.

Vatan gazetesi
Sivil Savunma Teşkilat Başkanlığı’nın yayınıdır. Tirajı 300 kadardır. Etkisizdir.

Güneş gazetesi
İktidardaki Ulusal Birlik Partisi’nin (UBP) yayın organıdır. Tirajı 500 kadardır. Etkisizdir. Elle tutulur yazarı, haberi yoktur.

KKTC’de yayınlanan gazeteler amatör ellerde hazırlandığı için okunabilir değildir. Hergün aynı haberleri basarlar. Bir çok haberi Türk basınından izinsiz olarak araklarlar. Bulmacaları, falları, köşe yazılarını tarayıp sayfalarına koymayı gazetecilik sanırlar.

Ülkeden yayın yapan 15 kadar TV ve bir o kadar radyo istasyonu gazetelerin uzantısı şeklindedir. Bu kanlarda elle tutulur hiçbir yayın yoktur. Sabahları basın özetlerini okurlar. Akşamları yine sıradan haberleri verirler. Diğer zamanlarda hiç telif hakkı ödemeden vizyon filmlerini yayınlarlar.

KKTC’de yayınlanan gazeteler niteliksiz olduğu için aydın kitle daha çok TC basınını izler.

KKTC’DE SÜREKLİ TC ALEYHİNDE BİLDİRİLER YAYINLAYAN SENDİKALAR

Ülkede 36 tane sendika vardır. Tümü de kamuda örgütlüdür. Özel sektör olmadığı için sadece devlette sendika vardır. Var olan özel sektör işletmeleri de mafyatik yollarla köle fiyatına TC’li, Pakistanlı, Afrikalı, Moldovalı, Bulgar, Türkmenistanlı insanları çalıştırırlar.

Kıbrıs’ın “asilzade” yerlileri asgari ücrete (1300 TL) günde 10-15 saat çalışmayı asla istemezler. O nedenle adada en ağır işleri yabancılar yapar. Ama yine de en çok onlar horlanırlar.

Adada temel eğitimde toplam 36 bin öğrenci vardır. Bunları eğitmek için 6 bin öğretmen görevlendirilmiştir. 50 öğrencisi olan okullarda bile 20-40 öğretmen çalışıyor görünür. Genel olarak 6 öğrenciye 1 öğretmen düşer.

Okullar idareci, şef, memur kaynar. Öğrenci başına düşen öğretmen sayısı Finlandiya’dan bile yüksektir.

Türkiye’de 15 milyon öğrenciyi 600 bin öğretmen okutur. Yani 25 öğrenciye 1 öğretmen düşer.

Bu kadar çok öğretmenin olduğu bir adada eğitim seviyesi sıfırın altındadır. 2010 yılında ÖSYM tüm TC’nin ve KKTC’nin başarı listesini yayınladı.

Bu verilere göre 81. sırada Şırnak var. Puan ortalaması 252. 82. sırada ise KKTC’den giren öğrenciler var ve puan ortalaması 232.

KKTC’de iki tane öğretmen sendikası vardır. KTÖS ve KTOEÖS. Bu iki sendikanın yönetimi de Rum yanlıs kişilerden oluşur. Sürekli olarak Rumlarla toplanırlar. Onlara KKTC’nin gizli nüfus bilgilerini, eğitim bilgilerini verirler.

Rum TV kanallarına çıkarak TC’yi kötüleyici demeçler sunarlar.

36 sendikanın en büyük ikisi öğretmenlerin sendikalarıdır. Bunlar üyelerinden her ay 50 TL aidat toplarlar ama 5000 TL olan maaşlarını devletten alırlar. Yani profesyonel sendikacıların maaşını üyeler değil devlet öder. Buna yıllardır kimse ses çıkaramıyor.

TC aleyhine yapılan tüm gösterilerde (elçiliğe kanlı kesik el atma, küfür pankartları açma, TC defol deme vb.) hep öğretmenler ön plandadır.

KTÖS ve KTOEÖS sendikasının kimi üyeleri basın organlarında da yazarlık yapar. Bu kişiler sürekli TC’yi aşağılarlar.

4 yıl önce yapılan nüfus sayımına göre adada 280 bin kişi yaşamaktadır. Ancak bu Rum yanlısı sendika ağaları sürekli olarak burada 600-900 bin kişinin yaşadığını, TC’nin buraya nüfus yığdığını söyleyerek Ankara’nın daha çok para göndermesi gerektiğini söylerler.

Aslında bunlar yalandır. TC’de 300 bin dolayında nüfusu olan 26 ilimizdeki öğrenci rakamlarına bakıldığında 32 bin ile 60 bin arası sayılar çıkmaktadır. KKTC’de toplamda 36 bin öğrenci olduğuna göre burada yaşayan nüfus 250-350 bin arasındadır.

6 bin öğretmenin hemen hemen tümünün 2-3 arabası, ATV’si, motorsikleti, villa türü evi, TC’de evi, bankada bol parası vardır. Eğitimciler haftada sadece 8-15 saat derse girerler. Yani haftalık çalışma süreleri 10-12 saattir. Eğitim saat 13’te sona erdirilir. Öğleden sonra ise kimi özel iş yerinde kimi de dersanelerde bol paralı işler yaparlar.

Burada özel ders almayan öğrenci, dersaneye gitmeyen kişi yok. Haliyle 6 bin öğretmenin 4 bin kadarı öğleden sonra ikinci bir maaş daha elde eder.

Okullar teorik olarak yılda 175 gün açıktır. Ama sürekli tatiller, grevler, hastalıklar, sıbavlar nedeniyle net olarak 110 yarım iş günü eğitim yapılır. Bu da 55 tam gün eğitime denktir.

Eğitim sistemi ölü olduğu için burada klasik ve meslek eğitimi hiçbir zaman yeterli insan üretemiyor.

Okulların tam gün eğitime geçmesini iki Rum yanlısı sendika 40 yıldır engelliyor.

KKTC’DEKİ 6 ÜNİVERSİTENİN ÇÖKÜŞE YOL ALMASININ NEDENLERİ

KKTC’de bulunan 6 üniversitede 40 bin kadar öğrenci okuyor. Bunların 35 bini TC’den geliyor.

Ancak son iki yıldır TC’ye tanınan 15 binlik kontenjanların yüzde 90’ı dolmamaya başladı. Bu nedenle Kıbrıs’ın üniversiteleri kaliteli hocaları işten çıkarıp amatörleri aldılar. Bu da kaçışı hızlandırmaya başladı.

TC’den gelen 35 bin öğrencinin sadece 5 binini barındıracak kadar yurt var. Diğer 30 bin öğrenci aşırı pahalı (600-1500 TL) arası kiralık evlerde barınıyor. Bu da öğrencinin yıllık masrafının 40 binlere dayanmasına yol açıyor.

Bulgaristan, Ukrayna, Romanya, Sırbistan, Gürcistan, Avusturya gibi ülkeler 10-15 bin TL’ye bir yıl her şey dahil eğitim verebildikleri için KKTC rekabet şansını kaybetti.

Üniversitelerin düzelme olasılığı da görünmüyor. Lüks binalar, pahalı hocalar, bol reklam da fayda etmedi. Dışlanan, küçümsenen, horlanan, soyulan öğrenciler adayı terk etme yoluna girdiler.

Adaya gelen öğrenci sayısının son iki yılda 25 bin kadar azalması bol kiraya alışmış beyzade ev sahiplerinin bütçelerini zayıflattı.

2005’te iktidara gelen CTP, Rumlarla birleşme hayallerini bolca kullanarak toplumu uyuttu. Kamudaki memurların maaşlarını 3000-5000 dolar düzeyine yükseltti. Vergi toplamayı boşladı. Devletin hazinesi kuruyunca 2009’da erken seçime gitti.

Sağ görüşlü, hamaset yanlısı, feodal ada ağalarının elinde bulunan UBP cenneti vaad ederek yüzde 50’ye yakın oyla iktidara geldi. 50 sandalyeli meclisin 26’sını aldı.

Devlet kasası boş olduğu için Ankara’dan para istedi. TC yardım heyetinin bürokrat-uzmanları boş yere harcanan paraları kısmak istediler. Bu da halkın işine gelmedi.

35 yıldır TC’den gelen paraları yutmaya alıştırılmış halk cebine giren paranın azalmasını istemiyor.

Sürekli tatil yapılsın, hep grevler olsun, herkes devlete işe girsin, yılda 45 gün tatil izni verilsin, emekli olanlara 350 bin TL – 2 milyon TL arası ikramiye verilsin. Her ay da 3600 – 8 bin TL emekli maaşı sunulsun isteniyor.

Üretimin yapılmadığı, bol tatilin olduğu, TC’lilerin zenci muamelesi gördüğü aşiret yapısının yıkılması onbinlerce ağanın şatafatlı yaşantısını bitirecektir.

KKTC’DEKİ SİYASETÇİLER

Adada bulunan partilerin yönetimindeki kişilerin yüzde 80’i birbirinin akrabasıdır. Herkes devleti ele geçirip devlet bankalarının kredilerini cebe atma peşinde. Devlete ait olan Kooperatif Merkez Bankasının verdiği kredilerin yüzde 942ü yıllardır geri dönmüyor.

Evine 2 hayvan, 3 tavuk, 4 koyun alan uyanıklar en az 150 bin TL, faizi düşük, geç ödemeli krediyi çekiyor. Hayvancılık filan yapmamasına rağmen bu parayı lüks villaya, arabaya harcıyor. Vade dolunca da iflas ettim deyip ödemeyi yapmıyor.

Siyasetçiler de sürekli aflar sunarak bu soygunu devam ettiriyor.

KKTC’DEKİ TOPLUM

7’den 70’e her birey TC bize bakmak zorunda diye konuşuyor. Hiç kimse çalışayım, üreteyim demiyor. Turizm sektörü bu adayı kurtarır. Ama yerel halk günde 12 saat otelde 1500 TL için mi çalışacağım diyerek hep devlete abanıyor. Turistlere ise diğer ülkelerden getirilen kişiler hizmet ediyor. Yani adada turizm var ama adalılar bu sektöre burun kıvırıyor. Sorun burada. Çalışmayı hiç sevmeyen bir halk oluşmuş.

Her aileye çeşitli adlarla ortalama 12-18 bin TL para girişi var. Bu kadar para yemekle bitmediği için sürekli olarak lüks villalar yapılıyor. BMW, HUMMER, TOYOTA, JAGUAR, FERRARI gibi lüks markaların en son modelleri evlerin önünde boncuk gibi diziliyor.

KKTC’nin yerli halkının sayısı 120 bin. Adanın toplam seçmen sayısı 156 bin. Yani seçmenlerin yarısı 1974’ten sonra adaya gelen Türklerden oluşuyor. Ama mecliste bulunan 50 vekilin 47 tanesi yerli Kıbrıslılardan oluşuyor. Adaya 20-30 yıl önce gelen Türkler gizli bir network tarafından saf dışı bırakılıyor.

Göçmen Türkler, zenci, kara sakal, kıro, ayı, köle, tecavüzcü, hırsız, katil olarak niteleniyor.

Kendi aralarında başka türlü, TC’lilerin yanında başka türlü konuşan yerliler çift kişilikli, kibirli, ukala, çok bilmiş bir yapıya geçmişler.

Rumlar Türkleri mikrop kadar sevmiyorlar. Onları TC’den geçinen parazitler olarak algılıyorlar. Ama buna rağmen eski Kıbrıslıların hemen hemen tümünün cebinde Rum pasaportu var. Bununla dünyanın her yanına gidebiliyorlar. Yine de izolasyondan bahsediyorlar.

KKTC devletinden çektikleri maaşların yüzde 70’i Rum tarafındaki mağazalarda harcanıyor. Öğle tatillerinde bile kimi memurlar KKTC’nin yemeklerini beğenmeyip Rum tarafındaki lüks restoranlara akın ediyorlar.

Kuzeyden güneye her gün ortalama olarak 2000 otomobil geçiyor. Rumlar ise kuzeye sadece gezmek için geliyorlar. Simit bile almadan dönme yanlısı olan Rum çok.

Rum kamuoyu tam bir Türk düşmanı olarak eğitiliyor. Kilise her gün Türkçe yayınlar yaptırarak TC’nin işgalci olduğunu söylüyor. Yunan askerlerinin ve İngiliz üssünün burada ne aradığını ise gizliyorlar.

KKTC VE TÜRKİYE’DEKİ BAZI ÜRÜNLERİN FİYATLARI

Aslında adada pahalılık olmaz. Ama vampirleşmiş kimi esnaflar fahiş kazançtan vaz geçemiyor.

TC’den bir mal getirmeye (TV, bilgisayar vb.) kalksanız hemen yüzde 20-40 gümrük vergisini dayıyorlar.

Akaryakıt : TC’de yaklaşık 4 TL, KKTC’de 2.3 TL
LPG tüp : TC’de yaklaşık 65 TL, KKTC’de 30 TL
Ekmek : TC’de yaklaşık 50 kuruş, KKTC’de 80 kuruş
1 lt süt : TC’de yaklaşık 1.7 TL, KKTC’de 1.8 TL
1 lt sıvı yağ : TC’de yaklaşık 2 TL, KKTC’de 2.2 TL

vb.vb.

Adada temel gıda ürünleri TC ile hemen hemen aynı. Ama Kıbrıslılar sürekli olarak burası pahalı derler. Bu büyük bir yalandır. Bu yalanın arkasına sığınarak TC’den fazla para koparmak istiyorlar.

SONUÇ

Türkiye Cumhuriyeti artık buraya bol para göndermeye son vermelidir. Tüm zarar eden devlet KİT’leri derhal özelleştirilmelidir. KTHY 100 milyon dolar zararla batırıldı. Bu parayı gariban Anadolu halkı ödedi. Yakında diğer 10 devlet kurumu da topu dikecek zararı yine TC ödeyecektir.

Tüm dünyada kemerler sıkılırken KKTC’de bulunan 5000 kadar Rum yanlısı sendika militanı ağlıyor diye Anadolu insanının rızkı kesilemez.

Anadolu’daki 81 ilin tüm vergileri Ankara’ya gider. KKTC’den Ankara’ya giden tek kuruş vergi yoktur. Buna rağmen her yıl buraya 1 milyar TL’nin yollanması yanlıştır.

Yollanan paralar 70 bin kamu personeline, 2400 makam aracına, bankamatik müşavirlere, yandaş kredilerine akmaktadır.

TC’nin 35 yılda buraya yolladığı 35 milyar dolarlık kaynağın yüzde 80’i İngiltere, Amerika, Rum tarafı ve Avustralya’ya kaçırılmıştır.

Adanı her yolu, telefonu, elektriği, okulu, hastanesi, kreşi, kışlası, kanalizasyonu artık TC tarafından yapılmamalıdır.

TC defol diye düşünen onbinlerce Kıbrıslı vardır. Son yapılan hakaretler münferit değildir. Yerli KKTC’lilerin hemen hemen tümü TC para göndersin biz yutalım demektedir.

KKTC’nin durumunu en iyi analiz eden yazar Milliyet gazetesinden Metin Münir’dir. Bu kişi son bir yılda yazdığı 24 yazı ile KKTC’nin yağma devleti olduğunu kanıtlamıştır.

TC gazetelerinde KKTC aleyhine çıkan doğruları söyleyen haberler burada çok şiddetle örtülmektedir.

Adanın tüm ekonomisini elinde tutan, birbirinin akrabası olan 10 kadar aile vardır. Tüm velveleyi bunlar yapmaktadır.
KKTC'den bir Okur...

23 EKİM 2023'DE, ELİM BİR TRAFİK KAZASI SONUCU, UÇMAĞA VARDI.
ŞİMDİ; TANRI DAĞINDA, ATALAR YURDUNDA, ATSIZ ATA MAKAMINDA, BAŞBUĞLAR OTAĞINDA, ERİNÇ İÇERİSİNDE!

Çevrimdışı Tonyukuk

  • Türkçü-Turancı
  • ****
  • İleti: 140
Ynt: Pankart Kriziyle Kıbrıs Üzerine Oynanan Oyun
« Yanıtla #2 : 27 Mart 2011 »
      Benim bakış açıma göre de Banu Avar'ın yayınladığı bu okuyucu mektubu, adada var olan Türk düşmanı yapılanmaları teşhiri hariç olmak üzere, yorum içeren bazı bölümlerinde, ihtimaldir ki bilmeden Türkiye Cumhuriyeti düşmanı adalı soros çocuklarının ekmeğine yağ sürer niteliktedir. Malum düşmanlığın da iki ucu vardır. Mektuptaki bazı bölümler tıpkı yurdumuzdaki kürt azgınlığına karşı millete aşılanmaya çalışılan edilgen kabulleniş, ver kurtul tarzıyla aynıdır. Bir zamanlar Kıbrıs denilince Türkiye de yüzbinler alanları doldurur, o zamanların gençleri Ya Taksim/ Ya Ölüm diye ortalığı inletirlerdi. Kıbrıs Türkleri adaya paraşütle inmediler, onlar Anadolu Türklüğünün çeşitli nedenlerle oraya giden/gönderilen uzantılarıdır.

       Türkiye Cumhuriyeti'nin emperyalist güçlerce parçalanma çabalarının tarihi çok daha eskilere dayanmakla birlikte bugünkü duruma benzer ilk girişimlerin temeli Özal zamanında atılmaya başlanmıştı. Bu Özal, Türkiye'nin yıllık sigara ithalatı 1 milyar dolarken, Kıbrıs'a verilen yıllık 500 milyon doları sık sık gözümüze sokar,  Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti/Türkiye Cumhuriyeti birlikteliğine karşı yurttaşlarımız da soğukluk oluşturmaya çabalardı. Elbette sömürgeci uşaklığına soyunan bu düşünce sahiplerini destekler anlamda davranışlar, Türkiye'den giden yardımları eşe dosta dağıtma, mafyavari bazı oluşumlara göz yumma vb. biçimlerde sergilenmiştir. Bakın bugün Türkiye'de de Türk milletini yoksullaştırma, Türk'ü anakent merkezlerinden TOKİ gibi kurumlarla, o da bazen fahiş şekilde borçlandırarak uzaklaştırma yöntemleri uygulanmaktadır. Göz önünde olan sermaye sahipleri,  oyuncu, müzisyen, futbolcu, siyasetçi tiplerden gayritürk olanları cilâlanıp parlatılmakta ve bu yolla vurdukları bir çok kuşlardan birisi de devamlı devşirmeleri göz önünde tutarak bu ülkedeki Türk varlığı hakkında insanlarımızı şüpheye düşürmektir. Kıbrıs'ta olan da budur. Her seçime 2-3 ay kala milliyetçilik oynayan Erdoğan'ın bugün kayıkçı kavgası yürüttüğü Kıbrıslı pankartçılar, yine AKP ürünü Talat'ın ''yes be annemcileridir'' Ben Kıbrıs denilince çocukluğumun Hürriyet gazetesindeki siyah/beyaz fotoğraflardan taşan acıyı, bir jet gürültüsü duymak için gökleri gözleyen soydaşlarımızı, Erenköy direnişinin kahramanlarını hatırlıyorum. Pankartçı soysuzlar yüzünden bütün Kıbrıs'ı bunlarla dolu gibi göremeyiz. TTK.

Çevrimdışı Üçoklu Börü Kam

  • Otağ Yöneticisi
  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 2234
Ynt: Pankart Kriziyle Kıbrıs Üzerine Oynanan Oyun
« Yanıtla #3 : 27 Mart 2011 »
Hükümeti işgal eden zevat ve avanesi hemen her kritik dönemde ve özellikle de seçim öncesinde milli his ve heyecanlara yönelik istismarlarını yoğunlaştırarak tam bir riyakârlık ve siyasi oportünistlik sergilemektedirler.
Daha dün, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ilan edilince üzüntüsünden sabaha kadar ağlayan, Kıbrıs'ı teslim ettikleri Rum uşağı Talatokopis adlı marksist artığı eliyle yürüttükleri teslimiyetçilik ve ver kurtul anlayışı, bu gün infiale sebep olan ve üç-beş kıytırığın şahsından yansıyan Türkiye karşıtlığı AKP politikalarının doğal sonuçları değil midir?
Rüzgâr eken, fırtına biçer.
Dün AB dayatmalarıyla Kıbrıs'ı Rumlara peşkeş çeken politikaların sahibi ve hamisi olan AKP "zülfü yâre dokununca" ve de işin içine seçimler girince birden bire ağız değiştirip Denktaş'tan bile çok Kıbrıs davasının davacısı rolüne soyunuyorlar.
Banu AVAR hanımefendiyi sever ve takdir ederim. Sağlam duruşlu bir Türk evladı ve Türk Milliyetçisidir.
Lakin yukarıda yer alan yazının barındırdığı sinsilik ve Türk kamuoyunun bilinçaltına enjekte edilmek istenen alçaklığı fark etmemiş olmalı.
Bu yazının bütünü hemen her insanda Kıbrıs’ta yaşayan Türklere karşı olumsuz bir düşünce ve hatta nefret uyandırıcı niteliktedir.
Kıbrıs davamız maddi istismar ve beleşçi yaşayışın olumsuzluklarıyla değerlendirilecek değildir.
Elbette ki yazıda yer alan istismar, talan ve Türkiye’yi sağmal inek gibi görme yaklaşımını onaylamıyoruz. Lakin dediğimiz gibi Kıbrıs; Türklüğün milli davasıdır ve bu dava böyle bir kaç olumsuzlukla terk edilemez.
Banu AVAR hanımefendi yazının bütününün Türk Milletinin gönlünde ve bilinçaltında yer alan sahiplenmeyi olumsuz etkileyeceği ve Kıbrıs davasına karşı kayıtsızlık oluşturacağını hesaba katmamış.
Her şeye rağmen Kıbrıs Türklüğü, Türkiye Türklüğünün ayrılmaz parçası ve Kıbrıs davası da Türk Milletinin onuru, haysiyeti ve namusudur.
Üç-beş satılmış çakal ve itin ürümesiyle Türklüğün milli davası ne terk edilir ne de zedelenir.

TTK.
Türk Soyunun Gizli Gücüne İNAN ve GÜVEN!

Çevrimdışı TÜRK-KAN

  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 2182
  • UÇMAĞA VARDI, TANRI DAĞLARINDA!
Ynt: Pankart Kriziyle Kıbrıs Üzerine Oynanan Oyun
« Yanıtla #4 : 27 Mart 2011 »
 Değerli büyüklerimden ve Andalarımdan, Eklediğim makaledeki tüm görüşlere katıldığım gibi bir algı oluşmamasını istirham ediyorum. Bütün Kıbrıslı Türklerin, makale de anlatıldığı gibi olmadığını ben kendim de biliyorum. Kıbrıs'ı gidip görmüşlüğüm vardır.

 Pek çok Kıbrıslı Türk, ailelerinden ötürü zaten Vatansever, Milliyetperver ve Türk Mukavemet Teşkilatı üyesidir.

 Ancak özellikle son yıllarda Türkiye'de değişen insan profilinin Kıbrıs'taki yansımalarını da göz ardı edemeyiz. Türkiye'de de Türk soyundan geldiği halde Türk Düşmanlığından beslenen parazit unsurlar varsa; bunların benzerlerini Kıbrıs'ta da görmekteyiz. İşin kötü tarafı; bunlar arasında ailesinde Rumlar tarafından öldürülen, işkence edilen kişilerin oldukça fazla olmasıdır. Bu kişilerin gerek medya da gerekse diğer ortamlardaki çığırtkan tavırları; Kıbrıslı Türkler ile Türkiyeli Türklerin arasını ister istemez açmaktadır. Tabii bunun baş suçlusu da AK-PKK siyaseti ve zihniyetidir. Bu hususta hepimiz hemfikiriz.

 Makaleyi yazan kişinin de Kıbrıs'taki bu olumsuz örneklerden etkilenmesini doğal karşılıyorum. Neticede bizde orada öğrenci olsak bundan bin beter yazılar yazabiliriz.

 Fakat biz Türkçülerin bu konuyla düşüncesi nettir. KIBRIS TÜRK'tür ve sonsuza kadar da öyle kalacaktır.

 
23 EKİM 2023'DE, ELİM BİR TRAFİK KAZASI SONUCU, UÇMAĞA VARDI.
ŞİMDİ; TANRI DAĞINDA, ATALAR YURDUNDA, ATSIZ ATA MAKAMINDA, BAŞBUĞLAR OTAĞINDA, ERİNÇ İÇERİSİNDE!