Gönderen Konu: Ahsen Batur'un İki Makalesi  (Okunma sayısı 8009 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

  • Ziyaretçi
Ahsen Batur'un İki Makalesi
« : 19 Şubat 2006 »




Türk olunmaz, Türk doğulur!


Belki de dünyada biz Türkler?e has olan ezeli bir hastalık, hiçbir millette yoktur: Önüne geleni Türk saymak!


Bundan sadistçe bir zevk mi alıyoruz, onu da bilmiyorum. Acaba bu hastalık bize ne zaman ve kimden bulaştı? Hunlar?ın tarihini derinlemesine inceledim. Ne Asya Hunları?nda, ne Avrupa Hunları?nda böyle bir hastalık var. Göktürkler?de de bu hastalığa rastlayamadık. Aksine Göktürkler?de koyu bir milliyetçilik, iyi bir tarih şuuru gözlemliyoruz. Gerçi onlar da orduya aldıkları bazı kabile beylerine kimi imtiyazlar vermişlerdir, ama hiçbir zaman devlet yönetiminde söz sahibi etmemişlerdir. Hele hele bugünkü tabirlerle Türk olmayan birini ne cumhurbaşkanı yapmışlar, ne de başbakan.


Bence bu bozulma Selçuklular?la başlamış, Osmanlı?da ise önümüze geleni Türk sayma hastalığı zuhur etmiştir. Öyle ki, 1453?den 1638?e kadar gelip geçen 48 sadrazam (başbakan) arasında sadece beşi Türk asıllıydı. Kalanlarıysa dönme devşirme dediğimiz kişilerdendi. Bunlar, her türlü pisliği Türk adına yapıp, haracı kendi sülaleleri adına toplayan, Türk?ün ekmeğini yiyip sofrasına tüküren sürüngenlerdi. Fas, Tunus, Cezayir, Libya gibi ülkelerde hâlâ kendini Osmanlı sayan, hâlâ Türk?e karşı aşırı saygı gösteren pek çok insan olduğunu oralarda ayak sürüdüğüm yıllarda bizzat gördüm. Mısır, Lübnan, Suriye, Irak gibi yerlerde ise şiddetli bir Türk düşmanlığı hakim. Bunun sebebi, o zamanlar dört deve iki çadırdan ibaret olan yerlere hakiki Türk paşaları, Şam, Bağdat, Kahire gibi güllük gülistanlık yerlere ise dönme devşirmeleri göndermemiz, bunların tebaaya kırbacı Türk adına vurup, haracı kendi adlarına toplamaları; tebaanın bizden nefret etmesi için ellerinden gelen her şeyi yapmalarıdır. Hatta bunlardan biri, ?Bir tek damarımda Türk kanı dolaştığını bilsem, onu kerpetenle söker alırdım!? diyen bir Osmanlı paşasıydı güya. Ve bugün sözüm ona o Osmanlı paşasının torunu, Türkiye?nin en önde gelen gazetelerinden birinde zehir saçmaya devam etmektedir.



Peki sözü nereye getirmek istiyorum? 1638?den sonra Türk devletinin başına dönme devşirmelerin getirilmesi durduruldu mu? Hayır, daha da arttı. Anlayamadığım bir şey var. Kime bağrımıza açmışsak bize düşman oldu. Kendi vatandaşımızı adam yerine koymazken, sığıntı olarak gelenlere evler, arsalar, paralar verdik. Ekmeğimizi onlara ikram ettik. Sonuçta hepsi soframıza tükürdü. Birileri dışardan, bu hainler içerden bizi çökertmeye çalıştılar.


Şimdi de başta bulunan yönetim Türk?ün şerefini iki paralık etmek için, olmadık yollara başvuruyor. ?Biz Türk?üz, iç işlerimize kimseyi karıştırmayız!..? gibisinden laflar edip, tüm Avrupa?nın pür dikkat kesildiği bir sırada, Türk?e yakışmayan bir davranış sergileyip, ayak diremekten vazgeçen kişinin bu işi kasıtlı yaptığı inancındayım. Herhalde amacı ?Türk?ün itibarı ve sözü işte bu kadardır? dedirtmekti. Başardı da. Ben o şahsı, yetmişli yıllarda Fatih Çarşamba?daki okul sıralarından tanırım. Çünkü bir şanssızlık eseri onunla aynı sınıftaydım. O zaman da Türküm diyenlere öcü gibi bakardı. O şekilde olanlardan bir diğeri de, bu satırların yazarından bir devre geride bulunan Edip Yüksel?di. O ta o zamanlar Kürtçülük yapardı. Ya ?Biz Türküz..? ibaresini kullanmasaydın, ya da Türk?e yaraşır bir davranış sergileseydin!

Yahudiler, Yahudi anne babadan dünyaya gelmeyen, sonradan Museviliği kabul edenleri ?Yahudi toplumunun cüzamlıları!? olarak görürler. Bizim gibi aptallar ise, riyakârca ben Türküm diyenleri sandıktan çıkarıp başımıza geçiririz. Cengiz Aytmatov, Kırgızistan?da bakan olmuştu. Kırgız halkının durumuna birkaç ay ancak dişini sıkabildi. Sonunda patlayıp A. Akayev?in karşısına çıktı ve ?Bu sığır milletle bir yere varılmaz, lütfen beni bakanlıktan alıp, herhangi bir ülkeye büyükelçi olarak atayın!? dedi. Ne yazık ki, benim öyle bir şansım yok. Ben, milletimin gözümün önünde eriyip gitmesini, aşağılanmasını, itibarının beş paralık edilmesini yaşlı gözlerle seyretmeye mahkumum!


Aptallık, marketlerde, bakkalarda satılmaz!

CÜZZAMLILAR


Kur''an''ın tanımlamasına göre "küfür ehli tek cephedir". Değişik halklara, kabilelere, dinlere ve mezheplere mensup olmalarına bakmaksızın, Kur''an, İslam düşmanlarına ortak bir ad koymaktadır: "Allah''ın düşmanları!". Bazen bu tanımlamanın yerine "kâfirler" sözcüğü de kullanılmaktadır. Nitekim Osmanlı da bu uyarıyı dikkate almış, İslam dünyası dışında kalanları "ehl-i küffâr" terkibiyle tanımlayarak, hepsini bir kefeye koymuştur.
Türkiye''ye gelince, bir İslam ülkesi olmasının yanı sıra, bir Türk devleti olması itibariyle her kesimden o kadar fazla düşmanı var ki, dünyanın hiçbir ülke ve halkının bu kadar çok düşmanı olabileceğini tasavvur edemiyorum. Bunları ayrı ayrı kategoriler içine almak, her birini tek tek tanımlamak, geçmişte yaptıklarını, bugün yapmakta olduklarını ve yarınki projelerini açıklamak elbette mümkündü. Bunun içinse bir değil, yüzlerce makale, yüzlerce kitap yazılması gerekirdi. Yazıldı da. Ama gün geldi, bu Türk düşmanları kendilerine yakıştırılan sıfatlarla adeta övünmeye, gururlanmaya başladılar.
AB''ye gireceğiz ya - tabii eşek kavağa çıktığı zaman,- artık Türk olan, Türk''e ait olan her şey "tu kaka!", Türk''e, Türklüğe, milli değerlere karşı olan her şey ise "çok yaşa!". Artık siyasi kürtçülük bir ayrıcalıktır; artık PKK''lı olmak bir meziyettir; Atatürk''ün yasakladığı masonluk kanunen serbesttir. Türk devletinin milli yapısının altını oymak ise bulunmaz bir haslet, hatta ödüllendirilen bir gayret-i şeytaniyettir.
Yıllardır Türk aydınları, mütefekkirleri, araştırmacıları bu fesat yuvaları, şer kurumları ve buraların müdavimleri hakkında pek çok kitaplar yazdılar; makeleler kaleme aldılar. Şimdi birisi bana "şu fesat yuvalarının adlarını tek tek say" dese, inanın beceremem. Çünkü her birini adıyla tek tek zikretmek, hünerlerini bir bir saymak bir beynin kapasitesini aşar. En azından bana göre öyle. İngiliz muhibleri, Amerikan muhibleri, Alman muhibleri, Ermeni muhibleri, PKK''lılar, siyasi kürtçüler, masonlar, farmasonlar, lionslar, siyon âşıkları, AB sevdalıları, ekümenikçiler, insan hakları dernekleri, bölücüler vs.. vs.. Bunların adları değişik olmakla birlikte, tek bir amaçları var: Türkiye Cumhuriyeti''ni yıkmak, Türklüğü bitirmek.
Bizlerse bunların hepsine tek tek sıfatlar yakıştırıp, maskelerini düşürmeye çalışıyoruz. Kur''an nasıl İslam düşmanlarını tek bir sıfat altında toplamışsa, biz de bundan sonra bunlara ortak bir isim vermeliyiz: Cüzzamlı!
Yahudiler, baba başka bir milletten olsa bile, Yahudi anadan doğan çocuğu Yahudi sayarlar. Çünkü onlarda esas olan "ana"dır. Buna rağmen Yahudi anne ve babadan dünyaya gelmeyenlere "cüzzamlı" gözüyle bakarlar. Bunu ben değil, "Eski Ruslar ve Büyük Bozkır Halkları" adlı eserinde Rus tarihçi L. N. Gumilev söylemektedir.
Bizdeki Türk düşmanlarının da dibini kurcalarsanız, mutlaka cüzzamlı bir aileden geldiği görülecektir. Ya anası Türk değildir, ya babası. Yahut anası da babası da gayr-ı Türk''dür. Veya "anası belli, babası yüz elli"dir. Ama Türkçe konuşuyor diye akıl almaz bir saflıkla hepsini Türk görürüz. Dağı taşı, önümüze geleni Türk görmek ezeli bir hastalığımızdır. Bunların ağzından bazen "Biz Türk''üz, AB de kim oluyor.." gibisinden laflar dahi duyarsınız. Ama o bir cüzzamlıdır. Birisi çıkar "Türkler şu kadar ermeniyi katletti.." diye konuşur. Çünkü bir cüzzamlıdır. Birileri bilmem hangi üniversitede "soykırım konferansı" düzenlemeye kalkar. Çünkü hepsi de cüzzamlıdır. Bazı cüzzamlılar Türk askerine kurşun sıkar, bazı cüzzamlılar televizyonlarda onlara övgüler yağdırır, kimi cüzzamlı medya mensupları onların sözcüsüdür.. vs.
Bilindiği gibi eskiden cüzzamlı insanları belli bir bölgede toplar, insanlardan uzak tutarlardı. Çünkü bunlar çevrelerine mikrop saçar, hastalıklarını bulaştırırlar. O yüzden "cüzzamlı"lar, uzak durulması, toplumdan dışlanması gereken mikroplardır. Bir noktada bu sıfatta bir tahkir anlamı vardır. İnanın bana, bu sıfat onların hiç hoşlarına gitmeyecektir. Hatta kuduracaklardır. Bu tanımlama, bu kelime artık medyaya girmeli; internette yerini almalı, kitaplara, dergilere yansımalı. Benim halkım "Sabatayist, lions, mason, hoybun.." kelimesinden ne anlar? Ama "cüzzamlı" dediniz mi, gözünün önüne hasta kılıklı, hasta beyinli, uzak durulması gereken bir mikrop gelir. Artık falanca üniversitede ileride düzenlenecek "cüzzamlılar konferansı"na katılanların adlarını tek tek sayarak onları tebcil etmeye gerek yok. Aksine haberi "Konferansa katılan cüzzamlılar şunlar:..." diyerek sunmak sanırım daha etkili olacaktır. Veya "terorist başı filan.." yerine "cüzzamlılar başı filan.." demek anlamı daha bir pekiştirecektir.
O halde, gelin, bu kelimeyi yaşatalım, yaygınlaştıralım. Bu hainlerin fraksiyonlarını tek tek saymaktansa, hepsine ortak bir ad verelim ve şu lanetli künyeyi boyunlarına asalım: Cüzzamlı!
Not: Geçen haftaki yazımızın sonunda geçen "şifre çözüldü" ifadesiyle "Şifre Çözüldü" adlı kitap kastedilmemiştir. Lafın gelişi, falan feşmekan türünden bir ifadedir.


Not:Ahsen Batur'un basbayağı Türk soyculuğu yaptığı bu son yazısından sonra Yeniçağ gazetesinde başka bir yazı yazmamıştır.Gazetenin sahibinin Kürt melezi olduğu düşünüldüğünde nedeni anlaşılıyor.

Çevrimdışı atsizcerisi

  • Türkçü-Turancı
  • ****
  • İleti: 216
BU YAZIYA KATILIYORUM
« Yanıtla #1 : 21 Şubat 2006 »
BU YAZIYA KATILIYORUMGÜZEL BİR TESBİT
ATSIZIN ÇERİSİ

Çevrimdışı irfan

  • Türkçü-Turancı
  • ****
  • İleti: 266
Ahsen Batur'un İki Makalesi
« Yanıtla #2 : 23 Şubat 2006 »
CÜZZAMLI AZ KALMIŞ MİKROP BİRAZ DAHA FAZLA YAKIŞIRDI DA MİKRO ORGANİZMALARA HAKARET OLMASIN,,HAİN HER ZAMAN HAİNDİR GEÇMİŞİ GELECEĞİ OLMAZ HEPSİ AYNI ATALARIDA TORUNLARIDA
CİNSİNİ DİKTİĞİMİN ÇİNSİNE
KANINI ...TİĞİMİN KANINA ÇEKERMİŞ
 KUSURA BAKMAYIN BABAM ÇOK DER BU LAFI
EFEDİR ADIMIZ
TÜRK OĞLU TÜRK OLMAKTANDIR ŞANIMIZ
YEDİ DEĞİL YETİMİŞ BİN OLSA DA DÜVEL
YİNE DE ÜSTÜNDÜR TÜRK OLDUĞUNU BİLEN
KANSIZ EFE