Gönderen Konu: TEŞKİLATTA YÜRÜTME  (Okunma sayısı 3061 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Deli

  • Türkçü-Turancı
  • ****
  • İleti: 253
TEŞKİLATTA YÜRÜTME
« : 22 Haziran 2007 »
     YÜRÜTME

 Teşkilatın başarısızlığı teşkilatın kusurlu işlediğini gösterir. Teşkilatın var kabul gösterilebilmesi için tavandan gelen emirlerin belirli mihraklardan geçip, yurdun her köşesine intikal ettirilmesi ve bu emirlerin eksiksiz olarak uygule lanması lazımdır. Bu emir, yazılı bir genelge veya direktifle iletilebileceği gibi, bir radyo-televizyon konuşması, ya da basına verilen bir beyanatla da teşkilata ulaştırılabilir. Ancak, teşkilat başkanları ve teşkilat üyeleri liderin, radyo, televizyon, konuşması ile basına akseden demecini daima dikkatle incelemeli ve merkezle temasa geçerek, kendilerini düşündüren noktaların açıklığa kavuşturulmasına çalışmalıdırlar. Sonuç itibariyle radyo, televizyon ve basında bir propaganda aracıdır ve bu araçlar milliyetçilik düşmanı güçlerin kontrolları altında bulunabilir. Eğer böyle bir durum bahis konusu ise radyo, televizyon veya basındaki propagandacı liderin beyanatını yanlış yada eksik yayınlayarak milliyetçi teşkilatı kandırmak veya yanlış yola sevketmek isteyebilir.düşman ideoloji ajanları basının tesirinden istifade etmek için öteden beri devamlı olarak bu metodu uygulamışlardır. Yarın da uygulayacaklardır.

   Merkezin direktifleri aceleyi gerektirmiyorsa mutad, gerektiriyorsa olağanüstü toplantılarda yönetim kurulu üyelerine duyurulmalı ve teşkilatın çeşitli kademelerindeki başkanları, üyelere, gelen direktifle ilgili olarak görev vermelidirler. Başkan görev verirken, belirli bir süre içinde bu görevin bitirilmiş olması gerektiğini de hatırlatmalı ve tesbit edilen süre bitince görev başarılmış olmalıdır.

   Milliyetçi olmak, Türk Milleti'ne karşı görevli olmak demektir. Görev verilmemiş olsa bir her milliyetçi kendini Türkiye'yi ve Türk Milletini bu gerilikten, bu yokluktan ve tarihi şerefimizle asla mütenasip olmayan bu zilletten kurtarmak için vazifeli saymalıdır. Çünkü görevsiz milliyetçi olamaz.

   Kitle ilde devamlı temas edebilmek ve kitleye hakim olabilmek için teşkilatla kitle arasında işlek bir köprü kurmak şarttır. Bu ise kitlenin ihtiyaçlarını, ızdıraplarını araştırmak, tesbit etmek sorunların çözüm yollarını kavrayıp onlara anlatmakla mümkündür. Teşkilatla kitle arasında kurulması gereken nen işlek köprü basın organı olduğuna göre teşkilat başkanları kendi il ve ilçelerinde yayınlanan gazetelere sızmayı bu gazetelerle dostluk kurmayı denemelilerdir. Kitle haberleşmeleri kamu oyunun bizzat kendisini hedef aldığına göre; bu gazetelerde günün konuşulan olayına ağırlık vermek gerekir. Türk Milliyetçiliğini gazetelerle ele geçirilmediği bölgelerde teşkilat başkanları sık sık konferanslar düzenlemeli, günün aktualitesiyle ilgili bildiriler yayınlamalıdır. Bu arada Türk Milliyetçiliğine karşı olan yabancı ideolojili teşkilatların sivrilmiş isimlerinin iştirak edebileceği halka açık tartışmalarda düzenlenebilir. Bir sinema yada tiyatro salonunda yapılabilecek bu gibi tartışmalara doktrini en iyi bilen hitabet ve tensil kabiliyeti gelişmiş yetenekli ülkücüler katılmalı ve karşısındakilerin doğru yolda olmadıklarını halkın önünde isbat edilmelidir. Mutlaka zaferle bitmesi gereken böyle bir tartışmanın akabinde bütün ülkücüler grup halinde şehre dağılmalı, kahvehane, pastane, sinema gibi bir topluma açık yerlerde karşı grupların hezimetini birbirlerine aktarmalıdırlar. Eğer o bölgedeki teşkilat bir basın organına sahip değilse, durum bildirilerle kamu oyuna duyurulmalıdır.

    Bir ülkücü için Türk Milliyetçiliğinden başka hiçbir şey yoktur. Bir ülkücü milliyetçiliğin dışındaki her şeyi silip atmalı, her fikrin yalan, her düşüncenin hurafe ve safsata olduğuna yürekten inanmalıdır. Ülkücü çoğu zaman fikir adamı değildir, fakat daima hareket adamıdır. Ülkücünün hareketine ve düşüncesine karşı olan her fikir, her hareket, her düşünce gereksizdir. Milliyetçilik her ülkücünün ruhuna kök salmalı, hareket tarzlarına, yaşayışlarına ve sanatlarına ilham kaynağı olmalıdır. Karikaturistler çizgi ile,ressamlar fırça ile, yazarlar, yazının her türü ile milliyetçiliği izah etmelidirler. Bu hareket Türkün yeni medeniyetinin kaynağı olacaktır.

   Milliyetçilik her gün, her meslekten her ülkücünün gündeminde bulunmalıdır. Her ülkücü Türk düşmanı yada Türk'e ters teşkilatlarının sinir merkezlerine saldırmayı şerefli bir görev telaki etmelidir.

    Bir şeye karşı olmak, o şeyin tehlikelerinin bertaraf etmek anlamına gelmez. Bu takımdan, karşı olunan şeye karşı, inanılan şey için mücadele etmek şarttır.

    Ve zaten ülkücüleri diğer milyonlarca milliyetçiden ayıran fark, inançları için azim ve imanla yürütTürkleri savaştır. Yani ülkücü demek, Türk milliyetçiliği fikrinin kavgasını yapan fethedilmesi imkansız adam demektir.

    Okuldaki, fabrikadaki veya her hangi gibi iş yerindeki ülkücüler sistemli bir çalışma ile Türk milliyetçiliğini mesai arkadaşlarına anlatıp taraftar ve sempatizanların sayısını artırmalılardır. Okulların, fabrikaların, sendikalarının ve diğer çeşitli kuruluşları komünist kontrolünden kurtulmazı milliyetçi mücadelenin ilk hedefini teşkil eder. Her teşkilat başkanı kendi bölgesindeki kuruluşların bir listesinin çıkarmalı, sonra bu kuruluşlara sızmanın yollarının aramalı, bunlara ülkücülere yetişmeye çalışmalıdır. Böyle bir sızma mümkün görülmüyorsa o teşkilatın karşına aynı konuda bir diğer teşkilatla çıkmalıdır.

     Doktrini, metodu ve stratojiyi bilmek, isabetli karara vermek için yeter şart değildir. Karar verebilmek için doğru haber almak gerekir. Bu bakımdan çok tehlikeli ve nazik bölgelere sırf haber almak için adam yerleştirmek yada adam elde etmek düşünülmelidir. Çok tehlikeli ve çok nazik bölgelerden haber alabilmek için gerektiğinde bir kadını kiralamak bile mümkündür. Ve tabii bütün bunlar yapılırken, bütün bu silahların Türk milliyetçiliğine karşı kullanacağı da bir an bile hatırdan çıkarılmamalıdır.

      Tekrar etmek istiyorum:

    Bir fikri ilan etmek başarı için yeterli değildir. İlan edilen fikri kitleye kabul ettirmek için milliyetçi örğütlerin sistemli olarak çalışması gerekir. Ülkücüler haftanın belirli günlerinde mutlaka toplanmalı ve toplantıya gündemi incelemiş olarak gelmelilerdirler. Ülkücü teşkilatlarda muntazam seminerler verilmeli, her ülkücü bu seminerlere sempatizan yapmak istediği kimseleri de beraber getirmeli, onu aydınlatmaya çalışmalıdır. Seminer çalışmalarını yürütebilmek için mutlaka öğretmenlik görevini yapacak birini ihtiyaç yoktur. Ülkücüler okudukları milliyetçi bir kitabı arkadaşlarına anlatarak seminer çalışmalarına devam edebilirler. Bu kitabın her bölümü bir ülkücü tarafından öğrenilip, seminere gelenlere öğretilebilir.

    Bu arada özellikle gençler için spor yapma imkanları araştırmalı, judo, karate, boks, tekvando, gibi yakın döğüşle ilgili sportif çalışmalara ağırlık verilmelidir. Bu sporda ülkücünün kendine olan güvenini artıracak, dikkatli olmasını, fırsatlardan faydalanmasını öğretecek ani ve isabetli karar verme yeteneği geliştirecektir. Bu arada sanat çalışmaları, sanat muhiti ve sanat kabiliyetli gençler de ihmal edilmemeli, bu kabiliyetlerin milli istikametlerde gelişmesine yardımcı olunmalıdır.

Demek ki, teşkilat toplum hayatının her sektörüne uzayan bir hiyerarşi kurmalıdır.

Demek ki, bir teşkilat diğer teşkilatların zaaf ve çekilişlerinden faydalanarak onu zayıflatmaya çalışmalıdır.

Demek ki, hiçbir şey teşkilata karşı ve teşkilatın dışında değildir.

Demek ki her şey teşkilat içindir.

Ve demek ki milliyetçi otorite bütün otoritelere karşıdır.



                                                                                                              NECDET SEVİNÇ - ÜLKÜCÜYE NOTLAR
NE AMERİKA , NE RUSYA , NE ÇİN ,
HERŞEY MİLLİYETÇİ TÜRKİYE İÇİN ...