Gönderen Konu: Kaşkai Türkleri  (Okunma sayısı 6385 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı YALNIZKURTKARAGÜLLE

  • GÖKBÖRÜ SİNOP
  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 1345
  • Mekanı Uçmağda!
Kaşkai Türkleri
« : 15 Temmuz 2013 »
Kaşkai Türkleri hakkında yüz yıl önce Mehmed Emin Resulzade'nin kaleme aldığı bir makale ve İRAN TÜRKLERİ (Türk Yurdu ve Sebilürreşad'daki Yazıları)

İran-ı kadimin merkezinde Sa'dilerin Hafızların maskat-ı re'si olan Şiraz'ın etrafında, Fars memleketinin ta göbeğinde milli hayatlarını hiç değiştirmeksizin yaşayan bir Türk ili vardır ki, İranilerin bile bir çoğu onların Türk olduğunu ve yahud oralarda küçük bir "Türkistan" bulunduğunu bilmiyorlar. Bu makalemde size kendi kardeşlerimizden ayrı düşerek unutulan ve bütün Türk alemince meçhul kalan bu "Türkistan"'ı anlatacağım. Bunlar ilk makalemde bir iki satırla geçtiğim Kaşkailerdir.

Kaşkai, yazın yaylaklarda, kışın kışlaklarda göçebe hayatıyla yaşar, 350 bin nüfusa malik büyük bir Türk ilidir. Yaylakları merkezi İran şehirlerinden İsfahan ile İsfahan'dan cenuba doğru uzanan Abade, Gumşe ve Memeseni silsile-i cibali etrafında vaki' olup Kazirûn hududunda biter. Kışlakları ise Şiraz cenubunda vaki' Kazirûn, Deşti ve Deştistan ile Feraşbend kıt'alarıdır.

Fars eyalet-i cenubiyyesinde Kaşkailerden başka "İlat-ı Hamse-i Fars" namıyla Arap, Baharlu, Basırt, İnanlu, Nefer namlarıyla diğer beş il ile sair ufak aşiretler dahi vardır. Fakat bunlar meyanında Kaşkailer gerek adedçe, gerek teşkilatça, gerek istiklal ve iktidarca en ileri gelen ve en sağlam bir kütle teşkil eden bir aşirettir. Kendi iddialarınca Çingiz Han neslinden gelen bu Türk ili bu güne kadar istiklal muhafaza eylemiş ve hiç bir zaman diğer illerin taht-ı idaresine dahil olmamıştır. Halbuki Fars illeri böyle bir metanete malik olmayıp başkalarına mağlup olmuşlardır. Bir ilin diğer bir ile mağlup olup istiklalini kaybetmesi demek, o ilin kendi cinsinden olmayan diğer bir İlhanınin*[3] veyahut devlet tarafından ta'yin olunan yabancı bir me'-murun taht-ı idaresine düşmesi demektir.

Kaşkailerin ana lisanları Türkçedir; kendi aralarında Türkçe konuşurlar, Şiraz'da Türk ismiyle de meşhurdurlar. Fakat aynı zamanda bütün Kaşkailer Farisiceyi de bilirler ve bir Fars'a tesadüf ederken o lisanı kullanırlar. Şiraz Türkleri (yani Kaşkailer) tenasüb-i endama malik, sağlam vücutlu ve güzel simalıdırlar. Hafız'ın ve Sa'di'nin gazeliyyatında "Türk güzellerinden" pek çok bahsediliyor.*[4] "Şairlerin bahsettiği güzelliği Şıraz'da Türklükleriyle tanınan Kaşkailerde cidden bulursunuz" diye bir seyyah bi'z-zat bana anlatmıştı. Kaşkailer, vücutlarının sağlamlığı ve bedenlerinin tenasübü ile hemahenk bir cesaret ve şeca'at sahibidirler; "Teşkilat-ı iliyyeleri" dahi o derecede muhkemdir. Sair illere her cihetinden tefevvukları vardır.

Kaşkai ili Keşküli, Şeşbölügî, Bu'1-Verdi, Bolli, De-reşölli, Çerkani, Kellezen, Kuvai, Surhi*[5] diye sekiz taifeye bölünüyor. Her taifenin başında "Kelanter" namıyla bir bey vardır. Mezkûr beyler İlhaninin emrine tabi'dirler. İlhanilik neslen ba'de neslin hanzadelerde, kelanterlik de beyzadelerdedir. Taife-i kelanterlerin azl ve nasbi hanın imtiyazat-ı mahsusasındadır; fakat ilhani kelanter tayin ederken aynı taifeye mensup bir beyzadeyi intihap etmek mecburiyetindedir. Nitekim İlhaninin azl ve nasbı hukuk-ı şahanesinden olan şah da İlhaniyi ta'yin ederken hanzadelerden birini intihap eylemek an'anesine sadık kalmak mecburiyetindedir. Yoksa ta'yin olunan ilhani il tarafından kabul edilmez ve isyanı mucip olur.

Kaşkailer hanlarını takdis edercesine muhterem tutarlar. Her sene Nevruz Bayram'ında mu'ayede resmi icra olunurken, her evin ilhaniye bir koyun takdim etmesi adettir. Bu suretle han her sene 70-80 bin koyun hediye alır. Bu resimden başka merasim-i izdivaç icra edilirken dahi hana tuhfe takdim etmek adettir. Bunlardan başka türlü türlü takaddümeler daha vardır. Kaşkai hanları Cenubi İran'ın en zengin asilzadeleridir. Pek yakında azledilen Savletü'd-devle'nin ecnebi bankalarında külliyetli parası vardır; aynı zamanda dehşetli bir murabahacıdır. İlhani, askerini seferberliğe sokmak istediği zaman, atına biner ve semt-i azimetine doğru yürür; carçılar "Han gitti;" diye bağırınca cengaver Kaşkai süvarileri hep atlanır ve bila-te'emmül hanlarının arkasından koşarlar. Taifeler beyninde niza' çıkıp iş müsademeye müncerr olursa, igtişaşı teskin ile tarafeyni barıştırmak için hanın huzuru kafidir. Ne kadar azgın bir asi olursa olsun, Kaşkai hanına teşhir-i silah etmez; hanı karşısında görünce ya teslim olur tövbe eder yahut hiç mukavemette bulunmayarak ilin içinden çıkıp gider. En dehşetli bir asiyi hanzadelerden bir çocuk yakasından çekerek han çadırına getirirse, bilamukabele teslim olur; fakat çadıra girince her ne kadar büyük bir günah işlemiş olsa da afvolunur; han çadırına iltica edenler amandadırlar. Diğer illerden Kaşkai iline iltica eden asiler de hakk-ı amandan istifade ederler.

Tarla ve otlaklar taife arasında taksim edilmiştir. Bu taksimattan istifade te'mini ve taifeler arasında, yahud efrad beyninde vaki' olan davaların hall ü faslları kelanterlere aittir. Kelanterler vasıtasıyla hallolunamayan müşkilat han huzurunda halledilir, fakat bu gibi işler ale'l-ekser hanın mu'avini olan bir bey tarafından rü'yet olunur.

Kaşkailer senevi İran devletine 35-40 bin tümen raddesinde bir vergi verirler; ve bu vergi de kelanterler vasıtasıyla tahsil edilir. Bundan başka icabında müsellah tüfenkçi vermekle de devlete mu'avenet ederler. Kaşkailer'de 10-15 bin tüfek vardır. Tüfekleri kısmen verendil kısmen de aynalıdır. Devlet tarafından teslih edilecek olursa 50 bin cengaver çıkarabilirler. Her il gibi Kaşkai ili de göçebe halinde "Alaçık" denilen çadırlarda yaşarlar. Yazın yaylaklarda yaşarlar, ektikleri buğdayı biçerler. Sonbahar gelince yaylaklarından kalkarak kışlağa göçerler. Kışlağa gittikleri zaman tarlaları korumak ve suvarmak için etraf köylülerden ücretli rençberler ta'yin ederler ki bunlara "Kaşkai ra'iyyeti" ıtlak olunur. Kaşkai, ra'iyyetine kışın yemek için senevi ikişer koyun verdiği gibi buğday hasılatından da bir hisse çıkarır. Kaşkailer'in intikamı korkusundan naşi mütegallibeden hiç bir kimse, Kaşkai ra'iyyetine tecavüz edemediğinden Kaşkai ra'iyyeti re'ayanın en mesududur. Mütegallibe tecevüzüne karşı emin kalmak üzere etraf köy ve "ilat"tan Kaşkai ilinin zir-i cenahına bir çok mülteciler dahi sığınırlar ki bunlara "Kaşkai teferrükası" denilir.

Kaşkailer ale'1-umum göçebe hayatı geçirdiklerinden hayvan beslemek ve ekin ekmek ile taayyüş ederler. Fakat içlerinde Bu'1-Verdi taifesinden bir kısmı az çok medenileştiğinden ve göçebe hayatına veda ettiğinden ticaretle de meşgul olmaktadırlar. Bunlardan başka "Kaşkai amelesi" denilen bir kısım da vardır ki, il yaylakta olduğu zaman, merkepleriyle beraber Tahran'a gelir ve payitaht etrafında vaki' me'adinden taş kömürü taşırlar. Sonbahar gelince, yine il içerisine avdet ederler.

Umur-ı mezhebiyyelerine bakmak ve vezaif-i diniyyelerini ifa ettirmek üzere Kaşkai içersinde hoca veya imam yoktur; hidemat-ı mezhebiyyelerini geçtikleri ve kondukları yerlerin etraf köylerinde mukim imamlara gördürürler.

Kaşkai tavaifi beyninde muntazaman muhaberat icra edilmektedir. Her taifenin kelanteri günü gününe olduğu yerin ve taifenin ahval-i vuku'atını müş'ir bir rapor tanzim eder. Ve sair kelanterlerle ilhaniye gönderir. Bu suretle gerek han ilin mıntıka-i hayatında cereyan eden vuku'atın hepsine vakt ü zamanında muttali olur. İlhaninin Tahran ve sair mühim noktalarda dahi mahsus
amilleri vardır ki, daimi surette kendisine rapor gönderirler.

Göçebe ve çöl hayatı mukteziyatından olarak Kaşkai kadınları çarşaf giymezler ve erkeklerden kaçmazlar; gerel düğünlerde ve gerek sair içtima'larda erkeklerle bir mecliste oturup konuşurlar. Kaşkailer oldukça misafir-perverdirler. Misafiri kabul etmek, huzur ve rahatını te'min eylemek ise kadınların uhde-i nezaketindedir. Kaşkai kadınları iyi halı dokurlar. Fakat göçebelik ve çadır hayatı büyük destgahlar kurmağa müsaid olmadığından Kaşkai halıları ufak kıt'ada "haliçe"lerden ibaret olur. Türk haliçesinin*[6] arkac ve atmaları halis yünden ve renkleri tabi'i ve sabit olduğundan, satışı da pek iyidir. Haliçenin beheri 80-100 tümene satılır. Nakışları Avrupa'dan taklid etmezler, yerli nakış yaparlar; fakat kelanter hanımları ısmarlama olarak Avrupakari nakşeler de işlerler. Haliçeden başka Kaşkai hanımları güzel cicimler ve sırf Kaşkailer'e has olup "debe" denilen gayet kalın bir takım kilimler de dokurlar.

Kaşkailer külliyetli surette koyun beslerler. Öküz, at ve develeri dahi boldur. Fars'ta kuzuların Buhara karagülüne benzer kalpaklık derileri çıktığından "Şıraz derisi" diye epey kuzu derisi satılır. En ziyade kuzu derisi satanlar Kaşkailer-'dir. Senevi 8 bin kuzu zebh ederler. Yün dahi Kaşkai ilinin ihracat-ı mühimmesini teşkil eyler. Kaşkailer aldıklarına mukabil buğday verir, sattıklarına ise para alırlar.

Kaşkailere has olan bir takım âdât da vardır: Han neslinden olan bir kız han neslinden olan bir Kaşkai erkekle izdivaç etmek mecburiyetindedir. Kendi hanedanından hariç yabancı birisine varamaz. Şimdiki Kaşkai ilhanisinin bütün Fars eyaletince hüsn ve cemaliyle meşhur olan kızkardeşi bu an'anenin kurbanı olmuş 35 yaşında olduğu halde te'ehhül etmemiştir; İran şehzadeleri ve ricali tarafından vaki' olan teklifleri reddeylemiştir. Adetlerinden birisi de ananın ve kızkardeşlerin hayat ve maişetinin en ufak oğul uhdesinde olmasıdır. Aile reisi ölürse dul kalan anayı ve te'ehhül etmemiş kızkardeşleri en küçük birader beslemeye mecburdur. Kaşkailerin Asyayı Vusta Türklerinden Kalmuk ve Kazaklarda olduğu gibi öküzlere yük taşıtmaları dahi Fars illeri arasında kendilerine mahsus bir adettir. Oba göçerken çadır alat ve edavatını ve sair hafif şeyleri öküzlerin sırtına yüklerler.

Kaşkailer pek eski zamandan beri cenubi İran'ın diğer mühim bir ilini teşkil eden Bahtiyarilerle rekabette bulunmuşlardır. Türk ili yaylak zamanı Abade ve Gamşe taraflarında bu Fars ili ile temasta bulunur ve bazen aralarında müsademat da vaki olur. Bu ihtilaf esasen aralarında münaza'ün-fih arazi mes'elesinden neş'et eder. Kaşkai ilinin meşrutiyet-i idare hakkında meşkûk bir vaziyyet almasının asıl sebeplerinden biri de Bahtiyarilerle olan işbu rekabetidir; çünkü Tahran hükümeti Bahtiyarilerin elindedir.

İran Meclis-i Millisinde Kaşkailerin bir meb'usu var idi. Meclise göndermiş oldukları meb'usla Kaşkailer de velev ancak resmen olsun, kendilerini idare-i hazıra lehinde göstermiş oldular. Kaşkai meb'usu Hacı Mehemmed Kerim Han, Türkmen meb'usu adına Mehemmed Han gibi Meclis-i Milli'de kıyafet-i milliyesiyle oturuyordu. Kaşkai kıyafet-i milliyesi ise mevlevi meşayihinin kıyafetine pek benzer. Tıpkı mevleviler gibi yüksek bir külah ile uzun bir cübbe giyerler.

_______________________________________________________
Mehmed Emin Resulzade (1884-1955), "Türk Yurdu" dergisi

TTK.
10 EYLÜL 2022'DE UÇMAĞA VARDI..!
TANRI DAĞINDA...
ATSIZ ATA OTAĞINDA, ULU ATALAR HUZURUNDA DİZ VURMAKTA!


Dört yanım soru, Tanrı'm
Hepsi en zoru Tanrı'm
Soruların zorundan
Soyumu koru Tanrı'm

Sen Tanrı değil misin, adını yargılatma
Sana Tanrı deyince, dinimi sorgulatma
Ya adam et bunları, ya beraber yaşatma
Kanı bozuk olanlar "Türk'üm" diyemesinler
Ve Türk'ün dik başını yere eğemesinler.