Gönderen Konu: Tarikat ve Cemaat Gerçeği - Siyasal İslâmcılıkla Yüzleşme.  (Okunma sayısı 109163 defa)

0 Üye ve 2 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimiçi turania_25

  • Türkçü-Turancı
  • ****
  • İleti: 229
Böyle bir namussuzluğun, 'dili, dini, ırkı' olamaz. Türk olması, her hangi bir (+) yada (-) getirmeyecekti bu konuda. Ahlaksızlık, hiç bir sınıfa giremeyecek, kategorize edilemeyecek kadar şerefsizliktir!

Okuyacak kandaşlardan özür dileyerek;

Orada züppe dini kullanıyor evet; peki 'yosma' neden altına yatıyor? Görüntülerin tamamında cinsel ilişkiye girildiği aşikar iken, bu fahişe ruhlu köpek neden 'böyle bir din olamaz yada her hangi bir dinde, insanlıkta, yaşam tarzında mümkün değildir' diyemiyor? Verilen komutlara harfiyyen uyulup, fuhuş icra ediliyor.

Bu işi 'cehalet' ile sınırlamak, şahsımca yersiz ve yetersiz bir kavram olsa gerek. Bu gibi ucuz tuzaklara düşmemek için, 'filozof' olmaya ihtiyaç yoktur.
Bayrak benliğimdir bayrak kimliğim,
Bayrak; öz yurduma öz hakimliğim.

Bahtiyar VAHAPZADE

Çevrimiçi Üçoklu Börü Kam

  • Otağ Yöneticisi
  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 2234

İşin içine 'para' denen güç (zaafiyet) girince, işler ve niyetler maalesef ki tam tersine dönebiliyor.


İstisnasız bütün tarikat ve cemaatler birer HOLDING durumundalar.
Tarikat veya cemaatin başındaki şeyh veya hoca CEO, şeyh ve hocanın oğlu, kızı, damadı, kardeşi gibi yakınları vakıf, dernek ve şirketlerin başında GENEL MÜDÜR, zavallı mürit ve talipler ise MÜŞTERİ durumundadır.

Tarikat ve cemaatlerin mürit, taraftar ve taliplerini çoğaltma gayreti, gerçekte, müşterilerini çoğaltmak amacından başka bir şey değildir.

Kalabalık taraftar, talip ve murid topluluğunun sağladığı sosyal mevki ve siyasi güç de cabası.
İşin bu boyutu müstakil olarak yazılması gereken, başlı başına, bir konu.

Cennete kavuşturma ve cehennemden koruma vaatleri; talip ve mürit sayısını, yani MÜŞTERİLERİ, artırmak için geliştirilmiş; umut ve korku arasındaki o ince psikolojik eşiği yöneten ve yönlendiren propagandadan ibarettir.

Siyasal İslamcıların pençesine düşen herkes; bedenen, malen, madden ömür boyu, şeyh veya hoca efendinin kurduğu holdingden başka bir şey olmayan yapı tarafından; kanının, iliğinin emildiği, kurtulmayı aklına bile getiremeyen, yaptıklarıyla sevap işlediğini ve bu sevaplar karşılığında cennete gideceğini sanan, zavallı ve çaresiz kimselerdir.

Yönetim kadrosu ise asla el değiştirmez.
Tarikat veya cemaatin başındaki şeyh veya hoca efendi öldüğünde yerine ya oğul, ya kardeş ya da damat geçer. Bilindik hanedanlık rejimi...

Yüce Yaradan, İslâm'a, Kur'an'a ve peygambere en büyük zararı veren tarikat ve cemaat yapılanmalarının kahır ekseriyesinin ortak adı olan siyasal İslamcıların șerrinden ve pençelerine düşmekten milletimizi ve İslam alemini korusun.

Kök Teñğri Türk'e Kut ve Utku Versin!
TTK.
Türk Soyunun Gizli Gücüne İNAN ve GÜVEN!

Çevrimiçi Üçoklu Börü Kam

  • Otağ Yöneticisi
  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 2234
İnsanlık tarihinde cereyan eden bütün buhran, acı, katliam ve benzeri felaketlerin kurgulayıcısı ve faili siyasal dincilerdir.
Museviliği, yahudiliğe ve akabinde siyonizme çevirip insanlığa her türlü pisliği ve alçaklığı reva gören zihniyet siyasal Museviliktir.
Hz. İsa peygamberin öğretilerilerinin emperyalist sömürgeci bir karektere dönüştüğü haçlılık siyasal Hristiyanlıktır.
Muazzez kitabımız ve kutlu rehberimiz Hz. Muhammet peygamberi istismar ederek, İslamiyet'in; cahilliğin, terörün, vahşetin, tembelliğin, sapıklığın kaynağı gibi görülmesi ve algılanmasının yegane sebebi gerici ve yobaz tarikat ve cemaat yapılanmaları ve bunun düşünsel ve fikri omurgası olan siyasal İslamcılıktır.
İnsanlık bir dönem alenen ve fiilen, şimdilerde de örtülü olarak siyasal yahudiliğin, devamında Hristiyan olmayan ve özellikle de Müslümanlara yaşam hakkı tanımayan, sömürgeci, soykırımcı ve emperyalist haçlılık olan siyasal Hrisriyanlığın, şimdi de Yaradan'a şirk koşarca, peygambere muhalefet ederce davranan yobaz ve gerici siyasal İslamcıların pençesi altında inim inim inlemektedir.
Din Yaradan'la kul arasında kaldığı, kişilerin vicdanlarına hitap ettiği müddetçe kişi oğullarına ve topluma huzur, barış ve sükunet vermektedir. Din ne zaman siyasi bir karektere büründürüldüyse insanda ve toplumda ne huzur, ne güven, ne mutluluk, ne barış, ne de iyiye güzele dair bir şey kalmamıştır.
Tarih bunun sayısız örnekleriyle doludur.

Kök Teñğri Türk'e Kut ve Utku Versin!

TTK.
Türk Soyunun Gizli Gücüne İNAN ve GÜVEN!

Çevrimiçi Üçoklu Börü Kam

  • Otağ Yöneticisi
  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 2234

Siyasal İslamcıların pençesine düşen herkes; yaptıklarıyla sevap işlediğini ve bu sevaplar karşılığında cennete gideceğini sanan, zavallı ve çaresiz kimselerdir.


Tarikat ve cemaat yöneticileri kendi saygınlık ve kutsiyetlerini pekiştirmek için müritlerini kişiliksizlikleștirmek ve itibarsızlaştırmak için akla gelebilecek her türlü aşağılamayı yapmaktan geri kalmazlar. Hatta yemek yedikleri tabakların, yani artık ve bulaşıkların, müritler tarafından parmaklarıyla alınıp yalanmasına bile göz yummaktadırlar.
Basında çıkan, daha doğrusu bir zamanlar tarikatın pençesindeyken nasıl olmuşsa kurtulabilmiș bir müridin itirafı olan haber şöyle:

Alıntı yapılan: Basından Alıntı

Menzil cemaatinin merkezinin bulunduğu Kahta'daki köye giden bir yurttaş, müritlerin "şeyh"in tabağından kalan artıkları yemek için birbiriyle yarıştıklarını anlattı.
“Kadınlardan biri, tepsinin içerisinde şeyhin yiyip, artık bıraktığı tabağı gezdiriyordu. Bütün kadınlar bu artıktan bir parmak alabilmek için yarışıyordu. Bunun şifa olacağına inanıyorlardı. Dualarla parmaklarını ağızlarına götürüyorlardı"


Oysaki İslâm ve kutsal kitabımız Kur 'an-i Kerim insan onurunu ayağa kaldırmak ve Allah'tan başkasına kulluk yapmamayı tesis etmek için yani șirki ortadan kaldırmak için indirilmiştir.
İslamın temel akidesi olan "Lâ ilahe illallah" sözü ; Allah'tan başka hiçbir ilah, mabut yoktur, Allah'tan başka hiç bir şeye kulluk etmemek demektir.
Türk Soyunun Gizli Gücüne İNAN ve GÜVEN!

Çevrimdışı [Hun Türk]

  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 2391
  • TTK
Bunların kafası tam olarak ne işe yaradığını bilmedikleri için; geçen Netflix'te yayımlanan "Dünya'nın en zorlu hapishaneleri" başlıklı bir yapım izledim. 4.sezon da "Lesotho:...." başlıklı  bölümünde, zenci yaratık karısı ile başbaşa verip biri 2 aylık olmak üzere 4 çocuğunu vahşice öldürmüşler. Kendilerince verilen ilahi çağrı uğruna. İşin garip yanı hiç bir pişmanlık duymaması, ona verilen görevi yaptım demesi.

Şimdi bunların ne farkı var, teknik olarak şiddetin gücü aynı olmasa da aile yapısına bıraktığı iz değişmiyor.

Kurumlarda sırf gösteriş uğruna takunyalarla kendi katındaki WCye değilde, genel müdürünün katına gidip kendini göstermesi, bunları İslâm adına yapıyorum demesi farkı yok.

Terörist sadece eline silah alıp dağa çıkmakla da olmuyor. Vergiden kaçıyorsan, devletin organlarını din adına ya da v.b dolandırıyorsan, liyâkata önem vermeden devlet işini yapıyorsan bir fark yoktur. Din adı altında devlet işini götüremezsin, devleti zarara sokamazsın. Devlet'ten nakdi ve aynî yardım alarak bunu istismar aracı olarak kullanması teröristten farkı yok. Ve de olmaması gerekli.

Şimdi okuyucular diyecekler ki sizlerde de din düşmanlığı yapanlar var. -Kişinin dinsiz olması ile de din düşmanı olması aradında da fark vardır!- Türkçü denilince bazı dalkavukların akıllarına bunlar geliyor. Daha önce de değimiz gibi onlar Türkçü görünümlü çaşıtlardır. Türkçü değildir!


TÜRK IRKI SAĞOLSUN!
Bana göre ticanilik, nurculuk, yobazlık, komünizm ve partizanlık gibi hastalıkların sebepleri, milli ülküden yoksunluktur.
Hüseyin Nihâl Atsız


TÜRK IRKI SAĞOLSUN !

Çevrimiçi Üçoklu Börü Kam

  • Otağ Yöneticisi
  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 2234
Tarikat ve cemaatlerin devlete sızdığı, bakanlıkların paylaşıldığı, kilit noktalarda önemli kadrolașmalar olduğu sorusuna iç işleri bakanı Süleyman SOYLU'nun verdiği yanıt:

Alıntı yapılan: Basından Alıntı
İçişleri Bakanı olarak söylüyorum:
Herhangi bir inanç grubunun, devletin birtakım noktalarını yönettiği ve sızdığı değerlendirmeleri, başlı başına yeni bir istismar alanıdır ve doğru değildir.
Yalandır.
Provokasyondur.


Ne kadar tanıdık ifadeler!
Fetö için de zamanın akpli yönetici, bakan ve milletvekilleri aynı şeyleri söylüyordu.
İbret alınmadığı için tarih tekerrür ediyor.
Akp'si, bir türlü; yılana yılan, çıyana çıyan, akrebe akrep diyemiyor.
Ta ki yılanlar, çıyanlar, akrepler kendini sokana kadar...
Akp'si bu kafa ve anlayışla giderse aynı çuvala girdiği akreplerden birinin sokması an meselesi.
Akp'sini fetöcü akreplerin elinden millet kurtardı!
Bakalım yeni akreplerin elinden kurtulabilecekler mi?
Türk Soyunun Gizli Gücüne İNAN ve GÜVEN!

Çevrimiçi Üçoklu Börü Kam

  • Otağ Yöneticisi
  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 2234
Alıntı yapılan: Abdurrahman Dilipak

Bazı bakanlıklarda, belediyelerde tarikat mensupları köşe kapmaca oynamaya başladılar.


Alıntı yapılan: Abdurrahman Dilipak

Peygamberler istişare ve şûra yapmakla emrolundu da bu yeni tür şeyhler istişare ve şûra da yapmaz.
Haşa kimi Allah’la görüşüyor, kimi Peygamberle, kimi 3’ler, 7’ler, 40’larla. Levhi mahfuzu okumuş gelmişler, kime ne soracaklar.
Biri bu iddiada, öteki de buna inanıyor. Al birini vur ötekine.”


Alıntı yapılan: Abdurrahman Dilipak

Tarikatlar dine davette, kendi dergahlarına değil, insanları Allah’a, Resulüne ve kitabına, camiye çağıracaklardır.


Yukarıdaki alıntılar; siyasal İslamcı cenahın meşhur kalemi, Abdurrahman Dilipak'a ait.
Adeta, bizim dediğimiz şeyleri tekrarlamıș.
Bizim başkaca bir yorum yapmamıza gerek yok.

Kök Teñğri Türk'e Kut ve Utku Versin!
TTK.
Türk Soyunun Gizli Gücüne İNAN ve GÜVEN!

Çevrimiçi Üçoklu Börü Kam

  • Otağ Yöneticisi
  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 2234
Kutlu Türk Başbuğu Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK'ün uçmağa varışının 82. Yılında sosyal medya denilen çöplükte eşeleşen, lağım çukurunda debelenen bir takım haşerat yine; akla, izana gelmedik sıçmıklar yayarak, siyasal İslamcılık denen melanetin gerçek yüzünü, bir kez daha, gösterdiler.
Oysaki bu memleketin minarelerinden gürül gürül ezanlar okunuyorsa, camilerinde huşu içinde namazlar kılınıyorsa, müminler huzur ve güven içinde ibadetlerini yapabiliyorsa bunu sağlayan yegane şey; şanlı bayrağımızın hür ve bağımsız olarak, șan ve şerefle, dalgalanmasıdır. Bu bayrağı dalgalandıran kişi, 20. Yüzyılın Alper Tunga'sı, Gâzi Mustafa Kemal ATATÜRK'tür.
Gözleri olduğu halde görmeseler de, kulakları olduğu halde duymasalar da, akılları olduğu halde akletmeseler de, bu gerçeğe Türklüğün derin vicdanı, tarih ve Yüce Yaradan tanıktır.
Bu ülkede müminlerin ifa ettiği her ibadetten, iyiye, güzele dair yapılan her şeyden Atatürk'ün amel defterine sevap yazılmaktadır. Çünkü din de, iman da, ibadet de, amel de ancak hür ve bağımsız insanlara mahsustur.
Bu ülke hür ve bağımsız olmayı, yani dinine, namusuna, istiklaline ve istikbaline, sahip olmayı, Atatürk önderliğinde, Kuvvayı Milliye kahramanlarının verdiği Milli Mücadeleyle elde etmiştir. Bu gerçeğini inkar etmek, güneşe karşı savaş açmaktan başka bir şey değildir.
Kurtuluş Savaşı sırasında Türk Milletinin bağımsızlığını kazanmak ve yurdunu düşman işgalinden temizlemek için verdiği o destansı mücadeleyi durdurmak, direncini kırmak ve ișgalcilerin gayelerinin kolaylıkla gerçekleşmesini temin etmek amacıyla Yunan ve İngiliz uçaklarıyla Anadolu şehir, kasaba ve köylerine, Atatürk ve silah arkadaşlarının; kafir, asi ve eşkıya olduğu, işgalci Yunan ve İngiliz ordusunun halifenin ordusu olduğu şeklinde ibarelerinin yer aldığı yazılı bildiriler dağıtılıyordu.
Bu gün, ne acıdır ki, Atatürk'e haksız yere, adi ve alçakça düşmanlık edenler yüz yıl önce Yunan ve İngiliz uçaklarından dağıtılan bildirilerin yazdıklarını konuşuyorlar.
Safımızı seçerken Atatürk'e düşmanlık etmek için ya "keşke Yunan kazansaydı" diyen insanlıktan çıkmayı din zanneden zihniyetten yana olacağız ya da, "değmesin mabedimin göğsüne namahrem eli" hassasiyet ve "ya istiklal, ya ölüm!" düsturuyla işgalci haçlı batı kafirini "geldikleri gibi gidecekler" inancıyla yurdumuzdan defeden; varlığını ve gücünü Türk Milletinden alan, Atatürk ve kuvvayı milliye kahramanlarından yana olacağız.
Çok şükür ki Yüce Yaradan bizleri Türk Milletinden yana etti.
Bunun içindir ki Atatürk ve silah arkadaşlarının üzerimizdeki hakkını teslim etmeyi ve Onları minnet ve şükranla yad etmeyi insani ve vicdani bir borç biliyoruz.

Kök Teñğri Türk'e Kut ve Utku Versin!
TTK.
Türk Soyunun Gizli Gücüne İNAN ve GÜVEN!

Çevrimiçi Üçoklu Börü Kam

  • Otağ Yöneticisi
  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 2234
“İslam’ı yobazlardan koruyun, aksi takdirde dünyayı İslâm’dan koruyun.”
                 Mevlana Celaddin Rûmi

Ünlü düşünür, şair ve mutasavvıf Mevlana Celaddin Rûmi yukarıdaki sözleri bundan 750-800 yıl önce söylemiş. Günümüzü resmediyor adeta.
Yobazlığın, güncel haliyle siyasal dinciliğin, o zamanlarda da, büyük bir tehdit olarak, Müslümanların başına belâ olduğunu anlıyoruz.
Elbette ki yobazlık yalnızca inanca mahsus bir durum değildir. Her fikrin, her ideolojinin yobazı vardır. Bu yobazların dayatmaları karşısında akıl da, bilgi de, görgü de, töre de, çaresiz kalmaktadır.

Yobaz, gerçeklik peşinde değildir. Asla ve kat'a hakikate ulaşmak istemez. Katran karası vicdanına ve karanlık dünyasına vuran her aydınlık, her gerçek onu rahatsız eder.
Kur'an da çok sık tekrar edilen zulüm kavramı köken olarak ışıksızlık, karanlık, gerçeği örtmek, karartarak başkalaştırmak anlamındadır.

Yobazlık deyince elbette akla cehalet gelir, zira cehalet tüm kötülüklerin anasıdır. Yüce Yaradan Kutsal kitabımız Kur'an-ı Kerim'de “Cahillerden yüz çevirin”(Araf-199) buyurmaktadır.
Günümüzde kavramlar birbirine benzediği, iç içe girdiği ve ciddi bir bilgi kirliliğine maruz kaldığı için toplum katmanlarınca bu durum, net olarak ayrıştırılamamakta, öz ve esasında taban tabana zıt kavramlar, şeklen benzer olmasının aldatıcılığıyla, aynı şeyler sanılmaktadır.
Din başka şeydir; dincilik başka şeydir.
Din; Yüce Yaradan tarafından, peygamberlere gönderilen manzumeler bütünüyken, dincilik; insanlar tarafından din sosu konulup, dini motiflerle ambalajlandırılmış ideolojidir.
İlah; güç sahibi, sığınılan, kendisinden istenilen, kendisine yönelinen anlamına gelmektedir. Yüce Yaradan Ulu Tanrı ise kendisi dışında; yönelinen bütün fikir, düşünce, kültür tabularının yıkılmasını ister. Bunun içindir ki Kur'an İllalah kavramını la ilahe diyerek pekiştirmektedir.
Kişioğlu La ilahe derken insan zihninde sosyal, psikolojik yol ve yöntemlerle madden veya manen oluşmuş ön kabul ve ezberleri; akıl, düşünce, vicdan ve fikir dünyasından atmaktadır. Buna tevhit denilir ve tevhidin esası sosyal put olarak tanımlanabilecek kurumsal yapılar da dahil cemaatçilik, tarikatçılık, mezhepçilik, hizipçilik, bölgecilik, aracılık, kutsanmış yer ve zamanlar tevhidi kirleten, bozan ve yok eden kanser tümörlerinin yok edilmesidir. Bunlar aynı zamanda aklın çalışmasını engelledikleri için düşünceyi de yok etmektedir.

Siyasal İslamcılık en çok emperyalist güçler tarafından, iktidarlar eksenli olarak, bir manipülasyon aracı olarak kullanılmaktadır.
Din ideolojileştiğinde aslını, özünü ve esasını kaybederken, ideolojiler dinleştirildiğinde ise küfre, sapkınlığa ve şirke varmaktadır.

Siyasal İslamcılar kendilerini tartışmasız ve kat'i otorite gördüklerinden eleştirilmeye, tartışılmaya, muhalefet edilmeye  asla ve asla tahammül edemezler.
Dikkatlice bakıldığında, etraflarına şeklen de olsa  hoşgörü ve tevazuyu vaaz eden siyasal dinci otorite makamındaki şahısların tamamının korkunç bir otorite ve ideolojik narsisim hastalığına tutulduklarını gözlemlemek pek de zor değildir.
Bunların dokunulmasına asla rıza göstermedikleri otoritelerine bırakın karşı çıkmayı, itaat etmemek bile suçtur. Bu suçun sonucu kafir ilan edilmek ve şiddete maruz kalmaya kadar gitmektedir.
Bunun içindir ki mal, mülk, şöhret, saygınlık ve  şehvet düşkünlüğü gibi vasıflarıyla belirginleşen siyasal İslamcılık; genelde İslam aleminin ve özelde de Türk Milletinin ve devletinin başındaki en büyük bela olmaya devam ederken siyasal İslamcı aktörler uzlaşmaz tavırlarını daha da keskinleştirip, seslerinin ve şiddetlerinin dozunu artırmaktadırlar.

Tekrar etmekten ağzımızda tüy bitmiş olsa da, bunu bütün inananlar anlayana, siyasal İslamcılığın gerçek yüzünü görünceye kadar tekrar etmekte kararlıyız.

Günümüzde İslam aleminin ve Türk Milletinin başına musallat edilmiş en büyük bela ve musibet; SİYASAL İSLAMCILIK denilen bizzat İslam'ı, Kur'an'ı ve peygamberi sömüren; adi, alçak, münafık ve hatta müşrik yapıdır.

Kök Teñğri Türk'e Kut ve Utku Versin!
TTK
Türk Soyunun Gizli Gücüne İNAN ve GÜVEN!

Çevrimiçi Üçoklu Börü Kam

  • Otağ Yöneticisi
  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 2234
Son yıllarda, iktidardan aldıkları cesaretle, insanlıktan çıkmayı din sanan bir zihniyetin, kanser hücresi gibi, hızla, yayıldığını ve kutsal değerlerimizi itibarsızlaştırdığını, üzüntüyle, izliyoruz.

İnsanlıktan çıkmayı din sananların topluma dayatmaya çalıştıkları şey din değil, din ambalajıyla tuzaklanmış sapkın ideolojilerdir.


İnançla ilgili tek gerçek:
Allah katında dinin İslâm olduğudur.

Kök Teñğri Türk'e Kut ve Utku Versin!
TTK.
Türk Soyunun Gizli Gücüne İNAN ve GÜVEN!