Türkçü Turancı Otağ

GENEL KONULAR OTAĞI => GÜNCEL => Konuyu başlatan: Adil ÖZTÜRK - 16 Nisan 2019

Başlık: GENÇ TÜRKİYE CUMHURİYETİNİN SABAH GÜNEŞİ KÖY ENSTİTÜLERİ
Gönderen: Adil ÖZTÜRK - 16 Nisan 2019
GENÇ TÜRKİYE CUMHURİYETİNİN SABAH GÜNEŞİ KÖY ENSTİTÜLERİ
(KÖY ÖĞRETMEN OKULLARI)

Köy Enstitüleri; Köylerdeki eğitim sorunu çözmek, “Köy öğretmeni ve köye yarayan diğer meslek erbabını yetiştirmek” için 17 Nisan 1937’de Eskişehir Çifteler’de, ikincisi de İzmir Kızılçullu’da açılmıştır. (1934 yılında kapatılan Kızılçullu Amerikan Koleji binası 62.500 liraya satın alındı,19 Şubat 1937 tarihinde satın alma işlemleri tamamlandıktan sonra, 20 Şubat’ta binaya Türk bayrağı çekildi. Nisan ayında İzmir’e gelen Kültür Bakanlığı Müsteşarı Rıdvan Nafiz Ergüder, Amerikan Koleji binasının Öğretmen Okulu olarak açılmasını uygun buldu.) Eğitmen Uygulaması ve Köy Öğretmen Okullarını açılma süreci ile açılmıştır. Köy Enstitüleri açılınca,11 Haziran 1937 tarih ve 3238 sayılı kanunla açılan Köy Eğitmen Kursları Köy Enstitülerine bağlanmıştır. Yani aslında ilk Köy Enstitüleri Köy Öğretmen Okulu adıyla, 22 Mart 1926 tarih ve 789 sayılı Maarif Teşkilatına dair kanunla açılmıştır.
Sorgulayan, soran, eleştiren, araştıran, dogmayı geride bırakıp aklı ön plana çıkaran insanlar köy enstitüleri sayesinde yetişmiştir. 20 bin civarında insanın yetiştiği bu okullardan şairler, yazarlar, sendika liderleri, politikacılar gibi toplumun kanaat ve değişim önderleri çıkmıştır. Köy Enstitüleri toplumsal kalkınmanın itici gücü olmuş, Genç Türkiye Cumhuriyetini dönüştüren bir güç haline gelmiş, eğitimde fırsat eşitliğini sağlamış, toplumun her kesimine, yurdun her köşesine eğitim ve öğretim faaliyetlerini ulaştırmıştır, yaşayan bilgi üreten okul anlayışıyla öğrencilerini yetiştirmiştir ve bu öğrencileriyle de çevresini geliştirmiştir. Köy Enstitülerinde iş için- iş içinde- işle eğitim anlayışı benimsenmiştir.
Tren yollarına yakın ve tarıma elverişli 21 bölgede kurulan Köy Enstitüleri'nde eğitim görenler hem örgün eğitim aldı hem de modern tarım teknikleri konusunda bilgiler edindi. Böylece tarımda verimliliğin arttırılması planlandı.  Köy Enstitüleri'nin tümünün kendisine ait tarlası, bağı, besi hayvanları, arı kovanları ve atölyeleri vardı. Köy Enstitüleri'nde verilen derslerin yarısı temel örgün eğitim diğer yarısı ise uygulamalı eğitim konularını kapsıyordu.
Köy Enstitüleri'nde derslerden bazıları: 1.Ziraat, 2.İpek Böcekçiliği (Teori ve Pratik), 3. Arıcılık, 4.Bahçecilik (Teori ve Pratik), 5.Tarla Ziraati, 6.Sebzecilik, Ağaççılık, 7.Bağcılık, 8.Halıcılık, 9.Fotoğrafçılık, 10.Demircilik, 11.Marangozluk, 12. Biçki-Dikiş (Kızlar için), 13.Pedagoji, 14.Türkçe, 15.Matematik, 16.Fizik, 17.Kimya, 18.Makina ve motor, 19.Kooperatif, 20.Sosyoloji, 21.Vatandaşlık.

Genç Türkiye Cumhuriyeti Tarımda ve eğitimde mucizevi başarılar kazanarak, silahla kazandığı zafere yeni zaferler ekliyordu. Köy Enstitüleri, bu başarılarından dolayı birbirinden çok farklı kesimlerin hedefi haline gelmişti. Bir yandan kızıl bulutlar çökmeye başlarken diğer yandan da, Köy Enstitüsü nedeniyle çıkarları zarara uğrayan köy ağalarının hedefi olmuştu. Bu ağalar büyük bir oranda Doğu Anadolu Bölgesinde bulunan aşiret ağalarıydı. Geçmişten beri köylülerin emeğiyle geçinen köy ağaları, enstitüler sayesinde eğitim alan köylülerin kendi otoritelerine hizmet etmemelerinden korkuyorlardı. Bu nedenle Köy Enstitülerine yönelik birçok suçlama ortaya atılmıştır.
Tek bir örnek genç Türkiye Cumhuriyetinin doğan sabah güneşinin batırılışına yetecek sanırım:
‘’Ben toprak ağasıyım. 200’e yakın köyüm var. Bu köylerdeki halk bana tapar. Ne işi varsa bana sorar.” Kinyas Kartal  Bir gazete yazarının dönemin Van milletvekili Kinyas KARTAL ile yaptığı bir röportaj:
– Köy enstitüleri komünist yetiştirdiği için mi kapatıldı?

– Hayır. Beni babam Moskova Üniversitesinde okuttu Komünizmin ne olduğunu ben gayet iyi biliyorum.
– Peki, Karma Eğitimden dolayı mı kapatıldı?
– Hayır. Bu da değil bütün dünyada okullar karma eğitim kız – erkek birlikte okuyor.
– Peki ya neden?
– Ben kapattırdım köy enstitülerini. Ben toprak ağasıyım. 200’e yakın köyüm var.
Bu köylerdeki halk bana tapar. Ne işi varsa bana sorar. Evlenecek, boşanacak, askere gidecek, mahkemesi nesi varsa gelir bana danışırdı. Ama Köy Enstitüleri açıldıktan sonra 5 köyüme KÖY ENSTİTÜSÜ MEZUNU GELDİ ve bu köylerden artık KİMSE BANA GELİP DANIŞMAMAYA BAŞLADI. Ben düşündüm 200 köyümün hepsine köy enstitüsü mezunu  gelirse BENİM AĞALIĞIM NE OLUR, SIFIRA DÜŞER!
Böyleyse benim harekete geçmem  gerekir dedim ve DOĞUDAKİ BÜTÜN AĞALARA telefon ettim onları topladım. Bir de Batı’dan buldum Eskişehir’den Emin SAZAK. Sonra Adnan MENDERES’le pazarlığa gittik. (Yıl 1950 seçimlerin olacağı zaman) Dedik ki; “Köy Enstitülerini kapatırsan şu gördüğün doğudaki tüm toprak ağaları ve batıdan Emin Sazak’ın oyları sana. KAPATMAZSAN OY YOK” ve Adnan Menderes’te 1950’de iktidara gelir gelmez köy enstitülerinin temelini sarsmaya başladı. Ben kapattırdım Köy Enstitülerini.’’
Köy Enstitüleri 1954’ün Ocak ayında Adnan Menderes’in Başbakanlığındaki Demokrat Parti Hükümetince 6234 sayılı yasa ile kapatılmıştır.
Köy Enstitüleri resmi tarihçesi böyle ve o günden bu güne tarım ülkesi olan Türkiye Cumhuriyeti masallarla uyutularak karanlıklara terk edilmek suretiyle, Buğdayı, Mısırı, Soğanı, Patatesi, Samanı ve birçok tarım ürününü ithal etmek durumunda bırakılmıştır.
Köy Enstitüleri’ni daha iyi anlamak için o ruhu yansıtan marşlarına göz atalım:
Köy Enstitüleri Marşı
Sürer, eker, biçeriz güvenip ötesine.
Milletin her kazancı, milletin kesesine.
Toplandık baş çiftçinin Atatürk’ün sesine
Toprakla savaş için ziraat cephesine.
Biz ulusal varlığın temeliyiz, köküyüz.
Biz yurdun öz sahibi, efendisi, köylüyüz.
İnsanı insan eden, ilkin bu soy, bu toprak
En yeni aletlerle, en içten çalışarak,
Türk için, yine yakın dünyaya örnek olmak,
Kafa dinç, el nasırlı, gönül rahat, alın ak.
Biz ulusal varlığın temeliyiz, köküyüz.
Biz yurdun öz sahibi, efendisi, köylüyüz.
Kuracağız öz yurtta dirliği, düzenliği.
Yıkıyor engelleri ulus egemenliği.
Görsün köyler bolluğu, rahatlığı, şenliği.
Bizimdir o yenilmek bilmeyen Türk benliği
Biz ulusal varlığın temeliyiz, köküyüz.
Biz yurdun öz sahibi, efendisi, köylüyüz.
Komünist yuvası diye kapatıldı denen Köy Enstitüleri, Türk köylüsünün aydınlanmasını istemeyenlerce kapatılmıştır.
[Adil ÖZTÜRK]