Türkçü Turancı Otağ

GENEL KONULAR OTAĞI => GÜNCEL => Konuyu başlatan: Atsızcı Türk - 31 Aralık 2012

Başlık: Bulgaristan'da Türk gazetesi
Gönderen: Atsızcı Türk - 31 Aralık 2012
Türkiye'de binlerce Türk vardır daha Türkiye dışında hangi ülkede Türk yaşadığını bilmez. Duysa bile onlarla bir iletişimi yoktur, onların yaşadıklarından, gündemlerinden, çektikleri acılardan habersizdir. Onlarla ilgili yalan yanlış bilgi edinirler. Ben bu yüzden de Türkiye dışında yaşayan Türklerin Türkçe yayınlarının burada paylaşılmasını uygun buluyorum.
Türkiye dışında yaşayan Türklerin eserleriyle, gündemiyle ilgilenmek en Türkçü davranışlardan biridir.

Bu sepepten dolayı ben de Bulgaristan'da yakında yayına giren bir Türkçe gazeteyi paylaşmak isterim. Gazetenin ismi Ajans Bg'dir. Orada bağımsızca Türkçe ifade edebilirsiniz fikirlerini ya da herhangi bir şahsa, dine, etnik gruba hakaret etmeden özgürce Türkçü fikirlerinizi yazabilirsiniz. Sonuçta Bulgaristan'da 800 bine yakın Türke, 1989 yılında da Bulgar zulmüne dayanamayıp da kaçan 500 bin Türkiye'de yaşayan Türke Türkçülüğü öğretmek hayırlı bir iştir.

Gazetenin o sayfasında Turkçü Turancı linkler de verebilirsiniz. Bu şekilde genç nesli Türkçü fikirlere yönlendirebiliriz. Orada Türkçü yazılar da vardır. Bu kadar eziklikten, zulümden sonra böyle Türkçü yazıların olması hoş bir şey. Türkçü yorumlar yazmak için tam linkini de veriyorum. İşte paylaşıyorum:

“Karabağ, tüm Türk Dünyasının sorunudur”

(http://www.yalquzaq.com/wp-content/uploads/2012/11/rafet_uluturk_quba.jpg)

 BulTürk Başkanı Rafet ULUTÜRK Dünya Genç Türk Yazarlar Birliğinin Ekber Qoşalı başkanlığında yürüttüğü “Geldik, gördük, yazdık” programı çerçevesinde Kasım ayı başında Azerbaycana düzenlenen gezi sonrası şöyle bir açıklama yapmıştır:
“Türk Dünyasının Şah Damarı olan Azerbaycan Türklerine Bulgaristanın Kocabalkan, Rodop, Dağlarından ve Deliorman ovasından kucak dolusu selamlar getirdim.
“Biz Türkler devletsiz yaşamadık, yaşayamayız ve dünya devlet kurmayı bizlerden öğrenmiştir, ancak artık Türk gibi başlayıp Türk gibi bitir dedirtmeliyiz. Artık gerçek ve doğru tarihi anlatmak lazım, binlerce film yaparak, on binlerce dizi üreterek Türk tarihini dünyaya göstermemiz lazım. Her şey sabır işidir, benim Türk gençlerine üç tavsiyem olacak:
1. Hedeflerinizin sonu olmayacak;
2. Ağır şartlar karşısında düşüp yıkılmayacaksınız;
3. İnanç ve dava adına savaşırken kesinlikle mükâfat beklemeyeceksiniz.
Bedenleri ruhlara galebe çalanlar, asla büyük işler başaramazlar, ruhlar bedenlere galebe çalmalı. Bir de şahsınıza yapılan zulmü affedin ki zalim olmayasınız. Fakat Devletinize veya Milletinize yapılan zulmü hiç bir zaman asla ve asla affetmeyiniz. Muhtaç olduğunuz kudret damarlarınızdaki asil kanda mevcuttur.
Ayrıca burada 2 önerim olacak;
1. Artık Türk Dünyasının bir takvimini yapmalıyız, bu da Türk Dünyasının önemli olaylarının sıralandığı ve belirli tarihlerde anma törenlerini anımsatacak bir takvim;
2. 1950-60 yılları arasında komünizmi yaymak üzere Komünist Rusya tarafından Bulgaristana Azerbaycanlı öğretmenler gönderilmiş, fakat kısa sürede bunların Türkçülük yaptığının ve yaydığının farkına varılınca apar topar rejim tarafından geri gönderilmişlerdir. İşte bu gün Bulgaristanda Türkçülüğe hizmet eden bu öğretmenlerimizden hala sağ olanları araştırıp bulalım ve Bulgaristanda sağ olanlarla tekrar buluşturalım. Gerek Bulgaristanda, gerekse Azerbaycanda bir araya getirelim, böylece Azerbaycan Türkü ile Bulgaristan Türkünün kaynaşmasında büyük bir adım atılmış olacaktır.
Karabağ ve Hocalı soykırımı sadece Azerbaycanın problemi değildir. Bu artık tüm Türk Dünyasının ortak problemidir. Burada gördüklerimizi tüm Türk Dünyasına – kendi bölgelerimize ulaştıracağız. 200 yıldır bizim gözlerimizi kapatan Rusya artık başarılı olamayacaktır, bu dönemin sonuna gelindi.
Artık Dünyada yeni bir güç oluşuyor ve bu gücün fikri desteği ve kuruculuğu bizim hepimize görev yüklemektedir. Bu güç Türk Dünyası olacak, bu gücün bugünkü güçlerden farkı adaleti kendi çıkarına göre değil, çıkarlarını adalete göre ayarlamasıdır. Bizler Türk Yazarları şunu çok iyi biliyoruz ki, bir kalem bin silahtan üstündür. Bunu çok kısa zamanda herkes kavrayacaktır.
Buradan tüm Türk Dünyasının analarına sesleniyorum; “Çocuklarınızı yetiştirirken onları dünyayı yönetebilecek bilgi, beceri, birikim ve ahlakla donatarak yetiştiriniz. Biz bu ağır işin altından kalkamasak da, sizin büyüttüğünüz gelecek kuşaklar bu ağır yükü bulunması gerektiği olan yüksekliklere rahatlıkla taşıyacaklardır. Türk Birliğine Dünyanın ihtiyacı vardır. Bunu herkes idrak etmeli, dünyada kim adaletin hâkim olmasını isterse bu birliğe destek olup sahip çıkmalıdır. Son olarak da işgal altındaki Dağlık Karabağ, sadece Azerbaycan Türklerinin sorunu değil, bu sorun tüm Türk Dünyasının sorunudur.”

http://www.yalquzaq.com

KAYNAK: http://ajansb.blogspot.com/2012/11/karabag-tum-turk-dunyasnn-sorunudur.html

15.Türk Dünyası Gençlik Günleri ve Kurultayı başladı

(http://4.bp.blogspot.com/-fqdtqwmBuyk/UM-JIVLxYmI/AAAAAAAAPOs/g95TpeoGkxI/s1600/11.jpg)

İstanbul'da 15. Türk Dünyası Gənclik Günləri və Kurultayının açılışını Dünya Türk Gencler Birliği (DTGB) Başkanı, Ekrem Abdullayev yaptı.
Türk Konseyinin Başkanı Halil Akıncı, Azerbaycan Gencler Bakanlığı Müsteşarı İntikam Babayev, İrak Gencler-Bakanlığı Yrd. İrak milletvekili Fevzi Ekrem Terzioğlu, Bulgaristan'dan Ulusal Hak ve Özgürlük Partisi Genel Başkanı Güner Tahir, BM'nin Azerbaycan'daki temsilcisi, Büyükelçi Fikrət Akçura, İstanbul Vali Yrd. Harun Kaya ve Türk Bölgelerinden gelen başkanlar birer konuşma yaptı. Resmi açılışın ardından Türk Dünyasından gelen sanatçılar ezgiler okudu. Bulgaristan grubu adına BULTÜRK Derneği temsilcileri, İstanbul Valisi Sn.Harun KAYA, Dış Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanı Sn.Kemal YURTNAÇ, Bağıcılar Belediye Başkanı Çağrı LOKMANCI ve UHÖH Genel Başkanı Güner TAHİR'e birer plaket taktim etti.

AJANS BG
Harun Kaya, İstanbul

KAYNAK: http://ajansbg.blogspot.com/2012/12/15turk-dunyas-genclik-gunleri-ve.html

Kırcaali’nin kurtuluşu değil, işgali…

(http://2.bp.blogspot.com/-SHI80TQxVXU/UBF8hCRdDKI/AAAAAAAAHSs/TIIE-gPBYA4/s320/88.jpg)

 Kırcaali, 1. Balkan Savaşında, 21 Ekim 1912 tarihinde Bulgaristan askerlerince işgal edilmiştir. “ İşgal edilmiştir” diyorum, çünkü Kırcaali, hemen hemen tamamen Türklerden oluşan bir kasabaydı ve Kırcaali bölgesinde-Doğu Trakya’nın aksine- Bulgar ordusunca kurtarılacak kadar Bulgar yaşamıyordu ve bu bölgede Kurtarılan Türkler değil, katledilen binlerce sivil Türk olmuştur.
Bu katliamların genellikle Bulgar asıllı Domuzciev yönetimindeki ve diğer çeteciler tarafından işlendiği bilinse de, Bulgaristan düzenli ordusunun, işgal ettiği Kırcaali bölgesinde yaşayan Müslüman Türk veya Pomakların can güvenliğini sağlamak zorunluluğu vardı.
Şimdi Kırcaali’de bir kahramanlık tartışması almış başınıgidiyor… 21 Ekim 1912 tarihinde Kırcaali’yi işgal eden Bulgar ordusunun komutanı Vasil Delov mu, yoksa Kırcaali’ yi işgalden koruyamayan garnizon komutanı Ali Yaver Paşa mı? Bence her ikisi de Kırcaali’yi koruyamamıştır…
Koruyamamıştır, çünkü 2. Balkan Savaşında Jon Türklerin yönetimine geçen Osmanlı ordusuna Büyük Batılı devletlerce Meriç’in batısına geçmeme şartıkonulmuştur. Bu şart konulmasa Jon Türklerin nerede duracağını hiç kimse kestiremezdi: Kırcaali’nin ötesi mi, berisi mi?..
Ancak bu Batılı Büyük devletlerinin baskısına rağmen, Eşref Kuşçubaşı(Sencer) ve Süleyman Askeri yönetimindeki 16 subay ve 100 askerden oluşan bir grup düzenli ordudan ayrılarak Meriç’in batısına geçmiş ve halktan yeni bir ordu kurarak, 19 Ağustos 1913 yılında Domuzciyev çetesini de bertaraf ederek Kırcaali’yi işgalcilerden kurtarmışlardır. Böylece Kırcaali, içinde Dedeağaç, Gümülcine, İskeçe, Paşmaklı’nın da bulunduğu ve 31 Ağustos 1913 tarihinde kurulan Batı Trakya Türk Cumhuriyeti topraklarının içinde yer almıştır. Bu Cumhuriyet’i halk o kadar desteklemiştir ki, ordusu 30 bine kadar ulaşmıştır.
Ancak yine Batı devletlerinin baskısıyla Osmanlı devleti, Kırcaali’yi Bulgaristan’a bırakan 29 Eylül 1913 tarihli İstanbul antlaşmasınıimzalamıştır.
Yeni kurulan Batı Trakya Türk Cumhuriyeti’nin üstüne Osmanlıdevletinin baskısı da eklenince, Cumhuriyet, kendisini 25 Ekim 1913 tarihinde lağvetmek zorunda kalmıştır.
Kırcaali, Bulgaristan sınırları içine 21 Ekim 1912’de değil, 25 Ekim 1913 tarihinde savaşsız eklenmiştir.
Bugün Kırcaali Belediye Meclisinin Bulgar üyelerinin milliyetçilik kokan bir teklifi var, o da Kırcaali’yi işgal eden Vasil Delov’a fahri hemşerilik verilmesi… Ancak Türklerin çoğunlukta olduğu bir mecliste bu sömürge zihniyeti taşıyan bir teklifi onaylaması hayli şaşırtıcı olurdu.
Bunu başaramayan milliyetçi kafalar, bu sefer Kırcaali’ye yeni yapılan parklardan birisine Vasil Delov’un adının verilmesini teklif etmişler…
Şimdi birileri çıkıp, Kırcaali halkını gerçek işgalden kurtaran ve bölge halkı için kısa dönemde mucizeler yapan Eşref Sencer’in adınıyaşatılması için fahri hemşerilik unvanı veya yeni kurulan parklardan birsinin adını verilmesini teklif etse ve her iki tarafın önerisi kabul edilirse ne olur?
Birileri Vasil Delov parkına gider, diğerleri ise Eşref Kuşçubaşı parkına…
Ve…
Al sana etnik barış!...

KAYNAK: http://ajansbkose.blogspot.com/2012/10/krcaalinin-kurtulusu-degil-isgali.html

HÖH ve Biz?!

(http://2.bp.blogspot.com/-SHI80TQxVXU/UBF8hCRdDKI/AAAAAAAAHSs/TIIE-gPBYA4/s320/88.jpg)

DS (Bulgaristan eski rejimin gizli servisi) ajanlığı kesinleşen birisini…
Türk asıllı bir asker arkadaşını, “…
Türk Dilinin ve eğitiminin yasaklanmasına iyi bakmıyor…” diye DS’ye bir rapor yazarak gammazlayan birisini…
Hangi kadınla sınırlı, hangisiyle normal ilişkiye gireceğine, hangisiyle evlenebileceğine dahi DS’nin kararlarına bırakan bir görev adamını... 
Nasıl oluyor da, Biz, Bulgaristan’da yaşayan veya yaşamış olan Türkler, lider olarak görebiliyoruz? Kimden mi bahsediyorum? HÖH( Hak ve Özgürlükler Hareketi) lideri Ahmet Doğan’dan…
1990 yılında kurulan HÖH veya resmi adıyla DPS, 1985 yılında Bulgaristan’da Türklere yapılan asimilasyon politikalarına karşı mücadele için illegal olarak kurulan ve 1986 yılında deşifre edilen Türk Milli Kurtuluş Hareketi(TMKH)’nin devamıysa... Peki Ahmet Doğan gibi DS ajanı, nasıl oldu da bu hareketin lideri olabildi? TMKH kurucularından Necmettin Hak, Zahit Vahit( Öztürk) ve Mümin Mustafa’nın, aynı hareketin lideri için daha tahsilli birisini ararken, Zahit Vahit, Sofya’da sıradan bir akademisyen olarak çalışan Ahmet Doğan’ı önermesi ve bu öneriyi Ahmet Doğan’ın kabul etmesi bir tesadüfse…
Haziran 1986 yılında ilk önce Ahmet Doğan’ın ve bir hafta sonra tüm TMKH yöneticilerinin deşifre edilip tutuklanması da bir tesadüfse… Ahmet Doğan’ın 1990 yılında, HÖH lideri olması, tesadüf olmaması gerek! 1990 yılından beri, HÖH eşittir Ahmet Doğan olduğuna göre: Oylarının neredeyse tamamını Türklerden veya azınlıklardan alıp, Türk seçmenlerinin hiçbir haklarını savunmayıp, fakat Bulgaristan’daki çoğunluk için canla başla çalışan HÖH’ün, Bulgaristan’ın Avrupa Birliği ve NATO üyeliği için öncülük etmesine…
Türklerin yoğun olarak yaşadığı bölgelere hiçbir yatırım yapılmamasına ve bu bölgelerde nüfusun 3 senede 150 bin azalmasına…
1992 yılında, o ilk önüne geçilemez demokrasi rüzgarıyla, Bulgaristan’da, 100 bin Türk asıllı çocuk Türkçe eğitim görürken, bu sayının 2012 yılında 8 bine düşmesine ve bunun da devlet sırrı gibi saklanmasına… Belediyelerin tamamının HÖH’ün elinde olan Kırcaali bölgesinde, 12000 Türk asıllı çocuktan 2009 - 2010 öğretim yılında sadece 3738’i Türkçe eğitim alırken, 2012- 2013 öğretim yılında ise bu sayı daha da düşerek, 2700’lere kadar inmesine… “
 Kuyuncaklı Yusuf” un yazarının, yani Sabahattin Ali’nin doğduğu İridere merkezde, tek bir çocuğun dahi Türkçe eğitim almamasına…
1992 yılından beri Bulgaristan’da Türkçe ders kitaplarının basılmamasına… Ne demiştik? Bölünmeyelim!...
Türkiye’deki bazı göçmen derneklerini dinleyip, oylarımızı DPS’ye verelim! İridere’de Türkçe eğitim olmasa da, onların dernek faaliyet raporlarına, ”Eğridere’nin Türk asıllı Belediye Başkanı ziyaret edildi” yazmaları için yardımcı olalım... DPS’leşip, Ahmet Dogan’ laşalım! Çocuklarımızla Türkçe konuşmayalım, birbirimizi gammazlayalım, artık yatak odalarımızı da şeffaflaştıralım… 24 Aralık Sütkesiği, 26 Aralık Türkan bebek, 27 Aralık Mastanlı, 19 Mayıs Cebel mitinglerinde DPS’yi destekleyelim! Asimilasyon politikasına karşı yürüyenler çil yavrusu gibi çeşitli diyarlara dağıtılmışken, Türkan bebeğin ve beraberinde şehit düşenlerin mezarları dahi bakımsız ve otlar içindeyken, Mastanlı şehitlerinin öldükleri uğurda ve Cebel yürüyüşçülerinin amaçları doğrultusunda hiçbir şey yapılmazken, DPS’nin buralardan parazit gibi beslenmesine destek olalım…
Kırcaali’ye ikinci bir cami istemeyelim! Müslümanlar çoğunlukta olsa da, camiye ihtiyaç duymayalım, halihazırda güzelim dört kilisemiz varken Slavlaşıp- Hıristiyanlaşalım… Sokağa dökülüp haklarımızı aramayalım! Parlamentoda ağzı Bulgarca laf yapan, üstelik kayıkçı kavgası yapabilen bir milletvekilimiz olduğu için şükredelim…
Özelleştirmeden pay alamadığımız için üzülmeyelim! Özelleştirilen işyerlerinde, kadınlarımızın cüzi bir maaşla temizlikçi, yani yerel ağızla “süpürgeci”, erkeklerimizin hamal veya işçi olabildikleri için mutlu olalım…
El değiştiren malvarlıklarımızı geri istemeyelim! Malvarlıklarımıza el konulurken, şeytanın dahi düşünemeyeceği yöntemlere sadece hayran kalalım…
Gençlerimize iş, aş istemeyelim! Avrupa’da ağır şartlarda çalışabildikleri için minnettar olalım…
Çocuklarımıza Türkçe ders kitapları istemeyelim! Varsın başka dillerde eğitim alsınlar, nasıl olsa o dillerde bol bol ders kitapları olduğu için sevinç duyalım…
Bölünmeyelim, DPS sayesinde bütünleşelim! Seksenli yılların başında Şükrü Tahirov’un yazdığı gibi “ Birleşelim!”, yani Orlin Zagorov’laşalım! Bölünmeyelim, bütünleşelim! Eski hatalarımızdan ders çıkarmayalım! Kaderimizi DS ajanlarına bırakalım… Büyük görev adamının, “ Büyük Siyasetini” desteklemeye devam edelim!...

KAYNAK: http://ajansbkose.blogspot.com/2012/12/hoh-ve-biz.html

“Büzüğü sıkıysa” asimilasyonu...

(http://2.bp.blogspot.com/-SHI80TQxVXU/UBF8hCRdDKI/AAAAAAAAHSs/TIIE-gPBYA4/s320/88.jpg)

 Bugün, Bulgaristan’da asimilasyon,- bunu altını çizerek yazıyorum- devlet politikası olarak hala sürdürülmektedir. Sürdürülmektedir, çünkü bu politikalara, Bulgaristan içinde örgütlü direniş, tepki verecek Sivil Toplum Örgütleri yoktur. Dışarıda olduğu gibi, içeride de sert tepki verilseydi, her bakımdan dışarıya bağımlı olan Bulgaristan’ın böyle asimilasyon politikalarına cüret etmesi imkansızdır.
Böyle örgütlere öncülük etmesi gereken, kendini geliştirmiş aydın kişiler olması gerekmez mi? Bırakın öncülük etmeyi Bulgaristan’da aydın sayılabilecek Türk asıllıların neredeyse tamamı asimile olup gitmektedir.
Örnek mi?
Bunlardan birisi azınlıklar konusunda kitapları da bulunan prof. İbrahim Tatarlı. Şaşırdınız değil mi? Bundan 7-8 sene önce İbrahim Tatarlı’ nın davetli olduğu bir konferansta, aynı profesörün torununun Türkçe konuşamadığını gördüğümde bende çok şaşırmıştım. Hatta kendisine “Dedenin anadili de olan Türkçeyi öğrenmen lazım” diye takılmıştım, o da “Öğreneceğim”diye söz vermişti. Fakat 2006 yılında yapılan HÖH (Hak ve Özgürlükler Hareketi) Genel Kuruluna misafir olarak katılan aynı torunu gördüğümde, kendisinde, Türkçe konusunda hiçbir ilerleme göremedim…
İzlenimlerime göre, bugün, Sofya’da yaşayan ve Türkçe yazıp çizenlerin neredeyse tamamı çocuklarıyla kısmen, torunlarıyla ise Türkçe konuşmamaktadır.
HÖH yöneticileri ve milletvekillerinin de durumu farklı değildir; bunların arasında çocukları veya torunları ile Türkçe konuşanların sayısı iki elin parmaklarını geçmez.
HÖH’ün 2006 ve 2010 Genel Kurullarınada aynı hareketin lideri Ahmet Doğan’ı izleme fırsatım oldu, aynı liderin gerek yöneticilerle, gerek delegelerle Türkçe konuştuğunu görmedim veya duymadım; ancak hakkını da yemeyeyim, Erol isimli birisine “a…k ağızlı” diye takıldığına tanık oldum…
HÖH, her seçimde sadece iki kelimeden oluşan birer Türkçe cümle kullanmaktadır; bu daha önceki seçimlerde “dört dörtlük”, en son seçimlerde ise “büzüğü sıkıysa” olan cümlelerden oluşuyordu.
Acı, fakat Bulgaristan gerçeği budur… Buna isterseniz“Stockholm sendromu” deyin, isterseniz başka bir şey… İsterseniz görünen tehlike karşısında deve kuşları gibi başınızıkuma gömün, isterseniz benim gibi isyan edin…
Sonuç olarak, bugün:
- Yıllar önce asimile edilen Müslüman Pomakların torunlarının bir kısmı, kendilerini Hıristiyan hissediyorlarsa…
- Kökeni Müslüman Pomak olan papazlar, Hıristiyan misyonerlik faaliyetlerinin öncüleri oluyorlarsa…
- İbrahim Tatarlı gibi Türkçe kitaplar yazmış bir profesörün torunları Türkçe bilmiyorsa…
- Yine Türkçe şiirleri veya çeşitli kitapları basılan yazarlar, çocukları ile kısmen, torunları ile ise tamamen Türkçe iletişim kuramıyorsa…
- Bulgaristan’da Türk asıllı olup, Başbakan yardımcılığı ve bakanlık yapmış birisinin çocuğu ile Türkçe iletişim kuramıyorsa…
-Seçmenleri genellikle Türk olan bir partinin başkanı,yöneticilerinin ve milletvekillerinin büyük bir kısmı Türkçeyi sadece yaşlıanne babaları ile, çocukları ile kısmen, torunları ile ise hiç Türkçe iletişim kuramıyorlarsa…
- Bulgaristan siyasi hayatı vitrininde bulunan- ister belediye başkanı, ister sivil toplum örgütü yöneticisi olsun- tüm Türk asıllıyöneticilerinin neredeyse tamamının çocukları Türkçe eğitim almamışsa veya almıyorsa…
- 1989 yılında Türkiye’ye göç edenlerin neredeyse % 50’si, 1985 yılında empoze ettirilen Slav- Hıristiyan isimlerini- resmi evrakta da olsa- hala taşımaya devam ediyorlarsa…
- Türkiye’ye göç etmiş veya sadece Bulgaristan’da yaşayıp hiçbir yere göç etmeyen bir kısım Türk asıllının kafalarına göç veya muhacirlik o kadar işletiliyorsa ve bunların bir kısmı kendilerini “Macır” diye bir etnik gruptan zannediyorsa…
-İstanbul, Bursa, İzmir ve Türkiye’deki diğer yerleşim yerlerindeki bir kısım “Macır” düğünlerinde birileri çıkıp ağzını aça aça “… momee gizdaavaaa…”diye şarkı söylüyorsa ve birileri de buna tempo tutuyorsa…
- Bulgaristan’da yaşayan genç yaştaki Müslümanların %90’ından fazlası Fatiha süresini dahi bilmiyorsa…
Bunlar, Bulgaristan’ın azınlıkları asimilasyon konusundaki devlet politikasının başarı hanesine yazılması gerekmez mi?...

KAYNAK: http://ajansbkose.blogspot.com/2012/11/buzugu-skysa-asimilasyonu.html

Tosçalı ilk, Killi, Mestanlı...

(http://2.bp.blogspot.com/-SHI80TQxVXU/UBF8hCRdDKI/AAAAAAAAHSs/TIIE-gPBYA4/s320/88.jpg)

 Yıl 1984, Aralık ayının sonları…
Tüm dünyadaki Noel ve yılbaşı kutlamalarını fırsat bilen Bulgaristan’daki faşist zihniyet, Bulgaristan’da yaşayan Türkleri asimile etme kararını uygulamaya koyuyor…
Faşist zihniyet, bu uygulamayı, ilk önce Türklerin yoğun olarak yaşadığı Kırcaali bölgesindeki merkezden uzak küçük yerleşim yerlerinde deniyor…
Kırcaali’ye 30 km mesafede, civarın en büyük köylerinden ve sadece Türklerden oluşan Tosçalı köyü sakinleri, sıranın kendilerine de geleceğini bilerek, bu asimilasyon politikasından rahatsız olmaktadır…
Köy meydanında ve köy kahvesinde gruplar oluşuyor, bu uygulamaya nasıl bir tepki verilmesi tartışılıyor; bir grup eyleme katılmak isteyenlerin listesini yapıyor, diğer bir grup ise bu listelerin düşmanın eline geçer gerekçesiyle yırtılıp yok edilmesini istiyor…
Nihayet 23 Aralık günü, yapılan listeler yırtılıp, 24.12 1984 tarihinde Sütkesiği mevkiinde bulunan Belediye binası önünde protesto mitingi yapılması için kesin karar alınıyor; bu karara, komşu Hallar köyü temsilcileri Fehim Ömer, İsmet Abdüllaziz, Sami Ahmet’ de hemfikir oluyor…
23 Aralık Pazar günü, Sabri Kalaycı( Yılmaz), Duran Hüseyin, Recep Akif( Taşçı), Şaban Sadullah, Rıfat Ahmet(Dikme), İrfan Ahmet( Dikme), Salih Ahmet( Özertürk), Fahrı Rıfat, Aynur Ömer (Güler), Feyzi Mutaf, Duran Hüseyin, Mümin Akif( Taşçı), Salih Çolakoğlu, Şevket Aşçı, Fahri Rıfat, Hilmi Hacı Mehmet ve nice kahraman, 23.12.1984 günü, kendi Tosçalı köyünden çıkıp, dizlere kadar kar olmasına rağmen, çevresindeki Hallar, Karamustafalar, Çıraklar, Dedeler, Yusufpaşalar, Mustafacıklar, Haşallar, Ağmatlar köylerine giderek ve tabi o köylerden de katılanlarla birlikte kapı kapı dolaşıp halka, 24.12. 1984 tarihinde Sütkesiği mevkiinde protesto mitingi yapılacağı haberini duyuruyor...
24 Aralık Pazartesi günü, soğuk, kar, kış demeden on binlerce Türk,“ Biz Türk’üz, Türk kalacağız” sloganlarıyla Sütkesiği mevkiindeki Belediye binasının önüne toplanıyor…
Böyle genişkatılımlı bir direniş beklemeyen dönemin faşist zihniyeti, şaşkınlık içinde kalmış ve onların güvenlik güçleri de kalabalığı dağıtmak için silah dipçikleri, coplarla veya uzun namlulu otomatik silahlarla çevredeki ağaçların dallarına ateş açmışlarsa da halkı dağıtmakta başarılı olamamışlardır. Ancak Belediye başkanının telkiniyle halk, evlerine dağılmıştır…
Fakat ertesi günü, yüzlerce Türk tutuklanmış, işkence ile sorguya çekilmiş ve onlarcası da Belene kampına sürülmüştür.
Tosçalı’dan günlerce işkence edilerek sorgulandıktan sonra, Belene kampına sürülenler Başta Sabri Yılmaz( Kalaycı) olmak üzere, Mümin Çolakoğlu, Recep Taşçı, Duran Hüseyin ve Şaban Sadullah; Hallar’ dan Rıfat Yağcı ve Fehim Ömer; Karamustafalar’dan ise Adem, Tahsin, Yakup Yakupoğlu kardeşler olmuştur…

Ancak bu ilk Tosçalı kıvılcımında göstericilere silah çekme cüretini gösteremeyen faşist zihniyetinin canileri, bundan iki gün sonra “Öldür!” emri almışolacaklar ki, Kırcaali’nin diğer bölgelerinde yapılan gösterilerde, protestoculara uzun namlulu otomatik silahlarla ateş açarak ilk cinayetlerini işlemişlerdir…
26.12. 1984 tarihinde, Kirli yakınlarında, “ Bir Türk’üz, Türk kalacağız!” yürüyüşüne annesinin kucağında katılan ve konuşmayı yeni sökmeye başlayan 17 aylık Türkan bebek, Ayşe Molla Hasan ve Musa Yakup uzun namlulu silahlarla canice öldürülmüşlerdir ve onlarca protestocu da yaralanmıştır.
Yine 26 Aralık tarihinde başlayan ve ertesi 27 Aralık 1984 gününe sarkan, Mastanlı ve civarında yapılan “ Bir Türk’üz, Türk kalacağız!” mitinglerinde ve daha sonraki olaylarda, daha hayatının baharındaki 16 yaşındaki Mümin Ahmet, Yusuf Mehmet, Mustafa Ali, Abdülaziz Bekir, Mehmet Habil, Ali Osman Ali, İbrahim İbrahim, Mustafa İbrahim, Mustafa Osman canice öldürülmüşlerdir.
28 yıl sonra, geriye dönüp durum değerlendirmesi yapılırsa:
Bugün ilk Tosçalı kıvılcımının kahramanlarının hiçbiri memleketinde yaşamamaktadır; üç bin nüfuslu Tosçalı köyünde, bugün genellikle yaşlılardan oluşan 400 civarında nüfus yaşamaktadır; 500 İlköğretim çağındaki çocuktan, sadece 24 öğrenci kalmıştır, yani çocuk sayısı % 95 azalmıştır…
Kirli ve Mastanlı’da da durum farklı değildir…
Bursa’ya göç eden Türkan bebeğin ailesi, Bulgaristan’da yaşadıkları travmayı hala üstlerinden atamamışlardır. Türkan bebeğin babası genç yaşta vefat etmiş, 1986 yılında doğan ve aynı ismi taşıyan kız kardeşi Türkan ise, aile ortamından dolayı çağın gerektirdiği eğitimi alamamıştır…
Yine Bursa’ya göç eden Ayşe Molla Hasan’ın çocukları, çocuk yaşta annelerini kaybetmelerinin acısını üstlerinden atamamışlardır. Üstelik Bulgaristan’a, doğdukları köylerine ziyarete geldiklerinde ise, “araba hırsızlığı” suçlamasıyla devlet görevlilerince sorgulanıp hala baskı altına alınmaktadırlar…
Mastanlı şehitlerinin yakınlarının durumunun akıbeti de hemen hemen aynıdır…
Ne yazık ki, bugün, Kırcaali bölgesindeki mücadele adamları kovulmuş, faşist zihniyetinin kalıntıları ise hala görev başındadır…
Şehitlerin ve kahramanların savaştığı doğrultuda hiçbir şey yapılmazken…
Bugün, 90’lıyılların başlarında halkın baskısıyla yaptırılan kahramanlık ve şehitlik anıtları, bazılarının “Türk partisi” dediği, aslında yönetiminin neredeyse tamamının Türklere zulüm eden faşist zihniyetinin, yani eski DS ajanlarından oluşan ve onların yeni yetme beslemelerinin, beslenme yeri olması…
Olayın garip tarafıdır!

KAYNAK: http://ajansbkose.blogspot.com/2012/12/toscal-ilk-killi-mestanl.html

Tarihi Tekerrür: 64 yıl önce Bulgaristan da iki Türk uçağını düşürmüştü

(http://1.bp.blogspot.com/-fRGimOcMlq8/UEaBEXeoUuI/AAAAAAAAJUg/ihTXIL6rs5c/s1600/66.jpg)

Suriye'de uçağımızın düşürülmesi ve iki pilotumuzun şehit olması hadisesinin bir benzerini 64 yıl önce Bulgaristan ile de yaşadık.
9 Şubat 1948 günü Yeşilköy’den havalanan iki avcı uçağımız bir daha görev yerine dönmedi. Bir gün sonrasında ise Burgaz Konsolosumuz kara haberi Ankara'ya ulaştırdı: Burgaz-Sozopol yakınlarında iki uçağımız düşmüştü. Hemen Bulgaristan Dışişleri ile temasa geçen Büyükelçimize her iki uçağın da düşürüldüğü bilgisi resmi olarak da verildi.
Peki, hadise nasıl gelişti?
Yeşilköy’den havalanan iki uçağımız hava muhalefeti nedeni ile rotalarını kaybetmişler ve Bulgar sınırlarına girmişlerdi. Bulgar hudut muhafızlarının gönderdiği sinyaller sonucu 150 metreye alçalmış ve inecek alan ararken vurulmuşlardı. Pilotlardan Hv.Plt.Astsb.Çvş. Kemal Menderes olay anında şehit olurken, Üsteğmen Talat Ülkü inmeyi başararak yaralı halde Bulgarlar tarafından tutuklanır.
Türkiye Cumhuriyeti yetkilileri olay üzerine Bulgar hükümetine nota verir. Şehit pilotumuzun naaşı ile ailesine tazminat, tutuklu pilotumuzun iadesi ve uçakların tazminatı talep edilir. Oysaki Şehit pilotumuzun naaşı bile 10 gün sonra iade edilmiştir..

(http://4.bp.blogspot.com/-2zyPPDQzHbI/UEaBfp0UxnI/AAAAAAAAJUo/W-uOdGxVoc4/s1600/00.jpg)

Bulgar makamları her ne kadar o günkü hava muhalefeti olmadığını ve pilotlarımızda art niyet olduğunu iddia etse de; 9 Şubat tarihli meteoroloji raporu uçaklarımızın havalandığı sırada havanın 9/10 kapalı ve sisli olduğunu bildirir. Ayrıca uçaklarımızın hudut muhafızlarının gönderdiği sinyaller sonrası 150 metreye kadar inmeleri durumu açıkça gösterir. Kalkış sırasında depolarında bulunan benzinin de ancak bir saat 45 dakika kadar bir uçuşa izin verecek seviyede olması da herhangi bir saldırı ve izleme gibi bir amaç taşımadıklarının da farklı bir delili niteliğindedir.
Olay Türkiye'deki gazetelere yansıdıktan sonra yurt çapında mitingler düzenlenir. Bulgar Dışişleri Bakanı Kolarov bu mitingleri ve gazetelerde çıkan haberleri bahane ederek, “Uçak hadisenin iki devlet arasındaki dostluğu bozmak isteyenler tarafından kullanılmak isteniyor” şeklinde akıl almaz bir açıklama yapar. Tüm bunlar yaşanırken konu Meclis’e taşınır ve Diyarbakır milletvekili Vedat Dicleli'nin Dışişleri Bakanı Necmettin Sadak'a yönelttiği sözlü soru üzerine Bakan olayı tüm açıklığıyla dile getirir.
Şehidimiz Kemal Menderes'in naaşı nihayet 21 Şubat’ta ülkemize teslim edilir ve Edirne ile Lüleburgaz'da merasimler ile karşılanır. İstanbul'a ulaştığında ise büyük bir kalabalık eşliğinde devlet töreni ile Edirnekapı Şehitliğine defnedilir. Üsteğmen Talat Ülkü de bir gün sonrasında Türkiye'ye iade edilir.

Kaynaklar:
1-TBMM 20.02.1948 tarihli görüşme tutanağı
2- 21/22/23/25 Şubat 1948 tarihli Yeni Sabah gazetesi nüshaları

KAYNAK: http://ajansbhaner.blogspot.com/2012/09/tarihi-tekerrur-64-yl-once-bulgaristan.html
Başlık: Ynt: Bulgaristan'da Türk gazetesi
Gönderen: Atsızcı Türk - 31 Aralık 2012
Bazı arkadaşlar akıllıca Çin ile ilgili bir haberde Uygur Türklerine yapılan zulmü anlatmış, Hüseyin Nihâl Atsız'ın vasiyetini örnek vermiş.

http://ajansbg.blogspot.com/2012/12/cine-vizesiz-gidiyoruz-3-gunlugune.html
Başlık: Ynt: Oğuzdu... Macır oldu...
Gönderen: Atsızcı Türk - 31 Aralık 2012
Oğuzdu... Macır oldu...

Kader ÖZLEM

(http://3.bp.blogspot.com/-UA0Cs3pJBXc/UGrScjhkQUI/AAAAAAAAKes/6O6jr7mNsSo/s1600/KADER.jpg)

Oguzdu...

Bozoklardan Yıldızın Afşarıydı...

Karamanoglu sulalesinin bir koluyla beraber kalkıp göc eyledi Atası...

Osmancık'in Bayrağı için Evladi Fatihan oldu..

Deniz çekildi, geride kalan tuz oldu.

Mağdur oldu, mazlum oldu, MACIR oldu. Bir tek Bulgar olmadi.

Bulgaristan'da isim değiştirme kampanyasında Turk isimlerini muhafaza için hayatını kaybeden

şehitlerimizi saygıyla anıyoruz.

KAYNAK: http://ajansbkose.blogspot.com/2012/12/oguzdu-macr-oldu.html
Başlık: Ynt: Bulgaristan’da devlet eliyle Türk azınlık okulları yeniden açılmalıdır
Gönderen: Atsızcı Türk - 31 Aralık 2012
Kader Özlem: Bulgaristan’da devlet eliyle Türk azınlık okulları yeniden açılmalıdır

Bursa’da Bal-Göç Derneğinin çıkardığı 'Balkanlar’da Türk Kültürü Dergisi’nin editörü Kader Özlem, Ajans BG’ye yaptığı değerlendirmede Bulgaristan’da Türkçe anadilde eğitimin kırmızı alarm verdiğini dile getirerek, konuya yönelik acil çözümün üretilmesi gerektiğini söyledi.

Makedonya, Kosova, Romanya ve batı Trakya’daki bütün Türklerin toplam sayısının 3 katından daha fazla bir nüfusa sahip olan Bulgaristan Türklerinin, anadilde eğitim haklarının yüz kızartıcı bir durumda olduğunu söyleyen Özlem, “Türk Azınlık okullarının yeniden açılması için Türklerin oylarına talip olan ilgili siyasilerin bir an evvel harekete geçmeleri gerekir” dedi. Balkanlar’daki diğer Türk azınlıkların anadilde eğitim haklarının Türk okulları bünyesinde gerçekleştiğini vurgulayan Kader Özlem sözlerini şöyle sürdürdü: “Haftada verilen 4 saatlik Türkçe eğitim sus payından başka bir şey değildir. Zaten verilen Türkçe zorunlu seçmeli ders statüsünde. Azınlık için Türkçe zorunlu olmalı, hem de azınlığın kendi okulunda Bulgar devletinin eliyle verilmelidir. Zira söz konusu okullar uluslararası andlaşmaların doğurduğu yükümlülüklerin bir sonucudur. Jivkov’un kapattığı okulların açılmaması, asimilasyon politikasının devam ettirildiğinin göstergesidir. Bugün Türk azınlık mensuplarının önemli bir bölümü Bulgarca’yı Türkçeden daha iyi konuşuyorsa, Sofya yönetimi zamana yaydığı politikasında başarılı oluyor demektir.” Bulgar devletinin Türk azınlığa yönelik sinsi politikalar izlediğinin altını çizen Özlem, 20 yıllık süre zarfında Türk siyasilerin azınlık haklarının elde edilmesi konusunda silik bir görüntü çizdiklerini de sözlerine ekledi.

AJANS BG

KAYNAK: http://ajansbg.blogspot.com/2012/10/kader-ozlem-bulgaristanda-devlet-eliyle.html
Başlık: Ynt: Ağustos 2012'de çıkan ilk sayısı
Gönderen: Atsızcı Türk - 31 Aralık 2012
(http://4.bp.blogspot.com/-BYts87PEwrQ/UHR9QrM7dcI/AAAAAAABVpY/RUQcjbC2-CE/s1600/Ajansa-721802.jpg)
Başlık: Ynt: Bulgaristan'da Türk işadamı öldürüldü
Gönderen: Atsızcı Türk - 31 Aralık 2012
Türk işadamı öldürüldü

(http://2.bp.blogspot.com/-B76751xRNW0/UN7VEfGLHQI/AAAAAAAAQSE/kWoc3aUN5V8/s1600/555.jpg)

Filibe Popovo karayolu üzerinde restoran işleten Türk işadamı Ender Penderli (31) saldırı sonucu aldığı darbeler nedeniyle hastanede hayatını kaybetti.
Filibe Popovo yolu üzerinde bulunan ‘Zamıka’ adlı restoranı işleten Penderli’nin işletmenin otoparkında bir grup tarafından saldırıya uğradığı bildirildi. Aldığı darbeler sonucu kafasından ağır yaralanan Penderli, hasteneye kaldırılmasının ardından yarım saat sonra hayatını kaybettiği belirtildi.
Saldırıdan sonra Filibe istikametine üç araçla kaçan saldırganlar, polisin takibi sanonucu yakalandığı kaydedildi.
Polis kaynakları,  saldırganların Romanların yaşadığı Filibe'nin Stolipinovo semtinde yakalandıklarını bildiridi. Gözaltına alınan altı saldırganın cinayet suçlamasıyla hakim karşısına çıkarılması bekleniyor.

AJANS BG

KAYNAK: http://ajansbg.blogspot.com/2012/12/turk-isadam-olduruldu.html
Başlık: Ynt: Bulgaristan'da Türk gazetesi
Gönderen: Atsızcı Türk - 31 Aralık 2012
BAF, zorla isim değiştirme sırasında öldürülenlerin isimlerinin sokaklara verilmesini istiyor

(http://4.bp.blogspot.com/-AcbII6VL1XU/UNx2hC1NYXI/AAAAAAAAQJs/OLlMz21NgV4/s1600/MESTANLI.jpg)

Sivil toplum kuruluşu Bulgaristan Adalet Federasyonu, (BAF) totaliter komünist iktidar döneminde Bulgaristan’daki Türklere karşı uygulanan asimilasyon politikası sırasında baskılara karşı geldikleri için öldürülenlerin isimleri sokak adı olarak konulmasını istiyor.
BAF Başkanı Sezgin Mümin, Kırcaali iline bağlı Kirkovo ve Mestanlı ilçelerinin belediye başkanlarına birer mektup göndererek, zorla isim değiştirme sırasında komünist rejimin askerleri tarafından öldürülen Türklerin anısına sokak isimlerinin onların adlarını taşımasını talep etti.
1984 yılında başlatılan silah zoruyla isim değiştirme sırasında baskılara karşı geldikleri için iki ilçede öldürülen 11 Türkün adının sokaklara verilmesini talep eden BAF’ın mektubunda ‘isimlerini, dinini, Türklüğünü ve insanlık onurunu çiğnetmemek için hayatlarını verenlerin anısını yaşatmak istiyoruz’ deniliyor.
Mümin, 'evet, her yıl şehitlerimizi anma toplantıları düzenliyoruz, iyi de yapıyoruz ama neden hayatlarını verdikleri yerleşim yerlerinde onların adına sokak isimleri olmasın' diye sordu.

AJANS BG

http://www.youtube.com/watch?v=XQod9Vi2yhg

KAYNAK: http://ajansbg.blogspot.com/2012/12/baf-zorla-isim-degistirme-srasnda.html
Başlık: Ynt: Bulgaristan'da Türk gazetesi
Gönderen: Atsızcı Türk - 31 Aralık 2012
Türklerin partisi resmi sitesine 6 ayda sadece 2 Türkçe yazı koydu

(http://2.bp.blogspot.com/-wKLhGgrhwCg/UMjI4WH7LVI/AAAAAAAAOYo/hQwvkiT1En8/s1600/333.jpg)

Bulgaristan’da üyelerinin çoğu Türk olan Halk ve Özgürlükler Hareketi Partisi (HÖH) resmi internet sitesindeki Türkçe bölüme 6 ayda sadece 2 Türkçe duyuru yükledi.

Yaklaşık bir milyon Türkün yaşadığı ülkede okullarda Türkler için ana dil eğitiminin zorunlu mu seçmeli mi olsun tartışması sürerken müfredat kapsamındaki Türkçe Dilbilgisi ders kitapları 20 yıldır yenilenmedi.

Başkent Sofya'da bulunan Uluslararası Azınlık Araştırmaları ve Kültürel Arası İlişkiler Merkezi'nin (IMIR) araştırmasında, Türk çocuklarının anadil eğitimine ilgisinin azaldığı belirtiliyor.

AJANS BG

KAYNAK: http://ajansbg.blogspot.com/2012/12/turklerin-partisi-resmi-sitesine-6-ayda.html
Başlık: Ynt: PKK'lı Bulgaristan sınırında yakalandı
Gönderen: Atsızcı Türk - 31 Aralık 2012
PKK'lı Bulgaristan sınırında yakalandı

(http://2.bp.blogspot.com/-nxmyQ_1i3Xo/UMPXfihqjfI/AAAAAAAAOAs/p_RFVYIxpV4/s400/trrst.jpg)

Edirne merkeze bağlı Budakdoğanca köyü üzerinden Bulgaristan’a geçmek isterken yakalanan bir kişinin terör örgütü PKK üyesi olduğu ortaya çıktı.

Edinilen bilgiye göre, sabah saatlerinde Kapıkule Gümrük Sahası yakınlarındaki Budakdoğanca köyünden yaya olarak bir kişinin sınırı illegal bir şekilde geçmeye çalıştığı ihbarı alan Edirne İl Jandarma Komutanlığı’na bağlı askeri ekipler harekete geçti. Jandarma ekipleri tarafından yakalanarak üst araması yapılan kişinin terör örgütü mensubu olduğu öğrenildi. Yapılan aramada üzerinden Alman kimliği çıkan şahsın Erzurum Tekman ilçesi nüfusuna kayıtlı olan Doktor Baran kod adlı Cumali S. isimli terörist olduğu ve örgütteki çözülmeden dolayı sınırı yasa dışı yollardan çıkarak Avrupa’ya kaçmaya çalıştığı tespit edildi.

Jandarma Komutanlığı’na götürülerek burada ilk sorgusu yapılan teröristin birçok olaya karıştığı belirlendi. Terör örgütü mensubunun 8 Temmuz 2010 tarihinde Muş’un Varto ilçesinde meydana gelen ve 4 polis memurunun yaralandığı İlçe Emniyet Müdürlüğü saldırısına karıştığı öğrenildi. Şahıs sağlık kontrolünün ardından Edirne Adliyesi’ne götürülerek burada nöbetçi savcıya ifade verdikten sonra mahkemeye sevk edildi. Mahkeme tarafından tutuklanan şahıs Edirne F Tipi Cezaevi'ne gönderildi.

KAYNAK: http://ajansbg.blogspot.com/2012/12/pkkl-bulgaristan-snrnda-yakaland.html
Başlık: Ynt: Bulgaristan'da Türk gazetesi
Gönderen: Atsızcı Türk - 31 Aralık 2012
Ajans Bg'nin haberinden sonra HŞHP sitesindeki Türkçe sayfaları tekrar yayınladı

(http://3.bp.blogspot.com/-GcPUV4Wy0Vo/ULi_x-g_gaI/AAAAAAAANXQ/g_UvhOdFIw4/s320/66.jpg)

Hürriyet ve Şeref Halk Partisi, herhangi bir açıklama yapmadan kuruluşundan bir gün sonra resmi sitesindeki Türkçe bölümü kaldırmıştı. Ajans Bg'nin yayınından sonra parti yetkilileri, Türkçe bölümü tekrar sitelerinde yayınladı.

İLGİLİ HABER:
2 Aralık 2012 Pazar

Hürriyet ve Şeref Halk Partisi kuruluş toplantısından bir gün sonra sitesindeki Türkçe bölümü kaldırdı

(http://4.bp.blogspot.com/-yNiy3cR6w6Y/ULu3A6HCs-I/AAAAAAAANeA/OBLd9IcuVr8/s1600/999.jpg)

Kasim Dal ve Korman İsmailov’un Hürriyet ve Şeref Halk Partisinin dün başkent Sofya’da gerçekleştirilen kuruluş toplantısının ardından bugün partinin resmi internet sitesindeki Türkçe bölümü yayından kaldırıldı.Geçtiğimiz Cumartesi günü Sofya’da yapılan kuruluş toplantısı öncesinde partinin resmi sitesinde Türkçe bölümü mevcutken, kuruluşundan bir gün sonra herhangi bir açıklama yapılmadan kaldırıldı. Hürriyet ve Şeref Halk Partisi temsilcileri, sitedeki Türkçe bölümün neden kaldırıldığını bilmediklerini, ‘yanlış anlaşılmasın diye kaldırıldığını’ düşündüklerini belirtti.

AJANS BG

KAYNAK: http://ajansbg.blogspot.com/2012/12/ajans-bgnn-yaynndan-sonra-hshp.html
Başlık: Ynt: Bulgaristan'da Türk gazetesi
Gönderen: Atsızcı Türk - 31 Aralık 2012
Bulgar Eksarhlığı Ortodoks Kilisesi Vakfı: "50 Yıllık İşgal Sona Erdi Mallarımız İade Edildi"

(http://3.bp.blogspot.com/-9Ld7_ZDrf9I/UNxAg62FSuI/AAAAAAAAQGM/vOK_lDNk6RU/s400/555.JPG)

 İstanbul Bulgar Eksarhlığı Ortodoks Kilisesi Vakfı bir açıklama yaptı. Kamuoyunda çeşitli tartışmalara neden olan azınlık vakıfları mallarının iadesiyle ilgili Bulgar Eksarhlığı Ortodoks Kilisesi Vakfı bir açıklama yaptı. Yapılan yazılı açıklamada, "Yaklaşık 50 yıldır işgal altında olan bu arazilerden vakfımız hiçbir şekilde faydalanamamıştır. Haksız yere işgal edilen mülklerimiz Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından Bulgar Eksarhlığı Ortodoks Kilisesi Vakfı'na geri iade edilmiştir" denildi. Bulgaristan Ortodoks Eksarhlığı Vakfı, azınlıklara 1936 beyannamesinde bildirdikleri arazileri geri alma yolunu açan Kanun Hükmünde Kararname'ye (KHK) dayanarak açtığı dava sonucu Şişli Endüstri Meslek Lisesi'nin tapusunu geri almıştı. Bulgar Eksarhlığı Ortodoks Kilisesi Vakfı tarafından yapılan yazılı açıklamada "Mülkiyeti vakfımıza ait olan ve Şişli'de bulunan arazimize ilişkin bugün bazı basın yayın organlarında gerçeği yansıtmayan ve asılsız iddialar yer almıştır. Bulgar Eksarhlığı Ortodoks Kilisesi Vakfı olarak arazilerimiz üzerinde hak iddia edilmesi üzerine, kamuoyunu doğru bilgilendirmek amacıyla açıklama ihtiyacımız olmuştur. 1965 tarihinde Şişli'de bulunan vakfımıza ait arazilere dönemin yönetimi tarafından el konmuş ve üzerine kaçak inşaatlar inşa edilmiştir. Yaklaşık 50 yıldır işgal altında olan bu arazilerden vakfımız hiçbir şekilde faydalanamamıştır. Haksız yere işgal edilen mülklerimiz Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından Bulgar Ekzarhlığı Ortodoks Kilisesi Vakfı'na geri iade edilmiştir. 50 yıllık işgale son verme kararlılığını gösteren Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne müteşekkiriz. Geçmiş dönem izinsiz ve haksız kullanıma ilişkin maddi ve manevi haklarımızı saklı tutmakla beraber, Şişli'de bulunan arazilerin nasıl değerlendirileceğine ilişkin tasarruf yetkisi, mülk sahibi olan vakfımıza aittir. Dedikodulara dayandırılarak kamuoyunu yanlış bilgilendirmeye yönelik eylemlere genç kardeşlerimizin alet edilmesi hepimizi derinden üzmüştür" denildi. Azınlık Vakıflarına ait taşınmazların iadesiyle ilgili 28 Ağustos 2011 tarihinde Resmi Gazete'de yayımlanan Kanun Hükmünde Kararname'nin (KHK), yürürlüğe girmesinin ardından, azınlık vakıfları içinde yer alan Bulgaristan Ortodoks Eksarhlığı Vakfı, İstanbul'daki 11 taşınmaz için başvurmuştu. Başvuru Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından değerlendirilmişti. Bu değerlendirme sonucunda ise aralarında, iki lise ile bir yüksekokulunda bulunduğu, 7 taşınmazın Bulgaristan Ortodoks Eksahlığı Vakfı'na geri verilmesine karar verilmişti

haberler.com

KAYNAK: http://ajansbg.blogspot.com/2012/12/bulgar-eksarhlg-ortodoks-kilisesi-vakf.html
Başlık: Ynt: İlk başkaldırı ve Belene kampı...
Gönderen: Atsızcı Türk - 31 Aralık 2012
İlk başkaldırı ve Belene kampı...

(http://2.bp.blogspot.com/-MxF77ZKswxs/UNXVK7rKi8I/AAAAAAAAP-w/mZOkQ3mQOEU/s1600/666.jpg)

1984 yılının Aralık’ı,Bulgaristan Türklerinin en karanlık günlerinin başlangıç ayı olmuştur.
Bulgaristan’da geçmişte de birçok olaylar yaşanmıştı, fakat bu seferki farklı gelişmiştir.
O yıllardaki ekonomik ve politik sebepler, Bulgar ırkının çöküşünü getirdiği için,
Bulgaristan’daki otoriter rejim, Bulgaristan’daki Türk varlığının kültürel geçmişini, mirasını kökten silmenin gayretleri içine girmiştir.
Benim doğduğum ve yaşadığım Tosçalı köyünde de Türk varlığını yok etme gayretleri olmuştur.
Bu gayretlere karşı Aralık ayının ikinci yarısında, köydeşlerim güvendiği komşularla gruplar kurup çeşitli çareler arıyorlardı.
Ben güvendiğim arkadaşlarım Rıfat Dikme, Salih Mahmut Çolak,İrfan Dikme, Mümin Akif Taşçı, Salih Ahmet, İlyas Sadullah, Duran Hüseyin vs den oluşan bir çalışma grubu oluşturduk.
Bir başka çalışma grubu da Recep Akif Taşçı, Aynur Ömer, Şaban Sadullah, Şevket Aşçı vs den oluşuyordu.
Bunun sonucunda 23 Aralık 1984 Pazar günü, sabahın erken saatlerinde, tüm gruplar köy kahvesinde buluşup son bir toplantı yaptık ve toplantıda çevre köylere de haber verip, 24 Aralık Pazartesi günü için eylem kararı aldık.
Aynı gün Tosçalı’dan Salih Çolakoğlu, Recep ve Mümin Akif Taşçı kardeşler, İrfan ve Rıfat Dikme kardeşler, Salih Çolak, Salih Ahmet, ben,Şaban Sadullah, Aynur Ömer, Mustafa ve Mümin Davutoğlu kardeşler, Hilmi HacıMehmet vs; Hallar köyünden Rıfat Yağcı,Sami Ahmet, İsmet Abdülaziz, Fehim Tahir Ömer vs; Karamustafalar’dan Yakup, Adem, Tahsin kardeşler civar köyleri tek tek gezerek ertesi gün yapılacak yürüyüş için bilgi verdik.
24 Aralık Pazartesi günü, diz boyu kar, soğuk bir hava. Tosçalı köyünden Sütkesiği’ne giden yol insan seli, gözlerim yaşarıyor…
Duygulanıyorum… Türklüğüm için ölüm vız gelir!
Dini bütün, Türklüğünü sahiplenmiş 5 binden fazla insan, Sütkesiği’ ne girmeden önce, önleri rejimin güvenlik güçleri tarafından kesiliyor...
Elleri boş yürekleri Türklük sevdası ile dolu insanlar, canlı canlı uzun namlulu silahlara karşı vücutlarını siper ediyorlar… Türklük uğruna…
Bu arada çevremiz güvenlik güçlerince sarılmış, halk dipçikleniyor, ağaçların dallarına ateşaçılıyor, Belediye Başkanımız Şaban Hüseyin, başlarındaki zatla tartışıyor ve diyor ki, “ Ateş etmeye hakkınız yok…’’ Bu esnada tutuklananlar oluyor, onların serbest kalmaları için halk mücadele veriyor ve başarıyor.
Bu olaylardan sonra Kırcali’ye gittim, iki gün sonra köye döndüğümde tutuklamalar olduğunu ve arandığımı öğrendim, evimiz aranmış,kardeşlerim sorguya alınmış ve dövülmüş, bunları duyduktan sonra, daha fazla zarar görmemeleri için teslim oldum.
27 Aralık saat 16:00 sularında Sütkesiği’ ne götürüldüm, burada aşağılanıp, dövülerek sorgulandım, sonra da cezaevi aracıyla Kırcali’ye götürüldüm, daha doğrusu bir cezaevi arabasından başka bir cezaevi arabasına nakledildim.
Cezaevi aracına bindirildiğimde Tosçalı köyünden Recep Taşçı, Şaban Sadullah, Duran Hüseyin, Hallar’dan Rıfat Yağcı ve diğer bölgelerden toplam 20 kişi yola çıkarıldık.
Karanlık çökmüştü, nereye götürüldüklerini bilmeyen insanlar, ikişer üçer birbirlerine kelepçelenmiş, bindirildiğimiz aracın egzoz borusundan ise içeriye duman giriyor ve adeta boğuluyoruz. Hayli yol aldıktan sonra, tıkıldığımız cezaevi aracı duruyor. Dışarıdan gelen konuşmalarla ürperiyoruz:
“Albay yoldaş, bunlara bu kadar masraf yapmamıza gerek yok, emir verin şuracıkta kurşuna dizelim...”
Arkadaşlardan birisi araba kasasındaki bir delikten dışarıya baktıktan sonra,”Dışarıdaki çeşmeyi tanıdım, bu çeşmenin musluğu ateş veya alev biçiminde, ben buralardan daha önce de geçtim, burası Hainboğaz geçidi” dedi ve ekledi, “Bizi ya Belene adasına veya Lovça cezaevine götürüyorlar.”
Araç yeniden hareket etti ve gece boyu yol aldıktan sonra durdu.
Cezaevi arabasından, teker teker indirildik 4’erli veya 5’erli sıraya dizildik.
Başımı kaldırıp baktığımda, demir kapının başında, “BELENE CEZAEVİ” yazıyordu.
Arama tamamlandıktan sonra, 2 katlı binanın birinci katındaki hücrelere yerleştirildik.
Burada dikkat çeken iki koğuşun kapısının başında “Predsmırtno”yazılıydı, yani “İdamdan önce” koğuşu anlamında…
28 Aralık 1984, saat 4:00, hücrede köydeşim Şaban Sadullah ve Kirli’den 4 kişi daha var. İlk dikkatimi çeken şey, hiç birinde korku veya tedirginlik olmamasıydı. Oysa hiçbirimizin akıbeti belli değildi, hepimiz açtık, 2 gün boyunca hiçbir doğal ihtiyacımız karşılanmamıştı. Koğuşun içi soğuktu, ranzalarda bir eski döşek, birer de battaniye vardı. Bir ara kapıya dikilen bir gardiyan “büyük tuvalet ihtiyacı olan” diye seslendi, fakat kimse dışarıçıkmadı.
Bir müddet sonra kapıaçıldığında, güya yemek için soğuktan donmuş ekmek ve bir parça da soğan verildi.
Yılbaşı gecesi üst kattaki hücrelerde bir hareketlilik oldu. Anlaşılan grup halinde yeni tutuklular getiriliyordu.
Yılbaşından sonra ayrı hücreye konuldum, gündüz veya gece hep sorguya çekildim,
“Neden ilk siz?”, “Kime çalışıyorsun?”, “Verici, alıcı, nerede?”,“Hangi istihbarata çalışıyorsun?’’, “Bu teşkilatı yaratmak için parayı kim ve nerede verdi?”, “Diğer arkadaşlarına kaç para verdin, bu parayı silah alımında kullandın mı?’’…
Bekledikleri cevapları alamayınca fiziksel saldırı, zorla hap ve ilaç içirmeler oluyordu. Verilen ilaçlardan sonra insanın üstüne bir kırgınlık çöküyor, morali bozuluyor, vücut o kadar yıpranıyor ki kendisini taşıyamaz hale geliyor. Bu moral bozukluğunu ve vücut kırıklığını koridorlarda diğer tutuklularda da görüyorum. Böylece sürüp giden günlerin ardından tam 6 ay boyunca tekli hücrelerde kaldım. Daha sonra 2. bölge denen, 500’den fazla tutuklunun olduğu yere götürüldüm.
Bulgaristan’ın her bölgesinden getirilen bu insanlar, gruplar halinde çeşitli işlerde, kimileri adanın dışında, kimileri de ada içinde çalıştırılıyordu. Bana ise çeşitli gruplarla tarlada mısır, bağ çapasıkazdırdılar, hatta bir ara kereste taşıttırdılar.
İki yıllık Belene eziyetinden sonra, 1987 yılının ilk aylarında Plevne’nin Strejerovo diye bir köyüne sürgün edildim. 1988 yılının son aylarında serbest bırakıldım ve doğup büyüdüğüm Tosçalı köyüne döndüm.
Mayıs 1989 yılında da zorunlu göçe tabi tutularak sınır dışıedildim.
Biz Belene kampında yatanlar Mümin Çolakoğlu, Recep Taşçı,Rıfat Yağcı, Fehim Tahir Ömer, Duran Hüseyin, Şaban Sadullah, Yakup, Adem ve Tahsin Yakup kardeşler ve ben Sabri Yılmaz, totaliter rejime karşı yapılan 24.12.1984 yürüyüşünün acılarını çekenler, fakat öne çıkarılan isimleri de olduk.
Oysa bu yürüyüş, adı anılmayan binlerce insanın, Türklük adına yaptıkları kahramanca bir hareketti.

Sabri Yılmaz

KAYNAK: http://ajansbg.blogspot.com/2012/12/ilk-baskaldr-ve-belene-kamp.html
Başlık: Ynt: Bulgaristan'da Türk gazetesi
Gönderen: Atsızcı Türk - 31 Aralık 2012
Türkan Çeşme

(http://4.bp.blogspot.com/-jtH6iKxLTnw/UNuk2d87P4I/AAAAAAAAQEc/A8GV6sXWTkU/s1600/555.jpg)

(http://4.bp.blogspot.com/-MUNMQ8ngPMU/UNuMWQ5mqiI/AAAAAAAAQCs/mx107Pesth8/s1600/55.jpg)

Sanki Allah kötü haberin müjdesini vermek istercesine, fırtınalı karlı bir kış günüydü.
Mahsum ve günahsız Türk halkı kendi doğal haklarını savunmak için bir araya toplanmak peşindeydi. Tüm Türk halkı savaşa gidermiş gibisine çeşitli sloganlar atarak yürüyüşe geçti. Biz Türk’üz Türk öleceğiz, Kahrolsun komünizm rejimi.
Sanki mezarlardan Atalarımız sesleniyordu. Şimdiye kadar biz esir olmadık ve sizlerde olmayın, biz kırıldık ama ezilmedik. Bizlerde ezilmeye pek niyetli değildik nasıl olsa Türk’üz.
Çocuklar, neneler, dedeler, babalar. Anneler bebeklerini beşiğe bırakıp koşuyordu. Zalim ve imansız Bulgaristan’da Totaliter rejimi bunu anladı ve polisini, ordusunu bize Türklere karşı mobilize etti. Savunmasız ve masun kadın çocuk yaşlı halka VUR emrini verdi. Vurulan kahraman canını ortaya koymuş Türk halkıydı.
Ne yazık ki onların arasında Ayşe bacımız vardı insan, çocuk ve anne sevgisi ile dopdolu bir kadındı. Sevdiği bebeğini evde bırakamadı bağrına basıp Türkan bebeğini kucağına alarak beraber yürüdü, belki de bebeğe kıyamazlar diye düşünmüştü. Ama maalesef korkudan gözü kanlanmış Bulgar Totaliter polisi aksine kanlı silahını kaldırıp, annesinin bağrında olan habersiz Türkan’ı alnından vurdu. Bir anda dünya Ayşe bacımızın üzerine yıkıldı.
Bebeğine baktı sanki Türkan’ımızın gözleri konuşuyordu. Anneciğim üzülme ben bir melek olarak cennet köşelerinde uçuyorum. Ayşe bacımız derin nefesini aldı bebeğini sırım sımasak bağrına bastı yoluna devam etti.
Türkan’ımızı bu dünyada edebiyen yaşata bilmemiz için ve Türk Milletinin esir düşmeyeceğine tüm dünyaya bir kere daha kanıtlamak için burada yaşayan Türk Halkı Türkan çeşme Anıtı yapılmıştır.
Bu anıt Türklüğün-Müslümanlığın özgürlüğün, barışın simgesidir.
Her yıl dönemi büyük mevlitler ve törenler binlerce insanın huzurunda kutlanmaktadır.
Türk-Müslüman halkı olarak Bulgaristan Türkü olarak Türkan meleğimizle gurur duyuyoruz.
Allah herkese nasip etmez böyle meleği. Buraya gelen tüm Müslümanların bu kutlamalarını yaşatmasını ve Türkan meleğimizin cennetten gönderdiği o hayırlı suyu tatmasını gönülden dileriz.

Rafet ULUTÜRK

KAYNAK: http://ajansbg.blogspot.com/2012/12/turkan-cesme.html
Başlık: Ynt: Bulgaristan'da Türk gazetesi
Gönderen: Atsızcı Türk - 31 Aralık 2012
Ataka HÖH'ün kapatılmasını istiyor

(http://2.bp.blogspot.com/-ZjaJJoQ4wpI/UJv6YU9VEKI/AAAAAAAAMGc/9CSAEAT5Pok/s1600/4444.jpg)

Ataka Partisi, parlamento üyeleri arasında, Anayasa Mahkemesi'nin Hak ve Özgürlükler Hareketi Partisi'ni kapatması için imza kampanyası başlattı. İmza kampanyasının sebebi ise Hak ve Özgürlükler Partisi lideri Ahmet Doğan'ın Balkan Savaşları'nı 1980'lerin sonunda Komünist Parti tarafından Türklere uygulanan asimilasyon sürecine benzetmesi. Ataka lideri Volen Siderov, ülke basınını Hak ve Özgürlükler Partisi açıklamalarını boykot etmeye de çağırdı. Ataka lideri, Ahmet Doğan'ın açıklamalarının Osmanlı Devleti ve Türkiye Cumhuriyeti'nin bakış açılarını yansıttığını belirterek bunun tartışmasız biçimde Yeni Osmanlıcı bir yaklaşım olduğunu söyledi.

AHMED DOĞAN NE DEMİŞTİ?

http://www.youtube.com/watch?v=W0PpG0qH_RY

KAYNAK: http://ajansbg.blogspot.com/2012/11/ataka-hohun-kapatlmasn-istiyor.html
Başlık: Ynt: Bulgaristan'da Türk gazetesi
Gönderen: Atsızcı Türk - 31 Aralık 2012
Siderov, Kırcaali'nin ismini değiştirmek istiyor

 Aşırı sağ Ataka Partisi lideri Volen Siderov, Cumhurbaşkanı Rosen Plevneliyev'e bir mektup göndererek, Kırcaali şehrinin ismini General Vasil Delov yapmasını istedi. Siderov, anayasada Cumhurbaşkanına böyle bir yetkiyi veren madde bulunduğunu belirterek, Kırcaali'nin adının Delovgrad olması gerektiğini savundu.
Siderov, bundan iki ay öncede Cumhurbaşkanı Plevneliyev'e mektup göndererek Musala Dağı'nın ismini de değiştirmesini istemişti. Ancak Siderov isim değişikliği konusundaki taleplerine şimdiye kadar Cumhurbaşkanı'ndan yanıt alamadı.
AJANS BG

KAYNAK: http://ajansbg.blogspot.com/2012/11/siderov-krcaalinin-ismini-degistirmek.html
Başlık: Ynt: Bulgaristan'da Türk gazetesi
Gönderen: Atsızcı Türk - 31 Aralık 2012
Irkçıların Sofya'da Cami Cemaatine Saldırısı İle İlgili 7 Kişi Hakkında İddianame Hazırlandı

Bulgaristan'da ırkçı ve aşırı milliyetçi ATAKA partisi militanlarının
20 Mayıs 2011 tarihinde başkent Sofya'da Banya Başı camisinde namaz
kılanlara karşı düzenlediği saldırı ile ilgili 7 kişi hakkında
iddianame hazırlandı.

İçişleri Bakanı Tzvetan Tzvetanov, parlamentoda gazetecilere yaptığı
açıklamada, birçok Türk ve Müslümanın yaralandığı olayla ilgili toplam
7 saldırgan hakkında dava açılacağını bildirdi.

Yaklaşık 10 aydır süren soruşturma hakkında ayrıntılı bilgi vermeyen
Tzvetanov, sanıkların kimliklerinin video görüntüleri ile
fotoğraflardan tespit edildiğini söyledi.

ATAKA Partisi lideri Volen Siderov'un öncülüğünde 20 Mayıs 2011
tarihinde cami önünde toplanan parti taraftarları Cuma namazını kılan
cemaate önce sözlü tacizinde bulunmuş, daha sonra da taş ve sopalarla
saldırmıştı. Olayda onlarca Müslüman yaralanmıştı.

Büyük siyasi ve toplumsal tepkiye neden olan ırkçı eylem daha sonra
parlamento tarafından kabul edilen bir bildiri ile kınanmıştı.

AA

KAYNAK: http://ajansbg.blogspot.com/2012/03/irkclarn-sofyada-cami-cemaatine-saldrs.html
Başlık: Ynt: Ataka Partisi lideri Volen Siderov yine şov yaptı
Gönderen: Atsızcı Türk - 31 Aralık 2012
Ataka Partisi lideri Volen Siderov yine şov yaptı

(http://4.bp.blogspot.com/-rhwzBcJTnCI/UKaBoDwwyHI/AAAAAAAAMj8/h8BAnBa3hTw/s1600/44.jpg)

 Bulgaristan'a iki günlük resmi ziyaret amacıyla gelen Türkiye Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, başkent Sofya'nın Aleksandar Nevski meydanında askeri törenle karşılandığı sırada Siderov ve Ataka milletvekilleri Pavel Şopov, Desislav Çukolov  ve Ventsislav Lakov ‘Türkiye’nin bize 10 milyar borcu var’, ‘Bizi 5 asır kesenlerle silah arkadaşı olamayız’, ‘Boyko, bizi Erdoğan’ın savaşına bulaştırma’ yazılı pankartlar açtı.

Karşılama töreninde bulunan korumalar, Ataka milletvekillerinin etrafını sararak İsmet Yılmaz’a yakınlaşmalarına izin vermedi.

AJANS BG

KAYNAK: http://ajansbg.blogspot.com/2012/11/sr-sag-ataka-partisi-lideri-volen.html
Başlık: Ynt: VMRO partisi Türkçe yer isimlerinden rahatsız oldu
Gönderen: Atsızcı Türk - 31 Aralık 2012
VMRO partisi Türkçe yer isimlerinden rahatsız oldu

Varna İlçe Meclisinde, çoğunluğunu milliyetçi VMRO ve diğer siyasi partilerden  oluşan bir grup , Türkçe yer isimlerinin Bulgarcaları ile değiştirilmesi amacıyla bir isim listesi sundu. Listede, Varna İlçe sınırları içerisinde adları değiştirilmesi teklif edilen 220 coğrafi alan bulunuyor. Bulgaristan’ın en büyük gazetelerinden biri olan ‘Trud’ milliyetçilerin isim değişikliği ile ilgili haberi ‘Varna’da Türk yer isimlerine karşı 'soyadönüş' başlıyor’ başlığı ile verdi.

DAHA ÖNCE STARA ZAGORA’DA DENENDİ

Milliyetçi VMRO partisinden meclis üyeleri, bir yıl önce de Stara Zagora bölgesindeki çoğrafi alanların Türkçe isimlerinin Bulgar isimleriyle değiştirilmesini istemişti.

http://www.youtube.com/watch?v=rsR60QsjPvg

KAYNAK: http://ajansbg.blogspot.com/2012/05/vmro-partisi-turkce-yer-isimlerinden.html
Başlık: Ynt: VMRO, ‘Muhteşem Yüzyıl’ dizisinden korktu…
Gönderen: Atsızcı Türk - 31 Aralık 2012
VMRO, ‘Muhteşem Yüzyıl’ dizisinden korktu…

Aşırı sağ VMRO partisi, Sofya metrosundaki ‘Muhteşem Yüzyıl’ dizisinin reklam posterlerini kendi hazırlattığı afişlerle kapattı.

(http://1.bp.blogspot.com/-BC4T221vu_M/ULpyPLfqRuI/AAAAAAAANcU/eibkPedBK_4/s1600/6666.jpg)

Metrodaki vagonlarda bulunan ‘Muhteşem Yüzyıl’ dizisinin reklamının yapıldığı posterlerin üzerine ‘Nisan 1876’yı Hatırlayın’ yazılı afişler yapıştıran VMRO yandaşları, dizinin TV7 adlı özel televizyon kanalında gösterilmesine karşı çıkarak adının ‘Muhteşem Yüzyıl’ değil, ‘Utanç Yızyılı’ olması gerektiğini kaydetti.

AJANS BG

KAYNAK: http://ajansbg.blogspot.com/2012/12/vmro-muhtesem-yuzyl-dizisinden-korktu.html
Başlık: Ynt: 'Radikal İslam' davasında 3.duruşma gerçekleştirildi
Gönderen: Atsızcı Türk - 31 Aralık 2012
'Radikal İslam' davasında 3.duruşma gerçekleştirildi

(http://1.bp.blogspot.com/-3tyJ1TyoNVA/UFh4ygTRrCI/AAAAAAAAKEo/2HyN-TiVCZo/s400/66.jpg)

Bulgaristan'da yasa dışı kabul edilen İslam Vakfı'na üye olmak ve "radikal İslam öğretisi" yapmakla suçlanan 13 kişinin yargılandığı davanın 3. duruşması yapıldı.

Bulgaristan'ın Pazarcık kentindeki mahkemede yapılan duruşmada, 3'ü kimliği gizli tutulmakta olan toplam 6 tanığın ifadesi alındı.

"Yasa dışı bir örgütün üyeliğini yapmak" ve "radikal İslam öğretisi yaymak" iddiasıyla yargılanan sanıkların da hazır bulunduğu duruşmada, sanık avukatları yasal prosedürlerin titizlikle uygulanması ve sanıkların haklarından tam olarak yararlanabilmeleri gerektiğine vurgu yaptı.

İslam Vakfı'nın Bulgaristan'daki temsilcileri olarak gösterilen sanıklar hakkında açıklama yapan Bulgaristanve Suriye çifte vatandaşı Muhaffak Alsad, Devlet Milli Güvenlik Ajansı'ndan (DANS) baskı gördüğünü belirterek Bulgarca çeviri yardımı istedi.

Sanıklardan eski Smolyan Müftüsü Ali Hayreddin, Bulgaristan'daki Müslümanların asla gerçek haklara sahip olmadıklarını söyledi.

Ali Hocaoğlu adlı diğer bir sanık ise, "Bu dava yüzünden Bulgaristan'da eski Yugoslavya'da yaşanılanlar tekrarlanırsa suçlusu biz olmayacağız" dedi.

Gün boyu süren duruşmanın ileri bir tarihe ertelendiği öğrenildi.

-Müftülük sanık yakınlarını sakinleştirmeye çalıştı-

Davanın neden olduğu gerginlik nedeniyle yüze yakın polis Pazarcık Bölge Mahkemesi çevresinde sıkı güvenlik önlemleri aldı.

Sanıkların akraba ve yakınlarından oluşan yaklaşık 100 kişilik bir grup, duruşmayı izlemelerine izin verilmemesini eleştirdi.

Bulgaristan Müslümanları Başmüftülüğü'nü temsilen mahkeme binası önüne gelen Başmüftü Yardımcısı Birali Mümün, sanık yakınlarını sakinleştirmeye çalışarak, çevredeki ırkçı göstericilerin provokasyonlarına karşı uyardı.

Birali Mümün, AA muhabirine yaptığı açıklamanda, "Burada toplanan Müslümanlar protesto gösterisi yapmıyor. Yargılanmakta olan 13 kişinin yakınları ve akrabaları olan bu insanlar, onlara sadece manevi destek vermeye çalışıyor. Bu insanlar endişe ve sabırsızlıkla yakınları hakkında yapılan hukuki çalışmalarının sonucunu beklemektedir" dedi.

-Irkçı grupların gösterisi-

Öte yandan, ırkçı görüşleriyle bilinen bazı gruplar mahkeme önünde protesto gösterisi düzenledi.

Bulgar parlamentosunda 10 sandalyeyle temsil edilen ATAKA partisinin lideri Volen Siderov, yaklaşık 100 taraftarına seslenerek, Bulgaristan Müslümanlarını ve hükümeti hedef alan bir konuşma yaptı.

Siderov,Bulgaristan Başbakanı Boyko Borisov'un Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a "dostum" ve "kardeşim" şeklindeki hitap etmesini kabul edemeyeceklerini söyledi.

Bulgaristan Ulusal Kurtuluş Cephesi (NFSB) adlı diğer aşırı milliyetçi grup da, yaklaşık 300 kişiyle mahkeme binası yakınında ayrı bir miting düzenledi.

Protestocu gruplar daha sonra Pazarcık sokaklarında Türkiye, Müslümanlar ve Bulgar hükümeti aleyhinde sloganlar atarak dağıldı.

AA

KAYNAK: http://ajansbg.blogspot.com/2012/10/radikal-islam-davasnda-3durusma.html
Başlık: Ynt: Bulgaristan'ın 'kırmızı çizgileri'
Gönderen: Atsızcı Türk - 31 Aralık 2012
Bulgaristan'ın 'kırmızı çizgileri'

Nahit Doğu

(http://www.kircaalihaber.com/tr_haber_images/nahid_dogu_002.jpg)

 Bilirsiniz, her ülkenin dış politikasında kırmızı çizgileri vardır. Olması da gerekir. Ancak önemli olan o çizgilerin nekadar korunabildiği ve korunması için ne yapıldığı.  Korunamayan, direnilemeyen kırmızı çizgiler inandırıcılığını yitirir. Gerektiğinde mücadelesi verilemeyen sözkonusu kırmızı çizgiler inanırlığını kaybeder ve kendiliğinden rengi silinir.  Örnekleri yok değil...

Bulgaristan da kendi kırmızı çizgilerini belirlemeye soyunuyor. Dışişleri Bakanı Nikolay Mladenov, komşu ülkelere yönelik kırmızı çizgilerin netleştirileceğini ve bir belgede tasdikleneceğini söyledi. Tabi Bulgaristan’ın kendi kırmızı çizgilerini çizmesi iki günde olmayacak. Mladenov da bunun farkında. Tartışılması, çeşitli kesimlerden görüş alınması ve en önemlisi de geniş çaplı bir uzlaşı gerekecek.

Aslında Bulgaristan’ın kırmızı çizgileri tespit edilirken genelleme yapılacak ve somut konular bu çizgilerin kapsamı dışında kalacak. Kısacası dış politikada komşu ülkelerle ilgili ilişkilerde temel prensipleri kapsayacak ancak somut konular belirtilmeyecek. Amaç dönemsel siyasi ve ekonomik gelişmelerin oluşturulacak kırmızı çizgilere takılmaması.

Kırmızı çizgilerin çiziminde ilk adım önümüzdeki hafta Balkan ülkelerinde görevli büyükelçilerin Sofya toplantısında atılacak. Şimdilik Bulgaristan’ın kendi kırmızı çizgilerini tespit çalışması nezaman biter ve belgeye dökülür belli değil.

Peki, küçük bir ülkenin kırmızı çizgileri de küçük mü olur?

Olmayabilir, çünkü bir ülkenin ne kadar küçük olduğu değil, komşularının ne kadar büyük olduğu önemli. 1990 yılına kadar varolan iki kutuplu dünyada Bulgaristan için geçerli reçetenin Moskova’da yazılanıdı ve kendisine kırmızı çizgi çizmesine müsade yoktu. Öteki kutupta olan Türkiye ve Yunanistan gibi komşu ülkelerle ilişkilerinde Moskova’da çizilen kırmızı çizgilere uymak zorundaydı. Çizgilerin korunması da yine Moskova’ya aitti.

Halihazırda Avrupa Birliği’nin üyesi olan Bulgaristan’ın tespit edeceği kırmızı çizgilerini koruyup koruyamayacağı ise o çizgilerin nekadar kırmızı olacağına bağlı.
Bekleyip göreceğiz.

KAYNAK: http://ajansbkose.blogspot.com/2012/09/bulgaristann-krmz-cizgileri.html
Başlık: Ynt: Bulgaristan'da Türk gazetesi
Gönderen: Atsızcı Türk - 31 Aralık 2012
Bulgar medyası ülkedeki Türklere sansür uyguluyor

(http://2.bp.blogspot.com/-reYB3hI_tCE/UEemZH9wscI/AAAAAAAAJW0/IbF5AW5l50c/s1600/uu.jpg)

Mestanlı’da bugün ilahiyat lisesinin hızmet binasının açılışı vardı. Açılışı Türkiye’nin Diyanet İşleri Başkanı yaptı. Katılanlar arasında Bulgaristan Bakanlar Kuruluna bağlı Din İşleri Müdürü, Kırcaali Vali Yardımcısı, Türkiye’nin Sofya Büyükelçisi ve daha çok sayıda konuk vardı. Ancak Bulgar medyasından sadece iyi bildiğimiz Skat Televizyonu oradaydı. Ne Kırcaali’deki yerel basından birileri, ne de ulusal medyaların muhabirleri açılışı izlemeye gelmedi. Tabi muhabirlerin bir suçu yok, Medyaların yönetimleri haberi istemeyince açılışı izlemeye neden gelsinler.

İlahiyat lisesinin açılışı sadece bir örnek. Bulgar medyası ülkedeki Türklerin kültürel hayatıyla ilgili gelişmeleri haberleştirmeyi sevmiyor. Bu yönde gizli bir sansür uygulanıyor. Sıradan okuyucunun, dinleyicinin ve izleyicinin bu gizli, sansürün farkına varması biraz zor. Sansürün boyutunu anlamak için günlük haber akışının detayları, haberin zamanlaması ve sunuş biçimlerinin yoğurulduğu Bulgar medyalarının haber merkezlerini iyi tanımak gerekiyor. Örneğin, Türklerin en yoğun yaşadığı Kırcaali’de yerel gazeteler manşetlik bir haberi, Bulgarlardan çok Türkleri ilgilendirdiği için birinci sayfaya çıkarmıyor. Nedeni gizli sansür.

Bu sansürü devletin uyguladığını sanmayın. Sansür, medya yöneticilerinin beynindeki önyargıdan kaynaklanıyor. ‘Bizden değil’ düşüncesi onları sözkonusu gizli sansüre itiyor.

Ancak ‘bizden değil’ anlayışı tek taraflı kalmıyor. Sofya’daki medya yöneticisi Kırcaali’nin ve ya Razgrad’ın bir köyündeki Memet’in haberini görmezden gelirse, Memet de onun medyasını görmezden gelir. İşte Türklere karşı uygulanan gizli sansür karşılıklı görüşü engelliyor.

Sonra yine aynı medya yöneticileri, Türklerin haberlerine yer vermeyen medya yöneticileri, Bulgaristan’daki Türklerin İstanbul’dan yayın yapan Türk televizyon kanallarını çanak antenlerle izlemesini de sevmiyor.
Merhaba komşu ve Skat TV’ye teşekkürler!

KAYNAK: http://ajansbkose.blogspot.com/2012/07/bulgar-medyas-ulkedeki-turklere-sansur.html
Başlık: Devlet Bahçeli’nin fotoğrafı önünde poz verdi başına dert açtı
Gönderen: Atsızcı Türk - 01 Ocak 2013
Milliyetçilik deyince çoğu insab bunu MHP ile sınırlandırır, sanki milliyetçiliğin tek simgesi MHP sanır. Bu yüyden de Bulgaristan'da 27 yaşındaki bir imam, Bozkurt işareti yapıp Devlet Bahçelinin posteri önünde poz vermiştir. Bundan dolayı da başı derde girmiştir. işte ilgili haber:

Devlet Bahçeli’nin fotoğrafı önünde poz verdi başına dert açtı

(http://3.bp.blogspot.com/-3hhylGyCa4E/ULi9wIlXITI/AAAAAAAANXI/OQjUlRDH1Js/s400/BOZKURT.jpg)

Şumnu’nun Baykovo Köyü imamı Tahir Tahirov’un (27) MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin posteri önünde resim çektirmesi başına dert oldu.
 Ulusal yayın yapan Nova TV, Tahirov’un MHP posterleri önünde fotoğraf çektirmesi ve bu fotoğrafları Facebook profilinde yayınlamasını ‘Şumnulu imam Bozkurt işaretleri önünde fotoğraf çektiriyor’ başlıklı haberle duyurdu. Ardından birçok Bulgar medyası da aynı habere yer verdi. Tahirov’un Bozkurt işareti yaparak Devlet Bahçeli’nin posteri ve MHP bayrağı önünde çektirdiği  fotoğtaflar nedeniyle bölge müftülüğü gerekli soruşturmanın yapılacağını açıkladı.

AJANS BG

KAYNAK: http://ajansbg.blogspot.com/2012/11/devlet-bahcelinin-fotograf-onunde-poz.html
Başlık: Ynt: Bulgaristan'da Türk gazetesi
Gönderen: TARDU KAĞAN - 02 Ocak 2013
Tarih,Türk e ihanet ve hıyanette bulunan toplumların tekerrür eden örnekleri ile doludur.Bugün Bulgarstan adı verilen topraklar,aslında Türkiyenin halihazırda sınırlarını yeniden ata toprakları ile birleştirmeye yüz tutmuş bir garp vilayeti konumundadır.Nüfusun 3 te 2 si Türk olan bu devlet,ordusu ve düzenli bir askeri gücü olmayan,genç nüfusunu ab nn köle pazarlarında kaybetmiş,köftehor dye tabir edilen bir avuç balkan eskisinden ibarettir.Bulgarstanda yaşayan soydaşlarımızda,Bosna gibi,ata toprakları ile yeniden kaynaşıp bütünleşmenn özlemi içerisindedir.Tanrı,Altaylardan Tuna ya,turan coğrafyasında buluşmayı nasip etsin.
                                                                                                                                            TTK!
Başlık: Ynt: Bulgaristan'da Türk gazetesi
Gönderen: TARDU KAĞAN - 02 Ocak 2013
Milliyetçilik deyince çoğu insab bunu MHP ile sınırlandırır, sanki milliyetçiliğin tek simgesi MHP sanır. Bu yüyden de Bulgaristan'da 27 yaşındaki bir imam, Bozkurt işareti yapıp Devlet Bahçelinin posteri önünde poz vermiştir. Bundan dolayı da başı derde girmiştir. işte ilgili haber:

Devlet Bahçeli’nin fotoğrafı önünde poz verdi başına dert açtı

(http://3.bp.blogspot.com/-3hhylGyCa4E/ULi9wIlXITI/AAAAAAAANXI/OQjUlRDH1Js/s400/BOZKURT.jpg)

Şumnu’nun Baykovo Köyü imamı Tahir Tahirov’un (27) MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin posteri önünde resim çektirmesi başına dert oldu.
 Ulusal yayın yapan Nova TV, Tahirov’un MHP posterleri önünde fotoğraf çektirmesi ve bu fotoğrafları Facebook profilinde yayınlamasını ‘Şumnulu imam Bozkurt işaretleri önünde fotoğraf çektiriyor’ başlıklı haberle duyurdu. Ardından birçok Bulgar medyası da aynı habere yer verdi. Tahirov’un Bozkurt işareti yaparak Devlet Bahçeli’nin posteri ve MHP bayrağı önünde çektirdiği  fotoğtaflar nedeniyle bölge müftülüğü gerekli soruşturmanın yapılacağını açıkladı.

AJANS BG

KAYNAK: http://ajansbg.blogspot.com/2012/11/devlet-bahcelinin-fotograf-onunde-poz.html

Elbetteki Türk milliyetçiliği,hiçbir parti ve siyasi oluşumun tekelinde değildir.Ancak,Bugün MHP ;bazı icraat ve çalışmalarını beğenmesekte,Türk milliyetçilerinin tek kalesi konumundadır ve bu kale düşmemelidir.Hükumetler ve yönetimler her an değişebilir,devrileblir.Aslolan gönüllerde yatan ülkü dür.
Başlık: Ynt: Bulgaristan'da Türk gazetesi
Gönderen: Fatih - 02 Ocak 2013
Her ne kadar MHP'nin içler acısı halini bizler yakından bilmiş olsak da çoğu insan ve özellikle de Türkiye dışındaki Türkler MHP yi Türklüğün yegane kurtarıcısı, umudu, davacısı ve tavizsiz bir milliyetçi kuruluş gibi görüyorlar. Günümüz MHP sini tam anlamıyla milliyetçi bir parti olarak değil de milliyetçilerin içinde bulunduğu bir yer olarak değerlendirmek daha doğru olacaktır.
Bulgaristan'da yaşayan soydaşımızın MHP ye olan yakınlığı kanının hükmüdür. İşin doğrusu MHP nin içi bizi yaksa da dışı eli yakıyor.
Kök Tenğri'nin esenliği bütün Türklerin üzerinedir.
Başlık: Ynt: Bulgaristan'da Türk gazetesi
Gönderen: Atsızcı Türk - 03 Ocak 2013
Tarih,Türk e ihanet ve hıyanette bulunan toplumların tekerrür eden örnekleri ile doludur.Bugün Bulgarstan adı verilen topraklar,aslında Türkiyenin halihazırda sınırlarını yeniden ata toprakları ile birleştirmeye yüz tutmuş bir garp vilayeti konumundadır.Nüfusun 3 te 2 si Türk olan bu devlet,ordusu ve düzenli bir askeri gücü olmayan,genç nüfusunu ab nn köle pazarlarında kaybetmiş,köftehor dye tabir edilen bir avuç balkan eskisinden ibarettir.Bulgarstanda yaşayan soydaşlarımızda,Bosna gibi,ata toprakları ile yeniden kaynaşıp bütünleşmenn özlemi içerisindedir.Tanrı,Altaylardan Tuna ya,turan coğrafyasında buluşmayı nasip etsin.
                                                                                                                                            TTK!

Sevgili ırktaşım, Bulgaristan'ın içler acısı durumu konusunda haklısın: düzenli ordusu yoktur, genç nüfunu AB'nin köle pazarlarına sunmuştur. Ancak Türkler Bulgaristan'ın 3'te ikisini oluşturacak nüfusa sahip değildir. Fakat sayının önemi yoktur. Hüseyin Nihâl Atsız da birçok makalesinde sayının önemi olmadığını yazmıştır (bütün makalelerini okuyanlar bilir).
Fakat Bulgaristan'daki nüfusu merak ediyorsanız şu haberi okuyabilirsiniz (resimdeki yaşlılar da Türk kanı taşır):

Bulgaristan'da 50 yaşın üzerinde 3 milyon kişi var

(http://3.bp.blogspot.com/-9Jzws0ztklE/UL4kCP_0snI/AAAAAAAANkE/MqwLnRrqSSs/s1600/7777.jpg)

Bulgaristan'da 50 yaşın üzerinde 3 milyon kişinin varolduğu açıklandı. Çalışma ve Sosyal Politikalar Bakanı Totyu Mladenov, 50 yaşın üzerinde 2 milyon 943 vatandaşın bulunduğunu belirtti.
2011 genel nüfus sayımına göre Bulgaristan'ın nüfusu 7,364,570. Nüfusun etnik dağılımı:
Bulgarlar: 6.655.210 (%83,9),
Türkler: 747 000 (%9,4),
Romanlar: 370.908 (%4,7),
Ruslar: 15.595,
Ermeniler: 10.832,
Makedonlar: 5.071,
Yunanlılar: 3.408,
Ukraynalılar: 2.489,
Yahudiler: 1.363,
Rumenler: 1.088,
Diğerler: 18.792
AJANS BG

KAYNAK: http://ajansbg.blogspot.com/2012/12/bulgaristanda-50-yasn-uzerinde-3-milyon.html

Şu haberin altındaki yorumlara bakarsanız, orada da görürsünüz Bulgaristan'ın nasıl sömürdüğünü. İşte haber:

Asgari ücret 310 leva oldu

(http://2.bp.blogspot.com/-A0B_7dlVULE/UONlrAc4sqI/AAAAAAAAQZI/0X0tiOufYjU/s1600/77.jpg)

2013 yılının ilk gününden itibaren asgari ücreti 310 levaya çıkarıldı. Ancak emeklilik yaşı 4 ay daha artırıldı. 1 Ocaktan 31 Marta kadar asgari emekli maaşı 145 leva kalacak. Emeklilik yaşı 2020 yılına kadar kademe kademe artırılacak: kadınlar 63, erkekler de 65 yaşında emekli olacak.

İşte KAYNAK: http://ajansbg.blogspot.com/2013/01/asgari-ucret-310-leva-oldu.html

İşte Bulgaristan Türklerinden yorumlar:

3 yorum (şimdilik)

1. yorum:

Bulgar devleti kendi halkı olan Bulgarları bile sömürüyor. Eskiden ırkçı komünist rejim Bulgarları şehre yerleştiriyordu, Bulgarlara memuriyet görevi veriyordu masa başında çubukçu işi, Türkleri ise ağır işlerde kullanıyordu: tarlada tütün işi, inşaat, fabrikada işçilik gibi. Fabrikada Türkler baş ustalığa kadar yükselebiliyordu. Amir (naçalnik) Türk bile yoktu. Şehirlerde sadece Bulgar yalakalarına veriyorlardı küçük memuriyet işi masa başında. Onlar da karşılığında Türklüğünü satıyorlardı.

2. yorum:

"O zamanda masa başında küçük memuriyet versinler diye Türklüğünü satıyorlardı" demişsin. Bu neye borçlu hiç düşündün mü? Ben söyleyeyim Türkçü bilinç eksikti. O zamanlar devlet engel oluyordu Türkçülüğün öğretilmesine. E şimdi niye gençlerimize yol göstermiyoruz. Onları Türkçü sitelere yöneltmiyoruz. Al sana bir sürü Türkçü site:

http://www.nihal-atsiz.com/
http://www.huseyinnihalatsiz.com/
http://hunturk.net/
https://www.hunturk.net/forum/

3. yorum:

Denisen bisey halada yok ki....HOH partisini sectik ve idaredeyken HOH liderleri sagdece bulgarlari yerlestirdiler memur islerine, denisen bisey yok Bulgaristanda, koyluler yemegini tarladan cikaramiyor ve Bati Avrupada kolelik yapiyorlar....

3. yorumun imlâ hatalarını düzeltelim:

Değisen bir şey hâlâ da yok ki. HÖH partisini seçtik ve idaredeyken HÖH liderleri sadece Bulgarları yerleştirdiler memur işlerine, değisen bir şey yok Bulgaristan'da, köylüler yemeğini tarladan çıkaramıyor ve Batı Avrupa'da kölelik yapıyorlar.

DİKKAT: HÖH partini merak edenler önceki sayfalara bakabilir! Vakit buldukça bu iletinin tamamını okumanızı tavsiye ederim.

Şu izletinin tamamı da Bulgaristan hakkında biraz olsun daha fazla bilgi edinmenize yardımcı olur:

https://www.hunturk.net/forum/surgun-ve-olum-bulgaristan-5794.html
Başlık: Ynt: Bulgaristan'da Türk gazetesi
Gönderen: Atsızcı Türk - 03 Ocak 2013
Bu arada unutmuşum yazmayı: 310 leva, 270.40 Türk lirası eder. Önceleri 290 levaydı, yani 249.40 liraydı. İşte haber:

Asgari ücret 310 leva oluyor

Yılbaşından itibaren asgari ücretin 310 leva olacağı bildirildi. Çalışma ve Sosyal politika Bakanı Totü Mladenov, Burgas’ta yaptığı açıklamada, önümüzdeki yılın Ocak ayından itibaren asgari ücretin 290 levadan 310 levaya yükseltileceğini belirtti.

AJANS BG

KAYNAK: http://ajansbg.blogspot.com/2012/09/asgari-ucret-310-leva-oluyor.html
Başlık: Ynt: Bulgaristan'da Türk gazetesi
Gönderen: TARDU KAĞAN - 03 Ocak 2013
Seçim sonuç çizelgesi gerçekçi olmadığı gibi,Bulgaristanın zamanında Türklere uyguladığı inkar politikasının bir ürünüdür.Bulgaristana defalarca gittim.Çok sayıda akrabamda var.Ben hayal görmüşüm ve akrabalarımda aslıında yokmuş o zaman.
Başlık: Ynt: Bulgaristan'da Türk gazetesi
Gönderen: Atsızcı Türk - 03 Ocak 2013
Seçim sonuç çizelgesi gerçekçi olmadığı gibi,Bulgaristanın zamanında Türklere uyguladığı inkar politikasının bir ürünüdür.Bulgaristana defalarca gittim.Çok sayıda akrabamda var.Ben hayal görmüşüm ve akrabalarımda aslıında yokmuş o zaman.

Defalarca gitmekle orada yaşamak arasında dağ kadar fark vardır. Hem üçte ikisini oluşturmuyor diye üzülmene gerek yok.
Bulgaristan'da Türkler asırlardır göçe zorlanmıştır. Göçler sırasında hep 100 binlerce Türkü Türkye'ye göç ettirmişlerdir. Resmi rakamlara göre 747 000 Türk vardır. Hadi en çok 800 binin üstünde Türk olsun. Bunun ne önemi var. Türklerin çoğunluk olduğu yerlerde İç Anadolu'daki gibi Türk kültürü, Türk dili hakimdir (örneğin Kırcaali bölgesinde, Delorman'da).Türkler Kırcaali ile Şumnu (Razgrad) şehrinde çoğunluktur. Diğer noktalarında da vardır, fakat daha azdır. Batısında ise neredeyse yoktur. İşte yüzde oranına göre Türkler:

(http://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/4/46/TurksInBGPercent2011.svg)
Başlık: Ynt: Bulgaristan'da Türk gazetesi
Gönderen: Atsızcı Türk - 03 Ocak 2013
https://www.youtube.com/watch?v=jLKOjYG6Tm4
Başlık: Ynt: Bulgaristan'da Türk gazetesi
Gönderen: Atsızcı Türk - 03 Ocak 2013
Kırım'da ruslar Türklerden fazladır, fakat bu Kırım'ın Türk yurdu olduğu gerçeğini değiştirir mi? Buna rağmen Kırım Özerk Cumhuriyeti vardır.
Başlık: “Tarihe Not Düşmek: 1989 Göçü”
Gönderen: Atsızcı Türk - 08 Ocak 2013
“Tarihe Not Düşmek: 1989 Göçü”

1984-1989 yılları arasında Bulgaristan Türklerine yönelik uygulanan baskı ve asimilasyon politikaları, 1989 yazında yerini zorunlu göçe bırakmış ve birkaç aylık süre zarfında 360.000’den fazla Bulgaristan Türkü, Türkiye’ye giriş yapmıştır. Diplomatik bir krizden öte ciddi bir insanlık trajedisi doğuran bu uygulamalar, günümüzde toplumsal sonuçlarıyla detaylı akademik araştırma ve değerlendirmeyi gerektirmektedir.

Uluslararası Stratejik Araştırmalar Kurumu (USAK) bünyesindeki AB Araştırmaları Merkezi Balkanlar Masası tarafından yürütülecek olan ve T.C. Başbakanlık Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı tarafından desteklenen “Tarihe Not Düşmek: 1989 Göçü” projesi kapsamında, 1984-1989 yılları arasında Bulgaristan’da komünist rejim tarafından resmi devlet politikası olarak yürütülen asimilasyon sürecine tanık olmuş ve 1989 Göçü’ne maruz kalmış kişilerin anılarının kaleme alınmasıyla 5 ciltlik bir kitap serisi oluşturulması hedeflenmektedir.

Eserlerin dili Türkçe
olacaktır. Kitap serisi, proje bitiminde yazarların katılımıyla Ankara’da düzenlenecek olan basın toplantısında kamuoyuna tanıtılacak ve başta üniversiteler ile şehir kütüphaneleri olmak üzere, Türkiye ve Bulgaristan’da ilgili kurum ve kuruluşlara dağıtımı yapılacaktır.

Anılarını kaleme almaya gönüllü kişilerin, en geç 12 Şubat 2013 tarihine kadar kısa özgeçmişlerini ve 300 kelimelik eser özetlerini aşağıdaki adreslere posta veya e-mail olarak göndermeleri gerekmektedir.

Son Başvuru Tarihi:
12 Şubat 2013 olacak

Yazışma Adresi:

Uluslararası Stratejik Araştırmalar Kurumu (USAK)
Mebusevleri Mah., Ayten Sokak, No:21
06570, Tandoğan, Çankaya, Ankara.

Tel.:
0090 312 212 28 86
E-mail: [email protected]

* Proje ile ilgili her türlü soru ve detaylı bilgi için e-mail üzerinden iletişime geçebilirsiniz.

Uluslararası Stratejik Araştırmalar Kurumu (USAK)

Bu haberin altına yapılan zorumlar:

1. yorum:

Sadece baskı ve asimilasyon olsa iyi, silah zoruyla ad değiştirmeler, Türk milletine ve Türkiye'ye küfürler, Türkçe konuşanlara para cezası kesmeler, Türkçe yayınları yasaklamalar, camileri kapatlamalar, "Türküm" diyenleri ya kurşuna dizmeler ya da Belene kampına sürmeler. Bu "baskı" ve "asimilasyon" kelimeleri bunları anlatmaya yetmiyor, öylesine kuru bir laf gibi kalıyor açıkta.

2. yorum:

O 5 ciltlik eserde bugünkü nesillerin bile hala o ezikliği içinden atamadığını anlatmaları gerek.

3. yorum:

Türk Birliği kurulursa Türkler daha güçlü olur. Kimse bize dokunmaya cesaret edemez. Türklere yapılan zulümler sona erer.

KAYNAK: http://ajansb.blogspot.com/2012/12/tarihe-not-dusmek-1989-gocu.html
Başlık: Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç: Bulgaristan'ı birlikte gözlemliyoruz...
Gönderen: Atsızcı Türk - 08 Ocak 2013
Bu haberin içeri ilgi çekicidir. Türklerin yaşadığı bölgelerle ilgilendiği kadar Arap ülkeleriyle de ilgilendiğini görüyoruz. Türkiye'de Cumhuriyet Bayramını yasaklarken dışarıda ise Atatürk sevdalısı izlenimi bile yaratıyor.

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç: Bulgaristan'ı birlikte gözlemliyoruz, birlikte kucaklıyoruz...

(http://3.bp.blogspot.com/-gihwJeG_WB8/UOnoStoGd8I/AAAAAAAARLc/kjje2B90nFw/s1600/444.jpg)

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, "İnanıyorum ki kadının eli pek çok yere değdiğinde nasıl ortalık güzelleşiyor, yeşilleniyor, iklim değişiveriyor ve birden Akdeniz oluyorsa, dünya barışını koruma konusunda da Bursa'da atılan bu adımın, konuşulan sözlerin, varılan kararların iklimi yeniden bahar yapacağını, yaz yapacağını düşünüyorum, Filistin'i Türkiye'yle birlikte düşünüyoruz. Kosova'yı, Makedonya'yı Türkiye'yle birlikte hayal ediyoruz. Kazakistan'ı, Bulgaristan'ı birlikte gözlemliyoruz, birlikte kucaklıyoruz. Atayurdumuzu, ana yurdumuzu biliyoruz" dedi.
 Arınç, Ak Parti Kadın Kolları tarafından Merinos Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi'nde (AKKM) 15 farklı ülkeden kadınların katılımıyla düzenlenen
"Uluslararası Barış ve Kadın Sempozyumu"nda yaptığı konuşmada, bu sempozyumun, katıldığı diğer sempozyumların içinde en başarılısı, katılım yönünden en güzeli, konu bakımından da en önemlisi olduğunu söyledi.
Sempozyuma katılan kadınların bir kısmının akademisyen, bir kısmının aktivist, bir kısmının da gazeteci olduğunu belirten Arınç, şöyle konuştu:
"Keşke içlerinde Yemen'den Tevekkül Karman da olabilseydi. Tevekkül Karman kim diyeceksiniz- Hata bendedir, keşke ismini vermek suretiyle onu da davet ettirebilseydim. 2 ay kadar önce Yemen'e gitmiştim.Yemen, biliyorsunuz bir demokrasi geçiş süreci yaşıyor. Yemen'de de olağanüstü kötü olaylar cereyan etmişti. Bu olaylarda genç bir kadın, Tevekkül Karman, hem olayların yönlendirilmesinde hem kadın haklarının korunmasında hem de gençlerin bu eylemlerde müspet hareket etmesinde çok önemli rol oynamış ve Nobel Barış Ödülü'nü kazanmıştır. Tevekkül Karman'a Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı da verildi. Sizin kadar Türkiye'yi çok seviyor ve sizin kadar Türk tarihine hayran ve Yemen'de 300 bine yakın şehidimizin hatırasını en canlı yaşayanlardan birisi."
Arınç, sempozyuma Asya, Afrika, Balkan ve Ortadoğu ülkelerinden katılımcılar olduğuna işaret ederek, "Yani bizim coğrafyamız, bizim geçmişimiz. Geçmişte aynı bayrağın altında bulunduğumuz pek çok ülke, aynı kaderi paylaştığımız pek çok insan. Biz, bugün aynı kaderin birbirini kardeş yaptığı insanlarız. Kadınıyla, erkeğiyle, gençliğiyle... Dolayısıyla bugünkü sorunlar, aynı zamanda bizim de sorunlarımızdır.Filistin'i Türkiye'yle birlikte düşünüyoruz. Kosova'yı, Makedonya'yı Türkiye'yle birlikte hayal ediyoruz. Kazakistan'ı, Bulgaristan'ı birlikte gözlemliyoruz, birlikte kucaklıyoruz. Atayurdumuzu, ana yurdumuzu biliyoruz" dedi.

İlk manalı yorumu da Türkçü bir genç yazmıştır:

1. yorum:
Tabii mazlum Filistinli Arapları da destekleyelim, ama Türkiye için Bulgaristan Türkleri, Dogu Türkistan'lı Uygur Türkleri, Karabağ Türkleri, İran Türkleri, Suriye Türkleri, Türkmeneli (Kuzey Irak) Türkleri daha öncelikli değil mi? Üstelik Araplar, Ulu Osmanlı Devleti'ni Birinci Dünya Savaşı'nda sırtından vurmuştur. Türk askerlerini koyun gibi kesmişlerdir.

2. yorum:
allah korusun git baska yeri gözlemle sen.nereyi gözlediysen böldün.

KAYNAK: http://ajansb.blogspot.com/2013/01/basbakan-yardmcs-bulent-arncbulgaristan.html
Başlık: Ynt: Bulgaristan'da Türk gazetesi
Gönderen: Atsızcı Türk - 08 Ocak 2013
Bir de kadın haklarına saygılı görünmekten de geri kalmıyor. Daha sevimli görünürüm diye kardeşlik demagojileri de yapıyor tabii.
Şimdi daha iyi anlıyorum milleti bu kardeşlik masallarıyla uyutmanın niye bu kadar kolay olduğunu. Çünkü herkes sevimli görünmek, prestijini artırmak için bu masalı devamlı tekrarlıyor.

Bu masal resmen insanları hipnotize eden bir söz olmuş.
Başlık: Ynt: Bulgaristan'da Türk gazetesi
Gönderen: YALNIZKURTKARAGÜLLE - 08 Ocak 2013
Konuyla pek alakası yok ama; Çok komik mel mel bakanlarımız var.. :twisted: :kahkaha01: :twisted:
(https://www.hunturk.net/forum/rsm/4769-430842392874330805359140312875n-1357627181.jpg)

Sigara ve alkole zam gelmişken tekrar hatırlatayım. Bu resim Bulgaristan Metromarket'e ait.
Yani bizim imal(!) edip ihraç ettiğimiz, gümrük vergisi eklenmiş halde bir büyük 70'lik rakı bulgaristan'da, 15,99 leva.
Yani; Bize 56 TL'ye soktukları rakı, bulgaristan'da vergiler dahil 15,99 x 1,19 = 19 TL.
Durmak yok yola devam kuzucuklarım.  :twisted: :twisted: :twisted:
Sigara içinse diyeceğim şudur; Sigara zammıyla döndük sarma tütüne, sardığımız her sigara girsin Maliye Bakanı'nın dötüne! :kahkaha01:

TTK.
Başlık: İlinizde kaç Türk yaşıyor?
Gönderen: Atsızcı Türk - 08 Ocak 2013
Ben çok az bir kısmının "Bulgarlar bize iş vermez" diye gizlemiş olabileceklerini düşünüyorum. Bunu da 1984-1989 yıllarında yaşanan yulümlere borçlu olduğunu düşünüyorum. %90'dan fazlası bu korkuyu yavaş yavaş atmaya başlasa da hala izlerini taşır.
Öte yandan komünist dönemde çok çocuk yapmanın ilkellik olduğunu, cahillik olduğunu öğretirlerdi; eskiden insanların cahil olduğunu, kendilerini koruyamadıklarını, bu yüzden çok çocuk yaptıklarını öğretirlerdi. Daha sonra komünist dönemde bile aşırı ırkçı politikala geçtiler, Bulgar nüfusunu artırmak için doğumu teşvik etmeye giriştiler, fakat fazla başarılı olamadılar. Bulgarlar sigara rakı keyfini bırakıp da çok da rahatını bozup da çok çocukla uğraşamayacaklarına kanaat getirdiler.

İlinizde kaç Türk yaşıyor?

Son nüfus sayımında etnik dağılım yapısına göre, 588.318 kişi kendini Türk olarak tanımladı.  Sayım formlarında doldurulması "tercihe bağlı" olan etnik köken hanesine ‘Türk’ yazan vatandaşların sayısı il dağılımına gore ise şöyle:

Blagoevgrad-  17027
Burgas- 49354
Varna- 30469
Veliko Tırnovo- 15709
Vidin- 85
Vratsa- 565
Gabrovo- 6464
Dobriç-  23484
Kırcali- 86527
Küstendil- 105
Loveç- 4337
Montana- 171
Pazarcik- 14062
Pernik- 231
Pleven- 8666
Plovdiv- 40255
Razgrad- 57261
Ruse- 28658
Silistra- 40272
Sliven- 16784
Smolian- 4696
Sofya il- 422
Sofya şehir- 6526
Stara Zagora-15035
Tırgovişte- 38231
Haskovo- 28444
Şumen- 50878
Yambol- 3600

AJANS BG


Bu haberin altına yapılan yorumlar:

1. yorum:
haydi soydaşlar uremeye devam eski nufusu yakalayın en az 3.000.000 turk bg de.

2. yorum:
en az 5 çocuk

3. yorum:
Bu rakamlar gerçek değil. Smolyan'ın Borino köyünde 5 bine yakın nüfus yaşamakta. 4000 türktür. Ayrıca Gövren köyü de 3000 bine yakın tümü Türk ve Grohotno köyü - 1000 civarında Türk, ve Çelikli köyü - 250 - 210 Türk.ayrıca Devin ve başka yerleşim yerlerinde de Türkler yaşamaktadır.

4. yorum:
Kardes, haberde de belirtilmis zaten, 'tercihe bagli' Turkum diyen insanlarin sayısını gosteriyor. Sayımda ırkını belirtmeyen cok insan var.

KAYNAK: http://ajansbg.blogspot.com/2013/01/ilinizde-kac-turk-yasyor.html
Başlık: Elif Şafak'ın romanları Bulgaristan'da ilgiyle takip ediliyor
Gönderen: Atsızcı Türk - 11 Ocak 2013
Bu gazetenin en büyük özelliği de Bulgaristan Türklerini ilgilendirecek her olayı haber yapar. Star gazetesinde "Elif Şafak'ın romanları Bulgaristan'da ilgiyle takip ediliyor" diye başlık atılmış. Ajans Bg de haber olsun diye kaynak belirterek sayfasında bunu haber yapmıştır. Bulgaristan'da pek çok kişi Elif Şafak'ın gerçek yüzünü bilmez, ama az da olsa uyanık bilinçli Türk gençleri Elif Şafak'ın gerçek yüzünü anlatmıştır yazdıkları yorumlarla.

Sevgili Irktaşlar,
Türk Irkının bu konularda aydınlanmasına siz de katkı sağlayın Türkçü bakışla lütfen!

İşte haber:

Elif Şafak'ın romanları Bulgaristan'da ilgiyle takip ediliyor

(http://4.bp.blogspot.com/-aarC6F-wMdc/UOrkYrtXI9I/AAAAAAAARWU/EjL_RLsaWvE/s1600/88.jpg)

Elif Şafak'ın romanları Bulgaristan'da ilgiyle takip ediliyor. Helikon Kitabevi'nin hazırladığı listeye göre 2012'de en çok Elif Şafak'ın Aşk romanı satıldı. Bulgaristan'da en çok satılan ilk 10 kitap arasında Şafak'ın İskender romanı üçüncü, Baba ve p... romanı ise 9. sırada yer aldı.
Aşk'ın Bulgarca tercümesi 2010 yılında yayınlanmıştı. Geçtiğimiz yıl büyük ilgi gören kitap, listede ilk sıraya yükselmeyi başardı. Elif Şafak, geçtiğimiz yıl kitap tanıtımı için geldiği Sofya'da "Bulgaristan okuru benim için çok özel." demişti. Şafak, yüzlerce kişiye imza dağıtmıştı.

Bu arada Helikon Kitabevi'nin otobiyografik kitaplar listesinde değerlendirdiği Siyah Süt de geçtiğimiz ay en çok satılan üçüncü kitap oldu. Elif Şafak'ın şu ana kadar 5 eseri Bulgarcaya çevrildi.

stargazete.com

Bu haberin altına yapılan bilinçli yorumlar:

1.yorum:
Elif Şafak'ı daha tanımak için Elif Şafak hakkındaki yorumlari izlemek gerek. Yalçın Küçük'ün 2 dakikalık konuşmasını (eserleri hakkında) ve Nihat Genç'in Elif Şafak hakkında açılan dava ile ilgili 10 dakikalık konuşmasını lütfen izleyin (klipin altındaki açıklamayı da okuyun):

https://www.youtube.com/watch?v=XbNTLn4ertg

https://www.youtube.com/watch?v=4o5vSFhNSsk

2. yorum:
Elif Şafak'a "Baba ve p..." romanından ötürü dava açıldı. Ben okudum "Baba ve p..." romanını. Bakın niçin dava açıldı Elif Şafak'a:

"Bütün akrabalarını 1915'te kasap Türklerin ellerinde kaybetmiş soykırımzede bir sülalenin torunuyum. Köklerime ihanet etmeyi öğrenip, soykırımı inkar etmek üzere yetiştirildim." (63. sayfa)

"sen kalk gel Orta Asya'dan, dal dosdoğru Anadolu'nun bağrına, sonra bir bakmışsın her yerdeler! Orada yerleşik olan milyonlarca Ermeni'ye ne oldu peki? Asimile edildiler! Eridiler! Yetim bırakıldılar! Sürüldüler! Mal mülklerinden oldular! " (65. sayfanın 4. paragrafı)

"... Sıradan Türklerle ne konuşacaksın? Eğitim görmüşleri bile ya milliyetçi ya cahil. Sıradan insanlar tarihi gerçekleri kabul eder mi sence? Sizi KATLİAMDAN geçirip sürdüğümüz, sonra da bütün bunları inkar ettiğimiz için özür dileriz mi diyecekler sanıyorsun? " (130. sayfanın 7. paragrafında)

"... Ayaş'ta sağ kalan olmamış. Çankırı'ya götürülenler de peyderpey öldürülmüşler. Sopalarla, balta saplarıyla dövülmüşler.?" (170. sayfanın 1.paragrafı)

"...bazıları açlıktan ölmüş, bazıları da öldürülmüş." (171. sayfanın 6. paragrafı)

"Türkler yapmış, dedi Armanuş, söylediklerinin ucunun nereye vardığına dikkat etmeden...." "...Türklerdi 1915'te bunları
Ermenilere yapanlar.? (172. sayfanın 3. ve 7. paragrafı)

"... 1909 Adana katliamlarından ya da 1915 tehcirinden.. Bunlar sana bir şey hatırlattı mı? Ermeni soykırımı diye bir şey duymadın mı? Hiç..." (185. sayfanın 10. ve 186. sayfanın 1. paragrafı)

".... toprağımızdan kovulduk, eşyalarımızdan olduk, hayvan muamelesi gördük, koyun gibi kesildik. Doğru düzgün haysiyetli bir ölüm bile esirgendi bizden...? (192. sayfanın 1.paragrafı)

"...Erkek bırakmıyorlar ortada. Silah arama bahanesiyle Ermenilerin evlerine girip, sonra da yağmalıyorlar..." (238. sayfanın 3. paragrafı)

3. yorum:
Elif Şafak'ı gözünde fazla büyütüyorlar. Elif Şafak'ı ve eserlerini iyi tanımayanlar bilsin diye anlatıyorum:
"Baba ve p..." romanında Türkleri kötüler. Türklerin ermenileri, Ermenilerin de Türkleri öldürdüğünü anlatır, ama Elif Şafak'ın gözünde Türkler suçludur.
Uydurulmuş ermeni soykırımı çok konuşulduğu dönemlerde bu roman devamlı gündeme getiriliyordu. "Baba ve p..." romanında Türklere hakaret ediyor diye mahkemeye verilmişti.
Elif Şafak'ın eserlerini Zaman gezetesi (Fethullahçılar) tercüme ettirdi, bu şekilde Elif Şafak'ı ünlü yaptılar. Özellikle Aşk romanını tercüme ettirerek popülerleştirdiler. Aşk romanını okumayanlar bir erkekle bir kadının aşkı olduğunu sanır. Okumadan önce ben de öyle olduğunu düşünüyordum.

Mevlȃna Şemsi Tebrizȋ'ye şiir yazmıştır sevilen bir kadına şiir yazar gibi. Orada bunlar anlatılır. Mevlȃna ak sakallarıyla dans eden, Farça şiir yazan biridir. Eski Türkçe tek yazdığı şiir şudur:

Kiçkinen oğlan hey bize gelgil!
Dağdanan dağnan hey geze gelgil!
Ay bigi sensin, gün bigi sensin!
Bî-meze gelme, bâ meze gelgil!

Günümüz Türkçesiyle:

Küçük oğlan hey bize gel!
Dağdan dağa geze geze gel!
Ay gibisin, gün gibisin!
Mezesiz gelme, mezeyle gel

Şimdi "İskender" romanına gelelim. Romanın kapak yazısı şöyle başlar "Şu hayatta insan en çok sevdiklerini acıtır…"

Romanda kürtlerin erkek çocuk istemelirini anlatır. Hediye kocaya kaçar. Sonra kocası onu ortada bırakır. Hediye de babasının evine döner. Babası Berzo namus davası yüzünden kızı Hediye'yi kendisine asmaya zorlar. Romanın ana karakteri (glaven geroy) İskender bir ana katilidir. Esma romanda ağabeyi (agası) için şöyle der "...İskender. O benim ağabeyim. O bir katil."
İskenderin annesi Pembe'dir. Romanda sıkça geçer. İskender'in ninesi hep kız doğurduğu için üzülen bir kadındır. İskenderin annesi Pembe'ye de bulaşmıştır bu hastalık (erkek evlat merakı). Pembe'nin ilk evladı İskender erkek olduğu için doğuştan kıymetlidir. İskenderin Yunus adında bir de kardeşi vardır. Yunus'un arkadaşları hep evsizdir, devlete düşman komünist, anarşisttir, saçlarını pembeye, yeşile boyarlar. İskender sünnet olacağını öğrenince ağaca çıkar, annesi Pembe de insin diye kandırır sünnet olmayacaksın sözü verir ama gene sünnet ettirir. Annesinden nefret etmeye başlar İskender kendisini kandırdığı için.

İskenderin gözünde kadınlar şöyledir "cilve yapan, naz eden, asla güvenilmemesi gereken, sahip olunan, ihanet ettiği düşünüldüğünde cezalandırılması gereken kancıklar"

Türk soylu öğretmenleri de aşağlamıştır romanda. Kürtçe konuşan öğrencilere bir ayağının üstünde durma cezası veren Türk öğretmen imajını çizmiştir.

4. yorum:
Elif Şafak, 2007-2008 yıllarında Fethullah Gülen'in Zaman gazetesinde köşe yazarlığı da yapıyordu. O zamanlar Amerikan destekli liberal politikalarla Türkiye'de bile Türklüğü yıkmak istedikleri en şidetli dönemdi.
Fethullah Gülen'cilere şu soruyu sormak lazım: Madem Osmanlı hayranısız niye Osmanlı'ya "soykırımcı" diye hakaret eden birinin köşe yazılarına gazetenizde izin veriyorsunuz. Yoksa Amerika istedi diye mi?

Medya onu abartarak masum saf Türk milletine "büyük yazar", "romancı" diye dayatıyor. O yazı yazarken bile imla hatası yapıyor. Herkes hata yapabilir, ama kendisine büyük yazar denmesine itiraz etmeyen biri imla hatası yapmaması gerek. Hele şu aşırı derece kaba bir hata: Türk gençlerin (Türk gençleriNİN).
Başka eserinde "aklımı kurcalayacak" yazmış. Güzel Türkçemizde "aklını kurcalamak" diye bir deyim yoktur, "kafasını kurcalamak" deyimi vardır. İsteyen Türk Dil Kurumu'nun 2009 yılında basılmış Türkçe Sözlük'ün 1031. sayfasında soldaki sütuna (kolonaya) bakabilir. Orada şöyle açıklanmıştır:
kafasını kurcalamak
zihnini meşgul etmek, düşündürmek

Türkiye'den sözlük getirme imkanı olmayanlar şu linke girip ( http://www.tdk.gov.tr/ ) arama motoruna "kafasını kurcalamak" yazabilir.

5. yorum:
Bu haber Ajans Bg'nin değil, Star gazetesinin. Ajans Bg, Bulgaristan Türkleriyle ilgilenir. Bu haber Ajans Bg'nin olsaydı böyle reklam yapar gibi haber yapmazdı. Madem Elif Şafak'ı bize tanıtmak istiyorlar biz de onu her yönüyle tanıyalım.

6. yorum:
Türkiye'nin ekmeğini yiyip de Türkleri aşağlamak çok ayıp.

7. yorum:
İnsanlar okuyorlar ama ne okuduğunu araştırıp sorgulamıyorlar, kimin, nasıl bir insanın eserlerini okuduklarını sorgulamıyorlar. Gerçi çok okudukları da şüpheli.

8. yorum:
Elif Şafak deyince aklıma komik bir olay geldi.
Kısa boylu bir bayan sınıf arkadaşım vardı (bu yüzden de çok kompleksliydi). Her yeni tanıştığı insana okumuş, akıllı, modern görünmeyi seviyordu. Medeni, entelektüel gözükmek için "kitap okuyorum" demeyi de seviyordu. Bir arkadaş ona "hangi kitapları okuyorsun" diye sorduğunda böyle çok komik ağzını kıvırarak "Elif Şafak" dedi.

O gittikten sonra arkadaş da şöyle dedi onun hakkında: Acaba "Elif Şafak hakkında ne biliyorsun" diye sorsan ne derdi deyip güldü geçti. Herhalde "çok entelektüel b yazar. Ben onun eserlerini öok seviyorum" derdi.

9. yorum:
Bakıyorum da Elif Şafak'ın eserleri Türk milletine pek güzel şeyler öğretmiyor. Pek ahlak öğretmiyor. Soyuna, diline, kültüne bağlılık öğretmiyor. Anlamıyorum, zaman gazetesi onu niye bu kadar popülerleştirmeye çalışıyor.

Namık Kemal gibi, Mehmet Emin Yurdakul gibi, Yakup Kadri Karaosmanoğlu gibi, Mehmet Akif Ersoy gibi, Ömer Seyfettin gibi vatansever yazarlar, şairler dururken niye Elif Şafak gibi dünyada popüler olmak için Türklüğü bile aşağlamaktan çekinmeyenlerin reklamını yapıyorlar?

Yusuf Akçura gibi, İsmail Bey Gaspralı gibi, Mehmet Ziya Gökalp gibi, Zeki Veledi Togan gibi, Sadri Maksudi gibi, Ahmet Ağaoğlu gibi (bugünkü Türk iş adamı Ali İbrahim Ağaoğlum ile bir alakası yok), Nejdet Sançar gibi, Hüseyin Nihal Atsız gibi Türkçü yazarları, büyük şahsiyetleri popülerleştirecekleri yerde Elif Şafak'ın reklamını yapıyorlar.

Tıpkı bir zamanlar sırf komünist diye Sabahattin Ali ile Nazım Hikmet'in reklamını yaptıkları gibi. Nazım Hikmet'in Türk olmadığını Bulgaristan'da bilmezler ya da bilerek gizlerler. Nazım Hikmet'le Sabahattin Ali de Atatürk'e hakaret eden şiirler yazmıştır, bakın neler yazmışlar:

    28 Kânuni Sâni

    Trabzondan bir motor açılıyor
    Sahil-de ka-la-ba-lık
    Motoru taşlıyorlar
    Son perdeye başlıyorlar
    Burjuva Kemal’in omuzuna binmiş
    Kemal kumandanın kordonuna
    Kumandan kâhyanın cebine inmiş
    Kâhya adamlarının donuna
    Uluyorlar
    Hav-hav-hav-tu.

    Nazım Hikmet
    .....................
Sabahattin Ali'nin "Kel Ali’den hesap sorulmuş mudur?" beyti var elimde.
    ==================
Neyse! Bu büyük şahsiyetlerin eserlerini nerede bulacağız diyorsanız, işte size birkaç belgesel ve site, gerekirse daha da ekleyeceğim:

    http://www.nihal-atsiz.com/yazi/turkculuk-uzerine-makaleler.html
    http://www.nihal-atsiz.com/yazi/h-nihal-atsizin-tum-makaleleri.html
    http://www.kulturelbellek.com/ziya-gokalp-kimdir/
    http://www.nihal-atsiz.com/yazi/ulu-onder-ataturkten-turkcu-sozler.html
    http://www.huseyinnihalatsiz.com/

Okumak yerine belgesel izlemeyi tercih edenlere de şunları önerebilirim:

    https://www.youtube.com/watch?v=h6xLU7gbGfA
    https://www.youtube.com/watch?v=OeyxuFDawqE
    http://www.youtube.com/watch?v=DYbb6mfSkp0
    https://www.youtube.com/watch?v=SDcUlut4Uyw
    http://www.youtube.com/watch?v=Qiny2dYamY0
    https://www.youtube.com/watch?v=cbatKDlPhrQ
   
10. yorum:
Bir arkadaş şu yorumu yazmış "Şimdi "İskender" romanına gelelim. Romanın kapak yazısı şöyle başlar "Şu hayatta insan en çok sevdiklerini acıtır…"

Eğer gerçekten de Elif Şafak'ın "İskender" romanındaki kapak yazısı öyle başlıyorsa bu da Elif Şafak'ın Türkçeyi iyi bilmediğini gösterir. Güzel Türkçemizde "sevdiklerini üzer" ya da "sevdiklerini incitir" denir, "sevdiklerini acıtır" denmez.

Ajans Bg'deki linki: http://ajansb.blogspot.com/2013/01/elif-safakn-romanlar-bulgaristanda.html

Star gazetesindeki linki: http://haber.stargazete.com/sanat/bulgaristanda-1-numara/haber-717751

Biz Türkçüler de yorum yazalım da Türk gençlerini bilinçlendirelim!
Başlık: Ynt: Bulgaristan'da Türk gazetesi
Gönderen: Atsızcı Türk - 13 Ocak 2013
Şu işe bakın, Elif Şafak "p.c" kelimesini kulanmıştır. Romanının adını "Baba ve P.c" koymuştur. Site ise sansürlüyor romanın ismini. hahahahaha

Elif Şafak davadan beraat ediyor, Türkçü siteler ise kapatılıyor.
Başlık: Ynt: Bulgaristan'da Türk gazetesi
Gönderen: Atsızcı Türk - 13 Ocak 2013
(1)

Bulgaristan'da HÖH milletvekili Ahmet Hüseyin'in makalesini ve makalesinin altına yazılan yorumları sunarım

Tüm suç HÖH'ün mü?

Ahmet HÜSEYİN

(http://1.bp.blogspot.com/-vTp_6hgEznw/UOXNa9PM-lI/AAAAAAAAQuU/S0OOb6vaZZw/s72-c/ah.jpg)

Değerli kardeşlerim, siyaset dalgalarında yüzmek anlayın çoook yorucu. Doğdumuz ülkemiz VATANIMIZDA TÜRK asıllı olarak siyaset yapmak ister kabul edin, ister etmeyin yorucu ve ezici. Bizlere karşı her zaman siyasi partiler ön yargıyla davranmışlardır, davranıyorlar.
 Öyle gözüküyor ki, gelecekte de bizleri OSMANLI TORUNU olarak görecekler.
 Evet, bizler OSMANLI torunuyuz. Asırlarca vatanımızın gelişmesi için dedelerimiz, babalarımız ve bizler mücadele etik. Bulgaristan'ın birligi ve bütünlüğü için dedelerimiz kan döktü.
Anlayın ki Bulgaristan'ın AB ve Dünya kurallarını kabul etmesi bir şey degiştirmiyor. Bizlere karşı alerji devam ediyor. Bu manzarada siyasi parti kurup ve hükümet ortağı olmak büyük bir başarı. Anlar mısınız bilmem?
Bulgaristan Başbakan Yardımcısı Emel Etem, Bakanlar Nejdet Mollov, Mehmed Dikme, Filiz Hüsmenova, Nihat Kabil, Cevdet Cakırov ve Bakan Yardıncıları...
 Hızmetler için ayrı konuşuruz. Böyle ortamda çalışıpta yanlışlıklar yapmamak mümkün değil. Utanacak yerimiz umarım azdır. Fakat TÜRK asılı bir kardeşiniz olarak bu başarıları görmeyenlere MAALESEF kırılıyorum. Bulgaristan'da basın maalesef dürüst değil. Burada onyargıyı görüyorum. Üç yıldır idarede değiliz. Şu anda Bulgaristan olarak Avrupa Birligi ülkeleri arasında en büyük işsizlik bizde. Milli gelir olarak kuyruktayız .Tüm suç HÖH'ün mü? Gelecekte benim bacılarım, kardeşlerimden birilerinin bakan olmasını istemiyor musunuz? Benim bu düşüncelerime katılanlara sevgi ve saygılarımı sunarım. Katılmıyanlara da saygım tamdır, onlar da bizim kardeşimizdir Değerli kardeşlerim, siyaset dalgalarında yüzmek anlayın çoook yorucu. Doğdumuz ülkemiz VATANIMIZDA TÜRK asıllı olarak siyaset yapmak ister kabul edin, ister etmeyin yorucu ve ezici. Bizlere karşı her zaman siyasi partiler ön yargıyla davranmışlardır, davranıyorlar.
 Öyle gözüküyor ki, gelecekte de bizleri OSMANLI TORUNU olarak görecekler.
 Evet, bizler OSMANLI torunuyuz. Asırlarca vatanımızın gelişmesi için dedelerimiz, babalarımız ve bizler mücadele etik. Bulgaristan'ın birligi ve bütünlüğü için dedelerimiz kan döktü.
Anlayın ki Bulgaristan'ın AB ve Dünya kurallarını kabul etmesi bir şey degiştirmiyor. Bizlere karşı alerji devam ediyor. Bu manzarada siyasi parti kurup ve hükümet ortağı olmak büyük bir başarı. Anlar mısınız bilmem?
Bulgaristan Başbakan Yardımcısı Emel Etem, Bakanlar Nejdet Mollov, Mehmed Dikme, Filiz Hüsmenova, Nihat Kabil, Cevdet Cakırov ve Bakan Yardıncıları...
 Hızmetler için ayrı konuşuruz. Böyle ortamda çalışıpta yanlışlıklar yapmamak mümkün değil. Utanacak yerimiz umarım azdır. Fakat TÜRK asılı bir kardeşiniz olarak bu başarıları görmeyenlere MAALESEF kırılıyorum. Bulgaristan'da basın maalesef dürüst değil. Burada onyargıyı görüyorum. Üç yıldır idarede değiliz. Şu anda Bulgaristan olarak Avrupa Birligi ülkeleri arasında en büyük işsizlik bizde. Milli gelir olarak kuyruktayız .Tüm suç HÖH'ün mü? Gelecekte benim bacılarım, kardeşlerimden birilerinin bakan olmasını istemiyor musunuz? Benim bu düşüncelerime katılanlara sevgi ve saygılarımı sunarım. Katılmıyanlara da saygım tamdır, onlar da bizim kardeşimizdir onlara da saygım büyüktür.

Makalenin altına yazılan yorumlar:

1. yorum:
HÖH eski Dışişleri Bakanı Yardımcılarından Çavuşev'i unutmuş... Neydi onun adı Petır Çauşev miydi... Saydıklarının her tarafı bakan olsa ne yazar... Alayı iyi yetiştirilmiş birer yeniçeri gibi... Bunlardan genel olarak Türkler ne fayda gördü ki? Üç beş yandaşa bir kaç ihale dışında... Ha haklarını yemeyelim Ahmet Hüseyin'e belki faydaları olmuştur, çünkü kızı İstanbul Bulgaristan Başkonsolosluğunda çalışıyordu...

2. yorum:
Sayın milletvekilimiz Ahmet Hüseyin Bey,sizde mi bizler kadar şikayetçisiniz? Ekonomiyi bırakalım bir yana,zaten buhran içinde cümle dünya. Küreselleşmeden boyuna göre her devlet kapmış payını almış başını gidiyor...Cümle gençlerimiz gurbette, eğer gurbet sözünün neydiği tam olarak bilinirse...
Siz 1990'lardan beri miilletvekilleri,hükümet ortakları,bakan yardımcıları,vali yardımcıları ,belediye başkanları, belediye meclis üyeleri,köy muhtarları olarak,ne yaptınız,neler yaptınız okul çağındaki 200 000 Türk çocuğunun ana dilde eğitim alabilmeleri için...Hangi amaçla kuruldu o Hak ve Özgürlükler Hareketi?
O gayet zor günlerde , ağır şartlar altında çıkan bir Türkçe gazeteyi bile çok gördünüz Bulgaristan Türküne,abone olmuyorlar,okumak istemiyorla,para yok diyerek. Ve şimdi Bulgaristan'da Türkçe tv yok, Türkçe radyo yok,okullarda Türkçe eğitim yok,yok da yok...Ne var o zaman? Ne mi var? O Todor Jivkov'un "soya dönüş" sürecinin farklı bir şekilde devamı var ? Aha bilemedik... Bir de "Öyle gözüküyor ki, gelecekte de bizleri OSMANLI TORUNU olarak görecekler" diye bir korkunuz varmış.Kaygılarınız Osmanlı torunu gibi görünmemek ise ,devam edin "çağdaşça yeniçerleşmeye"...Zaten 1956'lardan bu yana:"bıdete sıvremenni yeniçeri (çağdaş yeni çeri olun)" diye hep tavsiye edildi bizlere...Yola devam,ama ağlanmadan,şikayet etmeden,siyaset yapmadan...

3. yorum:
Sayın Ahmet bey ben bu DPS Türklerin ve Müslümanların haklarını koruyan parti olarak görmüyorum.Aslında 23 yılda ortaya çıkan gerçekleri bir bir sayalım.Müslümanlara ve Türklere yapılan suçlar ile ilgili hiç bir şey yapmaması, en çok komunist ajananın bu partide olması,asıl gayenin Jivkovun yaptığı asimilayasonu barışçıl yolla devam ettirmesi ve uzun vadede gerçekleştirmesi.Bu gün ahalinin durumuna bakarsak,yoksulluk,cahillik, açlık,geçimsizlik DPS nin belediyelerinden bahsediyorum.Topunuz bakan olsa başbakan olsa ne olur sadece kendilerine faydası olur daha çok çalarsınız ama halka faydanız olmaz.Başkanınız on yıldır işe gitmiyor hala zenginleşmeye devam ediyor bunun formulünü biliyorsanız halkımıza da söyleyin yolunu bulsunlar.Bir soru sorayım ama yorumlara cevabını yaz Ahmet bey siz kaç para maaş alıyorsunuz????????????????????????

4. yorum:
Kimlermiş o siyasi partiler, biraz açık konuşsana. Dur ben söyleyeyim: Bulgarlar dimi? HÖH'ün en büyük suçu komünizmden kalma kafadan kurtulamamak.

Daha büyük suçları da var:
1. Türklerden oy alıyor ama Türk soylu vatandaşlara hizmet etmiyor.
2. HÖH, hep ezikçe Bulgarlara sevimli görünmeye çalışıyor. "Aman Bulgarlar bize kızmasın, bize kötü gözle bakmasın, yoksa tepki gösterirler" diye "Türk, Türkçe" kelimelerini kullanmaya bile korkarlar. Bu durum da Bulgaristan'da Türk kanı taşıyan vatandaşları rahatsız ediyor.
3. 1990 yıllarının başında Bulgaristan'da Türkçe okuyan öğrenci sazısı 100 binden fazlaydı. Şimdi ise bu sayı 8 bine düşmüştür. Bu da HÖH'ün pasif kalması yüzünden. Koalisyon ortağıyken Türklüğü yaşatmak, Türkçeyi diriltmek için çok şey yapabilirdi, ama HÖH parmağını bile kımıldatmadı bu konuda.
4. HÖH, kendi çocuklarını, arkabalarını ya da Bulgarları memur koltuklarına yerleştirir, kendi çocuklarını yurt dışına okumaya gönderir; Türklere de tepeden bakar.
5. Edirne'den talimat gelmeseydi General Vasil Delov'u Kırcaali'nin "fahri hemşehrisi" ilan edecekti. Kendi aklından bulup da yapmadı bunu, Edirne'den gelen talimatla yaptı.
6. HÖH Türkçülüğe hizmet etmek yerine sadece alacağı oyları düşündü, oysa Türkçülük yapsaydı Türklerin gözünde değeri artacaktı.

5. yorum:
Türklerin tarihini fakir göstermeye çalışanlar Sadece Ulu Osmanlı Devleti'yle (Devlet-i Osman-ı Aliye) sınırlarlar. Biz Türklerin devlet tarihi, Hun Türklerine dayanır.

6. yorum:
HÖH'ten birkaç milletvekili bakan oldu da ne oldu. Bulgaristan'da yaşayan Türk soylu vatandaşlara, Türkçülüğe ne faydanız dokundu. Siz Türklük adına bir şeyinizi feda ettiniz mi? Türklük adına neyinizi feda ettiniz? "Türklük adına onu bunu feda ettim" diye övünebilir misiniz?

7. yorum:
Kimse sizi Bulgaristan'ın fakir bir ülke olduğu için suçlamıyor, Türklerden oy alıyorsunuz, Türklük adına hiçbir şey yapmıyorsunuz? Artık "Türklük, Türkçülük adına ne yapıyorsunuz?" diye sizi sorgulama vakti geldi.

Siz asıl hesabı sadece Bulgaristan'da yaşayan Türklere değil, bütün dünyada yaşayan Türklere vereceksiniz. Bakalım gelecekteki bilinçli Türkçü nesiller sizi bağışlayacak mı?

8. yorum:
Ben Türklerin bakan olmasından çok milli bilincin yükselmesini istyorum. Bakanlık gelir geçer. Ebedi olan Türklüktür, Türk Birliği'dir.

9. yorum:
Ziya Gökalp'in şu sözünü bir oku da ondan sonra konuş

    “Deme bana: “Oğuz, Kayı, Osmanlı..”
    Türk’üm, bu ad her ünvandan üstündür.
    Yoktur Özbek, Nogay, Kırgız, Kazanlı
    Türk milleti, bir bölünmez “bütün”dür.”

Hay Allah unutmuşum; siz HÖH'lüler, Mehmet Ziya Gökap'i, Yusuf Akçura'yı, Zeki Veledi Togan'ı, Hüseyin Nihâl Atsız'ı, Nejdet Sançar'ı okumazsınız. Belki de o isimleri ilk defa duyuyorsunuz! hahahahaha

Fakat arazızdan biri öğrenmeye karar verirse şu linklere girsin (bunu sadece sizin için yapmıyorum, bütün Bulgaristan Türkleri için yapıyorum), bunlar çok zengin kaynaklardır, her Türk mutlaka azar azar okumalı, Microsoft Word'una kaydetmeli, okuduklarını belirlemeli, sistemli okumalı:

    http://www.nihal-atsiz.com/yazi/turkculuk-uzerine-makaleler.html
    http://www.nihal-atsiz.com/yazi/h-nihal-atsizin-tum-makaleleri.html
    http://www.kulturelbellek.com/ziya-gokalp-kimdir/

Okumak yerine belgesel izlemeyi tercih edenlere de şunları önerebilirim:

    https://www.youtube.com/watch?v=h6xLU7gbGfA
    https://www.youtube.com/watch?v=OeyxuFDawqE
    http://www.youtube.com/watch?v=DYbb6mfSkp0
    https://www.youtube.com/watch?v=SDcUlut4Uyw
    http://www.youtube.com/watch?v=Qiny2dYamY0
    https://www.youtube.com/watch?v=cbatKDlPhrQ

10. yorum:
Yazık çok Yazık. Ahmet Hüseyin keşke HÖH olmasaydı bu gün Bulgaristan Türkleri kendi haklarını kendileri arayacaklardı. Ne oldu HÖH/DPS oldu da. Bugün anadilde eğitim var, Türk tiyatroları çalışıyor, Türk gazeteleri birkaç tane basılıyor işsizlik yok ve en önemlisi Kırcaali bölgesi TÜRKLERDEN ARINDIRILMIYOR v.s.
Hele sen Ahmet Hüseyin konuşmaya hiç mi hiç hakkın YOK.Sen ve senin gibi bazı HÖH yöneticileri ve milletvekilleri 1984 yılı öncesi öz geçmişinizi kesintisiz yazabilir misiniz.
Son olarak lütfen ortaya çıkma gülünç hal alıyorsun REZİL OLACAKSIN.Seni sayanlardan

11. yorum:
Sayın Ahmet Hüseyin Bey, ne sanıyordunuz, NATO'ya, Avrupa Birliği'ne girince her şey güllük gülistanlık olacak, Bulgarların bize olan alerjisi bitecek. Bir çocuk bile buna inanmaz, fakat Bulgarlara sevimli görünmeye çalışan yeni çeri psikolojisiyle bakarsa bir insan olaylara tabii ki inanır bu çocuk aldatmacalarına.

Biz Evlad-ı Fatihan'ız, biz Karamanoğlu Akıncıları'yız, biz Ulu Osmanlı Devleti'nin devamı yeni Göktürkleriz, yeni Hunlarız, genç Atsızlarız; Bulgarlara sevimli görünmeye çalışan ezikler takımı değiliz.

https://www.youtube.com/watch?v=ioBWjBA1hVE

12. yorum:
HÖH'ün suçu Türklerden oy alıyor, Türklük için hiçbir şeyini feda etmiyor. Onlarda TÜRKÇÜLÜK YOK. Bundan büyük suç ya da kusur mu olur?

13. yorum:
Biz Türklerin 23 asırlık devlet kültürü vardır. Bulgarlar bize devlet kültürünü unutturdular, milli bilincimizi sakatladılar; HÖH ise bunu düzeltmek için hiçbir şey yapmadı 23 yıldır.

14. yorum:
Sayın AHMET AĞA herşeye raĞmen birlik ve beraberlik tir başarının yolu.BG de Türk olmak çok zor, bu gidişle daha zor olacak görünuyor.Onu için birlik kelimesi çok önemli bizler için.Yorum yapan kardeşlerimizin istekleri çok net.
HÖH Partisi gerçek görevi olan Hak ve özgürlükler için çok çaba göztermesi gerekir.Yok sa 20 yıl sonra önce olduğu gibi T.C. yolarına düşecez.
Saygılar herkeze:

KAYNAK: http://ajansbkose.blogspot.com/2013/01/tum-suc-hohun-mu.html
Başlık: Ynt: Bulgaristan'da Türk gazetesi
Gönderen: Atsızcı Türk - 13 Ocak 2013
(2) YORUMLARIN DEVAMI

15. yorum:
Vatan Millet Sakarya takılan arkadaşlar, akıl vermeyi dedem de biliyordu. Gelip bulgarlara beraber Bulgaristan'da çalışmayı deneseniz ya, görelim nasıl Türkçülük taslayacaksınız? DPS hükümette değil, türklerin durumu kötü. DPS hükümetteydi- bulgarların gıkı çıkmıyordu. Bunların hepsini görmeyen öküzler, bilgisayar başında kafa çekip erkeklik taslayacağınıza, gelip te biraz teklif ettiklerinizi ve beğenmediklerinizi bir düzeltseniz de, görsek. Anladık HÖH beceriksiz, beyenmediniz -hadi sizi görelim.

16. yorum:
Hangi suçtan bahsediyorsunuz Ahmet Hüseyin Bey? Ne güzel de nitelendirmişsiniz, "tüm suç" diye tarif eederek.
Demek işlenmiş,işlenen bir suç var ortada.Siz Hak ve Özgürlük Hareketi'nin milletvekilisiniz... Anlatın o suçu,samimi olunuz...Çünkü yarın yine KAPILARIÇALACAKSINIZ,meydanlara ineceksiniz, yine bir yerlerde bir takım gizli güçlerle ittifak edip,bir Türk- Bulgar gerginliği tezgahlayarak,bakın biz sizin kurtarıcılarınız diyerek, oy avına çıkacaksınız...Yalan dolan bilmeyen,saf yürekli,çalışkan Bulgaristan Türkü'nün, sadece onun değil Türkiye Cumhuriyeti'ndeki hemşerilerinizin,göçmen derneklerinin de sizlere destek olmasını talep edeceksinin ve uzuuun uzun vaatlerde bulunacaksınız...Yetmedi,şeytanın işi yok ya,şayet bir nasipsizlik sonucu HÖH beklediği oyları alamazsa,daha şimdiden cevabınız hazırdır herhalde . "TÜM SUç HÖH'ün" olmayacak tabii...Korman İsmailov ile Kasım Dal oylarımızı böldüler diye yaygara koparacaksınız değil mi? Tavşana kaç,tazıya tut misali,eski ve bilinen komünist oyunlar bunlar...Ama öyle veya böyle ortada bir suç var ve sizler, HöH milletvekilleri, Bulgaristan Türkleri'nin sosyal ve kültürel hakları üzerinde 1990'lardan beri affedilmiyecek suçlar işlenilirdiğini çok iyibiliyorsunuz...

17. yorum:
Sevgili dostlar fikirlerinize katılıyorum ama somut bir öneriler vermeniz daha doğru olur buralara ne yazsak ne söylesek bu Jivkov uşakları için hiç bir anlamı yok onlar yüzlerine eşesen yağmur yağıyor diyecekler ve babaları Jivkov'dan aldıkları emri B planın uygulamaya devam edecekler bakın önümüzde bu sene seçimler olacak bu çok önemli işte devrimi orada YAPMALIYIZ.Hepinizi insanlık namına yeni kurulan Hürriyet ve Şeref partisine davet ediyorum. Sevgili HÖH deki temiz kardeşlerim komunist rejimin ajanları ve muhbirleri olmayan kardeşlerim,Belediye Başkanları,Parti başkanları , İl ve ilçe başkanları,köy muhtarları,asil üyeler.Sizler toplumun içindesiniz insanımızın ne halde olduğunu biliyorsunuz bunun tek sebebi baştaki komunist ajanları ve ekipleri onlar çok değil toplasanız 100 kişi olmaz ama 23 yıl verdikleri zararı biliyorsunuz. Birazcık insanlık yok mu,içinizde birazcık merhamet yok mu,damarınızda bir damla Türk kanı yok mu, bu satılmışlardan bu kadar mı çok korkuyorsunuz hiç sizde Allah inancı sevgisi yok mu , bir gün Allah huzurunda hesap verme korkusu yok mu???İnanın çok zor değil top yekün istifa ediyorsunuz DPS'den top yekün Hürriyet ve Şeref partisine katılıyorsunuz işte o zaman devrim gerçekleşeçek ve DPS ' sadece satılmış ajanlar kalacak .Davamız birliğimiz burada birleşmeli .ZAMANI GELMİŞTİR GAZANIZ MÜBAREK OLSUN CESUR YÜREKLER

18. yorum:
Önemli olan Türk ırkına hizmet etmek, HÖH'e oy vermek değil.

19. yorum:
Yahu dostum seçimle devrim mi yapılır Bulgaristan'da. Seçimle devrim yapacak kadar Türk yok. Seçimler oya bakar. 7.364.570 nüfuslu Bulgaristan'da sadece 747 000 Türk yaşar. Bu %9.4 eder. 18'i dolduramayanları bir kenara bırakırsak 600 bine yakın Türk oy kullanabilecek. Bu da oyların %12-15'idir. 1991'de HÖH (DPS) %7.55 oy almıştır, ama 100 binden fazla Türk çocuğu Türkçe okuyordu. 2009'da %14 oy aldı. Ama Türkçe okuyanlar 8 bıne düştü. Bu kadar oy bile Bulgaristan'ı Türkleştirmeye yetmez. Seçimler, sayılar boş lâf, HÖH'ün (DPS) öyle bir amacı yok. Bunu üzülerek söylüyorum.

Bu yüzden de birçok Bulgaristan Türkü öteki partlere geçti. Öteki partilere geçen Türklerin milli bilinci HÖH tabanındaki Türkler kadar sağlamdır, çoğunun. Bulgaristan Türklerini HÖH birleştirmiyor. Bulgaristan Türklerini Türk olma bilinci birleştiriyor.

Türk milletine bir faydamız dokunsun diyorsak çocuklarını Türklük bilinciyle yetiştirmeliyiz. Türkçülüğü öğreten yazılar okutmalıyız, belgeseller izletmeliyiz. Türklük adına fedakarlarlık yapamıyorsak hepsi boş lâf, prakikte bu lâfların hiçbir anlamı yok.

20. yorum:
Ahmet Hüseyin'e sormak gerek "Ulusum Ulusların En Büyüğüdür, Türk oğlu Türk'üm Ben" diyebilir mi filden yapılan 2:22 dakikalık alıntıdaki gibi. "Yüce Başbuğumuz Atilla'nın savaşçısıyım ben" mi der yoksa "Ulu yoldaş Todor Jivkov'un savaşçısıyım" mı der hahahahahahahaha

https://www.youtube.com/watch?v=sNk8qK_aCsI

Bence Ahmet Hüseyin de, Oya Aydoğan gibi cılız sesle diyebilir:

https://www.youtube.com/watch?v=AX8qdQbDPuI

21. yorum:
Lütfen arkadaşlar bilinçsizce farkına varmadan da olsa kısaltmak amacıyla "T. C." yazmayalım. Sadece Türkiye'de yaşayıp da Türkiye'den nefret eden azınlıklar bir de kürtler. "Türkiye" ya da "Türkiye Cumhuriyeti" demekten nefret ederler. Bazı cahil argolu konuşan sokak soytarıları da "T.C." Hele PKK'lılar sadece "T.C."

Türkiye bütün Türklerin Mekke'si, Kabe'sidir. İnsan hiç bilerek kendi Kaabe'sine hakaret eder mi "T.C." bu sadece kürtlere yakışır. Bulgaristan'da yaşayan Türklere Bulgarlar zulmettiğinde şimdiye kadar kime sığındık? Tabii ki Türkiye'ye. Sadece Bulgaristan Türkleri değil. Batı Trakya (Yunanistan) Türkleri, Makedonya Türkleri, Kosova Türkleri, Romanya Türkleri, Ahıska (Gürcistan) Türkleri, Türkmeneli (Kuzey Irak) Türkleri, Suriye (Halep) Türklerii Güney Azerbaycan (İran) Türkleri, Doğu Türkistan'daki Uygur Türkleri zulme uğradığında Türkiye Cumhuriyeti'ne sığınır.

Orta Asya'da bağımsızlığına kavuşan Türk Cumhuriyetleri (Kazakistan, Kırgızistan, Türkmenistan, Özbekistan) Türkleri de zulme uğradığında Türkiye Cumhuriyeti'ne sığınırdı. Kırım'da özerklik kazanan Kırım Tatar Türkleri de rus zulmüne uğradığında Türkiye Cumhuriyeti'ne sığınır. Tataristan, Başkurtistan, Altay, Yakut (Saha), Çuvaş, Karaçay, Balkar, Kumuk, Oyrat, Tuva Türkleri de Rus zulmüne uğradığında Türkiye Cumhuriyeti'ne sığınır. Bu yüzden de Türkiye Cumhiyeti bütün Türklerin Mekke'si, Kaabe'sidir.

22. yorum:
Ahmet bey, son 23 yılda hiçbirşey kendiliğinden olmadı. Biz Rodoplular arasından herhangi birimiz kimseyi kötülemek, gözden düşürmek için özel çaba harcamadık. Bugün mitinglerde baş konuşmacı olanlar SDS saflarında bocalardan ön sıralardaydık. Bugün tenkitte bulunanlar gözle görülen ve dikkati çeken, suyu bulandıran olaylarla ilgili fikir beyan ediyor. Ayağınızı denk alın diyorlar! HÖH'ü yaratan, doğuran ve yücelten halkımızdır. İnsanımızın gördüğü zülümdür! Halkımızın birlik ve beraberliğini ezilen halkımızın direnci yaratmıştır. Sen, Önal Lütfi, Ahmet Doğan değil. Bunu artık anlayın lütfen. Ne senin ne de A.Doğan'ın özel gayretiyle "stratejik düşüncelerinizle" bugüne kadar hiçbirşey olmamıştır. Merssedec arabalardan indirilenlerin ayakkabıları çamur, elbiselerine kirli su sıçrıyor ve feryat koparıyorsunuz. Bu suyu sıçratan halkımızın vijdanıdır. Anlıyorum, ağırınıza gidiyor. Ama siz de umut sömürüsü yapmaya devam ediyorsunuz. Ard arda balon salarak insanımızı avunduruyorsunuz. Yaptığınız iş budur.
Elinde balta ve testere HÖH ağıcını aklına geldikçe budayan A. Doğan yalnız seni değil, pekçok başka arkadaşı da "işe yaramaz" "kuru dal" misali kesip attı. Onun yok etme taktiğinde kesilern dalların bazılarını ateşte yakmamak da var. Biliyor5 ki halkın gözü önünde kurumak ve yok olmak can çekişerek olur ve bunu başkaldıranları uslandırmak, gözdağı vermek için kullanıyor. Etrafına baksana, yol boyu kesilmiş ve sızlayan dal dolu. Hepsinin içi yanıyor. Politik olarak can çekişmek zor iştir.
Biz sızlamıyanlardanız. Sen 3 yılda kuruyamadın ve sızlamaya, yakınmaya devam ediyorsun. Bunun böyle olacağı önceden belliydi. A. Doğan sana 5 santimlik değer verseydi, iyi bir işe yerleştiridi ve olay biterdi. Ama bunu da yapmadı. Ayrılırken ne konuştunuz da umudun sönmedi bilmiyorum. Ama kesilip yere düşen dal yeniden aynı ağaca aşılanamaz...
HÖH yönetiminde bulundun, milletvekiliydin, halk seninle birçok şeyi paylaştı, partinin demokratikleşmesi, bir ilkeler partisi olması ve ayır buyur, horla körle, ez çiğne, yok et, bizden olmayana hayat vermeyiz makinasını neden kırmadınız???? Bu konuda ne yapıldı? Öneri sundunuz mu?
Senin "insan hakları" konularında bazı konuşmalarını dinledim. Seminerlerinde eksik olan bir öz vardı,
1. İnsan haklarını biz "insan hakları olduğunu" bilmeyenlerden önce biliyorduk. Sen boızacıya boza satmaya çalıştın...
2. Bundan 230 yıl önce Tom Cefferson'ın ABD'de kale aldığı ve daha sonraki tüm İnsan Hakları Bildirilerinin esasını oluşturan BEYANNAMEde şöyle bir cumle var: "Mutlu olmak için mücadele etmek her insanın hakkıdır!" Ahmet Doğan'ın seçip kilitlediği grub, ki sen debun içindeydin, bizim yalnız ekmeğimize, işimize saldırmakla kalmadılar, m u t l u olmamıza da engel oldular. Yıllarca yol kestiler. Milletvekili iken Sofya sokaklarında yürürken hiç kimseye selam vermediğini hatırla. Yukardan baktınız. Biri ahır olan 2 odali evden geldiğinizi onuttunuz...
Sen bu yolda bucalayarak geldin, şimdi millet geveliyor, iki daire, iki karı, dört metres, kızı İstanbul Başkonsolosluğunda diplomat...Bunlar nasıl oldu. Sana bu nimetler neden verildi. Öz halkına hizmet etmen için mi? Yüksa öz halkkına yüz çevirmen için mi? Hepiniz yarasasınız? Gece hörüyor, gündüz körsünüz ve işte şimdi kesilmiş bir dal gibi kururken canınız acılar ve yakınıyorsunuz... Kımseye mutluluk veremediğiniz için mutlu olamıyorsunuz... Umut sömürmek mutluluk değildir ve olamaz...
Yazında adlarını sraladığın temsilcilerimizin Bakan ve Bakan yardımcısı olması çok iyi oldu, ama lütfen göstersene, hangi fidanları diktiler, diktiniz ve bu fidanlar bugün meyve veriyor mu, yoksa maaş alıp geçiştirdiler mi? Gerçekçi olalım lütfen...
Ülkemizde üretim ilişkilerinin değiştirilmesi gerek. Akmek teknesini değiştirerek yenilememiz lazım. Bu konuda düşünelim...Selam ederim.

23. yorum:
Madem işsizlik var bize iş verin
madem türklükle kafayı bozdunuz bizi Türkiye ye aldırın
madem yolsuzluk var gelip dayansana hükümete ezme benim akrabamı desen ya
bulgarlaristan gelip çalışsana
yaşasana göreyim
kendinize bir rol biçmişiniz türklük üzerinde suçluyorsunuz
se Türk değilmisin gel düzelt durumu ordan çok laga luga yapıyorsun
yolumuz gene turkıye yollarına düşecekmiş
düşmesinmi ?
sen nasıl orda bir işyerinde kürtlerle başka milletlerle yaşamak zorunda çalışmak zorundaysan
bizde bulgarlarla herkezle geçinmek zorundayız
bizim turk kımliğimiz varsa onlarında bulgar kimliği milliyetçiliği var
sizi dınleyelim de savaş çıksın kimse karışmasın yalnız kalalım gebersinler bizi
sizde türkiyeden soykırım soykırım diye köşe yazıları yazarsınız
Turkçe okuma seyretme konuşma denmiyorki
gitsinler derslerine kafalarına vuranmı var sanki
aaaaaa

24. yorum:
anlayamıyorum sizin konuşmalarınızı ne dersiniz kendiniz kendinizden başka kimse anlamıyo
iş ver bize
iş bul
boş laf yapma

25. yorum:
pin (bin) arabaya gel düzelt meseleri çok millet seversinya düzelte görelim sana kahraman diyebilelim görelim bakalım yaılarını gerçek hayata uygulyabiliyor musun
aaaaa

26. yorum:
Bir arkadaş "Rodoplular" yazmış, "Rodoplu" milleti diye bir şey yok. Biz Türk oğlu Türküz. Rodop Dağları bölgesinde yaşayanlara Rodoplu diyorsan. O bölgede bulgar da yaşar, pomak da. Onlar HÖH'e oy vermez. HÖH'tekiler Türk soylu diye nefret ederler. "Kırcaali bölgesinde yaşayan Türkler" demen daha doğru olur.

HÖH'ün tek derdi mecliste kalmak. Türklerin gelişmesi, ilerlemesi için hiçbir şey yapmıyor. Türkçü bilinci yaymak adına da en ufak bir çabasını görmedim. Bulgaristan'da tutulacak iki yol vardır: (1) canla yürekle Türk ırkına hizmet etmek; (2) Bulgarlara sevimli görünmek.

HÖH Bulgarlara sevimli görünmek için Türklüğünden vazgeçmeye bile hazır.

27. yorum:
Keşke aklını Türklükle bozsalar. Türk kelimesi başlı başına bir değer, bir kutsallıktır. (Bu arada Türkçede millet adları büyük harfle yazılır).
Ne yazık ki bu HÖH'lüler Türklüğe sahip çıkmıyor. Aklını Bulgar yalakalığıyla bozmuşlar. Kafayı Türklükle bozsaydılar tek derdi Türk ırkına hizmet etmek olacaktı. Onların tek derdi memur koltuklarına oturmak, televizyonlara çıkmak, cebe para atmak, "uçak aldık", "bakan olduk", "iyi Bulgarca konuşuyoruz" diye hava atmak. Bu yüzden de biz Türk soylular onları itici buluyoruz.

Türkiye'ye gitmemize gerek yok. Bulgaristan Türklerinin iki vatanı vardır: biri Türkiye, diğeri de Bulgaristan. Örneğin bütün Bulgaristan Türklerine Türk vatandaşlığı verilebilir. Sadece Bulgaristan Türklerine değil, bütün Türkiye dışında yaşayan Türklere Türk vatandaşlığı verilmeli.

28. yorum:
SN AHMED HUSEIN GISENE KENDINI ARDAYA ATTA BALI BIR FAYDANI GORELIM BU GAZETENIN OZGUR YAYIN ANLAYISHI DPSde MI

29. yorum:
SN AHMED HUSEIN GISENE KENDINI ARDAYA ATTA BALI BIR FAYDANI GORELIM BU GAZETENIN OZGUR YAYIN ANLAYISHI DPSde MI

30. yorum:
Bir adsız şöyle bir yorum yazmış "Vatan Millet Sakarya takılan arkadaşlar, akıl vermeyi dedem de biliyordu. Gelip bulgarlara beraber Bulgaristan'da çalışmayı deneseniz ya, görelim nasıl Türkçülük taslayacaksınız? DPS hükümette değil, türklerin durumu kötü. DPS hükümetteydi- bulgarların gıkı çıkmıyordu."

CEVAP: Anlaşılan "Vatan Millet Sakarya" sözlerinden rahatsız oluyorsun. Belki de senin milli kimliğin "internet kullanıcısı", "mağza tüketicisi", "müşteri" ya da "HÖH üyesi" hahahahaa, bizim milli kimliğimiz ise "TÜRKTÜR".

Tamam kabul ediyorum, biz Bulgaristan Türkleri zamanında çok ezildik, bizi Türklükten, Türkiye'den, Türkçülükten soğutmak için beyinleri yıkadılar, sadece boğazını, rahatını düşünen, korkak bir nesil yarattılar. Milli idealden uzak nesiller yetiştirdiler. Bunları da ancak cesurca konuşarak aşabiliriz. Bu da birden olmaz, yavaş yavaş olur.

Bulgarlar arasında Türkçülük yapmak zor ya da imkansız diyelim. Peki ya sen hiç Türkçü bilince sahip ya da Türkçü eser okuyan, Bulgarların yanında Türkçe konuşmaya çekinmeyen bir HÖH'lü gördün mü?

Sen hiç Türklüğü canından çok seven HÖH'lü gördün mü?

Diğer arkadaşları bilmem, ama ben sarhoş kafayla yorum yazmam. Senin için HÖH mü daha önemli Türklük mü? TÜRKLÜK söz konusu olunca her şey feda edilebilir. Altını çizerek söylüyorum, istisnasız HER ŞEY. Ulu Başbuğumuz ATATÜRK ne demiştir "Mevzubahis vatansa gerisi teferruattır.", "Varlığımız Türk varlığına armağan olsun."

Peki ya Bulgarlar yokken Atatürk'ün bu sözlerini okur mu kendi aralarında (onu bile yapmazlar), bunları bile araştırıp öğrenme zahmetine katlanmazsınız:

http://www.nihal-atsiz.com/yazi/ulu-onder-ataturkten-turkcu-sozler.html

31. yorum:
HÖH'e Türk soylu vatandaşlar Türk kanı taşıyor diye veriyor (başka partiye üye olmayanlar). Ama HÖH enternasyonalizmle, liberalizmle zehirliyor Türk soyluları. Bir tek HÖH'lü en azından evde bile sitelerden Türkçü yazı okumaz, Türkçü sitelere üye olmaz.

32. yorum:
Bizim için Türk varlığı mı daha önemli HÖH'ün alacağı 3-5 oy mu?

33. yorum:
HÖH-TÜRK
arkadaslar bunlar dağlar kadar ayrı bir birinde
kaç Tükr var bir bakın
karısı, kocası, v.s.y.
YA TÜRKLER KÖYLERDE OY VERENLER
HALA NEYİ TARTISIYORSUNUZ
HÖH VE BSP - TÜRK DÜŞMANLARI, YOK EDENLER
NEYİ TÜRKLÜĞÜ YOK EDENLER

34. yorum:
Ben daha alkıbaşında bir yorum yazacağım: Diyelim ki (Bulgar Sosyalist Partisi) BSP'de çoğunluğu Bulgarlar oluşturuyor, bu yüzden de Türkçü olması imkansız, üstelik Bulgaristan'da liberal parti geçiniyor. Peki ya çoğunluğu Türklerden oluşan HÖH ne yapıyor. O niye Bulgarlara sevimli görünmek için liberal geçiniyor. O zaman BSP'den ne farkı var? GERB'den ne farkı var? Edirne'den talimat gelmeseydi General Vasil Delov'u Kırcaali'nin fahri hemşehrisi lan edecekti. Başbakan Boyko Borisov da Türkiye'de Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'la görüştükten sonra BNT'de Türkçe haberleri kaldırmaktan vazgeçti.

Her şey Türkiye'den gelen talimatla oluyorsa bizim HÖH, BSP, GERB arasında seçim yapmamızın ne anlamı var. Üstelik 23 senedir hep meclisteydiler, ama ana dilimiz Türkçenin gelişmesi için hiçbir şey yapmadılar. Hele Bulgarların karşısında "biz Türkler" demeye çekinirler. Sevgiyle bir Türkçe yazı, kitap okumazlar.

Bence herkes kendi kendine şu soruyu sormalı: biz Türklüğümüzü mü daha çok seviyoruz, HÖH'ü mü? Elbette TÜRKLÜĞÜMÜZÜ.

35. yorum:
“Gelip bulgarlara beraber Bulgaristan'da çalışmayı deneseniz ya, görelim nasıl Türkçülük taslayacaksınız?” Nerden biliyorsun benim Bulgarlar arasında Türkçülük "taslamadığımı" ya da hayatı Bulgaristan'da geçmiş birisi olmadığımı. Ne mi oluyor, hoşuna gitmese de katlanıyorlar. Bunu ancak Bulgarların arasında "TÜRKÜM" demeye çekinen, cesaretine güvenemeyenler yazabilir. Sen fabrikada çalışıyorsan orada Türklüğüne, Türkçülüğüne bakmazlar, çalışmana bakarlar. Zaten ister torpille, ister torpilsiz memur olmayı başarmışsan yine işini nasıl yaptığına bakarlar, amirinle iyi anlaşıyor musun, ona bakarlar. "Türklüğümle gurur duyuyorum, Türkçüyüm" dedin diye işten atmazlar. Terör eylemi yapmıyorsan bunu duymak hoşlarına gitmese de katlanırlar. Tamam, diyelim ki Bulgar ortamında bu konuları konuşmak istemiyorsun, o zaman birkaç arkadaş bir araya geldiğinizde "Türklüğümüze ne kadar sahip çıkıyoruz, Türklüğümüze ne kadar değer veriyoruz, Türklüğümüz için ne gibi fedakarlıklar yapabiliriz" gibi konuları konuşuyor musunuz???

Ya da internet sitelerinde milli bilinci uyandıracak yorumlar yazıyor musunuz, milli bilinci uyandıracak klipler yapıyor musunuz ya da o klipleri yaymaya çalışıyor musunuz (belki okuyup da biraz olsun TÜRKLÜK, TÜRKÇÜLÜK daha fazla uyanır ümidiyle).

En azından TÜRKÇÜ sitelere, forumlara, sayfalara yönlendirdiniz mi genç nesli????

Kocaman bir HAYIR. Oysa milletimiz hala ayakta uyuyor.

Biz hep şu soruyu sormalıyız kendi kendimize: TÜRK IRKINA hizmet etmek mi daha önemli, HÖH'e 3-5 oy kazandırmak mı? Hangisi daha önemli?????

Bilmem sizi, ama bizim için TÜRK IRKININ kaderi, çıkarları, geleceği, birliği daha önemli.

36. yorum:
Türklüğü canını verecek kadar seven bir HÖH'lü varsa çıksın yazsın şuraya bakalım.

37. yorum:
Ahmet Bey gittiği yerde yaptığı konuşmalarla komünist dönemde yapılan zulümleri anlatıyor, doğruları konuşuyor, ama hala komünist zihniyetinden hala kurtulamamış. Hala "Bulgaristan Türkleri" diyemiyor, "Bulgar vatandaşları diyor, bunu demekle de kendisini esnek (gıvkav) sanıyor. Sen bu şekilde esnekliğini, diplomatlığını göstermiyorsun, Türk kimliğini arka plana attığını ya da yeterince ciddi almadığını gösteriyorsun!

Bir de savaşların iktisadi (ekonomik) sebeplerle yapıldığını söylüyor. Yani Ahmet Hüseyin'e göre her şey ekonomi. O zaman sormak gerek Ahmet Hüseyin'e "1974 yılındaki Kıbrıs Barış Harekatı'nı nasıl açıklayacaksın ekonomik sebeplerle? Rumlar, Kıbrısı Yunanistan'la birleştirmek için 1952'den 1974'e kadar on binlerce Türkü katletti, Türkiye Cumhuriyeti de bu zulümlere dayanamayıp da oradaki Türk kardeşlerini kurtarmaya karar verdi. Kıbrıs gibi zengin madeni, petrol yatağı olmayan bir ülke 80 milyonluk Türkiye'ye ne verebilir ya da ne veriyor. Rumlar Türkleri katlederken bütün dünya buna seyirci kaldı. Türkiye'nin Kıbrıs'a girmesine karşıydı, ama Türkiye bütün dünyaya aldırış etmedi, kardeşlerini kurtardı. Kıbrıs ekonomik olarak ne kazandırıyor Türkiye'ye? Hatta dünya Türk toprağı bile saymıyor. Buna rağmen operasyon düzenledi. Ahmet Hüseyin Bez, bunu nasıl açıklıyorsunuz?"

Anlaşılan sizin soydaşlık, Türk kardeşliği, milli birlik gibi kavramlardan haberiniz yok.
Komünizmde size öğretmemişler bunları!

KAYNAK: http://ajansbkose.blogspot.com/2013/01/tum-suc-hohun-mu.html
Başlık: Ynt: Bulgaristan'da Türk gazetesi
Gönderen: Atsızcı Türk - 13 Ocak 2013
AJANS BG MEDYA GRUBU, KIRCAALİ'DE İLK MERKEZİNİ AÇTI

Ajans Bg Medya Grubu, Kırcaali'deki ilk merkezini açtı. Açılışı Türkiye'nin Filibe Başkonsolosu Şener Cebeci ve grubun bağlı olduğu sivil toplum kuruluşu Bulgaristan Adalet Federasyonu Başkanı Sezgin Mümin yaptı. Ajans Bg, yıl sonuna kadar Razgrad, Şumnu, Rusçuk ve Sofya'da da benzer merkezler açmayı planlıyor. Medya grubunun Kırcaali merkezinde toplam 10 oda bulunuyor.

http://www.youtube.com/watch?v=36Jn5x2rV4k

KAYNAK: http://ajansbg.blogspot.com/2013/01/ajans-bg-medya-grubu-kircaalide-ilk.html
Başlık: Ynt: Bulgaristan'da Türk gazetesi
Gönderen: Atsızcı Türk - 13 Ocak 2013
Parlamento, Türkiye'deki eski göçmenlere vize kolaylığı teklifini kabul etmedi

(http://2.bp.blogspot.com/-YLtkbE5Paa8/UO3B4o7XTHI/AAAAAAAARsg/73Hv_nvIA0s/s1600/777.jpg)

HÖH'ün eski göçmenlere yönelik vize uygulamasında kolaylık sağlansın teklifi mecliste kabul edilmedi.
Parlamento, Hak ve Özgürlükler Hareketi Partisi (HÖH) tarafından sunulan ve Bulgaristan Vatanadaşlık Kanunu'nda değişiklik öngören teklifi kabul etmedi.
28 'evet', 40 'çekimser'  ve  51 'hayır' oyuyla  önceki yıllarda Bulgaristan'dan göç nedeniyle vatandaşlığını kaybetmiş ebeveynlerin çocuklarına vize uygulamasında kolaylık sağlanması yönündeki HÖH önerisi çoğunluk tarafından kabul edilmedi.
 Aynı şekilde HÖH'ün vatandaşlığını kaybetmiş eski Bulgaristan'dan göçmenlerinin vatandaşlığını tekrar geri kazanabilmeleri için yasada gerekli değişiklikler yapılması isteği de kabul görmedi.
 İlgili yasa için sözkonusu teklifi sunan HÖH milletvekili Çetin Kazak, göç nedeniyle vatandaşlığını kaybetmiş eski göçmenlerin Adalet Bakanlığı'na verecekleri bir dilekçeyle geri verilmesi gerektiğini belirtti. Milletvekili Lütvi Mestan ise mevcut yasaların ayrımcılık içerdiğini kaydederek, 'bulgar ırkından olmayan' kriterleri çerçevesinde ayrımcılığa izin verilmemesi gerektiğini vurguladı.

AJANS BG

KAYNAK: http://ajansbg.blogspot.com/2013/01/parlamento-turkiyedeki-eski-gocmenlere.html
Başlık: Ajans Bg'ye saldırı...
Gönderen: Atsızcı Türk - 19 Ocak 2013
Skat televizyonu, Bulgaristan'daki Türk düşmanı seçmenlerin oylarını almak için Türk gazetesi Ajans Bg'ye karşı propaganda yapıp onu hedef gösterir. Bu aşağıdaki haberden de etkilenip de gaza gelen Türk düşmanları Ajans Bg'nin arabasının lâstiğini patlatmış. O haberde Türk gazetesinin açılış törenini bile "provokasyon" diye tanıtıyorlar Türk düşmanı Bulgarlara. Bunun sonucu da böyle bir saldırı gerçekleşti.

Ajans Bg'ye saldırı...

(http://2.bp.blogspot.com/-wdi1cc8KzQ4/UPhmrWMhsSI/AAAAAAAASG0/a94vd5ltNyA/s1600/77.jpg)

Ajans Bg'ye ait hızmet aracının lastikleri başkent Sofya'da kimliği belirsiz şahıs veya şahıslar tarafından patlatıldı. Bıçakla kesildiği tespit edilen Ajans Bg aracına başka herhangi bir zarar verilmedi. Ajans Bg, yetkilileri, polise başvurarak olayla ilgili soruşturma başlatılmasını istedi.

'AJANS BG' HEDEF GÖSTERİLİYOR
Skat Televizyonu, Ajans Bg'yi hedef göstermeye devam ediyor.

http://www.youtube.com/watch?v=FNKTw_I2Yvo

YORUMLAR:

1. yorum:
oh iyi olmuş gördüğüm ilk yerde bende saldırcam tahir aganın klibini az önce izledim
utanmıyormusun gelmedi demeye lan
niye konuyu sapıyon çarpıyon
hani sen dürüst tarafsız şefaf tın

2. yorum:
Türk düşmanı parti ile kesimler, seçmenlerini elinde tutmak için Türk düşmanı, kışkırtıcı propagandalar yapar. Ruhunda Türk düşmanlığı barındıran Bulgarlar da çok kolay gaza gelir. Hemen galeyana getirilirler. Bütün mesela bu.

3. yorum:
Buna sevinen adsıza sormalı "sen Ajans Bg'den ne zarar gördün?"

4. yorum:
mümin Mutlu
Ocak 18, 2013

Ulan geri kafalı herif, adam sizler için neler yapıyor sen ilk gördüğüm yerde saldıracam diyorsun.iyilik yap denize at balık bilmezse halik bilir.Yazık bu geri kafalı düşüncelerle bu ülke nerelere gidecek acaba.Acıyorum sadece.Burada ajans bg ' ye geçmiş olsun diyorum ayrıca.

5. yorum:
Göreve devam burası Bulgaristan olur böyle şeyler

KAYNAK: http://ajansbg.blogspot.com/2013/01/ajans-bgye-saldr.html
Başlık: Ynt: Bulgaristan'da Türk gazetesi
Gönderen: o.öcal - 19 Ocak 2013
Türk'e düşmanlık Bulgar'dan geldiği gibi son yanıtın ilk yorumunda anlaşılacağı üzere ( ücüncü yoruma göre sanıyorum yorum sahibi Türk) Türklük bilincini kaybetmiş bir Türk'den de gelebilir.

Ajans Bg'ye geçmiş olsun.
Başlık: Ynt: Bulgaristan'da Türk gazetesi
Gönderen: Atsızcı Türk - 20 Ocak 2013
http://ajansbkose.blogspot.com/2013/01/tum-suc-hohun-mu.html

Yukarıda linkini verdiğim yazıya son olarak şu ilginç yorumlar yazılmış:

1. yorum:
Değerlı kardeşlerim, Mehmetçiğin ardına saklanık saçma sapan fikirler yazmak kolay. Şayet sizler BG vatandaşıysanız neden ANONİM siniz.Suçumuz BGde kalmamız. Sizler gibi kaçmış olsaydık herhalde iyi emekli mağşı alıp Sizler gibi tatlı tatlı yorum yapıp akıl verirdik.Anlayamadım Kaçanlar daha büyük TÜRK galiba. Saygılarımla Ahmed Hüsein

2. yorum:
Birileri Ahmet Hüseyin Beyle HÖH'ü savunmaya kalkmış. Bizim için HÖH mü daha değerli TÜRK SOYU mu? Elbette tartışmasız değerli TÜRK SOYU HER ŞEYDEN ÖNEMLİ!

3. yorum:
"Değerlı kardeşlerim, Mehmetçiğin ardına saklanık saçma sapan fikirler yazmak kolay. Şayet sizler BG vatandaşıysanız neden ANONİM siniz.Suçumuz BGde kalmamız. Sizler gibi kaçmış olsaydık herhalde iyi emekli mağşı alıp Sizler gibi tatlı tatlı yorum yapıp akıl verirdik.Anlayamadım Kaçanlar daha büyük TÜRK galiba. Saygılarımla Ahmed Hüsein"

Sayın Ahmet Hüseyin bey,
TÜRKLÜĞÜN Bulgaristan'da kalmak ya da Türkiye'ye gitmekle bir ilgisi yok. Bütün mesele milli bilincin olup olmaması. Bir insan Türkiye'de yaşayıp da soysuz Türk düşmanı da olabilir ya da tam aksine %100 katıksız Türkçü de.

Mesela bir Türk sizden hiç fayda görmeyebilir, ama sizin Türkçülük için çalıştığınızı görünce size sempati duyar. Her zaman Türklüğe, Türkçülüğe vurgu yapın! Sizin tek şansınız bu. Unutmayalım ki Türkçülüğün görevi Türklüğe hizmet etmektir.
Başlık: Ynt: Bulgaristan'da Türk gazetesi
Gönderen: Atsızcı Türk - 20 Ocak 2013
Türk'e düşmanlık Bulgar'dan geldiği gibi son yanıtın ilk yorumunda anlaşılacağı üzere ( ücüncü yoruma göre sanıyorum yorum sahibi Türk) Türklük bilincini kaybetmiş bir Türk'den de gelebilir.

Ajans Bg'ye geçmiş olsun.

Sayın o.öcal Kandaşım,
İnan bana Türk düşmanı Bulgar dazlakların yapmış olma ihtimali daha yüksek. Normalde dazlaklar böyle aşırıya kaçan hareketlerde bulunur. Soyca Türk de olsa bir piçin yapma ihtimali de var.
Başlık: Bulgaristan'daki 'tolerans'
Gönderen: Atsızcı Türk - 20 Ocak 2013
Bulgaristan'daki 'tolerans'

(http://2.bp.blogspot.com/-SHI80TQxVXU/UBF8hCRdDKI/AAAAAAAAHSs/TIIE-gPBYA4/s320/88.jpg)

 Balkan Yarımadası ülkelerinden Bulgaristan, azınlıklara özellikle Türk azınlığına toleranslı, yani hoşgörülü davrandığı gerekçesiyle bazı çevreler tarafından örnek gösterilir.
Bu “tolerans”kelimesini ballandıra ballandıra kullanan partilerden birisi de Bulgaristan’da faaliyet gösteren sözde Hak ve Özgürlükler Hareketi(HÖH) partisidir.
Bilindiği gibi Balkanlar’ da yaşayan Türkler için, en önemli konulardan birisi, Türkçe eğitim konusudur…
Türk azınlıklarına karşı “toleranslı” olmayan diğer Balkan Yarımadası ülkelerindeki Türkçe eğitim konusuna bir göz atalım:
3 milyon nüfuslu Arnavutluk’ta çok az Türk yaşamasına rağmen 12 Türkçe eğitim veren okul bulunmaktadır…
2 milyon nüfuslu Makedonya’da 100 bin civarında Türk yaşamaktadır ve devlet okullarında Türkçe eğitim verilmektedir. Ayrıca Üsküp, Gostivar ve Ohri ile Stuga şehirleri arasında olmak üzere, Yahya Kemal adını taşıyan üç Türk koleji bulunmaktadır. Gostivar gibi Türklerin yoğun olarak yaşadığı bölgelerde ise, Türkçe resmi dildir…
4 milyon nüfuslu Bosna- Hersek’ de çok az Türk yaşamasına rağmen onlarca Türk okulu, hatta bir de Türk Üniversitesi bulunmaktadır.
2 milyon nüfuslu Kosova’da Priştine ‘de iki ve Prizren’de bir olmak üzere toplam üç Türk okulu vardır. Kosova’da Türkçe, resmi dillerden birisidir.
11 milyon nüfuslu ve 200 bin Türk’ün yaşadığı Yunanistan’ a gelince, Bulgaristan ile AB üyesi olduğu için daha bir özel araştırma gereği duydum. Bu konuda Batı Trakya Türk Öğretmenler Birliği( BTTÖB)’ne yazı yazdım ve onlar da sağ olsunlar, 350 sayfa içeren Türkçe eğitim konusunda bir mücadele destanı göndermişler…
Her ne kadar çeşitli zorluklar çıkarılsa da, Yunanistan’da İlköğretim çağındaki Türk çocuklarının neredeyse tamamı eskiden Türk Okulları, daha sonra resmi olarak“Azınlık Okulları”na çevrilen ve sayıları yüzlerce olan okullarda eğitim almaktadır. Bu Yunanistan’daki “Azınlık Okullarında”, haftada 7 saat Türk Edebiyatı ve Dili, 3 saat Matematik, 3 saat Din, 2 saat Tabiat Bilgisi dersi, toplam 15 saat Türkçe olarak veriliyor.
Ayrıca Gümülcine’de Türkçe eğitim veren Celal Bayar Lisesi ve yine Türkçe eğitim veren İskeçe Muzaffer Salihoğlu Lisesi bulunmaktadır. Yunanistan’da Müslüman çocuklarına dini eğitim veren Medreseler de bulunmaktadır.
BTTÖB gönderdiği 350 sayfalık destanda, Yunanistan’da yaşayan Türklerin, Türkçe eğitim konusundaki mücadelerini tarih tarih belirtilmiş olup, uluslararasıantlaşmalardan doğan haklarını korumak için yaptıkları eylemleri, boykotları tek tek belgelemişler… Bu mücadeleye öncülük eden Sadık Ahmet ve diğer politikacıları da saygıyla anmaktadırlar…
Görüldüğü gibi, Yunanistan’daki Türkler, Türkçe eğitim konusundaki haklarını korumaya devam ediyor…
Şimdi“toleranslı” Bulgaristan’a dönelim:
8 milyonluk Bulgaristan’da, 1 milyon Türk’ün yaşamasına rağmen, Mastanlı ve Şumnu’da olmak üzere sadece dini eğitim veren iki İmam Hatip Lisesi bulunmaktadır. Türkçe laik eğitim veren hiçbir okul bulunmamaktadır. İlköğretim çağındaki çocuklar için, Türkçe seçmeli ders olsa da, bu konuda çeşitli zorluklar çıkartılmaktadır. 1992 yılında Türkçe eğitim gören çocuk sayısı 100 bin civarındayken, bu sayı 2013 yılında 8 binlere inmiştir. Üstelik 1992 yılından beri Türkçe ders kitaplarıbasılmamaktadır…
Birkaç gün sonra Bulgaristan’daki Türk seçmenlerinin oy verdiği sözde HÖH’ün Olağan Kongresi vardır…
Bu sözde HÖH’ün 2006 yılındaki Kongresine delege olarak, 2010 yılındaki Kongresine ise misafir olarak katıldım. Bu Kongrelerde konuşmacıların hiçbirisi, Türkçe eğitim konusuna değinmemiştir. 2006 yılındaki Kongrede partinin çevresinde “çember”oluşturan şirketler önemli konuydu; 2010 Kongresinde ise, yeni kurulan hükümetin acemiliği söz konusuydu… Türkçe eğitim, konu dahi edilmemişti… Fakat tüm konuşmacılar sözlerini “toleranslı olun”, yani “hoşgörülü olun” sözleriyle bitirdiler…
Görüldüğü gibi sözde HÖH, Türkçe eğitim konusuna hiç değinmeyerek “hoşgörüsünü” göstermiştir!
Birkaç yıl önce sözde HÖH’ün kendi Kırcaali gençlik kolları yöneticisinin evine polis tarafından gece baskın yapılmış, tüm aile dövülerek tartaklanmış; sözde HÖH bu konuda, parlamento da İçişleri Bakanına soru önergesi vermiş, fakat alaylı bir cevap aldıktan sonra, bunu sineye çekerek “hoşgörülü” davranır…
Yine birkaç yıl önce Sofya camisinde ibadet edenler, ATAKA (SALDIRI) partisi yandaşlarıtarafınca dövülmüş; sözde HÖH bunu da parlamentoya taşıyarak İçişleri Bakanına soru önergesi sunmuş, fakat yine alaylı bir cevap aldıktan sonra, bunu da sineye çekerek “hoşgörüsünü” elden bırakmaz…
Bulgaristan’da VMRO, ATAKA (SALDIRI) gibi partiler Türklere karşı aşağılayıcı mitingler düzenlerler; sözde HÖH, bunlara karşı mitingler düzenlemez, “hoşgörülü”davranır, sesini çıkartmaz…
Bulgaristan’da Türklere karşı toplumu kışkırtan ve Türkleri aşağılayan SKAT tv gibi televizyon kanalı yayın yaparken; sözde HÖH, “hoşgörüsünden” dolayı susar…
Sözde HÖH’ün hakkınıda yemeyelim; sözde HÖH, Sesil Duran ve Kibariye’li seçim mitingleri düzenler…
Sözde HÖH açısından… Yaşasın tolerans!
Eskide olduğu gibi, 19 Ocak’ta Sofya’daki NDK'ın (Ulusal Kültür Sarayı) son katındaki 3. salonda yapılacak sözde HÖH’ün Kongresine gideceğiz; kimimiz delege olarak, kimimiz misafir olarak. Bulgaristan’daki delegeler dışında, Türkiye’deki iktidar partisinden muhakkak bir temsilci olacak, Türkiye’ deki bazı göçmen derneklerinin başkanları ve yöneticileri tahsis edilen otobüslere doluşarak Kongrede hazır bulunacaklar, kimisi delege, kimisi misafir olarak; sözde HÖH liderinin konuşmasını, daha önce yazılı olarak verilen metinden takip edecekler. Verilen arada tüm delegelere domuz etli birer sandviç ve ayran verilecek…
Daha sonra sözde HÖH’ün başkanı seçilecek, “kabul edenler”, “etmeyenler”, “çekimser kalanlar”, “oybirliğiyle kabul edilmiştir” denilecek.
Bulgaristan’daki Türklerin sorunları gündeme dahi getirilmeden sözde HÖH kongresi “tolerans”,yani “hoşgörü” ortamında bitecek…
Bu “tolerans” politikasıyla gençler Batı Avrupa’da, erkekler Sofya’daki inşaatlarda gurbette, kadınlar ise cüzi maaşla çalışmaya devam edecek…
Peki, Bulgaristan’daki Türklerin sorunları ne zaman bitecek?
Ak gömleği giyip, meydanlara dökülünce!…

YAZININ ALTINA YAPILAN YORUMLAR:

1. yorum:
Ak gomlegi giysekte, O illa kirlececek.
23 yil oldu ak gomlegi ikadikca sarardi ve iprandi.

2. yorum:
Kaleminie Eline sağlık Üstad

3. yorum:
Eğitim konusu sanırım tüm devlet ve topluluklarda en öncelikli meselelerden olmalı...Ama hoşgörü konusunun toleransları tavizkar olursa sonuçlar da yazılanları doğrular...Sanırım biz Türkiye'de yaşayanlar da bu doğruları görmezden geldikçe ve de desteklemedikçe sorunların çözümüne hakça ve özgülükçü bir hareket ivmesi kazandırmak zor...

4. yorum:
Türk düşmanlığı Bulgar kültürünün bir parçası haline gelmiş. Tarihinde, büyük edebiyat yazarlarının eserlerinde hep Türk düşmanlığı var.

http://ajansbkose.blogspot.com/2013/01/bulgaristandaki-tolerans.html

5. yorum:
Yazarın son cümlesini bazı yorumcular anlayamamış...
"Ak gömlek", kefen anlamındadır... Yani ölümü göze alıp, meydanlara dökülmek...

6. yorum:
Merhaba,
Yarun bende bu kongreye katılacağım.Katılmam beişti
ni çok mutlu etti.Fakat yazıyı okuyunca üzüldüm.Bir eğitimci olarakta Türkçenin okunmaması ve şimdiye kadar konuyu iki defa 23 senede çok üzücü.-Kosovadan bir soydaşım bizim Türkçe okumamıza hakımızı aramadığımıza güldü ve şunu dem

7. yorum:
ŞUNU demişte ;''biz kosovada ki türkler sizingibi bir milyon olsak devrim yaparız dedi''kosovada 60 bin Türk vardır.LİSELERİ BİLE VAR.Bizim neden olmasın.Lütfen gereğini yapılsın.

8. yorum:
Bu yil haric,her yil Sehitlerimizi anma torenlerinde anadilimiz Turkce egitim verilsin,bulgaristan parlementosunda sikca gundeme getirilsin diye ,diye dilimizde tuyler bitti.Turkce egitim problemimizi ,sectigimiz avrupa parlemento calismalari icin vekillerimize anadilinde egitim meshelemizi orada gundem yaratmalarini ,defalarca soylememize ragmen.hosgoruyu bahane ederek hep sustular.BUyil secimler olacagi icindir ki oy avciligi niyetlerinde dolayi ikide bir dps millet vekilleri anadilde egitim meselesini gundemde tutmalaridir.Ustat Durmus Arda kardesimize yazisindan dolayi Halkimizin,cocuklarimizin adina kendisini yurektan kutlar ve ayni dogrultuda Halkimizi aydinlatmaya devam etmesini temenni ederiz.Mestanli direniscileri,sonsuz saygilar.

KAYNAK: http://ajansbkose.blogspot.com/2013/01/bulgaristandaki-tolerans.html
Başlık: Ynt: Bulgaristan'da Türk gazetesi
Gönderen: Atsızcı Türk - 20 Ocak 2013
Ahmed Doğan'ın oğlu 'Vizaj'ın yaş gününe kız arkadaşıyla birlikte katıldı

(http://2.bp.blogspot.com/-DzZCmKStpYg/UPh_7vY1kSI/AAAAAAAASHE/9TSyhAr4EVY/s1600/002.jpg)

Hak ve Özgürlükler Hareketi Partisi lideri Ahmed Doğan'ın oğlu Demir, modellik ajansı Vizaj'ın kuruluş yıldönümü kutlamasına kız arkadasi Gergana Malkodanska ile katıldı.
Sofya'da gazetecilik fakültesinden mezun olan ve Vizaj ajansının en güzel modellerinden biri olarak gösterilen Malkodanska, 14 yaşında modelliğe başladı. Malkodanska, 2004 yılında 'Bulgaristan'ın Süper Modeli' ünvanını kazandı.

AJANS BG

YORUMLAR:

1. yorum:
Bu HÖH'lülerin Bulgar özentisi olduğunun bir kanıtıdır. Doğan'ın oğlu demir bir Bulgar kızıyla evlenecek, çocuklarına Bulgar adı koyacak, çocukları Bulgarca konuşacak böylece Bulgarlaşmış olacak.
Biz onun ya da onun gibilerinin başında durup da akıl veremeyiz, ne yapacağına karışamayız. Ancak oğlu Bulgarlaşmaya yatkın birisinin Türklerden oy istemeye hakkı yok.
Ahmet Doğan ne biçim bir baba, oğlunu tam bir Türkçü yetiştirememiş.

2. yorum:
Ahmet Doğan'ın oğlu beni ilgilendirmez.

3. yorum:
ahmed doganda zaten bulgarlashti ki..turk halkinlan ne isi var ahmedin..demirin

4. yorum:
birde yanındaki kız bence güzel değil ölü balık gibi bakışları,yüzünde nur yok gözlerinin feri sönmüş açlıktan çok sızka
dobruca kızları nın ne eksiği var acaba Türk kızların nee eksiği var
neden Türk kızı değil
hem bu fotomodelka yemek yapamaz iş yapamaz
sadece varnaya taile gider
emel

5. yorum:
Bu resmi çektiğine göre ajans bg de ahmet doğan ailesinin davetlisiydi.

6. yorum:
Demir Türkçe bilmez zaten

7. yorum:
KISKANMAYIN LAN DAVUKLAR. INDIREMEDINIZ BOLE BIR MANITA SIMDI KISKANIYORSUNUZ.

8. yorum:
Son yorum hariç, diğerleri tamamen saçmalık ve kıskançlık göstergesi. Türkiye'dekiler ruslarla, almanlara evlenirken gavurlaşmış falan demiyorsunuz, kalkmış cahilce oğlu bulgarlaşmış ta, bilmem ne..cahil saçmalığı, hadi ordan, bir kızla çıktı diye hemen evlenecek anlamı mı çıkarıyorsunuz? yoksa amacınız illa ki saldırıp, kötülemek mi? Varsın çıksın, genç çocuk, istediği gibi eğlenir. Siz de o g...t varsa, siz de çıkın..bunun türklükle ve oyla ne alakası var...kıskançlıktan patlamayın...

9. yorum:
hani bulgarlar çok milliyetçiydi bizi sevmiyor kovuyorlardı nefret ediyorlardı.
vay vay para olunca türklerin yanında yer alıyorlar kusura bakmasın o platformda adım atan modelka biliyormu kaç Türk ailesi telef oldu
keşke doktor hemşire.hayatta bir misyonu olan biri olsaydı
boş boş model olmasaydı
daha ağır konuşacaktım ama demir in hatına ahmet doğanın hatrına susuyorum .

10. yorum:
yorumlarımı geri alıyorum özür diliyorum hakikaten 2 side çok güzel guleryuzlü maşallah
2 genç fidan allah mutluluğunuzu bozmasın

11. yorum:
Kimse yabancılarla evliliği onaylamaz. İster Türkiye'de olsun, ister Bulgaristan'da. Türklüğe nerede sahip çıkılmıyorsa biz tepki gösteririz. Artık bunları yüksek sesle eleştirme vakti yavaş yavaş geldi, gelmeli de.

Demir'in kız arkadaşına yapılan hakareti kesinlikle onaylamıyorum. Bu çok aptalca, seviyesizce. Bunun gibi en az 10 tanesini de bulabilir, bundan hiç şüphem yok. Kız güzel.

12. yorum:
Ajans Bg yalnızca haber yapmak için de gitmiş olabilir. Ahmet Doğan'ın oğluyla ilgili haber yaptı diye Ajans Bg hemen Ahmet Doğan'ın malı mı oluveriyor?

13. yorum:
Bence hakaret edenle özür dileyen aynı kişi değil. Zaten ne hakaret etmeye gerek var ne de övmeye.

"yorumlarımı geri alıyorum özür diliyorum hakikaten 2 side çok güzel guleryuzlü maşallah
2 genç fidan allah mutluluğunuzu bozmasın"

"birde yanındaki kız bence güzel değil ölü balık gibi bakışları,yüzünde nur yok gözlerinin feri sönmüş açlıktan çok sızka
dobruca kızları nın ne eksiği var acaba Türk kızların nee eksiği var
neden Türk kızı değil
hem bu fotomodelka yemek yapamaz iş yapamaz
sadece varnaya taile gider
emel"

Evet gerçekten de güler yüzlü poz vermişler.

KAYNAK: http://ajansbg.blogspot.com/2013/01/ahmed-dgann-oglu-vizajn-yas-gunune-kz.html
Başlık: Ynt: Bulgaristan'da Türk gazetesi
Gönderen: Atsızcı Türk - 22 Ocak 2013
Atsizci Türk kandasim Bulgaristan´daki Türklerle ilgili eklemis oldugun haberlere söyle bir göz attigimizda orda da durumlarin pek iyi gitmedigini görüyoruz.
Ayrica Türkiye basininda "Türklerin Partisi" diye lanse edilen HÖH´ünde pek Türklükle alakasinin olmadigini yine eklemis oldugun bu baslik altinda görmüs olduk.
Bir Dr.Sadik Ahmet, bir Mustafa Abdülcelim Kirimoglu, bir Rauf Denktas, bir Rasid Dostum gibi Türklerin menfaatlerini koruyan suurlu liderler cikmadikca Bulgaristan Türkleri arasindan sanirim degisen pek bir sey olmayacak gibi.
KaraTekin Kandaşım,
Şu paylâştığım linkteteki yazı bir de aşağıdaki haber ile altındaki yorumlardan da gördüğün gibi gerçekten de Türklükle bir alâkası yoktur.
Ben şu linke şu yazıyı paylâştım:

https://www.hunturk.net/forum/bulgaristanli-turk-lidere-suikast-girisimi-5891-s10.html

Ahmet Doğan 1989'a kadar DS ajanıydı. Kod adı da Sava'ydı. Zaten Türkçesi bile bir İngilizin Türkçe konuşmasına benzer. Başbakan Boyko Borisov'u gaflet uykusundan uyandırmak istemiş, yani sözde Bulgaristan'ı Türk işgaline karşı uyarmışmış. Başbakan Boyko Borisov, Erdoğan'dan yardım istiyormuş, bunun karşılığnda Türkiye, Bulgaristan'ı alacakmış. Bu da gösteriyor ki Ahmet Doğan'ın gözünde Bulgaristan'ın Türkiye'ye katılması sevinilecek bir şey değil, tam aksine son derece tehlikeli, kötü, negatif bir şey. Türk devleti ise tıpkı Osmanlı döneminde olduğu gibi önce yardım ediyor, sonra da devletini alıyor. İşte hain Ahmet Doğan'dan inciler:

Buraya kadar tamam! Kurulan korku mekanizması tıkır tıkır çalışıyor. Bu mekanizma, korku üretiyor, fakat buna rağmen kurtarıcı kahramanımız (Başbakan Boyko Borisov'u kastederek) kendisini güvende hissetmiyor. Kendisini emniyete almak isteyerek dostluk çerçevesi içinde Ankara'daki Türk meslektaşına elinden geldiğince yardıma koşması için baş vuruyor. Tabiî Ankara'daki meslektaşından olumlu yanıt geliyor. Bunu yapmam için ahlakî sebeplerim olmasına rağmen doğruluk ilkeleri açısından diğer ülkelerin başbakanlarının davranışlarını konuşmak bile istemiyorum. Yalnızca okumayı pek sevmediği için, tarihten de çakmadığı için kurtarıcı kahramanımıza (!) tarihte bunların sıkça yaşandığını hatırlatmak isterim. Bundan dolayı Balkan tarihinde benzerlerine çok raslananmış tuhaf diplomatik ilişkilere girer (Ahmet Doğan, tarihte Osmanlı sultanlarına yardım çağrısında bulunup da sonra da Türklerin hakimiyetini hakimiyetini kabul eden devlet adamlarını kastediyor)...
Diktatörler evrensel değerlerden anlamaz, ama mikrofon, kamera ve güç kullanmak; işte buna benzer şeylerden bizden daha iyi anlarlar. Ticaretini elinden alırlar, senin de onlara teşekkür etmeni isterler, seni medyaların karşısında kötülerler, sen de aynanın karşısında kendini tanıyamaz hale gelirsin, devleti de çökertirler, fakat diktatörler bizim kurtarıcı kahramanımız (!) gibi korkaktır.

Bulgarca orijinali:
Дотук добре. Машината на страха е конструирана по “свой образ и подобие” и пусната в действие. И тя започва да произвежда необходимия за събуждането на инстинкта за оцеляване продукт – Страха. Но въпреки всичко, нашият Герой-спасител не се чувства сигурен, той иска да бъде презастрахован и затова решава в приятелски порядък да се обърне към турския си колега от Анкара да му се притече на помощ с каквото може. И естествено колегата му от Анкара откликва положително…
Не искам да коментирам поведението на чужди премиери от коректност, въпреки че имам морални основания за това.
Искам само да припомня на нашия Герой-спасител, тъй като не обича да чете и хабер си няма от История, че няма нищо ново под слънцето на Историята. Затова той вероятно не знае, че така влиза в странни отношения, които имат аналогични модели в историята на Балканите…
Диктаторите не разбират от базови ценности, но те по-добре от нас усещат микрофоните, камерите и силовите инструменти и всичко, което е принуда и рекет.  Могат да ти вземат бизнеса и ти трябва да благодариш, могат да те компрометират в медиите и ти да не се познаеш в огледалото, могат да фалират държавата, но диктаторите като „нашия спасител" са страхливи.

****************************************

Şu habere bakın, bir de altındaki yorumlara:

Ahmet Doğan: 'Borisov ile Erdoğan'ın iyi ilişkiler içinde olması tuhaf'

(http://1.bp.blogspot.com/-Utc14N_epVM/UPvhuatec3I/AAAAAAAASRM/WcjrJu7Ztqg/s1600/999.jpg)

Ahmet Doğan, Hak ve Özgürlükler Hareketi Partisinin dünkü 8. Olağan Ulusal Kurultayı'nda kendisine karşı girişilen silahlı saldırı nedeniyle okuyamadığı raporunda Bulgaristan Başbakanı Boyko Borisov ile Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'ın iyi ilişkiler içinde olmasını 'tuhaf' olarak değerlendiriyor. Doğan raporunda, ahlaki gerekçeleri olmasına rağmen yabancı başbakanların davranışlarını yorumlamak istemediğini belirterek, 'Kahraman-Kurtarıcımız' olarak adlandırdığı Boyko Borisov'un böylece tuhaf ilişkiler içine girdiğini kaydediyor.
İşte Doğan'ın raporunda Boyko Borisov ile Recep Tayyip Erdoğan'a ayırdığı kısım:

' Ülkenin siyasi zümresinin bir kısmı olarak nelere izin verdiğini algıladığın zaman, rasyonel bir izahat aramak yerine, daha çok şaşırıyorsun. Çünkü neler olduğunu yavaş yavaş anlamaya başlıyorsun. Basının ve toplumun bir maçonun Kahraman-kurtarıcı (Başbakan Boyko Borisov'u kastediyor)olarak davranışlarına nasıl tepki gösterdiğini görerek canın sıkılıyor, için daralıyor…. Ancak siyasi eylemsizlikten dolayı suçluluk duygusu seni teskin etmiyor, daha deruni ve dikey olarak seni taciz ediyor….
Demokrasinin imkanlar yelpazesini bir kez daha yaşadıktan sonra ve genel suç içerisindeki kendi üzerine düşen ve Diktatörlük olasılığını bir gerçeğe dönüştüren payı idrak edince , artık bunun Demokrasinin en önemli dersi olduğuna, ancak bir kez daha tekrarlanmaması gerektiğine kanaat getirmeye hazırsın. Zira bu derste sınıfta olmayan bir siyasetçi Demokrasinin bedelini bilemez. Böyle bir siyasetçi rutinin ve ataletin kurbanı olmuştur …
Müthiş bir ders. Tekrarı olmayan, hatta dramatik. Diktatörler temel değerlerden, siyasi amaç belirlemeden ve ülkenin kalkınmasına dair stratejilerden anlamaz. Ancak onlar İktidar sisteminin insiyaki gücünü ve aletlerini bizden daha iyi hissediyor. Özellikle mikrofonu, kamerayı ve güç aletlerini. Ve zorlama ve şantaj için işe yarayacak her şey.
İşini elinden alabilirler, ancak sen kendini müteşekkir hissetmelisin. flasını sağlayabilirler ancak sen susmak ve korkmak zorundasın. Çünkü ardından çok daha kötüsü de gelebilir. Basını kullanarak sana öyle bir komplo hazırlayabilirler ki, aynaya bakarak kendini tanıyamazsın. Devleti de iflasa sürükleyebilirler, yeter ki bu iflas kendilerinin hayatta kalmalarını ve güvenliklerini garanti etsin. Ancak diktatörler, aynen bizim Kahraman-kurtarıcımız gibi tuhaf insanlardır. Kamera karşısında ne kadar da kurumlu ve terbiyesiz olsalar da, aynı derecede zamanın gelecek yönünde kararsız ve korkaktırlar. Bunun için Hayatta kalabilme onların son derece ilgisini çekiyor. Hatta onu devletin ve toplumun siyasi stratejisine dönüştürüyorlar. Kahramanımız-Kurtarıcımızın temel seçim numarasının herhangi bir program veya Bulgaristan’ın kalkınmasına dair model değil, “Bulgarların hayatta kalabilme insiyakinin uyandırılması” olması tesadüf eseri değildir. Tabi bu telkin mecburen sanal Türk tehdidi ve Osmanlı’nın Balkanlar’daki kültürel mirasının ürünü olarak HÖH ile alakalandırılmaktadır.
Buraya kadar iyi. Korku makinası “kendine özgü eşkal ve görünüme” göre yapılandırılmış ve hareket ettirilmiştir. Ve makina hayatta kalabilme insiyakinin uyandırılması için gerekli ürün olan Korku’yu üretmeye başlıyor. Ancak her şeye rağmen, bizim Kahramanımız-Kurtarıcımız kendini güvenli hissetmiyor, ikinci bir sigorta yapmak istiyor ve bundan dolayı dostane bir şekilde Ankara’daki Türk meslektaşına hitap ederek elinden gelen her şeyle kendisine yardımcı olmasını istemeye karar veriyor. Ve tabi Ankara’daki meslektaşı olumlu cevap veriyor …
Ahlaki gerekçelerim olmasına rağmen dürüstlük nedeniyle yabancı başbakanların davranışlarını yorumlamak istemiyorum. Sadece okumayı sevmediği için Tarihten hiç haberi olmayan bizim Kahramanımız-Kurtarıcımıza hatırlatmak istiyorum, ki Tarihin güneşi altında yeni hiçbir şey yok. Bunun için kendisi muhtemelen bilmiyor ki bu şekilde, Balkanlar tarihinde muadil modelleri olan tuhaf ilişkilere giriyor…  Diktatörlerin mutlak iktidara olan hırsları sınırsızdır. Onlar genelde seyircilerin beğenisini kazanabilmek için gösterişli ihtimamla başlıyor. Zirvelerine popülizm ve Adalet konusunda demagojiyle ulaşıyor. Ve sonunda kendilerinin yarattığı aynı iktidar makinasının kurbanı oluyorlar.'


O HABARİN ALTINA YAZILAN YORUMLAR:

1. yorum:
DOGAN BIR TÜRK DUSMANIDIR VE BUNUN ICINDE YETISTIRILMISTIR.

2. yorum:
Erdoganla Boyko nun iyi iliski icinde omasi tuhafmis , asil tuhaf olan bizim yillardir sorgulamadan hoh'e oy vermemiz!!!!!

3. yorum:
Ahmet Doğan bir Bulgar milliyetçisi gibi konuşmuş. Normalde Türk düşmanı Bulgarlar Erdoğan'la Borisov'un yakınlaşmasında rahatsız olur, çünkü Türkiye daha güçlü olduğu için Bulgaristan'ın taviz vermesinden rahatsız olurlar.
Ahmet Doğan bir Türkse niye Bulgaristan'ın taviz vermesinden rahatsız oluyor ki. Boyko Borisov, Recep Tayyip Erdoğan'la görüşmeseydi BNT'deki 10 dakikalık Türkçe haberler kapatılacaktı.

Erdoğan'la Boyko'nun güzel ilişkileri sayesinde Yambol'daki uyduruk ermeni soykırımı kararı iptal edildi. Ahmet Doğan, bunlardan rahatsız mı oluyor?

4. yorum:
Türkiye'nin yarısı Erdoğan'a oy verirken yarısı da nefret eder Erdoğan'dan. Erdoğan'ın yüz kızartıcı uygulamaları olmuştur. Örneğin kürt açılımı gibi kürtçü uygulamaları, Cumhuriyet bayramlarını yasaklamaları, okullardan Atatürk'ün andını kaldırmak gibi hainliğe varacak uygulamaları boldur. Fakat Bulgaristan'da Kırcaali gibi Türklerin yoğun yaşadığı şehirleri ziyaret ederek Türklere destek çıkarak Türk ırkına hizmet eder. BNT'deki 10 dakikalık Türkçe haberlerin kalması, Erdoğan'ın Başbakan Boyko Borisov'la yaptığı görüşmeye borçludur.
Erdoğan ile Boyko Borisov iyi ilişkiler içinde olmasaydı, Bulgaristan Türkleri daha büyük siyasî baskılara maruz kalacaktı. Bunları görmeyen ya akıl hastasıdır ya da Türk düşmanı.

KAYNAK: http://ajansbg.blogspot.com/2013/01/ahmet-dogan-borisov-ile-erdogann-iyi.html
Başlık: Ynt: Bulgaristan'da Türk gazetesi
Gönderen: Atsızcı Türk - 22 Ocak 2013
Atsizci Türk kandasim Bulgaristan´daki Türklerle ilgili eklemis oldugun haberlere söyle bir göz attigimizda orda da durumlarin pek iyi gitmedigini görüyoruz.
Ayrica Türkiye basininda "Türklerin Partisi" diye lanse edilen HÖH´ünde pek Türklükle alakasinin olmadigini yine eklemis oldugun bu baslik altinda görmüs olduk.
Bir Dr.Sadik Ahmet, bir Mustafa Abdülcelim Kirimoglu, bir Rauf Denktas, bir Rasid Dostum gibi Türklerin menfaatlerini koruyan suurlu liderler cikmadikca Bulgaristan Türkleri arasindan sanirim degisen pek bir sey olmayacak gibi.


KaraTekin Kandaşım,
Birçok kanıt sunabilirim, ancak bu dediklerimin ey büyük kanıtlarından biri de şu paylâştığım iletidir.

Türklerin partisi resmi sitesine 6 ayda sadece 2 Türkçe yazı koydu

(http://2.bp.blogspot.com/-wKLhGgrhwCg/UMjI4WH7LVI/AAAAAAAAOYo/hQwvkiT1En8/s1600/333.jpg)

Bulgaristan’da üyelerinin çoğu Türk olan Halk ve Özgürlükler Hareketi Partisi (HÖH) resmi internet sitesindeki Türkçe bölüme 6 ayda sadece 2 Türkçe duyuru yükledi.

Yaklaşık bir milyon Türkün yaşadığı ülkede okullarda Türkler için ana dil eğitiminin zorunlu mu seçmeli mi olsun tartışması sürerken müfredat kapsamındaki Türkçe Dilbilgisi ders kitapları 20 yıldır yenilenmedi.

Başkent Sofya'da bulunan Uluslararası Azınlık Araştırmaları ve Kültürel Arası İlişkiler Merkezi'nin (IMIR) araştırmasında, Türk çocuklarının anadil eğitimine ilgisinin azaldığı belirtiliyor.

AJANS BG

KAYNAK: http://ajansbg.blogspot.com/2012/12/turklerin-partisi-resmi-sitesine-6-ayda.html
Başlık: Ynt: Bulgaristan'da Türk gazetesi
Gönderen: Atsızcı Türk - 22 Ocak 2013
http://ajansbg.blogspot.com/2013/01/ahmet-dogan-borisov-ile-erdogann-iyi.html   <--Şu habere daha sonra yazılan yorumlar (bunu paylâşmayı gerekli görüyorum, çünkü böylece Türkler dünyanın hangi coğrafyasında olursa olsun birbirlerinin fikiryapılarını daha iyi tanıyacaktır. Böylece daha sağlıklı diyalog kurmuş olacaktır). Lütfen siz de Türkçü fikirlerinizi paylâşın!

YORUMLAR:

5. yorum:
Ey HÖH'lüler,
Siz 12 yıl iktdar ortağı oldunuz. 1990'dan beri hep meclistesiniz, üstelik oylarınızın %99'u TÜRK kanı taşıyan Bulgaristan vatandaşlarından.

1992'den bu yana Türkçe okuyan öğrenci sayısı 100 binden 8 bine düştü, kılınız kıpırdamadı. Edirne Balkan Türkleri Federasyonu'nun basın açıklaması olmasaydı Balkan Savaşı'nda Türklerin bir kısmını katledip Kırcaali bölgesinden kovan General Vasil Delov'u Kırcaali'nin 'fahri hemşehrisi' ilân edecektiniz.

Siz HÖH'lüler düne kadar dut yemiş bülbül gibi sustunuz. Bugün Türkiye Cumhuriyeti'nin, Türk Büyükelçi ve Konsoloslarının, göçmen derneklerinin baskısıyla "haftada 4 saat Türkçe okunsun" diyorsunuz. Bu baskılar olmasa bunu bile yapmayacaksınız.

Şimdi de "Bulgaristan'ı Türk tehdidine karşı uyaran bilge kâhin" rolünü oynamaya mı kalktınız.

Siz HÖH'lülerin çoğu "kâhin" kelimesinin ne olduğunu da bilmezsiniz şimdi. Sözlüğü açın da bakın hahahahhahahaaha!

6. yorum:
Bulgaristan Türkleri sefalet içinde yaşarken HÖH, boş yere bu kadar okkalı maaş ödüyor bu tercumana. Yazık değil mi bu millete. Bu tercuman diyelim ki aceleden kaliteli tercüme edemedi koskoca raporu.

Üniversite eğitimi görmemiş de olsa normal Türkçe okumuş bir insan bu kadar da göze batacak hata yapar mı. Şuraya bakın, tam rezalet "bizim Kahramanımız-Kurtarıcımıza"

1. "bizim" adılına/zamirine vurgu yapmasına gerek yoktu bu cümlede "Sadece okumayı sevmediği için Tarihten hiç haberi olmayan bizim Kahramanımız-Kurtarıcımıza hatırlatmak istiyorum (gerçi bu deyim cümle içinde zaten aşırı derece bozuk, üstelik Bulgarca orijinaline de uymuyor "Искам само да припомня на „нашия герой спасител", тъй като не обича да чете и хабер си няма от история...")
2. Tercumanın Türkçeyi sonradan öğrendiği her halinden belli oluyor, yoksa güzel ana dilimiz Türkçede böyle bir ad tamlaması olamayacağını bilmeliydi (Kahramanımız-Kurtarıcımız).

Tercuman tamamen Bulgarcanın etkisiyle çevirmiş:

герой спасител
Kahramanımız-Kurtarıcımız

Bulgarcadaki gibi "kahraman" kelimesi öne gelmiş, "kurtarıcı" kelimesi de sona (ikisini de büyük harfle yazmasındaki hikmeti de anlamış değilim. Bir de kelimelerin arasına çizgi koymuşlar. Artık her neyin etkisi altında kalmışlarsa).

Böyle bir ad tamlamasında (slovosıçetanie) Bulgarcada öne geçen tamlanan kelime (opredelyaema duma) öne geçer, Türkçede ise sonra gelir. Birkaç örnek verelim:

майка героиня
kahraman ana

герой спасител
kurtarıcı kahraman

музей къща
ev müzesi

3. Böyle bir ad tamlamasında sadece sonuncu kelime kişi eki alır. Yani "kurtarıcıIMIZ kahramanımız" denmesi çok yalnıştır. Türk ırkının ana dili Türkçede "kahramanIMIY anamız", "kurtarıcıMIZ kahramanımız", "evİMİZ müzemiz", "altınIM yüzüğüm", "ağaçIM kaşığım" denmez.

Şöyle denir: kurtarıcı kahramanımız, kahraman anamız, ev müzemiz, altın yüzüğüm, ağaç kaşığım.

HÖH üyeleri arasında bu kadar Türkçe uzmanı varken niye böyle Türkçeyi bilmeyen birine para öderler. Bu sakın Bulgar özentiğinden geliyor olmasın. Bu çeviri yapan kişinin Bulgar kökenli olduğu belli.

Bu tercuman Türkçeyi doğru düzgün kullanamaz, ama abartılı, ağır, gereksiz kelmeler kullanmış. Herhalde bu kelimeler ile ifadeleri sözlükten yazmıştır ha ha ha ha hhaa:

rasyonel bir izahat (akılcı bir açıklama)
deruni (içten; özünlü; kişisel, şahsî) [daha deruni ve dikey olarak seni taciz ediyor]
kendi üzerine düşen ve Diktatörlük olasılığını?????? hahahahaaha
idrak edince (kavrayınca, algılayınca)
Demokrasinin bedelini bilemez (Demokrasinin değerini bilemez)
rutinin (sıradanlığın)
kalkınmasına dair stratejilerden (kalkınma stratejilerinden)
müteşekkir hissetmelisin (sen de teşekküt etmelisin. Bulgarca orijinalinde: и ти трябва да благодариш)
flasını sağlayabilirler (iflâs ettirebilir/iflâsa sürükleyebilir)
öyle bir komplo hazırlayabilirler ki, aynaya bakARAK kendini tanıyamazsın (öyle bir komplo hazırlayabilirler ki, aynaya bakTIĞINDA/bakINCA kendini tanıyamazsın)
hayatta kalabilme insiyakinin (hayatta kalabilme içgüdüsünün)
eşkal (şekil, biçim)
yeni hiçbir şey yok (yeni bir şey yok)
Balkanlar tarihinde (Balkan tarihinde)
muadil (eşit, denk, eş değer)

Cümlelerin ne kadar bozuk olduğunu, kelimelere yanlış ekler getirildiğini tartışmamıza zaten gerek yok.

7. yorum:
Eğer Bulgaristan, Boyko Borisov sayesinde Türkiye'nin hakimiyeti altına giriyorsa Ahmet Doğan buna sevinmeli.

8. yorum:
Erdoğan'la Borisov'un iyi ilişkileri sayesinde bunca cami yapıldı ya da bunca cami projesine imza atıldı. Eğer Başbakan Boyko Borisov, Erdoğan'ın etkisi altında kalmayıp da Türk düşmanı Bulgarlarların etkisi altında kalsaydı Bulgaristan'da Ajans Bg'nin açılmasına da izin verilmezdi.

Düşünün hiç kimseye hiçbir etkisi olmayan BNT'deki 10 dakikalık bozuk Türkçe tercümeli haberlerden rahatsız olan Türk düşmanları, Ajans Bg gibi bu kadar etkisi olan Türk gazetesine neler yapmaz acaba?!

Boyko iktidara geldiğinde düşmanca duygularla Kırcaali'deki ana dilinde (Türkçe) eğitim müfettişliğini kapattı. Aynı şekilde BNT'deki Türkçe haberleri de kapatacaktı.

9. yorum:
Ahmet Doğan babası Jivkov gibi konuşmuş Türklere ağır bedel ödettiler,hala bu satanistin peşinden gidenler var ya ona şaşıyorum.
Başlık: Ynt: Bulgaristan'da Türk gazetesi
Gönderen: motun yabgu - 22 Ocak 2013
Recep bozuk teyyip Kördogan ile dost olan´in Türk´ün Atatürk´ün Cumhuriyetin dostu olmasi esyanin tabiatina aykiridir. T.T.K.
Başlık: Ynt: Bulgaristan'da Türk gazetesi
Gönderen: Atsızcı Türk - 23 Ocak 2013
Recep bozuk teyyip Kördogan ile dost olan´in Türk´ün Atatürk´ün Cumhuriyetin dostu olmasi esyanin tabiatina aykiridir. T.T.K.
Türkiye'deki ideolojik farklılıklara, bugüne dek getirdiği kürtçü-Amerikancı uygulamalara bakarsak haklısın. Olaya biraz da Türkiye dışından bak! Bir de Türkiye dışındaki Türklerin bakış açısıyla bak: Recep Tayyip Erdoğan kimdir? Türkiye Cumhuriyeti'nin başbakanı. Türkiye nedir? Türk devletidir. Bilmem medyalardan takip ettin mi; Abdullah Gül Güney Azerbaycan'a gittiğinde İran Türkleri nasıl sevinmişti, Erdoğan Doğu Türkistan'a gittiğinde Uygur Türkleri nasıl sevinmişti, Türklerin en yoğun yaşadığı Kırcaali şehrine geldiğinde Bulgaristan Türkleri nasıl sevinmişti. Türkiye dışındaki Türkler, Türkiye'den gelen bir devlet adamının ziyaret etmesini şöyle algılar "Bak Türkiye bizi unutmamış, bizi düşünüyor. Biz Türklerin hep arkasında."

Bu yüzden de büyükelçiler, konsoloslar, AKP'li de olsa oralarda yaşayan Türklerin haklarını savunurlar. Ulu Bilge Hüseyin Nihâl Atsız atamız bir makalesinde "Türkiye dışında yaşayan Türkler, Türkiye'ye Kaabe gözüyle bakıyor." demiştir.

Savaş yokken Türkiye, o ülkelerle iyi anlaştığı sürece oralarda yaşayan Türklere zulmedilmez.

Sayın motun yabgu,
Bu gerçekleri görmek gerek!
Yukarıda zaten yazıyor: Bulgaristan Başbakanı Boyko Borisov, kendisini güvenceye almak için Erdoğan'dan yardım istiyor. Sevip sevmediği için değil. Erdoğan'ın yardımına ihtiyacı olduğu için BNT'deki 10 dakikalık Türkçe haberleri kaldırmaktan vazgeçti, onlarca cami yapımı ile projesine izin verdi, 1984-1989 yılları arası Türklere yapılan zulümleri kınayan bildirgeyi onaylattı millletvekillerine, Yambol'da uyduruk ermeni soykırımı kararını iptal ettirdi.

Bu gerçekleri görmeden yapılan her yorum saçmalıktan öte geçmez!

Kısaca Erdoğan'la Boyko Borisov'un iyi anlaşması Türklerin işine geliyor, yoksa Türklere daha ağır siyasî, iktisadî (ekonomik) kısıtlamalar getirilir.
Başlık: Ynt: Bulgaristan'da Türk gazetesi
Gönderen: motun yabgu - 23 Ocak 2013
Sayin Atsizci Türk irktasim . Dogru söylüyorsun! ABDullah Güllüyan Güney Azerbaycani ziyaret ettiginde irktaslarimiz cok sevinmisti. Ermenistani ziyaret ettiginde Ermenilerde cok sevinmisti . Karabag soykirimcisi Türk katili Ermeni cumhurbaskani Sarkisyan soydasinla birlikte mac bile izlemislerdi . Türkiyede oynanan rövans karsilasmasinda stadta Azerbaycan Türk bayraginin acilmasini yasaklatip , karsilasmaya Azerbaycan Türk bayragi ile gelen seyircilerin bayraklarini toplatip cöp tenekelerine istiflettirmisti . Bunlar az hizmetler degil (!) Hatta ABD nin emrivakisi ile Isvicrede Türkiye cumhuriyeti adina Ermenistanla prtokol imzalayip sinirlarin acilmasini tartismaya actiklarinda , bu seferde Azerbaycanli Türk kardeslerimiz Azerbaycandaki Türk bayraklarini yani bizim al yildizli al bayragimizi gönderden indirmislerdi . AKP nin cumhurbaskani Fetosun noteri olarak yaptigi bu hizmetleri elbette unutacak kadar nankör degiliz (!)

Recep bozuk Teyyip Kördogan´i ise yahudi üstün hizmet madalyasi ile taniyoruz. "AKPli olsalar bile büyükelciler konsoloslar orada yasayan Türklerin hakkini savunur " cümlene katilamayacagim icin üzgünüm . Türkiye Türkü´nün ismini anayasadan cikarmayi tartismaya acan Türklük yerine etnik sömürgeleri tatmin etmek icin " Türkiyeli " kavramini üst kimlik diye millete kabul ettirmeye calisan AKP ´nin yurt disinda ezilen Türklere sahip cikmasi ham hayalden baska birsey degildir . AKP nin izledigi günümüzde´de israrla sürdürdügü ,Cumhuriyet Atatürk ve Türk aleyhtarligi siyaseti ile alakali binlerce paylasim var . Okumani tavsiye ederim .

Türk´ün hakkini ancak Türk soyundan gelen savunur. Atsiz atamizin "Türkiye dışında yaşayan Türkler, Türkiye'ye Kaabe gözüyle bakıyor." sözü Türkiyeyi Türkler yönettigi sürece gecerlidir . Mevut iktidarimizda Türkiyeyi Türklermi yönetiyor ? Yoksa Ermeniler Gürcüler kürtlermi ? Ana muhalefet partimizin genel baskani bile Ermeni kürt melezi . Anayasal varligi mesruiyeti tartismaya acilan Türkiyemi AKP idaresinde yurt disindaki Türklerin hakkini savunacak ? Esenlikler T.T.K.
Başlık: Ynt: Bulgaristan'da Türk gazetesi
Gönderen: Atsızcı Türk - 23 Ocak 2013
Haklı bile olsan sonuçta konsolosları, büyükelçileri o ülkenin iktidar partisi atar. Onlar da her normal insan gibi görevini yapıyor, yani Bulgaristan Türklerinin haklarını savunmasına destek oluyorlar. Bunları da görerek sorgulamak gerek Türklüğe verdikleri zararları.
Belki haklı olabilirsin şu açıdan: BDP'li bile olsa başa geçtin mi bir ülke olarak görevini yerine getirmelisin. Yani istesen de istemesen de 1 milyona yakın soydaşına sahip çıkmalısın.
"Atsiz atamizin "Türkiye dışında yaşayan Türkler, Türkiye'ye Kaabe gözüyle bakıyor." sözü Türkiyeyi Türkler yönettigi sürece gecerlidir." Bu dediklerinde haklı da olsan mesela bir Batı Trakya (Yunanistan) ya da Bulgaristan Türkü zulme katliama uğraadığında Türkiye'yi Türk olduğu için sığınabileceği bir vatan olarak görüyor. Türkiye bütün Türklerin gönlünde böyle kalmıştır.
Mesela 60-70 yaşında pek okumamış bir Bulgaristan Türkü gündemi pek iyi takip edemez, Erdoğan'ın Gürcü kökenli olduğunu da bilmez. Onun için ülkenin adı TÜRKiye olması, başı sıkıştığında da Türk olduğu için kucak açması yeterli.

Azerbaycan bayrağının çöpe atılması, Bulgaristan Türklerine "gavur" ya da "bulgar" diye hakaret edilmesi elbette üzücüdür, Türkleri Türkiye'den biraz olsun soğutur, ama Türkiye gönüllerde her zaman Kaabe olarak kalmıştır. Bu tespit de zamanında boşa yapılmamıştır.
Gürcü Tayyip yönetiyor diye Türkiye'den soğacak halleri yok herhalde.
Başlık: Karabağ savaşında bilinmeyen gerçekler
Gönderen: Atsızcı Türk - 25 Ocak 2013
Karabağ savaşında bilinmeyen gerçekler

(http://4.bp.blogspot.com/-zDIMXodNE8s/UO7c8V9MLqI/AAAAAAAALqM/BHs3sChcvR8/s1600/99.jpg)

Türk Dünyasının Şah Damarı Bakü’den ülkemize gelen Azerbaycan Milli Kahramanımız Sn.İbad HÜSEYİNOV, Değerli Cengiz Kardeşim ve beraberindeki Muhterem Misafirlerimiz, bu gün sizlerle birlikte olmaktan çok mutlu olduğumuzu ifade etmek isterim. Derneğimiz adına sizleri saygıyla selamlıyor, Hepiniz Hoş geldiniz, Sefalar getirdiniz, Şeref verdiniz.

Azerbaycan’ın Karabağ savaşı ile ilgili tüm konuların ele alınacağı bu Konferansta bizlerin de Azerbaycanlı kardeşlerimizin bu haklı oldukları davalarında seslerini duyurmakta bir nebze de olsun katkımız olması için bu gün bu konferansı yapmaktayız. Ayrıca Karabağ savaşı sadece Azerbaycan’ın değil, tüm Türk Dünyasının davasıdır.

Böyle bir konferans tertipliyor olmaktan ve Azerbaycanlı kardeşlerimizin yanında yer almaktan duyduğum memnuniyeti sizlerle paylaşmak isterim. Azerbaycan’daki kardeşlerimizi en iyi anlayanlar Balkan Türkleridir - yaşadıkları sürgünler, dramlar ve soykırımlarla. Bu nedenle biz Azerbaycan’ın Karabağ ve işgal altındaki vatan toprakları meselesinde en önde gelen destekçilerinden ve dünyanın neresinde olursa olsun bu haklı davanın takipçilerinden olacağız ve olmalıyız. Bu konuda nasıl bir fedakârlık yapmamız gerekiyorsa onu gözümüzü kıpmadan hazır olduğumuzu belirtmek isteriz.

Değerli dava arkadaşlarım,
Bundan birkaç ay önce bende Azerbaycan’a giderek bizzat ermeni işgalini ve kardeşlerimizin çektikleri çileleri ve sıkıntıları yerinde görme imkânım olduğu gibi sınır bölgelerini de gezdik ve gördük. Açık yüreklilikle şunu belirtmek isterim ki, orada olup bitenlerden dünyada insanlık utanç duymalıdır ve dünya medeniyeti sınıfta kalmıştır.

Katıldığımız konferans ve gezinin asıl amacı Azerbaycan halkının sıkıntılarını, haklı oldukları Dağlık Karabağ sorununu ilk önce Azerbaycan dışında yaşayan Türklere ve ardından tüm acı gerçekliği ile dünya gündemine taşımaktı. Öncelikle bizler Türk Dünyası olarak birbirimizi iyi anlamalıyız, birleşmeliyiz ve kenetlenebilmemiz için projeler üretmeliyiz. Böyle bir proje adına, Balkanlar’dan Altaylar’a; Türkmenistan’dan Sibirya’ya; Adriyatik’ten Çin Seddi’ne kadar, Türklerin yaşadığı her coğrafyadan gelen Türk Yazarları bir araya geldiler. "Dilde, Fikirde ve İşte Birlik" şiarını hayata geçirmek için bu toplantıya iştirak ettiler.

Sonuç olarak Ermeni işgalinin yarattığı sorunların Türk Dünyasına ne kadar pahalıya mal olduğunu yerinde inceledik ve gördük.

Bu işgal sonucu bir milyon yüz bin kişi göç etmek zorunda kalmış, 20 bine yakın insan katledilmiş, 50 bin insan sakat kalmıştır, 5 bin insandan bugün halen haber alınamamaktadır.

Ermeni işgalinin birde ekonomik ve sosyal boyutu vardır. Maddi boyutu bugünkü değeri ile Azerbaycan`a maliyeti 60 milyar dolardır. 21. yılına girdiğimiz bu trajedinin ekonomik, sosyal, insani boyutunu tahmin etmek herhalde zor olmasa gerek. İşte bu zor dönemlerde Azerbaycan hem bağımsızlığını korumaya çalışıyor, hem de toprakları işgal olmuş, mecburi göçe zorlanan insanlara bakmak, doyurmak, okutmak, sağlığını korumak için çaba sarf etmektedir.

Dolayısıyla Ermeni işgaline maruz kalan toprakların yeniden ülkenin kontrolüne geçmesini sağlanmalı ve 21 yıldır işgal edilmiş haklarının elde ederken tazminat hakkı da istenmelidir. Bu konuda da tüm Türk Dünyası bu haklı davasında Azerbaycan'ın yanında olmalıdır. Ermeni çetelerinin Azerbaycanlı kardeşlerimize musallat olması dünkü mesele değildir.

Birinci Dünya Savaşının sonlarında yani 15 Eylül 1918 tarihinde Azerbaycan’da Mehmet Emin Resulzade tarafından kurulan Milli Azerbaycan Cumhuriyeti’nin varlığını kabul edemeyen Kızıl ordu güdümündeki Ermeni çeteleri başta Bakü olmak üzere Karabağ bölgesini tedrici olarak işgal etmişlerdi. Bu işgal ve katliamlar karşısında sıkıntı yasayan kardeş Azerbaycan Cumhuriyeti yöneticileri Osmanlı yönetiminden acil yârdim talebinde bulunur. Osmanlı yönetimi aldığı kararla, Genel Kurmay Başkan Vekili Enver Paşa’nın kardeşi Nuri Paşa komutasındaki Türk İslam Ordusunun Azerbaycan’a gönderir.

Nuri Pasa komutasındaki Türk Ordusu 15 Eylül 1918 tarihinde kardeş Azerbaycan’a girer. İşgalci güçlerle yapılan çatışmalar sonrası, Agsu, Göyçay, Kürdemir ve Samahi gibi bölgeler kurtarılır. İki aylık süren çatışmalar ve ilerlemelerle Ağustos başında Türk-İslam ordusu Bakü’ye girmeyi başarır ve Bakü düşman işgalinden kurtarılır.

1990’lı yıllarda Azerbaycan topraklarını işgal ederken Ermenilerin kardeşlerimize yaptıkları mezalimi hepiniz iyi bilmektesiniz. Bugün ateşkese rağmen Ermenistan Silahlı Kuvvetleri’nin 1300 kez ateşkesi bozmuş ve sivil insanları, özellikle kadınları, çocukları, yaşlıları vurmuşlardır ve vurmaya devam etmektedirler..

İnsanlarımızın kendi avlusunda, bahçesinde, evlerinin önünde, tarlasında ve köylerinde de, neredeyse her yerde Rus keskin nişancıların hedef olması gibi, hiçbir kurala sığmayan vahşet eylemleri hakkında bilgiler alırken şaşkınlığımızı gizleyemedik.

Tanık olduğumuz manzaralardan sarsıldık, Azerbaycan gerçeklerinin bu kadar trajik olduğunu inanın düşünemedik bile. Maalesef bunlar hepsi gerçek.
İşte dünyada ikiyüzlü Avrupa, Rusya v.s. bunların hepsi de Ermenistan’da bir asker ölse pireden deve yapıyorlar. Sormak isterim nerede insan hakları, nerede Birleşmiş Milletler.
Maalesef dünyada hak güçlü olanın olmuş, çünkü bu gün küresel güçler KÜRESEL ADALETİ uygulamamakta ısrarcı ve düşünülmüyor bile.
Bu da Türkler dünya yönetiminden gittiklerinden beri hep böyle devam etmekteler. İşte bu gün şunu iyi anladık ki, Türk Dünyası artık birleşmeli, çünkü Birleşmiş bir Türk Birliği oluşturulana kadar bu olaylar, bu adaletsizlikler devam edecektir.

İşte bunun için Türkiye Cumhuriyeti ve Türk Cumhuriyetleri tekrar bir araya gelerek dünyada söz sahibi olmaları ne kadar gerektiğini tüm dünyada yaşayan Türkler bunu çok iyi görmeleri gerekir. Ancak böyle dünyaya adalet dağıtabilir, dünya ancak o zaman adaletli yönetime kavuşabilir.

Türkler Küresel Güç olduklarında Küresel adaleti de gerektiği gibi uygulayacaktır dünya ve insanlık bundan emin olsun...

Son olarak “İşgal altındaki Dağlık Karabağ sadece Azerbaycan’ın değil, tüm Türk Dünyasının sorunudur” Bu sorunun çözümü için bizler el ele, omuz omuza olmalı; bu uğurda Türk Dünyası olarak birbirimize kenetlenmeliyiz.

Başta büyük Türk Dünyası’na, bütün İslâm âlemine sesleniyoruz:

Azerbaycan halkının haklı davasında kenetlenelim...
Biz Balkan Türkleri ve de özellikle Bulgaristan Türkleri zalimin zulmünün ne olduğunu çok iyi biliriz. Yirminci yüzyılda bütün insanlığın karşısında alınlarımıza silah dayayarak adımızı değiştirdiler ve zorla Hıristiyan yapmaya çalıştılar. Böyle zulümler ancak ortaçağda görülmektedir.

Bu nedenle Azerbaycanlı kardeşlerimizin halini anlayabilenler bizleriz ve de onlara elimizden gelen desteği esirgememeliyiz. Hepimizin yapabileceği bir şeyler mutlaka vardır. Bulgaristan’da ve Balkanlarda kamuoyu oluşturabiliriz ve de bunu mutlaka yapmalıyız.
Bizler Balkan dernekleri olarak ilk defa böylesi nitelikli bir kongreyi organize ederek Balkanlardaki STK’lar ile Azerbaycan STK’larının bir araya gelerek bir ilke imza attık ve bu yolu açmış olduk.

Artık Türk Dünyasının birleşmesi konusunda bizim gibi STK’lara çok iş düşmektedir.

Yaşanan gelişmenin ve bir birimizi tanıma ve halklarımızı birleştirme konusunda sivil toplum örgütleri üzerinde de ne kadar olumlu etki yaptığını göstermiştir.
Ayrıca buradan 2 önerim olacak;

1. Bulgaristan’da 1950-60 yılları arasında komünizmi yaymak üzere Komünist Rusya tarafından Bulgaristan’a Azerbaycanlı öğretmenler gönderilmiş, fakat kısa sürede bunların Türkçülük yaptığının ve yaydığının farkına varınca apar topar rejim tarafından geri gönderilmişlerdir.
İşte bu gün Bulgaristan’da Türkçülüğe hizmet eden bu öğretmenlerimizden hala sağ olanları araştırıp bulalım ve Bulgaristan’da sağ olanlarla tekrar buluşturalım. Gerek Bulgaristan’da gerek Azerbaycan’da bir araya getirelim, böylece Azerbaycan Türkü ile Bulgaristan Türkü’nün kaynaşmasında büyük bir adım atılmış olacaktır.

2. İkinci önerim de 09.09.1982 yılında Asala teröristleri tarafından vurulan Burgaz da görevi başında şehit düşen Türkiye'nin Burgaz Başkonsolosluğu İdari Ataşesi Bora SÜELKAN’ı unutturmamalıyız. Bu şehidimizin adına Bulgaristan’ın Burgaz şehrinde bir anıt yaptırılması hususunda girişimlerde bulunulması gerektiğini düşünüyoruz.

Buradan tüm Türk Dünyası’nın analarına sesleniyorum;
“Çocuklarınızı yetiştirirken onları Dünyayı yönetebilecek bilgi, beceri, birikim ve ahlakla donatarak yetiştiriniz. Biz bu ağır işin altından kalkamasak da, sizin büyüttüğünüz gelecek kuşaklar bu ağır yükü bulunması gerektiği olan yüksekliklere rahatlıkla taşıyacaklardır.

Türk Birliğine Dünyanın ihtiyacı vardır; bunu herkes idrak etmeli, dünyada kim adaletin hâkim olmasını isterse, bu birliğe destek olup sahip çıkmalıdır.” Son olarak da işgal altındaki Dağlık Karabağ, sadece Azerbaycan Türklerinin sorunu değil, bu sorun tüm Türk Dünyası’nın hatta insanlığın sorunudur”

BULTÜRK olarak bu konferansa ev sahipliği yapmaktan ve Azerbaycan ile Balkan Türklerinin arasındaki işbirliğinin temel taşlarını atmaktan son derece mutlu ve bahtiyarız.

Bu organizasyonumuzda bize destek veren öncelikle B.Paşa Bld. Bşk. Sn. Atila AYDINER ve Yardımcısı hemşerimiz Sn. Ahmet TÜFEKÇİ Beyefendiye huzurunuzda teşekkür ediyor ve buraya gelen tüm katılımcılara Kurumumuz adına huzurlarınızda teşekkür eder, böylesine önemli çalışmalarının artarak devam etmesini de temenni ederiz.

Tekrar hoş geldiniz diyor ve saygılarımı sunuyorum.

Rafet ULUTÜRK
BULTÜRK
Genel Başkanı

YORUMLAR:

1. yorum:
Dava adamı boyle olunur
Türkçü gecinenlere duyurulur

2. yorum:
Rafet Bey sizinle gurur duyuyoruz...
Alptekin

3. yorum:
bize bulgaristanda Türkçe konuşmayı yasaklayan zihniyet.kendini pazarlamaya gelince Türkçe gramerini bile eksiksiz konuşbiliyor.teodora hanım
1.49 dk sonra sinan akçıl tarafından tacize uğruyor fakat halinden memnun görünüyo sesi çıkmıyor. o programı terketmesi gerekirken tokatı basması gerekirken kıvırtmaya egzotik ,mistik,tipitip yakılmaya devam ediyor.bunlar şarkımı söylüyor yoksa sevişiyorlarmı çözemedim.
teodora hanım çalga müziğiyle gençliği uçurumdan itiyorsunuz.
türkiyle aranızdaki fark
bulgaristan gençler diskoda barda varna burgaz plovdif te cebindeki paraları diskolara sizin gibi ahlaksızlara kaptırıyor nereye çekerse herşeye evet diyen tipler yetişmiyo rüzgar nerden eserse yaprak misali savrulan . bilinçsiz saf mı saf bir nesil yetişiyo
Türkiyede ise eğitimli ,bilgili,yolundan sapmayan,kararlı, savunma sistemi gelişmiş her konuda donanımlı çalışkam elinde para tutan gençlik yetişiyo
teodora kimse sana burda sanatçı gözüyle bakmaz başka gözle bakar
teodora veronika akardonıka gibi egzantik hanımlara hayran olmasını bilen bir gençlik var
ama HALK SANATÇILARINI FAHRİYE GUNEY gibi santaçılarımızı kimse tanımaz hakketiği değeri vermez
Nurten hocam gibi değerli hocalara dikkat bile çevrilmez
ama teodora hanım gelince beyaz şovda tercumanı ıle bırlıkte ağırlanır.TEODORA HANIM SOFYADA TÜRKÇE ŞARKI SÖYLUYORMUSUN MERAK EDİYORUM?
SON SORU REFLEK KAYBI DOKU DUYARSIZLIĞI GİBİ SİNİRSEL RAHATSIZLIĞIMI VAR?
duyarlı medyaya sağolsun klibi vermiş
başlık atmamış teodoraya taciz.1.49dk

KAYNAK: http://ajansbkose.blogspot.com/2013/01/karabag-savasnda-bilinmeyen-gercekler.html
Başlık: Bulgaristan basın özgürlüğünde liste sonu
Gönderen: Atsızcı Türk - 01 Şubat 2013
Bulgaristan basın özgürlüğünde liste sonu

(http://4.bp.blogspot.com/-auCF8g6q53Y/UQkBP4V3KyI/AAAAAAAASn0/juuPZoiEYxE/s1600/fft5_mf904107.Jpeg)

Sınır Tanımayan Gazeteciler adlı uluslararası sivil toplum örgütü, 2011-2012 yılı dünya basın özgürlüğü raporunu yayınladı. Raporda Bulgaristan'ın 70. sıradan 80'inciye indiği belirtildi.
 Avrupa Birliği üyesi ülkelerinin büyükelçilerince tartışma konusu haline geldi. Yakında atanan ABD Büyükelçisi Marsy Rees bile bir söyleşisinde "Baskıya maruz kalmamak için otosansür uyguluyorlar" dedi.
Araştırmada, Bulgaristan'ın ilerleme kaydetmediği, geriye doğru gittiği ortaya çıktı. 2009 yılında 68. sırada olan Bulgaristan, 2010'da 70. sıraya, 2011-2012 yıllarında da 80. sıraya düştü. Basın özgürlüğü, sorunu AB üyesi olmak isteyen Balkan ülkeleri için her zaman olduğu gibi yine sorun oluşturmaya devam ettiği kaydedildi.

Aydın Osman I AJANS BG

YORUMLAR:

1. yorum:
Komünizde basın özgürlüğü diye bir şey yoktu zaten.Komünizm yıkılınca yavaş yavaş bir canlanma oldu, ama verilere bakılırsa 2009'dan sonra gerileme yaşanmış. Zaten 2009'da Boyko Borisov'un partisi GERB iktidara geldi.

2. yorum:
Türklere karşı uygulanan sansür hâlâ kalkmadı Bulgar zihniyetinde. Meselâ Bulgaristan hükümeti Türklerle ilgili haber yapmayı yasaklamaz, ama buna rağmen Bulgarlar "bunlar bizden değil" diye Türklerle ilgili haber yapmaz.

Bunun sebebi çok basit: yıllardır Türk düşmanlığı Bulgar kültürünün bir parçası haline geldi. Onların gözünde Bulgaristan Türklerini görmezlikten gelmek, küçümsemek sıradan normal bir şey, ama suç bizde. Daha fazla bilinçleneceğimiz yerde bunlardan habersiz kendi halimizde ot gibi yaşamayı tercih ederiz.

Oysa artık internet çağında işler kolaylaştı. Ama biz bunu bile değerlendiremiyoruz, bundan bile yararlanamıyoruz.

3. yorum:
Bulgaristan'da Türkler 1984-1989 yılları arası şehit edilen kardeşlerini anar her yıl belirli tarihlerde, ama Bulgar medyası bunları görmezlikten gelip yansıtmaz, oysa devlet yasaklamaz bunları yayınlamayı.

Bulgarlar, Türkleri yok saymayı kendisine görev edinmişler, sonuçta Bulgar askerleri öldürdü Türkleri."

Hiçbir ulusal Bulgar medyasında katledilen 17 aylık Türkân bebeğin Mogilyane köyünde anıldığını göstermez, küçük Mestanlı şehrinde şehit edilen Türklerin anıldığı da görülmemiştir, 19 Mayısta Cebel'de katledilen Türkler her yıl anılır, ama Bulgar medyası bunu da yansıtmaz. Mleçino (Sütkesiği) köyünde de şehit edilen Türk soylu kardeşlerimiz anılır, fakat bunu da yansıtmazlar.

Sadece Türk düşmanı Skat televizyonu yansıtır bu haberleri. Bunu Bulgarları korkutmak amacıyla yapar.

Bulgarlara şöyle mesaj vermeye çalışır: bizi destekleyin, bakın Bulgaristan nasıl tehlikededir, elden gitmek üzeredir, Bulgaristan Türkleşiyor; sizi sadece biz kurtarabiliriz! Şu Türkler utanmadan Bulgar askerlerine katil demek istiyor bu şekilde hem Bulgaristan'ı hem Bulgar ırkını aşağlamaya çalışıyor. Bulgaristan Bulgar devletidir, Türkler anılamaz. Bulgaristan'da Türkçe konuşulamaz, çünkü Bulgaristan'ın hakimi Türkler değil, Bulgarlardır. Sadece hakim olan Bulgarların dili konuşulacaktır, Türk dili ölse de olur. Bulgarların hakimiyetini pekiştirmek gerek. Bunun için Türklere Türkçeyi bile unutturmak gerek, sadece Bulgarca konuşturmak gerek.

KAYNAK: http://ajansbg.blogspot.com/2013/01/bulgaristan-basn-ozgurlugunde-liste-sonu.html
Başlık: Ynt: Bulgaristan'da Türk gazetesi
Gönderen: Atsızcı Türk - 07 Şubat 2013
Türkan Bebeğin İsmi Edirne'de Yaşatılacak

(http://3.bp.blogspot.com/-PlX0g5cMXUo/URPFZ2gR5uI/AAAAAAAAS48/bAD28R3454o/s1600/turkanbebek%284%29.jpg)

Bulgaristan'da totaliter rejim dönemindeki direnişin sembollerinden, 17 aylıkken annesinin kucağında şehit edilen Türkan Bebeğin adı, eski Göçmen Evleri semtindeki bir parka verildi...
Bulgaristan'da totaliter rejim dönemindeki direnişin sembollerinden, 17 aylıkken annesinin kucağında şehit edilen Türkan Bebek'in adı, eski Göçmen Evleri semtindeki bir parka verildi. Trakya Balkan Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Dr. Esma Gündoğan imzası ile verilen talep dilekçesini görüşüp onaylayan belediye meclisi, Göçmen Evleri önünde bulunan Park'a 'Türkan Bebek Parkı' adını verdi.

TÜRKAN BEBEĞİN ŞEHİT EDİLİŞ ÖYKÜSÜ

Bulgaristan'da komünist totaliter rejim tarafından 1984 Aralık ayında Türkler'e karşı girişilen asimilasyona hayır demek için halk meydanları doldurdu. 26 - 27 Aralık 1984 tarihleri arasında Kırcaali'nin Kızılağaç belediyesine bağlı Kayaloba, Yurtçular ve civar köylerden yaklaşık 10 bin kadın, erkek ve çocuk, soykırımı protesto etmek amacıyla Mogilyane köyüne toplandı ve ilk direnişler bu bölgede başladı. Askerler ve milisler, toplananları dağıtmak için müdahale edince halkın tepkisiyle karşılaştı.
Bu ilk olaylarda milislerin ateş açması sonucu üç kişi hayatını kaybetti. Hayatlarını kaybedenler arasında Kitna köyünden Musa Yakup ve Kayaloba köyünden Ayşe Hasan ile 17 aylık Türkan Bebek de vardır. Direnen köylülerin çoğu tutuklandı ve işkenceleye maruz kalıp Belene kampına sürgün edildi. Asimilasyona direnenler arasında annesinin kucağında şehit düşen 17 aylık Türkan Feyzullah direnişin simgesi haline geldi.
Türkan Bebek ve o gün orada şehit düşenlerin anısına anıt çeşme yapıldı. Her yıl 26 Aralık'ta binlerce kişi soykırım sürecinin kurbanlarını anmak için Türkan Çeşme'ye akın ediyor. Bu dönemde Edirne, İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra dünyada gerçekleşen en büyük zorunlu göçe şahit oldu. Edirne Valiliği ve o dönemde yeni seçilen Belediye Başkanı Hamdi Sedefçi, belediyenin tüm imkanlarını seferber ederek Bulgaristan Türklerinin zor ve acı dolu günlerinde yanında oldu.


İLGİLİ HABER:

BAF, zorla isim değiştirme sırasında öldürülenlerin isimlerinin sokaklara verilmesini istiyor
http://ajansbg.blogspot.com/2012/12/baf-zorla-isim-degistirme-srasnda.html

KAYNAK: http://ajansbg.blogspot.com/2013/02/turkan-bebegin-ismi-edirnede-yasatlacak.html
Başlık: Ynt: Bulgaristan'da Türk gazetesi
Gönderen: Atsızcı Türk - 07 Şubat 2013
İşte komünist zihniyetle yetişmiş, Türklüğüyle gurur duyacak gücü kendinde bulamayan HÖH'lü (DPS'li) yöneticiler, Bulgar özentileri.

Edirne yaptı, Kırcaali 23 yıldır yapamıyor...

(http://2.bp.blogspot.com/-akJTjSBYX3E/URP-PdwhauI/AAAAAAAAS6A/CcUep8QRN8A/s1600/666666666666.jpg)

Edirne Belediye Meclisi, Bulgaristan'da totaliter komünist rejim dönemindeki direnişin sembollerinden, 17 aylıkken annesinin kucağında şehit edilen Türkan Bebek'in adını eski Göçmen Evleri semtindeki bir parka verdi.  Trakya Balkan Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Dr. Esma Gündoğdu'nun girişimi sonucu Göçmen Evleri'ndeki çocuk parkı artık minik şehidimizin adını taşıyacak.

EDİRNE YAPTI, KIRCAALİ NE YAPIYOR?
 
27.12.2012 tarihinde sivil toplum kuruluşu Bulgaristan Adalet Federasyonu, (BAF) Kırcaali'ye bağlı Kirkovo ve Mestanlı İlçe Belediye ve Meclis Başkanlarına resmi mektupla başvurarak, zorla isim değiştirme sırasında komünist rejimin askerleri tarafından öldürülen Türklerin anısına sözkonusu ilçelerde şhitlerin adlarının sokaklara verilmesini istedi. Ancak o tarihten bu yana  sivil toplum kuruluşunun talebi cevapsız bırakıldı. 23 yıldır da kimse şehitlerimizin adlarını sokaklara veya parklara vermedi.

AJANS BG

YORUMLAR:

1. yorum:
EVALAH EDIRNE BELEDYE MECLISINE BIZI UNUTMADIKLARI BIR GERCEK BIZIM DPS KENDI DERDINLEN URASIYOR BU TURKLERIN ANA DILINDE EYTIM GORMESINI BILE BIR SELER YAPAMADILAR HER ZAMAN SIMDI BOLINMENIN ZAMANI DEYIL HEP BIRLIK OLALIM HANI NERDE OBIRLIK O BIRLIK KALDI 1984-1989 YILARINDA O ZAMANDA VARDI 5-10 SATIK HAYINLER SIMDI GALIBA 5-10 BIN OLMUSLAR IS ALAH OZUMUZE DONERIZ

2. yorum:
DPS' lilerden Turk halki icin,Milletimiz adina birseyler yapmalarini beklemeyin! Onlar Bulgara calisiyor. ve kendi halkina nasil hainlik ve zulmu yapapilecekleri dsunuyor-sizler onlara birkac paraya satilip oylarinizi verenlerin ve onlara destek verenlerin sayesinde.
T

KAYNAK: http://ajansbg.blogspot.com/2013/02/edirne-yapt-krcaali-23-yldr-yapamyor.html
Başlık: Ynt: Bulgaristan'da Türk gazetesi
Gönderen: Atsızcı Türk - 07 Şubat 2013
Ahmed Doğan milletvekili

(http://3.bp.blogspot.com/-iWQxL-BjFm8/URK8TDHienI/AAAAAAAAS2Y/OdvCTdcbkGk/s1600/888.jpg)

19 Ocak tarihinde gerçekleştirilen Hak ve Özgürlükler Hareketi Partisinin (HÖH) 8. Olağan Kurultayı'nda istifa ederek yerini Lütvi Mestan'a bırakan Ahmed Doğan, artık sıradan bir milletvekili.
Parlamento Başkanı Tsetska Tsaçeva, Doğan'ın istifa etmesiyle HÖH Parlamento Grubu Başkanlığı da Lütvi Mestan'a kaldığını açıkladı.  Mestan'ın parlamento grubundaki yardımcıları ise Yordan Tsonev, Kamen Kostadinov, Ünal Lütvi ve Remzi Osman'ın olduğu bildirildi.

AJANS BG

YORUMLAR:

1. yorum:
Sarayda yaşayan ve parlamentoya ayak basmayan milletvekili

2. yorum:
YAŞA BA AMET

3. yorum:
Liderimizdir gitse de gitmese de.

4. yorum:
Sana da senin liderine bisey deyeyim ben.

5. yorum:
Yakından bakınca Bulgarlara özendiği yüzünden belli oluyor.

KAYNAK: http://ajansbg.blogspot.com/2013/02/ahmed-dogan-milletvekili.html
Başlık: Köylerin Dörtte Birinde Bulgarlar Azınlıkta Kaldı
Gönderen: Atsızcı Türk - 07 Şubat 2013
 Köylerin Dörtte Birinde Bulgarlar Azınlıkta Kaldı

(http://2.bp.blogspot.com/-EVxINFcyKcc/UOwaLt8l-TI/AAAAAAAARdQ/tTysgfe4jko/s1600/55.jpg)

Bulgaristan Milli İstatistik Enstitüsü verilerine göre köylerde Bulgar asıllı vatandaşların sayısı azalırken, Türk ve Roman azınlıkların oranı yükseliyor. Ülke genelindeki 5 bin 329 köyün dörtte birinde, Türk ve Roman çoğunlukta olduğu açıklandı. Bulgarların şehirlere göç etmeleri nedeniyle köylerde yaşayan Bulgar sayısının azaldığına dikkati çeken Demografi Merkezi uzmanları, demokrasiye geçiş döneminden sonra Bulgarların azınlıkta olduğu köylerin sayısının 693'ten bin 398'e yükseldiğini belirtti. Araştırmada toplam bin 377 köyde, 21 şehirde, 42 belediyede ve üç ilde (Razgrad, Tırgovişte, Kırcali) Türk ve Romanların daha fazla oldukları kaydedildi. Uzmanlara göre, Bulgarların büyük şehirlere göç etmeye devam etme geleneği sürecek, küçük yerleşim yerlerinde ise genellikle azınlıklar yaşayacak. Ülke genelindeki nüfus düşüşünün hızlı bir şekilde devam ettiğini belirten Demografi Merkezi yetkilileri, nüfusu 4 binin üzerinde sadece 10 köy kaldığını, 183 köyün ise tamamen boşaldığını ve sadece kağıt üzerinde kaldığını açıkladı. 100'de az vatandaşın yaşadığı köy sayısının ise bin 262'ye ulaştığı vurgulandı.

sondakika.com

KAYNAK: http://ajansbg.blogspot.com/2013/01/koylerin-dortte-birinde-bulgarlar.html
Başlık: Ynt: Bulgaristan'da Türk gazetesi
Gönderen: Atsızcı Türk - 08 Şubat 2013
İngiliz Büyükelçiliği: Ataka partisi aşırılık yanlısı

(http://4.bp.blogspot.com/-Bon4p4fRzr8/URPtaONQw1I/AAAAAAAAS5Y/e9sBGSTtxGw/s1600/666.jpg)

İngiltere'nin Sofya Büyükelçiliği, bugün saat 11:00'dan itibaren Ataka Partisinin mitingi nedeniyle geçici bir süre Konsolosluk ile Vize Bölümü'nü kapattı.
Elçiliğin sitesinde Bulgaristan'la ilgili bilgilerde, Ataka Partisinin aşırı bir tutumunun bulunduğunu ve İngiliz vatandaşlarının sözkonusu partinin Bulgaristan'daki gösterilerinden uzak durmaları tavsiye ediliyor.
Ataka Partisi, İngiliz hükümetinin Bulgaristan vatandaşlarına getrdiği kısıtlamar yüzünden bugün öğlen saatlerinde başkent Sofya'daki Moskovska Sokağı'nda bulunan İngiltere Büyükelçiliği'nin önünde protesto düzenledi.  Ataka Genel Başkanı Volen Siderov, İngiltere'nin Nigel Farage'nin açıklamalarından dolayı Bulgaristan vatandaşlarından özür dilemesini istedi.

FARAGE NE DEMİŞTİ İZLEYİN...

http://www.youtube.com/watch?v=8pSyuIhkd5k

Aydın Osman I AJANS BG

YORUMLAR:

1. yorum:
bu konuda haklılar ne diyim bendende destek

2. yorum:
Ataka'lıların dediğine göre "okumuş Bulgar cahil Bulgar, kaliteli Bulgar kalitesiz Bulgar" diye ayrımcılık yapmış. İngiltereli liberaller bile bunu 'ayrımcılık' olarak tanımlayıp tepki göstermis, İngiltere'deki Bulgarlar bile Nigel Farage'ye karşı imza toplamış. Eğer daha önceki konuşmalarında o şekilde Bulgarlar arasında ayrımcılık yaptıysa hak veriyorum. Burada anlatılanlara göre öyle bir ayrımcılık yapılmış:

http://www.ataka.tv/%D0%B2%D0%B8%D0%B4%D0%B5%D0%BE/%D0%BF%D1%80%D0%BE%D1%82%D0%B5%D1%81%D1%82%D0%B5%D0%BD-%D0%BC%D0%B8%D1%82%D0%B8%D0%BD%D0%B3-%D0%BD%D0%B0-%D0%BF%D0%BF-%D0%B0%D1%82%D0%B0%D0%BA%D0%B0-%D0%BF%D1%80%D0%B5%D0%B4-%D0%B0%D0%BD%D0%B3%D0%BB%D0%B8%D0%B9%D1%81%D0%BA%D0%BE%D1%82%D0%BE-%D0%BF%D0%BE%D1%81%D0%BE%D0%BB%D1%81%D1%82%D0%B2%D0%BE-%D0%B2-%D1%81%D0%BE%D1%84%D0%B8%D1%8F-c1915.html

3. yorum:
Bu protestoyu organize eden ırkçı parti Ataka haklı. Çünkü her kendini bilen, aklı başında insan kendi ırkına sahip çıkar, yabancılar ırkını aşağlarken sus pus oturmaz. Ancak Nigel Farage da kısmen haklı, Bulgaristan yaşanmaz hale geldi. Bulgaristan'ın bu halini de görmek gerek. Bunu görmezlikten gelmekle hiçbir şey çözülmez. Her kafası çalışan insan ülkesinin düzelmesi için mücadele eder, Batı'ya bulaşık yıkamaya gitmez.

Fakat başka bir durum da var ortada:
1. Bulgar milliyetçiliği = Türk düşmanlığı.
2. Bulgaristan vatandaşları istisnasız kendi başlarına organize olamıyorlar. Kendi aklından bulup da organize olamıyorlar. Onları organize edecek mutlaka bir parti ya da otoriter bir kişi gerek, belki de Preslava, Andrea, Galena, Luna, Teodora, Azis abla gibi pop sanatçısı gerek hahahhahahhhahahaa
Biz Bulgaristan Türklerine bile bulaştı bu komünizmden kalma hastalık. Biz Türklerin ise en büyük kusuru: doğru düzgün milliyetçi olamıyoruz. Gerçek milliyetçiliği öğrenmeliyiz, kafası çalışan her insan gibi soyumuza sahip çıkalım.

KAYNAK: http://ajansbg.blogspot.com/2013/02/ingiliz-buyukelciligi-ataka-partisi.html
Başlık: 'Benim Memleketim' konulu kompozisyon yarışması
Gönderen: Atsızcı Türk - 08 Şubat 2013
'Benim Memleketim' konulu kompozisyon yarışması

(http://1.bp.blogspot.com/-lNS2fEJezDY/URLEaZqJUPI/AAAAAAAAS3Y/NrQO1RvwlLE/s1600/11.jpg)

ULUSLARARASI ANADİLİ GÜNÜ VESİLESİYLE BİZ DERNEĞİ ve KUZEY VE DOĞU TÜRKÇE ÖĞRETMENLERİ DERNEĞİ BENİM MEMLEKETİM KONULU KOMPOZİSYON YARIŞMASI DÜZENLİYOR.


1. Yarışmanın Konusu
“BENİM MEMLEKETİM”

2. Eserleri Gönderme Tarihleri: en geç 19 Şubat 2013

4. Yarışmaya Son Katılım Tarihi 19 Şubat 2013. Bu tarihten sonra gelen eserler değerlendirmeye alınmayacaktır.

5. Eserlerin Gönderileceği Adres:

[email protected]

[email protected]


6. Katılım Koşulları
Yarışmaya Bulgaristan genelinde yaşayan 8 -18 yaş arası Türk soylu öğrenciler katılabilir.
Yarışma 3 kategoride yapılacaktır.
Eserler, A4 sayfa boyutunda, 12 punto, Times New Roman karakteri ile 2 sayfayı geçmeyecek şeklide 1 nüsha halinde teslim edilecektir.
Anlatım tekniği serbesttir.
Eserlerin son sayfasına yarışmacının adı, soyadı, yaşı, şehri/ köyü, okulu ve telefon numarası yazılmalıdır.
Her yarışmacı öğrenci bir eserle katılabilir.
Değerlendirme, üç kişilik bir seçim kurulu tarafından 20 Ekim 2013 tarihinde yapılacak.

BİZ DERNEĞİ

KAYNAK: http://ajansbg.blogspot.com/2013/02/anadili-gunu-kompozisyon-yarsmas.html
Başlık: Tsvetanov: Burgas bombacılarının ikisi Türkiye üzerinden kaçtı
Gönderen: Atsızcı Türk - 08 Şubat 2013
Tsvetanov: Burgas bombacılarının ikisi Türkiye üzerinden kaçtı

(http://4.bp.blogspot.com/-9hL9hcqJv1w/URQVxQwTo8I/AAAAAAAAS6c/nn8rouD6G7k/s1600/33.jpg)

Bulgaristan'ın Burgas kentinde geçen yıl 5 İsrailli, 1 de Bulgar  vatandaşının öldüğü bombalı saldırıyı gerçekleştiren 4 kişiden 2'sinin Türkiye üzerinden Lübnan'a kaçtığı bildirildi.
Bulgaristan İçişleri Bakanı Tsvetan Tsvetanov, New York Times gazetesine verdiği mülakatta, geçen yıl Temmuz ayında 5 İsrailli turistin ve 1 Bulgar vatandaşının ölümüyle sonuçlanan otobüs bombalama eylemini gerçekleştirenlerden ikisinin olaydan sonra karayoluyla Romanya'ya oradan da havayolu aracılığıyla Türkiye'ye geçtüklerinin tespit edildiğini söyledi.
Tsvetanov, ismini açıklamak istemediği iki eylemcinin Türkiye'den de Lübnan'a gittiklerini belirtti. New York Tımes, Lübnanlı olan sözkonusu şahısların Avustralya ve Kanada vatandaşlıklarına sahip olduklarını duyurdu.

AJANS BG

KAYNAK: http://ajansbg.blogspot.com/2013/02/tsvetanov-burgas-bombaclarnn-ikisi.html
Başlık: Ynt: Bulgaristan'da Türk gazetesi
Gönderen: Atsızcı Türk - 11 Şubat 2013
http://ajansbg.blogspot.com/2013/02/ingiliz-buyukelciligi-ataka-partisi.html

Bu haberin altına yazılan öğretici yorumlar:

4. yorum:
İngiliz Büyükelçiliği'nin İngilizleri de pek kıymetliymiş. Bir de kendi kıymetli İngilizlerine "Partinin Bulgaristan'daki gösterilerinden uzak durun" diye tavsiye ediliyormuş hahahahaha

5. yorum:
Yukarıda bir arkadaş demiş ya, her aklı başında insan ırkına sahip çıkar.

6. yorum:
ingıltere sadece bulgar değil başta turkler olmak uzere roman kardeşlerimiz gıtııklerı ulkede ucuz işçi olarak çalıştırılıyor.parası verılmıyor
asla sosyal guvencelrı yok ordakı şartlar çok ağır bende gıttım gordum
burda ataka benden destek gelir

7. yorum:
Bakıyorum da bazıları romanlarla da kardeş (!) oldu.

Burada Ataka kendi ırkını savunuyor, peki ya biz Türkler ne yapıyoruz????

8. yorum:
Burada Ataka, Nigel Farage'nin bu sözlerine tepki göstermiyor ki, tam aksine Magdalena Taşeva'nın Ataka.tv'de sunduğu "V okoto na buryata" programında bu sozleri destekliyor, fakat Bulgarlara kaliteli-kalitesiz diye ayırım yapmış. Buna sert tepki gösteriyorlar.

9. yorum:
Burada bazı Türk soydaşlarımız Ataka'nın bu davranışını desteklıyor. Oysa Ataka ırkçı Türk düşmanı bir oluşumdur. Peki niye destekliyoruz bu yaptığımız doğru mu? Elbette doğru, biz Ataka'yı sevmeyebiliriz, ama ırkına sahip çıkana her kendini bilen saygı duyar.

Fakat ben Ataka'nın gerçek bir ırkçı olduğunu düşünmüyorum. Çünkü Ataka'lılar da, Atakacılar (Ataka traftarları) da ırkını canından, egolarından, zevklerinden daha fazla sevmiyorlar. Bu yüzden de "ırkçı", "milliyetçi" sıfatlarını hak etmiyorlar. Sadece elindeğen geldiğince protesto yapıyorlar bir de Türk karşıtı söylemleri benimsemekteler.

Kendi ırkı için işkenceyi, idamı göze alabilirler mi? Eğer alabilirlerse işte o zaman saygı duyarız. Asıl saygıyı o zaman hak edecekler.
Başlık: Ey Bulgar yiğitleri, zafer bizim oluncaya kadar bu böyle devam edecek
Gönderen: Atsızcı Türk - 18 Şubat 2013
Bir haftadır Bulgaristan'da elektriğe yapılan zam yüzünden çeşitli gösteriler düzenleniyor. Bu gösterileri takip eden ırktaşlar Slav Bulgarlarının karakter yapısını daha iyi görecektir. Dünkü gösteride bir genç Bulgar kadınının dikkat çekmek için poposunu gösterdiğini gördük. Bugünkü gösterilerde ise şiddet daha da tırmanmaya başladı. Bir de Bulgarların şu ırkçı sloganlarına bakın: "Ey Bulgar yiğitleri, zafer bizim oluncaya kadar bu böyle devam edecek"

Hele bir çığlıklarına (iktidar partisine hakaretlerine) bakın "yeni çeri, mafya, pislikler, güle güle".

Oysa bizim en ateşli olmamız gereken günlerde bile aşırı derece ılımlıyız!

Bu haber protesto ile ilgili olayları özetler nitelikte:

Sofya'daki gösteride 2 kişi yaralandı

(http://2.bp.blogspot.com/-6RQqxYorzZM/USKDw4P7kOI/AAAAAAAAThQ/Dscz1rxQs3w/s1600/22.jpg)

(http://4.bp.blogspot.com/-H77jEAvhPqg/USKDsHBFK0I/AAAAAAAAThI/vYDm67aUZ-Q/s1600/33.jpg)

Bu akşam parlamento binası önünde başlayan protesto gösterilerinde iki kişinin polisin müdahalesi sonucu yaralandığı bildirirlidi.
Yüzlerce gösterici parlamento binasının önüne toplanarak "hükümet istifa" sloganı attı.
Protestocular, Tsar Osvoboditel Bulvarı'nda trafiği kapattı. Meclisin önünde polislerle protestocular arasında arbede yaşandı. Polisler, göstericileri Sanat Akademisi'ne doğru püskürtmeye çalıştı, ancak başarılı olamadı. Göstericilerin,  polise ve meclis binasına taş ve bozuk para attığı gözlendi. Protestocular "yeni çeri, mafya, pislikler, güle güle" diye çığlık atıp "Dyankov gitti,  Boyko hâlâ orda! Ey Bulgar yiğitleri, zafer bizim oluncaya kadar bu böyle devam edecek" diye bağırdılar.
Ondan önce orta yaşlı göstericilerden biri meclisin önünde tutuklanıp hemen kenara çekildi. Bu da vatandaşları daha fazla öfkelendirdi. "Birlikten güç doğar" ve "Bizim sesimiz de duyulmalı" diye pankartlar asılıp sloganlar atıldı. Polis meclis binasına yaklaşmamaları için barikat kurdu. Prostocular ikinci gün de Kartal Köprüsü'nü (Orlov Most) trafiğe kapattı.
Sofya polisinden yapılan açıklamada, 3 göstericinin tutuklandığı bildirilirken, 6 polis aracının da hasar gördüğü duyuruldu.

Aydın Osman I AJANS BG

KAYNAK: http://ajansbg.blogspot.com/2013/02/sofyadaki-gosteride-2-kisi-yaraland.html
Başlık: Ynt: Bulgaristan'da Türk gazetesi
Gönderen: Atsızcı Türk - 23 Şubat 2013
Emil Koşlukov: Protestoları Rus lobisi finanse etti

Yeni Dönem partisinin Genel Başkanı Emil Koşlukov "10 milyar kaybeden Enerji tekelleri ile Rus lobisi, Başbakan Boyko Borisov'u istifaya zorlayan protestolari finanse ediyor" dedi.
Genel Başkan Koşlukov "Ruslar BSP ile çalışıyor, belki de öteki partilerle de çalışıyorlardır. Örneğin Ataka'nın ne istediğine bakın. Bu insanların birkaç kuruş harcaması kesinlikle normaldir, çünkü istikrarsızlık yaratıp seçimleri kazanmak söz konusu olunca 10 milyara kıyasla 10 bin ne ki. Rus lobileri ile enerji tekelleri yarın kendi anlaşmalarını örtbas edecek, Belene ile ilgili anlaşma imzalayacak, elektrik fiyatlarını da aynı oranda tutacak partilerin yönetmesini ister. Ticaretten söz ediyorum, çünkü işin içinde milyarlar dönüyor. Ben elektrik sayaçlarından yılda 1 milyar kazansam sokaklardaki taşları sökmeleri ve iktidar ülkeyi iyi yönetemiyor hissi uyandırmaları için holiganlara rahatlıkla 100 bin leva ayırırım" diye konuştu.
Emil Koşlukov; Sergey Stanışev, Ahmet Doğan ve İvan Kostov'un, hükümetin istifasından sonra küskün çocuk gibi davrandığını ifade etti.

Aydın Osman I AJANS BG

http://ajansb.blogspot.com/2013/02/emil-koslukov-protestolar-rus-lobisi.html
Başlık: Türk dili Bulgaristan için tehdit değil
Gönderen: Atsızcı Türk - 23 Şubat 2013
Türk dili Bulgaristan için tehdit değil

(http://1.bp.blogspot.com/-4zCiNUCxBwM/USjSY6imlDI/AAAAAAACKfE/BoQM0oQJhM0/s1600/aramaz.jpg)

Güney Bulgaristan Türkçe Öretmenleri Derneği ile Kuzey ve Doğu Bulgaristan Türkçe Öğretmenleri Derneği'nin Kırcaali'de düzenlediği plâtformda konuşma yapan Bulgaristan Büyükelçisi İsmail Aramaz "Türkiye'de Türk olmak kolay, başka yerde Türk olmak zor. Burada da Türk olabilmek için tabiî ki Türkçeyi çok güzel konuşuyor olmak lâzım; çocuklarımızın ana dilini iyi öğreniyor olması lâzım. Soydaşlarımızın Bulgaristan'daki durumuna baktığımızda beni zaman zaman en çok rahatsız eden kültürel hakların tam anlamıyla yerine gelmiyor olması, çocuklarımızın okullarda 3-4 saatliğine de olsa Türkçe dersi almalarının önünde hâlâ engeller olduğunu görmekten, Türkçenin İngilizceyle, koreografiyle ve bilgisayar dersleriyle aynı kategoriye konmasından doğrusu ben biraz üzüntü duyuyorum" dedi.
Konferansa katılan HÖH genel Başkanı Lütvi Mestan ise "Türkçeyi bilmeyen, Türkçeyi unutan bir kişi Türklüğünü kaybetmiş sayılır. Partimiz Hak ve Özgürlükler Hareketi, artık 23 yıldır Bulgaristan meclisinde çocuklarımızın istediğimiz şekilde ana dilini okuyabilmeleri için mücadele veriyor. Bazı siyasetçilerin anlayışı çok farklı: onlara göre etnik farklılıklar bir zenginlik değil de, ülkenin üniter yapısı için tehdit. Ana dilimiz Bulgaristan için bir tehdit değil, bunu herkes bir zenginlik olarak kabul etmeli" diye konuştu.
Sonra da konuşma yapan Eğitmen Doç. Dr. Kasin Yunuzov "Türklerin yoğun olarak yaşadığı bölgelerdeki vatandaşların, öğrenci ve öğretmenlerin arzusu, ana dilinin haftada 4 saat zorunlu ders olarak okutulmasıydı. Maalesef bu istek onaylanmadı. Türkçenin seçmeli ders olarak velilerin isteğiyle okutulacağına karar verildi. Bazı kesimler, azınlıklara verilecek hakları, Bulgar millî çıkarlarına büyük bir darbe, millî güvenlik için de bir tehlike görüyor, Bulgar onurunu zedeleme olarak yorumluyor" diye ifade etti.

Aydın Osman I AJANS BG

KAYNAK: http://ajansbg.blogspot.com/2013/02/turk-dili-bulgaristan-icin-tehdit-degil.html
Başlık: Irkçılar yine sahnede
Gönderen: Atsızcı Türk - 24 Şubat 2013
 Irkçılar yine sahnede

(http://4.bp.blogspot.com/-ibmiVcJv6ws/USqIZV-tJsI/AAAAAAAAT0I/DdCNrbEm94s/s1600/66.jpg)

Bulgaristan'da 15 gündür yoksulluğa karşı süren halkın protesto yürüyüşlerinde ırkçılar da boy göstermeye başladı. Bugünkü gösterilerde ülkedeki Çingenelere ve Türklere karşı yazılar içeren pankartların taşındığı dikkat çekti.

AJANS BG

KAYNAK: http://ajansbg.blogspot.com/2013/02/irkclar-yine-sahnede.html
Başlık: Bulgaristan'da Türk gazetesi
Gönderen: Atsızcı Türk - 25 Şubat 2013
Belene mahkümlarından deklarasyon

(http://4.bp.blogspot.com/-zQYJ2FNl0Ao/USX-Vx4-7hI/AAAAAAAATmw/617-yCWv8Js/s1600/44.jpg)

 Komünist idaresi döneminde Belene ve diğer hapishanelerde yatmış 61 kişi tarafından Ajans Bg'ye gönderilen deklarasyonda şöyle deniliyor:
'Son günlerde bazı şahıslar veya bazı Sivil Toplum Kuruluşu yöneticileri, biz Belene Siyasi Tutuklular adına açıklama yapmalarından rahatsızlık duymaktayız.
Bu vesileyle, biz aşağıda isimleri bulunan Belene’de yatmış olan siyasi tutuklular, hiçbir şahıs veya sivil toplum kuruluşu yöneticisi, bizlerin rızası olmadan bizim adımıza açıklama yapamayacağını, geçmişte bizim adımıza yapılan açıklamalar da bizleri bağlamayacağını bildirerek, kamuoyuna saygıyla duyuruyoruz.'


Ajans Bg'ye gönderilen deklarasyonda ismi geçen Belene mahkümları:,

1.Remzi Keser

2.Sabri Yılmaz
3.Muhammet Gölcüklü
4.Burhan Mutlu
5.Orhan Mutlu
6.Mümin Akkaş
7. Mehmet Yalçın
8.Nazif Uzunoğlu
9.Şerif Topaloğlu
10.Şaban Özkan
11.Fahrettin Mutlu
12.Ali Bahar

13.Fehim Karaduman

14.Mümin Efendioğlu

15.İlyas Tunç

16.Fehim Kazandı

17.Muhammed Akın

18. Ahmet Kitapçı

19.Orhan Güçlü

20.Şaban Esadoğlu

21.İsmail Krayoğlu

22.Fehim Ceylan

23.Orhan Öztürk

24.Ahmet Öztürk

25.Rasim Halil

26.Mehmet Hafızoğlu

27.Mustafa Mutlu

28.Mustafa Kaşmeroğlu

29.Necibe Aziz

30.Mümin Yılmaz

31.Süleyman Parlakzafer

32.Hasan Karamolla

33.Şaban Ergüz

34.Hüseyin Yılmaz

35.Hasan Uzunkış

36.Durmuş Sönmez

37.Davud Özcan

38.Zehra Saffetoğlu

39.Şükrü Avcıoğlu

40.Hüseyin Dönmez

41.Hüseyin adalı

42.Enver Özkan

43.İsmail Öztürk

44.Mehmet Türksoy

45. Orhan Mutlu

46.Hamdi Türksoy

47.Şaban Şen

48.Cevdet Dinci

49.Zehra Dinci

50.Bilal Dinci

51.Sekbal Dinci

52. Ziya Dinci

53.Remzi Öztürk

54. Mümin Kurtulmuş
55.Ahmet Yıldız
56.Selahattin Osmanoğlu
57.Hilmi Mollaoğlu
58.Lütfi Ayyıldız
59. Ali Çöl
60.Mümin Muratoğlu
61. Şevket Güler

YORUMLAR:

1. yorum:
Türklük adına hayatını tehlikeye atmış şahısları sonuna kadar destekliyorum. Siz korkup da susmadınız, "Türküz" deyip yiğitçe, erkekçe Belene kampına sürülmeyi, kurşuna dizilmeyi göze aldınız. Kitap yazıp da bunları gelecek nesillere anlatın. Türkleri Bulgarlaştırmak için nasıl siyasî, psikolojik baskılar yapıldığını anlatın.

Özelikle bugüne nasıl yansıdığını, insanların nasıl korkaklaştığını, Bulgar özentisi haline geldiğini anlatın.

Bunların nasıl önüne geçileceğini de anlatın elbet.

2. yorum:
Mümkünse 61 kişinin de ismini koyun. Orijinal bildirin tamamını resme alın!

3. yorum:
Ruhunda Türklüğü yaşatmış, bu uğurda da idamı, sürgünü göze almış 61 ölümsüz kahraman.

4. yorum:
Belene'de gercek gorus ve dusunceleri icin yatan agalarima ve kardeslerime saygim sonsuz, ve keske tun Bulgaristan Turkleri (hepimiz) onlar gibi cesur ve Turkcu olabilseydik,ama bizler dis ulkelerde tun Bulgaristanda gelismeleri ve haberleri izleme sansimiz olmadigindan bu deklarasion kim ve ne icin oldugunu anlamis degilim.Biraz genis bilgiler verirseniz memnun oluruz ve konu ne oldugunu anlamis oluruz

5. yorum:
Çok merak ediyorum bu arkadaşlarımın isimlerini. Ben İsmet Topaloğlu 0090 545 635 92 50 lütfen o 61 arkadaşım karşı ödemeli yani konuşmaları ben karşılacaım beni arayarak aldıkları kararı bana söylesinler.
Belene ve Cezaevlerinden yatan arkadaşlarımızın sayısı 750 aşıyor ve sürgün edilenlerle gazilerin sayıları bini geçiyor. Siz hangi 61 sayıdan bahsediyorsunuz anlamıyorum. Kim bu arkadaşlar lütfen listeyi tam yayınlamanızı istiyorum.
AJANSBG ciddiyetine inanıyorum ve yorumum yayınlanacağına inanıyorum. Tüm Belene,ceza evlerinde yatan ve sürgüne giden arkadaşlarıma selam ediyorum.

6. yorum:
SAYIN TOALOĞLÜ BİZLER BELENE HAPİSANELERDE VE SÜRGÜNLERDE YATAN KARDEŞLER OLARAK CANLARIMIZI HİÇE SAYARAK TÜRKLÜĞÜMÜZ ÜĞRUNA .KATİL TODOR JİVKOVDAN YILMADIYSAK ŞU ANDADA BG -DE KALAN KARDEŞLERİMİZ İÇİN KANIMIZIN SON DAMLASINA KADAR MÜCADELEMİZİ ESİRGEMEYİZ .ÇÜNKÜ BİZ KARDEŞLERİMİZ İÇİN KANIMIZIN SON DAMLASINI VERMEYE HAZIRIZ BUNDAN KİMSENİN KUŞKUSU OLMASIN

7. yorum:
Türk ırkı uğruna Belene'de çile çeken büyüklerimizi saygıyla anıyoruz.

8. yorum:
Sizler gibi Türklüğünü satmayıp da Belene'de çile çekenlerin anıtlarını dikmek gerek.

9. yorum:
Tanrı, Türk ırkı uğruna her şeyi göze alanları korusun!

10. yorum:
Sevgili kahramanlar sizi sizden başka kimse anlamaz ,anlıyanları tabi ki tenzih ederim.Son zamanlarda bazı kişiler N.T.Adalı abimiz adına Facebook aracılığı ile onun tasfif etmiyeceyi, bazı yayınlar yapıyorlar.Hiç birini kale almayın!!!.Çünkü bu şahıslar çok uzaktan akrabaları olup adını kullanarak siyasi çıkar peşindeler.Oğlu FİKRET TURGUT VE KIZI MAİDENİN bu şahısların davranışlarından hiç hoşlanmasdıklarını bilmenizi isterim.Bu kişilerin 23 yıllık çileli hayatı boyunca ne ESKİ ZARA HAPİSANESİNİ NE DE BELENENİN NEREDE OLDUĞUNDAN HABERLERİ BİLE YOKTU.En kısa sürede ailesi adına bir site kurulacaktır.Ve bu 23 yıl boyunca yanında olan kişelerce yani ailesi tarafından faliyete geçirilecektir.Tüm Belene kahramanlarına sonsuz saygı ve sevgilerimi sunuyorum.Ailesi adına Fikri Şentürk.İzmir 22 02 2013.

11. yorum:
Listedeki arkadaşlarımızı canla başla selamlıyorum.61 arkadaşımız bine yakın arkadaşlarımızın açıklamalarına katılmazlarsa listenin altına katılmadıkları ilan edilir ve isimleri yazılır. Demokraside çareler tükenmez arkadaşlar.
Bunda isyan edilecek bir durum yoktur.
Biliyorsunuz demokraside çoğunluğun kararları esas alınır karara itiraz edenlerin isimleri alınan kararın altına yazılır.
61 arkadaşımızın itirazı var diye bine yakın arkadaşlarımızın alımış oldukları kararı engellemez.
Saygıyla dava arkadaşlarımızı selamlıyoruz.
İsmet Topaloğlu

12. yorum:
Hak ve Adalet orgutu,silah zoruyla Bulgaristan Turklerinin isimlerini degistirme doneminde,uydulanan felakette dur demek icin mucaadeleye gecen yigitlerimizin bazilarini,cani komunist milisleri tarafindan SEHIT edildiler.Yuce Allahim onlarin mekanlarini CENNETetsin SEHIT kardeslerimizin ruhlari nur icinde yatsin(yakinlarina bazi dava adamlarindan baska (basta dps olmak uzere)kimsenin sahip (yardim)ciktigi yok,bu gune kadar olmamistir.Buyuk,ve cetin direnislerde hayatta kalan yigitler ceza evlerine,belene temerkuz kampina,bazilari da surgunlere gonderilerek nice iskencelere maruz kaldilar yillarca,yani var olma mucaadelesinin bedelini cok agir odedik.Son aylarda Bulgaristanda ikinci bir Turk partisi NPSD kuruldugundan bu yana ,kendini bilmez ,agirt niyetli kisiler tarafindan yogun hakaretlere maruz kaliyoruz,21.yuzyilda yasiyoruz hala sugurumuz yerinde sayiyor anlasilan.Demokrasilerde secimler hur ve serbest olur,istiyen istedigi partiye oyunu kullanir,bunda gocunacak ne var,hakaretler niye.Deklaresiyonu hazirlayan 61 Gazi arkadaslarimiza saygilar sunar ve bol,bol cani gonulden selamlarimizi iletiyoruz.750 Gazimizden hayatta olanlarla bir araya gelmekte ortak bir karar almakta buyuk(Halkimiz icin)yarar olacagina inaniyoruz.Gecmisimizde ki birlik bereberlik ornegi dorultusunda (ceza evlerinde aclik grevleri yaparak Jivkov,un uygulamya koydugu projelerine karsi koydugumuz dibi,yine bir olarak,tartisarak dogrulari bularak ortaklasa tek yumruk olarak ,Halkimizin cektigi yoksulluk belasindan kurtarma gucune sahip olacagimiza inaniyoruz.Hapis yatan ve belenede kalan Gaziler(su an ayni gorusu savunan birlikte hareket eden 320 Gaziyiz.

13. yorum:
Varnali Gaziler grubu,cok degerli 61 Gazi arkadaslarimiz,ilk once sizlere saygi ve selamlarimizi iletiyor ,HAYIRLI omurler diliyoruz.Halkimizin bulundugu acinacak durumu maglum.Biz varna grubu olarak halkimizin yarinlari icin cok endiseliyiz,o nedenle karinca kararinca elimizdeki imkagnlar dahilinde halkimizin yasam seviyesinin duzelmesi icin katki yapmaya ,hem maddi hem de manevi olarak haziriz.Cok degerli Gazi arkadaslar ,DPS yonetimindeki agentler hakkinda ne dusunuyorsunuz?,Halkimiz surunurken,haksiz yere bir cok ihaleler alip zenginlesen DPSvekillerine ne diyeceksiniz,bu iki konuyla ilgili sizlerden bir aciklama bekliyoruz.Sonsuz saygilar sizlere Gazi arkadaslarimiz.

14. yorum:
Bursali MK,diger Gazi arkadaslarimizin gercekleri bilmeleri icin deklaresiyon konusu hakkinda aciklama geregi duyarak ,yorumumu sunuyorum.Gecenlerde dps ,den bir heyet bursaya geldi ve bizlere bir gece duzenlendi.Belirli bir saatten sonra bir Gazi arkadasim teker,teker konuklari gezerek elinde kagit kalem isimlerimizi yazmamizi soyledi ve gelecekte yayimlayacagimiz deklerasiyondan faydalanacaksiniz dedi.Guya halkimizin iyiligi icin secimlerden h.o.h partisinin guclu cikmasi gerektigini soyledi.Daha ileride ,gerektiginde o belene arkadasimin adini da acikliyacagim.M.K.

15. yorum:
Killi(benkovski)mapusculari adina,Fikri Sen Turk hemserimiz,rahmetli N.T.Adali ozgurluk dehasi Liderimizin adini kullanan kisi isvecte oturuyor ,Hayranlardan(SEHITLER KOYUNDEN)gitme,o cahilin teki gerekli,gereksiz Rahmetlinin adini kendi cikarilari icin her yerde (N.T.Adali benim dayim diyerek)kullaniyor.

16. yorum:
Arkadaşlar beşi onu diye tutturmuşlar,hiç dönüp kendilerini sorgulamazlar, ister Belene de kalanlar olsun ister diğerlerimiz yüze yakın bir değerli gurup bir araya gelebilmiş ve bir karara imza atılmış.İşte bu ONLAR DIR BİZLERİ BELENE KAMPLARINDA KİMLİĞİMİZİ ,ÖRF ADETLERİMİZİ VE NAMUSUMUZU SAVUNANLAR,KİM BİLİR KAÇ GECE UYKUSUZ SORGULARDA ACILAR ÇEKİLDİ.BİZLERİN hatırlaması gereken o kadar çok şey var ki mesela iki milyona yakın TÜRK. BULGARA 800 ZE YAKIN KARDEŞLERİMİZİ VERİP KADERİNE TERK ETTİK sadece 16 bin kişi yürüdü VE TAM 4 SENE ELİMİZİ BİLE KIPIRDATMADIK .Bizler bu insanlara çok şey borçluyuz bugün bende onlardan ÖZÜR dileyerek iki satır yazı yazmak istedim .Canından can vermiş kanından kan dökmüş ay le ve çocuk hasreti bu acıların hesabını kim nasıl vere bilir.Ben ne insanlar gördüm camının perde arkasına saklanmış dışarı bakmaya cesaretini yitirmiş. Ben derim ki rahat bırakın o insanları onlar dün vardılar Türklük için bu günde.Ben kendi adıma CEKETİM İLİKLİ ÖNLERİNDE BAŞ EĞİYORUM VE ALLAH HIN RAHMETİ VE BEREKETİ ÜZERLERİNE OLSUN BELENE KAHRAMANLARIMIZ ÖMRÜNÜZ UZUN VE BAŞINIZ DİK YÜREKLERİNİZ O GÜNKÜ GİBİ MERT ,ALLAH SİZDEN RAZI OLSUN SAYGILAR

17. yorum:
A.V.Berlin,eyvah korktugum basimiza geldi.Ey arkadaslar biz bu davayi birlikte yuruttuk,o kadar cileler cekmemize ragman birbirlerimize kirici hareketlerde bulunmadik.Neden simdi?,kirginliklar,kusmeler,bolunmeler,anlasilan birileri(bazi gucler)kendi cikarilari dogrultusunda haksiz kazanimlarini korumak icin,bu cirkin senaryolari uygulamaya koymusa benziyor.Bizler degilmiydik omurumuzun sonuna kadar davamiza kara leke dusurmiyecegiz diye YEMIN etmedik mi,simdi neler oluyor bizlere.Dava arkadaslarim sizlere sevgiyle hosca kalin derken baskalarinin cikarilari icin birbirimizi kirmiyalim diyorum.Berlinden enicten saygi ve selamlar.Biz Halkimiz icin vardik,omrumuzun sonuna kadar Halkimiz icin varolacagiz.

18. yorum:
Gazi E.O corludan,belenecilere iki sorum var! Birinci sorum,belenede kimsenin burunu kanadi mi?,kac kisi sonuna kadar belenede kaldi,imza atipta erken saliverinenler ,neyin altina imza attilar(hangi yazilan metnin altina imza attilar)? Ikinci sorum,Bulgaristan Turklerinin yanamisiniz ,yoksa Halkimizin duygularini somuren dps agent cetesinden yana misiniz.

19. yorum:
Benim Ajans Bg ile bir alâkam yok, ama 1984-1989 yılarında Belene'de Türklere yapılan zulümleri en iyi aktarak Ajans Bg'dir.

Tanrı Ajans Bg'yi Korusun!

20. yorum:
Ben Muhammet Gölcüklü şu listenin 3 sırasında YER ALAN BİRİSİYİM en içten sevdiğim kardeşlerimizin yazmış oldukları yorumları dikkatle okudum .Varnalı Şumlulu Razgratlı Yablanovalı Smolanlı Blagoevgratlı bg nin her yöresinden can ciğer kardeşlerim için .Ben 3 çocuk ve 6 torun sahibi olarak 6 yıl bg hapisanelerinde kalmama rağmen .Yine 61 yaşıma rağmen ulusum için hepimizi feda etmeye hazırım yeterki ülüsumuz ve milletimiz sağ olsun .

21. yorum:
Sayın kardeşlerim ben hiç bir menfat peşinde olan birisi değilim .Neyazıkki yalan söyledim galiba .Ben en büyük menfatciyim milletim için en büyük menfatime düşkünüm hepinizden özür diliyorum saygılarınızla sevgili kardeşlerim

22. yorum:
Bursali MK,diger Gazi arkadaslarimizin gercekleri bilmeleri icin deklaresiyon konusu hakkinda aciklama geregi duyarak ,yorumumu sunuyorum.Gecenlerde dps ,den bir heyet bursaya geldi ve bizlere bir gece duzenlendi.Belirli bir saatten sonra bir Gazi arkadasim teker,teker konuklari gezerek elinde kagit kalem isimlerimizi yazmamizi soyledi ve gelecekte yayimlayacagimiz deklerasiyondan faydalanacaksiniz dedi.Guya halkimizin iyiligi icin secimlerden h.o.h partisinin guclu cikmasi gerektigini soyledi.Daha ileride ,gerektiginde o belene arkadasimin adini da acikliyacagim.M.K.

ŞUBAT 22, 2013
***************************************
Samimiyetini kutluyorum adını yazmadığınıdan dolayı saygıyla karşılıyorum. HÖH Bursa toplantısında listede yer alan 61 arkadaşımız toplantıya iştirak edip etmediklerini merak ediyorum.
Arkadaşlar uyanık olalım oyunlara gelmeyelim.
Bir teklifim var.
En yakın zamanda bir araya gelelim. SADECE BİZLER.
Yeri ve zamanı hep birlikte belirleyelim.
Ortak kader yolumuzu hep birlikte belirleyelim.
Gazilere ve şehit yakınlarına sonsuz selamlarımı sunuyorum.
İsmet Topaloğlu

23. yorum:
M.U.K,BURSA,degerli arkadaslar bursadan belencilerin adina yayimlanan Deklarasyonda adi gecenlerin bir cogunun haberleri yoktur,birileri onlarin isimlerini kullanarak ,imzalarini taklit ederek pravokasyon yapilmistir.Sucu isliyenlerden hesap soracagiz bu herkezce bilinmesini arz ederim.

24. yorum:
M.K.O bursa sn.arkadaslar durup dururken neren ve neden cikti bu deklarasyon olayi,birileri yangindan mal mi kaciriyor.Ben de mapus yatanlardan biriyim,madem ki deklarasyon yayimlanacak benim haberim niye yok,yoksa beni dava adami yerine koymuyorsunuz mu.Daha onceleri de bulgaristandan gelen heyet bazi belenede yatanlarla bir araya geldiklerinde islerine yarayacaklari arkadaslari cariyor onlarla istisare ediyorlar,ben dava adami degilmiyim bu ayirim niye yapiliyor ,kimlere hizmet etmek icin ,cok ayip isler yapiliyor,davamiz adina nifakcilari asla af etmem ,onlari Allaha havale ediyorum.

25. yorum:
Alvanlar,yablanovo grubu,ceza evlerinde yatanlara,belene adasinda kalanlara ,bir coguna turkluk ugruna mucaadele edenlere plaketler,oduller verilirken bizleri neden ayri tutuklarini anlamis degiliz.Bir zamanlar turkluk mucaadelesi verirken ,davamiz birken iyidik hostuk ta simdimi kotu olduk.Gercekler anlasildi,simdi iki turk partisi oldugundan dolayi,dps ,liler NPSD,lilere kizdiklarindanir ki ayirim o sebepten oluyor.Herkez farkli dusunebilir amma biz dava adamlari olarak asla birbirimize kusmemeliyiz.23 yildir dps ,yi denedik,halkimiz birde npsd yi denemek ister bunda gocunacak ne var ki aramizda kirginliklar,ayrismalar oluyor,bunlara izin vermemek icin bir araya gelip gercekler,dogrular uzerine tartismakta yarar olacagina inaniyoruz.Herkeze selamlar ALVANLAR GRUBU.

KAYNAK: http://ajansbg.blogspot.com/2013/02/belene-mahkumlarndan-deklarasyon.html
Başlık: Halk, demokrasiye karşı
Gönderen: Atsızcı Türk - 11 Mart 2013
Halk, demokrasiye karşı

(http://2.bp.blogspot.com/-V5B33-9BHBc/UT3oxvaUy-I/AAAAAAAAUYU/1lK2nGWiPWg/s1600/Halk_Demokrasiye_karsi-782428.jpg)

Sosyolog Kolyo Kolev 8 Ağustos 2012'de Trud gazetesinde yazdığı
"Demokrasinin Kırılgan Yüzü" adlı makalesinde bugünkü protestolarla
sosyal krizi açıklayan tespitte bulunarak Bulgaristan'ın şu anki
durumunu 30'lu yılların nazi Almanya'sına benzetti. Kolyo Kolev
makalesinde şu açıklamayı yaptı:
Eğer Bulgaristan bağımsız ve egemen demokratik bir ülke olsaydı, büyük
ihtimalle faşist bir ülke olurdu (daha doğrusu: nasyonalsosyalist).
Faşizm de 30'lu yıllarında Almanya'ya geldiği gibi gelecekti:
demokratik seçimlerle geniş halk kitlesinin iradesiyle... Çünkü halkın
görüşlerini yansıtan verilere göre halk kitlesinin büyük bir kısmı,
millîlik (her ne ifade ediyorsa artık) adına vatandaş hakkı ve
özgürlüleri, ifade özgürlüğü, hukukî düzen ve demokrasiden ödün
vermeye daha dünden hazır.
Trud gazetesi bu makaleye "Bugün bu korkunç sosyolojik
değerlendirmeler gözümüzün önünde gerçekleşiyor, herkese ve her şeye
karşı nefret hissiyle ve intikam arzusuyla sokaklara dökülüyorlar. Bir
tek halk yığınlarının beklediği fürer ya da duçenin gelmesi eksik.
Fürerlik yapmak isteyenler çok, Tanrıya şükürler olsun ki şu an
birbirlerini saf dışı bırakıyorlar..." yorumunu ekledi.

Aydın Osman | AJANS BG

KAYNAK: http://ajansbg.blogspot.com/2013/03/halk-demokrasiye-kars.html
Başlık: Ynt: Bulgaristan'da Türk gazetesi
Gönderen: Atsızcı Türk - 11 Mart 2013
Görüldüğü gibi Bulgar uzmanlar bile anlamış kendi milletinin ırkçı olduğunu, bunun onların ruhunda olduğunu, oysa gayrı milli medyalar bizi hala kardeşlik masallarıyla kandırmaya çalışıyor. Bulgaristan'da iktidar halka verilse halk Türk düşmanı ırkçı bir yönetim kurar. Bunlar biz Türçülerin iddialari değil, Bulgar uzmanların tespitleri.
Başlık: Ynt: Bulgaristan'da Türk gazetesi
Gönderen: Atsızcı Türk - 12 Mart 2013
Kırcaali'de Çanakkale Şehitleri anılacak

(http://www.kircaalihaber.com/tr_haber_images/644316_1020d0215453046258_1271378160_n0012101.jpg)

Kırcaali Türk Kültür ve Sanat Derneği (TRKSAD) 15 Mart Cuma günü saat
17:30'da Ömer Lütfi Kültür Derneği'de geleneksel Çanakkale Şehitlerini
Anma Töreni düzenleyeceğini bildirdi. Alınan bilgiye göre törene
Türkiye ile Yunanistan'dan çok sayıda konuğun katılması katılması
bekleniyor. Merasime Çanakkale 18 Mart Üniversitesi Tarih Hocası
Doç.Dr. Muhammet Erat ile Edirne Trakya Üniversitesi Öğretim Görevlisi
Yard. Doç. Dr. Mustafa Hatipler konuşmacı olarak katılacak. Etkinlikte
Türkiye'de yaşayan Eğridereli Mercan Civan'ın Seni Anlatmak adlı
kitabı ile Batı Trakyalı İbrahim Baltalı'nın, emekli öğretmenlerle
yaptığı röportajları içeren Bir Efsane Sona Ererken kitabı
tanıtılacak.

Aydın Osman | AJANS BG

KAYNAK: http://ajanskircaali.blogspot.com/2013/03/krcaalide-canakkale-sehitleri-anlacak.html
Başlık: Ynt: Bulgaristan'da Türk gazetesi
Gönderen: Kurtkaya - 12 Mart 2013
Kırcaali'de Çanakkale Şehitleri anılacak

(http://www.kircaalihaber.com/tr_haber_images/644316_1020d0215453046258_1271378160_n0012101.jpg)

Kırcaali Türk Kültür ve Sanat Derneği (TRKSAD) 15 Mart Cuma günü saat
17:30'da Ömer Lütfi Kültür Derneği'de geleneksel Çanakkale Şehitlerini
Anma Töreni düzenleyeceğini bildirdi.
Türklüğün bu kutlu destanın Türk'ün yaşadığı her yerde anılması onur ve gurur vericidir.
Bulgaristan gibi bir ülkede Türklük adına milli duyarlılığı geliştirici etkinliklere öncülük edenlere şükranlarımızı sunarız.
Tanrı Yüce Türk'ünü Korusun.
Başlık: BDP’li milletvekiline karşı imza kampanyası
Gönderen: Atsızcı Türk - 16 Mart 2013
BDP’li milletvekiline karşı imza kampanyası

(http://3.bp.blogspot.com/-kAKYKSjfzc0/UTdzDOQnICI/AAAAAAAAUIo/ROGV1XA9704/s1600/88.jpg)

Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) Muş milletvekili Sırrı Sakık'ın Türkiye Büyük Millet Meclisi'ndeki (TBMM) Balkan ve Kafkasya göçmenlerini hedef alan ağır sözleri nedeniyle kendisine karşı imza kampanyası başlatıldı.

31 Ocak 2013 tarihinde TBMM kürsüsünde "Çanakkale'ye bakın. Orada sadece sizin atalarınız savaşmadı. Sonradan bu ülkeyi kendisine vatan edenler, Kafkaslardan, Boşnaklardan gelenler, siz bu ülkenin sahipleri değilsiniz. Haddinizi bileceksiniz" dedi. Gelen tepkiler üzerine Sakık, Twitter'deki hesabından özür diledi, ancak 05 Mart 2013 tarihinde yine TBMM görüşmeleri sırasında Balkan göçmenlerini hedef alarak ağır konuşma yaptı. Bunun üzerine hemen ardından Sırrı Sakık hakkında TBMM tarafından gerekli yaptırımların uygulanması için imza kampanyası başlatıldı.

Aydın Osman | AJANS BG

http://www.change.org/petitions/s%C4%B1rr%C4%B1-sak%C4%B1k-hakk%C4%B1nda-tbmm-taraf%C4%B1ndan-gerekli-yapt%C4%B1r%C4%B1mlar%C4%B1n-ba%C5%9Flat%C4%B1lmas%C4%B1-i%C3%A7in-imza-kampanyas%C4%B1?utm_campaign=friend_inviter_chat&utm_medium=facebook&utm_source=share_petition&utm_term=permissions_dialog_false

HABERİN ALTINA YAZILAN YORUMLAR:

1. yorum:
Dikkat ettiyseniz yine Kürt propagandası yapmış Sırrı Sakık. Kürt milliyetçileri, "Çanakkale'de kürtler de savaşmıştır" propagandası yapar. Osman Pamukoğlu belgeleri gerçekleri ortaya çıkarmıştır. Merak edenler izlesin şu klipi:

#Gecersiz YouTube Bağlantısı#

2. yorum:
Kürtlerin Çanakkale'de Türklerle yan yana savaştığını kanıtlayan ciddi bir belge gösterin bana! Oysa Kürtlerin çıkardığı isyanları kanıtlayan bir sürü belge yayınlandı.

3. yorum:
Ciddi ciddi bilgi edinmek istiyorsanız öyle internet sitelerinde devamlı tekrarlanan saçmalıklara aldanmayın, gerçek ciddi araştırmaları gözden geçirin.

Biliyorum, her önüne gelen belgelerle doğru düzgün araştırma yapamaz. Ama yapılan araştırmalara, harcanan emeğe de saygı göstermek gerek. Hele bilgi edinmek istiyorsanız buna benzer çalışmaları sonuna kadar takip edin

http://vbox7.com/play:b9ca5b564f

4. yorum:
Yahu noluyo, benim yorumlarım niye çıkmıyo. Bu işin içinde bir komplo teorisinden ya da kürt sempatizanlığından şüphe etmeye başladım. Bu kadar zaman Türkler hep uyutultu. Artık acı gerçekleri sert dille söyleyip unadırma vakti gelmedi mi

5. yorum:
BDP'den her şey beklenir. BDP, PKK'nın siyasi kanadıdır.

6. yorum:
Bulgaristan Türklerinden asla vatan haini yetişmemiştir. Oysa kürtler her zaman Türk devletini bölmek için mücadele etmiştir.

Bunu kanıtlayan binlerce belge, belgesel film vardır. Buraya o uzun yazıları paylaşmaya kalksam sevgili Ajans BG okurlarının okumaya vakti yetmeyecek.

SAYGILAR.

7. yorum:
PKK, kendisini Türkiye'nin hakimi, Bulgaristan Türklerini ise Türkiye'nin kölesi sanıyor. Ama biri bunun doğru olmadığını bunlara anlatmalı.

8. yorum:
BDP, aslında çok iyi kalpli hümanist, biz Türkler delirdik, kendimize düşman arıyoruz. hahahahahahhahahaha

Kusura bakmayın bugünlük bundan iyi espiri gelmedi aklıma.

9. yorum:
Türklere Bulgaristan'da Bulgarlar eziyet ediyor, Türkiye'de kürtler.

Biz Türkler ne zaman aklımızı başımıza toplayıp birleşeceğiz, ne zaman bunların önüne geçeceğiz!

Türkler birbirlerini destekleyip birlik olsaydı bunlar başımıza gelmeyecekti.

Madem Türkiye Türklerin devleti niye kürtlerin Türkleri ezmesine izin veriliyor. Buna dur deme vakti gelmedi mi?

10. yorum:
Nasıl birlik olacaksın ajanların hainlerin peşinden giderek mi bg de hepsi Jivkovun iti ne kimliğine ne dinine sahip cıktılar 5 leva oyunu satan zümreler var iken hiç bir şey olmaz sizlereden.

KAYNAK: http://ajansb.blogspot.com/2013/03/bdpli-milletvekili-balkan-turklerine.html
Başlık: BDP’li milletvekiline karşı imza kampanyası
Gönderen: Atsızcı Türk - 16 Mart 2013
1. yorum:
Dikkat ettiyseniz yine Kürt propagandası yapmış Sırrı Sakık. Kürt milliyetçileri, "Çanakkale'de kürtler de savaşmıştır" propagandası yapar. Osman Pamukoğlu belgeleri gerçekleri ortaya çıkarmıştır. Merak edenler izlesin şu klipi:

https://www.youtube.com/watch?v=1q9R5M5CRis
Başlık: Ynt: Bulgaristan'da Türk gazetesi
Gönderen: Atsızcı Türk - 16 Mart 2013
YORUMLAR:

1. yorum:
Ülke fakirleşince Bulgarlar yurt dışına kaçacak, Bulgaristan da Türkler ile çingenelere kalacak diye korkuyorlar hahahhaahaa

2. yorum:
aJANS BG YAZ GELİYOR ORGANIZASYONLAR BASLIYCAK.VE BIZ YINE BULGAR SANATÇILARINI FESTİVALLERE DAVET EDİCEZ.SİZ HİÇ FESTIVALINI YILBAŞI GECESINE TURK SANATÇI ÇAĞIRAN BULGAR GÖRDUNUZMU .KÖŞE YAZISI YAZARSANIZ SEVINIRIM
DAHA İNSANIMIZ KENDİ SANATÇISINI TANIMIYOR
İŞE SANATÇILARIMIZI TANITMAKLA BAŞLIYALIM
__AJDA ÇAVUŞ
__MUSTAFA ÇAVUŞ
__FAHRİYE GUNEY
DAHA SANATÇILARIMIZ VAR ONLARIDA TANITALIM LÜTFEN.
PATAVATSIZLIK USTUNE PATAVATSIZLIK YAPIYORUZ 23 YIL GEÇMESİNE RAĞMEN BAZI DERNEKLER,TAVERNA TARZI RESTORANTLAR,FESTIVALLER,BULGAR SANATÇI DAVET ETMEKTE HALA ISRARRLI .KENDİ SANATÇILARIMIZI MUZIKA ORKESTRALARINI ÇAĞIRSAK NOLCAK SANKİ

EMEL RAZGRAD

3. yorum:
SİZ HİÇ BOŞNAKLARIN SIRP SANATÇI ÇAĞIRIP YILBAŞINA GİRDİĞİNİ GÖRMDUNUZMU.? BİRDE BULGAR GAVUR DEYİNCEDE KIZIYORUZ..BAZILARIN ASİMİLASYON HOŞUNA GİTMİŞ.

4. yorum:
BÖYLE İRADESİZ TOPLUM NERDE VAR BİZDEN BAŞKA CANINA OKUYANLARI ÇAĞIRAN VAR MI?

5. yorum:
BULGARCA SARKI DA SOYLENSİN BİŞEY DEMİYORUM AMA SANATÇILARIMIZI TANIYALIM YAŞARKEN HAKETTİĞİ DEĞERİ VERELİM

6. yorum:
Yillardir ust taraftaki kardesin soylediklerini yazdiklarini anlatmaya ugrasiyorum. Evet "kuruyun yaninda yas da yaniyor" ve Bulgarca sanatci ve muzik icin,zorunlu verilmis Bulgar isimlerini hala tasiyan ve Hristiyan isimlerini cok sevenler icin, Bulgarlar icin geberenlerin yaninda bizlere de "yaniyoruz" ve hakina adamlar hepimize "BULGAR" deyip geciyor.
Aracinda,Dugununde ve baska senliklere adamlar durma Bulgar sanatcilarini ve Bulgarcayi tercih ediyor. Milletimizde hastalar cok.

7. yorum:
BOSNAKLAR MUSLUMAANDIRLAR SIPCA KONUSURLAR SARKI VE TÚRKÚLERI SIRPCADIR. BULGARISTANDA GAGVUZ TÚRKLERI TÚRKTÚRLER SARKI VE TÚRKÚLERINI TÚRKÇE SÓYLERLER FAKAAT ASLINDA HRISTIYAANDIRLAR KILISELERI TERCIH EDERLER. POMAKLAR ISE MUSLUMAAN CAMIILERI TERCIH EDERLER DILLERI BULGARCADIR.BULGARCA RODOP SARKILARI SÓYLERLER BIZ BULGARISTAN VATANDASIYIZ TURKU VE SARKILARIMIZI DAIMA TÚRKÇE VE TABIYKI BIRAZDA BULGARCA OLARAK SÓYLERIZ. BUNDA BIR SAKINCA OLMAMALIDIR BAZI KARDESLERIMIZ EMEGINI SOLISTLIKTEN YAANI SANAATÇILIKLA ÇIKARIYORLAR MAGLLUM".AJANS fm GELIYOOOR" HABER YORUMLAR SPOR PROGRAMLARI VE BOL BOL TÚRKÇE VE BULGARCA SARKI VE TÚRKÚLEER GELIYOOOOOR" AMMA NE ZAMAAN BILINMIYOOOOR KARDESLERIM NEREDE KALDI VADELER NERDE SEM. YOOOOK OLMADI HERKEZ INTERNET YAYINI DINLEYEMIYOR RADYOLAR HALEN SUSUYOR BNT,-2DEN TÚRKÇE YAYIN VERILECEKTI NE OLDU YAANI NE DERLER ADAMAYLA MAL TÚKENMIYOOOOR.HOSÇA KALIN.SAYGILAAAR.

8. yorum:
Bir ailede yoksulluk,parasizlik var ise ,o ailede kavgalar, tartismalar, ve "ic savas" baslar. En korktugum milliyetci Ataka ve onlarin provokator destekcileri Bulgarlar her agin Turklere ve azinliklara "zehirini puskurup" bizlere karsi saldiriya gecebilir olmalari.
Iste bu cok buyuk ve tehlikeli olacak. Millet onlardan hersey beklenir- "Isinizi kis tutun" tetikte ve herseye hazir olun.Titiz Adam

9. yorum:
Bazı kafası çalışmayan insanlar hâlâ "Atrık Avrupa Birliğine girdik, Türkiye ile Bulgaristan NATO'da, artık düşmanlıklar bitecek, bütün dünya birleşecek" diye cahil insanları kandırmaya devam ediyor.

Bugün Türklerle Bulgarlar arasında kanlı çatışma yok, ama Bulgarların ruhunda var Türk düşmanlığı, başımızı kuma gömerek bu işin üstesinden gelemeyiz.

KAYNAK: http://ajansbg.blogspot.com/2013/02/irkclar-yine-sahnede.html
Başlık: Nazmi Mümin: Geçici hükümette neden bir Türk ismi yok?
Gönderen: Atsızcı Türk - 18 Mart 2013
Nazmi Mümin: Geçici hükümette neden bir Türk ismi yok?

(http://2.bp.blogspot.com/-6BfIjikfFag/UUGckj6-wUI/AAAAAAAAUgY/fIEhIX1iEYs/s1600/nazm%C3%AD.jpg)

 Bulgar Sosyalist Partisi Kircaali İl Başkan Yardımcısı Nazmi Mümin, Cumhurbaşkanı Rosen Plevneliyev’in kurduğu geçici hükümette görev alan tek bir Türk ismi bile bulunmadığını belirterek, bunun demokrasi anlayışına ters olduğunu kaydetti.
Mümin, ‘Hepimiz bu ülkenin eşit vatandaşlarıyız, eğer birileri Bulgaristan’da kendi alanında uzman, Bakan veya Bakan yardımcısı görevlerini yürütebilecek Türklerin olmadığını düşünüyorsa yanıldığını anlamalı' dedi.

AJANS BG

YORUMLAR:

1. yorum:
nedeni ise sóyle sóyliyelim Cumhur baskani seçimini Milliyetci dúsúnceli GERB Partisi seçmisti simdi Bu Cumhurbaskanin seçtigi geçici húkúmette olanlarin túmú GERP,tendir dostum bunu biz túrklerin tamaamen çok iyi bir sekilde anlamamiz gerekir ve Túrk milletini bu gelecek olan seçimlerde kimi seçecegini gayet iyi ve net olarak bilmelidir Sloganimiz ne Mutlu Bulgaristanda ve balkanlarda Túrk olmak.Biz BG Túrk toplumu olarak birlik ve berabeligimizi tek çati altinda korumaliyiz aksi hallerdeebilinmeli ki millet olarak kahrolup gideriz.hadi size kolay gelsin hosçakalin saglicakla kalin Allah Túrk milletini korusun Saygi ve sevgiler.

2. yorum:
    Matematik:
    7-1,14-2,17(üyesi olan hükümette)-2,5(iki buçuk) Türk ismi olmalı.Plevneliyev'in yerine olsam SİZİ aklımdan geçirirdim(3.kişi olarak).

3. yorum:
    HÖH'lülerden biri çıkıp da bu geröekleri söylemedi.

4. yorum:
    Bu yazı tercüme edip de Rodopi24X7 gazetesinde ya da sitesinde kesinlikle yayınlanmalı.

5. yorum:
    Kızıl Nazmi'ye bravo!

6. yorum:
   Türkiye dışındaki sosyalistler Türkiye'dekiler gibi vatansız yurtsuz soysuz değil.

KAYNAK: http://ajansbg.blogspot.com/2013/03/nazmi-mumin-gecici-hukumette-neden-bir.html
Başlık: Kırcaali'de Çanakkale Şehitleri anılacak
Gönderen: Atsızcı Türk - 18 Mart 2013
Kırcaali'de Çanakkale Şehitleri anıldı

Kırcaali Türk Kültür ve Sanat Derneği (TRKSAD) bugün (15 Mart Cuma günü) saat
17:30'da Ömer Lütfi Kültür Derneği'de geleneksel Çanakkale Şehitlerini
Anma Töreni düzenledi.
Törende Filibe Başkonsolosu Şener Cebeci, Çanakkale 18 Mart
Üniversitesi Tarih Hocası
Doç.Dr. Muhammet Erat, Edirne Trakya Üniversitesi Öğretim
GörevlisiYard. Doç. Dr. Mustafa Hatipler, İbrahim Baltalı ve Mercan
Civan konuşma yaptı.
Batı Trakya Türk Öğretmenler Birliği Başkanı Sami Ali Toraman da
moderatötlüğü üstlendi. Tören yaklaşık 2 saat sürdü. Tören başlamadan
önce Çanakkale Şehitleri için bir dakikalık saygı duruşunda bulunuldu.
Etkinlik başlarken Bölge Müftüsü Beyhan Mehmet'in Çanakkale Şehitleri
için fatiha okuttu.
Başkonsolosu Şener Cebeci, konuşmasında "Bugün çok çok daha iyi bir
noktadayız. Bunu Çanakkale'de gençliklerini gönüllü bir şekilde feda
eden yüzbinlerce şehidimize borçluyuz. Bu şehitler arasında sizlerin
ataları da var dedeleriniz de var. Türkiye sizlere minnettardır"
dedi.
Batı Trakyalı İbrahim Baltalı "Bugün çok anlamlı bir gün. Türk-İslȃm
kültürünü paylȃşan Yunanistan, Türkiye ile Bulgaristanlı soydaşlar,
anlamlı bir etkinlikte bir araya gelme imkȃnı buldular. Bu toplantı
aradan yüzyıllar geçse de yasak bölgelerle insanlarımız ayrılmak
istense de, araya sınırlar çizilse de milletlerin ayakta kaldığının
bir ispatıdır. Aynı kültürü paylȃşan insanların yok olmadıklarını
ortaya koymaktadır. Unutmayalım ki Adriyatik'ten Çin'e kadar Türkçe
konuşarak gidebilirsiniz"
diye konuştu.
Çanakkale Savaşı ile ilgili bilgi veren Doç.Dr. Muhammet Erat
"Çanakkale sadece İstanbul demek değil, paytaht demek değil, Çanakkale
sadece Türkiye demek değil, Çanakkale Türk dünyasını temsil eden bir
isim. Çanakkale olmasaydı biz burada olmazdık"
dedi.
Muhammet Erat sözünü Balkan Türklerine "Büyük Türkiye Cumhuriyeti
arkanızda"
mesajıyla tamamladı.
Törenin bitmesine birkaç dakika kala gelmeyi başarak Hasan Azis
konuklara plȃket dağıttı. Çanakkale ile ilgili de şu anlamlı sözleri
söyledi: Çanakkale anlatmakla olmaz, Çanakkale'ye gitmek gerek.

ÇANAKKALE ŞEHİTLERİ NE KADAZ ZAMANDIR ANILIYOR
TRKSAD 3 yıldır Kırcaali'de Çanakkale Şehitlerini anma töreni
düzenler. Bu konuyla ilgi Müzekki Ahmet "Umarız bütün Bulgaristan'da
Sofya'da ve diğer şehirlerimizde de düzenlenir"
dileklerinde bulundu.

Aydın Osman | AJANS BG

KAYNAK: http://ajanskircaali.blogspot.com/2013/03/krcaalide-canakkale-sehitleri-anlacak_15.html
Başlık: BAF, Türklerin sorunlarını görüşmek için Cumhurbaşkanı'ndan randevu istedi
Gönderen: Atsızcı Türk - 24 Mart 2013
BAF, Cumhurbaşkanı'ndan randevu istedi

(http://2.bp.blogspot.com/-9n5bLcjyUaM/UUqyf4j3LuI/AAAAAAAAUyA/Uw57I0pedD8/s1600/000.jpg)

Bulgaristan Adalet Federasyonu (BAF) Başkanı Sezgin Mümin, 11 Ocak 2012 tarihinde Meclis tarafından kabul edilen bildiriyle ilgili Cumhurbaşkanı Rosen Plevneliev'e mektup yazdı. Mektubunda Bulgaristan Türklerinin sorunlarını görüşmek için Cumhurbaşkanı Plevneliev'den randevu istedi.
Sezgin Mümin, görüşmede özellikle 3 konuyu masaya yatıracağını söyledi. Konuları şu şekilde sıraladı:
1. Okullarda ana dili Türkçenin haftada en az 4 saat zorunlu ders olarak okutulması.
2. Türkler ile diğer Müslüman azınlıklara zorla dayatılan Bulgar isimlerinin kütüklerden atılması.
3. Bulgaristan'daki Türk ve Müslüman vatandaşlara karşı 1989 öncesi yapılan zorunlu asimilȃsyon girişimiyle ilgili açılan davanın sonuçlanması ve Bulgaristan Türklerinin buna benzer diğer sorunları.

Aydın Oman | AJANS BG

YORUMLAR:

1. yorum:
Evet Sezgin Mümin SAĞ OL VAR OL iyiki sen varsın
şu Değerli kahramanlarımıza Şehitlerimize ve 17 aylık Türkan şehidimize .Türkan BEBEĞİMİZ BG TÜRKLERİNİN atasıdır

2. yorum:
Sezgin mümin bizim liderimizdir.

KAYNAK: http://ajansbg.blogspot.com/2013/03/baf-cumhurbaskanndan-randevu-istedi.html
Başlık: Ynt: Bulgaristan'da Türk gazetesi
Gönderen: Atsızcı Türk - 25 Mart 2013
Kırcaali'deki protesto, 3 Mart vesilesiyle çabuk bitti

(http://2.bp.blogspot.com/-h_YNWYNuz4U/UTOVyuGOF-I/AAAAAAAAT-U/NkpEH7jRViQ/s1600/Habere_Konacak1-777861.JPG)

(http://4.bp.blogspot.com/-YG2KQqfMXe8/UTOVy6VHSDI/AAAAAAAAT-g/X2SnVObwhWQ/s1600/Habere_Konacak2-779284.JPG)

(http://3.bp.blogspot.com/-nzS63Xpnxkg/UTOVzU-sLoI/AAAAAAAAT-s/Ju4wLJvOBCM/s1600/Habere_Konacak3-781756.JPG)

(http://4.bp.blogspot.com/-W5rkRquWaSs/UTOV0KrKJjI/AAAAAAAAT-4/SHD8MMxz4wg/s1600/Hasan_Azis-784149.JPG)

Kırcaali Belediyesi'nin önünde başlayan protesto yürüyüşü,
Kurtarıcılar Anıtı'nın (Pametnik na Osvoboditelite) önünde 3 Mart
Bulgaristan'ın Türklerden kurtuluşunun 135. yılı kutlamaları nedeniyle
birkaç dakikada sona erdi.
Yürüyüşte yine "Ey vatandaşlar protestomuza katılın" çağrısı yapıldı
ve "Tekellerin kökünü kazıyalım", "Bizi yöneten yeniçerilere dur
diyelim", "Siyasȋ esarete hayır"
sloganları atıldı. Göstericiler,
Kurtarıcılar Anıtı'na çiçek bırakarak yürüşe son verdi.
Kırcaali'deki protestolara öncülük eden Stefan Atanasov, Ajans Bg'ye
konuştu. Atanasov "Bizi yöneten mafyalara karşıyız. Bakanlar Kurlu,
Cuhmurbaşkanlığı, milletvekilleri, valiler, belediye başkanları şu an
Bulgar halkını ezen çağdaş yeniçeriler. Bu protesto bizi yöneten
yeniçerilere karşıdır. Onlar 23 yıldır bizi soyuyor. 21. yüzyılda
köleyiz. Biz Bulgaristan'da kendimizi özgür hissetmiyoruz. Bu, Osmanlı
hakimiyeti döneminde bile görülmemiştir. Protestoya katılanları devlet
kurumlarında işten atıyorlar"
dedi.

KIRCAALİ'DE 3 MART NASIL KUTLANDI
Törene Kırcaali şehrindeki ilkokul, ortaokul ve lise öğrencileri
katılıp çelenk bıraktı. Öğrenciler yürüyüş marşları eşliğinde
gösteriler sundu. Okullarla partilerin yanı sıra etkinliğe Kırcaali
Belediye Başkanı Hasan Azis, Kırcaali Valisi İvanka Tauşanova ve
Kırcaali Bölge Müftüsü Beyhan Mehmet de katıldı.
Törende konuşma yapan Hasan Azis "135 yıl önce Osmanlı-Rus Savaşı'nın
zaferle sonuçlanmasıyla 1878 yılında Bulgar devleti, siyasȋ sahneye
tekrar geri döndü. Şanlı 1878 yılından bu yana ne kadar çok zaman
geçerse yeni Bulgar tarihimiz için bunun bir dönüm noktası olduğunu o
kadar daha iyi anlarız. Bu aziz güne uygun kullanılabilecek iki kelime
vardır: 'sevgi' ve 'bağımsızlık'. Bugün Bulgaristan'ın kurtuluşu için
canını veren Rus, Rumen ve Fin askerleri ile şanlı Bulgar
direnişçilerinin kahramanlıklarını analım"
dedi. Kutlamalar halk
dansları ile halaylar eşliğinde sona erdi.

Aydın Osman | AJANS BG

YORUMLAR:

1. yorum:
Hasan Azis'in şu sözlerini yorumlamayı siz sevgili Ajans Bg okurlarına bırakıyorum:

135 yıl önce Osmanlı-Rus Savaşı'nın zaferle sonuçlanmasıyla 1878 yılında Bulgar devleti, siyasȋ sahneye tekrar geri döndü. Şanlı 1878 yılından bu yana ne kadar çok zaman geçerse yeni Bulgar tarihiMİZ için bunun bir dönüm noktası olduğunu o kadar daha iyi anlarız. Bu aziz güne uygun kullanılabilecek iki kelime vardır: 'sevgi' ve 'bağımsızlık'. Bugün Bulgaristan'ın kurtuluşu için canını veren Rus, Rumen ve Fin askerleri ile şanlı Bulgar direnişçilerinin kahramanlıklarını analım.

2. yorum:
Hasan Azis'in görevi ne kadar da zor, bir Türk aşağıdaki cümleleri cani yürekten söylemek için gerçekten çok zor durumda olmalı:
"135 yıl önce Osmanlı-Rus Savaşı'nın
zaferle sonuçlanmasıyla 1878 yılında Bulgar devleti, siyasȋ sahneye
tekrar geri döndü. Şanlı 1878 yılından bu yana ne kadar çok zaman
geçerse yeni Bulgar tarihimiz için bunun bir dönüm noktası olduğunu o
kadar daha iyi anlarız. Bu aziz güne uygun kullanılabilecek iki kelime
vardır: 'sevgi' ve 'bağımsızlık'. Bugün Bulgaristan'ın kurtuluşu için
canını veren Rus, Rumen ve Fin askerleri ile şanlı Bulgar
direnişçilerinin kahramanlıklarını analım" dedi.

3. yorum:
Skat televizyonu, Papaz Petır Garena Türkleşiyor diye şikâyet ediyor, ama hiç Hasan Azis'in Bulgarlaşmasını eleştirmiyor.

http://www.skat.bg/news.php?action=7&newsID=20471

4. yorum:
Bu HÖH/DPS'ye Türçü bir parti diye oy verenlerin gözü çıksın. Bir Türkçü hiç Bulgar ağzıyla konuşur mu?

Zaten insanlardan duyduğum kadarıyla Hasan Azis'in babası 1984-1989 yıllarında Türkleri silâh zoruyla Bulgarlaştırma döneminde halka çok zulmettiğini duymuştum. Zaten böyle olmasa belediye başkanı adayı bile yaparlar mı?

5. yorum:
hasancim Balkanlarda 1683'ten beri 2 milyon 500 binin üzerinde Türklere yapılan soykırımları, katliamları anmayı unutmuşsun; hele Gazi Osman Paşanın Plevne'yi kahramanca savunduğunu anmak aklına gelmedi? Yoksa içinden bir ses sana Bulgarlara sevimli görün mü diyor?

(http://www.turksolu.org/385/foto/mccarthy-harita.jpg)

6. yorum:
Kim ne derse desin ben içimden geçeni söyleyeceğim. Ben hiçbir zaman Hasan Azis'in Türklük için canını feda edebilecek birisi olduğuna inanmadım.

Bu benim görüşüm, aksini kanıtlayın da göreyim!

7. yorum:
hasan çocim Osmanlı-Rus Savaşı'nda hayatını kaybeden Türk askerlerini anmayı unutmuşsuna!

8. yorum:
Yukarıdan aşağı 3. resimdeki kızlar oyuncak kılıçlarla Türkleri korkutmaya çalışıyorlar galiba hahahahahaa

9. yorum:
Bir de şu habere bakın HÖH'lü Kırcaali Belediye Başkanı Hasan Azis ne diyor: Çanakkale anlatmakla olmaz, Çanakkale'ye gitmek gerek.

http://ajanskircaali.blogspot.com/2013/03/krcaalide-canakkale-sehitleri-anlacak_15.html

Hüseyin Nihal Atsız bir kez daha haklı çıktı. Siyaset gerçekten de taviz verme sanatıdır. Siyasetçiler bir öyle konuşur bir böyle. Bir dedikleri bir dediğine uymaz.

10. yorum:
Hasan Azis'in önüne ne koyarsan onu okuyor. Hasan Azis'e ne ezberletirsen onu söylüyor.

KAYNAK: http://ajansb.blogspot.com/2013/03/krcaalideki-protesto-3-mart-vesilesiyle.html
Başlık: Ynt: Bulgaristan'da Türk gazetesi
Gönderen: Atsızcı Türk - 27 Mart 2013
YORUMLAR:

11. yorum:
Hasan Azis ne biçim belediye başkanı, onun kendi duyguları, düşünceleri yok mu?

12. yorum:
Kırcaali ne biçim bir Türk şehri. Yani Bulgarlar gelip Türklerden kurtuluşunu kutluyorlar, Türkler buna ses çıkarmıyor, tepki göstermiyor, eleştirmiyor. Bu ruhsuzluk değil mi sizce? Düşünün bakalımi biri çıkıyor sizden kurtulduğuna sevindiğini gösteriyor. Siz ise "Bu yaptığınız ayıp" diyemiyorsunuz!

13. yorum:
Kırcaali'yi resmen kuklalar yönetiyor desenize

Bu yüzden de Kırcaali'de doğru düzgün tiyatro yok ama sokaklar kukla tiyatrosuna dönmüş

KAYNAK: http://ajansb.blogspot.com/2013/03/krcaalideki-protesto-3-mart-vesilesiyle.html
Başlık: Lütvi Mestan Kimdir nasıl lider oldu
Gönderen: Atsızcı Türk - 27 Mart 2013
Lütvi Mestan Kimdir nasıl lider oldu

3 MART 135 YAŞINDA

(http://4.bp.blogspot.com/-zDIMXodNE8s/UO7c8V9MLqI/AAAAAAAALqM/BHs3sChcvR8/s1600/99.jpg)

Rafet ULUTÜRK
Bultürk Derneği Başkanı

 Çok sevdiğimiz, göz bebeğimiz, Bulgaristan’da yaşayan Müslüman-Türkler olarak kendimize zırh gibi gördüğümüz HÖH 1990 yılında doğdu. Çok şirin, çok sevecen, çok samimi idi partimiz o ilk yıllarında. Müslüman-Türk bilinci­nin,İslam anlayışını, dilimizi ve kültürü­müzü sahiplenecek muhafaza edecek ve geliştirecek ümidi veriyordu o yıllarda. Coşkuyla, heyecanla ve özveri ile hiç bir karşılık beklemeden, gönüllerden ge­len bir hizmet anlayışı ile oluşmuştu bu gönül birliği. O zamanlar fakirdik, fukaraydık, bil­gisizdik fakat onurluyduk. Güçlüydük, çünkü inançlıydık. Umutluyduk, çünkü davamız vardı o zaman. Davamızın tek amacı; insan gibi yaşamak, bilinçaltındaki kimliğimizi yaşatmak, dilimizi konuş­mak, özgürce ibadet edebilmek, kültürü­müzü yaşatmak ve çocuklarımızın gelece­ğini, nesillerimizi güvence altına almaktı.
Onca çileye, baskıya, işkenceye rağ­men hiç kin beslemeden, kan dökme­den, sabırla acılarımızı içimize göme­rek durmadan yolumuza devam ettik.
Fakat bu birliktelik, bu güç, birilerini ür­kütmüştü. Kırmızı canavar (BKP) kür­künü değiştirerek tekrar çıktı karşımıza. Beslediği, büyüttüğü yavrularını (ajanları) tekrar harekete geçirerek daha korkunç bir süreç başlattı - Gizli Asimilasyon.
İlk darbe 1992 yılında DGB (Demokratik Güçler Birliği) ile beraber yaptığımız ko­alisyonu, A. Doğan’ın (HÖH) tek taraflı fes etmesiyle ve hükü­met ortaklığından çekilmesiyle gerçekleşti. Aynı kadro BSP-HÖH işbirliğini kurdu ve de­mokrasinin önü kesilmişoldu.
1993’de BSP (eski komünist par­tisinin yeni ismi) gizli bir genelge ile tüm eski sistemde görev almış olan Müslüman-Türk asıllı birey­leri tekrar görevlendirerek HÖH yönetimini ele almaları emredildi.
O zaman halk psikolojisini iyi bilen ve emir almaya alışkın ko­münist uşaklarının bu emri yerine getirmeleri pek de zor olmadı.
Çünkü onlara karşı koyabi­lecek, özgüveni olanlar, özellikle genç aileler, aydınlar zaten Bulgaristan’ı terk etmişler ve göç hızla devam ediyordu. Partide görev alan genç aydınlar, tahsilli fa­kat devlet mekanizmalarına yabancı, siyaset­ten uzak, aksakallısı ve yol göstereni olma­dığı için tecrübesizliklerine yenik düştüler.
Zaman geçtikçe HÖH, muhtarlık, meclis üyeliği, belediye başkanlığı, vali yardımcı­lığı, milletvekilliği devlet memurluğu v.s. gibi görevlerle devlet mekanizmalarında yer edinmeye başladı.Dolayısı ile bu imkânları sunan HÖH’de büyük bir değişim oldu.
HÖH BİR CAZİBE ODAĞINA DÖNÜŞTÜ
Türklüğünden utanan, başka partiler­den medet uman ancak başarılı olama­yan, sözde Türk aydınları kendilerine has entrikalarla HÖH’e akın ettiler. Kırca­ali bölgesinde bunlardan biri de Sn. Lütvi Mestan’dı. Bir anda kendilerini HÖH yö­netiminde, hatta merkezde buldular. Bura­lara yuvalandıktan sonra maddi imkânlarla da tanışma fırsatlarıoldu. Bu imkânları sa­dece kendi çıkarları doğrultusunda kulla­narak bir anda kendi dere-beyliklerini kur­dular. Bu beyliklerin büyük çoğunluğu eski rejimde aktif görev almış ailelerden oluşmaktaydı ve halen devam etmektedir. Maddi imkânları ar­tıkça dere-beyler sınıf atladılar ve halk­tan koptular. 90’lıyıllarda halk bir bek­lenti içindeydi ve sabırla, inançla oylarını tereddütsüz HÖH’e verdiler. 2000’li yıl­ların başında halk arasında çatlak sesler, başkaldırı ve umutsuzluk belirdi. Bu baş­kaldırıları yok etmek ve halkı tekrar bir araya getirebilmek için eski ajanlar ken­dilerine has bir yöntem geliştirdiler: 2005 yılında A. Doğan tarafından Ataka (Irkçı Bulgar Partisi) kurulması için 1.600.000 Leva hibe edildi. Ataka kurularak, eski­den denenmişbir strateji ortaya konuldu.
Ataka maşasıyla halkı yine eskiden oluğu gibi, korku, baskı, tehdit ile karşı karşıya bıraktılar. Böylece HÖH’ün oyları patladı. Fakat tüm bu çevirdikleri entrikalarla kara gibi gördükleri buz dağının sıcak akıntılara yöneldiğini ve eridiğini fark edemediler.
Bulgar meclisinin gizli istihba­rat elemanlarını (ajanları) açıklama ka­rarı almasıyla sular daha da ısındı.
2010 yılında Bultürk’ün yaptığı anke­tin sonuçlarıbu durumu net olarak or­taya koydu. Yani ankete katılanların %64’ü HÖH yönetiminden memnun olmadığını dile getirdi. Fakat HÖH bunu görmezden gelerek geçiştirebileceklerini zannettiler. Anketten sonra yazılı ve görsel med­yaya demeç veren HÖH yönetici­leri “Bunlar saçmalık, gerçeği yan­sıtmıyor” gibi demeçler verdiler.
Fakat ciddiye alınmayan bu anket HÖH’ü böldü. Bu anket sonrası partinin 2. adamı teşkilattan sorumlu başkan yardımcısı görevinden istifa etti. Üstelik istifa ge­rekçesinde anket sonuçlarını tasdikledi.
Bundan sonraki süreçte ve gelişen olaylarda, medyada HÖH yönetimine karşı eleştiriler ve memnuniyetsizlikler daha da arttı. Anket sonuçlarını asıl tasdikleyen 2011 yerel se­çimleri ve Cumhurbaşkanlığı seçimleri oldu.
2009 Genel seçimlerinde 710 bin oy alan HÖH’ün oyları 2011 yerel seçim­lerinde 220 bin oya geriledi. Bu durum HÖH yönetiminde paniğe sebep oldu.
Aslında bu, Bulgaristan’da ilk Türk Cumhurbaşkanı adayını des­teklememelerinin cezası böylece kesilmiş oldu. 23 yıl boyunca yap(a)madıklarının muha­sebesini yapmaya başladılar. Fakat artık hal­kın gözünde miatları dolmuş, halkın sabrı tükenmiş, tüm itibarları yerle bir olmuştu.
Tüm bu parti aleyhine gelişen süreçte HÖH önderleri bir panik havası içerisinde kendilerince çözüm üretmeye çalıştılar. Hayatında camiye girmemiş partililer yağ­mur dualarında el açtılar, mevlitlerde boy göstererek kendileri gibi ajan olan imam ve müftülerle aynıkarelerde poz verdi­ler.
110 bin lerden 12.000’e düşen Türkçe okuyan öğrenci sayısı ile alınan yüz kara­sını kendilerince silmeye çalıştılar. Biraz gecikmeyle de olsa (23 yıl sonra) okullarda ana dilde eğitim önergesi sunarak. Önerge de­mişken bir de soru önergesi sundular mec­lise. (Neden Bultürk ile Bulgaristan Parla­mentosuna gelen eski göçmenlere parasız vize veriliyorsunuz diye.) Daha sonra, anlaşılan alınan tepkilere karşılık “Pardon”derce­sine Türkiye’deki eski göçmenlere vizesiz Bulgaristan’a girişyapabilmeleri için yeni bir önerge sundular-şaşkın ördek misali.
Belene ve siyasi hüküm giymişolanlara “ONUR BELGESİ” adı verilen bir kâğıt parçası ile değer vermeye çalıştılar. Bu dava adamlarımız adına toplantılar düzenlediler. Saçıbeyazlamış, sefil kalmış kahramanla­rımız. Avrupa insan hakları mahkeme kapı­larınıaşındırır iken parti önderleri hep gör­mezden geldi onları. Halk da yemiyor artık, çünkü 23 yıl sabırla hep değişmelerini bek­lemekteydiler, amma artık umutlar tükendi ve halkta artık umudunu kesti. Bu “dava” adamları da bu belgeyi almak için sıraya girdiler.
Türkiye ilişkilerini sıcak tutmak için he­yetler gönderdiler fakat resmi kurum­larda muhatap bulamadılar. Bir kaç“Bulgaristanlı ”Milletvekili aday adayları, dernek başkanları ve belediye çalışanları dı­şında “Hoş geldiniz” diyenleri pek olmadı. Kısacası halkın nabzına göre şerbet vermeye çalıştılar amma yüzüne gözüne bulaştırdı­lar. Demek biliniyormuş Halkın beklenti­leri fakat artık geç oldu, tavşan dağı aşmıştı.
Nitekim oluşan kamuoyu baskılarısonucu partinin korunması içgüdüsü ile hareket edenler dediler ki, DEĞİŞİMŞART. Na­sıl bir değişim? Tabi ki taze kan değil, yeni simalar değil sadece ufacık bir “rokado” yani yer, sandalye değişimi. Değişim ta­mam da, parti yönetimindeki gruplaşma­ları, kutuplaşmaları ve anlaşamamazlıkları dışarıya yansıtmadan nasıl gerçekleştiri­riz bu değişimi? Bu halkın ihtiyacı gelişim aslında amma bunları düşünen bile yok.
Seçim esnası olası tar­tışmalarınasıl atlatabiliriz. Bu “değişim” diye adlandırdığımız hamleyi nasıl halka yuttururuz? Bu konudaki olası yorumla­rın, eleştirilerin önünü nasıl kesebiliriz?
Tüm bu sorular HÖH’ün 8. Olağan kong­resinde cevap buldu. Strateji 10 numara tebrik etmemek elde değil. Fakat evdeki hesap çarşıdakini pek tutmadı galiba.
Ahmet Doğan’ın raporundaki Tür­kiye ile Bulgaristan Başbakanları arasındaki iyi ilişkileri eleştirmesi, Türkiye Cumhuriyeti’ni küçümsemesi hiç de ya­kışı kalmadı. Kendi ağzından duyul­saydıdaha çok antipati kazanmış olacaktı. Medyanın, Oktay’ın geçmişine, ailesine, hobilerine, hatta sevgilisine kadar yazıp çizdikleri için asıl yazılmasıgereken yeni başkan Sn. Lütvi Mestan’ın geçmişi göl­gede kaldı veya örtbas edildi.
Bu bilgi­ler seçim öncesi tartışılmalıydı. Fakat parti yöneticileri buna cesaret bile edemedi. Çünkü parti içi “demokrasiye “ ,daha doğrusu des­potizme karşı koymuş olacaklardı.
Sadece emniyeti ilgilendi­ren Oktay’ın bilgileri ye­rine Lütvi Mestan ile ilgili bilgi­leri kamuoyu ile paylaşmanın daha yararlı olacağını düşündük. Yeni başkan Lütvi Mestan 1960 Kırcaali’nin Ada köyünde (Ostrovets) doğdu. Üniversite mezunu. 12.03.1979 Tarihinde Pavel adıyla Bulgar gizli istihbaratına dâhil olmuştur. 90’lı yılların başlarında Mestanlı DGB (Demokratik Güçler Bir­liği) kurucusudur. Ayni partiden Bulgar ismi ile Belediye Başkan adayı olmuştu. Bu dönemde en il­ginç çıkışı “HÖH’ün bir gele­cek vaat etmediği, gelecek DGB’de” ve “HÖH Aydın Türkler’ den yoksun bir partidir”demeçleriydi. Geç de olsa Türk ismini geri aldıktan sonra HÖH kapıla­rınıçalmaya başladı ve HÖH’e dâhil ol­mayı karısını değiştirerek başardı.
2001, 2005 ve 2009 parla­mento seçimlerinde milletvekili seçildi. 2005 seçim öncesi propaganda çalışma­larında Kırcaali’nin Sağırlar köyünde bir öğretmenin “Biz okullarda ne zaman Türkçe okutacağız” sorusuna kendisine yakışır bir cevap vermiştir: “Ne yapacak­sınız Türkçe öğretip de, gidin çocuklarınızı İngilizce öğre­tin, Avrupa vatandaşı olsun çocuklarınız”.Evet o zaman kendisi için Türkçe bu kadar önemsizdir.
Şubat 2011’de Ataka partisinin meclise sunduğu “OSMANLI DEVLETİ BUL­GARLARA SOYKIRIM UYGULA­MIŞTIR” önergesine yeni başkan Lütvi Mestan evet oyu kullanarak tarihe geçmiş­tir.
Evet, sözde Türk partisi HÖH %100 oyla Sayın Lütvi Mestan’ı HÖH’ün ba­şına yeni başkan seçmiştir. Todor Jivkov bile %99 oyla seçiliyordu. Demek olu­yor ki bizim demokrasi daha doğrusu to­taliter anlayışımız daha baskın ve gelişmiştir.
Bu da insanlarda eskiyi çağrıştı­rıyor ve 9 Eylül törenlerindeki slogan­ları akla getiriyor.
Nostalji ile ola­yı özetleyecek olursak şöyle bir slogan yakışır “Yaşasın Bulgar Sosyalist Partisi­nin TÜRK Komünistleri. URRRRAAA !”
Tepedeki Ahmet Aga dedi: “Lütvi sen olacak­sın başkan” ve öyle oldu.
Sokaktaki Ahmet Aga da diyor ki; “SAVA GİTTİ, PAVEL GELDİ.”
Bu iş beni gerdi. Seçim zamanı geldi mi? Ben de bilirim işimi.

YORUMLAR:

1. yorum:
Tebrikler
muthıs bir gözlem
sizleri vekil olarak görmek isteriz
Bu kadarını yazabılmenız
demek parlamentoda da sizler
çok rahat konusabıleceksınız
çünkü gerçekleri konusabılen yok
bu gun burada buna ıhtıyac var

2. yorum:
A.Doğandan aldın paraları
nezaman konusacaksın baskan
K.Dal gibi sende hainsin
hepiniz zavallısınız

3. yorum:
Tam zamanı.Koyun adaylığınızı bir de SİZİ deneyelim.Denemekte yarar var.Boyunuzun ölçüsünü almış olursunuz.

4. yorum:
Rafet bey senin dernegine,ve sana Lutviyi kirlemek istemen yakismiyor.Istanbuldan Bulgaristanda gerceklerden uzaksin.Lutviyi degistirecek turk isimli baska kisi varmi?Kasim mi-kendini Borisova satti.Turkleri bulgaristanda tek temsil eden parti HOH.Gecmis sistemde sen Cavdarce ,Pionerce olmadin mi?Imkanin olsa eminim kiKomunist de olacaktin.Gel yasa Bulgaristanda o zaman anliyacaksin kac para yaparsin.

5. yorum:
Yalaka tayfasinda utanmak yok Rafet beye tesekur edecekleri yerde,Turk dusmani katil Jivkovun yetistirmis oldugu dps yonetimindeki ajanlarin yalakaligini yapiyor satilmis yaratiklar.

6. yorum:
Yalaka sizlersiniz
cunku dun baska bugun baska
yonunuz bellı değil
yarın nerede olacaksınız
belli değil
bu yazdıklarınız doğuru mu
siz mi biliyorsunuz
sadece siz mi ya dierleri
hani yasın kucuktu
necabuk buyudun

7. yorum:
DPS ye yalakalik yapanlar,komunist bozuntulari Jivkovun usaklaridir,onlarin damarlarinda asla Turk kani dolasmaz,onlar para puldan bir de yalakaliktan anlar.SEHITLERIMIZIN RUHLARI SAD OLSUN,onlari incitenlerin Allah belasini versin.

8. yorum:
Hüseyin Nihal Atsız bir kez daha haklı çıktı. Siyaset taviz verme sanatıdır. Bugün Bulgarlardan oy almak için Türklere karşı konuşursun, yarın Türklerden oy almak için Türklerin haklarını ve Türkçeyi savunursun. İşte bakın aşağıdaki sözlere:

"2005 seçim öncesi propaganda çalışma­larında Kırcaali’nin Sağırlar köyünde bir öğretmenin “Biz okullarda ne zaman Türkçe okutacağız” sorusuna kendisine yakışır bir cevap vermiştir: “Ne yapacak­sınız Türkçe öğretip de, gidin çocuklarınızı İngilizce öğre­tin, Avrupa vatandaşı olsun çocuklarınız”.Evet o zaman kendisi için Türkçe bu kadar önemsizdir."

Eskiden böyle demiş olabilir. Ama şimdi daha farklı konuşuyor.

Şu haberde ise bakın ne diyor:

http://ajansbg.blogspot.com/2013/02/turk-dili-bulgaristan-icin-tehdit-degil.html

Türkçeyi bilmeyen, Türkçeyi unutan bir kişi Türklüğünü kaybetmiş sayılır. Partimiz Hak ve Özgürlükler Hareketi, artık 23 yıldır Bulgaristan meclisinde çocuklarımızın istediğimiz şekilde ana dilini okuyabilmeleri için mücadele veriyor. Bazı siyasetçilerin anlayışı çok farklı: onlara göre etnik farklılıklar bir zenginlik değil de, ülkenin üniter yapısı için tehdit. Ana dilimiz Bulgaristan için bir tehdit değil, bunu herkes bir zenginlik olarak kabul etmeli.

KAYNAK: http://ajansbkose.blogspot.com/2013/03/lutvi-mestan-kimdir-nasl-lider-oldu.html
Başlık: Seçim propagandası TÜRKÇE olmayacak
Gönderen: Atsızcı Türk - 28 Mart 2013
Seçim propagandası 12 Nisan-10 Mayıs tarihleri arasında SADECE Bulgarca yapılabilecek

(http://4.bp.blogspot.com/-oomDnRZunJA/UU8PCvIn6hI/AAAAAAAAU7A/pCx1wArPtGg/s1600/11.jpg)

 Merkez Seçim Komisyonu’nun (MSK) aldığı karar gereği, erken seçim kampanyası 12 Nisan’da açılacak ve 10 Mayıs günü de sona erecek.
12 Mayıs seçim tarihine tam 30 gün kala siyasi partiler seçim kampanyasına başlayabilecek. Propaganda çalışmaları ise 10 Mayıs saat 24’te sona ermesi gerekiyor. Seçim konuşmaları ve kampanya sırasındaki konuşmalar sadece Bulgarca yapılabilecek.

AJANS BG

YORUMLAR:

1. yorum:
Bulgarlarda Türk düşmanı zihniyet asla yok olmaz, Bulgarlardan ne beklenir ki!

2. yorum:
DPS nin büyük başarısı Türkçeyi yasaklattı işte acık gerçeklşer .Demokraside yasak olmaz ancak totaliter sistemlerde olur bu gösteriyor ki hain DS ajanları amellerine kavuşmuştur DPS nin sayesinde

3. yorum:
Bravo Ruşen Rıza, sen iyi adamsın. HÖH'e sadece senin için oy vercem.

4. yorum:
Zamanla komünist Bulgarlar "Türkiye Kürtlere ŞEY EDİYOR, biz de sizlere ŞEY EDİYORUZ" diyorlardı. Şimdi Kürtler Kürtçesine kavuştu, Bg Türkleri DPS (HÖH) sayesinde Türkçesini kaybetti. Helal olsun!

5. yorum:
Biz Bulgaristan Türkleri içine kapalı bir topluluk oldukça hiçbir şey düzelmeyecek. Her zaman ezileceğiz, haklarımız çiğnenecek.

Böyle ana dili günlerinde HÖH'ün Türkçeyi savunmasıyla, 15 Martta Çanakkale Şehitlerini anmak çözülmeyecek (yanlış anlamayın, ben Çanakkale Şehitlerinin anılmasına ya da Türkçe konuşulmasına karşı değilim, ama ayda yılda bir böyle göstermelik etkinlikler Bulgaristan Türklerinin sorunlarını çözmeyecek).

Bunu hiçbir zaman aklımızdan çıkarmayalım!

6. yorum:
Türkiye, kürtleri ezmediği için kürtler rahat rahat bölücülük yapıp terör estiriyor.

Bulgaristan ise Türkleri ezdiği için Türkler içine kapalı. Bulgaristan Türklerinin ensesine tokat vur yemeğini aşzından al ses çıkaramaz, sadece yakınlarıyla kavga ederler.

Bizi Bulgarlar yıllardır bastıra bastıra böyle ezik, diline, özüne, kültürüne sahip çıkmayan yalaka, yaranmacı, ona buna sevimli görünmeye çalışan zavallı bir topluluk haline getirdiler.

Şimdi kendi doğal ana dili hakkımızı bile savunamıyoruz.

7. yorum:
Iste bu gosteriyor ki DPS Mladenov ve Jivkof'un emirlerini yerine iyi getirdi ve getiriyor,ustune de durma bizim kor ve bes paraya satilan namuzsuz Bulgaristan Turk danalarindan ve cingenelerden binlerce oy aliyorlar.Boyle cahilce ve aptalcasiya oy veren,bukadar manipule edilip burnundan yedilen Millet Dunyanin hic bir yaninda gorulmemistir.Nasill insansiniz siz kardesim.Bu toplumdan olduguna insanin utanasi geliyor.Uyanin arttik.Bizleri ve kendinizi bukadar alcak dusurup mahcup etmeyin.Yeterin.

8. yorum:
Iste onun icin eski komunist Ana yasasi temelen degismesi gerek ve bir EU uye ulkesinde tun eski komunist yasalari gecerli olmamali,ama boyle konularlan ilgilenmeye DPS hirsizlarin kendi islerinden halkin dert ve problerini dusunmeye vakti yok.T

KAYNAK: http://ajansbg.blogspot.com/2013/03/secim-propagandas-12-nisan-10-mays.html
Başlık: Cumhurbaşkanı ile Başsavcıya mektup
Gönderen: Atsızcı Türk - 29 Mart 2013
BAF'tan Cumhurbaşkanı ile Başsavcıya mektup

(http://4.bp.blogspot.com/-cDhw-_Vzu1Q/UPXEmV0pvkI/AAAAAAAASDg/4i8JLMBumac/s320/000.jpg)

Bulgaristan Adalet Federasyonu (BAF) Başkanı Sezgin Mümin, komünist dönemde Türk ve diğer Müslüman azınlıklara yapılan zulümlerle ilgili Cumhurbaşkanı Rosen Plevneliev ile Bulgaristan Cumhuriyeti Başsavcısı Sotir Tsatsarov'a mektup gönderdi. Başsavcılığa yazılan mektubun kopyaları da Bulgaristan'daki Avrupa Komisyonu aracılığıyla AB Komisyonu Başkan Yardımcısı ve Avrupa Komisyonu adalet ve insan haklarından sorumlu Viviane Reding'e ve Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri Nils Muižnieks'e gönderildi.
Sezgin Mümin, Cumhurbaşkanı Plevneliev'den 11 Ocak 2012 tarihinde Meclis tarafından kabul edilen Bulgaristan Müslümanlarının Zorunlu
Asimilȃsyonunu Kınayan Bildiri ile ilgili randevu istedi.
BAF Başkanı "Bulgaristan Türklerinin haklarıyla ilgili davanın peşini bırakmayacağız. Türkiye'de bulunan 144 derneği de davet ediyoruz.
Yalnızca seçimlerde gelip de dalavereler çevirerek Bulgaristan Türklerinin huzunun kaçırılmasını istemiyoruz" diye de açıklama yaptı.

CUMHURBAŞKANI'NA YAZDIĞI MEKTUP
BAF Başkanı Sezgin Mümin, Cumhurbaşkanı Plevneliev'e yazdığı mektupta şu sözlere de yer verdi:
50'li yıllardan Soyadönüş Süreci denen döneme (1984-1989 yılları) kadar uygulanan zorunlu asimilȃsyonun kurbanı 1 milyon 400 bin Türk
kökenli ve Müslüman (Pomak) Bulgaristan vatandaşı tarafından para tazmınatı olarak Bulgar devletine ağır kayıplar verdirecek dava açılmaması için kanayan yaraya hep birlikte çözüm bulmayı öneriyoruz.

BAŞSAVCI'YA YAZDIĞI MEKTUP
BAF Başkanı, Başsavcı Sotir Tsatsarov'a yazdığı mektupta 3. noktaya dayanarak dava ile ilgili Başsavcı Yardımcısı Valeri Pırvanov, Askerȋ İl Savcısı Spas İliev, Bulgaristan Cumhuriyeti Ombudsmanı Konstantin Pençev ve istifa eden Adalet Bakanı Diana Kovaçeva ile görüştüğünü
bildirdi.
Sezgin Mümin, mektubunda Bulgaristan vatandaşlarının geleneksel Türk-Arap isimlerinin zorla Bulgar isimleriyle değiştirilmesiyle ilgili II-048 No'lu soruşturma davasının sonuçlandırılmasını istediğini belirtti.
BAF Başkanı, mektupta 1989 yılına kadar Türkler ile diğer Müslüman azınlıklara yapılan zulümlerle ilgili Sofya Askerȋ İl Savcılığı'na (SVOP) açtığı II-048/1999 No'lu dava hakkında bilgi istedi ve bu davanın geciktirilmesinde kimlerin çıkarı olduğunu sordu.
Mektupta 20 yıldır süren soruşturma ile ilgili şahitlerin bulunduğu ve onların adresleri ile birlikte listesinin çıkartıldığı yazıyor. Zulme maruz kalanların Türkiye Cumhuriyeti'ne veya başka ülkelere sığındığı da ifade edildi. Sezgin Mümin, söz konusu davanın soruşturmasının 20 yıldan fazla sürmesinin Bulgaristan Cumhuriyeti'nin hukukȋ norm ve ilkeleriyle, özellikle Avrupa Hukuku ve Uluslararası hukuk norm ve ilkeleriyle çeliştiğini savundu. Mümin, bunun sebebini 'suçluları aklamak' ya da en azından onların 'rahatını bozmak istememek' olarak açıkladı ve etkili yargılama yapılmadığı için madurların hakkının çiğnendiğine vurgu yaptı.

ASİMİLȂSYONU KINAYAN BİLDİRİ'NİN 3. NOKTASINDA NE YAZIYOR
11 Ocak 2012 tarihinde Meclis tarafından kabul edilen Bulgaristan Müslümanlarının Zorunlu Asimilȃsyonunu Kınayan Bildiri'nin 3. noktasında şöyle der:
Bulgar adaleti ve Bulgaristan Cumhuriyeti Başsavcısı'nı, sözde "Soya Dönüş Süreci"nin suçlularına karşı başlatılan davanın sonuçlandırılması için her türlü çabayı sarfetmeye çağırıyoruz. Bunun üzerinin zamanaşımı ile örtülmeye çalışılması, bu suçu gerçek suçlulardan tüm Bulgar halkı üzerine yıkmaktadır.

Aydın Osman | AJANS BG

YORUMLAR:

1. yorum:
sezgin mumını kutluyorum.keşke herkez sezgin mumın kadar cesaretli olsa
arkadaşlar korkaklık alçaklıktır.alçakça korkak duyguların arkasına sığınamayın
emel

2. yorum:
Türk ırkı için yaptığı çalışmalardan dolayı tebrik ederim Sezgin Mümin'i!

3. yorum:
Sayın sezgin mümini tebrik ediyorum .Sezgin bey tüm dernekleri davet etmektedir aynen katılıyorum .Bunu herkes bilmelidir ki binlerce kardeşimiz bacılarımız Türklük uğruna canlarını feda ettiler yüzlerce şehitlerimiz oldu .Eğer bunlar olmasaydı bu günlere nasıl gelinirdi .Başta bal göç olmak üzere tüm derneklerimizi işini yapmaya davet ediyorum ve hiç bir şansı da Gazi ve şehitler adına prim yapmasınlar.....saygılarınızla

4. yorum:
Bende destekliyorum sezgin bey isperihli grev yapan amcamızı gidin ziyaret edin yalnız brakmayın

5. yorum:
HÖH'ün yapamadığını BAF yaptı.

6. yorum:
Sezgin Mümin bir parti kursa herhalde bütün Türklerle öbürü azınlıklar ona verir oyunu!

7. yorum:
Bu zavallının derdi de millet vekili mazbatası kopartmak bir yerlerden ama hangi telden çalacağını bilemiyor. Biraz paracık bulsa bırakacak bu işleri fakat nafile o da yok. Değindiği konular çok iyi de, gerçekleşmesi için kendinin inancı ne kadar, samimiyeti ne ölçüde, işte bu bilinmezler işi zora sokuyor. Haydi hayırlı tıraşlar.

8. yorum:
doğrusu en üsteki komentarlara çok şaşırdım hepsini bir kişi yazmış - sezginin bırcedi

9. yorum:
Sen inanmıyormuşsun bu milli davalara diye Sezgin Mümin'e çamur atmana gerek yok.

Sezgin Mümin'le bir derdin varsa erkek ol çık karşısına açık açık söyle. Böyle klavyenin arkasına gizlenerek korkakça saldırma!

10. yorum:
Sezgin Mümin milletvekili olmak istese birisine yalakalık ederek mutlaka bir yolunu bulur. Sen bunu dert etme. Kendi kendi sor bakalım Türk milletine ne kadar değer veriyorsun. Türklük davası için ne yapabilirsin!

11. yorum:
11 ocakta bildiriyi höh milletvekilleri mi kabul ettirdi yoksa sezgin mümün mü

12. yorum:
milletvekili olup da ne olcak ki
onlari sadece oylama yaparken kullanirlar
herhang'bir part'den meclise girse o partiye uymak zorunda kalcak
simdi ise ciddi davalara deyinebiliyor

madem sezgin muminin yaptigi tiras siz daha iyisini yapin o zaman

13. yorum:
Bakıyorum da bazıları daha şimdiden komplo teorileri üretmeye başlamış! Yok bu "komentarları" /yorumları/ sezginin bıçedi /kuzeni/ yazmış. Sezgin milletvekili olmak istermiş

hahahhahahahahahaa

Önemli olan birileri bişiyler yapmak için çabalaması

14. yorum:
Biri burda sezgine karşı yazdığına göre onunla alıp veremdiği var demek ki yoksa sokaktaki insanın sezginle ne işi olsun

ama cesaretleri bu kadar ki sadece anonim olarak yazabiliyorlar.

Ajansbg demokratik bir basın ki hakaretlerinize bile izin veriyor uygunsuz söz içermedikçe

15. yorum:
Bulgaristan Türklerinin has partisi Güner Tahir'in kurduğu Ulusal Hak ve Özgürlük Partisidir (UHÖH). Artık ruhen de, siyaset en de temizlik gerekir, HÖH'ü çöpe UHÖH'ü hayata geçirmek gerekir.

16. yorum:
http://www.trthaber.com/videolar/asimilasyon-davasi-sure-asimina-ugradi-8863.html

17. yorum:
Güner Tahir Bulgaristan Türklerinin sesini duyurmak için yeterince iyi çalışmıyor.

Umarım bundan öte daha iyi çalışır!

18. yorum:
Valla Sezgin'i cesaretinden dolayı tebrik ederim. Bakın ne demiş:

Ben ve birkaç yüz bin Türk kökenli ve Müslüman Avrupa ve Bulgaristan
vatandaşı, Bulgaristan Cumhuriyeti'nin resmȋ dili Bulgarca olup
kurumlara aslında çözülmeyen, Türkçe konuşanların çoğunlukta olduğu
yerlerde belediye düzeyinde resmȋ dillerin Türk dili ile Bulgar dili
olması fikrinin pekiştirilmesi sorununun çözmesini önerecek imza
toplarsak Bulgar millȋ güvenliğini ihlȃl etmiş mi olacağız.

http://ajansb.blogspot.com/2013/03/baftan-egitim-bakanlgna-ack-mektup.html

19. yorum:
Herkes elinden geldiği kadar BAF gibi aktif olsa Bulgaristan Türkleri bu kadar ezik olmayacak.

Milli gururu daha yüksek olacak!

20. yorum:
Bu mektuplardan sonra Sezgin Mümin'i milletvekili yapacak parti tanımıyorum ben Bulgaristan'da. Tanıyan varsa söylesin (HÖH desen zaten toleranslı görünmekten başka derdi yok. Benim dikkatimi çeken bir şey var, bu toleranslı görünenler kadar üç kağıtçı insan görmedim ben). Neyse, okuyun Sezgin'in sözlerini:

Ben ve birkaç yüz bin Türk kökenli ve Müslüman Avrupa ve Bulgaristan
vatandaşı, Bulgaristan Cumhuriyeti'nin resmȋ dili Bulgarca olup
kurumlara aslında çözülmeyen, Türkçe konuşanların çoğunlukta olduğu
yerlerde belediye düzeyinde resmȋ dillerin Türk dili ile Bulgar dili
olması fikrinin pekiştirilmesi sorununun çözmesini önerecek imza
toplarsak Bulgar millȋ güvenliğini ihlȃl etmiş mi olacağız.

KAYNAK: http://ajansbg.blogspot.com/2013/03/baftan-cumhurbaskan-ile-bassacya-mektup.html
Başlık: Kosova'da üçüncü Türk partisi kuruluyor
Gönderen: Atsızcı Türk - 31 Mart 2013
Bulgaristan'da olduğu gibi Kosova'da da üçüncü Türk partisi kuruluyor

(http://1.bp.blogspot.com/-0gNBlh7G6Fs/UVSTQ3VVtEI/AAAAAAAAVNI/AKJhmiOzc2k/s1600/999.gif)

Bulgaristan'da olduğu gibi Kosova'da da Türklere ait üçüncü Türk partisi kuruluyor. Balkan Günlüğü Gazetesinin haberine göre, yeni Türk partisinin en geç 2 ay içinde Kosova Merkez Seçim Komisyonu’na kaydını yaptırması bekleniyor.
Kosova’da yakın bir süre içinde yeni bir Türk siyasi parti kuruluyor. KDTP’den (Kosova Demokratik Türk Partisi) kopmalarla kurulacak yeni bir Türk partisi, Kosova siyasi sahnesinde yer alacak. Yeni parti merkezinin Mamuşa ya da Priştine’de yer almasının  planlandığı öğrenildi. Kosova’da şu anda kayıtlı olarak 20 yıllık geçmişi olan Kosova Demokratik Türk Partisi   (KDTP) ve Kosova Türk Birliği (KTB) faaliyet göstermekte.

AJANS BG

YORUMLAR:

1. yorum:
Bulgaristan'da HÖH, HŞHP ve UHÖH'e Türk partisi diyorlar, ama onların açılımlarında "Türk" kelimesi geçmiyor. Oysa Kosovalı Türkler sayıca bizden kat kat az olmalarına rağmen daha Türkçü bilince sahip. Biz daha bilinçsiziz.

İşte size örneği:

BULGARİSTAN
HÖH - Hak ve Özgürlükler Hareketi
HŞHP - Hürriyet ve Şeref Halk Partisi
UHÖH - Ulusal Hak ve Özgürlükler Hareketi

KOSOVA
KDTP - Kosova Demokratik Türk Partisi
KTB - Kosova Türk Birliği

Kosova'daki durumu yakından takip etmiyorum, ama Bulgaristan'da olduğu gibi üç tane Türk partisine gerek kaldığına göre bu işin içinde bit yeniği var gibi geliyor bana.

KAYNAK: http://ajansbg.blogspot.com/2013/03/bulgaristanda-oldugu-gibi-kosovada-da.html
Başlık: Eğitim Bakanlığı'na açık mektup
Gönderen: Atsızcı Türk - 31 Mart 2013
BAF'tan Eğitim Bakanlığı'na açık mektup

(http://2.bp.blogspot.com/-9n5bLcjyUaM/UUqyf4j3LuI/AAAAAAAAUyA/Uw57I0pedD8/s200/000.jpg)

Bulgaristan Adalet Federasyonu (BAF) Başkanı Sezgin Mümin, Eğitim Bakanı Prof. Nikolay Miloşev'e okullarda ana dili Türkçenin zorunlu dersi olarak okutulmasıyla ilgili açık mektup gönderdi. Mektubun kopyaları da Cumhurbaşkanı Rosen Plevneliev ile Başbakan Marin Raykov'a gönderildi.
Mektupta Türk kökenli Bulgaristan vatandaşı öğrencilere, ana dili Türkçenin zorunlu ders olarak okulması konusunda önceki Eğitim Bakanı'na da birçok kez çağrıda bulunulduğu ifade etti. Ancak alınan cevaplarda Bulgaristan Cumhuriyeti'nin resmȋ dili yalnızca Bulgarca olduğu için öğrencilere sadece Bulgar dilinde eğitim verilebileceği tezi savunulduğu yazıyor. BAF Başkanı mektubunda bununla ilgili şu sözlere yer verdi:
Ben ve birkaç yüz bin Türk kökenli ve Müslüman Avrupa ve Bulgaristan vatandaşı, Bulgaristan Cumhuriyeti'nin resmȋ dili Bulgarca olup kurumlara aslında çözülmeyen, Türkçe konuşanların çoğunlukta olduğu yerlerde belediye düzeyinde resmȋ dillerin Türk dili ile Bulgar dili olması fikrinin pekiştirilmesi sorununun çözmesini önerecek imza toplarsak Bulgar millȋ güvenliğini ihlȃl etmiş mi olacağız.
Sezgin Mümin "Tek isteğimiz Ulusları Hukuk ve Avrupa Hukuku'nca garanti edilen özel ve genel etnik-millȋ hakların titizlikle korunup önemsenmesi" diye belirtti.
BAF Başkanı, Eğitim Bakanlığı'na bağlı Yüksek Okul müdürlüğü Müdürü Dr. Mariya Fırtunova'nın temel aldığı tüzükler ile kanunların, azınlıkların haklarını koruma açısından Avrupa kanunlarına uymadığının altını çizdi. Sezgin Mümin, açık mektupta Eğitim Bakanı'na "Ana dilinin zorunlu ders olarak okutulması" kampanyasını başlattığını da bildiriyor ve Türklerin yaşadığı bölgelerde sokak protestosuyla ve dersleri boykot ederek değil de, Eğitim Bakanı ve Bakanlık'taki uzmanlarla karşılıklı saygı ve diyaloğa dayalı olarak çözülmesi dileğinde bulundu.

Aydın Osman | AJANS BG

YORUMLAR

1. yorum:
Bravo Sezgin beye! Ne güzel demiş.

Ben ve birkaç yüz bin Türk kökenli ve Müslüman Avrupa ve Bulgaristan
vatandaşı, Bulgaristan Cumhuriyeti'nin resmȋ dili Bulgarca olup
kurumlara aslında çözülmeyen, Türkçe konuşanların çoğunlukta olduğu
yerlerde belediye düzeyinde resmȋ dillerin Türk dili ile Bulgar dili
olması fikrinin pekiştirilmesi sorununun çözmesini önerecek imza
toplarsak Bulgar millȋ güvenliğini ihlȃl etmiş mi olacağız.

2. yorum:
Nesrin Sipahi Kıratlı dedi ki...

Bulgaristan Cumhuriyetinin resmi dili tabii ki Bulgarcadır. Türk öğrencilerine Türkçe öğrenmelerini yasaklayan yok ki !Milli Eğitim Bakanlığı Türkçenin zorunlu bir ders olarak okutulmasını onaylamayabilir,bu çok doğal,seçmeli ders olarak zaten var.Ocak 2013 te yaptığım araştırmalarda,Türkçe öğretmeni yok !!!!Ayrıca Türk ailelerinin de bu konuda duyarlı olmadıklarını gördüm,dolayısıyla öğrencilerden de talep yok.Kendi köyümde bu gerçeği öğrendikten sonra ,gelecekte Türkçenin kaybolacağı endişesini duydum.Türk ailelerinin bu konuda duyarlı olması halinde kampanyanın amacına ulaşmasını diliyorum.

3. yorum:
Seçim kampanyasında bile sadece Bulgarca kullanılacağını açıklayan Bulgaristan hükümeti,Türkçenin zorunlu bir ders olmasını kabul edeceğini asla zannetmiyorum.Ancak Türk aileleri bu konuda çok duyarlı olmaları halinde,oğrencileri Türkçe okumaya teşvik etmelidir...Seçmeli de olsa Türk öğrenciler,Türkçeyi okumalıdır..bunu onlara empoze etme görevi de ailelerindir.
Başarılar diliyorum..
Nesrin sipahi Kıratlı

4. yorum:
Nesrin Hanım,
Kimse, 11 Ocak 2012'de Meclis'in Bulgaristan Müslümanlarının Zorunlu Asimilȃsyonunu Kınayan Bildiri'yi kabul edeceğini sanmasını bir kenara bırak, ihtimal bile vermiyordu. 2009'dan beri hep teklif edildi Meclis'e, sonunda 2012'nin başında kabul etti.

Türklük davası zor iştir, öyle hemen sonuç vermez.

Bir mücadelede elinden geleni sonuna kadar yapmaya çalışacaksın, inanacaksın, hatta olmayacağını bile bilsen. Çünkü "olacağını sanmam" deyip de boş oturursan ne yüzle bir sonuç (rezultat) bekleyeceksin?

Mücadeleler uzun soluklu olur, uzun vadeli olur, çabaların boşa da gidebilir, ama yine de mücadele sürdürülür (eğer inanıyorsan, inanmıyorsan bu konuda kafa yormanın bir anlamı yok)!


KAYNAK: http://ajansb.blogspot.com/2013/03/baftan-egitim-bakanlgna-ack-mektup.html
Başlık: Ynt: Bulgaristan'da Türk gazetesi
Gönderen: o.öcal - 31 Mart 2013
Yetmişli yıllarda Hasanoğlan Öğretmen Lisesinde öğrenci iken yanlış hatırlamıyorsam Eskişehirli bir arkadaşın ziyaretçileri gelmişti. Ziyaretçilerin içinde o zaman ellili yaşları civarında bir de Bulgaristan'da yaşayan ve akrabalarının yanına ziyarete gelen bir misafirleri vardı. Siyasetin en sıcak olduğu o dönemde merakımızı gidermek için sormuştuk Bulgaristan'da durumunuz nedir, rahat mısınız, komünist sistem bakış açınız nedir gibi soruların cevabını almak için. O adam bize durumlarının gayet iyi olduğunu ve hayatlarından memnun olduklarını belirtmişti.

Şimdi olayın vehameti daha iyi anlaşılıyor. Sovyetler Türkleri yetmiş yılı aşkın her türlü baskıyı ve asimilasyonu uygulayarak yönetti. Çin dersek yine aynı. Ama ne Doğu Türkistan Türkleri ne Sovyetlerin yönetimindeki Türkler Türklüklerini unutmadılar.

Bulgaristan Türkleri ise bu bölümdeki paylaşımlara ve yorumlara baktığımızda Türklüklerini unuttuklarını görüyoruz. Çin ve Sovyet yönetimi altında inleyen Türklerden çok sayıda Türkçü de çıkıyor. Hatta Azerbaycan gençliği Türkiye gençliğini sollamış durumda bana göre.

Bulgaristan az zulüm yapmadı ama diğer Çin ve Sovyetler de yaptı. Burada bir soru sorup yine kendimce bir yanıt buluyorum. Çin ve Sovyetler Çok sayıda Türk lider öldürmüştür. Dolayısıyla Türkler Türklüklerini unutmamıştır. Yani öldürülen Türklerin kalanlara böyle bir etkisi olmuştur. Bildiğim kadarıyla Bulgaristan'da böyle zaman zaman Türk liderlerini öldürme gibi olaylar olmamıştır. Eğer bir önceki cümlemdeki tespitim doğru ise Bulgaristan Türklerinin kimliklerini hatırlama ve sahip çıkmaları açısından Bulgarların şu işe yaramayan adı Türk olan liderleri zaman zaman öldürmelidir. VARLIKLARI zarardan başka bir şey değildir.

Ben ve birkaç yüz bin Türk kökenli ve Müslüman Avrupa ve Bulgaristan vatandaşı, Bulgaristan Cumhuriyeti'nin resmȋ dili Bulgarca olup kurumlara aslında çözülmeyen, Türkçe konuşanların çoğunlukta olduğu yerlerde belediye düzeyinde resmȋ dillerin Türk dili ile Bulgar dili olması fikrinin pekiştirilmesi sorununun çözmesini önerecek imza toplarsak Bulgar millȋ güvenliğini ihlȃl etmiş mi olacağız.

Türkün ağzından çıkana bakın.
Başlık: Ynt: Bulgaristan'da Türk gazetesi
Gönderen: Atsızcı Türk - 01 Nisan 2013
Bulgaristan'daki Türkler Türklüklerini kaybetmiş filan değil, sadece çoğunun beyni yıkanık, bir taraftan izole yaşamanın, öbür taraftan Bulgarların kasıtlı olarak şehirlerde Bulgarlar arasında yaşayanları geleneklerinden daha fazla kopararak Bulgarlarla evererek Bulgarlaştırma planının acı meyveleri toplanıyor.

Bulgaristan ufak olduğu için Türkçülüğe karşı Bulgar devleti daha kolay önlem alıyordu. Sovyetlerle Çin büyük olduğu için tamamını denetim altına alamıyordu. Bulgarların en büyük başarısı okullarda, sokaklarda Türkleri kötüleyen şeyler öğretmesi, bu da Türklere eziklik duygusu veriyor. Milli duyguları az veya çok zayıflıyor. Öte yandan özellikle Türkleri milliyetçi fikirlerden uzak tutmak için her türlü propaganda yöntemini uyguluyorlar.

Geleneklerine bağlı kalan Türklerin çoğu da köylerde Bulgarca bilmeyen, pek okumuş olmayan, izole hayat sürenler. Eskiden durum daha kötüydü, şimdi bunlar yavaş yavaş aşılmaya başladı.

Eskiden Bulgaristan Türkleri sesini çıkarmaya bile korkuyordu "Bulgarlar bize kötü gözle bakacak, onlara sevimsiz antipatik görüneceğiz" diye, şimdi de pek değişmiş değil, ama eskisi kadar kötü değil.

Ancak Türkiye'de daha kötüleri var, resmen soyuna küfredenler. O derecesi Bulgaristan'da varsa bile daha azdır. Tabii maksat bunları tartışmak değil. Türkler birbirini tanıyarak diyalog kurarak milli bilinç daha fazla yayılabilir. Oysa bunları yazmazsak birbirimiz hakkında bu kadar bilgimiz bile olmayacak.

Evet, Bulgarlar, okullarda Türkçenin zorunlu ders olarak okutulmasını bile milli güvenlik için tehdit görüyor, Bulgaristan'ın Türkleşmesi olarak görüyor.

Öte yandan Bulgaristan'da Türkçü fikirleri yaymak isteyenler de çok olmuş, fakat ya ömürleri hapiste geçmiş ya da Türkiye'ye veya yurtdışına kovulmuşlar. Bulgaristan'da ise sadece cahillerin, çiftçilerin, tarımcıların ve Bulgar yalakalarının kalmalarına izin verilmiş.

Az da olsa Bulgaristan'da sarsılmaz derecede milliyetçi insan çıkar.

o.öcal Kandaşım,
inan bana çin'de de, rusya'da da, iran'da da, Suriye'de de durumu bulgaristan Türklerinden daha kötü olanları var. Ama benim gibi burada paylaşarak anlatanına belki rastlamadığın için böyle düşünüyorsun!

Türkiye'nin hataları yok mu? Enternasyonalist hümanist propaganda yapacağına milliyetçi propaganda yapsa, Türkiye dışında yaşayan Türklere, milliyetçiliğe daha fazla ağırlık verse, halk fazla miğdesiyle düşünmese durum daha iyi olmaz mı?

Tek sevindirici taraf Türkiye son 4-5 yıldır yurtdışındaki Türklerle çalışmalarını artırdı. Bu da asimiyasyonu yavaşlatıyor, hatta yerine göre durduruyor da.
Başlık: Ynt: Bulgaristan'da Türk gazetesi
Gönderen: Atsızcı Türk - 01 Nisan 2013
Eskiden burada yazılanları konuşmaya kimse cesaret edemiyordu, şimdi ise gazetede bile yazılıyor. Bu iyiye işaret. Yavaş yavaş aşılacak sorunlar.

1989 öncesi Bulgaristan'a giriş çıkış yoktu. Bulgaristan'da yaşayan Türkleri Türk sınırına bile yaklaştırmazlardı. Türkiye'ye gider Türkleri de bir daha geri almazlardı. Komünist dönemin ekonomik olarak iyi yönleri işsizlik yoktu, bir yerde işten şıkarıldın mı devler seni hemen başka yere ayarlıyordu, yani resmen devlet sana iş buluyordu. Zenginlerle fakirler arasında neredeyse hiç fark yoktu, fiyatlar ucuzdu (et ürünleri, alkol ürünleri, süt, buğday ürünleri desen bugünün fiyatlarıyla kıyasladığımızda aşırı ucuzdu). Tatile bile devlet gönderiyor, senin kalacağın hoteli bile ayarlıyor (öyle o ucuz bu pahalı diye kendi iradenle hotel seçmek de yok), ama otel parası yok, yemek bedava.

Ancak her şey devlet kontrolü altındaydı, sansür doruk noktadaydı. Polis, jandarma korkusu da inanılmaz derecedeydi. Bugünkü gibi internette, gazetelerde rahat rahat yazamıyordun. Zaten 1-2 gazete vardı, 1 televizyon kanalı (siyah-beyaz), senin nerede yaşayacağını bile devlet belirlerdi. Devletin polisi gözü tutmadığı insanları kayıplardı karınca gibi leşi gibi yok edip çöpe atardı, kimsenin de haberi olmazdı (nasıl olsun ki, yok eden devlet, televizyonlar da devlete ait, anlatmayacak tabii, batılı medyaları da ülkeye sokan yok, girseler de yanlarında rehber var, onları belirli yere götürüyor o rehberler).

Kısacası her şeyi devlet ayarlıyordu, halk ise bir robot gibiydi. Düşünmek, sorgulamak gibi şeyler zaten aklının ucundan bile geçmiyordu halkın.

Devlet Bulgarşarın yoğun olarak yaşadığı bölgelere çalışmaya gönderiyordu Türkleri Bulgarlaşsınlar diye.

Komünist dönemde Türklerin lideri diye bir şey yoktu ki zaten. Komünistler kendileri karşı çıkanları ya da çıkabileceğini varsaydıkları herkesi kimsenin haberi olmadan kayıplıyordu.

Son günlerde Bulgaristan'da kendini yakma olayları niye arttı, çünkü insanlar yılların psikolojik baskılarını içinden şimdi atmaya başladı. Çünkü yıllardık halk ya uyutuldu ya baskı altında tutuldu.

1989 öncesi isyan ettin mi kayıplara karışıyordun, 1989 sonrası ise isyan da etsen kimse sana sesini duyurma, kendini ifade etme şansı tanımıyor. Hatta "bu adam dik başlı" diye adın çıktı mı iş bulamıyorsun. Bunlar etkisini göstermeye başladı.
Başlık: Ynt: Bulgaristan'da Türk gazetesi
Gönderen: Atsızcı Türk - 01 Nisan 2013
Bulgaristan Türkleri ile ilgili yalnış önyargılardan kurtulmak gerek. Bulgaristan Türklerinin %99.99 kendisini "bulgar" olarak tanımlamıyor. Fakat Bulgaristan Türklerinin büyük bir kısmı şu görüşte: önemli olan boğazım doysun, canımı kurtarayım, kendimi tehlikeye atmayayım, rahat yaşayayım, kendimi fiziksel ya da zihinsel olarak zorlamayayım, birilerine sevimli görüneyim, birilerine hava atacak bir şeyim olsun.

Ülküleri uğruna hayatını feda etmek aptallık, önemli olan rahatına bakmak, güçlülerin hoşuna gidecek şeyler yapmak. Bulgaristan'da kontrol Bulgarların elinde bu yüzden de Bulgarların hoşuna gitmeyecek şeyler yapmaktan ya da söylemekten kaçınmak gerek

Bulgaristan Türklerinin büyük bir kısmı işte böyle bir zihniyete sahiptir. Bulgarların psikolojik metotları işte böyle hasta nesiller yarattı.
Başlık: Ynt: Bulgaristan'da Türk gazetesi
Gönderen: Atsızcı Türk - 01 Nisan 2013
Şimdi aklıma geldi,
1989 öncesinin iyi yanlarından biri de suç oranı neredeyse sıfırdı. kapkaç, cepçilik, yankesicilik, kadın, eroin, silah ticareti yoktu. Halkın böyle şeyler aklından bile geçmiyordu, halk evden işe, işten eve gidiyordu. Ne yapıyor ne ediyor diye herkesin listesini çıkarıyordu

Zaten bütün suçları devlet işliyordu   :kahkaha01:  :kahkaha01:

Böyle bir dönemden geçmiş, 1989'dan sonra da demokrasi, hümanizm, enternasyonalizm propagandaları. Eskiden Türkiye ile diyaloğu daha azdı. Böyle bir durumda ne gibi sonuç beklenir ki.

Bırakın da şimdi eli kalem tutan içini döksün!
Başlık: Ynt: Bulgaristan'da Türk gazetesi
Gönderen: Atsızcı Türk - 01 Nisan 2013
Ben ve birkaç yüz bin Türk kökenli ve Müslüman Avrupa ve Bulgaristan vatandaşı, Bulgaristan Cumhuriyeti'nin resmȋ dili Bulgarca olup kurumlara aslında çözülmeyen, Türkçe konuşanların çoğunlukta olduğu yerlerde belediye düzeyinde resmȋ dillerin Türk dili ile Bulgar dili olması fikrinin pekiştirilmesi sorununun çözmesini önerecek imza toplarsak Bulgar millȋ güvenliğini ihlȃl etmiş mi olacağız.

Bulgaristan'da bu kadar baskıdan sonra bunları hicivle sorgulamak bile ayrı cesaret ister.
Başlık: Ynt: Bulgaristan'da Türk gazetesi
Gönderen: o.öcal - 01 Nisan 2013
Sayın Atsızcı Türk sizin paylaşımlarınızı yanlış bulmuyorum. Bulgaristan Türkleri Türklüklerini kaybetmiş derken yani varlıklarıyla yoklukları sanki aynı düzeyde demeye getirdim. Şu son mesajınızın da tamamına katılmakla beraber bir yerlerde eksiklikler var. Bu konuları tartışalım. Tartışalım ki becerebildiğimiz kadar Türkçüler olarak Balkan Türklerinin kimliklerine kavuşmasında nasıl yardımcı olabiliriz tespitler yapalım. Sovyet ve Çin baskısı Bulgar baskısından az değil ki. Ha nüfus konusunda haklısınız. Bakınız Gagauzlar daha az nüfusa sahip üstelik Diğer Türk bölgelerinden çok uzaktalar.

Bulgaristan Türkleri dediğiniz gibi rahatlarını düşünüyor olabilirler. Biz onların rahatını kaçırabiliriz.

Yıllardan beri Balkan sitelerini tarıyorum doğru dürüst Türklükle ilgili bir şey bulamıyorum. Balkan Türkleri adına paylaşım yapanların genelinin akp zihniyetinde olduğunu görüyor ve üzülüyorum.

Bugün bir mesaj okudum bir yerde diyordu Ankara Türk dünyasının kabesi. Yani Dünya Türklüğü bizi öyle görmek istiyor ama zihniyet belli işte.

Bizler ne gibi katkılar yapabiliriz bunları konuşabiliriz. Bulgaristan Türk siteleri varsa orada Türkçü paylaşımlar yapıp en azından bazı gençleri bilinçlendirebiliriz. Ben şahsen Suriye'den Yakutistan'a çok sayıda yabancı sitede paylaşımlar yapıyorum arasıra.

Geçen günlerde Pakistan Hazaralarınnın bir sitesinde paylaştığım bir şiire Bir hazara bu Türk şiiri değil bunu yazsa bir Tacik yazmıştır diyor. Yani Hazara Türkü bilmiyor. Türk gençleri bize gelmiyorsa biz onlara gidelim. YAŞLILARDAN VAZGEÇTİK, gençleri uyandıralım.

Dünya ülkeleri bizim etniklerimizi nasıl kurcalıyor eğitiyor biz de kendi soydaşlarımıza ulaşalım, teknoloji bulunmaz bir nimet.

Türklüğü İslamlık olarak algılıyor bir çok yerdeki soydaşlarımız. Dolayısıyla bilinç gelişmiyor.

SLOGAN TÜRKÇÜLÜĞÜNÜ GÖKBÖRÜLER OLARAK İCRAAT TÜRKÇÜLÜĞÜNE ÇEVİREBİLİRİZ GRUPLAR DÜZEYİNDE ÇALIŞMALAR YAPARAK.
Başlık: Ynt: Bulgaristan'da Türk gazetesi
Gönderen: Atsızcı Türk - 01 Nisan 2013
Nerede yaşarsan yaşa, Türkçülük bilinç seviyesi meselesi. Şu anlamda: bir Bulgaristan Türkü Türkiye Türkünden daha milliyetçi olabilir (zaten öylelelri de var, neredeyse nesli tükenecek kadar az da olsa).

Ruhunda biraz Türklük duygusa olana, enternasyonalist önyargılardan kurtulup Hüseyin Nihal Atsız'ın eserlerini okuyup anlayana büyük bir nimet.
Tek sorun sonuçta Atsız da Türkiye'de yaşamış bir Türkçü ve tek bir şahıs, Atsız dışında da öyle bir enerjiyle Türkleri araştırıp Türkçü bakış açısıyla anlatan yok. Atsız da Türkiye'de yaşamış tek bir şahıs olduğu için bütün sorunların detaylarına inemez (Aşıladığı Türkçü bilinç yeterli, neyse bu ayrı konu).

Şimdi biz sorunların köküne inmezsek, sebeplerini bilmezsek zaten çözüm bulamayız.

BEN KISACA BULGARİSTAN'DAKİ SORUNLARIN KÖKÜ NEREYE DAYANDIĞINI ÖZETLEYEYİM:

Bulgaristan'ı Osmanlı 1396'da tamamen fetheder. Osmanlı'yı Ruslar da, Batı Avrupa da her zaman kendisine tehdit olarak görür. Özellikle Fransız Devrimi'nden sonra Osmanlı'yı yıkmak için Bulgarları olduğu gibi diğer azınlıkları da hep kullanırlar. Dışarıya (Rusya'ya ya da Batıya giden Bulgarlar hep bu propagandalardan etkşlenirler, sadece etkilenmekle kalmazlar, oralardan iyi yetiştirilmiş olarak dönerler). Bunlardan etkilenen Bulgarlar, halkını Türklere karşı daha fazla kışkırtacak şiirler, makaleler, romanlar ve buna benzer eserler yazar. Hatta bu işi o kadar ciddi alırlar ki Osmanlıdan kurtulmak için halkı örgütlemeye çalışırlar, kendileri bile ölümü göze alırlar. Sadece bu olsa iyi, Bulgarların zaten halk Türkülerinde de Türkler canavar olarak gösteren sözleri çoktur.
1878 yılı öncesi yazılan eserlerin amacı zaten Bulgarlarda vatansever milliyetçi ve Türk düşmanı duygular uyandırmaktır. Hep Türklere karşıdır. 1878-1890 yıllarından sonra azalma görülür. Ama okullarda Bulgar çocuklarına hep bu eserler okutulur. İşte 500 sene Türk esareti, Türk zulmü altında yaşamış Bulgarlar, Türkler herkese ve her şeye zararı olan gereksiz bir varlık diye eğitilir çocuklar. Bulgarlar eziklik duygusunu yenmek için çocuklarına Türkleri küçümsemeyi ve Türklerden nefret etmeyi öğretirler.

Bulgarlar her zaman Türkler çoğalıp Bulgaristan'ı Türkleştirecekler korkusuyla yaşarlar. Bu yüzden de hep Türkleri göçe zorlayacak yöntemler uygularlar. Tabii Aleksandır Stamboliyski gibi olgun toleranslı Başbakanlar da olmuş, ama bu dönemler uzun sürmemiş. Stamboliyski döneminde 1 700 Türk okulu varmış. Stamboliyski Türk düşmanı cuntacılar tarafından darbeyle indirilince bu okullar kapatıldı. Ama köylerde hala çocuklar Türkçe okuyor, Bulgarlar da kendi okullarında Türkleri aşağlasa da Türkler pek etkilenmiyordu o zamanlar. Türkler yine de faaliyetlerini sürdürüyordu.

1934 yılında esaslı bir askeri darbe olur. Bu Türk düşmanı cunta Bulgaristan'da Turancı dernekleri, örgütleri yasaklayıp kapatır. 19 Mayıs 1934 darbesinden sonra Türkler için çileli günler başlasa da okullarda Türkler yine Türkçe okur, kendi örf ve adetleriyle başbaşadır. 9 Eylül 1944'te komünizm gelince ilk yıllarında Türkler rahatlamıştı, hatta Azerbaycan'dan Türkçülük öğreten bilim adamları bile geliyordu.

Daha sonra komünist ülkeler Türkiye'nin komünist bir ülke olmayacağını anlayınca, Türkler de Türk kanı taşıdıkları için Türkiye'ye bağlanmalarından komünist Bulgarlar rahatsız oluyordu, öte yandan Sovyetlerle Türkiye'nin arası iyi değildi, Bulgaristan da Sovyetlerin en sadık uydusuydu. Zaten Bulgarların edebi eserlerinde Türk düşmanlığı vardı, tarihten gelen bir eziklikle de Türklerden nefret eder Bulgarlar.

Yine başladı Türklere zulümler, ara sıra rahatlama, gevşeme olsa da, hatta Türkçe gazete yayınlara izin vermeye başlasalar da (Gazeteler yayınlar da hep komünist fikirleri pekiştirme amacı güdüyor Türkçe yazılsa da). Düne gelince Türkler ayrı okullarda Türkçe okurdu, fakar artık Bulgar komünistleri artık her şeyi kontrol etmeye, her şeye 'kolektivizasyon' adı altında el koymaya başladı. Kömünistler 1952-53 yıllarına kadar kendisine muhalefet edecek herkesi katledip yok etmişti. Türkçü zihniyette olanları da ya hapse atmışlar ya kurşuna dizmişler ya da Türkiye'ye kovmuşlar. Böylece Bulgaristan Türklerine önderlik edebilecek kimseyi bırakmamışlar.

1975-80 yıllarından sonra Bulgar kömünistler milliyetçiliğe ne kadar da karşı olsalar yavaş yavaş milliyetçi fikirlere geri dönmeye başlamışlar. 1984-1989 yıllarında asimilasyoncu zulümlerine başladılar. Silah zoruyla pasaportları değiştirdiler, mezar taşlarındaki Türk adlarını kazıyıp üstüne Bulgarca adlar koymaya başladılar, Türkçe konuşana para cezası, polisler tafafından dayak atmalar, okullarda çocuklara Bulgar adıyla hitap etmeler, okullarda Türkleri Türkiye'yi kötüleyen dersler öğretmeler, asimilasyona karşı çıkanları yok etmeler, kurşuna dizmeler, "TÜRKÜM" diyenleri Belene ceza kampına sürmeler. 1989 yılına kadar Bulgaristan Türklerine askerde silah bile vermiyorlardı isyan çıkarıp Bulgaristan'ı Türkiye'ye katacaklar diye korkudan. Bulgaristan Türklerinin çoğu niye iyi inşaatçı, muslukçu ya da amele işlerinde dayanıklıdır? Çünkü Türk oldukları için devlet onlara silah vermek yerine onlara inşaat işi ve muslukçuluk, aşçılık öğretilir. Bu sadece Bulgaristan'da değil, Kazakistan, Özbekistan, Kırgızistan, Azerbaycan ve Türkmenistan'da da böyledir. Türkleri Bulgar ilan eden tarih dersleri uyduruyorlardı. Bulgar tarih tezine göre Aleviler de Bulgar, onlar Osmanlı döneminde sonra Müslümanlaştırılıp Türkleştirilmiş.

Hele komünizde tarih ve edebiyat kitaplarında hep Ruslar övülür, Türkler aşağlanırdı. Bulgarların çoğu Rus yalakasıdır, bu rus yalakalığı denen hastalık bazı Bulgaristan Türklerine de bulaşmıştır.

Sovyetler, Bulgaristan'ı deneme tahtası olarak görüyordu. Örneğin "Eğer Bulgaristan'daki Türkler asimile olursa demek Sovyetlerdeki Türkler de asimile edilebilir" dendi. Ama hiçbir yerde başarılı olunamadı.

Bulgaristan Türkleri evden işe işten eve, çoğu ya cahil çiftçi ya da komünist yalakası. Halkın geri kalan kısmı da dünyadan habersiz izole yaşayan korkak.

Bulgaristan Türkleri hala geçmişten kalan hasta Türk düşmanı etkilerden kurtulamadı. Sözde Türkleri temsil eden HÖH'ün (Hak ve Özgürlükler Hareketi) yöneticileri, liderleri komünist dönemin istihbarat ajanıdır, HÖH fahri başkanı Ahmet Doğan daha 21 yaşında istihbarat servisine alınmıştır, Bulgarlaşmaya karşı çıkan arkadaşları ispiyonlayıp devlete şikayet etmiş "Bunlar Türkçenin yasaklanmasına karşı çıkıyor" diye ispiyonladığı insan başına da para alıyordu. Lütvi Mestan'da 19 yaşında istihbarat ajanı olarak alınmış. Lütvi Mestan da çoğunluğu Türklerden oluşan HÖH'ün Genel Başkanıdır. Lütvi Mestan bir Türkçe öğretmenine “Ne yapacak­sınız Türkçe öğretip de, gidin çocuklarınızı İngilizce öğre­tin, Avrupa vatandaşı olsun çocuklarınız” demiş. Bulgaristan 2007'de Avrupa Birliği'ne girerken HÖH "Bulgaristan Türklerinin sorunu yoktur" diye imza atmıştır.

Bulgarlar forumlarda hep Türkleri aşağlarken, Türkleri tehdit ederken HÖH tolerans, hoşgörü adına hep susardı. Sonuçta hepsi 19-21 yaşlarında ajan olmuş. Robor gibi yaşanan, Türkçülüğün adı bile yasaklanan komünistlerin yetiştirdiği ajanlar şimdi Türkleri temsil edecekmiş. Oysa Bulgar istihbaratı onların Türkçü olmadığını bildiği için parti kurmalarına izin verdi. Onları kurnazca Türkleri yumuşatıp asimile etsinler diye kullanıyorlar. HÖH'lülerin çoğu ya ajandır, ya babaları Türklere zulmetmiş satılık sütü bozuktur ya da Bulgar özentisi, Bulgar yalakasıdır. Doğru düzgün Türkçe bile konuşamaz bu HÖH'lüler.

Ama her şeyden önce her yerde herkese Bulgarların nasıl oyun oynadığını, neleri planladığını, ne oyunlar oynadığını tatlı dille hiç durmadan her yere yaymak gerek.

Bütün dünyayı karşımıza alacağımızı bilsek de delirmişçesine Türkleri bilinçlendirmek için mücadele etmeliyiz. Hatta hiçbir sonuç bile alamasak da inanıp mücadele etmeliyiz. Edindiğimiz bilgileri hiç durmadan her yere yaymalıyız.

Bulgaristan Türkleri aynı zamanda beyni yıkanmış çok dar görüşlüdür. Bulgarlarla fazla haşır neşir olanlar (Bulgarlarla dolaşanlar) çok hasta ruhludur, Bulgarca konuşmanın üstünlük olduğunu sanır, Bulgarca bilmemenin utanılacak bir şey olduğunu sanır, Türkçeyi iyi bilirim diye övünmez. Milliyetçilik deyince aklına Türk düşmanı Bulgarları getirir ve milliyetçilik kelimesinden korkup ürker, Türkleri ezmek isteyen Bulgarları aklına getirir, bu yüzden de milliyetçilik kötü bir şeydir onun gözünde, tarih deyince de sadece Türkleri aşağlayan Bulgarlar aklına gelir. Siyaset deyince de Türkleri ezen Bulgar devletinin yöneticileri gelir akla. Bu yüzden de siyaset kavramına da nefretle bakarlar. Bazı kendisini entelektüel sanan salaklar da "siyaset" kelimesinden korkar. Bunlar normalde Bulgarlara özenen zayıf karakterli korkaklardır.

Bir gerçek vardır: Bulgar milliyetçiliği = Türk düşmanlığı

Türklüğe sahip çıkmanın cahillik, salaklık olduğuna inanan öküzler bile vardır. Bazı aileler çocuğum Bulgarca bilmiyor diye ona buna güleceklik olacak, ezilecek, en iyisi yanında Bulgarca konuşalım da Bulgarca öğrensin der, ama çocuğun ilk öğrendiği kelimeler Bulgarca olur zamanla Bulgar özentisi olur. Bunun hesabını yapamazlar. Zaten bu konularda onları uyarak yoktur. Düne gelince onların anası babası ya da ninesi dedesi çiftçi tütüncüydü, bu yüzden de akılları pek milli bilinç, Türk kimliğini korumak gibi şeylere ermez, sadece televizyonlarda, internette ezberledikleri saçmalıkları konuşurlar. Bunlardan başka da bildikleri yoktur (Bu yüzden de YouTube gibi yerlerde aşırı derece Türkçülüğü anlatarak bilinçlendirmekte fayda var).

Bulgaristan Türklerine gavur muamelesi yapmak, onlara "Siz Bulgarlaşmışsınız, siz gavur s.k.nden düşmüşsünüz" demek çok yanlış, onlara Türklüğüne sahip çıkmamanın ne kadar yanlış olduğunu anlatmak lazım, onlara yabancı (Bulgar) özentiliğinin nasıl karaktersizlik olduğunu internette bol bol anlatmak lazım. Dinleyen olmayacağını bilsek bile. Mutlaka biri anlar diye ümit ederek. Bulgaristan Türklerine hiç durmadan şunu anlatmakta fayda var "Ey Bulgaristan Türkleri, Bulgarşarın içinde Türklere karşı her zaman nefret vardır, Bulgarlar Türklüğüyle gurur duyan Türkü sevmez, Bulgarlar Bulgaristan'da Türklerin artıp da Bulgaristan'ı ele geçirmesinden her zaman korkar, her zaman Türkiye'yi ve Türkleri kötü gösterirler, Türklerin de Türkiye'den nefret etmesini, Bulgarlaşmasını ister ya da Bulgaristan'dan ayrılmasını. Bulgarların kanına işlemiştir Türk düşmalığı, edebiyatları, kültürleri bile hep Türk düşmanlığı doludur! Türkler hakkını istemesin diye Türkleri hep tolerans, hümanizm kelimeleriyle uyutmaya, kandırmaya çalışırlar. Bulgarlar "düşman" kelimesini duyunca ilk aklına getirdikleri şey Türklerdir. Bulgarlar gerçek hayatta yüzümüze gülerek selam verirler, ama internette anonim isimlerle korkakça, kahpece Türkleri aşağlarlar, küfrederler. Türkçe zorunlu ders olsun demeyi bile vatan hainliği olarak görürler. Ey Bulgaristan Türkleri daha ne zamana kadar uyuşuk uyuşuk oturacaksınız, Bulgarlara karşı eziklik duygusu beslemeyi ne zaman bırakacaksınız, görmüyor musunuz arkanızda koskoca Türkiye Cumhuriyeti var, Arkanızda Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Türklemistan, Azerbaycan gibi Türk cumhuriyetleri var. 5-6 milyonluk bir avuç Bulgardan mı korkuyorsunuz!
Siz kahraman Türk kanı taşıyorsunuz, sizin Bulgarlarla bir ilginiz olamaz! Siz Bulgaristan Türkleri daha şerefli, daha üstünsünüz, slav bulgarları gibi değilsiniz. Türkler arasında yanlış anlaşılmalar olabilir. Ama mutlaka diyalog kurmanın yolları aranmalı. Türk Türke karşı toleranslı olmalı. Türkler arasında birlik olmalı. Bütün dünya bir olup da Türkler birleşemez desede biz birleşeceğine inanmalıyız. Tek başımıza kalsak da bunun için mücadele etmeliyiz"


Türkiye Türklerinin çoğu bu yöntemi izlemiyor, Bulgaristan Türkleri diye bir şey yokmuş gibi davranıyor.

TANRI BÜTÜN TÜRKLERİ KORUSUN!
Başlık: Ynt: Bulgaristan'da Türk gazetesi
Gönderen: Atsızcı Türk - 01 Nisan 2013
Aldığım bir habere göre bir Yunanistan televizyonuna "Türkçe dizi yayınlıyor" diye haklın saldırısına uğramış. Düşünün sıradan Yunan halkı ne derece nefret ediyor bir Türklerden. Hala tolerans, hoşgörü laflarıyla Türk milletini uyutacak mıyız?
Başlık: Seçim çağrısı
Gönderen: Atsızcı Türk - 04 Nisan 2013
BAF'tan seçim çağrısı

(http://3.bp.blogspot.com/-c5lVOUkB6tI/UUzP0r8KDMI/AAAAAAAAU4Y/JjPcgprxcy8/s1600/Genel_Secimler-734395.Jpeg)

Bulgaristan Adalet Federasyonu (BAF) Başkanı Sezgin Mümin, Bulgaristan
vatandaşı Türklerle göçmen derneklerine önümüzdeki seçimlerle ilgili
çağrıda bulundu. Sezgin Mümin'in çağrısı:
Bulgaristan Cumhuriyeti'nden Kovulan Sayın Vatandaşlar,
Sayın Göçmen Dernekleri Başkanları,
Türk Kardeşlerim,
Önümüzdeki genel seçimlerde Türkiye Cumhuriyeti'nde seçim öncesi seçim
sandıkları düzenleyip kurmakla ilgili olarak sizlere Merkezi
Sefaköy-Küçükçekmece'de bulunan, Başkanlığını da Ömer Özgür'ün yaptığı
Trakya ve Balkanlılar Dayanışma ve Kültür Derneği adlı göçmen
dreneğine dilekçe vermenizi istirham ederim.
Bununla birlikte Bulgaristan Cumhuriyeti'nin İstanbul'daki
Konsolos'una Türkiye Cumhuriyeti'nde Türk kökenli Bulgaristan
vatandaşlarının yoğun olarak bulunduğu şehirlerde daha fazla seçim
sandığı kurulması konusunu bildirdik.
Anayasal olarak oy kullanma hakkınızı değerlendirmek için genel
seçimlerden yararlanın. Aktif olmanız, sivil duruşunuzun ve siyasȋ
kültürünüzün belirtisi olacak.

Aydın Osman | AJANS BG

YORUMLAR:

1. yorum:
Türkiye'de de yaşasak Bulgaristan'daki Türkleri her zaman destekleyeceğiz.

Bazı Türkiye görmüşler hava atar, fakat bu şekilde Bulgaristan Türklerini kendinden soğuttuğunun farkına varmazlar.

Ama önemli olan Türkler arasında birlik olsun! Gerisi boş laf!

KAYNAK: http://ajansb.blogspot.com/2013/03/baftan-secim-cagrs.html
Başlık: İdeolojisiz politika olmaz
Gönderen: Atsızcı Türk - 05 Nisan 2013
Dr. Nedim BİRİNCİ: İdeolojisiz politika olmaz.

(http://3.bp.blogspot.com/-ITormHwPa2Y/UU2p0739RzI/AAAAAAAAU4w/je_zVNS5ukM/s1600/n.jpg)

İdeolojisiz politika olmaz.
Mestanlı yöresi  Kültür ve Dayanışma Derneği'nin Bursada düzenlediği yemekli toplantı buna kesin kanıttır. Bulgaristan’da Hak ve Özgürlük Hareketi'nin yerel temsilcisi sıfatıyla bu toplantıya katılanlar ve HÖH adına konuşanlar Türkiye'den HÖH'e özel destek talep etmekle politik cahilliğini ortaya koymuşlardır.
Son 2O yılda süregelen tek yanlı politikalara saplanmış olan ve hızla meydana gelen son değişiklikleri, Bulgaristan Türklerinin uyanışını ve yeni politik çözümler arayışını göremeyen HÖH yönetimi baltayı Bursa'da da taşa vurdu.

 Tüm HÖH elitini niteleyen ve izlenen politika için tamamen geçerli olan bu tanımlama, yeni başlayan seçim kampanyasında içte ve dışta  aciz saldırıların şiddetli ucunu Türkiye'ye, göçmen derneklerine, AK Partiye, hükümete ve şahsen Başbakanımız Sn.Tayip Erdoğan'a yöneltmişlerdir.
Bu yeni durumun nedeni şudur:
HÖH elitine göre, Türkiye (HÖH-Monşerleri) HÖH'ü kayıtsız şartsız desteklemiyorsa yanlış yapmaktadır. Ne yazık ki, A. Doğan'ın (ajanın) çizgisinden çıkamayan HÖH'ün değişen eliti,  politikayı okuyamadı, değiştiremedi, yenilemeyi ise hiç mi hiç düşünmedi.

Yeni çatışmanın ana konusu ideolojik ve dolayısıyla politiktir.
 HÖH-elitinin bağlandığı neo-liberal ideolojiden Bulgaristan’da Müslümanlara geçmişte faydası olmamıştır ve gelecekte de faydası yoktur. HÖH'ün sarmaş dolaş olduğu Rus enerji tekelleri Bulgaristan’ı çökertiyor. Neo-liberal gelişmeler, halkımızın ezilmesi, sömürülmesi ve yok pahasına bir avuç zengini palazlandırma ve ihya etme anlayışına hizmet ediyor. A. Doğan'ın çevresinde kümelenen zenginler bizdeki neo-liberallerdir. Bunların dayattıkları politika son ayda 6 vatandaşın kendilerini yakmasına neden olmuştu. Onların hiç biri, 3.lü koalisyon ve A. Doğan, ölüm yatağında olsak bile bir kaşık su vermezler. Neo-liberal ideolojiden kaynaklanan politika bizde ancak ve ancak öz halkımıza, köydeşlerimize, kentli ve tüm kardeşlerimize, yoksul halkımıza ihanet politikası izlenmiş ve izlenmeye de devam etmektedir.
Bu ideolojiden ve politikadan bize fayda gelmedi ve gelmeyecektir. Bunlar, hep bana ver, ben merkezli, ben kazanayım politikasını takip etmişlerdır. Hala anlaşılamamış olan bu politik aldatmaca, Bursadaki toplantıda AK Partinin HÖH konusunda sert tutum almasıyla balon gibi patlamıştır. Bunlar ilerki zamanlarda da her yerde patlamaya devam edecektir. İnsanımız  artık bu politik zehirden arınma zamanı gelmiştir, bunu da bu 2013 genel secimlerinde bunu gösterecektir.
 
        Özellikle şuna dikkatinizi çekmek isterim. Herkesin artık öğrendiği bu son gerginlik önce Bulgaristan'da kızıştı. A. Doğan HÖH ağıcında büyüyen dalları budadıkça, halkımız üzüldü, halk gamlı yaşadı. Seçim öncesi kuraklık basınca da, kahırlı insanımızdan HÖH ağacına su taşıması, oy vermesi istendi.
Sabırlı ve dayanıklı insanlarımız 23 yıldan beri bu çileyi çekegeldi. Türkiye'de yaşayanlardan da hep karşılıksız oy istedi ve halkımız hep mi hep verdi. Bu dışarda yaşayan insanlarımızın karşılığı, sadece Bulgaristan’da yaşayan insanlarımıza faydalı olması idi, bunu da ters anladılar veya işlerine öyle geldi.
Öyle ama kuruyan kapların altındaki yara hep sızladı ve kimseye huzur vermedi.
 
        Önce Bulgaristan'da patlayan ve artık Türkiye'deki dernek toplantılarına da sıçrayan şimdiki amansız politik ayrışım, derinleşen görüş ayrılıklarının aşılamamasının bir sonucudur.
İleride bu çelişki daha da keskin bir biçim alacaktır. Söz konusu olan öncelikle HÖH'ün son yıllarda Bulgaristan'ın iç ve dış politikasında hiç bir soruna doğru, halkın çıkarlarına yönelik, halktan kabul gören, gerçekçi çözüm önerisi getirememiş olmasıdır. Hiç kimseye hiç bir konuda el uzatmaması, halktan tamamen uzaklaşmasıdır.

Bu politikanın gündeme getirdiği sonuç, Müslüman Türklerinin HÖH'ten topluca ayrılıp, beraberce çıkıp yine topluca Ulusal Hak ve Özgürlükler Hareketi partisine akmak, orada birleşmek, politik olarak pekişip güçlenmek ve bu partimizi Sofya meclisine götürmektir. Şimdi 2013 genel seçimlerde halkın en önemli politik ödevi budur.
Bursa'da çatışan taraflar: Bursa'da kızışan sert tonlu söz düellosuna katılanlar:
BAL-GÖÇ Genel Başkanı  Doç. Dr. Yüksel ÖZKAN; AK Partisi Bursa Milletvekili Mustafa Öztürk; Mestanlılılar Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Hasan ÖZTÜRK ve HÖH eliti.
 Aslında bu HÖH elitinin bir temsilcisi ile BAL-GÖÇ nezninde göçmen dernek ve federasyonları; HÖH eliti ile AK Partisi ve şahsen HÖH eski Başkanı A. Doğan ile Başbakanımız Sn.R.Tayyip Erdoğan arasında meydana gelen kökten  farklı bakış açısının Bulgaristan parlamento  seçimleri arifesinde kamuoyu önünde yüzleşmesidir.
Çözümüne kökten farklı yaklaşılan ana konular şunlardır: 

Bulgaristan ile Türkiye arasında dostluk ve işbirliği politikası; Bulgaristan Başbakanı Sn.Boyko Borisov ile Türkiye Cumhuryeti Başbakanı Sn.R. Tayyip Erdoğan arasında son dönemde gelişen ve güven veren, verimli ve dostça ikili temaslar; özellikle de Bulgaristan ile Türkiye devlet politikasının HÖH süzgecinden geçmesini isteyenlerin kesin yanılgısıdır.
Şimdiki yol ayrımı HÖH Başkanlığı'nın Bulgaristan’da Müslüman-Türklerin ve tüm soydaşlarımıza ihanetiyle başlamış, derinleşmiş ve derinlik bir uçuruma dönüşmüştür.
 
        Temel konularda HÖH partisinin politik yanılgıya düştüğünü ilk gören Ulusal Hak ve Özgürlükler Hareketi Başkanı Sn.Güner Tahir oldu.

HÖH Genel Başkan Yardımcılığından ayrılan Sn.Güner Tahir HÖH'in politikalarından memnun olmayan bir grup arkadaşı ile Ulusal Hak ve Özgürlükler Hareketi'ni (UHÖH) partisini kurdu ve halkımızın demokrasi ve özgürleşme uğrunda verdiği ağır mücadeleleri devam etirip yaşatma yoluna açıldı.
UHÖH 12 Mayıs 2013 parlameto seçimlerine tek başına katılıyor.
BULTÜRK Derneği Genel Başkanı Rafet Ulutürk Soydaş derneklerinden Türkiyede ilk defa HÖH'ün ihanet politikasını zamanında açığa vuran oldu.  O, gerçekleri okuyunca yönettiği derneğin politik çizgisini yeni temellere oturttu, yeni baştan demokratik ilkeler üzerinde örgütledi. Başkan R. Ulutürk daha 2003 ardından 2005'te HÖH tarafından dayatılmak istenen seçimlerle ilgili dalaveracı politikalara, oy satın almaya sırt çevirdi. Bulgaristan Türkleri, Pomaklar ve vatanlarında yaşayan tüm Müslümanların huzur içinde olmasına yönelik dayanışma ve yardımlaşmayı gündeme getirdi ve değişik biçimlerde geliştirdi. Bu asil politikadaki ana koşul Bulgaristan ile Türkiye arasında her alanda semereli, dostça işbirliği ve yardımlaşmanın gelişerek daha fazla meyve vermesine ve iki ülke halklarına her bakımdan yararlı olunmasına hizmet sunmaktı.
Balkanlar'da barışın ve güvenliğin temel taşı olmak gibi asil hedefler bulunur. Dernek çalışmalarında Bulgaristan'ın bugünkü derin bunalımdan sıyrılması, işbirliği geliştirerek güçlenmesi; mutlu ve güvenli bir yaşama açılmasına  faydalı olması hedeflenmektedir. Bu politikada miheng taşı Bulgaristan' da yaşayan Müslüman topluluğun tüm etnik grupların anayasal ve evrensel haklarının bütünüyle tanınması ve uygulanmasıdır. İnsan kardeşliğine ve yardımlaşma gereğine dayanan bu politik anlayış,  soydaşlarımızın Bulgaristan'daki yerel ve parlamenter seçimlere aktif katılmasını özendirdiği gibi, tamamen yapıcı ve güven veren isabetli bir politikaya hizmet etmektedir.
 
        Bursada'da dernek, federasyon ve belediye başkanlarının katıldığı  görüşme politik niteliklidir. Kızışan tartışmanın politik özünde öncelikle BAL-GÖÇ'ün Bulgaristan'a ve HÖH'e bakış açısını öteden beri katı tutup asla değiştirmek istememesi yatar. Bulgaristan'da yapılan  her seçimde HÖH elitine Türk oylarını hediye eden BAL-GÖÇ, Türkiye Cumhuriyetindeki en büyük soydaş derneğidir ve HÖH'ten asla hesap sormamakla hep yanlış yapmıştır ve bu yanlışı devam etirmektedir.
Bu arada HÖH elitinin sinsi oyunlarına alet olmuş ve buna devam etmektedir.
Bulgaristan'da bazı önemsiz ekonomik çıkarlara bazı yöneticiler yetinmiştir. BAL-GÖÇ, son yıllarda devamlı "yüksek hizmet plaketı" dağtmakla yetinerek, Bulgaristan politikasında  körleşmiş, genel nitelikli bazı demeçlerle yetinmeyi yeğlemiş ve modern siyaseti "Türkan Çeşme" Anma törenlerine turistik katılım seviyesine indirgemiştir.
 
HÖH yönetiminin izlediği politikalardan, son yıllarda Müslüman ve Türklük davasına ihanet sınırını aşan tutumdan hesap sormaya doğal hakı olan BAL-GÖÇ bunu yapamamıştır.
BAL-GÖÇ'ün iç işlerine karışmadan şunları söylemeden edemeyeceğim:
HÖH'e  hep canı gönülden karşılıksız destek verildi, dil özürlü gibi susuldu, hesap aranmadı, hesap sorulmadı, misafir karşılandı, ağırlandı ve uğurladı. Sonunda????
 Güneş balçikla sıvanmaz:
Bugünkü vahim durum, Bulgaristan Türklerinin 3 parçaya, 3 partiye bölünmüşlüğü HÖH'ün körü körüne desteklenmesinin bir sonucudur. Şu an söylenecek olan şudur: HÖH ile BAL-GÖÇ'ün arası kesin açılacaktır. HÖH ile AK Partinin arası açılmıştır. Başbakanımız Sn.R.Tayip Erdoğan'ın HÖH e olan sempatisi sönmüş, Kasim Dal da nasibini almak için sırasını beklemektedir. Pabucunun dama atılacağı günler hemen yarın vay biraz sonrası gibi yakındır.

         A.Doğan'a 8. Olağan Kurultay kürsüsü'nde tabanca çıkarılıp, "politikadan çekil" denmesinden sonra, Bulgaristan Türklüğü ve Müslümanlığı gündeminde en önemli politik olay, önemli  nitelik taşıyan bu gelişmelerin Mestanlılılar Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Hasan ÖZTÜRK'ün Bursa'da yönettiği geleneksel misafir karşılama ziyafetinde patlak vermesi tesadüfi değildir. Bir defa, Mestanlıların Bursa dayanışma ve kültürel varlığı geliştirme derneği soydaşlarla çok aktif çalışan ve Bulgaristan'ı başarılı bir şekilde etkileyebilen  güçlü bir kuruluştur. Mestanlı, Güney Doğu Rodoplar'da, Kırcali ilinde ticari ekonomik, sosyal ve kültürel bakımdan aktif gelişerek, insanlarımızın sevdiği doğal bir yerleşim merkezi olarak büyümektedir. Türkiye dernekleriyle belediyeler arası dayanışmalar  olumlu meyveler vermektedir.  Demokrasi mücadelesinde şehitler veren, vatan şairi Nuri Adalı şanını yaşatan Mestanlı halkı  politik olarak uyanık ve bilinçli olduğu kadar, HÖH politikasının ideolojik ve politik çöküşünü sezen ve gören bir topluluk olarak da bilinir. Mestanlı sakinlerinin politik tutumu Kırcaliden de farklıdır. Özgündür. Gerçekçidir. Burada son seçim toplantılarında "HÖH'ün özünde kurt var!" diyenler artık başkaldırmıştır.
 Bu seçimlerde Mestanlı seçmeni HÖH'e oy vermemede kararlıdır.
Halkımız kısır polikaya bundan böyle kurban olmak istemiyor.
Önümüzdeki seçimlerde Bulgaristan'daki Müslüman-Türk Topluluğunun kader seçimi olacaktır. Ya tarih sahnesine gömülmek ya da yeniden dirilişin ve ebediğyen var oluşun başlangıç tarihi olacaktır. 


KAYNAK: http://ajansbkose.blogspot.com/2013/03/ideolojisiz-politika-olmaz.html
Başlık: Türk televizyonları, Ahmet Doğan’la söyleşi yapamıyor
Gönderen: Atsızcı Türk - 05 Nisan 2013
Türk televizyonları, Ahmet Doğan’la söyleşi yapamıyor

http://www.youtube.com/watch?v=7nc0WFB3_Ks

Bulgaristan’da Türklerin Hak ve Özgürlükler Hareketi Partisi lideri Ahmet Doğan, Türk televizyonları için mülakat vermiyor. İstanbul merkezli Türkiye’nin en önemli haber televizyonları şimdiye kadar defalarca partinin basın merkezine başvurmalarına rağmen Ahmet Doğan’dan söyleşi için evet cevabını alamadı. Haber kanalları, Hak ve Özgürlükler milletvekillerinden ve Doğan’ın yardımcılarından söyleşi konusunda yardım istemeye de devam ediyor ancak şu ana kadar olumlu cevap alabilen yok. Özel kanalların yanı sıra TRT’den birçok televizyoncu söyleşi için müraacat ettiğini ancak partinin basın merkezinden olumlu cevap alamadıklarını vurguluyor.

BULGAR KANALLARINDAKİ SÖYLEŞİLER TERCÜMEYLE VERİLİYOR
Doğan’la birebir söyleşi yapamayan Türk haber kanalları Bulgar televizyonlarında yayınlanan söyleşileri Türkçeye tercüme ederek verebiliyor. Bu durum da ‘Türkün söyleşisini Türke tercümeyle vermek zorunda kalıyoruz’ yorumlarına neden oluyor.

AJANS BG

YORUMLAR:

1. yorum:
çokta bi gereği yok zaten.röportaj almanın.herkez kendi dilinde konuşur.

2. yorum:
adam Türkçe konuşamıyor

3. yorum:
Vay şerefsiz Doğan vay!Soysuzluğunu meydana çıkartıyor işte!Sözde Türk fakat Türkçe konuşamıyor!Bende Bulgaristanlı Türk'üm ve tam olarak Türkçe yazıyorum çünkü Türk'ün dili Türkçe'dir!!!

4. yorum:
Bence mesele Turkcesinde degil, mesele Turk medyasi olmasinda.

5. yorum:
kimse kusura bakmasin ama migdemi bulandiriyor ahmet dogan bir daha oy ister bizden

6. yorum:
Ulan uşaklar bu Ahmet Doğan değil Bu gavur Sava Angelov türklerin ansını ağlatan komnnist ajanı haberiniz yo mi ya siz hala uyuyin.

7. yorum:
Bu adam kendini bir şey sanıyor.Türk TV ler işine gelmez.İpleri kimin elinde belli değil.Biz de bu adamı Türk sanıyoruz hala...

8. yorum:
Bu ara müsadenizle bende fıkrımı yazmış olayım - ben Ahmet Doğan'ı Türkçe konuşurken vefalarca duydum, tanık oldum ve Türkçeyıde iyi bildiğini düşünüyorum, ama neden Türk basınına reportaj vermıyor orasını tabıkı kendısı bilir. Bence sonra bulgarıstan medyasında yanlış yorumlanacağından - nedenlerden biri olabilir. Çünkü sonra bulgarıstan medyası her söylediği sözün altında neler var diye durmadan eşinecek var olanı yok ederler, olmayanlar ortaya çıkar.

9. yorum:
ulan nasıl azıllık lideri bu g-t Türkçe konuşmaya bile aciz. Ya birde buna oyveriyoruz neymiş birlik beraberlik geçin bunları adam zatan tescili bulgar ajanı ötesi varmı.
yeterin artık biri bunun boy aptesini alıversin artık allah rızası için..

10. yorum:
Bende bir düğünde üstelik evlenen 2 tarafında Türk olduğu bir düğünde bulgarca konuştuğunu görünce Türkçe bilmediğini düşünmeye başladım eğer ajan ise öteki dünyada ellerimiz yakasındadır inancı varsa hayatının geri kalanında gülerken bir düşünsün bence inancı yok ise nasıl olsa gün gelir inandırırlar en fazla 20 sene daha yaşar sonra Şüphesiz Allah hesap soracaktır...

11. yorum:
Bu ajanın üç tane kod adı var Angelov ,Sergey ,Sava Türk tarihinin en-büyük HAİNİ gidin okuyun dosyalarını göreceksiniz ne mikrop olduğunu hep türklere karşı çalışmış. Ama anlamak mümkün değil çünkü hain haini savunuyor ve aklıyor eğer birileri bu alçakları savunuyorsa inanın o da yalaka ajan ekibindendir. Bakınız her şey ortaya nasıl cıkyor ajan müftüler , "din" adamları hepsi komunistlerin çakalı olmuş bu kadar pislik bir arada hiç biryerde göremesin. Onun için bg türklerinden bir şey olmaz hainlerin peşinden uçuruma doğru gidiyorlar. Yeter artık UYANIN bu derin gaflet ve uykudan kendinize gelin atın bu keneleri sırtınızdan yetmedimi 22 yıldır aldatılmak, satılmak ihanete uyramak .Bir avuç satılmışın insanlıktan nasibini almamış ,kedini bilmeyen çapulcuların ,donostniklerin yanında olmayın vurun bu alçaklara bir Osmanlı tokadı artık.

12. yorum:
TEMEL REIS;bu amed di cok sevdum,hacan turkce konusamaz,ona yapacaklarumu kara denuzda takanun icunda anacuum onun dilunu yutturacagum,bir daha hic konusamiyacak bu asagum ,benum una yaptuklarumu da tursuna asla anlatamuyacak.ulan amet usak hadi gel benum takama.turkiya ziyaretinun be olacayum senun rehberun usagim benum bir tez gel senu goreyum,sana kemance calacayum usayum.

KAYNAK: http://ajansbg.blogspot.com/2012/02/turk-televizyonlar-ahmet-doganla.html
Başlık: KGB ürünü partiyi destekleyen BAL-GÖÇ'ten inciler
Gönderen: Atsızcı Türk - 06 Nisan 2013
DS (eski Bulgar istihbarat servisi) ile KGB'nin Bulgaristan'da kurduğu Hak ve Özgürkükler Hareketi'ni (HÖH) destekleyen BAL-GÖÇ Genel Başkanı Doç. Dr. Yüksel Özkan, Mestanlı yöresi  Kültür ve Dayanışma Derneği'nin Bursada düzenlediği yemekli toplantı bakın ne demiş (bu sözler medyalara da düştü):

“Bizler kafatasçı, ırkçı, bölücü değiliz. Bizler Atatürkçüyüz, bu ülkenin sahipleriyiz. Kürtler de bizim kardeşlerimizdir. Siz de Kürtleri temsil etmiyorsunuz.”

Dikkatimi çeken bir diğer durum da AKP'lilerin Türkiye dışındaki Türklere karşı daha milliyetçi tavırları, oysa Türkiye'de Anayasa'dan Türklüğü çıkatmaktan tut akil adamlar saçmalığına kadar bir sürü şey.

İşte AK Parti Bursa Milletvekili Mustafa Öztürk'ün Bulgaristan Türklerini savunan sözleri “Bulgaristan AB’ye girerken, niye oradaki Müslüman kardeşlerinizin ‘sıkıntıları yok’ diye imza verdiniz. Neden Türkçe’yi kullanmadınız”

Bu konuyla ilgili yorumlar:

1. yorum:
Balgöç ne birliğinden bahsediyorsunuz. 23 Yıldır dilimiz, dinimiz, kültürümüz HÖH tarafından yok sayılıyor. Siz neyin birliğinden bahsediyorsunuz. Balgöç'ün kuruluş amacına ihanet içindedir son yıllardaki yöneticileri ve tarih önünde hesap vereceklerdir.

2. yorum:
Sivil toplum kuruluşlarının amacı siyasete yaltaklanmak değildir, hataları varsa uyarmaktır, sevapları varsa övmektir. Balgöç sadece övüyor ve birlikten bahsediyor. Bulgaristan'da çitalişte denilen merkezlere bağlı iki kıytırık folklor grubu dışında Türk kültürüne ait yapılan ne var.

3. yorum:
ALLASEN BALGOC MUDURLERI YILLARCA BULGARISTANA GELIP YEDILER ICTILER OYNADILAR SONA DA TURKIYEYE DONDULER. GARIBAN BULGARISTAN TURKU KIMIN UMURUNDA. DIL, KULTUR KIMIN UMURUNDA. ONEMLI OLAN TICARET OLSUN GEZILER TERTIPLENNSIN.

4. yorum:
MESTANLI BELEDIYE BASKANINA MI KALMIS YARGILAMAK DEVLETLERI.ALLAH ALA NE JURRETTIR BU .KENDINI BILMEMEZLIN SINIRI YOK .ZATEN BOYLE APTTALLIKLAR YAPAR BAZEN MESTANLILI ROBIN HUT))))))

5. yorum:
HA HA HA BALGOCE BAK KENDINI KURTARMA BAKIYO .ISSALLAH ESKI EMIN BALKAN ZAMANI GELIKTE GEZILERE GITIG ICIP YEMKLER YEMEYE GIDERIZ VE DISKOLARI KUMAR HANELERI GEZERIZ DIYE HAYEELER KURUYOLLAR.)))))))))))))))))

6. yorum:
Hak ve Adalet Orgutu.Dr.Yuksel Ozkani o gecedeki konusmasini kiniyoruz,23 yildir hoh,dps yonetimindeki Jivkovun yetistirdigi Turkler arasindan komunist yeniceri ajanlarinin,Halkimiza etmedikleri kotulukler kalmadi,Halkimizi ekonomi baskilarla dize getirmeyi,sindirmeyi ,yoksulluktan baska ulkelerde nafakasini bulma umuduyla(gizli,karanlik guclerin emirlerini uygulayan hohluler)vatanimizdan ,yurdumuzdan uzaklastrilarak Turkluk eritilmektedir.Bal Goc federasyon baskani durgaryu Yuksel Oskan uyguyacilara (dps,ye Halkimizin oylarini vermelerini istiyerek)canak tutuyor,yaptigi hainlikten dolayi bir gun Halkimiza hesap verecektir insallah.Mestanli belediye baskani Akif Akife gelince,o hem kumarci,hemde cahilin teki biridir.Amed Sava,nin,agent Lutvi Pavel,in bir piyonudur(uydusudur)elinde bulunduran gayri menkullarin,isletmelerin yuzde doksani Sava ve Pavel hirsiz ajanlarindir.Kumarci Akif,cahil herif sana mi kaldi ,neyine guveniyorsunda Turkiye Basbakanina ulu ortam dil uzatiyorsun,cahil herif,cizmeyi astin kumarci Akif.

7. yorum:
Akif Başkan şey ucunda beyaz bir şey gördün, mandıra zannettin her halde. Her şeyi para ile ölçtüğünüz için kolay da gaza geliyorsunuz. Sanki komünistler her haklarınızı verdiler de istifa eden hükumet hepsini geri aldı. Komünistler o kadar beyninizi yıkamışlar ki her zaman onların borazanlığını yapıyorsunuz, farkına da varmadan. Akif bey ajanların kobay lığını da yaptırıyorlar sana ama şimdi onu anlaman çok zor. Birileri bu işlerle uğraşırken sen rakı ve sigara satıyor dun. Paranla buralara gelmekle bilek gücü ve bilgi ile bir yerlere gelmenin farkı bu işte.Kendi düşen ağlamaz, demiş Atalarımız, öğrenirsin tabii ki bedeli vardır. Gerçi sen kaybetmeye de alışkınsın, Allah yardımcıın olsun.

8. yorum:
Özkan Başkan, Bulgaristan olaylarından o kadar uzaksınız ki, söyleyecek bir şey bulamıyorum size. Tabii siz HÖH kodamanları ile sürekli sohbet ettiğiniz için her şey çok normal gösteriliyor size. Fakat halk ne durumda olduğunu öğrenmek için bir sefer kendi paranızla gidin köylerde sıradan vatandaşın da görüşünü bir alın ve o zaman bu çıkışları yapın. Neyse tarih sizi gerektiği yere koyacak, merak etmeyin. Etrafınızda yeni göçmenlere de kulak vermiyorsunuz, öyle de bir kompleksiniz var.Sizin de öğrenecek çok şeyiniz var, onu 12 mayısta göreceksiniz çok net.

9. yorum:
sizlerdemi silionuz komentarlari

10. yorum:
Degerli dostlar.Mestanli belediye baskani haklidir.Ihtidardana dusen parti 5000 yakin isinden insan aldi,bunlarin cogu turktur.Bunlar birinci iki yillarda Atakalan beraber calistilar.Atakanin nasil parti oldunu bilersiniz.GERB basarisizligina, kotu yonetimine,istifasin vermesi icin hep turkleri sucladi.Hep ellerini bizlerle yikadilar.Turkiyeye gittiklerinde bizi seviyoruz diyorlar,burada baski yapiyorlar.Yalnic ifade verebilirler turk hukumetine,ama biz Turkiyeyi seviyoruz.Saygilarla.

11. yorum:
dorudur zaten yazmasaydin sasardik mehmetco soyle sefinede mestanliya ise alsin u gerbin isi biraktirdiklari insanlari .utanmazlar.yazik size oyle bir adami destekleyenlerde una gore adam

12. yorum:
Turkiye milletvekillerine tavsiyem-gelin de bir kach yil burada yashayin! AMA cocuklarinizi da getirin, burada bulgar cocuklariyla okusunlar! Birazcik "bulgar" " sevgisi" ve hosgorusunu gorsunler!!! O zaman tekrar oturup konusalim!

13. yorum:
sayn kardesim sen turk millet vekilerini davet ediyorsun ama sen kendin cocuklarini turkceye derslere gonderiyomusun hem bulgaristani cook seversen al senin olsun herkezin yani butun toplumun adindan konusma hakkina sahip deyilsin adini yazda bilelim kim oldunu yoksa dusundumuz insanmisin kendi kendini destekleyen .zaten en kisa zamanda yalniz kalijaksin etrafinda menfetcilada birakidjak seni boyle aptalliklar etmeye devam edersen.sen gercekten bir salakmisin.senden butun mestanli halki utaniyo mestanli halkini boyle kendini bilmez insan temsil edemez

14. yorum:
Ey boyacilar(oyacilar)koyu kumar oyuncusu Akif zirzobu,sen kim oluyorsun da bizim bulgaristan Turklerinin adina Turkiye Basbakani,na dil uzatiyorsun,haddini bil,takdir ,takdir takdire inanmiyanin hakki kutektir Akif Akif.Turkiye olmazsa bulgaristan bir yana balkanlarda ne Turk kalacak nede musluman.Yuce Allahimiz Turkiyemize zeval gostermesin,Turkiyeyi ve dunya Turklerini korusun.

15. yorum:
“Bulgaristan AB’ye girerken, niye oradaki Müslüman kardeşlerinizin ‘sıkıntıları yok’ diye imza verdiniz. Neden Türkçe’yi kullanmadınız”

neden yıllarca Türk kültürü çalışmalarına hiç ilginiz yoktu

neden Türkçe öğretmenlerin sorunlarını çözme çalışmalarda bulunmadınız

neden höh partisinin çerçevesinde olanlarla görüştünüz.

neden başka parti yöneticileri varken siz katılmıyorsunuz.

neden sizin katıldığınız faaliyetlerde başka partı selamlama mektüplarını okutmuyorsunuz.

neden iş çemberlerinizde sadece millet vekilleriniz, belediye başkanlarınız ve yöneticileriniz var. neden gençlere iş yaratma konusunda çalışmalar yapmıyorsunuz.

neden anadili Türkçe eğitimi ile ilgili höh olumlu çalışmalarda bulunmadı.

neden 20 yıldan beri Türkçe ders kitapları basılmıyor.

neden kültür ve eğitim faaliyetlerine katılınca faaliyetin açılışında lak lak diye siyasi propagandanızı yapıp hemen çıkıp gidiyorsunuz.

neden çok değerli ve anlamlı şumnu kültür derneği Türk faaliyetlerine 20 yıldan beri, destek verip katılmadınız.

neden size oy verenlere saygınız yok.

neden belediye başkanlarınızın birçoğu eğitimli gibi görünüyor, ama eğitimsiz

neden sofya olan zirvesine gidince kendinizi unutuyorsunuz, neden oraya nereden gittiğinizi unutuyorsunuz.

16. yorum:
“Bizler kafatasçı, ırkçı, bölücü değiliz. Bizler Atatürkçüyüz, bu ülkenin sahipleriyiz. Kürtler de bizim kardeşlerimizdir. Siz de Kürtleri temsil etmiyorsunuz.”


BAL-GÖÇ Genel Başkanı Doç. Dr. Yüksel Özkan'ın şu sözünden anlıyoruz ki BAL-GÖÇ'e de HÖH'ten 'ona buna sevimli görünme hastalığı' bulaşmış.

Bir insan ne zaman ona buna sevimli görünmeye çalışır? Bir insanın ondan bundan bir çıkarı, bir beklentisi varsa her zaman güçlülere, çoğunluğa sevimli görünmeye çalışır.

Ona buna sevimli görünmek çıkarcılığın, bencilliğin olduğu gibi kendi duruşu görüşü olmadığının da belirtisisidir.

Madem sen çıkarcısın, bencilsin, beni düşünmüyorsun, bizi düşünmüyorsun, Türk milletini düşünmüyorsun, biz niye seni düşünelim, niye seni destekleyelim.

Türkiye'de kulağa kafatasçı, ırkçı, bölücü kelimesi pek popüler değildir. Bu yüzden de böyle konuşmayı uygun bulmuş Doç. Dr. Yüksel Özkan.

Özkan göre kafatasçılık = irkçılık = bölücülük

Ama her ırkçı bölücü değildir. Örneğin bir Türk ırkçısı Türkiye'nin bölünmesini istemez. Türk devletinin Sibirya'dan Adriyatik Denizi'ne kadar büyümesini ister, bölünerek küçülmesini değil.

"Atatürkçüyüz" demiş. Türkiye'de Atatürkçüyüm demek de kulağa hoş gelebilir. Madem Atatürkçü o zaman Atatürk'ün şu sözlerini okusunda görelim bakalım ne kadar Atatürkçü:

http://www.nihal-atsiz.com/yazi/ulu-onder-ataturkten-turkcu-sozler.html

"Kürtler bizim kardeşimizdir" demiş. O zaman görsün bakalım Atatürk'ün Kürt politikasını:

http://vbox7.com/play:b9ca5b564f

KAYNAK: http://ajansbg.blogspot.com/2013/03/balgoc-hohun-yanndayz.html
Başlık: KGB ürünü partiyi destekleyen BAL-GÖÇ'ten inciler
Gönderen: Atsızcı Türk - 06 Nisan 2013
17. yorum:
Değerli kardeşlerim birçok Türk bölgesinin olduğu gibi Bulgaristan Türklerinin bulunduğu bölge de Türk dünyasının kanayan bir yarasıdır. Hemen yanı başınızda bulunan Yunanistan, Kıbrıs, Irak, Suriye, İran Azerbaycanı, Doğu Türkistan, Rus yönetiminde kalan Türk bölgeleri ve Sovyet yönetiminden ayrılarak bağımsızlığını kazanmış Türk cumhuriyetleri her biri birbirinden sorunlu Türk yurtları.

Koskoca bir imparatorluğun mirası üzerinde kurulmuş olan Türkiye Cumhuriyeti sorunlarla boğuşan bir ülke. Özellikle son yıllarda Türklüğün, kurucusu Yüce Atatürk’ün ve diğer milli değerlerin aşağılandığı günleri yaşamaktadır. Bir terör örgütünün ve uzantısının esiri haline gelmiştir adeta.

Bunun yanında Türkiye’yi bölüp üzerinde dört ülkeden koparacağı toprakla İsrail güdümlü bir kürt devletinin kurulması aşama aşama uygulanmaktadır. Bu gerçekleştirmeye çalışan da maalesef Türkiye Cumhuriyetini yöneten hükümettir.

Kendi ülkesini yönetmekten aciz bir hükümetin, bütün gelişmeleri adeta seyreder durumda bulunan muhalefetin ve destekçilerinin Bulgaristan Türkleri için iyi şeyler yapacağı düşüncesine kapılmak ezilmişliğe devam etmeyi düşünmekten başka bir şey değildir.

Türk soylu olmayan, Türk soylu olup Türklüğe düşman olan tüm yöneticiler Bulgaristan Türklüğüne yararlı bir iş yapamaz.

Hangi dernek, hangi parti, hangi belediye başkanı, hangi vekil olursa olsun Atatürk milliyetçiliğinden nasiplenmemiş ise ve tam tersi olarak komünist, Arapçı, Amerikancı fikir babalarının kucağında palazlanmış olanların Türklük adına Bulgaristan Türk’üne verebileceği bir şeyleri olamaz. Onlar sadece kendi egolarını yerine getirme çabasındadırlar ve bunun için de Türkleri kullanmaktan geri kalmazlar.

Gelişmeleri geçmişe dayalı olarak iyi değerlendirmeniz de fayda vardır. Günü birlik tedbirler asla ama asla işe yaramayacağı gibi köklü değişimleri de etkilerler. Bulgaristan Türk’ü olarak kendi yağınızla kavrulmaya çalışıp haklarınızı söke söke almak isteyenlerle beraber olunuz. Türkiye Cumhuriyeti yönetiminin size Türklük adına (dil, kültür, milli değerler gibi) kazandırabileceği hiçbir şey yoktur. Bugüne kadar ne yaptılarsa bundan sonra da yapacakları budur.

Davulun sesi uzaktan hoş gelir derler. Ama biz o davulu yakından görüyoruz. Bu davul Türklüğe ait ne varsa yok etmek için öten bir davuldur. Dolayısıyla bir beklenti içinde olmamanız gerekir. Birlik olun diri olun. Sizin dilinizi, kültürel haklarınızı, anayasal haklarınızı, kısacası var olabilmek için gerekenleri kimlerin yapacağına inanıyorsanız onun yanında olun. Boş vaatlere ve yalanlara kapınızı kapatın. Kısacası Yağmurdan Kaçarken Doluya Tutulmayın.

Tanrı yardımcınız olsun. O. Öcal
Başlık: KGB ürünü partiyi destekleyen BAL-GÖÇ'ten inciler
Gönderen: Atsızcı Türk - 06 Nisan 2013
http://ajansbg.blogspot.com/2013/03/balgoc-hohun-yanndayz.html
Başlık: Ynt: KGB ürünü partiyi destekleyen BAL-GÖÇ'ten inciler
Gönderen: kapgan - 06 Nisan 2013
http://ajansbg.blogspot.com/2013/03/balgoc-hohun-yanndayz.html

Sağolasın. Bu bilgileri ve köprüleri birbirimizle sürekli paylaşmakta fayda var.
Başlık: KGB ürünü partiyi detekleyen BAL-GÖÇ'ten inciler
Gönderen: Atsızcı Türk - 07 Nisan 2013
18. yorum:
Biz Bulgaristan Türkleri, Türkiye Cumhuriyeti'ni ne AKP ne CHP ne de MHP için seviyorsuz. Türkiye'yi Türk olduğumuz için seviyoruz. Bizi Türk ana baba doğurduğu için seviyoruz. Türkiye "Bulgaristan Türklerini defterden sildim, istemiyorum" da dese biz Türkiye'yi severiz. Çünkü Türkiye TÜRK devletidir. Ulu önder Atatürk bile ne demiştir: Türkiye Türklerindir.

KAYNAK: http://ajansbg.blogspot.com/2013/03/balgoc-hohun-yanndayz.html
Başlık: Türkçe eğitimi çağrısı
Gönderen: Atsızcı Türk - 10 Nisan 2013
BAF'tan ana dili Türkçe eğitimi çağrısı

(http://2.bp.blogspot.com/-9n5bLcjyUaM/UUqyf4j3LuI/AAAAAAAAUyA/Uw57I0pedD8/s200/000.jpg)

Bulgaristan Adalet Federasyonu (BAF) Başkanı Sezgin Mümin, Bulgaristan Türklerine ana dili Türkçe eğitimiyle ilgili en yakın okullara dilekçe verin çağrısında bulundu. Sezgin Mümin'in çağrısı:

Sayın Soydaşlar,
Sayın Ana Babalar,
Sayın Ninelerle Dedeler,
Türk Kardeşlerimiz,

Sizleri ana dilinin okutulması ile ilgili beldenizdeki en yakın okullara dilekçe vermeye çağrıyorum, süreniz 18 Mayıs 2013 tarihine
kadar.
Dilin millet belirtisi olduğunun kesinlikle bilincindeyiz. Dil, toplumda insanların birliğini belirler. Biz Bulgaristan Türkleri, ana dilimizin unutulmasına izin verdiğimizde etnik olarak silinmeye varacaktır.
Sivil toplum kurulumuzun sizlerle birlikte eğitim sisteminde ana dilimizin de yer alması fikrinin ortaya konması için gösterdiği ortak çabaların sonuç vereceği kanaatindeyiz.
Şu an sivil toplum kuruluşları ve Türk kökenli Bulgaristan vatandaşlarının desteğiyle "Ana Dilinin Zorunlu Ders Olarak Okutulması" adlı ulusal kampanya düzenliyoruz. Sizin de bu kampanyaya desteğinizi bekliyoruz.

Aydın Osman | AJANS BG

1. yorum:
Evet bu konuyu yeni öğrendim,Köyümüzde Türkçe öğretmeni olmadığı için eğitim verilmiyor,ancak yaptığım araştırmalar sonucunda Türk aileleri konuya duyarlı değil ve öğrencilerin talebi olmadığını gördüm.Şahsen kendi köyümüz için gelecekte Türk dilinin kaybolacağından endişe duymaktayım.Konuyla ilgili kampanyanın etkili olacağı inancını taşıyorum....

2. yorum:
Bu işler çağrı ile olmuyor arkadaşlar, bzim Türkçemizi 84-90-da politikacılar yasakladı. Bu politikacıar BKP addı altında toplantılarını kim bilmiyor, öyle ki, bu ancak ancak bir parti gücüyle gerçekleştirebilir se gerçekleştirebilir. Annelere, ninelere çağrı yapmakla ancak kendimizi aldatabiliriz. Saygılar!(Emel Balıkçi, "ALEV - kültür dergisi sahibi"

3. yorum:
Bir zamanlar Bulgarlaştırmak için ailelerin beyinlerini yıkamışlar, çocuklar ise daha az ders daha fazla oyun istiyor.

Türk dilinin, Türk milletinin kaderini beyni yıkanmış ailelerle çocukların eline bırakamayız.

4. yorum:
18 Mayısa kadar yeterince imza toplayamamış bile olsak yine de mücadelemizden vazgeçmeyiz. Sonuna kadar hakkımızı arayacağız!

Tanrı Türkü Korusun!

5. yorum:
1.yorumu yazan benim Nesrin Sipahi Kıratlı

6. yorum:
Evet,bu konuyu yeni öğrendim.Köyümüzde Türkçe öğretmeni olmadığı için eğitim verilmiyor,ancak yaptığım araştırmalar sonucunda;Türk aileleri konuya duyarlı değilve öğrencilerden de talep olmadığını gördüm.Şahsen ben,kendi köyümüz için gelecekte Türk dilinin kaybolacağından endişe duymaktayım.Konuyla ilgili kampanyanın etkili olacağı inancını taşımaktayım.....

7. yorum:
Bu konuyu Ocak 2013 te öğrendim,hatta Türk ailelerine de üzüntümü aktardım.Konuyla ilgili daha duyarlı olmalarını ,hepbirlikte ne yapabileceğimizi görüştüm.Yetkili merciilere aktarma noktasında ise BAF'ın çağrısı beni çok mutlu etti.Aileler duyarsız,öğrenciler isteksiz,eğitimin zorunlu olması sağlanmalıdır....

8. yorum:
Bence ingilizce ve almanca şu an bulgarca ve Türkçeden daha önemli ve Sezgin Mümün çağrı yaptığı için ilgilenmiyorum . Tipini beğenmiyorum.

9. yorum:
Zaten Türk milletinin başına ne geliyorsa senim gibi yabancı özentileri yüzünden geliyor.

Sezgin Mümin'in tipinden sana ne! Sen Türk kanı taşıyor musun, Türk milletini seviyor musun, Türk dilini, Türk kültürünü seviyor musun? Onu söyle bize!

Türklük için candan yürekten mücadele eden herkese açık kapımız! Tipi bizi ilgilendirmez!

Sütü bozuk yabancı özentilerine kapımız her zaman kapalı. Bizim için zihniyet önemli, tip görünüş değil.

İngilizleşmeye, Almanyaşmaya, Ruslaşmaya, Bulgarlaşmaya, Çinllileşmeye, Araplaşmaya çok meraklısınız. BİR TEK TÜRK OLAMADINIZ ZATEN!


10. yorum:
Çocuklar sanki Almancayla, İngilizceyle çok büyük kariyer yaptılar, büyük işler başardılar. Tek zararı Türkler kendi dilini doğru düzgün öğrenemiyor hepsi bu.

İngilizce okumakla bakan, devlet memuru oldukları filan da yok hani.

Sadece İngiliz Alman emperyalizmine bedava aptal gibi hizmet etmiş oluyor bu cahilce düşünceyle!

11. yorum:
Yorumları eshefle okudum,ne demek tipini beğenmiyorum bu nasıl bir yorumdur ?ingilizce almanca değil ki konumuz bizi,m özümüz...olan Türk dilimiz..dir..

12. yorum:
Emel Balıkçı Hanım,
Bu işleri siyasetçilere bırakmakla çözülmez. Öte yandan unutmayalım ki siyasetçiler de bizden oy alıyor. Bizden oy istiyorlarsa bizim istediğimizi yapacaklar.

Üstelik Türklüğün önemli davalarını halkın bilinçlenmesine ya da politikacıların alacağı kararlara bırakamayız.

Her Türk "Oyumu istiyorsan ana dilim Türkçe zorunlu olarak haftada en az 4 saat okutulmalı diyecek" kadar bilinçli olmalı.

Biz iradesiz karaktersiz köle miyiz ki hep birilerinin söylemesini, karar vermesini bekleyelim. Kendi aklımızdan bulup da yapamaz mıyız?

Sonuç vermese bile Sezgin Mümin'in çağrısını sonuna kadar destekliyorum. Ezikçe düşünmekle hiçbir yere varılmaz.

13. yorum:
Bu mücadeleyi sonuna kadar desteklemek gerek.

Mücadele etmek bugün bir adım atıp ertesi gün güzel sonuç almak değildir.

Mücadele şöyle bir şeydir: bugün bir adım atıyorsun, sonuç alamıyorsun, ertesi gün de tekrarlıyorsun, ama yine sonuç yok, buna rağmen inanıyorsun, sonuna kadar da vazgeçmeden mücadele ediyorsun. Başarma şansı sıfır da görğnse. İşte budur mücadele. Öyle kolay sonuç alacağını bilinen bir iş mücadele sayılmaz.

Sonuç alamama ihtimali yüksek de olsa yola devam etmektir mücadele.

14. yorum:
Türçenin haftada en zorunlu ders olarak okutulmasını destekliyor musunuz desteklemiyor musunuz? Onu söyleyin bana! Burda laf kalabalığı yapmayın!

15. yorum:
BAF, 2009'dan beri GERB hükümetine Bulgaristan Müslümanlarının Zorunlu Asimilȃsyonunu Kınayan Bildiri'sini kabul ettirmek için mücadele etti. Sonunda 2012 yılında kabule ettirdi. 2012'ye kadar kimse böyle bir şeyin olabileceğine inanmıyordu, ama vazgeçmeden inandı, mücadele etti, başardı.

Biz desteklemezsek, inanmazsak, korkarsak, başkasından beklersek nasıl haklarımızı savunabiliriz? Biri gelsin bunu açıklasın bana!

KAYNAK: http://ajansb.blogspot.com/2013/03/baftan-ana-dili-turkce-egitimi-cagrs.html
Başlık: Devlete 10 maddelik şart
Gönderen: Atsızcı Türk - 11 Nisan 2013
BAF'tan 10 maddelik şart

(http://1.bp.blogspot.com/-3bHuFLFcJpw/UVGQ5asgOcI/AAAAAAAAVCU/4SZH6mPYKvE/s1600/BAF-705564.jpg)

Bulgaristan Adalet Federasyonu (BAF) Başkanı Sezgin Mümin, Bulgaristan Türkleri ve diğer Müslüman azınlıkların 1989 öncesi yaşadığı zulümlerle diğer sorunlarını dile getiren taahhütname hazırladı. BAF, taahhütnamede Ulusal Azınlıkların Korunması Çerçeve Sözleşmesi'nin tam olarak ulgulanmadığını dile getirerek Bulgaristan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı, Başbakanı ve Millȋ Meclis Başkanı'na 10 maddelik şart koştu.

Taahhütnamenin orijinali:

BULGARİSTAN ADALET FEDERASYONU

T A A H H Ü T N A M E

Bizler, işbu taahhütname altına imzalarını atanlar, Bulgaristan Cumhuriyeti'nde totaliter rejim tarafından dayatılmış olan sözde "Yeniden uyanış süreci" kalıntılarının kesinlikle silinmesinden yana olduğumuzu ilan ediyoruz. Bizler, hukuki hakları savunmaya yönelik bir sivil toplum kuruluşu olan "Bulgaristan Adalet Federasyonu"nun bu doğrultudaki çabalarını kayıtsız şartsız destekliyoruz. Bulgaristan Müslümanlarının hakları ve özgürlüklerine tam olarak riayet edilmesinde ısrarlıyız. "Ulusal Azınlıkların Korunması Çerçeve Sözleşmesi"nin onaylanmasından 13 yıl sonra, sözleşmenin Bulgaristan
Cumhuriyeti'nde tam olarak uygulanmadığı bir gerçektir. Vatandaş konumumuzdan hareketle, Bulgaristan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı, Başbakanı, Ulusal Meclis Başkanı önünde, aşağıdaki 10 maddenin yerine getirilmesi için sesimize kulak vermeleri ve gerekeni yapmaları hususunda ısrar etmekteyiz:

1. Ulusal Meclis tarafından 11 Ocak 2012 tarihinde kabul edilmiş olan "Bulgaristan Müslümanlarının zorunlu asimilasyonunu kınayan Bildiri'ye uygun olarak, Bildirinin 3. maddesine (m.3) istinaden, yetkili olan kurumların SİAS dosyasından Esas No II-048/1999 davası ile ilgili sürece son vermelerini ve Bildirinin m. 3'ün yerine getirilmesi doğrultusunda etkin somut ve gerçekçi adımların atılması konusunda kesin ve açık bir biçimde ısrar etmekteyiz.

2. Bulgar makamlarının, sözde "Yeniden uyanış süreci" sırasında zorunlu olarak verilen ve dayatılan bütün Bulgar, Rus ve diğer dilden isimlerini GRAO sicillerinden silmelerinde ısrar etmekteyiz. Zorunlu olarak dayatılan bu isimlerin Bulgaristan Cumhuriyeti'nde Türk asıllı ve Müslüman Bulgar vatandaşlarının haysiyetlerini fevkalade kırdığını bilhassa açık ve net bir şekilde beyan etmekteyiz.

3. "Ulusal Azınlıkların Korunması Çerçeve Sözleşmesi"nin 6.'ıncı maddesi gereğince, "Bulgaristan Adalet Federasyonu"nun, Türk etnik kökenli olduklarını belirtmiş olan Bulgaristan vatandaşlarının en yoğun şekilde yaşadıkları bölgelerde radyo frekansları tahsisi taleplerinin yerine getirilmesi için ısrar etmekteyiz. Anadili Bulgarca olmayan Bulgaristan halkının bu kısmının, Bulgaristan'da demokratik değişikliklerin uygulandığı geçtiğimiz yirmi
yıl içinde, ana dillerinde eğitici, kültürel-bilgilendirici ve eğlendirici yayınlara yer veren ve bölgesel ve yerel sorunları öne çıkaran bölgesel radyo ve televizyon programlarından mahrum bırakılmış olduğu kanaatindeyiz.

4. Bulgaristan Cumhuriyeti'nin karma nüfuslu bölgelerinde, Türk kökenli Bulgaristan vatandaşları statüsüne sahip çocuklar için devlet eğitim kurumlarında zorunlu Türk Dili öğretilmesinin resmen yürürlüğe girmesinde ısrar etmekteyiz. Bulgar devlet kurumlarının, çeşitli alanların Türkçe de öğretilmesini sağlayacak "Balkan Üniversitesi" Yüksek okulunun kurulması ve faaliyete geçmesinin kabul edilmeri gerekliliği fikrine hazır olmaları
zamanının gelmiş olduğunda ısrarlıyız; ve bununla ilgili olarak bu hakkın Bulgaristan Cumhuriyeti tarafından onaylanmış "Ulusal Azınlıkların Korunması Çerçeve Sözleşmesi"nin 13.üncü maddesinde yer almış olduğunu hatırlatıyoruz.

5. Bulgaristan vatandaşlığını yenilemek istediklerinde güçlüklerle karşı karşıya gelen, 1950-1951 ve 1968-1978 dönemlerinde göçmenlik dalgası kapsamına giren kişilerin isteklerinin yerine getirilmesinde ısrar etmekteyiz. Todor Jivkov'un totaliter siyasi rejimi tarafından uygulanan temizleme
politikası aşama aşama uygulanmıştır ve bu Parlamento tarafından 11.01.2012 tarihinde kabul edilmiş olan "Bulgaristan Müslümanlarının zorunlu asimilasyonunu kınama bildirisi"nde resmen tanınmıştır.
-Birinci göçmenlik dalgası, 155 binden fazla kişinin zorunlu olarak kooperatiflere girme ve topraklarından yoksun edilmesi sonucunda 1950-1951 döneminde gerçekleştirilmiştir.
-1968-1978 dönemini kapsayan ikinci göçmenlik dalgası, zorunlu olarak ayrılmış, bölünmüş ailelerin bir araya getirilmesi amacı ile Bulgaristan ile Türkiye arasında imzalanmış olan insani anlaşma tarafından sağlanmıştır ve neticede 117 binden fazla kişi göç etmiştir.
En büyüğü olan 1989 göç dalgası, aslında sözde "Yeniden uyanış süreci" dir ve 360 binden fazla kişi göç ettirilmiştir.

6. Fikrimizce, Bulgaristan Cumhuriyeti'nin Türkiye Cumhuriyeti ile, vatanlarından zorunlu olarak kovulmaları dönemine kadar birikmiş olan sosyal sigorta primleri konusunda, Türk asıllı Bulgar vatandaşlarının sigorta primlerinin ve tazmin edilmesine yönelik ikili anlaşmanın imzalanması gerekmektedir. Kanımızca, halihazırdaki Hükümet bu doğrultuda asil bir hareketle, Parlamento tarafından resmen cani ve insanlık dışı olarak tanınmış olan Todor Jivkov'un totaliter siyasi rejimince yürütülen cani etnik temizlik politikasından resmen uzaklaşmış olduğunu gösterecektir.

7. Bulgaristan Cumhuriyeti'nde İslam Dini Başmüftülüğünün tüm vakıf emlaklarının yenilenmesi ve yasal Müftülüğe verilmesi amacı ile Devlet Arşivi'nde gerekli araştırmaların yapılmasını arzu etmekteyiz.

8. "Devlet Azınlıklar Ajansı"nın oluşturulmasının gerektiği görüşündeyiz. Bu ajansın kolları karma nüfuslu bütün bölgelerde ve belediyelerde yayılmalıdır. Yerinde faaliyet gösterecek olan bu yapılar, ülkenin en yoksul ve ekonomik açıdan gelişmemiş olan bu bölgelerinde Avrupa Fonlarının proje ve desteklerinin kullanılmasında yardımcı olmalıdır.

9. Kanaatimizce Bulgaristan Cumhuriyeti'nde "Ulusal Hafıza Kurumu"nun meydana getirilmesi gerekmektedir. Bu Kurum eski Devlet Güvenlik ve totaliter komünist rejiminin baskı organlarının diğer servislerinin cani faaliyetiyle bağlantılı bütün arşiv belgelerini korumalı, tahlil etmeli ve araştırmalıdır.

10. "Bulgaristan Adalet Federasyonu" tarafından Lahey Uluslararası Ceza Mahkemesinde açılan davayı destekliyoruz.

Aydın Osman | AJANS BG

YORUMLAR:

1. yorum:
Sayin BAF Baskanim Sezgin bey Afferim çok gúzel bir haber olmus sizler Bulgaristan cumhuriyetinden beklentimiz budur Arkadaslar ónce her hakkimizi istiyecegiz ve sonraa gerektiginde yolun sonu iste LHAHEYE Dogru olmalidir elinizle ve aklinizla muatab oluyorsunuz ne mutlu bizlere Sizi Túm BG Túrk ve Múslúmaanlar adina tebrig ederiz Sag olun Vaarolun Allah sizden raazi ola Yolunuz neseli ve açik olsun Hakkimizi 32 disimiz ve 20 tirnagimizla aramaliyiiz Ne demisleer Ariyan buur inleyeni ise ólúr´mu´s derler atalarimiz unutmiyalim arkadaslar seçim zamaani geldi bu halkin istegi Atlar çamurdayken çózúlúr Firsat iste bu Firsattir ucu kaçtiginda daha nice bes yil beklersiniz mesele budur bilene.Saygilar.

KAYNAK: http://ajansb.blogspot.com/2013/03/baf-bulgar-devletine-10-maddelik-sart.html
Başlık: Türklerin millȋ davasına sahip çıkmayana oy yok
Gönderen: Atsızcı Türk - 13 Nisan 2013
Sezgin Mümin: Türklerin millȋ davasına sahip çıkmayana oy yok

(http://2.bp.blogspot.com/-9n5bLcjyUaM/UUqyf4j3LuI/AAAAAAAAUyA/Uw57I0pedD8/s200/000.jpg)

Bulgaristan Adalet Federasyonu (BAF) Başkanı Sezgin Mümin, Bulgaristan'da genel seçimlere katılacak partilere çağrıda bulundu. BAF Başkanı, çağrısında siyasȋ partilere Türk ve diğer Müslüman azınlıkların sorunlarını çözmeyi şart koştu ve partileri Türklerin millȋ davalarına sahip çıkıp çıkmamalarına göre destekleyeceğini söyledi.
Sezgin Mümin "Bizim en büyük başarımız 11 Ocak 2012 tarihinde Meclis tarafından kabul edilen Bulgaristan Müslümanlarının Zorunlu Asimilȃsyonunu Kınayan Bildiri" dedi ve Bulgar devletinin, Bulgaristan Türklerinin kanayan yarasına duyarlı olduğunu gösterdiğini belirtti. Çağrıda şu sözlere de yer veriliyor: Önümüzdeki genel erken seçimlerle ilgili olarak örgütümüz, hangi partinin, Bulgaristan'daki Türk ve Müslümanların sorumluklarını nasıl üstlendiğini kamuoyuna açıklayacak.
Bulgaristan Adalet Federasyonu, Meclis'te kurulacak bir sonraki hükümette Bulgaristan'daki Türklerin sorunlarıyla en çok ilgilenen partiyi destekleyecek.

Aydın Osman | AJANS BG

KAYNAK: http://ajansbg.blogspot.com/2013/03/sezgin-mumin-turklerin-milli-davasna.html
Başlık: Çingenelere bombalı saldırıdan şüpheliler milletvekili adayı gösterildi
Gönderen: Atsızcı Türk - 17 Nisan 2013
VMRO, tutukluları milletvekili adayı gösterdi

(http://2.bp.blogspot.com/-LSBlfuceeSk/UVMG00sdzwI/AAAAAAAAVJY/8lx418pcJMI/s1600/Evroroma_partisine_saldiridan_tutuklananlar-731250.jpg)

Milliyetçi parti Makedon İç Devrimci Örgütü (VMRO), Sandanski'de
Evroroma partisine düzenlenen bombalı saldırıdan tutuklananları
milletvekili adayı gösterdi.
Bununla ilgili kararın Pazar günü toplanacak parti örgütü komisyonu
tarafından verilmesi bekleniyor. Bulgar medyasina konuşan VMRO Genel
Başkanı Yardımcısı Angel Cambazki, bu insanların, partisinin aday
listesine girmesi için her şeyi yapacağını söyledi. Cambazki,
suçlamaların şüphe uyandırdığını belirtti ve "Delil olsaydı şimdiye
kadar yargılanırlardı" dedi. Angel Cambazki, gençlerden sadece birini
tanıdığını, diğerlerinin de aileleriyle görüştüğünü belirtti.
Gençlerden biri henüz 21 yaşında olmadığı için adaylığını koyamayacak.
Diğerleri ise yargılanmadığı için geçici olarak dokunulmazlığa sahip
olabilecek.

SANDANSKİ'DEKİ BOMBALI SUİKAST OLAYI
29 Haziran 2012 tarihinde saat 15:17'de Blagoevgrad iline bağlı
Sandanski şehrinde Romanları temsil eden Evroroma partisinin ofisinin
önüne bombalı paket bırakıldı. Paket 59 yaşındaki parti üyesi Malin
İliev'in elinde patladı. İliev, 2 gün sonra hayatını kaybetti.
Patlamanın ardından 2 saat sonra Nikolay Yovev, Aleksandır Angov,
Stoyan Stavrev ve Vasil Georgiev göz altına alındı. Stoyan Stavrev 1
ay önce kefaletle serbest bırakıldı, diğerleri ise hȃlȃ gözaltında
tutuluyor.

Aydın Osman | AJANS BG

YORUMLAR:

1. yorum:
Romanları cezalandırdılar diye VMRO onları ödüllendiriyor bence.

2. yorum:
Bunlar mı milletvekili olacak
suikastçi mi değil mi bilemem
ama bunlarda hiç milletvekili tipi yok

3. yorum:
VMRO'da adam gibi adam yok ki zaten. Krasimir Donçev Karakaçanov DS ajanı. Genel Başkan Yardımcısı Angel Cambazki'nin de tipine bakın (bunların tipi zaten resimde belli)

https://www.google.bg/search?q=%D0%90%D0%BD%D0%B3%D0%B5%D0%BB+%D0%94%D0%B6%D0%B0%D0%BC%D0%B1%D0%B0%D0%B7%D0%BA%D0%B8&oe=utf-8&aq=t&rls=org.mozilla:bg:official&client=firefox-a&um=1&ie=UTF-8&hl=bg&tbm=isch&source=og&sa=N&tab=wi&ei=AEtTUb2CL8beObCrgZAN&biw=1138&bih=511&sei=BEtTUdWIL4e4O8aEgOgL

KAYNAK: http://ajansb.blogspot.com/2013/03/vmro-tutuklular-milletvekili-aday.html
Başlık: Türk milletine çağrı
Gönderen: Atsızcı Türk - 20 Nisan 2013
BAF'tan Türk milletine çağrı

(http://2.bp.blogspot.com/-mtmLUXBJKgI/UVRe1rd9pXI/AAAAAAAAVMg/I-O25Fba19E/s1600/BAF-798095.jpg)

Bulgaristan Adalet Federasyonu (BAF) Başkanı Sezgin Mümin, bugün Türk milleti ile göçmen derneklerinin başkanlarına 2013 erken genel seçimlerle ilgili çağrıda bulundu. Sezgin Mümin, Hak ve Özgürklükler Hareketi (HÖH), Hürriyet ve Şeref Halk Partisi (HŞHP) ve Ulusal Hak ve Özgürklükler Hareketi'ni (ÜHÖH) kastederek bu 3 partinin, Türklerin oyları için mücadele edeceğini söyleyerek Türk milletini dikkatli olmaya çağırdı. BAF Başkanı, Türkler ile diğer Müslüman azınlıkların 23 yıldır çözülmeyen sorunlarını çözmeye hazır her partiyle masaya oturmaya hazır olduğunu belirtti. Sezgin Mümin, çağrısını mektup halinde HÖH merkezine naklen ilettiğini, HŞHP ile ÜHÖH'e e-mail yoluyla gönderdiğini belirtti.
Mümin "Meclis'te tesil edilen Bulgaristan Vatandaşlarının Avrupa Kalkınması (GERB), Bulgar Sosyalist Partisi (BSP), Demokratik Güçler Birliği (SDS) ve Düzen, Yasa ve Adalet (RZS) gibi partilere naklen göndereceğim, Ataka ile Makedon İç Devrimci Örgütü (VMRO) gibi milliyetçi partilerin merkezlerini bilmediğimden ve Bulgaristan Millȋ Kurtuluş Cephesi'nin (NFSB) merkezi de Burgaz'da bulunduğu için o partilere e-mail ile göndereceğim" dedi.

Sezgin Mümin'in çağrı metni:

Sayın Bulgaristan Cumhuriyeti'nden Kovulmuş Soydaşlar,
Sayın Göçmen Dernekleri Başkanları,
Türk Kardeşlerim,

Önümüzdeki erken genel seçimlerle ilgili olarak bildirmek isterim ki, dün, önümüzdeki erken genel seçimlere katılacak siyasȋ partilerin kayıtlarının son tarihiydi; 71 parti kayıt yaptırdı. Aralarında özellikle sizin oylarınız için mücadele edecek üç parti var. Sizleri oy kullanırken dikkatli olup partilerin programlarıyla tanışmaya çağrıyorum, 23 yıldır Bulgaristan Türkleri ile Müslümanlarının çözülmeyen sorunlarını çözmeleri konusunu masaya yatırın. Sizleri bir kez daha kandırmalarına izin vermeyin. Sivil toplum örgütü olan Bulgaristan Adalet Federasyonu, 10 maddelik taahhütnamesinde taleplerini sundu ve hangi siyasȋ partinin programına ne derece uyacak ve hangi partinin bunu benimseyeceği görülecek.
Bulgaristan'daki Türklerle Müslümanların çıkarlarını savunacak her partiyi destekleyeceğimize dair anlaşma imzalamaya hazırız. Genel seçimlerde aktif olun, anayasal hakkınızı kullanın. Aktif olmanız, sivil duruşunuzun ve siyasȋ kültürünüzün belirtisi olacaktır.

Aydın Osman | AJANS BG

KAYNAK: http://ajansb.blogspot.com/2013/03/baftan-turk-milletine-cagr.html
Başlık: Ynt: Bulgaristan'da Türk gazetesi
Gönderen: daglargibi - 20 Nisan 2013
VMRO, Makedon milliyetciligimi yapiyor yoksa Bulgar miliyetciligimi ?
Başlık: Ynt: Bulgaristan'da Türk gazetesi
Gönderen: meralodem - 21 Nisan 2013
Bulgaristan'daki Türklerin Türkçe'yi unutacağına inanmıyorum çünkü artık devir değişti, biz bile Amerika'ya İngiltere'ye gitmeden ingilizce öğrenebiliyoruz, her akşam Türk televizyonu izleyen ailelerin Türkçeyi unutması biraz zor ve Türkçe işlerine yarayan bir dil. Ama şu var ki Bulgaristan Türklerine en azından DVD şeklinde basit bir Türk Tarihi dersi hazırlanıp hediye edilmeli. Yabancı forumlarda denk geldiğim Bulgaristan Türkleri kendilerine yapılan haksızlıkları savunurken ne yazık ki bulgarlara karşı genel olarak dedikleri şey şöyle '' Türkiye ermenilere soykırım yapabilir ama biz bulgaristan vatandaşıyız, bizi Türkiye ile kıyaslamayın ''. Daha Türkiye'de ermenilerin işledikleri suçlardan, neden göç ettirildiklerinden, göç ettirilmese Türk diye birşeyin kalmayacağından haberleri bile yok. Türk çocuklarına aşılanmış bir eziklik var ve her yerde kendimizi suçlu hissetme psikolojisine bırakılıyoruz.
Başlık: Ynt: Bulgaristan'da Türk gazetesi
Gönderen: Atsızcı Türk - 24 Nisan 2013
VMRO, Makedon milliyetciligimi yapiyor yoksa Bulgar miliyetciligimi ?
VMRO, Bulgar milliyetçiliği yapıyor. Zaten Bulgarlar, Makedonları da Bulgar sayıyor. Makedonya'yı da ikinci Bulgar devleti olarak görüyor, ama Makedonlar Bulgarları istemiyor. Kendilerini İskender'in torunu sayıyor.
Başlık: Ynt: Bulgaristan'da Türk gazetesi
Gönderen: Atsızcı Türk - 24 Nisan 2013
Bulgaristan'daki Türklerin Türkçe'yi unutacağına inanmıyorum çünkü artık devir değişti, biz bile Amerika'ya İngiltere'ye gitmeden ingilizce öğrenebiliyoruz, her akşam Türk televizyonu izleyen ailelerin Türkçeyi unutması biraz zor ve Türkçe işlerine yarayan bir dil. Ama şu var ki Bulgaristan Türklerine en azından DVD şeklinde basit bir Türk Tarihi dersi hazırlanıp hediye edilmeli. Yabancı forumlarda denk geldiğim Bulgaristan Türkleri kendilerine yapılan haksızlıkları savunurken ne yazık ki bulgarlara karşı genel olarak dedikleri şey şöyle '' Türkiye ermenilere soykırım yapabilir ama biz bulgaristan vatandaşıyız, bizi Türkiye ile kıyaslamayın ''. Daha Türkiye'de ermenilerin işledikleri suçlardan, neden göç ettirildiklerinden, göç ettirilmese Türk diye birşeyin kalmayacağından haberleri bile yok. Türk çocuklarına aşılanmış bir eziklik var ve her yerde kendimizi suçlu hissetme psikolojisine bırakılıyoruz.
Sevgili Irktaşım,
Kesinlikle haklısın! Bu yapacak irade yok ne yazık ki. En azından biz küçük videolarla bilgilendirmeye ve bilinçlendirmeye çalışırsak bir faydamız olur elbette.

TANRI TÜRKÜ KORUSUN!
Başlık: Ynt: Bulgaristan'da Türk gazetesi
Gönderen: daglargibi - 25 Nisan 2013
VMRO, Makedon milliyetciligimi yapiyor yoksa Bulgar miliyetciligimi ?
VMRO, Bulgar milliyetçiliği yapıyor. Zaten Bulgarlar, Makedonları da Bulgar sayıyor. Makedonya'yı da ikinci Bulgar devleti olarak görüyor, ama Makedonlar Bulgarları istemiyor. Kendilerini İskender'in torunu sayıyor.

Evet aslinda bugünkü Makedonya ile antik Mazedonya ayrimi yapmak tarihi gercege en yakin olanidir bu nedenle Iskender ne Slav makedonlarin nede yunanlilarin atasi olmasina imkan yok zaten Iskender Yunanistan'i bastan asagi istila etmis bir kumandandi. Bence de Makedon milleti aynen kürtler gibi yapmacik bir millettir, Tito döneminde onlara milliyet statüsü verildi amac Bulgar milliyetcilerinin Yugoslavya Makedonya'si üzerindeki emellerine set cekmekti sonrasi malum diger milletler gibi Makedonya'da 1992'de bagimsizligini ilan etti. Makedonya'nin bugünkü etnik yapisinin dörtte birini bati'daki arnavutlar olusmaktadir. Hülasa Makedon milliyetciligini ayakta tutan makedon milli suuru degil "Ortodos Slav" suurudur.
Başlık: Türkçe eğitimi çağrısı
Gönderen: Atsızcı Türk - 29 Nisan 2013
Sezgin Mümin, Bulgaristan Türklerine Türkçe eğitimi çağrısını yineledi

(http://1.bp.blogspot.com/-ueODG4HrGLo/UVsch1IYCwI/AAAAAAAAVX8/WjBjLlG0jKs/s1600/Sezgin_Mumin-774611.jpg)

Bulgaristan Adalet Federasyonu (BAF) Başkanı Sezgin Mümin, Bulgaristan Türklerine geçen haftaki ana dili Türkçe eğitimi çağrısını bugün yineledi ve imza kampanyasının son tarihinin 18 Mayıs 2013 olduğunu da hatırlattı.
Sezgin Mümin, her hafta çağrıda bulunacağını bildirdi ve “Erken genel seçimlere katılacak partiler, Bulgaristan’da yaşan Türk soylu vatandaşların oylarını istiyorsa ana dili Türkçe eğitimi kampanyasını desteklesin. Bu kampanyayı görmezlikten duymazlıktan gelen partiler ne yüzle aziz Türk milletinden oy isteyecek. Türk milleti istemiyoruz bile dese onlar teşvik etmeli” diye konuştu.
BAF’IN ÇAĞRI METNİ

Bulgaristan Adalet Federasyonu sivil toplum örgütü Başkanı Sezgin Mümin’in

ÇAĞRISI
[/b]

Sayın Soydaşlar,

Ana Babalar,

Nineler ile Dedeler,

Türk Kardeşlerim,

 

Çocuklerınızın ana dilini okumusa için en yakın okula dilekçe vermeniz gerektiğini, son tarihin 18 Mayıs 2013 olduğunu tekrar hatırlatırız.

Bazı yerlerde ana dili eğitimi için dilekçe vermekdeki zorluklarla ilgili ihbarlar aldık, biz bu konuda yardıma hazırız.

Bulgaristan Adalet Federasyonu sivil toplum örgütü, “Ana Dilinin Zorunlu Ders Olarak Okutulması” kampanyasını Ajans Bg’nin medya desteğiyle yansıtacak, okul müdürlerinin ana dili eğitimiyle ilgili dilekçeleri kabul etmeme durumunda size biz destekte bulunacağız.

 

Sayın Soydaşlar,

Ana Babalar,

Nineler ile Dedeler,

Türk Kardeşlerim,

 

Biz Bulgaristan’da yaşayan Türkler, dilimizin unutulmaması için, sonra da etnik olarak silinmemek için dilekçe verin.

Sivil toplum örgütümüzün ortak çabalarıyla hepimiz ana dilinin zorunlu ders olarak okutulması fikrini eğitim sistemine yansıtacağız, demokratik isteklerimizin devamı olacak ve hiç şüphesiz başarıya ulaşacağız.

Çocuklarımızın çoğunun okullarda ana dili eğitimi almalarını dileriz![/font]

Aydın Osman | AJANS BG

YORUMLAR:
1. yorum:
İşte Sezgin Mümin budur

http://www.ekovitrin.com/agustos-2012/uluslararasi-arenada-bulgaristana-ozur-dileten-cilgin-turk-sezgin-mumin-h29064.html

2. yorum:
Emegine Helal kardesim,ama HOH Bulgaristan'da Turk mu birakti?Turkiye'deki gocmenlerin bile oyle beyinlerine girip satin almislar ki utanmadan hala Bulgar isimlerinle duruyorlar.
Bulgaristan'da gormuyormusunuz heryerde Bulgarca konusmak komunizmadan daha kotu mecbur etmisler, ve isteyen de ana dilinde kimi isten kovulacagim diye kimi baskidan konusamiyor.Geri zekyalilardan kurtulmadan ve Bulgaristan ana yasisini degistirmeden haklarimiz ve bizler her zaman ezilecegiz
T

KAYNAK: http://ajansb.blogspot.com/2013/04/sezgin-mumin-bulgaristan-turklerine.html
Başlık: Türk milletine sahip çıkmayanlar
Gönderen: Atsızcı Türk - 02 Mayıs 2013
Sezgin Mümün: 'Türklere karşı uygulanan asimilasyonu kınayan deklarasyonu desteklemeyenleri görün'

(http://2.bp.blogspot.com/-GAm6FhHHjyA/UYIHnuup2vI/AAAAAAAAV58/mGi6X1xMe18/s1600/777.jpg)

Bulgaristan Adalet Federasyonu (BAF),  1989 öncesi Bulgaristan Türkleri ile diğer Müslüman azınlıklara yapılan zulümleri kınayan Bildiri’yi 11 Ocak 2012 tarihinde desteklemeyen Hak ve Özgürlükler Hareketi (HÖH) partisi milletvekillerinin listesini çıkardı.
BAF Başkanı Sezgin Mümün, oylarıyla Bulgaristan Müslümanlarının Zorunlu
Asimilȃsyonunu Kınayan Bildiri’yi desteklemeyen vekilleri “Türk milletine sahip çıkmayanlar” diye tanımladı.
 Listede eski HÖH lideri Ahmet Doğan, Hürriyet ve Şeref Halk Partisi (HŞHP) Genel Başkanı Kasim Dal ve HÖH milletvekillerinden Çetin Kazak ile Aliosman İmamov da yer alıyor.

Bildiriyi onaylamayan HÖH milletvekilleri:

    1. Ahmet Doğan
    2. Kasim Dal
    3. Günay Sefer
    4. Aliosman İmamov
    5. Mithat Metin
    6. Mithat Tabakov
    7. Ramadan Atalay
    8. Tuncay Naimov
    9. Çetin Kazak
  10. Hasan Hacihasan
  11. Nigȃr Cafer
  12. Delyan Peevski
  13. Kamen Kostadinov
  14. Yordan Tsonev
  15. Yanko Yankov
  16. Emil İvanov
  17. İskra Mihaylova

Aydın Osman | AJANS BG

KAYNAK: http://ajansbg.blogspot.com/2013/05/sezgin-mumun-turklere-kars-uygulanan.html

Bulgaristan Müslümanlarına Karşı Uygulanan Zorla Asimilasyon Sürecinin kınanmasına İlişkin Olarak Bulgar Ulusal Meclisinde Kabul Edilen Bildiri (11 Ocak 2012, Sofya)

Bulgaristan Müslümanlarına Karşı Uygulanan Zorla Asimilasyon Sürecinin kınanmasına İlişkin Olarak Bulgar Ulusal Meclisinde Kabul Edilen Bildiri (11 Ocak 2012, Sofya)

-Avrupa ve dünya düşüncesinin, insan ve azınlık hakları alanında uluslararası hukukun en yüksek kazanımlarına atıfta bulunarak,

-Avrupa İnsan Hakları Şartı ile Avrupa İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunmasına Dair Avrupa Sözleşmesi'ne atıfta bulunarak,

-Demokratik değişimin başlangıcından bu yana geçen 20 yıl boyunca Bulgar adalet sisteminin, Sözde "Soya Dönüş Süreci" de dahil, Bulgaristan Müslümanlarına karşı uygulanan zorla asimilasyon girişiminin suçlularının cezalandırılmamasından duyduğumuz üzüntüyü dile getirerek,

-Bu tür suçlar için zamanaşımı olamayacağına ilişkin kesin kanaatimizi ifade ederek,

Biz, 41. Ulusal Meclis'in milletvekilleri ilan ediyoruz;

1. Totaliter komünist rejimin, sözde "Soya Dönüş Süreci" de dahil olmak üzere, Bulgaristan Cumhuriyeti'nde yaşayan Müslüman azınlığa karşı uyguladığı asimilasyon politikasını şiddetle kınıyoruz.

2. 360.000'den fazla Türk kökenli Bulgar vatandaşının 1989 yılında ülkeden kovulmasını, totaliter rejim tarafından işlenen bir tür etnik temizlik olarak ilan ediyoruz.

3. Bulgar adaleti ve Bulgaristan Cumhuriyeti Başsavcısı'nı, sözde "Soya Dönüş Süreci" nin suçlularına karşı başlatılan davanın sonuçlandırılması için her türlü çabayı sarfetmeye çağırıyoruz. Bunun üzerinin zamanaşımı ile örtülmeye çalışılması, bu suçu gerçek suçlulardan tüm Bulgar halkı üzerine yıkmaktadır."


Bulgaristan Parlamentosu Komünist dönemde Türklere yönelik uygulanan asimilasyon kampanyasını kınayan bildiriyi 11 Ocak 2012 tarihli oturumunda kabul etti. Sözkonusu bildiri eski Başbakan ve Güçlü Bulgaristan İçin Demokratlar Partisi Lideri İvan Kostov tarafından Parlamento'ya sunulmuş olup, oylamaya katılan 115 Milletvekilinin 112'si tarafından desteklenmiştir. 3 Milletvekili ise çekimser oy kullanmıştır.

---------------------------------------------------------

Ние, народните представители от 41-ото Народно събрание,

- като се позоваваме на най-високите достижения на европейската и световната мисъл, на международното право в областта на правата на човека и малцинствата;

- като се позоваваме на Европейската харта за правата на човека и Конвенцията за защита правата на човека и основните свободи;

- като изразяваме огромното си съжаление за това, че от началото на демократичните промени, в продължение на 20 години, българската правосъдна система не съумя да накаже виновниците за опита за насилствена асимилация на българските мюсюлмани, в това число и за така наречения "Възродителен процес";

- като изразяваме категоричното си убеждение, че за подобни престъпления не може да има давност,

ЗАЯВЯВАМЕ:

1. Осъждаме категорично асимилационната политика на тоталитарния комунистически режим спрямо мюсюлманското малцинство в Република България, включително и така наречения "Възродителен процес".

2. Обявяваме прогонването на над 360 000 български граждани от турски произход през 1989 г. за форма на етническо прочистване, извършено от тоталитарния режим.

3. Призоваваме българското правосъдие и главния прокурор на Република България да направят необходимото за приключване на делото срещу виновниците за така наречения "Възродителен процес". Опитът той да се покрие с давност прехвърля вината от конкретните виновници върху целия български народ.

Декларацията е приета от 41-ото Народно събрание на 11 януари 2012 г. и е подпечатана с официалния печат на Народното събрание.

KAYNAK: http://bh-belge.blogspot.com/2012/01/bulgaristan-muslumanlarna-kars.html
Başlık: Türk milletine sahip çıkmayanlar
Gönderen: Atsızcı Türk - 02 Mayıs 2013
11 Ocak 2012 Bildiri'sini onaylamayanlar ya eski Bulgar Devlet İstihbarat (DS) ajanı ya da o ajanların tohumlarıdır.

Bildiriyi imzalamayanların soyları:

1. Ahmet Doğan - yarı çingene yarı Tatar Türkü (eski DS ajanı)
2. Kasim Dal - soyca Türk
3. Günay Sefer - soyca Türk
4. Aliosman İmamov - Pomak
5. Mithat Metin - çingene
6. Mithat Tabakov - soyca Türk (tam olarak emin değilim)
7. Ramadan Atalay - soyca Türk
8. Tuncay Naimov - soyca Türk
9. Çetin Kazak - soyca Türk
10. Hasan Hacihasan - soyca Türk
11.  Nigȃr Cafer - soyca Türk
12. Delyan Peevski - Bulgar
13.  Kamen Kostadinov - Bulgar
14.  Yordan Tsonev - Bulgar
15.  Yanko Yankov - Bulgar
16.  Emil İvanov - Bulgar
17.  İskra Mihaylova - Bulgar
Başlık: Türk milletine sahip çıkmayanlar
Gönderen: Atsızcı Türk - 02 Mayıs 2013
Bu arada hazır aklıma gelmişken söyleyeyim. Ramadan Atalay da eski DS ajanıdır.
Başlık: Türk milletine sahip çıkmayanlar
Gönderen: Atsızcı Türk - 02 Mayıs 2013
Bu arada unutmadan söyleyeyim, 15 numaralı Yanko Yankov da eski DS ajanıdır.

(http://new.sliven.net/res/news/62603/__________.________.jpg)
Başlık: Ynt: Türk milletine sahip çıkmayanlar
Gönderen: meralodem - 16 Mayıs 2013
Bu arada unutmadan söyleyeyim, 15 numaralı Yanko Yankov da eski DS ajanıdır.

(http://new.sliven.net/res/news/62603/__________.________.jpg)
Görsem Türk derim :D Çok hoşuma gidiyor bulgarlar Volga Tatarlarına kandaşım derken '' ama Tatarlar Türk ve Türk dili konuşuyorlar '' demek :kahkaha01:
Başlık: Ynt: Türk milletine sahip çıkmayanlar
Gönderen: meralodem - 16 Mayıs 2013
11 Ocak 2012 Bildiri'sini onaylamayanlar ya eski Bulgar Devlet İstihbarat (DS) ajanı ya da o ajanların tohumlarıdır.

Bildiriyi imzalamayanların soyları:

1. Ahmet Doğan - yarı çingene yarı Tatar Türkü (eski DS ajanı)
2. Kasim Dal - soyca Türk
3. Günay Sefer - soyca Türk
4. Aliosman İmamov - Pomak
5. Mithat Metin - çingene
6. Mithat Tabakov - soyca Türk (tam olarak emin değilim)
7. Ramadan Atalay - soyca Türk
8. Tuncay Naimov - soyca Türk
9. Çetin Kazak - soyca Türk
10. Hasan Hacihasan - soyca Türk
11.  Nigȃr Cafer - soyca Türk
12. Delyan Peevski - Bulgar
13.  Kamen Kostadinov - Bulgar
14.  Yordan Tsonev - Bulgar
15.  Yanko Yankov - Bulgar
16.  Emil İvanov - Bulgar
17.  İskra Mihaylova - Bulgar
HÖHten hiç onaylayan var mı? bir de içinde bulgar olan Türk partisi kusura bakmayın ama olamaz, bunlar mı 89 olaylarını savunacak??!!
Başlık: Ynt: Bulgaristan'da Türk gazetesi
Gönderen: meralodem - 16 Mayıs 2013
Bulgaristan zayıf bir ülke, yok olan köyler var, nüfusları ( nüfus ve vücut kelimelerinden de nefret ediyorum >:( )düşüyorken Türk ve çingene nufüsü artıyor, avrupaya açılan kapımız ( evet ekonomik olarak avrupa bizim için önemli ) ama sürekli pislik yapıyorlar, Türkiye neden bulgaristana sert çıkış yapmıyor anlamıyorum, çok ciddi biçimde bulgaristanı ele geçirmeliyiz çünkü hiç bir zaman sakin bir komşumuz olmayacaklar ve önemli bir konu daha var, yunanistan sözde göçmen sorunu için Türkiye sınırına tel çekti, gözetleme yapıyorlar ve asker yığdılar, bulgarlar da hesapta toprağa tarıma zarar veren sürüngen böcekler var diye hem avrupadan para alarak sınır çekiyorlar veya çektiler ve bunun için Türkiye'ye de teklifte bulundular, biz bunun ne demek olduğunu şu an pek anlamıyoruz ama stratejistler bu durumdan rahatsızlar ve bulgarlar yine Türklere saldırırlarsa hiç onlardan haberimiz bile olamayacak, zaten çoğu zamanında ona buna para yedirerek sınırdan Türkiye'ye kaçmış. Dış politikada ne yazık ki hala uykudayız ama bölgede Türkiye gibi orjinal hiç bir ülke yok, en büyük tehdit iranda bile 30 milyon Türk kökeninin bilincinde insan var.
Başlık: Ynt: Bulgaristan'da Türk gazetesi
Gönderen: daglargibi - 16 Mayıs 2013
Bulgaristan zayıf bir ülke, yok olan köyler var, nüfusları ( nüfus ve vücut kelimelerinden de nefret ediyorum >:( )düşüyorken Türk ve çingene nufüsü artıyor, avrupaya açılan kapımız ( evet ekonomik olarak avrupa bizim için önemli ) ama sürekli pislik yapıyorlar, Türkiye neden bulgaristana sert çıkış yapmıyor anlamıyorum, çok ciddi biçimde bulgaristanı ele geçirmeliyiz çünkü hiç bir zaman sakin bir komşumuz olmayacaklar ve önemli bir konu daha var, yunanistan sözde göçmen sorunu için Türkiye sınırına tel çekti, gözetleme yapıyorlar ve asker yığdılar, bulgarlar da hesapta toprağa tarıma zarar veren sürüngen böcekler var diye hem avrupadan para alarak sınır çekiyorlar veya çektiler ve bunun için Türkiye'ye de teklifte bulundular, biz bunun ne demek olduğunu şu an pek anlamıyoruz ama stratejistler bu durumdan rahatsızlar ve bulgarlar yine Türklere saldırırlarsa hiç onlardan haberimiz bile olamayacak, zaten çoğu zamanında ona buna para yedirerek sınırdan Türkiye'ye kaçmış. Dış politikada ne yazık ki hala uykudayız ama bölgede Türkiye gibi orjinal hiç bir ülke yok, en büyük tehdit iranda bile 30 milyon Türk kökeninin bilincinde insan var.

Türkiye biraz tuhaf bir politika izliyor ama Balkanlar da Bulgaristan devletini müttefik olarak görüyor. Özellikle Jivkov rejiminin ve komunizmin cökmesi sonrasi Bulgaristanla ittifaki gelistirme pesindeydi, sonra bilindigi gibi Bulgaristan AB'ye üye olduktan sonra bu sekteye ugradi. Türkiye bir ara yörede gelisen Sirbistan-Yunanistan-Rusya ortodoks ittifakina karsi Türkiye-Bulgaristan-Makedonya-Arnavutluk-Bosna Hersek ittifaki ile ( Bulgarlar ortodoks olmasina ragmen tarihteki Bulgar-Yunan düsmanligi Türk-Rus düsmanligindan daha siddetlidir 1018'de Bulgar devletini yikan 2. Basillios'un lakabi Bulgar öldürendir ) Balkanlar da söz sahibi olmayi denemisti. Bulgaristan'in AB'ye girmesiyle simdilik bu politika cöküntüye girdi. Benim sahsi fikrimce tarihte Türklere zulmeden milletlerin icinde yunanlilardan bile daha siddetli zulmü bulgarlar bize reva görmüstür. Ilk Bulgar devleti kuruldugunda nüfusun 45% i Türklerden olusuyordu, Balkan harbinde Balkan Türklerine zulmün en agirini reva görmüsler hatta Balkanlar'daki Türk nüfusun silinmesinde en bas rolu oynamislardir. Jivkov döneminde Türk azinliga yapilanlar herkesin malumu bugün bile sinemasi ile tiyatrosu ve edebiyati ile Türk düsmanligi konusunda en cok eseri bulgarlar vermektedir.
Başlık: Ynt: Bulgaristan'da Türk gazetesi
Gönderen: meralodem - 16 Mayıs 2013
Türkiye biraz tuhaf bir politika izliyor ama Balkanlar da Bulgaristan devletini müttefik olarak görüyor. Özellikle Jivkov rejiminin ve komunizmin cökmesi sonrasi Bulgaristanla ittifaki gelistirme pesindeydi, sonra bilindigi gibi Bulgaristan AB'ye üye olduktan sonra bu sekteye ugradi. Türkiye bir ara yörede gelisen Sirbistan-Yunanistan-Rusya ortodoks ittifakina karsi Türkiye-Bulgaristan-Makedonya-Arnavutluk-Bosna Hersek ittifaki ile ( Bulgarlar ortodoks olmasina ragmen tarihteki Bulgar-Yunan düsmanligi Türk-Rus düsmanligindan daha siddetlidir 1018'de Bulgar devletini yikan 2. Basillios'un lakabi Bulgar öldürendir ) Balkanlar da söz sahibi olmayi denemisti. Bulgaristan'in AB'ye girmesiyle simdilik bu politika cöküntüye girdi. Benim sahsi fikrimce tarihte Türklere zulmeden milletlerin icinde yunanlilardan bile daha siddetli zulmü bulgarlar bize reva görmüstür. Ilk Bulgar devleti kuruldugunda nüfusun 45% i Türklerden olusuyordu, Balkan harbinde Balkan Türklerine zulmün en agirini reva görmüsler hatta Balkanlar'daki Türk nüfusun silinmesinde en bas rolu oynamislardir. Jivkov döneminde Türk azinliga yapilanlar herkesin malumu bugün bile sinemasi ile tiyatrosu ve edebiyati ile Türk düsmanligi konusunda en cok eseri bulgarlar vermektedir.

Rusya bulgarların abileri, bulgaristan ile bir blok oluşturulacağını düşünmüyorum
Bulgarlarla yunanların arası o kadar da kötü değil, bulgar milliyetçiliği sonradan oluşturulmuştur, hatta bir ara kendilerini yunan bile sanıyorlarmış, İlber Ortaylı'dan duymuştum bunu da
Bulgaristandaki Türkleri çok desteklemeli, sert bir şekilde uyarmalı, nüfuslarını artırmalı ve bulgarların olumsuz bir hareketinde orası işgal edilmeli ki balkanlardan avrupaya doğru bir koridor açılsın
Başlık: Dilimizi unutursak etnik olarak siliniriz
Gönderen: Atsızcı Türk - 20 Mayıs 2013
Sezgin Mümin: Biz Bulgaristan Türkleri dilimizi unutursak etnik olarak silineceğiz

(http://4.bp.blogspot.com/-4BOhhK3QDck/UZnDU_ghpuI/AAAAAAAAWXk/LKfQwNmrGg4/s1600/Sezgin_Mumin-774611-707085.jpg)



Bulgaristan Adalet Federasyonu (BAF) Başkanı Sezgin Mümin, bugün Bulgaristan Türklerine “Ana Dili Zorunlu Ders Olarak Okutulsun” kampanyası ile ilgili açık mektup yazdı.

Sezgin Mümin, mektubunda ana dili Türkçenin okutulması için en yakın okullara dilekçe verme süresinin 18 Mayısta sona sona erdiğinin altını çizdi ve erken seçim heyecanıyla kampanyanın geçiştirildiğini ifade etti.

 

Mektubun orijinal metni:

Bulgaristan Adalet Federasyonu sivil toplum kuruluşu Başkanı Sezgin Mümin'in

 

MEKTUBU

Sofya

 

Sayın Soydaşlar,
Ana Babalar,
Nineler ile Dedeler,
Türk Kardeşlerim,

Çocuklarınızın ana dili eğitimi alması için en yakın okula dilekçe verme süresi 18 Mayıs 2013 tarihinde doldu.
Erken genel seçim süresince esas borcumuzu, yani çocuklarımıza ana dili eğitimi vermemiz konusunu unutur gibi olduk.
Dilin millet belirtisi olarak önemli rolünün kesinlikle bilincindeyiz. Dil, bu toplumun insanlarının birliğini vurgulayıcı unsur olarak bilinir. Biz Bulgaristan Türkleri dilimizin unutulmasına izin verirsek bu iş etnik olarak silinmeye kadar varır.
Türk kökenli Bulgaristan vatandaşlarının çıkarlarını temsil ettiğini iddia eden HÖH ile “Kasim’in partisi” olarak bilinen partilerin programlarında ana dilinin zorunlu ders olarak okutulması, geleneklerimizi göreneklerimizi Türkçe eğitim alarak etnik kimliğimizi koruma koşulu yoktu.
Seçimler dönemsel olarak dört yılda bir düzenlenir, ancak dil, bir toplumun insanlarını birleştirendir, mensubiyet duygusu verir.
Gerekirse ilk ders gününü boykot edip yeni seçilen milletvekillerini Eğitim Kanunu’nda değişikliğe gitmeye zorlayacağız.
Bulgaristan Adalet Federasyonu, herkesi eğitim sisteminde ana dilinin zorunlu ders olarak okutulmasını desteklemeye çağırıyor.
Susarak bizi boş vaatlerle kandıranlara oy vermeyi sürdürmeyelim, ana dilimizi yazmayı konuşmayı unutarak etnik olarak silindiğimizi gören yok.
Nelerin önemli olup olmadığını durup düşünün! Bu yirmi üç yılın hesabını kimden soracağız, güvenip oylarımızı verdiğimiz kişilerden mi, yoksa kendimizden mi![/font]

Aydın Osman | AJANS BG
Başlık: BAF'tan komünist savcıya ödül verilmesine tepki
Gönderen: Atsızcı Türk - 21 Mayıs 2013
BAF'tan komünist savcıya ödül verilmesine tepki

(http://4.bp.blogspot.com/-4BOhhK3QDck/UZnDU_ghpuI/AAAAAAAAWXk/LKfQwNmrGg4/s320/Sezgin_Mumin-774611-707085.jpg)

Yüzlerce Bulgaristan Türkünü hapislere gönderen komünist dönemin savcısı Vasil Mrıçkov'a ödül verilmek istenmesine sivil toplum kuruluşları tepki gösterdi.
Bulgaristan Adalet Federasyonu (BAF) Başkanı Sezgin Mümin, Cumhurbaşkanı Rosen Plevneliev’e mektup yazarak sözkonusu savcının ödül verilmemesini istedi. Mektubun bir kopyasını Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri Nils Muižnieks'e de gönderen BAF Başkanı Mümin, Mrıçkov’un 1987-1989 yılları arası başsavcı görevinde bulunduğunu ve Türklere karşı uygulanan asimilasyon döneminde bizzat binlerce vatandaşın hapse atılmasında imzası olduğunu vurguladı.
Mümin, Mrıçkov’un aldığı kararlarla adlarını değiştirmek istemeyenlerin komünist rejimin kamplarına sürüldüğünü hatırlatarak ödül almasına karşı çıktı.

...
Sayın Cumhurbaşkanı,

24 Çasa gazetesinin 19 Mayıs 2013 tarihli 135. sayısındaki “Prof. Vasil Mrıçkov’a yine madalya veriyorlar” başlıklı yazısını görünce Türk kökenli Bulgaristan vatandaşlarının sorunlarıyla ilgilenen sivil toplum kuruluşu Bulgaristan Adalet Federasyonu Başkanı sıfatıyla sizlere başvurmaya ve Vasil Mrıçkov’un St. St. Kiril ve Metodiy madalyasıyla ödüllendirilmesine kesin itirazımızla memnuniyetsizliğimizi dile getirmeye karar verdim.
Vasil Mrıçkov, 1987-1989 yılları döneminde başsavcıydı; en zorlu sözde Soya Dönüş Süreci döneminde doğrudan yer aldı, aldığı kararlarla binlerce vatandaş doğum adlarını değiştirmek istemediği için hapse atıldı ve totaliter rejimin kamplarına sürüldü.
Bulgaristan Adalet Federasyonu’nun girişimiyle 11 Ocak 2012 tarihinde Bulgaristan Müslümanlarının Zorunlu Asimilȃsyonunu Kınayan Bildiri’yi Meclis’inin tanıdığı Avrupa Birliği üyesi demokratik bir devlet, başsavcı olarak binlerce vatandaşın hak ve özgürlüklerine karşı meslekȋ faaliyetleriyle suç işlemiş, ahlȃk seviyesi düşük birine özel katkılardan dolayı madalya veremez.
 Mrıçkov’u ödüllendirdiğinizde diktatör Jivkov’un totaliter rejimini geri getirmiş olup zülme maruz kalmış vatandaşlarla onların ailelerinin şiddetli sert tepkilerine yol açacaksınız.
Bu utanç verici girişimi iptal etmenizi ve milleti birleştirmekle yükümlü olan Cumhurbaşkanlığını bir kurum olarak Bulgaristan’daki Türk kökenlilere karşı işlenen tarihi suç faaliyetlerine alet etmemenizi istirham ederim.
...

Aydın Osman  | AJANS BG

KAYNAK: http://ajansbg.blogspot.com/2013/05/baftan-komunist-savcya-odul-verilmesine.html
Başlık: Esad rejimi yanlıları ve Ermeniler Türkiye aleyhine protesto düzenledi
Gönderen: Atsızcı Türk - 21 Mayıs 2013
VMRO, Esad rejimi yanlıları ve Ermeniler Türkiye aleyhine protesto düzenledi
20 Mayıs 2013 Pazartesi

(http://1.bp.blogspot.com/-M023xQzWIRU/UZlKHJAaQzI/AAAAAAAAWXA/4MIDQ0kuzyY/s1600/ttt.jpg)

Başkent Sofya’da Suriye’deki Beşar Esad rejimini desteklemek amacıyla aşırı sağ VMRO partisi, bir grup Suriyeli ve Ermeni Türkiye aleyhine gösteri düzenledi.
‘Türk İslam Politikasına Karşı’ adını taşıyan gösteriye Hak ve Özgürlükler Hareketi Partisi (HÖH) Pazarcık milltevekili Delian Peevski’nin sahibi olduğu TV7 televizyonu destek verdi.

Graf İgnatiev Caddesi’nden yürüyüşe başlayan gösterici grup, Türk Büyükelçiliği’nin bulunduğu Vasil Levski Caddesi üzerinden yürümeye devam etti. Gösteriye katılan Suriyeliler, Türkiye aleyhine sloganlar atarken, Ermeniler ise sözde soykırımın tanınmasını istedi.

Gösteriyi yakından destekleyen Tv7'nin Genel Yayın Yönetmeni Nikolay Barekov, GERB partisi lideri Boyko Borisov'a ağır eleştiriler yöneltti. Barekov,  'Boyko Borisov, Türk hükümetine karşı 1990 yılından bu yana 'indirilmiş donlar' siyaseti yürüten tek başbakandır' dedi.

KAYNAK: http://ajansbg.blogspot.com/2013/05/vmro-esad-rejimi-yaynllar-ve-ermeniler.html
Başlık: Ynt: Bulgaristan'da Türk gazetesi
Gönderen: daglargibi - 21 Mayıs 2013
Esad kalsa ne olur isyancilar iktidari eline alsa ne olur bizim icin hicbir faydasi yok fakat Türk devletinin adeta isyancilarin hamisi rolüne soyunmasi sonrasi artik bundan sonra Esad kalirsa Türkiye-Suriye arasinda dostluga dayali bir iliski bunca olandan sonra mümkün degildir. Türkiye'nin bölgede rahat nefes almasi icin bu saat'ten sonra Esad'in gitmesinden baska bir cözüm göremiyorum. Sunu da hatirlatmakta fayda var Türkiye'de cok sayida Nusayri kökenli arap yasamaktadir, bunlarin da Türkiye'ye baglilik besledigini sanmiyorum eger iktidar kendini dengeleyemezse icimizdeki nusayriler bir sorun teskil edebilir en azindan Suriye'den gelen mültecilerle bizim topraklarimizda bir Sunni-Nusayri arap catismasi yasanabilir. Yani iktidar Osmanli rolü oynayacagim derken adeta memleketi atesin icine atmaktadir.
Başlık: BAF, Bulgaristan Türklerinin sorunlarının masaya yatırılmasını talep etti
Gönderen: Atsızcı Türk - 23 Mayıs 2013
BAF, Bulgaristan Türklerinin sorunlarının masaya yatırılmasını talep etti

(http://4.bp.blogspot.com/-Y3lDwJAEc20/UZ5Mzx1g2AI/AAAAAAAAWdA/0feM3vzomb4/s1600/Sezgin%2BMumin-746897.jpg)

Sivil toplum kuruluşu Bulgaristan Adalet Federasyonu (BAF) Başkanı Sezgin Mümin, Hak ve Özgürlükler Hareketi (HÖH) partisi Genel Başkanı Lütvi Mestan'a yazdığı mektupta kurulacak hükümeti Bulgaristan Türklerinin sorunlarını çözmesi halinde desteklemesini söyledi. Mektubun kopyaları da Meclis'te temsil edilen Bulgaristan Vatandaşları Avrupa Kalkınması (GERB) partisi, Bulgar Sosyalist Partisi (BSP) ve Ataka partisine gönderildi.

Sezgin Mümin, 11 Ocak Bildirisi'ni Meclis'e sunan GERB'e; özellikle de Güçlü Bulgaristan Demokratları (DSB) partisi Genel Başkanı İvan Kostov'a teşekkür etti.

Mektubun metni:

Bulgaristan Adalet Federasyonu Başkanı Sezgin Mümin'in

HÖH partisi Genel Başkanı

Lütvi Mestan'a


MEKTUBU

 

bir kopyası GERB partisi
 Genel Başkanı Boyko Borisov'a

bir kopyası BSP
Genel Başkanı Sergey Stanişev'e

bir kopyası Ataka partisi
Genel Başkanı Volen Siderov'a

Sayın Genel Başkan,

Türk kökenli Bulgaristan vatandaşlarının sorunları ile ilgilenen sivil toplum kuruluşu Bulgaristan Adalet Federasyonu olarak hem tartışmalı olduğu hem de hayatȋ önem taşıdığı için şu ana kadar kimsenin ilgilenmediği birkaç sorunu acilen çözmenizi öneririm. Umarım HÖH yürüteceği siyasetle Oreşarski hükümetine destek verirken açıkça kendi duruşunu sergileyip aşağıda sıraladığımız talepleri sunar:

Bir:

11 Ocak 2012 tarihinde Meclis'çe onaylanan Bulgaristan Müslümanlarının Zorunlu Asimilȃsyonunu Kınayan Bildiri'nin 3. maddesine dayanarak bununla ilgili yetkili kurumların Sofya Askerȋ İl Savcılığı'nın (SVOP) listesindeki II – 048 No'lu 1999 yılı tarihli Bulgaristan Cumhuriyeti ve Avrupa hukuku ve Uluslararası hukuk ilkeleri ve normlarına tamamen aykırı Dava'nın işlemlerinin sonuçlandırılmasını talep ediyoruz. Dava artık yirmi yıldan fazla zamandır soruşturuluyor (!). Bütün bunlar, madurların hakları üzerinde son derece olumsuz etki yapmakta, bu da etkili yargıdan kaçınıldığına işaret ediyor.

İki:

Bulgar yetkililerin, Vatandaş Kaydı ve İdarȋ Hizmet (GRAO) Müdürlüğü'nün kütüklerinden zorla verilen ve sözde Soya Dönüş Süreci döneminde dayatılan bütün Bulgar, Rus adlarını ya da diğer adları silmesini talep ediyoruz.

Zorla dayatılan isimlerin, Türk kökenli Bulgaristan vatandaşları ile Bulgaristan Cumhuriyeti Müslümanlarını şiddetli aşağladığı görüşündeyiz.

Üç:

Bulgaristan Cumhuriyeti'nin karma bölgelerindeki devlet ve belediye okullarında Türk kökenli Bulgaristan vatandaşı statüsüne sahip çocukların Türkçeyi zorunlu ders olarak okumasının resmȋ olarak yürürlüğe girmesini talep ediyoruz.

GERB partisi de olmak üzere, Güçlü Bulgaristan Demokratları (DSB) partisine teşekkürlerimi sunarım; özellikle de Meclis'in 41. hükümetine Bulgaristan Müslümanlarının Zorunlu Asimilȃsyonunu Kınayan Bildiri'yi sunan Kostov'a teşekkürlerimi sunmayı boynumun borcu bilirim, çünkü onların oyları olmadan bu Bildiri onaylanmazdı. Bu Bildiri'yi desteklemeyen on yedi HÖH milletvekilinin çoğu 42. hükümetin de milletvekili. Bildiri'yi BSP'li milletvekillerinden yalnızca üçü onayladı.

Sivil toplum kuruluşu Bulgaristan Adalet Federasyonu olarak birilerine cellȃt, diğerlerine kurban rolü biçilen geçmişteki tarihȋ olayları değerlendirmeyen partiler arasında Bulgaristan adına koalisyon olamayacağı görüşündeyiz.

Meclis'te temsil edilen HÖH partisine hayat hakkı tanımayan bir parti de bunlara ilȃve edilebilir.

Bildiri'ye verilen destek, Bulgaristan'daki etnik Türk grubunun sorunlarına duyarlılığının açık belirtisidir; açık ya da örtülü değişik koalisyonlara girmeden önce yüksek ahlȃk ve etiğinize sığınırım; çünkü sizlere oylarını veren seçmenlerin talepleri göz ardı edilirse oylarını kullananlar da bu konulardaki duyarlılığını göstereceklerdir.[/font]

Aydın Osman | AJANS BG
Başlık: Ynt: Bulgaristan'da Türk gazetesi
Gönderen: YALNIZKURTKARAGÜLLE - 26 Mayıs 2013
BAF, STK'ları imza kampanyasına davet etti

Bulgaristan Adalet Federasyonu (BAF) Başkanı Sezgin Mümin, Bulgaristan Türkleri ile diğer Müslüman azınlıkların sorunlarını çözmek için imza kampanyası düzenlediğini ve bütün sivil toplum kuruluşlarını (STK) davet ettiğini belirtti. BAF Başkanı, Ajans Bg okurlarını, T Haber grubunun Facebook'taki takipçilerini ve Bulgaristan Türklerinin sorunlarına duyarlı herkesi imza kampanyasını desteklemeye çağırdığını bildirdi.


Sezgin Mümin, STK'ların 23 yıldır yaptığı çalışmalarla en büyük başarısının 11 Ocak 2012 tarihinde Mecliste oylanan Bildiri olduğunu vurgulayıp bu başarının da BAF'a ait olduğunun altını çizdi ve "23 yıl daha kaybetmek istemiyorsak bu kampanyayı canla başla desteklemeliyiz" dedi.

BAF, kendi çalışmaları ve Bulgaristan Türklerinin durumunu ele alan 10 maddelik taahhütname hazırladı.

BULGARCA (https://www.hunturk.net/forum/sistem.php?islem=yonlendir&url=aHR0cHM6Ly93b3JkLm9mZmljZS5saXZlLmNvbS93di9Xb3JkVmlldy5hc3B4P0ZCc3JjPWh0dHBzJTNBJTJGJTJGd3d3LmZhY2Vib29rLmNvbSUyRmRvd25sb2FkJTJGZmlsZV9wcmV2aWV3LnBocCUzRmlkJTNENTc4ODA0MDU1NDc1NDYzJTI2dGltZSUzRDEzNjk1MTgxMzclMjZtZXRhZGF0YSZhbXA7YWNjZXNzX3Rva2VuPTUwNjg4Njk4NyUzQUFWTGpIQmhvclQ2RVFhaVdvZG45d0lXR19jQ2dpU2xVOGQ4eTgzU1E0SU5UaGcmYW1wO3RpdGxlPVBvZHBpc2thLmRvYw==)

İNGİLİZCE (https://www.hunturk.net/forum/sistem.php?islem=yonlendir&url=aHR0cHM6Ly93b3JkLm9mZmljZS5saXZlLmNvbS93di9Xb3JkVmlldy5hc3B4P0ZCc3JjPWh0dHBzJTNBJTJGJTJGd3d3LmZhY2Vib29rLmNvbSUyRmRvd25sb2FkJTJGZmlsZV9wcmV2aWV3LnBocCUzRmlkJTNENDE4OTE3OTc0ODczMTEwJTI2dGltZSUzRDEzNjk1MTc5MDUlMjZtZXRhZGF0YSZhbXA7YWNjZXNzX3Rva2VuPTUwNjg4Njk4NyUzQUFWSXB0aG1VaUx6NWl0dXZTemJPbUxkSm1UNTVwbFNPQjdvbHlRZ1JSVWI1dlEmYW1wO3RpdGxlPVRyYW5zbGF0aW9uK2Zyb20rQnVsZ2FyaWFuLmRvYw==)

BULGARİSTAN ADALET FEDERASYONU

T A A H H Ü T N A M E

Bizler, işbu taahhütname altına imzalarını atanlar, Bulgaristan Cumhuriyeti’nde totaliter rejim tarafından dayatılmış olan sözde Soya Dönüş Süreci kalıntılarının kesinlikle silinmesinden yana olduğumuzu ilȃn ediyoruz.

Bizler, hukukȋ hakları savunmaya yönelik bir sivil toplum kuruluşu olan Bulgaristan Adalet Federasyonu’nun bu doğrultudaki çabalarını kayıtsız şartsız destekliyoruz.

Bulgaristan Müslümanlarının hakları ve özgürlüklerine tam olarak riayet edilmesinde ısrarlıyız. Ulusal Azınlıkların Korunması Çerçevesi Sözleşmesi’nin onaylanmasından 13 yıl geçmesine rağmen sözleşmenin Bulgaristan Cumhuriyeti’nde tam olarak uygulanmadığı bir gerçektir.

Vatandaş konumumuzdan hareketle, Bulgaristan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı, Başbakanı, Ulusal Meclis Başkanına, aşağıdaki 10 maddenin yerine getirilmesi için sesimize kulak vermeleri ve gerekeni yapmaları hususunda ısrar etmekteyiz:

1. Ulusal Meclis tarafından 11 Ocak 2012 tarihinde kabul edilmiş olan “Bulgaristan Müslümanlarının Zorunlu Asimilȃsyonunu Kınayan Bildiri’ye uygun olarak, Bildiri’nin 3. maddesine (m.3) istinaden, yetkili olan kurumların Sofya Askerȋ İl Savcılığı (SVOP) dosyasından Esas II-048/1999 No’lu dava ile ilgili sürece son vermelerini ve Bildirinin 3. maddesinin yerine getirilmesi doğrultusunda etkin somut ve gerçekçi adımların atılması konusunda kesin ve açık bir biçimde ısrar etmekteyiz.

2. Bulgar makamlarının, sözde Soya Dönüş Süreci sırasında zorunlu olarak dayatılan bütün Bulgar, Rus isimlerinin ve başka dilden isimlerin GRAO sicillerinden silmelerinde ısrar etmekteyiz.

Zorla dayatılan bu isimlerin Bulgaristan Cumhuriyeti’nde Türk asıllılar ve Müslüman Bulgar vatandaşların onurunu fevkalade incittiğini bilhassa açık ve net bir şekilde beyan etmekteyiz.

3. Ulusal Azınlıkların Korunması Çerçeve Sözleşmesi’nin 6. maddesi gereğince, Bulgaristan Adalet Federasyonu’nun, Türk etnik kökenli olduklarını belirtmiş olan Bulgaristan vatandaşlarının en yoğun yaşadığı bölgelerde radyo frekansları tahsisi taleplerinin yerine getirilmesinde ısrar etmekteyiz.

Ana dili Bulgarca olmayan Bulgaristan halkının bu kısmının, Bulgaristan’da demokratik değişikliklerin uygulandığı geçtiğimiz yirmi yıl içinde, ana dillerinde eğitici, kültürel-bilgilendirici ve eğlendirici yayınlara yer veren ve bölgesel ve yerel sorunları öne

çıkaran bölgesel radyo ve televizyon programlarından mahrum bırakılmış olduğu kanaatindeyiz.

4. Bulgaristan Cumhuriyeti’nin karma nüfuslu bölgelerinde, Türk kökenli Bulgaristan vatandaşları statüsüne sahip çocuklara devlet eğitim kurumlarında zorunlu Türk Dili öğretilmesinin resmen yürürlüğe girmesinde ısrar etmekteyiz.

Bulgar devlet kurumlarının, çeşitli alanların Türkçe de öğretilmesini sağlayacak Balkan Üniversitesi’nin kurulması ve faaliyete geçmesinin kabul edilmeri gerekliliği fikrine hazır olmaları zamanının gelmiş olduğunda ısrarlıyız; bununla ilgili olarak da bu hakkın Bulgaristan Cumhuriyeti tarafından onaylanmış Ulusal Azınlıkların Korunması Çerçeve Sözleşmesi’nin 13. maddesinde yer almış olduğunu hatırlatırız.

5. Bulgaristan vatandaşlığını yenilemek istediklerinde güçlüklerle karşılaşan, 1950-1951 ve 1968-1978 dönemlerinde göç dalgası kapsamına giren kişilerin isteklerinin yerine getirilmesinde ısrar etmekteyiz.

Todor Jivkov’un totaliter siyasi rejimi tarafından uygulanan temizleme politikası aşama aşama uygulanmıştır ve bu Parlamento tarafından 11 Ocak 2012 tarihinde kabul edilmiş olan Bulgaristan Müslümanlarının Zorunlu Asimilȃsyonunu Kınama Bildiri’sinde resmen tanınmıştır.

-İlk göç dalgası, 155 binden fazla kişinin zorunlu olarak kooperatiflere girme ve topraklarından yoksun edilmesi sonucunda 1950-1951 döneminde gerçekleştirilmiştir.

-1968-1978 dönemini kapsayan ikinci göç dalgası, zorunlu olarak ayrılmış, bölünmüş ailelerin bir araya getirilmesi amacı ile Bulgaristan ile Türkiye arasında imzalanmış olan insani anlaşma sağlanmıştır ve neticede 117 binden fazla kişi göç etmiştir.

En büyüğü olan 1989 göç dalgası, aslında sözde Soya Donüş Süreci’dir ve 360 binden fazla kişi göç ettirilmiştir.

6. Fikrimizce, Bulgaristan Cumhuriyeti’nin Türkiye Cumhuriyeti ile vatanlarından zorunlu olarak kovulmaları dönemine kadar birikmiş olan sosyal sigorta primleri konusunda, Türk asıllı Bulgaristan vatandaşlarının sigorta primlerinin tazmin edilmesine yönelik ikili anlaşmanın imzalanması gerekmektedir.

Kanımızca, halihazırdaki hükümet bu doğrultuda asil bir hareketle, Parlamento tarafından resmen cani ve insanlık dışı olarak tanınmış olan Todor Jivkov’un totaliter siyasi rejimince yürütülen cani etnik temizlik politikasından resmen uzaklaşmış olduğunu gösterecektir.

7. Bulgaristan Cumhuriyeti’nde İslam Dini Başmüftülüğü’nün tüm vakıf emlaklarının yenilenmesi ve yasal Müftülüğe verilmesi amacı ile Devlet Arşivi’nde gerekli araştırmaların yapılmasını arzu etmekteyiz.

8. Devlet Azınlıklar Ajansı’nın oluşturulmasının gerektiği görüşündeyiz. Bu ajansın kolları karma nüfuslu bütün bölgelerde ve belediyelerde yayılmalıdır.

Yerinde faaliyet gösterecek olan bu yapılar, ülkenin en yoksul ve ekonomik açıdan gelişmemiş olan bu bölgelerinde Avrupa Fonlarının proje ve desteklerinin kullanılmasında yardımcı olmalıdır.

9. Kanaatimizce Bulgaristan Cumhuriyeti’nde Ulusal Hafıza Kurumu’nun meydana getirilmesi gerekmektedir. Bu Kurum eski Devlet Güvenlik ve totaliter komünist rejimin

baskı organlarının diğer servislerinin cani faaliyetiyle bağlantılı bütün arşiv belgelerini korumalı, tahlil etmeli ve araştırmalıdır.

10. Bulgaristan Adalet Federasyonu tarafından Lahey Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde açılan davayı destekliyoruz.

“BAF” Başkanı Sezgin Mümün

tel.:0879260546, 0895331102, (04) e-mail: [email protected]

Organizasyon Sekreteri:

Remzi Hamdi, tel. 0889530964

t--haber (https://www.hunturk.net/forum/sistem.php?islem=yonlendir&url=aHR0cDovL3QtLWhhYmVyLmJsb2dzcG90LmNvbS8yMDEzLzA1L2JhZi1zdGtsYXItaW16YS1rYW1wYW55YXNuYS1kYXZldC1ldHRpLmh0bWw=)


TTK.
Başlık: Facebook'ta Türkçe karşıtı ve Türk düşmanı propaganda
Gönderen: Atsızcı Türk - 06 Haziran 2013
(http://2.bp.blogspot.com/-MrQtMXAqU54/Ua9b3TVNsmI/AAAAAAAAAQc/10x7xsAddYQ/s1600/601085_160747727430866_18253243_n.jpg)

(http://2.bp.blogspot.com/-EkiclbYGDHM/Ua85O6yP3QI/AAAAAAAAAP4/6FYfjc1Hp6g/s1600/601758_160898330749139_1915006595_n.jpg)

(http://2.bp.blogspot.com/-VTWJxsC9C44/Ua86Rw0qZpI/AAAAAAAAAQE/Xfwubmlztro/s1600/10090_160894140749558_1473359882_n.jpg)

(http://1.bp.blogspot.com/-rcZwlWcNP08/Ua85GXBelzI/AAAAAAAAAPw/fb7GkoiTpiw/s1600/945189_160284097477229_776421043_n.jpg)

Bir grup Bulgar gencinin 31 Mayısta Facebook'ta açtığı "Okulda Türkçeye hayır" adlı grubu 3 bin 538 kişi beğendi. Grupta "Türkçeye hayır! Bulgaristan Bulgarlarındır!", "Bu, dolaylı 'esarettir' (500 yıl acı ile çile). Bulgar okullarında Türkçeye HAYIR" türünden Türk düşmanı milliyetçi sloganlar atılıyor. Sayfada Türk düşmanlığı aşılayan birçok fotoğraf var.
Hak ve Ögürlükler Hareketi Genel Başkanı Lütvi Mestan'ın fotoğrafının üzerine kırmızı X çekilmiş fotoğrafın üst kısmında"Türkçe Türkiye'de! APTAL ŞEY! Burası Bulgaristan" yazısı var.
Sayfada Türklere söven yorumlar da var.
Bunun üzerine tepki olarak Bulgaristan Adalet Federasyonu (BAF) adına "Türkçeye EVET" grubu açıldı. BAF, Türklük ve insanlık adına herkesi Bulgaristan'daki Türkçe eğitimi desteklemeye çağırdı.

TÜRKÇE KARŞITI KAMPANYA NASIL BAŞLADI

HÖH'ten seçilen Gençlik ve Spor Bakanı Mariyana Georgieva'nın seçim öncesi 3 Mayısta Demir Baba Tekkesi'nde "Ben bir dil profesörü olarak çocuklarınız, okula giderken çantasında Bulgarca ders kitaplarının yanında ana dili dersi kitaplarını almalarını sağlamak için  Hak ve Özgürlükler Hareketi'nin yürüttüğü siyaseti destekleyeceğim"sözüne milliyetçi parti Ataka'nın Genel Başkanı Volen Siderov 29 Mayısta meclis kürsüsünden tepki gösterdi. Bunun üzerine HÖH Genel Başkanı Lütvi Mestan kürsüden "Bulgarca ders kitabının yanında ana dili dersi kitabını taşımakta ne gibi suç olabilir" cevabını verdi.

Onun ardından Pazar günü Eğitim Bakanlığı'nın sitesinde Türkçenin seçmeli zorunlu ders olarak okutulacağı bildirilinci tepkiler daha da arttı.

SKAT'IN TEPKİSİ

Skat televizyonunun milliyetçi partisi Bulgaristam Millȋ Kurtuluş Cephesi'nin (NFSB) Varna Koordinatötü Kostadin Kostadinov 90'lı yılların başında ana dilini160 bin öğrencinin okuduğunu, şu an ise10 bin civarı olduğunu vurguladı ve bu durumun HÖH'ü endişelendirdiğinin altını çizdi. Kostadinov, Türkçenin zorunlu ders olarak okutulmasıyla ilgili şu açıklamayı yaptı:

Bu durum ülkede ayrışma yaratıyor, farklılık duygusu, başka olma duygusu veriyor; çocuk daha birinci sınıftan itibaren kendisini diğerlerinden faklı bilecek. Farklı değiller.

Aydın Osman | T HABER

http://ajansbg.blogspot.com/2013/06/facebookta-turkce-karst-ve-turk-dusman.html

http://t--haber.blogspot.com/2013/06/facebookta-turkce-karst-ve-turk-dusman.html
Başlık: Türklüğünü seven "Türkçeye EVET" sayfasını desteklesin!
Gönderen: Atsızcı Türk - 06 Haziran 2013
Bulgaristan seçimlerin ardından hükümeti kurdu, hukumeti kurma sırasında Türkçenin zorunlu ders olarak okutulacağı gündeme getirildi. Bunun üzerine bütün Bulgarlar ayaklandı, tekrar Türk düşmanı yüzlerini gösterdiler. Bunlar Türklerin ya Bulgarlaşmasını ya da Bulgaristan'ı terk etmesini ister. Aksi taktirde Bulgaristan'ın Türkleşeceğine inanırlar. Bunun önüne geçmek için de Türklükle ilgili bir şeyi doğmadan öldürmek isterler. Bunu göstermek için de "Okulda Türkçeye hayır" diye bir Facebook sayfası açmışlar. Biz de buna tepki olarak "Türkçeye EVET" sayfası açtık. Her Türk kanı taşıyan bu sayfayı beğensin, desteklesin, arkadaşlarını davet etsin:

https://www.facebook.com/TurkceyeEvetDaNaTurskiaEzik
Başlık: Türk kanı taşıyan bu sayfayı şikayet etsin
Gönderen: Atsızcı Türk - 06 Haziran 2013
Türk ırkı için ne yapsak azdır, ancak benim tek isteğim Türk düşmanı Bulgarlara şunu göstermek: Biz Türklere ettikleri bu kadar hakaretten, gösterdikleri düşmanca tavırdan sonra eli kolu bağlı oturmacağız, onlar da diledikleri gibi Türk ırkına sövemeyecek, tek yapmamız gereken birkaç tuşa basarak Türklere rahat rahat hakaret edip haklarını özgürlüklerini kısıtlayamayacağını göstermek. Yani Türkler Türkçe okuyarak Türklüğünü koruyacaklar:

https://www.facebook.com/NeNaTurskiaEzikVUchilishte
Başlık: Türk kanı taşıyan bu sayfayı şikayet etsin
Gönderen: KarapapakTerekeme - 07 Haziran 2013
Türk ırkı için ne yapsak azdır, ancak benim tek isteğim Türk düşmanı Bulgarlara şunu göstermek: Biz Türklere ettikleri bu kadar hakaretten, gösterdikleri düşmanca tavırdan sonra eli kolu bağlı oturmacağız, onlar da diledikleri gibi Türk ırkına sövemeyecek, tek yapmamız gereken birkaç tuşa basarak Türklere rahat rahat hakaret edip haklarını özgürlüklerini kısıtlayamayacağını göstermek. Yani Türkler Türkçe okuyarak Türklüğünü koruyacaklar:

https://www.facebook.com/NeNaTurskiaEzikVUchilishte

Verdiğin sayfayı  şikayet ettim ırktaş.Böyle sayfalar son bir kaç aydır artış gösteriyor ırktaş.Böyle sayfaları tespit edip beraberce şikayet edeceğimiz bir platform olsa çok iyi olurdu.Söz ettiğim platformla soysuzların seslerini azcık olsa da kesebiliriz.
Başlık: Ynt: Bulgaristan'da Türk gazetesi
Gönderen: Atsızcı Türk - 08 Haziran 2013
Platform açıncaya kadar burada paylaşalım. Sessiz eli kolu bağlı oturmaktan burada paylaşarak milletimizi uyandırmak iyi olduğu kanaatindeyim.
Başlık: Bulgaristan’da hiç mi Türk kalmadı?
Gönderen: Atsızcı Türk - 08 Haziran 2013
(http://1.bp.blogspot.com/-YNuIAdQBdNc/UbI18te3QEI/AAAAAAAAASM/EnrlvRMz2Xc/s1600/Sezgin+Mumin.jpg)

Türkçenin zorunlu ders olarak okutulmasının gündeme gelmesinin ardından Türk karşıtı söylemlerle Türçeyi boykot etmelere Bulgaristan Adalet Federasyonu (BAF) tepki gösterdi.

BAF Başkanı Sezgin Mümin, Bulgaristan Türklerine “Haklarınızı arayın, birilerinin haklanızı çiğnemesine, sizin yerinize karar vermesine izin vermeyin, ana dilinizde eğitim almak sizin en doğal hakkınız. Psikolojik baskılara boyun eğmeyin” çağrısında bulundu.

BAF Başkanı, diğer derneklerle sivil topluk kuruluşlarını Bulgaristan Türklerinin sorunlarına yeterince duyarlı olmamakla suçladı. BAF “Türklerden oy aldınız, bu nedenle kamu baskısı uygulayarak Türklerin haklarının çiğnenmesine göz yummayın” diye HÖH’ü de sert dille eleştirdi.
BAF, yaptığı basın açıklamasında Bulgaristan Türklerinin duyarsızlığını da şu sözlerle kınadı:

Birileri, Bulgaristan Türklerinin ana dilinde eğitim almasına bile karşı çıkıyor. Allah aşkına biz hangi çağda yaşıyoruz, kim kimin ana dilinde eğitim almasına karışabilir ya da engel olabilir! Beyni Türk düşmanlığı ile yıkanmış milliyetçilerin davranışlarında şaşılacak bir durum yok. Onlar, doğası gereği her zaman böyle davranacaktır. Bulgaristan Türklerinin sessiz kalmasını anlayamıyorum. Sorarım ben "Bütün haklarınızı aldınız mı da susuyorsunuz? Türk karşıtı eylemlerle söylemler sürerken biz niye tepki götermiyoruz. Bulgaristan'da hiç Türk kalmadı? Dilimize, kimliğimize sahip çıkmak için 89 öncesi dönemi mi yaşamalıyız tekrar?" 1989 öncesi zulme uğradınız, şimdi tazminat davası açmaya bile cesaret edemiyorsunuz. Sanki 89 önce zulme maruz kalan olmadı. Belki de bunun sebebi Bulgaristan Türklerinin 23 yıl uyutulmuş olmasıdır, 89 öncesi ise komünist rejimin baskısıyla adını bile söylemeye cesaret edemiyordu. Fakar artık bunları aşıp da hakkını hukukunu savunan bilinçli vatandaş olma vakti geldi. 1989 öncesindeki gibi yönetilen köle ruhlu, iradesiz yığın gibi davranmaktan kurtulmalıyız!



Aydın Osman | T HABER

http://t--haber.blogspot.com/2013/06/baf-bulgaristanda-hic-mi-turk-kalmad.html
Başlık: Türklerin azınlık statüsü için çaba harcayın
Gönderen: Atsızcı Türk - 08 Haziran 2013
 BAF’tan HÖH’e çağrı: 'Türklerin azınlık statüsü için çaba harcayın'

(http://4.bp.blogspot.com/-DyDqhrzpqfk/UbHFCCnqDHI/AAAAAAAAW5Y/BeYkQ5FnBqI/s1600/66.gif)

 Sivil toplum kuruluşu Bulgaristan Adalet Federasyonu (BAF) Bulgaristan’da Türk azınlığın resmi azınlık statüsüne alınması için üyelerinin çoğunu Türklerin oluşturduğu ve iktidar ortağı Hak ve Özgürlükler Hareketi Partisine (HÖH) çağrıda bulunarak ülkedeki Türklerin resmi azınlık statüsüne alınması yününde yasal çalışma yapmalarını istedi.

BAF Başkanı Sezgin Mümin, Bulgaristan’da ve Türkiye’deki Bulgaristan vatandaşı Türklere ait STK’ların da bu konuda ortak hareket etmeleri gerektiğini belirterek, ilgili yasalarda değiklik yapılması için ortak hareketin şart olduğunu kaydetti.


Ajans Bg

http://t--haber.blogspot.com/2013/06/baftan-hohe-cagr-turklerin-aznlk.html
Başlık: Çin Zulmünü Protesto Mitingi'ne Bulgaristan Türkleri de davetli
Gönderen: Atsızcı Türk - 03 Temmuz 2013
(http://www.thaber.bg/news_images/Chin_Zulmunu_Protesto_Mitingi.jpg)

Gökbörü Türkçüler Derneği, Doğu Türkistan Kültür ve Dayanışma Derneği'nin Cumartesi günü saat 17:00’de Ankara’nın Abdi İpekçi Parkı’nda düzenleyeceği Urumçi Katliamını Protesto Mitingi’ne katılacağını duyurdu ve Türkiye dışında yaşayan diğer Türkleri olduğu gibi Bulgaristan Türklerini de davet etti.
 
Gökbörü Türkçüler Derneği, Türkiye dışında yaşayan Türklerin temsilcilerini davet etti ve göçmen derneklerine de duyurulmasını istedi.
 
Mitingde Çin sınırları içinde bulunan Doğu Türkistan Özerk Cumhuriyeti’nin Urumçi kentinde 4 yıl önce düzenlenen katliamın kurbanlarının anılacağı ve Uygur Türklerine edilen zulümlerin kınanacağı bildirildi.
 
Aydın Osman | T HABER

KAYNAK: http://www.thaber.bg/?pid=3&id_news=86
Başlık: Sezgin Mümin, Ankara'daki mitinge gidemediği için özür diledi
Gönderen: Atsızcı Türk - 07 Temmuz 2013
Sezgin Mümin özür diledi

(http://www.thaber.bg/news_images/Sezgin_Mumin_Uygur_Turklerinin_Ankara-da_duzenledigi_mitinge_katilamadigi_icin_ozur_diledi.jpg)

Bulgaristan Adalet Federasyonu (BAF) Başkanı Sezgin Mümin, Doğu Türkistan Kültür ve Dayanışma Derneği’nin Cumartesi günü saat 17:00’de Ankara’nın Abdi İpekçi Parkı’nda düzenlenen Urumçi Katliamını Protesto Mitingi’ne yoğun çalışmaları yüzünden katılamadığı için Uygur Türkleri ile Türk dünyasından özür diledeiğini belirtti.
 
Mümin sadece kendisi adına değil, BAF, T Medya Grubu ve Bulgaristan Türkleri adına diledeiğinin altını çizdi ve Bulgaristan Türklerinin da komünist dönemde buna benzer zulümlere maruz kaldığını kaydetti.
 
Sezgin Mümin’in özür mesajı:
 
Bulgaristan Adalet Federasyonu, Bulgaristan’daki Türkler ile Müslümanların sorunlarıyla ilgilenen bir sivil toplum kuruluşudur. Takipçilerimiz, Türk-Müslüman doğum adları ile dinȋ görüşlerini değiştirmek istemediği için totaliter rejimin zulümlerine maruz kalmış, hapishanelerinde yatmış ve kamplarına sürülmüş insanlardır.
 
Bulgaristan Adalet Federasyonu’nun meclise sunduğu Bulgaristan Müslümanlarının Zorunlu Asimilȃsyonunu Kınayan Bildiri, 11 Ocak 2012 tarihinde kabul edildi.
Bulgaristan Türkleri ile Uygur Türklerinin ortak noktası sadece Türk-Müslüman olmak, aynı soydan gelmek değil, kendi yurdumuzda totaliter komünist rejimin zulümlerine maruz kalmış olmak.
 
Aslında sadece Bulgaristan Türkleri ile Uygur Türkleri değil, eski Sovyet Rusya’nın hakimiyeti altında yaşamış bütün Türkler buna benzer baskılarla şiddete maruz kaldı.
Bu nedenle Doğu Türkistan Kültür ve Dayanışma Derneği’nin Cumartesi günü saat 17:00’de Ankara’nın Abdi İpekçi Parkı’nda düzenlediği Urumçi Katliamını Protesto Mitingi’ne katılamadığımız için yalnızca Uygur Türklerinden değil, bütün Türk dünyasından Bulgaristan Adalet Federasyonu, T Medya Grubu ve Bulgaristan Türkleri adına özür diler, ileride yapacağımız çalışmalarla bunu telȃfi etmeyi ümit ederiz.

 
Aydın Osman | T HABER

KAYNAK: http://www.thaber.bg/?pid=3&id_news=136
Başlık: Yunanistan "Türk" kelimesine karşı!
Gönderen: Atsızcı Türk - 13 Temmuz 2013
Batı Trakya’da, adında “Türk” sözcüğü bulunması nedeniyle kuruluş izni verilmeyen “Rodop Türk Kadınları Kültür Derneği”nin (RTKKD), AİHM’den çıkan olumlu kararın ardından Yunan yargısına yaptığı başvuru ikinci kez reddedildi.

RTKKD avukatlarından Ahmet Kara, derneğin hak arama sürecinin devam edeceğini belirterek, AİHM kararının uygulanmasına yönelik Avrupa Konseyi nezdinde girişimlerde bulunacağını kaydetti. 2001 yılında kuruluş izni verilmeyen dernek, 2005’te Yunanistan Yüksek Mahkemesi’nin onayının ardından davayı AİHM’ye götürmüştü. AİHM davayı 2008 yılında karara bağlamış ve “Yunanistan’ın Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) örgütlenme hakkıyla ilgili 11. maddesini ihlal ettiği” görüşüne varmıştı. Daha önce de kapatılan İskeçe Türk Birliği’nin 2 başvurusu da “AİHM’nin kararlarının Yunan hukuku için bağlayıcı olmadığı” gerekçesiyle reddedilmişti

BATI Trakya’da kurulmak istenilen ancak, adında “azınlık” kelimesi bulunduğu gerekçesiyle kurulmalarına izin verilmeyen derneklerin de ülkedeki hukuk mücadelesi sürüyor. Yunan mahkemeleri, Batı Trakya’da kurulmak istenilen azınlık derneklerinin isminde ve tüzüğündeki “azınlık” kelimesiyle hangi azınlığın kast edildiğinin belli olmadığını ileri sürerek, kuruluş dilekçelerini reddediyor.

AA

http://www.thaber.bg/?pid=3&id_news=181
Başlık: Ynt: Yunanistan "Türk" kelimesine karşı!
Gönderen: [Hun Türk] - 13 Temmuz 2013
Normal, bizde Rum ya da Yunan azınlık kavramı yok. O dingillerde çaplarınca yıllarca müslüman azınlık diyor. Biz ise tam tersi varolan durumu yumuşatarak hereşye izin verir duruma geliyoruz.
Başlık: Hasan Berberov: Türk adımı Bulgar adıyla değiştirmek istemediğim için hapse atıl
Gönderen: Atsızcı Türk - 06 Kasım 2013
(http://www.thaber.bg/news_images/Hasan_Berberov_Turk_adimi_Bulgar_adiyla_degistirmek_istemedigim_icin_hapse_atildim.JPG)

Alvanlarlı (Yablanovo) Hasan Hüseyinov Berberov, 1985 yılında Türk ismini Bulgar ismiyle değiştirmek istemediği için halkı devlete karşı ayaklandırıp örgütlemekle suçlandı ve hapise atıldı. 2 yıl yattıktan sonra çıktı. Hapiste işkence gördü. Hapisten çıktıktan sonra kendi mesleğinde iş bulamadı, sürekli inşaatlarda çalıştı. Hasan Berberov 3 çocuk babası. 2 oğlu, 1 kızı var.
 
Kendinizi tanıtır mısınız?
Adım Hasan Berberov. 8 Haziran 1947’de Sliven İli’ne bağlı Alvanlar (Yablanovo) köyünde dünyaya geldim. 23 Ocak 1985 yılında Avlanlar ve çevre köylerde tutuklanıp hapse atılıp işkence gören yüzlerce Türklerden biriyim. Tutuklanınca 1 ay Sliven kovuşunda kaldım. Daha sonra Sofya’ya değiştirdiler. Sonra tekrar Sliven’e getirdiler. 17 Mayısta Sliven’da yargılanıp Pazarcız hapishanesine gönderildim. Beni Pazarcık’tan Sofya’ya, Sofya’dan da Etro Pole’ye sürdüler. 2 yılım hapishanelerde sürünmekle geçti.
 
Hapisten çıkınca ne yaptınız?
Hapisten çıkınca inşaatlara sürüldüm. Kendi mesleğimde iş bulamadım. Türklerden bize ihanet edenler de oldu. Bize ihanet edenler şu an Hak ve Özgürlükler Hareketi partisinde yer alıyor.
 
Suçunuz neydi?
Halkı devlete karşı ayaklandırıp örgütlemekten ve Türklere önderlik etmekten suçlandık.
 
Hapiste şiddete maruz kaldınız mı?
Daha yakalanır yakalanmaz 3 öğün tekme tokat, yumruk yemeye başladık. Kaburgalarımın etrafı, göğüslerim, sırtım morluklar içindeydi. Bizi sürekli coplarla dövüyorlardı.
 
Kasıklarınıza ya da kafanıza vurdular mı ya da elektrik makinesine tuttular mı?
Yok, benim kafama ya da kasıklarıma vurmadılar. Elektik makinesine de tutmadılar. Fakat mahkȗmiyetimizi çok kötü şartlar altında tamamladık.
 
Peki ya işin aslı ne?
Türk isimlerinin Bulgar isimleriyle değiştirileceğini öğrenince 17-19 Ocak 1985 tarihlerinde Alvanlar, Hamzalar (Filaretovo), Doğancılar (Bulgarcası Sokolartsi), Veletler (Mogilets), Kara Atlar (Vrani Kon), Karagözler, Rahmanlar ve çevre köyler ayaklanıp barışçıl protesto düzenledi. Tahminimce köyümüze 15 bine yakın insan toplandı. Köylerin girişleri tutuldu. Köylerden kuş bile uçamadı. 40 civarı milis köyümüze girmeye çalıştı, ancak biz girmelerine izin vermedik. Kızıl milisler de tanklarla, silȃhlarla daha kalaba geleceğiz diye bize tehdit savurmaya başladı. Biz de işin ciddiyetini anlayınca kan dökülmesin diye halkı yatıştırmaya çalıştık. Özellikle gençelri. Milisler köye gelirse onlara el kaldırmayın diye uyardık. Todor Jivkov tanklarla askerlerini Alvanlar köyüne gönderdi. Karşı gelen olsaydı silȃhlar ateşlenecekti. Köylüleri kurşuna dizip tanklarla ezeceklerdi.
 
Halkı yatıştırmayı başarabildiniz mi? Zulümler sırasında ölen ya da yaralanan oldu mu?
Halkı yatıştırmayı başardık. Yatıştırmasaydık belki bütün köyler mavzerlerle taranacaktı ya da tanklar altında çiğnenecekti. Üzülülerek söylüyorum sadece Hüseyin Yaman adında Alvanlarlı bir arkadaşımız kurşun yedi, ama ölmedi. Hȃlȃ sağ. Hamzamalar köyünden İbrahim Çetin, tankın altında parçalanarak şehit oldu.
 
Bu kadar zulümden sonra herhangi bir mahkemeye ya da kuruma şikȃyet etmek aklınızın ucundan geçmedi mi? Neden 24 yıl beklediniz?
Düne gelince kimse bu işin üstüne gitmiyordu. Biz artık bu olayın unutulup gideceğini sanıyorduk. Daha sonra Sezgin Mümin beyle tanıştık. Kendisiyle hapiste tanışma şansım olmadı. 2007 yılında ben arkadaşlarımla Sezgin beyin başkanlığında Bulgaristan Adalet Federasyonu’nun Burgaz’da kuruluşunda yer aldım. Biz 31 Ekimde Bulgaristan Adalet Federasyonu aracılığıyla Alvanlar ve çevre köylerden 17 kişi, Yüksek Mahkeme Kurulu’na 1989 zulümlere tazminat davasıyla ilgili şikȃyet dilekçesi sunduk.
 
Peki ya umutlu musunuz? Mahkemenin binbir çeşit bahanelerle olayları örtbasetmeye çalışacağından çekinmiyor musunuz?
Evet umutluyuz. Ne olursa olsun bu işi sonuna kadar götüreceğiz. 1989 yılı öncesi komünist dönemde zulümlere maruz kalmış binlerce insanımız var. Onlar da devlete tazminat davası açacak.
 
Aydın Osman | T HABER

KAYNAK: http://www.thaber.bg/?pid=3&id_news=383
Başlık: Sezgin Mümin’den Batı Trakya Türklerinin Türkçe eğitimi mücadelesine destek
Gönderen: Atsızcı Türk - 07 Kasım 2013
(http://www.thaber.bg/news_images/Sezgin_Mumin-den_Bati_Trakya-Turklerinin_Turkce_egitimi_mucadelesine_destek.jpg)

Bulgaristan Adalet Federasyonu (BAF) Başkanı Sezgin Mümin, Dostluk, Eşitlik, Barış Partisi Genel Başkanı Mustafa Ali Çavuş’a yazdığı mektupta Batı Trakya Türklerinin verdiği Türkçe eğitimi mücadelesini desteklediğini belirtti ve Bulgaristan Türklerinin de benzer sorunlarla karşılaştığının altını çizdi.
 
Mümin'in mektubunda „Bizler ana vatandan koparılmış topraklarda azınlık hale getirilmiş, aynı kanı taşıyan ve benzer sorunları yaşayan değerli Türk milletnin evlatlarıyız. Bu nedenle de Bulgaristan Adalet Federasyonu olarak Dostluk, Eşitlik, Barış Partisi'nin Batı Trakya Türklerinin yararına attığı her adımı desteklemeyi boynumuzun borcu biliriz." ifadelerine yer veriliyor.
 
Mümin, Batı Trakya Türkleri ile Bulgaristan Türklerinin benzer sorunlar yaşadığı için birbirimiz mücadelesini desteklememiz gerektiğini ve ileride birlikte ortak çalışmalar yapmayı ümit ettiğini ifade etti.
 
Mümin, kısaca Bulgaristan Türklerinin başlıca sorunlarına değindi ve BAF’ın çalışmalarından söz etti.
 
YUNANİSTAN, BATI TRAKYA TÜRKLERİNİN TÜRKÇE EĞİTİMİ TALEBİNİ REDDETTİ
 
Batı Trakya’daki azınlıkları temsil eden Dostluk, Eşitlik, Barış (DEB) Partisi, Türklerin Türkçe – Yunanca eğitim verecek azınlık ana okulları talebinde bulundu, Yunanistan Eğitim Bakanlığı talebe olumsuz cevap verdi.
 
Bunun üzerine DEB Partisi, Batı Trakya Türklerinin ana dili eğitimi sorununu uluslararası platforma taşıdı.
 
DEB Partisi’nin görüşlerini içeren dosya oluşturup Avrupa Parlamentosu’na ve eğitim kuruluşlarına, UNESCO’ya, insan ve azınlık haklarıyla ilgilenen kuruluşlarına ve uluslararası medyaya gönderdiğini belirtti.
 
DEB, konuyla ilgili yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:
DEB Partisi olarak, uluslararası hukuk gereğince Batı Trakya Türleri’nin kazanılmış bir hakkı olan azınlık eğitiminin, 2006 yılından bu yana Yunanistan’daki zorunlu eğitim kapsamına alınan anaokulu eğitimi alanında da uygulanmasını talep etmekteyiz. Uluslararası hukuk ve ülkemiz Yunanistan’ın kanunlarınca belirlenen azınlık ilkokullarında olduğu gibi Türkçe – Yunanca eğitim verecek azınlık anaokullarının azınlık insanının anayasal bir hakkı olduğunu bir kez daha belirtir, bu alandaki demokratik mücadelemizin devem edeceğini tüm kamuoyuna duyururuz.
 
Aydın Osman | T HABER

(http://www.thaber.bg/news_images/Bulgaristan_Adalet_Federasyonu-nun_Bati_Trakya_Turklerine_destek_mektubu.jpg)

KAYNAK: http://www.thaber.bg/?pid=3&id_news=390
Başlık: Derneğimizin adında “Türk” kelimesi geçtiği için yasa dışı ilȃn edildik
Gönderen: Atsızcı Türk - 09 Kasım 2013
Aydın Osman’ın Sami Toraman ile yaptığı söyleşi

(http://www.thaber.bg/news_images/Sami_Toraman_Dernegimizin_adinda_Turk_kelimesi_gectigi_icin_yasa_disi_%20ilan_edildi.JPG)

Sami Ali Toraman, 1946 yılında Gümülcine’de dünyaya geldi. 1964-65 ders yılında İstanbul Ortaköy İlköğretmen Okulu mezunu. 40 yıl kadar Batı Trakya’daki özel Türk okullarında Türkçe öğretmeni olarak çalıştı. Batı Trakya Türk Öğretmenler Birliği’nin 2. dönem başkanı. 
 
Biraz kurumunuzun faaliyetlerinden söz eder misiniz?
Bizim kurumumuzun 2 büyük faaliyeti var. Her yıl 24 Kasım Öğretmenler Günü’nü 500-600 civarı öğretmen bir araya gelerek halka açık olarak hep birlikte kutluyoruz. Halka açık derken Türk halkını kastediyorum. Her yıl Mayıs ayında çocuk şenlikleri düzenliyoruz. Bütün Batı Trakya’yı içerecek şekilde folklor ve şiir etkinlikleri de faaliyetlerimiz arasındadır. Çocuklara seminerler düzenliyoruz, işte dilini ve dinini öğrenmede yardımcı olmasını amaçlayan kurslar da düzenliyoruz. Kısaca bizim çalışmalarımız kültür eksenlidir.
Kurumumuzun tarihinden söz etmek gerekşrse Batı Trakya Türk Öğretmenler Birliği 1936 yılında kuruldu. 1983 yılına kadar yasaldı, aslında 1987’dir, ama biz 1983’ü kabul ediyoruz, çünkü mahkemeler o zaman başladı.
 
Yunan devleti niye yasa dışı ilȃn etti?
Derneğimizin isminde “Türk” kelimesi geçiyor diye devlet yasa dışı ilȃn etti. Çünkü “Batı Trakya’da Türk yok” tezi savunuluyor tıpkı Jivkov’un “Bulgaristan’da Türk yok.” demesi gibi. 83’e kadar yazışmalarımızı Batı Trakya Türk Öğretmenler Birliği adıyla yaptık, 83’te dava edildik, 87'de yasa dışı ilȃn edildik.
 
İsmini değiştirerek açmayı denediniz mi? Deneseniz olur muydu?
İsmini değiştirseydik anında verirlerdi. Ama biz istemedik. “Türk” kelimesinden ve Türklükten taviz veremeyiz.
 
Türkiye dışındaki her ülkede olduğu gibi Batı Trakya’da da Yunan hükümetinin Türkçe eğitim konusunda sorun çıkardığını duyuyoruz.

1951 Türk-Yunan Kültür Anlaşması’yla iki dilli okul hakkı kazandık. Bu konuda pek bir sorunumuz yok. Lozan Anlaşması’nın 40 ve 41. maddesine ve yasalara göre bizim okullarımız özel ve özerktir. Fakat bu, tek dilli değil, iki dilli okullardır bunlar. Derslerin yüzde 50’si Türkçe, yüzde 50’si de Yunanca. Örneğin tarih, coğrafya ve benzeri dersler Yunanca; matematik, din dersi, fen bilgisi gibi dersler de Türkçe okutulur. Yani Türk öğretmenler ders verir. Bunlar seçmeli değil, zorunludur.
Zaman içinde Türk okullarında öğrenci sayılarında azalmalar meydana geldi. Halkımızı çocuklarımızın okullarımızda iyi yetişmediğine inandırmaya başladılar. Bu durum bahane edilerek Yunan okullarına kaymalar oluyor.
Çocuklarımız, dilini ve dinini koruması için Türkçeyi iyi bilmesi gerek. Ana dilini yalnızca konuşmak yeterli değil. Ana dilinin yazı dilini de bilmek gerek. Ana dilini bilmeyen bir insanın ikinci dili bilmesinde de güçlükler ve yanlışlıklar olur.
 
Peki ya ne tür sıkıntı yaşıyorsunuz?
Yaşadığımız sıkıntılardan biri son günlerde Türkçe öğretmenlerinin azalması, hiç olmaması gibi sıkıntılar da çekiyoruz, yani devlet okullarına kayma var. Çocuklarımız Yunan okullarına gidiyor.
Biz çocuklarımızın entegre olmalarından yana değil, önce kendi kültürlerini korumalarından yanayız.
Biz her zaman şu tezi savunmuşuzdur: Yaşamamızı sürdürebilmemiz için yaşadığımız ülkenin dilini bilmek zorundayız. Hatta biz Yunanlardan daha iyi bilmek zorundayız. Bu bir avukat için de geçerli, bir doktor için de, fakat eğitimde iş farklı. Eğitimde sana ana dilini öğretecek kişi, ana dilini çok iyi bilmek zorunda. Ana dilini yalnızca kitaplardan değil, o dili kaynağından da öğrenmek gerek. Bu eğitim de ancak Türkiye’deki eğitim kurumlarında alınabilir.
Devlet, Selȃnik’teki özel pedagoji akademisinde Türkçe dersleri verdi, fakat bunun yeterli olmadığı aradan geçen zamanla görüldü.
 
Türk çocuklarının özel ve özerk Türk okullarının iyi eğitim almadığına inandırmak için hangi yöntemler kullanılıyor ve ne tür propagandalar yapılıyor?
1951 Türk-Yunan Kültür Anlaşması’na göre Batı Trakya’da ilk öğretimini tamamlayan çocuklar, Türkiye’deki yatılı ve parasız öğretmen okullarına alındı. O öğrenciler Türkiye’de Türkçesini iyi öğrenerek ve Türk eğitimi alarak Batı Trakya’ya geldi ve okullara tayin edildi. Fakat aradan geçen zamanla 350 öğretmenden ancak ortalama üçte biri tayin edildi, geri kalanı tayin edilmedi. Bunun için de 68 yılında Selȃnik’te özel pedagoji akademisi açıldı. Orada verilen yetersiz Türk dili eğitimiyle Türkçe öğretmenleri yetiştirdiler. Devlet, bu öğretmenleri 1977’den sonra tayin etmeye başladı. Halk zamanla bu öğretmenlerin yetersiz olduğunu gördü. Biz de aldıkları eğitimin yetersiz olduğu görüşündeyiz.
 
Batı Trakya Türklerine şu mesaj mı verilmeye çalışıldı: Türkiye’de aldığınız eğitim nasıl olsa hiçbir işinize yaramayacak. Selȃnik’te eğitim alırsanız tayin edileceksiniz, işsiz kalmayacaksınız.
Aynen. Sizin de dediğiniz gibi halkımız buna inandırıldı, Selanikte eğitim alanların maaşlarını da Yunan devleti vermeye başladı. Özel ve özerk okullardaki öğretmenlere maaşlarını öğrencilerin velileri ve okul idaresi veriyordu. 77’den sonra ise ilk 695 sayılı yasayla “Öğretmen olarak tayin edilmede Selȃnik Özel Pedagoji Akademisi mezunları tercih edilir” ibaresi kullanılarak – sizin de biraz önce anladığınız gibi – artık Selȃnik’e gelin de sizi buradan rahatlıkla tayin edelim mesajı verilmeye çalışıldı. Fakat her geçen gün okul birleştirmeleriyle, dağlık bölgelerdeki insanların şehirlere yerleşmesiyle okul sayılarında da müthiş bir azalma oldu. 12 bin öğrencimiz, zamanla 6 bine düştü.
 
Öğrencilerin azalmasını neyle açıklayorsunuz?
Bunun birkaç sebebi var. Sebeplerden bir tanesi doğurganlığın azalması. İkinci sebep göçlerin başlaması, üçüncü sebep de azınlık okullarındaki öğrencilerin Yunan devlet okullarına kayması.
 
Doğurganlığın azalmasını ya da göçleri neyle açıklıyorsunuz?
Bunu ben geçim sıkıntısına ve zihniyete bağlıyorum. Eskiden her ailede 5 çocuk vardı. Şimdi artık Türk kadının eskisi gibi çocuk doğurmadığını görüyoruz. 55’te göçler oldu, 60 yılında Almanyacılık vardı. Bu göçler zorunlu değildi, daha çok gönüllülük ilkesinde geçim sağlayabilmek için oldu. 74-75 yıllarında da daha güzel hayat için Türkiye’ye göç ettiler. Ama bunlar asıl etken değil. Daha tehlikelisi devlet okullarına kaymaları. Ama şimdilik liselerdeki sayımız eskiye oranla daha iyi. Niye? Çünkü İskeçe’deki Türkçe eğitim veren Muzaffer Sadioğlu Lisesi ve Gümülcine’deki azınlık lisesinden mezun olanların Türkiye’deki üniversitelere daha kolay girdikleri görüldü.
 
Bu durum, halkı özel Türk okullarında okumaya teşvik ediyordur herhalde?
Bu, ailenin çocuğunu nerede okutacağını plȃnlamasına bağlı. Örneğin çocuk Türkiye’de eğitim görecekse özel Türk okullarında okur, Yunanistan’da eğitim görecekse devlet okullarında. Türkiye’de mezun olanların denklik belgesi sorunu çıkıyor. Onlar da burada ikinci üniversiteyi okumak zorunda kalıyor. Bu durum da öğrencilerimizin işini çok zorlaştırıyor. Bu nedenle de Yunanistan’daki üniversiteleri tercih ediyorlar. Yunanistan’ın 1996 yılında çıkardığı yasayla artık binde beşlik bir kontenjanımız var. Bu kontenjandan da azınlık çocukları faydalanıyor.
 
Binde beşliği biraz açıklar mısınız?
Binde beşlik kontenjan şöyle: yani bütün Yunanistan’daki üniversitelere alınacak öğrencilerin binde beşi Batı Trakya’daki azınlık çocuklarına ayrılıyor. Öğrencilerimizin puanları Yunan öğrencilerinkilerden ne kadar da düşük olsa binde beşi Batı Trakya’dan alınıyor. Üniversiteye daha kolay girebiliyorlar. Bu tabiȋ çoğunluğun biraz canını sıkıyor ama, bu da Avrupa kurumunda yapılan istatistikler, Batı Trakya’daki Türk azınlığın üniversitelerde başarılı olamadığını, hatta hiç giremediğini gösteriyordu. Bu nedenle de Batı Trakya özel bir bölge oldu ve binde beşlik kontenjan sağlandı. Öğrencilerimiz, bu kontenjandan faydalanıyor. Başarılı oluyorlar mı? Hayır! Yunan üniversitelerine giden öğrencilerimizin ortalama yüzde 80’i başarısız oluyor. Niye? Çünkü öğrencilerimiz ne ana dili Türkçeyi doğru düzgün öğreniyorlar ne de ülkenin resmȋ dili Yunancayı. Eksik kalıyorlar. Eksik kalan çocuklar, üniversite hayatında da başarısız oluyor.

KAYNAK: http://www.thaber.bg/?pid=3&id_news=395
Başlık: Yunanistan, Türklüğümüzü kabul etmiyor, biz buna karşı mücadele ediyoruz
Gönderen: Atsızcı Türk - 10 Kasım 2013
Aydın Osman'ın BTAYTD Başkanı Mehmet Emin'le söyleşisi

(http://www.thaber.bg/news_images/Mehmet%20Emin_Yunanistan_devleti_bizim_Turklugumuzu_kabul_etmiyor_biz_buna_karsi_mucadele_ediyoruz.JPG)

Mehmet Emin, Batı Trakya Azınlığı Yüksek Tahsilliler Derneği başkanıdır. Gülümcine’de yaşıyor. Trabzon’da orman mühendisliği okudu. Batı Trakya’ya döndüğünde Selȃnik’te denklik sınavlarına girdi ve imtihanları kazandı. Gümülcine’deki Orman İşletmesi’nde mühendis olarak çalışıyor.

Derneğinizi ve faaliyetlerini tanıtır mısınız?
Batı Trakya Azınlığı Yüksek Tahsilliler Derneği 1982 yılında kuruldu. Yunan devleti, derneğimizi resmȋ olarak tanıyor. Şu an her meslek grubundan 1030 üyemiz var. Üyelerimizin bir kısmı lisans yapmış, bir kısmı yüksek lisans, bir kısmı da doktora yapanlardandır. Derneğimizin çatısı altında çalışan farklı kolları var. Örneğin resim kolu, kadın, aile ve kültür kolu, ekonomi kolu, köye erişim projesi kolu, hayvancılık kolu, halkla ilişkiler ve insan hakları kolu, tiyatro kolu, sağlık kolu ve kadınlar kolu. Bu kollarımız faaldir. Dernek çatısı altında çalışan genç akademisyenler topluluğu (GAT) kolumuz var. Bu kolumuz üniversitede okuyan gençelrimizden oluşur. İnsan hakları kolumuz derneğimizi Avrupa’da temsil ediyor. 11 de bize bağlı çalışan Bulgar teşkilȃtı var. O teşkilȃtın da ayrı yönetim kurulu var. GAT’ın Atina, Selȃnik ve Larisa’da merkezi var. Derneğimiz aynı zamanda Avrupa Halkları Federal Birliği (FUEN) üyesidir. Dernek üyelirimiz bizi Avrupa’daki çeşitli kurumlarda temsil ediyor. Dernekte her yıl seçim düzenleniyor. Geçem yıl kongrede 2-3 yılda bir olması sunuldu, fakat üyelerimiz bunu onaylamadı. Üyelerimiz her olmasına karar verdi. 19 Ocakta tekrar dernek seçimlerimiz olacak. O şekilde çalışmalarımızı sürdürüyoruz.
 
Bu teşkilȃtlar hangi amaçla kuruldu?
Bu teşkilȃtlar, birlik ve beraberliği sağlamak ve kendi kültürlerini korumak amacıyla kuruldu.
 
Dernek, azınlık derneği olarak geçiyor. Başka azınlıkları da kapsıyor mu?
Batı Trakya’da resmȋ olarak tanınan tek azınlık biziz. Bu yüzden de derneğimizin isminde “Türk” kelimesi yok. Batı Trakya Türk Öğretmenler Birliği, Gümülcine Türk Gençler Birliği ve İskeçe Türk Birliği’nde “Türk” kelimeleri olduğu için resmiyeti kaldırıldı. Bu dernekler faaliyetlerine devam etse de Yunan devleti, bu dernekleri tanımıyor tabiȋ. Yunanistan devleti, bizim Türklüğümüzü kabul etmiyor, biz buna karşı mücadele ediyoruz.
 
Peki ya derneğinizin kollarının faaliyetlerinden biraz söz eder misiniz?
GAT’ın kampanyalarından biri kan bağışı kampanyasıdır. Derneğimizin bağışladığı 40 şişe kanımız var. Bunlar azınlığa lȃzım olduğunda faydalanabiliyoruz. GAT konserler de düzenliyor. Türkiye’den gelen sanatçıları ağırlıyor. Köye erişim projesi kolumuz da sosyolog ve psikologlardan oluşuyor. Bu kolumuz köydeki bayanlarla irtibat halinde. İhtiyacı olan bayanlara psikolojik ve sosyolojik destekler veriyor. Tabiȋ ekonomik destek de veriliyor. Köye erişim projesi kolunun bir de fakir çocuklarımıza yönelik okutan anne projesi var. Bu proje çerçevesinde 10 ya da 15 anne bir araya gelip 1 fakir çocuk okutuyor. Okutan anne projesinin İskeçe’de bir etkinliği vardı, 5. yılını kutladılar. İskeçe’de bu proje çatısı altında gönüllü olarak yardım eden 270 annemiz var. İskeçe’de 35 çocuk okutuyoruz. Gümülcine’de de bu proje çatısı altında gönüllü çalışan 150 annemiz var. Gümülcine’de de 10 çocuğumuz var. İhtiyacı olanlar devamlı geliyor bize, fakat anne bulmakta biraz sıkıntı çekiyoruz. Anneler 2-3 yıl çalıştıktan sonra değişmek istiyor, “başka anneler gelsin” diyor.
 
Bunu nasıl gideriyorsunuz?
Bu konu önemsediğimiz bir çalışma, çünkü bu toplum yararına olan bir çalışma. Bunu da farklı etkinliklerle gidermeyi amaçlıyoruz. Batı Trakya Azınlığı Yüksek Tahsilliler Derneği sadece azınlığa ya da yüksek tahsillilere değil, bütün topluma ve sosyal tabakaya hitab eden bir kuruluştur.

KAYNAK: http://www.thaber.bg/?pid=3&id_news=396
Başlık: KIRCAALİ’DEN GÜMÜLCİNE’YE
Gönderen: Atsızcı Türk - 15 Kasım 2013
(http://www.thaber.bg/news_images/Durmus__ARDA.jpg)

Daha önce Dardere’den Yunanistan’a açılan sınır kapısından İskeçe ve Kavala’ya birkaç defa gitmiş olsam da Gümülcine’ye gitme fırsatım olmamıştı.
 
T Haber’den genç gazeteci Aydın Osman ile Kırcaali - Gümülcine arasında yeni açılan Makas geçidinden Gümülcine’ye gitme kararı alıyoruz.
 
Kırcaali – Gümülcine arasındaki 80 kilometrelik mesafeyi, Kızılağaç’da (Kirkovo) yakıt alıp sınır işlemleride dahil bir buçuk saatte alıyoruz.
 
Aracımızı Gümülcine merkezine park eder etmez Türkçe yayın yapan JOY radyonun sahibi Cengiz Bodur ve “Kurtlar Vadisi”, “Akasya Durağı”, “Arka Sıradakiler” gibi dizilerde de rol almış olan sinema sanatçısı Muharrem Erdemir ile tanışıyoruz.
 
Gümülcineli olduğu için Cengiz Bodur’a Batı TrakyaTürk Öğretmenler Birliği (BTTÖB) başkanı Sami Toraman’ı ve RODOP RÜZGARI dergisinin sahibi İbrahim Baltalı’yı nasıl bulabileceğimizi soruyorum, o da, “Siz bizimle gelin, telefon açarız gelirler” diyor ve telefona sarılıyor.
 
Cengiz Bodur bizi, profesyonel fotoğrfçılık da yaptığı FOTO JOY stüdyosuna davet ediyor.
Maşallah Cengiz beyin bir elinde bin marifet...Radyoculuk ve fotoğrafçılık dışında, müzik gruplarının olduğunu ve şimdi de JOY Produktion film şirketi altında SEVDANIN GÖÇÜ adlı sinema filmini çevirdiklerini... Aslen Sivaslı olan sinema sanatçısı Muharrem Erdemir’in de bu filmde rol aldığını öğreniyoruz.
 
Geçen asrın ellili senelerinde Bozcaada’da yaşanan Tasula ile Mustafa’nın gerçek aşk hikayesini filme alan SEVDANIN GÖÇÜ’nün senaryosunu Cengiz Bodur’un eşi Müjgan, yönetmenliğini İstanbul Üniversitesi Sinema, Radyo ve Televizyon bölümü mezunu olan kızı Pelin, Mustafa rölünü ise oğlu Cihan’ın üstlenmiş olduğunu daha sonra öğreniyoruz.
 
Bu arada Sami Toraman geliyor, daha sonra görüşmek üzere Cengiz Bodur ve Muharrem Erdemir ile  vedalaşıyoruz.
 
BTTÖB başkanı Sami Toraman bizi, birliğin olduğu binaya davet ediyor. Binanın önüne geldiğimizde Toraman, “Birliğin adında “Türk” kelimesi geçtiği için, giriş kapsının üsündeki birlik tabelası  Yunan makamlarınca söküldü  ve derneğmiz yasa dışı ilan edildi” diyor. Ancak bimaya girdiğimizde, dernek faaliyetlerinin tam yürütüldüğünü ve dernek tabelasının da iç kapılaların birinin başında asık olduğunu görüyoruz. Daha geniş bir salonun kapı başında ise, “ Ne mutlu Türküm diyene“ yazısı göze çarpıyor...
 
Toraman, azınlık olmanın zorluklarını anlatıyor (Toraman ile röpörtaj T Haber. bg de) ve Türkiye’deki bazı siyasetçilere de sitemi var. Örneğin, “Geçenlerde Avrupa’dan Sorumlu Devlet Bakanı Egemen Bağış geldi Batı Trakya’ya ve bize ‘Entegre olun’ dedi” diyor, “ Ben bunu yanlış buluyorum, bizim entegre olmamız, asimile olmamız anlamına geliyor” diye de ekliyor.
 
Çaylarımızı içer içmez, RODOP RÜZGARI dergisi sahibi İbrahim Baltalı geliyor ve hep birlikte Batı Trakya Azınlığı Yüksek Tahsilliler Derneği (BTAYTD)’ne gidiyoruz. Derneğin başkanı Mehmet Emin (Mehmet Emin ile röpörtaj T Haber. bg de) ve birkaç dernek üyesi bizi kapıda karşılıyorlar. Burada da azınlık olmanın zorluklarını ve Batı Trakya Türklerinin varolma mücadelesini dinliyoruz.
 
Sami Toraman, 40 seneden fazla öğretmenlik yaptıktan sonra emekli olmuş. Mehmet Emin ise hala orman mühendisi olarak çalışmaktadır. Her ikisi de dernek yöneticiliğini geçim kaynağı olarak görmüyor. İbrahim Baltalı’da dergi çıkartıyor, fakat bunu geçim kaynağı olarak görmüyor, kendisi çiftçilikten geçiniyor.
 
Anlaşılan, Gümülcine’de Türkler, sivil toplum örgütlerinde birşeyler olmak için değil, bir şeyler yapmak için çabalıyor...
 
Toplantı bittikten sonra diğerleriyle vedalaşarak yol arkadaşım genç gazeteci Aydın Osman ve RODOP RÜZGARI sahibi İbrahim Baltalı ile birlikte Gümülcine çarşı turuna çıkıyoruz.
 
Birkaç cami önünden geçerken, Cuma namazı esnasında camilerin dolup taştığına tanık olarak, bahçesi kulağa hoş gelenTürkçe çocuk sesleri ile cınlayan bir Türk okulunun yanından geçerek, yine Yunan makamlarınca adında “Türk” kelimesi geçtiği için tabelası sökülen ve yasadışı ilan edilen Türk Gençler Birliği lokaline gidiyoruz. Lokalin içi cıvıl cıvıl kızlı - erkekli gençlerle dolu. Öğrendiğimize göre, Türkiye Eskişehir’den liseli bir grup geziye gelmiş; gençler mutlu bir şekilde aralarında bir şeyler paylaşıyorlar.
 
Türk Gençler Birliği lokali, adında “Türk” kelimesi geçtiği için yasadışı ilan edilmiş olsa da, mekan kapatılamamış, servis ise yan taraftaki bir lokantadan yapılıyor...
 
Frappe adındaki soğuk kafelerimizi yudumlarken, İbrahim Baltalı’dan Gümülcine hakkında bilgi alıyoruz...
 
Baltalı, Gümülcine’de tüm Türk çocuklarının, derslerinin yarısı Türkçe, yarısı Yunanca olarak eğitim verilen azınlık okullarında eğitim gördüğünü, Türkçe dersinin dışında, Matematik ve Fen gibi derslerin de Türçe verildiğini, Gümülcine merkezinde 12 caminin ibadete açık olduğunu söylüyor.
 
Baltalı, “Bizim de çok sorunlarımız var, hatta bazen 20 - 30 kişilik aşırı milliyetçi gruplar tarafından fiziki saldırıya maruz kalıyoruz, fakat Türk olarak var olma mücadelemizi sürdürüyoruz” diyor.
 
İbrahim Baltalı’ya, “Aranızda ajan, muhbir var mı?” diye soruyoruz. “Bizim aramızda ajan, muhbir barınamaz” diye cevap veriyor.
 
İbrahim Baltalı ile vedalaştıktan sonra, aracımızın yanına dönerken, ikindi namazı cemaatini merak ederek bir caminin içini görmek istiyorum, 40 – 50 kişilik cemaat imamın arkasında namaz kılıyor, sonra diğer bir camiye daha giriyorum ve burada da aynı sayıya yakın cemaat namazda...
 
Dönüşte, bir araba tamircisinde çalışan gençlere, Kırcaali yolunu soruyoruz, “Doğru sürün, ileride iki taraflı yüksek askeriye avlularını geçtikten sonra ilk kavşaktan sağya dönün” diyorlar.
Gümülcineli gençlerin Türkçelerine hayran kalıyorum...
Kırcaali’de bir genç, aynı yol tarifine, “doğru” yerine “napravo”, “sür” yerine “hayda”, “askeriye” yerine “voenna”, “avlu” yerine “ograda” derdi diye düşünerek gülüyorum ağlanacak hallerimize.
 
Başlamışken Gümülcine – Kırcaali kıyaslamasına devam edelim...
 
Kırcaali’de Gülülcine’nin iki katı Müslüman Türk yaşarken, Kırcali’nin merkezinede tek cami, Gümülcine’nin merkezinde ise 12 cami ibadete açıktır...
 
Kırcaali merkezde tek bir Türk çocuğu Türkçe eğitim almazken, Gümülcine’de tüm Türk çocukları Türkçe eğitim alıyor...
 
Kırcaali’de Türkler, Türk asıllı ajan ve muhbirlerin sıkı denetimindeyken, Gümülcine’deki Türkler kendi hayat tarzlarını kendileri belirliyor...
 
Kırcaali’de siyasetçiler veya sivil toplum örgütleri yöneticileri, bir meslekte başarılı olamayıp, siyaseti veya dernek işlerini geçim kaynağı olarak görüp, bir şeyler yapmak yerine bir şeyler olmak isterken...
 
Gümülcine’de siyasetçiler (rahmetli Dr. Sadık Ahmet örneğinde olduğu gibi) veya sivil toplum örgütleri yöneticileri (yukarda verilen örnekler gibi), kendi mesleklerinde başarılı olup siyasete veya dernek işlerine bir şeyler olmak için değil, kendi toplumuna  faydalı olmak için girmektedirler...
 
Kırcali aleyhine kıyaslamalar say say bitmez...
 
Ancak...
 
Kırcaali’nin, Gümülcine’den öğreneceği çok şeyler var!

KAYNAK: http://www.thaber.bg/?pid=3&id_news=403
Başlık: Ynt: Bulgaristan'da Türk gazetesi
Gönderen: o.öcal - 15 Kasım 2013
Gümülcine Kırcaali kıyaslamasına baktığımızda Bulgaristan'daki Türkçü kardeşlerimizin üzerine düşen çok işler var anlaşılan.
Başlık: Batı Trakya'da bir gazete bayisi
Gönderen: Atsızcı Türk - 19 Kasım 2013
Fotoğraftaki Türk gazeteleri, Türkiye'de değil, bugünkü Yunanistan devleti sınırları içinde bulunan Batı Trakya'nın Gümülci'ne şehrindeki bir bayide sergilenmektedir. Gazeteler, Türkiye'de basılıp Batı Trakya'da satılmakta.

(http://www.thaber.bg/news_images/Gazete_bayisi.JPG)

KAYNAK: http://www.thaber.bg/?pid=3&id_news=412
Başlık: Ynt: Bulgaristan'da Türk gazetesi
Gönderen: TaKoveR - 19 Kasım 2013
ben bulgaristan göcmeni bir Türküm , bizlere bulgar göcmeni diyen kara cahiilleri anlamıyorum , türkiyeye geliriz bulgar derler , bulgaristanda Türk diye ezmeye hakeret etmeye calısırlar.!
Zamanında Bulgaristandaki Türkleri Türkiye Cumhuriyetine karşı kışkırtmak için Nazım Hıkmeti getirdiler.
' Vatan yasak özgürlük uzak ' bu kitabı okumanızı tavsiye ederim
Başlık: Ynt: Bulgaristan'da Türk gazetesi
Gönderen: TaKoveR - 19 Kasım 2013
ve Türk köylerini basarak zorla isim degiştirme , mezarlıktaki Türk isimlerini sökme gibi vs vs olaylar.
Başlık: Bulgar çizimlerinde Osmanlı düşmanlığı
Gönderen: Atsızcı Türk - 19 Kasım 2013
(http://www.thaber.bg/news_images/Bulgar_cizimlerinde_Osmanli_dusmanligi.jpg)

1878’de Bulgaristan Prensliği’nin kurulmasının ardından gelen Bulgar yönetimleri, ülkenin tarihindeki bütün olumsuzlukları ve Bulgaristan’ın Batı Avrupa’ya göre geri kalmasını Osmanlı’nın uzun süren idaresine bağlamışlardır. Dolayısıyla “kötü geçmişin” kalıntıları olarak görülen ülkedeki Müslüman Türklere karşı her zaman bir kuşku ve düşmanlık beslenmiştir.

(http://www.thaber.bg/news_images/Bulgar_cizimlerinde_Osmanli_dusmanligi2.jpg)

(http://www.thaber.bg/news_images/Bulgar_cizimlerinde_Osmanli_dusmanligi3.jpg)

1878’de Bulgaristan Prensliği’nin kurulmasının ardından gelen Bulgar yönetimleri, ülkenin tarihindeki bütün olumsuzlukları ve Bulgaristan’ın Batı Avrupa’ya göre geri kalmasını Osmanlı’nın uzun süren idaresine bağlamışlardır. Dolayısıyla “kötü geçmişin” kalıntıları olarak görülen ülkedeki Müslüman Türklere karşı her zaman bir kuşku ve düşmanlık beslenmiştir.
 
Sadece Bulgarlardan meydana gelen bir ülkenin hayalindeki yöneticiler, Bulgaristan’da fazla nüfusa sahip olan Türkleri bir tehlike olarak addetmişler, bu nedenle onlardan en kısa sürede kurtulmayı, prenslik döneminin başlangıcından itibaren devlet politikası haline getirmişlerdir. Balkan Savaşları, özellikle de Komünist rejimin hâkim olduğu yıllar bu faaliyetlerin en etkin olduğu zamanlar olmuş, Türklere karşı olan düşmanlık ve asimilasyon politikası aktif şekilde uygulanmıştır. Bu dönemlere ait çizimler ve kartpostallar da Bulgar devlet ideolojisi ile Osmanlı-Türk düşmanlığını açık bir şekilde yansıtmaktadır.
 
“Dev aslanın gürlemesi ve müttefiklerin korkusu” başlıklı Balkan Savaşları dönemine ait bu çizimde Bulgar Aslanı, kan kaybından yere yığılan Kaplan Osmanlı’yı, pençeleri altında ezerken ve kükremesiyle diğer Balkan uluslarını kaçırtırken tasvir edilmekte.

 
1913 yılına ait bu kartpostalda  “Bulgar kralı Türk toprağına ayak basarken” görülüyor.

(http://www.thaber.bg/news_images/Bulgar_cizimlerinde_Osmanli_dusmanligi4.jpg)

“Bulgar askerinin adımı”  adlı bu kartpostalda, Bulgar askerinin ayaklarının altında gösterilen yerler Edirne, Kırklareli, Lüleburgaz ve Çatalca’dır. Birinci Balkan Savaşı’nda Bulgarlar Trakya’yı ele geçirmiş olduklarından bu zaferlerini anlatan çok sayıda çizim yapılmıştır.

(http://www.thaber.bg/news_images/Bulgar_cizimlerinde_Osmanli_dusmanligi5.jpg)

Soldaki kartpostal Balkan Savaşları’nda Bulgar krallığını yöneten Çar Ferdinand ve kraliçenin tasvir edildiği 1913 yılına ait bir çizimdir. Sağdaki kartpostalın altında “Şükrü Paşa galip mi?” ifadesi yer almaktadır. Şükrü Paşa, Birinci Balkan Savaşı’nda Edirne’yi Bulgarlara karşı beş ay boyunca kahramanca savunmuş, ancak 26 Mart 1913 günü şehri teslim etmek zorunda kalmıştı.

(http://www.thaber.bg/news_images/Bulgar_cizimlerinde_Osmanli_dusmanligi6.jpg)

“Boğaziçi’nin sonu, patırtı kopuyor” yazılı bu kartpostalda da Birinci Balkan Savaşı ve Bulgarların zaferi konu edilmekte.
 
Emre Gül/ Dünya Bülteni/ Tarih Dosyası

KAYNAK: http://www.thaber.bg/?pid=3&id_news=414
Başlık: Volen Siderov, Kırcaali’nin adının değiştirilmesini istedi
Gönderen: Atsızcı Türk - 20 Kasım 2013
(http://www.thaber.bg/news_images/Volen_Siderov_Kircaali-nin_adinin_degistirilmesini_istedi.jpg)

Türk karşıtı tutumuyla bilinen Ataka partisi Genel Başkanı Volen Siderov, Cumhurbaşkanı Rosen Plevneliev’e yazdığı mektupta Kırcaali’nin adının değiştirilmesini istedi.
 
Siderov, Kırcaali’ye Balkan Savaşı’nda Türk ordusuna karşı savaşan General Vasil Delov’un adını vererek şehrin ismini “Delovgrad” olarak değiştirilmesini teklif etti.
 
Siderov, teklifini Anayasa’da Cumhurbaşkanı’nın şehir isimlerini değiştirme hakkına sahip olmasına dayandırdığını belirtti.
 
Siderov yaptığı basın açıklamasında şu ifadelere yer verdi: General Delov, yaklaşık 12 bin savaşçısıyla Kırcaali meydan savaşında Osmanlı ordusunu Arda Nehri’nin güneyine püskürtüp İkinci Bulgar Ordusu’nun Edirne yolunu açar. Mart 1913’te Edirne Kalesi’nin kuşatılıp kaleye taaruza geçilmesinde yer alır.
 
Siderov “Bu şerefli Bulgara saygımızı ifade etmemiz için Ataka, Cumhurbaşkanı Plevneliev’e Kırcaali’nin adını Delovgrad olarak değiştirilmesini teklif ediyor, çünkü şehir şu an Osmanlı ordu komutanı Kırca Ali’nin adını taşıyor.” dedi.
 
Ataka lideri, daha önce Plevneliev’e Musala tepesinin adını St. İvan Rilski olarak değiştirmeyi teklif ettiğini açıkladı.
 
Aydın Osman | T HABER

KAYNAK: http://www.thaber.bg/?pid=3&id_news=413
Başlık: Ynt: Bulgaristan'da Türk gazetesi
Gönderen: YALNIZKURTKARAGÜLLE - 25 Kasım 2013
Atatürk’ün Bulgaristan’daki Türk Katliamını Önleyişi
19 Mayıs 1934 yılında bir darbe yapan Bulgar Ordusu, kurdurduğu geçici hükümet sayesinde Hitler Almanya’sının safında yerini almış, Bulgaristan Türkleri arasında yaygınlaşan “Turan Gençlik ve Spor Cemiyetleri Birliği’ne karşı polis takibatına geçip işkence ile öldürmeler çoğalmıştı. Ayrıca Bulgar köylerinden teşkil ettikleri çetelerle toplu katliama başlamak üzereyken, Türk istihbaratı bu haberi Atatürk’e iletir. Atatürk de, o sıralarda Trakya’da askerî tatbikat yapmakta olan 3. Ordu Komutanı Salih Omurtak Paşa’ya, biraz Bulgar sınırını ihlâl ederek Bulgarlar’a gözdağı vermesi konusunda talimat verir.

Yağmurlu bir gecede akşamdan Bulgar sınırını sapa bir yerden geçen askerimizin öncü birlikleri, sabah ortalık aydınlandığında Filibe yakınındaki Hacıilyas (Pırvomay) kasabasına varmışlardır. Önce kendi askerleri sanan Bulgarlar, hava iyice aydınlanınca, Filibe’ye doğru ilerleyen birliklerin Türk askeri olduğunu fark etmişler ve olay Bulgar kralına iletilmiş.
Telefona sarılan Kral III. Boris, Atatürk’le yaptığı görüşmede, “Ekselansları acaba Bulgaristan’a harp mi ilân ettiniz?” diye sorar telâşla.
Atatürk, “Neden böyle bir şey yapalım ki!” deyince,
Kral Boris:‘Askerleriniz Filibe önlerinde ve Sofya yönünde ilerliyorlar!” diye cevap vermiş.
Atatürk “Yolu şaşırmışlardır, Kral Hazretleri, şimdi olayı tetkik eder, Haşmetmeaplarına malûmat arz ederim” diyerek teselli etmiş ve Salih Omurtak Paşa’ya: “Maksat hâsıl olmuştur, geri dönün“, talimatı gönderilmiştir.

Bu gözdağı üzerine, Kral hemen duruma el koymuş ve kitle halinde yapılması plânlanan Türk katliamı da durdurulmuştur. O zamanki Turancı liderlerden, cemiyetin Genel Başkanı Varnalı Ömer Kâşif Bey’den, Bulgaristan’da bu olay için Bulgar köylerinden ırkçı “Rodna Zaştita” (Vatan Savunması) çetelerinin hazırlandığını ve her Türk köyünün katliamı için büyük hendekler kazıldığını dinlemiştim. Salih Omurtak Paşa olayını da bizzat bu orduda albay olarak görev yapan ve öncü birliklerde yer alan, yazar Emine Işınsu’nun babası merhum Tümgeneral Aziz Zorlutuna (eşi merhume şaire Halide Nusret Zorlutuna idi) Paşa’dan dinlemiştim.” (Sunuş bölümü syf.26-27)

Ahmet Şerif ŞEREFLİ
BULGARİSTAN’DAKİ TÜRKLER (1879-1989)
T.C. KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINI

TTK.
Başlık: Türk tırcısı, Bulgaristan’da soyguna uğradı
Gönderen: Atsızcı Türk - 06 Aralık 2013
(http://www.thaber.bg/news_images/Turk_tircisi_Bulgaristan-da_soyguna_ugradi.JPG)

Emniyet Müdürlüğü, Bulgaristan’dan geçen bir Türk tırcısının soyulduğunu; soyguncunun da yakalandığını bildirdi.
 
Tır sürücüsünü 30 yaşındaki bir Rusçuklunun soyduğu açıklandı.
 
Emniyet kayıtlarından alınan bilgilere göre sürücünün kimlik belgeleri ile 1500 avrosu çalındı.
 
Olay, Bılgariya Caddesi’nde meydana geldi.
 
Oyal yerinde N. B. (19) ile S. A. (18) adlı iki hayat kadını bulunduğu da tespit edildi.
 
Aydın Osman | T HABER

KAYNAK: http://www.thaber.bg/?pid=3&id_news=431
Başlık: Türk Birliği Örgütü
Gönderen: Atsızcı Türk - 14 Aralık 2013
(http://www.thaber.bg/news_images/Ismat_Topaloglu.jpg)


Bulgaristan Türklerinin tarihinde 1984 yılı en karanlık yıl olarak tarihe geçti. Bulgar komünist rejimi daha önce ülkede yaşayan Müslüman Pomakların isimlerini değiştirmişti sıra Türklere gelmişti. Tek ulus hayaliyle komünist rejimi ülkede yaşayan Türklerin isimlerini Aralık ayında silah zoruyla  değiştirmeye başladı. Ülkede çeşitli yerlerde Türkler protestolar gerçekleştirdiler. Protestolar sırasında başta Mestanlı kasabasında hükümetçe silahlandırılmış gözü dönmüş Bulgar milliyetçileri Türkleri şehit etti. Ülke çapında gerçekleşen ayaklanmalar kendiliğinden gerçekleşmedi. 1983 yılı başlarında Mestanlı Tren Garı İstasyon Şefi Yardımcısı Osman Salifoğlu ilk olarak isim kampanyasına karşı ülke çapında gösteriler düzenlemesi fikrini ortaya atıyor. Ayaklanmaların gerçekleştirilmesi için yeraltına inilmesi gerekliliğinin bilincinde karara varıyor. Mesai arkadaşı olan Mustafa Ömer ile fikrini paylaşıyor. Mustafa Ömer’in içindeki milliyetçi duyguları daha da hareketleniyor. İki mesai arkadaşı Türk halkını isim kampanyasına karşı nasıl bilinçlendiririz diye fikir yürütüyorlar. Aynı garda çalışan İzzet Güner ile görüşlerini paylaşıyorlar. Üç arkadaş Bulgaristan’da Türklerin yaşadıkları bölgeleri dolaşmak için yeraltına inme kararı alıp faaliyete geçiyorlar. Böylece Bulgaristan’da isim kampanyasına karşı mücadele edilecek örgütün temel atılıyor. Örgütün adı “Türk Birliği” olarak tescil ediliyor. Örgüte katılacak arkadaşlar birbirilerini tanıyamayacak bir sistem geliştiriyorlar.
 
OSMAN SALİFOĞLU ÖNDERLİĞİNDE
“Türk birliği” örgütü Osman Salifoğlu önderliğinde Bulgaristan’da yaşayan Türklerin bölgelerine ziyaretler gerçekleştirerek hücre evler kurmaya başlıyorlar. Böylece örgüt Kuzeydoğu Bulgaristan, Orta Bulgaristan ve Kırcaali bölgesinde merkezler kurup ağı daha da genişletiyorlar. Çalışmalar Aralık 1984 yılına kadar gizlilikle sürdürülüyor. Bulgaristan devletinin istihbaratı, ülke çapında toplu kalkışmalar gerçekleşeceğinin istihbaratını alır almaz Aralık ayında geceleri eksi yirmi dereceyi geçen soğuklara aldırmayarak ordu tarafından gece vakti köyleri abluka altına alarak köy halklarını muhtarlığa götürüp Türk isimli pasaportları ellerinden alınarak üç Bulgar ismi yazılı bir kağıt veriyorlar. İçişlerine bağlı birlikler kalkışma gerçekleşen bölgelere sevk edilerek tutuklamalar başlıyor. Osman Salifoğlu, Mustafa Ömer, İzzet Güner ile İsmet Topaloğlu’nu Bulgaristan Türkleri’ni kalkışmaya teşvik etmekle tutuklayıp Sofya Razvigor Popov No 1 DS/Devlet Güvenlik/ merkez binasına götürüyorlar. Aynı zamanda Mestanlı’dan Abdullah Veli, Burhan Mutlu, Halil Kahraman ile Mümin Köseömer de tutuklanıyorlar ve aynı sorgu merkezine götürülüyor. Böylece Kırcali bölgesinden yüzlere tutuklama gerçekleştiriliyor. Kimileri cezaevine kimileri Belene Kampı’na gönderiliyor. Sofya DS merkez binasında Mustafa Ömer işkencelere dayanamayıp akli dengesini yitiriyor. 1985 yaz ortasında Mustafa Ömer Kırcaali Sinir ve Ruh Hastalıkları Hastanesi’nde şehit ediliyor. 21 Mayıs 1984 yılı Osman Salifoğlu Kırcaali Polis Merkezi’nde tutuklama hücreleri bulunan beşinci kattan gardiyanlar tarafından boşluğa bırakılıyor. Yere çakılma esnasında kırıklar hariç karın ve bağırsaklar dışarı çıkıyor. Tesadüfen Kırcaali polis merkezinde bulunan içişlerinden bir general Sofya Askeri Hastanesi’nden iki genel cerah ile helikopter isteyip Osman Salifoğlu’nun tedavi edilmesi emrini veriyor. Böylece Osman Salifoğlu hayatta kalıyor. 06.10.1985 yılı Kırcaali polis merkezi beşinci katta bulunan hücrelerin birinde Osman Salifoğlu sabaha karşı akli dengesini yitiriyor. Böylece Osman Saifoğlu, İzzet Güner ile İsmet Topaloğlu duruşması 07.10 1985’te Kırcaali İl Mahkemesi tarafından belirsiz bir süreye erteleniyor.
 
ŞİZOFRENİ HASTALIĞINA YAKALANIYOR
Sofya Merkez Hapishanesi’nde Osman Salifoğlu ve iki arkadaşı tekli hücrelerine kapatılıyorlar. Bir hafta sonra Osman Salifoğlu’nun bulunduğu hücre kapısı açılıyor ve Osman’ın anadan doğma hücrenin köşene çöktüğü görülüyor. Osman kemik üstüne örtülmüş ince bir deri görünümü almış. Ancak gözlerinden Osman olduğu anlaşılıyor. Bir haftadan sonra dava arkadaşının ısrarları neticesinde onun hücresine götürülüyor. Osman şizofreni hastalığına yakalanıyor. Bir hafta dava arkadaşının hücresinde kaldıktan sonra hapishane idaresi tarafından cezaevleri hastanesine kaldırılacak diye hücreden çıkarılarak hapishanenin bodrum katındaki hücrelerin birine kapatılıyor. Osman açlıktan komaya girinceye kadar müdahale yapılmıyor ve ölüme ramak kala Lofça Hapishaneler Hastanesi’ne cankurtaran ile gönderiliyor. Bir yıldan sonra Ekim 1986 yılı Osman Salifoğlu Kırcaali İl Mahkemesi tarafından sağlık durumu hapis cezasına uygun olmadığı sebebiyle serbest bırakılıyor. İki dava arkadaşı tutuklanma tarihinden iki yıl tekli hücre hayatından sonra mahkûm edilerek Eski Zağara siyasi ceza evine gönderiliyor. Osman Salifoğlu Bulgaristan’da 1983 yılı asimilasyon politikasına karşı koymak amacıyla ilk olarak “Türk Birliği” örgütünü kurmuştu. Örgütün yeraltı çalışmaları sayesinde Bulgaristan Türkü, Bulgar hükümetinin Türklere uygulamak istediği asimilasyon politikasını açığa çıkararak seslerini dünya kamuoyuna duyurulabilmek için ulusal çapta barışçıl gösteri düzenlenmesi için ciddi çalışmalar yapmıştı. Ulusal çapta gösteriler düzenlenemese de bölgelerde gösteriler düzenlenmişti. Böylece yerel gösteriler dünya kamuoyuna Türklerin isimlerinin Bulgar makamları tarafından iddia edildiği gibi gönüllü değil silah zoruyla yapıldığını duyurmuştu. Bugün Osman Salifoğlu malulen emekli, Bursa’da oturmakta ve kanser tedavisi görmekte. Arkadaşımıza Allah’tan acil şifalar sağlık ve esenlik diliyoruz.
 
(Cezaevi, Belene ve dava arkadaşları adına İsmet Topaloğlu.)

KAYNAK: http://www.thaber.bg/?pid=3&id_news=447
Başlık: 1984 Noelinde Türklerin yoğun olarak yaşadığı Kırcaali İli askerȋ bölge oldu
Gönderen: Atsızcı Türk - 27 Aralık 2013
Cezasız kalmış suç ya da askerȋ güç kullanarak 1984 Noelinde Türklerin isimlerinin değiştirilmesi

(http://www.thaber.bg/news_images/1984_Noelinde_Turklerin_yogun_olarak_yasadigi_Kircaali_ili_askeri_bolge_oldu.jpg)

Alman gazetesi Deutsche Welle “Cezasız kalmış suç ya da 1984 Noelinde Kırcaali askerȋ bölge haline gelmişti” başlığıyla manşet attı.
 
DW gazetesi, 1984 Noelini “tarihe sürülmüş kara leke” olarak değerlendirdi ve şu ifadeleri kullandı: Bulgaristan için bu, 1984 Noeliydi; bir zamanlar komünist rejim, Kırcaali İli’ni askerȋ böylegeye çevirdi, daha sonra da Bulgaristan Türklerinin isimlerini zorla değiştirdi.O kadar utanç verici bir tarih ki, insanın dinleyesi gelmiyor.
Komünist rejimin işlediği en kapsamlı suçun ardından bu kadar zaman geçti. Savunma amaçlı bir dizi söylenti, olayı örtbas etmeye çalışıyor: kimisi bilmediğini söylüyor; kimisi birilerinin kendilerine söylemediğini, bazıları bunun gerçek olabileceğini inanmadığını söylüyor; birtakım çevreler de bunu etnik temizlik değil, komünizmin suçu olarak görüyor.

 
DW, “Ancak en katlanılmaz olanı da ateist devlet, 1984 yılının Noel arefesinde Hristiyanların en büyük bayramını yasakladı. O dönem Bulgaristan Müslümanlarını ezmeye karar verdiği dönemdi.” ifadesini kullandı.
 
29 YIL ÖNCE NE OLDU
Deutsche Welle, komümist döneminin istihbarat teşkilȃtı (DS) arşivlerinden yaptığı araştırmaya göre 24 Aralık 1984 yılı tarihinde Bulgaristan Türklerinin en yoğun olarak yaşadığı Kırcaali İli’nın abluka altına alındığını yazdı.
 
Alman gazetesi, bölgede 4 kontrol noktasının oluşturulduğuna ve oradan yalnızca özel izinle geçilebildiğine dikkat çekti.
 
DW, gece dışarı çıkma yasağı konduğunu, postanelerin mektup ile telegraf göndermeyi kestiğini, şehirlerarası ve uluslarlarası iletişimin durduruldunu vurguladı.
 
Gazete de olay şöyle tarif ediliyor: Milis güçleri iki katına çıkarıldı, onlara destek kuvvetler (Sınır Askerlerinin 4-5. kolu), güneyden (Smolyan İçişleri Bakanlığı (MVR) Bölge İdaresi’nin bir kısmı), kuzeyden (Kazanlık Çavuş Okulu), kuzeybatıdan (Dolni Bogrov Çavuş Okulu, Ivraca ve Plevne MVR Bölge İdaresi, Milis Okulu Liseni’nin 4 . sınıf öğrencileri), kuzeydoğudan (Burgaz MVR Bölge İdaresi). İtfaiye, su tesisatlarıyla birlikle 15 araç ve 1 adet “kalabalığı dağıtmaya yarayan raektif motorlu makine” sağladı. Golo Bırdo’daki Hava Kuvvetleri BTR tanklarını sağlayan Bulgar Ordusu’nun askerȋ birlikleri de harekete geçirildi. Mobilize edilenlerin toplam sayısı 1400, İçişleri Bakanlığı (MVR), Gönüllü Emekçi Birlikleri’ndeki sivil halka da silȃh dağıttı.
 
TÜRKLERİN İSİMLERİNİ SİLȂH ZORUYLA DEĞİŞTİRMESİ İÇİN GÖNDERİLEN KUVVETLER
Gazetede Bulgaristan Türklerinin isimlerini silȃh zoruyla değiştirmek için yeterli sayıda kuvvet gönderildiğine vurgu yapıldı.
 
DW “Aradan onlarca gün geçtikten sonra askerȋ kuvvetlerin bölgeye girmesine rağmen insanlar direnir ve hükümetten bunun açıklamasını yapmasını ister; Belene kampı da onlar için tekrar  açılır. İki hafta sonra Kırcaali’deki deneme ülkenin diğer bölgelerinde de tekrarlandı. 840 bin kişiyi kapsayan isim değiştirme, ülke genelinde 3 ayda tamamlandı. İktidar 5 yıl sonra onlardan 300 bin civarı insanı Türkiye’ye kovdu.” dedi.
 
BUGÜN OLAYA NASIL BAKILIYOR?
DW, Bulgar devletinin aradan geçen 29 yıl sonra yine alışılmış yöntemlerle olayı geçiştirdiğini söyledi ve devletin, bu konunun üstüne gitmediğini ve konuyu konuşup analiz etmediğini, dahası bundan rahatsızlık bile duymadığını belirtti.
 
Yazıda “Eski Başbakan Kostov da olmak üzere eski Cumhurbaşnakları Jelev ile Stoyanov’un yönelttiği özürler ya öylesine geçiştirildi ya da Bulgaristan kovduğu kovduğu Türkler adına özür diliyor olarak görüldü. Ancak onlara göç ettirmek utanç verici bir olayın yalnızca ikinci bölümü. İnsanların geçmişinin yok edildiği birinci bölüm geniş bir halk kitlesi için tarihȋ bir tabu olarak görülmeye devam ediyor.” şeklinde yorumlandı.
 
Aydın Osman | T HABER
Başlık: 1984 Noelinde Türklerin yoğun olarak yaşadığı Kırcaali İli askerȋ bölge oldu
Gönderen: Atsızcı Türk - 27 Aralık 2013
KAYNAK: http://www.thaber.bg/?pid=3&id_news=472
Başlık: Bulgaristan Türkleri, şehitlerini andı
Gönderen: Atsızcı Türk - 27 Aralık 2013
Kırcaali’ye bağlı Mogilyane köyünde bulunan Türkan Çeşme’de tören yapıldı

(http://www.thaber.bg/news_images/Bulgaristan_Turkleri_sehitlerini_andi.jpg)

Bulgaristan Türkleri, 29 yıl önce kendilerine karşı uygulanan asimilasyon döneminde Komünist rejimin askerleri tarafından öldürülen şehitlerini andı.
 
Şehitleri anma töreni, 17 aylıkken öldürülen Türkȃn Feyzullah'ın anısına yapılan ve Kırcaali'nin Kirkovo İlçesine bağlı Mogilyane köyünde bulunan Türkȃn Çeşme'de yapıldı.
 
Törende,  26 Aralık 1984 tarihinde, Türklere karşı, dönemin totaliter komünist iktidarı tarafından yürütülen baskı ve sindirme politikasına karşı gerçekleştirilen protesto yürüyüşü sırasında annesinin kucağında öldürülen Türkȃn Feyzullah ve diğer şehitler anıldı.
 
Bulgaristan'da, komünist iktidarın yürüttüğü asimilasyon politikasına karşı Türklerin direnişinin simgesi haline gelen Türkȃn bebeğin anısına yaptırılan Türkȃn Çeşme'de düzenlenen anma gününe Bulgaristan'ın her yerinden binlerce Türk katıldı.
 
Duygusal anların yaşandığı törende, Türkȃn bebeğin öldürüldüğü günü yaşayanlar gözyaşlarına hakim olamadı.
 
Türkȃn Çeşme'de toplanan binlerce kişiye seslenen Kirkovo Belediye Başkanı Sali Ramadan, acı günleri unutmayacaklarını ancak geleceğe bakmaları gerektiğini belirtti.
 
Ramadan, her yıl totaliter rejimin kurbanlarının anıtı önünde saygı duruşunda bulunduklarını kaydederek, şehitleri hatırlamanın kin ve nefret aşılama amacı taşımadığını vurguladı. Ramadan, "Türkȃn bebeğin anısına yapılan Türkȃn Çeşme aynı zamanda dinimizi, anadilimizi, örf ve adetlerimizi ve en önemlisi de özgürlüğümüzü simgeler" dedi.
 
AA

KAYNAK: http://www.thaber.bg/?pid=3&id_news=476
Başlık: Edirne’de Türkȃn Bebek anıtının açılışı yapıldı
Gönderen: Atsızcı Türk - 27 Aralık 2013
(http://www.thaber.bg/news_images/Edirne-de_Turkan_Bebek_anitinin_acilisi_yapildi.jpg)

Türkiye’deki göçmen derneklerinin inisyatifiyle dikilen Türkȃn Bebek anıtının açılışı yapıldı.
 
Anıtın açılışına ilgibüyüktü.
 
Açılışa katılan konuklar; çiçek ve çelenk bıraktı ve saygı duruşunda bulundu.
 
Açılış etkinliğine Kırcaali bölgesindeki ilçelerin birçok belediye başkanı, Hak ve Özgürlükler Hareketi (HÖH) milletvekilleri ve önde gelenleri katıldı.
 
Anıtın yapımında “HÖH’ün de parmağı var” diye katılmayanlar da oldu.
 
EDİRNE VALİSİ: TÜRKAN BEBEK'İN BAŞINA GELENLER ASLA UNUTULMAMALI
Açılışta konuşma yapan Edirne Valisi Hasan Duruer "Türk milletinin en büyük özelliklerinden biri kendisine yapılan iyiklerleri ve kötülükleri çok çabuk unutuyor." dedi.
 
Duruer, şehit edilen 17 aylık Türkȃn Bebek anıtının açılışında konuşma yapan Duruer geçmişte yaşananların asla unutmak yerine ders çıkarmak gerektiğini belirtti.

(http://www.thaber.bg/news_images/Edirne-de_Turkan_Bebek_anitinin_acilisi_yapildi2.jpg)

Aydın Osman | T HABER

KAYNAK: http://www.thaber.bg/?pid=3&id_news=475
Başlık: Var mı bu Bulgaristan’da Türk
Gönderen: Atsızcı Türk - 27 Aralık 2013
(http://www.thaber.bg/news_images/Var_mi_Bulgaristan-da_Turk_.jpg)

Türk kökenli Razgradlı bir vatandaş 16 katlı blokun 5. katındaki bir terasa “Var mı bu Bulgaristan’da Türk” yazılı pankart astı.
 
Elimize ulaşan bilgilere göre pankartı Ahmet isminde bir genç astı. Pankart yaklaşık 3 aydır asılı duruyor.
 
Razgrad sakinleri, millȋ duygularını ve isyanını ifade etmek için asmış olabileciğini söylüyor.
 
Aydın Osman | T HABER

KAYNAK: http://www.thaber.bg/?pid=3&id_news=473
Başlık: BAF: Komünistlerin Türk milletine 1989 öncesi yaptığı zulmü ne çabuk unuttunuz
Gönderen: Atsızcı Türk - 27 Aralık 2013
(http://www.thaber.bg/news_images/BAF.jpg)

1989 öncesi Bulgaristan Türklerine yapılan zulümlerden dolayı tazminat davası açmaya çağıran Bulgaristan Adalet Federasyonu (BAF) Başkanı Sezgin Mümin acılara duyarsız kalınmasını sert dille eleştirdi.
 
Sezgin Mümin şöyle konuştu: Silȃh zoruyla değerli Türk milletinin adını değiştirdiler, milletime Türkçe konuşmayı, ibadet etmeyi ve Türkçe şarkı söylemeyi yasakladılar. Buna karşı çıkan her Müslüman Türk dayak yedi, hapse atıldı, kamplara sürüldü, işkence gördü ya da kurşuna dizildi. Bu olayların binlerce maduru var. Sadece Türk olduğunuz için veya alacağınız birkaç yüz bin leva tazminat için ya da herhangi bir kurum, kuruluş veya parti adına değil, insan olmanın onur ve haysiyeti adına tazminat davası açmak boynunuzun borcudur. Haysiyetsizce aşağlanmaları, zulümleri ve Türklere köle muamelesi yapılmasını destekliyorsanız ve boş yere hapis yatıp kamplara sürülüp dayak yediyseniz oturun, tazminat davası açmayın. Çektiğim çileler boşa gidemez diyorsan daha ne bekliyorsun. Şerefli ve Türk soylu bir vatandaş olarak sizleri insan onuruna sahip çıkmaya davet ediyorum.
 
GÖÇMEN DERNEKLERİNE DE VERDİ VERİŞTİRDİ
Göçmen derneklerine de yüklenen Mümin şu ifadeleri kullandı: Türkiye’de 144 kadar göçmen derneği vardır. O derneklerin, Türk milletinin yararına dişe dokunur bir çalışmasını görmedim. Halkı her zaman konferans, açılış, festival ve konserlerle oyalayıp uyutmuşlardır.
 
Mümin şu sözleri de ekledi: Değerli ve asil Türk milletinin ıvır zıvır şeylerle oyalanmaya değil, kendi yararına ciddi çalışmalar yapacak insana ihtiyacı var. Asil Türk milleti o derece pasifleştirildi ki, hukukȋ yollarla kendisine yapılan zulümlerin bile hesabını soramaz hale geldi. Bizlerin, soylu Türk milletini birleştirecek ve bilinçlendirecek çalışmalara ihtiyacı var. Yıllardır uyutulduk, artık buna son verme vakti gelmedi mi? Göçmen dernekleri benim sunduğum herhangi bir çalışmayı benimsemek ya da beğenmek zorunda değil, fakat ben şahsȋ duyguları bir kenara bırakıp onların sunacağı yararlı projeleri şanlı Türk milleti adına seve seve kabul etmeye hazırım. Şu an Bulgaristan Türkleri açısından tazminat davasından, zorunlu Türkçe eğitimden ve 1984 sonrası zorla dayatılan Bulgar veya Rus isimlerinin kütüklerden atılmasından daha ciddi bir mesele olabilir mi?
 
BAF Başkanı, Bulgaristan Türklerini onuruna sahip çıkmaya davet etti ve siyasȋ ve felsefȋ görüşünü önemsemeksizin herkese kapısının açık olduğunun altını çizdi.
 
Aydın Osman | T HABER

KAYNAK: http://www.thaber.bg/?pid=3&id_news=477
Başlık: Varna’da Türkçe yer isimlerinin değiştirilmesine BAF'tan tepki
Gönderen: Atsızcı Türk - 28 Aralık 2013
(http://www.thaber.bg/news_images/BAF.jpg)

Bulgaristan Adalet Federasyonu (BAF) Başkanı Sezgin Mümin, Varna Belediye Başkanı İvan Portnih’e yazdığı mektupta Varna Belediye Meclisi’nin 214 plȃj ve mezranın Türkçe isimlerini değiştirmesine tepki gösterdi.
 
24 yıldır Bulgaristan siyasetçilerinin zihniyetinin değişmediğini belirten Mümin, BAF’ın, bu eylemi Avrupa ve Bulgaristan’daki mahkemelere vereceğini ifade etti.
 
Sezgin Mümin, mektupta şu sözlere de yer verdi: Sivil toplum kuruluşumuzun üyelerinin çoğu, Soya Dönüş Süreci sırasında isim değiştirme ile ilgili olarak totaliter rejimin hapishanelerine atılıp dövülen insanlardır.
 
BAF Başkanı, Varna Belediye Meclisi’nin yer isimlerini değiştirmesini “demokratik koşullarda ve Bulgaristan’ın Avrupa Birliği’nde olmasına rağmen 24 yıl sonra ikinci isim değiştirme” kararı olarak nitelendirdi.
 
Mümin, Bayraka beldeisinin Znameto, Bostan Tarla’nın Dinena Niva, Kara Tepe’nin Çerni Vrıh olarak uygunsuzca değiştirildiğini belirtti.
 
Mümin, birçok ye rismi değişse de binlerce vatandaşın, mülkler üzerinde hak sahibi olduğunu gösteren belgeleri olabileceğini söyledi ve isim değiştirmenin sadece yazışmalarda zorluk çıkarmakla kalmayacağını, etnik gerginliğe de yol açabileceğini ifade etti.
 
Mümin, Varnalıların Türkçe eski yer isimlerini kullanacağını, bu belediye meclisinin isim değiştirmesini anlamsız kıldığını kaydetti ve belediye başkanının eski isimleri geri getirme teklifi sunacağını ümit ettiğini kaydederek sözlerini tamamladı.
 
Aydın Osman | T HABER

HABERE GELEN YORUM:

Ahmet TACEMEN dedi ki
BULGAR HALKININ BEDBAHTLIĞI

Bulgar Halkının bedbahtlığı, iki “İstanbullu”; Stefan Stambolovun (1887-1894) ve Aleksandır Stamboliyskinin (1919-1923), iktidarları haricinde; kendini, şizofrenlere idare ettirmesinden, kaynaklanır. Bulgarın; Beş harp, Çiftçi Katliamı, Komünist katliamı, Faşist Dikta Rejimi, Hitler İttifakı, Kapitalist Katliamı, Komünist Rejimi, yaşaması; şizofrenlerden, idare edilmesinden, kaynaklanır. Bulgaristanda, günümüzde Türkçe Yer Adlarının, Bulgarca olarak adlandırılmaları; ülkeyi, yine şizofrenlerin idare ettiklerini, gösterir.
Aslında Bulgarın 134 yıllık devlet tarihinin, yalnız on küsur yılının, aklıselim ve esaslarına sahip çıkan, insanlar tarafından idare edilmesi; onun, palavraya inandığının, kolay galeyana getirildiğinin, ispatıdır. Başka türlü Bulgar, geçenlerde Dış Efkârı Umumiyenin, sosyal medyada paylaştığı gibi; “Dünyanın en dırdır ve en mutsuz insanıdır”...
Bulgar Halkının, esasları Türktür; dili ve dilinin yapısında Türk olduğu, sabittir. Bulgarın, Hrıstıyan âdetleri dışında, Türk olmayan tek bir âdeti yoktur. Bulgar, Türk esaslarından koparıldığında; Şizofren olur, Şizofren edilir. Esası reddettirilerek Şizofren yapılan Bulgarın; zere kadar da olsa, Türke, tahammülü kalmaz. İnsanları, bu hallere, esaslarını reddetmeleri, getirir.
Şizofren edilen, Şizofren Bulgar, Şizofren Dünyasında; Türksüz yaşar. O, gerçek dünya ile kendi dünyası arasında fark yapamadığından; Türkü gördüğü yerde; tepelemeye, boğazlamaya, kovalamaya, başlar; çıldırır, delirir, kendini kaybeder... Bu şekilde milyonlarca Bulgaristan Türkü öldürülmüş, milyonlarcası da, Türkiyeye göç ettirilmiştir. Devlet olması, bütün bu cinayetleri işlemesini, kolaylaştırır. Bulgarın bu hâlde tutulması; ekonomisinin, nüfusunu geçindirememesine ve nüfusunun azalmasına, bitmesine, sebep olmaktadır...
Batının ve Panmoskovistlerin, 134 yıldır, esaslarına yabancılaştırarak, meydana getirmek istedikleri “Yeni Bulgarın” ve bu “Yeni Bulgarın”, devletinin vaziyeti ahvalleri budur. Bu hâlden çıkılmak istenildiğinde 134 yıldır sarfedilen “Yeni Bulgar” icat etme çabalarından, vazgeçilir ve Bulgar; esaslarına bırakılır. Onun esasları, Slavdan fazla Türktür. Azılı Panslavist Nayden Gerovun, Lügati, bile, bunun ispatıdır.
Görülen odur ki, Bulgar; esaslarından, ayrı tutulduğu müddetçe; onun, hastalığı derinleşmekte; kendisi de, devleti de tükenmektedir. Bu hal karşısında, Bulgar, eğer; batmak, istemiyorsa, esaslarının, ülkedeki Türklerle Federasyona gidilmesine, müsait olduklarını, kabul etmelidir. Bulgaristan Türkleriyle, yani Bulgaristanın asıl Bulgarlarıyla; Bulgar Devletinin federasyona gitmesi; bu günkü Bulgarların, yani Bulgar Slavlarının, hayatta kalmaları için tek fırsattır...
Varna Belediyesi Şûrası 2012 yılında aldığı “Belediye hudutlarında Türkçe, Grekçe, Arapça coğrafi adların değiştirilmesi kararını”, belirttiği gibi, bir yıl üzerine çalıştıktan sonra, 2013 yılı Aralık ayında yürürlüğe koyar. Bu söyledikleri yalandır; çünkü Şizofrenin, “çalışması”, bizim bildiğimiz, “çalışma” değildir; Şizofren, kafaya bir şeyi, taktı mı; sadece kendi bildiğini yapar ve netice olarak; yapar yapacağını, eder edeceğini! ...
Varna Belediyesi hudutlarında değiştirilen Yer Adları; sonuna kadar, Türkçe Yer Adlarıdır. Hâlen oralarda Gagavuzların yaşamaları; Yer Adlarının, Gagavuzca olduklarını göstermez; Gagvuzların, Türk olduklarını gösterirler. Aslında, Yer Adlarını değiştirenler, bunu çok iyi bilmektedirler ve Türklere hoş görünmek için, “Biz Gagavuz adlarını değiştiriyoruz!” demektedirler... Bu lâflar artistlikten söylenen lâflar değil; şizofrenlikten, sarf edilen lâflardır...
Belediye Kararına göre, Belediye hudutları içinde kalan; Gagavuzların Franga/Pranga (Kamenar); İnceköy (Topoli); Kestriç (Vinitsa); Köklüce (Zvezditsa); Çenge (Asparuhovo); Dereköy (Konstantinovo); Galata; Paşaköy (Vladislavovo) yerleşim yerlerinde ve mezralarında, Yer Adları, değiştirilir. Şizofrenlere göre, böylece, bir taşla iki kuş vuracaklardır. Evvelâ Türkçe Yer Adları silinecek; sonra Bulgarlaşan, Gagavuzlara Türklükleri hatırlatılmayacak; unutturulacaktır...
Şehrin “Varna” adı, tarihin derinliklerinden, gelen Türkçe bir addır. Yedinci asrın sonlarında, sakinlerinin büyük kısmı İslâm dinine geçerlerken, bir kısmı Hrıstıyanlığı, ikrar etmeye devam eder. Hrıstıyan dininde kalanlar, Gagavuzlardır. Onların, aynen İslâm dinine geçen, soydaşları gibi; ne “Gök” Oğuzlarla, ne de “Ak” Oğuzlarla alâkaları vardır. Onlar da, onlar gibi; Alan, Hun, Bulgar, nesilleridir. Taşıdıkları “Gagavuz” adını, onlara; Müslüman hemcinsleri ve hemşerileri; İslâm dinine geçme tekliflerinin; “Gaak-Guuk” diye anlamsız sözlerle, geçiştirdiklerinden, verirler.
Anlaşıldığı üzere; öyle tarihlerin yalandırdıkları gibi, buralara uzanan veya uzanmayan; “Yedi Slav Kabilesi”, “Birinci Bulgar Çarlığı Devri”, “İkinci Bulgar Çarlığı Devri”, “Beş yüz yıllık Osmanlı Esareti Devri” yoktur. Bunların hepsi asılsızdır ve uydurmadır. Hakikat olan; ayarlanan tarihlerin kasten “Bizans” dedikleri İmparatorluğu; aynı tarihlerin kasten, “Osmanlı” dedikleri İmparatorluğun, değiştirmesidir. Bundan sonra, Hrıstıyanlık, Müslümanlık muharebeleri başlar. Asırlar boyu böyle gittikten sonra 1877-1878 Osmanlı-Rus Muharebesi olur. Bu harp Balkanlardaki Müslümanlar için, kader belirleyicidir...
Bu günkü Varna ve Burgas sancaklarını, Doksanüç Harbinde, Osmanlı Hanedanlığının; Harp Tazminatı olarak, Rusyaya hibe ettiğini, hiçbir Türk unutmamalıdır! Lise çağımda, bu hakikati öğrendiğimde; Türkiyeye göç eden Bulgaristan Türklerinden, parayı toplayıp, Rusyadan, toprakları onlara vermek için, alacaktım... Yani bu yerler; muharebe ile kan dökme ile alınan topraklar değil; Osmanlı Hanedanlığı tarafından para yerine verilen topraklar. Öyle olduk; “Alın paranızı, verin toprağımızı!”; Liseli Ahmedin, bu hayalini de unutmayın!
Yine hiçbir Türk; her iki sancağın, Burgas ve Varna sancaklarının; yüzde doksanının, Türk (İslâm) olduğunu, Yüzde onunun Türk Ortodoks Hrıstıyan (Gagavuz) olduğunu ve her iki bölgede de, bu günkü manada Bulgar olmadığını, unutmamalıdır! Bu günkü manada Bulgar vardıysa da, bunlar Osmanlı-Rus harplerinden sonra; Rus Ortodoks topraklarına, göç etmek için, Makedonyadan, yola çıkan ve Osmanlı Hanedanlığı memurları tarafından, durdurulan ve buralara yerleştirilen, esamileri okunmayacak kadar az, birkaç Makedon Slav köyüdür...
Umum itibarıyla; Rusun ve Batının, Ortodoks Türkleri “Bulgar” kabul ettikleri için, Doksanüç Harbinden sonra, buraya öteden beriden göç ettirilen Slavlar; Batının ve Rusyanın “Bulgar” dedikleri, Ortodoks Türklerin ve Osmanlı Hanedanlığı memurları tarafından, buralara yerleştirilen Slavların, yüzde on nüfusuna ilâve edilirler. Sonraları bu nüfus; buralardan katledilerek, göç ettirilen Türklerin yerlerine gelen, Bulgarlarla çoğaltılır...
Şimdi bu öteden beriden, gelmelerin (prişıltsilerin); kalkıp Varnanın, Türkçe Yer Adlarını değiştirmeleri; hem Gagavuzları silmek, hem Varnanın tarihi dokusunu değiştirmektir. Bu değiştirmeyle; nereden bakılırsa, bakılsın; bir cinayet, bir genosit işlenmektedir. Belediyenin bu menfur kararını yorumlayan Bulgaristan Vatandaşı, Varna sakini Gagavuz Asıllı, Violeta Staniçiç Hanımefendi; yerlerin Gagavuz adlarının, değiştirilmesi ile hâsıl olan faciayı, şöyle dile getirmektedir:
“Şimdi Varnada bu ad değiştirmelerle, geçmişimi ve dedem Jelezden (Gagauz), Ninem Sultanadan (Gagauz Hanım), teyzelerim Deşpina ve Kiriyakiden kalan mirasımı siliyorlar. Bu güne, bu gün; Kum Tarlada, Dilber Çeşmede ve Ayazmada, daha fazla hatıralara düşkünlüğümden; koruduğum, tarlalarım var...”.
“Eğer, olur ya; siz tesadüfen kendinize; ceddimin geçmişinin adlarının, değiştirileceklerinin, haysiyetsizleştirileceklerinin, silineceklerinin şuurunda olmamın, bana nasıl tesir ettiğini sorursunuz... Kendimi kötü hissediyorum. Tapulardan, kütüklerden, malûm manada, geçmiş kalktığında; geçmiş mevcudiyetten; hakikat olarak kalkacak. İşte zamanın, bize, işlediği suç, bundan ibaret.”...
Allah sabır versin, Violeta Staniçiç Hanımefendiye ve hadiseleri, onun gibi hisseden Türklere (Gagavuzlara)... Ben, Ahmet Tacemen de, sırası geldiğinden, sizlerle, hayatımdan, bir parçayı, paylaşacağım. Hasbelkader, Lisede ve Üniversitede; Gagavuz asıllı meşhur Türklük İlmi Âlimi, Rahmetli Emil Boev, Beyefendi hocam idi. Bu makale, onun, yazmak isteyip de, yazamadığı makalelerdendir. Üniversiteden, atılıp kovulmamamı, ona ve Emniyetten onun Gagavuz arkadaşına borçluyum.
Bana öyle geliyordu; onlar, hiçbir yerde, hiçbir zaman saklamadığım, samimi Türklüğümde; yaşayamadıkları ve yaşayamayacakları, Türklüklerini, yaşıyorlardı. Ben, onların Türklüklerini, işte bu makalemde yaşatıyorum. Buradaki çoğu fikirleri, Emil Boev Hocamın söylediklerinden, feyiz alarak, dile getirmişimdir. Dinleriyle dinlensinler!
Böylece, onlara vefa borcumu da, ödemiş oldum, çok şükür! ...
Biliyor musunuz, şimdi Violeta Hanımefendi de, “Bu Gagauz-Grek adlarına, her zaman şüpheyle bakmışımdır” derken; yaşayamadığı, belki de, yaşayamayacağı, Türklüğünü, yaşıyor...
Violeta Staniçiç Hanımefendinin, söyledikleri, tam manasıyla Bileşik Milletler Teşkilâtının, yıllar evvel Yer Adlarının, korunmalarıyla alâkalı aldığı kararın, Varna Belediyesi tarafından, dikkate alınmamasının, hazin akisleridir. Yeryüzünde bütün milletleri temsil eden bu teşkilât; insanların, Hanımefendinin karşılaştığı vaziyetlerle karşılaşmamaları için, Yer Adlarının, değiştirilmelerini yasaklayan, kanun çıkartmıştır. Bulgar Devletinin, umursamadığı, bu meşhur kanuna göre; Yer Adları, nerede olurlarsa, olsunlar, kendi hallerine bırakılırlar; kendileri gelirler, kendileri giderler. Onlara müdahale edilmez! ...
Varna Belediyesi, etrafta Gagavuz Yer Adlarını değiştirirken, her ne kadar Yerel Kültürü araştıranlardan (Kraevedlerden) bahsetse de, kendileri dört dörtlük şizofren olduklarından; yapılan hem ilim bakımından, hem insanlık bakımından, suçtur. İlme göre, etrafın, tarihî dokusunu değiştirmek, hakikatleri sapıtmaktır. Diğer, yapılan; İnsan Hakları Hukukuna tamamen aykırıdır. Bulgar Devletinin bu yaptığı; Bileşik Milletler Teşkilâtının, Yer Adlarıyla alâkalı Kararının ve İnsan Haklarının ihlâlidir.
Komünistlerin, elli yıla yakın iktidarlarına rağmen, bir tülü oturup yapamadıklarını; Burgas ve Varna Belediyelerinin, yapmaları; bu günkü Bulgar Devletinin; Şizofrenlikte, Komünist İktidarı geçtiğini, gösterir. Mezkûr Kararın Bulgaristanda, Partiler tarafından desteklenmesi, onların da, Şizofren olduklarının, ispatıdır. Öyle ki her iki belediyenin “Belediye hudutları içinde Türkçe, Grekçe, Arapça coğrafi adların değiştirilmesi kararları”; bir halkın kitlevi şizofrenilik hali için, emsal gösterilebilir.
Bu Şizofrenler, kendilerini; hasta beyinleriyle icat ettikleri, “Bulgar”; ülkeyi de, bu Bulgarın icadı “Bulgarın Dünyası” görürler. Hasta beyinleriyle icat ettikleri Bulgarın Dünyasında, Türke yer yoktur. Türk, Gagavuzlar gibi, ülkede iki bin yıllık Hrıstıyan, bin yıllık Ortodoks, olsa da, ona, burada Türk olarak, yaşama hakkı tanımaz!
Bunun en taze emsali, biziz. Bizi, Hrıstıyan yaptılar; domuza baktık, rakı içtik, yeni adlarımızı kullanmaya başladık, onlarla evlendik, hattâ Bulgarca konuşmaya başladık. Bu şizofrenler; “Bunlar Bulgar olarak, çoğunluklarıyla, ya Bulgaryayı ellerimizden, alırlarsa!” diye, evhama kapıldılar. Hrıstıyan Ortodoks adlarımıza, Bulgarca konuştuğumuza, domuz yediğimize, rakı içtiğimize, onlarla evlendiğimize hiç bakmadan; bizi apar topar, ülkeden dışarı attılar! Şimdi, siz söyleyin, bunlar şizofren mi, değil mi? Kim ne derse desin; bunlar, benim için tam şizofren!
Böyle giderse; aslında “Türk” demek olan “Bulgar” adına, bunların tahammül edemeyişleri, en yakın zamanda, bombalar gibi patlayacak. O zaman; “Bulgar” adını da, “Bulgaristan” adını da atıp, değiştirecekler. Sonra bunlar oturup tarihlerden “Hemus” gibi, Türk olan adları çıkaracaklar. Şizofren dünyalarını rahatsız eden, her yerde rastladıkları; Türkçe sözlerden, adlardan, Türklerden; tamamıyla zırvalayacaklar.
Bulgaristan coğrafyasından, Türk menşeli olduklarından; Aytos”, “Arda” “Balkan”, “Balşa”, “Bankya”, “Batuliya”. “Berimirtsi”, “Burel”, “Busmantsi”, “Varoş”, “Vitoşa”, “Zagora”, “Kamçı”, “Lovça”, “Tuna”, “Şar”, “Yambol”, gibi adları, tutup, birer birer atacaklar ve değiştirecekler...
Sonra, bunlar Şizofren, ne yapacakları belli olmaz ama kafayı uyduruk Bulgarcaya, takacakları kesin. Bunlar görülen Türkçe sözleri lügatlerde değiştirdikten sonra ki sayılarının altı bin oldukları söyleniyor; “tıça”, “pleta”, “vırtya”, “toyaga”, “kokiçe” gibi, sayıları beş bini geçen, görülmez Türkçe sözleri; arayıp, bulup, değiştirmeye başlayacaklar...
Bir sözle, bu şizofrenler; aklıselim galip gelip, Bulgaristan Türkleriyle federasyona gidilmezse; önümüzdeki 15-20 yıl içinde, kendilerine, böyle, çok işler çıkaracaklar. Onlar, bu halleriyle; azınlık haline düşen Bulgar nüfusunun, Bulgar Devletini nasıl ve ne zaman kaybettiğinin, farkına bile varmayacaklar...
................................................................
Ahmet TACEMEN 28 Ocak 2013
27 Aralık 2013 - saat:19:21'da

KAYNAK: http://www.thaber.bg/?pid=3&id_news=462
Başlık: Bulgaristan’da etnik barış?!
Gönderen: Atsızcı Türk - 28 Aralık 2013
(http://www.thaber.bg/news_images/Durmus_ARDA.jpg)

Bulgaristan, etnik gruplar açısından, Güney Afrika’da 1994 yılında sona eren “Apartheid”  rejiminden sonra, hala en garip rejimlerden birisidir…
 
Tüm dünyada azınlıklar sokaklara dökülüp hak ve adalet ararken, Bulgaristan’da tam tersi, çoğunluk sokaklara dökülüp, azınlıkların haklarının gasp edilmesini istiyor.
 
Daha önce Müslümanlardan gasp edilip müzeye çevrilen Karlıova’daki Kurşun camiinin, Müslüman vakfına iadesi mahkeme kararıyla alındıktan sonra, çoğunluk sokaklara döküldü.
 
Garip, fakat sokağa dökülme gerekçeleri de şuydu:
“Etnik barış için Müslümanlar camiyi geri almasınlar!”
Evet, etnik barış çok önemli!
 
Sofya’daki Mahmut Paşa veya Büyük camii gasp edilerek, Arkeoloji Müzesi yapılırken…
Yine Sofya’nın merkezinde bulunan Derviş Mehmet Paşa veya Kara camii gasp edilerek, Yedi Ayalar (Sv. Sedmoçislenitsi) kilisesi yapılırken…
 
Sofya’da ibadete açık tek Kadı Feyzullah camiinin bahçe duvarları yıkılıp bahçesi gasp edilirken, hatta ravaklardan birisi kaldırım yolu olurken…
 
Kırcaali müzesi gasp edilip, başka kültürlerin müzesine çevrilirken…
 
Bunlara benzer nice vakıf malları gasp edilirken…
 
Vakıflara ve cami encümenlerine kümelenen eski ajanların kimlere çalıştıklarını bildiğimiz halde…
 
Susuyoruz…
 
Niye?
 
Etnik barış için!
 
Kırcaali’de Müslümanlar çoğunlukta olmasına rağmen, dört kiliseye karşılık bir camimiz varken…
 
Aynı camiden cılız ezan sesine karşılık, polis karakolundaki kuleden her saat başı yüksek desibelli kilse çanı gibi “dan, dan” sesinden önce askeri marş dinlemek zorunda kalırken…
 
Ne için susuyoruz…
 
Etnik barış için!
 
Sadece biz değil, eski gammazcılarımızdan ve ajanlarımızdan, yeni fahri liderlerimizden olan Ahmet Doğan’da etnik barış istiyor. Daha önce yolsuzlukla suçlandığında, “Üstüme gelmeyin etnik barış bozulur!” gibilerinden bir cümle kurarak aba altından sopa göstermişti...
 
Ne için?
 
Etnik barış için!
 
Eskiden anamızı ağlatan BKP’ nin devamı olan yeni BSP’nin lideri, senelerdir ısıtıp ısıtıp, asimilasyon politikalarından dolayı bizden özür diliyor. Fakat asimilasyon döneminde Türkçe konuşanlara ceza yapan, halkın giyim kuşamına karışan, yani zulmün bir parçası olan Nazmi Mümin’i, namı diğer Romanof veya kızıl Nazmi gibilerini Kırcaali’ye vali yardımcısı atıyorlar.
 
Ne için?
 
Etnik barış için!
 
Bulgaristan’da birkaç siyasi parti, Türklere ve Müslümanlara saldırıp,  küfür ederken…
 
Özel bir televizyon kanalının yine aynı şekilde, Türklere ve Müslümanlara saldırarak, küfür etmeye bayılırken…
 
1984- 1989 asimilasyon politikası yıllarında öldürülen şehitlerimizin katilleri, deşifre edilip yargılanmamışken…
 
Biz hala susuyoruz… Ne için?
 
Etnik barış için!
 
Ana dili eğitimi hakkımız, atalarımızdan kalan malvarlıklarımız, topraklarımız, ormanlarımız çeşitli yasa kılıflarıyla gasp edilirken…
 
Uluslararası sözleşmelerden doğan haklarımız hiçe sayılırken…
 
Ara sıra etnik kimliklerinden dolayı Türkler, aşırı gruplarca komaya sokuluncaya kadar dövülürken
 
Gıkımız çıkmıyor…
 
Ne için?
 
Tabi ki etnik barış için…
 
Görüldüğü gibi, Bulgaristan’da bu etnik barış, hep Türklerin ezilmesiyle sağlanıyor…
 
Dünyada böyle etnik barış örneği var mıdır acaba?

KAYNAK: http://www.thaber.bg/?pid=3&id_news=443
Başlık: Bulgaristan Türklerine yapılan hak ihlalleri
Gönderen: Atsızcı Türk - 04 Ocak 2014
(http://www.thaber.bg/news_images/BAF.jpg)

Bulgaristan Adalet Federasyonu (BAF) Başkanı Sezgin Mümin, Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri Nils Muiznieks ve Avrupa İzleme Komitesi’ne Bulgaristan’daki azınlık hakları ihlalleri ile ilgili rapor gönderdi. Rapora cevap geleceği bildirildi.
 
BAF Başkanı Sezgin Mümin, Bulgaristan’ın Ulusal Azınlıkları Koruma Çerçevesi Sözleşmesi’ne uymadığını ve Türklerin haklarının çiğnendiğini belirtti.
 
BAF, Bulgaristan’da resmȋ rakamlara göre 588 bin 318 Türkün yaşadığını, Türk asıllı vatandaşların 24 yıldır ana dilinde yayından yoksun bırakıldığını, Türklerin yoğun olarak yaşadığı 14 bölgede yerel yayın yapan radyo frekansı için başvuru yaptığını açıkladı.
 
Mümin, Türklerin yaşadığı bölgelerin en fakir olduğunu ve geri bırakıldığını söyledi.
 
BAF Başkanı, ana dilinde yerel yayın yapan radyo sayesinde Bulgaristan Türklerinin Avrupa’nın proje ve programları konusunda daha fazla bilgilendirileceğini ve proje ve Avrupa fonlarının değerlendirilmesine katkı sağlanacağını savundu.
 
“SEM’E TÜRK RADYOSU İÇİN DİLEKÇE VERDİK”
Raporda BAF’in Elektronik Medya Kurulu (SEM)’e daha 2012 yılının Temmuz ayında yerel yayın yapan radyo açmak için dilekçe verdiği ifade edilmekte.
 
Eylül 2013’te de BAF’ın Paşmaklı (Smolyan) İli’nde 2 frekans için SEM’e ihale evrağı verdiği ve hȃlȃ SEM’in ihaleyi hangi tüzel kişinin kazandığını belirleyecek kararını beklediği kaydediliyor.
 
BAF, Türklerin yaşadığı Balçik, Kazanlık, Karnobat, Mestanlı (Momçilgrad) ve Şumnu’da radyo ihalesiyle ilgili lisans beklediğini belirtiyor.
 
“RADYO VE TELEVİZYON KANUNU, AVRUPA YASALARIYLA ÇELİŞİYOR”
BAF, Bulgaristan’ın Radyo ve Televizyon Kanunu’nun Avrupa yasaları ve Ulusal Azınlıkları Koruma Çerçevesi Sözleşmesi ile çeliştiğinin altını çizdi.
 
Radyo ve Televizyon Kanunu’nun; Bulgarca dışında başka dilde genç, kadın, çocuk ve yaşlılar için eğlence ve haber programı yapma imkȃnı vermediği, ana dilde sadece eğitim programı yapma izni verdiği, bunun da ana dilinde yerel radyo yayını yapmayı anlamsız hale getirdiği ifade edildi.
 
BAF, ana dilinde yayın yapılmasına karşı çıkanların, Bulgaristan Anayasası’nda “Türk azınlığı kavramı”nın olmadığı tezini savunduğunu belirtti.
 
Mümin, Avrupa Konseyi ve İzleme Komitesi’nin destediğini ümit ederek Türkçe olduğu gibi resmȋ dil Bulgarca yayın da yapılacağını bildirdi.
 
ANA DİLİ TÜRKÇENİN ZORUNLU DERS OLARAK OKUTULMASI
BAF Başkanı Mümin, devlet ve belediye okullarında ana dili Türkçenin zorunlu ders olarak okutulması için birçok eğitim bakanına mektup gönderdiğini yazdı.
 
BAF Başkanı, son mektubunu da Eğitim Bakanı Aneliya Klisarova’ya, mektubun kopyasını da Avrupa Komisyonu'nun Eğitim, Kültür, Çok Dillilik, Spor, Medya ve Gençlik Komiseri Andrulla Vasiliu’ya gönderdiğini açıkladı.
 
Mümin, Eğitim Kanunu’nda değişiklikler yapılmasını önerdiğini de belirtti.
 
BAF, “Bulgar hukuk norm bazı”na göre sadece resmȋ dilde eğitim yapıldığı için taleplerinin reddedildiğini kaydetti.
 
“TÜRKLERİN YOĞUN OLARAK YAŞADIĞI BÖLGELERDE RESMȊ DİLLER TÜRKÇE İLE BULGARCA OLABİLİR”
BAF Başkanı Sezgin Mümin, raporunda “Bulgaristan Cumhuriyeti’nin resmȋ dili Bulgarcadır, Türkçe konuşanların çoğunlukta olduğu yerlerde belediye düzeyinde resmȋ diller Bulgarca ile Türkçe olabilir. Türk asıllı Bulgaristan vatandaşlarının ana dili Türkçeyi zorunlu ders olarak okutulması fikriyle buradan yola çıkıyoruz.” diye ifade etti ve Avrupa Birliği (AB)’nin üst düzey kurumlarından bu konuda destek istedi.
 
Mümin, tek isteğinin Uluslararası Hukuk ve Avrupa Hukuku’na uyulalar bireysel ve millî etnik hak ve çıkarların korunması olduğu savundu.
 
“KOMÜNİST DÖNEMDE TÜRKLERE DAHA FAZLA HAK VERİLİRDİ”
BAF Başkanı Sezgin Mümin, raporunda komünist dönemin 1947 yılında çıkarılan Anayasa’da Bulgaristan Türklerine daha fazla hak verildiğini vurguluyor.
 
Raporda 1947 Anayası’nda Türklerin kanun önünde eşitliği temin edildiği ve azınlıkların etnik, kültürel, dinȋ yaşantısı ve dili koruma altına alındığı belirtiliyor.
 
47 Anayasası’nın 79. maddesinde “ulusal azınlıklar”a ana dilinde eğitim ve millȋ kültürünü geliştirme hakkı tanındığı kaydedildi.
 
BAF Başkanı, 1971 yılı Anayası’nda “Bulgar asıllı olmayan vatandaşlar”dan daha az söz edildiği, buna rağmen 45. maddesinde Bulgarca ile birlikte kendi dilinde eğitim alma hakkı tanıdığının altını çizdi.
 
Sezgin Mümin, 1948 yılında çıkarılan Eğitim Kanunu’na göre ortaokuldan sonra ilkokul öğrencilerine kendi dilinde eğitim verilmesi için 4 yıl eğitim veren öğretmen ensitülerinin açıldığını belirtti.
 
Mümin, öğretmen enstitülerine ana dilini iyi bilen öğrenciler arasından seçtiklerinin ve Türkçe eğitim veren okulların bütçesini de devletin karşıladığının altını çizdi.
 
Mümin, 330 No’lu Karar’la Bulgar okullarında okuyacaklar öğrenciler dışında Bulgar asıllı olmayan öğrencilerin 4., 5. ve 6. sınıfta yazılı Türkçe sınavından, 7. sınıfta yazılı ve sözlu Türk dili ve okuma sınavından, 8., 9. ve 10. sınıfta da Türk dili ve edebiyatı sınavından geçirildiğini savundu.
 
“VARNA BELEDİYESİ, 214 YERİN TÜRKÇE İSMİNİ BULGARCASIYLA DEĞİŞTİRDİ”
BAF Başkanı Mümin, Varna Belediye Meclisi’nin 2013 yılın son oturumunda 214 plȃj ve mezranın Türkçe ismini Bulgarcasıyla değiştirmesine tepki gösterdiğini açıkladı.
 
Mümin, Bayraka beldeisinin Znameto, Bostan Tarla’nın Dinena Niva, Kara Tepe’nin Çerni Vrıh olarak uygunsuzca değiştirildiğini belirtti.
 
BAF Başkanı, Varna Belediyesi’nin yer isimlerini değiştirmesini “demokratik koşullarda ve Bulgaristan’ın Avrupa Birliği’nde olmasına rağmen 24 yıl sonra ikinci isim değiştirme” kararı olarak nitelendirdi.
 
Mümin, birçok yer ismi değişse de binlerce vatandaşın, mülkler üzerinde hak sahibi olduğunu gösteren belgeleri olduğunu söyledi ve isim değiştirmenin sadece yazışmalarda zorluk çıkarmakla kalmayacağını, etnik gerginliğe de yol açabileceğini ifade etti.
 
Mümin, isim değiştirmenin Burgaz ve Eski Zağra Belediyesi’nde gerçekleştirilmiş olmasının tedirginlik uyandırdığını söyledi.
 
BULGARİSTAN MÜSLÜMANLARININ ZORUNLU ASİMİLASYONUNU KINAYAN BİLDİRİ
BAF Başkanı, önerdiği Bulgaristan Müslümanlarının Zorunlu Asimilasyonunu Kınayan Bildiri’nin başta Mavi Koalisyon meclis grubu olmak olmak üzere 11 Ocak 2012 tarihinde 41. hükümetçe Millet Meclisi’nde oylandığını, ancak devletin, Bildiri’nin hayata geçirilmesi için yasalarda değişikliğe gitmediğini açıkladı.
 
BAF, daha 1990 yılında komünist dönemin suçlularına karşı Sofya Bölge Askerȋ Savçılığı’na açılan II- 048 No’lu davanın sonuçlanmadığını ve 23 yıldan fazla zamandır sözde hȃlȃ soruşturulduğunu belirtti.
 
Suçluları korumak ya da suçluların “rahatını bozmamak” amacıyla davanın aksatıldığı ifade ediliyor.
 
Zorla isim değiştirme sırasında aktif rol alanların birçoğunun da artık yaşayanlar arasında bulunmadığı keydedildi.
 
Sezgin Mümin, bu durumun komünist dönemin madurları üzerinde olumsuz etki yaptığını ve etkili yargıdan kaçınıldığı görüldünü ifade etti.
 
Mümin, soruşturmayla yükümlü kurumların ve memurlarının, bu olayın üstüne gitmeyerek komünist dönemde Türk azınlığa karşı işlenmiş soykırım suçuna ortaklık ettiklerini savundu.
 
“SİLȂH ZORUYLA DAYATILAN BULGAR İSİMLERİ, KÜTÜKLERDEN ATILSIN”
Sezgin Mümin, Vatandaş Kayıt ve İdarȋ Hizmet Dairesi (GRAO)’nun, komünist dönemde Türklere silȃh zoruyla dayatılan Bulgar ve Rus kökenli isimleri kütüklerden hȃlȃ atmamasına dikkat çekti.
 
Mümin, bunun yalnızca manevȋ zararlar vermediğini, mirasla ilgili hak aramalarda da karışıklık yarattığını ve maddȋ kayıplara da sebep olduğunu ekledi.
 
BAF, Ulusal Azınlıkları Koruma Çerçevesi Sözleşmesi’nin uygulanmasının Bulgaristan’ın, Avrupa Birliği (AB) ülkeleri karşısındaki itibarını artıracağını savundu.
 
Aydın Osman | T HABER

KAYNAK: http://www.thaber.bg/?pid=3&id_news=493
Başlık: Sezgin Mümin, Avrupa Konseyi’ne şikayet raporunu canlı yayında Tek Rumeli TV’de
Gönderen: Atsızcı Türk - 06 Ocak 2014
(http://www.thaber.bg/news_images/Sezgin_Mumin_canli_yayinda_Tek_Rumeli_TV-de.JPG)

Tek Rumeli TV’nin Rumeli Haber programında canlı yayına bağlanan Bulgaristan Adalet Federasyonu (BAF) Başkanı Sezgin Mümin, Avrupa Konseyi’ne gönderdiği şikayet raporunu değerlendirdi.
 
Sezgin Mümin canlı yayında raporun ayrıntılarıyla ilgili bilgi verdi.
 
BAF Başkanı Mümin, sivil toplum kuruluşu olarak Avrupa Konseyi’ne her 3 ayda bir rapor gönderdiğini söyledi.
 
“AVRUPA KONSEYİNDEN CEVAP GELDİ”
Sezgin Mümin, Avrupa Konseyi’nden cevap geldiğini, 6 Ocaktan itibaren raporu incelemeye aldıklarını açıkladı.
 
Raporu hazırlayan Mümin, bu konuyla ilgili Avrupa’nın üzerine gideceğini ve rahat bırakmayacağını ifade etti ve her hafta gelişmelerle ilgili bilgi isteyeceğini ve sunuç bekleyeceğini belirtti.
 
Mümin, rapora destek veren 30 derneğin imza attığını ve raporu 30 kişinin imzası bulunan halde tekrar Avrupa’ya gönderdiğini bildirdi.
 
“11 OCAKTA TÜRK OLMAYAN KİŞİLERE ÖZÜR DİLETTİK”
Tek Rumeli’ye konuşan Mümin “11 Ocak 2012’de büyük bir olaya imzamızı attık: Todor Jivkov zamanında yapılan zulümler için Türk olmayan kişilere biz özür dilettik.” diye açıklama yaptı.
 
Mümin, rapordaki 5 noktaya değindi.
 
“TÜRKÇENİN MECBURȊ OLMASINI VE İKİNCİ RESMȊ DİL OLMASINI İSTİYORUZ”
Mümin, Türkçenin okullarda mecburȋ ders olarak okutulmasını ve Bulgaristan’daki Türklerin bölgelerinde Türkçenin ikinci resmȋ dil olmasını istediğini belirtti.
 
Mümin, bunları Bulgaristan’ın imzaladığı Ulusal Azınlıkları Koruma Çerçevesi Sözleşmesi’ne dayanarak talep ettiğini, yasa dışı bir şey istemediğini ve Bulgaristan Türklerinin haklarını savunduğunu ifade etti.
 
BAF Başkanı 90’lı yılların başında açılan soykırım davasının hȃlȃ sonuçlanmadığının altını çizdi.
 
“BULGARİSTAN’DA HUKUK ÇALIŞMIYOR”
Sezgin Mümin “Biz, Bulgaristan Türkleri ve birkaç dernek, Avrupa Konseyi’ne Bulgaristan’da hukukun çalışmadığını belirttik. Biz Avrupa Konseyi’nden bu konuda açıklama bekliyoruz.” diye açıkladı.
 
“KÜTÜKLERLERDE BULGAR ADLARI HȂLȂ DURUYOR”
Konuşmasını sürdüren Mümin, 1989 önce Türklere silȃh zoruyla dayatılan Bulgar isimlerinin kütüklerde hȃlȃ durduğunu vurguladı ve bir an önce kaldırılmasını istediğini açıkladı.
 
“BULGARİSTAN TARİHİNDE İLK TÜRK RADYOSUNUN FREKANSLARI ÇIKACAK”
STK Başkanı Mümin “Elektronik Medya Kurulu SEM’e Türk radyosu için başvurduk, Allah kısmet nasip ederse yakın günlerde Bulgaristan tarihinde ilk Türk radyosunun frekansları çıkacak.” dedi.
 
Mümin Avrupa Konseyi’nden bu konuyla ilgili gözlemci istediğini söyledi.
 
Mümin, Bulgar makamlarının Avrupa’dan gözlemci getirilmesini karşı çıktığını ifade etti ve sözlerine şöyle devam etti: Bulgar makamları, ne Türkçenin okutulmasına razı ne Türk radyosu olmasına ne televizyon olmasına ne de kütüklerden Bulgar adlarının atılmasına. Mahkeme de bu durumdan memnun. Sofya Bölge Askerȋ Savçılığı da kılını kıpırdatmıyor.
 

CEZAEVİNDE YATAN ARKADAŞLARINA “TAZMİNAT DAVASI AÇIN” ÇAĞRISINDA BULUNDU
BAF Başkanı, “Tek Rumeli TV vasıtasıyla cezaevinde yatan arkadaşlarıma duyurmak istiyorum. Hiç sıkılmadan kendileri dilekçelerini doldursunlar, tazminat davası için tek kuruş bile ödemeyecekler. Belene kampında yatan arkadaşlarımın bu konuyla ilgili başvurularını yapmalarını istiyorum.” diye çağrıda bulundu.
 
Mümin “Geleceğimizin kötü olmaması için geçmişimizi unutmayalım.” diye ekledi.
 
“TÜRKLERİN HAKLARINI ARAMAK AMACIYLA DERNEKLERİ BİRLEŞTİRİP FEDERASYON KURUYORUZ”
Mümin “Bulgaristan, Balkanlar ve yurt dışındaki Türklerin haklarını aramak amacıyla birkaç dernek birleşip federasyon kuruyoruz. Bu şekilde Türkleri bir araya getireceğiz ve haklarımızı daha güçlü halde aramaya niyetliyiz.” diye sözünü bitirdi.
 
Aydın Osman | T HABER

KAYNAK: http://www.thaber.bg/?pid=3&id_news=498
Başlık: Batı Trakya'da Müslüman Türk mezarlığına çirkin saldırı
Gönderen: Atsızcı Türk - 11 Ocak 2014
(http://www.thaber.bg/news_images/Bati_Trakya-da_Musluman_Turk_mezarligina_saldiri.jpg)

Gümülcine'de Kahveci Mezarlığı'nda Mezar taşları kimler tarafından tahrip edildi? 1 Ocak 2014 gecesi kimliği belirsiz kişi veya kişiler tarafından tahrip edilen mezar taşlarının bazıları yerlerinden söküldü, bazıları da kırıldı.
 
Bu olay ile ilgili Gümülcine Tayinli Vakıf İdaresi tarafından yapılan yazılı açıklamada, mezar taşlarını kıranların çocuklar olduğu ifade ediliyor.
 
Yazılı açıklama şu şekildedir:
"Kahveci mezarliginda 01-01-2014 gecesi kirilan mezar taslari. Gumulcine Vakifar Idaresi tarafindan islemler yapilmistir. Kucuk cocuklar tarafindan yapildigi tespit edilen bu tahribattan dolayi mezarlik cevresinde oturan halkimizin duyarli olmalari rica olunur."
 
7 Ocak 2014 tarihinde "Kahveci Mezarlığı"na giderek kırılan mezar taşlarından bazıları görüntülendi. Ancak "Kahveci Mezarlığı"nda üzücü bir manzara ile de karşılaştık. Bir kenara atılmış tabut, mezarların üzerlerinde çöpler, mezarlık içinde tütün kurutma iskeleleri gerçekten utanç verici bir manzara.

(http://www.thaber.bg/news_images/Bati_Trakya-da_Musluman_Turk_mezarligina_saldiri2.jpg)

Yetkili kurumun bir an önce mezarlıkların bakımı ile ilgili bir önlem alması gerekir ki, İslam Dini'mizin temelinde temizliğin İman'dan geldiğinin gereğinin yerine getirilmesi lazım.

(http://www.thaber.bg/news_images/Bati_Trakya-da_Musluman_Turk_mezarligina_saldiri3.jpg)

(http://www.thaber.bg/news_images/Bati_Trakya-da_Musluman_Turk_mezarligina_saldiri4.jpg)

(http://www.thaber.bg/news_images/Bati_Trakya-da_Musluman_Turk_mezarligina_saldiri5.jpg)

(http://www.thaber.bg/news_images/Bati_Trakya-da_Musluman_Turk_mezarligina_saldiri6.jpg)

(http://www.thaber.bg/news_images/Bati_Trakya-da_Musluman_Turk_mezarligina_saldiri7.jpg)

(http://www.thaber.bg/news_images/Bati_Trakya-da_Musluman_Turk_mezarligina_saldiri8.jpg)

(http://www.thaber.bg/news_images/Bati_Trakya-da_Musluman_Turk_mezarligina_saldiri9.jpg)

(http://www.thaber.bg/news_images/Bati_Trakya-da_Musluman_Turk_mezarligina_saldiri10.jpg)

(http://www.thaber.bg/news_images/Bati_Trakya-da_Musluman_Turk_mezarligina_saldiri11.jpg)

Birlik Gazetesi

KAYNAK: http://www.thaber.bg/?pid=3&id_news=513
Başlık: BAF’ın, çirkin mezar saldırısını kınama ve Batı Trakya Türklerine destek mektubu
Gönderen: Atsızcı Türk - 11 Ocak 2014
Bulgaristan Adalet Federasyonu, Gümülcine’deki Türk mezarlığına yapılan saldırıyı kınadı

(http://www.thaber.bg/news_images/BAF.jpg)

Bulgaristan Adalet Federasyonu (BAF) Başkanı Sezgin Mümin, Dostluk, Eşitlik, Barış Partisi Başkanı Mustafa Ali Çavuş’a yazdığı mektupta 1 Ocak 2014 gecesi kimliği belirsiz kişi veya kişilerin Gümülcine'deki Kahveci Mezarlığı’na yaptığı çirkince saldırıyı kınadı ve Batı Trakya Türklerine geçmiş olsun dileklerini iletti.
 
BAF Başkanı Sezgin Mümin, her zaman Batı Trakyalı Müslüman Türkleri desteklediğini ifade etti ve Bulgaristan Türklerinin de benzer çirkin saldırılara uğradığını kaydetti ve ırkçı Ataka partisinin 20 Mayıs 2011 yılında Sofya’da Banyabaşı Camii’ne Cuma namazı sırasında Müslümanlara saldırma olayını hatırlattı.
 
Sezgin Mümin, şu ifadelere yer verdi:
Bizler ana vatandan koparılmış topraklarda azınlık hale getirilmiş; aynı kanı taşıyan ve benzer sorunları yaşayan değerli Türk milletinin evlȃtlarıyız.
 
BAF Başkanı Mümin, Bulgaristan Türklerinin 1984-1989 yılları arası uğradığı zulümlere de değindi ve 11 Ocak 2012 tarihinde meclisten geçen Bulgaristan Müslümanlarının Zorunlu Asimilȃsyonunu Kınayan Bildiri’den söz etti.
 
Mümin, mezar saldırısı olayının Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM)’e taşınması gerektiği kanaatinde olduğunu belirtti.
 
Mümin, mektubunu şu sözlerle tamamladı:
Türklere yapılan saldırı ve hak ihlȃlleriyle mücadele etmenin tek yolunun dünyanın dört bir yanında kendisini Türklük davasına adamış kişiler arasındaki diyaloğu güçlendirerek ve birlik kurarak cesurca sorunların üstüne gitmek olduğu görüşündeyim.

(http://www.thaber.bg/news_images/BAF-in_cirkin_mezar_saldirisini_kinama_mektubu.jpg)

(http://www.thaber.bg/news_images/BAF-in_cirkin_mezar_saldirisini_kinama_mektubu2.jpg)

Aydın Osman | T HABER

KAYNAK: http://www.thaber.bg/?pid=3&id_news=516
Başlık: BAF: 1989’dan sonra 11 Ocak 2012 tarihi Bulgaristan Türkleri için ikinci dönüm n
Gönderen: Atsızcı Türk - 11 Ocak 2014
(http://www.thaber.bg/news_images/Sezgin__Mumin.jpg)

Bulgaristan Adalet Federasyonu (BAF) Başkanı Sezgin Mümin, 11 Ocak 2012 tarihinde Bulgaristan Müslümanlarının Zorunlu Asimilȃsyonunu Kınayan Bildiri’nin meclisten geçmesinin ikinci yılı vesilesiyle basın açıklaması yaptı.
 
BAF Başkanı Sezgin Mümin, 11 Ocak 2012 tarihini Bulgaristan Türkleri açısından 1989’dan sonra ikinci dönem noktası olarak değerlendirdi.
 
BAF "Biz 11 Ocakta Türk olmayanlara bile Türklerden özür dilettik." dedi.

“BAF’IN KURULUŞUNDAN BERİ BİLDİRİYİ MECLİSTEN GEÇİRTMEK İÇİN MÜCADELE ETTİK”
Sezgin Mümin, BAF’ın kurulduğu 2007 yılından bu yana 11 Ocak Bildirisi’ni meclisten geçirtmek için mücadele ettiğini, her seferinde Bulgaristan meclisinin talebini geri çevirdiğini ve bu uğurda 5 yıl boyunca Çek Cumhuriyeti, Strazburg ve Brüksel’de çok koşuşturduğunu belirtti.
 
Mümin, amansız çabalarının 11 Ocak 2012 tarihinde başarıyla sonuçlandığını ve Bulgaristan Türklerinin hakları için sonuna kadar mücadele edeceğini ifade etti.
 
Mümin açıklamasında şu sözlere yer verdi:
Bizler bir Bulgaristan Türklerinin sorunlarını çözmeye kesinlikle kararlıyız. Türklerin başlıca sorunları ana dilimiz Türkçenin okullarda zorunlu ders olarak okutulması, 1984-1989 yılları arası silȃh kullanılarak dayatılan Slav-Bulgar isimlerinin kütüklerden atılması ve 1989 yılı öncesi halka zülmedenlerin cezalandırılması. 90’lı yılların başında açılan soykırım davasının soruşturması sözde hȃlȃ sürmekte. Davanın sonuçlanmaması, devletin suçluları koruyarak suça ortaklık ettiğini gösterir. Ancak biz bunun da üstesinden geleceğimize inanıyoruz.

“HÖH’ÜN YAPAMADIĞINI BAF YAPTI”
Sezgin Mümin, Hak ve Özgürlükler Hareketi (HÖH)’ün 24 yıldır yapamadığını BAF’ın 11 Ocak 2012 tarihinde başardığını ve HÖH’ün millȋ dava ile ilgili çalışmalarda yetersiz kaldığını belirtti.
 
Mümin, BAF’tan önce Hakikat Derneği’ni yönettiğini ve derneğin Türklerin sorunları için mücadele ettiğini, ancak dernek yönetiminin tamamen satın alındığı için BAF’ı kurduğunu açıkladı.

“TÜRK MİLLETİNE SAHİP ÇIKMAYAN HÖH MİLLETVEKİLLERİ”
BAF Başkanı 11 Ocak Bildirisi’ni desteklemeyen HÖH milletvekillerinin listesini verdi, milletvekillerini de “Türk milletine sahip çıkmayanlar”, “komünist özentileri” diye tanımladı.
 
Mümin, Bildiri’yi HÖH’ten 19, sağcı GERB partisinden 77, Bulgar Sosyalist Partisi (BSP)’den 3 milletvekilinin, sağcı Mavi Koalisyon’un milletvekillierinin tamamının desteklediğini, milliyetçi Ataka partisi ile Düzen, Yasallık ve Adalet (RZS) partisinden ise bir tek milletvekilinin bile desteklemediğini bildirdi.

(http://www.thaber.bg/news_images/Bildiri-yi_desteklemeyen_HOH_milletvekilleri.jpg)

LİSTEDE KASİM DAL İLE AHMET DOĞAN DA VAR
Bildiriyi desteklemeyenler listesinde eski HÖH lideri Ahmet Doğan, Hürriyet ve Şeref Halk Partisi (HŞHP)’nin kurucusu Kasim Dal’ın ismi de geçiyor.
 
Bildiriyi desteklemeyen HÖH milletvekillerinin listesi:

    Ahmet Doğan
    Kasim Dal
    Günay Sefer
    Aliosman İmamov
    Mithat Metin
    Mithat Tabakov
    Ramadan Atalay
    Tuncay Naimov
    Çetin Kazak
     Hasan Hacihasan
     Nigȃr Cafer
     Delyan Peevski
     Kamen Kostadinov
     Yordan Tsonev
     Yanko Yankov
     Emil İvanov
     İskra Mihaylova

“BULGARİSTAN’DA TÜRKLERİN HAKLARI ÇİĞNENİYOR. TÜRK STK’LARI TÜRKLÜK ADINA BİRLEŞMEYE ÇAĞRIYORUM”
Sezgin Mümin, Avrupa Konseyi’ne gönderdiği şikȃyet raporu ile ilgili de değerlendirmede bulundu:
Bulgaristan’da yaşayan 1 milyon civarı Türk ve diğer Müslüman azınlıkların hakları çiğneniyor. Türklerin çoğunlukta olduğu bölgelerde bile Türkçe zorunlu ders olarak okutulmuyor. Türkçe yayın yapan radyo bile yok. Bir Türk medya grubunun kurulmasına engel olmak için de çeşitli bürokratik engeller çıkarıyorlar. Bulgaristan yasaları zaten Avrupa Hukuku ve Uluslararası Hukuk’la çelişiyor. 11 Ocak Bildirisi meclisten geçse de pratikte uygulanmıyor. 89 öncesi yapılan zulümlerden bir tek kişi bile yargılanmadı. Durum açıkça ortada. Bu hukuksuzluğu anlatan bir şikȃyet raporu hazırlayıp Avrupa Konseyi’ne gönderdim. Rapor 6 Ocaktan itibaren incemeye alındı. Bu konuda Avrupa’nın üzerine de gideceğiz. Zaten 3 ayda bir rapor gönderiyoruz vu konuda sonuç alacağımıza inanıyoruz.
 
Mümin, Bulgaristan’daki Türk sivil toplum kuruluşlarına da birlik çağrısı yaptı:
Kalbi Türklük için çarpan Türk STK’lara sesleniyorum. Birlikten kuvvet doğan inancıyla gelin değerli Türk milleti adına birleşelim kutsal Türklük davasına birlikte hizmet edelim. Bulgaristan Türkleri ve diğer Müslüman azınlığa yapılan hukuksuzluğun üstüne birlikte gidersek daha fazla sonuç alırız ve hükümete birlikte baskı yaparsak daha etkili oluruz. Bırakalım artık şahsȋ ve siyasȋ kavgaları ve görüş ayrılıklarını; burada söz konusu olan Türklük davası.
 
Mümin sözlerini “Kuracağımız birlik, Türk Dünyasına ve Müslüman topluluklara hayırlı uğurlğ olsun” diyerek tamamladı.

Aydın Osman | T HABER

KAYNAK: http://www.thaber.bg/?pid=3&id_news=524
Başlık: Yakutistan'da Turan var!
Gönderen: Atsızcı Türk - 11 Ocak 2014
Rusya'da 600 Saha (Yakut) Türkü ''Turancılık'' suçlamasıyla tutuklandı

(http://www.thaber.bg/news_images/Yakutistan-da_Turan_var_.jpg)

İnterfaks ajansının Rus istihbarat servisi FSB'nin basın servisine dayanarak verdiği habere göre Saha (Yakutistan) Cumhuriyeti'nde 600 kişilik ayrılıkçı, Pan-Turanist bir grup faaliyet gösteriyor.

Sosyal paylaşım sitesi VKontakte'da örgütlenen grubun liderleri amaçlarını Rusya'dan ayrılarak Türkiye ve Azerbaycan'ın önderliğinde Büyük Turan'ı kurmak olarak açıklıyor. Rus istihbarat servisi FSB'nin raporlarında grup üyelerinin Türkiye ve Azerbaycan'daki milliyetçi gruplarla temas halinde oldukları belirtiliyor.

960 bin nüfuslu Saha Cumhuriyeti'nde 466 bin Saha, 9 bin Tatar ve 2 bin Dolgan Türkü yaşıyor.

Türk Dünyası Haber Merkezi

KAYNAK: http://www.thaber.bg/?pid=3&id_news=523
Başlık: Zaman gazetesi, Bulgaristan Türklerine “BULGAR” dedi
Gönderen: Atsızcı Türk - 14 Ocak 2014
(http://www.thaber.bg/news_images/Zaman_gazetesi_Bulgaristan_Turklerine_BULGAR_dedi.JPG)

Zaman gazetesi, ‘Çocuklarımıza daha iyi şartlar sunmak için geldik’ başlıklı haberinde Bulgaristan Türkleri için “BULGAR” ifadesini kullandı. Hiçbir yerde "Türk" kelimesinin geçmemesi de dikkat çekti.
 
"Bulgarische Jugend und Sozialarbeit e.V." derneğinin isminin “Bulgaristan Gençlik ve Kültür Derneği” diye yanlış tercüme edilmesi de gözden kaçmadı.
 
T Haber, mesaj yazarak Zaman gazetesine tepki gösterdi. T Haber’in mesajı:
 
Bulgaristan Türkleri için "Bulgar" ifadesi kullanılmış. Bu ifadeyi Bulgaristan Türkleri her zaman hakaret saymıştır. Çünkü 1984-1989 yılları arasında asimilasyoncu komünist rejim Bulgaristan Türklerine silah zoruyla Bulgar kimliğini dayatmış, Türkçe konuşmayı şarkı söylemeyi veya dinlemeyi ve namaz kılmayı yasaklamış, yöresel Türk kıyafetlerini de devletin polisi ve memuru yakmış veya yırtmıştır. Camileri de ibadete kapatmıştır. Rejim her zaman şu tezi savunmuştur: Siz Türk değilsiniz, Osmanlı sizi önce silah zoruyla, terör kullanarak Müslümanlaştırmış, daha sonra da siz Türkçe konuşa konuşa Türkleşmişsiniz.
 
Bulgaristan Türkleri ise her zaman bu tür tezlere karşı direnmiştir. Sizler şu an "Bulgar" ifadesini kullanarak Bulgar olmayı kabul etmediği için yüzlerde, hatta binlerce hapis yatmış Bulgaristan Türküne hakaret etmiş ve bu uğurda canını vermiş şehitlerimizin de kemiklerini sızlatmış, aynı zamanda da Bulgaristan Türklerini hem silah kullanarak hem beyin yıkayarak Bulgarlaştırmaya çalışan zihniyetin ekmeğine yağ sürmüş olursunuz!
 
Bu arada "Bulgarische Jugend und Sozialarbeit e.V." derneğin ismini “Bulgaristan Gençlik ve Kültür Derneği” diye yanlış tercüme ederek de Türkçe konuşanları yanıltıyorsunuz.
"Bulgarische", "Bulgar" kelimesinin Almancadaki sıfat halidir, "Sozialarbeit" da "sosyal hizmet" anlamına gelir.
 
Bu yanlışları kasıtlı olarak yapmadığınızı ve düzelteceğinizi ümit ederim.
 
Saygılar!

 
Aydın Osman | T HABER

KAYNAK: http://www.thaber.bg/?pid=3&id_news=526
Başlık: Ynt: Bulgaristan'da Türk gazetesi
Gönderen: TaKoveR - 11 Ağustos 2014
ben bulgaristan Türküyüm , türkiyede bize 'bulgar' derler bulgaristanda TÜRK diye aşşağılamaya çalışırlar.