Konuyla ilgili başka bir makale... Umarım aradığınız başka sorular varsa cevaplarını bulursunuz. Makale Ahmet Yesevi Üniversitesi'nin yayınladığı BİLİG dergisinden ALINTIDIR.
Köktürk Yazıtları’ndaki “Türük oġuz begleri bodun eşidiñ” ve “Oġuzı yeme tarkınç ol temiş” Cümlelerinde
Geçen Oğuz Kelimesi Üzerine
Ahmet KARADOĞAN* *
Kırıkkale Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi / KIRIKKALE
Köktürk yazısının çözümünün üzerinden yüz yıldan fazla zaman geçmiş olmasına rağmen okuma ve anlamlandırma çalışmaları devam etmektedir. Gerek Köktürk yazısının kendine has imlâ özellikleri gerekse herhangi bir metni anlamanın genel zorluğu sebebiyle Köktürk yazıtlarındaki bazı kelime ve cümlelerin izahıyla ilgili farklı görüşler ve tartışmalar vardır. Bu metinlerin doğru biçimde okunması ve anlamlandırılması için bu tür tartışmalara ve farklı görüşlere ihtiyaç olduğu şüphesizdir.
Kanaatimizce, Köktürk yazıtlarındaki “Türük oġuz begleri bodun eşidiñ” (KT D, 22; BK D, 18) ve “Oġuzı yeme tarkınç ol temiş” (T I D, 5) cümleleri, oġuz kelimesinin kökeni ve anlamı dikkate alınarak yeniden yorumlanmalı ve anlamlandırılmalıdır.
Yukarıdaki cümlelerin ilki, araştırıcılar tarafından şöyle anlamlandırılmıştır:
Türk, oγuz bägläri budun, äsidiñ: (Thomsen 2002: 105)
Ecoutez, nobles et peuple des Ogouz turcs!: (Thomsen 2002: 105)1
Türk, oguz beğleri budun, eşidin!: (Orkun 1994: 38)
Türk, Oğuz Beyleri; kavmi, işidin: (Orkun 1994: 40)
Türk, Oġuz begleri budun, eşiding: (Ergin 1994: 70)
Türk, Oğuz beyleri, milleti, işitin: (Ergin 1994: 24)
Türük, Oğuz beğleri bodun, eşiding!: (T. Tekin 1998: 44)
(Ey) Türk, Oğuz beyleri (ve) halkı, işitin!: (T. Tekin 1998: 45)
Görüldüğü gibi, buradaki oġuz kelimesi araştırıcılar tarafından “Oğuz boyu” için kullanılan özel ad olarak değerlendirilmiş ve cümle bu doğrultuda an lamlandırılmıştır. Fakat, ilk bakışta dikkat çekmese de metnin önceki ve sonraki bölümlerine bakıldığında bu cümlenin tam olarak metnin bağlamına uymadığı görülmektedir. Çünkü, araştırıcıların aktarmalarına göre burada, Oğuz beylerine ve halkına hitap edilmektedir. Ancak, Köktürklere tâbi olan ya da Köktürklerle savaş hâlinde olan birçok boy ya da kavim olmasına rağmen Bilge Kağan neden sadece Oğuz2 beylerine ve halkına hitap etmektedir? Üstelik, metnin bu cümleden önceki bölümlerinde Türgiş, Kırkız, Kurıkan,Tarduş, Az, Otuz Tatar, Tokuz Oguz, On Ok gibi boy, kavim veya boy ittifaklarıyla yapılan savaşlardan ve savaşlar neticesinde bunların hâkimiyet altına alındığından bahsedilmektedir. Dolayısıyla, burada, bu kavimlerin hiçbirisinden bahsedilmeyip sadece “Oğuzlar”dan bahsedilmesi, hatta Oğuzların beylerine ve halkına hitap edilmesi düşündürücüdür.
Bilge Kağanın, sürekli savaştıkları ve savaşlarda çoğunlukla başarılı olmalarına rağmen tam olarak hâkimiyet altına alamadıkları bir boyun beyine ve halkına hitap etmesi; hatta “yukarıdaki gök çökmedikçe, aşağıdaki yer delinmedikçe devletini, töreni kim bozabilecekti” biçiminde övmesi normal değildir. Bilge Kağan, sürekli mücadele hâlinde oldukları ve çoğunlukla yendikleri bir boyu bu sözlerle neden övsün? Zaten metnin ilerleyen cümlelerinde Türk halkına ya da daha geniş ifadeyle Türklere bağlı boyların halklarına, Türk kağanına itaat etmedikleri için sitem edilmekte ve bunun sonucunda başlarına gelen felâketlerden “kanlarınız ırmaklar gibi aktı, kemikleriniz dağlar gibi yığıldı” biçiminde bahsedilmektedir. Anlaşıldığına göre, burada Köktürklere bağlı ya da bir zamanlar bağlı olmuş olan bütün boylara ve kavimlere hitap edilmektedir. Zaten, Kültigin yazıtının güney yüzünün başında kimlere hitap edildiği açıkça görülmektedir: Bazı askerî ve idarî unvanlar sayıldıktan sonra Otuz Tatar...Tokuz Oguz begleri bodunı biçiminde devam edilmektedir. Muhtemelen, okunamayan yerlerde Türgiş, Kırkız, Kurıkan, Tarduş, Az, On Ok gibi boy ve kavimlerden de bahsedilmektedir. Bu kısım, metnin başı olduğuna göre, burada Köktürklere bağlı bütün kavim ve boylara hitap edilmektedir, denebilir. Bilge Kağan, metnin başında, kendilerine
bağlı bütün boy ve kavimlere seslendiğine göre daha sonra “Oğuzlar”ı diğer boylardan ayırarak onlara hitap etmiş olamaz.
Yazıtlarda Türk halkına veya beylerine hitap edilirken türük bodun (KT G 6; BK K 6) türük begler veya türük begler bodun (KT G 10; BK K 8) gibi ifadeler kullanılmakta; “Türk”e ortak olarak herhangi bir boy veya kavim adından “tek” olarak bahsedilmemektedir. Bir başka deyişle, hiçbir boy veya kavime ayrıcalık tanınmamaktadır. Ancak, bazı durumlarda yukarıda bahsedildiği gibi kendilerine bağlı olan boylara veya kavimlere toplu olarak hitap edilebilmektedir.
Bu durumda, Türük oġuz begleri bodun eşidiñ cümlesindeki oġuz kelimesinin “Oğuz boyu” için kullanılmadığı; dolayısıyla özel ad olmadığı sonucu çıkmaktadır. Bu sebeple, buradaki oġuz kelimesini izah etmek ve cümleyi yeniden anlamlandırmak gerekmektedir. Buradaki oġuz kelimesinin açıklamasına geçmeden önce diğer cümleye de bakıp her ikisini birlikte izah etmeye çalışmak daha doğru olacaktır.
İkinci cümle araştırıcılar tarafından şöyle anlamlandırılmıştır:
Oguzı yeme tarkınç ol temiş; (Orkun 1994: 108)
Oğuzlara da isyan edin demiş. (Orkun 1994: 108)
Oġuzı yime tarkınç ol timiş. (Ergin 1994: 94)
Oğuzu yine sıkıntıdadır demiş. (Ergin 1994: 55)
“Oğuzı yeme tarkınç ol” temiş. (T. Tekin 1998: 86)
“Oğuz’ları da huzursuzdur” demiş. (T. Tekin 1998: 87)
Bu cümle, İlteriş Kağan zamanındaki olaylar anlatılırken geçmektedir. Çin, On Ok ve Kırgız kağanları, aralarında ittifak kurup Türklere saldırmayı düşünmektedirler. Türgiş kağanı da, Türklerin kargaşa içerisinde olduğundan bahsetmekte ve Oğuzı yeme tarkınç ol cümlesini kullanmaktadır. Araştırıcılar, buradaki oġuz kelimesini de özel ad olarak değerlendirmişler ve cümleyi o doğrultuda anlamlandırmışlardır. Bunun yanı sıra Orkun, metnin bağlamına ve cümledeki yüklem - tamlayıcı ilişkisine dikkat etmediği için cümleyi çok farklı biçimde Türkiye Türkçesine aktarmıştır.
Bu cümlede geçen oġuz kelimesindeki iyelik eki, bu kelimenin “Oğuz boyu” için kullanılmış olamayacağına işaret etmektedir. Çünkü, Türkçede şahıs adlarıyla birlikte iyelik eklerinin kullanımına rastlansa da etnik adlarda iyelik eklerinin kullanımına pek rastlanmamaktadır. Zaten, Türgiş Kağanının “Oğuz boyu”nu Köktürklere mal etmesi de pek akla yatmamaktadır. Ayrıca, Türgiş
Kağanı burada gerçekten “Oğuz boyu”ndan bahsetmiş olsa bile neden Köktürklere bağlı diğer boyları anmayıp sadece “Oğuzlar”dan bahsetmiştir? Kanaatimizce, bu soruya mantıklı bir cevap bulmak pek mümkün değildir.
Köktürk yazıtlarında türük kelimesinin türüküm ve türükümüz gibi iyelik ekli kullanımlarına daha önce dikkat çekmiş ve bu gibi kullanımlarda türük kelimesinin özel ad değil tür adı olduğunu ortaya koymuştuk.3 Gerek metnin bağlamı,
gerekse kelimedeki iyelik eki, buradaki oġuz kelimesinin de özel ad değil tür adı olduğunu göstermektedir. Bu iki cümledeki oġuz kelimesinin anlamını izah edebilmek için öncelikle geniş anlamıyla oġuz kelimesine bakmak gerekir.
Bilindiği gibi Türkçede bir şahıs adı, bir de boy adı olarak kullanılan oğuz kelimesi vardır. Şahıs adı olan oğuz, Oğuz Kağanın adından gelmektedir.
Sinor, bu iki “oğuz”un aynı kelimeler olduğu görüşündedir (1949). Diğer taraftan, bu kelimelerin köken olarak bir olduğunu savunan çalışmalar olduğu gibi bunların ayrı iki kelime olduklarını savunan ve bu doğrultuda kökeni ve anlamıyla ilgili görüşler ileri süren çeşitli çalışmalar da vardır.4 Ancak,bu durum henüz tam olarak açıklığa kavuşturulabilmiş değildir.
Bu çalışmanın konusunu teşkil eden cümlelerdeki oġuz kelimesinin kökeni ve anlamı ne olabilir? Boy adı olan oġuz kelimesinin kökeniyle ilgili birçok görüşten biri de bu kelimenin “boy, boy teşkilatı” anlamındaki Türkçe ok kelimesinden türemiş olduğudur. Dilaçar (1964: 87), Ligeti, Kononov ve Gumilyov gibi araştırıcılar bu kelimenin ok kelimesi ile -uz çokluk ekinden oluştuğunu ve “kabileler” anlamına geldiğini söylemektedirler (Bayat 2004).
Kanaatimizce, ok-u-z (isim kökü + yardımcı ses + çokluk eki) izahı, gerçekte yukarıda geçen iki cümledeki oġuz kelimesinin kökenini açıklamak için dikkate alınabilir. Fakat, bu cümlelerdeki oġuz ile özel ad olan oġuz kelimelerinin aynı olup olmadığı konusunda kesin bir şey söylemek şu an için mümkün değildir.
Ancak, ad bilimine göre özel adların kaynağının tür adları olduğu da belirtilmelidir. Bu sebeple, oġuz kelimesinin özel ad olarak kullanımından önce, bir süre tür adı olarak kullanılmış olması gerekir. Önce tür adı olarak ortaya çıkan oġuz kelimesi daha sonra özel ad olarak kullanılmaya başlamış olabilir.
Bu çalışmanın konusunu teşkil eden cümlelerdeki oġuz kelimesinin On Ok boylar birliği adında da geçen ok kelimesinden -z çokluk ekiyle türetilmiş olma ihtimali mantıklı görünmektedir. Çünkü, Eski Türk yazıtlarında On Ok adının yanı sıra Üç Oġuz, Altı Oġuz, Sekiz Oġuz, Tokuz Oġuz gibi etnik adlar da geçmekte ve bu adlar ittifak kurmuş boylar için kullanılmaktadır. Bir başka
ifadeyle, On Ok adının kuruluş mantığı ile Orhun yazıtlarında sıkça geçen Tokuz Oġuz adının kuruluş mantığı arasında bir fark yoktur; sadece birisinde ok kelimesi yalın hâlde, diğerinde çokluk ekiyle birlikte kullanılmıştır. Bir araya gelen boylar, kurdukları ittifak için oġuz kelimesini kullanabildiklerine göre, bu kelimenin “boylar, boylar birliği” anlamında tür adı olarak da kullanı-
mının olması gerekir. Aksi takdirde, bir araya gelen boylar için oġuz kelimesinin kullanılması açıklanamaz. Çünkü, bu kelime Üç Oġuz, Altı Oġuz, Sekiz Oġuz, Tokuz Oġuz gibi birbirinden farklı ittifaklar için geçici olarak kullanılmıştır.
Bu kelimenin ok “boy, boy teşkilatı” ve -z çokluk ekinden türeyip “boylar” anlamına geldiği kabul edilirse bahsi geçen cümleleri metnin bağlamına göre izah etmek daha kolay olur. Yukarıda da belirtildiği gibi Türük oġuz begleri bodun eşidiñ cümlesi, Bilge Kağanın kendilerine bağlı olan ya da bir zamanlar bağlı olmuş olan boylara hitap ettiği yerde geçmektedir. Bu durumda bu cümle Türkiye Türkçesine şu biçimlerde aktarılabilir:
Türk boylarının beyleri ve halkı, dinleyin:
Türklere bağlı (= tâbi) boyların beyleri ve halkı, dinleyin:
İkinci cümlede (Oġuzı yeme tarkınç ol temiş) geçen oġuz kelimesi de aynı şekilde “boylar” anlamında bir tür adı olarak düşünüldüğünde hem cümle daha anlamlı olmakta hem de metnin bağlamına uygun düşmektedir. Ayrıca yukarıda
belirtildiği gibi oġuz kelimesindeki iyelik ekini yapı ve anlam bakımından izah etmek daha kolay olmaktadır. Bu cümle Türkiye Türkçesine şöyle aktarılabilir:
(Kendisine bağlı) boyları da huzursuzdur, demiş.
Bütün bunlardan sonra, Türkçede biri tür adı, biri boy adı, biri de şahıs adı olan üç tane oġuz kelimesinin olduğu söylenebilir. Ancak, bu üç kelimenin aynı mı yoksa farklı mı olduğu meselesi ayrı bir tartışma konusudur.
Bu üç kelime arasındaki köken ilişkisinin izahının, sadece dil verilerine dayanılarak yapılması mümkün değildir. Çünkü, öncelikle Selçuklu ve Osmanlı devletlerini kuran Oğuzlar ile Tokuz Oguz boy ittifakının soy ilişkisi olup ol
madığı meselesi tarihî olarak aydınlatılmalıdır. Ancak, bu meseleyi aydınlatmak da çok kolay görünmemektedir. Çünkü, Oğuzlar ve Oğuzca üzerine yapılmış çalışmalarda farklı görüşler vardır. Meselâ, Banguoğlu ve Korkmaz gibi araştırıcılar Tokuz Oguzlar ile Oğuzların “aynı” olduklarını kabul etmişlerdir (Banguoğlu 1988; Korkmaz 1975). Diğer taraftan, Sümer5 ve Ercilasun
Tokuz Oguzların Selçuklu ve Osmanlı’yı kuran Oğuzlarla aynı olmadıklarını söylemektedirler (Sümer 1999: 2, 45, 46; Ercilasun 2004: 222).
Kanaatimizce, Tokuz Oguzlar ile Oğuzların farklı oldukları görüşü daha mantıklıdır. Diğer ihtimal kabul edilirse şu sorulara cevap vermek gerekecektir:
“Tokuz Oguz”, bir boy adı değil, federasyon adıdır. Oğuzlar ise soy birliğine sahip bir boy olarak bilinmektedir. Bu durumda Tokuz Oguzlar ile Oğuzlar arasındaki birlik nasıl izah edilebilir?
Tokuz Oguz federasyonu içinde ayrıca Oguz adında bir boy yoktur.6 Öyleyse, önce Tokuz Oguz diye bilinen boylar federasyonu daha sonra ileri bir safhaya geçerek tek “boy” mu olmuştur?
Kanaatimizce, bu sorulara mantıklı cevaplar bulmak pek mümkün değildir. Bu sebeple Tokuz Oguzların bir boylar federasyonu, Oğuzların ise bunlardan ayrı bir boy olduğunu kabul etmek daha doğru olacaktır. Bu kabul doğrultusunda, Türkçedeki oguz kelimelerinin birbirleriyle ilişkisi hakkında şu tahminlerde bulunulabilir: Eğer, boy adı olan oġuz, Tokuz Oġuz gibi kullanımlara dayanıyorsa, bu durumda tür adı olan oġuz ile boy adı olan oġuz köken itibariyle ortaklaşır. Diğer taraftan, etnik adların şahıs adlarından kaynaklanabildiği dikkate alınırsa boy adı olan oġuz, şahıs adı olan oġuz ile de ilgili olabilir. Ancak, tür adı olan oġuz ile şahıs olan oġuz’un kökenlerinin ortak olması mümkün görünmemektedir; çünkü, “boylar, boylar ittifakı” anlamındaki bir kelimenin şahıs adı olması uzak bir ihtimaldir.
Açıklamalar:
1 Bu cümle V. Köken tarafından “Türk, Oğuz beyleri ve halkı, dinleyin!” biçiminde
Türkçeye çevrilmiştir; bk. Thomsen 2002: 105.
2 Köktürk yazıtlarında sıkça kullanılan Oguz veya Tokuz Oguz kelimelerinin hangi
boy için kullanıldığı meselesi tartışmalıdır. Ancak, bu yazıtları Türkiye Türkçesine
aktaranların genel kanaati “Köktürkçe Oguz = Türkiye Türkçesi Oğuz” olduğu için
şimdilik bu meseleyi görmezden gelmek daha doğru olacaktır.
3 Türük kelimesinin tür adı olarak kullanımıyla ilgili ayrıntılı bilgi ve örnekler için bk.
Karadoğan 2002.
4 Bu çalışmalar hakkında kısa bilgi için bk. Bayat 2004.
5 Sümer, görüşünü desteklemek için oldukça inandırıcı bazı deliller ileri sürmektedir.
1999: 45-46.
6 Tokuz Oguz ittifakı içindeki boylar için bk. Gömeç 1992: 213.
Kaynakça
BAYAT, F. (2004), Uz ~ Ğuz ~ Oğuz Kavim Adının Etimolojisi, Karadeniz Araştır-
maları 3: 71-77.
BANGUOĞLU, T. (1988), Oğuzlar ve Oğuzeli Üzerine, TDAY-Belleten 1959: 1-26.
DİLAÇAR, A. (1964), Türk Diline Genel Bir Bakış, Ankara: Türk Dil Kurumu Yayınları 227.
ERCİLASUN, A. B. (2004), Başlangıçtan Yirminci Yüzyıla Türk Dili Tarihi, Ankara:
Akçağ Yayınları 603.
ERGİN, M. (1994), Orhun Abideleri, İstanbul: Boğaziçi Yayınları.
GÖMEÇ, S. (1992), Kök Türkçe Yazılı Metinlerin Türk Tarihi ve Kültürü Açısından
Değerlendirilmesi, Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Tarih Anabi-
lim Dalı, Yayımlanmamış Doktora Tezi.
KORKMAZ, Z. (1975), Eski Türkçedeki Oğuzca Belirtiler, I. Türk Dili Bilimsel Kurulta-
yına Sunulan Bildiriler, Ankara: Türk Dil Kurumu Yayınları 413: 433-446.
KARADOĞAN, A. (2002), Köktürk Yazıtları’nda Türk Adının Türlü Kullanılışları
Üzerine, Türk Dili 604: 293-297.
ORKUN, H. N. (1994), Eski Türk Yazıtları, Ankara: Türk Dil Kurumu Yayınları 529. SİNOR, D. (1949), Oğuz Kağan Destanı Üzerinde Bazı Mülâhazalar, (çev.: A. Ateş),
Türk Dili ve Edebiyatı Dergisi IV, sayı 1-2: 1-14.
SÜMER, F. (1999), Oğuzlar (Türkmenler). Tarihleri-Boy Teşkilatı-Destanları, İstan-
bul: Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı Yayınları.
TEKİN, T. (1998), Orhon Yazıtları. Kül Tigin, Bilge Kağan, Tunyukuk, İstanbul:
Simurg Yayınları.
THOMSEN, V. (2002), Orhon Yazıtları Araştırmaları, (çev.: V. Köken), Ankara: Türk
Dil Kurumu Yayınları 815.