Türkçü Turancı Otağ
GENEL KONULAR OTAĞI => GÜNCEL => Konuyu başlatan: motun yabgu - 04 Aralık 2012
-
Emin Çölaşan: Fethullah’ın gazetesi SÖZCÜ!
Emin Çölaşan - Haberler
01 Aralık 2012
SEVGİLİ okuyucularım, SÖZCÜ Türkiye’nin dördüncü büyük gazetesi oldu. Gazetemiz şimdi 280 bin net satışa sahip. Üstelik
SÖZCÜ’de ek yok, kupon yok, marketlerde falan beleş dağıtımı yok. Satış rakamını bu gibi cingözlükler değil, sadece siz satın alarak belirliyorsunuz.
SÖZCÜ’nün muhalefeti gündem yaratıyor, Türkiye’yi sarsıyor.
Patronu Burak Akbay öteki medya patronlarının aksine, sadece gazetecilik yapıyor. Devletle ve hükümetle bir kuruşluk işi, ihalesi, alım satımı, para beklentisi yok.
Üç yıldır SÖZCÜ’deyim ve özgürce yazıyorum. Şunu yaz, bunu yazma muhabbeti bizde yok.
Bu gazete sizin gazeteniz. 280 bin net satışıyla muhalefetin bir numaralı gazetesi.
★ ★ ★
Ama birilerinin bu gidişe set çekmesi, SÖZCÜ’yü şu veya bu biçimde yıpratma kampanyaları başlatması gerekiyordu. Ne yapmalıydılar? Gazetenin hiçbir açığı yoktu. Ama bir yerden vurmak gerekirdi.
Çözümü buldular!.. Şimdi köşe yazılan yazılıyor, ekranda iki kişi tarafından konuşuluyor, internet sitelerine gönderilen yazılarla gülünç bir kampanya sürdürülüyor:
“SÖZCÜ, Fethullah’ın gazetesidir!”
Tövbe!.. SÖZCÜ nerede, Fethullah nerede!
★ ★ ★
Size bir şey söyleyeyim: Başkalarını bilmem de, SÖZCÜ’deki yazılarım nedeniyle Fethullah’ın bana açtığı bir ceza, bir de tazminat davası var.
Kendisine hakaret ettiğim iddiasıyla açtığı davada yargılandım ve beraat ettim.
Bir başka yazım için bu kez tazminat davası açtı, dava devam ediyor.
İyi de, ben bu yazıları gazeteye gönderdiğim zaman, gazetenin “Fethullahçı (!)” yönetiminin beni uyarması gerekmez miydi! Ben bu baskı ve sansürü kovulduğum Hürriyet’te çok yaşadığım için iyi bilirim:
“Aman bunu yazma, aman hafif yaz, aman o kişiye bindirme!..”
Saymadım ama üç yıl içerisinde bu köşede en az 30 Fethullah yazısı yazmışımdır. Onun ipliğini pazara çıkaranlardan biriyim.
O halde nasıl oluyor da, SÖZCÜ
“Fethullah’ın gazetesi (!)” oluyor?
★ ★ ★
Bu saçmalığı piyasaya süren, AKP’nin dedikodu yazarlarından biri. Kamuoyunda takkeli liboş ismiyle bilinen Fehmi Koru.
Onun bu saçmalığının üzerine balıklama atlayan ise -ismini vermiyorum- “çok muhalif”, yazılarını her gün beğenerek okuduğum bir gazeteci arkadaşımız! Yazılarında bunu yazıyor, televizyon programında aynı şeyi söylüyor… Ve her seferinde aynı dayanak noktasını gösteriyor:
“Yani bunu ben söylemiyorum, bunu Fehmi Koru yazdı! F tipini o iyi bilir!”
Başkalarının yalanlarını pompalamak o sevdiğim arkadaşıma yakışmıyor. Dün bunu kendisine de söylemek zorunda kaldım.
★ ★ ★
Bu iddia bir miktar tutmuş ve duyulmuş olmalı ki, bazen sizlerden sorular geliyor:
“Sizin gazete gerçekten Fethullahçı mı?..”
Şunu herkes iyi bilsin, benim gazetemin Fethullahçı olmakla uzaktan yakından ilgisi olamaz. Bu gazetenin bir yazan olarak ben ve bütün arkadaşlarım Fethullah’ın kim olduğunu, ne olduğunu, neye hizmet ettiğini en iyi bilenlerdeniz.
Hakkında hiçbir soruşturma olmadığı halde Türkiye’ye gelemeyen, Amerika’da yaşamayı tercih eden, Türkiye’yi oradan yönetmeye kalkışan sıradan bir emekli vaiz!.. Bu konuda yazılanınız ve haberlerimiz arşivlerdedir.
SÖZCÜ’nün Fethullahçı olduğu konusunda bir kırıntı kadar kuşkum olsa, burada bir dakika durmam. Eyvallah bile demeden çekip giderim.
Yalana bakın ki benim gazetem Fethullahçı olmuş!..
-
Sabahattin Önkibar: Sözcü-Cemaat ve Emin Çölaşan
Haberler - Sabahattin Önkibar
04 Aralık 2012
Hatırlayın, Sözcü Gazetesi için bu sütunda ve Ulusal Kanal’da mealen şunu yazıp söylemiştim:
F Tipi camiayı, Türkiye’de tartışmasız olarak en iyi tanıyan isim olan Fehmi Koru’nun azdığına göre Sözcü Gazetesi’nin sahibi Burak Akbay, Işık Evleri’nde yetişti ve bu gazetenin sermaye olarak ardında Cemaat var.
Fehmi’nin iddası ve benim o iddiayı ısrarla sürdürmemle beraber Sözcü Gazetesi’nin bundan etkilenmeye başladığını, Cumartesi günkü gazetede Emin Çölaşan’ın yazısından öğrendik.
Çölaşan, o yazısında Sözcü’nün, Cemaatle hiçbir şekilde ilişkisinin olmayacağı zira kendisinin F Tipini sık sık eleştirdiğini ve o yazılarından ötürü Cemaat tarafından iki kere mahkemeye verildiğini yazdı.
Bu yazılanlar doğrudur. Bu sütunu takip edenler ve televizyon programımı izleyenler bilir. Sözcü Gazetesi ile ilgili o iddiayı tekrarlarken Emin Çölaşan, Uğur Dündar, Necati Doğru ve Saygı Öztürk’ün asla böyle bir tezgahın içinde olmadığını ve her birinin yiğit vatansever Atatürkçüler olduğunu ısrarla belirtmiştik ki hala aynı bakıştayız.
Gelelim Emin Bey’in yazdıklarına:
Elbette Emin Çölaşan’ın yazısına dokunamazlar çünkü bilirler ki ilkeleri adına Aydın Doğan’a eğilmeyen Çölaşan, Sözcü Gazetesi’n de eğilmez ve istifasını anında verir ki o gün, o dakika Sözcü’nün gümlediği gün olur zira imaj olarak anında biter.
Sözcü Gazetesi, patronajı sadece Çölaşan’a değil diğer yazarların yazılarına da dokunamaz zira onların da eyvallah etmeyeceklerini bilir.
Peki, tablo bu ise Sözcü nasıl mı F Tipinin kontrolünde olmakla itham edilir?
Birincisi yanılıyor muyum bilmem, bendeniz Sözcü’nün manşetten F Tipine muhalefet ettiğini hiç görmedim.
F Tipi Cemaat, Kelime-i Şahadet’teki Muhammedun Resullullah kısmını kaldırdı ve adeta yeni bir din teklif etti ama muhalif Sözcü’den tık yok!
F Tipinin malum sempatizanları, “Hristiyanlar cennete Aleviler cehenneme gidecek” dedi, muhalif Sözcü yine sustu!
F Tipi yıllarca Türk Ordusu’na kin kustu, Sözcü hiç görmedi!
Fetullah Gülen, Filistinlileri katleden İsrail’i açıktan savundu, Sözcü uyudu!
Fetullah Gülen, ABD’den Türkiye’yi mesajlarla yönlendiriyor. Sözcü oralı değil!
Keza F Tipi hakim-savcı ve polislerin hukuk katliamlarıyla ilgili tek bir manşet yok!
İlaveten Cemaat okulunda Türkçe konuştuğu için öğrenci okuldan atılırken Sözcü, F Tipinin Türkçe olimpiyatlarının propagandasını yaptı.
Buna benzer daha onlarca örnek var da yerim yok!
Söyleyin, bunlar tam Sözcü Gazetesi’ne manşet olacak haberler değil mi?
Yazarlardan değil gazetenin birinci sayfasında ve manşetlerinden söz ediyorum: F Tipini ya da ABD’yi üzecek tek bir haber gördünüz mü, söyleyin lütfen!
Yukarıda söyledik, yazarlara dokunması zaten intahar etmesid emek!
Ayrıca Fehmi Koru’nun söylediği de F Tipi sermayenin, tanınmış muhalif yazarlar ambalajı ile çıkardığı muhalif gazete vasıtasıyla karşıt medyayı kontrol etmesidir.
Diyeceksiniz ki Fehmi, Cemaati bilmez yada yalan söylüyor!
Türkiye’de F Tipini en iyi bilen birkaç kişiden biri Fehmi Koru’dur zira Zaman Gazetesi’nde 10 küsur sene çalıştı. İlaveten Fehmi’nin o camia ile arası kötü değil çok çok iyi yani onlara hiçbir kızgınlığı yok dolayısıyla niye yalan söylesin?
Evet, cevap arıyorum, Sözcü Gazetesi siyasi kişilik olarak Tayyip Erdoğan’a karşı yaptığı takdir edici muhalefetin elli de birini malum bir yapı (!) olan F Tipi Cemaate karşı niye yapmıyor?
-
Sözcü'nün gizli sahibi Fethullah Gülen mi?
Sabahattin Önkibar
Aydınlık, 22 Haziran 2012
Başlığa bakıp amma da saçma iddia falan demeyin, yazımı okuyun!
Fehmi Koru'yu bilirsiniz!
Fethullah Gülen medyasında uzun yıllar başyazarlık yapan, halen o camiaya çok yakın olan ve cemaati avucunun içi gibi bilen biridir!
İşte o Fehmi Koru Yenişafak Gazetesi'ndeki yazısında aynen şunları yazdı:
- "Cemaatın aklına bir kez daha hayranlık duymama sebep olan proje Sözcü Gazetesi'dir. Öğrenciliği Cemaatın Işık Evleri'nde geçmiş sahibi görünen delikanlıya buradan şapka çıkarıyorum. Eee neme lazım muhalefeti de yakın kontrolünde tutacaksın!"
Satırları tekrar tekrar okuyun lütfen!
Fehmi, Sözcü'nün sahibi Burak Akbay için sahip görünen Işık Evleri öğrencisi diyor!
Dahası, Sözcü'yü muhalefeti konrol aracı gibi sunuyor!
Bu yazıdan sonra Burak Akbay, "hayır Cemaat evlerinde yetişmedim" demedi. Niye acaba?
Sözcü'deki Metin Yılmaz, Emin Çölaşan; Uğur Dündar, Necati Doğru ve Saygı Öztürk gibi isimlerin duruş ve mücadelelerine saygım çok büyük, lakin tablo budur efendim!
-
Sabahattin Önkibar’dan olay yaratacak yazı: Emin Çölaşan’ın maaşını Pensilvanya mı veriyor?
Haberler - Sabahattin Önkibar
23 Aralık 2012
Bir süredir Sözcü Gazetesi’nin Fetullahçı olduğu iddialarını gündeme getiren Aydınlık yazarı Sabahattin Önkibar Emin Çölaşan’ın köşesinden verdiği cevaplara karşın iddiasında ısrarını sürdürüyor.Sabahattin Önkibar dün Aydınlık’ta çıkan yazısında bu iddiasında ısrarını sürdürürken üslubunu sertleştirdi:
İŞTE O YAZI:
Emin Çölaşan’ın maaşını Pensilvanya mı veriyor?
Yazılarımız amacına ulaştı ve Sözcü Gazetesi her zeminde sorgulanıyor.
Sadece halk değil, artık medya ve iş dünyası bile bu iki gazetenin ardında F Tipi cemaatin olduğunu kabul etmeye başladı.
Önce Emin Çölaşan, peşi sıra Ekrem Dumanlı, Ertuğrul Özkök ve Hasan Karakaya, yazdıkları yazılarla bu durumu bir şekilde teyit etmiş oldular.
Kuşkusuz bu yazıların bazılarında afaki yalanlamalar vardı ama hiçbiri F Tipi’ni çok çok iyi bilen Fehmi Koru’nun 2 yıl ara ile iki kere yani hem Yenişafak hem de Star Gazetesi’nde dillendirdiği malum iddiaları çürütemedi. Üstelik Hasan Karakaya’nın yazdığı gibi Fehmi bu iddiayı ilk gündeme getirdiği tarihten sonra Zaman Gazetesi yine onu başyazar yaptı ki bunun anlamı Koru’nun ileri sürdüğü o iddiaların cemaat tarafından onaylanması anlamını taşır.
Tam bu noktada Sözcü Gazetesi F Tipi’ne ait değil diyen Sevgili Emin Çölaşan’a bir çağrım var:
- Emin Bey, sizin Atatürkçü çizginizi, yiğit duruşunuzu biliyor ve alkışlıyoruz. Ama neden Sözcü Gazetesi bir gün olsun F Tipi örgütü yani onun yargı ile Emniyet’teki kadrolaşmasını manşetten hedef almadı?
Sakın ben sadece kendimden sorumluyum demeyin, insanlar Sözcü’yü siz ve sizin gibi olan Uğur Dündar, Necati Doğru ve Saygı Öztürk için alıyor. Dolayısı ile atılan ya da atılmayan manşetlerden sorumluluğunuz var çünkü Fehmi Koru diyor ki, tanınan muhalif yazarlar kullanılarak muhalif medya kontrol altında tutuluyor.
Emin Bey, bendeniz daha önce yazdığım gazeteden ayrılırken, o gazetenin yönetimine, benim maaşımı siz mi yoksa F Tipi mi ödüyor sorusunu sormuştum. Sahi siz bu soruyu Sözcü yönetimine ama en önemlisi vicdanınıza hiç sordunuz mu?
-
Emin Çölaşan: Artık iyice zırvaladın, yeter
Emin Çölaşan - Haberler
24 Aralık 2012
Sevgili okuyucularım, Türkiye’de bu iktidara karşı duruş sergileyen, mücadele veren çok az sayıda gazete var.
Sözcü, Aydınlık, Cumhuriyet, Yurt, Yeniçağ, Sol, Birgün…
Bu gazeteler içinde en çok satan Sözcü.
Günlük ortalama satışı 280 bin.
Ötekilerin satış rakamları şöyle:
Aydınlık 61 bin, Cumhuriyet 51 bin, Yeniçağ 53 bin, Yurt 51 bin, Sol 16 bin, Birgün 6 bin.
Birbirimizi beğenelim veya beğenmeyelim, AKP iktidarına karşı mücadele veren bir elin parmakları kadar gazeteyiz.
Geri kalanların tümü yandaş. Tümü AKP’nin sesi olarak görev yapıyor.
Zaman, Posta, Sabah, Hürriyet, Milliyet, Vatan, Star, Bugün, Yeni Şafak, Akit, Radikal, Haber Türk, Taraf, Akşam…
Bazılarında bir miktar “Muhalif yazarlara” yer veriliyor ki toplumun gözü boyansın, “Bakın biz yandaş değiliz, bizde de iktidarı eleştiren yazarlar var” havası yaratılsın!
AKP döneminde Hürriyet’te ben ve Bekir Coşkun da böyleydik. Sonunda biletimizi kesmek zorunda kaldılar çünkü korku dağları bürümüştü.
Sonrasında Rahmi Turan, Cüneyt Ülsever ve Özdemir İnce’nin de biletleri birer birer kesildi.
Bu tabloyu niçin verdim?
Türkiye’de (Zaman gibi bazılarının şişirilmiş rakamları dahil) günde ortalama 4 milyon 860 bin gazete satılıyor…
Ve bu rakam içerisinde sadece yaklaşık 500 bin gazete muhalefet yapabiliyor. Geri kalan 4 milyondan fazla gazete açıktan, veya çaktırmadan iktidarın, Tayyip’in sesi.
***
Muhalefet gazeteleri arasında gerçekten sevdiğim, her gün okuduğum Aydınlık’ın yeri ayrıdır.
Korkusuzca yayın yapar, bodoslamadan girer, yolsuzlukları açıklar. Değerli arkadaşım, yıllardır Silivri’de yatırılmakta olan Doğu Perinçek’in genel başkanı olduğu İşçi Partisi’nin yayın organıdır.
Bu gazetede yazan Sabahattin Önkibar isimli bir arkadaş var. Tutturdu “Sözcü Fethullah’ın gazetesidir” diye. Israrla aynı konuyu yazıyor, temcit pilavı gibi önümüze sürüyor!
Yazarı olduğu Yeniçağ’dan ayrılmıştı ve boştaydı. Beni aradı:
“Abi ben Sözcü’de yazmak istiyorum. Benim yerim Sözcü’dür. Sen de uygun görürsen gazete yönetimine bu ricamı iletir misin?”
İlettim… Bizim gazeteye hiç kimse alınmıyordu. Yanıt ne yazık ki olumsuz oldu. Ben de bu durumu Sabahattin’e üzülerek bildirdim.
***
Sözcü!.. Fethullah’ın gazetesi!..
Bu arkadaşın zırvalarına burada 1 Aralık 2012 günkü yazımda değindim, yanıt verdim. Kendisini severdim ama böylesine zırvalar karşısında daha fazla sessiz kalmam da mümkün değildi.
O yazıyı yazarken kendisini aradım:
“Bak Sabahattin, senin yazdıklarına yarınki yazımda yanıt vereceğim. Yazıda senin ismini kullanayım mı? Bunları yazanın sen olduğunu söyleyeyim mi?..”
“Abi ismimi verme” dedi ve vermedim.
İlginç bir durumdu. Yazmasına yazıyordu ama isminin geçmesini istemiyordu! O yazımda şöyle dedim:
“Bu saçmalığı piyasaya süren, AKP’nin dedikodu yazarlarından biri. Kamuoyunda takkeli liboş ismiyle bilinen Fehmi Koru.
Onun bu saçmalığının üzerine balıklama atlayan ise ismini vermiyorum, muhalif yazılarını beğenerek okuduğum bir gazeteci arkadaşım. (Dikkat ediniz, ismini yazmamı istemediği için ona saygı gösterip yazmıyorum.) Yazılarında bunu yazıyor,
(Ulusal Kanal’da yaptığı) televizyon programında aynı şeyleri söylüyor. Ve her seferinde aynı dayanak noktasını gösteriyor:
‘Yani bunu ben söylemiyorum, bunu Fehmi Koru yazdı!’
Başkalarının yalanlarını pompalamak o sevdiğim arkadaşıma yakışmıyor. Dün bunu telefonda kendisine söylemek zorunda kaldım.”
Yazımın sonrasında ise şöyle diyordum:
“Benim gazetemin Fethullahçı olmakla uzaktan yakından ilgisi olamaz. Biz Fethullah’ın kim olduğunu, neye hizmet ettiğini, en iyi bilenlerdeniz.
Sözcü’nün Fethullahçı olduğu konusunda bir kırıntı kadar kuşkum olsa, burada bir dakika bile durmam. Eyvallah bile demeden çekip giderim.
Yalana bakın ki benim gazetem Fethullahçı olmuş!
Demek ki dünya tersine dönmüş!”
***
Sabahattin Önkibar isimli arkadaşı o gün aradığımda kendisini kınadım ve aynen şunları söyledim:
“Sabahattin, sen bunları yazarak kime hizmet ediyorsun? Sen Fehmi Koru gibilerin peşine nasıl takılıyorsun? Elinde bir kanıt varsa açıkla, herkes bilsin. Ama böyle anlamsız yazılar yazmak sana yakışmıyor.”
Sonra kendisine bir şeyi daha anımsattım:
“Şunun şurasında bu iktidarla mücadele eden sadece birkaç gazeteyiz. Sen onlardan en çok satana, okuyucusu en çok olana böyle saldırdığında, AKP bayram ediyor. Sen aslında bu yazılarınla AKP’ye ve Fethullah ekibine hizmet veriyorsun. Bunu artık bil… Fehmi Koru senin için Sabahattin eşcinseldir, hırsızdır derse, biz ona inanacak mıyız?..”
***
Sabahattin dünkü Aydınlık gazetesinde bu konuda bir yazı daha yazdı. Başlığı aynen şöyle:
“Emin Çölaşan’ın maaşını Pensilvanya (Fethullah) mı veriyor?”
Hemen ardından yine iyice zırvalamaya, saçmalamaya başlıyor ve yine Fehmi Koru’ya, Fethullah’ın Zaman gazetesine sığınıp şöyle diyor:
“Hiç kimse F tipini çok iyi bilen Fehmi Koru’nun iki yıl ara ile hem Yeni Şafak’ta, hem de Star gazetesinde dillendirdiği iddiaları çürütemedi.”
Dikkat ediniz, en büyük AKP destekçisi olan gazetelere sığınıyor!.. Ve devam ediyor:
“Üstelik Fehmi bu iddiayı gündeme getirdiği tarihten sonra Zaman gazetesi onu başyazar yaptı ki, bunun anlamı Koru’nun ileri sürdüğü o iddiaların cemaat tarafından onaylanması anlamını taşır.”
Arkadaşın mantığına, gazetecilik anlayışına bakar mısınız! Sonra bizim gazetenin attığı değil, atmadığı manşetlerden söz edip kendini şöyle savunuyor:
“Fehmi Koru diyor ki, tanınan muhalif yazarlar kullanılarak muhalif medya kontrol altında tutuluyor.”
Bak sen!.. Ama iş zırvalamanın bu kadarıyla da bitmiyor. Yazısının başlığını en sonunda şöyle bağlıyor:
“Emin Bey, bendeniz daha önce yazdığım gazeteden (Yeniçağ’dan) ayrılırken o gazetenin yönetimine benim maaşımı siz mi, yokta F tipi mi ödüyor sorusunu sormuştum.
Sahi siz bu soruyu Sözcü yönetimine, ama en önemlisi vicdanınıza hiç sordunuz mu?”
Güler misin, ağlar mısın!
***
Evet, bu zırvaların sahibi olan arkadaş, üstelik Aydınlık gazetesinde yazıyor. Kendisine nirengi noktası olarak Fehmi Koru isimli yandaşı, Zaman, Star, Yeni Şafak gibi dinci gazeteleri almış, onlara sığınmış, onları referans gösteriyor!
AKP almış başını gidiyor, tek adam yönetimiyle ülkeyi hallaç pamuğu gibi atıyor ve bugünkü yönetimin en sarsıcı
muhalifi, haberleri ve köşe yazılarıyla her gün olay yaratan Sözcü gazetesini saçma sapan iddialarla gündeme getirip hedef saptırma yapıyor.
İnsanda biraz sıkılma olur.
Elinde dedikodu dışında bir kanıt var mı? Varsa niçin saklıyorsun?
Sözcü’yü hedef alan yazılarıyla AKP iktidarına ve Tayyip’e hizmet ettiğinin belki farkında, belki değil.
Bundan kısa süre önce kendisini bu konuda eleştiren bir gazeteciye söylediği şu sözler çok ilginçtir:
“Abicim ne yazsam dikkate alınmıyor. Ama Sözcü’ye bindirince rağbet görüyor!”
Keşke bizim gazete isteğini yerine getirip onu Sözcü’ye almış olsaydı!..
O zaman “En büyük Sözcü, başka büyük yok” diye yazacaktı!
SÖZCÜ
-
Dogu Perincek Emin Cölasan´in " Cok degerli arkadasiymis " Ne güzel ata sözü " Bana arkadasini söyle sana kim oldugunu söyleyeyim " Bu tartismada Sabahattin Önkibarin ithamlari daha gercekci geldi ! Cölasanin kendi ifadesiyle Önkibar telefon acmis " Abi ben sözcüye yakisirim orada calismak istiyorum . Eee kardesim Önkibar Yenicag gazetesinden Fetonun hakkinda ileri geri yazdigi icin kovuldu , Fetonun gizli gazetesi Önkibari yazar kadrosuna dahil edermi ? Dahil etse yarin Fetonun hakkinda elestiride bulununca Sözcü zor durumda kalmazmi ? Emin Cölasan Fetonun hakkinda üstü kapali birkac yazi yazarak namusunu kurtaramaz . Danisikli dögüs olmadigi belli olmayan türden , Fetonun mektubunu yayinliyarak göstermelik savciya ifadeye cagrilmakta Cölasani aklamaz . Önkibarin dedigi gibi Sözcü Fetonun gazetesi degilse mansetten büyük puntolarla Fetonun kirli camasirlarini adam gibi ortaya döksünler . Cölasan Yenicagi muhalif gazete olarak gösteriyor . Övgü düzdügü muhalif gazetede Terörist Feto hakkinda elestiri yazisi yazamiyor . Neden yazamiyor ? Yoksa Sözcüde Yenicagla birlikte Fetonun degirmenine su tasidigi icinmi ?
-
Emin Çölaşan çok makbul birisi değildir. Nitekim mao artığı dünün kızılı bu günün sahte ulusalcısı Perinçek'in dostluğundan söz etmiş.
Yalnız burada Emin Çölaşan'ın dedikleri bana daha inandırıcı geliyor. Sanki Önkibar karşı çıkıyormuş gibi yapıp fettoşlara ciddi olarak yüklenen bir kaleyi alttan alta yıkmak istiyormuş gibi geliyor. Bunlar olmayacak şeyler değil. Söz konusu fettoş olunca bilinen bütün alçak ve iğrenç gayr-i nizami savaş ve saldırı yöntemlerinin kullanılabileceğini unutmamak lazım. Bu fettoşçu alçaklar gerektiğinde hıristiyan, yeri gelince en değme yahudi, yeri gelince kırk yıllık laik... velhasılı zaman ve zemin neyi gerektiriyorsa o kılıkta görünmeyi çok iyi beceriyorlar. Burada yapılmaya çalışılan fettoşa karşı alerjisi olan kitlelerin nezdinde fettoşu gereğince hırpalayan bir kuruluşu fettoşçu olarak lanse edip satışlarını azaltmak ve etkisizleştirmektir. Fettoşçuların yaptığı bu oyunlara şeytan bile şapka çıkartır. Yani bu fettoşçular şeytana pabucunu ters giydirirler.
TTk.
-
SÖZCÜ GAZETESİ 'CEMAAT'İN 'TRUVA ATI' MI?
Türk medyası ilginctir… Hadi adlı adınca yazalım, “Kimin elinin kimin cebinde olduğu pek belli değildir…”
Her zaman bazı gazetelerin arkasında “görünen patron”dan başka isimler olduğu iddia edilir ve ne ilginçtir ki yıllar sonra bu iddiaların bazılarının doğruluğu ortaya çıkar.
Şimdi de benzer bir tartışma, son beş yılın en etkili muhalif gazetesi Sözcü için gündemde…
Konuyu ilk kez cemaate ve iktidara yakın kalemlerden Fehmi Koru tartışmaya açtı.
Koru 24 Nisan 2010’da Yeni Şafak’ta Taha Kıvanç imzasıyla aynen şunları yazdı:
“Cemaat’in aklına bir kez daha hayranlık duymama sebep olan bir proje ’Sözcü’...
Öğrenciliği Cemaat evlerinde geçmiş, sahibi görünen delikanlıya buradan şapka çıkarıyorum. Bulundukları yerde ‘ileri giden’ yazarlar için bir sığınak gibi Sözcü Gazetesi; 150 bin civarında satışıyla para bile kazandırıyor olmalı.
Muhalefetini de yakın kontrol altında tutacaksın, neme lâzım!”
***
Fehmi Koru bunları yazdı ama Sözcü’nün ‘genç patronu’ Burak Akbay bu son derece ilginç iddiaya bugüne kadar yanıt vermedi…
Fehmi Koru; orada da bırakmadı iddiasını:
Star Gazetesi’ne geçtikten sonra, 26 Mart 2012 tarihinde yine Taha Kıvanç ismiyle yazdığı köşesinde, Sözcü için ilginç bir paragrafa yer verdi:
“Turgut Özal’ın rahle-i tedrisinden geçmiş Ertuğrul Akbay ile yurtdışındaki ‘Cemaat’ evlerinde yetişmiş genç Burak Akbay, en kıyıcı kalemleri topladığı gazeteleriyle iktidara göz açtırmaz gibi görünseler de, Sözcü’nün işlevi bence en samimi iktidar yanlısı gazete kadar önemli... ”
Burak Akbay bu yazıya da yanıt vermedi.
***
Bu çok önemli iddia yine tam unutuluyordu ki; bu kez Aydınlık Gazetesi yazarı Sabahattin Önkibar 23 Haziran 2012’de “Sözcü’nün gizli sahibi Fethullah Gülen mi” diye sordu…
Önkibar bu yazısında aynen şunları söylüyordu:
“Başlığa bakıp amma da saçma iddia falan demeyin, yazımı okuyun!
Fehmi Koru’yu bilirsiniz…
Fethullah Gülen medyasında uzun yıllar başyazarlık yapan, halen o camiaya çok yakın olan ve cemaatı avucunun içi gibi bilen biridir!
İşte o Fehmi Koru Yenişafak Gazetesi’ndeki yazısında aynen şunları yazdı:
’Cemaatın aklına bir kez daha hayranlık duymama sebep olan olan proje Sözcü Gazetesi’dir. Öğrenciliği Cemaatın Işık Evleri’nde geçmiş sahibi görünen delikanlıya buradan şapka çıkarıyorum. Eee neme lazım muhalefeti de yakın kontrölünde tutacaksın!’
Satırları tekrar tekrar okuyun lütfen!
Fehmi, Sözcü’nün sahibi Burak Akbay için sahip görünen Işık Evleri öğrencisi diyor!
Dahası, Sözcü’yü muhalefeti konrol aracı gibi sunuyor!
Bu yazıdan sonra Burak Akbay, “Hayır Cemaat evlerinde yetişmedim” demedi. Niye acaba?
Sözcü’deki Metin Yılmaz, Emin Çölaşan, Uğur Dündar, Necati Doğru ve Saygı Öztürk gibi isimlerin duruş ve mücadelelerine saygım çok büyük, lakin tablo budur efendim!”
Akbay, yine yanıt vermedi!
***
Ve Sabahattin Önkibar, 13 Temmuz 2012 tarihli Aydınlık’ta, “İşte Sözcü’nün F Tipi ile irtibatında ikinci belge” başlığıyla bir yazı daha kaleme aldı:
“Daha önce Fehmi Koru’dan alıntı yaparak Sözcü Gazetesi’nin sahibi olan Burak Akbay’ın F Tipi’nin Işık Evleri’nde yetiştiğini ve gazetenin aslında Burak Akbay’a değil F- Tipi’ne ait olduğunu yazmış ve F Tipi’nin muhalefeti bu şekilde kontrol altında tutmak istediğini aktarmıştık ki, Burak Akbay bu yazıma, ‘Hayır ben Işık Evleri’nde yetişmedim’ diyemedi!
Ve ikinci belge!
Dikkat ediyor musunuz? Sözcü’nün Suriye ve Esad ile ilgili yayınları Zaman Gazetesi’nin aynısı!
İlginçtir, Utku Çakırözer’in Beşar ile yaptığı röportajı bütün dünya medyası kullanırken güya muhalif olan Sözcü tek satır olsun kullanmadı.
Ve gelelim asıl bombaya:
Meğer Sözcü Gazetesi de Beşar Esad’a röportaja çağrılmış ama Sözcü yönetimi hayır demiş.
Sözcü’nün Ankara Temsilcisi Saygı Öztürk, ‘Ben gitmek istedim ama yönetim izin vermedi’ açıklamasını yaptı!
Sözcü gibi yeni popüler olan bir gazete, kendini tanıtma adına böyle bir fırsatı kaçınr mı?
Normalde kaçınmaz ama perde gerisindeki irade, yani gerçek patron hayır dediği için, sevgili Saygı Öztürk yolda kaldı!
Lütfen iyi sorgulayın, güya muhalif olan bir gazete Esad’ın davetini niye reddeder?
Bunun anlamı açık, Sözcü’nün yayın politikaları Pensilvanya’dan belirleniyor.
Esad’a tavır alınmasının başka izahı olamaz!
’Ama AKP’ye muhalefet yapıyor’ mu dediniz?
Şekli bir muhalefet elbette var, onu yapmasa zaten Sözcü diye bir gazete olmaz.
Sözcü Gazetesi, F Tipi örgütün muhalefete sızması, yani muhalif yayını kontrol altında tutmasıdır!
Siz Sözcü’de ABD ve NATO aleyhinde ya da F Tipi’nin İbrahimi dinler yani Hazreti Muhammedsiz yeni İslam teklifi bağlamında bir satır olsun eleştirel bir haber gördünüz mü hiç?”
Ve tahmin edebileceğiniz gibi aradan dört gün geçmesine karşın Sabahattin Önkibar’ın bu yazısına da yanıt verilmedi…
***
Fehmi Koru’nun yazıları muhalif kesimler tarafından pek ciddiye alınmadı ama kendisi de iktidar karşıtı olan Sabahattin Önkibar’ın yazıları “Acaba doğru mu?” sorusunun sorulmaya başlamasına neden oldu.
Eğer bu iddialar yalanlanmazsa ve kulaktan kulağa yayılırsa ne Emin Çölaşan, ne Necati Doğru, ne de Uğur Dündar kurtarabilir Sözcü’yü…
Umarız genç patron Burak Akbay da bu acı gerçeği görür ve gereğini yapar.
Tabii; bunu yaparken Sözcü’yü çıkartmaya başladıkları günlerde gereken hatırı sayılır parayı nereden bulduklarını açıklamayı da ihmal etmez…
Merakla bekliyoruz:
Bakalım muhalif kesimler bu kez de yıllardır kandırılmış olduklarını mı öğrenecek?
Varol Ersoy http://www.medyaradar.com/yazar/oku-40354/varol-ersoy-sozcu-gazetesi-cemaatin-truva-ati-mi.html
-
Önkibar'ın beyanları, söyledikleri ile Sözcünün yazdıkları, izlediği yol düşünülürse böyle bir şey olacağını düşünmüyorum. Uğraşılacak o kadar şey varken birbirleri ile tartışmaları, ithamları anlaşılır gibi değil!
-
Bu iki yazarin bir kac haftadir bazi ithamlara dayanarak birbirlerini suclayici yazilari bana göre bilmedigimiz perde arkasindaki bazi ince hesaplarin sahneye yansimasidir diyorum.
Sabahattin Önkibarin Sözcü gazetesi hakkinda yazdiklarinda gerceklik payinin olup olmadigini bilemiyoruz lakin söyledikleri yabana atilmayacak cinsten, diger taraftan calistigi her gazetenin ve o gazetelerin patronlarinin tetikciligini yapan Önkibarin tüm bunlari simdi de Perincege ve onun gazetesi Aydinliga yaranabilmek icin yazip yazmadigini suan icin bilemiyoruz.
Türkiye gazetesinde, Star gazetesinde, Yenicagda, Yeni Mesajda yazarken patronlarini ve onlarin fikirlerini yere göge sigdiramiyordu simdi ise ayni vazifeyi peking ördegi ve onun gazetesi Aydinlik icin yaptigini tahmin ediyorum. Velhasil kimin gemisine binerse onun düdügünü calan bir yapisi var bu Önkibarin.
Diger taraftan Cölasan her ne kadar bazi noktalarda bizimle ters görüsleri olsada bana göre Önkibardan daha tutarli ve dik duruslu bir gazetecidir. Büyük ihtimal Perincegin direktifleri ile Cölasan ve onun gazetesininin hedef alinmasi kendileri disinda akp´ye muhalif gazete ve yazarlarin karalanmasi yoluna gidildigini göstermektedir.
Hakkini yemeyelim Önkibar matah bir yazar olmasada bir yerde haklidir, akp ve tayyip bu gazetede elestirilirken neden cemaat ve fettos hatta Abdullah Gül yeterince elestirilmemektedir ? Iki yazar arasinda gecenbu kavgada da perde gerisindeki Tayyip-Abdullah Gül-Cemaat kavgasinin disariya yansiyan cekismesinimi görüyoruz acaba ?
-
Emin Çölaşan çok makbul birisi değildir. Nitekim mao artığı dünün kızılı bu günün sahte ulusalcısı Perinçek'in dostluğundan söz etmiş.
Yalnız burada Emin Çölaşan'ın dedikleri bana daha inandırıcı geliyor. Sanki Önkibar karşı çıkıyormuş gibi yapıp fettoşlara ciddi olarak yüklenen bir kaleyi alttan alta yıkmak istiyormuş gibi geliyor. Bunlar olmayacak şeyler değil. Söz konusu fettoş olunca bilinen bütün alçak ve iğrenç gayr-i nizami savaş ve saldırı yöntemlerinin kullanılabileceğini unutmamak lazım. Bu fettoşçu alçaklar gerektiğinde hıristiyan, yeri gelince en değme yahudi, yeri gelince kırk yıllık laik... velhasılı zaman ve zemin neyi gerektiriyorsa o kılıkta görünmeyi çok iyi beceriyorlar. Burada yapılmaya çalışılan fettoşa karşı alerjisi olan kitlelerin nezdinde fettoşu gereğince hırpalayan bir kuruluşu fettoşçu olarak lanse edip satışlarını azaltmak ve etkisizleştirmektir. Fettoşçuların yaptığı bu oyunlara şeytan bile şapka çıkartır. Yani bu fettoşçular şeytana pabucunu ters giydirirler.
TTk.
Degerli yorumunuz icin tesekkürler degerli agabeyim . Mantik cercevesinde degerlendirecek olursak siz haklisiniz . Fehmi Koru´nun tetiklemesiyle Sabahattin Önkibari kullanarak etkili muhalefet yapan Sözcü gazetesini karalama kampanyasi baslattilar ! Burada benim dikkatimi ceken husus Önkibarin basta Emin Cölasan olmak üzere Sözcü yazarlarina karsi bir ithami yok . Yani siz bilerek Fetosa calisiyorsunuz diye bir iddiasi yok . Tersine hepsinin cok degerli yazarlar oldugunu , gazeteyi terketmeleri halinde Sözcünün batacagini söylüyor . Önkibar gazetenin sahibi ile ilgileniyor yurt disinda isik evlerinde yetistirilmis , Fetosun Müridi oldugunu , gazeteyi Fetosun kurdurup ulusalci yazarlari bu yöntemle konrtol ettigini iddia ediyor . Burada Emin Cölasanin can havli ile Sözcüyü savunmak adina Sebahattin Önkibarla polemige girmesini gerektirecek bir durum yok . Gazetenin sahibi ismi var cismi yok Burak Akbay ciksin aciklasin . Ben isik evlerinde yetismedim Fetosla bir alakam yok desin . Veya evet ben isik evlerinde yetistim tuttuklari yolun ihanet yolu oldugunu gördüm tögbe istigfar edip Fetosla baglarimi kopardim demesi gerekmezmi ? Yoksa Emin Cölasanin Önkibara hitaben " belgen varsa göster " diyerek kacak güresmesi Sözcüyü temize cikarmaz , dahada zan altinda birakir . Cölasan ihanetin belgesinin olmayacagini herkesten iyi bilir . O halde Emin Cölasan Sözcünün Fetosun gazetesi olmadigini belgelesin . 35 yasinda Burak Akbayin 4 senede Sözcüyü Türkiyenin en cok satan gazetelerinden biri haline getirdiginin sirrini ve bu degirmenin suyunun nereden geldigini aciklayip belgelesin T.T.K.
-
SABAHATTİN ÖNKİBAR/ İşte belge Çölaşan!
Haberler - Sabahattin Önkibar
25 Aralık 2012
Emin Çölaşan’ın yeni işi F Tipi cemaat ya da ışık evlerinin avukatlığını yapmak mıdır anlamış değiliz!
Biz, Sözcü gazetesinin sahibi olan Burak Akbay’ın Fehmi Koru’nun açık ve net tanıklığı ile ışık evlerinin müridi olduğu iddialarını soruştururken o gövdesini patronuna siper ediyor.
Sadece siper etmiyor, bir de hadisenin üstüne gittiğimiz için doğru olmayan şeylerle belden aşağı hücumlarda bulunuyor.
Neymiş efendim benim bu konunun üstüne gitmem Sözcü’de yazamamdan imiş!
Cumartesi günü yazdım, biz ne Çölaşan’ı ne Uğur Dündar’ı, ne Necati Doğru’yu ne de Saygı Öztürk’ü şahsen hedef almadık, tersine AKP’ye yaptıkları muhalefet bağlamında onları alkışladığımızın altını çizdik.
Bizim gazeteci olarak araştırmamız Sözcü‘nün ardındaki karanlık iradedir!
Sözcü’ye gel!
Çölaşan bu olayın üstüne giden bendenize çamurlar saçarak dur diyor ve olay aydınlanmasının telaşında!
Burak Akbay ve Sözcü ile ilgili belge ve bilgileri sunmadan önce bir hususa açıklık getirelim.
Emin Çölaşan Sözcü’ye yazmaya başladıktan sonra bir gün aramızda şöyle bir diyalog geçti:
- “Sabahattin, Ufuk Söylemez’in bürosunda yemek yedik. Beni Sözcü için ikna etti. Sen de gel AKP’yi duman edelim.”
- “Emin Bey, Sözcü’nün magazin havası var. Yeniçağ malum fikir ve misyon gazetesi. Ben burada yazmaya devam edeceğim.”
Aradan zaman geçti ve Yeniçağ’da yazıma sansür konunca ayrıldım ve Çölaşan’ı aradım:
- “Emin Bey, Yeniçağ ile F Tipi’ni eleştiren bir yazıma sansür konması sebebi ile yollarımız ayrıldı. Bir süre evvel beni Sözcü’ye çağırmıştın, bu davet geçerli ise gelirim.”
Çölaşan: “Tabi geçerli ben hemen İstanbul’u arıyorum.”
Ertesi gün Çölaşan tekrar arar:
- “Yav Selahattin, Genel Yayın Müdürü Metin ile konuştum, o da eni çok istiyor, Sabahattin Bey’in en iyi okuyucusu benim diyor ama patron bu ara kimseyi almıyoruz demiş!”
Evet, bütün kutsallarım üstüne yemin ederim ki hadise aynen budur.
Çölaşan’ın savunduğu Burak Akbay
Hal bu iken, Çölaşan’ın kendisinin davetini yok sayıp olayı başka türlü sunması ayıp ötesidir.
Velev ki ben gazeteciyim ve Sözcü’de çalışmak isteyebilirim. Bugün yazdıklarım nasıl o konu ile irtibatlandırılır.
Bakın, ben taraftar olmadığım ve doğrularım olduğu için kim yaparsa yapsın yanlış gördüklerimi eleştiriyorum. Yeri geldi mi Cumhuriyet’i, yeri geldi mi Yeniçağ’ı, yeri geldi mi Akit’i topa tutuyorum. Tayyip’i, Kılıçdaroğlu’nu, Bahçeli’yi hiç kimsenin cesaret edemediği şekilde sorguluyorum. Ne yani Çölaşan’ın mantığına göre benim bunlara karşı özel hesabım ya da kinim mi var?
Gelelim Sözcü ile ilgili kuşkulara:
Birincisi kimdir bu Burak Akbay!
Babası emekli bir muhabir. Koskoca bir gazeteyi kurmak ve döndürmek için nereden buldu onca trilyonu?
Fehmi Koru gibi kamuoyunun bu konuda önemseyeceği bir tanığa göre Burak Akbay ışık evlerinde yetişmiş bir mürit ve Sözcü’nün perde gerisinde tıpkı Taraf gazetesin’de olduğu gibi muhalefeti kontrol etmek isteyen F Tipi cemaat var!
Bunlar nasıl sorgulanmaz?
Ne yani, bir gazeteci olarak ben bu iddiayı araştırmayayım mı?
Ayrıca ayinesi işse kişinin tablo ortada!
Önceki gn hariç ki o da bizim sayemizde oldu. Sözcü gazetesi kurulalı beri bir kez olsun F tipi örgüte, ABD’ye, AB’ye, İsrail’e, Soros’a, Tayyip’e yaptığı gibi manşetlerden muhalefet etti mi?
Dahası, mesela önceki gün Hatay’da yapılan mitingleri ve 106 merkezde yapılan Milli Anayasa Forumlarını bir kez olsun haber yaptı mı?
Devam edelim, Ufuk Söylemez’in ABD’yi, Soros’u ve Türkiye’deki uzantılarını yazdığı için yazıları sonlandırılmadı mı?
Keza Vural Savaş nerede,niçin kapıya konuldu, hangi yazıları sansürlendi?
Bu tablo Çölaşan’ın bana telefonda söylediği gibi, “Fehmi Koru benim için homoseksüel dese inanacak mısın Sabahattin?” türünden şeyler değil, en azından ciddi bir araştırmayı hak etmiyor mu?
-
Degerli yorumunuz icin tesekkürler degerli agabeyim . Mantik cercevesinde degerlendirecek olursak siz haklisiniz . Fehmi Koru´nun tetiklemesiyle Sabahattin Önkibari kullanarak etkili muhalefet yapan Sözcü gazetesini karalama kampanyasi baslattilar ! Burada benim dikkatimi ceken husus Önkibarin basta Emin Cölasan olmak üzere Sözcü yazarlarina karsi bir ithami yok . Yani siz bilerek Fetosa calisiyorsunuz diye bir iddiasi yok . Tersine hepsinin cok degerli yazarlar oldugunu , gazeteyi terketmeleri halinde Sözcünün batacagini söylüyor . Önkibar gazetenin sahibi ile ilgileniyor yurt disinda isik evlerinde yetistirilmis , Fetosun Müridi oldugunu , gazeteyi Fetosun kurdurup ulusalci yazarlari bu yöntemle konrtol ettigini iddia ediyor . Burada Emin Cölasanin can havli ile Sözcüyü savunmak adina Sebahattin Önkibarla polemige girmesini gerektirecek bir durum yok . Gazetenin sahibi ismi var cismi yok Burak Akbay ciksin aciklasin . Ben isik evlerinde yetismedim Fetosla bir alakam yok desin . Veya evet ben isik evlerinde yetistim tuttuklari yolun ihanet yolu oldugunu gördüm tögbe istigfar edip Fetosla baglarimi kopardim demesi gerekmezmi ? Yoksa Emin Cölasanin Önkibara hitaben " belgen varsa göster " diyerek kacak güresmesi Sözcüyü temize cikarmaz , dahada zan altinda birakir . Cölasan ihanetin belgesinin olmayacagini herkesten iyi bilir . O halde Emin Cölasan Sözcünün Fetosun gazetesi olmadigini belgelesin . 35 yasinda Burak Akbayin 4 senede Sözcüyü Türkiyenin en cok satan gazetelerinden biri haline getirdiginin sirrini ve bu degirmenin suyunun nereden geldigini aciklayip belgelesin T.T.K.
Elbette ki değindiğiniz hususlar dikkate değer olup, mutlaka irdelenmesi gerekmektedir, değerli soydaşım.
Doğrusunu söylemek gerekirse ortaya çıkan tablo kafaları karıştırmaktadır. İşe Çölaşan penceresinden bakınca da haklılık payları var, Önkibar'ın söyledikleri de yabana atılır türden değil. Sanırım olup-bitenler fettoşcu; etkisizleştirme, tartışmalı hale getirme, kafa karıştırma yöntemleridir. Önkibar'ın yaptıklarını, en azından, Lenin'in "çamur at, yapışmasa da izi kalır" sözünün sonuçlarını doğurması bakımından çekinceli olarak ele almak gerektiği inancındayım.
Önkibar hakkında çekinceli davranmamın bir başka nedeni: Geçmişinin çok zikzaklı olması ve fikri temellerinin Türkiye Gazetesi ekolünün dayanağı ve aynı zamanda da Enver Ören'in kayınpederi olan Hüseyin Hilmi Işık'a dayanmasıdır. "Işıkçı"lar denilen bu grup da aynen fetullahçılar gibi haçlı taşeronluğuna aday; laiklik cumhuriyet, Atatürk ve Türklük düşmanı siyasal dinci yapılanmalardan bir tanesidir ve aynı alanda iş ve taşeronluk yapmak amacındaki bu yapılanmalar arasında çok şiddetli çekişmeler ve hatta düşmanlıklar vardır.
Konuyu izlemekte ve karşılıklı olarak yapılan açıklamaların satır aralarında, bizi işin doğrusunu anlamaya götürecek, kırıntı da olsa, bir açık bulacağımızı ummaktayım.
Yani şimdilik; bekleyip, izleyip görmekten başka bir seçeneğimiz yok.
Sağlık ve esenlik dileklerimle...
TTK.
-
Sabahattin Önkibar: Çölaşan, Fehmi Koru’nun iddiası için benden 100 milyar istiyor!
Haberler - Sabahattin Önkibar
02 Ocak 2013
Konuyu biliyorsunuz.
Zaman gazetesinde 10 küsur yıl çalışan ve o camiayı Türkiye’de en iyi bilen isimlerden biri olan Fehmi Koru Sözcü gazetesinin sahibi Burak Akbay’ın ışık evlerinde yetiştiğini yazdı.
Üstelik bunu bir kere değil farklı zamanlarda iki kere yaptı.
Önce Yenişafak gazetesinde bilahare Star gazetesinde bu iddiayı ısrarla dillendirdi.
Burak Akbay’ın tepkisi yani yalanlanmasını bekledim ama geçen onca zamana rağmen zerre tepki vermedi.
Bunun üzerine bende Fehmi Koru’nun iddialarından hareketle konuyu gündeme taşıdım ve Sözcü’ün sahibi Burak Akbay’ın Fehmi Koru’nun dediği gibi ışık evlerinde yetişip yetişmediğini sordum.
Sonrası malum!
Sorularımın muhatabı olan Burak Akbay susarken Emin Çölaşan onun avukatlığını üstlenerek hücuma geçti ve bilahare belaltı üslubu ile bana saldırdı.
Ve son gelişme.
Medya Radar sitesinin haberine göre Emin Çölaşan bana eski parayla 100 milyarlık tazminat davası açmış!
Evet yanlış okumuyorsunuz, tazminat iddia sahibi olan Fehmi Koru’ya değil bana açıldı.
Söyleyin bunun adı bir bakıma Emin Çölaşan ile Fehmi Koru’nun gizli dayanışması değil midir?
Öyle ya ayinesi işse kişinin tablo ortada, Çölaşan Fehmi Koru’yu sütununda güya eleştiriyor ama onun gündeme getirdiği iddia için davayı bana açıyor.
Şu tabloya bakar mısınız, bankada 12 milyon doları olduğu gazetelere konu olan ve bu konuda hayır öyle bir hesabım yok, ispata hazırım diyemeyen Çölaşan şimdi Fehmi Koru’nun iddiaları için benden dolayısı ile Aydınlık’tan 100 milyar istiyor.
Bulunduğumuz hassas süreci dikkate alıp kamuoyunda muhalif diye bilinen Çölaşan’ın üstüne gidip hadiseyi şahsileştirmeyeceğim ama biliniz ki bu ülkede mukaddes dinimiz İslam üzerinden olduğu gibi Atatürk üzerinden servet ve itibar devşirenler var.
***
-
Sözcü’nün genel yayın yönetmeni’nin bir söyleşini okudum en son. Fethullah Gülen tartışmalarıyla ilgili, yayın ilkeleriyle ilgili konuşmuş.
Taraf ile ilgili dediklerini buraya alıyorum. Yorumu size kalmış.
Soruyorlar, Taraf’taki istifalar üzerine. Bakın Taraf için ne diyor:
“Ben görüşlerine katılmasam bile gazete olarak iyi bir gazeteydi. Kendi alanında iyi gazetecilik yapan ve iyi bir kalemi olan gazeteydi.” Yine soruyorlar:
“Ahmet Altan sizin gazetede yazabilir mi?”
“Ahmet Altan bizim gazetede yazabilir de okuyucuya ters, bize çok ters kaçar. Bizim ilkelerimize uymaz Ahmet Altan. Ama bir yerde bence mutlaka yazmalı. Çünkü iyi bir kalem, iyi bir gazete.”
İşte böyle. Bize kalan, bize biçilen, bize sunulan basın yayın bu.
http://www.ilk-kursun.com/haber/132944
Sözcünün genel yayin yönetmeni Taraf gazetesini ve Ahmet alttan´i yere göge sigdiramiyor . Bu bile tek basina Sözcünün saibeli bir gazete oldugunu anlamaya yeterde artar . Taraf denilen gazete özel olarak Fetos tarafindan Türk ordusunu karalamak icin kuruldugunu sagir sultan bile duydu . Sözcünün genel yayin yönetmeni bunlari bilmiyormu ?