AK Parti İstanbul Milletvekili ve eski milli futbolcu Hakan Şükür Burdur'da "Ben bir Arnavut'um. Aslında bu açıdan bakarsanız Türk değilim" dedi
(kaynak Hürriyet )
Zaten Türk olmadigini biliyorduk itiraf edip bizi yaniltmadin o zaman Türkyie de ne isin var Türk ün ekmegini niye yiyorsun arnavutk a gitsene.Akp bu adama yakismis tencere yuvarlanmis kapagini bulmus.
(https://www.hunturk.net/forum/rsm/4769-621675161701817663822133698256n-1361580643.jpg)
:kahkaha01: :kahkaha01:Hakan bak baban geliyor.. :kahkaha01: :kahkaha01:
Maya sağlam olmayınca; Türk'üm demek hazımsızlık yapar...
Babalarının adını bilmeyenler Analarının adını açıklamaya başladılar.
Şükür, Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi'nde düzenlenen söyleşiye katıldı. Söyleşide bir öğrencinin Kürt sorunuyla ilgili sorusu üzerine Şükür, şöyle konuştu:
“Bugün yapılmak istenenleri hiç kimsenin kenara atmaması lazım. Ama buradan güç alan başka düşünceler de var. Yani bunun böyle olmasını istemeyen düşünceler de var. Bizim hassasiyetlerimiz belli. Ülkesi, bütünlüğü, mezhebi, dini, dili, ırkı ne olursa olsun, etnik kökeni ne olursa olsun, beraber yaşama, beraber bazı şeyleri çözme adına çok önemli. Bugün çok net görüyorsunuz kamuoyunda. Kolay bir süreç değil. Sizin attığınız adımlara ne kadar adım gelecek onu hep beraber göreceğiz. İnşallah daha sık beraber olur, daha fazla sorunlarımızı konuşup bu dostluğu kardeşliği pekiştirmek istiyoruz. Başta Kürt kardeşlerimizle olmak üzere.
"BU AÇIDAN BAKARSANIZ TÜRK DEĞİLİM"
Ben bir Arnavut'um. Aslında bu açıdan bakarsanız Türk değilim. Ama bu topraklarda ekmek yedim. Bu topraklarda yaşıyorum. Geçmiş dönemde kalıplara bölünmüşlük nasıl varsa, etnik kökenlere bölünmüşlük de maalesef oldu. Bunları yönetmek çok zor. Herkes bir hak arayışı içinde oldu. Bunları devlet olarak vermek ve kafa yormak, bunlarla ilgili çalışma yapmak zorundasınız. Bugünün iktidarı olarak biz de bunu yapıyoruz.”
Adam Türk vatandaşıyım demeyi bile uygun görmeyip "Türk değilim" diyor.
"Ayastefanos antlaşmasının hükümlerinden rahatsız olan Arnavutlar, 10 Haziran 1878’de Prizren İttihadı (Arnavut Birliği) Kongresini toplamışlardır. Arnavut Birliği’nin gayesi, Arnavutlarla meskûn bölgelerden bir karış yerin bile Karadağ’a bırakılmamasını sağlamaktı. Selanik ve Kosova vilayetleriyle bunlara bitişik olup Arnavutlarla meskûn bulunan kısımları birleştirerek “Arnavutluk” adıyla imtiyazlı bir eyalet meydana getirmekti. Masumane niyetlerle başlayan bu muhtariyet eksenli imtiyazlı eyalet oluşturma çabaları, rüzgârın tersine dönmesi ve Osmanlı İmparatorluğu’nun güç kaybetmesiyle, ayrılıkçı ulusçuluk akımına dönüşmüştür. Trablusgarp savaşı öncesinde, 1911 Mart ayında Katolik Arnavutlar İşkodra’da ayaklanmıştır. Karadağ bu isyancılara her türlü yardımda bulunmuştur. İtalya; Karadağ’ı destelemekte onu Osmanlı Devletine karşı kışkırtmaktaydı. Müslüman Arnavutların da katıldığı bu ayaklanmada, İtalyan parmağının olduğu açıktı.
1911’de Osmanlı-İtalyan Savaşı (Trablusgarp harbi) patlak verince, İtalyanların kışkırtması ile Arnavutların bağımsızlık istekleri, isyana dönüşmüştür. Arnavut milliyetçileri, İstanbul, Selanik, Manastır gibi büyük şehirlerin yanı sıra, Arnavutluk’un bütün şehirlerine ‘Arnavut’ Kulüpleri açmışlar ve buralarda açıkça bölücü faaliyet yapmışlardır. 19.02.1917 Pazartesi tarihli arşiv belgesinde, Arnavut milliyetçiliği yapan bir şahsın durumuyla ilgili verilen malumata göre, Arnavut olduğunu söyleyerek sürekli Türklük ve Türkler aleyhinde konuşup halkın öfkesini üzerine çeken Babaeski Müstantıkı Abdurrahman Efendi'nin oradan alınması söz konusu olmuştur.
1908’de Meşrutiyet’in ilanından sonra Arnavutluk’un ıslahı için teşebbüslerde bulunulmuştur. 1910’da Şevket Turgut Paşa, ıslahatla görevlendirilmiş, isyancı Arnavutların silahları toplanmıştır. Arnavut lider Avlonyalı İsmail Kemal’in teşkil ettiği Başkım Komitesi, ayrılıkçı tedhiş faaliyetlerini hızlandırmıştır. Başkım teşkilatı, Osmanlı’ya karşı, Bulgar, Sırp ve Rumlarla işbirliği yapmıştır. Arnavutların isyanı Ağustos 1912’de, Arnavut asıllı Başvekil Kamil Paşa’nın Arnavut Başkım Komitesinin tekliflerini kabul ile Arnavutluğa idari imtiyaz verilmesiyle sonuçlanmıştır. Bu idari imtiyazdan sonra Arnavutluk tamamen Osmanlı İmparatorluğu’nun denetiminden çıkmıştır. Bunun üzerine Mehmet Akif Ersoy yazdığı bir şiirinde “Bunu benden duyunuz, ben ki evet Arnavudum.../ Başka bir şey diyemem... İşte perişan yurdum!.."dizeleriyle Arnavut milliyetçilerinin yol açtığı felaketten doğan üzüntülerini dile getirmiştir."
Bu vesileyle Çağrıbey Ağabeyimizin bir önerisini dikkate alalım.
Türk Milleti Milli Kurtuluş Savaşında hem topyekun Hıristiyan dünyayla dövüşürken birde bu düşmanlarının içimizde edindikleri yerli işbirlikçi kürt, laz, çerkez vs. gibi etnik döküntülerle de savaşmak zorunda kalmıştır.
Bu konuyla ilgili belgelere dayalı olarak son yıllarda yazılmış en kapsamlı araştırma olan, geçtiğimiz yıl uçmağa varan Nejdet SEVİNÇ'in "İSTİKLAL HARBİNDE ETNİK İHANET" adlı kitabını bütün Türk soyluların okuması gerekir. Okuyalım ki bize yutturulmaya çalışılan kardeşlik masallarının ne denli büyük yalanlar olduğunu görelim, anlayalım.
Ne mutlu Türk doğup, Türk gibi yaşayana!
Saygılarımla.
Çağrıbey
TTK.