Fakat bu duruma manevi olarak bakacak olursak, her ferdin dinden uzak yaşaması, faize, fuhuşa, koğu, gıybet ve sahtekarlığa, cinayet, esrar, eroin, kokaine vs. varıncaya kadar zirveleri zorlamıyor muyuz?
O vakit; “Bir kavim kendini bozmadıkça Allah onları bozmaz.” (Rad, 13/11) ile toplum olarak bu açıdan da batakta olduğumuzu görmemiz gerekecek.
Günaydın, esenlikler Değerli turania_25 Kardeşim.
Elbette ki kişisel mükellefiyetler çerçevesinden bakıldığında her bir ferdin ahlaki yapısı ayrı ayrı değerlendirilmelidir. Sizin de
her ferdin dinden uzak yaşaması, faize, fuhuşa, koğu, gıybet ve sahtekarlığa, cinayet, esrar, eroin, kokaine vs. varıncaya kadar zirveleri zorlamıyor muyuz?
Satırlarıyla ifade ettiğiniz gibi kişisel bazda korkunç bir ahlaki çöküntü içerisindeyiz. Sonuçta toplum fertlerin bütününden ibaret. Ferdi ahlak bozuk olunca, genel ahlak ta bozuk oluyor.
Benim yazdığım hususlar da, sizin yakınmalarınıza paralel bir yakınma içeriyor.
Bu gerçek ışığında;
124 bin camiisi, 28 bin Kur'an kursu, 5 bin İmam Hatip okulu, 250 bin din görevlisi olan bir ülkede, (bu sayılara tarikat ve cemaat yapılanmaları dâhil değildir) aynadan yansıyan sûretimiz nedir?
Madde, şekil ve ambalaj tamam da; rûh, mânâ ve öz ne durumda?
Bu yapılara ve olanaklara rağmen toplum neden hala böyle diye soruyorum.
Yani ikimizde aynı şeyleri, farklı kelime ve cümlelerle, ifade etmekteyiz.
Yeri gelmişken, Rus'ya ve Azerbaycan'da Türk dizilerinin toplumun ahlakını bozduğu yönünde çok ciddi itiraz ve eleştiriler olduğu, Türk dizilerinin TV'lerde yasaklanması için, ilgili yayın kuruluşlarına karşı kamuoyu oluşturulduğu gerçeğini de ifade etmek isterim.
Oysaki Siyasal İslamcı iktidar herkese ahlak dersi vermeye kalkıyor.
Kök Teñğri Türk'e Kut ve Utku Versin!