Sayın Türkçü kardeşlerim, gökten indiği sanılan kitaplara rağbet etmemenizi tavsiye ederim. Mustafa Kemal Atatürk halk tarafından kutsal kabul edilen kitaba değil Türklük ve devrimcilik ilkeleriyle ilerlemiştir ve başarılı olmuştur. Tarikat, cemaat, dini topluluklar Türkçülük ilkesine tamamen terstir. Ahmet Haldun Terzioğlu'nun kitaplarında da üstüne basarak brlirttiği gibi kamlar(din adamları) savaşa, yönetime vb. şeylere karışmamalı ve bir din altında örgütleşen insanlar her zaman zarar görmüştür inancınız her ne olursa olsun bu tür organizasyonlara katılmamanız gerekir, Türkçü fikirler çerçevesinde örgütlenirken de dini her zaman dış planda tutmanız gerekir.
TürkÇeri,
Otağa ne amaçla üye olduğunu, daha ilk iletinle, ortaya koydun.
Otağın tamamını değil, sadece bu başlığı bile özümseyerek okumuş olsaydın, eminim ki, böyle bir ileti yazmayacaktın.
Tabii art niyetli değil ve başka amaçların yoksa!
Türkçülerin karşı çıktığı milletimizin inançları, İslamiyet, değil dinin yozlaştırılması, ideolojileştirilmesi ve Türklüğe karşı silah olarak kullanılmasınadır.Bu başlık altında bile bu hususu net ve anlaşılır şekilde açıklayan epeyce iletiler mevcut.
Gazi Başbuğumuz Atatürk'ü; Türklüğün dinine, diyanetine ve topyekun inançlarına karşı savaş açmış biri olarak göstermeye çalışman senin ya zır cahil, ya da etki ajanı olduğunun göstergesidir ki, her iki durumda da affedilir ve hoşgörülür bir yanın yok!
Biz dinin, devlet yönetiminin, Türk töresinin nasıl olduğunu Ahmet Haldun Terzioğlu Bey yazmadan evvelde biliyorduk. Gerçek hal ile malumun ilamını birbirine karıştırmayın ve bunu yaparken de Türk Milleti için; kalem oynatan, kafa yoran, emek veren Ahmet Haldun Terzioğlu ve diğer değerli yazarları tartışmanın öznesi yapmayın.
Daha açık ve neti milletin diniyle, inancıyla uğraşmaktan, Türk Ulularını Türklerin inancına aykırı kişiler olarak gösterme çabalarından vazgeçin.
Bu Otağ diğer yerlere benzemez. Burada her şey yerine oturmuş ve kim neyi yazıp yazmayacağını, kimin ve neyin yanında, kime ve niçin karşısında olacağını pek ala bilir.
Yani, demem o ki, size buradan ekmek çıkmaz...
Aşağıda değerli büyüklerimize ait yazılardan alıntılar var.
İstersen incele, diğer başlıklara da bir göz gezdir.
Bilgi sahibi olmadan fikir yürütme yanlışlığını tekrar etme.
Eminim, art niyetli değilsen, düşünce ve davranışın değişecektir.
Siyasal İslamcı yapılanma gerçek manada dini bir hareket olmadığından, daha doğrusu ideolojilerin dinleştirildiği münafık ve müşrik yapılanmalar olduğundan kendi içlerinde de nüfuz ve otorite kavgası yapmaktadırlar. Yani siyasal İslamcılık; Türk Milletine ve Türklüğü var eden değerlere düşmanlık ortak paydasında birleşen bir şer yapının genel adıdır.
İnsanlıktan çıkmayı din sananların topluma dayatmaya çalıştıkları şey din değil, din ambalajıyla tuzaklanmış sapkın ideolojilerdir.
İnançla ilgili tek gerçek:
Allah katında dinin İslâm olduğudur.
Toplumsal yapıyı ayakta tutan sosyal yapıştırıcılardan birisi de dindir. Hayatımızdaki kültürel değerler, dinsel değerlerle ilişkilidir. Bu nedenle din kurumu; toplumsal ve bireysel olarak birçok işlevi görür.
Din, manevi gücünün yanı sıra, ciddi bir, stratejik güce de sahiptir.
Dini terk eder ya da kayıtsız kalırsanız, sosyal ve kişisel alanda oldukça etkili olan bu güçle başkaları ilgilenir ve size karşı kullanır. Yanınızda olması gereken bir gücü karşınıza almış olursunuz.
Laikliği yeterince özümseyemeyen bir takım kişi ve kuruluşların, bilerek ya da bilmeyerek, laiklik adı altında dinsizleştirmecilik yaptıkları bir gerçektir.
Çarpık ideolojilerini dinleştiren ya da kutsal dinimizi sapkın yorumlarla ideoloji haline getiren birçok mahfil bu olumsuzluğu istismar ederek siyasal dincilik/İslamcılık adını verdiğimiz yapılanmayı güçlendirmektedir.
Din; deruni psikolojik bir vakıadır ve insanların akıl, gönül ve vicdanlarına hitap eder.
Laiklik ise bir barış antlaşmasıdır ve dinin olmadığı yerde anlamsızdır.
Laiklik din ile birlikte vardır.
Yeni ayrışmalara meydan vermemesi gerekir.
Biz Türkçüler diğer insanlara göre Müslümanlaşmakla, Araplaşmanın, dindar olmakla dincilik yapmanın farkını fark ediyoruz ve bu tutum ve davranışımızı anlamayan, algılayamayanlar bizi olduğumuzdan başka değerlendiriyor.
Türklüğün değerler bütününe çelişik olmak, Türkçülüğün doğasına ve eşyanın tabiatına aykırı bir durumdur.
Hem Türkçü olunacak hem de Türk Milletinin değerlerine saygısızlık yapılacak, bu kimin haddine?
Bizim Türkçülük anlayışımızda Türk Milletine ait bütün değerlere saygı duymak esastır. Buna Türk Milletinin dini de dahildir.
Atsız Bey bu konuyu onlarca yıl önce apaçık olarak, bir kanun maddesi gibi, hiç bir tevile gerek bırakmayacak açıklık ve netlikle ortaya koymuş olmasına rağmen hala birilerinin bu konuları toplumda Türkçülüğün yanlış algılanmasına ve değerlendirilmesine, dolayısıyla da iğrenç ve tiksinç görülmesine, sebebiyet verecek söz, davranış ve duruş sergilemeye hakkı yoktur.
Bu tür davranışlar içerisinde olanları iyi niyetli olarak görmüyoruz. Şayet yaptıkları lüzumsuzluk değilse düpedüz Türkçülüğe karşı yanlış algıların yerleşmesini amaçlayan ihanettir.
Gökbörü Türkçüler Derneği olarak bu konularla ilgili tavır ve düşüncemiz açıktır.
Bu konuyla ilgili otağımızda daha önceden Türkçülerin dine bakışı ve yaklaşımı nasıl olmalıdır açıkça yazmışız.
3- ) Türkçülüğün/Türkçülerin dine bakışı ve yaklaşımı :
Türkçülük/Türkçüler Türk Milletine ait bütün milli, dini, tarihi ve kültürel değerlere saygılı olup bir bütün olarak almakta ve kabul etmektedir.
Millete rağmen milliyetçilik insanın başı üzerine yürütülmesi gibi abes ve aykırı bir sapkınlıktır.
Türkçülüğün/Türkçülerin hemen hemen hiçbir sorun yaşamamaları gereken husus dindir.
Zira hem Türkçülüğü devlet felsefesi yapan Başbuğ Atatürk’ün uygulamaları ve hem de Türkçülük Ülküsünün en büyük otoritesi Uluğ Bilge Atsız Ata’nın düşünceleri hiçbir tartışmaya meydan vermeyecek netlik ve açıklıkta referans kaynağımızdır.
Bakın Türkçülük Ülküsünün en büyük otoritesi Uluğ Bilge Atsız Ata bu konuda neler söylemekte:
"Milleti yapan unsurlardan biri de din olduğuna göre, Türklerin dini üzerinde de durmaya mecburuz.
Hiç şüphe yok ki, Türklerin dini Müslümanlıktır.
Eski dinimiz olan şamanlıktan da bazı unsurlar alarak bir Türk Müslümanlığı haline gelen bu din, on yüzyıldan beri bizim milli dinimiz olmuştur.
Bununla beraber Türk olmak, için mutlaka Müslüman olmaya lüzum yoktur. Çünkü bu günkü Türkler arasında birkaç yüz bin şaman, birkaç yüz bin Hıristiyan ve hatta birkaç bin Musevi Türk (Karaimler)de vardır.
Din ayrılığı yüzünden bunları Türklükten çıkarmaya hakkımız yoktur.
Zaten, Hıristiyan Türkler olan Gagavuzların Türkiye’de yerleşenleri, çoğunlukla Müslüman olmuşlardır. Onlar bunu, Türklüğün vazgeçilmez bir şartı saydıkları için yapmışlardır.
(Nihal ATSIZ, Türkçülüğün Önemli Meseleleri)
Türkçülük Ülküsünün en büyük otoritesi Uluğ Bilge Atsız Ata Beğin ve Başbuğ Atatürk’ün bazı özel durumlar ve özel kişiler için söylemiş ve yapmış olduğu istisnaların cımbızla seçilerek Türk Milletinin dinine saldırma vesilesi yapılması başta Başbuğ Atatürk ve Türkçülük Ülküsünün en büyük otoritesi Uluğ Bilge Atsız Ata’ya hakarettir.
Biz Türkçülerin dinini deruni bir vicdanla yaşayan ve dinin gereklerini yerine getiren dindarlarla bir sorunu yoktur ve olmayacaktır.
Bizim sorunlu olduğumuz ve karşı çıktığımız nokta dinin siyasallaştırılması, bir takım istismarların kılıfı ve sermayesi yapılması, din adıyla Türklerin Araplaştırılmaya çalışılması ve en önemlisi de dini kisveyle Türklüğe karşı ölümcül saldırılar yapılmasınadır.
Kutlu Başbuğ Atatürk ve Uluğ Bilge Atsız Ata’nın kabul ettiği gibi bizler de İslamiyeti Türk Milletinin milli dini olarak görmekte ve kabul etmekteyiz.
Biz Türklüğün diniyle değil kanı ve soyuyla ilgilenmekteyiz. Kim hangi dine inanır, hangi şekilde ibadet eder ve yakarır bunlara karışmayız. Bizim için olmazsa olmaz öncelik Türk soyunun ve kanının korunması ve yüceltilmesi, Türk Milletinin onurlu bir yaşam sürdürerek milli ve manevi kimliğini sürdürmesidir.
Zaten Başbuğ Atatürk'ün Türk devletine temel yaptığı laiklik de bunu öngörmektedir.
TTK.
Sayın Türkçü kardeşlerim, gökten indiği sanılan kitaplara rağbet etmemenizi tavsiye ederim. Mustafa Kemal Atatürk halk tarafından kutsal kabul edilen kitaba değil Türklük ve devrimcilik ilkeleriyle ilerlemiştir ve başarılı olmuştur. Tarikat, cemaat, dini topluluklar Türkçülük ilkesine tamamen terstir. Ahmet Haldun Terzioğlu'nun kitaplarında da üstüne basarak brlirttiği gibi kamlar(din adamları) savaşa, yönetime vb. şeylere karışmamalı ve bir din altında örgütleşen insanlar her zaman zarar görmüştür inancınız her ne olursa olsun bu tür organizasyonlara katılmamanız gerekir, Türkçü fikirler çerçevesinde örgütlenirken de dini her zaman dış planda tutmanız gerekir.
Otağ Yöneticileri'nin Dikkatine..!
Kaydolur olmaz, fitne tohumları ekmeye çalışan bu bahçıvanı ya siteden uzaklaştırın yada bu yazısını silin.
Bir görüş belirtirken; din, islam, mezhep, inanç gibi konular üzerinden 'direk' saldırıya geçilmez. Üslup bozuk, giriş yanlış!
Merak etmeyin Sayın turania_25 Kandaşım. Yönetici andamız Huntürk ve Üçoklu Börü Kam büyüğümüz, gereği neyse, yaparlar.
Ne Mutlu Türk doğup Türk gibi yaşayana!
Saygılarımla...
Çağrıbey.