" Bağımsız bir islami kürt devletinde bakan olmak istiyorum" (Üniversite Yılları)
Abdülkadir AKSU
58. Hükümet'in İçişleri Bakanı Abdulkadir Aksu'nun adı tarikat üyeliğinden, mafya liderlerine ruhsatlı silah temin etmeye kadar birçok olayda geçen bir bakanımız..
Size, adını artık iyice bellediğiniz, ama belki de yakından pek bilmediğiniz birisini, neredeyse “TC’nin kadrolu içişleri bakanı” olarak anacağımız bir Kürt asıllı yurttaşımızı tanıtmak isterim. Amaç tabii ki onu tanıtmak değil, onun döneminde yaşanan olayları, ilginç “kanlı rastlantıları” irdelemek. Adı....
ABDÜLKADİR AKSUCHP’li bir ailenin çocuğu olarak, Diyarbakır’da doğup büyüyen, üniversite için 1963’de Ankara’ya gelen Abdülkadir Aksu, 68 olaylarının tam içinde iken mezun olacaktı. Sola eğilimli bir sosyal demokrat olarak tanımlıyor dönem arkadaşları onu. İlginçtir, yakın arkadaşları 68 kuşağının önemli isimleri…
Bu kısa özgeçmişin ardından, söz konusu bakan döneminde yaşanan “kanlı tesadüflere” göz atmakta büyük yarar var. Çünkü Türkiye, Aksu’nun İçişleri Bakanlığı yaptığı dönemlerde kanlı suikastlarla sarsıldı. Ancak “Kanlı Tesadüf” olarak nitelenebilecek
olaylar zinciri, İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu’nun yakasını hiç bırakmadı.
Aksu’nun, İçişleri Bakanı olduğu her dönemde Türkiye’de önemli suikastlar
ve cinayetler birbirini takip etti.
Kanlı tesadüf! - Hepsi O’nun döneminde
Aşağıda vereceğimiz listede de görüleceği üzere, Muammer Aksoy’un öldürülmesiyle başlayan zincirin son halkası kanlı Danıştay baskını oldu. Bir ilginç anımsatma daha, faillerin hemen hiçbiri bulunmadı, sadece adeta yakalanmak istercesine davranan Danıştay katillerinin dışında…
1989’da Bakan...
İlk olarak 46’ıncı Hükümette yani 2’inci Turgut Özal Hükümeti’nde 31 Mart
1989 günü İçişleri Bakanlığı görevine getirilen Aksu, daha sonra 9 Kasım
1989 tarihinde Yıldırım Akbulut Başbakanlığı’nda kurulan 47’inci Hükümetin
de İçişleri Bakanı oldu. Aksu’nun bu ikinci döneminde görevine başlamasının
üzerinden çok geçmeden Türkiye bir suikastle sarsıldı. 31 Ocak 1990
tarihinde Atatürkçü Düşünce Derneği kurucusu Prof. Dr. Muammer Aksoy evinin
önünde uğradığı bir suikastle hayatını kaybetti.
Bu suikast henüz konuşulurken, 1,5 ay sonra 7 Mart 1990’da bir başka
suikast daha yapılacaktı. Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Çetin Emeç, İstanbul’da arabasının içinde öldürüldü. 1990 yılı tam bir suikastlar yılı olacaktı.. Sırasıyla , 6 Eylül 1990 tarihinde düşünür, yazar Turan Dursun, 26 Eylül 1990 tarihinde MİT Müsteşar Yardımcılığı da yapmış olan Hiram Abas, 10 gün sonra 6 Ekim 1990’da İlahiyatçı Bahriye Üçok öldürülecekti..
Aksu’nun İçişleri Bakanlığı koltuğuna oturduğu dönemlerde öldürülenler sadece
aydınlar değildi, birçok asker de kurşunlara hedef olacaktı. İşte bu cinayetlerin
dökümü:
- 9 Ocak 1991 tarihinde Emekli Yarbay Ata Burcu, uğradığı silahlı saldırı
sonucu hayatını kaybetti.
- Emekli Korgeneral Hulusi Sayın, 30 Ocak 1991 tarihinde uğradığı silahlı
saldırı sonucu hayatını kaybetti.
- 7 Nisan 1991 tarihinde Emekli Tümgeneral Memduh ÜnlüTürk, İstanbul
Üsküdar’daki evine gelen kimliği belirsiz kişiler tarafından şehit edildi.
- Emekli Korgeneral İsmail Selen 23 Mayıs 1991 tarihinde uğradığı silahlı
saldırı sonucu hayatını kaybetti.
- Aynı gün Adana Bölge Jandarma Komutanı Tuğgeneral Temel Cingöz, makam otosunda saldırıya uğradı. Hastaneye kaldırılan Tuğgeneral Cingöz, tüm müdahalelere rağmen 27 Mayıs 1991 tarihinde yaşamını yitirdi.
- 1978 yılında MİT Müsteşarlığı yapan Emekli Orgeneral Adnan Ersöz, 13 Ekim 1991 tarihinde İstanbul’daki evinde teröristlerin silahlı saldırısına uğrayarak hayatını kaybetti.
- Yine Aksu döneminde dönemin SHP Milletvekili Erol Güngör’ün oğlu Mustafa Güngör, üstelik Meclis lojmanlarında öldürüldü.
İlginçtir, Aksu’nun ikinci dönemi de bir suikastla başladı. 2002 yılında AKP’nin iktidara gelip, Abdullah Gül Başbakanlığı’ndaki 58’inci Hükümet kurulunca İçişleri Bakanlığı görevini Abdülkadir Aksu üstlendi.
Aksu’nun bakanlığa başlamasından tam bir buçuk ay sonra,18 Aralık 2002
tarihinde, yaptığı araştırmalarla Batılı güçlerin tepkisini çeken Doç.Dr.
Necip Hablemitoğlu evinin önünde uğradığı bir silahlı saldırı sonucu
öldürüldü. Aksu, suikastın ardından Meclis Genel Kurulu’nda yaptığı
konuşmada, her zamanki gibi “Kim ya da kimler tarafından, hangi maksatla işlendiği konusunda bir şey söylemek için henüz çok erken” diyecek, olayı şiddet ve nefretle kınarken, olayla ilgili soruşturmanın çok yönlü olarak, bütün boyutlarıyla devam ettiğini söyleyecekti. Tıpkı diğer kanlı suikastlarda olduğu gibi.
2002 yılında yapılan genel seçimleri AKP`nin kazanmasının ardından yine İçişleri Bakanı olan Abdülkadir Aksu, 21 Kasım 2002 tarihinde partisinin milletvekilleriyle Hilton Oteli`nde namaz şov yapıyordu. Ön saflarda namaza duran Aksu ve arkadaşları, namaz kılmak için beş dakika mesafedeki Kocatepe Camii yerine her nedense Hilton`u seçiyorlardı.
Bu namaz şovun ardından, 18 Mart 2002 tarihinde, Laik, Demokratik Cumhuriyetin iç ve dış hasımlarını deşifre ederek, onları gün yüzüne çıkaran arkadaşımız Dr. Necip Hablemitoğlu alçakça bir saldırı sonucunda hayatını kaybediyordu.
Katiller sıktıkları ikinci kurşunla cinayetin devamının geleceği mesajını vermişlerdi. Ancak MGK Genel Sekreteri Org. Tuncer Kılıç ve Jandarma Genel Komutanı Org. Şener Eruygur`un hedefteki isimleri koruma altına almaları ve aldırmaları sonucunda cinayet serisi başlayamıyor. Birçok ismin hayatı kurtuluyordu.
Su uyur, düşman uyumazdı. Bu sefer de korumasız hedeflere yöneldiler ve Fetullah Gülen`in DGM`de açılan davasında Savcı Nuh Mete Yüksel`e belge ve bilgi aktaran, yine irticai yapılanmalar, petrol ve ekonomi ve birçok konuda araşrırmalar yapan, gazeteci ve yazarlara belge yağdıran Emekli Binbası İhsan Güven`i 30 Nisan 2004 yılında evinde eşiyle birlikte alçakça katlettiler.
Abdullah Gül başkanlığında kurulan 58. Hükümetin en çarpıcı isimlerinden biri hiç kuşkusuz İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu oldu. Diyarbakır'lı bir Kürt olan ve özellikle emniyet teşkilatı içindeki islamcı - kürt kadrolaşmanın mimarı olarak gösterilen Aksu'nun basına da yansıyan "İcraatları" şöyle:
AKP iktidarının İçişleri Bakanı olan eski Diyarbakır bugünün ise İstanbul Milletvekili Abdulkadir Aksu siyasete atıldığı ilk günlerden itibaren, gündemden hiç düşmedi. Emniyet teşkilatı içindeki islamcı kadrolaşmanın mimarlarından biri olarak gösterilen Aksu'nun adı tarikat üyeliğinden, mafya liderlerine ruhsatlı silah temin etmeye kadar bir çok olayda geçerken, "Bölge'de eli tespihlilerin sayısını artırırsak PKK meselesini çözeriz" demeci veren bakanımız...
Nakşibendi tarikatının önemli ismiMSP döneminde bürokraside yıldızı parlayan Aksu, Refahyol döneminde RP'ye geçen tek ANAP'lı milletvekili oldu. 1983 ANAP projesinin önde gelen isimlerinden olan Aksu'nun Turgut Özal ile çalışmış olması, kapatılan RP'nin yeni oluşturacağı parti için önemli deneyim sayılıyordu. Bölge milletvekilleri üzerinde büyük ağırlığı bulunan Aksu'nun tarikatlarla da bağlantılı olduğu ve özellikle Nakşibendi tarikatının devlet içindeki kilit isimlerinden biri olduğu sürekli dile getirildi.
'Eli tespihlilerin sayısını arttırarak PKK'yi bitireceğiz'Bölgede faili meçhullerin, yargısız infazların en yoğun olduğu dönemde İçişleri Bakanı olan Abdulkadir Aksu PKK'ye karşı önerdiği çözüm önerisiyle de siyasi orjinini açıkça belli ediyordu. Aksu'ya göre PKK meselesinin çözülmesi için Bölge'de eli tespihlilerin sayısının arttırılması gerekiyordu. Binlerce faili meçhul cinayete imza atan Hizbulkontra terör organizasyonu da onun İşişleri Bakanlığı döneminde yaşam ortaya çıkıp yaşam buldu.Ama bir yandan da gizliden gizliye pkk ya destek verdiği bilinen bir bakanımız....
Aksu'dan uyuşturucuya,uyuşturucudan da pkk ya destekSusurluk Çetesi'nde adı geçen ve 'Kumarhaneler Kralı' olarak bilinen Ömer Lütfi Topal'a ait 7 kilo eroini taşırken 1994 yılında İsviçre'de yakalanan ve 2 yıl cezaevinde kaldıktan sonra çıkan THY eski teknisyeni Mustafa Akman, uyuşturucu patronlarının öldürülen Ömer Lütfi Topal olduğunu söylerken, FP'li Abdülkadir Aksu'nun da kaçakçılığa bürokratik destek verdiğini ifade etmişti.
Kürt kökenli Çete üyelerinin silah ruhsatlarıBasının organize suç çetelerinin üzerine gittiği dönemde özellikle yakalanan silahlara yönelik incelemeler Aksu'nun adını bir kez daha manşetlere taşıdı. Mülkiye müfettişlerinin incelemesiyle ortaya çıkan bir skandalda kimi sabıkalı kürt çete üyelerine yasalara aykırı bir biçimde silah ruhsatı verildiği ve ruhsat dosyalarında eski İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu'nun imzası bulunduğu ortaya çıktı. Haberlerde müfettişlerin 400 silahın dosyasının kaybolduğunu ve kürt çete üyelerine verilen ruhsat sayısının 2 binden fazla olduğunu saptadıkları belirtilmişti.
Batık banka patronlarıAKP lideri Recep Tayyip Erdoğan seçim öncesi mitinglerinde 'Bankalarda 20 milyar doları batıranların yakasına yapışacağız' diye konuşurken sağ kolu Aksu, Türkiye'nin en büyük hortumcularından biri olarak gösterilen Lice'li hemşehrisi Halis Toprak'la yakından ilgileniyordu. Aksu'nun gayretleriyle Bozüyük'te batık banka patronları biraraya gelmiş, Erdoğan seçim gezilerini Toprak Holding'in helikopterleriyle sürdürürken, Halis Toprak da Lice'de AKP için oy vereceklere 'Kadın bulacağı" sözünü verebiliyordu.
Abdülkadir Aksu'nun oğlu Murat Aksu'nun, ortağı olduğu Kalpeks Kalyon isimli firmanın 1999'da Polonya'daki Dajo Sp adlı hayali şirkete ihracat yaptığı gerekçesiyle 1 Mart 2005'te Mali Şube'de ifadesinin alındığı ortaya çıktı
Alaattin Çakıcı'nın, İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu'nun, Başbakan Erdoğan'ı "Beni görevden alırsan, partinin içindeki bütün Kürt milletvekilllerini alır giderim" diye tehdit ettiği öne sürüldü
Diyorlar ki mevcut 22 bakanın 12 tanesi Kürt kökenli. Türkiye'nin her yerinde, her pozisyonda Kürtler güçlendiriliyor. Kürt düşmanı asla değilim ama, bu ülkeyi bölmek isteyenlere düşmanım. Başbakan'ın zorda olduğunu biliyorum. Başbakanımızı tehdit ediyor İçişleri Bakanı... Bakanı görevden almak istiyor. Ancak Başbakan'ı tehdit ediyor. Diyor ki 'Beni alırsan partinin içerisindeki bütün Kürt milletvekillerini alır giderim.'Erdoğan'ın durumu çok zor. Özellikle İçişleri Bakanı mafyanının üzerine gitmek istiyorsa önce kendi oğlunu kontrol etmeli.
Türkiye Şeker Kurumu başkanlığına İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu'nun kardeşi Mehmet Azmi Aksu atandı.
İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu, yolsuzluğu müfettiş raporlarına yansıyan Isparta'nın AKP'li Belediye Başkanı Hasan Balaman için soruşturma izni vermedi. Aksu'nun kararıyla Isparta'daki yolsuzluk dosyası kapanmış oldu
Hürriyet Başyazarı Oktay Ekşi uzaktan kumandalı bomba düzeneğine bakarsak “PKK’nın işi olabilir” diyor. İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu Ekşi kadar kesin konuşmuyor. Bakan 18 satırlık yazılı açıklamasında saldırı için PKK’nın adını vermiyor. Onun yerine “Karanlık Güçler” tanımını tercih ediyor.
Aksu’yu aradı polisi sürdürdü Şemdinli iddianamesinde sık sık adı geçen Diyarbakırlı işadamı Mehmet Ali Altındağ’ın, ruhsatı geçmiş silahına işlem yapmak isteyen bir polis memurunu, telefonla yardım istediği hemşerisi İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu’nun talimatıyla sürdürdüğü
Terör örgütünün en büyük finansörü ve uyuşturucu kaçakçısı olarak bilinen Behçet Cantürk’ün öldürüldüğünde üzerinden çıkan taşıma ruhsatındaki imzanın sahibi Abdülkadir Aksu’dur.
İÇİŞLERİ BAKANI HEMEN DEĞİŞMELİ!... Bu iktidar döneminde Türkiye'nin güvenlik sorunu had safhaya ulaştı.
Mafya her yerde cirit atıyor. Polis kontrolü kaybetmiş durumda... Hırsızlık, soygun, kapkaç, cinayet katlanarak artıyor.
Terör ise önümüzdeki günlerde hepimizi yakından etkileyen bu adi suçları unutturacağa benziyor.
Bu olaylarda birinci dereceden sorumluluk polisin. Artık MİT ile rekabet edecek düzeyde bir istihbarat servisine de sahip polis teşkilatı gerçek işine dönmeli...
Uzun süredir bir cemaatin teşkilatta yaptığı kadrolaşma neredeyse tamamlandı. Teşkilatın kilit noktalarında cemaatten olmayan kimse kalmadığı gibi yeni yetişen yöneticiler de yüzde 90 oranında cemaate mensup.
Polis teşkilatı asli görevini bırakıp Türkiye'de siyasi bir rol oynamaya başladı. İktidarın siyasi rakiplerini çok iyi takip eden ve istihbarat servisini siyasilerin hizmetine sunan teşkilat, büyük terör eylemlerini atladı. Elektronik istihbaratta büyük güç kazandı ancak sokakta olup bitenden yeterince haberi yok.
Teşkilatta tehlikeli boyuta ulaşan kadrolaşma artık durdurulmalı.
Bunun için de ilk yapılması gereken İçişleri Bakanı'nın değiştirilmesi. Bugüne kadar istifa etmesi beklenen Abdülkadir Aksu, kendisine yapılan hatırlatmalara rağmen koltuğu bırakmadı.