Gönderen Konu: Ahmet Vefik Paşa ( 1823 - 1891 )  (Okunma sayısı 4852 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Deli

  • Türkçü-Turancı
  • ****
  • İleti: 253
Ahmet Vefik Paşa ( 1823 - 1891 )
« : 14 Mayıs 2007 »

     Ahmet Vefik Paşa , 3 Temmuz 1823 yılında İstanbul’da  doğmuştur.Babası , divan tercümanlarından Yahya Naci Efendi’nin oğlu , Ruhiddin Efendi’dir.Vefik Paşa ile tahsilini münevver bir muhit manzarası gösteren ailesi içinde ve Mühendishanenin iç kısmında yapmıştır.Sonra Babasıyla birlikte Paris’e gitmişti ve tahsil hayatına Paris St. Louis Lisesi’nde devam etmiştir.Bu sırada babası  Paris Elçiliğinde ,Mustafa Reşid Paşa’ya tercümanlık yapıyordu.

    İstanbul’a dönünce , tahsilinin tabii bir neticesi olarak  önce tercüme odasında memur seçilmiştir.Fakat Vefik Paşa böyle bir tek vazifede veya biri birine akın vazifelerde karar kılmamış çok kısa fasıllarla yurd içinde ve yurt dışında pek çeşitli vazifeler görmüştür.Bu arada Londra’da elçi katipliği : İstanbul’da tercüme odası mümeyyizliği, Bükreş’te memleketeyn müfettişliği ,İstanbul’da Encümen-i Daniş azalığı, 1851 ‘de Tahran Büyük Elçiliği ,İstanbul’da deavi nazırlığı , 1860’da Paris büyük elçiliği , İstanbul darulfünun’da Hikmet müderessiliği ,üsumat Emirliği,Sadaret Müsteşarlığı ,1872 de Maarif Nazırlığı ,Şura-ı Devlet azalığı , 1878 ‘de Sadraazamlık ve Dahiliye Nazırlığı 1879’da Bursa valiliği , 1882 ‘de ikinci defa Sadrazamlık yapmıştır.


         Vefik Paşa vezirlik rütbesini Meclisi Mebusan Reisi iken almıştır.Vazifesiz olduğu zamanlar hemen her an edebi ve ilmi mesailerle meşgul olmuştur.Başvekillikten ikinci defa uzaklaştırıldıktan sonra hiçbir vazife almayarak ilim alanında ki çalışmalarına devam etmiş ve 2 Nisan 1891 senesinde,Rumelihisarında ikamet ettiği konakta vefat etmiştir.
         

      Ahmet Vefik Paşa , bu vazifelerinin bir kısmında ve mesela Paris Büyükelçiliği ve birinci Başvekilliği sırasında büyük hizmetler görmüştür.Fakat yaşaadığı çağın ,Osmanlı Türkiyesi’nde geniş ölçüde bir hürriyet  tatabiki imkansız bulduğu için , bu devirdeki hürriyet hareketlerine pek taraftar olmamıştır, hatta mukabil tedbirler almıdığı içinde muarızları tarafından bir müstebit gibi karşılanmıştır.Tabiatın haşin oluşu ve mesela Meclis-i Mebusan azasına yaptığı sert muameleler bu zannın kuvvetlenmesi yolunda ciddi  bir sebep teşkil etmiştir..Hatta ilk Meclisin kapatılmasında , Vefik Paşa’nın mühim rolu olmuştur.

      Vefik paşa yenileşmesi yolundaki sürati doğru bulmuyor, Avrupa taklitçiliğini beğenmiyordu.Bu konuda Ziya Gökalp’in “Türkçülüğün Esasları” adlı büyük eserinde Vefik Paşa hakkında şunlar yazar :
 
      “Ahmet Vefik Paşa’nın bu bilimsel Türkçülükten başkada estetik Türkçülüğü vardı.Evinin bütün döşemeleri  , kendisinin ve ailesi üyelerinin giyim kuşamı genel olarak Türk yapımıydı.Hatta çok  sevdiği kızı Avrupa modasına göre yapılmış  bir terlikj almak için çok ısrar ettiği halde , “Evime Türk yapımından başka bir şey giremez, “ diyerek bu isteğin gerçekleşmesini engellemiştir...

        Vefik Paşa, Tanzimat , büyüklerinden Mustafa Reşid Paşa tarafından takdir edilmiş  , Ali Paşa ile geçinememişti.Fuad Paşa ise : “Ahmet Vefik paaşa , binek taşı cesametinde bir elmastır :ne yüzüğe takılır ne sokağa atılır “ tarzındaki zarif ve ince sözleriyle bu Türkçülüğün önderlerinden birini çok iyi anlamıştır.

        Eserleri :

       Avrupa’daki Türkoloji hareketlerini yakından  takip eden Vefik Paşa , Türkiyede Türkçü görüşü ihya ederek dil, tarih ve hilkiyat  bakımından bu ideale işlenmiş eserler bırakmıştır.Önce Tarihin Türkçülerinden  Ebül Gazi Bahadır Han’ın Şecere-i Türk isimli kitabını Osmanlı Türkçesine çevirmiştir.Bu yolla Osmanlı Türklerine , tarihimizin Osmanlı ile başlamadığını , Türk’ün çok eski ve asil bir millet olduğunu ortaya koymuştur.Daha sonra Anadolu  lehçesinin ilk büyük lüğat kitabı olan Lehce-i Osmani isimli önemli eserini vermiştir.Bu eserin birinci kısmında yüzyıllardan beri ilk defa olarak “ Türkçe sözler “ bir araya toplanmıştır.Daha sonra Arapça ve Farsça kelimelere yer verilmişti.

       Daha sonradan bu mühim eser , milli lisan çalışmalarında büyük örnek teşkil etmiş ve kaynak vazifesi görmüştür.Bu eserinde Ahmet Vefik Paşa’nın Türkçü görüşünün bir dışa vurumudur.

       Bu eserindeki tek önemli nokta bu değildir .Ahmet Vefik paşa dil konusunda hiç yapılmamış işleri görmüş ve diğer Türk lehçeleri hakkında da ilk bilgileri sunan , ilk Türk olmuştur..Ayrıca eserinin Türk maddesinde bazı Türk boylarının adını da saymış , Türk tarihinin, Hicretten beşbin sene evvel başladığına değinmiştir.Çağataycanın , Uygurcanın devamı olduğunu , Uygurcanın yazı lisanı olarak Türkler arasında yaygıın bulunduğunu yazmıştır.Onun bu sayfalarda verdiği en dikkate değer malumatı Oğuzlar ,Selçuklular ve Osmanlıların soyları hakkındaki kuvvetli görüşlere dayaynan bilğileridir.

    Vefik Paşa’nın yine Türkçü görüşle yazdığı diğer mühim eseri ise Ataalr Sözü isimli , darb-ı mesel mecmuasıdır.Vefik Paşa bu eserinde 6-7 bin civarınmda darb- mesel toplamış ve bunları oldukça muntazam harf sırası ile tesbit etmiştir.Eser, Türk atasözleri üzerinde çalışacakları için zengin bir kayna durumundadır..


    Ahmet Vefik Paşa’nın Birkaç Anısı :

             VEFİK PAŞA’NIN CESARETİ
 
            1878 senesi ...

       Moskof sürüsü Ayasofya’ya dayandığı sırada zaptiye nazırı Hafız Paşa , Babı-aliye bir tezkere gönderir:
 
   -Tatavla’da Rumlar toplanmışlar.Bağırıp çağırırlar.İsyan etmek üzere oldukları muhakkaktır.Birkaç tabur asker gönderilince tedibleri mümkün olur” diyerek yardım ister.

      O devirde Sadraazamlık yapan Ahmet Vefik Paşa hemen arabasına atladı.Tatavla’ya gitti.Hakikatten meydana toplanan terzi , marangoz , demirci , kömürcü taifesinden 500- 600 civarında Rum toplanmış , bağırıp çağırdığını görür.Arabasıyla sürünün arasına kadar sokulan Vefik Paşa  , ani bir hareketle arabasından inip elindeki bastonu rastgele sallayarak  birkaç Rum’un ağzı burnu kan içinde yere yapışmasını sağlar.Sadrazamı bizzat karşılarında gören Rumlar , korkusundan hemen çil yavrusu gibi dağılır.

           Vefik Paşa dönüp hemen Hafız Paşa’yı huzuruna çağırır.Zaptiye Nazırı içeri girince , Vefik Paşa öfke ile ayağa kalkıp iki parmağını Hafız Paşa’nın gözüne uzatıp

       -Ben adamın iki gözünü birden oyarım , miskin herif diye bağırdı.Taburla asker istedin de kendin gidip o karga derneğini niçin dağıtmadın , diye bağırmıştır.

              DEVLETİN İTİBARI

    Ahmet Vefik Paşa , Paris Sefiri iken 3. Napolyon’un arabası gibi şatafatlı beyaz bir arabaya biniyordu, şehir içinde bu arabayla geziyordu.Beyaz arabayı görenler İmparator zannıyla ,Vefik Paşayı selamlar olmuşlardı.Fransızlar arabayı değiştirmesini kendilerinden rica ettilerse de değiştirmemişti.Bu mesele bizim Hariciye Nezaretine kadar intikal etmiş , ve Vefik Paşa’nın  arabayı değiştirmesi istenmiştir.
 
      -Fransız Hariciye Nazırı , kendi sefirlerinin  boğaz içinde , Padişah’ın kayığı gibi mükemmel bir kayıkla dolaştığını görmüyor da , benim arabamı mı görüyor?..Boğaz içinden o kayık kalkarsa , Paris’tende bu araba kalkar” diye cevap vermiştir.
 
             Saygılarımla..

             TANRI TÜRKÜ KORUSUN !...
NE AMERİKA , NE RUSYA , NE ÇİN ,
HERŞEY MİLLİYETÇİ TÜRKİYE İÇİN ...