Milliyetçiliği kafatasçılık ve partisinin kırmızı çizgilerinden biri olarak ifade eden "sayın" başbakanımızın milliyetçilik yükselirken en hızlı milliyetçi kesilmesini ilgiyle izliyoruz. Böyle giderse yakında konuşmalarına da "Müngke Tengriyin Küçüdür" diye başlayıp, "Tanrı Türk'ü Korusun!" diye bitirmesi güçlü olasılık.
Seçim meydanlarında hızını alamayan Tayyip Beğ, kendisini "milliyetçi" olarak tanımlayan bir başka siyasi partiye ve liderine esip gürlerken şu sözleri etmiş: "Türk cumhuriyetlerine, acaba sorun bakalım, bu beyefendi gitti mi, hiç? Gidemez... Azerbaycan, Türkmenistan, Kırgızistan, Özbekistan, Tacikistan'a acaba hiç gitmiş mi? Gidemez! Peki nasıl olacak da bizim bu dostluğumuz, kardeşliğimiz oralarla pekişecek? Biz oralara pek çok kez gittik. Oralarla kalmadık, ta Moğolistan'a gittik. Moğolistan'da da Karakurum ile Orhun Anıtları arasındaki 42 kilometrelik yolu bitirdik. Orhun Anıtları'nın bulunduğu yerde müze inşa ettik. Niye bunları yapıyoruz? Çünkü bu ülkenin ve bu milletin bir tarihi var ve bu tarih yazılmaya devam ediyor. Bu tarih gömülmeyecek"
Herşeyden önce bu ülkenin ve bu milletin bir tarihi olduğunu ve bu tarihin yazılmaya devam ettiğini söylemesi ilginçtir başbakanın. Evet, bu tarih yazılmaya devam ediyor ve ihanetleri de yazacak, hainleri de...
Neyse, konumuza dönelim. İki "politikacı" arasındaki tartışma elbette bizi ilgilendirmez, ancak Türk tarihinin, kültürünün, töresinin kutsal değerleri bu kısır tartışmalara sokuşturulmaya çalışılırsa Türkçü gençler olarak bizim de söyleyecek sözlerimiz vardır.
Önce kısa bir tarih dersi: Orhun Abideleri; Bilge Kağan, Köl Tigin ve Tonyukuk yazıtları olmak üzere üç tanedir. 8. yüzyılda yazılan bu taştan kitabeler Moğolistan'ın kuzeyinde, Orhun Irmağı kıyısında bulunurlar. Türk tarihi, töresi ve dili hakkında önemli bilgiler içerirler. Atalar; almışlar ellerine murç ile çekici, devasa kayalara vura vura yazmışlar, budun okusun, görsün, işitsin, bilsin diye... Koca koca anıtlara, kitabelere yazmışlar, görmeyen gözler de görsün, duymayan kulaklar da işitsin diye... Biz de haddimiz olmayarak rahat koltuğumuzda, klavyemizin tuşlarına vurarak birşeyler yazmaya niyetlendik. Budun okusun,görsün, işitsin, bilsin diye...
Moğolistan'ı "gezmekle" milliyetçi olunacağını sanan "sayın" Başbakanımız "Orhun Abideleri"nden bu kadar bahsettiğine göre okumuştur da herhalde. Biz de bu abidelerden bir tanesi, Bilge Kağan Yazıtı üzerinden giderek Tayyip Beğ'i ve icraatlarını bir incelemek isteriz:
"Oturduğumda ölürcesine sıkılan Türk beğleri, bodunu, silkinip, sevinip, yere bakan gözü yukarı baktı" diyor Bilge Kağan. Sormak isteriz; bugün verdiğiniz sayısız tavize rağmen Kıbrıs Türkü'nü, çok içli dışlı olduğunuz Dünya devletlerinin liderleri tanıyor mu? Misak-ı milli sırınırlarımız içindeki Kerkük-Musul Türkü, ABD ve peşmerge karşısında yere mi bakıyor, yukarı mı bakıyor Tayyip Beğ?!
Bumin Kağan ve İstemi Kağan için "Türk Bodunu'nun ilini, töresini tutu vermiş, edi vermiş. Dört yan hep yağı imiş. Ordu gönderip dört yandakı bodunu hep almış, hep bağlamış. Başlıya baş eğdirmiş, dizliye diz çöktürmüş" yazıyor yine Bilge Kağan kitabesinde. Baş eğmek, diz çökmek deyince ne geliyor senin aklına Tayyip Beğ? Hani AB kapıları falan?... Neyse, anladın sen onu!
"Türk beğleri Türk adını attı. Çin Bodunu'na beğlik er oğlanı kul oldu, kadınlık kız oğlanı odalık oldu." diye anlatıyor Bilge Kağan Çin esaretindeki karanlık günlerini. "Türk beğleri Türk adını attı" diyor bak. Hey gidinin Bilge Kağan'ı, o bile Türk diyor cahilce, senin icat ettiğin alt-üst kimliklerden haberi yok herhalde... Kafatasçı mıdır nedir bu da?! Neyse!...
"Türk bodunu için gece uyumadım, gündüz oturmadım" diyor Bilge Kağan. Tayyip Beğ bilir ya Orhun Abidelerini; "Gece uyumayıp, gündüz oturmayıp" ne yapmış acaba Bilge Kağan" sormak gerek. Milletin kursağından kesilenlerle çalışan devletin Ata uçağına, yandaş gazetecileri doluşturup diyar diyar şu alemi gezmemiştir herhalde!
"Bodunu düzenliyeyim diye Kuzey'de Oğuz bodunu üstüne, Doğu'da Kıtayn, Tatabı bodunu üstüne, Güney'de Çin üstüne oniki (kez) ordu saldım. Savaştım." diyor Bilge Kağan. Aman Allahım ne savaşı! Biz bu sorunları diplomasiyle çözüyoruz oysa! Orhun Abideleri'ne yazmamış ama içerdeki 1.500 teröristi bitirmeden mi dışardaki 500 terörist için savaşmış Bilge Kağan?! Allah Allah...
"Çıplak bodunu giyimli kıldım. Yoksul bodunu varlıklı kıldım. Az bodunu çok kıldım. Değerli illiden, değerli kağanlıdan iyi kıldım." diyor yine Bilge Kağan... Nüfusunun hemen hemen yarısı yoksulluk sınırının altında yaşayan ülkemizde bu konuya değinmeye gerek yok sanırım. Oferler, Unakıtanlar, Aydın Doğanlar'ı giyimli, varlıklı kıldı Tayyip Beğ de ne de olsa!
"Çinli'nin tatlı sözüne, yumuşak ipeğine kandın!" diye milletine kızıyor Bilge Kağan. Sen Verheugen'lerin, Karen Fogg'ların, Annan'ların, Bush'ların nesine kandın Tayyip Beğ!
Son sözüm yine Bilge Kağan'dan, ama Türkiyeliler'e değil, sadece Türkler'e bu sefer: "Kanın ırmakça aktı. Kemiğin dağca yığıldı. Beğlik erkek oğlun kul, kadınlık kız oğlun odalık oldu. Ey Türk! Titre ve kendine dön!"
Dipnot-1: Tayyip Erdoğan'ın Türk Cumhuriyetleri diye saydığı ülkeler arasında bulunan Tacikistan, ne "Türk"tür, ne de "cumhuriyet"! Tacikler, Türk değil Fars (İran) asıllı bir millet, Tacikçe de Farsça'nın bir kolu olan bir dildir. Yani soyları da dilleri de Türk değildir. "Cumhuriyet" meselesine gelince de: Bağımsızlık sonrasında çok partili demokratik düzene geçtiyse de iç çatışmalar sonrasında Rusya'nın askeri desteğiyle yeniden eski komünistlerin hâkimiyetinde bir diktatörlük rejiminin hâkim kılındığı Tacikistan'da hükümet, muhalefet partilerini kapatarak 80 kişilik bir ara dönem parlamentosu oluşturmuş ve ülkeyi bu şekilde yönetmektedir. Tacikistan'a gittiği halde bunu bilmeyen Başbakan'a dense dense "Çok gezen değil çok okuyan bilir" denebilir herhalde, anlayabileceği seviyeye en yakın şekilde.
Dipnot-2: Yazıtlar, Tayyip Erdoğan zamanında değil, ta 1990'lardan beri Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarafından koruma altına alınmıştır.
Dipnot-3: "Milliyetçiyim diyorsun, Moğolistan'a gittin mi" tarzında tekerlemeleştirilebilecek bu ilginç söyleminden sonra Tayyip Beğ'e "Başbakanım diyorsun, at üstünde duramayan Türk beği olur mu?" diye soruyor ve yazı içinde "Tayyip Beğ" diye sıfatlandırdığım için ata binmesini bilen bütün Türk beğlerinden özür diliyorum.
UĞUR DEMİRCİ