TÜRKİYE ALEYHİNDE ERMENİ PROPAGANDASI
VE
GERÇEKLER
Son yıllarda, Avrupa, Amerika ve diğer yerlerdeki bazı Ermeniler tarafından, Osmanlı imparatorluğu idaresi altında Ermenilerin çok kötü muamele gördüklerine dair iddialar ileri sürülmektedir. Bu iddialar anlamsızdır.
Osmanlıların, imparatorluğun gayrimüslim halkına kötü muamele yaptığı suçlaması tarihin açıkça yanlış takdim edilmesidir. Zamanın büyük İmparatorlukları arasında yalnız Osmanlılar tebaalarına baskı yapmamış, aksine millet adı verilen ve kendi kendini yöneten dini topluluklara tam bir muhtariyet tanımıştır. Müslümanlar dışındaki belli başlı dini toplumlar olan Yahudiler, Gregoryen Ermeniler ve Ortodoks Rumların oluşturduğu milletler, dini liderlerinin yönetiminde, kendi kanun ve gelenekleri uyarınca idare ediliyorlardı. Bu muhtar toplumlar imparatorluğun çöküşüne kadar varlıklarını sürdürmüşlerdir. Hiçbir müdahelede bulunulmaksızın, Yahudilere, Rumlara ve Ermenilere kendi dilleri ile kendilerini idare edebilme, kendi kilise ve sinagoglarında ibadet etme, kendi kültürlerini devam ettirme ve kendi okul ve mahkemelerine sahip olma hakkı tanınmış olan Osmanlıları, bunlara baskı yapmakla suçlamak son derece gülünç değilmidir?
Ne Osmanlı İmparatorluğu ne de başka büyük İslam İmparatorluğu gayrimüslim azınlıklara baskı yapmamış veya islamiyeti benimsemeleri için zor kullanmaya çalışmamıştır. Gerçekten bu müsait ortamdan dolayıdır ki, ispanyanın 15. yüzyılın sonlarına doğru yeniden fethini müteakip Hıristiyan baskısından; Fransa da Orta Avrupa da ve daha yakın tarihte Rusya da zaman zaman yapılan zulümden kaçan binlerce Yahudi mülteci olarak Osmanlı İmparatorluğu dünyada ezilen insanlar için her zaman sığınılacak bir yer olmuştur.
Muhtariyet tabiatiyle her zaman Osmanlı tebaası lehine işlememiştir. İmparatorluğu oluşturan çeşitli milletlerin iç işlerine ciddi bir müdahalede bulunulmamasından dolayı, dini liderler, cemaatlerine karşı istedikleri şekilde davranabiliyorlardı. Genel olarak Hıristiyan milletler hem Rum Ortodoks hem de Ermeni Gregoryen dini iktisadi oligarşiler tarafından kendi menfaatleri doğrultusunda yönetilmişlerdir. 19. yüzyılda neşredilen islahat fermanları ile bu milletler, patriklerinin ve rahiplerin mutlak gücüne karşı kendi idarelerini laik meclisler ve diğer kurumlar oluşturarak demokratikleştirmeye mecbur edilinceye kadar bu Hıristiyan ahali Osmanlı Hükümetinin değil liderlerinin kötü yönetimi altında ezilmişlerdir.
Osmanlı İmparatorluğunun çözüldüğü dönemde özellikle 17. ve 18. yüzyıllarda mevcut olan anarşik ortamdan kaynaklanan bir düzensizlik vardı. Fakat bu dönemde Müslim ve gayrimüslim eşit derecede ezilmiştir. Gayrimüslimler, Osmanlıların gerileme döneminin en kötü yıllarında dahi asla özel bir baskı ve kötü idare görmemişlerdir.
Devam edecek ???.