BEN YENİLGİYE ALIŞIK DEĞİLDİM
Ben yenilgiye alışık değilim
Daha emeklemeyi bilmediğim
Dedem Korkut'un adımı bile koymadığı çağlarda
Ergenekona hapsettiler beni
Yüreğimdeki ateşle
Bileğimdeki kuvvetle erittim demir dağını
Ve gönlümce yerlere kurdum ak otağımı
……..
Ve bir zaman bana Kürşad denilen
En delikanlı çağımda
Babamı, dedemi
Kılıçtan geçirdiler
Beni Tabgaç iline getirdiler
Kırk yıl sıkabildim dişimi
Kırk yiğitle bir tan vakti karar verdim
Yağmur olup yağdım... Rüzgar olup estim
Bütün acun şahidim ki
Tabgaç Kağanın tahtını başına geçirdim
………
Bir zaman özgürlüğümü çekemediler
“Dilediği yazılarda gönlünce
At koşturamasın” dediler
Bulut yeleli atımın önüne
Çin seddini gerdiler
“Türk’ün töresinde baş eğmek yoktur.” Dedim.
Bir hamlede Çin seddini devirdim.
………..
Ve bir zaman
Bana Alparslan denilen çağda
Bir yerde kesildi atımın yolu
Dediler.
“Giremezsin, burası Anadolu!”
-Türk erişemediğine sevdalanırmış-
Ben de sevdalandım işte
Bir Cuma günü
Yalınkılıç daldım ovaya
Ertesi gün kavuştum yar bakışlı Anadolu’ya
………..
Ben yenilgiye alışık değildim
Ta ki bir Türkmen’e sevdalanıncaya dek.
Türkistan yaylalarının,
Ürkek ceylanlarına benzeyen,
Tuna kıyılarının nilüferleri kadar güzel
Fakat gönlü Ergenekon demirinden de katı
O Türkmen’e sevdalanıncaya dek
Ben yenilgiye alışık değildim.
Ölseydim de sevmeseydim!
Yıldızları eğseydim de önüne
Ona boyun eğmeseydim!