Türk Dil Kurumu sözlüğüne göre dezenformasyon:
“Yanıltma” , “”bilgi çarpıtma”
Düşünür tanımıyla:
“Bir haberin önemini azaltarak veya anlamını kuvvetlendirerek gerçek anlamını ortadan kaldırma” (Viladimir Volkof)
Günümüzde emperyalist devletler, stratejik önemi ve yeraltı kaynakları zengin ülkeleri ele geçirmek, kendi kontrollerine almak, bölüp parçalamak için artık topa tüfeğe, sıcak çatışmaya, çok gerekmedikçe başvurmuyorlar. Modern çağda bu iş, daha etkili olan çağdaş metotlarla yapılıyor. Dezenformasyonla yani Türkçe ifadesiyle “bozucu girdiler” yaratarak içten yıkma şeklinde amaçlarına ulaşıyorlar
2000’li yıllar Türkiye’sinde, ne yazık ki, Türk toplumu tam bir dezenformasyonla karşı karşıya bulunmakta. Konuyu doyurucu biçimde aktarabilmek ve analiz etmek için, Alfa Yayınları’ndan çıkmış olan Emekli albay Dr. Sait Yılmaz’ın “21. Yüzyılda Güvenlik ve istihbarat” adlı değerli kitabından bir alıntı yaparak sizlerle paylaşmak istiyoruz. Okurlarımıza kitabı mutlaka okumalarını önemle tavsiye ederiz.
Şimdi gelelim kitaptaki ilgili bölüme:
“Dezenformasyonun insanlık tarihiyle başladığı ve en büyük üstadının da Çinli Filozof Sun Tzu olduğu kabul edilmektedir. Çinli filozof Sun-Tzu’ nun “Harp Sanatı” adlı kitabında dezenformasyona yönelik olarak yer alan hususlardan bazıları şöyle:
* Hasım ülkede iyi olan her şeyi gözden düşürünüz.
* Şöhretlerini sarsınız ve zamanı geldiğinde de vatandaşlarının onları hor görmesini sağlayınız
* Adi ve aşağılık kişilerin işbirliğinden faydalanınız.
* Düşman ülkenin vatandaşları arasındaki uyuşmazlık ve kavgaları yayınız.
* Hasmınızın geleneklerini gülünç hale getiriniz.
* Vaatlerinizde ve haber satın almak için hediyelerinizde cömert olunuz. Para esirgemeyiniz, zira böylesine sarf edilen para, zengin menfaat sağlar
*Casuslarınızı her yere sığdırınız.” (Syf: 478)
Yukarıda sayılan dezenformasyon olgularının tümüyle, bugün Türk halkının karşı karşıya olduğunu söylemek abartı sayılmaz.. Gerçeği kimse saptıramaz ve yadsıyamaz. Gidişat açık seçik ortada. Birileri çıkıp, ABD’nin ve AB ülkelerinin ülkemizin dostu olduğunu söylemeye kalkmasın! ABD, İngiltere, Fransa, Almanya gibi büyük ülkelerin, Türkiye’yi güçsüz düşürmek, bölmek ve içten yıkmak için can attıkları ve bunun için yoğun çaba sarf ettikleri artık çok iyi bilinmekte.
O nedenle, son yıllarda dışarıdan ülkemize yönelik yaptırımlara ve dayatılanlara bakıldığında, durum net olarak görülmektedir. AB’nin Türkiye’ye reform diye dayattığı kimi yaptırımları, tamamen ülkemizi güçsüzleştirmek, TSK’yi etkisiz duruma sokmak, Türk halkında ki köklü milliyetçilik duygularını aşındırmak gibi kötü niyetlere dayanmaktadır.
Güneydoğu’da Kürtlere karşı AB’nin takındığı tavır ortada. Açıkça Güneydoğu’da bir Kürt devletinin kurulması ve bölgenin Türkiye’den koparılması için ellerinden ne geliyorsa yapıyorlar. Şurada burada zaman zaman karşımıza çıkardıkları, Türk kamuoyundan ve ordusundan büyük tepki görünce, “yanlışlık oldu özür dileriz” sahteciliğine başvurarak, hazırlamış oldukları ülkemizi bölünmüş ve güneydoğu’da Kürdistan devleti adı altında sözde bir devlet kurulduğunu gösteren saçma sapan haritalar, kötü niyetlerinin kaçamadıkları somut belgeleridir!
Ülkemizde yıkamadıkları iki kale var!
TSK ve Atatürk sevgisi!
Son yıllarda bütün çabaları, ulusumuzun büyük önem verdiği iki saygın değeri, halkın gözünden düşürmek için ellerinden gelen her şeyi yapıyorlar! Utanmadan ve şerefsizce Atatürk’ün fotoğraflarının resmi dairelerden ve asılı olduğu her yerden indirilmesini istiyorlar. Bunu nasıl bizden isteyebilirler! Bunları yazarken bile kan beynimize hücum ediyor!
Eğer Ulu Önder’in resmi ve yüce varlığı kalplerimizden silinecek, fotoğrafları asılı oldukları yerlerden indirilecekse; insanız ve Türk’üz diye hiç yaşamayalım daha iyi!
Atilla İlhan’ın söylediği ve kitaplarında yazdığı gibi, ülkemizin yüzde onluk bir hain kontenjanı var. İşbirlikçiler, satılmış kalemler, kişiliğini, ruhunu dış odakların emrine tahsis etmiş vatan hainleri, bulundukları kanalizasyon çukurlarından ve sütre gerisinden, Türk ulusunun milli ve manevi değerlerine “bizdenmiş gibi görünerek” sinsice ve haince saldırılarına devam etmeyi misyon edinmiş durumdalar!
Ne diyordu Çinli Filozof Tzu:
“Adi ve aşağılık kişilerin işbirliğinden faydalanınız!”
“Hasım ülkede iyi olan her şeyi gözden düşürün!
“Hediyelerinizi ve paranızı (aşağılıkları satın almada) esirgemeyiniz!”
Güçlü ordumuzu, zayıf düşürmek, etkisiz hale getirmek için, durmadan çeşitli vesileler bularak “Baykuşlar gibi ötüyorlar!” Türk Silahları Kuvvetlerinin değerli komutanları konuşmasın, irticayı, şeriatı, Atatürk’e yönelik saldırıları, laiklik karşıtlarının ve din istismarcılarının ülkeyi geriye götürüşünü, uzaktan sessiz sedasız seyretsin ve onların istediği doğrultusunda “yan gelip yatsın!...” Sonra gelip şehit kanlarıyla suladığımız bu güzel vatanı, hain ve sinsi planlarla elimizden alsınlar! İstedikleri ve peşinde koştukları bu!
Sevgili okurlar.
Yazılarımızı sürekli okumak lütfunda bulunan, sağduyulu vatansever okurlarımızdan aldığımız mesajlarda; ülkemizin AB serüveniyle çıkmaza hatta uçuruma doğru sürüklendiği kanat ve kuşkusunun, feveran edercesine ortaya konulmakta olduğunu üzüntüyle görmekteyiz.
Saygıdeğer okurlarımızın duygu ve düşüncelerine yürekten katılıyoruz. Bana necilik, keyfilik, vurdumduymazlık. Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasıncılık tutum ve tavırları, umudumuzu gölgelendiriyor, ufkumuzu karartıyor!
Silkin güzel ülkemin güzel insanları!
Uyan sokaktaki milyonlarca vatandaşım!
Henüz her şey çok geç değil!
Ülkene, milli ve manevi değerlerine sahip çık!
Çünkü;
VATANSIZ VATANSEVER OLUNMAZ!
BURHAN ÖZBEY
(*) Müdafaai Hukuk dergisinin Kasım 2007 tarihi 109. sayısında yayınlanan yazımızdır. Geçerliliğini ve önemini sürdürdüğü için okurlarımızla tekrar paylaşmak istedikhttp://www.hakimiyetimilliye.org/index.php?news=1969
Kayıtlı
23 EKİM 2023'DE, ELİM BİR TRAFİK KAZASI SONUCU, UÇMAĞA VARDI.
ŞİMDİ; TANRI DAĞINDA, ATALAR YURDUNDA, ATSIZ ATA MAKAMINDA, BAŞBUĞLAR OTAĞINDA, ERİNÇ İÇERİSİNDE!