''Susma, susturma... Anda!!''
-- İLLET --
Dosta boyun incedir düşmana olur kalın
En meczub satırları dizelim yalın yalın
Olsun ne olacaksa talihi biçsin kalem
Gazete küpüründe yazılmaz senin falın
Tek adım atma sakın! korkuyorsan ışıktan
Kahpeler geri çıkar girdiği bu eşikten
Biz de namertlik yoktur söz ağızdan, bâkidir
Mezara kadar gider böyle gördük beşikten
''Urfa'lı değilem'' ki derdim olsun güzelden
Böyle hırçın değildim böyle hoyrat ezelden
Yahu! insanı geçtik iki ayak iki kol
Kimler ne arar bilmem it soylu müptezelden
Biri der biri okur biri gönülden coşar
Sandalyeden taht kuran kaanlık beylik yaşar
Değil Halil İbrahim Sofra Kurt'lar sofrası
Söyle taze olur mu yüzü küf tutmuş kaşar
Ha zincirli ha zincirsiz it'in yeri kafestir
İlhâmı Türklük değil ''yeni rakı, efes'' tir
Üfürükten teyyare selâmlar olsun yâr'e
Bende ki bu serzeniş ciğer ciğer nefestir
Yaz erinme kirlenmiş sayfalar ap ak olsun
Dost kıymeti bilmeyene bu sözler kapak olsun
Düz yolu takunyalı sivri topuk arşınlar
Yürüdüğümüz yollar engebe sapak olsun
Dur diyorsun davranma nasıl durayım Anda ?
Kır diyorsun kalemi nasıl kırayım Anda ?
Kuzular sessizliği değil bu sahte oyun
Çobanlara yapışır Kurt pençesi bir anda
Devir susma devri değil şah'a kaldır Millet'i
Kahpe devran enikleri taşıyorken zilleti
And olsun okuyunca kalem şaşar ben şaşar
Yazdıran utansın Erlik bu müstehcen illeti
Kutlu'nun dili sürçmez ne derse ardındadır
Baş koyduğu bu yolda başıyla andındadır
Beyaza kara diyen gözlere tüküreyim
Cehâletin rengini görenler farkındadır
Sıfatı leşe dönen yüzlere tüküreyim
Midesi geniş olan, sırtlanın çarkındadır
Onur Kutlu ÖZTÜRK [AĞASAR]