Gönderen Konu: Liboşlar ve düş kırıklıkları  (Okunma sayısı 2858 defa)

0 Üye ve 2 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

ilteris12

  • Ziyaretçi
Liboşlar ve düş kırıklıkları
« : 09 Şubat 2008 »
Türkiyedeki Liberal(Liboş) tayfasının en güçlü kalemlerinden eski MHP'li Taha Akyol efendinin bu günkü yazısından bazı örnekler vermek isterim. 

YÖK Başkanı'na açık mektup

SAYIN Prof. Yusuf Ziya Özcan, Değerli Hocam, sizinle şahsen tanışmadım. Ama sosyolog ve özgürlükçü olmanız size karşı bende peşinen daha bir saygı duygusu yaratmıştır. Çok iyi bir sosyolog olduğunuzu meslektaşlarınız da söylüyor.
Göreve atandığınızda sizi telefonla kutladım. CNN TÜRK'te üniversite sorunları hakkında program yapmayı teklif ettim. Haklı olarak "Daha erken" dediniz.
Sosyoloji birikiminizin yanında "Üniversite hür olmalıdır" sözünüz de, Türkiye'nin yüz yıllık arayışını yansıtıyor. Liberal demokrasi fikrini de paylaşıyoruz sanırım.

Tarafsızlık ilkesi
Bu noktada beni kaygılandıran verileri teker teker saymayacağım. Fakat Hocam, şunu bütün samimiyetimle belirteyim, YÖK'ün hükümetten talimat aldığı izlenimi yayılıyor!

Elbette YÖK "İsterse konuşmasın" diye bakılabilecek bir genel müdürlük değildir; bağımsız bir kuruluştur. Ama bu izlenim YÖK'e de reforma da çok zarar verir!
Eski YÖK yönetimlerinin hükümetle zıtlaşması yanlıştı; hükümetin gölgesinde bir YÖK görüntüsü de aynı derece yanlıştır.
"Liberal tarafsızlık" ilkesi, yargıçların da özerk kamu kuruluşlarının da kendi görevlerinin gereklerine göre "tarafsız" olmalarını gerektirir.


    Bu ''liboş'' tayfasının ağa babası bildiğiniz üzere Mehmet Barlas'tır. Hani şu Tayyip'in yanaklarının sıvazlarken fotoğrafları çıkan şahıs



   Özal döneminde piyasaya çıkmış ve o günden beri gerek medyada, gerekse siyasi arenada varlıklarını sürdürmüş olan bu liberal akımın temsilcileri, genel olarak serbest piyasa ekonomisini savunan kimseler olarak görünselerde özünde muhafazakar bir yapıya sahiplerdir.

   Özelleştirme aşığı olarakta bildiğimiz bu liboş tayfası Özal'ın ölümünden sonra aradıkları yeni liderlerini keşfetmiş görünüyorlar. Malumunuz Tayyip politikalarını her daim destekleyen ve Tayyip'i Liberal-Demokrat-Muhafazakar olarak adlandıran bu liberal kalemler bu gün, bazı şeylerin, hayal ettikleri gibi olmadığının sanırım farkına varmaya başladılar.

   Tayyip'i Özal'ın yerine koymaya çalışan bu kalemşörler aslında, Tayyip'in yıllarca fanatik bir şekilde Milli görüş militanı olduğunu ve Milli görüş adı altındaki yapılanmada Şeriat özlemleriyle tutuşan siyasal islamcı olduğu gerçeğini hiçe sayarak ve Tayyip'in meşhur kıvırtma ''Gelişerek değiştim'' sözüne inanarak tam gaz destek verdiler.

   Çünkü beklerdikleri lideri gelmişti. İktidar hırsıyla herkese mavi boncuklar takan bu yeni AKP kadroları, liboşlar için, Özal'dan sonraki en etkili liberal politika uygulayıcıları olabilirlerdi. Ancak Liberal sistem aşığı Taha Akyol'unda yukarıdaki yazısından anlaşılacağı gibi AKP kadroları, bu liboşlarca beklenen özgürlükçü anlayıştan uzak hareket etmektedirler. Devletin tüm kurumlarında baskı rejimini şimdiden uygulamaya sokamaya başlayan AKP kadrolarının asıl niyetlerinin ne olduğunu anlamamak konusunda ısrarcı olan bu gurüh, her ne kadar yazılarında AKP yalakalığı yapdsalarda gidişatın, AKP muhaliflerinin iddia ettiği yönde olduğunun farkındadırlar.

   Bizler, AKP kadrolarının, yıllardır savunuculuğunu yaptıkları siyasi tercihlerinden vazgeçmeyeceklerini ve değiştiremiyecekleri siyasi görüşleri nedeniyle, muhalif guruplara kapadıkları kulaklarının içinde ŞERİAT seslerinin yankılandığını iyi biliyoruz.
 
   Türkçüler olarak AKP nin niyetlerinin farkındayız, ancak Liboş takımındaki ''AKP SEVİCİLERİ'' bu gerçeği yeni yeni anlamaya başlıyorlar. Tayyip ve kurmayları  yandaş bulma adına dağıttıkları boncukları toplamaya başladıklarında Taha Akyol ve nice liboş, artık herşeyin çok geç olduğunu anlayacaklarlardır.

   Her defasında Atatürk rejimine saldıran anlayışları, sözüm ona liberalizm veya özgürlükler adına destekleyen bu liboş tayfa, aslında neye hizmet ettiklerinin farkına vardıklarında iş işten geçmiş olacaktır.