Gönderen Konu: TSK Hakkında Savunma Politikası  (Okunma sayısı 3494 defa)

0 Üye ve 2 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Ali Talip Çatalyürek

  • Türkçü-Turancı
  • ***
  • İleti: 83
TSK Hakkında Savunma Politikası
« : 24 Nisan 2011 »
SAVUNMA POLİTİKASI
 

    İki kutuplu dünya düzeninin yıkılmasından sonra Balkanlar, Kafkasya, Orta Asya ve Orta Doğu bölgelerinde ortaya çıkan güç boşluğu, küresel belirsizliği artırmış ve bu bölgelerde jeopolitik boşluk alanlarının oluşmasına neden olmuştur.

      Bu jeopolitik boşluk alanlarında yaşanan çatışma ve krizler ile 11 Eylül 2001 tarihinde Amerika Birleşik Devletleri’nde yaşanan terör eylemlerinin ardından, asimetrik tehditler dünya gündemine taşınmıştır. Kuzey Osetya’da yaşanan okul baskını, asimetrik tehdidin en belirgin şekli olan “terorizm”in boyutlarının nerelere varabileceğini dünya kamuoyuna göstermiştir.

      Bu kapsamda, Türkiye’nin güvenlik kaygıları temel olarak;

   Terorizm,
   Uzun Menzilli Füzeler ve Kitle İmha Silahlarının yayılması,
   İrticai Faaliyetler ve
   Bölgesel Çatışmalardan kaynaklanmaktadır.
      Jeostratejik konumu itibariyle Dünyanın en istikrarsız bölgeleri olan Balkanlar, Kafkasya ve Orta Doğu’nun ortasında yer alan Türkiye’nin Savunma Politikası; ülkenin ulusal bağımsızlığını, egemenliğini, toprak bütünlüğünü ve hayati çıkarlarını korumak ve muhafaza etmek esaslarına dayanmaktadır.

      Bu bağlamda, Türkiye; Savunma Politikasında;

   Bölgesinde bir güç ve denge unsuru olmayı,
   Çevresinde bir “Barış ve Güvenlik Kuşağı” oluşturmayı,
   Bölgesinin barış ve güvenliğine katkıda bulunmayı ve bunu geniş bölgelere yaymayı,
   Bulunduğu bölgeye ve ötesine yönelik strateji ve güvenlik üreten bir ülke olmayı,
   Ülkelerle iş birliği, yakınlaşma ve olumlu ilişkiler geliştirmek için girişimlerde bulunmayı hedef olarak seçmiştir.
      1923 yılında kuruluşundan bugüne kadar, savunma politikasını Mustafa Kemal ATATÜRK’ün “Yurtta Barış, Dünyada Barış” ilkesi çerçevesinde şekillendiren Türkiye, küresel ve bölgesel istikrarın korunmasına yönelik girişimlere aktif bir şekilde katılım yönünde gayret göstermektedir.

      Türkiye, sorunlara barışçı yollardan çözüm bulunmasını, çözüm bulunamaması halinde, çatışmaların kısa sürede durdurularak kalıcı ve adil barışın tesis edilmesini esas alan bir politika izlemekte ve bu politikanın gereği olarak da, barışı destekleyen tüm faaliyetlere katkıda bulunmaktadır.