Serin bir rüzgar,uzun bir zamandır etrafı kaplayan pusu yavaş yavaş dağıtmaya başladı.Asil atın ala paça zarif
ayakları dağılan pus nedeniyle belli belirsiz görülmeye başlamıştı.Som gümüş üzengiye basılı kakım derisi
çizmeler daha da belirgin hale gelmişti.Bu gösterişli cenk çizmelerinin bir başbuğa ait olduğu her hallerinden
belliydi.
Ufku bir kartal edası ile tarayan Tanrıkut Mete yanındakilere seslendi;
_ Daha çok bekleyecek miyiz?
Gür sesle sorulan bu soruya kimse cevap verme cesaretini gösterememiş,herkes birbirine bakınmıştı.Bir lahza
sonra metanetini toparlayan Binbaşı Akbörü:
_ Birazdan burada olurlar…..demeye kalmadan.Ufukta kopan bir toz bulutu beklenenlerin geldiğini işaret
ediyordu.
Cins ve safkan atlar gelenlerin düşman ordusu olduğunu zannetmiş olmalılar ki,ileri atılmak için gösterdikleri
insiyakı,süvarilerin gemlerini çekmek sureti ile dizginlemesi ile sakinleştiler.
Kılıç ve kargı seslerinin birbirine karıştığı ordunun başında Attila vardı.Kurt başlı sancak olanca haşmeti ile
dalgalanıyor ,kutlu kavuşmayı müjdeliyordu.Attila binmiş olduğu attan çevik bir hareketle indi,başındaki börkü
çıkardı ve Tanrıkut Mete’nin karşısına gelerek onu saygı ile selamladı.Attila ile beraber gelen Aksuvar’da
Tanrıkut Mete’ye saygılarını sundu.Tanrıkut Mete her iki Başbuğun selamına başı ile karşılık verdi.
Attila;
_ Bağışlayın Atam,atlarımızı dört nala sürmemize rağmen ancak gelebildik.Umarım toya
geç kalmamışızdır,dedi.
Tanrıkut Mete;
_ Toy daha başlamadı,zamanında yetiştiniz,hoş gelmişsiniz evlatlarım, demekle yetindi
yeri göğü inleten sesiyle…
Her iki ordunun çerileri hasretle kucaklaştılar.
O esnada yeni bir ordunun geldiği haberi verildi.Kös ve davul sesleri insanın içini ürperti ile doldururken,dolu
dizgin gelen ordunun başında Bumin,İşbara,Mukan,Kapgan ve Bilge Kağanların olduğu görüldü.Yeni gelen beş
Başbuğ atlarından inmek sureti ile,Tanrıkut Mete,Attila ve Aksuvar’ı selamladılar.Yeni gelen ordunun içinden
çıkan kırk kişilik grubun başında bulunan bir yiğit mütereddit adımlarla Tanrıkut Mete’nin atının yanına geldi ve
saygı ile eğildi.Tanrıkut Mete yanına gelen yiğidi tanıdı.Nemlenen gözlerini belli etmemeye çalışarak sildi ve
atından indi.
Tulgasını çıkaran yiğit Kürşad’ın alnını öpen Tanrıkut Mete;
_ Kut’un bol olsun yiğidim,toya hoş geldin,dedi.
Kürşad,olanca heybeti ile karşısında duran Başbuğa;
_ Hoş bulmuşum Atam,diyerek karşılık verdi.
Manzaraya şahit olan çerileri bir duygu fırtınası kuşattı.Ama hiçbir çeri vakur tavrını bozmadı.
Bir zaman sonra kös ve davulların insana korku veren ’’ordu toplanma’’ vuruşları tekrar canlandı.Bu sefer
gelenler Kutluk Bilge Kül,Bökü ve Moyunçur Kağanlar idi.Dört nala koşturulan,vücutları terden köpük içinde
kalmış atların burunlarından çıkan buğu ortalığı kaplıyordu.Bazı atlar çatlama noktasına gelmişti.Kutluk Bilge
Kül,yanındakilerle beraber orada hazır bulunan Başbuğları selamladı.
Ve sonra Tanrıkut Mete’ye hitaben saygı ile;
_ Atam,bizim ordunun arkasından gelen Baga Tarkan,Balak’ın Katunu Buğarık,İrnek ve
Kurt Kağanların ordusu da birazdan burada olur ,dedi.
Ve nitekim bir müddet sonra onlarda toy meydanına vasıl oldular.Ama daha beklenenler vardı.Toy daha
başlamamalıydı.Kılıç,kargı,gürz,mızrak ve pala şakırtıları atların kişnemesine karışırken ortalığı yine bir sis
bulutu kapladı.Gelenlerin toplanan ordunun yerini fark edebilmeleri için en seçkin elli okçu yaylarını gererek
uçlarında neftlenmiş bez parçaları bulunan alevli oklarını semaya doğru fırlattılar.Gökyüzü bir anda
aydınlandı.Uzayda kayan bir yıldız misali süzülen alevli okların ışığını takip eden
Timur,Alpaslan,Tuğrul,Çağrı,Melikşah,Alptekin,Cela lettin Harzemşah ve Batuhan’ın komutasındaki ordu birlikleri
nihayet onları bekleyen ırkdaşlarına,kandaşlarına kavuştular.Bekleyenlerle yeni gelenler gözyaşları içinde
birbirlerini hasretle kucakladılar.Bir zaman sonra çalan davul ve köslerin muhteşem ’’saldırı vuruşu’’ beklenen
toyun başladığını haber veriyordu.
Tanrıkut Mete haykırdı;
_ O yiğidi bana gösterin,hangisi O ?
Bilge Tonyukuk,bulutların üstünden ovayı seyreden ordunun başındaki Tanrıkut Mete’ye;
_ Atam, beyaz atın üzerinde bulunan kişi o yiğittir. Tanrıkut Mete tekrar sordu;
_ O yiğidin adını bana bağışlayın.
Tonyukuk;
_ Atam,O yiğidin adı TÜRKÜN Son Başbuğu Gazi Mustafa Kemal’dir.
Tanrıkut Mete gururla Sakarya Meydan Savaşının yapıldığı ovaya baktı ve;
_ Böyle Türk Başbuğları olduğu sürece TÜRK’ün şanlı adı sonsuza dek yaşayacak,TÜRK hiçbir zaman devletsiz
kalmayacak.Var olsun Mustafa Kemal,ataları onunla ne kadar övünse azdır,Tanrı ona kut versin,dedi.
Aşağıda yapılan savaş her zaman olduğu gibi TÜRK’ün zaferi ile neticelendi.
Bulutların üstünden savaşı seyreden TÜRK Başbuğları,Tanrıkut Mete’nin işareti ile başlaması buyurulan zafer
toyuna katıldılar.Toyun bitiminde cins savaş atlarına binen Türk çerileri dolu dizgin yıldırım hızıyla bulutların
arasında kaybolup gittiler.
"Pusatlı Çeri " kardeşimizin bir yazısından alıntıdır.
--------------------------------------------------------------------------------