Hürriyet yazarı Yılmaz Özdil yazdı..
Dikkat sürem üç saniyedir, mevzuları don lastiği gibi uzatmayı sevmem, fena halde sıkılırım... Gel gör ki, Abdülmecid ayaklarıyla Vahdettin’i anmakta ısrar ettiklerine göre, mecburuz.
*
(Atatürk’e diktatör deyip, Abdülmecid’i demokrasi kahramanı ilan edenler, iyi okusun!)
*
Bi kaç sene önce...
atv Haber’i yönetirken, Osmanlı soyundan değerli arkadaşım Neslişah Evliyazade’den rica ettim, ha bire Vahdettin’e giydirmeme rağmen, zarif kızdır, annesini de çok severim, beni kırmadı, aracı oldu, rahmetli Osman Ertuğrul’u ilk ve son kez canlı yayına çıkardım.
*
Kimdi o?
Abdülhamid’in torunu.
Hanedan’ın reisi.
Saltanat devam etseydi, “Dördüncü Osman” veya “Birinci Ertuğrul” adıyla “padişah” olacaktı.
*
Çıktı, geldi.
Oturdu odama.
Taht yok tabii...
Anca koltuk verdik.
Hoş geldin...
Beş gittin filan.
“Ne içersiniz” dedik.
“Çay lütfen” dedi.
*
(Ayıptır söylemesi, bu gariban kardeşinizin padişah’a çay ısmarlamışlığı vardır yani... Hatta, muhabbet uzayınca, pek keyiflendi, bi çay daha istedi. “Kusura bakma aga, maaşımızı İngiliz hazinesi ödemiyor” diyemedik haliyle... “Padişah’a şurdan demli bi çay daha kapın” dedik.)
*
Neyse, sohbet bitti.
Haber saati geldi.
Geçti kamera karşısına, naklen...
Şunları söyledi.
*
“Ailem için çok kötü oldu ama, Türkiye kazandı. Türk olarak doğdum, Türk olarak öleceğim. Mustafa Kemal, Türk halkı için muhteşem bir liderdi. Atatürk olmasaydı, İstanbul olmazdı.”
*
Bunu diyen kişi, saltanat devam etseydi, Fatih’in, Kanuni’nin tahtında oturacak olan kişiydi.
*
Ne öfke, ne kin.
Sadece minnet vardı.
*
Atatürk’e sövmek için padişah’ı övmeye çalışan dangoz aydın tayfası... Saltanat devam etseydi, o sarayda marangoz bile olamazdı!
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/19260233.asp