Almıla’ya Götür Beni (KOŞUK) -TUĞRA II adlı eserimizden
Gecelere doğan ayım,
Eyerinde gümüş yayım,
Boz yeleli kırçıl tayım,
Almıla’ya götür beni.
Gemi alıp kalkan şaha,
Karışmış adın semaha,
Ersin karanlık sabaha,
Almıla’ya götür beni.
Börü olsun kılavuzun,
Kesilsin feri nursuzun,
Açtığında ilk nevruzun,
Almıla’ya götür beni.
Abıkanlık var geninde,
Dağlar eğilsin önünde,
Uldız’ın şölen gününde,
Almıla’ya götür beni.
Vuslatî ferman der hana,
Kılıçlar girmeden kına,
Varsın ünümüz acuna,
Almıla’ya götür beni.
Osman Öcal
Koşuk: Eski Türkler totemlerinin etini yemezlerdi. Yılda bir kez, belli dönemlerde, 'sığır töreni' adı verilen kutsal av törenlerinde onu kurban ederek yerlerdi. 'Şölen' adı verilen bu toplu ziyafetlerde ve yengi ile biten savaşlar sonunda, tüm boyların erkekleri bir araya gelerek eğlenirdi. Bu eğlencelerde söylenen çoklukla aşk, doğa ve yiğitlik konularını işleyen şiirlere 'koşuk' adı verilir. Genellikle kendi başına bütünlüğü olan dört dizeli bentlerden oluşan koşuklar manilere ve koşmalara kaynak olmuştur. İslamiyet öncesi Türk edebiyatının sözlü ürünleri olan destanların, savların, saguların ve koşukların kimileri zaman içinde yitip gitmiştir. Bu ürünler kuşkusuz eski çağlarda Türkler arasında toplumsal bilinci yaratan ve birliği, beraberliği, barışı sağlayan en önemli etmenlerdi.
Eski Türklerde kam, kaman, baksı, şaman yerini tutan ozanlar; raks ve müzik ustalıkları gibi büyücü ve doktor görevini de üstlenmişlerdir. Törenlerde raks ederken sazlarıyla da destan parçaları, sav, sagu, koşuk okuyarak kötü ruhları da büyüleriyle engellemeye çalışır, hastaları sağaltma (tedavi) görevi de üstlenirlerdi.
KIRAT SEMAHI: Semahların geneli kadın ve erkek canların birlikte dönmesine karşın Kırat Semahını bacılar dönerler. Bu semahta; güneş çevresindeki gezegenlerin dönüşü sembolize edilir. Eski Türk inançları Kırat Semahının düşün eksenini oluşturur. Bu aynı zamanda Türk tarihinde atın önemine vurgu yapar.
Bu çalışma bir koşuk mudur; konuya vakıf olanların değerlendirmesine bağlı.