Gönderen Konu: KÜRT NÜFUS TÜRK NÜFUSU GEÇECEK. AKP KÜRD IRKÇILIĞI YAPIYOR..  (Okunma sayısı 4595 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı atsizcerisi

  • Türkçü-Turancı
  • ****
  • İleti: 216

Önce usta gazeteci Vedat Yenerer’in insanı dehşete düşüren makalesini okuyalım, sonra yorum yapalım.

 

DEVLET IRKÇILIĞA MI BAŞLADI?

 

Bir okurum bazı Doğu ve Güneydoğu şehirlerinde, AKP hükümetinin çocuk yapanlara yönelik başlattığı para yardımına dikkat çekerek halkı bu yönde biraz olsun uyandırmamı istiyor. Haksız da değil.. Yapılan yardımların miktarları Milliyet gazetesine göre şöyle :

 

Her anne adayı için her doğumda 50 YTL

Sağlık yardımı olarak her çocuğa ayda 15 YTL

Her anne adayı için gebeliğin ilk 7 ayında ayda 18 YTL

İlköğretime devam eden erkek öğrencilere ayda 20 YTL

İlköğretime devam eden kız öğrencilere ayda 23 YTL

Ortaöğretime devam eden erkek öğrencilere ayda 28 YTL

Ortaöğretime devam eden kız öğrencilere ayda 39 YTL

 

Nüfus artışı olmayan, hatta nüfusun azaldığı Avrupa ülkelerinde devlet doğum oranını artırmak için ailelere çocuk başına para yardımı yapar. Fakat bu yardım Türkiye için gereksizdir. Çünkü Türkiye nüfusu hala artıyor. Fakat eğer devlet illaki bir şehre çocuk yardımı yapacaksa, bu şehir doğum oranının düşük olduğu bir şehir olması gerekmez mi? Mesela, Afyon, Kırklareli, Edirne, Giresun gibi...

 

Muş ilimiz ülkemizdeki doğum oranının en yüksek olduğu illerin başında geliyor. Bu şehirde aile başına ortalama 8 çocuk düşüyor. Bir de bu sene çocuk başına para verilmeye başlandığına göre doğum oranı katlanarak artacaktır. Kaba bir hesapla Muş'ta 8 çocuğu olan ve bu çocuklarının yarısı ilk - orta öğretim öğrencisi olan bir ailenin çalışmaya ihtiyacı yoktur. Devletin verdiği parayla rahatça geçinir ve devletten alacağı paranın artması için her sene bir çocuk daha yapar. Hatta 12-13 yaşına gelen çocuklarını da hemen evlendirip mantar gibi çoğalabilirler. Hükümetimiz de çok memnun olur herhalde…

 

Bu akıllara durgunluk veren uygulamayı başlatan Tayip Erdoğan ve arkadaşlarına soruyorum:

 

Aile başına ortalama 2-3 çocuğun düştüğü Ege, Marmara, Karadeniz gibi bölgelere değil de; doğum oranının zaten çok çok yüksek olduğu, tamamı Kürt kökenli nüfusun yaşadığı yerlere çocuk yardımı yapılmasının amacı nedir acaba?

 

Ben bu işte bir kasıt arıyorum. Türk devletinin yönetimini ele geçirenler resmen Kürt ırkçılığı mı yapıyor, yoksa bilmediğimiz başka bir nedeni mi var?


07.08.2005
 VEDAT YENERER             www.internetajans.com
 

 Evet, hanımlar, beğler….

 

Kürtler Türk milletine karşı fare gibi ürüyor. Edirne’den Muğla’ya, Samsun’dan Adana’ya, Erzurum’dan Antep’e kadar her yere yayılıyorlar. Göç ettikleri Türk şehrini, kasabasını, köyünü 20-30 yıl zarfında kürtleştiriyorlar. Yerli halk ya şehrini kasabasını terkediyor, yahut kürtlerle karışarak kürtleşiyor. Önümüzde bu konuda yüzlerce örnek var. Doğuda, İç Anadoluda bir çok yerden sonra artık Ege ve Akdeniz sahilleride tamamen kürt istilası altında.

 

Hükümetimiz kürtlerin daha da çok üremesini resmen teşvik ediyor. Güneydoğuda kürt nüfusun hakim olduğu şehirlerde çocuk başına para dağıtan devlet, Türk nüfusun hakim olduğu şehirlerde bu parayı dağıtmıyor. Bunlar bilinçli operasyonlardır. Türklerin nüfus artışı durmuş, hatta azalma eğilimindedir.

 

Başbakanın danışmanlarının, başbakan yardımcısının kürt olması tesadüf değil. Bu ülkenin hala %80’i Türk, ama mecliste Türkler ancak %40 ile temsil ediliyor. Meclis başkanı bile Manisa doğumlu bir kürt kökenli. Bakanların, vekillerin yarısı kürt. Türkiye’de iş adamlarının, otel ve tesis sahiplerinin, lüks otomobillerin sahiplerinin, fabrikatörlerin, bar gazino sahiplerinin, kısacası bu ülkenin kaymağını yiyenlerin çoğu kürt kökenli ama, hala utanmadan fakirlikten ezilmişlikten bahsederler. Her şeyi devletten beklerler, yine de memnun olmazlar. Bugün Diyarbakır, Batman, Siirt gibi illere verilen devlet yardımı Kastamonu, Zonguldak, Kütahya ve Trabzon gibi illerden 3 kat fazladır. İnanmayan araştırsın.

 

Gazeteden haber: Van’da 68 yaşında bir Kürt, 26 yaşındaki ikinci karısından 13. yavrusunu peydahlamış. Toplam 13 çocuğu, 100 kadar torunu varmış, artık başka çocuk istemiyormuş. Gazeteci, "bu kadar çocuğa bu fakirlikle nasıl bakıyorsunuz?" dediğinde, Kürdün cevabı harikaydı. "Kaymakamlık gerekli her tür yardımı yapıyor, hiç bir sorunumuz olmuyor" !

Sakın kimse bunu insanlıkla, hümanizmle, devletin vatandaşının hayatını koruma ilkeleri ile falan açıklamaya kalkışmasın. Benim ülkeme göz dikmiş bir halkın, benim vergilerimle beslenip daha çok üremelerini sağlayıp on milyonlarca asalak yaratmanın hiç bir ilke ile ilgisi yoktur. Bu rejimin kendisinin kurucusu olan asli unsura, yani Türklere ihanet etmek açısından devşirme Osmanlı'dan hiçbir farkı kalmamıştır. Gayet açıkça Türkler özendirilip en sıkı şekilde nüfus planlaması uygulanırken, Kürtlerden elektrik, su parası bile alınmayıp, nüfuslarını iyice arttırıp Türkleri geçebilmelerine çanak tutulmaktadır.

Ülke genelinde kaçak elektirik oranlarına göz atalım.
Şanlıurfa % 66.7   Diyarbakır % 62.7     Hakkari % 62.5     Mardin % 59.3     Van % 58.0
Şırnak % 52.0      Batman % 51.0          Muş % 50.0           Siirt % 48.0
Kastamonu % 4,2                  Trabzon %5,4                    Giresun %3,5

İşte kaçak elektirik tablosu. Yoruma gerek var mı?

Nihai amaçlarını gerçekleştirmek için ne zekaları ne de kültürleri olan bu etnik cemaat, tek yolu Tanrı'nın kişilere verdiği doğal içgüdüyü (üreme) bir savaş silahı olarak kullanmakta bulmuş durumdadır. Yakın bir gelecekte nüfusu 100 milyon - ki bunun en aşağı yarısı kürt olan bir Türkiye çocuklarımızı bekliyor... Bayrak aynı bayrak, sınırlar bozulmamış, isim değişmemiş ama ortada ‘Türk’ kalmamış. Birkaç milyon kalmış elbette ama onlarda tedirgin yaşıyorlar. Ortada Brezilya gibi, lisanı, soyu sopu karışık, ırk çorbası bir ülke.. Ama hala müslüman... Bizim için bir yıkım olan bu durum, ‘72 millete bir göz ile bakan’ hümanistlere bir rahatsızlık vermez.

Yaşadığımız topraklarda şu an için en büyük tehlike kürtlerdir. Dün bunu inkar edenlerin savunduğu fikirler, kürtlerin gerçek yüzlerini göstermesiyle bugün bir bir intihar ediyor.

Bu cümleleri okuduğunuzda etkisi altında kaldığınız propaganda yüzünden yargılayıcı duygulara sahip olabilir; kürtlere karşı katı bir tavır alma diye düşünebilirsiniz.  Fakirlik, eğitimsizlik gibi onlarca sebep sıralayıp, sosyal yalanlar uydurup, hergün sizin veya tanıdıklarınızın payına düşeni bir şekilde aldığı yanıbaşınızdaki kürt terörünün varlığını inkar edebilirsiniz.


Bunları düşünmek sizi rahatlatır. Kürdofil medyanın enjekte ettiği bu uyuşturucu sizi olan bitenden uzaklaştırabilir. Ancak gerçekleri değiştiremez. Gerçek aciz değildir. Gerçekleri kim anlatacak? Kim gösterebilecek ezilmiş sandığınız kürtlerin hergün yanıbaşınızda yaptığı ahlaksızlık ve saldırganlığı? Kerkük'te arkasına ABD'yi alınca Türkmenler'i katleden bu aşağılık topluluğun eline fırsat geçtiğinde uyguladığı baskıdan kim söz edecek?

 

Okuldan, işten eve dönüp televizyonu açtığınızda tüm kanalları kaplayan Kürt dizileri ile mi bilinçleneceksiniz; yoksa PKK'ya yardım edip sonrada kasetleri kapışılan, konserlerinde izdiham yaşanan kürt ibo, mahsun, berdan, keko, şavata, ahmet kaya, özcan ve hergün yenisi çıkan şarkıcı bozuntuları ile mi?

Sol merkezli görüş onlara herkesten fazla sahip çıkıp tabanını genişletmeye çalışırken, yıllar sonra kullanılıp bir kenara atılacağının farkında değildi.


Sağ tarafta durum daha da vahimdi. Açıkça bir kürt milliyetçisi olan Said-i Nursi'nin kitapları elden ele dolaşıyor, kürtler ırkçılıklarının dozunu giderek arttırırken inançlı Türkler din kardeşliği masalı ile uykuya çoktan dalmış oluyordu.

Ancak bunların içinde belki de en acı olanı, kürtler tarafından aldatılmayı halen gururuna yedirip itiraf edemeyen sözde milliyetçilerin (!) durumudur. PKK ve Apo'yu Ermeni, dağdaki kürtleri kandırılmış, sokaktakileri de kardeş ilan eden ülkücü anlayışın Türklere verdiği zarar gelecekte tarih kitaplarına konu olacaktır.


AKP = CHP = MHP = DYP = ANAP = DSP = İP = TKP = BBP = SP vs….. 

Bütün siyasi partiler aynıdır. Kardeşlik masalları ile Türk milletini kürd istilasına karşı afyonlamaktadırlar. Böylelikle kürtlere hizmet etmektedirler. Tek çözüm Atatürkçü, Türkçü, yani gerçek bir Türk milliyetçisi oluşumun ortaya çıkmasıdır. Türk milletini kürt istilasından, kürt teröründen, kürt suç örgütlerinden kurtaracak tek güç, Türk ırkının bağrından çıkan Türkçü gençlerdir.

 

Artık bu son perdedir. Bir yandan ABD talimatlı kürt dizileri, diğer yandan Avrupa tavsiyeli gelin-kaynana programları ile giderek daha fazla esir şehrin insanlarına benziyorsunuz.

Kürtlerin hızla neden ürediklerini ve yayıldıklarını anlatıp, önlem almaktan bahsedenlere onlardan önce siz karşı çıkacaksınız. Çünkü bulanık gözleriniz mahallenizde bir eve doluşup, ahlaksızca ve bilinçli bir şekilde üremeye devam eden kürtleri değil ancak dizidekileri seçebilecek.

Artık sokakta sizin ve yakınlarınızın canını yakan tinerciler denince bunun tek sebebi olan kürtleri düşünmeyeceksiniz bile. Eğitimsizlik, fakirlik, sosyal adalet gibi kavramların arasında boğulacak; kafanızı toplayıp gerçek soruyu asla soramayacaksınız.

PKK denince aklınıza kürtler gelmeyecek. O dış güçlerin oyunuydu diyecek, bitti sanacak; öldürülen binlerce teröristin kaç milyon akrabası ve sempatizanı olduğunu hesaplayamayacaksınız.

İlköğretim çağındaki kız çocuklarına dahi askıntı olup, fırsat bulunca her türlü kötülüğü yapanların onlar olduğunu bilmek istemeyecek; kürtler göç etmeden önce şehrinizin ne kadar huzurlu olduğunu anlatmaya çalışanları duyamayacaksınız.

Söz azınlık haklarından açıldığında, Kerkük'te Türkçe ders verdiği için eğitim yuvalarına bile saldıran kürtlerin hakkını onlardan çok savunduğunuzun farkında olmayacaksınız.

Sosyal eşitsizlik denince aklınıza sadece ekranda gözünüze sokulan Güneydoğu illeri gelecek. Ülkenin en yoksul beş ilinden ikisi olan Gümüşhane'nin, Kastamonu’nun neden suçlu üretmediğini anlayamayacaksınız. Karadeniz Bölgesinde elektriği ve suyu dahi olmayan köyleri hiç bilmeyeceksiniz.

Toplum olarak düzenimizi, birey olarak yaşantımızı, aile olarak huzurumuzu ve millet olarak sağlımızı bozan kürtlerin yarattığı tehlikeyi hala inkar etmek eğer gaflet değilse, nedir?

Bu Fars kökenli kürtlerin yaptıklarını es geçip kabahati dış güçlerde aramakta hiç gerçekçi değil. Bu topluluk tarafından icra edilen “Kapkaç, yankesicilik, hırsızlık, töre cinayetleri, taciz, gasp, beğendiği kızı şehrin orta yerinde kaçırıp ırzına geçerek evliliğe zorlama, etnik dayanışma ile gittiği tüm yerleri hegamonyası altına alıp kendisinden başkasına yaşam hakkı tanımama, haklı haksız her mecliste sadece kendisinden olduğu için birbirlerini destekleme, çocuk kaçırma, sapıklık, 9-10 yaşlarında çocukların tecavüz edilip öldürülmesi, elektrik su parası ödememe, vergi ödememe, sahteciliklerle asalak gibi yaşama, turistlik kasabaları ele geçirerek hem yerli halka, hemde turistlere zarar verme, devletin her imkanını sömürme, trafik magandalığı, şehir magandalığı, haraç toplama, liselerde, ilkokullarda çeteler kurup diğer öğrencileri sindirme, sahip olduğu feodal kültürü yaşadığı yere uydurmaya çalışma, uymayanlara zarar verme, sıcak para getiren tüm iş kollarına zor kullanarak hakim olma” gibi mevhumları hangi dış güçler kürtlere nasıl yaptırıyor? Merak ediyorum.

Arkadaşlar, sorun ‘kürtçülük’ ‘bölücülük’ veya ‘terör’ değildir. Sorun kürdün ta kendisidir. Teröristi, esnafı, işadamı, öğretmeni, amelesi, manavı, dolmuşçusu, garsonu, sapığı, eşkiyası, kapkaççısı, anarşisti.... hepsi aynıdır. Türk milleti için şu an aleyhte bir faaliyet göstermeyen kürtler olabilir, ancak bunların vadesi sonsuz değildir. Kaldı ki o “sadık kürt” bile sokaklarda, işyerinde veya okullarda gene kürtlüğünün gereğini icra edecektir. Kürtlüğün gereğinin ne olduğunu hepimiz biliyoruz.

Artık ‘bölücülük’ diye bir sorun olmadığı, gerçek sorunun adı ‘kürt yayılması’ olduğu halde bazıları ısrarla ‘bölücülük’ diye yanıltıcı adlandırmalarla uğraşıyor. Bazıları da ‘dış güçlerin maşası, piyonu, kafasız, zavallı, korkulmaya değer olmayan kürdler’ söylemini bulmuşlar. Böylece esas büyük suç, Kürtlerin üstünden alınıp kim olduklarını kendilerinin bile net tarif edemediği, gizem perdelerinin arkasındaki, yüce dış düsman güçlere yükleniyor. Hem de Kürt tehlikesi küçümsenip stratejik bir politika boyutuna indirgeniyor. Oysa ki sorun stratejik veya magazinsel sorun olmaktan daha vahimdir. Turkiye Cumhuriyeti devletinin kimliğini, kurucu ve asli unsur olarak tekelinde tutan Türk ırkının nüfus itibariyle gelecekte aynı şekilde tekelinde tutup tutamayacağı, yani var olma – yok olma mücadelesidir.

Ayrıma dikkat edin. Eğer dış güçlerle Kürtlerin Türk milletine karşı bir ilişkisi varsa, bu ilişki maşalık değil işbirliğidir. Ne maşası, ne kandırması? Kürtlerin çıkarları dış güçlerinkiyle örtüşüyorsa kandırmaya ne gerek var? Kürtler saflar, kandılar, komploya düşüyorlar, onun için Türkiye'yi istila ediyorlar, onun için siyaseti ve ticareti ele geçiriyorlar, onun için çoğalıp Türkiye'de çoğunluk olacaklar. Vay be. Canına minnet adamın böyle kandırılma.

SON SÖZ : Bu belanın üstesinden gelebiliriz. Yeter ki buna inanalım.(YAZI GERÇEKTEN ÇOK GÜZEL BİR ARKADAŞIM GÖNDERMİŞ BENDE KARDEŞLERİMLE PAYLAŞAYIM DEDİM) 
ATSIZIN ÇERİSİ