Kürtler Türk milletine karşı fare gibi ürüyor. Edirne’den Muğla’ya, Samsun’dan Adana’ya, Erzurum’dan Antep’e kadar her yere yayılıyorlar. Göç ettikleri Türk şehrini, kasabasını, köyünü 20-30 yıl zarfında kürtleştiriyorlar. Yerli halk ya şehrini kasabasını terkediyor, yahut kürtlerle karışarak kürtleşiyor. Önümüzde bu konuda çok örnek var. Doğuda, İç Anadoluda bir çok yerden sonra artık Ege ve Akdeniz sahilleride tamamen kürt istilası altında.
Hükümetimiz kürtlerin daha da çok üremesini resmen teşvik ediyor. Güneydoğuda kürt nüfusun hakim olduğu şehirlerde çocuk başına para dağıtan devlet, Türk nüfusun hakim olduğu şehirlerde bu parayı dağıtmıyor. Bunlar bilinçli operasyonlardır. Türklerin nüfus artışı durmuş, hatta azalma eğilimindedir.
Başbakanın danışmanlarının, başbakan yardımcısının kürt olması tesadüf değil. Bu ülkenin hala %80’i Türk, ama mecliste Türkler ancak %40 ile temsil ediliyor. Meclis başkanı bile Manisa doğumlu bir kürt kökenli. Bakanların, vekillerin yarısı kürt. Türkiye’de iş adamlarının, otel ve tesis sahiplerinin, lüks otomobillerin sahiplerinin, fabrikatörlerin, bar gazino sahiplerinin, kısacası bu ülkenin kaymağını yiyenlerin çoğu kürt kökenli ama, hala utanmadan fakirlikten ezilmişlikten bahsederler. Her şeyi devletten beklerler, yine de memnun olmazlar. Bugün Diyarbakır, Batman, Siirt gibi illere verilen devlet yardımı Kastamonu, Zonguldak, Kütahya ve Trabzon gibi illerden 3 kat fazladır. İnanmayan araştırsın.
Gazeteden haber: Van’da 68 yaşında bir Kürt, 26 yaşındaki ikinci karısından 13. yavrusunu peydahlamış. Toplam 13 çocuğu, 100 kadar torunu varmış, artık başka çocuk istemiyormuş. Gazeteci, ‘bu kadar çocuğa bu fakirlikle nasıl bakıyorsunuz?’ dediğinde, kürdün cevabı harikaydı.‘Kaymakamlık gerekli her tür yardımı yapıyor, hiç bir sorunumuz olmuyor’ !
Sakın kimse bunu insanlıkla, hümanizmle, devletin vatandaşının hayatını koruma ilkeleri ile falan açıklamaya kalkışmasın. Benim ülkeme göz dikmiş bir halkın, benim vergilerimle beslenip daha çok üremelerini sağlayıp on milyonlarca asalak yaratmanın hiç bir ilke ile ilgisi yoktur. Bu rejimin kendisinin kurucusu olan asli unsura, yani Türklere ihanet etmek açısından devşirme Osmanlı'dan hiçbir farkı kalmamıştır. Gayet açıkça Türkler özendirilip en sıkı şekilde nüfus planlaması uygulanırken, Kürtlerden elektrik, su parası bile alınmayıp, nüfuslarını iyice arttırıp Türkleri geçebilmelerine çanak tutulmaktadır.
Ülke genelinde kaçak elektirik oranlarına göz atalım.
Şanlıurfa % 66.7 Diyarbakır % 62.7 Hakkari % 62.5 Mardin % 59.3 Van % 58.0
Şırnak % 52.0 Batman % 51.0 Muş % 50.0 Siirt % 48.0
Kastamonu % 4,2 Trabzon %5,4 Giresun %3,5
İşte kaçak elektirik tablosu. Yoruma gerek var mı?
Nihai amaçlarını gerçekleştirmek için ne zekaları ne de kültürleri olan bu etnik cemaat, tek yolu Tanrı'nın kişilere verdiği doğal içgüdüyü (üreme) bir savaş silahı olarak kullanmakta bulmuş durumdadır. Yakın bir gelecekte nüfusu 100 milyon - ki bunun en aşağı yarısı kürt olan bir Türkiye çocuklarımızı bekliyor... Bayrak aynı bayrak, sınırlar bozulmamış, isim değişmemiş ama ortada ‘Türk’ kalmamış. Birkaç milyon kalmış elbette ama onlarda tedirgin yaşıyorlar. Ortada Brezilya gibi, lisanı, soyu sopu karışık, ırk çorbası bir ülke.. Ama hala müslüman... Bizim için bir yıkım olan bu durum, ‘72 millete bir göz ile bakan’ hümanistlere bir rahatsızlık vermez.