O.öcal. Geçmişten günümüze insanda hem fiziksel hem kültürel değişim olmuştur. Fiziksel değişimler olduğunda sanırım hemfikiriz. Ancak kültürel değişim de olmuştur.
Örneğin bundan 4000 yıl önce yaşayan herhangi bir insanı ele alalım. Yaşama amacı, eylem ve düşünce sahası az çok bellidir. Avlanma, avını paylaşma, yuva kurma, neslinin devamını sağlama gibi şeyler. Bugün de bu dar alanda yaşayan insan sayısı çok ancak düşünce ve eylem sahası daha geniş. Bu yüzden daha fazla insan, daha fazla şey üretme peşinde. Yani, ama ileri ama geri bir değişim ve gelişim olmuştur. Örneğin yozlaşmayı hızlandıran şeyler olmadı mı ? Oldu. Teknoloji gelişiyor ama bu sayede geçmişe nazaran daha aptal ve tembel bir nesil yetişiyor. Çünkü nasılsa her işimizi bir düğmeyle halledebilecek konuma geldik. Ama iyi yöndeki gelişmeler de var mı ? Var. Buna da bir örnek vereyim. Geçmişte ticaret kervanları, elçiler karşı tarafa günlerce, aylarca yol teperek gidiyordu. Şimdi bu yolculuk saatler alıyor. Zamanın önemini gerek günümüzde, gerek geçmişte anlatmaya gerek yok.
Motun Yabgu. Orhun Anıtlarına yabancı kaynaklı diyecek kadar cahil değilim. Ancak Bilge Kağan'ın yaptıkları ve taşlarda söyledikleri bugünkü anlamda milliyetçilik değil. Olayları zamanına göre yorumlamak lazım. Eğer öyle olsa ezeli düşmanımız Çin'le bugüne kadar bir çok Türk devleti ticaret yapmaz, antlaşmalar imzalamazdı. Ya da Bilge Kağan, Türk kökenli olmayan Budizm'e ilgi duymazdı.
Ayrıca Atsız Ata'nın sözüne gelince, yazdığın cevaptan anladığım kadarıyla o sözü kendisine atılan "faşist" iftiralarına karşı söylediğini bilmiyorsun. Eğer söylenenleri olduğu gibi alıp sığ bir bakışla dışarıya aktarırsanız, Atsız Ata gibi dik duran bir düşünce adamının bile bazı sözlerini istemeseniz de çeliştirirsiniz. Bir söz söyleniyorsa nerede, niçin, kime, ne şartlarda söylenmiş bunları düşünüp yorumlamalıyız naçizane fikrim.
Fatih. Her Türkçü gibi benim de şirin gözükmeye çalıştığım falan yok. Karşımdaki kim olursa olsun doğru bildiğimi söylemekten çekinmem. Ekmek çıkmaz gibi kelimeler hoş olmuyor. Buraya bunları yazarak ne gibi bir rant sağlayabilirim ki ?
Bir de şu var. Kendini Gök Tanrı inancına mensup olarak tanımlayan arkadaşlar illa ki vardır aramızda. Peki bir inanca sahipsek o inancın gereklerini yerine getirmemiz gerekmez mi ? Evet. Peki bunları yapan birileri var mı ? Bildiğim yok. Haberim yoksa affola ama zannetmiyorum. E o zaman "Elhamdürillah Müslümanım." deyip dininin hiç bir gereğini yerine getirmeyen tatlısu Müslümanlarından ne farkı kalır bu kitlenin ? Hadi hiç biri olmuyor diyelim. Yıllardır Gök Tanrı inancına mensup bir avuç ta olsa bir grup insan bu ülkede niye bu anlamda bir dernek bile kurmuyor ?
Yine yanlış anlayacak olanlar çıkacaktır. O yüzden söyleyeyim. Belli başlı dinler üzerine az çok bir şeyler okuyup araştırmış biri olarak ata dinimizin içlerinde akla en uygun, doğaya ve insana en saygılı din olduğunu söyleyebilirim. Ama onu yaşayamadıktan sonra ona mensup olduğunu söylesen ne olur ki ? Keşke Altay'da, Tuva'da yaşasaydım da inanmadığımı söylersem bana bu ithamları yapsaydınız. Sonuna kadar haklı olurdunuz.