Yaşadığımız olaylardan çıkan bir gerçek var ki o da; kayıtsız-şartsız, genelde bütün etnik azınlıkların ve özelde de bütün kürtlerin Türk Milletine ve devletine, açık veya gizlice, düşman olduklarıdır. Bunun; ne dindar kürdü, ne medenileşmiş(!) kürdü ne evlilik yoluyla Türklerle akraba(!) olmuş kürdü gibi, bir istisnası yoktur.
Etnik azınlık olmanın verdiği aşağılık kompleksi etnik döküntülerin bilinç altında Türk düşmanlığı olarak dışa vurmaktadır. Bu hainlere okul yaparsın yakarlar, iş makinelerini tahrip ederler, öğretmen gönderirsin ya tecavüz eder ya da öldürürler. Ta yıllar önce Otağımızda da yayımlanan bir yazının başlığında
SORUN BÖLÜCÜLÜK VEYA TERÖR DEĞİL; SORUN KÜRDÜN TA KENDİSİDİR denilmekteydi. (
Bu yazıyı okumak isteyen yazı üzerine tıklayarak ilgili köprüye ulaşabilir.) Yeniden okumakta büyük yarar vardır.
Bu gerçek yıllar yılı din kardeşliği örtüsü altında gizlenmeye, örtbas edilmeye çalışıldı. Her ne kadar, önceki yıllara nazaran, kürdün soysuzluğunu daha çok insan fark etmiş olsa da bu gerçek toplumsal bir bilinç olarak önleme dönüşmediği müddetçe, Türk Milleti kürtlerden gelecek taciz, saldırı ve tehditlere maruz kalmaya devam edecektir.
Bu olayda yaşanan kaçırma olayı sıradan bir tecavüze teşebbüs vakası değil doğrudan doğruya kürt soysuzluğunun Türk Milletinin onuruna ve namusuna kast etmesidir. Bunu böyle anlamlandırmadığımız ve bu anlam doğrultusunda önlem almadığımız sürece bu ve buna benzer saldırılara daha uzun yıllar maruz kalacağımız bir gerçektir.Kahpe ve kalleş kürt saldırganlığına maruz kalan öğretmenimize acil şifalar dilerim.
Tanrı Yüce Türk'ünü Korusun!