Doğu Türkistan’daki Çin vahşeti yüzyılımızın en büyük soykırımlarından biridir. Mao döneminde Doğu Türkistan’da bilinçli ve suni olarak yaratılan açlıklar, kültür devrimi sırasında yapılan insanlık dışı katliamlar Çin kızıl komünizminin şiddetinin boyutlarını gösterir.
Türkiyedeki Çin yanlısı çevreler Doğu Türkistan’daki bu vahşetlerin üzerini örtmek için yarış halindedirler,onlara göre Çin işgalindeki Doğu Türkistan’daki ayaklanmaların ardında batılı emperyalist ülkeler vardır.Amaçları bu bölgeyi karıştırmaktır.Yoksa Çin sömürgesi Uyguristan’da,bölgenin kadim halkı Türkler mutludur. Çin bölgeye din, vicdan özgürlüğü getirdiği yalanını savunurlar.
Maoizm, vahşetinin asil hedefi olan Çin tarafından işgal edilen topraklarda yaşayan kadim halklar kızıl vahşetin hedefi oldular. Bunlardan biri, Çin’in batısındaki “Uygur Özerk Bölgesinde”, bir diğer ifadeyle Doğu Türkistan’da yaşayan Uygur Türkleri’ydi. Hem Müslüman oldukları hem de etnik bir azınlık oluşturdukları için Pekin rejiminin hedefi haline gelen Uygur Türkleri, Mao’nun iktidara geldiği 1949 yılından itibaren sistemli bir soykırımla karşılaştılar.
Uygur Türkleri’nin dini vecibelerini yerine getirmelerine izin verilmedi, ibadet yerleri ve okulları kapatıldı, bölgenin birçok yerinde din adamları tutuklandı, büyük bir kısmı ise öldürüldü. Çin, Uygur Özerk Bölgesinde hiçbir önlem almadan nükleer denemeler yaptı. 1964 yılından bu yana 46 nükleer deneme gerçekleştirildi. Bu nükleer denemelerin sonucunda Uygur Türkleri arasında kanser oranı olağanüstü derecede arttı, pek çok çocuk sakat veya ölü olarak doğdu.
1949-1952 yılları arasında 2.800.000, 1952-1957 yılları arasında 3.509.000, 1958-1960 yılları arasında 6.700.000, 1961-1965 yılları arasında 13.300.000 Müslüman Uygur Türkü Çinliler tarafından çeşitli yöntemlerle öldürüldü. Müslüman Uygurların 1 taneden fazla çocuk sahibi olmalarının yasaklandığı Doğu Türkistan’da, bu yasağa uymayanların çocukları anne rahminde kürtajla katledildi.
Mao döneminde başlayan bu uygulamalar halen devam etmektedir. Zorunlu göç, zorunlu nüfus planlaması ve katliamlar neticesinde Uygurlu Türkler, Doğu Türkistan topraklarında azınlık konumuna düşürülmüşlerdir. 1953 yılından bu yana sürdürülen asimilasyon politikası sonucunda Uygur Özerk Bölgesi’nde yüzde 75 olan Müslüman nüfus oranı günümüzde yüzde 35’lere kadar düşmüştür. Bugün 25 milyonu aşkın Doğu Türkistanlı Müslüman, Çin baskısı altındadır. Binlerce Müslüman siyasi tutuklunun bulunduğu bölgede gözaltına alınan insanlardan bir daha haber alınamamaktadır.
Komünist Çin rejiminin vahşet elinin uzandığı bir diğer ülke ise Tibet’tir. Tibet, Çin’deki komünist devrimin hemen ertesi yılı, yani 1950’de Çin ordusu tarafından işgal edilmiştir. Çin, burayı kendisine bağlı özerk bir bölge haline getirmiş, Tibetliler de bunu kabul etmişlerdir. Ancak Çin’in Tibet halkı üzerindeki baskısı giderek artmıştır. Çin yönetimi, Tibet köylülerini mahsullerini çok düşük fiyata satmak zorunda bırakmış, ülkedeki bütün önemli kurumlara Çinli yerleşimcileri atamış, ülkeye Han çinlisi göçmenler yerleştirilerek demografik yapı değiştirilerek Tibetliler asimile edilerek Çinlileştirmek istenmektedir.en ufak bir direniş ifadesini çok kanlı ve zalim yöntemlerle bastırmıştır.
Çin işgali altındakı Doğu Türkistan ve Tibette Maocu Komünizmin vahşetleri ortadayken Türkiyedeki TÜRK ve MÜSLÜMAN düşmanı bazı kesimler (özellikle sol medya) Çin devletine dünya görüşleri gereği toz konduramadıkları için olsa gerek hemen savunmaya geçip Çin yalanlarının ülkemizde pazarlamasını yapıyorlar
Bu edepsiz Çin ajanlarının söyledikleri yalana bakın. Çinde yaşayan Uygurlar istedikleri gibi ibadetlerini yapabiliyor , her hangi bir sıkıntı yok dedikleri yerlerin DOĞU TÜRKİSTANDAN km. lerce uzakta başka yerler olduğunu bilmiyorlar.Örnek olarak gösterdikleri yer Banu Avar’ın sosyal medyada paylaştığı Mescid El Ebu Vakkas Cami var. Tabelada Çince yazının üzerinde Arapça Mescid El Ebu Vakkas yazmaktadır. Bu cami Çin’in Guangzhou kentindedir. Bu kent Doğu Türkistan’a tam 4265 km uzaklıkta bu caminin Uygurlar ile alakası bile yok !
Bu haberi paylaşan sadece Banu avar değil tabiki , bu olaylarda Çin devletini aklamak isteyen herkes bu tip haberlere sığınmaktadır.
Doğru olan bir gerçek var ; Ülkenin başka bölgelerinde yaşayan Çin asılı Hui Müslümanları rahat olabilirler ve istedikleri gibi yaşayabilirler ancak unutulmaması gereken de başka bir şey var . Zaten Çinli oldukları için onlara bir baskı yok.
Bahsettiğimiz bölge işgal edildiğinden beri Çin devleti tarafından Doğu Türkistan’da yaşayan Uygurlara karşı yapılan işkence , sürgün ve katliam bir yana sırf o bölgeyi terk edip gitsinler diye oraya yerleştirdikleri Han Çinlilerinin saldırılarına ve katliamlarına da göz yummaktadırlar.
Bu bölgenin insanların yaşadıkları bölgede yıllarca nükleer denemelere , katliamlara , işkenceler maruz kalıp , zengin yer altı kaynaklarını ele geçirmek isteyen Çin devletine karşı , bağımsızlık mücadelesi vermesinden daha doğal ne olabilir ki. Bu mücadele süresince 30 milyondan fazla Uygur Türkünün öldürüldüğü gerçeğini inkar etmekte acziyet,bilgisizlik ve ahlaksızlık olur her halde.
Doğu Türkistan olayına Çin penceresinden bakan ruh ve bedenleriyle Çin Doğu Türkistan işgal politikasına hizmet edenler Şunu hiç düşündünüz mü? Çinin amacı ordaki kardeşlerimizin kimliklerini değiştirmeye zorlamak ve asimilasyona uğratmak olmasın sakın
Biz Türklerin tarihsel düşmanı Çinlilerin Doğu Türkistandaki zulümlerinin üzerini örterek Doğu Türkistan bağımsızlık ayaklanmasını dış destekli Çine karşı bir komplo olarak sunmaya çalışan Banu Avar ,Sol Haber siteleri , Doğu Perinçek ve bu tipte özellikle sol fraksiyona sahip veya sözde Ulusalcı özde Maocu kesimden orda yaşanan olayları ve bu olaylara şahit olan insanların anlatıklarını yalanlamaya çalışmalarının nedeni Türk halkının kafasını karıştırmaya çalışmaya yönelik Çin istihbarat faaliyetinin Türkiyedeki ayağıdır.
Biz mazlum kim olursa olsun onun yanında zalim kim olursa olsun ona karşıyız söylemine sarılıp Batılı emperyalistlerden şikayet ederek Doğu Türkistan’daki zulmün uygulayıcısı Çin emperyalizminin yanında olanların emperyalizme bakışı ideolojik ve etik değildir.
Dünya Uygur kongresi başkanı Rabiya Kadir hanıma Çin tehdidinden dolayı hiçbir ülke kabul etmediğinden Amerika`da kalıyor.diye suçlamada bulunanlara Rabiya hanımın kocası Sıdık Haci Rozi de Amerikan radyosunda çalışmıyor. Ama Doğu Perinçek’in kızı Kiraz Perinçek Çinin resmi Devlet radyosu Çin Uluslararası Radyosu’nun (CRI) Türkçe servisinde çalışarak kime hizmet ediyor? Türkiye izin verirse Rabiya Kadir, aynı gün Türkiye`ye yerleşeceğini görsel ve yazılı medyaya verdiği demeçlerde açıkladı.
Türkiyedeki sol kesimler aklarını başına toplasın,komünizmin kanlı yüzünü görmek için Doğu Türkistana baksın Mao’nun işkence ederek öldürdüğü on milyonlarca insan korkunç vahşetlerini, cinayetlerini, suni olarak yaratılan kıtlıklar ve kitlesel ölümler, Maoculuğun kanlı tarihidir.
http://www.uyghurnet.org/34698-2/