İç işleri göç idare başkanlığından yapılan açıklamaya göre Suriye’den gelen Türkiye’deki
kayıtlı mülteci sayısı 1 milyon 905 bin 984 ‘tür. Kayıtlı olmayanlara dair resmi tahmin ise 2 milyon kişiden çok fazladır. Türkiyede bulunan 25 mülteci kampında ise, 260.000 kişi kalmaktadır (NHCR / AFAD rakamları). Kalanları ise büyükşehirlere, güneydoğu şehirleri ve kıyı bölgelerine yayılmış durumdadır.
İnsanlık dramlarını seyrettiğimiz Suriyelilerin hoşnutsuzluğu, batı ülkelerine gitme maceraları ise hepinizin malumudur. Ya Edirne hududunda yol kesmekteler ya da Yunanistan’a geçme umuduyla başladıkları yolculuklarında Ege’nin derin sularına boğulmakta, boğulmazsa da Avrupa’da uzun, zorlu bir yolculuğa çıkmaktalar.
Bizi ilgilendiren kısım aslında Türkiye’de bulunan mülteciler. BBC’de verilen bir haber’de;
“Financial Times'a konuşan Global Source Partners ekonomisti Atilla Yeşilada, "Bu insanlara ya gıda ve sığınacak yer verirsiniz ya da öfkeleri, onları kökenciler ve suçlular tarafından kendi saflarına çekilmelerine daha meyilli hale getirir" yorumunu yapıyor.”
Ayrıca da Kamp dışındaki mültecilerin ellerindeki paralarla garajları, inşaat halinde kalmış binaları kiraladıklarını yazan gazete, Türkiye'de yasal çalışma izinleri olmayan mülteciler arasında çocuk işçilerin ve seks işçiliğinin de arttığını yazıyor (BBC, 2014).
Bakın belki ülke içindeki basında yeterince dillendirilmiyor bu konu ama yabancı basın dahi, yaşanılanların Türkiye’ye refah getireceğini düşünmüyor. Ayrıca olayın bir de ekonomik boyutu var. Örneğin sadece Gaziantep için Gaziantep Valisi yardımcısının yaptığı bir açıklamada Gaziantep’te bulunan yaklaşık 200 bin sığınmacının 20 bininin kaçak çalıştığı, bugüne kadar 47 milyon lira sağlık gideri karşılanan Suriyelilerin aylık tedavi ve ilaç giderinin aylık maliyeti ise 4 milyon lira olduğu belirtiliyor (DHA,2014). Bağımsız Sağlık-Sen’in yaptığı hesaplamaya göre de, Suriye’de çıkan iç savaştan kaçarak Türkiye’ye sığınan yaklaşık 1 milyon 150 bin Suriyelinin Türkiye bütçesine olan maliyeti 7 milyar lirayı geçmiş durumda. Bu rakam 2014 bütçesinde kendisine ödenek ayrılan 8 bakanlığın ise toplam payını şimdiden aşmış durumdadır (Bağımsız Sağlık- Sen, 2014).
Büyük çoğunluğu Türkiye’ye kaçak giriş yapan mültecileri yasal durumu ise; 12.01.2012 tarih ve 95 sayılı genelge göre ikamet başvurusu yapan ve evraklarını sunan Suriyelilere geçici ikamet izni verilmektedir. Ayrıca Türkiye’ye giriş yapmalarıyla beraber, bir çoğunun Gaziantep’te veya Kahramanmaraş gibi sınıra yakın illerde kısa bir süre yaşadıktan sonra İstanbul’a, ya da diğer büyük şehirlere geldikleri Mazlum-der raporuyla ifade edilmiştir, yine aynı rapora göre ise bazı mültecilerin se Türkiye’ye giriş yaptıktan sonra doğrudan İstanbul’a geldiğini belirtmiştir (Mazlum-der,2013).
Türkiye’ye gelen mültecilerin büyük çoğunluğuna bakarsak, Arap, Kürt/Kürt ezidi, Türkmen ve Dom(Çingene) kökenlidir. Bu durumda Türkmenler için fazla olmasa da diğer gruplar için “dil” ve anlaşma sorununu meydana getirmektedir. Örneğin Yine Mazlum-der raporunda; İstanbul’da yaşayan Suriyeli mültecilerin yaklaşık % 80’i ikamet iznine sahip olduğu ve dil sorunu yaşadıklarından dolayı çalışmalarının zor olduğundan bahsedilmiştir (Mazlum-der,2013).
Büyük Şehirlerde görmeye alışık olduğumuz göçmenler, ülkemizde kalıcı gibi görünmektedir. Şimdilik sığınmacılar hakkında 2015 Orsam (Ortadoğu Stratejik Araştırmalar Merkezi ) raporuna göre şöyledir;
Türkiye’deki Suriyeli sığınmacılar ile ilgili temel veriler:
• Kasım 2014 itibarıyla Türkiye’de resmi rakamlara göre 1.6, resmi olmayan rakamlara göre 2 milyon civarında Suriyeli göçmen yaşamaktadır. Bu sayılar Türkiye’nin resmi rakamlara göre nüfusunun %2.1’i, resmi olmayan rakamlara göre de %2.5’i oranında Suriyeli ağırladığı anlamına gelmektedir.
• Suriye sınırı ve civarındaki illerde yaşayan yaklaşık 10 milyon nüfusa 1.2 milyon civarında yeni nüfus eklenmiştir.
• Ekim 2011’de İçişleri Bakanlığı’nın aldığı karar ile Türkiye’de kayıt olan Suriyeli sığınmacılara “geçici koruma statüsü” verilmektedir. Geçici koruma rejimi ile Suriyelilere sınırsız kalış, zorla geri gönderilmemeye karşı koruma ve acil ihtiyaçlara yanıt veren kabul düzenlemelere erişimi içerecek şekilde koruma ve yardım sağlanmaktadır.
• Suriyelilerin %85’i kamp dışında yaşamaktadır.
• Kamplardan hastanelere 500.000’in üzerinde hasta sevk edilmiştir. • Türkiye’de ameliyat edilen hasta sayısı 200.000’i aşmıştır.
• Sağlık Bakanlığı verilerine göre, 35.000 Suriyeli doğumu gerçekleşmiştir.
• Türkiye Nisan 2011-Kasım 2014 döneminde göçmenler için 4.5 milyar dolar harcama yapmıştır.
• Resmi verilere göre Birleşmiş Milletler ve Avrupa ülkelerinden gelen yardım miktarı 246 milyon dolar civarındadır. Suriyeli sığınmacıların Türkiye’ye toplumsal etkileri: • Dil, kültür ve yaşam tarzı farklıkları toplumsal uyumu güçleştirmektedir.
• Yerel halk arasında çok eşlilik yaygınlaşmakta, buna bağlı olarak boşanma oranları artmaktadır. • Çocuk işçiler yaygınlaşmaktadır.
• Etnik ve mezhepsel kutuplaşmayı tetikleyebilecek zemin oluşmaktadır.
• Çarpık yapılaşma artmaktadır.
• Bazı sınır illerinde demografik yapının değişmesinin yarattığı kaygı söz konusudur.
• Demografik yapıda (doğurganlık oranı, nüfus artış oranı) değişim ortaya çıkmaktadır.
• Suriyelilerin yaşam koşullarının zorluğu ve eğitim imkânından faydalanmıyor olması uzun vadede suç oranlarındaki artış da dâhil bazı sosyal sorunlara uygun zemin hazırlamaktadır. Buna rağmen Aralık 2014 itibarıyla kayda değer bir asayiş sorunun yaşanmaması önemlidir. • Yerel halk ve Suriyeliler arasında yaşanan bazı sıkıntılara rağmen toplumsal barışı bozmamak adına her iki toplumda bir fren mekanizması gelişmiştir. Şimdiye kadar ciddi sosyal sorunların yaşanmamış olması sosyal yapının sorunlarla baş edebilme kapasitesini göstermektedir.
• Sancılı da olsa Suriyelilerin Türk toplumuna entegrasyon süreci başlamıştır. 35.000’in üzerinde Suriyeli Türkiye’de doğmuştur. Suriyelilerle evlilik konusu bir taraftan tepkiye neden olurken diğer taraftan iki toplumun kaynaşmasına vesile olmaktadır. Çok sayıda yatırımcı ve küçük işletmeci sermayelerini, işlerini Türkiye’ye taşımıştır. Suriyelilerin önemli bir bölümünü çocuk ve genç yaştakiler oluşturmaktadır. Bu kesim Türkiye’de büyümektedir. Bunların çoğunluğu eğitim alamasa da yaşam içinde Türkçeyi öğrenmeye başlamıştır. Suriyeli sığınmacıların Türkiye’ye ekonomik etkileri:
• Suriyelilerin ekonomik alandaki etkilerine genel olarak bakıldığında risk ve fırsatların iç içe geçtiği bir tablo söz konusudur.
• Kiralarda artış gözlenmektedir ve kiralık ev bulmak giderek zorlaşmaktadır.
• Sınır illerinde enflasyon artışı ortaya çıkmıştır.
• Özellikle küçük işletmelerde kaçak işçi çalıştırma yaygınlaşmaktadır.
• Kaçak Suriyeli çalıştıran ve çalıştırmayan firmalar arasında haksız rekabet ortaya çıkmaktadır.
• Yerel halk iş fırsatlarının ellerinden alındığına inanmaktadır. Ancak iş dünyası açısından bakıldığında bu iddianın karşılığının olmadığı görülmektedir. Normal şartlarda işini kaybedecek kişiler de Suriyeliler nedeni ile işsiz kaldığını düşünmektedir. Ayrıca sığınmacılar genelde yerel halkın çalışmayı tercih etmediği alanlarda istihdam edilmektedir. Böylece vasıfsız işgücü gerektiren iş kollarında işgücü açığı kapanmaktadır.
• Suriyelilerin sınır illerinde işgücü açığını kapatması bölgedeki yatırım ortamına olumlu katkı sunmaktadır.
• Ücret düzeyinde önemli düşme gözlenmektedir.
• Suriye’deki ve Türkiye’deki Suriyelilere sağlanan insani yardım malzemelerinin ve hizmetlerin yerel firmalardan temin edilmesi, özellikle gıda ve tekstil firmaları için bir fırsat oluşturmaktadır.
• Başta Halep’ten olmak üzere, tüccar ve yatırımcı Suriyeliler de Türkiye’ye gelmektedir. Deniz ve limanın varlığı bu Suriyeliler için Mersin’i bir cazibe merkezi kılmaktadır. Bu konuda öne çıkan bir diğer il Gaziantep’tir.
• Gaziantep Ticaret Odası’na kayıtlı Suriyeli firma sayısı iç savaş öncesinde 60 civarında iken 2014 Ekim itibarıyla 209’a yükselmiştir.
• Suriyeli sermayenin Türkiye’ye kanalize olması ile ilgili büyük fırsatların kaçtığı ileri sürülmektedir.
• Ortadoğu ülkeleri ile ticaret ve yatırım ilişkisi olan ve o pazarları iyi bilen Suriyeli tüccar ve yatırımcılar bu ülkeler ile olan ticaret ve yatırım ilişkisine katkı sunmaktadır.
• Suriyeliler küçük işletmeler (fırın, ayakkabı üretimi, vb.) yoluyla üretim ve ticarete katkı sağlamaktadır. Ancak bu işletmelerin tamamına yakınının kaçak olması dolayısıyla vergi vb. yasal yükümlülükleri yerine getirmemeleri haksız rekabete neden olmaktadırlar (ORSAM, 2015)
Mülteci durumunun Türkiye’de uzun vadede ne gibi değişiklikler yaratacağını hep beraber göreceğiz..
Kaynaklar
http://www.hurriyet.com.tr/dunya/29802892.asphttp://avrupa.info.tr/tr/eu-and-refugee-crisis.html?print=1http://www.bagimsizsaglik-sen.org.tr/faaliyetler/haberler/item/281-suriyeli-multecilerin-turkiye-ye-maliyeti-8-bakanligin-butcesini-gecti.htmlhttp://www.tesev.org.tr/assets/publications/file/09012015104258.pdf