Gönderen Konu: Göktürk Sikkelerinde Ay Yıldız  (Okunma sayısı 3872 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı EFE

  • Türkçü-Turancı
  • ****
  • İleti: 206
Göktürk Sikkelerinde Ay Yıldız
« : 18 Eylül 2006 »
Göktürk Sikkelerinde Ay Yıldız




Orta Asya’da yapılan kazılarda Göktürkler’e ait sikkeler bulundu. Sikkelerdeki ay-yıldız motofi, Türkler’in ay yıldızı İslamiyetten önce de kullandığının en somut kanıtı olarak gösteriliyor.

Arkeologlar tarafından Kırgızistan, Özbekistan ve Tacikistan’da yapılan kazılarda ortaya çıkarılan toplam 104 sikke, ilk olarak geçen yıl Kırgızistan’da yapılan uluslararası bir konferansta kamuoyuna duyuruldu.

Altıncı ve yedinci yüzyılda basıldığı tahmin edilen ay yıldız motifli sikkelerin, Türk tarihindeki en eski paralar olduğu bildirildi.

Sikkelerdeki ay yıldız motifleri ise, Türkler’in ay yıldızı İslamiyetten önce de kullandığının somut kanıtı olarak gösteriliyor.

9 Eylül Üniversitesi Öğretim Görevlisi Yardımcı Doçent Doktor Yavuz Daloğlu şunları söyledi:
“Bunlar Türk tarihi açısından ilk paralar ve bu paraların bizim tarihimiz açısından çok önemli bir özelliği olduğu gibi bizim uygarlık tarihimiz açısından çok önemli özellikleri var. Nedeni de Türkler’in gelişmiş bir uygarlıkları olduğunu, Türkler’in devletlerinin her türlü gereklerini yerine getiren unsurları içerdiğini görüyoruz.


Orkun Anıtlarından Sonra En Önemli Keşif


Eski Türk devletlerinde kağanlığın (sonrakilerde hükümdârlığın) sembolü “tuğ” (bayrak, sancak ve davul) ve “sikke”dir. Sikke ekonomik, tuğ da siyasi bağımsızlığın göstergesi olan bayrağı ve bağımsızlık marşını (millî marşı) temsil etmektedir. Gök-Türkler tuğ’u ve sikke’siyle, bir başka söyleyişle, bayrağı, marşı ve parası ile bağımsız, başı dik bir devlet kurmuş ve büyük bir uygarlık oluşturmuştur.
Kırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesi’nce 4-6 Ekim 2004 tarihlerinde Bişkek’te düzenlenen II. Uluslararası Türk Uygarlığı Kongresi’ne Türkiye adına gittim ve kongrede bir bildiri sundum.
Bişkek’te geçirdiğim günler oldukça yoğun geçti. Bir yandan akademisyen olarak II. Türk Uygarlığı Kongresi’ni ve kongre programındaki bütün etkinlikleri hiç sektirmeden izledim, “Atatürk ve Türk Uygarlığı” başlıklı bir bildiri sundum ve oturum aralarında çok değerli meslektaşlarla tanışma ve sohbet olanağı buldum. Diğer yandan da Kırgızistan ve Bişkek’teki tarihi yerleri (Balasagun, Issık Göl, Alato dağları), müzeleri (başta Devlet Tarih Müzesi ile Devlet Resim Galerisi) gezdim ve çok sayıda fotoğraf çektim. Ayrıca Kırgız Filarmoni Orkestrası’nın bir dinletisiyle, Kırgız Devlet Opera ve Balesi’nin sahnelediği bir ulusal Kırgız operasını (Ay Çürek=Ay Yüzlü) seyrettim.
II. Uluslararası Türk Uygarlığı Kongresi’ne Kırgızistan dışından katılan bütün Türkologlar, hepimiz Issık Göl Oteli’nde kaldık ve meslektaşlarımızla her gece koyu sohbetler yapıp Türk tarihini, uygarlığını irdeledik, tartıştık.


GÖK-TÜRK SİKKELERİ İLE TANIŞMA


Türk Uygarlığı Kongresi’nin ikinci akşamıydı. Otelde Özbek tarihçi Dr. Gaybullah Babayar ile sohbet ediyordum. Bu sırada Dr. Babayar çantasından bazı notlar ve fotoğraflar çıkarıp göstermeye başladı. O anda gözbebeklerimin büyüdüğünü hissettim. Fotoğraflarda Büyük Türk İmparatorluğu kurmuş Gök-Türklerin, Gök-Türk kağanlarının darp ettirdiği sikkeler vardı karşımda. Bizans, Selçuklu, Osmanlı sikkelerini biliyordum, ama Gök-Türk kağanlarının sikke darb ettirdiklerini o ana dek hiç duymamış ve hiçbir yerde de okumamıştım. Fotoğrafları tek tek ve hayranlıkla incelediğimde, sikkelerden birinin üstünde ortada kağan kabartması ve kenarlarda üç tane ay-yıldızı görünce o anda ne kerte önemli bir olayla karşılaştığımı, bunun ne kerte önemli toplumsal, tarihsel, iktisadi ve siyasi bir olay olduğunu düşündüm. Bu konuyu mutlaka Türkiye’ye taşımalıydım. Çünkü bu, tarihi altüst edecek önemde bir buluştu. Dr. Babayar’a o anda bütün bu fotoğraflardan bir kopya istediğimi ve konuyla ilgili bir yazı hazırlamasını rica ettim. Sağ olsun! Bu cin gibi genç, kanı kaynayan Özbek Türkü değerli tarihçi de seve seve bu ricâmı yerine getirdi ve Gök-Türk sikkeleriyle ilgili yazısını bana ulaştırdı.

GÖK-TÜRK SİKKELERİ


Sadece Gök-Türk tarihi için değil, tüm kadim Türk tarihi için başlıca kaynak oluşturabilecek malzemeler arasında, söz konusu ülkelerde bulunan sikkeler de yer almaktadır. Gök-Türk dönemi kültürel-ekonomik yaşamı hakkında ipucu olabilecek sikkeler son yıllarda gerçekleştirilen kazılar sonucunda bulunmuş ve onların Sogd, Baktri, Pehlevi yazılarında Kağan, Hatun, Yabgu, Tegin, Tudun, Tarhan, Elteber gibi Gök-Türklere özgü unvanlarla darb olunduğu görülmüştür. Gerçi bu sikkeler üzerine O. Smirnova, E. Rtveladze ve L. Baratova’nın çalışmaları vardır, ancak toplu olarak bir çalışma şimdiye dek yapılmamış ve de bu sikkelerin Gök-Türk tarihi, genelde de Türk tarihi için değeri tam olarak ortaya konmamıştır. Bütün bu gelişmeleri şu başlık altında Türk kamuoyuna ilk kez açıklıyorum.


Türk Ulusu’na büyük açıklama:

“Gök-Türk sikkelerinin bulunuşunun kuşkusuz ki, günümüz açısından çok önemli tarihsel ve siyasal sonuçları vardır. Bunlardan en önemlisi bu sikkelerin toplumumuza dayatılan ‘Türkler barbardı, Türklerin uygarlığı yoktu, Türkler yağmacıydı, Türkler kaç-göçlü bir toplumdu, vb.’ gibi Avrupa merkezli tarih ve kültür anlayışı ile bunun siyasal sonuçlarını bir kez daha yerle bir etmesidir.
Avrupa merkezli tarih dayatmasını alt-üst eden, Türk ve dünya tarihinin yeniden yazılmasını gerektirecek bu çok önemli buluşu Türk Ulusu’na açıklamaktan kıvanç duyuyorum!”
Kuşkusuz ki bilim insanlarımız, Avrupa merkezli bu iddiaları çürüten pek çok bilimsel çalışma ve kanıt ortaya koymuştur. Şimdi ben de bunlara çok önemli bir katkı koyarak, Gök-Türk sikkelerini gündeme taşıyarak, Türklerin büyük uygarlık birikimini ve bunun günümüze ulaşan kanıtlarını bir kez daha Türk kamuoyuna ve dünyaya sunuyorum.

Gök-Türk sikkelerinin bulunuşu, Orhun Yazıtları’nın bulunuşu kadar önemlidir.
Türkler (Gök-Türkler ve diğer Türk kavimleri ve devletleri) tarihin derinliklerinde, dünya uygarlığına büyük katkı sunmuştur. Askeri örgütlenme, büyük ordular meydana getirme, Avrasya’nın büyük coğrafyasında bağımsız, başı dik devletler kurma, paranın geçerli olduğu ekonomik ve toplumsal bir ticaret yaşamı, şehirleşme ve yerleşik yaşam biçimi, hiçbir dönemde köleci toplumsal yapının egemen olmaması, güzel sanatları yaratma ve yaşatma ve daha pek çok unsur Türklüğün unutulmuş büyük medeni vasfı ve büyük medeni kabiliyetini göstermektedir.

Eski Türk devletlerinde kağanlığın (sonrakilerde hükümdârlığın) sembolü “tuğ” (bayrak, sancak ve davul) ve “sikke”dir. Sikke ekonomik, tuğ da siyasi bağımsızlığın göstergesi olan bayrağı ve bağımsızlık marşını (milli marşını) temsil etmektedir. Gök-Türkler tuğ’u ve sikke’siyle, yani bayrağı, marşı ve parası ile bağımsız, başı dik bir devlet kurmuş ve büyük bir uygarlık oluşturmuştur.

GÖK-TÜRK KAYNAKLARI

Uzun yıllardır Gök-Türk tarihini araştırmada temel kaynaklar olarak kullanılmakta olan Çin yıllıkları, Orhun Yazıtları, Bizans ve diğer dillerdeki kaynakların yanısıra, kazılar sonucu elde edilen Sogd ve Baktri dilinde yazılmış VI-VIII.yüzyıllara ilişkin belgelerin de değerlendirilmesi gereklidir. Sogdça belgeler arasında en başta “Mug dağı Sogd belgeleri” gelmektedir. “Mug dağı Sogd arşivi” olarak da yürütülen söz konusu belgeler 1932 yılında Tacikistan’ın Pencikent ilçesinde (Semerkant şehrinin 90 km doğusu) yer alan Mug dağı dolaylarında eski kale harabelerinde bulunmuştur. Araştırmacılar burada bir yıl kadar sürdürülen kazılar sırasında, yaklaşık 80 kadar belgeye rastlamıştır. Belgelerin 70’i Sogdça, dördü Çince, biri Arapça ve bir adedi de Türkçe (Runik) olduğu belirtilmiştir. Sogdça olanlar A. Freyman, V. A. Livşits, O. İ. Smirnova, M. N. Bogolyubov gibi Sogd dili uzmanları tarafından çözülmüş ve belgelerin Sogd bölgesinde birer hükümdarlık olan Penç (Pencikent) prensi Divaştiç (709-722) sarayı arşivi olduğu anlaşılmıştır. Bu belgelerden birinde kendisini Hun (Doğu Gök-Türk) kağanının bir naibi olarak gösteren Divaştiç aslında 709 yılında, kendisinden önce 693-*708 yılları arasında Penç vilâyetinin prensi olan Türk asıllı Çakin Çor Bilge yerine yönetime gelmiştir. Adı geçen arşiv belgeleri arasında Çakin Çor Bilge zamanında yazılmış belgelere de rastlanmaktadır. Bununla beraber, belgelerde Gök-Türk Kağanlığı tarihi için önemli bilgiler verebilecek kayıtlar da bulunmaktadır. Belgelerde Türkçe Kağan, Tudun, Elteber, Tutuk, Tarhan unvanları geçmektedir. Ancak bu belgeler hâlâ Türkçeye çevrilmemiştir. Baktri dilinde yazılmış belgeler ise son yıllarda bulunmuş ve N. Simms-Williams tarafından çözülerek İngilizce’ye çevrilmiş ve yayımlanmıştır (New-York, 2000). Çoğunluğu hukuksal belgeler olan Baktrice belgelerden de Gök-Türk tarihinin bilinmeyen yönleri aydınlanacaktır kuşkusuz. Bu belgelerde de görülen Kağan, Tegin, Tarhan, Tudun, Elteber unvanları ve Türkçe isimler, Kağanlık döneminde Afganistan, Horasan ve Kuzey Hindistan’da kurulan Gök-Türk asıllı sülâlelerin tarihi aydınlanacaktır. Zaten, adı geçen belgelerde vurgulandığına göre, bu belgelerin pek çoğu Türk asıllı vâlilerin himâyesinde düzenlenmiştir. Bu belgeler de vakit geçirilmeksizin Türkçeye çevrilmeli ve Türk tarihinin bazı karanlık noktaları da aydınlatılmalıdır.
Demek ki bugün, Gök-Türk tarihinin çalışılacak temel sorunları arasında Kağanlık-Sasanlı, Kağanlık-Bizans, Kağanlık-Çin ilişkileri, Kağanlığın Kuzey Hindistan, Afganistan, Horasan, Ceyhun ve Seyhun (Amuderya ve Siriderya) aralığı ve buraya bitişik bölgeler, Doğu Türkistan, İdil-Ural havzaları, Kafkasya, Kuzey Karadeniz kıyıları ve Uzak Doğu ülkelerindeki etkinlikleri, buraların pek çoğunda kurulan Gök-Türk asıllı sülâleler tarihi yer almaktadır.

Türklere ait ilk parayı Göktürkler bastırmış. Kazılarda ortaya çıkan ay-yıldızlı Göktürk paralarının bulunuşu ‘Orhun yazıtları kadar değerli’ diye yorumlandı

Kırgızistan, Özbekistan ve Tacikistan’da yapılan arkeolojik kazılarda ilk büyük Türk uygarlığı olan Göktürklere ait paralar bulunduğu ortaya çıktı. Paralar, ‘Türk uygarlığında önemli keşif’ olarak değerlendirildi.
Kırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesi’nin 4-6 Ekim 2004′te Bişkek’te düzenlediği İkinci Uluslararası Türk Uygarlığı Kongresi’ne katılan Dokuz Eylül Üniversitesi öğretim üyesi Dr. Yavuz Daloğlu, burada tanıştığı Özbek tarihçi Gaybullah Dr. Babayar’ın eski Türk devletleri paraları üzerinde yaptığı çalışmayı inceledi. Daloğlu, bu paralar arasında daha önce hiç duymadığı, görmediği Göktürk paralarıyla karşılaştı. Dr. Daloğlu, Dr. Babayar’la yaptığı çalışma sonunda, Göktürk paralarının bulunuşunu ‘Türk uygarlığında önemli bir keşif’ olarak açıkladı.
Sikkelerden birinde ortada kağan kabartması ve kenarlarda üç tane ay-yıldız olduğunu söyleyen Daloğlu, bu sikkenin Türk uygarlığı açısından çok büyük önemi olduğunu belirtti. Daloğlu, şöyle dedi:
“Göktürklerden sonra 8′inci yüzyılda Türgişlere ait paralar bulunmuştu. Ancak Göktürklere ait paralar onlardan 150-200 sene daha önceye, 576-600 yıllarına ait. En önemlisi, bu sikkelerin Türk toplumuna dayatılan ‘Türkler barbardı, Türklerin uygarlığı yoktu, göçerlerdi’ gibi Avrupa merkezli anlayışı çürütmesi. Göktürk sikkelerinin bulunuşu, Orhun Yazıtları’nın bulunuşu kadar önemlidir. Ayrıca ay-yıldızın bize İslam’da Semavi anlayıştan miras kaldığını biliyorduk. Ancak, yeni bulunan Göktürk paralarında da ay-yıldızlı figürler var.”




“TÜRK'ler  Hiçbir milleti taklit etmeyecektir. TÜRK'ler ne Amerikanlaşacak ne batılılaşacak nede araplaşacaktır. O sadece özleşecektir.

Çevrimdışı bozkurt55

  • Türkçü-Turancı
  • **
  • İleti: 12
Ynt: Göktürk Sikkelerinde Ay Yıldız
« Yanıtla #1 : 01 Ekim 2006 »
tş.ler elinesağlık

Çevrimdışı gok_turk

  • Yasakli
  • Türkçü-Turancı
  • **
  • İleti: 31
  • turk irki sag olsun
Ynt: Göktürk Sikkelerinde Ay Yıldız
« Yanıtla #2 : 01 Ekim 2006 »
cok tesekkurler eline saglik
TURAN  ..........................