mevsim yine sonbahar sevdiğim
kasım o eski kasım tanıdık kasım
ağlamak nafile giden sevgiliye
gitti gider bir kere tutamazsın ki
başını taşlara vursan gani gönüllüm
hatta o başı kırsan bile sen
mevsim yine sonbahar sevdiğim
kasım o eski kasım tanıdık kasım
gelmeyecek giden sevdiğin artık
üstüne ne kadar ağlasan kar etmez
gözlerin gözlerine değince senin
içinden bir merhaba çekeceksin ona
üzüldüğün kahrolduğun seninle kalacak
bir daha sevmeyi asla deneme çünkü
mevsim yine sonbahar sevdiğim
kasım o eski kasım tandık kasım
sevgililer göreceksin kimi zaman
parklarda sarmaş dolaş olmuşlar
o soğukta mutluluk duyacaklar
hüsran kasımın tadını çıkaracaklar
içlerinde çoşku çığ gibi büyüyecek
sen düşüneceksin gani gönüllüm
ya benim neyim var ki diyeceksin
mevsim yine sonbahar sevdiğim
kasım o eski kasım tanıdık kasım
ayaklarının altında hüzün sonbaharı
ayaklarının altında kaybedilmiş anılar
gelmeyeceğini biliyorsun o sevgilinin
ağlasan çaresiztir şimdi gülsen çaresiz
o bir başkasına sevdiğim diyecektir ve
sana ceketini alıp gitmek kalacaktır tek
bu soğuk kasımda yanacaksın güzelim
mevsim yine bir sonbahar sevdiğim
kasım o eski kasım tanıdık kasımdır artık
ne şaraptan fayda var ne meyhaneden
ne de şunca sene ettiğin serserilikten
sen yine o eski zavallı çaresiz şairsin yar
sevmelerin ellerinde kalacak gani gönüllüm
bir fırtına anının yolunu kaybetmişleri gibisin
içtiğin şarap şarap değil yazdığın şiir şiir değil
ya da sana öyle gelecek çünkü senin için
mevsim yine o eski sonbahardır sevdiğim
kasım o eski aşina olunan kasımdır sevdiğim
ölüm can taşıyanlar içindir ve onlarındır zaten
ne zaman nerede ve nasıl öleceğini bilemezsin
ama senin ölümünü tahmin edebiliyorum şair
bir sokak köşesinde aç köpekler gibi kıvrılıp
diğer insanların ölmek istemeyeceği bir şekilde öleceksin
bir elinde sigaran bir elinde tesbihin olacaktır
koltuğunun altında ısınmak için taşıdığın kitapların
mevsim yine o eski sonbahar/sen yine o eski şairsin
kasım farketmez o eski tanıdık aşina olunan kasımdır
gani gönüllüm