ÇİN EN ÇOK TÜRKİYE?DEKİ DOĞU TÜRKİSTANLILARDAN RAHATSIZ
Ülkelerinin Çin işgaline uğraması Doğu Türkistanlılar için ne denli elem verici bir hadise ise de, 1950?li yıllardan itibaren Doğu Türkistan?ın kurtuluş davasına etkili bir şekilde hizmet edebilmek için Türkiye?ye ulaşabilme şansını elde eden Doğu Türkistanlılar kendilerini oldukça şanslı saymaktadırlar.
Dünyanın değişik ülkelerine göç eden Doğu Türkistanlılar hemen her ülkede mümkün olduğunca sivil örgütlenmeler ile birbirlerine kenetlenerek yaşamlarını sürdürüyorlar. Fakat Çin ise, daha ziyade Türkiye?de yaşayan Doğu Türkistanlıları kendileri için tehdit olarak görmektedirler. Çünkü; Türkiye?de yaşayan Doğu Türkistanlıların Türk oldukları bilinci içinde olduklarını, sosyokültürel bağlarla da Türkiye Türkleri ile iç içe kenetlendiklerini, duygu ve düşünce olarak ta bir bütün olduklarının idrakindeler.
İşgalci Çin devleti Türkiye?de yaşayan Doğu Türkistanlılardan endişe duymakta haklımıdır? Diye sorulacak olursa, evet haklı! Zira, Türkiye Doğu Türkistanlılarına kimlikleri sorulduğunda öncelikli olarak kendilerini Uygur Türk?ü, Kazak Türk?ü olarak tanımlarlar. Gerçeğin ta kendisi olan bu tanımlama ile Doğu Türkistanlılar aynı zamanda 250 milyonu aşkın dünya Türklüğü ile bir bütün olduğunu ve böylece de büyük bir güç kaynağını arkasına alarak hareket etmekte olduklarını ortaya koymaktadırlar.
Çinliler elli yılı aşkın bir süre boyunca Fikir babaları olan Rusya?dan örnek alarak Doğu Türkistan Türklerine Türk değil Uygur olduklarını ve yaşadıkları bölgenin de(Doğu Türkistan) Çin tanımı ile ?Uygur Özerk Bölgesi? olduğu yolunda dayatmalar yapmışlarsa da Doğu Türkistan Türklerine Türk oldukları gerçeğini unutturamamışlardır. Fakat, batı Türkistan Türklerine Türk olduklarını unutturma girişiminde Rusya oldukça başarılı olmuştur.
Özbekistan Cumhurbaşkanı İslam Kerimov'un "Türkiye'ye giden çocuklarımız Türk olarak geri dönüyorlar. Özbek olarak kalamıyorlar. Biz buna razı olabilmeyiz." (Öksüz, 1998:31) sözleri bu yöndeki Sovyet politikasının ne derecede başarılı olduğunu açıkça göstermektedir?
Başta İsa Yusuf ALPTEKİN ve Mehmet Emin BUĞRA Beyler olmak üzere Türkiye?de Doğu Türkistan davasını yürütenler, defalarca umdukları ilgi ve alakayı görmemelerine ve verilen sözlerin yerine getirilmediğine şahit olmalarına rağmen zaman, zaman görüştükleri Türkiye Cumhuriyeti yetkililerine Doğu Türkistan?ın içinde bulunduğu ahvali anlatmaktan geri durmamışlardır.
Türkiye Yetkililerinin Doğu Türkistan konusunda farkında olmadan yaptıkları en etkili icraat, 1990?ların başında eski Sovyetler Birliğinin dağılması sonrasında 5 Türk Cumhuriyetinin daha ortaya çıkmasının estirdiği rüzgârdan istifade ile devletin hemen her kesiminden kişilerin her fırsatta ?21. Asır Türk Asrı Olacak?, ?Adriyatik?ten Çin Seddine Türk Dünyası? sözlerini tekrar etmiş olmaları oldu?
Türkiye?deki bu söylemden en çabuk etkilenen ülke Komünist Çin devleti oldu. Çin hükümeti Türkiye?de söylenen ve kendi işgal idaresi altında olan Doğu Türkistan?ı da içine alan bu söylemlerden oldukça büyük rahatsızlık duymaya başladı. Çünkü bu sloganların altında yatan gerçek, Batı Türkistan Türk Cumhuriyetleri gibi Doğu Türkistan?ın da bağımsız bir Türk devleti olmaya aday bir ülke olduğunu çağrıştırıyordu.
Türkiye?de çok geç telaffuz edilmeye başlanan bu sözler aslında 1944 yıllarında feraset ve cesaret sahibi Türk Milliyetçileri tarafından söylenmiş, ama onlar çok ağır biçimlerde sürgün ve zindanlarda cezalandırılmışlardı?
ÇİN EN ÇOK TÜRKİYE?DEKİ
DOĞU TÜRKİSTANLILARDAN RAHATSIZ (2)
23.01.2006
İşgalci Çin devletinin insanlık dışı baskıları sebebiyle dış ülkelerde yaşama yolunu seçen Doğu Türkistanlıların hemen hepsini potansiyel birer terörist olarak ilan eden Çin?in asıl hedefinde olanlar ise, özellikle Türkiye?de yaşayan Doğu Türkistanlılar olmuştur. Türkiye dışında yaşayan Doğu Türkistanlıların yaşamlarına direkt olarak müdahalede bulunamayan Çin, 1996 yılında Türkiye ile başlattığı ikili münasebetlerinin silah alım anlaşmaları ile de pekiştirilmesinden sonra Türkiye?deki Doğu Türkistanlıları çeşitli şekillerde yakın markaja alarak her hareketlerini kontrol altına almaya çalışmışlardır.
Komünist Çin devleti,1950?li yılların başlarından itibaren Doğu Türkistan?da vuku bulan bağımsızlık hareketlerinin tamamından Türkiye?de bulunan İsa Yusuf ALPTEKİN? i sorumlu tutmuşlardır. Çünkü; Türk milletine mensup olan her ferdin Türk dünyasındaki bütün kardeşlerinin meseleleri ile yalnızca duygusal olmanın ötesinde de ilgili olduğuna ve dolayısıyla da İsa Yusuf ALPTEKİN ve onun sürdürmekte olduğu Doğu Türkistan?ın kurtuluş mücadelesine çok büyük desteklerin verilmekte olduğuna inanıyorlardı? O halde, ne şekilde olursa olsun öncelikle ?Türkiye?deki Bölücüler? olarak adlandırdıkları Türkiye Doğu Türkistanlılarını susturmak ve etkisiz hale getirmek gerekiyordu?
Sovyetler Birliğinin dağılmasının hemen ardından kendi işgali altında bulunan Doğu Türkistan?a da bağımsızlık rüzgârlarının sıçrayabileceği endişesi ile paniğe kapılan Çin, Türkiye?nin 1990?lı yıllara kadar yalnızca duygusal bir bağ ile sınırlı kalan Batı Türkistan Türk Cumhuriyetleri ve Türkiye ilişkilerinin kuvvet kazanmasından korkup Doğu Türkistan?a sınırı bulunan Kazakistan ve Kırgızistan?a adeta çıkartma yaparak sözde ?Sınır Güvenliği Anlaşmaları? ve ?Karşılıklı Ticaretin Güçlendirilmesi? anlaşmaları yaparak Doğu Türkistan İçin hassasiyet arz eden Kazakistan ve Kırgızistan sınırlarını büyük ölçüde kontrol altına aldı.
Çin?in bunu yapmaktaki asıl amacı, Kırgız ve Kazak hükümetlerinin direkt olarak Doğu Türkistan?ın bağımsızlık hareketlerine destek vermesinden ziyade, Batı Türkistan ile münasebetlerini güçlendirecek olan Türkiye?nin Kırgızistan ve Kazakistan?da yaşamakta olan ve sayıları bir milyonun üzerindeki Doğu Türkistan kökenlileri harekete geçirerek Doğu Türkistan?ın bağımsızlığı için kapı aralanmasını önlemekti.
Komünist Çin, dışarıdan gelebilecek bağımsızlık hareketlerinin önünü almak adına her zaman ?En iyi savunma taarruzdur? anlayışı ile hareket ederek dünyanın hangi ülkesinde Doğu Türkistanlı yaşıyorsa oraya ticari ve siyasi çıkartma yaparak Doğu Türkistanlıların hareketlerini sıkı gözlem altına almışlardır. Ama bu konuda en çok önem verdikleri ülke hep Türkiye olmuştur?
Şunun altını bir defa daha çizerek ifade etmeliyim ki; Zaman zaman umduğumuzu bulamamış olmanın ortaya çıkarttığı hayal kırıklıkları sebebiyle Türkiye hükümetlerine karşı serzenişlerimiz olmuştur ve bunda haklı olduğumuzu ispat edecek birçok misaller de vardır. Her ne kadar Türkiye?deki Doğu Türkistanlıların önlerini tıkayan ve hareket alanlarını daraltan ?Gizli Başbakanlık Genelgeleri? yayınlanmışsa da, Çin devlet başkanına durup dururken ?Devlet Liyakat Madalyası? takdim edilmişse de,Çin?i ziyaret eden Başbakan Yardımcısı bir zat tarafından Çinli yetkililere altın tabanca hediye edilmişse de, vs.,vs., vs? Her şeye rağmen Türkiye?de Türk Milleti ile iç içe yaşıyor olmamızın Çin?in uykularını kaçırıyor olmasından doğrusu çok büyük keyif alanlardanım? Türkiye?de yaşayan Doğu Türkistanlılar bu yüzden kendilerini şanslı sayabilirler. Çünkü göğsünü gere, gere ?Türk?üm? diyebilenler Doğu Türkistanlılara her zaman sahip çıkmışlardır.
** NOT: istiklal gazetesi memet emin batur yazısından alıntıdır.