Sayın Emin Çölaşan'ın 01.06.2007 Tarihli makalesini okurken son dönemlerde Cumhurbaşkanımız Sayın Sezer hakkında yoğun anti-propaganda yapıldığını ve Sayın Çölaşanın bunu çok yerinde bir tespit ile farkettiğini gördüm..
Maaselesef bu yoğun anti-propagandalardan Otağımızda çok az sayıda olsada gördüm,ve çok üzüldüm..Dolaylı yoldan da olsa bu anti-propagandaya alet olunması üzücü..
Harfine dahi dokunmadan aktarıyorum;
TERÖRİSTLERİ AFFEDEN CUMHURBAŞKANI
AKP yandaşları ve medyası, yoğun propaganda yapıyor: "Cumhurbaşkanı, cezaevlerindeki teröristleri hastalık bahanesiyle affedip sokağa salıyor."
Bu, Türkiye’de piyasaya sürdükleri en büyük yalanlardan biri. Bunu size eski Adalet Bakanı Cemil Çiçek’in sözleri ve imzasıyla kanıtlayacağım. CHP İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu bu konuyu Adalet Bakanı’na bir soru önergesiyle sordu:
"Anayasa’nın 104. maddesine göre sürekli hastalık, sakatlık ve kocama sebebiyle belli kişilerin cezalarını hafifletmek veya kaldırmak yetkisi Sayın Cumhurbaşkanı’na verilmiştir.
Bu bağlamda Cumhurbaşkanı bu yetkisini kullanırken, bunların seçimi Cumhurbaşkanı tarafından mı yapılmaktadır?
Affedilen kişilerin Anayasa’da öngörülen konumda olduklarını (sürekli hastalık nedeniyle tahliyesini) belirleyen kurum hangisidir ve bu kurum hangi Bakanlığa veya bakanlıklara bağlıdır?"
Adalet Bakanı Cemil Çiçek tarafından bu önergeye verilen yazılı yanıtı özetliyorum:
"(Cezaevlerinde yatmakta olan) Hükümlülerin bu konudaki (tahliye) taleplerini Bakanlığımıza veya Cumhuriyet Savcılıklarına yapmaları durumunda, zaman geçirilmeden tam teşekküllü bir devlet hastanesine sevk edilerek hastalığın tıbben tesbit edilmesi, sonra raporun (bir kez daha tetkik ve onay için) Adli Tıp Genel Kuruluna gönderilmesi, hastalık saptandığı takdirde belgelerin derhal Bakanlığımıza gönderilmesi gerekmektedir.
Yukarıda belirtilen süreç sonunda ikmal edilen dosya, Bakanlığımızca gereği takdir ve İFA EDİLMEK ÜZERE Cumhurbaşkanlığı makamına sunulmaktadır. Bilgilerinize arz ederim. Cemil Çiçek. Adalet Bakanı. İmza."
* * *
O halde neymiş? Hükümlü çok yaşlı, ölümcül hasta veya sakat. Cezaevinde kalması mümkün değil. Hükümlü, Adalet Bakanlığı’na veya Cumhuriyet Savcılığı’na başvuruyor. Bu kurumlar tarafından tam teşekküllü devlet hastanesine gönderilip tetkikleri yapılıyor ve uygun görülürse rapor veriliyor. Bu rapor Adli Tıp Kurumu tarafından değerlendiriliyor. Gerekirse tetkik ve gözlemler orada yeniden yapılıyor. Bu süreç haftalar boyu sürüyor. Hükümlünün tahliye edilmesine karar verilirse, dosya Adalet Bakanlığı tarafından Cumhurbaşkanı’na gönderiliyor.
Devletin ilgili birimleri inceleyip tahliye kararı veriyor. Cumhurbaşkanı bunu onaylıyor. Önüne gelen böylesine tıbbi, teknik ve insancıl bir konuda Cumhurbaşkanı "Hayır onaylamıyorum, bırakın cezaevinde ölsün" diyebilir mi?
Yalan makinesini işte böyle çalıştırıyorlar. Olay bu. Gerçekler böyle. Bu yazımdan sonra herhalde yeniden piyasaya çıkıp "Cumhurbaşkanı teröristleri affediyor" diyemezler!
ALINTI:EMİN ÇÖLAŞAN 01.06.2007 Tarihli Hürriyet gazetesinde yayınlanan makalesi.