ÇOK SABIRLI MİLLETİZ SONUMUZ HAYIR OLSUN!...
“Mert-i Kıpti secaat arz ederken, sirkatin söyler” derler. Yani; Çingenenin mert olanı kendisini överken, yaptığı hırsızlıkları anlatır, anlamındadır.
Seçim otobüslerinden birisi Diyarbakırda çeşitli siyasi partilerin temsilcileri ile oturum halinde söyleşiyorlar.
CHP il başkanı aklınca çıkışıyor
-Bu hükmet bu şehre şimdiye haddar ne yapti? Diyarbekir ne hızmet’nizi gördi?
AKP il başkanı cevap veriyor:
-Diyarbakır merkezinde 617.000 kişiye yeşil kart verdik.
-211.000 aileye çocuk okutma yardımında bulunuyoruz.
-75.000 aileye kömür yardımı yapıyoruz.
-Diyarbakırın 8 milletvekilinin 2 si bakan. Başka hangi vilayette böyle bir oran var.?
Bıraksalar daha da anlatacak (secaat arz edecek) AKP il başkanı...
Biz onun yerine devam edelim.
-Diyarbakırda, kaçak elektrik kullanım oranı %59
Yani; Devlet binaları ve oraya tayin ile gitmiş memur evlerini çıkart, neredeyse tamamı elektriğe para vermiyor.
-Diyarbakırda, adım başı kaçak mal satış dükkanları var. KDV, ÖTV, Gelir vergisi, hak getire. Kaçakçılık serbest!…
-Diyarbakırda, kırsal kesimde dünyanın en zengin “kerpiç harabeleri” var. Bunlar, teşvik kredisi alınana kadar uyduruktan yapılmış kerpiç 4 duvardan ibaret yapılar. Teşvik alınınca da, bir müslümanın işine yarayabilir endişesi ile kazma kürek yıkılmışlar. Sayıları nedir? Kaç milyar dolar akıtıldı buralara bilen yok!.
Yukarıda sadece Diyarbakır ile ilgili bilgi var. Siirt,Şırnak,Bingöl,Batman,Van,Muş,Mardin,Hakkari,Bitlis hariç.
Vay be!...
617.000 yeşil kart??? Yahu zaten burasının nüfusu ne?
211.000 aileye çocuk okutma yardımı???. Okuyanı daha cevval terörist olur bunların. Bilenler bilir. Bak bi tane Zeyno Baran iflahını kesiyor finans dünyamızın.
75.000 aileye yakacak yardımı??? Bu 75.000 aile en salakları her halde. Yoksa Diyarbakır bedava elektrik sayesinde, elektrik sobası haline getirilmiş, tavana asılı demir karyolalar ile ısınır.
Ama öte yandan…
Biz, çok bi’haber bir milletiz.
Uşak, Kütahya,Çanakkale,Edirne,Tekirdağ,Nevşehir,Sinop, Ordu, Giresun da yaşayan Ayşe teyzeler, Ali dedeler, Osman çavuşlar, Ümmü Teyzeler dua edin ki bunları bilmiyorlar.
Bir bilseler!
Bir fark etseler!
Ellerine pankartlar alıp sokaklara düşmezler mi?
“Türklere eşitlik!, Kürtlerle aynı haklara sahip olmak istiyoruz!”
“Adalet, hakkaniyet!,İnsaf!” diye bağırmazlar mı?
Yok,yok! Korkmayın yapmazlar.
Biz çok sabırlı bir milletiz…
Onlar, kan kusar, kızılcık şerbeti içtik derler.
Çorak arazilerinde belleri bükülene, elleri yarılana kadar çalışırlar.
Söküğü yama ile, açlığı dua ile kapatırlar.
Onlar, öyle bir milletin dedeleri, neneleri, teyzeleridir ki! Zaten haramı, dilenmeyi, zul sayarlar.
Onlar öyledir öyle olmasına amma…
Sizler de; Televizyonlara çıkıp o doymak bilmeyen koca ağızlarınızı yaya, yaya bu milletle dalga geçersiniz.
Geçin bakalım.
..
Türkiye haritasına eskiden baktığımda, avrupaya uzanan bir kısrak başı görürdüm.
Şimdi koccaman bir inek görüyorum. Başı trakyada, sırtını karadenize vererek uzanmış sıska, azat bir inek.
Bir yandan, güneydoğuya sarkıttığı memeleri ısırıla, ısırıla doymak bilmez bir iştah ile, kan gelene kadar emiliyor. Hemen üstünde, en doğu anadoluda ardına geçilmiş hayasızca beceriliyor.
Ağzına da bir tutam diken uzatılmış Avrupa tarafından, melül, melül o dikeni seyrediyor.
Bu eziyet, bu acımasızlık, bu şerefsizce işkence içerisinde dahi, tek kaygısı
Kesilmek…,
Tek korkusu bölünüp, parçalanmak...
