03.07.2007 Tarihli Emin Çölaşan'ın makalesini Otağda sizlere aktarmak istiyorum.
İktidardaki kişilerin hukuğa,yargıya karşı nasıl bir davranış içersinde bulunduklarını görebilirsiniz!Bu ne kifayetsizliktir böyle!22 Temmuzla seçim sonuçları ile beraber geldikleri yere gitsinler!Başka yorumda bulunmak istemiyorum...Sayın Çölaşan hislerimize fazlasıyla tercüman olmuş zaten!
Anayasa, paspas ve kuduz üzerine
EVET, anayasamız bunların ayakları altında paspas oldu, çamurlu pabuçlarıyla çiğneniyor. İktidar değiştiği anda hem yolsuzluk ve hortumların, hem de hukuk suçlarının hesabı tek tek sorulacak.
Cumhurbaşkanlığı hayalleriyle yaşayan ve olamayınca şoka giren Abdullah Gül, Anayasa Mahkemesi’ne bu hafta vereceği kararlar için çağrıda bulundu:
"Ümit ediyorum ki bu kez daha önceki gibi (367 kararı gibi) davranmazlar, hukukun üstünlüğünü dikkate alarak karar verirler."
Anayasa’nın 138. maddesi çok açık:
"Hiçbir organ, makam, merci ve kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hákimlere (...) tavsiye ve telkinde bulunamaz."
Çiğnenen Anayasa!
* * *
O bunları söyler de, "şeyini şey ettiğimin şeyi" Bülent Arınç geride kalır mı! Bu şahıs Manisa’da AKP’nin -birinci sıradan- adayı. Kendi ilinde çalışamıyor, dolaşamıyor. Nereye gitse tepki alıyor. Karşısında CHP birinci sıra adayı, babayiğit bir avukat var. Şahin Mengü. Manisa’yı adım adım geziyor ve "şeyini şey ettiğimin şeyine" neredeyse her gün çağrıda bulunuyor:
"İstersen Manisa’da, istersen ekranlarda, halkın karşısına çıkıp tartışalım. Kimin düşecekse takkesi düşsün, keli görünsün."
Ege’nin en büyük yerel kanallarından biri olan EGE TV, bu çağrıyı ayrıca defalarca yaptı. Şahin Mengü kabul etti. Gelin görün ki, Bay Arınç’ın yüreği kendi seçim bölgesinde bile bu tartışmaya girmeye yetmiyor. Dün son durumu Mengü’ye sordum, şöyle dedi:
"Kalıbının adamı değilmiş. Kaçak güreşiyor. Hodri meydan diyoruz, er meydanından kaçıyor."
* * *
Bay Arınç’ın Sabah Gazetesi Ankara Temsilcisi Aslı Aydıntaşbaş’a söyledikleri ise bambaşka bir klinik-tıbbi vaka! Hem kuduzu da kapsayan bulaşıcı hastalıklar, hem de psikiyatri uzmanı doktorların ilgi alanına giriyor:
"Meydanlara çıkmak için kuduruyorum. Burada (Meclis’te) hırsımdan bardakları kırıyorum."
Kudurduğunu söyleyen "şeyini şey ettiğimin şeyi" bu rahatsızlığına partisinin Kayseri mitinginde çözüm buldu! "Cumhurbaşkanı olamaz" dediği Abdullah Gül ve Başbakan’ı ile el ele, kol kola kürsüye çıkıp 12 dakika nutuk attı...
Belki kudurmaktan kurtuldu ama Anayasa’yı paspas gibi çiğnedi. Niçin?..
Anayasa madde 94: "TBMM Başkanı ve Başkanvekilleri, üyesi bulundukları siyasi partinin veya parti grubunun Meclis içinde veya DIŞINDAKİ faaliyetlerine (...) katılamazlar."
Hazret açık, net ve somut bir biçimde AKP’nin Kayseri mitingine katıldı, kürsüye çıktı ve Anayasa’yı silindir gibi ezdi geçti.
Bunun hesabını da elbette yargı önünde verecek.
Mitingde Anayasa Mahkemesi’ne veryansın ederken, yuh sesleri başladı. Bunların mitinglerinde yol veriyorlar, tahrik ediyorlar, hem Cumhurbaşkanı, hem de yargı organları, mahkemeler yuhalanıyor.
Devlet yuhalanıyor.
Bay Arınç tam bu aşamada, yani Anayasa Mahkemesi yuhalanırken, ahaliye hitaben kürsüden bir vecize daha yumurtladı:
"Bu yuhlarınızın anlamlı hale gelmesi için 22 Temmuz’da sandıkları doldurun."
* * *
Doktor olmadığım için bilemiyorum, Kayseri’de miting kürsüsüne kudurmamak için çıktıysa, belki hoşgörüyle bakılabilir! Koskoca Meclis Başkanı’nın -Allah korusun- meydanlara çıkmak için kudurduğunu itiraf etmesi, ya da çıkamadığı takdirde kudurma olasılığı, ciddi, vahim bir durumdur.
ABD ve AB ile "dostane" ilişkilerimizi bile etkiler, hükümeti zor durumda bırakır. Yabancı gazetelerde manşetler atılır:
"Türkiye’de TBMM Başkanı meydanlara çıkamayınca kudurdu, makamında bardakları ısırdı... Turistler Türkiye’ye gitmesin, kuduz hortladı."
Bu gibi durumlarda hastalığın önceden bilinmesi, teşhisin doğru konulması ve tedavinin ona göre yapılması gerekir.
Kimbilir, belki de doktorları kendisine şöyle demiştir:
"Sen anayasayı manayasayı boşver. İktidar elden giderse hapı yuttun demektir. O takdirde seni ve partini hiçbir güç kurtaramaz. Kudurmamak için mitinge katılıp konuş. Aşı yerine geçer."
Bilemeyiz ki! Allah "şeyini şey ettiğimin şeyine" şifa versin. Allah Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni bu kafadan kurtarsın.
Kaynak:Emin Çölaşan-03.07.2007 Tarihli Hürriyet Gazetesinde Yayınlanan Makalesi)